Download - Divan Edebiyati

Transcript
Page 1: Divan Edebiyati

DİVAN EDEBİYATIDİVAN EDEBİYATI DİVAN SÖZCÜĞÜNÜN TANIMDİVAN SÖZCÜĞÜNÜN TANIM

Divan sözcüğünün sözlük bakımından iki anlamı vardır: Belli bir Divan sözcüğünün sözlük bakımından iki anlamı vardır: Belli bir kalıpla yazılan ve besteyle okunan şiir türüne divan denir. Kalıp kalıpla yazılan ve besteyle okunan şiir türüne divan denir. Kalıp "fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün" şeklindedir. Divan sözcüğü, ikinci "fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün" şeklindedir. Divan sözcüğü, ikinci olarak, divan tarzında şiir yazan sanatçıların eserlerini topladıkları olarak, divan tarzında şiir yazan sanatçıların eserlerini topladıkları kitap anlamına gelir. Divan, klasik Türk müziğinde ise en az üçer kitap anlamına gelir. Divan, klasik Türk müziğinde ise en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar. Bu kıtalar kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar. Bu kıtalar birbirlerinden ara nağmelerle ayrılır. Her kıtanın başında genellikle birbirlerinden ara nağmelerle ayrılır. Her kıtanın başında genellikle "ah", "yâr" gibi bir terennüm sözcüğü eklenir. Kıtalardan biri yer "ah", "yâr" gibi bir terennüm sözcüğü eklenir. Kıtalardan biri yer yer ritimsiz okunacak şekildedir. Bir diğer kıta da yer ritimsiz okunacak şekildedir. Bir diğer kıta da "doğaçlama""doğaçlama" görüntüsü vermesi amacıyla tümüyle ritimsiz olarak bestelenir. görüntüsü vermesi amacıyla tümüyle ritimsiz olarak bestelenir. Divan, aynı zamanda İslam devletlerinde idari yargı, maliye, Divan, aynı zamanda İslam devletlerinde idari yargı, maliye, askerlik ve yönetimle ilgili işleri yürüten kurul ve dairelere verilen askerlik ve yönetimle ilgili işleri yürüten kurul ve dairelere verilen addır. addır.       Divan şairlerinin eserlerini önceleri serbest, daha sonra belli       Divan şairlerinin eserlerini önceleri serbest, daha sonra belli bir düzen içinde topladıkları kitaplar divanlar, divançeler ve bir düzen içinde topladıkları kitaplar divanlar, divançeler ve hamselerdir. Divan, divançe ve hamseler, yazarlarının adlarıyla hamselerdir. Divan, divançe ve hamseler, yazarlarının adlarıyla anılırlar. Örneğin anılırlar. Örneğin Nedîm DivanıNedîm Divanı, , Fuzulî DivanıFuzulî Divanı gibi. gibi.

Page 2: Divan Edebiyati

• DivanDivan

• Şairlerin şiirlerini belli bir düzen içinde topladıkları kitaplardır. Bir tür Şairlerin şiirlerini belli bir düzen içinde topladıkları kitaplardır. Bir tür antoloji olarak görülebilir. Zamanla divanlarda şiirler belli bir düzene göre antoloji olarak görülebilir. Zamanla divanlarda şiirler belli bir düzene göre sıralanmaya başladı. Bu elemeye sıralanmaya başladı. Bu elemeye "divan tertibi""divan tertibi" bu tür divanlara da bu tür divanlara da "mürettep divan""mürettep divan" adı verilir. Tam bir divanda sırasıyla, kaside (tevhid, adı verilir. Tam bir divanda sırasıyla, kaside (tevhid, münacat, na't, medhiye), tarih, musammat, gazel bölümleri yer alır. En münacat, na't, medhiye), tarih, musammat, gazel bölümleri yer alır. En sonda da lugazlar, muammalar, müfredler, azadeler bulunur. Divanda sonda da lugazlar, muammalar, müfredler, azadeler bulunur. Divanda gazeller kafiye ve rediflerinin son harfinin Arap alfabesindeki sırasına göre gazeller kafiye ve rediflerinin son harfinin Arap alfabesindeki sırasına göre dizilir. Yani elif’ten başlayıp ye harfine kadar. Her harften en az bir şiir dizilir. Yani elif’ten başlayıp ye harfine kadar. Her harften en az bir şiir olması şarttır. Ama buna uymayan şairler de olmuştur. olması şarttır. Ama buna uymayan şairler de olmuştur.

DivançeDivançe

• Küçük divan anlamındadır. Düzen ve konuları divanlarla aynıdır. Yine Küçük divan anlamındadır. Düzen ve konuları divanlarla aynıdır. Yine kaside, tarih, musammat, gazel ve kıta sırasını izler. Ama bir divançede bu kaside, tarih, musammat, gazel ve kıta sırasını izler. Ama bir divançede bu bölümlerden en az biri eksik olur. Divançe, belli türleri seven şairlerin bölümlerden en az biri eksik olur. Divançe, belli türleri seven şairlerin bilinçli bir seçimi olabildiği gibi, bir şairin divan dolduracak kadar şiir bilinçli bir seçimi olabildiği gibi, bir şairin divan dolduracak kadar şiir yazamadan ölmesi nedeniyle de oluşabilir. yazamadan ölmesi nedeniyle de oluşabilir. FigânîFigânî ve ve FâzlıFâzlı’nin divançeleri ’nin divançeleri bu türdendir. bu türdendir.

HamseHamse

• Bir şairin 5 mesnevisinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan yapıttır. Bir şairin 5 mesnevisinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan yapıttır. Hamse yazarı şairler hamse şairi ya da Hamse yazarı şairler hamse şairi ya da hamsenüvishamsenüvis diye bilinir. Türk diye bilinir. Türk edebiyatında 16. yüzyılda gelişmeye başladı. İlk hamseyi Çağatay şairi edebiyatında 16. yüzyılda gelişmeye başladı. İlk hamseyi Çağatay şairi Ali Ali Şir NevaiŞir Nevai yazdı. Divan edebiyatının ilk hamsesini yazan şair de yazdı. Divan edebiyatının ilk hamsesini yazan şair de Hamdullah Hamdullah HamdiHamdi’dir. Hamse türüne düzyazının girişi ise 17. yüzyılda gerçekleşti. ’dir. Hamse türüne düzyazının girişi ise 17. yüzyılda gerçekleşti. NergisiNergisi hamseye düzyazıyı sokan ilk yazardır. Çoğunlukla hüzünlü aşkların hamseye düzyazıyı sokan ilk yazardır. Çoğunlukla hüzünlü aşkların konu edinildiği hamselerde soyut kavramları işleyen mesnevilere de yer konu edinildiği hamselerde soyut kavramları işleyen mesnevilere de yer verilir. Hamse sahibi divan yazarları edebi çevrelerde büyük saygı görürdü verilir. Hamse sahibi divan yazarları edebi çevrelerde büyük saygı görürdü

Page 3: Divan Edebiyati

DİVAN EDEBİYATININ TARİHÇESİDİVAN EDEBİYATININ TARİHÇESİ

Divan edebiyatı, Türklerin, 13 ve 19’uncu yüzyıllar arasında Anadolu’da Divan edebiyatı, Türklerin, 13 ve 19’uncu yüzyıllar arasında Anadolu’da yarattıkları İslam kültürünün ortak özeliklerini yansıtan, geniş ölçüde Arap yarattıkları İslam kültürünün ortak özeliklerini yansıtan, geniş ölçüde Arap ve Fars edebiyatının etkisini taşıyan yazılı edebiyat türüdür. Ancak divan ve Fars edebiyatının etkisini taşıyan yazılı edebiyat türüdür. Ancak divan edebiyatı, Türklerin İslam dinini kabul ettikleri ilk dönemlerden başlayarak edebiyatı, Türklerin İslam dinini kabul ettikleri ilk dönemlerden başlayarak Orta Asya ile Azerbaycan’da ortaya çıkan ve aynı nitelikleri taşıyan divan Orta Asya ile Azerbaycan’da ortaya çıkan ve aynı nitelikleri taşıyan divan edebiyatı ile karıştırılmamalıdır. edebiyatı ile karıştırılmamalıdır. Divan edebiyatı tanımı tümüyle Divan edebiyatı tanımı tümüyle Anadolu'ya özgüdür.Anadolu'ya özgüdür.       Tarihsel süreçte       Tarihsel süreçte dindışıdindışı ve ve dini tasavvufdini tasavvuf olmak üzere iki kolda olmak üzere iki kolda gelişti. Şiir ve düzyazı alanındaki en eski örnekler 13. yüzyıldan kalmıştır. gelişti. Şiir ve düzyazı alanındaki en eski örnekler 13. yüzyıldan kalmıştır.

      Divan edebiyatında başlangıcından beri şiir, düz yazıdan daha önde       Divan edebiyatında başlangıcından beri şiir, düz yazıdan daha önde gitmiş ve daha gelişmiştir. Bunun belki de en önemli nedeni, şiirin gitmiş ve daha gelişmiştir. Bunun belki de en önemli nedeni, şiirin sanatçının yaratıcılığını ortaya koymasına daha uygun olmasıdır. Divan sanatçının yaratıcılığını ortaya koymasına daha uygun olmasıdır. Divan şiiri, söz ve anlatım sanatlarını kullanarak, yeni manzumlar bularak şiiri, söz ve anlatım sanatlarını kullanarak, yeni manzumlar bularak okuyucusunu daha kolay etkiler. Düz yazı dalında ise ağır basan, öne okuyucusunu daha kolay etkiler. Düz yazı dalında ise ağır basan, öne çıkan özellik çıkan özellik "öğretici""öğretici" olmaktır. Bu nedenle anlam göz ardı edilir ve olmaktır. Bu nedenle anlam göz ardı edilir ve belagat önem kazanır. belagat önem kazanır.       Divan edebiyatı yazarlarının beslendikleri kaynaklar, başta dinsel       Divan edebiyatı yazarlarının beslendikleri kaynaklar, başta dinsel inançlar, yani İslami inançlar olmak üzere İslami ilimler, İslam tarihinin inançlar, yani İslami inançlar olmak üzere İslami ilimler, İslam tarihinin olayları, tasavvuf, Hint-İran kökenli söylenceler, peygamber kıssaları, olayları, tasavvuf, Hint-İran kökenli söylenceler, peygamber kıssaları, evliya menkıbeleri, çağın bilimleri, günlük olaylar, gelenek ve görenekler, evliya menkıbeleri, çağın bilimleri, günlük olaylar, gelenek ve görenekler, terimler, deyimler, atasözleri ile zenginleşen bir dildir terimler, deyimler, atasözleri ile zenginleşen bir dildir

Page 4: Divan Edebiyati

Dünyevi ve tanrısal aşkDünyevi ve tanrısal aşk

Divan şiirinde aşk büyük yer tutar. Ama bu aşk hem dünyevi hem de Divan şiirinde aşk büyük yer tutar. Ama bu aşk hem dünyevi hem de tasavvufidir. Tasavvufa bağlanan şairin amacı, tasavvufidir. Tasavvufa bağlanan şairin amacı, "mutlak güzellik""mutlak güzellik" olan olan "tanrıyı bulmak""tanrıyı bulmak"tır. Tanrısal aşk, maddi aşkla başlar. Bir güzele aşık olan tır. Tanrısal aşk, maddi aşkla başlar. Bir güzele aşık olan şair, duygularını daha sonra soyutlama yoluyla tanrısal aşka dönüştürerek şair, duygularını daha sonra soyutlama yoluyla tanrısal aşka dönüştürerek tanrıya kavuşmak için çabalar. Aşkı din dışı bir anlayışla işleyen şairlerin tanrıya kavuşmak için çabalar. Aşkı din dışı bir anlayışla işleyen şairlerin şiirlerinde ise tapınılacak bir varlık olarak kadın önemlidir. Ama bu tür şiirlerinde ise tapınılacak bir varlık olarak kadın önemlidir. Ama bu tür şiirlerde kadın aşığını sürekli üzmekte, yaşamdan bezdirmektedir. şiirlerde kadın aşığını sürekli üzmekte, yaşamdan bezdirmektedir.       Dil konusunda Arapça ve Farsça’nın etkisinde kalan divan       Dil konusunda Arapça ve Farsça’nın etkisinde kalan divan edebiyatında sözcükler çok büyük önem taşır. Her sözcük tam anlamıyla edebiyatında sözcükler çok büyük önem taşır. Her sözcük tam anlamıyla ve yerli yerinde kullanılmalıdır. Divan edebiyatı, anlatım açısından "belagat ve yerli yerinde kullanılmalıdır. Divan edebiyatı, anlatım açısından "belagat kurallarına" sıkı sıkıya bağlıdır. Sanatçılar ustalıklarını sergileyebilmek için kurallarına" sıkı sıkıya bağlıdır. Sanatçılar ustalıklarını sergileyebilmek için bu kurallara olabildiğince özen gösterirler. bu kurallara olabildiğince özen gösterirler.       Şairler, teşbih, istiare, hüsn-i talil, ilham, kinaye, leff ü neşr, tecahül-ü       Şairler, teşbih, istiare, hüsn-i talil, ilham, kinaye, leff ü neşr, tecahül-ü arif, telmih, mecaz, mecaz-ı mürsel, teşhis ü intak gibi söz ve anlatım arif, telmih, mecaz, mecaz-ı mürsel, teşhis ü intak gibi söz ve anlatım sanatlarını kullanarak özgün şiirler oluşturmaya çalışır. Divan edebiyatında sanatlarını kullanarak özgün şiirler oluşturmaya çalışır. Divan edebiyatında şiirin estetik kurallarına uymak, çoğu zaman konu ve içerikten öne şiirin estetik kurallarına uymak, çoğu zaman konu ve içerikten öne geçmiştir. geçmiştir.

Page 5: Divan Edebiyati

DİVAN EDEBİYATINDA SANATLARDİVAN EDEBİYATINDA SANATLAR

TeşbihTeşbih

Sözü daha etkili kılmak amacıyla ortak nitelikleri bulunan nesne ya da Sözü daha etkili kılmak amacıyla ortak nitelikleri bulunan nesne ya da kavramlar arasında benzerlik kurma sanatıdır. Örneğin, "Tilki gibi kurnaz adam" kavramlar arasında benzerlik kurma sanatıdır. Örneğin, "Tilki gibi kurnaz adam" bir teşpihtir. İnsan kurnazlığıyla bilinen tilkiye benzetilmektedir. Bir teşbih'te dört bir teşpihtir. İnsan kurnazlığıyla bilinen tilkiye benzetilmektedir. Bir teşbih'te dört öğe bulunur: öğe bulunur:             Müşebbehün-bin (benzetilenMüşebbehün-bin (benzetilen): Kendisine benzetilen, birbirine benzetilen ): Kendisine benzetilen, birbirine benzetilen nesne ya da kavramlardan nitelikçe daha güçlü, daha üstün olan. Örneğimizde nesne ya da kavramlardan nitelikçe daha güçlü, daha üstün olan. Örneğimizde "tilki". "tilki".             Müşebbeh (benzeyen)Müşebbeh (benzeyen): Birbirine benzetilen nesne ya da kavramlardan : Birbirine benzetilen nesne ya da kavramlardan nitelikçe daha güçsüz, zayıf olan. Örneğimizde "adam". nitelikçe daha güçsüz, zayıf olan. Örneğimizde "adam".             Vech-i şebeh (benzetme yönü)Vech-i şebeh (benzetme yönü): Birbirlerine benzetilen nesne ve : Birbirlerine benzetilen nesne ve kavramlar arasındaki ortak nitelik. Örneğimizde "kurnazlık". kavramlar arasındaki ortak nitelik. Örneğimizde "kurnazlık".             Edat-ı teşbih (benzetme ilgeci)Edat-ı teşbih (benzetme ilgeci): Nesne ve kavramlar arasında benzetme : Nesne ve kavramlar arasında benzetme ilgisi kuran ilgeç ya da ilgeç işlevi gören sözcük. Örneğimizde "gibi". ilgisi kuran ilgeç ya da ilgeç işlevi gören sözcük. Örneğimizde "gibi".       Örneğin "Yol yılan gibi kıvrılıyor" dendiğinde, "yol" benzeyen, "yılan"       Örneğin "Yol yılan gibi kıvrılıyor" dendiğinde, "yol" benzeyen, "yılan" kendisine benzetilen, "kıvrılıyor" benzetme yönü, "gibi" ise benzetme edatıdır. kendisine benzetilen, "kıvrılıyor" benzetme yönü, "gibi" ise benzetme edatıdır.       Teşbih, bu öğelerden bir ya da bir kaçının kullanılıp kullanılmamasına göre       Teşbih, bu öğelerden bir ya da bir kaçının kullanılıp kullanılmamasına göre dörde ayrılır: dörde ayrılır:       Dört öğenin de bulunduğu teşbih       Dört öğenin de bulunduğu teşbih teşbih-i mufassalteşbih-i mufassaldır (ayrıntılı benzetme). dır (ayrıntılı benzetme). Örneğin, "Ahmet aslan gibi güçlüdür". Örneğin, "Ahmet aslan gibi güçlüdür".       Benzetme yönü bulunmayan teşbih       Benzetme yönü bulunmayan teşbih teşbih-i mücmelteşbih-i mücmeldir (kısaltılmış dir (kısaltılmış benzetme). Örneğin, "Ahmet aslan gibidir". Burada "güçlülük" vurgulanmamıştır. benzetme). Örneğin, "Ahmet aslan gibidir". Burada "güçlülük" vurgulanmamıştır.

