dünya gönüllüler günü konferansı (2012) konuşma notları

25
TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI DÜNYA GÖNÜLLÜLER GÜNÜ KONFERANSI BM DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU LANSMANI 5 ARALIK 2011 Açılış Konuşmaları: Oktay Özinci Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Ali Yurtsever Türk Ulusal Ajansı Hansin Doğan UNDP Türkiye Panel Moderatör: Mae Chao Panelistler: Ali Çarkoğlu Koç Üniversitesi Fatma Gelir UNDP Fredrica Cruce AB Türkiye Delegasyonu Nurdan Şahin Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Uygar Özesmi Greenpeace

Upload: tuerkiye-egitim-goenuellueleri-vakfi

Post on 26-Jun-2015

886 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

5 Aralık 2011'de gerçekleşen Dünya Gönüllüler Günü Konferansı,Birleşmiş Milletler Dünyada Gönüllüğünün Durumu Raporu Lansmanı'na ait konuşma notları.

TRANSCRIPT

Page 1: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI

DÜNYA GÖNÜLLÜLER GÜNÜ KONFERANSI

BM DÜNYADA GÖNÜLLÜLÜĞÜN DURUMU RAPORU LANSMANI

5 ARALIK 2011

Açılış Konuşmaları: Oktay Özinci Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı

Ali Yurtsever Türk Ulusal Ajansı

Hansin Doğan UNDP Türkiye

Panel

Moderatör:

Mae Chao

Panelistler:

Ali Çarkoğlu Koç Üniversitesi

Fatma Gelir UNDP

Fredrica Cruce AB Türkiye Delegasyonu

Nurdan Şahin Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı

Uygar Özesmi Greenpeace

Page 2: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Oktay Özinci – TEGV

Sayın Misafirler,

Dünya Gönüllüler Günü 26 yıldır kutlanıyor. Dünya Gönüllülük Yılı ilanının da 10. yıldönümü, bir de

Avrupa konseyi 2011 yılını Avrupa gönüllüler yılı ilan ettiği için bu yıl 5 Aralık ayrı bir önem kazandı.

Özellikle TEGV için bu günün önemi çok büyük. TEGV 86 adet etkinlik noktasında yılda 160.000

civarında çocuğu yurt sathına yayılmış 10.000 adet gönüllüsü ile ağırlıyor. Gönüllüleri sayesinde

çocukları akılcı, soran, sorgulayan, ayırımcı olmayan, özgüven sahibi 21. yüzyıl insanı olabilmeleri için

destek veriyor. Gönüllüğün tanıtılması ve yaygınlaştırılması bizim birinci öncelikli işimiz. Bu vesile ile

resmi ve özel kuruluşları ve sivil toplum dünyasını da bu konuda işbirliği ve güç birliğine davet

ediyoruz.

Şimdi Birleşmiş Milletler Gönüllüleri programı tarafından hazırlanan “Dünyada Gönüllülüğün Durumu

Raporu” başlıklı küresel yayını tanıyacağız. İlk defa yapılan bu çalışmayı BM Gönüllüleri programında

gönüllülük politikaları danışmanı olarak görev yapan Sayın Mae Chao dünya ile eş zamanlı olarak

bizimle paylaşacak. Heyecanla dinleyeceğimiz bu raporun sunulması ve toplantı organizasyonundaki

işbirliği için Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı yani Türk Ulusal Ajansı ve

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Programı’na teşekkür ederim. Ben bir eğitim gönüllüsüyüm. Bu sayede

hayatım yeni bir anlam kazandı ve kendimle gurur duyuyorum. Herkesi de bu güzel duyguyu tatmaya

gönüllü işler yaparak farklı olmaya fark yaratmaya davet ediyorum.

Saygılarımla.

Ali Yurtsever - Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Başkanlığı

Herkese merhaba,

Çok kıymetli konuklar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlarken selam göndermek

istediğim bir başka kitle daha var. Bu yıl ülkemizin yaşadığı çok ciddi bir trajedi var: Van depremi. Van

depreminde sivil toplum kuruluşları büyük bir destan yazdılar. O sivil toplum kuruluşlarının çok

değerli yöneticilerine ve gönüllülerine buradan selamlar saygılar sunuyorum. Eğer gönüllülükle ilgili

bir gönüllü Oscar’ı, gönüllü Nobel’i veya bir uluslar arası ödül var ise bizim Türk Ulusal Ajansı adayımız

Van’da canla başla, gece gündüz çalışan ve halen şu an itibarı ile bile soğuktan üşüyerek titreyerek

çalışan sivil toplum kuruluşlarının çok değerli gönüllüleridir. Bunu şimdiden buradan duyurmuş

olayım. 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü hepimize kutlu olsun.

Literatüre baktığınız zaman özgür iradeyle ve dayanışma ruhu içinde herhangi bir maddi karşılık

beklemeksizin kamu yararına katkıda bulunmaktır gönüllülük. Dünya Gönüllüler Günü’nü gönüllülük

kavramının toplumumuzda daha geniş kitlelere yayılması, günlük hayatımızın doğal bir parçası haline

gelmesi ve gönüllü çalışmaların yerel, ulusal ve küresel platformlarda tanıtılması için çok önemli bir

fırsat olarak kabul ediyoruz. Bu amaçla biz de gönüllülüğün tanıtılması, yaygınlaştırılması,

desteklenmesi ve böylece bireyleri, yaşadıkları topluma karşı daha sorumlu olmaya, bir arada hareket

etmeye ve gönüllü olmaya yönlendirmek için bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı, gönüllü çalışmaların

teşvik ve takdir edildiği çeşitli etkinliklere destek olduk, oluyoruz, olmaya devam edeceğiz kurum

olarak. Şu anda içinde bulunduğumuz etkinlik de bunlardan bir tanesi, bu vesile ile emeği geçen

Page 3: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

herkese kurumum yani Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı olarak ve

şahsım adına teşekkür ederim.

Uluslar arası gönüllülük yeni bir kavram olmakla birlikte küreselleşme çağında yeni biçimler alıyor,

yeni boyutlar kazanıyor. Genelde kısa dönemleri kapsayan gönüllülük turizmi veya yaz faaliyetlerini

geçirme şeklinde algılanmakla birlikte yenilerde ortaya çıkan gönüllülük genel olarak sivil toplum

kuruluşları, üniversiteler, imaja dayalı örgütlenmeler tarafından artan bir şekilde uygulanmaya

başlandı. Uluslar arası gönüllülük faaliyetlerinden bir tanesi de başkanlığımızın yürüttüğü Avrupa

Gönüllü Hizmeti. 18 - 30 yaş arasındaki herhangi bir bireyin yaş kriteri hariç hiçbir şeyine

bakılmaksızın yalnızca gönüllülük duygularının olup olmadığına bakmak suretiyle faydalanabildikleri

bir sistemdir. Bütün masrafların Avrupa Komisyonu ve ulusal ajanslar vasıtası ile Avrupa Komisyonu

tarafından karşılandığı bir sistemdir. Bir genç 2 hafta ile 2 yıl arasında herhangi bir Avrupa ülkesinde

gönüllülük yapma imkânına sahiptir. Eğer bir genç böyle bir şey hayal ediyorsa ama elinde imkân

yoksa o imkânı karşılayan kurum olarak karşılarına çıkıyoruz. Bu sayede toplamda 2665 tane

gönüllünün yurt dışında gönüllülük yapmasına imkân sağlamış bulunuyoruz ve yurt dışından da

Türkiye’ye gelen 966 tane gönüllü yine bu hizmetlerden faydalandı. Bu zamana kadar 12 milyon Euro

civarında bir hibe sağlandı başkanlığımız tarafından. Elbette yapılacak çok güzel işler var, hala da

yapılmakta olan çok güzel işler var. 2013’ün sonuna kadar hedefimiz Türkiye’nin 81 vilayetinde

akredite edilmiş kuruluşlar oluşmasını sağlamak ve bu sayede her ilimizdeki gençlere bu kuruluşların

dokunabilmelerini sağlamak.

Genelde gönüllülüğe, özelde ise Avrupa Gönüllü Hizmeti’ne dikkat çekmek için 2011’in Avrupa

Gönüllülük Yılı olarak ilan edilmesinin son derece uygun bir araç olarak gören merkezimiz, bu yılın

çeşitli etkinliklerde kutlanması için bir proje teklif çağrısında bulunmuş, bu bağlamda gelen

tekliflerden, Gönüllü Türkiye Sosyal Katılım ve Değişim Projesini hayata geçirmiştir.

Bu sayede, gönüllülüğe hizmet eden gönüllüleri bir araya getiren bu konferansın başarılı geçmesini

dilerken başta Birleşmiş Milletler Gönüllüleri programı ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın çok

değerli yönetici ve çalışanlarına huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Saygılar sunarım.

Hansın Doğan - UNDP Türkiye

Birleşmiş Milletler daimi koordinatörümüz Shahid Najam Bey bizim bugün aramızda olamadığı için

yerini doldurma niyeti ile buraya geldim. Son 5 - 6 yıldır UNDP’nin İstanbul’daki ofisinin yöneticisiyim.

Özel sektörle çalışmak için kurduğumuz bir ofistir ve niyetimiz şu anda karşımda pırıl pırıl gözlerde

parlayan ışıltıyı özel sektörde de yakalamak ve özel sektörün de gönüllülük konusunda gönüllülük

bilinci içinde gönüllülük ateşiyle kalkınma konularında kamuyla ve sivil toplumla ve üniversitelerle

buluşmaya çalışmasını sağlamak. Her biriniz gözlerinizdeki o ışıltıyla çeşitli kalkınma konularında

yıllardır özveri ile çalışıyorsunuz. Kiminiz eğitim kalitesini iyileştirmek için, kiminiz arama kurtarma

için, barış için, eşitlik için, katılım için canla başla çalışan böyle bir grupla bir arada bulunmak

gerçekten büyük mutluluk verici.

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri programının Birleşmiş Milletler Gönüllülük Günü 10.yıl kutlaması

amacıyla TEGV ile birlikte organize ettiği bu buluşmanın temel bir misyonu da gönüllülük bilincini

Page 4: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

yaygınlaştırmak. Sadece marjinal, sadece dışarıda kalmış bir takım çalışmalar, katkılar şeklinde

görmeyip bütün kurumların iş süreçlerini, bütün kurumların planlamalarını programlarını dahil etmek

içselleştirmek amacıyla bu organizasyon yapılmış durumda. 10 yıl önce belli bir misyonla duyurulmuş

Gönüllüler Günü.

Baktığımız zaman 4 tane temel başlık görüyoruz; birincisi gönüllülüğün tanınması, bilinmesi, bu amaç

için çeşitli çalışmaların yürütülmesi; ikincisi ortamı iyileştirecek kurumsal bir takım düzenlemelerle

ilgili durumu kolaylaştıracak gönüllülüğü aktive edecek yapıların inşa edilmesi; üçüncüsü gönüllüler

arasında bir uluslar arası ve ulusal çeşitli düzeylerde ağların teşkil edilmesi; dördüncüsü de hiçbir

ayrımcılığa tabi tutmadan geniş katılımı sağlama, katılım için tanıtım çalışmaları yürütmek. 10 yıl

geçtikten sonra baktığımızda önemli gelişmeler var. Tabii yapılacak kat edilmesi gereken daha çok

uzun bir yol da var ama bazı önemli sonuçlara ulaşıldığını gözlemliyoruz ve bundan dolayı da

mutluyuz. Örneğin geçtiğimiz yıl Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi’nin çıktı raporuna da gönüllülüğün

önemli bir şekilde girdiğini biliyoruz.

Yürütülen çalışmalarda sivil toplum kuruluşları ve gönüllü kuruluşlarla işbirliğinin önemi

vurgulanmaktadır. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri programı bu amaç için 2011 yılında bu

sektörlerle, değişik gruplarla çeşitli toplantılar yaparak durumu analiz etmeye çalıştı. Küresel

düzeyde bir kere bunun kutlaması yapılacağına, yerel düzeyde değişik alanlarda kutlamaların

yapılmasının daha olumlu bir etki uyandıracağı düşünüldü ki bu gün buluşmamıza sebep olan

çıktı kararlardan bir tanesi budur.

Başkalarından öğrenerek ilham almanın ve aksiyona geçmenin önemi ortaya çıktı. Bu gün

buluşmamızda birbirinden değerli katılımcılardan kendi yürüttükleri çalışmalar ve gönüllülüğe

bakış açıları ile ilgili görüşlerini alma şansını yakalıyoruz. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri

programı bu nedenle Avrupa Birliği ile de temaslarda bulundu.

Avrupa Birliği içindeki sivil toplum kuruluşları ve diğer kuruluşlarla çeşitli toplantılar yapıldı. Beş

bölgesel toplantının bir tanesi Türkiye’de gerçekleşti ve Türkiye’de gerçekleşen toplantıya

Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan ve Avrupa’dan katılım oldu. Burada bir takım tavsiyeler ortaya çıktı ve

mesaj çok açıktı:

1. Gönüllülerin yaptığı çalışmaların kaydının tutulması lazım.

2. Gönüllülüğün etkisinin ölçümleniyor olması lazım.

3. Bu bilgilerin paylaşılması lazım.

Bu üç temel eksende katılımcılar hemfikir oldu, tavsiyelerde bulundular, bir yerde bu amaca hizmet

etmek üzere Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu hazırlandı ve bugün bizimle paylaşılacak.

Gönüllülükten tabi çok çeşitli faydalar çıktılar oluyor özellikle kalkınma üzerinde, toplumlar üzerinde,

yaşam kalitesinin iyileştirilmesi üzerinde büyük etkileri oluyor. Ama her şeyden önce güvene dayalı

güçlü bağların da kurulmasına sebep oluyor. Bu gün buradaki buluşma ile bu bağı tekrardan

pekiştirmiş oluyoruz. Burada bir araya gelen enerjiyle gelecekte daha güçlenmiş bağlar için yeni

işbirlikleri temennisiyle başarılı bir toplantı diliyorum.

Page 5: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri

Hoş geldiniz Sayın Misafirler,

Şu anda, bizim burada toplandığımız esnada, Irak’ta bir kadın mülteci başka bir kadın mülteciye

destek oluyor, Nambiya’da bir doktor bir HIV hastasını tedavi ediyor ve depremden hasar görmüş

Haiti’de bir grup öğrenci evlerin yeniden inşa edilmesine yardım ediyor. Şu anda, Güney Sudan’da

yerli bir ebe 13 yaşındaki bir kız çocuğunun doğum yapmasına yardımcı oluyor, bir mühendis

Endonezya’daki evinden internet üzerinden çalışarak, Bolivya’daki bir köyde geri dönüşüm

merkezinin planını çiziyor, Avustralya’da bir emekli seçmen kayıt listesinin düzenlenmesini yürütüyor.

