birlemiş milletler ve diplomasi ocak 2014

21
1

Upload: birlesmis-milletler-ve-diplomasi

Post on 15-Mar-2016

256 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

Gazi Üniversitesi Model Birleşmiş Milletler Topluluğu Aylık Resmi Akademik Dergisi www.facebook.com/gazimun www.twitter.com/gazimun gumun.gazi.edu.tr gazimun.org

TRANSCRIPT

Page 1: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

1

Page 2: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

2

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

MODEL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TOPLULUĞU

RESMİ DERGİSİ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE DİPLOMASİ

Topluluk Danışmanı: Doç. Dr. Kürşad Turan

Topluluk Başkanı: Onur Ersezen

Editör: Doç. Dr. Kürşad Turan

Yayın Yönetmeni: Sami Burgaz

Yazarlar: Nazire Yudar, Rafet Yıldırım

Mert Mutlu, Emre Kuyucu, Sami Burgaz

Tasarım: Sami Burgaz

İLETİŞİM

Gazi Üniversitesi,

İktisadi İdari Bilimler Fakültesi

[email protected]

gumun.gazi.edu.tr

© 2014, Tüm Hakları Saklıdır

Page 3: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

3

Tarihte Bu Ay

5

Aylık Gündem 6

A’dan Z’ye Model Birleşmiş Milletler Simülasyonu Sami Burgaz

8

Çıkar İlişkileri ve Ortak Kültür Bağlamında Türk

Dış Politikası Rafet Yıldırım

10

Staj Rehberi Nazire Yudar

12

Uluslararası İlişkiler ve Türkiye Mert Mutlu

16

Dünya Siyaseti ve Türk Dış Politikası Emre Kuyucu

18

Page 4: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

4

Sevgili okurlar,

Gazi Üniversitesi Model Birleşmiş Milletler Topluluğu’nun hazırladığı “BM ve

Diplomasi” dergisinin ilk sayısını sizlerle paylaşmanın mutluluğu içerisindeyim.

Başkanlığını yürüttüğüm Model Birleşmiş Milletler Topluluğu, yönetim kurulumu-

zun ve değerli üyelerimizin katkılarıyla her geçen gün mensubu olduğu Gazi Üni-

versitesi’nin marka değerine yakışacak ve yüceltecek adımları hızla atmakla be-

raber, diğer öğrenci topluluklarına da öncülük eden örnek bir topluluk olmaya de-

vam etmektedir.

Dergimizde her ay yerel, bölgesel ve küresel çaptaki uluslararası sorunları,

dünya tarihine yön veren uluslararası çaptaki olayları, insanlığa ve barışa hizmet

eden örgütleri ve dergi amaçları doğrultusunda yaptığımız röportajları yayımlaya-

cağız. Dergimizde yer alan akademik makalelerin okurların uluslararası olaylar

hakkındaki bilgilerini arttırmanın yanında dünyaya farklı bir açıdan bakmasına

yardımcı olacağını ümit ediyorum.

Derginin hazırlanmasında ve yayımlanmasında emeği geçen tüm Gazi Üni-

versitesi yöneticilerini, personelini ve öğrencilerini kalbi duygularımla selamlıyor,

saygılarımı sunuyorum.

Onur ERSEZEN

Topluluk Başkanı

Öğrenci topluluklarının kuruluşundaki emekleri ve topluluk faaliyetlerine verdikleri desteklerden dola-

yı Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Süleyman Büyükberber’e ve Öğrenci Topluluklarından Sorumlu Rektör

Danışmanı Sayın Prof. Dr. Emin Kuru’ya teşekkürü borç biliriz.

Page 5: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

5

24 OCAK 1965

İngiltere’nin savaş zamanı

başbakanı Winston Churchill

(1874-1965) vefat etti.

21 OCAK 1793

Fransa Kralı Lo-

uis XVI Fran-

sa'nın işgali için

yabancı ülkeler-

le işbirliği yap-

mak suçundan giyotin ile idam

edildi.

1 OCAK 1958

Ortak Pazarı

olarak bilinen

AET (Avrupa Ekonomik Toplulu-

ğu) ticaretin önündeki engelleri

kaldırmak ve ticaret politikala-

rını koordine etmek amacıyla,

Belçika, Fransa, Batı Almanya,

İtalya, Lüksemburg ve Hollanda

tarafından kuruldu.

10 OCAK 1920

Uluslararası anlaşmazlıkların

çözümünde, silahlanmaların

azaltılması ve gelecekteki sa-

vaşların önlenmesi amacı ile Milletler Cemiyeti

resmen kuruldu. 41 ülke temsilcisi ile ilk Meclis

on ay sonra Cenevre'de toplandı. 20'den fazla

ülke daha sonra cemiyete katıldı.

16 OCAK 1991

ABD önderliğinde Müt-

tefik savaş uçakları

Irak hava savunma sistemine karşı

büyük bir operasyon başlattı. Çöl Fır-

tınası Operasyonu ile Irak’ta savaş

başlamıştı.

31 OCAK 1943

Hitler’in Alman askerleri

İkinci Dünya Savaşı'nda

Stalingrad'da ilk büyük

yenilgisine uğradı. Sta-

lingrad Savaşı sırasında, 160.000 Alman askeri öl-

dürüldü ve 90.000 asker esir düştü. Mareşal Fried-

rich von Paulus teslim olan ilk Alman mareşal ola-

rak tarihe geçti.

30 OCAK 1933

Adolf Hitler

Cumhurbaşka-

nı Paul von

Hindenburg tara-

fından Almanya Şansöl-

yesi olarak atandı.

Page 6: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

6

01.01 Lübnan’da İran Elçiliğine

yapılan saldırıdan sorumlu El

Kaide bağlantılı Abdullah Azzam

Tugayları lideri Bin Muhammed

El Mecid yakalandı. (Reuters)

01.01 Singapur’da Sinabung

volkanı patladı. 19.000’den faz-

la insan yerinden edindi.(ABC

News)

02.01 Silahlı kabile üyeleri ve

IŞID militanları bir mülteci kampı-

nın kaldırılması sonrası patlak

veren şiddet olayları sonrası

Irak’ın Felluce ve Ramadi şehirle-

rini ele geçirdi. (AFP)

02.01 2006’dan beri komadan

bulunan eski İsrail Devlet Baş-

kanı Ariel Sharon, böbrek yet-

mezliği sonucunda durumu

kritikleşti. (CNN)

03.01 Mısır’da Müslüman Kar-

deşler taraftarları, polis ve karşıt

gruplar arsında çıkan çatışmalar

sonucu 13 kişi öldü. (Reuters)

03.01 Paraguay, Sahra Demok-

ratik Arap Cumhuriyeti’ni tanı-

ma bildirgesini geri çekti. (The

Maghreb Daily)

04.01 Irak hükümeti, İslamcı Mili-

tanlar ile arasında çıkan çatışma-

lar sonucu Felluce üzerindeki

kontrolünü kaybetti. (Al Jazeera)

06.01 Çek Cumhuriyeti Dışişleri

Bakanı Jan Kohout, 1 Ocak’ta

Filistin büyükelçisi Jamal al-

Jamal’in ölümüne sebep olan

patlamanın akabinde elçilikte

yasadışı silahlarının bulunma-

sını sert bir dille kınadı. Diplo-

matik İlişkiler Hakkında Viyana

Sözleşmesi ciddi şekilde ihlal

edildiğine vurgu yaptı. (Miami

Herald)

06.01 ABD Senatosu Federal

Rezerv’in yeni başkanı olarak

Janet Yellen onayladı; Yellen, bu

göreve gelen ilk kadın oldu.

