Çanakkale geçilemedi

11
DESTAN BU KAPAĞIN ARKASINDA

Upload: dilaver-uyanik

Post on 22-Mar-2016

277 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

Çanakkale Geçilemedi

TRANSCRIPT

Page 1: Çanakkale Geçilemedi

DESTAN BU KAPAĞIN ARKASINDA

Page 2: Çanakkale Geçilemedi

12

SAYI 42013

Çanakkale Geçilemedi

Page 3: Çanakkale Geçilemedi

2012SAYI 3

13

Çanakkale Çekilemedi!

Page 4: Çanakkale Geçilemedi

14

SAYI 42013

“İstanbul kime kalacak? Meselenin esası budur”Mayıs 1808, Napoleon

HMS Irresistibleyan yatmış batarken

“İstanbul şehri ile Güney Trakya, imparatorluğuma dahil edilmelidir”

3 Mart 1915, Çar 2. Nikola

“Türkler, asırlarca Avrupa’da kalmışlar ve Avrupa’nın başına daima dert olmuşlardır. Hiç-bir zaman Avrupalı olamamışlardır. Türkleri İstanbul’dan çıkarmanın Müslüman dünya üzerin-deki yankıları büyük olacaktır.”

Şubat 1920, Lloyd George

“Hintliler bile Türkleri yener, hem de tek elleri ile...”Lord Kitchener

Page 5: Çanakkale Geçilemedi

15

SAYI 42013

Çanakkale Boğazı’nın stratejik önemi büyüktür. Müttefikler bir taşla iki kuş vuracaklar; ilk taş Osmanlıyı saf dışı bırakmak, ikinci taş Rus Çarı’nı dev-rimcilerden kurtarmak. Böylece Alman-yanın iki cephe arasında sıkışmasını sağlamak. 3 oldu taş sayısı, İngiliz aklı işte. Akıllı, mantıklı bir strateji.

Akıl ve mantığın çöktüğü yere var-dığında büyük savaş gemileri, önce bir gözetlediler etrafı ve sonra daldılar boğaza… Destan başlar! Seyit onbaşı 270 kiloluk mermiyi sırtında taşır. Yapı-lan atışta büyük zırhlılardan biri batar, ismi önemli değil düşman gemisi işte!

Bir destandı. Vatan-millet-Sakarya’dan önceydi, Çanakkale geçilmez-di. Osmanlı, endüstri devrimini yapacak/yakalayacak işçi ve ustabaşı sınıfı olmadığı için kendi topunu, tüfeğini yapamamıştı. Kitlesel bir

üretim, yani fabrika organizasyonu çok geç gelmiş ve gelişmişti. Teknoloji-deki gerilik elbette toplumun her kesimine olduğu gibi orduya da yansımıştı. Almanlarla kurulan ittifakın en önemli yanlarından biri, Alman silahlarının ve dolayısıyla savaş teknolojisinin Edirne sınırından girmiş olmasıdır. Hani şu son anda kurtarılan eski başkent Edirne’dir artık sınır. Ve düşman da Ege açıklarında tam yol ilerlemektedir…

Dilaver Uyanık hazırladı ve yazdı

Page 6: Çanakkale Geçilemedi

16

SAYI 42013

Türk topçusu, ecdadını aratmayacak atışlar yapmaya başlar kolonyalist/em-peryalist filo üzerinde. Az olan cephaneyi ustalıkla harcarlar. Sadece yüzen kaleleri değil, hızlı ve küçük hücumbotları da vururlar. Dikkat edin hareketli hedefler! Bu botlar ana gemilere gözcülük etmekte ve bataryalarımızın üze-rine yapılan top atışlarını düzeltmekle mükelleftirler. Sürekli kafasına cop yiyen bir eylemcinin bunalması gibi emperyalist filo komutanı da bunalır. Biraz dinlenmek için geri çekilelim der. Oysa ki Nusrat’ın döşediği mayınlar onları bekler boğazın soğuk sularında. Gemilerinin yarısı bir gün içinde batı-rılan ‘burnu büyük’ komutan Amiral John de Robeck, kaçalım der. Kraliçenin adını taşıyan komuta gemisini, ünlü Queen Elizabeth’i bizimkilere yem et-mez. Velhasıl kelam büyük bir zafer kazanılır!

