Transcript
Page 1: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

HÜKÜMET SİSTEMİ TARTIŞMALARINDA “BAŞKANLI PARLAMENTER SİSTEM” SEÇENEĞİ

Dr. Levent Gönenç1

25 Mayıs 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Türkiye

Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) geri gönderilen ve Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği teklifi, 31 Mayıs 2007 tarihinde TBMM tarafından aynen kabul edildi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer söz konusu değişikliği halkoylamasına sunmakla yetinmeyip, değişikliğe ilişkin yasanın iptali için de Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Bu gelişmelerin ardından, anayasa değişikliğine ilişkin halkoylamasının, 22 Temmuz 2007 tarihinde, erken genel seçimlerle birlikte yapılma ihtimali üzerinde tartışılmaya başlandı. Ancak Sezer’in referandum süresini 120 günden 45 güne indiren yasayı da TBMM’ye geri göndermesiyle birlikte, “çifte sandık” ihtimali ortadan kalktı. Bu yazının kaleme alındığı tarih itibariyle, söz konusu anayasa değişikliğine ilişkin tartışmalar seçim sonrasına taşınmış görünüyor. Biz bu kısa makalede, andığımız anayasa değişikliği paketinde önerilen hükümet sistemi modelinin temel niteliklerini tespit etmeye ve bu modelin anayasal sistemimize getireceği olası kazanç ve kayıpları değerlendirmeye çalışacağız.

Türkiye’nin önüne konulan bu hükümet sistemi nasıl tanımlanabilir? Bu sorunun cevabını vermeden önce, hükümet sistemleri hakkında genel bir bilgi vermek yerinde olur. Biz bu çözümlemede hükümet sistemlerini esas olarak iki ölçüte göre tasnif edeceğiz: demokratik anayasal aktörler arasındaki ilişkiler ve devlet başkanının yetkileri2.

Öncelikle, hükümet sistemleri açısından her demokratik anayasal sistemde mevcut olan üç aktörü tespit ederek işe başlayalım: Halk, yasama organı ve yürütme organı3. Eğer demokrasi, Abraham Lincoln’ün veciz ifadesinde tanımlandığı gibi, “halkın, halk tarafından, halk için yönetimi” ise; bir demokratik anayasal sistem şemasında öncelikle demos, yani halk yer alacaktır. Demokrasilerde halk seçimler yoluyla “yöneticileri”ni belirler. Yönetici kavramı içine hem yasaları yapmakla görevli olan yasama organı, hem de yasaları uygulamakla görevli olan yürütme organı girer. Bütün demokratik anayasal sistemlerde yasama organı, yani parlamento halk tarafından seçilir. Yürütme organı açısından ise böyle bir genel kural koymak mümkün değildir. Yürütme organının yapısı ve hükümet sisteminin niteliğine göre halk ve yürütme organı arasındaki seçim ilişkisi değişir. Yürütme, (başkanlık sistemi hariç) bütün hükümet sistemlerinde iki kanatlı bir yapıya sahiptir; devlet başkanı ve hükümet, yani başbakan ve bakanlar kurulu. Yürütmenin devlet başkanı kanadı, (parlamenter sistem hariç) bütün hükümet sistemlerinde halk tarafından seçilir.

Yürütme-yasama ve yürütme-içi ilişkilerde, devlet başkanının parlamento ve

hükümet üzerindeki yetkileri önem kazanır. Devlet başkanının hükümet üzerinde sahip olduğu en önemli yetki “azil” yetkisidir. Burada kuşkusuz hükümet sistemleri açısından önemli olan devlet başkanının herhangi bir talebe (örneğin, başbakanın talebi) veya şarta (örneğin, güvensizlik oyu almış olmak) bağlı olmaksızın “kendi inisiyatifiyle” kabine üyelerini görevden alabilmesidir. Devlet başkanının parlamento üzerinde sahip olduğu en önemli yetki ise, “fesih”, yani henüz seçim dönemi sona ermeden parlamento seçimlerini yenileyebilme yetkisidir. Burada da, aynen azil yetkisinde olduğu gibi, hükümet sistemi farklılaşmasından söz edebilmek için devlet başkanının bu yetkiyi kendi inisiyatifi ile kullanması gerekir. Bu bağlamda, örneğin, hükümetin kurulamaması şartına bağlı olarak devlet başkanına tanınan bir fesih yetkisi hükümet sistemlerinin tasnifinde belirleyici olmayacaktır.