      Benzetme ilgeci bulunmayan teşbih       Benzetme ilgeci bulunmayan teşbih teşbih-i müekkedteşbih-i müekkeddir. (pekiştirilmiş dir. (pekiştirilmiş benzetme). Örneğin, "Ahmet kuvvetle aslandır". Bu teşbihde "gibi" ilgeci benzetme). Örneğin, "Ahmet kuvvetle aslandır". Bu teşbihde "gibi" ilgeci kullanılmamış. kullanılmamış.       Benzetme yönü ve benzetme ilgeci bulunmayan teşbih       Benzetme yönü ve benzetme ilgeci bulunmayan teşbih teşbih-i beliğteşbih-i beliğdir dir (yalın benzetme). Örneğin, "Aslan Ahmet." (yalın benzetme). Örneğin, "Aslan Ahmet."

Page 6: Divan Edebiyati

• Mecaz

• Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatıdır. Anlatımı daha etkili kılmak ve söze canlılık kazandırmak amacıyla yapılır. Mecaz, söze güzellik, güçlülük, canlılık, zerafet, derinlik ve genişlik vermek için kullanılır. Örneğin:

Kandilli yüzerken uykularda Mehtabı sürükledik sularda Yahya Kemal Beyatlı

      Bu dizelerde Kandilli'nin sularda yüzmesi, mehtabın sularda sürüklenilmesi, söz ve sözcüklerin asıl anlamının dışında, güçledirme, güzelleştirme, anlanlamdırma, zarifleştirme ve güçlendirme amacıyla kullanılmasına örnektir.       Mecaz, Sözcük ve fikir mecazları olmak üzere ikiye ayrılır. Sözcük mecazında bir sözcük gerçek anlamı dışında, fikir mecazında ise herhangi bir fikir kendi anlamının dışında bir amaçla kullanılır.

Mecaz-ı mürsel

• Bir sözcüğü benzetme amacı gütmeden başka bir sözcük yerine kullanma sanatıdır. Düz değişmece ya da metonomi diye de adlandırılır. Günlük yaşamda da yaygınlıkla kullanılan mecaz-ı mürsel, iki nesne ve kavram arasında çok çeşitli ilgiler kurulmasıyla gerçekleşir. Neden yerine sonucun (bereket yağdı gibi), içindeki yerine kabın (sobayı yaktık gibi), özel yerine genelin (at yerine hayvan gibi), soyut kavram yerine somut adın (gözüme girdi gibi), yapıt yerine yazar adının (Siham-ı Kaza okuyorum demek yerine Nef’i okuyorum demek gibi) kullanıldığı çeşitli türleri vardır.

Page 7: Divan Edebiyati

TelmihTelmih

Bilinen bir olay, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı Bilinen bir olay, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma sanatıdır. Telmihin başarılı olması için biçimde anlatma sanatıdır. Telmihin başarılı olması için okuyucunun dolaylı anlatıma konu olan düşünceyi okuyucunun dolaylı anlatıma konu olan düşünceyi kolayca anlayabilmesi gerekir. Divan edebiyatında kolayca anlayabilmesi gerekir. Divan edebiyatında özellikle dinsel öyküler, din büyükleri ile kahramanları, özellikle dinsel öyküler, din büyükleri ile kahramanları, Kur’an ayetleri ve mesnevi kahramanları telmih Kur’an ayetleri ve mesnevi kahramanları telmih konusu olmuştur. Örneğin: konusu olmuştur. Örneğin:

Ey nâme sen ol mâh-likâdan mı gelirsin Ey nâme sen ol mâh-likâdan mı gelirsin Ey Hudhad-i ümmid Saba'dan mı gelirsin Ey Hudhad-i ümmid Saba'dan mı gelirsin NîbîNîbî

Şair, ikinci dizedeki "Saba" ile Süleyman-Belkıs" Şair, ikinci dizedeki "Saba" ile Süleyman-Belkıs" kıssasını anımsatıyor. kıssasını anımsatıyor.

Page 8: Divan Edebiyati

Tecahül-i arifTecahül-i arif

Bir anlam inceliği yaratmak ya da bir nükte yapmak amacıyla Bir anlam inceliği yaratmak ya da bir nükte yapmak amacıyla bilinen bir şeyi bilmezlikten gelme sanatıdır. Tecahül-i arifin özünü bilinen bir şeyi bilmezlikten gelme sanatıdır. Tecahül-i arifin özünü oluşturan bu nükte, dört amaç için yapılmış olabilir. Neşelendirme oluşturan bu nükte, dört amaç için yapılmış olabilir. Neşelendirme (tenşid)(tenşid), uyarıda bulunma , uyarıda bulunma (tevbih)(tevbih), hayret ve şaşkınlık , hayret ve şaşkınlık bildirmek (bildirmek (tehayyür)tehayyür), kendinden geçişi belirtmek , kendinden geçişi belirtmek (tedellüh)(tedellüh). .       Bilinen şey bilinmiyormuş gibi anlatılırken genellikle bir       Bilinen şey bilinmiyormuş gibi anlatılırken genellikle bir inceliğe dayandırılır. bu yapılırken mübalağa ve istifham inceliğe dayandırılır. bu yapılırken mübalağa ve istifham sanatlarından da yararlanılır. Örneğin: sanatlarından da yararlanılır. Örneğin:

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su FuzûlîFuzûlî "Bilmiyorum dönen kubbe mi su rengindedir "Bilmiyorum dönen kubbe mi su rengindedir Yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır"Yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır"

      Fuzûlî, kubbenin, yani gökyüzünün mavi renkte olduğunu       Fuzûlî, kubbenin, yani gökyüzünün mavi renkte olduğunu bilmiyormuş gibi davranıyor. Gözyaşlarının gökyüzünü kaplayacak bilmiyormuş gibi davranıyor. Gözyaşlarının gökyüzünü kaplayacak kadar çok olduğunu (mübalağa) belirtebilmek için tecahül-i arif kadar çok olduğunu (mübalağa) belirtebilmek için tecahül-i arif sanatına başvuruyor. sanatına başvuruyor.

Page 9: Divan Edebiyati

İstiareİstiare

Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. Benzetmenin iki temel öğesi başka şeylerin adıyla anma sanatı. Benzetmenin iki temel öğesi vardır, benzeyen ve benzetilen. İstiare bunlardan birinin vardır, benzeyen ve benzetilen. İstiare bunlardan birinin söylenmemesiyle yapılır. söylenmemesiyle yapılır.       İstiare üç yönden ele alınır: 1. Benzetme amacı bulunur, 2.       İstiare üç yönden ele alınır: 1. Benzetme amacı bulunur, 2. Sözcük gerçek anlamı dışındaki mecaz anlamındadır, 3. Sözcük gerçek anlamı dışındaki mecaz anlamındadır, 3. Sözcüğün asıl anlamında kullanılmamasını gerektiren bir durum Sözcüğün asıl anlamında kullanılmamasını gerektiren bir durum (karine-i mania) vardır. Örnek: (karine-i mania) vardır. Örnek:

"Soğuk ay öptü beyaz enseni" "Soğuk ay öptü beyaz enseni" Yahya Kemal BeyatlıYahya Kemal Beyatlı

      "Ay öpmek" deyişiyle ay canlı bir varlığa benzetilmiştir.       "Ay öpmek" deyişiyle ay canlı bir varlığa benzetilmiştir. "Öpmek" sözcüğü asıl anlamının dışında mecaz anlamıyla "Öpmek" sözcüğü asıl anlamının dışında mecaz anlamıyla kullanılmıştır. Öpmek sözcüğünün asıl anlamının kullanılmasına kullanılmıştır. Öpmek sözcüğünün asıl anlamının kullanılmasına olanak yoktur çünkü ayın dudağı olmaz. Şair burada, istiare olanak yoktur çünkü ayın dudağı olmaz. Şair burada, istiare sanatıyla anlatımı daha etkili, daha estetik ve heyecanlı hale sanatıyla anlatımı daha etkili, daha estetik ve heyecanlı hale getiriyor. getiriyor.       İstiare genel olarak üç çeşide ayrılır. Yalnızca benzeyenin       İstiare genel olarak üç çeşide ayrılır. Yalnızca benzeyenin söylendiği istiareye "açık istiare" söylendiği istiareye "açık istiare" (istiare-i musarraha)(istiare-i musarraha) denir. denir.

Page 10: Divan Edebiyati

Örnek: Örnek:

"Bir hilâl uğruna yarâb ne güneşler batıyor" "Bir hilâl uğruna yarâb ne güneşler batıyor" Mehmet Akif ErsoyMehmet Akif Ersoy

Ersoy, benzetilen güneşi söylerken, benzeyen askerden sözetmiyor.Ersoy, benzetilen güneşi söylerken, benzeyen askerden sözetmiyor.      Yalnızca benzetilenin söylendiği istiareye de "kapalı istiare"       Yalnızca benzetilenin söylendiği istiareye de "kapalı istiare" (istiare-i mekniye)(istiare-i mekniye) denir. denir. Örnek: Örnek:

Her taraf kırık dökük Her taraf kırık dökük Dalların boynu bükük Dalların boynu bükük "Kederliyiz" der gibi "Kederliyiz" der gibi Orhan Seyfi OrhonOrhan Seyfi Orhon

      Dallar boynu bükük insana benzetiliyor ama kendisine benzetilen insandan       Dallar boynu bükük insana benzetiliyor ama kendisine benzetilen insandan sözedilmiyor. Boynu bükük sözcüğü ile insanın bir özelliği vurgulanıyor. sözedilmiyor. Boynu bükük sözcüğü ile insanın bir özelliği vurgulanıyor.       Benzetmenin temel öğelerinden yalnızca birisiyle çok sayıda benzerliği sıralayarak       Benzetmenin temel öğelerinden yalnızca birisiyle çok sayıda benzerliği sıralayarak yapılan istiareye ise "yaygın istiare" yapılan istiareye ise "yaygın istiare" (istiare-i temsiliye)(istiare-i temsiliye) adı verilir. Örnek: adı verilir. Örnek:

Bin gemle bağlanan at şaha kalkıyor Bin gemle bağlanan at şaha kalkıyor Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor Son macerayı dinlememiş varsa anlatın Son macerayı dinlememiş varsa anlatın Râm etmek isteyenler o marûr, âsil atın Râm etmek isteyenler o marûr, âsil atın Beyhudedir her uzvuna bir halka bulsa da Beyhudedir her uzvuna bir halka bulsa da Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da... Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da... Coştukça böyle sel gibi bağrındaki hisleri Coştukça böyle sel gibi bağrındaki hisleri Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri! Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri! Faruk Nafiz ÇamlıbelFaruk Nafiz Çamlıbel

Çamlıbel, milleti mağrur bir ata benzeterek çok sayıda benzerliği sıralıyor.Çamlıbel, milleti mağrur bir ata benzeterek çok sayıda benzerliği sıralıyor.

Page 11: Divan Edebiyati

Hüsn-i talilHüsn-i talil

Nedeni bilinen bir olayı, düşsel ya da gerçekdışı bir olaya bağlama Nedeni bilinen bir olayı, düşsel ya da gerçekdışı bir olaya bağlama yoluyla yapılan edebi sanattır. yoluyla yapılan edebi sanattır. Hüsn-i tevcihHüsn-i tevcih olarak da bilinir. Şiirin iki olarak da bilinir. Şiirin iki dizesi arasında bağlantı kurarak anlam ve anlatıma incelik vermek dizesi arasında bağlantı kurarak anlam ve anlatıma incelik vermek amacını taşır. Bu sanatta öne sürülen neden ile gerçek neden arasında amacını taşır. Bu sanatta öne sürülen neden ile gerçek neden arasında mutlaka anolojik bir bağ bulunur. Nedeni bilinen olay güya, sanki, acep, mutlaka anolojik bir bağ bulunur. Nedeni bilinen olay güya, sanki, acep, acaba, meğer gibi sözcüklerle bir ihtimale dayandırılırsa bu tür hüsn-i acaba, meğer gibi sözcüklerle bir ihtimale dayandırılırsa bu tür hüsn-i talil'e talil'e şibh-i hüsn-i talilşibh-i hüsn-i talil adı verilir. Örnek: adı verilir. Örnek:

Müzeyyen oldı bezendi bağ-ı çemen Müzeyyen oldı bezendi bağ-ı çemen Meğer ki bağa haber geldi yârdan bu gece Meğer ki bağa haber geldi yârdan bu gece AhmedîAhmedî "Bahçe, süslenmiş fesleğenlerle bezendi "Bahçe, süslenmiş fesleğenlerle bezendi Meğer sevgili bu gece geleceğini bildirmiş." Meğer sevgili bu gece geleceğini bildirmiş."

      Bahçenin bezenmesi, süslenmesi gerçeği sevgilinin gelebilme       Bahçenin bezenmesi, süslenmesi gerçeği sevgilinin gelebilme ihtimali gibi güzel bir düşe bağlanıyor. ihtimali gibi güzel bir düşe bağlanıyor.

Page 12: Divan Edebiyati

Leff ü neşrLeff ü neşr

Bir beyitte birbirleriyle ilgili sözcüklerin sıralanmasıyla yapılan ve divan Bir beyitte birbirleriyle ilgili sözcüklerin sıralanmasıyla yapılan ve divan şiirinde çok sık kullanılan edebi sanattır. Şiirin ikinci dizesinde birinci şiirinde çok sık kullanılan edebi sanattır. Şiirin ikinci dizesinde birinci dizede söylenmiş en az iki şeyle ilgili benzerlik ve karşılıklar verilerek dizede söylenmiş en az iki şeyle ilgili benzerlik ve karşılıklar verilerek uygulanır. uygulanır.       Sözcüklerin birinci ve ikinci dizede belli bir sıra gözetilerek       Sözcüklerin birinci ve ikinci dizede belli bir sıra gözetilerek söylenmesine söylenmesine leff ü neşr-i mürettebleff ü neşr-i müretteb (düzenli leff ü neşr) denir. Örnek: (düzenli leff ü neşr) denir. Örnek:

GonceGonce kılmaz şâd gül açmaz tutulmuş gönlümü kılmaz şâd gül açmaz tutulmuş gönlümü Ârzûmend Ârzûmend ruh-i leb-iruh-i leb-i handânınem handânınem FuzûlîFuzûlî "Kederli gönlümü gonca memnun etmez, gül sevindirmez "Kederli gönlümü gonca memnun etmez, gül sevindirmez Çünkü ben ben bunları değil al yanağını ve gülen dudağını istiyorum" Çünkü ben ben bunları değil al yanağını ve gülen dudağını istiyorum"

      Gonca, yanak karşılığı ruh ve gül dudak karşılığı leb sözcükleriyle       Gonca, yanak karşılığı ruh ve gül dudak karşılığı leb sözcükleriyle ilgilidir. Fuzûlî, burada düzenli leff ü neşr yapıyor. ilgilidir. Fuzûlî, burada düzenli leff ü neşr yapıyor.       Birinci beytin ikinci dizesinde, birinci dizede söylenenlerle ilgili       Birinci beytin ikinci dizesinde, birinci dizede söylenenlerle ilgili sözcüklerin ters bir sıra izlenmesiyle ya da karışık olarak bulunmasıyla sözcüklerin ters bir sıra izlenmesiyle ya da karışık olarak bulunmasıyla yapılan leff ü neşr'e ise yapılan leff ü neşr'e ise leff ü neşr-i gayr'i mürettebleff ü neşr-i gayr'i müretteb ya da ya da leff ü neşr'i leff ü neşr'i müşevveşmüşevveş (düzensiz leff ü neşr) denilir. Örnek: (düzensiz leff ü neşr) denilir. Örnek:

Yürürem hâsret-i Yürürem hâsret-i zülfzülf ü meh-rûlar ile ü meh-rûlar ile Gündüzin gussalar ile Gündüzin gussalar ile gicegice kaygular ile kaygular ile

Page 13: Divan Edebiyati

KinayeKinaye

Bir sözü aynı zamanda hem gerçek hem de mecazi anlamıyla kullanma Bir sözü aynı zamanda hem gerçek hem de mecazi anlamıyla kullanma sanatıdır. Sözün açık söylenmesinin hoş olmadığı durumlarda alay, şaka, sitem sanatıdır. Sözün açık söylenmesinin hoş olmadığı durumlarda alay, şaka, sitem amacıyla kullanılır. Bu kullanışta sözün geçek anlamından bir sonuç çıksa da amacıyla kullanılır. Bu kullanışta sözün geçek anlamından bir sonuç çıksa da geçerli olan mecazi anlamıdır. Örneğin geçerli olan mecazi anlamıdır. Örneğin Şeyhülislam YahyâŞeyhülislam Yahyâ’nın, "Dilber gelince ’nın, "Dilber gelince bezme yüzü güldü aşıkın" dizesinde bir kişinin gerçek yüzünün gülmesini bezme yüzü güldü aşıkın" dizesinde bir kişinin gerçek yüzünün gülmesini anlamaya bir engel yok. Ama asıl anlatılmak istenen aşığın çok sevinmiş anlamaya bir engel yok. Ama asıl anlatılmak istenen aşığın çok sevinmiş olmasıdır (mecazi anlam). olmasıdır (mecazi anlam).       Türkçe deyimlerin çoğu mecazi anlamlarıyla kullanıldığı için kinayedir.       Türkçe deyimlerin çoğu mecazi anlamlarıyla kullanıldığı için kinayedir. Kinayede sözün başka bir anlama gelmesi olasılığı yoksa bu türe Kinayede sözün başka bir anlama gelmesi olasılığı yoksa bu türe "kinaye-i "kinaye-i karibe"karibe" (yakın kinaye) denir. Eğer sözün anlamı gizleniyorsa kinaye (yakın kinaye) denir. Eğer sözün anlamı gizleniyorsa kinaye "kinaye-i "kinaye-i baide"baide" uzak kinaye) olarak adlandırılır. Nitelenen tek özelliği belirten kinayeye uzak kinaye) olarak adlandırılır. Nitelenen tek özelliği belirten kinayeye "kinaye-i müfrede""kinaye-i müfrede" (tek kinaye), birkaç özelliği birden belirten kinayeye de (tek kinaye), birkaç özelliği birden belirten kinayeye de "kinaye-i mürekkebe""kinaye-i mürekkebe" (birleşik kinaye) adı verilir. Örnek: (birleşik kinaye) adı verilir. Örnek:

Bulamadım dünyada gönüle mekan Bulamadım dünyada gönüle mekan Nerde bir gül bitse etrafı diken Nerde bir gül bitse etrafı diken SümmanîSümmanî

      Gül ve diken hem gerçek hem mecazi anlamlarıyla kullanılıyor. Ancak asıl       Gül ve diken hem gerçek hem mecazi anlamlarıyla kullanılıyor. Ancak asıl kastedilen mecazi anlamları. Şair hem birleşik kinaye hem uzak kinaye yapıyor. kastedilen mecazi anlamları. Şair hem birleşik kinaye hem uzak kinaye yapıyor.

