edebiyatta türler
TRANSCRIPT
EDEBİYATTA TÜRLER
EDEBİ(YAZINSAL) TÜRLER
BİLGİ AKTARIMINA YÖNELİK TÜRLER
GERÇEK YAŞAMDANSÖZ EDEN TÜRLER
EDEBİ (YAZINSAL)TÜRLER
ŞİİR
ÖYKÜ
ROMAN
TİYATRO
FABL
MASAL
DENEME
BİLGİ AKTARIMINAYÖNELİK TÜRLER
MAKALE
FIKRA
ELEŞTİRİ
RÖPORTAJ
GERÇEK YAŞAMDAN SÖZ EDEN TÜRLER
GEZİ YAZISI
SÖYLEŞİ
ANI
GÜNLÜK
BİYOGRAFİ
I. ŞİİRI. ŞİİR
KONULARINA GÖRE ŞİİR TÜRLERİ
ŞİİR
LİRİK ŞİİR EPİK ŞİİRPASTORAL
ŞİİRDİDAKTİK
ŞİİRDRAMATİK
ŞİİR
www.edebiyatogretmeni.net
Duygu ve düşünceleri coşkulu bir dille anlatan şiirlere lirik şiir denir.
Eski Yunan edebiyatında şairler şiirlerini “Lyra” (lir) denilen bir sazla söyledikleri için bu tür şiirlere “lirik” denmiştir.
Bu şiirlerde duygulu ve coşkulu bir söyleyiş vardır. Milli ve dini duygular bu şiirlerle anlatılabilir. Türk edebiyatında koşma, semai ,ağıt (mersiye),ilahi , münacaat bu türle söylenir.
İlk örneğini “SAPHO ve ALKAEUS” vermiştir.Divan Edebiyatında- FUZULİ –BAKİHalk Edebiyatında- YUNUS EMRE KARACAOĞLAN DADALOĞLU
Batı Etkisindeki T.Edb.’da- TEVFİK FİKRET- YAHYA KEMAL - CAHİT SITKI -MELİH CEVDET- AHMET HAŞİM
Batı Edebiyatında- PETRARCA-RONSARD-
LAMARTİNE- HUGO-GOETHE- SCHİLLER
LİRİK ŞİİR
Ne zaman seni düşünsemBir ceylan su içmeye inerÇayırları büyürken görürümHer akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi deniz Alır beniSeni düşündükçeGül dikiyorum elimin değdiği yereAtlara su veriyorumDaha bir seviyorum dağları
(İlhan BERK;)
Senelerce ,senelerce evveldiBir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı bileceksinizİsmi Anabel Lee
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmektenSevmekten başka seni
(E.Allen POE)
Dağda dolaşırken yakma kandiliFersiz gözlerimi dağlama gurbetNe söylemez,akan suların diliSessizlik içinde çağlama gurbet
N’eylersin ölüm herkesin başındaUyudun uyanmadın olacakKim bilir nerede,nasıl,kaç yaşında?Bir namazlık saltanatın olacak,Taht misali o musalla taşında.
EPİKŞİİR
“Epik” sözcüğü, Yunancada destan anlamındaki “epope” den gelmektedir.
Yazının bulunuşundan önceki dönemlerde ulusların hayatında derin izler bırakan tarihsel olayları dile getiren destanlar epik şiir sayılır.
Epik şiirlerde yiğitlik,kahramanlık,savaş temaları işlenir.
Her epope ya da epik şiirde tarihsel bir gerçek vardır. (Yunan destanı İliada’nın çekirdeği Troi Savaşlarıdır.) Epik şiire “destani şiir” ,”hamasi şiir” adları da
verilir. Halk Edebiyatında “koçaklama” bu türdendir.
Şirvan ilinden Tebriz’e ulaştıkAncak başlar kestik kana bulandıkAcem evlerin seyrettik dolaştıkVilayet Hünkarın, seyran bizimdir.
Kurşunlarım yağmur gibi yağarkenTütünlerim gökyüzünde dönerkenYıkılası Bağdat seni döğerkenŞehitlere serdar oldu Genç Osman
Çoban ve kır yaşamını ,doğa güzelliklerini anlatan şiirlere
pastoral şiir denir. Pastoral şiirlerin her türlü
süsten ,yapmacıklıktan ,gösteriş ve söz oyunlarından uzak bir yapısı vardır.Bunlara bukolik şiir(çoban şiir) denir.
İDİL: Bir ozanın ya da çobanın ağzından yazılıp kır yaşamının çekiciliğini ,güzelliğini anlatan ,çobanıl aşkı yansıtan kısa şiirlere denir.
EGLOG: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla oluşturulan aşk,kır yaşamı üzerine duygu ve düşüncelerini yansıtan şiirlere pastoral şiir denir.
Pastoral şiirin kurucusu ve ilk büyük temsilcisi eski Yunan Edebiyatında Theokritos,ikinci büyük temsilcisi Latin edebiyatında Virgillius ‘tur.
Türk Edebiyatında ilk örneğini ise- Abdülhak Hamit Tarhan’ın- ”SAHRA” adlı eseridir.
Türk Edebiyatında- Kemalettin Kamu-Bingöl Çobanları
Behçet Necatigil-Kır Şarkısı Faruk Nafız –Çoban Çeşmesi
PASTORAL
ŞİİR
Avludan geçtiğini gördü gelininSuya gidiyordu öğle güneşindeArdında bebesi yalınayakGeride KarabaşTozlu yoldanSöğütlerin oradaki çeşmeyeYalağında bulutlar yıkanan çeşmeye
Tam otların sarardığı zamanlar…Yer yüzükoyun uzanıyorum.Toprakta bir telaş,bir telaş…Karıncalar öteden beri dostum.
(Behçet NECATİGİL)
Güzel çoban , bir içim ,bir yudum su testisinden;Bugün sıcak yine pek ,sanki ortalık yanıyor!Güzel çocuk ,senin olsun hayatım istersen;Niçin gözüm sana baktıkça böyle yaşlanıyor?Güzel çoban ,ne kadar tatlı söylüyorsun sen;Yalan da olsa içim doğru söyledin sanıyor!