Konumuz açısından yürütmenin hükümet kanadı ile yasama organı arasındaki en

önemli ilişki ise “sorumluluk” ilişkisidir. Başkanlık sistemi hariç, diğer hükümet sistemlerinde bir başbakan ve bakanlar kurulu, yani hükümet bulunur. Hükümet bu

Page 2: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

anılan sistemlerde, parlamentodan kaynaklanır ve siyaseten parlamentoya karşı sorumludur, yani ona hesap verir. Bir başka ifadeyle, bu sistemlerde, hükümet parlamentodaki çoğunluğun içinden çıkar ve kendini tayin eden çoğunluğun güvenine tabi olduğu sürece görevde kalabilir. Siyasi sorumluluğun en önemli sonucu, parlamentoda desteğini yitiren bir hükümetin “güvensizlik oyu” ile düşürülebilmesidir.

Hükümet sistemlerini tasnif ederken son olarak üzerinde durulması gereken nokta, devlet başkanının “azil” ve “fesih” yetkisi dışında sahip olduğu yetkilerdir. Devlet başkanının, azil ve fesih dışında üç kategori yetkisinden söz edilebilir: Yasama yetkileri, atama yetkileri ve olağanüstü hal yetkileri. Yasama yetkileri devlet başkanının yasama sürecinde söz sahibi olmasına imkan veren yetkilerdir. Bu yetkiler sayesinde devlet başkanı, yasa-yapma faaliyetini şekillendirebilir veya bu faaliyete ortak olabilir. Devlet başkanının yasa tasarısı sunabilme yetkisi, halkoyuna gidebilme yetkisi, kanun gücünde kararname çıkarabilme yetkisi, veto yetkisi, anayasa mahkemesine başvurabilme yetkisi bu türden yetkilerdir. Devlet başkanının bu yetkilerden hangilerine sahip olduğu, onun sistem içindeki yerini ve konumunu belirler.

Toparlayacak olursak, bir hükümet sistemi analiz edilirken öncelikle devlet başkanının halk tarafından seçilip seçilmediği tespit edilmelidir. Ardından devlet başkanının anayasal yetkileri üzerinde durulmalıdır. Son olarak değerlendirilmesi gereken konu ise, devlet başkanı yanında ayrı bir hükümetin bulunup bulunmadığı ve eğer var ise bu hükümetin parlamentoya karşı sorumlu olup olmadığıdır. Bütün bu sorulara verilecek cevaplar hükümet sistemlerini tasnif ederken bize yardımcı olacaktır.

Parlamenter sistem Parlamenter hükümet sistemi açısından öncelikle, devlet tipine bağlı olarak bir ayrım yapmak gerekir: parlamenter monarşiler ve parlamenter cumhuriyetler. İngiltere, Hollanda, Belçika gibi parlamenter monarşilerde, devlet başkanı koltuğunda, veraset kurallarına göre bu makama gelen bir monark, yani kral veya kraliçe oturur. Almanya gibi parlamenter cumhuriyetlerde ise, devlet başkanı parlamento tarafından seçilir. İster parlamenter monarşi olsun, ister parlamenter cumhuriyet olsun, parlamenter sistemlerde devlet başkanı “sembolik” yetkilere sahiptir. Bu sistemlerde devlet başkanının azil ve fesih yetkisi olmadığı gibi, yasama, atama ve olağanüstü hal yetkileri yok denecek kadar azdır. Devlet başkanının yetkisiz olmasının en önemli sonucu ise, siyasi sorumluluğunun da olmamasıdır. Siyasi sorumluluk icrai yetkileri asıl kullanan başbakan ve bakanlar kurulunun sırtındadır. Yani hükümet, kullandığı yetkilerin, yaptığı icraatların hesabını parlamento çoğunluğuna verir. Öyle ki, “karşı imza” kuralı gereği, devlet başkanının yaptığı işlemlerden dahi, bu işlemlere devlet başkanıyla birlikte imza koyması gereken başbakan veya ilgili bakan sorumludur.