Page 14: Divan Edebiyati

TarizTariz

Birini küçük düşürmek ya da biriyle alay etmek amacıyla söylenecek Birini küçük düşürmek ya da biriyle alay etmek amacıyla söylenecek sözü tam tersi bir sözle nükte yaparak anlatma sanatıdır. Tariz de gerçek sözü tam tersi bir sözle nükte yaparak anlatma sanatıdır. Tariz de gerçek ya da mecaz anlam yerine doğrudan zıt bir anlam kullanılması söz ya da mecaz anlam yerine doğrudan zıt bir anlam kullanılması söz konusudur. konusudur.

Teşhis-ü intakTeşhis-ü intak

Cansız varlıkları, ya da hayvanları kişiler gibi davrandırma, canlandırma, Cansız varlıkları, ya da hayvanları kişiler gibi davrandırma, canlandırma, konuşturma, onlara duygu ve hareket gibi nitelikler kazandırma sanatıdır. konuşturma, onlara duygu ve hareket gibi nitelikler kazandırma sanatıdır. İnsan dışındaki calı varlık ya da hayvanlara insan özelliği verilmesine İnsan dışındaki calı varlık ya da hayvanlara insan özelliği verilmesine teşhisteşhis, onların konuşturulmasına ise , onların konuşturulmasına ise intakintak denir. Teşhis ve intak daha denir. Teşhis ve intak daha çok fabllara kullanılır. Teşhise örnek:çok fabllara kullanılır. Teşhise örnek:

Mahmur uyanır gölgede binlerce ziyâlar Mahmur uyanır gölgede binlerce ziyâlar Çöller düşünür, gün düşünür, gölgeler ağlarÇöller düşünür, gün düşünür, gölgeler ağlar Emin Bülend Serdaroğlu Emin Bülend Serdaroğlu

      Şair, ışığı uyandırıyor, çöller ve günü düşündürüyor, gölgeleri       Şair, ışığı uyandırıyor, çöller ve günü düşündürüyor, gölgeleri ağlatıyor. Bunların hepsi insan özellikleri. Üst üste teşhis sanatı yapıyor. ağlatıyor. Bunların hepsi insan özellikleri. Üst üste teşhis sanatı yapıyor.

Page 15: Divan Edebiyati

DİVAN EDEBİYATINDA KONULARDİVAN EDEBİYATINDA KONULAR

Divan şiiri konu bakımından çok çeşitlidir. Genel Divan şiiri konu bakımından çok çeşitlidir. Genel tanımdan da anlaşılacağı gibi öncelikle din dışı ve dini tanımdan da anlaşılacağı gibi öncelikle din dışı ve dini şiir olmak üzere ikiye ayrılır. Din dışı şiirde başlıca şiir olmak üzere ikiye ayrılır. Din dışı şiirde başlıca türler şöyle sıralanabilir: Bahariye, cemreviye, dariye, türler şöyle sıralanabilir: Bahariye, cemreviye, dariye, fahriye, iydiye, medhiye, mersiye, gazavatname, fahriye, iydiye, medhiye, mersiye, gazavatname, sakiname, hamamname, sahilname, kıyafetname, sakiname, hamamname, sahilname, kıyafetname, surname, lugaz, muamma, hicviye, hezliyat, tarih surname, lugaz, muamma, hicviye, hezliyat, tarih düşürme ve şehrengiz. Dini-tasavvuf şiirinin türleri de düşürme ve şehrengiz. Dini-tasavvuf şiirinin türleri de şöyledir: Tevhid, münacat, na't, maktel-i Hüseyin, şöyledir: Tevhid, münacat, na't, maktel-i Hüseyin, miraciye, hilye, mevlid, kırk hadis, menkıbname. miraciye, hilye, mevlid, kırk hadis, menkıbname.       Din dışı düzyazı türleri: Tezkire, tarih,       Din dışı düzyazı türleri: Tezkire, tarih, seyahatname, siyasetname, münşeat, sefaretname. seyahatname, siyasetname, münşeat, sefaretname.       Dini-tasavvufi düz yazı türleri: Evliya tezkiresi,       Dini-tasavvufi düz yazı türleri: Evliya tezkiresi, kısas-ı enbiya, siyer. kısas-ı enbiya, siyer.       Divan hikayelerinde hem şiir hem düzyazı örnekleri       Divan hikayelerinde hem şiir hem düzyazı örnekleri kullanılır. Hikayeler dinsel ve destansaldır. Çift ya da kullanılır. Hikayeler dinsel ve destansaldır. Çift ya da tek kahramanlı aşk hikayeleri ve temsili hikayeler de tek kahramanlı aşk hikayeleri ve temsili hikayeler de çokça yazılmıştır.çokça yazılmıştır.

Page 16: Divan Edebiyati

DİVAN ŞİİRİNDE ARUZ ÖLÇÜSÜDİVAN ŞİİRİNDE ARUZ ÖLÇÜSÜ

Divan şiirinin ölçüsü "aruz"dur. Aruz’da açık ve kapalı heceler çeşitli Divan şiirinin ölçüsü "aruz"dur. Aruz’da açık ve kapalı heceler çeşitli kalıplarda, kendilerine özgü bir düzen içinde sıralanır. Şairler eserlerini kalıplarda, kendilerine özgü bir düzen içinde sıralanır. Şairler eserlerini yazarken seçtikleri kalıba mutlaka uymak zorundadır. Aruz, esas olarak yazarken seçtikleri kalıba mutlaka uymak zorundadır. Aruz, esas olarak hecelerin uzunluğu kısalığı temeline dayanan şiir ölçüsüdür. İlk kez Arap hecelerin uzunluğu kısalığı temeline dayanan şiir ölçüsüdür. İlk kez Arap dilcisi dilcisi İmam Halil bin Ahmedİmam Halil bin Ahmed tarafından kullanıldı. Türklerin İslamiyet’i tarafından kullanıldı. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra medrese kültürü ile yetişen şairlerin Farsça’yı kabul etmelerinden sonra medrese kültürü ile yetişen şairlerin Farsça’yı edebiyat dili olarak benimsemeleri, aruzun Türk edebiyatına da girmesini edebiyat dili olarak benimsemeleri, aruzun Türk edebiyatına da girmesini sağladı. sağladı.       Aruzda heceler uzun ve kısa olarak ikiye ayrılır. Uzun heceler çizgi (-),       Aruzda heceler uzun ve kısa olarak ikiye ayrılır. Uzun heceler çizgi (-), kısa heceler nokta (.) ile gösterilir. Uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde kısa heceler nokta (.) ile gösterilir. Uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde yan yana gelerek kalıpları oluşturur. Bu kalıplar yan yana geliş biçimlerine yan yana gelerek kalıpları oluşturur. Bu kalıplar yan yana geliş biçimlerine göre, fâilâtün, fâilün, mefâilün ve benzeri değişik adlarla anılır. Aruz göre, fâilâtün, fâilün, mefâilün ve benzeri değişik adlarla anılır. Aruz ölçüsüyle şiir yazmak için sözcükleri bu kalıplara uydurmak gerekir. Aruzda ölçüsüyle şiir yazmak için sözcükleri bu kalıplara uydurmak gerekir. Aruzda sözcükleri ses özelliklerini bozmadan kullanmak her zaman olanaklı değildir. sözcükleri ses özelliklerini bozmadan kullanmak her zaman olanaklı değildir. Bu yüzden heceleri kimi zaman uzun, kimi zaman da kısa okumak gerekir. Bu yüzden heceleri kimi zaman uzun, kimi zaman da kısa okumak gerekir. Sık rastlanan bu iki duruma Sık rastlanan bu iki duruma imaleimale (uzun okuma) ve (uzun okuma) ve zihafzihaf (kısa okuma) adı (kısa okuma) adı verilir. Zihaf, aruzda kusur sayılır. verilir. Zihaf, aruzda kusur sayılır.       Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki gibi duraklar yoktur. Dizelerdeki hece       Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki gibi duraklar yoktur. Dizelerdeki hece sayıları eşit olmayabilir. Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul sayıları eşit olmayabilir. Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul edilir. Aruzda bir sözcük sessiz biter, ondan sonra gelen sözcük sesli harfle edilir. Aruzda bir sözcük sessiz biter, ondan sonra gelen sözcük sesli harfle başlarsa, bu sesli harf birinci sözcüğün sonundaki sessiz harfi kendisine başlarsa, bu sesli harf birinci sözcüğün sonundaki sessiz harfi kendisine çeker. Böylece birinci sözcüğün sonundaki sesiz harfle biten uzun hece kısa çeker. Böylece birinci sözcüğün sonundaki sesiz harfle biten uzun hece kısa hece durumuna gelir. Bu duruma da hece durumuna gelir. Bu duruma da vaslvasl yani yani ulama ulama denir. denir.

Page 17: Divan Edebiyati

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİDİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

a. Biçimlerine görea. Biçimlerine göre

Divan şiiri, nazım biçimleri bakımından zengindir. Divan şiiri, nazım biçimleri bakımından zengindir. Nazım biçimleri beyit ve bend temeline dayanır. Beyit Nazım biçimleri beyit ve bend temeline dayanır. Beyit temeline dayananlar "aynı" ve "ayrı" uyaklı (kafiyeli) temeline dayananlar "aynı" ve "ayrı" uyaklı (kafiyeli) olmak üzere ikiye ayrılır. Aynı uyaklıların başlıcaları olmak üzere ikiye ayrılır. Aynı uyaklıların başlıcaları "gazel", "kaside" ve "müstezat"tır. Ayrı uyaklı tek "gazel", "kaside" ve "müstezat"tır. Ayrı uyaklı tek nazım biçimi ise "mesnevi". nazım biçimi ise "mesnevi".       Bend’lerden oluşan nazım biçimleri de tek bendli       Bend’lerden oluşan nazım biçimleri de tek bendli ve çok bendli olarak ikiye ayrılır. Tek bendliler "rubai" ve çok bendli olarak ikiye ayrılır. Tek bendliler "rubai" ve "tuyuğ", çok bendliler ise "musammat" ana başlığı ve "tuyuğ", çok bendliler ise "musammat" ana başlığı altında toplanan "murabba", "şarkı", "muhammes", altında toplanan "murabba", "şarkı", "muhammes", "tahmis", "tardiye", "tasdir", "müseddes", "tesdis", "tahmis", "tardiye", "tasdir", "müseddes", "tesdis", "müsebba", "tesbi", "müsemmen", "tesmin", "muaşşer", "müsebba", "tesbi", "müsemmen", "tesmin", "muaşşer", "taşir", "terkib-i bend", "terci-i bend"dir. Bunun dışında "taşir", "terkib-i bend", "terci-i bend"dir. Bunun dışında "müfred" (tek beyit) ve "azade" de (tek mısra) "müfred" (tek beyit) ve "azade" de (tek mısra) anılabilir. anılabilir.

Page 18: Divan Edebiyati

Uyak (kafiye)

Şiirde dize sonlarındaki ses benzerliğidir. Türk halk şiirinde ayak olarak adlandırılır. Uyakta ses açısından benzeşen sözcüklerin anlam bakımından farklı olmaları gerekir. Şiirde ses benzerliği yoluyla uyum sağlamak ve genellikle okuru etkilemek amacıyla kullanılan uyak, sözlü edebiyat ürünlerinde hatırlamayı ve ezberi kolaylaştıran bir öğedir.       Ses benzerliğinin niteliğine göre uyaklar çeşitli türlere ayrılır. Yalnızca bir ünsüzün (sessiz) benzeştiği uyaklara "yarım uyak" denir. En az bir hecedeki ünlü (sesli) ve ünsüzün benzediği uyaklara "tam uyak" ya da "yalın uyak" adı verilir. Birden fazla hece arasındaki ses benzerliği ise "zengin uyak"tır. Yazılış ve söylenişleri aynı olduğu halde, anlamları farklı olan sesiz sözcüklerle ya da bu sözcüklerin yan yana gelmesiyle yaratılan ses karmaşası sonucu ortaya çıkan benzerliğe "cinaslı uyak" denir. Uyak, divan edebiyatında aruz kadar büyük önem taşır. Divan şiirini belirleyen temel ilkelerden biri uyak düzenidir.

Page 19: Divan Edebiyati

Beyit

Şiirde sonları uyaklı, iki dizeden oluşan, kendi içinde bağımsız bir yapısı ve anlam bütünlüğü bulunan birimdir. Bir beytin her dizesi kendi içinde bir bütün olabildiği gibi, birinci dizedeki anlam ikinci dizede de sürebilir. Beyit uzun şiirlerde anlatım birimi olarak sık kullanılır. Güçlü ve özlü söyleyişlere uygun olduğu için bağımsız tek bir şiir olarak da yazılabilir. Ya da başka şiir biçimlerinin bir parçası olarak ele alınabilir. Divan edebiyatı beyit temeline dayalıdır.       Divan edebiyatında, bir beyitteki iki dize kendi içinde iki parçaya ayrılır. Birinci dizenin ilk parçasına sadr, son parçasına aruz ya da harb denir. İkinci dizenin ilk parçası ibtida, son parçası acz ya da darb'dir. Sadr ile aruz, ibtida ile acz arasında kalan bölüm haşv olarak isimlendirilir. Uyaklı bir beyite "beyt-i musarra", uyaksız olanlara "ferd" ya da "müfred" denir. Divanlarda müfredler müfredat adıyla ayrı bir bölümde toplanır. Uyaklı beyitlerin olduğu bölüme de "metali" denir. Örnek beyit:

Biz bülbül-i muhrik-dem-i şevkâ-yı firaakız Âteş kesilür geçse sabâ gül-şenimizden Selimî (Padişah 2’nci Selim)

Page 20: Divan Edebiyati

Mısra (dize)

Manzum edebiyat yapıtlarının her bir satırına verilen isimdir. Bir ölçüye uygun olarak söylenmiş beytin yarısına da mısra denir. En küçük anlamlı nazım birimi olan mısra, bir şiirin parçası olabileceği gibi, bağımsız bir bütün de olabilir. Yani tek mısralık şiirler de olabilir. Divan edebiyatında kendi içinde bir bütün oluşturan mısralara mısra-i azade (bağımsız mısra) adı verilir. Ayrıca bir beyitin birbirinin anlamlarını tamamlayan ya da aralarındaki anlam bağı kesin olmayan mısralarına da aynı isim verilir. Yetkinliği, sağlam yapısı, özlü ve çarpıcı anlatımıyla dikkat çeken, her zaman kolayca anımsanabilen, dilden dile dolaşan mısralara "mısra-i berceste" ya da şah-mısra denir.