(Tevfik FİKRET)
Bilim ,sanat ,felsefe ,ahlak,din …gibi alanlarda yazılan ve birtakım kuralları ,ilkeleri öğretmeyi amaçlayan şiirlere “didaktik şiir” denir.
Eski Yunan Edebiyatında Hesiodos bu türün ilk örneklerini veren kişidir.”İşler ve Günler” adlı eserinde ahlak,tarım ve gemicilik üzerine bilgiler vermiştir.
Türk Edebiyatında ilk örneğini ; Yusuf Has Hacib – KUTADGU BİLİG , Şeyhi-HARNAME
Aşık Paşa - GARİPNAME Nabi- HAYRİYYE Ziya Paşa –HARABAT M.A.Ersoy -SÜLEYMANİYE KÜRSÜSÜNDE Tevfik Fikret- HALUK’un DEFTERİ
DİDAKTİKŞİİR
İki sapan yap kendine evindeBiri parçasız olsun ,biri parçalıBiri kırılırsa ötekine koşarsın öküzleriDingil için defne ve karaağaç iyidir,En az onlar kurtlanırGüçlü bir öküz bul dokuz yaşlarındaBu yaş öküzlerin delikanlılık çağıdırİşte en elverişli oldukları çağÇift sürerken kavgaya tutuşmazSapanı kırıp işi yarım bırakmazlar
(Hesiodos ”İşler ve Günler”)
Güzel dil Türkçe bizeBaşka dil gece bizeİstanbul konuşmasıEn saf, en ince bize
Yeni sözler gerekseBunda da uy herkeseHalkın söz yaratmadaYollarını benimse
(Ziya GÖKALP)
Didaktik Şiiri Belli Özelliklerine Göre Şöyle Sıralarız
1.YERGİ: Kişilerin ya da toplumların kötülüklerini,kusurlarını gülünçlüklerini iğneli ve alaycı bir dille eleştiren yazıdır.
Halk Edebiyatında: Taşlama Divan Edebiyatında: Hicviye Batı Edebiyatında: Satir Günümüz Edebiyatında: Yergi
. Fetvaya danıştım, buldu yerini Dedi ki: Alırsın üçün birini. Şahidin birisi şeyhin torunu Birisi de Varıca’nın çobanı
2. FABL:
Ahlaki bir ders vermek amacıyla hayvanları,bitkileri, cansız varlıkları kişileştirerek yazılan hikaye şiirlerdir Bu türün en büyük ustası AİSİPOS’tur,
La Fontaine Aisipos’tan etkilenerek bu türde güzel eserler vermiştir.
Türk edebiyatında ilk çevirilerini “ŞİNASİ” yapmıştır
3. MANZUM HİKAYE:
Menkıbeleri öğretmek amacıyla, şiir şeklinde anla- tan ürünlerdir.
Orhan VELİ, Nasreddin HOCA hikayelerini böyleAnlatmıştır.
İnsan yaşamının değişik boyutlarını ,tutku, özlem ,istek, kaygı ve korkularını gerçeğe uygun biçimde eyleme dönüştürerek veren şiirlere “dramatik şiir” denir.
Dramatik şiir bir yönüyle şiir epik şiirle kesişir.Kimi edebiyat kuramcılarına göre dramatik şiir ,epik şiirden doğmuş ve tiyatroyu oluşturmuştur.
Manzum yazılmış tiyatrolar(tragedyalar,komedyalar ve dramlar)dramatik şiir örnekleridir.Dramatik şiirler , tiyatro türlerinde konuşma yerine kullanılırlar.
Eski Yunan Edebiyatında Aiskhylos , Sophokles , Euripides , Aristophanes manzum tiyatrolarıyla tanınmıştır.
Türk Edebiyatında ; Namık Kemal,Abdülhak Hamit Tarhan , Faruk Nafız Çamlıbel
DRAMATİK
ŞİİR
Philokleon: Dostlar çoktan duydum sesiniziAma çıkıp gelemem ardınızdanBırakmıyorlar beni mahkemeyeGidip yargı vermeyeCanlara kıymaya bırakmıyorlar
Koro :Kimmiş o?Söyle dostlarınaKimmiş seni eve kapayan
Philokleon :Kendi oğlum.Ama duymasın sakınŞurda yatmış uyuyor ,Alçak sesle konuşun.
Koro :Niçin yapıyor bunu?Oğlun ne ister senden?
II.ÖYKÜII.ÖYKÜ
ÖYKÜ Olmuş ya da olması mümkün olayları anlatan kısa yazı
Öyküde ele alınan kişiler çoğu zaman yaşamlarının belli
ve kısa bir anı içinde izlenir. Karakterlerin yalnız bir yüzü içinde
durulur;ayrıntılaragirilmez.
Öykü türünün kurucusu İtalyan sanatçı Boccacio’dur.
Fransız Edebiyatında- Mauppasant Rus Edebiyatında- Çehov Amerikan Edebiyatında- O’Henry
ÖYKÜNÜN ÖGELERİ: A) ANLATICIB) OLAY ve DURUMC) KİŞİ ve KARAKTERD) YER ve ZAMAN
1)OLAY ÖYKÜSÜ (MAUPASSANT TARZI HİKAYE)
Öykücü giriş ,gelişme ve sonuç bölümleri içinde olayı aktarır.Önce gerilimi arttırır ,sonra gerilimi düşürür.
Dünya edebiyatındaki öncüsü Fransız sanatçı-MAUPPASANT Türk Edebiyatında – ÖMER SEYFETTİN , REFİK HALİT
KARAY REŞAT NURİ GÜNTEKİN , Y.KADRİ
KARAOSMANOĞLU,SABAHATTİN ALİ
ÖYKÜ TÜRLERİ
www.edebiyatogretmeni.net
2)DURUM/KESİT ÖYKÜSÜ: (ÇEHOV TARZI HİKAYE)
Bu tür öyküde yazar, ya yaşamdan okuyucuya bir kesit sunar ya da bir insanlık durumunu belli bir ortam içinde aktarır.