Page 3: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

Başkanlı parlamenter sistem

Parlamenter hükümet sistemi şemasındaki esas unsurları değiştirmeden, sadece devlet başkanı-halk arasındaki seçim ilişkisini değiştirdiğimizi varsayalım. Bir başka ifadeyle, parlamenter sistemin ana unsurlarını sabit tutup, sisteme halk tarafından seçilen bir devlet başkanı ekleyelim. Karşımıza çıkan sistem “başkanlı parlamenter sistem”dir. Bu sistem bir parlamenter sistem değildir, çünkü devlet başkanı halk tarafından seçilmektedir; bir yarı-başkanlık sistemi de değildir, çünkü başkanlı parlamenter sistemdeki bir devlet başkanının yetkileri (belki parlamenter sistemdeki bir devlet başkanından biraz daha fazla olabilir ama) yarı-başkanlık sistemindeki bir devlet başkanından daha azdır. Yani devlet başkanının azil, fesih yetkileri yoktur; yasama, atama ve olağanüstü hal yetkileri ise oldukça kısıtlıdır. Başkanlı parlamenter sistem: “Halk tarafından seçilen sembolik yetkili bir devlet başkanı + parlamentoya karşı sorumlu bir hükümet” olarak özetlenebilir. Günümüzde İrlanda, Bulgaristan ve Slovakya’da uygulanan hükümet sistemleri başkanlı parlamenter sistemin örnekleri olarak değerlendirilebilir.

Yarı-başkanlık sistemi

Başkanlı parlamenter sistem şemasında, yine esas unsurlar sabit kalmak

koşuluyla, iki parametreyi değiştirdiğimizi varsayalım: Birincisi, devlet başkanına parlamentoyu fesih yetkisi verelim. İkincisi yasama, atama ve olağanüstü hal yetkilerini, başkanlı parlamenter sistemdeki bir devlet başkanına göre biraz daha arttıralım. Bu sefer karşımıza çıkacak olan hükümet sistemi yarı-başkanlık sistemidir. Tipik örneğini Fransız 5. Cumhuriyeti’nin oluşturduğu bu sistemde, devlet başkanı halk tarafından seçilir ve hatırı sayılır yetkileri vardır. Bu yetkiler arasında, hükümet sistemi açısından belirleyici olan, kuşkusuz devlet başkanının parlamentoyu kendi inisiyatifi ile feshedebilme yetkisidir. Bunun dışında sahip olduğu diğer yetkiler de devlet başkanını sistem içinde önemli bir güç haline getirir. Devlet başkanı oldukça önemli yetkilere sahip olmasına rağmen hükümet üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunamaz; bu bağlamda devlet başkanının azil yetkisi de yoktur. Başbakan ve bakanlar kurulu parlamentoya karşı sorumludur.

Page 4: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

Başkanlık sistemi

Yarı-başkanlık sisteminden sonra karşımıza çıkan hükümet sistemi, klasik örneğini Amerika Birleşik Devletleri’nde bulabileceğimiz “başkanlık sitemi”dir. Bu sistemde, aynen başkanlı parlamenter sistem ve yarı-başkanlık sisteminde olduğu gibi, devlet başkanı halk tarafından seçilir, ancak devlet başkanının yetkileri, bundan önce incelediğimiz sistemlere göre biraz daha fazladır. Başkanın diğer demokratik anayasal aktörlerle ilişkilerinde de farklı bir tablo karşımıza çıkar. Birincisi, bu sistemde “kuvvetler ayrılığı” prensibi sert bir biçimde uygulanmaktadır. Dolayısıyla, yarı-başkanlık sisteminin aksine, başkan parlamentoyu feshedemez. İkincisi, bu sistemde, ayrı bir başbakan veya bakanlar kurulundan söz etmek mümkün değildir; parlamenter sistem, başkanlı parlamenter sistem ve yarı-başkanlık sistemlerinde mevcut olan hükümet, yani başbakan ve bakanlar kurulu, bu sistemde, deyim yerindeyse, iyice silikleşmiş, hatta yok olmuştur. Aynı kişi, yani başkan, hem devlet başkanı hem hükümet başkanıdır. Bakanların yerini ise sekreterler almıştır, ancak sekreterler diğer sistemlerdeki bakanlara pek benzemez. Sekreterler tamamen başkana tabidir; onun idare içindeki eli-kolu gibidir. Dolayısıyla, başkan istediği kişiyi sekreter olarak atayabilir; sekreter olarak atadığı bir kişiyi istediği zaman azledebilir.