Şu anda, burada, bu ülkede birileri özgür iradesiyle eyleme geçiyor, hayat kurtarıyor ve insanlığın

devamlılığını sağlıyor. Bu gönüllülüğün gücüdür.

Ben Mae Chao. Birleşmiş Milletler Gönüllülük Programı’nın Gönüllülük Politikaları Danışmanıyım.

UNV (Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Programı, BMG), dünyada barışı ve gelişimi desteklemek için

gönüllüğün değerini artıran bir Birleşmiş Milletler kurumudur. BMG, dünya çapında gönüllülüğü

destekleyerek, tarafları gönüllülüğün kalkınma programlarına eklemlenmesine teşvik ederek ve

gönüllüleri harekete geçirerek barışa ve kalkınmaya katkı sağlar.

Bugün burada, çok önemli bir rapor olan Birleşmiş Milletler Dünyada Gönüllülüğün Durumu

Raporu’nun lansmanı için bulunmaktayım.

Bu rapor, evrensel çapta gönüllülüğün değerini gösteriyor ve gönüllülüğün yaşamlarımız ve dünyamız

üzerindeki etkisinin anlaşılmasının altını çiziyor. Birleşmiş Milletler ilk defa, gönüllülüğün bütün

dünyadaki katkısını sunan ve kutlayan böyle kuvvetli ve araştırma odaklı bir rapor yayımlamaktadır.

Bugün, sizlerle bu raporun, yaptığımız işle ve onun hepimizin hayatını nasıl etkilediğiyle ilgili

bağlantısını ve önemini tartışacağım. Umuyoruz ki, bu rapor sayesinde herkes gönüllülüğün

hayatlarımızı daha iyi hale getirmek için vazgeçilmez, ancak yeteri kadar yaygınlaştırılmamış,

sürdürülebilir ve yenilenebilir bir kaynak olduğunu anlayacaktır. Bu raporun neden ve nasıl yapıldığına

dair biraz daha bilgi verdikten sonra, raporun 3 önemli temasına odaklanıp, bu raporun neden önemli

olduğuyla konuşmamı sonlandıracağım.

Bu rapor neden önemli ve neden şimdi?

2001 Dünya Gönüllüler Yılı’ndan itibaren, gönüllülüğün başarılarına dair farkındalığımız artmasına

rağmen yeterli değil. Binyıl Kalkınma Hedeflerinin gerçekleştirilmesine ağırlık verirken ve gelecek sene

Brezilya’da düzenlenecek RIO+20’ya yaklaşırken, gönüllülüğü sürdürülebilir kalkınma söylemlerinin

merkezine yerleştirmek ve henüz değerlendirilmemiş bu büyük kaynak hakkında farkındalığı artırmak

için şansımız var. Dünya Gönüllüler Günü’nün 10. yıl dönümünü kutlarken, evrensel düzeyde

gönüllülüğün önemini ve katkılarını somut verilerle göstermek için ilk kez hazırlanan Dünyada

Gönüllülüğün Durumu Raporu’nu lanse ediyoruz. Bu raporun hazırlanma sürecinde, raporun içeriğinin

güvenilir, araştırılmış veriler ve katılımcı tekniklere dayanmasının sağlanmasına dikkat edilmiştir.

Evrensel ve üst düzey bir danışma kurulu, bu proje için rapora geniş bir vizyon sağlamış ve raporun

bağlamının oturtulmasına yardımcı olmuştur. Akademik dünyadan araştırmacıların da içinde

bulunduğu araştırma ve yazı ekipleri, çeşitli ülkelerin gönüllülük ve kalkınma uzmanlarından oluşan

bir Teknik Danışma Kurulu tarafından yönlendirilmiştir. Gönüllülük, değişik tematik başlıklar ve

değişik coğrafi bölgeler üzerine 26 başlık altında incelendi. Biri burada, Türkiye’de olmak üzere, 8

Page 6: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

farklı bölgede Avrupa/CIS, Ortadoğu ve Kuzey Afrika için, gönüllülük araştırmacıları, akademisyenler,

sivil toplum liderleri, kalkınma uzmanları ve sivil toplumla 9 danışma toplantısı düzenlenmiştir.

Gönüllülük, insan ilişkilerinin temel bir ifadesidir. Bu rapor, toplumlarının yararına zamanlarını ve

enerjilerini veren milyonlarca, belki de milyarlarca gönüllüye tanınabilirlik sağlar. Pek çoğu, felaket

zamanlarında, çevreyle ilgili ya da insanlarla ilgili durumlarda çok önemli barış ve kalkınma hizmeti

vermektedir. Dünyanın dört bir yanında, milyonlarca insan zamanlarını ve yeteneklerini adamaktadır.

36 ülkede yapılan bir çalışma, bu ülkelerde belirli bir zaman aralığında tahmini 140 milyon insanın

resmi kurullar üzerinden gönüllülük yaptığını göstermiştir. Dünyanın bütün gönüllülerin bulunduğu

Gönüllüler Ülkesi diye bir ülke olsaydı, Rusya’nın hemen ardından gelerek dünyanın 9. büyük ülkesi

olurdu. Eğer, sosyal hareketler ve kayıt altına alınmamış kişisel yardım ve dayanışma grupları

üzerinden, bunun dışında son zamanlarda gördüğümüz üzere, doğal afet zamanlarında direkt olarak

ya da politik özgürlük gösterilerinde gönüllülük yapan insanları da sayabilseydik, dünya çapında

gönüllülerin toplam sayısı milyarlara ulaşırdı.

Potansiyeline nazaran, gönüllülük yeteri kadar tanınmamış ve kullanılmamış bir değerdir. Eğer raporu

üç kelimeyle özetlememiz gerekseydi, bunlar evrensel, değerler ve refah olurdu. Raporun bulduğu

sonuçlara göre, dünyanın bütün bölgelerinde, gönüllülük; gönüllüleri bireylerin ve toplumun refahına

katkıda bulunmaya teşvik eden değerlerin evrensel bir ifadesidir. Gönüllülük, paylaşma, dayanışma ve

karşılıklı yarar ilkelerinin evrensel geleneğine dayanır. Güney Afrika’da Ubuntu denir. Swahilice de

Harambee. Ekvador ve Peru’da Mingas. İfade biçimleri ve gelenekleri, kültürlere ve inanışlara göre

değişse de, özgür iradeyle, ekonomik kazanım için değil kamu yararı adına yapılan gönüllülük her

yerdedir. Gönüllüğün ifade biçimleri çeşitlidir, resmi eğitim sağlamak gibi resmi hizmet dağıtımından

başlayarak devam eder.

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı örneğini ele alırsak: Her yıl, yaklaşık 10.000 gönüllü, 36 şehirde ve 87

etkinlik noktasında, binlerce çocuğa eğitim desteği sağlamaktadır. Kurulduğu 1995 yılından itibaren

TEGV, 50,000 gönüllüsü sayesinde 1,5 milyon çocuğa ulaşmıştır ve böylece devlet tarafından sağlanan

resmi eğitime önemli ölçüde destek vermiştir.

Gönüllülük, kadın örgütlenmelerinde ve gençlik kulüplerinde görüldüğü gibi karşılıklı yardım ya da tek

başına yeterlilik ve taraftarlık ve kampanyalar üzerinden vatandaşlık katılımının gerçekleştirilmesi gibi

ifade biçimlerini de kapsar. Rapor, gönüllülüğün gerçek boyutlarını ve etkilerini gizleyen algılara karşı

mücadele etmektedir. Gönüllülük, sadece gelişmiş ülkelerde, resmi, yapılandırılmış sivil toplum

kuruluşları aracılığıyla ve maddi yeterliliği olan, eğitimli, vasıfsız, yaşça büyük kadınlar tarafından

gerçekleştirilmez. Rapor, defalarca gönüllülüğün yerel gruplar üzerinden dünyadaki fakir bölgelerde

de gerçekleştirildiğini belgeler. Ulusal gönüllü çalışmaları, defalarca neredeyse eşit kadın ve erkek

gönüllü sayısını, resmi ve özel sektörün gönüllülüğe katılımını ve önemli ölçüde gençlerin sosyal

katılımını belirtir. Globalleşme ve yeni teknolojiler “voluntourism” gibi yeni ifade biçimleri, özel

sektörde işveren destekli gönüllülük, mobil iletişim teknikleri üzerinden harekete geçen gönüllülük ve

internet sayesinde, gönüllülüğün evrenselleşmesinin alanını genişletmektedir. Örneğin; gelişmekte

olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki önemli ölçüdeki internet erişimi farkına rağmen, çevrimiçi

gönüllülük artmaktadır. Rashid, Pakistan’da yaşayan ülkesindeki engelli insanlara hizmet etmek için

bir STK kurmuş genç bir adamdır ve Rashid, STK işlevini gerçekleştirmek için BMG çevrimiçi gönüllülük

hizmetinin parçası olan kişilerden oluşan on kişilik ekibiyle çalışmaktadır. Bu ekip, hibe teklifleri

yazmakta, yönergeler oluşturmakta ve strateji planları geliştirmektedir ve bunların hepsi internet

Page 7: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

üzerinden başarılmaktadır. BMG programının yürüttüğü çevrimiçi gönüllülük hizmeti sayesinde

binlerce insan evlerinde gönüllülük yapabilmektedir. Ve ya, burada İstanbul’da yaşayan Ülgen

Türkmen. Türkmen, Euromed Gençlik Araç takımı Peace Bag (Barış Çantaları) için; yedi aydan daha

fazla süreyle, dünyanın çeşitli yerlerinden 69 diğer gönüllüyle birlikte taslak yazarak, taslakları gözden

geçirerek ve 191 sayfalık yayını 12 dile çevirerek, bunun dışında planını ve internet sürümünü

hazırlayarak çok büyük katkılar sağlamıştır. Akdeniz Bölgesinde, yerel ve bölgesel düzeyde barışın

değerini artırmak için pratik araçlar sunan Peace Bag, bölgedeki 14 ülkeden 18 genç tarafından

yönetilen ve gençliğe hizmet eden örgütü kapsar, katılımcı süreçler izler ve Fundació Catalunya

Voluntària tarafından koordine edilir.

Gönüllülüğün evrenselliğinden ve eylemlerinden fayda sağlamak için hepimiz, yanlış algıların önüne

geçmeliyiz. Bunun için, gönüllülüğün her türlüsünü desteklemeye ve teşvik etmeye, gönüllülerin

haklarını korumaya uygun politikalar, kanunlar ve kaynaklara sahip olmak ve bunun dışında hükümet

ve toplum sorumluluklarının arasındaki tamamlayıcılığı sağlamak gerekir.

Bu raporun kalbinde değerler bulunmaktadır. Gönüllülük, dayanışma, karşılıklılık, karşılıklı güven,

aidiyet ve güçlenme gibi değerleri kapsar.

Dünyanın her yerinde insanlar, gönüllülük yaptıkları sürece, kendi değerleri için harekete geçmek ve

bunun yanında kendileri ve çevrelerindeki insanlar için fakirliği yok etmek, temel sağlık ve eğitimi

geliştirmek, daha güvenli su kaynakları ve yeterli sağlık hizmeti sağlamak, çevresel sorunları ve

küresel ısınmayı çözmeye çalışmak, doğal afet risklerini azaltmak, sosyal dışlama, çatışma ve şiddetle

mücadele etmek vizyonunu geliştirmektedir. Gönüllülük; kadınlar, gençler, yaşlılar, engelliler,

göçmenler ve HIV/AIDS ile yaşayan insanlar gibi genelde dışlanan insanları, topluma dâhil etmek için

bir yoldur. Türkiye’de yaşayan 8.5 milyon engelli insan, nüfusun, %12,3’ünü oluşturmaktadır. Engelli

insanlar, önemli boyutlarda ayrımcılığa uğramakta ve eğitim, sosyal ve ekonomik alanlarda fırsat

eşitsizliği yaşamaktadır. 2006 yılında Türkiye, engellilerin sosyal yaşam etkinliklerine tam ve eşit

katılımını garanti eden Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır ve sözleşmenin

hedefleri, Düşler Akademisi gibi yenilikçi projeler tarafından paylaşılmaktadır. Düşler Akademisi,

belkemiğini oluşturan yüzlerce gönüllüsünün desteğiyle, genç engelli insanlara müzik, dans, film ve

video yapımı, resim ve fotoğrafçılık sayesinde kendilerini ifade etme ve sosyal hayata katılım şansı

sağlamıştır. Hepsi gönüllülerin çabalarıyla organize edilen, Social Inclusion Band (engellilerden oluşan

bir müzik grubu), “Düşler Kumpanyası” adlı tiyatro grubu ve Alternatif Spor Kampları sanat ve spor

sayesinde sosyal değişimin sağlanmasının örnekleridir. Nepal’de, Chandra Maya isimli bir kadın ve

yaklaşık 50,000 Kadın Topluluğu Sağlık Gönüllüleri (Female Community Health Volunteers) sayesinde

“Nepal, MDG 4: Anne ölüm oranlarının azaltılması” hedefine ulaşma yolunda ilerlemektedir. Eğitimli

bir doğum asistanı olan Chandra Maya, hamile kadınlara ve çocuklara temel hizmetleri sağlamak için,

genellikle yürüyerek kırsal alanlara gitmektedir. Bu alanlar, doktorların kolayca erişemediği ve

genelde hükümet çalışanları tarafından fazla önemsenmeyen yerlerdir. Chandra Maya bu bölgelere

ilaç sağlamakta ve destek vermektedir. Peki ya sonuç? Geçen 17 yılda Nepal’de, anne sağlığı %30 ile

50 oranında gelişmiştir. Bunun yanı sıra, Kadın Topluluğu Sağlık Gönüllüleri, kadının liderliğinin ve

köylerinde güçlendirilmelerinin sağlanmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Chandra Maya bir

gönüllüdür ve birçokları gibi, onu yönlendiren şey para değil çevresinde olan bu şeylere olan

bağlılığıdır.

Page 8: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Refah, “yaşamınızın güzel olması için ihtiyacınız olanlara sahip olma hissi” olarak tanımlanmıştır. İlk

Birleşmiş Millet Kalkınma Raporu, “İnsanlar, bir milletin asıl servetidir.” diyerek başlar. Kalkınmanın,

insanların sahip olduğu şansları nasıl artırdığından, böylece insanların değer verdikleri yaşamı

sürdürebileceğinden ve ekonomik gelişmenin, insanların seçeneklerini artıran araçlardan sadece biri

olduğundan bahseder. Sürdürülebilir kalkınma ve MDGs (Binyıl Kalkınma Hedefleri) sonrası

tartışmalar bağlamında, gayrı safi yurtiçi hâsılanın sosyal gelişme için yeterli bir veri olmadığına dair

yaygın görüşler artmaktadır. Refah, kalkınma politikası forumlarında gittikçe daha çok

tartışılmaktadır. Bu yılın temmuz ayında Genel Kongre, üye ülkeleri, kalkınmada mutluluğun ve

refahın peşinden gitmenin önemini kavrayan kamu politikaları için adım atmaya çağıran bir kararı

kabul etmiştir.