Page 21: Divan Edebiyati

Bend (kıta)

Şiirde iki ya da daha çok mısradan oluşan birimdir. Şiirin içeriği ve biçimine göre düzenlenir. Kıtanın yapısını şiirin ölçüsü, uyak düzeni ve mısra sayısı belirler. İki beyitlik kıtalara divan şiirinde rubai, halk şiirinde dörtlük denir. Bu tür kıtaların uyak (kafiye düzeni) birinci ve üçüncü mısraları serbest, ikinci ve dördüncü mısraları kafiyelidir (yani ab cb şeklinde.) Bazen birinci ve üçüncü mısralar kendi aralarında, ikinci ve dördüncü mısralar da kendi aralarında uyaklı (yani ab ab) şeklinde de olabilir. Birinci, ikinci ve dördüncü mısraları kafiyeli (yani aaba şeklinde) olan kıtalara nazım denir. Murabba, muhammes, şarkı gibi nazım biçimlerinin her bendi parça anlamında kıta diye adlandırılır.       Divan şiirinde kıta mahlassız (imzasız) şiirdir ve mısraları arasında anlam bütünlüğü vardır. Bir düşünceyi, hikmeti, nükteyi, yergiyi, övgüyü, yaşam anlayışını konu edinebilir. Beyit sayısı ikiden fazla olan kıtalara "kıta-i kebire" denir. Divanlar düzenlenirken kıtalara en sonda bağımsız şiirler olar yer verilir. Bu bölüme de "mukattaat" denir.

Page 22: Divan Edebiyati

KasideKaside

Daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Kaside Daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Kaside şairlerine şairlerine kaside-gükaside-gü (kaside söyleyen), (kaside söyleyen), kaside-serakaside-sera ya da ya da kaside-perdazkaside-perdaz (kaside yazan) denir. Kaside 6 bölümden oluşur: (kaside yazan) denir. Kaside 6 bölümden oluşur:       Birinci bölüm 15-20 beyitliktir. Bu ilk bölüme, aşıkane duygular yer       Birinci bölüm 15-20 beyitliktir. Bu ilk bölüme, aşıkane duygular yer alıyorsa alıyorsa "nesib""nesib", bahar, doğa, bayram gibi konulara değiniliyorsa , bahar, doğa, bayram gibi konulara değiniliyorsa "teşbib""teşbib" adı verilir. adı verilir.       İkinci bölüm       İkinci bölüm girizgahgirizgah ya da girizdir. Genellikle tek beyitten oluşur ve ya da girizdir. Genellikle tek beyitten oluşur ve burada şair burada şair medhiyeyemedhiyeye (övgüye) geçeceğini bildirir. Girizgah konuya uygun (övgüye) geçeceğini bildirir. Girizgah konuya uygun ve nükteli olmalıdır. ve nükteli olmalıdır.       Üçüncü bölüm medhiyedir. Bu bölümde asıl konu anlatılır. Beyit sayısı       Üçüncü bölüm medhiyedir. Bu bölümde asıl konu anlatılır. Beyit sayısı konuya ve şaire göre değişen medhiye bölümü kasidenin en sanatlı beyitlerini konuya ve şaire göre değişen medhiye bölümü kasidenin en sanatlı beyitlerini içerir. içerir.       Kasidenin dördüncü bölümü       Kasidenin dördüncü bölümü tegazzüldürtegazzüldür. Tegazzül, 5-12 beyit arasında . Tegazzül, 5-12 beyit arasında değişir. Kasidenin başında ya da sonunda yer alabilir. Bu bölüm her kasidede değişir. Kasidenin başında ya da sonunda yer alabilir. Bu bölüm her kasidede bulunmayabilir. bulunmayabilir.       Beşinci bölüm       Beşinci bölüm fahriyedirfahriyedir. Şair bu bölümde de kendisini över. . Şair bu bölümde de kendisini över.       Kasidenin son bölümü       Kasidenin son bölümü duadırduadır. Bu bölümde önceki beyitlerde övgüsü . Bu bölümde önceki beyitlerde övgüsü yapılan kişi için dua edilir. yapılan kişi için dua edilir.       Kasideler, nesib bölümünde ele alınan konuya göre göre       Kasideler, nesib bölümünde ele alınan konuya göre göre kaside-i kaside-i bahariyye, kaside-i ramazaniyye, kaside-i hammamiyyebahariyye, kaside-i ramazaniyye, kaside-i hammamiyye olarak olarak adlandırılır. Uyaklarına göre r harfi ile bitiyorsa adlandırılır. Uyaklarına göre r harfi ile bitiyorsa kaside-i raiyyekaside-i raiyye, l harfiyle , l harfiyle bitiyorsa bitiyorsa kaside-i lamiyyekaside-i lamiyye, m harfiyle bitiyorsa , m harfiyle bitiyorsa kaside-i mimiyyekaside-i mimiyye diye diye anlandırılır. Rediflerine göre de, tevhid, münacaat, methiye diye bölümlenir. anlandırılır. Rediflerine göre de, tevhid, münacaat, methiye diye bölümlenir. Kasidenin en güzel beyiti Kasidenin en güzel beyiti "beyt-ül kaside""beyt-ül kaside"dir. Şairin adının geçtiği beyite ise dir. Şairin adının geçtiği beyite ise "tac beyit""tac beyit" denir. denir. ÖRNEK KASİDE: ÖRNEK KASİDE: KASİDE-İ BAHÂRRİYE-KASİDEİ RÂ’İYYE (Bâkî)KASİDE-İ BAHÂRRİYE-KASİDEİ RÂ’İYYE (Bâkî)

Page 23: Divan Edebiyati

Gazel

Divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegaüzzül adı verilen bir bölümü iken sonra ayrı bir biçim halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı 5-15 arasında değişir. Daha fazla beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir. Gazelin ilk beyti "matla", son beyti ise "makta" adını alır.       Matla beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır (musarra). Sonraki beyitlerin ilk dizeleri serbest ikinci dizeleri ilk beyitle uyaklı olur. Birden fazla mussarra beytin bulunduğu gazel "zü'l-metali", her beyti musarra olan gazel ise "müselsel" gazel adıyla bilinir. İlk beyitten sonraki beyte "hüsn-i matla" (ilk beyitten güzel olması gerekir), son beyitten öncekine "hüsn-i makta" (son beyitten güzel olmalı gerekir) denir.       Gazelin en güzel beyti ise "beytü'l-gazel" ya da "şah beyit" adıyla anılır. Bunun yeri ya da sırası önemli değildir. Bazı gazellerin matlasını oluşturan dizelerden birinci ya da ikincisinin matlasının ikinci dizesi olarak yenilenmesine "redd'i-matla" denir. Şair mahlasını (şairin takma adı, ya da tanındığı ad) maktada ya da "hüsn-i" maktada söyler. Bu durumda beyit ikinci bir adla "mahlas beyti" ya da "mahlashane" olarak anılır. Şairin mahlasını tevriyeli kullanmasına "hüsn-i tahallüs" denir.       Dize ortalarında uyak bulunan gazele musammat, sonu getirilmemiş ya da beyit sayısı 5’in altında bulunan gazellere de "natamam" gazel denir. Başka şairlerin birkaç dize ekleyerek bend biçimine dönüştürdüğü gazellere "tahmis", "terbi" adı verilir. Bütün beyitlerinde aynı düşüncenin ele alındığı gazeller "yekahenk gazel", her beyti öncekinden ustalıklı biçimde söylenmiş gazeller de "yekavaz gazel" olarak adlandırılır.       Gazeller konularına göre de çeşitli isimlerle tanımlanır. Aşka ilişkin acı, mutluluk gibi içli duyguların dile getirildiği gazeller "aşıkane", içki, yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma gibi konularda yazılanlara "rindane" denir. Aşıkane gazellere en iyi örnek Fuzûlî’nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek ise Bâkî’nin gazelleridir. Kadınları ve ten zevklerini konu edinen gazeller ise, örneğin Nedîm’in gazelleri, "şuhane", öğretici nitelikli gazellere, örneğin Nâbî’nin gazelleri, "hakimane gazel" denir.       Gazeller eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de vardır. Gazelleri makamla okuyan kişilere "gazelhan", gazel yazan usta şairlere ise "gazelsera" adı verilir. ÖRNEK GAZEL (Fuzûlî)

      Gazel, Türk müziğinde ise şiirin bir hanende tarafından doğaçtan seslendirilmesidir. Sesle taksim olarak da bilinir.

Page 24: Divan Edebiyati

Rubai

Kendine özgü bir ölçüsü olan 4 dizelik (mısralık) nazım birimidir. Rubailerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dize serbesttir. İki beyitlik kıtalar biçiminde yazılmış rubailer de vardır. Her dizesi birbiriyle uyaklı rubailere "rubai-i musarra" ya da "terane" adı verilir. Rubainin aruzun hezec bahrinden 24 kalıbı bulunur. Bunlardan mef'ûlü birimiyle başlayan 12 kalıba "ahreb", mef'ûlün birimiyle başlayan öbür 12 kalıba da "ahrem" denir. Kalıpların sonu "faül" ya da "fa" birimiyle biter.       Rubainin her dizesi ayrı bir ölçüde olabildiği gibi, dört dizesi de aynı ölçüde olabilir. Türk divan şiirinde daha çok ahreb kalıbına rastlanır. Rubailer genellikle mahlassız şiirlerdir. Ve divan şairlerinin divanlarının sonunda rubaiyyat başlığı altında sıralanırlar. Bu türün tartışmasız en büyük şairi Ömer Hayyam’dır.       Türk edebiyatında Mevlana’nın Farsça yazdığı felsefi rubiler bu türün hızla yayılmasına neden oldu. Kara Fazlî, Fuzûlî 16. yüzyılda bu türün en usta örneklerini verdiler. Divan edebiyatında 17. yüzyıl rubainin altın çağı oldu. Azamizade Haletî, yazdığı bin kadar rubai ile en büyük Osmanlı rubai şairi olarak tanındı. Cumhuriyet döneminin en büyük rubai ustası ise Yahya Kemal Beyatlı’dır. ÖRNEK RUBAİ (Kadı Burhâneddin)

Page 25: Divan Edebiyati

Musammat

Ayrı bir nazım biçimi olmamakla birlikte gazeil ve bazı kasidelere uygulanan bir tekniktir, Bendlerden kurulu nazım biçimlerine (murabba, muhammes, müseddes, müsebba, müsemmem, mütessa, muaşşer, terbi, tahmis, taşdir, tesdis, tesbi, tesmin, tes-i, taşir, terkib-i bend ve terci-i bend) verilen genel addır. İlk bende geçen dize ya da beyitlerin, öbür bendlerin sonunda aynen yinelenmesiyle düzenlenen musammatlara mütekerrir musammat denir. İlk benddeki dize ya da beyitlerin, öbür öbür bendlerin sonundaki dize ve beyitlerle yalnızca uyak bakımından uyuşması durumunda musammat müzdevic musammat adını alır. ÖRNEK MUSAMMAT (Nâilî'nin tahmisi)

Page 26: Divan Edebiyati

Terci-i bend / terkib-i bend

Uyakları gazel biçiminde düzenlenmiş "hane" adı verilen 5-10 beyitlik şiir parçalarının (genellikle 5-12 hane) "vasıta" denen ve sürekli yinelenen bir beyit ile birbirine bağlanmasından oluşan nazım biçimidir. Vasıta beyitinin her hanenin sonunda değişmesi durumunda şiir terkib-i bend olur. ÖRNEK TERKİB-İ BEND (Bâkî)

Müsemmem

Sekiz dizeden oluşan bendler halinde yazılmış musammatlardır. Az kullanılmıştır. Divan edebiyatında en bilineni Şeyh Galib'in Esrâr Dede'nin ölümü üzerine yazdığı mersiyedir. ÖRNEK MÜSEMMEM

Tuyuğ

Halk edebiyatındaki mani türüne benzer tarzda yazılmış musammatlardır. Tuyuk da denir. Çoğunlukla her beytinin birinci ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklıdır. Sadece Türklere özgüdür. Aruzun sadece fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılması nedeniyle rubai'den ayrılır. Bazen dört mısra birbiriyle kafiyeli olabilir. ÖRNEK TUYUĞ Nesîmî

Page 27: Divan Edebiyati

Tahmis

Bir gazelin her iki dizesinin başına aynı ölçüde üç dize ekleyerek oluşturulan nazım biçimidir. Tahmis genellikle başka bir şairin gazeline yapılırsa da, kendi gazellerinden tahmis oluşturan şairler de vardır. Başarılı bir tahmis'te asıl beyit ile eklenen dizeler anlam bakımından kaynaşmış olmalıdır. Başa eklenen üçer mısra gazelin matlası ile aynı kafiyede olur. Diğer beyitlere eklenen üçer mısra ise o beyitlerin ilk mısraları ile kafiyelidir. ÖRNEK TAHMİS Naîlî

Tardiye

Beş dizelik bentlerden oluşan musammat türüdür. ÖRNEK tardiye Şeyh Galib

Taşdir

Tahmisin değişik bir şeklidir. Tahmiste bir başka şairin gazelinin her beytinin başına üç dize eklenirken, taşirde her beytin iki mısrasının arasına üç mısra eklenir. Taşdire "mutarraf tahmis" de denir.

Page 28: Divan Edebiyati

Tesdis

Terbî ve tahmise benzer. Ancak başka bir şairin yazdığı bir gazelin her beytinin üzerine dört dize daha ekleyerek altılı beyitler haline getirilmesiyle oluşur. Tesdis tek bir beyite de uygulanabilir. Divan edebiyatında çok az kullanılmıştır. Tahmis türünde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır.

Tesbi

Bir başka şairin bir gazelin her beytinin matlasına 5 dize daha eklenerek yedili beyitler haline getirilmesiyle kurulur. Tahmis ve tesdis türünde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır. Tesbi de eklenen dizelerin kafiyesi, mevcut dizelerle aynıdır.

Taşir

İkili dizelerler yazılmış bir gazelin her beytine 8 dize daha ekleyerek 10'lu beyitler haline getirilmiş gazel türüdür. Tahmis ve tesdis türlerinde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır.ÖRNEK Taşir Taşlıcalı Yahyâ Bey

Page 29: Divan Edebiyati

Tezmin

İkili dizelerler yazılmış bir gazelin her beytine 6 dize daha ekleyerek 8’li beyitler haline getirilmesidir. Tahmis ve tesdis türlerinde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır.

Muaşşer

Aynı ölçüde onar dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. İlk bendin on dizesi birbirleriyle, sonraki bendlerin ise ilk iki dizesi ilk bend ile uyaklıdır. İlk beytin son bendinin her bendin sonunda aynen yinelendiği muaşşerlere "mütekerrir muaşşer" denir. Bendlerin son beytinin ilk bendin uyağına uygun olarak her bendde değişmesiyle yazılan muaşşerler ise "müzdeviç muaşşer" adıyla tanımlanır.

Muhammes

Aynı ölçüdeki beşer dizelik bendlerden oluşa nazım biçimi. İlk bendin 5 dizesi birbirleriyle, sonraki bendlerin son bir ya da iki dizesi ilk bend ile uyaklıdır. Son bir ya da iki dize, her bendin sonunda aynen tekrarlanıyorsa bu muhammese "mütekerrir muhammes", bu dizelerin ilk bend ile yalnızca uyak yönünden uyuştuğu muhammeslere ise "müzdeviç muhammes" adı verilir. Bend sayısı 4-8 arasında değişir. Muhammeslerde çoğunlukla felsefi düşünceler, tasavvuf konuları ele alınır.

Page 30: Divan Edebiyati

MurabbaMurabba

Aynı ölçüde dörder dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. Aynı ölçüde dörder dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. Murabbalarda ilk bendin dört dizesi birbirleriyle, sonraki bendlerin son Murabbalarda ilk bendin dört dizesi birbirleriyle, sonraki bendlerin son dizesi ilk bendle uyaklıdır. Son dizenin her bendin sonunda aynen dizesi ilk bendle uyaklıdır. Son dizenin her bendin sonunda aynen yinelendiği murabbalara yinelendiği murabbalara "mütekerrir murabba""mütekerrir murabba" denir. Her bendin denir. Her bendin son dizesi ilk bendle yalnızca uyak açısından benzeşiyorsa murabba son dizesi ilk bendle yalnızca uyak açısından benzeşiyorsa murabba "müzdeviç murabba""müzdeviç murabba" diye tanımlanır. Murabbaların uzunlukları 4-8 diye tanımlanır. Murabbaların uzunlukları 4-8 bend arasında değişir. Konuları çoğunlukla dinsel ve didaktiktir. Övgü, bend arasında değişir. Konuları çoğunlukla dinsel ve didaktiktir. Övgü, yergi, manzum, mektup, mersiye gibi türlerde yazılmışlardır. yergi, manzum, mektup, mersiye gibi türlerde yazılmışlardır. Murabbalarda her vezin kalıbı kullanılabilir. Halk edebiyatımızdaki Murabbalarda her vezin kalıbı kullanılabilir. Halk edebiyatımızdaki koşmalara benzerler. koşmalara benzerler.