Elin oğlu bıkmaz! Geri gelirler. Bu sefer karadan çıkarma yaparak el-lerindeki Anzakları (Yeni Zellandalılar) kullanmaya karar verirler. Macera yaşamaya gelen, piramitleri görmek isteyen bu tüyü bitmemişler, zincirle-rinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayan çocuklarımıza saldırdı. 450 bin insan, Gelibolu Yarımadası’na gömüldü. Gücü tükenen “düşman” kaçtı gitti.

Sonrasında tarih değişti. Rusya’da Bolşevikler iktidara geldi, Çar öldü-rüldü. Almanya bütün gücüyle Fransız cephesine hücum etti ve savaş uzadı vs… Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu önemli olaylar üzerine son dönemde iki film perdeye çıktı. İzlemenize engel olmamak için, mümkün olduğunca içeriği anlatmamaya çalışacağım (Nasıl olacaksa? Hepimiz tarih okuduk). Filmleri izleyin derim çünkü zaten bugüne kadar başka Çanakkale filmi çe-kilmedi.

Seyit Onbaşı, İngiliz zırhlısı Ocean’ı batıran 270 kiloluk mermiyi tek başına kaldırıp topa yüklenmesini sağlamıştı. Savaşın bitiminde cepheyi ziyaret eden-Cevat Paşa, aynı işi bir daha yapmasını ister onbaşıdan. Seyit bir iki deneme yapar ama başara-maz. 1915’te Harp Mecmuası için çekilen fotoğrafta kaldırdığı mermi ağaçtan yapılmıştır!

Page 7: Çanakkale Geçilemedi

17

SAYI 42013

Turgut Özakman’ın Diriliş Çanakka-le 1915 adlı eserinden uyarlanmış,

yönetmenliğini yeşim Sezgin’in yaptığı çalışma, ilk başta bir filmmiş havası veriyor. Cephenin çeşitli yerleri için yapılan sahneler arası geçişler-bağlan-tılar yok. Dolayısıyla imdadıma ortaokul yıllarında okuduğum tarih bilgileri ye-tişiyor. Hafızamı tarih ve sahneler ara-sında koşturarak hızlandırmak hoş bir deneyim oldu. Sonunda kendimi daha fazla yormayıp bir belgesel izlediğime karar verdim. Zırhlı kruvazörlerin batırılışı, meydan savaşları, genel cephe görüntüleri anime edilmiş. Her ne kadar grafikleri başarılı bulmasam da fena değil diyebilirim. Oyunculuk aramaktan zaten vazgeçtim.

Tarih filmi çekmenin en büyük zorluğu bu işte! Eğer karakterleriniz za-yıfsa ve tarihteki güçlü kişileri filme yansıtamıyorlarsa yapacağınız iş basit-tir. İhtişamı ve aksiyonu arttırırsınız. Ancak bu da filmin bütçesini 100’e kat-lar. İkisi de olsun, hem oyunculuk hem ihtişam (ve kurgu) derseniz (ki öyle olması gerekmiyor mu?) daha fazla para harcamanız gerekir. Örnek çok: Braveheart (Cesur Yürek), Er Ryan, Paths Of Glory vs… Yok eğer bu parayı verecek bir yapımcı yoksa dünyada, bekleyeceksiniz.

Aslında en bulunmayanı para değil, vizyon!

Film değil belgesel

Page 8: Çanakkale Geçilemedi

18

SAYI 42013

Yönetmenliğini Sinan Çetin’in yap-tığı filmi bir kelime özetleyebilir:

Fantastik. Bireylerin yaşamından, aile ilişkilerinden (bir başka deyişle kan bağlılıkları bulunan insanlardan) yola çıkarak savaşa, Çanakkale Savaşı’na değinilmiş. Fimde çocuklarını ölümden kurtarmaya çalışan bir annenin öyküsü anlatılmakla birlikte şöyle bir mesaj veriliyor: Hiçbir savaş insan hayatından daha değerli değildir, söz konusu vatan olsa bile! Yani adamlar yüzen kalelerle gelip toplarıyla size ateş açacak ve siz bu savaşın olmaması gerektiği üzerine düşüneceksiniz. Kısaca filmin en sonunda benim anladığım bu!

Hümanist bir açıdan bakarsak filmde anlatılmaya çalışılan “savaşa ha-yır” söylemini olumlamamız gerekir. Ancak o cephede Hümanizmi bilen pek çok genç aydınımız Anzaklara, Hintlilere, Faslılara, Sihlere, İngiliz Subayla-rına mermi sıktı, mermi yedi. Mustafa Kemal’in daha sonra mumla arayaca-ğı okumuş çocuklardan, tarih okumaktan vazgeçip, kendini feda edip, tarih yazanlardan bahsediyoruz! Çorba edilmiş sıcak/pop/Holywood ideolojilerini (hiç sorgulamadan) insanın kanını donduran olayların üzerine boca ederse-niz, ortaya çıkan sonuç işte böyle şekilsiz bir şey olur!