Çalışmalar gittikçe artarak, gönüllük yapan insanların fiziksel ve zihinsel sağlıkları üzerindeki pozitif

etkileri ve refah duygusunu göstermektedir. Gönüllülük, toplumlarda insanlar arasındaki bağı

yaratmakta, sosyal sermayeyi ve toplum esnekliğini artırmaktadır.

İlk BM Dünya’da Gönüllülüğün Durumu Raporu; gönüllülüğün dayanışma ve karşılıklı değer ilkelerinin,

bireysel, toplumsal ve sosyal refahı artıran dinamiklerin bir parçası olarak tanınmasını ister.

Gönüllülük ve refah arasındaki bağ, daha açık hale getirilmelidir. Araştırmacılar ve uygulayıcılar,

özellikle gelişen dünyada sadece bireylerin değil, toplulukların ve toplumların refahı için de gönüllü

etkinliklerin etkisinin kaydedilmesi ve gönüllülüğün toplumların kazancına katkılarının ölçülmesi adına

verilerin tasarlanması için çabalarını birleştirmelidirler

Bu rapor neden önemlidir? Çünkü bir milletin serveti insanlardır.

Eğer bir milletin serveti insanlarsa, gönüllülük de yeterince tanınmamış yenilenebilir bir değerdir.

Daha fazla bu zenginliği görmezden gelemeyiz. Kalkınmanın geleceği için güçlü bir araç olacak bu

henüz keşfedilmemiş büyük değeri görmezden gelemeyiz. Buna rağmen, henüz bu güçlü aracı ölçmek

için yaygın bir yönteme sahip olmamamız uğraşılması gereken bir alandır. Bu yüzden, bu raporda,

gönüllü etkinliği tanımlama ve bir ülkenin refahına gönüllü etkinliklerin katkısını ölçmek için

karşılaştırılabilir ölçüler geliştirme konularına da dikkat ettik. Bu rapor önemlidir çünkü

sürdürülebilirliği kalkınma etkinliklerinin içerisine alır. Sahiplenmeyi geliştirir. İnsanlar kendi

toplumlarının kalkınması için çalıştığında, aitlik ve tanınma hisleriyle kalkınma kazançlarını sürdürme

isteği oluşur. Bu rapor önemlidir, çünkü gönüllülük şimdiye kadar barış ve kalkınma gündemlerinden

büyük oranda soyutlanmıştır. Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu, gönüllülüğün potansiyelinin

tamamının kullanılabilmesi için, her milletin sosyal sermayesinin gerekli bir öğesi ve güçlü, evrensel

bir değer olarak kabul edilmesinin gerektiğini gösterir. Eğer Binyıl Kalkınma Hedeflerini başarmak,

RİO+20’ya katılmak ve Binyıl Kalkınma Hedefleri sonrası sürdürülebilir kalkınma gündemini devam

ettirmek istiyorsak, insanlarla bağlı çalışmalıyız ve katılımı gerçekleştiren insanları tanımalı ve onlara

destek vermeliyiz.

Bu rapor önemlidir çünkü gönüllülük, insanların, toplulukların ve toplumların refahına katkı sağlar.

Kanıtı, Nepal’de kadın sağlığı korumak için çalışanlardır. Kanıtı, Hindistan’daki öğrencilerdir. Bu rapor

önemlidir çünkü kenarda kalmış insanları merkeze dâhil eder; toplumdan dışlanmış insanların

topluma katılımını sağlar; insanlara, kendi gelecekleri için söz sahibi olma ve sorumluluk alma şansı

verir.

Page 9: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Bu rapor önemlidir çünkü gönüllülük önemlidir. Gönüllüler önemlidir. Bu yüzden, Dünyada

Gönüllülüğün Durumu Raporu’nun oluşturulması için harekete geçtik.

Şimdi, bu büyük ölçüde değerlendirilmemiş değeri unutmamanız için çağrıda bulunuyorum.

Kolu Yassah Johnson, Liberya’da Ulusal Gençlik Hizmeti Gönüllüsü’dür. 2009 yılında, ihtiyaç duyulan

bir köprüyü inşa etmek için gönüllülük yaptığı topluluğun yerel gönüllüleri organize eden bir

komitenin başkanlığını yapmıştır. Bu köprü belki küçük bir yapı olabilir, fakat bu sayede yıllık su

baskınları yaşandığında ilkokul ve ilköğretim okulları açık kalacak, köylüler su sebebiyle oluşan

hastalıklarla boğuşmak zorunda kalmadan güvenlice nehri geçebilecektir. Köydeki gönüllüler,

Liberya’daki küçük topluluklarının refahını artırmak için bir köprü inşa ettiler. Bizler de, dünyanın dört

bir yanındaki sayısız gönüllünün başardığı işlerle daha iyi bir dünya için kurduğumuz hayaller arasında

bir köprü kurabiliriz. Barışın ve kalkınmanın sürdürülebilmesi için bu eylemlerin etkisi sayesinde

harekete geçebiliriz. Beraber, gönüllülüğün gerekli rolünü tanıyan ve yeni kalkınma paradigmalarında

gönüllülüğün vazgeçilmez bir unsur olduğunu garanti altına alan bir söylemin parçası olalım. Sizleri,

bu insanların, gönüllülerin bir milletin serveti olduğunu unutmamak için bu söyleme katılmaya davet

ediyorum.

Dünyada Gönüllülüğün Durumu Paneli

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri

Şimdi burada Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu’nu tartışmak ve Türkiye bağlamında ele almak

şansına sahibiz. Bugün burada bulunan panelistlerimizden dolayı çok heyecanlıyım ve raporu sunan

ve panelistlere bunun hakkındaki fikirlerini, önerilerini ve sadece dünyada değil Türkiye özelinde de

bu raporun etkileri hakkında tavsiyelerini soran kişi olacağım.

Şimdi sırayla tanıtıma geçiyorum.

Fatma Gelir, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye’de yoksulluğun azaltılması ve özel

sektörle işbirliği alanlarında program destek sorumlusudur. Siyaset Bilimi ve Uluslar Arası

İlişkiler alanında lisansını yapmış olan Gelir, Siyaset Bilimi alanında da yüksek lisans sahibidir.

UNDP Türkiye’de altı yıldan fazla süredir değişik alanlarda çalışmakta olan Gelir, daha önce

Başkent Üniversite’sinde araştırma asistanlığı yapmıştır. Fakirliğin azaltılması, özel sektörle

işbirliği ve kalkınma alanlarında çalışmaktadır ve bu alanlar sosyal politikalar, sosyal

hizmetler, destek, sosyal içerme, gençliğin güçlendirilmesi, sürdürebilir turizm konularını

kapsamaktadır. Görüyorsunuz ki bunlar rapor hakkında yorumlarınız için söylediğim şeylerle

benzer konular.

TEGV Genel Müdürü Nurdan Şahin, üniversite öğrenimi Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi

Bölümü’nde tamamlamıştır. Bir süre süren akademisyenlik hayatından sonra, Unilever

Türkiye’de ilk şirket ekonomisti olarak özel sektöre geçmiştir. Bu şirkette çeşitli idari

pozisyonlarında yer aldıktan sonra bankacılık sektörüne geçmiştir. Fransız-Alman ortaklığında

kurulan BNP-AK Dresdner bankasında toplam 19 yıl çalışmış ve son 10 yılında Genel Müdür

Yardımcılığı yapmıştır.2001 yılında, Türkiye’deki “bankacılık sektörünün en başarılı kadını”

seçilmiştir. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın yönetim kurulu üyelerindendir. Sivil toplum

konusunda sorumluluk sahibi olan, bankacılık kariyeri sırasında da Yabancı Sermaye Kurulu,

Page 10: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Finans Kulübü üyesi olan Şahin Yeni Demokrasi hareketi üyelerindendir. İnanılması güç ama

18 yaşında da bir kız çocuğu vardır.

Greenpeace Akdeniz’in Genel Direktörü Uygar Özesmi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ nden

mezun olan Özesmi, Ohio State Üniversite’sinde yüksek lisans ve Minesota Üniversitesi’nde

Çevre, Kalkınma ve Sosyal Değişim konularında doktora yaptı. New York’ta UNDP Küresel

Çevre Fonu’nda uzman olarak çalıştı. Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin kurucu

başkanlarından biridir. 2 yıl boyunca TEMA ‘da Genel Direktör olarak çalışmıştır. Makaleleri

ve çevre konularında aktivistliği ile tanınan Özesmi, yıllardır sivil toplumda çalışmaktadır.

CIVICUS topluluğunun bir üyesidir ve halen daha Greenpeace Akdeniz’in genel direktörüdür.

Koç Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, lisans ve yüksek

öğrenimi Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde tamamlamış ve Binghamton

Üniversite’sinde doktorasını yapmıştır. Siyasi partiler ve seçmen davranışları üzerine

çalışmaktadır ve makalelerin pek çoğu yayımlanmıştır. Bölgesel işbirliği ve kalkınma

alanlarında da çalışmaları bulunmaktadır. Koç Üniversitesi Uluslar Arası İlişkiler Bölümü’nde

öğretim üyeliğini sürdürmektedir.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunda Bölüm Yöneticisi olan Fredrika Cruce, Mart 2011’den

beri sivil toplum ekibiyle çalışmaktadır. Daha öncesinde, Avrupa Komisyonu Genişleme

Bölümü’nde ve Stockholm’deki İsveç Dış İşleri Bakanlığı’nda çalışmıştır. İsveç’te, Lund

Üniversitesi’nde Politika alanında yüksek lisans ve Ekonomi alanında doktora yapmıştır ve

bunun yanı sıra Brugge, Belçika’daki Avrupa Koleji’nde Avrupa Politikaları ve Yönetimi

alanında master yapmıştır. Öğrencilik yaşamı boyunca, pek çok öğrenci organizasyonunda ve

insani yardım organizasyonlarında aktif gönüllülük yapmıştır.

Raporun ana temalarından biri gönüllülüğün evrensel olması. Raporu okuduğumuzda gönüllülük

hakkında yanlış algılamaların farkına varıyoruz. İnsanların; gönüllülüğün sadece resmi, hukuksal

olarak tanınmış, örgütsel yapılar aracılığıyla gerçekleştirildiği; sadece sivil toplum tarafından yapıldığı;

sadece iyi eğitimli ve çok parası olan insanların gönüllülük yaptığı; sadece vasıfsız, gönüllülükten

başka bir eylem için tecrübesi olmayan amatörlerin yaptığı; gönüllülerin çoğunun kadın olduğu;

gençlerin gönüllülük yapmadığı ya da tersine tecrübesiz oldukları için sadece gençlerin gönüllülük

yaptığı; gönüllülüğün devletin ve hükümetin dâhil olmaması gereken bir alan olduğu gibi bazı fikirlere

sahip olduğunu görüyoruz. Konuyu daha iyi anlamak ve gönüllülüğün daha iyi tanınmasını sağlamak

adına, Türkiye’de bu yanlış algıların bazılarının geçerli olup olmadığını ve bunların neler olduğunu

sormak istiyorum. Eğer somut tavsiyeleriniz varsa çok faydalı olacaktır.

Fredrika Cruce, AB Türkiye Delegasyonu

Öncelikle, hepimiz biliyoruz ki gönüllülüğün evrensel bir tanımı yok; bu yüzden de bu yanlış algıların

doğru olup olmadığını söylemek zor. Yaptığınız tanıma göre değişir. Eğer yetmiş yaşında yaşlı bir

adam olsaydım ve eğer gönüllülüğün sadece gençler ve kadınlar tarafından yapıldığını düşünseydim,

muhtemelen gönüllü olmazdım. İnsanların gönüllü olmasını engelliyorsa, bunlarla savaşmamız

gerekiyor demektir. Bunu yapmanın tek yolu da gönüllülük nedir, gerçekte nasıl yürür, kimler

gönüllüdür soruları hakkında çalışmaları toplamak ve bunları insanlar arasında yaygınlaştırmaktır. Sivil

toplum, burada önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmaların sonuçlarının, yayımlanan makaleler ve

gazeteler aracılığıyla yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyorum.

Page 11: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bu yanılgıların bir kısmı geçerli. Yılda yaklaşık 10.000

gönüllü ile çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak, gönüllülüğün her türüne ihtiyacımız olduğu kesin,

yani iyi eğitimli ve iyi gelirlilere özgü bir durum değil gönüllülük, herkes gönüllülük yapabilir. Sivil

toplum kuruluşlarının her türlü gönüllüye ihtiyacı var. Özellikle vakti müsait olan ev kadınları, genç

emekliler. Türkiye çok genç bir nüfus; bu genç nüfusun neredeyse %30-40’ı istatistiklerde

görünmüyor. Çünkü hem okullara devam etmiyor, hem de iş hayatının içinde değiller. Onların

gönüllülük yapması tam bir kazan-kazan durumu. Hem kendileri çok şey kazanırlar hem de sivil

toplum kuruluşları. Öte yandan böyle baktığımız zaman vakti bol işi daha az yoğun olan insanlara mı

ait? Hayır. Sivil toplum kuruluşlarının, tam tersi, çok da kalifiye gönüllü iş gücüne de ihtiyacı var.

Mesela bizim danışmanlık için çok ihtiyacımız oluyor. Gönüllü olarak bize danışmanlık veren hukuk

büroları, mali danışmanlar, insan kaynakları danışmanları, reklam ajansları, fotoğrafçılar,

kameramanlar, matbaalar, doktorlar, öğretmenler, metin yazarları, basın mensupları var. Bunların

hepsine sivil toplum kuruşlarının, tüm gönüllü kuruluşların çok ihtiyacı var. Aslında onlar bize gönüllü

destek vermezlerse, biz bunların bedellerini zaten ödeyemeyiz.