MüseddesMüseddes

Aynı ölçüde altışar dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. İlk Aynı ölçüde altışar dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. İlk bendin bütün dizeleri birbirleriyle, sonraki bendlerin bir ya da iki dizesi bendin bütün dizeleri birbirleriyle, sonraki bendlerin bir ya da iki dizesi ilk bend ile uyaklıdır. İlk bendin son ya da son iki dizesi her bendin ilk bend ile uyaklıdır. İlk bendin son ya da son iki dizesi her bendin sonunda yinelenirse sonunda yinelenirse "mütekerrir müseddes""mütekerrir müseddes", sonraki bendler ile ilk , sonraki bendler ile ilk bend yalnızca uyak yönünden benziyorsa bend yalnızca uyak yönünden benziyorsa "müzdeviç müseddes""müzdeviç müseddes" adını alır. Müseddeslerin uzunluğu 5-8 bend arasında değişir. adını alır. Müseddeslerin uzunluğu 5-8 bend arasında değişir. Konuları tasavvuf ve felsefedir. Konuları tasavvuf ve felsefedir.

Page 31: Divan Edebiyati

• MüstezatMüstezat

• Arapça ziyade sözcüğünden gelir. Bir gazelin her dizesine bir kısa Arapça ziyade sözcüğünden gelir. Bir gazelin her dizesine bir kısa dize ekleyerek oluşturulan şiir biçimidir. Çoğunlukla aruzun dize ekleyerek oluşturulan şiir biçimidir. Çoğunlukla aruzun "mef’ulü/ mefailü/ mefailü/ feulün kalıbı kullanılarak yazılırlar. Her "mef’ulü/ mefailü/ mefailü/ feulün kalıbı kullanılarak yazılırlar. Her dizeden sonra bu kalıbın ilk ve son birimleri olan mef’ulü/ feûlün dizeden sonra bu kalıbın ilk ve son birimleri olan mef’ulü/ feûlün kalıbına uygun bir kısa dize söylenir. Eklenen bu kısa dizeye kalıbına uygun bir kısa dize söylenir. Eklenen bu kısa dizeye ziyadeziyade denir. Ziyadeler dizeden sayılmadığı için iki uzun iki kısa dizeden denir. Ziyadeler dizeden sayılmadığı için iki uzun iki kısa dizeden oluşan 4 dize bir beyit sayılır. Kısa dizeler okunsa da okunmasa da oluşan 4 dize bir beyit sayılır. Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir bütün oluşturur. Ziyadesi bir satırdan fazla olan beytin anlamı bir bütün oluşturur. Ziyadesi bir satırdan fazla olan müstezatlar da vardır. Tez ziyadeli müstezatlara "sade" çitf ziyadeli müstezatlar da vardır. Tez ziyadeli müstezatlara "sade" çitf ziyadeli olanlara ise "çift" adı verilir. olanlara ise "çift" adı verilir. ÖRNEK MÜSTEZAT NedîmÖRNEK MÜSTEZAT Nedîm

ŞarkıŞarkı

• Divan şiirinde bestelenmeye uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve Divan şiirinde bestelenmeye uygun ölçü kalıpları ile yazılan ve çoğunlukla 4 dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. çoğunlukla 4 dizelik bendlerden oluşan nazım biçimidir. Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir. Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir. Üçüncü dizeye meyanmeyan adı adı verilir. Ve bu dizenin anlam bakımından daha özlü olmasına dikkat verilir. Ve bu dizenin anlam bakımından daha özlü olmasına dikkat edilir. Dördüncü dizeye ise edilir. Dördüncü dizeye ise nakaratnakarat denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki, denir. Aşk, sevgili, ayrılık, içki, eğlence gibi konularda yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı eğlence gibi konularda yazılır. Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naîlî-i KadîmNaîlî-i Kadîm’dir. 28 şarkısıyla ’dir. 28 şarkısıyla NedîmNedîm de bu türün en güzel de bu türün en güzel örneklerini vermiştir. örneklerini vermiştir. ÖRNEK ŞARKI Nâîl-i KadîmÖRNEK ŞARKI Nâîl-i Kadîm

Page 32: Divan Edebiyati

b. Konularına göre nazım-nesir türlerib. Konularına göre nazım-nesir türleri

Din dışı şiir türleriDin dışı şiir türleri

BahariyeBahariye

Baharın gelişini, doğadaki değişimleri, çiçeklerin açmasını, kelebeklerin uçmasını Baharın gelişini, doğadaki değişimleri, çiçeklerin açmasını, kelebeklerin uçmasını konu edinen kasidelerdir. Dönemlerindeki büyük kişilere sunulup ödüllendirilmek konu edinen kasidelerdir. Dönemlerindeki büyük kişilere sunulup ödüllendirilmek için yazılırlar. Hemen her divanda bir bahariye bulunması geleneği vardır. Hemen için yazılırlar. Hemen her divanda bir bahariye bulunması geleneği vardır. Hemen her divan şairinin de bir bahariyesi vardır. her divan şairinin de bir bahariyesi vardır.

CemreviyeCemreviye

Divan şairlerinin cemre düşmesi nedeniyle dönemlerindeki büyük kişilere sunmak Divan şairlerinin cemre düşmesi nedeniyle dönemlerindeki büyük kişilere sunmak için kaleme aldıkları kaside türüdür. Örneklerine az rastlanır. Cemrenin bahar için kaleme aldıkları kaside türüdür. Örneklerine az rastlanır. Cemrenin bahar müjdecisi olması nedeniyle bir bahariye niteliği de taşır. Cemreviyelere genellikle müjdecisi olması nedeniyle bir bahariye niteliği de taşır. Cemreviyelere genellikle teşbib ile başlanır. Kasidenin diğer bölümlerinde bir değişiklik yapılmaz. teşbib ile başlanır. Kasidenin diğer bölümlerinde bir değişiklik yapılmaz.

FahriyeFahriye

Divan şairlerinin kendilerini ya da bir başka şair ya da kişiyi övdükleri şiirlerdir. Divan şairlerinin kendilerini ya da bir başka şair ya da kişiyi övdükleri şiirlerdir. Genellikle kaside türünde yazılırlar. Fahriye aynı zamanda kasidelerde şairlerin Genellikle kaside türünde yazılırlar. Fahriye aynı zamanda kasidelerde şairlerin kendileriini övdükleri beyitlerin bulunduğu beşinci bölüme verilen isimdir. kendileriini övdükleri beyitlerin bulunduğu beşinci bölüme verilen isimdir.

Page 33: Divan Edebiyati

MersiyeMersiye

Bir ölünün ardından duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak, ölen kişiyi övmek Bir ölünün ardından duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak, ölen kişiyi övmek amacıyla kalema alınan düzyazı ya da şiirdir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde amacıyla kalema alınan düzyazı ya da şiirdir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de mersiye okuyan kişiye de mersiyehanmersiyehan denir. Lirik bir anlatımın egemen olduğu denir. Lirik bir anlatımın egemen olduğu manzum mersiyeler genellikle terkib-i bend biçiminde yazılır. Ayrıca kaside ve manzum mersiyeler genellikle terkib-i bend biçiminde yazılır. Ayrıca kaside ve terci-i bend biçiminde yazılmış manzum mersiyeler de vardır. terci-i bend biçiminde yazılmış manzum mersiyeler de vardır. Yahyâ Bey, Sami Yahyâ Bey, Sami Fünûnî, Rahmî, Fazlî, Nisîyi, MüdâmiFünûnî, Rahmî, Fazlî, Nisîyi, Müdâmi ’nin, ’nin, Kanuni Sultan SüleymanKanuni Sultan Süleyman’ın oğlu ’ın oğlu Şehzade MustafaŞehzade Mustafa için yazdıkları mersiyeler gibi. Ayrıca savaşlarda kaybedilen için yazdıkları mersiyeler gibi. Ayrıca savaşlarda kaybedilen yerler için yazılan mersiyelere yerler için yazılan mersiyelere "vatan mersiyesi""vatan mersiyesi" denir. Hayvanların ölümü için denir. Hayvanların ölümü için yazılmış mersiyeler de vardır. yazılmış mersiyeler de vardır. ÖRNEK MERSİYE Şeyh GalibÖRNEK MERSİYE Şeyh Galib

MedhiyeMedhiye

Bir kimseyi övmek için genellikle kaside biçiminde yazılan şiir ya da düzyazıdır. Bir kimseyi övmek için genellikle kaside biçiminde yazılan şiir ya da düzyazıdır. Az olmakla birlikte gazel, mesnevi, musammad gibi nazım biçimlerinde mediyeler Az olmakla birlikte gazel, mesnevi, musammad gibi nazım biçimlerinde mediyeler de vardır. Padişah, vezir, şeyhülislam gibi devlet ileri gelenleri ya da halifelerle, de vardır. Padişah, vezir, şeyhülislam gibi devlet ileri gelenleri ya da halifelerle, başka din ve tarikat büyükleri için yazılmışlardır. Bu türün en güzel örneğini başka din ve tarikat büyükleri için yazılmışlardır. Bu türün en güzel örneğini Nef’îNef’î vermiştir. vermiştir. ÖRNEK MEDHİYE Nef'îÖRNEK MEDHİYE Nef'î

Page 34: Divan Edebiyati

GazavatnameGazavatname

GazanameGazaname olarak da bilinir. Ordunun akınlarını, savaşları, olarak da bilinir. Ordunun akınlarını, savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatılan düz yazı ya da şiir biçimindeki kahramanlıkları, zaferleri anlatılan düz yazı ya da şiir biçimindeki edebi türdür. Arap edebiyatında "magazi" diye bilinir. Türk edebi türdür. Arap edebiyatında "magazi" diye bilinir. Türk edebiyatında ilk gazavatname örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya edebiyatında ilk gazavatname örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya başlanmıştır. başlanmıştır. KâşîfiKâşîfi’nin ’nin Gazaname-i RumGazaname-i Rum’u bu türün örnekleri ’u bu türün örnekleri arasındadır. arasındadır.

SahilnameSahilname

Divan şairlerinin İstanbul kıyıları ile buralardaki yerleşim yerlerini, Divan şairlerinin İstanbul kıyıları ile buralardaki yerleşim yerlerini, yaşayış biçimlerini anlattıkları şiirlerinin genel adıdır. Örneklerine az yaşayış biçimlerini anlattıkları şiirlerinin genel adıdır. Örneklerine az rastlanır. Genellikle mesnevi biçiminde yazılmışlardır. rastlanır. Genellikle mesnevi biçiminde yazılmışlardır.

SâkinameSâkiname

Divan edebiyatında gerçek ya da mecaz anlamıyla içki ve içki Divan edebiyatında gerçek ya da mecaz anlamıyla içki ve içki alemlerinin övülerek anlatıldığı şiir türü. Mesnevilerin bölüm alemlerinin övülerek anlatıldığı şiir türü. Mesnevilerin bölüm sonlarında bazen sakiname başlığıyla iki beyitlik küçük parçalar olarak sonlarında bazen sakiname başlığıyla iki beyitlik küçük parçalar olarak yer alır. Türk edebiyatında 17. yüzyılda büyük gelişme gösteren yer alır. Türk edebiyatında 17. yüzyılda büyük gelişme gösteren sakinamelerin ilk örneğini sakinamelerin ilk örneğini İşretnameİşretname adlı yapıtıyla adlı yapıtıyla RevânîRevânî vermiştir. vermiştir.

Page 35: Divan Edebiyati

KıyafetnameKıyafetname

İnsanların fiziksel görünümlerini esas alarak karakterlerini açıklamaya çalışan İnsanların fiziksel görünümlerini esas alarak karakterlerini açıklamaya çalışan eselerdir. Bu türün kıyafet bilimiyle uğraşanlarına eselerdir. Bu türün kıyafet bilimiyle uğraşanlarına "kayif""kayif" ya da ya da "kıyafetşinas""kıyafetşinas" adı verilir. Divan edebiyatında kıyafetnamenin ilk örneği adı verilir. Divan edebiyatında kıyafetnamenin ilk örneği Hamdullah HamdiHamdullah Hamdi’nin ’nin ünlü ünlü KıyafetnameKıyafetname adlı eseridir. Bu eserde renk, boy, yanak, saç, çene, sakal, adlı eseridir. Bu eserde renk, boy, yanak, saç, çene, sakal, parmak gibi 26 başlık altında karakter tahlilleri yer alır. parmak gibi 26 başlık altında karakter tahlilleri yer alır. NesîmiNesîmi’nin ’nin Kıyafet-ül Kıyafet-ül FiraseFirase’si de önemli bir örnektir. ’si de önemli bir örnektir.

SurnameSurname

Şehzadelerin sünnet, kadın sultanların evlenmeleri nedeniyle yazılan şiir ya da Şehzadelerin sünnet, kadın sultanların evlenmeleri nedeniyle yazılan şiir ya da düzyazı biçimindeki eserlerdir. Yazıldıkları dönemin toplumsal yaşamına ilişkin düzyazı biçimindeki eserlerdir. Yazıldıkları dönemin toplumsal yaşamına ilişkin bilgiler de verdikleri için tarihi bir özellik taşırlar. Genellikle mesnevi ya da kaside bilgiler de verdikleri için tarihi bir özellik taşırlar. Genellikle mesnevi ya da kaside türündedirler. türündedirler. FiganiFigani’nin ’nin Kanuni Sultan SüleymanKanuni Sultan Süleyman’ın oğullarının sünnetini ’ın oğullarının sünnetini anlattığı anlattığı Suriyye KasidesiSuriyye Kasidesi türün en iyi örneğidir. türün en iyi örneğidir.

HamamnameHamamname

Hamamları, hamam eğlence ve sohbetlerini, hamamdaki güzelleri betimlemek Hamamları, hamam eğlence ve sohbetlerini, hamamdaki güzelleri betimlemek için yazılan kaside, gazel, mesnevi gibi nazım eserlerdir. Divan edebiyatına ilk için yazılan kaside, gazel, mesnevi gibi nazım eserlerdir. Divan edebiyatına ilk kez Deli Birader lakabıyla tanınan kez Deli Birader lakabıyla tanınan GâzalîGâzalî’nin ’nin BeşiktaşBeşiktaş’taki bir hamamı anlatan ’taki bir hamamı anlatan şiiri ile girmiştir. şiiri ile girmiştir.

Page 36: Divan Edebiyati

Şehrengiz

Bir kenti ve o kentin güzelliklerini anlatan eserlerdir. Daha çok klasik mesnevi biçiminde kaleme alınan bu yapıtlar tevhid, münacaat, na't gibi bölümlerle başlar. Daha sonra kentle ilgili bilgiler verilir ve kente övgü düzülür. Bazen bahar ve doğa betimlemeleri yapıldıktan sonra kentin güzellikleriyle ilgili beyitlere geçilir. Divan edebiyatında ilk şehrengizi yazan Priştineli Mesihi’dir.

Hicviye

Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren söz, düzyazı ya da şiir türüne verilen addır. Hicviye, gazel, kaside, murabba, muhammes gibi nazım biçimleriyle yazılmıştır. Divan edebiyatında en önemli hicviyelerden biri Nef’î’nin Siham-ı Kaza’sıdır.

Page 37: Divan Edebiyati

ÖRNEK: ÖRNEK:

KITA KITA Şimdi hayl-i suhan-verân içre Şimdi hayl-i suhan-verân içre Nef’î mânendi var mı bir şair Nef’î mânendi var mı bir şair Sözleri Seba-i Muallâka’dır Sözleri Seba-i Muallâka’dır İmrülkays kendidir kâfir İmrülkays kendidir kâfir Şeyhüslam YahyâŞeyhüslam Yahyâ

(Şair, "şairler içinde Nef’î'nin bir eşi yoktur. Onun şiirleri Kabe’nin (Şair, "şairler içinde Nef’î'nin bir eşi yoktur. Onun şiirleri Kabe’nin duvarlarına asılan şiirler gibi güzeldir ve sanki o kafir, İmrülkays’ın duvarlarına asılan şiirler gibi güzeldir ve sanki o kafir, İmrülkays’ın ta kendisidir" diyor. Kafir aynı zamanda beğenmeyi ifade eder. ta kendisidir" diyor. Kafir aynı zamanda beğenmeyi ifade eder. Şeyhülislam Yahya, Nef’î’yi över gibi görünüyor ama "Seba-i Şeyhülislam Yahya, Nef’î’yi över gibi görünüyor ama "Seba-i Muallâka" Kabe henüz putperestlerin elinde iken oraya asılan Muallâka" Kabe henüz putperestlerin elinde iken oraya asılan şiirlerdir. İmrülkays ise şiirleri Kabe’de asılı ve müslüman olmayan şiirlerdir. İmrülkays ise şiirleri Kabe’de asılı ve müslüman olmayan bir şair. Sonuçta Şeyhülislam Yahya, Nef’î’yi "kafirlikle" suçluyor.) bir şair. Sonuçta Şeyhülislam Yahya, Nef’î’yi "kafirlikle" suçluyor.)