Kesit öyküsünde “olay”ın ve “gerilim”in yerini belli bir ortamdan kaynaklanan izlenimler ,çağrışımlar almıştır.
Konular günlük yaşamın içinden gelişigüzel çıkarılır. Bu tür öykülerde serim,düğüm,çözüm gibi bölümlere rastlanmaz.
Dünya Edebiyatındaki öncüsü Rus sanatçısı A.ÇEHOV Türk Edebiyatında SAİT FAİK ABASIYANIK,MEMDUH ŞEVKET
ESENDAL
ÖYKÜ TÜRLERİ
TÜRK EDEBİYATINDA ÖYKÜ
Öykü türü edebiyatımıza Tanzimatla birlikte girdiİlk öykü-” Letaif-i Rivayat” (Söylenen Güzel Hikayeler)-AHMET MİTHAT
“Kıssadan Hisse” – AHMET MİTHAT
Batılı anlamda ilk öykü örnekleri-”Küçük Şeyler”-SAMİPAŞAZADE SEZAİ.
Türk öyküsü Milli edebiyat döneminde ÖMER SEYFETTİN’le çıkış yapmıştır.
MEMDUH ŞEVKET ESENDAL,SAİT FAİK ABASIYANIK,
TARIK BUĞRASABAHATTİN ALİ ,
HALDUN TANER’ le gelişmiştir.
III . ROMANIII . ROMAN
ROMAN Yaşanmış ya da gerçeğe uygun biçimde tasarlanmış
olayları yer ve zaman göstererek anlatan ,öyküden daha uzun yazılara roman denir. Ögeleri açısından romanla öykü arasında fark
yoktur.Ancak bu ögeler romanda daha ayrıntılı ,kapsamlı
biçimdeyer alır. Roman kişileri çok ayrıntılı biçimde tasvir edilir;ruh çözümlemelerine romanda daha geniş yer verilir. Romanda anlatım birinci ya da üçüncü kişi
ağzından yapılabilir. Değişik yazı türlerinin özelliklerinden de
yararlanılabilir.(Mektup,anı,günlük,deneme,gezi yazısı)
Goethe-”Genç Werther’in Acıları (mektup) Reşat Nuri-”Bir Kadın Düşmanı” (mektup) Yakup Kadri-”Anamın Kitabı” (otobiyografi)
ROMAN TÜRLERİ
1)KONU ve TEMALARINA GÖRE ROMANLAR• a)Macera (Serüven)Romanları• b)Tarihsel Romanlar• c)Sosyal Romanlar• d)Psikolojik Romanlar
2)AKIMLARINA GÖRE ROMANLAR• a)Klasik Roman• b)Romantik Roman• c)Realist Roman• d)Naturalist Roman
MACERA(SERÜVEN) ROMANLARI :
Günlük yaşamda her zaman rastlanmayan,şaşırtıcı,değişikve esrarlı olayları konu eden romanlarıdır.Kahramanlar çok hareketli,kurnaz ,cesur ve hareketlidir.Macera romanlarında olayların geçtiği yer sık sık değişir.
Robinsen Crusoe-Daniel DEFOEİki Sene Mektep Tatili-Jules VERNEKim-Rudyard KİPLİNGHasan Mellah-A.MİTHAT
Polisiye ve egzotik romanlarda macera romanları kapsamında düşünülebilir.Polisiye romanlarda hırsızlık,soygun ve cinayet olayları işlenir.A.Christie-Nil’de Ölüm,Şark Ekspresinde Cinayet
Egzotik romanlarda Avrupa’ya uzak ülkelerin manzaralarını, oralarda yaşayan töre ve geleneklerini anlatmak esastır.Piyer Loti-İzlanda Balıkçısı
TARİHSEL ROMANLAR
Tarihin değişik dönemindeki olayları işler.Kahramanlar gerçek veya düşsel olabilir.Anlatılanlar tarih gerçeklerine çoğu kez uygundur.Tarihsel roman, Romantizmin bir ürünüdür.
Dünya Edebiyatında bu türün ilk örneğini İngiliz Walter Scott vermiştir.Türk Edebiyatında ise tarihi roman ilk Ahmet Mithat-YENİÇERİLERBatılı anlamda ilk tarihsel romanımız Namık Kemal-CEZMİ
Wawerley- Walter SCOTTIvanhoe- Walter SCOTTMonte Cristo- Alexandre DUMASTaras Bulba- GOGOLSalambo- G.FLAUBERTDevlet Ana- Kemal TAHİRKüçük Ağa- Tarık BUĞRADeli Kurt- Nihal ATSIZ
SOSYAL ROMANLAR
Toplumsal sorunları işleyen romanlar bu gruba girer.Bu tür romanlarda sosyal olay ve olguların (ihtilaller,sınıfsal kavgalar,ırkçılık, köyden şehre göç,yoksulluk…)nedenleri üzerinde durulur.
Töre romanları ve tezli romanlar olmak üzere ikiye ayrılır:
Halide Edip ADIVAR – SİNEKLİ BAKKAL (Töre romanı)Hüseyin Rahmi GÜRPINAR- BEN DELİ MİYİM? (Tezli roman)
SEFİLLER-Victor HUGOMEYHANE-Emile ZOLAGAZAP- John STEİNBECKBEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE-Orhan KEMAL
PSİKOLOJİK ROMANLAR
Roman kahramanlarının ruh çözümlemeleri yapılır;onların insanlara,olaylarave topluma bakışı yansıtılır.Bu tür romanlara “tahlil romanı” adı verilir.
Psikolojik roman türünün ilk örneği ;M.de la FAYETTE’nin –LA PRİNCESSE DE CLEVES
Türk Edebiyatında bu türün ilk örneği;Mehmet RAUF- EYLÜL
Genç Werther’in Acıları-GOETHESuç ve Ceza-DOSTOYEVSKİ9.Hariciye Koğuşu-PEYAMİ SAFABir Tereddüdün Romanı-PEYAMİ SAFA
KLASİK ROMAN
Bu akımda roman türü çok az gelişmiştir.