Cinsiyet dağılımı olarak baktığımızda bizim gönüllülerimizin % 65’i kadın ama bu da bölgelere göre

değişiyor. Yani doğuda ve güneydoğuda tam tersi bir oran var: % 65 erkek. Ama kadınların yaptığı

gönüllü işler ile erkeklerin yaptığı gönüllü işler ayrı diye bir şey yok. Gönüllülükle ilgili olan her işi

herkes yapıyor ve biz her türlü toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı olduğumuz gibi gönüllülükte de

karşıyız. Onun için erkek gönüllülerimizin sayısını arttırmak için azınlıkta olduğu yerlerde çaba sarf

ediyoruz. Kadın gönüllülerimizin az olduğu yerlerde de kadın gönüllülerimizin sayısını arttırmak için

çaba sarf ediyoruz. Gençler müthiş gönüllülük yapıyor, onlar gerçekten gönüllerini koymuşlar bu işe;

vakitlerini, birikimlerini, sevgilerini, akıllarını, her şeylerini koyuyorlar. Bizim gönüllülerimizin %70’i

genç. Ama sadece gençler gönüllülük yapmıyor, sadece gençler gönüllülük yapsaydı zaten sınav

zamanlarında bizim bütün faaliyetlerimiz dururdu onun için bir kombinasyon gerekiyor. Ayrıca ben

gönüllülük yapanların zaten her daim genç olduklarına inanıyorum, çünkü genç kaldıklarına

inanıyorum.

Gönüllülüğün yaygınlaşması için devletin destek olması, özendirici olması çok önemli ama müdahaleci

olmamasında fayda var diye düşünüyorum. Sivil toplum, adı üzerinde sivil kalmalıdır. Yanılgılarla ilgili

katılmadığım iki nokta var: Biri gönüllülüğün resmi kuruluşlar dışında da yapılabileceği, diğeri ise

gönüllülüğün çok çeşitli yanlarının olduğudur. Komşunuza yardım etmek de bir gönüllülük, hasta bir

yaşlının yanına gitmekte bir gönüllülük; ama ben ve kurumum esas olarak gönüllülüğe sivil katılım ve

aktif sorumlu yurttaşlık yolunda önemli bir adım olarak bakıyoruz.

Bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında gönüllülük yapmak önemlidir. İster kamu yararına gönüllülük

olsun, ister özel sektör gönüllülüğü, gönüllülüğün, daha verimli olması ve kaynakların daha iyi

kullanılabilmesi için ilgili konuda var olan bir sivil toplum kuruluşu vasıtası ile yerine getirilebilmesinin

daha doğru olduğunu düşünüyorum. Sivil toplum kuruluşları olarak düşünülmesi gereken “yanlış

algıları yıkmak için ne yapmalıyız?” sorusunun cevabı olmalıdır. Öncelikle iyi işler yapmalıyız. İyi işler

yapmak yetmez onları da iyi bir şekilde yapmalıyız. Bu da yetmez yaptığımız iyi işleri anlatmalıyız.

Anlatabilecek mecralar bulmalıyız. Aklımıza ilk gelen mecra basında bir takım sıkıntılarla

karşılaşmakta, gereken ilgiyi görememekteyiz. Basında sporla, ekonomiyle, siyasetle, dış ilişkilerle

ilgili özel bölümler var ancak sivil toplumla ilgili böyle özel bir bölüm bulunmamaktadır. Ancak artık

elimizde müthiş bir kaynak var; sosyal medya. Sosyal medyada kendimizi çok iyi anlatabilme yollarını

bulabilir ve böylece gönüllüğün artmasına katkı yapabiliriz diye düşünüyorum.

Page 12: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz TEGV gönüllülük konusunda Türkiye’deki en etkin kuruluşlardan bir tanesi. Hatta benimde sürekli

kolumu kıvırıp bir tür gönüllülüklere beni angaje ediyor. Bu gönüllülüklerden bir tanesi de TEGV’in

desteklediği çok yaratıcı bir lego yarışmasıydı, onun için bugün bu poşuyu giydim çünkü onu bana

sizin o muhteşem okullarınızdan bir tanesinden küçük bir kız çocuğu hediye etmişti. Onun ve TEGV’in

şerefine bunu bugün takmayı arzu ettim. Ümit ediyorum iyi bir enerji verir hepimize bu güzel

toplantıda, çünkü gerçekten çok heyecan verici bir toplantı. Ekleyeceğim çok bir şey yok esasında

sadece 1-2 noktaya değinmeyi istiyorum. Burada gerçekten yanlış algılardan bir tanesiyle karşılaşınca

irkildim ben. “Gönüllülük devlet müdahalesi dışında kalmalıdır” bir yanlış algıymış. Bence bu yanlış

bir algı değil, doğru bir algı. Hatta söz konusu Greenpeace olunca daha da doğru bir algı oluyor çünkü

bize sürekli müdahale ediyorlar, kelepçe takıyorlar, hapse atıyorlar, yargılıyorlar vs. dolayısı ile

gönüllülük ve aktivizmin gerçekten toplumun yararına ve faydasına devletin müdahalesi dışında

kalması gerek diyorum. Ama devletin esas yapması gereken şey müdahale etmek değil, gönüllüğün

içinde olmasıdır. Gönüllülüğü teşvik etmesi ve gönüllülüğün gerçekleşebilmesi için gerekli olan bütün

hukuki, yasal temeli hazırlaması ve bu konuda da gerekli aktif bir şekilde gönüllülüğü desteklediğini

vatandaşa göstermesi lazım ki daha çok gönüllü katılımı olsun. Nitekim bunun yapılması gerektiğini

BM dünya gönüllülük raporu da çok açık ve net bir şekilde yazıyor. Dolayısı ile bunu yazdıkları için ben

ayrıca BM gönüllülerine teşekkür ediyorum. Ümit ediyorum ki T.C. de bu konudaki önerileri dikkate

alır. Ama devletin dikkate almasını sağlamak da yine gönüllülerin görevidir. Yani gönüllü olan herkesin

aynı zamanda gönüllülerin hakları için de bir aktivist olacak şekilde hareket etmelerinde fayda var ki

devlet de veya hükümet de bunu ciddiye alsın.

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Gönüllülük ve afetler konusundaki fikirlerinizi merak ediyorum. Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Afetlerle ilgili temel sorumluluk devlettedir; hiçbir zaman sivil toplum devletin, hükümetin yapacaklarının yerine geçemez, geçmemeli, geçmeye de çalışmamalı. Ancak destek verebilir, iyi örnekler oluşturabilir ve bu iyi örneklerin yaygınlaşmasını sağlayabilir, diğer pek çok konuda olduğu gibi. İki konuda sivil toplumun afetlerle ilgili katkısı var ve olabilir. Birincisi afetler olmadan önce afetlerin olası zarar risklerini azaltmak üzere, eğitimler verilmesi, bir takım savunuculuklar yapılmasıdır. Bu savunuculuklar belli yerlere belli şekilde binaların yapılmaması için, kaynakların sürdürülebilir olması için, deprem yönetmelikleri için ve böyle bir durumda ne yapılacağının eğitimi için olabilir. Afet olduğu zaman da destek verilmesi tabi çok önemlidir. Van’da çok önemli şeyler yaptı sivil toplum kuruluşları gerçekleşen en son afette, ondan önce de pek çok afette sivil toplum kuruluşları yine ön plandaydı. Fakat gerek bizim Van’daki tecrübelerimizden gerekse dünyada yaşanan tecrübelerden bakarsak bu aslında destekler afet yerine gelinceye kadar ilk destek orada oturan insanlardan oluyor, olmak zorunda, onlar oradalar çünkü. Yerel destek için AKUT, GA sitesine bakıldığında görülen Van’daki ekiplerinin yarım saat sonra yardıma ulaşmış, Ankara’dan giden ekip saat 19.00 da orada olabilmiş yani 5 saat sonra, diğer tüm ekiplerin ulaşması ise gece yarısını bulmuş. Bu herkes için geçerli ki bu çok hızlı bir erişim. Dolayısı ile yerelde o kadar çok afet yaşıyoruz ve yaşayacağız ki bir yandan bunları engellemeye çalışalım ama diğer yandan olacaklar için de eğitimli yerel ekiplerin hazırda olmasını sağlayalım. Bahsettiğim yerel ekipler profesyonellerin dışında gönüllüleri ve sağlık ekiplerini kapsamaktadır. Çünkü eğer biz nasıl müdahale edeceğimizi bilmiyorsak, bazen yapılan müdahaleler çok daha tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Daha sonra insanların barınma ihtiyacı, zorunlu yaşama ihtiyaçları sağlandıktan sonra ise aslında bu çok uzun soluklu bir iş çünkü yıkılan yerler birdenbire yerine gelmiyor. Yıkılan binalar aynı zamanda insanların içinde çok büyük yıkıntıları oluşturuyor. Çocuklar annelerinin, babalarının nelere uğradığını görüyor, kadınlar aslında

Page 13: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

bütün hayatları ev ve çocuklarının yaşamı olan birdenbire evsiz barksız vs. kalıyorlar, insanlar iş üretemiyorlar dolayısıyla desteklerin, gönüllü desteklerinin –devlet desteği zaten devam eder– uzun süreli olması lazım. Biz ne yaptık? Bu anlamda Van’da çok şey yapıldı bir kere arama kurtarma ile ilgili ekipler çok etkin rol aldılar sağlık ekipleri çok etkin rol aldılar, psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları hemen oraya koştular ve insanlara destek oldular ve olmaya devam ediyorlar. Çocuklarla, kadınlarla ilgili pek çok sivil toplum kuruluşu orada, TEGV olarak bizim neler yaptığımızı söyleyebilirim. Biz aslında Marmara depreminden iyi tecrübeliyiz. Marmara depreminde çok da işimiz olmayan bir şey, devlet tarafından görevlendirilerek yapıldı. Paralar toplanarak hayat mahalleleri oluşturuldu. İnsanlara yaşam alanları yapıldı. Bunlar daha sonra Peru’ya örnek proje olarak gönderildi. Orada bu projeler yapılırken bir de bütün çocuklara ulaşabilmek amacıyla Umut 2000 otobüsleri yapılmıştı. Belki bunlar depremden bir 6 ay sonra belki 1 yıl sonra çocuklara ulaşabildiler. Ama işte oradan alınan dersle ‘çocukla eğitim hiçbir koşulda aksamamalıymış, çocuklara her zaman ulaşabilmemiz gerekiyor’ dan hareketle bizim mobil etkinlik noktalarımız Ateş Böceklerimiz çıktı ortaya. Nitekim Van’da deprem olur olmaz, gerçekten iletişim ağları da çok önemli ben telefonuma gelen bir mesajla öğrendim 10 dakika sonra Van’da deprem olduğunu hemen parkla iletişim kurduk, biz önce esas görevimiz dışında Van’daki bir eğitim parkımızı barınma ihtiyacı için açtık. Aslında barınmaya uygun bir yer değil ama daha çok küçük okul gibi ama en azından sıcak, elektriği vs. var. Bayrama kadar mülteciler de dâhil olmak üzere 3000’in üzerinde insana geçici barınma sağladık. Kendileri de depremzede olan arkadaşlarımız bizzat orada görev aldılar, İstanbul’dan da yedek kuvvetler gitti. Bütün paydaşlarımız ve bize destek olan kuruluşlar da bir takım katkılarda bulundular. Biz orada yemek çıkarmak gibi faaliyetler yapmadık, onları valilikler yapıyordu, ama hazır çorbalar, hijyen sağlamaya yönelik malzemeler, zorunlu giyim eşyaları gibi bağışçılarımızla birlikte kendi çapımızda bir toparlama ile yaptık bunları. Sonra anında biri Van’a biri Erciş’e olmak üzere 2 Ateş Böceği gönderdik, Ateş Böcekleri hemen 1-2 gün içinde oradaydılar. Çocukların iyi vakit geçirmesi için hemen oyun bazlı kısa etkinlikler geliştirildi, zaten çoğu etkinliğimiz oyun bazlıdır ama hem oynasınlar hem o ortamın dışına çıksınlar, hem öğrenmeye devam etsinler diye. Şu anda Van’da 5 ateş böceğimiz var, ihtiyaç oldukça daha da fazlası gidecek ama gereksiz gönderime de lüzum yok tabi gerçekten çocuklarla dolu olduğu zaman anlamlı. Tabi bu Ateş Böceklerinde sadece TEGV etkinlikleri yapılmıyor çocuklarla ilgili diğer etkinlikler diğer sivil toplum kuruluşları da etkinlikler yapabiliyor. Büyüklere yönelik etkinlikler de yapılabilir dolayısı ile buradaki sivil toplum kuruluşları temsilcilerine de bir kez daha duyuruyoruz. Bizim bütün mekânlarımız her zaman kullanıma açıktır. Belirttiğim gibi sivil toplum kuruluşlarının çok önemli destekleri var her türlü afette. Ama yine ilk cümlemi tekrarlamak istiyorum sivil toplum kuruluşlarının görevi destek olmak devletin yapması gereken hizmetlerin yerini almak değil. Uygar Özesmi – Greenpeace Akdeniz Birkaç kelime söyleyebilirim, bir tanesi gönüllü eğitimi çok önemli. Yani gönüllülerin hakikaten bu afet durumlarında herhangi bir şekilde çalışabilmeleri ve yardımcı olabilmeleri için eğitim ve hazırlık şart. Bu iş “Haydi afet bölgesine gidiyoruz.” diye olmuyor. Bu açıdan mesela deprem olduğunda anında aynı şekilde ekibim haberdar etti ve “Mutlaka gidelim, yardım edelim.” dendi. Bunun üzerine gönüllü koordinatörümüz devreye girdi ve gönüllüler içinden bu tip konularda daha önce tecrübeli, arama kurtarmaya yatkın olabilecek ve hakikaten işe yarayacak insanlardan bir ekip oluşturdu ve ekibi yolladık. Nitekim o ekibin de belirli bir dayanma süresi var bunu unutmamak lazım. Böyle durumlarda zannetmeyin ki gönüllüleri oraya yolluyorsunuz 20 gün çalışıyorlar. Böyle bir şey yok çünkü o koşullarda çalışmak inanılmaz zor. Bunu da değerlendirmek gerekiyor, bu iş Nurdan Şahin’in de söylediği gibi gönüllülerin işi değil. Bu iş devletin ve yetkili kurumların işi; ama tabi ki gönüllüler yedekte bulunan insanlar olarak bu işe zamanını harcayacak insanlar olarak ve sivil toplum kuruluşları zamanı geldiğinde etkin hale gelerek, kriz dönemindeki destek açısından yardımcı olabilirler. Mesela Greenpeace olarak bizim destek olduğumuz bir başka konu da sel afetinde toksik variller kalktı ve etrafa saçıldı, hemen o konuda bizim İngiltere’deki araştırma laboratuarlarımız devreye girdi ve oradaki varillerin içerikleri, riskleri, ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda bilgileri toparlayıp

Page 14: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

buradaki yetkililere ilettik. Yani kendi uzmanlık alanlarımızda seçici olarak fayda sağlamamız en doğrusu. Tekrar etmek istiyorum burada en önemli konu eğitim, eğitim, eğitim… Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Yakın zamanda, Japonların tsunami ve deprem sonrası tepkilerini konuştukları bir toplantıya katıldım.