(Washington Post)

07.01 Infanta Cristina, İspanya

Kralı Juan Carlos I’un en küçük

kızı hakım tarıfından vergi ka-

çakçılığı ve kara para aklama

suçundan mahkemeye ifade

verdi (Euronews)

08.01 Şüpheli iki El Kaide militanı

Güney Yemen’in Hadhramaut

bölgesinde Amerikan insansız

hava uçağı saldırısı tarafından

öldürüldü. (Reuters)

09.01 Afganistan hükümeti,

Amerikan hükümetinin güven-

lik tehdidi oluşturabilecekleri

itirazlarına rağmen, hapishane-

lerindeki 72 Taliban savaşçısını

salıverdiğini duyurdu (ABC

News)

09.01 Tunus Başbakanı Ali Lara-

yedh istifa ederek Tunus’ta yeni

seçimlerin yapılmasının önünü

açtı. Seçimlere İslamcı Ennadha

partisi ve seküler muhalif partileri

arasında bir anlaşma doğrultu-

sunda yapılacak. ( LA Times)

09.01 Manchester City futbol

takımında oynayan Fildişi Sa-

hilli Yaya Toure yılın Afrikalı

Futbolcusu ödülünü kazandı.

(CNN)

10.01 Çin Halk Cumhuriyeti Gü-

ney Çin Denizi'nde "balıkçı izin"

kuralını uygulamaya sokarak,

ABD, Filipinler ve Vietnam’ı hayal

kırıklığına uğrattı. (The Guardian)

11.01 Israil’in eski başbakanı

Ariel Sharon 8 yıldır içinde bu-

lunduğu komada felç geçirerek

85 yaşında vefat etti. (BBC

News)

13.01 FIFA, Kosova futbol takımı-

na (eski Yugoslavya devletleri

hariç) FIFA’ya tam üye devletlere

karşı uluslararası müsabakalar

oynamasına izin verdi. (FIFA)

14.01 Rusya 1982’den bu yana

ilk kez bir ABD’li gazeteciyi

sınırdışı etti. Sınırdışı edilen

gazeteci : David Satter (The

Guardian)

15.01 Mısırlı seçmenler yeni ana-

yasa için sandık başında. Yeni

anayasa dinle dayalı siyasi parti-

lerin yasaklanması, kadınlara eşit

hakların tanınması, azınlık hakla-

rının korunması gibi maddeler

içeriyor. (Fox News)

17.01 Avustralya, insan kaçak-

çılarına karşı sürdürdüğü Ege-

men Sınırlar Operasyonu sıra-

sında Endonezya’nın karasula-

rını ihlal ettiği için özür diledi.

(Sydney Morning Herald)

Page 7: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

7

18.01 Yemen’de Iran’lı diplomat

öldürüldü. Olay başkent San’a

elçilik yakınlarında silahlı adamlar

t a ra f ında gerçek leş t i r i l d i .

(Reuters)

19.01 Euromaidan’da şiddetli

çatışmalar. Yeni anti-protesto

yasalarına tepki olarak başla-

yan protestolar şiddete dönüş-

tü. (BBC News)

19.01 Birleşik Arap Emirlikleri’nin

Başbakanı Şeyh Muhammed Bin

Raşid Al Maktum 18-30 yaş arası

erkekler için zorunlu askerlik hiz-

m e t i n i d u y u r d u .

(ArabianBusiness.com)

20.01 Türkiye-Suriye sınırında

isyancıların elinde bulundrudu-

ğu bir noktada iki bomba yüklü

araç patladı. Patlamalarda en

az 16 kişi ölürken, Türkiye ve

Suudi destekli isyancılar ara-

sında çatışmalar devam ediyor

(Reuters)

20.01 Dünya Ekonomik Forumu

başladı. Dünya liderleri İsviçre'nin

Davos kendine buluşuyor. (ABC

News)

20.01 İran'a karşı bazı yaptırım-

lar varılan nükleer anlaşması

ile Avrupa Birliği ve Amerika

Birleşik Devletleri tarafından

kaldırılır. (The Washington

Post)

21.01 Hükümet karşıtı eylemler

devam ederken Tayland hüküme-

ti Bangkok ve çevre illerde 60

günlük olağanüstü hal ilan etti.

(BBC)

22.01 NASA ve Ulusal Okyanus

ve Atmosfer İdaresi tarafından

bağımsız olarak yayınlanan

yeni veriler, küresel ısınma eği-

limin devam ettiğini gösteriyor.

(ABC News)

24.01 Mısır’da şiddet devam edi-

yor. Başkent Kahire’de 3 bomba

patladı, 5 ölü var. (BBC)

24.01 Euromaidan’da başlayan

h u z u r s u z l u k U k r a y -

na’nın Khmelnitsky, Zhytomyr,

Cherkasy, Lviv, Ternopil, Ivan

oFrankivsk, Lutsk, Rivne andC

hernivtsi şehirlerine yayıldı.

(National Post)

25.01 Beş Mısır elçilik personeli

Libya’nın başkenti Trablus’ta ka-

çırıldı. (The Guardian)

25.01 Çinli Li Na kadınlar final

maçında Slovak Dominika Ci-

bulková 7-63, 6-0 yenerek

Avustralya açığın şampiyonu

oldu. (Sydney Morning Herald)

26.01 ABD ordusu güney Soma-

li’de bir araca füze saldırısı dü-

zenleyerek Al Şebab terör grubu-

na üye Sahal Iskudhuq ve şofö-

rünü öldürdü. (Fox News)

26.01 Avustralya Açık erkeler

final maçında Stanislas

Wawrinka, Rafael Nadal’ı 6-3, 6-

2, 3-6, 6-3 şampiyon oldu. (BBC

Sports)

27.01 Mısır Askeri yönetim organı

Temmuz 2013'te darbe gerçek-

leştirerek Cumhurbaşkanı Mu-

hammed Morsi deviren Mareşal

Abdel Fattah el-Sisi’nin seçimler-

de cumhurbaşkanlığı adaylığını

onayladı (BBC)

28.01 Ukrayna Başbakanı My-

kola Azarov, Cumhurbaşkanı

Viktor Yanukoviç’e istifasını

sundu. İstifanın ardından kabi-

nede tevekkül etti. Parlamento

protestoların başlamasına se-

bep olan eylem karşıtı kanunla-

rı ilga etti. (CBC, BBC, NBC)

29.01 NSA’nin küresel dinleme

belgelerini sızdıran Edward

Snowden Nobel Barış Ödülü'ne

aday gösterildi. (Bloomberg)

30.01 Altı intihar bombacısı

Bağdat’ta bulunan Irak Ulaştır-

ma Bakanlığını ele geçirdi. Gü-

venlik güçleri Bakanlığı kontrol

altına alana kadar teröristler en

az 24 rehine öldürdü. (Reuters).