M.De la FAYETTE- Princesse de Cleves
ROMANTİK ROMAN
Klasik akıma tepki olarak doğan Romantizm ,olaylarınduygusal açıdan yansıtılmasına önem verir ve kuralcılığıreddeder.
Victor HUGO- SEFİLLERNamık KEMAL-İNTİBAH
REALİST ROMAN
Olayları ,insanları ve toplumları gerçekçi açıdan Yansıtan romanlardır.
Stendhal-KIZIL VE KARATolstoy-SAVAŞ ve BARIŞHalit Ziya-MAİ ve SİYAH
NATURALİST ROMAN
Olayları ve kişileri bir bilim adamı gözüyle inceleyen naturalist romancılar gerçekçiliği ileri boyuta götürmüşlerdir.
Emile ZOLA –MEYHANEAlphonse DAUDET-JACK
TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN
Türk edebiyatında roman Tanzimat’la girmiştir.
İlk yerli roman Şemsettin Sami-Taaşuk-ı Talat ve Fıtnat(1872)
İlk çeviri roman Yusuf Kamil Paşa-Telemak (Fenelon’dan)(1859)
Batılı anlamda Modern Türk romanının kurucusu Halit Ziya Uşaklıgil
Türk romanı teknik açıdan Servet-i Fünun döneminde güçlenmiş,Cumhuriyet döneminde iyice gelişmiştir.
IV. TİYATROIV. TİYATRO
TİYATRO Yaşamdaki olayları sahnede canlandırma sanatına “tiyatro” denir. Drama ya da tiyatro eseri olayları oluş halinde
gösterir. Tiyatro eserlerinde olaylar yazarın ağzından
anlatılmaz, eserdeki kişiler tarafından doğrudan doğruya söylenir,yapılır.
Bir tiyatro eserinde iki temek öge vardır : a)Olay : Eyleme dönüşmüş tutkular,özlemler,düşler
ve istekler olayları oluşturur. b)Kişiler: Olayların ortaya çıkışlarında etken olan
varlıklara oyun kişileri adı verilir.
Tiyatro eserlerinde olay ve kişiler gibi temel ögeler yanında dekor,giysi ve ışık gibi yardımcı ögeler de bulunur.
Bir tiyatro eseri seri(başlangıç),düğüm(gelişim) ve çözüm(sonuç) gibi bölümlerden oluşur.
TİYATRO TERİMLERİ
• Perde : Tiyatro eserlerinde konunun ana bölümlerinden her birine verilen ad.
• Sahne:Tiyatro eserinde her perde içinde,kişilerin girip çıkmasıyla oluşan daha küçük bölüm.
• Diyalog: Kişilerin karşılıklı konuşması.• Monolog: Bir kişinin tek başına konuşması.• Tirad:Kişilerin birbirine karşı söyledikleri,coşkulu ve çok uzun sözler.• Fars:Toplumdaki düzensizlikleri alaylı anlatımla yeren oyun halk
komedisi.Fars,Yunan ve Latin geleneğine dayanmayan anonim Fransız komedisidir.
• Feeri: Kişileri melek,cin,şeytan olan oyunlaştırılmış masal.• Jest: Tiyatro oyuncularının el kol hareketleri.• Mimik: Tiyatro oyuncularının anlamlı yüz hareketleri.• Pandomima:İçinde konuşma olmayan ,tamamen jest ve mimiklere
dayalı seyirlik oyun.• Melodram: 19. yüzyıla kadar müzikle karışık çok acıklı tiyatrolara verilen
ad.• Myster: Hristiyanlıkla ilgili olayları konu edinen seyirlik kilise
oyunu.Amaç dini sevdirmek.
TİYATRO TÜRLERİ
TRAGEDYA KOMEDYA DRAM
www.edebiyatogretmeni.net
TRAGEDYA(Trajedi,Ağlatı)
TRAJEDİ: İlk örnekleri Yunan edebiyatında görülen tragedya ,seyircide acıma ve korku duyguları uyandırarak ruhu tutkulardan temizlemek amacıyla yazılan ve kendine özgü katı kuralları olan bir oyun türüdür.
Konular tarihten ya da mitolojiden alınır.Yunan ve Latin mitolojileri,Roma tarihi …tragedyalardan başlıca kaynaklarıdır.Kahramanlar yüksek tabakadan (krallar,kraliçeler,soylular) ve doğaüstü varlıklardan (tanrılar,tanrıçalar) seçilir.Tragedya baştan sona ciddi bir hava içinde geçer.Erdeme ve ahlaka değer verilir.Sözgelimi oyunda bir kral ,hiçbir zaman kötü özellikleriyle tanıtılmaz.Tragedyalar kesintisiz oynanır;perde yoktur.Eser birbiri ardından sürüp gelen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.Tragedyalarda 5 bölüm vardır.Bu bölümler manzum olarak yazılmıştır.Koro,eski Yunan tiyatrosunun temel ögesidir.Koro,bir kentin ihtiyarları ya da
kadınlarından oluşur; halkı temsil eder.Koro eyleme karışmaz;
olup bitenlere seyirci kazanır.
Tragedyalar “üçbirlik kuralı” na uygun yazılır.Bu kurala göre tek bir ana olay, sahne değişmeksizin en çok 24 saat içinde anlatılmalıdır.
Tragedyalarda vurma,yaralama ,öldürme …gibi olaylara seyircinin gözü önünde yer verilmez;bunlar dışarıda gerçekleşir,sahneye haberi ulaştırılır.
Eserde yüksek ağırbaşlı bir dil kullanılır;kaba saba sözlere yer verilmez.