KITA KITA Bize kâfir demiş mütfî efendi Bize kâfir demiş mütfî efendi Tutalım ben anca diyem Müselmân Tutalım ben anca diyem Müselmân Varılınca yarın Rûz-i Cezâya Varılınca yarın Rûz-i Cezâya İkimiz de çıkarız anda yalan İkimiz de çıkarız anda yalan Nef’îNef’î

(Nef’i de bu kıtayla Şeyhülislam Yahyâ’ya yanıt veriyor. "Müftü (Nef’i de bu kıtayla Şeyhülislam Yahyâ’ya yanıt veriyor. "Müftü efendi bana kafir demiş. Tutalım ben de ona Müslüman diyeyim. efendi bana kafir demiş. Tutalım ben de ona Müslüman diyeyim. Ama yarın Rûz-i Ceza’da ikimiz de yalancı çıkarız. Çünkü kafir olan Ama yarın Rûz-i Ceza’da ikimiz de yalancı çıkarız. Çünkü kafir olan kendisidir.") kendisidir.")

Page 38: Divan Edebiyati

HezliyatHezliyat

Alaylı bir dille kaleme alınmış nazım türüdür. Kaba şakalara, taşlamalara Alaylı bir dille kaleme alınmış nazım türüdür. Kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere yer verilir. ve sövgülere yer verilir. HezeliyatHezeliyat olarak da bilinir. Hezliyatta zarif bir olarak da bilinir. Hezliyatta zarif bir nükte ya da güzel bir manzum bulunur. Konu şakayla karışık alaylı bir nükte ya da güzel bir manzum bulunur. Konu şakayla karışık alaylı bir dille anlatılır. dille anlatılır. Nev’izade AtaiNev’izade Atai’nin ’nin Bahayi-i KüfriBahayi-i Küfri eseri bu türün örneğidir. eseri bu türün örneğidir. Bayburtlu ZihniBayburtlu Zihni’de hezliyatın usta şairlerindendir. ’de hezliyatın usta şairlerindendir.

Tarih düşürmeTarih düşürme

Önem verilen bir olayın, yılını göstermek üzere ebced hesabıyla bir Önem verilen bir olayın, yılını göstermek üzere ebced hesabıyla bir cümle, biz dize ya da beyit söyleme sanatıdır. Tarih dizesinin bütün cümle, biz dize ya da beyit söyleme sanatıdır. Tarih dizesinin bütün harfleri hesaplanarak söylenenlere harfleri hesaplanarak söylenenlere tarih-i tamtarih-i tam, yalnız noktalı harfler , yalnız noktalı harfler hesaplanacaksa hesaplanacaksa tarih-i mücevhertarih-i mücevher, yalnız noktasız harfler esas , yalnız noktasız harfler esas alınacaksa alınacaksa tarih-i mühmeltarih-i mühmel denir. Bazen dizedeki harflerin sayı denir. Bazen dizedeki harflerin sayı değerlerinin toplamı tarihi tam olarak göstermez. Bu tür tarihlere de değerlerinin toplamı tarihi tam olarak göstermez. Bu tür tarihlere de tamiyeli tarihtamiyeli tarih denir. denir.

Page 39: Divan Edebiyati

• Muamma

• Belli kurallara göre düzenlenip çözülebilen ve yanıtı tanrının sıfatlarından biri ya da bir insan adı olan manzum bilmecedir. Muamma beyit, kıta gibi küçük nazım biçimleriyle yazılır. Ama mesnevi parçalarıyla yazılmış muammalara da rastlanır. Ali Şir Nevai, Fuzûlî, Nâbî, Kınalızade Ali Efendi, Sümbülzade Vehbi ve Fitnat Hanım’ın yazdığı çok sayıda muamma vardır. Edirneli Emrî Çelebi ise 600'den fazla muammasıyla bu alanın en ünlü şairidir. Örnek:

Bende yok sabr ü sükûn sende vefâdan zerre İki yoktan na çıkar fikr idelim bir kerre Nâbî

(Bu beyitte yok anlamına gelen iki edat var. Bunlar "nâ" ve "bî". Bu edatlar bize beyitteki ismi veriyor. Yani Nâbî.)

Page 40: Divan Edebiyati

LugazLugaz

Herhangi bir nesnenin ya da varlığın Herhangi bir nesnenin ya da varlığın özellikleri anlatılarak yazılan manzum özellikleri anlatılarak yazılan manzum bilmecedir. Muamma ile birlikte çok kullanılan bilmecedir. Muamma ile birlikte çok kullanılan bir söz oyunudur. Muamma’dan farkı bir söz oyunudur. Muamma’dan farkı konusunun daha geniş olmasıdır. Çoğunlukla konusunun daha geniş olmasıdır. Çoğunlukla soru biçiminde düzenlenir. En önemli özelliği soru biçiminde düzenlenir. En önemli özelliği içinde çözüme ilişkin ipuçlarının bulunmasıdır. içinde çözüme ilişkin ipuçlarının bulunmasıdır. Divanların son bölümlerine konur. Eğlendirici Divanların son bölümlerine konur. Eğlendirici ve öğretici olanların yanı sıra öğretici ve ve öğretici olanların yanı sıra öğretici ve dinsel lugazlar da vardır. Lugazlar yazarlarının dinsel lugazlar da vardır. Lugazlar yazarlarının imzasını taşıdığından halk edebiyatındaki imzasını taşıdığından halk edebiyatındaki bilmeceden ayrılır. Bütün lugazlar, "Bir acayip bilmeceden ayrılır. Bütün lugazlar, "Bir acayip nesne gördüm", "Ol nedir kimdir" ya da "Nedir nesne gördüm", "Ol nedir kimdir" ya da "Nedir ol kim" gibi kalıplaşmış sözlerle başlar. ol kim" gibi kalıplaşmış sözlerle başlar.

Page 41: Divan Edebiyati

Örnek: Örnek:

Nedir kim ol iki yüzlü münâfık Nedir kim ol iki yüzlü münâfık Nümâyan çihresinde levn-i âşık Nümâyan çihresinde levn-i âşık

Gezer dünyayı hem bî-dest ü pâdır Gezer dünyayı hem bî-dest ü pâdır Mukim-i hâne-i ehl-i gınâdır Mukim-i hâne-i ehl-i gınâdır

Teâl-Allah nedir anda bu kudret Teâl-Allah nedir anda bu kudret Yemez içmez virir dünyaya nî’met Yemez içmez virir dünyaya nî’met

Gehi Müslim kıyâfetle be-didâr Gehi Müslim kıyâfetle be-didâr Gehi şekl-i firengide nümûdâr Gehi şekl-i firengide nümûdâr

Kırılsa pâre pâre olsa amma Kırılsa pâre pâre olsa amma Zarar gelmez ana bir türlü kat’â Zarar gelmez ana bir türlü kat’â

Yatar zir-i zemînde hâke yek-sân Yatar zir-i zemînde hâke yek-sân Semâda adıdır mihr-i dirahşân Semâda adıdır mihr-i dirahşân

Eğer kim olmasaydı kalbi fasîd Eğer kim olmasaydı kalbi fasîd Cihânda olmaz idi kadri kâsid Cihânda olmaz idi kadri kâsid

Yeter vasf eyledin ol bî-vefâyı Yeter vasf eyledin ol bî-vefâyı Yanından gitmese virmez safâyı Yanından gitmese virmez safâyı Sünbülzade VehbîSünbülzade Vehbî

(Şair bu lügazda "altın"ı anlatıyor.) (Şair bu lügazda "altın"ı anlatıyor.)

Page 42: Divan Edebiyati

DariyeDariye

Divan şiirinde ev ile ilgili kasidelere dariye adı verilir. Divan şairlerinin caize Divan şiirinde ev ile ilgili kasidelere dariye adı verilir. Divan şairlerinin caize (armağan alma) amacıyla ortaya çıkan fırsatçılıkları sonucu gelişmiş bir türdür. (armağan alma) amacıyla ortaya çıkan fırsatçılıkları sonucu gelişmiş bir türdür. Bazıları gazel tarzında da yazılmıştır. Yeni yaptırılan köşk, saray, yalı benzeri Bazıları gazel tarzında da yazılmıştır. Yeni yaptırılan köşk, saray, yalı benzeri binalar için yazılır. Şair eserden çok az bahseder hemen yaptıranı övmeye geçer. binalar için yazılır. Şair eserden çok az bahseder hemen yaptıranı övmeye geçer. Binalar için hazırlanan kitabeler de bir tür dariye sayılır. Binalar için hazırlanan kitabeler de bir tür dariye sayılır.

RahşiyeRahşiye

Atlar için yazılmış kaside. Nesib bölümünde atlar övülür. Atlar için yazılmış kaside. Nesib bölümünde atlar övülür. Nef’î’Nef’î’nin nin IV. MuradIV. Murad’ın ’ın atlarını övdüğü rahşiyesi meşhurdur. Örnek: atlarını övdüğü rahşiyesi meşhurdur. Örnek: Bâreka’llâh zih’i rahş-i humâyun-sîmâ Bâreka’llâh zih’i rahş-i humâyun-sîmâ Ki komuş nâmını sultân-ı cihan bâd-ı sabâ Ki komuş nâmını sultân-ı cihan bâd-ı sabâ

Ne sabâ sâika dersem yaraşır sür’atte Ne sabâ sâika dersem yaraşır sür’atte Ki seğirdikten ana sâyesi ile pâ-der-pâ Ki seğirdikten ana sâyesi ile pâ-der-pâ

Bırakır anı dahi sâyesi gibi yolda Bırakır anı dahi sâyesi gibi yolda Olsa ger şâtır-ı endişe ile pâ-der-pa Olsa ger şâtır-ı endişe ile pâ-der-pa

Düşmeden sayesi hak üzre eder âlemi Düşmeden sayesi hak üzre eder âlemi Sehv ile rakibi göserse ihâna irhâ Sehv ile rakibi göserse ihâna irhâ

Kuş yetişmez der idim olmasa tayyâr eğer Kuş yetişmez der idim olmasa tayyâr eğer Eremez gerdine zîrâ ki ne sarsar ne sabâ Eremez gerdine zîrâ ki ne sarsar ne sabâ Nef'îNef'î

Page 43: Divan Edebiyati

Dini konulardaki türlerDini konulardaki türler

TevhidTevhid

Tanrının birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere tevhid denir. Genellikle kaside Tanrının birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere tevhid denir. Genellikle kaside biçiminde yazılırlar. Tevhidde tanrının büyüklüğü, sıfatları, kudretinin sonsuzluğu, biçiminde yazılırlar. Tevhidde tanrının büyüklüğü, sıfatları, kudretinin sonsuzluğu, tasvir ve hayal edilebilen şeylerden soyutlanması, hiçbir şeyin ona eş ve benzer tasvir ve hayal edilebilen şeylerden soyutlanması, hiçbir şeyin ona eş ve benzer olamayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla olamayışı, bütün kudret ve ilimlerin ona ait oluşu gibi özellikler sanatlı bir üslupla anlatılır. Tanrı karşısında kulun acizliği vurgulanır. En ünlü tevhid manzumesini anlatılır. Tanrı karşısında kulun acizliği vurgulanır. En ünlü tevhid manzumesini NâbîNâbî yazmıştır. yazmıştır.

MünacatMünacat

Konusu tanrıya yakarış olan şiir. Genellikle kaside, ender olarak da gazel, kıta, Konusu tanrıya yakarış olan şiir. Genellikle kaside, ender olarak da gazel, kıta, mesnevi biçiminde yazılmıştır. Türk edebiyatına 13. yüzyıldan sonra girdi. Divan mesnevi biçiminde yazılmıştır. Türk edebiyatına 13. yüzyıldan sonra girdi. Divan şairlerinin genellikle divanlarının başına koydukları münacatların temel konusu, şairlerinin genellikle divanlarının başına koydukları münacatların temel konusu, zayıf ve çaresiz durumdaki insanın yüce ve güçlü tanrıya yalvarıp ondan yardım zayıf ve çaresiz durumdaki insanın yüce ve güçlü tanrıya yalvarıp ondan yardım istemesidir. istemesidir.

Na’tNa’t

Hazreti Muhammed’i övmek amacıyla yazılmış şiirlerdir. Hazreti Muhammed’in Hazreti Muhammed’i övmek amacıyla yazılmış şiirlerdir. Hazreti Muhammed’in çeşitli özellikleriyle mucizelerinin dile getirildiği bu şiirler daha çok kaside çeşitli özellikleriyle mucizelerinin dile getirildiği bu şiirler daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır. Na’t’lara divanların başında tevhid ve münacaatlardan biçimiyle yazılmıştır. Na’t’lara divanların başında tevhid ve münacaatlardan sonra yer verilmiştir. Na’t yazmakla ünlü kişilere sonra yer verilmiştir. Na’t yazmakla ünlü kişilere na’t-güna’t-gü, özel dinsel törenlerde , özel dinsel törenlerde na’t okuyanlara ise na’t okuyanlara ise na’t-hanna’t-han denir. denir. FuzuliFuzuli’nin ’nin "Su Kasidesi"Su Kasidesi divan edebiyatının divan edebiyatının en tanınmış na’t’ıdır. Türk tasavvuf müziğindeki bir form da bu adla bilinir. en tanınmış na’t’ıdır. Türk tasavvuf müziğindeki bir form da bu adla bilinir.

Page 44: Divan Edebiyati

Maktel-i Hüseyin

Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslupla yazılan eserlerin tümüne verilen isimdir. Daha çok Şii yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. Lirik-didaktik bir üslupla ve yalın bir dil kullanılarak yazılmışlardır. Türk edebiyatındaki en en önemli Maktel-i Hüseyin, Fuzûlî’nin yazdığı Hadikatü’s-Süeda adlı eserdir.

Miraciye

Hazreti Muhammed’in göğe yükselişini konu alan edebi yapıtlardır. Tek başına bir kitabın konusunu oluşturabildiği gibi, eserler içinde bölümler halinde de yer alır. Genellikle kaside ve mesnevi şeklinde yazılmıştır. Miraciyelerde coşkulu bir söyleyiş, didaktik özellikler ve sanatlı bir üslup egemendir. Cumhuriyet döneminde Abdullah Azmi Yaman’ın yazdığı Miraciye bu türe örnektir.

Hilye

Hazreti Muhammed’in fiziksel ve kişisel özellikleriyle örnek davranışlarını konu alan eserlere "hilye" denir. Zamanla hilye'nin kapsamı genişlemiş halifeler için de hilyeler yazılmıştır. Divan edebiyatında bu türün ilk örneği Hakani’nin Hilye-i Hakani’sidir. Zamanla hilyelerin levhalara hattatlar tarafından yazılması geleneği de ortaya çıkmıştır.

Page 45: Divan Edebiyati

Mevlid Mevlid

Hazreti Muhammed’in doğumunu ve kısaca yaşamını Hazreti Muhammed’in doğumunu ve kısaca yaşamını övgüyle anlatan yapıtlardır. Dinsel Türk müziğinin övgüyle anlatan yapıtlardır. Dinsel Türk müziğinin doğaçlama türlerinden biri de bu isimle bilinir. doğaçlama türlerinden biri de bu isimle bilinir. Mevlidler çoğu zaman mesnevi biçiminde düzenlenmiş, Mevlidler çoğu zaman mesnevi biçiminde düzenlenmiş, halkın anlayabileceği yalın bir dille yazılmıştır. İlk özgün halkın anlayabileceği yalın bir dille yazılmıştır. İlk özgün mevlid Ebu’l-Cevzi tarafından yazılmıştır. İlk Türkçe mevlid Ebu’l-Cevzi tarafından yazılmıştır. İlk Türkçe mevlid ise Süleyman Çelebi’nin eseri olan Vesiletü’n-mevlid ise Süleyman Çelebi’nin eseri olan Vesiletü’n-Necat’tır. Necat’tır.

Kırk hadis Kırk hadis

Belli bir konu çerçevesinde toplanmış 40 hadisten Belli bir konu çerçevesinde toplanmış 40 hadisten oluşan yapıtlara verilen isimdir. Hadis-i erbain ya da oluşan yapıtlara verilen isimdir. Hadis-i erbain ya da erbaun olarak da bilinir. Hadislerin belli başlı konuları erbaun olarak da bilinir. Hadislerin belli başlı konuları Kur’an’ın erdemleri, İslamın şartları, Hazreti Kur’an’ın erdemleri, İslamın şartları, Hazreti Muhammed ve sahabesi, zikir, dua, salat ve selam, Muhammed ve sahabesi, zikir, dua, salat ve selam, ziyaret, bilim ve bilgin, siyaset, hukuk, toplumsal, ahlaki ziyaret, bilim ve bilgin, siyaset, hukuk, toplumsal, ahlaki yaşam ve tıptır. Divan edebiyatında hat kaygısıyla yaşam ve tıptır. Divan edebiyatında hat kaygısıyla yazılmışlardır. yazılmışlardır.