Page 8: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

8

M odel Birleşmiş Milletler (Model United Nations, MUN) , eğitim kurumlarının öğrenci

delegeler çıkararak belli ülkeleri ve Birleşmiş Milletler kurumlarını temsil ettikleri eğit-

sel bir simülasyondur. Genelde konferans, panel, çalıştay veya forum usulüyle yürütülen toplan-

tıları içerir.

H er yıl dünya çapından yüz binlerce lise ve üniversite öğrencisi,

Birleşmiş Milletler üye devletlerin Devlet Başkanı, Dışişleri Bakanı,

vb. rollerini üstlenerek güncel dünya sorunlarına çözüm arama olanağı

sağlamaktadır. Her konferanstan önce katılımcılar, konferansta temsil

edecekleri ülkenin dış politikası ve konferansta tartışacakları konular gö-

rüşü üzerine detaylı araştırmalar yaparak konferansa hazırlanırlar. Bunlara

ek olarak, tartışılacak konuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler’ in daha önce

yayınladığı bildirgeler, konu üzerine düzenlediği konferanslar ve yaptığı

diğer tüm çalışmalar hakkında geniş çaplı bir araştırma yaparlar.

K onferanslara hazırlanma aşamasında MUN toplulukları büyük rol

oynamaktadır zira bir Model Birleşmiş Millet-

ler topluluk üyesinin; kulübünün belirli aralıklarla düzenlediği gelişim etkin-

liklerinin (örneğin tartışma pratikleri, diplomatik dil eğitimi) etkisiyle konfe-

ranslarda, okulunu ve topluluğunu her geçen gün daha iyi temsil edebile-

cek duruma gelir.

U luslararası Model Birleşmiş Milletler konferanslarını temel amacı

ise farklı milletlerden gençleri bir araya getirerek güncel dünya

sorunlarına çözüm araması için onları teşvik eder ve onlara ortam sağlar.

Bu vesileyle gençlerin dünyada olup bitenler hakkında bilgi sahibi olma-

sı ve farklı kültürler haklında bilgi alışverişi amaçlanır. Ayrıca bu çapta

konferansların çok büyük bölümünün çalışma dilinin İngilizce olması,

katılımcıların yabancı dillerini geliştirmeleri için önemli rol oynar. Aynı

zamanda Uluslararası konferanslar farklı mil-

letlerden çok sayıda katılımcının ortak bir paydada buluşmasını sağ-

layarak, katılımcıların farklı milletlerden arkadaş edinmelerinde

önemli rol oynar. Bu konferanslar genel olarak yerel ve ulusal çapta

A’DAN Z’YE

MODEL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

Yazar: Sami Burgaz

2012 itibariyle dünya

çapında yaklaşık 400

MUN konferansı

düzenlemektedir.

Page 9: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

9

lise ve üniversitelerde bulunan MUN toplulukları ile daha kurumsal bir şekilde

uluslararası boyutta MUN dernekleri tarafından düzenlenir.

B unlara ek olarak, Model Birleşmiş Milletler’ in kimi özellikleri, katılımcıla-

rın kişisel gelişimlerine önemli katkılarda bulunur. Aynı zamanda Model

Birleşmiş Milletler çalışmaları, katılımcıların özgeçmişlerinde uluslararası kabul

gören birer aktivite olarak yer almaktadır. Sosyal bilimlere ilgi duyan öğrencile-

rin kendilerini tanımalarına ve ileride yönelecekleri alan-

lar hakkında daha geniş bilgi sahibi olmalarına yardımcı

olur.

1990’lı yıllarda küçük topluluklar halinde başlayan MUN etkinlikleri

Birleşmiş Milletler Türkiye ofisinin de desteğini alarak bugün MUN

konusunda ülkemizin dünyanın en itibarlı MUN konferanslarından

birini düzenleyen ülkeler arasında yer almasını sağlamıştır. 2008

yılında yine Birleşmiş Milletler’ in desteğini alarak kurulan Model Birleşmiş Milletler Derneği,

Türkiye’de lise ve üniversite düzeyinde uygulanan MUN kulüplerinin etkinliklerini tek çatı altın-

da toplamayı hedefleyerek yola çıkmışlardır. Ayrıca Model Birleşmiş Milletler Derneği dünyada

tek eğitim konferansı olan EurasiaMUN düzenleyerek bir ilke imza atmıştır. Böylelikle ülke içeri-

sindeki lise ve üniversitelere ulaşmayı başararak ülkemizin en büyük MUN konferansı olan

MUNTR’ye olan ilginin artmasını sağlamışlardır.

TÜRKİYE’DE MUN

NMUN (New York, ABD):

Bu konferans kırk yılı aşkın bir süredir devam eden bir konferanstır.

Her yıl ABD’nin sayılı üniversitelerinin katıldığı konferansta katılımcılar

güncel konulara çözüm aramaktadır.

THIMUN (Lahey, Hollanda):

İlk kez 1968’de düzenlenen bu konferans yaklaşık yarım yüzyıl sonra

MUN camiasında bir dünya lideri haline gelmiş durumda.

WorldMUN (Her yıl farklı bir ülke):

1991 Harvard Üniversitesi öğrencileri tarafından başlatılan bu konferans

her yıl farklı bir ülkede düzenlenmektedir. Dünyanın en büyük seyahat

eden Model Birleşmiş Milletler konferansı olarak bilinen WorldMUN, her

yıl altmıştan fazla ülkeden gelen 2000 üniversite ve lisansüstü öğrencile-

rin ilgisini çekmektedir. Prag, Bejin, Singapur, Melbourne, Amsterdam

gibi şehirler yanı sıra 2001 yılında İstanbul, Koç Üniversitesinde de dü-

zenlenmiştir.

DÜNYADA MUN

Page 10: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

10

T arihsel süreç içerisinde toplumların maddi ve manevi

bağlamda oluşturduğu, süreklilik arz eden durumlar

kültürü meydana getirir. Aynı dili konuşma, ortak

inanış, ortak yaşam tarzı kültürü meydana getiren

bazı ögelerdir. Toplumun gen kodları diyebileceğimiz tüm bu

kültürel yapıtaşları bireysel olduğu kadar, toplumsal karar

alma aşamasında da etkilidir. Buradan hareketle kültürün iç ve

dış tehditlere karşı toplumu bir arada tutmak, toplum

dinamizmini sağlamak gibi etkileri olduğunu söylemek mümkündür. Zaman içerisinde

‘devlet’ olgusunun meydana gelmesi ve ortak kültüre sahip insan topluluklarının ‘millet’

kavramı adı altında devlet kurması; ortak kültürün ulus devletlerin temel taşlarından biri

olduğunu göstermektedir.