Aiskhyleos(M.Ö.525-456)Sophokles(M.Ö.495-406) Eski Yunan EdebiyatıEuripides(M.Ö.480-406)
Corneille(1606-1684)Racine(1639-1690) 17.yy. Fransız Edebiyatı
KOMEDYA(Komedi,Güldürü)
KOMEDYA: İnsanların ve olayların gülünç yanlarını ortaya koyan oyun çeşidine komedya denir.Bu türde tragedya gibi şarap tanrısı Dionysos adına yapılan törenlerden doğmuştur.
Konular çağdaş toplumdan ve günlük hayattan alınır.Komedyada amaç; kişisel ve toplumsal bozuklukların gülünç yanlarını göstererek seyirciyi doğru düşündürmektir.Vurma ,yaralama …gibi olaylara sahnede yer verilebilir.
Üslupta soyluluk aranmaz;her türlü kaba sözlere ve şakalara anlatımda yer verilir.Nazımla yazılır.17. yüzyıl Fransız komedyasında düzyazı biçiminde yazılmış oyunlar da vardır.Diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.Eser,kesintisiz oynanır ve beş bölümden oluşur.Üçbirlik kuralına uyulur.
KOMEDİ TÜRLERİ :
A) Karakter Komedyası : insan karakterlerinin gülünç ve aksak yönlerini gösteren komedya türüdür. Bu tür komedyanın en tanınmış örnekleri şunlardır :
Cimri, Tartuffe (Moliere) Venedik Taciri (Shakespeare)B) Töre Komedyası : Toplumun gülünç ve aksak yönlerini, gelenek
ve törelerin bozuk yanlarını gösteren komedyadır.Aşağıda belirtilen eserler bu türün önemli örnekleridir :
Eşek Arıları (Aristophanes) Gülünç Kibarlar (moliere) Müfettiş (Gogol) Şair Evlenmesi (Şinasi)
B) Enrika Komedyası : Olayları merak uyandıracak ve insanı şaşırtacak biçimde anlatan tiyatro türüdür.Entrika komedyasına şu örnekler verilebilir : Scapin’in dolapları (Moliere) Yanlışlıklar komedyası (Shakespeare)
ÖNEMLİ KOMEDYA SANATÇILARI
Aristophanes(M.Ö.445-385) Yunan EdebiyatıMenanadros(M.Ö 254-184)
Plautus(M.Ö 254-184) Latin EdebiyatıTerentius(M.Ö 195-159)
Moliere(1622-1676)---------}Fransız EdebiyatıBen Johnson(1573-1637)---------}İngiliz EdebiyatıGogol(1809-1852)-----------}Rus Edebiyatı
DRAM
A)BURJUVA DRAMI: Fransız filozofu Diderot (1713-1784)’un Tragedyaya karşı çıkmasıyla
ortaya çıkmıştır.Burjuva dramında günlük olayları işlemek, orta sınıfa seslenmek ,güzel ile faydalıyı göstermek ,ahlakçı görüşü vurgulamak ve günlük yaşayışın doğal dili olan nesir ile yazmak başlıca amaçları olmuştur.
B)ROMANTİK DRAM: 19. yüzyılın ilk yarısında Romantizm akımıyla birlikte ortaya çıkan
romantik dram,tragedyanın belli kurallarını yıkmak amacı gütmüştür. İlk örneklerini Sheakspeare vermiştir. Alman Edebiyatında Goethe,Schiller gibi sanatçıların ilgisini kazanmıştır. Romantik dramın ilkelerini ilk kez Fransız sanatçı Victor Hugo-
Cromwell önsözü Olaylar tarihten ya da günlük hayattan alınabilir. Oyunda acıklı ve gülünç olaylar bir arada verilebilir. Nazım ya da nesir biçiminde yazılabilir. Klasik tiyatronun “zamanda ve mekanda birlik” kuralına
uyma zorunluluğu yoktur. Kahramanlar her tabakadan seçilebilir. Acı veren olaylar sahnede gösterilebilir. Perde sayısı yazarın isteğine bağlıdır. Yerli hayata ve ulusal konulara önem verilir.
C)ÇAĞDAŞ(MODERN) DRAM:
Dram türü Romantik akımın etkili olduğu dönemlerden sonra da biçim ve içerik değişiklikleriyle yeni boyutlar kazanmış ve günümüze dek gelmiştir.
Günümüzde değişik akım ve görüşlerin doğrultusunda dramlar yazılmakta ve bunlar çağdaş dram kapsamında değerlendirilmektedir.
ÖNEMLİ DRAM SANATÇILARI
Sheakespeare (1564-1616)--------}İngiliz Edebiyatı
Lessing(1729-1781)Goethe(1729-1832)---------}Alman EdebiyatıSchiller(1759-1805)
Diderot(1713-1784)Victor Hugo(1802-1885)---------}Fransız Edebişyatı
V.FABLV.FABLV.FABLV.FABL
Genellikle kahramanları bitkiler ve hayvanlardan seçilen başında ya da sonunda bir öğüt veren ,manzum ya da düzyazı biçiminde oluşturulan hikayelere ”fabl” denir.
Kahramanlar bitkiler,hayvanlar olmasına rağmen aslında anlatılan insanlardır.
Fabllar da bir tür masal sayılır. Fabllarda kişileştirme ve intak sanatından yararlanılır. Fabllar ,masallardan sonunda bir ahlak dersi vermesi yönüyle ayrılır. Bir ahlak dersi verdiği için çocuk eğitiminde sıkça kullanılır. Bu türde de serim ,düğüm, çözüm bölümleri bulunur. Fabllarda didaktik şiir örnekleridir.
FABL
Aisopos’un Fablları(Yunan Edebiyatı)
Pança Tantra (Hintli filozof Beydeba’nın bu eseri dilimize Kelile ve Dimne adıyla çevrilmiştir.Bu eser Batı dillerinde de çevrilmiştir.)