Süper-başkanlık sistemi

Son olarak üzerinde duracağımız hükümet sistemi, yukarıda ele aldığımız bütün

unsurları içinde barındırır. Bu sistemde: (1) Devlet başkanı halk tarafından seçilir; (2) Devlet başkanının parlamentoyu fesih ve hükümeti azil yetkileri vardır ve yasama, atama ve olağanüstü hal yetkileri diğer bütün sistemlerden daha fazladır; (3) Devlet başkanı yanında parlamentoya karşı sorumlu bir hükümet bulunur. Bu sistem, devlet başkanının güçlü konumu göz alınarak “süper başkanlık sistemi” olarak adlandırılabilir4. Bu sistemin klasik örneği Alman Weimar Cumhuriyeti’nde uygulanan sistemdir. Günümüzde ise Rusya Federasyonu hükümet sistemi süper başkanlık sistemine yaklaşmaktadır.

Özetleyecek olursak, çalıştığımız çerçeve içinde, hükümet sistemleri beş kategori

içinde incelenebilir5: Parlamenter sistem, başkanlı parlamenter sistem, yarı-başkanlık sistemi, başkanlık sistemi ve süper başkanlık sistemi6. Bu beşli ayrım içinde Türkiye’deki mevcut hükümet sistemi parlamenter sistem kategorisine girer. Eğer bu yazının kaleme alındığı sırada Cumhurbaşkanının incelemekte olduğu anayasa değişikliği halkoyuna sunulur ve halkoylamasında kabul edilip yürürlüğe girerse, Türkiye parlamenter sistemden başkanlı parlamenter sisteme geçmiş olacaktır7.

Page 5: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

Başkanlı parlamenter sistemin sakıncaları Yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi, başkanlı parlamenter sistem, parlamenter

sisteme halk tarafından seçilen bir devlet başkanının eklenmesiyle ortaya çıkar. Bu biçimiyle, ilk bakışta sistemin büyük ölçüde parlamenter sistem gibi işleyeceği, devlet başkanının halk tarafından seçilmesinin sistemin temel karakteristiğini çok fazla etkilemeyeceği düşünülebilir. Ancak daha kapsamlı bir analiz yapıldığında, bu sistemin uygulamada ciddi sıkıntılara yol açacağı görülebilir. Biz bu kısa makalenin sınırları içinde, özellikle birbirinin içine geçmiş iki konuya dikkat çekmek istiyoruz: tarafsızlık tartışması ve meşruiyet krizi.

Parlamenter sistemin en önemli özelliği, fikrimizce, sistemde uygulanan siyasi

programın tekliğidir. Bir başka ifadeyle; seçmenlerin belli bir siyasi partiyi tercih etmesine neden olan, o siyasi parti parlamentoda çoğunluğu elde ettikten sonra içinden çıkardığı hükümetin temel hedeflerini belirleyen ve hükümetin görevde kaldığı sürece uyguladığı program hep aynı programdır. Parlamenter sistemin işleyişi göz önüne alındığında, icrai yetkilerin esas olarak hükümete ait olduğu, hükümetin de bu yetkileri seçimlerden iktidara sürekliliğini koruyan siyasi programı hayata geçirmek için kullandığı söylenebilir. Bu şema içinde devlet başkanı herhangi bir siyasi programı olmayan, partiler-üstü “tarafsız” bir unsurdur.

Başkanlı parlamenter sistem açısından düşünüldüğünde, yukarıda açıklanan temel

mantığın sarsıldığı görülür. Bu sistemde; sadece parlamentoya girmek için yarışan, bu yarışı kazandıktan sonra parlamentodaki çoğunluğu ve hükümeti kontrol eden siyasi parti değil, devlet başkanı da bir siyasi programla seçmenlerin karşısına çıkacaktır. Halk tarafından tercih edilmek için devlet başkanı, aynen siyasi partiler gibi seçim meydanlarına inecek, propaganda yapacak seçmenlere bir takım sözler verecektir. İşte, başkanlı parlamenter sistemde esas sorun burada başlamaktadır. Eğer devlet başkanı, hükümet ve parlamento çoğunluğu aynı dünya görüşüne sahipse, büyük ihtimalle bu üç aktör birbirine engel olmayacak, aksine aynı siyasi programı hayata geçirmek için işbirliği yapacaktır. Bu durumda, meşruiyet krizi ihtimali azalsa da devlet başkanının tarafsızlığı büyük ölçüde zedelenecektir. Bir başka ifadeyle, bir dünya görüşü lehine bir iktidar toplanması ortaya çıkacak ve devlet başkanının tarafsızlığı iktidardaki dünya görüşü lehine bozulacaktır.