Page 46: Divan Edebiyati

MenkıbnameMenkıbname

Ya da Ya da menakıbnamemenakıbname olarak adlandırılır. Kahramanların, din olarak adlandırılır. Kahramanların, din büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü yaşamlarını ve kerametlerini anlatan yapıtlardır. Türk yaşamlarını ve kerametlerini anlatan yapıtlardır. Türk edebiyatında 100’ü aşkın menkıbname yazılmıştır. Bu yapıtlar edebiyatında 100’ü aşkın menkıbname yazılmıştır. Bu yapıtlar içerik yönünden ya bir tarikatla ilgilidir, örneğin içerik yönünden ya bir tarikatla ilgilidir, örneğin Sakıb BeySakıb Bey’le ’le Mustafa DedeMustafa Dede’nin ’nin Sefine-i NefiseSefine-i Nefise adlı eseri gibi. Ya da bir adlı eseri gibi. Ya da bir ermişi konu edinir, örneğin ermişi konu edinir, örneğin Müstakimzade Süleyman Müstakimzade Süleyman SaddedinSaddedin’in ’in Menkıb-ı İmam-ı AzamMenkıb-ı İmam-ı Azam’ı gibi. ’ı gibi.

KıssaKıssa

Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü eserlere Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü eserlere kıssa adı verilir. Çoğul söylenişi kısas’tır. Kıssa anlatanlara kıssa adı verilir. Çoğul söylenişi kısas’tır. Kıssa anlatanlara kıssa-kıssa-hanhan ya da ya da kıssa-gükıssa-gü denir. En yaygın örnekleri peygamberlerle denir. En yaygın örnekleri peygamberlerle ilgili kıssaları anlatan kitaplardır. Divan edebiyatında ilgili kıssaları anlatan kitaplardır. Divan edebiyatında Ahmed Ahmed Cevdet PaşaCevdet Paşa’nın ’nın Kısas-ı EnbiyaKısas-ı Enbiya ve ve Tevarih-i HuleyfaTevarih-i Huleyfa adlı adlı kitabı önemli bir kıssa örneğidir. Divan edebiyatında daha çok kitabı önemli bir kıssa örneğidir. Divan edebiyatında daha çok mesnevi türünde kaleme alınmışlardır. Düzyazı biçimli kıssalar da mesnevi türünde kaleme alınmışlardır. Düzyazı biçimli kıssalar da vardır. Bunlarda kullanılan dil çok daha sadedir. vardır. Bunlarda kullanılan dil çok daha sadedir.

Page 47: Divan Edebiyati

TÜRKÜ

Zülfündedir benim baht-ı siyahım Sende kaldı gece gündüz nigâhım İncitirmiş meğer ki seni âhım Seni sevdim odur benim günahım

Aşkını saklarım gönlümde nihan Gizlice gizlice ağlarım heman El gibi cefadan söylemem figan Seni sevdim odur benim günahım

Müptelayım senin ahu gözüne Bakıp bakıp ah ederim yüzüne Anladım uymuşsun eller sözüne Seni sevdim odur benim günahım

Keçecizâde İzzet Molla

Page 48: Divan Edebiyati

MUHİBBÎ MUHİBBÎ

Kanuni Sultan Süleyman. 1. Kasım 1494'te Trabzon'da dünyaya Kanuni Sultan Süleyman. 1. Kasım 1494'te Trabzon'da dünyaya geldi, 7 Eylül 1566'da yaşamını yitirdi. Babası Yavuz Sultan Selim, geldi, 7 Eylül 1566'da yaşamını yitirdi. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Sultan. Osmanlı padişahlarının onuncusu. Çocukluğu annesi Hafsa Sultan. Osmanlı padişahlarının onuncusu. Çocukluğu babasının sancakbeyi olarak bulunduğu Trabzon'da geçti. Dedesi babasının sancakbeyi olarak bulunduğu Trabzon'da geçti. Dedesi Saltan 2. Bayezid tarafından 1509'da Kefe sancakbeyliğine Saltan 2. Bayezid tarafından 1509'da Kefe sancakbeyliğine gönderilinceye kadar iyi bir öğrenim ve eğitim gördü. Babası Yavuz gönderilinceye kadar iyi bir öğrenim ve eğitim gördü. Babası Yavuz Sultan Selim 1512'de tahta çıktıktan sonra Anadolu'da kardeşleri Sultan Selim 1512'de tahta çıktıktan sonra Anadolu'da kardeşleri Korkud Çelebi ve Şehzade Ahmet'e karşı mücadele ederken, Korkud Çelebi ve Şehzade Ahmet'e karşı mücadele ederken, Kanunu İstanbul'da kalarak saltanat naipliği yaptı. Ardından Manisa Kanunu İstanbul'da kalarak saltanat naipliği yaptı. Ardından Manisa Sancakbeyliği'ne atandı. Yavuz Sultan Selim'in 1514 İran ve 1516 Sancakbeyliği'ne atandı. Yavuz Sultan Selim'in 1514 İran ve 1516 Mısır seferleri sırasında Rumeli'nin muhafazası ile görevlendirildi, Mısır seferleri sırasında Rumeli'nin muhafazası ile görevlendirildi, Edirne'de kaldı. Yavuz Sultan Selim'in ölümünden sonra 30 Eylül Edirne'de kaldı. Yavuz Sultan Selim'in ölümünden sonra 30 Eylül 1520'de 26 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı. Belgrad'ın fethi 1520'de 26 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı. Belgrad'ın fethi (1521) ile Orta Avrupa’nın, Rodos'un fethiyle de (1522) Akdeniz (1521) ile Orta Avrupa’nın, Rodos'un fethiyle de (1522) Akdeniz hakimiyetinin kapılarını açtı. 1526'da Mohaç Meydan Muharebesi'ni hakimiyetinin kapılarını açtı. 1526'da Mohaç Meydan Muharebesi'ni kazandı. Aynı yıl 20 Eylül'de Macaristan'ın başşehri Budin'e girdi. kazandı. Aynı yıl 20 Eylül'de Macaristan'ın başşehri Budin'e girdi. 1529'da Viyana'yı kuşattı, kent ele geçirilemedi. 1532'de çıktığı 1529'da Viyana'yı kuşattı, kent ele geçirilemedi. 1532'de çıktığı Almanya seferinde Gratz, Marburg, Gunss gibi Alman kentleri aldı. Almanya seferinde Gratz, Marburg, Gunss gibi Alman kentleri aldı. 1534'te yönünü Doğu'ya çevirdi. Bağdat ve Basra'yı, 1535'te 1534'te yönünü Doğu'ya çevirdi. Bağdat ve Basra'yı, 1535'te Tebriz'i fethetti. 1537'deki İtalya seferinde Otranto'ya kadar Tebriz'i fethetti. 1537'deki İtalya seferinde Otranto'ya kadar ilerledi. Barbaros Hayrettin Paşa'nın gücüyle Akdeniz'i nerdeyse bir ilerledi. Barbaros Hayrettin Paşa'nın gücüyle Akdeniz'i nerdeyse bir iç denize çevirdi. Haçlı donanmasını 27 Eylül 1538'de Preveze'de iç denize çevirdi. Haçlı donanmasını 27 Eylül 1538'de Preveze'de ağır bir yenilgiye uğrattı. Süveyş'te kurduğu donanma ile de ağır bir yenilgiye uğrattı. Süveyş'te kurduğu donanma ile de Kızıldeniz'i ve Arabistan sahillerini kontolüne aldı. Kızıldeniz'i ve Arabistan sahillerini kontolüne aldı.

Page 49: Divan Edebiyati

• 1543'te Estergon, Nis ve İstolni-Belgrad, 1551'de Trablusgarb'u zaptetti. 1553'te Nahcıvan seferlerine çıktı. 1566'da Zigetvar kalesinin zaptı sırasında 72 yaşında vefat etti, Süleymaniye'deki türbesine defnedildi. Avrupalıların "Muhteşem" dedikleri Kanuni Sultan Süleyman, askeri başarılarının yanısıra sanata da büyük önem verdi. Döneminde büyük devlet adamlarının yanısıra büyük şaiirler de yetişti. Sadrazam İbrahim Paşa, Lütfi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa, Şeyhülislam Kemal Paşazade, Ebüssuud Efendi, şairler Baki, Fuzuli, Taşlıcalı Yahya, Lamiî Çelebi, Şehî Bey, Latifî, Âşık Çelebi, sanatkar Mimar Sinan, kaptan-ı derya Barbaros Hayrettin Paşa gibi. Kanuni unvanını, kendisinden önceki padişahlar döneminde çıkarılmış dağınık ve düzensiz haldeki tüm kanunları Kanunname-i Al-i Osman adıyla derletip toplatması nedeniyle aldı. Büyük bir şair olan ve şiirlerinde "Muhibbî" mahlasını kullanan Kanuni'nin "Divan-ı Muhibbî" adında bir de divanı var. Divanı ilk olarak 1891'de basıldı, ikinci basımı 1980'de yapıldı. İkinci basımı Vahit Çabuk hazırladı. Kanuni'nin yaşamı ve savaşları ise "Süleymanname" adıyla birçok esere konu oldu.

Page 50: Divan Edebiyati

BAKÎ BAKÎ

1526'da İstanbul’da doğdu. 1600'de İstanbul'da öldü. Osmanlı Divan 1526'da İstanbul’da doğdu. 1600'de İstanbul'da öldü. Osmanlı Divan Edebiyatı'nda şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getiren Edebiyatı'nda şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getiren ve yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (şairler sultanı) unvanını alan şairi. ve yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (şairler sultanı) unvanını alan şairi. Asıl adı Mahmud Abdülbaki. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Asıl adı Mahmud Abdülbaki. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğlu. Çocukluğunda bir süre esnaf yanında çıraklık yaptı. Efendi'nin oğlu. Çocukluğunda bir süre esnaf yanında çıraklık yaptı. Güçlü okuma isteği sonucu medreseye girdi. Zamanının ünlü Güçlü okuma isteği sonucu medreseye girdi. Zamanının ünlü müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed efendilerden ders müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed efendilerden ders aldı. Birçok ünlü edebiyatçı ile tanıştı. Hocası Mehmed Efendi için aldı. Birçok ünlü edebiyatçı ile tanıştı. Hocası Mehmed Efendi için yazdığı "Sümbül Kasidesi" ününü artırdı. Dönemin ünlü şairlerinden yazdığı "Sümbül Kasidesi" ününü artırdı. Dönemin ünlü şairlerinden Zâtî’nin dikkatini çekti. 18-19 yaşlarında ünlü bir şair oldu. Zâtî’nin dikkatini çekti. 18-19 yaşlarında ünlü bir şair oldu. Süleymaniye Medresesi'nde Ahmed Şemseddin Efendi'nin derslerine Süleymaniye Medresesi'nde Ahmed Şemseddin Efendi'nin derslerine devam etti. 1955'te Nahçıvan seferinden dönen Kanuni Sultan devam etti. 1955'te Nahçıvan seferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman'a sunduğu kasideyle saray çevrelerine girmeyi başardı. Süleyman'a sunduğu kasideyle saray çevrelerine girmeyi başardı. Kadılık göreviyle Halep'e gönderilen hocası Ahmed Şemseddin Kadılık göreviyle Halep'e gönderilen hocası Ahmed Şemseddin Efendi ile Halep'e gitti. 1560'ta İstanbul'a dönüşünde Şeyhülislam Efendi ile Halep'e gitti. 1560'ta İstanbul'a dönüşünde Şeyhülislam Ebussuud Efendi ile tanıştı. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü Ebussuud Efendi ile tanıştı. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine düyduğu üzüntüyü "Kanuni Mersiyesi" ile dile getirdi. 2'nci üzerine düyduğu üzüntüyü "Kanuni Mersiyesi" ile dile getirdi. 2'nci Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın korumasına Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın korumasına girdi. Saray toplantılarına çağrılmaya başlandı. 3'üncü Murad girdi. Saray toplantılarına çağrılmaya başlandı. 3'üncü Murad döneminde de yerini korudu. Süleymaniye Müderrisi oldu. döneminde de yerini korudu. Süleymaniye Müderrisi oldu. Düşmanlarının bir oyunu ile bir süre gözden düştü. Edirne'ye Düşmanlarının bir oyunu ile bir süre gözden düştü. Edirne'ye sürüldü. Medine ve Mekke kadılıkları yaptı. 1581'de İstanbul'a sürüldü. Medine ve Mekke kadılıkları yaptı. 1581'de İstanbul'a döndü. 1584'te İstanbul Kadısı oldu. 1591'de Rumeli Kazaskerliği döndü. 1584'te İstanbul Kadısı oldu. 1591'de Rumeli Kazaskerliği görevine getirildi. Şeyhülislam olmak istiyordu ama bu görevi elde görevine getirildi. Şeyhülislam olmak istiyordu ama bu görevi elde edemeden yaşamını yitirdi. Zevke ve eğlenceye düşkün, neşeli, hoş edemeden yaşamını yitirdi. Zevke ve eğlenceye düşkün, neşeli, hoş sohbet ve hırslı bir kişiliği vardı. sohbet ve hırslı bir kişiliği vardı.

Page 51: Divan Edebiyati

Nükteci ve dedikoducu yapısı yüzünden zaman zaman Nükteci ve dedikoducu yapısı yüzünden zaman zaman döneminin önde gelenlerini darıltıp zor durumlara da düştü. döneminin önde gelenlerini darıltıp zor durumlara da düştü. Hicviyeleri ile ünlüdür. Özel yaşamındaki özgürlüğüne ve Hicviyeleri ile ünlüdür. Özel yaşamındaki özgürlüğüne ve sınırsızlığına rağmen kadılık görevlerinde adalete düşkünlüğü ile sınırsızlığına rağmen kadılık görevlerinde adalete düşkünlüğü ile dikkat çekti. Mesnevi yazmadı. Başarılı kasideleri de olmasına dikkat çekti. Mesnevi yazmadı. Başarılı kasideleri de olmasına rağmen gazel şairi olarak tanınır. Dünyanın geçiciliğinden rağmen gazel şairi olarak tanınır. Dünyanın geçiciliğinden yakınan, okurları aşk ve şarabın tadını çıkarmaya çağıran yakınan, okurları aşk ve şarabın tadını çıkarmaya çağıran gazelleriyle ünlendi. Şiirlerinde tasavvufi değil, dünyevi aşka gazelleriyle ünlendi. Şiirlerinde tasavvufi değil, dünyevi aşka önem verdi. Mersiye, methiye ve fahriyelerinde içten ve önem verdi. Mersiye, methiye ve fahriyelerinde içten ve abartısız bir anlatım kullandı. Edebiyatta geleneklere bağlı kaldı abartısız bir anlatım kullandı. Edebiyatta geleneklere bağlı kaldı ama şiir diline yeni bir düzen ve akıcılık getirdi. Nazım tekniğini ama şiir diline yeni bir düzen ve akıcılık getirdi. Nazım tekniğini geliştirdi, birçok büyük şairin "kaçınılmaz" olarak gördüğü nazım geliştirdi, birçok büyük şairin "kaçınılmaz" olarak gördüğü nazım kusurlarından kurtulmayı bildi. Çağdaşı şairlere göre daha sade kusurlarından kurtulmayı bildi. Çağdaşı şairlere göre daha sade ve anlaşılır bir dil seçti. Biçim açısından kusursuz şiirleri, duygu ve anlaşılır bir dil seçti. Biçim açısından kusursuz şiirleri, duygu ve anlam bakımından Fuzûlî'ninkiler kadar derin, Nevî'ninkiler ve anlam bakımından Fuzûlî'ninkiler kadar derin, Nevî'ninkiler kadar içten bulunmaz. Eserleri, 16'ncı Yüzyıl Osmanlı kadar içten bulunmaz. Eserleri, 16'ncı Yüzyıl Osmanlı toplumunun beğenisine uygun, sanat incelikleri ve hayal toplumunun beğenisine uygun, sanat incelikleri ve hayal güzellikleri ile doludur. Duru ve temiz bir İstanbul lehçesinin güzellikleri ile doludur. Duru ve temiz bir İstanbul lehçesinin yanısıra şiirlerinde halk deyimleri ve söyleyişleri de kullandı. yanısıra şiirlerinde halk deyimleri ve söyleyişleri de kullandı. Divanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlandı. Ama bu Divanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlandı. Ama bu divan bütün şiirlerini kapsamaz. Başında manacaat ve na't divan bütün şiirlerini kapsamaz. Başında manacaat ve na't bulunmayan divanında 27 kaside, 2 terkib-i bend, 1 terci-i bend, bulunmayan divanında 27 kaside, 2 terkib-i bend, 1 terci-i bend, 7 tahmis, 619 gazel, 24 kıta, bir tarih ve 38 müfred yer alır. 7 tahmis, 619 gazel, 24 kıta, bir tarih ve 38 müfred yer alır. Çevirileri ve dinsel konularda eserleri de var. Çevirileri ve dinsel konularda eserleri de var.