La Fontaine’in Fablları (Fransız Edebiyatı)
TÜRK EDEBİYATINDA FABL
İlk örnek Şeyhi-HARNAME(18.YY)
Batılı anlamdaki ilk fabl Şinasi–“EŞEK ile TİLKİ”,“ARI ile SİVRİSİNEK”
Recaizade M.Ekrem-La Fontaine ‘den çeviri
Cumhuriyet döneminde Orhan Veli Kanık,Sabahattin Eyüboğlu(La Fontaine’den çeviri)
VI.MASALVI.MASALVI.MASALVI.MASAL
Genellikle halkın yarattığı ağızdan ağıza kuşaktan kuşağa sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikayelerine masal denir.
Masal anonim bir türdür. Masallarda iyilik-kötülük, doğruluk-haksızlık, adalet-zulüm…gibi zıt
durumların temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerden söz edilir.
Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir. Anlatımda genelde geniş zaman ve öğrenilen geçmiş zaman kipi
kullanılır. Anlatım kısa ve yoğundur. Masal kişileri her tabakadan seçilebilir. Masallarda milli ve dini motiflere hiç yer verilmez. Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır.Bu yönüyle didaktik
bir özellik taşır. MASAL TÜRÜNÜN ÖNEMLİ ESERLERİ
MASAL
Bin Bir Gece Masalları (Doğu ülkelerinin masalları)Grimm Kardeşlerin Masalları(Alman Edebiyatı)Andersen Masalları(Danimarka Edebiyatı)Perrault Masalları (Fransız Edebiyatı)
VII.DENEMEVII.DENEMEVII.DENEMEVII.DENEME
DENEME Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin yargılara
varmadan kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı yazı türüne “deneme” denir.
İnsanı ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.Konu sınırlaması yoktur.
Denemeci bilgiçce bir tutum takınmaz,okuyucu ile sıcak bir iletişime geçer.
Deneme yazarı ,yazısını konuşma havası içinde yazar. Deneme makalede olduğu gibi öne sürülen bir görüşü ,bir
düşünceyi kesin ve değişmez bir sonuca bağlamaz. Deneme yazarı konusunu işlerken bir düşünceden diğerine
geçer.
Bu türün kurucusu Montaigne(Fransız Edebiyatında)Bu türün öncüsü Bacon(İngiliz Edebiyatında)Türk Edebiyatında Deneme:Ahmet HAŞİM ,Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Nurullah ATAÇ,Sabahattin EYÜPOĞLU,Suut Kemal YETKİN,Ahmet Hamdi TANPINAR, Mehmet KAPLAN , Salah BİRSEL , Melih Cevdet ANDAY
VIII. MAKALEVIII. MAKALEVIII. MAKALEVIII. MAKALE
MAKALE
Okuyucuyu bilgilendirme amacı taşıyan ,her türlü olay ya da olguyu
konu edinen,bilimsel bir nitelikli gazete ya da dergi yazılarına “makale”denir.
Her tür konuyu işleyebilir;bu tür için bir konu sınırlaması yoktur. Edebiyat,sanat,tiyatro,resim ,tıp …gibi konularda makaleler yazılabilir.
Makale yazmak ,uzmanlık ister. Makalede ağırbaşlı ve ciddi bir anlatım vardır.Söz oyunları,
dolaylamalar ,mecazlar bu türe uygun değildir.Konu nesnel bir anlayışla işlenir.
Makale yazarı örnekleme,karşılaştırma,tanık gösterme,sayısal verilerden yararlanma,tanımlama…gibi düşünceyi geliştirme yollarının birinden ya da birkaçından yararlanabilir.
Yazar,makalenin girişinde öne sürdüğü sav ya da düşünceyi kanıtlamak zorundadır.
Makalede açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinden en geniş biçimde yararlanılır.
İlk makale Şinasi - Tercüman-ı Ahval Gazetesi ”Mukaddime”(Önsöz) (1860)
IX. FIKRAIX. FIKRAIX. FIKRAIX. FIKRA
FIKRA
Gazete ya da dergilerin belirli yerlerinde yayımlanan ;güncel,siyasal ,toplumsal sorunları kişisel görüşle ele alıp işleyen yazılara fıkra(köşe yazısı) denir.
Fıkralar güncel bir olayı konu edinirler.Gazetelerin belli bir köşesinde yayımlanan bu yazıların yarına kalırlığı yoktur.
Fıkra yazarı işlediği konuyu görüşleri açısından değerlendirir.Bunu yaparken bir görüşü ayrıntıyla ele alma ,kanıtlama yoluna gitmez.
Fıkrada anlatım yalın ve yoğundur. Yazar çok çeşitli konulardan söz açabilir. Düşünsel bir planla yazılır ve değişik anlatım biçimlerinden
yararlanılır. Bu tür edebiyatımıza Tanzimat’la birlikte girmiştir.
GÜNÜMÜZÜN ÖNEMLİ FIKRA YAZARLARI : Hasan CEMAL, Çetin ALTAN ,Oktay AKBAL ,Güngör MENGİ,
Engin ARDIÇ, İlhan SELÇUK ,Mehmet BARLAS, Fehmi KORU
X.ELEŞTİRİX.ELEŞTİRİX.ELEŞTİRİX.ELEŞTİRİ
ELEŞTİRİ
Bir sanat eserini ,sanatçıyı ayrıntılı biçimde tanıttıktan sonra onun olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp değerlendiren yazı türüne “eleştiri” denir.
Her eser ya da sanatçı eleştiri konusu olabilir. Eleştiride bir eser olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alınır. Eleştiri doğrudan esere yönelik olmalıdır. İyi bir eleştiri öznellikten uzaktır. Eleştiride daha çok açıklama ,tartışma,örnekleme,tanık gösterme …
gibi yöntem ve tekniklerden yararlanılır.
İlk eleştiri-Latifi tezkiresi(16.yy)İlk eleştiri örneği-Namık Kemal –”Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mulahazatı Şamildir”(1866)Ziya Paşa-”Şiir ve İnşa”(1868)Diğerleri :Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüpoğlu ,Ahmet Hamdi Tanpınar, Oktay Akbal,Asım Bezirci, Mehmet Kaplan, Rauf Mutluay, Fethi Naci.