K ültür, içerde devletin istikrarını sağlamanın yanında o devletin dış

politikalarında da etkili bir konumdadır. Geçmişten günümüze

uluslararası ilişkilerde uygulanan politikalar, zaman zaman sahip

olunan ortak kültürün ekseninde oluşturulmuştur. Rusya’nın ‘Slav

Irklarını Birleştirme’ adı altında Balkanlarda izlediği ‘Panslavizm Politikası’,

Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı öncesi

Avrupa’da uyguladığı politikalar, Mısır’ın

bütün Arapları bir çatı altında toplamak için

Ortadoğu’da izlediği p o l i t i k a l a r b u

durumun örneklerini teşkil etmektedir.

Kültürün pratikteki bu kullanımı tarihteki

Türk devletlerinin politikalarında da yer

bulmuştur. Kavimler Göç'ünden sonra

Türk milleti farklı coğrafyalara yayılmış

ve bu coğrafyalarda devletler kurmuş ve

her biri birer aktör olarak uluslararası arenada yer almıştır. Bu aktörler bazen

kozmopolit bir yapıya sahip olmalarına rağmen ortak bir kültüre sahip olmanın verdiği

yakınlık sebebiyle ortak politikalar izlemişlerdir. Günümüzde Türkiye de kozmopolit bir

yapıya sahip olduğu halde ‘kültür milliyetçiliği’ kavramı adı altında dünya üzerindeki

diğer Türk devletleriyle ilişkilerini ilerletmeye çalışmaktadır. Peki Türkiye’nin bu

politikalarındaki yöntemleri realist midir? Romantik midir?

Page 11: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

11

S oğuk Savaş sonrasında S.S.C.B’nin dağılmasıyla birlikte Orta Asya’da yeni Türk

devletleri ortaya çıkmış; bölgesel ve küresel alanda varlıklarını hissettirmeye

başlamışlardır. Türkiye bu devletlerle bağımsızlıklarını kazandıktan hemen

sonra kültürel çalışmalar yapmaya başlamış fakat bu çalışmalar özveri ve

süreklilikten yoksun olduğu için devamı gelmemiştir. Ortak eğitim programları günümüzde

sekteye uğramış bir haldedir ve Türkiye’nin bölgede izlediği politika yetersizdir. (Bunlar için

kaynak göstermen lazım) Türk devletlerinin arasında kültür bağı olsa da bu Türk

cumhuriyetlerinin liderlerinin dağılan Sovyetlerin bünyesindeki eski komünist liderler olması

sebebiyle politik, ekonomik işbirliği ve eğitim alanındaki ortaklıkları daha çok Rusya eksenlidir. Bu

sebeple Türkiye bu ilişkiler denklemi içinde kendine rol biçememektedir. Aynı ulusun farklı iki

‘ulus devlet’ çatısı altında birbiriyle ilişkiler kurması uluslararası bağlamda çıkar çatışmalarını

beraberinde getirdiği için Türkiye’nin ‘kültür birliği’ adı altında izlediği politikaları daha çok

realiteye dayandırması gerekmektedir. Geçmişte Almanya ve Rusya bu tür politikalar izlemiştir

fakat onların politikası kültür ekseninde olmasına rağmen reel parametreler daha ağır bastığı için

belirli dönemlerde başarı elde ettikleri aşinadır. Türkiye’nin elinde bulunan araçları uluslararası

arenada kullanamaması, izlediği politikaların diplomasi çerçevesinde bir paradoks halini alması

prestij kaybına neden olmakta, dünya Türklerinin haklarını ‘uluslararası hukuk’ bağlamında

yeterince savunamaması Türkiye’nin bu devletler nezdinde güvenilirliğini azaltmaktadır. Bu

bağlamda Bulgaristan’da Türklere yapılanlar karşında Türkiye’nin BM

bünyesinde yeterince aktif olamaması ve 1 milyonu aşkın insanın

Türkiye’ye getirilmesini, Çin’in Uygur özerk bölgesindeki Türklere

yapılanlar karşısında Çin ile ekonomik ilişkileri öne sürerek

uluslararası hukuk platformunda yetersiz kalınmasını örnek verebiliriz.

“Kültür milliyetçiliği” adı altında yapılan çalışmalar sadece belirli

ülkelerle belirli alanlarda sınırlı kalmakta, kapsayıcı ve ihtiyaçlara

c e v a p v e r e n b i r p o l i t i k a i z l e n e m e m e k t e d i r .

G ünümüz dünyası hızla ekonomik küresel bir entegrasyona girmektedir.

Türkiye’nin kültür bağı bulunan bağımsız ülkeler ve özerk halde yaşayan

topluluklar bu yeni düzen içinde varlığını sürdürebilmek için ‘güvenilirlik’

esasına dayanarak ülkemizle ilişkilerini dinamik tutmak zorundadır. Aynı

şekilde Türkiye de özellikle uluslararası ticaret ve küresel ekonomi bağlamında bölgesinde ve

dünyada sözü geçen bir devlet olmak için bu ülkelerle temas halinde olmalıdır. Bu temaslar

realiteye dayanmalı ve devletin çıkarları göz önüne alınarak ‘kültür milliyetçiliği’ kavramı adı

altında yapılan ortaklıklar içerde refah getirmeli, kurulan ilişkilerin yansımaları uluslararası

arena da azalan prestiji artırmaya yönelik olmalıdır.

S onuç olarak Türkiye, realist yaklaşımlar yerine romantik ve özveriden yoksun

çalışmalar yapmaya devam ederse hatalar tekrarlanacak, bu da zamanla bir

kısır döngü halini alacaktır. Ortak kültüre sahip olduğu devletler ve topluluklar

üzerindeki politikalarını uygulamadan önce bölgedeki gelişmeleri iyi analiz

etmeli, uygulayacağı stratejiler yerinde olmakla birlikte ‘süreklilik’ esasına dayanmalıdır.

Page 12: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

12

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ALANINDA STAJ İMKÂNI Yazar: Nazire Yudar

Uluslararası ilişkiler öğrencileri için staj imkânı çok sınırlı ancak zorunlu uygulama

olmadığından staj yapmak önemli. Staj yapabilmek için sahip olduğunuz özellikler,

bildiğiniz diller, ülkeniz dışındaki olaylara olan ilginiz, yurt dışındaki haberleri takip

etmeniz, kendi alanınızla ilgili bir hedefe sahip olmanız ve kendinizi iyi şekilde ifade

edebilmeniz önemli. Uluslararası ilişkiler öğrencileri için staj yapmanın diğer bölümlere

nazaran daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi zorunluluk olmaması ve

az sayıda kurum olması nedeniyle başvuranların belli bir elemeye

tabi tutulmasından kaynaklanıyor. Staj yapmış bir uluslararası

ilişkiler öğrencisi, hiç staj yapmamış olanlara göre en azından

deneyim kazanmış olur ve bunun yanında özgeçmişine de katkısı

olur. Staj veren kurumların birçoğunun Ankara’ da olmasından

dolayı ve kalacak yer imkânı sağlanmadığı için Ankara’ da

öğrenim görenler bu konuda daha avantajlı görünüyor.