Tersi bir durum söz konusu olduğunda, bir yandan (bu sefer iktidar toplanması

nedeniyle değil ama iktidar çatışması nedeniyle) bir tarafsızlık tartışması yaşanacak, diğer yandan meşruiyet krizine yol açacak bir kutuplaşmanın zemini hazırlanacaktır. Yukarıdaki çözümlememizi sürdürecek olursak; devlet başkanı ve hükümet-parlamento çoğunluğu farklı dünya görüşlerine sahip olduğunda, “siyasi programın tekliği” prensibi işlemeyecektir. Şöyle ki, devlet başkanı ve çoğunluk partisi farklı programlarla seçmenlerin karşısına çıkacak, iktidara geldiklerinde yapmayı vaat ettikleri icraatlar farklı dünya görüşlerini yansıtacaktır. Yarışan siyasi partiler iktidara geldiklerinde yasama

Page 6: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

çoğunluğunu ve hükümet yetkilerini programlarını hayata geçirebilmek için kullanabilirler. Peki, devlet başkanı seçim meydanlarında verdiği sözleri nasıl yerine getirecektir? Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, başkanlı parlamenter sistemde devlet başkanı halk tarafından seçilen ama yetkisiz bir devlet başkanıdır. Bu yetkisiz devlet başkanı nasıl icraatta bulunacaktır? Ne yazık ki, başkanlı parlamenter sistemde bu sorunun cevabını anayasada bulmak mümkün değildir. Fikrimizce, devlet başkanının halk tarafından seçildiği bir sistemde devlet başkanının yasama yetkilerinin arttırılması, en azından devlet başkanına yasa teklif etme yetkisinin tanınması gerekir. Aksi takdirde, seçmenlere verdiği sözleri yerine getirebilmek için devlet başkanının anayasal yetkilerini zorlaması kaçınılmaz olacaktır. Daha da önemlisi, sözlerini yerine getirmek isteyen bir devlet başkanı tarafsızlığını tamamen bir kenara bırakabilir. Yani devlet başkanı programını uygulayabilmek/uygulatabilmek için parlamentoda kendisine yandaş arayabilir, siyasi partilerle açık-gizli ittifaklara yönelebilir, hatta kendi dünya görüşüyle uyuşmayan hükümetlerin düşürülmesi için muhalefetle işbirliği dahi yapabilir. Bu tür yönelimlerin devlet başkanının tarafsızlığına ne kadar büyük bir zarar vereceğini kestirmek güç olmasa gerek… Daha da önemlisi, bu tür bir “yarışan siyasi programlar senaryosu” meşruiyet krizine kapı açabilir. Bir başka ifadeyle, yukarıda değindiğimiz kutuplaşma büyük ihtimalle “Halkın gerçek temsilcisi kim?” sorusuna gelip dayanacaktır: “Devlet başkanı mı, parlamento çoğunluğu mu?” Kuşkusuz her iki aktör de, halk tarafından seçildikleri için, aynı şekilde meşruiyet iddiasında bulunma hakkı olduğunu düşünecek ve bu da sistemin kilitlenmesine neden olacaktır.

Sonuç

Türkiye 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından, hükümet sistemi tartışmalarına

kaldığı yerden devam edecek gibi görünüyor. Bu çerçevede, AK Parti iktidarı tarafından önerilen ve Cumhurbaşkanı Sezer tarafından halkoylamasına sunulan “başkanlı parlamenter sistem”in, hükümet sistemi tartışmalarını çözmek şöyle dursun, ileride (özellikle devlet başkanı ve hükümet-parlamento çoğunluğunun ayrı dünya görüşlerine sahip olması durumunda), yeni tartışmalara kapı açacağı kolaylıkla görülebilir. Daha da önemlisi, önerilen bu sistem “yarı-başkanlık” veya “başkanlık sistemi”ne geçişin bir basamağı olarak değerlendirilebilir. Bu konuda, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu’nun, 8 Mayıs 2007 günü, Can Dündar’ın hazırlayıp sunduğu “Neden?” programında yaptığı açıklamanın altını çizmek isteriz: “…tam başkanlığa keşke geçebilsek gönlüm o ama pek öyle gözükmüyor yani. Buna razı edersek ne mutlu.” “….başkanlığa geçeriz. Baktık tuttu bu iş devamını getiririz.”8