XI.RÖPORTAJXI.RÖPORTAJXI.RÖPORTAJXI.RÖPORTAJ
Bir gerçeğin araştırma,inceleme ,gezip görme ve soruşturma yoluyla yansıtıldığı
yazılara “röportaj” denir. Röportaj ,gazete ve dergilerde yayımlanan öğretici niteliği fazla olan bir yazı türüdür.
Röportaj bilgiyi,haberi, gerçeği çarpıcı ve yalın bir dille anlatır. Bütün anlatım biçimlerinden yararlanır.Çoğu kez öyküsel bir
anlatım yöntemini benimser. Röportaj ,bir yaşam gerçeğinden yola çıkar.Yazar,olayları nesnel
bir tutumla aktarır.
RÖPORTAJ
UYARI: Röportaj ile gezi yazısı karıştırılmamalıdır.Bu türler arasında yöntem yakınlığı vardır. Röportajda bir olayı ,bir sorunu aydınlatmak,gerçeklere ışık tutmak esastır. Gezi yazısında ise ,yalnızca gezilen yerlerle ilgili izlenimler dile getirilir.
XII.GEZİ YAZISIXII.GEZİ YAZISIXII.GEZİ YAZISIXII.GEZİ YAZISI
Gezilip görülen yerlerin ilgi çekici özelliklerini anlatan yazılara “gezi yazısı” denir.Eskiden seyahatname terimiyle karşılanan gezi yazısı sıradan gözlemleri değil insanlar için ilginç sayılabilecek ayrıntıları ele alır.
Yazar kendi duygu ve düşüncelerini ön plana çıkarmaz.Gördüklerini “fotoğrafçı gerçekçilik “anlayışıyla verir.
Gezi yazıları toplumların yaşayış,gelenek ve görenekleri hakkında fikir verir.Bu nedenle de tarih,toplumbilim,coğrafya ve folklor …gibi bilimlere kaynaklık eder.
Yalın ve anlaşılır bir dil gezi yazılarının temel özellikleridir. Gezi yazıları mektup,günlük biçiminde de oluşturulabilir.
GEZİ YAZISI
UYARI: Edebiyatımızın ilk gezi eseri , Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’dir.
SEYAHATNAME – Evliya ÇELEBİ
PARİS SEFARETNAMESİ – Yirmi Sekiz Çelebi MEHMET
AVRUPA’DA BİR CEVELAN – Ahmet MİTHAT
HAC YOLUNDA-Cenap ŞEHABETTİN
FRANKFURT SEYAHATNAMESİ-Ahmet HAŞİM
TUNA KIYILARI , HİND , BİZİM AKDENİZ – Falih Rıfkı ATAY
ANADOLU NOTLARI –R.Nuri GÜNTEKİN
MAVİ ANADOLU-Azra ERHAT
HİROŞİMALAR OLMASIN-Oktay AKBAL
ÜSKÜP’TEN KOSOVA’YA –(Y.Bülent BAKİLER)
GEZİ TÜRÜNÜN ÖNEMLİ ESERLERİ
XIII. SÖYLEŞİXIII. SÖYLEŞİXIII. SÖYLEŞİXIII. SÖYLEŞİ
SÖYLEŞİ
Herhangi bir konuda okuyucuyu sıkmadan , konuşma havasında yazılan yazılara “söyleşi” denir. Batıdan “söyleşi” adlı bir tür alınmış değildir. Cumhuriyet döneminde söyleşiye daha çok ilgi gösterilmiştir.
RAMAZAN SOHBETLERİ (Ahmet RASİM)
EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ (Suut Kemal YETKİN)
EŞREF SAAT (Şevket RADO)
DİLİMİZ ÜSTÜNE SÖYLEŞİLER (M. Cevdet ANDAY)
Her konuda yazılabilir.Konuşma havası taşır.Anlatımda içtenlik,yalınlık, duruluk esastır.Konuya öznel bir bakışla yaklaşılır.Her türlü anlatım biçiminde ve tekniğinden yararlanılır.
XIV . ANIXIV . ANIXIV . ANIXIV . ANI
ANI
• Bir kişinin başından geçen ya da yaşadığı dönemde ortaya çıkan olay ve olguları kişisel bilgi ve izlenimlerine dayanarak anlattığı yazılara
anı(hatıra) denir.
Anı türü geçmiş zamanı anlatır. Anı yazısında nesnellik esastır.Anı yazarı gerçekleri değiştirmeden
anlatır. Anılar doğrudan anlatım yöntemine dayanır. Anı yazısı bir döneme ayna tutmak, onu aydınlatmak amacı taşır. Anı yazarını anlattıklarını yüzde yüz kanıtlamak zorunda değildir.
UYARI: Anı ile biyografi birbirine karıştırılmamalıdır.Anı da bir yönüyle otobiyografiye benzer,birinci kişi ağzından anlatılır.Ancak anı yazarı salt kendi yaşamını yazmaz;yaşadığı dönemi ve çevresindeki kişileri de anlatır.
Türk Edebiyatında anı türünün en eski örneği ; BABÜRŞAH’ ın –BABÜRNAME adlı eseridir.
EŞKAL-İ ZAMAN , FALAKA - Ahmet RASİM
KIRK YIL , SARAY ve ÖTESİ – H.Ziya UŞAKLIGİL
ÇANKAYA , ZEYTİNDAĞI - F.Rıfkı ATAY
ZORAKİ DİPLOMAT – Y.Kadri KARAOSMANOĞLU
PORTRELER , BİZİM YOKUŞ – Y. Ziya ORTAÇ
BOĞAZİÇİ YALILARI – A.Şinasi HİSAR
GEÇMİŞ ZAMAN KÖŞKLERİ – A.Şinasi HİSAR
SİYASİ ve EDEBİ PORTRELER – Y.Kemal BEYTALI
XV.GÜNLÜK(GÜNCE)XV.GÜNLÜK(GÜNCE)XV.GÜNLÜK(GÜNCE)XV.GÜNLÜK(GÜNCE)
GÜNCE
Bir kimsenin günlük yaşamdan edindiği izlenimleri ,bu izlenimlerin yarattığı duygu ve düşünceleri ,tarih belirterek ,günü gününe anlattığı yazılara “ “günlük(günce)”denir.