Ankara’ da staj imkânı bulunan kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir; Dışişleri

Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Yaz Okulu Programı, ORSAM,

SETA, USAK(Uluslararası Stratejik Araştırma Kurumu) , 21. Yüzyıl Türkiye

E n s t i t ü s ü .

Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmak isteyenler için de Dışişleri Bakanlığı Stratejik

Araştırmalar Merkezi (SAM) Yaz Okulu Programı var. Dışişleri Bakanlığı, bakanlık

çalışmaları hakkında genel bilgiler vermek ve dış politikaya ilgi duyan gençlere

diplomasi mesleğine ilişkin ön bilgiler kazandırmak amacıyla Ankara’da Temmuz ayının

başında bir yaz okulu gerçekleştiriyor. Bu yaz okuluna, üniversitelerin Dışişleri Bakanlığı

tarafından her yıl açılan meslek memurluğu sınavına

girebilecek bölümlerinde okuyan ikinci ve üçüncü sınıf

öğrencileri katılabiliyor. Yaz okulunda, uluslararası ilişkiler

derslerinin yanı sıra protokol ve müzakere teknikleri gibi

mesleğe ilişkin programlar uygulanıyor. Yaz okuluna

başvuruda bulunmak için aşağıdaki şartları taşımak

gerekiyor. Bu şartlar; T.C. Vatandaşı olmak, 27 yaşından

gün almamış olmak, dört yıllık bir lisans programının

Page 13: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

13

2. veya 3. sınıf öğrencisi olmak ve en az 2.75 not ortalamasına sahip olmaktır.

2013 senesinde yapılan yaz okulunda; bu şartları taşıyan adayların başvurularını, Türk

Dış Politikasına Genel Bir Bakış konusunda yazdıkları, en fazla 500 kelimelik İngilizce

makale ile birlikte, 3 – 16 Haziran 2013 tarihleri arasında Bakanlığın web sitesi

üzerinden çevrimiçi olarak yapmaları istendi. Bakanlık çevrimiçi başvuru dışında

gerekli görüldüğü takdirde mülakat yapabiliyor. Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin

birinci derece akrabaları bu programa başvuramıyor. Bu da bakanlıkta akrabası

olmayan başarılı öğrenciler için büyük bir fırsat. Kurs bitiminde genel bir

değerlendirme sınavı yapılarak, sınavda başarılı olan öğrencilere sertifika veriliyor.

ORSAM( Ortadoğu Stratejik Araştırma Merkezi)’ nde

dört staj dönemi vardır. Bu kurumda staj yapmak

Ortadoğu’ ya yönelik araştırma yapmak isteyenler için

faydalı olabilir. Staj programı, ORSAM’daki çalışma

düzeni, stajyerlerin ilgi alanları ve araştırma faaliyetlerine

ayırabilecekleri süre dikkate alınarak yürütülmektedir.

Staj süresince katılımcılar, ORSAM tarafından belirlenen

araştırma alanlarında muhtelif çalışmalar yapmaktadırlar.

Başvuru sahiplerinden, ORSAM’ da iki tam gün ya da dört yarım günden daha az

olmamak kaydıyla mesai yapmaları beklenmektedir. Uzaktan staj talepleri kabul

edilmemektedir. Mesai saatleri (hafta içi) 09.00-17.00’dır.Bölgesel dillerde (Arapça,

Farsça, Kürtçe, İbranice vs.) haber-yorum izleme kapasitesi tercih nedenidir. Staj

taleplerinde, Türkiye ve yurtdışındaki üniversitelerin uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi,

sosyoloji, iktisat, hukuk, tarih, felsefe, Modern diller (İngilizce, Arapça, vb.) ve mütercim-

tercümanlık bölümlerinin lisans (2./3./4. sınıf) ve yüksek lisans programlarında öğrenim

gören öğrencilere öncelik tanınmaktadır. Başvuru için istenen belgeler; özgeçmiş, niyet

mektubu ve Ortadoğu'nun siyasi, toplumsal ve ekonomik meselelerine ya da

gündemine ilişkin 800-1000 kelime aralığında analitik bir inceleme yazısı.

Bunlara ek olarak, varsa yabancı dil bilgisine ilişkin belge, referans mektupları ve

n o t d ö k ü m l e r i d e i l e t i l e b i l i r .

SETA Vakfı( Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) ‘ nın yıl içinde

staj\kurs imkânı var ve bunun yanında düzenli olarak seminerler düzenleniyor. Stajlarda

yoğun araştırma ve tartışma gruplarına dâhil olma imkânı buluyorsunuz. Ayrıca

alanınızla ilgili daha fazla bilgi sahibi olacağınız ve

araştırmanın tekniklerini de öğrenebileceğiniz bir kurum.

Stajı yapabilmeniz için öncelikle SETA’ nın sitesindeki staj

başvuru formunu doldurmanız gerekiyor. Güz döneminde

staj imkânı veriyor. Başvuru formunda okul hayatınızla ilgili

Page 14: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

14

bilgiler ve üç referans isteniyor. Önemli olan ise bu referanslar gösterilmeden

başvuru formu tamamlanamıyor olması. O yüzden başvuruyu yapmadan alanınızla

ilgili kişilerden referans almakta fayda var. Kurs dönemi 6 hafta ve kursu başarıyla

tamamlayan öğrencilere sertifika veriliyor. Kurs programı dışında seminer programı da

faydalı olabilir. Bunun içinde yine siteden başvuru formu dolduruluyor. Bahar ve güz

döneminde seminer programı düzenleniyor. Ayrıca hafta içi ya da hafta sonu

seminerlerini seçme imkânınız da var. Burada yine bilgilerinizi yenileyebilir ve yeni

şeyler öğrenme imkânı bulabilirsiniz. Hem staja hem de seminerlere sınırlı sayıda

kişi kabul edildiğini de eklemekte fayda var.