Aynı şeyden bahsediyorlardı, mücadele edilmesi gereken sorunlardan biri, insanların normal

boyuttaki bir afete hazırlıklı olmalarına rağmen, 9.1 şiddetinde bir depreme karşı hazırlıklı

olmamaları. Bu konu araştırıldığında, doğal afetlere hazırlıksız yakalanmamak için eğitimli

gönüllülerden oluşan ekiplere sahip olmak, acil eyleme geçmeye hazır olma ve eyleme geçebilme

kapasitesine sahip olmak çok kritik. Bu, normalde hazırlık planlarının içinde olmayan bir şey ve

çıkarılması gereken bir ders. Teknoloji, özel sektör ve uluslar arası gönüllülük kapsamında

gönüllülüğün yeni eğilimleri konusuna geçmek istiyorum. Çünkü görüyoruz ki, ilerlemekte olan

teknolojik gelişmeler, mobil iletişim ve internet, insanların katılımları ve dâhil edilmeleri için yeni

şanslar yaratmaktadır.

Gelişmekte olan diğer bir alan da şirket çalışanlarının gönüllülüğü. Bu, kurumsal sosyal sorumluluğun

dışında, kurum çalışanlarının topluma dâhil olması ve gerçekten yapmak istedikleri bir şeyleri yapması

anlamına geliyor. Araştırma gösteriyor ki, bu tip programlara katılabildiklerinde çalışanların tatmin

duygusu artıyor. Önemli başka bir alan ise, pek çok yerde ve pek çok kurumda gelişmekte olan bir iş

olarak gönüllü turizmi (voluntourism). Uluslar arası bakış açısından, pek çok olumlu sonucunun

olmasının yanı sıra bu tip gönüllülük hakkında bazı sorular da bulunmaktadır.

Panelistlerimizle yeni konuya geçmek istiyorum, Türkiye’de kalkınma planlarına göre yeni trendler,

gönüllülük açısından nasıl bir rol oynamaktadır? Teknoloji burada nasıl kullanılmaktadır?

Uygar Özesmi – Greenpeace

Bu konuda çok kısa birkaç şey söylemek istiyorum. Raporda kliktivizm eleştirisi var. Deniyor ki kliktivizm olduğunda artık insanlar bu yeni internet teknolojileri yüzünden iş yaptıklarını zannediyorlar, gerçek işlerden uzaklaşıyorlar. Ben buna inanmıyorum, niye inanmadığımı da size söyleyeyim: Kliktivizm denilen şeyi aslında yanlış yorumluyorlar, gönüllülerin yaptığı şey sizin gibi benim gibi klikleyen insanların yaptığı ne biliyor musunuz? Onlar yeni bir görev olan bağımsız medya görevini üstlendiler. Türkiye’de şu anda bağımsız medyadan bahsetmek imkânsız, hepsi ya bir şirketin, ya bir ideolojinin, ya da başka bir şeyin güdümünde yer almaktadır. Bakıyorsunuz medyaya öyle bir şey yok ama insanlar ne yapıyor biliyor musunuz? Click click, clicklerle kendi inandıkları doğruları etrafa yayıyorlar. İşte bu bence en önemli gönüllülüklerden bir tanesi, her biri gönüllü birer muhabir oldu klikleyen insanların. Bunun da yani doğru, değerli, paylaşılması gereken bir bilginin paylaşılması olayının, son derece önemli yeni bir gönüllülük alanı olduğunu düşünüyorum. Nitekim bu yüzden biz normalde harekete geçiremeyeceğimiz alanlarda, mesela Anadolu Grubu adında bir şirketler grubu var Gerze’de kömürlü termik santral kuruyorlar, oradaki halk 10.000 kişi ayaklanmasına rağmen, medyada bunu görememekteyiz. Peki, bu bilgiyi yayanlar kimler? Bunu ortaya koyan gönüllüler işte, onlar ifşa ediyorlar bunu, onlar medya bunu görmese de halkın, herkesin bunu görmesini sağlıyor ve bu sayede insanları harekete geçiriyor. Bu gün gururla söyleyebilirim ki Greenpeace Akdeniz’in Türkiye’de 1 milyon böyle gönüllü aktivisti var. Siber aktivist diyoruz biz onlara. Bu siber gönüllüler Facebook’ta 320.000 Twitter’da 95.000 tane. Her biri işte o tıklamalarla haberleri vererek doğruların ortaya çıkmasına katkıda bulunuyorlar. Sadece bununla da kalmıyor bu tıklamalar, bir tweet ile biz Taksim’in göbeğinde 250 gönüllüyü toplayıp nükleere karşı işaret yaptık. Hepsi bir araya geldiler ve bu işareti döktüler, işte ne sayesinde oluyor bu? Siz 250 kişiyi başka hiçbir teknoloji olmadan haydi yarın toplanıyoruz diye nasıl bir araya getirirsiniz? İmkân yok, dolayısı ile bu yeni medyaya ve sosyal alandaki paylaşımlara şükrediyoruz, ümit ederim onu da ele geçirmezler.

Page 15: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Ali Çarkoğlu – Koç Üniversitesi Türkiye’de eksik olan pek çok şeyin yanında bizim açımızdan en önemli eksiklerden bir tanesi temsil eksikliği var, farklı görüşlerin, farklı tercihlerin temsil edildiği bir kamusal alan. Türkiye’de belki 1950-60’larla karşılaştırdığınız zaman bu gün için çok daha geniş gözükebilir. Ama öyle zannediyorum ki burada yaşayan pek çok kişi için gönüllerinde yatan temsil çeşitliliği Türkiye’de yok. Teknolojinin bize sağladığı olanaklar özellikle burada ortaya çıkıyor. Tercihlerimizin farklı mecralarda dile getirilebilmesi ve bunun anlamlı bir şekilde kanalize edilebilmesi için yeni bir olanak veriyor. Belki en yukarıdan bu şekilde bakmak gerekir buna, açıkçası 19. yüzyıla kadar partiler bu işi yapar diye bakılıyordu. Bugünlere geldiğimizde sivil toplum kuruluşları tercihlerin dile getirilmesinde çok önemli rol oynuyorlar fakat teknoloji şu anda bize birey birey istediğimiz şekilde bir araya gelip, istediğimiz şekilde organize olup, değişime çanak tutma imkânı veriyor. Belki eksiklik olan, fakat Türkiye’de özellikle gönüllülük açısından ihtiyaç duyulan başka tür organizasyonların daha yaygınlaşarak ortaya çıkması gerekir diye düşünüyorum. Biliyorsunuz gönüllülük öncelikle insanların gönül vermesine bağlı olduğu kadar da vakit ayırabilmelerine bağlı. Teknoloji üzerinden yani yeni teknolojik olanaklarla web üzerinden kendi ilgi alanlarına en yakın ihtiyaçların hangi sivil toplum kuruluşlarında bulunduğunu gözleyebilmek, web üzerinden kendisine en uygun olan gönüllülük faaliyetlerine katılabilmek açısından öyle tahmin ediyorum ki pek çok kişinin yardıma ihtiyacı var. Bunun ötesinde web üzerinden yeni teknolojileri kullanarak pek çok gönüllü faaliyeti yerine getirmek bence de mümkün. Doktorlardan tutun hocalara kadar bir yere gitmeden kendi ofisinizden sadece en etkin şekilde ihtiyaç duyan kişilere ulaşmanız mümkün. Şimdi tıklayarak bu işi yapmak gibi uzaktan gönüllülükle bu işleri yapmak pek hoş karşılanmayabilir. Fakat bu açıdan da biraz gerçekçi olmamız lazım, gönüllülük için İstanbul’un bir köşesinden öbür köşesine gitmek bile çoğu zaman mümkün olmayacaktır. Dolayısı ile bu olanağı kullanabilmemiz lazım, bunun için de bir alt yapının hazırlanması lazım. Bu faaliyetleri organize eden sivil toplum kuruluşlarının bu teknolojilerin kullanılabilir bir şekilde gönüllülerine verebilmeleri lazım. Bu açıdan önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Belki dikkatle düşünülmesi gereken şey şudur: İyi kullanıldığı zaman bu önemli bir olanaktır, fakat pek çok zaman da bir kirliliğe yol açabilir diye düşünülebilir. Bu tür faaliyetlere biraz eleştirel de bakmaya çalışıyorum, fakat öyle zannediyorum ki gerekli önlemler alındığı takdirde bu kirliliğin önemli bir sorun yaratmadan bertaraf edilebilmesi mümkündür. Gerçekten ihtiyacımız olan şey pek çok kişiyi bir araya toplayabilmek, çünkü unutmayalım ki niye gönüllü olur insanlar diye düşündüğümüz zaman öncelikle kendini toplum içinde güçlendiren, kendi tercihlerine kamusal alanda yer bulmasını sağlayan bir faaliyete katılma imkânı verecektir. Bunu Türkiye demokrasisi için de önemli buluyoruz elbette ama aynı zamanda Türkiye’deki toplumsal hayatın değişimi ve daha dinamik bir yapıya kavuşması için de elbette ki önemli. Bunu sağlayabilmek için teknolojinin kullanılabilmesi çok önemli aksi takdirde eski tekniklerle geniş kitlelere ulaşmak öyle zannediyorum ki artık mümkün değil. Yani meydanlarda toplanalım, şarkılar söyleyelim, yürüyüş yapalım bu önemli fakat unutmayalım ki bu artık 20. yüzyılda kaldı, bu yüzyılda farklı bir eylem zamanı. Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Gönüllüğün ölçülmesi konusuna geçmek istiyorum. Kesin olarak inanıyoruz ki, gönüllülük kalkınmaya önemli katkılar sağlar ve toplum için önemli bir rol oynar. Maalesef, bunun için elimizde çok fazla kanıtımız yok ve bazıları “Eğer sayamıyorsanız, o şey sayılmaz.” der. Pek çok çalışma sonuçlandı, ancak “Avrupa’da gönüllülük nedir?” sorusu cevaplanamadı. Eksiksiz yöntemler bulunması, gönüllülüğün sadece hesaplanabilmesi değil ayrıca gönüllülerin ne yaptığının ve bunların etkisinin tanımlanması mücadele etmemiz gereken alanlar. Rapor, gönüllülüğün değeri ve etkisinin, sadece ekonomik anlamda değil ayrıca sosyal anlamda da ölçülebilmesi için bizi teşvik ediyor.

Page 16: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Ali Çarkoğlu – Koç Üniversitesi Bu noktanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Benim yaptığım çalışmaların pek çoğu zaten bu alanda şekillendi bugüne kadar. Bu işin de aslında ne kadar kolay olmadığını da görmemiz lazım. Karşı karşıya olduğumuz şey görece olarak yeni bir olgudur. Özellikle Türkiye toplumu için biz, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı önderliğinde geniş bir çalışma yapmıştık bundan birkaç sene evvel Türkiye’de. Rahatça detayları göremiyorum ama gelmeden evvel baktığım rakamlar şöyleydi: Türkiye’de yaklaşık %7 civarında insan bir şekilde kendilerince gönüllülük olduğunu düşündükleri faaliyetlere katıldıklarını bize söylüyorlar. Tabi bu 18 yaş üzeri oy verme yaşında insanlar için geçerlidir. 50 milyon insan olduğu düşünülürse nerden baksanız az bir rakam değildir. Yaklaşık 3,5 milyon insandan bahsediyoruz demektir. Dolayısı ile bu %7’dir çok bir şey değildir diye düşünmemek gerekir. Burada önemli bir güç var, bu insanlarda kendi vakitlerini ve emeklerini bu faaliyetlere verdiklerini bize söylüyorlar. Burada öncelikle ne tür faaliyetlerde gönüllülük zamanlarını ayırdıklarını sorguladığımız zaman, burada pek sürpriz olmayan görüntüler görüyoruz. Öncelikle Türkiye’de cami yaptırma dernekleri gibi ya da farklı dini grupların faaliyetleri için gönüllülük kapsamında çalıştıklarını söylüyor insanlar bize, bu %7’nin yaklaşık 1/3 civarındadır. Yine %10-15 civarında bir insan spor kulüpleri için bu tür faaliyetlere katıldıklarını söylüyor. En az spor kulüpleri kadar belki biraz daha yukarıda olan bir grupta siyasi parti faaliyetlerine katıldıklarını söylüyorlar. Bu resim tabi 5-6 sene öncesinin resmidir. Fakat bunun bize söylediği şey şu aslında bence burada yeterince çeşitlilik gözlenmiyor aslında. Yani faaliyet alanlarının, gönüllülük hizmetlerinin faaliyetlerinin farklı alanlarda gerçekleşebilmesi için fazla olanak yokmuş gibi bir izlenim bırakıyor bu rakamlar bizde. Bu tür araştırmaları yapmak klasik tekniklerle pek kolay değil, niye? Çünkü öncelikle bu iş hangi partiye oy verirsin türünden bir soru ile sorulabilecek bir şey değil, çünkü nadir gözlenen bir şey, nadir gözlenen bu faaliyetlerin gönüllülük kapsamı içerisinde nasıl şekillendiğini derinlemesine insanlarla görüşerek anlamamız gerekiyor. Dolayısı ile burada bir ölçüm sorunumuz var. Ölçüm faaliyetleri çok önemlidir ama kişilerin ne yaptıklarını gerçekten çok iyi anlamış olarak gitmemiz lazım, Türkiye gerçekliği içerisinde. Komşu çocuğuna bakmak bir sosyal sorumluluk çerçevesi içerisinde gerçekleşiyor olabilir, yani mahalle içinde kadınlar kendi aralarında paylaşarak sorumluluğu ihtiyaç duyan çocuklara bakıyor olabilirler bu önemli bir sosyal gönüllülük faaliyetidir. Ama bunu bu şekilde anlatmadığınız takdirde karşı taraftan size bunu komşularla bir işbirliği içindeyiz, o benim çocuğuma bakıyor ben onun çocuğuna bakıyorum bu gönüllülük faaliyeti içinde size bunu söylemeyebilir insanlar. Dolayısı ile burada ne olup bittiğini anlamak için aslında biraz daha emek sarf edip, sahada ne olup bittiğini iyi anlamaya çalışmak daha sonra bunu genelleyebileceğimiz daha klasik yöntemlerle bu işe girişmek gerekebilir diye düşünüyorum. Fakat belki burada en eksik olanını da vurgulamam lazım bu tür araştırmalar her şeye rağmen Türkiye’de hemen hemen hiç yok. Benim bildiğim CIVICUS ve TUSEV’in desteklemiş olduğu bu filantropi araştırması sonrasında da böyle bir araştırma ile ben henüz karşı karşıya gelmedim. Gönüllülük araştırması şu anda duyuyorum, çok memnun oldum ama bunun sistematik bir şekilde periyodik olarak tekrarlanarak takip edilmesi lazım, yakinen bilmemiz gerekiyor hangi dinamiklerle insanlar bu faaliyetlere katılıyorlar. Çünkü burada hem network etkileri, hangi kişilerle ilişki içinde olduğu için insanlar kendilerini bu tür faaliyetlerin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar ya da hiç bu işlere bulaşmayayım fikrindeler, ya da örneğin pek çok araştırma yurt dışında insanlar toplum içerisindeki saygınlıklarının korunabilmesi için gönüllü faaliyetlerde yer alma ihtiyacı içindeler. Böyle bir durum Türkiye için ne kadar geçerlidir. Bunu sağlamak için nasıl bir toplumsal hareket ve organizasyon gerekir. Bunun üzerine sivil toplum kuruluşlarının kafa yorabilmesi, kendilerine gelen gönüllülerin hangi saiklerle buraya gelip, ne zorlukları aşarak ya da buradaki faaliyetleri sonucunda kendileri ve içinde yaşadıkları toplum için nasıl yararlar elde ettiklerini iyi anlamaları lazım ki bu potansiyeli daha rahat harekete geçirebilsinler. Bu öyle kişisel gözlemlerimizle olacak bir şey değildir, bunu daha sistematik olarak ve cemiyet ruhu ile yapmak gerekir.