Günü gününe tutulan anı niteliği taşır. Anlatılanlar öznel bir yaklaşımla verilir. Anlatımda “iç konuşma” tekniğinden yararlanılır. Doğrudan anlatım yöntemi benimsenir. Her olay,olgu konusu olabilir.
UYARI: “Günlük” terimi Tanzimat’tan sonra “ruzname” ile karşılanmıştır. Divan edebiyatındaki “vakayinameler” de bir türlü günlük sayılır.Edebiyatımızda “günlük” terimini ilk kez Falih Rıfkı Atay’dır.Günlük ile anı birbirine karıştırılmamalıdır.Günlükleri anılardan ayıran;günlüklerin günü gününe yazılmasıdır.Günlük bir edebiyat türü olarak asıl kimliğini 1940’tan sora kazanmaya başlamıştır.
Türk Edebiyatında Günlük:Edebiyatımızda “günlük” ,fazla yaygın olmayan bir türdür.
Önemli Eserler:Günce (Nurullah ATAÇ)Geçmişin Kuşları (Oktay AKBAL)Günlük (Salah BİRSEL)
XVI.BİYOGRAFİXVI.BİYOGRAFİOTOBİYOGRAFİOTOBİYOGRAFİXVI.BİYOGRAFİXVI.BİYOGRAFİOTOBİYOGRAFİOTOBİYOGRAFİ
BİYOGRAFİ
Herhangi bir alandaki çalışmalarıyla ün kazanmış , sanata ve kültüre hizmet etmiş kişilerin yaşamını bütün yönleriyle inceleyerek okura bilgi vermeyi amaçlayan yazılara ”biyografi(yaşamöyküsü)” denir.
Tanınmış kişiler konu edilir. Anlatılanlarınbelgelere,kanıtlara
dayanması gerekir. Yazarın “aktaran” konumunda olduğu
üçüncü kişili anlatımla yazılır. Okuyucuya bilgi verme ,izlenim
kazandırma amacı taşır. Anlatımda öyküleme ve açıklamalardan
yararlanılır. Anlatılanlar kronolojik bir sıra içinde
verilir.
Uyarı: Divan Edebiyatındaki karşılığı “tezkire”dir.
Edebiyatımızın ilk tezkiresi sayılan “Mecalis’ün Nefais “i ünlü Çağatay şairi Ali Şir Nevai yazmıştır.
AhmetHaşim veŞiiri(A.Şinasi Hisar)
TekAdam(Şevket Süreyya Aydemir)
Yahya Kemal(A.Hamdi Tanpınar)
Tevfik Fikret(Mehmet Kaplan)
OTOBİYOGRAFİ
Bilim ,sanat,edebiyat,siyaset…alanlarından birinde ün kazanmış kişilerin kendi yaşamlarını kendilerinin yazmasıyla ortaya çıkan eserlere “otobiyografi” (özyaşamöyküsü) denir.
Biyografi ve Otobiyografi Arasındaki Farklar:
Biyografide dolaylı , otobiyografide doğrudan anlatım vardır. Biyografide nesnellik ,otobiyografide yer yer öznellik ağır basar. Biyografi,tanıtılan kişiyi çevresiyle birlikte ele alır; otobiyografide
ise kişi anlatılanları kendisiyle sınırlar. Biyografi kişinin dış dünyasına ,otobiyografi iç dünyasına
yöneliktir. Biyografide belgeler,otobiyografide bellek önem kazanır.
Halit Ziya UŞAKLIGİL – “KIRK YIL”Aziz NESİN - “BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMEZ”
XVII. MEKTUPXVII. MEKTUPXVII. MEKTUPXVII. MEKTUP
MEKTUP
Kişinin uzun süreli ayrılıklarda gördüklerini , duygu ve düşüncelerini uzaktaki kişilerle paylaşmak amacıyla yazdığı yazılara “mektup” denir.
Konular ve yazılış amaçları bakımından mektuplar:o Özel mektup: Birbirlerini çok yakından tanıyan kişilerin
içten senli benli yazdığı mektuplardır.o Resmi mektup : Resmi kuruluşların birbiri arasındaki
yazışmaları ya da kuruluşlara sunulan dilekçeler ,özel kurum ve kuruluşlar arasındaki yazışmalardır.
o Yazınsal(edebi)mektup : Özel mektupların yazarı bir şair ,romancı ve öykücüdür.
o Açık mektup : Bir kişiden başka bir kişiye yazılan ama herkesin okuması için gazete ve dergilerde yayımlanan düşünsel ve yazınsal boyutlu mektuplardır.
Genç Werther’in Acıları – GOETHEHandan – HALİDE EDİP ADIVARBir Kadın Düşmanı – REŞAT NURİ GÜNTEKİN
XVIII. SÖYLEVXVIII. SÖYLEVXVIII. SÖYLEVXVIII. SÖYLEV
SÖYLEV
Bir topluluğa belli düşünceleri aşılamak o topluluğu duygulandırıp coşkulandırmak amacı taşıyan güzel ve etkili konuşmaya “söylev” (nutuk) denir.
Eskiden bir topluluk karşısında söz söylemenin kurallarını söz söylemenin kurallarını belirten sanata hitabet deniliyordu.
Söylevler konularına göre değişik isimler alır; Siyasi, askeri, dini, hukuki,söylev…
Yunan edebiyatında – DEMOSTHENES Latin Edebiyatında – ÇİÇERO
Türk Edebiyatında; Türünün ilk örneği olarak “Orhun Yazıtları”(8.yy.) Kurtuluş Savaşı yıllarında: Mehmet Akif Ersoy – Halide
Edip Adıvar – Hamdullah Suphi Tanrıöver Atatürk’ün Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. yılında
yaptığı konuşma