*********

1 Yardımcı Doçent Doktor, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ([email protected]) 2 Anayasa hukuku ve siyaset bilimi literatüründe hükümet sistemlerini tasnif etmek için çeşitli ölçütler kullanılmaktadır. Örneğin, bkz., Arend Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, Çev: Ergun Özbudun ve Ersin Onulduran, Türk Demokrasi Vakfı ve Siyasi İlimler Derneği Ortak Yayını; Giovanni Sartori, Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği, Çev: Ergun Özbudun, Yetkin Yayınları, Ankara, 1997; Nur Uluşahin, Saf Hükümet Sistemleri Karşısında İki Başlı Yürütme Yapılanması, Yetkin Yayınları, Ankara, 2007. Çeşitli tasniflerin bir değerlendirmesi için bkz., Serap Yazıcı, Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri, Türkiye İçin Bir Değerlendirme, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2002. Biz ortaya koyacağımız tasnifte esas olarak, iki Amerikalı siyaset bilimci, Matthew Soberg Shugart ve John M. Carey’nin, “Presidents and Assemblies: Constitutional Design and Electoral Dynamics” (Cambridge University Press, Cambridge, 1992) başlıklı çalışmada yaptıkları değerlendirmelerden esinleneceğiz. Ayrıca bkz., Matthew Soberg Shugart, “Of Presidents and Parliaments”, East European Constitutional Review, C. 2, S. 1, 1993. 3 Çağdaş demokratik anayasal sistemlerde yargının, yasama ve yürütme organlarından bağımsız olduğu varsayıldığı için hükümet sistemi çözümlemelerinde dışarıda bırakılmaktadır. 4 “Süper başkanlık” terimini Amerikalı siyaset bilimci Steven M. Fish’e borçluyuz: “The Pitfalls of Russian Superpresidentialism”, Current History, October 1997, ss. 326-330. 5 Bu beşli ayrımın post-komünist ülkelere uygulanması için bkz. Levent Gönenç, Prospects for Constitutionalism in Post-Communist Countries, Kluwer, The Hague, 2002. 6 Bizim yaptığımız bu beşli ayrım büyük ölçüde Shugart ve Carey’nin ayrımına uymaktadır. Ancak Shugart ve Carey bu hükümet sistemlerine farklı isimler vermektedir. Sırasıyla: “saf parlamenter sistem” (pure parliamentary system),

Page 7: Http Www.yasayananayasa.ankara.edu.Tr Docs Makaleler Hukumet Sistemi Tartismalari

“başkanlı parlamenter sistem” (parlimentary with “president” system), “başbakan-başkanlık sistemi” (premier-presidential system), “saf başkanlık sistemi” (pure presidential system), “başkan-parlamenter sistem” (president-parliamentary system). Biz burada, Türk okuyucusu tarafından daha kolay anlaşılacağını düşünerek, “başbakan-başkanlık sistemi” yerine “yarı-başkanlık sistemi”; “başkan-parlamenter sistem” yerine ise “süper başkanlık sistemi” terimlerini kullanacağız. 7 Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in anayasa değişikliğini TBMM’ye geri gönderme gerekçesinde şu ifadeler yer almaktadır: “Anayasa'nın parlamenter sistem öngören hiçbir kuralına dokunmadan yalnızca Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin öngörülmesi, örneği ve uygulaması duyulmayan yeni bir sistem getirilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü, bu sistem, bir yandan parlamenter modelden uzaklaşırken, öte yandan da başkanlık ya da yarı başkanlık modelinin temel özelliklerini taşımamaktadır. Böylesine, kuramsal olarak ve uygulaması bilinmeyen bir sistemin ne gibi sorunlar yaratabileceğini kestirmek güçtür. Ancak, yaratabileceği sorunların rejimi sıkıntıya sokacağı açıktır.” Makalemizde açıklamaya çalıştığımız gibi, bu sistem bilinmeyen veya uygulaması olmayan bir sistem değildir. Literatürde farklı tasnifler içinde yer alsa da, İrlanda, Bulgaristan, Slovakya gibi ülkelerde uygulanan hükümet sistemleri konusunda anayasa hukukçuları ve siyaset bilimciler tarafından ayrıntılı çalışmalar yapılmıştır. 8 http://www.ntvmsnbc.com/ntv/metinler/neden/20070508.asp


Top Related