Page 17: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Fatma Gelir – UNDP Ben çok yeni bir şey söyleyemeyeceğim ama gönüllülüğü nasıl tanımladığımızla ilgili küçük bir örnek vermek istiyorum. Biz bu yıl birleşmiş milletler kalkınma programı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmadan önce, Türkiye çocuk hizmetleri genel müdürlüğü ile başlattığımız bir çalışmada onların doğrudan doğruya bize talebiydi, gönüllü faaliyetlerini kurumlarımızda arttırmak istiyoruz bunlar için dünyadaki modeller nelerdir, birlikte çalışabilir miyiz bu konuyu dediler. Elbette dedik, bir stratejik planları var, bu stratejik planlarında gönüllülüğü arttırma gibi bir hedef konulmuş durumda, %7 arttırma gibi bir hedefi koymuşlar. Bunu nasıl yapıyorsunuz dediğimizde ise karşımıza çıkan şuydu, gelen bağışları rakamsal olarak topluyorlar (sadece bağışları kurumlarına yapılan) ve bu bağışların rakamlarını artırma olarak bir hedef konulmuştu. Ki bunun dışında da gönüllü faaliyetlerini bir şekilde faaliyetlerinin içine alıyorlar; kurumlarına gelen, başvuranlar var. Aslında o kadar farklı algılarımız, çok farklı tanımlamalarımız var ki bu bizim için ilk başta bir sürpriz olmuştu. Yani o zaman sadece rakam mı arttıracağız, bağışçı sayısını mı arttırmaya çalışıyoruz, bağışçı eşittir gönüllü faaliyeti mi gibi. Dolayısı ile şunu söylemekte fayda olabilir elbette ki ölçümleyebilmek, raporu okurken bile eminim hepimize çok çarpıcı sonuçlar vardı, belirli şeyleri kavramsallaştırabilmemiz için ya da anlayabilmemiz için önemli ama burada ekonomik değer kısmına biz biraz takılıyoruz. Şu sebepten dolayı sadece gayri safi milli hâsılanın şu kadarını karşılar, bu kadarını yapar demek değil, herkesin yaptığı faaliyetler bir insanın hayatına dokunuyor ve bu dokunma inanın belki sadece tek başına, tek bir kişi de bir farklılık yaratıyor ama hepsinde bir farklılık yaratıyor, ama hayata bakışını çok farklı değiştirebiliyor. Bu ekonomik ölçümlemeleri yaparken dokunduğunuz hayat hikâyelerini gözden kaçırmamak ve onları sadece rakamsal şeylerde boğmamak gerekiyor, birazcıkta yaptığımız bütün çalışmaların birilerinin hayatında yaptığı değişiklikleri yakalamaya yönelik, hikâyeler yaratmaya yönelik belki de çalışıyor olmamız gerekiyor. Fredrika Cruce – AB Türkiye Delegasyonu

Bir şeyi eğer sayamıyorsanız, yapmış sayılmazsınız. Buna, konuştuğumuz şeylere ekonomik açıdan

bakmak, her şeyi ekonomik olarak ölçmeye çalışmak, özellikle de gönüllülüğü, bence çok tehlikeli.

Gönüllülüğün topluma kattıklarını ölçemeyiz. Gönüllülük, gönüllünün yaptığı görünen işten çok daha

fazlasını sağlar. Örneğin, gönüllülük sosyal yaratım, güven ve sosyal sermaye sağlar. Eminim, Robert

Putnam’ın İtalya’nın değişik bölgelerinde çalışarak yazdığı kitabı biliyorsunuzdur. Kuzey İtalya’nın

daha zengin ve gelişmiş olduğunu belirtir çünkü insanlar toplum yaşamına daha çok katılmakta,

gönüllü olarak çalışmaktadırlar. Güney İtalya’da ise böyle bir gelenek görülmez. Yani, her şeyi

ekonomik olarak ölçmeye çalışırken dikkatli olmamız gerekir. Bunun yanında, tabi ki toplum için

önemli işlevi olan her şey hakkında çalışmalar yapmak, fikir sahibi olmak için kaç insanın gönüllülük

yaptığını, bunun ekonomik olarak ne kadar katkı sağladığını ölçmek önemlidir. Burada tartıştığımız

rapor, Avustralya’dakine benzer bir şey yapmıştır. Kaç insanın gönüllülük yaptığını ve bunun ne kadar

iş gücüne denk geldiğini hesaplamışlardı. Tabi ki bunun önemli olduğunu düşünüyorum ancak, aslına

bakarsanız gönüllülüğün özü başka bir şeydir, sadece BM gönüllerinin sağladığı hizmetler değil daha

fazlasıdır. Gönüllülüğün, her anlamda önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin, okuma yazma

bilmeyen bir çocuğa okumayı öğrettiğinizde, bunu ve bunun etkisini ekonomik olarak nasıl ölçersiniz?

Bu çocuk, okula gidebilseydi ne kadar harcanacaktı bunu hesaplayabilirsiniz ancak ayrıca eğer bu

çocuk evsiz bir sokak çocuğu olarak terk edilseydi bunun topluma ne kadara mal olacağını da

hesaplamanız gerekir. Bunun dışında bu çocuğun gelecekteki işi sayesinde edineceği geliri de

hesaplamanız gerekir gibi. Bu çok hileli bir iş, yaparken çok dikkatli olmalıyız. Bunu denemenin önemli

olduğunu düşünüyorum fakat limitlere dikkat ederek yapılması gerekir.

Page 18: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Biz TEGV olarak aslında 10.000 gönüllü ile çalışmaktayız. Bu çok önemli bir şey, onun için 3 tane

gönüllülük ile ilgili araştırma yaptırdık. Burada bunu paylaşmak isterim. 2008 de İnfakto ile yaptık. Dr.

Emre Erdoğan ile birlikte 2008 de Türk Gençlerinde Gönüllülük ve Sosyal Sermaye diye genel bir

araştırmaydı. Hem genel olarak gönüllüler ve gönüllülük yapmayan genç şehirli nüfusla, 2009 da

buradan yola çıkarak TEGV gönüllüleri ile yaptığımız Gönüllülük ve Kazanımları. Neler kazanıyorlar ve

2010 da ise yine bunun bir devamı olarak Gönüllülük ve Sürdürülebilirlik. Yani aynen söylediğiniz gibi

gönüllülerin kalıcı olması için, daha uzun süre gönüllülük yapmaları için sivil toplum kuruluşlarından

bekledikleri gibi konularla ilgiliydi. Bunları belirtmek istedim.

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Ölçülmesi en zor şeylerden biri de gönüllülüğün sosyal içermeye katkısı. Dünya Bankası, sosyal

içermeyi fakirlik tehlikesinde bulunan insanları garanti altına alan bir süreç olarak tanımlar ve sosyal

içerme; insanlara, bulundukları toplumun normlarına uygun yaşam standardı ve refah seviyesine

ulaşmak, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam olarak katılmak için gereken fırsatları ve kaynakları

sağlar. Panelistlere, Türkiye’de gönüllülüğün, insanların etkileşimi, topluma katılımı ve sosyal

içerme için neler yaptığını ve daha fazla neler yapılabileceğini sormak istiyorum.

Fatma Gelir – UNDP Aslında sosyal içerme dediğimizde o kadar geniş kapsamı içinde barındırıyor ki eğitimden sağlığa,

kadın haklarından özürlü/engelli haklarına kadar. Bütün bu kavramların hepsini düşündüğümüzde ve

Türkiye’de gönüllülük faaliyetlerine baktığımızda aslında yapılan her iş bir tarafından sosyal içermeyle

ilişkili gibi diyebiliriz. Elimizde her ne kadar sınırlı da olsa Türkiye’deki gönüllülük araştırmaları

gösteriyor ki insanlar en çok eğitim, sağlık ve sonra çevre ile ilgili olan faaliyetlerde, gönüllü

faaliyetlerde bulunmaya devam ediyorlar. Şimdi bunların hepsini düşündüğümüzde, elbette ki

Türkiye’deki sosyal içermenin, farklı dezavantajlı grupların, topluma uyabilmeleri, toplumla

kaynaşabilmeleri anlamında gönüllülük en önemli aktörlerden bir tanesidir. Aslında bunun bir de iki

boyutlu olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yani bir bu faaliyette bulunan kişinin içinde

bulunduğu topluma ya da gruba verdiği katkılar bir de o grubun kişinin kendi kişisel gelişimi

anlamında onun insan kaynağına yaptığı katkılar anlamında çok ciddi bir önem kazanıyor. Bunun da

ötesinde siyaset yapıcılara ve uygulayıcılara neyin öncelikli olması gerektiği ve nasıl yapılması

gerektiği ile ilgili çok ciddi bir araç gönüllülük. Yani şöyle ki burada gönüllülük ve aktivizmi biraz bir

arada düşünmeliyiz. Çünkü sizler belirli hizmetlere erişimin nasıl olması gerektiğini, bu hizmetlere

erişimlerdeki aksaklıkların neler olduğunun, bunların nasıl düzeltilmesi gerektiği ile ilgili en temeldeki

politika savunuculuğunu ve farkındalık yaratmayı aslında bu tür aktivist faaliyetlerle

gerçekleştiriyorsunuz ve gerçekleştiriyoruz. Dolayısı ile gönüllülük belki de sosyal içermenin

gerçekleştirebiliyor olması, tüm farklı gruplara ulaşılabiliyor olması anlamında en temel unsurlardan

bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Şimdi çok gündemde olduğu için söyleyeceğim ama belki de şu

anda kadın hareketindeki gerek dünyadaki gelişimi gerek Türkiye’deki gelişimi, siyasal katılımın da

ötesinde kadına karşı şiddet konusunda tüm bu toplumdaki farkındalığın arttırılması ile ilgili

düşündüğümüzde zaten daha da fazla bir şey söylemeye gerek yok.

Page 19: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Ali Çarkoğlu – Koç Üniversitesi Bu raporu okumayı dört gözle bekleyeceğim. Gönüllü faaliyetlere katılanların toplumun en geniş

yelpazesini temsil eden kişiler olduğunu görmemiz lazım. Yani burada en önemli işlerden bir tanesi

çok sayıda gönüllü bulmak değil çok sayıda çok farklı toplum katmanından, farklı toplumsal

gruplardan ve bunların farklılaşan tercihlerinden insanları bu faaliyetlerin içine katabiliyor olmak

önemli. Niye çünkü bu aslında toplum içerisinde yaptığı faaliyet dolayısıyla kendini güçlenmiş

hissetme haletiruhiyesini doğuracaktır. Bu faaliyetlerin bu şekilde geniş bir yelpaze içinde

yapılabiliyor olması gerçekten çok önemli. İkinci bir konu buradaki notlarda vardı orada belirsiz bir

nokta olabilir diye vurgulamak isterim, bu gönüllülük insanları daha mutlu kılar mı? Buradaki zorluk şu

gönüllülük mü insanları mutlu kılıyor yoksa mutlu olanlar mı gönüllülük faaliyeti içindeler. Bu klasik

sosyal bilimlerdeki bu içsellikten kaçmamız çok zor. Şimdi benzer tür bir şey sivil toplum faaliyetlerine

katılanların sosyal kapitalleri yüksek iddiası hep söylenir. Burada ayrıntılı araştırmalar var, yani burada

yapılması gereken şey kişiyi girmeden evvel gözlemeniz lazım bu faaliyetlere daha sonra da bu

faaliyetlerin içinde bir süre kaldıktan sonra kişideki gelişmeyi gözlemeniz lazım. İşte burada aslında bir

değişiklik olmadığı sonucuna varılıyor. Yani sosyal kapitali yüksek olan ya da böyle joker, hiç

tanımadığı kişilere dahi güvenen kişiler, zaten bu kişiler giriyorlar bu faaliyeti yapıyorlar ve girdikten

sonra da ne kadar çok çalışırlarsa çalışsınlar bu güvenlerinde önemli bir farklılaşma olmuyor. Fakat

mutluluk için aynı şey olmayabilir, dolayısıyla bunun bence akademisyenlere bırakılmaması lazım.

Sahada bunun tek tek gönüllü faaliyetleri şekillendiren, yönlendiren kurumların kendilerinin önemli

bir faaliyet çıktısı olarak ölçmeleri lazım. Ben faaliyetlerime katılan kişilerin hayatlarında ne kadar fark

yarattım, bu kişilerin hayatlarında ben bu faaliyetleri düzenleyerek nasıl bir fark yarattım, bunu ancak

siz sahada görebilirsiniz; yoksa bizim bunu deneysel yöntemlerle öğrenmemiz gerçekten çok zor, bir

de bizi beklerseniz daha çok bekleyebilirsiniz.