Fantastisizmin doruğu

Page 9: Çanakkale Geçilemedi

19

SAYI 42013

Bütün bir genel kurmay uyurken, O, işin özünü kavradı ve doğru karar verdi. Seversiniz, sevmezsi-niz ayrı, ama hangi ideolojiden olursanız olun bu kadar büyük bir savaşta en kritik kararı vererek şımarık İngilizlere ve peşinden gelenlere en büyük tokadın vurulmasını sağladını unutmayın!

“Ben size ölmeyi emrediyorum”Yarbay Mustafa Kemal

Page 10: Çanakkale Geçilemedi

20

SAYI 42013

Oysa ki Çanakkale, yeni kapitalist sömür-geci anlayışın başlangıcıdır. Çanakkale; eski kanlı sömürgeciliğin Türk topçusunun vurdu-ğu gemilerle battığı ve Batı’nın yeni sömür-ge yöntemleri aramaya başladığı yerdir (Ör: 1900’lerin başında kurulan Amerikan Merkez Bankası (FED), Holywood’un organizasyonu vs…) Sessizce kaçmışlardır, çünkü; düştük-leri durumdan ders çıkarmak ihtiyacındadır-lar… Osmanlı ise imparatorluk ve ümmet duruşunu tasfiye edip, Mustafa Kemal’in Samsun’dan çok önce Conk Bayırı’na çıkarak tarihi değiştirmesi sayesinde, yeni bir rejime, ulus-devlete dönüşmüştür. İşte bazen olaylar ve içinde bulunulan durumlar, insanları ve değerli hayatlarını değersiz kılabilir. Madem bu sorgulanacaktı, hayatında hiç politika görmemiş bireylerin as-lında politikadan nasıl kaçamadıkları aktarılabilir. Hem belki de böylelikle, “ben politikadan anlamam, sevmem” diyerek politikadan kaçtığını zanneden ciddi sayıdaki insana bir mesaj verilmiş olurdu. General Hamilton Türklerin kaçacağını zannediyordu mesela! Ayrıca madem savaşa karşı çıkılacak, bunu gözü yaşlı bir anne üzerinden değil de, emparyalistleri bozguna uğratan Çılgın Türklerin tarihi açıdan yüklendiği büyük sorumluluk üzerinden, yani artık Türklerin emperyal/kolonyal politikalar peşinde koşmaması gerektiği işlenerek verilse/çekilse/yazılsa fena mı olur! Tabii çekilecek yeni reklam işlerine tepeden tırpan gelebilir, kızdırmamak lazım tepedekileri!

Sonuç olarak iki film için de şöyle bir cümle kurabiliriz; “Yaptığınız iş anlattığınız olayın altında nasıl ezilir”e güzel örnek(ler).

Page 11: Çanakkale Geçilemedi

21

SAYI 42013

1) Kamera neden hep bel altında dolaşır? Şaryo, boom vs gibi aparatlar kullanılmamış mıdır? Kameraman Hobbitle-ri çeken şahıs mı?2) Haluk Bilginer’in usta oyununa neden bir tek Oktay Kay-narca yaklaşabiliyor?3) Mavzerlerden, toplardan çıkan patlama sesi ve mermi-lerin sekme/çarpma sesi efektleri neden becerilemez? Neden tüfekler kuru-sıkı ses çıkarır?4) 3D ve animasyon teknolojisinin inanılmaz yerlere gel-diği, color corection (filmi boyama) ve daha birçok efektin üretildiği bir çağda: bu işleri yapacak, savaşı gerçekten canlandırabilecek insanlar nerededir? Tepenin ardında deniz olduğunu hayal edebilen vizyonun mumla arandığı sokaklarda… Sanat ne arar la bu sokakta!

Anlayamadık!

Türklerin, birçok avcı uçağı vardı (çoğu Al-man yapımıydı). Çanak-kale üzerinde havada da bir savaş vardı. Yö-netmenlere duyurulur!

Solda Anzaklar, macera peşinde koşup canları tehlikeye attılar. Sava-şın sonunda yaptıkları hatanın farkına vardılar. Sağda ise Mehmetçik!