USAK( Uluslararası Stratejik Araştırma Kurumu) tüm yıl boyunca staj

başvurularını kabul eder. Staj dönemleri toplamda 4 haftalık olup her ayın başında

yeni stajyer grupları programa katılım sağlar. Başvurular staj yapılmak istenilen

dönemin en geç bir ay öncesinde gönderilmelidir. Üniversitelerin yüksek lisans ve

doktora öğrencileri öncelikli olmak üzere tecrübelerini geliştirmek isteyen lisans

öğrencileri başvuruda bulunabilir. USAK’ ın faaliyetleri dikkate

al ındığında üniversiteler in Uluslararası İlişkiler, Siyaset

Bilimi ve Kamu Yönetimi, Sosyoloji, Alan Çalışmaları,

İktisat ve İşletme, Mütercim Tercümanl ık Bö lümler i

öncelikli olmakla birlikte sosyal b i l i m l e r i n d e ğ i ş i k

disiplinlerinde akademik eğitim almış/almakta olan kimseler,

USAK faaliyetlerinde yetenek ve b i l g i b i r i k i m i n i

kanıtlayabilmeleri durumunda başvuruda bulunabilirler. USAK’

ta staj ve eğitim faaliyetleri ücretli ve burslu olmak üzere iki türlüdür.

Staj ve eğitim programları her ayın ilk haftasında başlar. Staj başvurusu için istenen

belgeler; niyet mektubu, özgeçmiş, iki adet referans mektubu.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’ nde, Uluslararası

İlişkiler, Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi, Tarih, Filoloji,

Güvenlik Bilimleri, Sosyoloji, İletişim, Gazetecilik, Halkla

İlişkiler bölümlerinden birinde doktora, yüksek lisans,

lisans öğrencilerine staj imkânı veriliyor. Staj programı

aylık, dönemlik, uzun süreli stajyerlik olarak

yapılabilmektedir. Staj’ da verilen görev kişinin

özelliklerine göre belirlenmektedir ve staj döneminin %

70’ i ne katılan stajyerlere sertifika veriliyor. Staj

başvurusu için internet üzerinden başvuru formunun

doldurulmasının yanında niyet mektubu, not dökümü, fotoğraf, özgeçmiş isteniyor.

Başvuru bizzat adrese yapılabileceği gibi internet sitesi üzerinden de başvuru

yapılabiliyor. Stajyerin görevlerinden bazıları; 21. YYTE Kütüphanesi’ ni düzenlemek ve

günlük olarak, Türk ve dünya basının taraması ve çalıştıkları bölge haberlerinin e-posta

yoluyla uzmanlara yollanmasıdır.

Page 15: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

15

3-8 MART MUNTR 2014 MODEL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KONFERANSI

12 MART T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI TEKNİK GEZİSİ

19 MART T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TEKNİK GEZİSİ

26 MART BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ENFORMASYON MERKEZİ TEKNİK GEZİSİ

23 NİSAN 23 NİSAN LÖSEMİLİ ÇOCUKLARLA ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK

BAYRAMI KUTLAMALARI

30 NİSAN TÜRKİYE - POLONYA İLİŞKİLERİ 600 YIL

6-8 MAYIS GAZİ ÜNİVERSİTESİ BM GÜNLERİ

13-16 MAYIS GaziMUN MODEL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER / AVRUPA KONSEYİ SİMULAS

YONU

gumun.gazi.edu.tr

gazimun.org

facebook.com/gazimun

facebook.com/groups/gazimun

twitter.com/gazimun

youtube.com/gazimun

Page 16: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

16

Uluslararası ilişkiler kavramı ilk çağlarda, ilk devletlerin ortaya

çıkmasını temel alsa da bu kavram, ulus-devlet anlayışından

itibaren, yani Fransız Devriminden sonra belirginleşmeye

başlamıştır. Devletlerin birbiri ile arasında gelişen ekonomik, askeri, siyasi ve günümüzde esas

etken olan ticari alandaki ilişkilerin belli başlı yöntemler ve karşılıklı çıkar çerçevesinde,

karşılıklı savaş veya barış yoluyla yapılan her fiil Uluslararası İlişkilerdir. Bir diğer anlamda;

devletlerarası güç ve rekabet yarışı da denilebilir.

Ortaçağdan 1900’lü yıllara kadar askeri güç asıl hedef iken,1900’lerden itibaren ise

yerini ekonomik güce bırakmıştır. Günümüzde güç kavramı “yumuşak güç” (soft power)

olarak nitelendirilmiştir. Yumuşak güç; üzerinde etki kurma yöntemiyle bir kişi ya da topluluk

üzerinde söz sahibi olma, dediğini yaptırma yeteneğidir. Eylemsel müdahale içermemesi

bağlamında kaba kuvvetten ayrılır.

Uluslararası ilişkilerin tarihine bakıldığında, Roma imparatorluğunun parçalanmasının

ardından Avrupa’da birçok kraliyet veya prenslik yönetimi ele alınan devlet ve devletçikler

kurulmuştur. O dönemlerde özellikle şehir devletleri ve prenslikler arasında sık sık güç ve

birbirine karşı iktidar bağlamında savaşlar görülmüştür. Bunu şu şekilde nitelendirebiliriz.

Ortaçağda kraliyet, şehir devletleri, prenslikler döneminde uluslararası ilişkilerin başlıca aktörü

Papalık ve Hanedanlarken, 1700’lü yıllardan sonra devletler olmaya başlamıştır.20. yy.

içerisinde bunun yerini uluslararası örgütler almış, 2000’li yıllardan günümüze kadar ise

uluslararası örgütler ve buna benzer örgütler aktörlüğü devralmaya başlamıştır. Birleşmiş

Milletler Teşkilatı (BM) bu bağlamda, günümüz dünyasında uluslararası ilişkileri yapılandırma

ve etkilemede en önemli uluslararası aktörlerden biridir. Popülaritesi yüksek kişilerin

uluslararası ilişkilerde rol alması her zaman görülmesine rağmen hiçbir zaman temel aktör

olarak yer almamıştır. Bunlar sadece devletlerarası sorunların çözümüne dolaylı olarak katkı

sağlamışlardır.

Uluslararası ilişkileri günümüzde belirleyen birkaç aktör vardır. Bunlar:

1. Devletler

2. Uluslararası Örgütler ( İki tip uluslararası örgüt vardır. Bunlardan biri uluslararası

kuruluşlar üyeleri egemen devletler ve diğer uluslararası devletlerarası kuruluşlar olan

resmi kuruluşlardır. Diğeri ise sivil toplum kuruluşları 3; uluslararası düzeyde

sendika, vakıf , dernek türünde faaliyet gösteren özel kuruluşlardır. )

3. Sivil-Toplum Kuruluşları

4. Çok Uluslu Şirketler

5. Gruplar

6. Uluslararası bakışta popülaritesi olan kişiler

Page 17: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

17

Bu çerçevede; Türkiye 20. Yüzyılda

tarih sahnesine adım atmış modern bir ulus-

devlettir. Türkiye bu asırda Avrasya

üzerinde egemen olan sekiz çok uluslu

imparatorluk yapısından birisi olan Osmanlı

Devleti’nin mirası üzerinde kurulmuş

modern bir ulus-devletidir. 1923 yılında

Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan

Türkiye’nin uluslararası politikaları ve

ilişkileri çok geniş bir yelpazede

çerçevelenmiştir. Osmanlı Devletinden

kalan miras; inançsal köken, etnik köken,

siyasi politikalar, ekonomik ilişkiler ve bu alanlara verilebilecek bir kaç örnektir. Türkiye

Cumhuriyeti kurulduktan sonra coğrafyasında batı medeniyetinin bütün hukuki, siyasal ve

ekonomik sistem temellerine oturmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra BM (Birleşmiş

Milletler) ‘ye ve askeri bir örgüt olan NATO’ya üye olmuştur. Her şey rayına oturmuş bir şekilde

işlerken Soğuk Savaş sonrası Batı ülkelerinin Türkiye’ye karşı olan yaklaşımı ve siyasi desteği

giderek azalmıştır. Bu düzen bugün hâlâ aynı şekilde sürmektedir. Bugün Akdeniz’de bulunan

ada ülkeleri bile Avrupa Birliğine (AB) üye olurken, Türkiye uzun zamandır Avrupa Birliği (AB)

karşısında aday konumundadır ve bunun daha uzun yıllar bu şekilde kalacağı

öngörülmektedir.