Fredrika Cruce – AB Türkiye Delegasyonu

Gönüllüğün sosyal içermeye katkıda bulunmak için çok önemli bir yol olduğunu düşünüyorum. Sosyal

dışlanma tehlikesinde bulunan insanlar gönüllü olarak katılım gerçekleştirmektedir. Aksi halde

gerçekleştiremeyecekken, kendilerine olan güvenlerini ve yeteneklerini geliştirebilirler. Bu bence çok

önemli bir fırsat. Sosyal dışlanma riskinde olan gruplar, Mae Chao’nun konuşmasında da belirttiği gibi

gençler, yaşlılar, kadınlar, HIV ile yaşayan insanlar ve göçmenler. Kendimi bir örnek olarak ele alarak,

sizlere öğrencilik yaşamımın gönüllü olarak pek çok etkinlikte bulunduğum birkaç yılından bahsetmek

istiyorum. Örneğin, haftada bir kez okuma yazma bilmeyen göçmen kadınlarla buluşarak, onlarla

İsveççe konuşuyordum; çünkü İsveç’te yaşıyorlardı ve İsveççe öğreniyorlardı. Bu okuma yazma

bilmeyen kadınlar Afganistanlıydılar, onlarla çalışmak benim için çok tatmin ediciydi, umarım onlar

için de öyleydi. Bu insanlar, normal koşullarda asla iletişim kuramayacağım insanlardı. Yaptığım başka

bir şey de, başka bir kurumla Polonya’ya çalışma ziyaretine gitmekti ve insanların çoğu 75 yaşın

üstündeydi. Bu, büyükannem, büyükbabam dışında bu yaş grubu insanlarla iletişim kurduğum tek

zamandı. Son olarak, her cumartesi bir grup arkadaşımla evsiz insanlara çorba dağıtıyorduk. Bu evsiz

insanların çoğu, madde bağımlısı ve alkolikti ve biz, bu sayede başka türlü tanıma şansına sahip

olmayacağımız bu insanları tanıyorduk. Bu, gönüllüğün önemi ve karşılıklı kazanımlarıdır. Ben de genç

bir birey olarak sosyal dışlanma tehlikesindeydim, bu karşılıklı fayda sağlayan bir şeydi. Bence,

Türkiye’de pek çok gönüllü buna hazır ve Avrupa Birliği tarafı olarak biz, gönüllü çalışmaya dayanan

sivil toplumu destekliyoruz. Eğer Türkiye’de insanlar daha fazla katılım gerçekleştirirse, bu toplumun

tamamı için faydalı olacaktır.

Page 20: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri

Gittikçe artan şekilde gönüllülük; ekonomik gelişme ve gayri safi yurtiçi hâsılaya ek olarak, kalkınma

ve sosyal gelişmenin birer göstergesi gibi görülmektedir. Soru, Türkiye’de bunun bireysel bazda böyle

olup olmadığıdır. Bazı çalışmalar, gönüllülük yapan insanların daha sağlıklı olduğunu ve daha uzun

yaşadığını göstermektedir. Gönüllülüğün, toplumda ve topluluklarda etkisini tam olarak ortaya

çıkaran göstergelere hala sahip değiliz. Kavramsal ve kesin olarak, İngiltere’de olduğu gibi bazı

hükümetler sürdürülebilir kalkınmayı ölçme konusunda bu yolda ilerlemek gerektiğini anlıyor. Bu

kavramın Türkiye’de işleyip işlemeyeceğini sorusunu gündeme getirmek istiyorum.

Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Well-being yani iyi olma hali diye Türkçeye çevirebileceğimiz deyimin tam bir tanımı mevcut değil;

ama bir sürü kısımdan oluşuyor diyebiliriz. Yani bir takım asgari maddi koşulların olması gerekiyor.

Tabii eğitim, hayat boyu öğrenme olanaklarının olması, akıl, ruh ve vücut sağlığının yerinde olması ve

koruyucu sağlık önlemleri, bir de öznel iyi olma hali diye bir şey var kendini iyi hissetme. Katılım,

kendi ile ilgili kararlara katılım, sosyal ilişkiler ve aile ilişkileri gibi daha pek çok yanı olabilir, pek çok

tanım da girebilir. Bunların gönüllülükle arasında bir bağ var mı? Bizim yaptığımız 3 tane araştırmamız

oldu, sonuçlarına baktığımızda aralarında bağ var gibi görünüyor ama şu tehlike her zaman var. Yani

bu insanlar zaten böyleydi de onun için mi gönüllü oldular yoksa gönüllü olunca bu arttı mı? Yalnız,

araştırmaların bir tanesinde şu yapıldı: genel Türkiye’de 18-35 yaş şehirli nüfusla yapılan bir araştırma

bu ve TEGV gönüllüleriyle ve diğer gönüllülük yapanlarla da yapıldı. En azından şu görüldü ki TEGV

gönüllülerinin genel ekonomik ve sosyal statüsü bu Türkiye şehirli 18-35 yaş nüfustan biraz yukarıda.

Dolayısıyla onun içinden ekonomik ve sosyal olarak aynı bazda olanlar seçilip onların durumlarına

bakıldı. Onlara göre de ciddi bir fark çıktı ortaya, bunu birey birey yapmak belki çok mümkün değil

ama böyle bir şey oldu.

Şimdi neler çıktı 2008’de yapılan araştırmada? Türk Gençlerinde Gönüllülük ve Sosyal Sermaye’de, bu

15 ilde yapıldı, 750 kişi ile yüz yüze ve TEGV gönüllüleri ile internet üzerinden, bir kere görünüyor ki

gönüllülük genel güveni arttırıyor gibi göründü. Yani Türkiye’de daha önce yapılmış çalışmalar da var,

genel olarak katılanların %6’sı ben ailem dışında başkalarına da güvenirim derken, TEGV

gönüllülerinde bu %20 çıktı. %20 çok yüksek bir oran değil belki ama %6’nın 3 katı. En azından bu

anlamda iyi bir şey diye düşünebiliriz. Anomi duygusu bir şekilde ölçülmeye çalışıldı, yani bir

değerlere sahip olmamak, kaybolmuşluk duygusu ki bu da Türkiye’de genel olarak çok yüksek, daha

önce Dünya Değerler araştırmasında da galiba yapılmıştı dünyada %40 civarında çıkıyor, bizimkinde

de %38 çıktı. TEGV gönüllülerinde bu %13 çıktı, 1/3’ü. Gönüllüler genel olarak kendileri hakkında

daha olumlu düşünüyorlar. Açık uçlu sorularla sorulan sorularda bu 2009’da yapılanda temel

kazanımlar olarak hepsinin standart olarak söylediği çocuklar tarafından sevilmek. Sevilme duygusu

en büyük fark bu, kendini işe yarar hissetmek, sürekli yeni şeyler öğrenmek, yeni insanlarla tanışmak,

toplumda saygı görmek, iş hayatında olumlu etkilerini hissetmek, gönüllülük yaptıktan sonra yakın

çevrede danışılan bir insan olmak. Şu görüldü ki daha yoğun gönüllülük yapan insanlarda (mesela

haftada 2 saat yerine 4 saat yapanlarda) ve gönüllülerle bir iletişimi olanlarda yani sırf gelip

gönüllülüğünü yapıp gidenler değil de onlarla birlikte hareket edenler beraber sosyal faaliyet

yapanlarda bu kazanımlar daha yüksek çıktı. Yol açtığı değişimler sorulduğunda gönüllülerimize ki

belki buradaki gönüllülerimizin bir kısmı bu çalışmaya katılmıştır yine açık uçlu olarak katılanların

%93’ü TEGV’ de gönüllülük yapmaya başladıktan sonra değiştiklerini söylüyorlar. Ve nasıl değiştikleri

%97 daha sabırlı herhalde çocuklarla birlikte olmaktan ya da bizimle çalışmaktan bilemiyorum, daha

anlayışlı, daha iyi iletişim kuran, daha mutlu tam bu öznel mutluluk hali yani kendini öyle hissediyor,

Page 21: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

daha sorumluluk sahibi, daha pratik, daha huzurlu %90 ve üzerinde bu oranlar. %89 ve %87

oranlarında da daha esnek ve daha özgüvenli olduklarını söylüyorlar. İletişim yoğunluğu arttıkça biraz

önce söylediğim TEGV’ den aldığım tatmin artıyor diyor gönüllüler. TEGV’ den aldıkları tatmin arttığı

zaman anomi duyguları biraz daha düşüyor ve hayata dair olumsuz algıları azalıyor. Bu tatmin arttıkça

empatileri artıyor ve sosyal sorumluluk duyguları biraz daha gelişiyor. Yani hayata dair olumlu algıları

artıyor, olumsuz algılar düşüp olumlu algılar artınca mutluluk üzerine kişinin iyi olma hali üzerinde

gerçekten bir olumlu etki çıktığını en azından bir endikatör olarak gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bunun

olması, olabilmesi için yaygınlaşması için yapılanları paylaşmamız lazım. Kontrol grupları ile birlikte

gönüllü gelmeden önce nasıl bir insandı, sonra nasılı yapmak çok mümkün değil ama ancak

başladıktan sonra gerçekten bu araştırmaları arttırmak lazım. Step çalışmasında da söylenmişti TÜSEV

tarafından gönüllülükte referans olarak alınabilecek bir tek bizim çalışma bulunduğuna dair bunları

arttırmak lazım çünkü gönüllülerle çalışan çok kuruluş var. Ve tabi her yerde bunu paylaşmak lazım

sosyal medyada başta olmak üzere ve başarı hikâyelerini yaygınlaştırmak lazım sanıyorum. İnsanların

iyi durumda olmalarını eğer gönüllülük arttırıyorsa, topluma da bir değer katıyorsa gönüllülüğü

yaygınlaştırmak için de bizim bu çabaları gösterebiliyor olmamız lazım.

Uygar Özesmi – Greenpeace Akdeniz Yaşam biçimi şimdi benim derdim sadece bizlerin nasıl hissettiği değil. Bu zaten gönüllülüğün

tabiatına aykırı, ben nasıl hissediyorum kendimi çok iyi hissediyorum. Sen niye gönüllülük

yapıyorsun? Topluma faydası olsun diye gönüllülük yapıyorsun. Demek ki bizim esas derdimiz

gönüllülüğün topluma faydası, topluma ne şekilde bir iyi olma hali, well-being, refah sağladığı hali. Bu

sebeple ben rapora dönmek istiyorum. Flavia Pansieri’nin girişinden -ki kendisi Birleşmiş Milletler

gönüllüler başkanı- bir küçük paragrafı okuyacağım size “Sürdürülemez üretim ve tüketim

modellerimizi değiştirmemiz gerektiği gerçeği her gün daha fazla kabul görüyor. Bunun için siyasi bir

irade gerekiyor. Aynı şekilde yurttaşların aktif katılımı da şart. Gönüllülük, dünyanın bugünkü

problemleri için sihirli bir değnek olmasa da, kalkınmanın sadece ekonomik kazanç terimleriyle

ölçülemeyeceğini ve bireylerin sadece kendi çıkarlarıyla değil, aynı zamanda bazı değer ve inançlarla

da motive olduğunu kabul eden herhangi bir stratejinin temel bileşenlerindendir” diyor yani bu ne

demek? Yeni bir toplumun oluşturulmasında kilit noktalardan bir tanesi de gönüllüler. Tekrar rapora

geri dönüyorum, 89. Sayfa “Politika yapma biçimlerimizi geliştirebilmemiz için eşsiz bir fırsat sunuyor

ve demokratik sürece yeni bir soluk katıyor” gönüllülük. “Hâkim ekonomi, kişisel çıkar ve rekabet

değerlerinin azami derecede doyurulmasını teşvik ederken, refaha odaklanmak, gönüllülüğün iki

temel değeri olan duygudaşlığa ve işbirliğine değer vermemiz için daha sağlam gerekçeler sunuyor”

neye karşı hâkim ekonomi, kişisel çıkar ve rekabete karşı. “Yaşam kalitesi ve refahla ilgili tartışma ve

bu tartışmanın evrim geçiren kalkınma paradigması içindeki yeri, dayanışmayı ve gönüllülüğün

karşılıklılık değerlerini, insan refahını arttıran dinamiğin parçası olarak kabul etmek zorundadır” diyor

raporun kendisi. Şimdi bu ne demek? Esasında gönüllülük, bu toplumun, gelecekteki toplumun belki,

yeni temel taşlarından bir tanesidir. Çünkü mevcut çıkara dayalı, dünyayı tüketen, doğayı yok eden,

ekonomik değer ve mevcut paradigmanın karşısındaki en güçlü değer ve karşı duruş olarak gönüllülük

kendini gösteriyor. İşte gönüllülüğün gerçek değerlerinden, belki de en önemli değerlerinden bir

tanesi de bu diye düşünüyorum.

Page 22: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Gönüllülüğün evrenselliğinden ve gönüllülüğün gerçek değerine ulaşmasını engellemesi muhtemel

yanlış algılardan bahsettik. Gönüllülüğün afet zamanlarındaki katkısını ve özellikle teknoloji ve

kliktivizm ekseninde gönüllülüğün yeni trendlerini konuştuk. Gönüllülüğün sadece sayılarla ve

ekonomik anlamda değil aynı zamanda sosyal değer olarak da ölçülmesinin zorluklarını inceledik. Bazı

kişisel yaşanmışlıkları da duyarak, sosyal içermenin önemine baktık. Son olarak, gönüllülük ve refah

konusunu konuştuk. Size bu başlıklar bağlamında sormak istiyorum. Türkiye’de gönüllülüğün tam

olarak yarar sağlanan, önemli bir değer olmasını sağlamak için sivil toplum, hükümet, özel sektör

ve akademi tarafından ne yollar izlenmelidir? Önerileriniz, düşünceleriniz ve tavsiyeleriniz nelerdir?

Aysu Erdoğdu – Konuk Merhaba, TEGV’ in Ankara Eğitim Parkı’nda lego robot takımı koçluğu yapmaktayım. TEGV’ de taze

gönüllüyüm ancak çok uzun süredir sivil toplumcuyum. Şimdiye kadar hiç cami yaptırmadım

politikaya da girmedim ama şu an fark ettiğim bir şey birçok kişiyi gönüllü yapma şansım oldu.

Ankara’da bugüne kadar pek çok kişi geldi bana hangi dernekte ne yapabilirim, diye sordu. Ben de

onlara anlattım. Bu süreçte benim gözlemlediğim iki büyük sorun var: birincisi sanırım geçmişten

gelen bir şey hala Türkiye’de STK’ lardan korkulmakta, güvenilmemekte, nerede hangi proje yapılıyor,

ne şekilde hedefine ulaşıyor, maalesef birçok kişi hala bilmiyor. Bu demek ki tanıtımlar biraz yetersiz.