Page 52: Divan Edebiyati

MEVLANA CELALEDDİN-Î RUMÎ

1207’de Horasan yöresindeki Belh şehrinde doğdu. Babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled’dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur. Mevlana’nın babası 1212 veya 1213 yıllarında ailesiyle Belh’ten ayrıldı. Önce Nişâbur, ardından Bağdat’a ve Mekke’ye gittiler. Dönüşte Şam, Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende’ye (Karaman) geldiler. Burada 7 yıl kaldlar. Mevlâna 1225’te Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile Karaman’da evlendi. Bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun’u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. O dönem Anadolu’nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti’nin egemenliği altındaydı. Konya devletin başşehriydi. Hükümdar Alâeddin Keykubad, Mevlana’nın babası Veled’i Konya’ya davet etti ve aile Konya’ya yerleşti. Veled, 1231 yılında Konya’da öldü. Talebeleri ve müridleri Mevlâna’nın çevresinde toplandılar. Mevlâna 1244’te Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Şems’te "mutlak kemâlin varlığını", cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna, Şems’in ölümünden sonra inzivaya çekildi. Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273’te öldü.

Page 53: Divan Edebiyati

ESERLERİESERLERİ

Mesnevi: Eldeki en eski nüshası 1278 tarihlidir. BeyitMesnevi: Eldeki en eski nüshası 1278 tarihlidir. Beyit sayısı 25 sayısı 25 bin 618. Dili Farsça. Tamamı 6 cilt. bin 618. Dili Farsça. Tamamı 6 cilt.

Divan’ı Kebir: Çoğu Farsça ama Arapça, Rumca ve Türkçe şiirler Divan’ı Kebir: Çoğu Farsça ama Arapça, Rumca ve Türkçe şiirler de var. 21 küçük divan (Bahir) ve rubai divanının biraraya de var. 21 küçük divan (Bahir) ve rubai divanının biraraya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Beyit sayısı 40 binden çok. getirilmesiyle oluşturulmuştur. Beyit sayısı 40 binden çok.

Mektûbât: Mevlana’nın Selçuklu hükümdarları ve dönemin ileri Mektûbât: Mevlana’nın Selçuklu hükümdarları ve dönemin ileri gelenlerine yazdığı mektuplar. Hepsi 147 tane. gelenlerine yazdığı mektuplar. Hepsi 147 tane.

Fîhi Mâ Fih: (Anlamı, ne varsa içinde) Dini ve dünyevi Fîhi Mâ Fih: (Anlamı, ne varsa içinde) Dini ve dünyevi konulardaki sohbetleri. 61 bölümden oluşur. konulardaki sohbetleri. 61 bölümden oluşur.

Mecâlis-i Seb’a (7 meclis) Mevlana’nın 7 vaazının biraraya Mecâlis-i Seb’a (7 meclis) Mevlana’nın 7 vaazının biraraya getirilmesiyle oluşturulmuştur. getirilmesiyle oluşturulmuştur.

Page 54: Divan Edebiyati

FUZÛLÎ FUZÛLÎ

1480’de bugünkü Irak’ta bulunan Kerbela’da doğdu, 1556’da yine Kerbela’da öldü. 1480’de bugünkü Irak’ta bulunan Kerbela’da doğdu, 1556’da yine Kerbela’da öldü. Gerçek adı Mehmed Bin Süleyman. Osmanlı Divan Edebiyatı'nın en büyük Gerçek adı Mehmed Bin Süleyman. Osmanlı Divan Edebiyatı'nın en büyük şairlerinden. Dili Azeri söyleyişi özelliği taşır. Özellikle Nevâî ve Nesîmî’yi şairlerinden. Dili Azeri söyleyişi özelliği taşır. Özellikle Nevâî ve Nesîmî’yi anımsatır. Kendinden sonra gelen Osmanlı Divan şairleri arasında Bâkî, Ruhî, Nâilâ, anımsatır. Kendinden sonra gelen Osmanlı Divan şairleri arasında Bâkî, Ruhî, Nâilâ, Neşâti, Nedim ve Şeyh Gâlib gibi şairleri etkiledi. Kimi Alevi ozanlar tarafından da Neşâti, Nedim ve Şeyh Gâlib gibi şairleri etkiledi. Kimi Alevi ozanlar tarafından da "inanç ulusu" olarak saygı gördü. Yaşamının ilk gençlik dönemi ve öğrenimi "inanç ulusu" olarak saygı gördü. Yaşamının ilk gençlik dönemi ve öğrenimi konusunda yeterli bilgi yok. Eserlerinden iyi bir eğitim gördüğü, İslami ilimler, İran konusunda yeterli bilgi yok. Eserlerinden iyi bir eğitim gördüğü, İslami ilimler, İran edebiyatı ve tasavvufla ilgilendiği anlaşılır. "Sıhhat-ı Maraz" isim eseri, tıp bilimiyle edebiyatı ve tasavvufla ilgilendiği anlaşılır. "Sıhhat-ı Maraz" isim eseri, tıp bilimiyle ilgilendiğini gösterir. Farsça Divan’ının girişinde, "Fuzûlî" mahlasını, şiirlerinin ilgilendiğini gösterir. Farsça Divan’ının girişinde, "Fuzûlî" mahlasını, şiirlerinin diğer şairlerin şiirleriyle karışmaması için aldığını anlatır. "İşe yaramaz" "gereksiz" diğer şairlerin şiirleriyle karışmaması için aldığını anlatır. "İşe yaramaz" "gereksiz" gibi anlamları olan "fuzûlî" sözcüğünü başka şairlerin kullanmayacağını düşündü. gibi anlamları olan "fuzûlî" sözcüğünü başka şairlerin kullanmayacağını düşündü. Ama "fuzûlî"nin bir diğer anlamı "erdem"dir. Türkçe, Arapça ve Farsça'nın Ama "fuzûlî"nin bir diğer anlamı "erdem"dir. Türkçe, Arapça ve Farsça'nın inceliklerini öğrendi. Şii mezhebine bağlıydı. Bütün yaşamını Kerbela'da geçirdi. inceliklerini öğrendi. Şii mezhebine bağlıydı. Bütün yaşamını Kerbela'da geçirdi. Bağdat, Hille yörelerini gezdi. Şiirlerinin çoğunda tasavvuf konusunu işledi. Hazreti Bağdat, Hille yörelerini gezdi. Şiirlerinin çoğunda tasavvuf konusunu işledi. Hazreti Ali'nin erdemli, olgun kişiliğiyle, bütün halifelerden ve peygamber yakınlarından Ali'nin erdemli, olgun kişiliğiyle, bütün halifelerden ve peygamber yakınlarından üstün olduğunu anlattı. Hazreti Ali'ye duyduğu bu sevgi sonucu İran Şahı 1'inci üstün olduğunu anlattı. Hazreti Ali'ye duyduğu bu sevgi sonucu İran Şahı 1'inci İsmail'e övgüler yazdı. "Beng ü Bade" isimli Türkçe mesnevisinde Hazreti Ali ve İsmail'e övgüler yazdı. "Beng ü Bade" isimli Türkçe mesnevisinde Hazreti Ali ve Şah İsmail'i övdü. Döneminin geleneklerine bağlı kalarak Kanuni Sultan Süleyman, Şah İsmail'i övdü. Döneminin geleneklerine bağlı kalarak Kanuni Sultan Süleyman, Rüstem, Mehmet paşalar ile İbrahim Bey, Cafer Bey gibi dönemin büyüklerine de Rüstem, Mehmet paşalar ile İbrahim Bey, Cafer Bey gibi dönemin büyüklerine de övgüler yazdı. yer alır. övgüler yazdı. yer alır.

Page 55: Divan Edebiyati

• "Şikayetname" adlı mensur mektubunda saraya mensup kişiler arasına alınmamasını iğneli bir dille eleştirdi. Şiirin temelinin ilim, özünün sevgi olduğuna inandı. Şiiri bütünlüğe kavuşturan sevginin yanındaki ikinci öğe ise sevgiliden ayrı kalışın verdiği üzüntüdür. Sevilen insan bir araç, onun varlığında görünür hale gelen Tanrı ise tek amaçtır. Fuzûlî'ye göre gerçek varlık Tanrı'dır. Bütün nesneler ve onları kuşatan evren, Tanrı'nın bir görünüş alanıdır. Varlık türlerinin en olgunu olan insan da Tanrı'nın gören gözü, işiten kulağı, konuşan dilidir. Doğruluk, iyilik ve erdem ahlakı oluşturur. Ahlaksızlık, iki yüzlülük, baskıcılık ve cehalettir. Erdem için doğruluğa, Kur'an'ın özüne bağlı kalmak gerekir. Oruç, namaz, zekat gösteriş için değil, insanın özünü kötülükten arındırmak, olgunlaştırmak içindir. Şiir, düşünce ve duyguları sergilemeye, insanı tanımlamaya yarayan bir sanattır. Şiir bir yaratma öğesi olan anlamlı ve özlü sözlerden kurulur. Fuzûlî'nin şiirinde halk dilinde kullanılan sözcüklere, deyimler ve atasözlerine de rastlanır. Hadislerden ve Kur'an'dan sıkça alıntı yapar. Divan şiirinin bütün ölçü ve kalıplarını kullanır. Ama düşüncelerini akıcı bir söyleyişle asıl gazellerinde dile getirir. Düzyazıda da "Hadikatü's-Süeda" (Saadete ermişlerin bahçesi) eseriyle dinsel lirizmin en güzel örneklerini verdi. Mesnevi tarzında yazdığı "Leyla vü Mecnun" Osmanlı edebiyatının baş eserleri arasında yer alır.

Page 56: Divan Edebiyati

NEF’Î NEF’Î

1572'de Erzurum-Hasankale’de (Pasinler) doğdu. 27 Ocak 1635'te İstanbul'da 1572'de Erzurum-Hasankale’de (Pasinler) doğdu. 27 Ocak 1635'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Asıl adı Ömer. Osmanlı Divan şiirinin kaside ve hiciv ustası. İyi bir yaşamını yitirdi. Asıl adı Ömer. Osmanlı Divan şiirinin kaside ve hiciv ustası. İyi bir öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. İlk şiirlerinde "Zarrî" mahlasını kullandı. öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. İlk şiirlerinde "Zarrî" mahlasını kullandı. "Nef’î" mahlasını kendisine yakın dostu Gelibolulu Mustafa Ali’nin verdiği söylenir. "Nef’î" mahlasını kendisine yakın dostu Gelibolulu Mustafa Ali’nin verdiği söylenir. Çeşitli devlet memurluklarında bulundu. Canberg Giray'ın hizmetine girdi. Burada Çeşitli devlet memurluklarında bulundu. Canberg Giray'ın hizmetine girdi. Burada yoksul düştü. Kuyucu Murad Paşa tarafından İstanbul'a gönderildi. Kısa bir süre yoksul düştü. Kuyucu Murad Paşa tarafından İstanbul'a gönderildi. Kısa bir süre Edirne'deki Muradiye Camii'nin mütevelliliğini yaptı. Daha sonra maden Edirne'deki Muradiye Camii'nin mütevelliliğini yaptı. Daha sonra maden mukattacılığı, mukataa katipliği ve cizye muhasebeciliği görevlerinde bulundu. mukattacılığı, mukataa katipliği ve cizye muhasebeciliği görevlerinde bulundu. Yaşamının tümünü İstanbul'da geçirdi. Padişahlar, sadrazamlar ile devlet Yaşamının tümünü İstanbul'da geçirdi. Padişahlar, sadrazamlar ile devlet büyüklerine sunduğu kasidelerle maddi ve manevi destek kazandı. 4'üncü Murad büyüklerine sunduğu kasidelerle maddi ve manevi destek kazandı. 4'üncü Murad döneminde sanatının ve ününün zirvesine ulaştı. Ama yazdığı hicviyeler yüzünden döneminde sanatının ve ününün zirvesine ulaştı. Ama yazdığı hicviyeler yüzünden zor durumlarda da kaldı. 4'üncü Murat'ın Nef'î'nin "Sihâm-ı Kâzâ"sını okurken zor durumlarda da kaldı. 4'üncü Murat'ın Nef'î'nin "Sihâm-ı Kâzâ"sını okurken yıldırım düştüğü, olayı uğursuzluk sayan padişahın şaire hiciv yazmasını yıldırım düştüğü, olayı uğursuzluk sayan padişahın şaire hiciv yazmasını yasakladığı anlatılır. Söylendiğine göre, padişahın bu uyarısına rağmen bir süre yasakladığı anlatılır. Söylendiğine göre, padişahın bu uyarısına rağmen bir süre sonra Vezir Bayram Paşa'yı hicvedince boğdurularak öldürüldü. Divan sonra Vezir Bayram Paşa'yı hicvedince boğdurularak öldürüldü. Divan Edebiyatı’nda hicvin en büyük şairidir. Başarılı lirik gazeller yazdı ama asıl ününü Edebiyatı’nda hicvin en büyük şairidir. Başarılı lirik gazeller yazdı ama asıl ününü kasideleri ve hicviyeleri ile yaptı. Sağlam bir tekniği, ağır bir dili, cesur bir kasideleri ve hicviyeleri ile yaptı. Sağlam bir tekniği, ağır bir dili, cesur bir söyleyişi vardır. Aşırı süslü, abartılı söyleyişlerini yeni çağrışımlarla birleştirerek söyleyişi vardır. Aşırı süslü, abartılı söyleyişlerini yeni çağrışımlarla birleştirerek kendine özgü bir tarz geliştirdi. Hayalgücü zengindir. At tasvirlerinde eşsiz kendine özgü bir tarz geliştirdi. Hayalgücü zengindir. At tasvirlerinde eşsiz bulunur. Kasidelerinin nesib kısımları başarılıdır. 4'üncü Murad'a sık sık methiye bulunur. Kasidelerinin nesib kısımları başarılıdır. 4'üncü Murad'a sık sık methiye yazmasına rağmen, zayıf akıllı bir padişah olan 1'inci Mustafa için şiir yazmaması yazmasına rağmen, zayıf akıllı bir padişah olan 1'inci Mustafa için şiir yazmaması "mert" şairliğinin işareti olarak gösterilir. Türkçe Divan'ında 59 kaside, 119 gazel "mert" şairliğinin işareti olarak gösterilir. Türkçe Divan'ında 59 kaside, 119 gazel bulunur. 1944'te Ali N. Tarlan'ın düzenleyerek yayınladığı "Farsça Divan"ında 171 bulunur. 1944'te Ali N. Tarlan'ın düzenleyerek yayınladığı "Farsça Divan"ında 171 rubai yer alır. Bazıları ağır küfürlerden kurulu, bazıları hoş ve zarif espriler içeren rubai yer alır. Bazıları ağır küfürlerden kurulu, bazıları hoş ve zarif espriler içeren hicviyelerini topladığı "Sihâm-ı Kâzâ" (Kaza okları) adlı eserini Saffet Sıtkı 1943'te hicviyelerini topladığı "Sihâm-ı Kâzâ" (Kaza okları) adlı eserini Saffet Sıtkı 1943'te yayınladı. Ünlü "Baharriye"sini ise Bakî’ye nazire olarak yazdığı söylenir. yayınladı. Ünlü "Baharriye"sini ise Bakî’ye nazire olarak yazdığı söylenir.

Page 57: Divan Edebiyati

Hayalgücü zengindir. At tasvirlerinde eşsiz bulunur. Hayalgücü zengindir. At tasvirlerinde eşsiz bulunur. Kasidelerinin nesib kısımları başarılıdır. 4'üncü Murad'a sık Kasidelerinin nesib kısımları başarılıdır. 4'üncü Murad'a sık sık methiye yazmasına rağmen, zayıf akıllı bir padişah olan sık methiye yazmasına rağmen, zayıf akıllı bir padişah olan 1'inci Mustafa için şiir yazmaması "mert" şairliğinin işareti 1'inci Mustafa için şiir yazmaması "mert" şairliğinin işareti olarak gösterilir. Türkçe Divan'ında 59 kaside, 119 gazel olarak gösterilir. Türkçe Divan'ında 59 kaside, 119 gazel bulunur. 1944'te Ali N. Tarlan'ın düzenleyerek yayınladığı bulunur. 1944'te Ali N. Tarlan'ın düzenleyerek yayınladığı "Farsça Divan"ında 171 rubai yer alır. Bazıları ağır "Farsça Divan"ında 171 rubai yer alır. Bazıları ağır küfürlerden kurulu, bazıları hoş ve zarif espriler içeren küfürlerden kurulu, bazıları hoş ve zarif espriler içeren hicviyelerini topladığı "Sihâm-ı Kâzâ" (Kaza okları) adlı hicviyelerini topladığı "Sihâm-ı Kâzâ" (Kaza okları) adlı eserini Saffet Sıtkı 1943'te yayınladı. Ünlü "Baharriye"sini ise eserini Saffet Sıtkı 1943'te yayınladı. Ünlü "Baharriye"sini ise Bakî’ye nazire olarak yazdığı söylenir. Bakî’ye nazire olarak yazdığı söylenir.

Page 58: Divan Edebiyati

Top Related