Türkiye’nin dış politikasında son yıllarda bir değişim gözlenmektedir. Türkiye kendi

bölgesindeki pasif aktör olma rolünden ayrılıp, son günlerde etkin aktör olma yolunda yeni bir

adım atmıştır. Bu düzlemde Asya-Afrika-Avrupa arasındaki meselelerde, doğrudan ilgisini

belirterek çatışma söz konusu olan konularda çözüm arayışına gitmiştir. Bu bakışta Türkiye

sadece batıya yönelik eski dış politikasını terk ederek kendi bölgesinde etkin aktör olma

gayesinde yeni bir dış politika sistemi geliştirmiştir. 5 Örnek olarak; 21, yy.’ da Arap

dünyasındaki gelişmelerde ilişkilerini oluşturmuştur. Bu Batı ittifakından ve barışçıl sistemden

kopmak anlamına gelmemektedir. Yine Batı sisteminde Avrupa ülkeleri ile ilişkileri sağlamda

tutmak ve aynı zamanda Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmek amaçlanmıştır.

Tarih boyunca güç kavramı tıpkı güneş gibi doğudan batıya doğru ilerlemiştir. Bu

kavram Ortaçağ başlarından sonra Anadolu’da görülürken, Avrupa’da Sanayi Devriminden

sonra küresel gücün kendi coğrafyasında etkinleştiği görülmüştür. 20. yüzyılın başlarından

sonra Amerika kıtasında belirgin olan güç küresel boyutu doruğuna

taşımıştır. Günümüzde her ne kadar belirgin olmasa da güç ya da

yenidünya sisteminde “yumuşak güç” (soft power) kavramı

doğudan batıya doğru giden istikametinde Çin’e kaymıştır.

Uluslararası İlişkiler sisteminin, her yeni devirde yeni bir güç niteliği

ve coğrafyası değiştirmesi kaçınılmazdır. Türkiye, günümüzde

kendi yumuşak güç (soft power) sistemiyle coğrafyasında etkin rol

oynamaya çalışmaktadır. Bu politikanın sonucunu en iyi belirleyen

faktör zaman olacaktır.

Yazar: Mert Mutlu

Page 18: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

18

B ireyler tarih boyunca güvenlik konusunda birbir-

lerini hep bir tehdit olarak görmüşlerdir. Bu teh-

dit hali ise bireylerin korunma içgüdülerini hare-

ket geçirerek, onların toplumlar haline gelmelerine yol

açmıştır. Millet haline gelen insanların, topluma birleşti-

rici bir üst kimlik kazandırmasını sağlayan Milliyetçilik

duyguları gelişmiştir. Bununla birlikte Dil kavramı yine

toplumu birbirine bağlayan bir kavram olarak dikkat

çekmektedir. Zaman zaman ise birleştirici unsur olarak,

Din kullanılmıştır. Lakin ulusçu kavramlar dünya üzerin-

de etkisini arttırdıkça etkinliğini kaybetmiştir.

T oplumlar ise bir üst otorite olan Devlet’i meyda-

na getirip güvenliklerini, bazen kişilere, bazen gruplara, bazen ise kurumlara

devretmişlerdir. Bireyler için devlet içindeki çatışmalar ve şiddet tehdit haline

gelmiştir. Devletler için ise, başka toplumlar tehdit unsurudur.

D evletlerin uluslararası arenada güvenliklerini sağlamaya çalışması ve güçlü ol-

ma idealleri, devletleri ittifaklar kurmaya itmiştir. Güçlü olanın ezici üstünlüğü-

ne karşı denge unsuru olarak müttefik haline gelmeleri söz konusu olmuştur.

İttifaklar arası anlaşmazlıklar sonucunda yıkıcı sonuçlara ulaşan Dünya Savaşları meyda-

na gelmiştir. Özellikle bu savaşlardan sonra ABD uluslararası sistemde daha etken bir

konuma gelmiştir. 2. Dünya savaşından sonra ise dünya kutuplaşmaya, iki farklı blok

oluşumuna sahne olmuştur. Bu bloklardan

birisi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

ve Doğu Avrupa ülkeleri, bir diğeri ise Ame-

rika Birleşik Devletleri ile Batı Avrupa ülkele-

ridir.

Page 19: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

19

B u dönemde uluslararası arena diplomatik

düellolara sahne olmuştur. Amerika Bir-

leşik Devletlerinin 32. Başkanı olan

Franklin Delano Roosevelt, Sovyetler Birliği lideri

olan Josef Stalin ile anlaşma yoluna gitme politi-

kası güderek dünyanın çift kutuplu hale gelme-

sini engellemek istemiştir. Ancak ölümünden

sonra yerine gelen Harry Truman aynı politik tavırlarda bulunmamıştır. İkinci Dünya

Savaşının hızlı sonuçlandırılması adına Japonya’ya atom bombası atılmasını onaylamış-

tır. Yine Truman döneminde son bulan 2. Dünya Savaşının ardından Batı bloğu NATO

örgütünü kurmuştur, Doğu bloğu ise Varşova Paktına imza atmıştır. Böylece soğuk sa-

vaş dönemi olarak adlandıracağımız, dünyayı düello sahnesi haline getiren dönem

b a ş l a m ı ş b u l u n m a k t a d ı r .

T ürkiye’nin blok seçimi ise Truman döneminde meydana gelmiştir. ABD Genel

Kurmay Başkanı George Catlett Marshall, Avrupa Kalkınma Projesini yürürlüğe

koyarak Türkiye’ye maddi yardımda bulunmuştur. Karşılığında ise Milli Şeflik ve

Köy Enstitüleri gibi Sovyet esintisi uygula-

maların kaldırılmasının istenmesi sebebiyle,

Türkiye’nin batı bloğuna kaydığı söylenebi-

l i r . -

T ruman’dan sonra başa gelen

Dwight David Eisenhower’da aynı

politika üzerinden görevini sürdür-

müştür. Kendisinden sonra gelen John Fitz-

gerald Kennedy barışçı, ılımlı bir düşünceye

sahip olmuştur. Lakin suikasta kurban git-

miş olması da, kendisi gibi düşünmeyenle-

rin Amerika’da ne kadar söz sahibi oldukla-

r ı n ı g ö s t e r m e k t e d i r .