İkinci sorun da gönüllülük hala ‘vermek’ olarak görülüyor. Nurdan Şahin’in bahsettiği kazanımlardan

maalesef insanların haberi yok, bunun da biraz daha duyurulması gerekiyor diye düşünüyorum. Bir de

ufak bir benzetmem olacak: Fatma Gelir demişti ki “Bağışlarla yardım yapan gönüllüler var.”, Uygar

Özesmi dedi ki “Tıklayarak ulaşan gönüllüler var.” benim gözümde bunlar gönül kapılarını yarım

aralamış, yarım gönüllüler. Ama aklını, bedenini, ruhunu, varını, yoğunu hareketin içine katanlarsa

bence gönül kapılarını tümden aralayanlar. Yine gözlemlediğim bir şey şu: Gerçekten gönlünü tümden

açanlar tekrardan biraz zor kapatıyor. Şu an yüzü gülenler de buradaki tam gönüllüler. Çözüm için de

şöyle bir şey söylemek istiyorum. Devletimiz bence biraz yetersiz kalıyor. Örneğin Topluma Hizmet

diye bir uygulama konuldu eğitim fakültelerine, ancak uzun vadeli planlaması yapılmamış bir proje

gibi geldi bana, yapılan birçok işte olduğu gibi. Bu sebeple çözüm için benim ayrı bir önerim var: Bu

Cuma günü Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve CSI Europe iş birliğinde, Kurumsal Sosyal

Sorumluluk 2011 Pazar Yeri yapılacak. Buna birçok farklı projeleri ile birçok şirket katılacak. Kurumsal

sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik Türkiye’de yeni bir kavram, henüz pek çok kişi farkında değil, ne

olduğunu tam olarak bilmiyor. Daha çok hayır işi olarak algılanıyor, ama işin çok daha büyük bir kısmı

var. Size soruyorum: Kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında çalışanlara aslında gönüllülüğün ne

olduğu, neler yapabilecekleri, Türkiye’de hangi dernekler, nasıl işler yapıyor, onlar sadece

vermeyecek aslında alacak gibi birçok şey bu kapsamda anlatılabilir mi? Size soruyorum.

Konuk Ben well-being ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Belki biraz eleştirel bir bakış açısı olacak ama

gönüllülük, sosyal sorumluluk sahibi olmak, sosyal yeşillik bunların hepsi toplum tarafından kabul

görmüş ve iyi olarak addedilen terimler. Bu terimler bağlamında insanlar bu toplum tarafından kabul

görmüş şeyleri yapınca ve bu çerçevede kendine bir takım kazanımlar elde edince, toplum tarafından

da iyi insan olarak addediliyor ve kendini daha iyi hissediyorlar, şöyle diyelim insanların kafasına

vurmak iyi bir davranış olarak kabul edilseydi ve herkes birbirinin kafasına vursaydı. Oh ne güzel

kafaya vurdum deseydi bu da insanları mutlu hissettirecekti belki. Demek istemiyorum ki gönüllülük

kötü bir şeydir. Neden iyi hissettiğine kendimce bir cevabımdır bu, belki bunu negatif veya pozitif

anlamda da algılayabilirsiniz, ben de bunu düşünmemeye sevk etmek istiyorum insanları. Çünkü bu

Page 23: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

tarz camiada genellikle şunu görüyorum ki insanlar hani toplum tarafından kabul edilen yargılar

eşliğinde kendini de toplum tarafından kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bir iş yapmıyorken, bir çalışma

gütmüyorken yapıyormuş gibi gözükerek, işte ben buyum, sosyal statüm bu, bu kadar insanı

tanıyorum, bu kadar çevrem var demeye getiriyorlar. Sadece düşünmenizi istedim.

Şafak Akın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı temsil ediyorum. Sayın Mae Chao konuşmasının başlangıcında

gönüllülüğün dünyada 26. yılının kutlandığını, Türkiye’de ise daha 10. yılımızı kutladığımızı ifade etti.

Bu her şeyden önce benim şahsi görüşüm; gönüllülüğün bir perspektif olması, bir dünyaya bakış

olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de her şeyden önce tanımlanması çok önemli. Burada

belirtmek istediğim çok önemli bir başka şey sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük tanımlanırken işin

içine bir sürü unsur giriyor. Sivil toplum kuruluşlarının geçmişine bakıyoruz, çok da eski değil, çok

geriye gidemiyoruz. Gönüllülüğün 10. yılını kutluyoruz. Ayrı bir sektör olarak algılanıp bu sektörün de

geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. STK’ lar arasında özellikle koordinasyonun arttırılmasına

yönelik çalışmaların üzerinde, çalışmaların arttırılmasının çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.

Yine bu çalışmalarda demokratik süreçte kamu, özel ve 3. sektörün bir araya gelerek birlikte çalışması

çok önemli. Private, public, partnership dediğimiz modellerin daha çoğaltılarak bu tür çalışmalara

entegre edilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Benim önerilerim hep yapısal, daha sistemi

kuvvetlendirmeye yönelik öneriler burada iyi dileklerden öte. Örneğin Birleşmiş Milletlerin küresel

ilkeler sözleşmesi, özel sektörde çok yaygın kullanılan ve bir kriter olarak aranılan bir enstrümandır.

Burada belki farklı indikatörlerin bu sözleşmelerin, bu gibi sözleşmelerin içinde yer alması ve hem özel

sektörün hem de kamu sektörünün, kamu kuruluşlarının, ilgili bakanlıkların bu kompozisyonun içine

alınması çok, çok faydalı olabilir diye düşünüyorum. Yani mekanizmaların içine gönüllülüğün yapısal

olarak yerleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hülya Denizalp Neler yapılabilir de sürdürülebilirlikte çok önemli olduğuna inandığım ama bizim devletin yapısı gereği

sürdüremediğimiz geçmiş bir tarihi var gönüllü tarihinin. Bu 1960’lardan başlıyor bildiğim kadarı ile

1970’lerde iyice yukarı çıkıyor ve 12 Eylül 1980’de sona eriyor. Yani gönüllülük bizde yüzyıllardır var

olan bir kültür. Bir defa tarihi iyi öğrenmemiz lazım. Onun için ben bir 78 kuşağı olarak diyorum ki biz

eğer o günkü demokratik kitle örgütlerinden yeterli ders alabilmiş olsaydık, bugün şu

konuştuklarımızın bir kısmı zaten çoktan gelişmiş, bitmiş, hallolmuş olacaktı. Onun için benim önerim

gerek kamu, gerek sivil, gerek özel sektör kendi yakın tarihine bir daha göz atıp oradan gerekli dersler,

rol modeller çıkarsın.

Oktay Özinci – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Sivil toplum kuruluşları ile gönüllü kuruluşların bence bir ayırımını yapıyor olmak lazım. Bu nasıl

yapılabilir, toplumdaki bu konu, anlayış net değil ve söylendiği gibi geçmiş bazı düşünceler negatif

veya farklı düşünülüyor Türkiye’de sivil toplum kuruluşu deyince, bu ayırımı yapmaya çalışmak lazım.

İkincisi sayın bakanlık temsilcisinin söylediği gibi yapısal bir şeyin içerisine gönüllülük konulabilirse bu

konu sağlam bir destek alıyor olacaktır. Üçüncüsü burada çok temsilci var değişik kuruluşlardan bu

güzel bir imkân. Bu gönüllülük konusunda bir platform oluşturmak çok faydalı olur. Bu da bir maddi

olarak kast etmiyorum ama bir öncülük bakımından da, devletin desteği olduğu takdirde bu

platformda bir araya geliriz, aksi takdirde tabi çok çeşitli çalışmalar yapıyoruz ama seslerimiz cılız

çıkıyor.

Page 24: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri

Üzgünüm ancak zaman yüzünden bitirmek zorundayız. Gerçekten bir şeyler söylemek isteyen

insanlardan ve panelistlerimizden özür diliyorum; ancak zamanımız yok. Bugün burada konuşulanların

çok güzel özetleri olan son birkaç yoruma teşekkür ediyorum, umuyorum ki tartışmayı Türkiye’de

ileriye taşıyabildik. Raporun konuları ve yorumlar, açıkça izah edildiği, ilgi uyandırdığı ve tartışma

sağladığı için çok mutluyum. Burada belirttiğimiz ve raporda söylediğimiz gibi, kamu, özel sektör ve

sivil toplum ortaklığı, gönüllülük alanı için vazgeçilmezdir. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri’nin

gönüllülük kurumu terimini ele almasının nedeni, aslında gönüllülüğün sadece sivil toplumun katıldığı

bir alan olmadığını göstermektir. Kamu ve özel sektörün de katıldığı bir alandır. Bence bu, tartışmayı

ileriye taşımak, gönüllülüğün sosyal ve toplumsal ihtiyaçları konusunda rehber olabileceği işbirlikleri

ve ortaklıklar alanında ilerlemek için çok heyecan verici bir yol. Kamu, toplum ve özel sektörün etkin

olduğu entegre edilmiş bütün konularda, hükümetlerin de sorumlu olduğu belirli alanlar vardır. Bütün

panelistlere, katılımları ve konuyu aydınlatan yorumları için teşekkür etmek istiyorum. Yorumlarınız,

dikkatiniz ve katılımınız için sizlere teşekkür ediyorum. Buraya davet edilmenin bu özel etkinliğin bir

parçası olmasının ayrıcalığı için teşekkür ediyorum ve burada bitiriyoruz, teşekkürler.

Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı TEGV tam 6 yıldır Dünya Gönüllüler Günü Konferansları düzenliyor, bu yıl 6.sını yaptık, giderek artan

bir katılım ile yapıyoruz. Bu yıl çok özelliği vardı biliyorsunuz, Uluslar Arası Gönüllüler Yılı’nın 10. Yıl

dönümü ve Avrupa Gönüllülük Yılı olması bir başka anlam kattı. Zaten birlikte düzenledik ve dünya ile

aynı anda dünyada gönüllülüğün durumu raporunun da lansmanını yapmaktan gerçekten büyük onur

duyuyoruz. Bugün burada 30 STK temsilcisi, 21 tane ayrıca üniversite gibi değişik kurum temsilcisi var.

Neler konuştuk bugün, raporu dinledik Mae Chao çok güzel özetledi. Gönüllüğün evrenselliğini ve

gönüllülerle, gönüllülükle ilgili bazı yanılgıları paylaştık, gönüllülük ve doğal afetleri, gönüllülüğü

ölçümlemeyi konuştuk. Çok zor bir iş olduğuna karar verdik ama bu bizi vazgeçirmez tabi ki yapacağız

hep birlikte çeşitli reçeteleriyle. Gönüllülük ve sosyal içermeyi konuştuk, gönüllülük ve refahı ve

kişinin iyi olma halini ve gönüllülükte yeni trendler öğrendik voluntourism, bunun da raporda bazı

eleştirileri var. Ben aslında çok katılmıyorum bu konuya ve bununla ilgili bir şey söyleyeyim; gidilen

ülkeye faydalı olması çok önemli ama gidenin o ülkeyi tanıyor olması da çok önemli. Bu aramızdaki

sınırları kaldırır, her türlü ötekileştirmeyi engellemeyi sağlayabilir. Çevrimiçi gönüllülük çok önemli bir

kavram bu panelde çevrimiçi zaten, olduğu gibi internetten canlı yayınlanıyor. Biraz önce Uygar bir

tweet attı konuşurken ‘TEGV dünya gönüllüler panelindeyim’ diye ve 94.000 kişiye ulaştı. Bir cevap

geldi ona ‘E biz zaten izliyoruz internetten’ diye. Bu çok hoş bir şey. Kliktivizmin gerçekten güzel bir

göstergesiydi.

Mae Chao – Birleşmiş Milletler Gönüllüleri Teşekkürler. Birkaç yıldır, Uluslar Arası Dünya Gönüllüler Günü’nde, çevrimiçi gönüllüler hizmeti,

geride kalan yılda büyük işler başarmış çevrimiçi gönüllülerinin başarılarını takdirle anmaktadır. Önce

aday gösterme süreci gerçekleşir, daha sonra da uluslar arası jüri heyeti tarafından, adayların ve

gönüllülerini aday gösteren kurumların incelenmesi yapılır. Konuşmam sırasında, Akdeniz Barış

Paktı’nın geliştirilmesi ve çevrilmesi işini gerçekleştiren 70 kişilik çevrimiçi gönüllü ekibinden

bahsetmiştim. Bu ekibe Türkiye’den gönüllü olarak katılan Ogün Türkmen bugün aramızda, kendisini

sizlere takdim ediyorum.

Page 25: Dünya Gönüllüler Günü Konferansı (2012) Konuşma Notları

Ogün Türkmen – Çevrimiçi Gönüllü Öncelikle teşekkür ederim, bu çok anlamlı oldu, ama açıkçası kendimi biraz rahatsız hissetim. Çünkü

burada bu kadar fazla kendi aklını ve zamanını tamamıyla bu işe adamış arkadaşlar varken benim bir

ödül almam bence biraz garip. Bence takdiri asıl onlar hak ediyor. Ama bunun da bir anlamı var bence

bu artık hiç birimizin bahanesi olmadığını gösteriyor. Yani çalışıyor olabiliriz, başka şekilde zamanımız

olmayabilir ya da şimdiye kadar bahanemiz olabilir ama artık yok. Hepimiz bence elimizden gelenleri

yapmak için bütün imkânlara sahibiz ve bunları kullanalım.

Nurdan Şahin – Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Binyıl Kalkınma Hedeflerinin 2015’e kadar gerçekleştirilmesi gerekiyor aslında. Tabi bu aslında

devletlerin bir taahhüdü bizim bir taahhüdümüz değil ama gönüllülerin de bu konuda yapacağı çok

şey var ve yapıyorlar da zaten. Çok ciddi katkıda bulunuyorlar. Daha da büyük katkımız olması için

gönüllü çalışmaların görülmesi, anlatılması ve anlaşılması lazım ki gönüllülük yaygınlaşsın. Evet, biz de

bunun için bu yıl, daha önce gelenler bilir kapanış konuşmasını yaparım ve her seferinde meclis

başkanına seslenirim, cumhurbaşkanına seslenirim, rol modellerine seslenirim temsili gönüllülük

yapın diye. Bu sefer biz organize etmeye karar verdik gönüllülüğün yaygınlaşması için. Geçen haftayı

yerel gönüllü günleri ilan ettik ve bulunduğumuz bütün illerde yerel yöneticilere çağrıda bulunduk.

Önce Birleşmiş Milletler çalışanları ile başladık. Birleşmiş Milletler çalışanlarından sonra da 34

noktamızda, 22 ilde, 7 vali, 14 belediye başkanı, 13 kaymakam, 9 milli eğitim müdürü, 5 hâkim savcı, 1

Kültür ve Sosyal İşler Müdürü olmak üzere 51 yerel yönetici toplumda rol modeli olabilecek insan

TEGV’ e geldiler ve gönüllülük yaptılar. Yapanlardan bazı örnekler, Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz

Büyükerşen, İstanbul Valimiz, tek kadın Valimiz Yalova Valimiz. Çağrımıza uyanlara çok teşekkür

ediyoruz umarız hepimizin bu ortak çabalarıyla sivil katılım alanında çok önemli bir rol olan ve

topluma çok büyük faydaları dokunan gönüllülüğün yaygınlaşmasına hep birlikte katkıda

bulunmuşuzdur. Kapatmadan önce gerçekten çok mükemmel bir organizasyon gerçekleştiren tüm

arkadaşlarıma da sizler adına çok teşekkür ediyorum tüm gönüllülerin Dünya Gönüllüler Günü kutlu

olsun.