B u iki büyük güç arasındaki çekişme, dünya üzerindeki birçok küçük devletin de

kaderini etkilemiştir. İki kutuplu bu sistemde güç dengesi; iki bloğun –özellikle

de blok liderlerinin- ulusal etki, kapasite ve güçlerini arttırma yolu ile gerçek-

leşmiştir. Büyük bir silahlanma yarışı içine girmeleri, birbirlerine karşı caydırıcı güç ol-

Page 20: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

20

ma özelliği göstererek; dünya üzerinde büyük felaketlerle sonuçlanabilecek kutuplar

a r a s ı s a v a ş ı e n g e l l e m i ş t i r .

B u dönemin sona ermesi Sosyalist bloğun dağıl-

masıyla birlikte ABD’nin zaferi olarak sonuçlan-

mıştır. İki kutuplu sistemin son bulması üzerine,

ABD Başkanı Bush’un, Körfez Krizi sırasında dile getirdi-

ği “Yeni Dünya Düzeni” başlamıştır. Sovyetlerin parça-

lanması üzerine Rusya dış politikada pasif hale gelip iç

politikaya yönelmesi sonucu Dünya üzerinde ABD’nin

tek süper güç olarak kalması kaçınılmaz olmuştur. Bu dönemde ABD’nin, Irak’ın Kuveyt’i

işgali sonrasında BM mekanizmasını ve Bosna-Hersek krizi sürecinde uyguladığı çifte

standartlara ve tezatlıklara rağmen NATO’yu devreye sokması ile uluslararası arenanın

tek hâkimi konumunda olduğunu kanıtlamıştır. Ancak bu dönem çok uzun sürmemiştir.

Özellikle 11 Eylül saldırısı sonrasında ABD’nin uluslararası arenada prestij kaybetmesi ve

dünyanın egemen tek kutup tarafından idare edilmediği veya edilemeyeceği algısı dün-

y a k a m u o y u n d a b ü y ü k b i r y a n k ı y a p m ı ş t ı r .

A BD’nin Orta Doğu (Irak) ve Orta Asya da (Afganistan) egemenliğini yavaş yavaş

kaybetmesi üzerine, Rusya, Çin, Hindistan, Japonya ve AB gibi küresel güç olma

potansiyeline sahip aktörler, ABD’nin uluslararası arenada rakipleri konumuna

gelmişlerdir.

B u güçlerin yanı sıra Türkiye, İran, Brezilya, Endo-

nezya, Venezüella gibi bölgesel güçler ise yine

uluslararası arenada söz sahibi olmaya başla-

mışlardır. Türkiye ise bölgesel bir güç olarak, Küresel

güçlerin Satranç tahtası (Orta Doğu) üzerinde pay ka-

pabilmek, söz sahibi olabilmek adına çabalamaktadır.-

Bu dönem, dünyanın tek kutuplu idaresinden çıkıp di-

namik, dengeli ve çok aktörlü bir döneme girdiğini

göstermektedir.

B u dönüşüm sonrasında, Ülkeler ittifaklar kurma-

ya başlamıştır. Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili Ko-

lombiya, Ekvator, Guyana, Paraguay, Peru, Suri-

nam, Uruguay ve Venezüella arasında Güney Amerika

Page 21: Birlemiş Milletler ve Diplomasi Ocak 2014

21

Uluslararası Birliği (UNASUR) kurulmuştur. Çin, Rusya, Kazakistan, Özbekistan ve Taci-

kistan arasında Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) kurulmuştur. Gürcistan, Ukrayna, Özbe-

kistan, Azerbaycan ve Moldova arasında ise GUUAM kurulmuştur.

T ürkiye ise her ne kadar AB’ye girmeye uğraşsa da son yıllarda sıkça duyduğu-

muz “eksen kayması” yaşamaktadır. Erdoğan’ın Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur-

sultan Nazarbayev’i Avrasya Birliği için araması ve özellikle 24

Ekim 2013’te, Nazarbayev’in, Türkiye’nin üyeliğini tartışma-

ya açması merak uyandırmış- tır. Lakin Avrasya Birliğinde

Türkiye’ye yer yoktur. Zira Rusya, eski Sovyet Birliğini

ayaklandırma amacı gütmekte- dir. Bunun yanı sıra Ermenis-

tan’ın da bu birliğe girmek istemesi ve hali hazırda AB ile müzakere sürecimiz

büyük engeller teşkil etmektedir. Ve Türkiye’nin de Avrasya Birliğine girmesi durumun-

da, birlikteki Slav nüfusunun %54’e kadar düşmesi sebebiyle bu süreç çok zor gözük-

mektedir-

K üreselleşen dünyada ittifaklar ve devletler birbirlerine olan bağımlılık hallerini

giderek arttırmakta. Bunun sonucu olarak da sıcak savaş dönemleri geride bı-

rakılıp, ekonomik ve sosyo-kültürel savaşlar uluslararası arenada sahne göster-

meye başlamıştır. Gelecek ise muamma bir durumdadır.

S üreç bu haldeyken adalet, insan hakları, eşitlik gibi meseleler Doğu bloğunda da

Batı bloğunda da hala önemsenmemekte. -Doğu ile Batı arasındaki fark ise Do-

ğu’nun bu konuları ikinci plana atmasıdır.- Dünyanın geleceği tartışılır bir durum-

da. Lakin hangi devlet, hangi blokta yer alırsa alsın dünya yüz yıllardır asıl yöneticileri

olan şirketler ve elitler tarafından yönetilmeye devam etmekte ve edecektir de. Petrol

şirketleri ve bankalar faiz aracılığıyla servetin belirli ellerde kalmasını sağlarken üretim

ve tüketim hızına fayda sağlar gibi gözükmekte ancak arka planda baltalamaktadır. Ka-

pitalist sistem serbest piyasa ekonomisi adı altında sömürüsünü yıllardır yapmakta ol-

duğu gibi yıllarca da yapacak gibi görünüyor. Kapitalist sistem ne yazık ki küreselleşen

dünyanın dayattığı bir sistemdir ve bunun dışına çıkmak pek olası değildir. Zira sosya-

list sistemle idare edilen devletler dahi kapitalist sisteme yaklaşmaya başlamıştır.

T ürkiye Cumhuriyeti ise kurulduğu ilk zamanlardan itibaren liberal ekonomik sis-

teme ılımlı yaklaşmış olsa da kapital (üretim) yetersizliğinden dolayı yıllarca pa-

zar olmaktan kurtulamamıştır. Ancak son yıllarda her geçen gün güçlenen libe-

ral profili bize gelecek adına, nasıl bir toplumda yaşayacağımızın sinyallerini vermekte-

dir.

Yazar: Emre Kuyucu