bir osmanlı askerinin sıradışı anıları 1688-1700 temeşvarlı osman ağa

217

Upload: tosun2011

Post on 02-Sep-2015

184 views

Category:

Documents


37 download

DESCRIPTION

Bir Osmanlı Askerinin Sıradışı Anıları 1688-1700 Temeşvarlı Osman Ağa.pdf

TRANSCRIPT

  • BR OSMANLI ASKERNN SIRADII ANILARI

    16884700

  • Bir Osmanl Askerinin Srad Anlar Temevarl Osman Aa

    Kapak Tasarm Dzen Bask-Cllt

    Yunus Karaaslan Adem enel Bayrak Matbaaclk Davutpaa Cd. 14/2 Topkap-stanbul

    ISBN: 978-975-01311-5-8 1. Basm 2007 2. Basm: Mart 2008

    Bu kitabn basm haklan Ekim Yaynlan'na aittir. Yazann ve yaynevinin izni olmadan baslamaz, yaynlanamaz, kopyalanamaz ve oaltlamaz. Ancak kaynak gsterilerek ksa alnt yaplabilir.

    Ekim Yaynlar Ksjkl Cad. No. 1/ A Blok Daire:8 Altunlzade/stanbul Tel: 0.216 651 40 20 Faks: 0216. 651 98 74 www.eklmyaylnlarl.net e-mall: [email protected]

  • TEMEVARLI OSMAN AA

    BR OSMANLI ASKERNN SIRADII ANILARI

    1688-1700

    Gnmz Trkesi Orhan Sakin

    ekim^

  • Orhan SAKIN, 1960 ylnda Yozgat'ta dodu. lk ve orta retimini burada yaptktan sonra Seluk niversitesi Edebiyat Fakltesi Tarih blmn 1982 ylnda bitirdi. Marmara niversitesi Ortaa Trk Tarihi Blm'nde yksek Usans yapt, 1987 ylmdan itibaren Babakanlk Osmanl Arivi'nde Uzman ve ynetici olarak grev yapmaktadr.

    Trk Tarihi ve Kltr hakknda eit aratrma ve teUf eserleri bulunmaktadr. Bir ksm kolektif ahma rn olan eserlerinin bazlar unlardr: 1. Makedonya'daki Osmanl Evrak (Komisyon-1996), 2. Tarihsel Kaynaklaryla stanbul Depremleri (2002), 3. Yadigar- bn-i erif fOsmanh Tp Metni-Komisyon-2003), 4. Bozok Sanca ve Yozgat (2003), 5. Eski Trk Dnyasnda Bitkiler ve Bitki Kltr (2005), 6. Msr ehzadesi (2006), 7. Simyac ve Srlar (2006), 8. Mhr (2006), 9. Anadolu'da Trkmenler ve Yrkler (2006), 10.1915 Ermeni Mezalimi (2006), Ermeni syan Gnl, Osmanl Arlivleri Yeminli Tank fadeleri (2007), Osmanl'da Etnik Yap ve 1914 Nfusu (2008)

  • NDEKLER

    Ben Kimim, 13

    Esirlie Dm, 19 YoUarda,33

    Avusturya'da Geei Gnler, 107

    Kurtulua Doru, 141 zgr Gnler, 203

    Son, 213

  • Temevarit Osman Aa

    1670'lerin balarnda, gnmzde Romanya'nm batsnda yer alan Temevar'da dnyaya geldi. Asker bir babanm ocuu olmas nedeniyle kale muhafz birliinde grev ald ve ksa zamanda ykselerek gen yata birlik zabitleri arama katld. ni ve klarla dolu bir hayat yaayan Osman Aa, gen bir odaba iken, 1688 senesinde Avusturyallara esir dt. Bu yllar, II. Viyana Kuatmas'nn ardndan gelien ve 1699 senesine kadar srecek olan frtnal dnemdi. Esirlik gnlerinin byk ksmn Viyana'da geiren Osman Aa, olduka maceral bir katan sonra 1700 senesinde kurtuldu, memleketine dnd. Eski grevine iade edildi, vilayet tercmanl yapt. Avusturyallar ile yaplan snr grmelerinde yer ald.

    1716'da Temevar'm, 1717(de de Belgrat'n dman eline gemesiyle memleketini terk etmek zorunda kald; stanbul'a gt. Bu esnada mallarnm ve ailesinin omu kaybetti. 1724 senesinde hatralarn kitaplatrd. 19. yzylda yurtdma kartlan kitap, British Museum NR. MS Or. 3213 numaradadr, nce Almancaya evrildi daha sonra da Almancadan Trkeye evi-rilerek yaynland. 1963 ylnda Fahir z tarafndan ingiltere'deki nshann bir kopyas . . Trkiyat Enstitsne kazandrld. Harun Tolasa tarafmdan transkripsiyonu yaplarak yaynland. Gnmz Trkesine uyarlanmasmda bu metin kullanld.

  • Kronoloji Anlarda anlatlan dneme ait genel kronoloji

    11.02.1681: Osmanl-Rus bar.

    27.07.1682: Orta Macar seferi.

    15.08.1682: Kaka Kalesi'nin fethi.

    14.07.1683: kmci Viyana kuatmas.

    12.09.1683: Viyana kuatmasmn kaldrdmas ve ordvmm ekihnesi.

    01.11.1683: Estergoriun dman eline gemesi.

    15.11.1683: Veziriazam Merzifonlu Kara Mustafa Paa'nm idam

    1684: Mukaddes ittifakm kuruhnas. Bu ittifaka Ahnanya/Avusturya, Papalk, Venedik, Toskana, Lehistan, Malta, sonra da Rusya katld. Bundan dolay Osmanl Devleti, Macaristan'da, Lehistan'da, Dalmaya'da, Bosna'da, Arnavutluk'ta ve Mora'da, yani alt cephede tek bana savamak zorunda kald.

    18.06.1684: Viegrad Kalesi'nin dmesi.

    15.07.1684: Avusturya Ordusunun Budih Kuatmas. Venedik Cumhuriyeti'nin harp ilam.

    08.08.1684: Ayamavri Kalesi'nin dmesi.

    28.09.1684: Preveze'nin dmesi.

    10.10.1685: Lehistan cephesinde Bojan zaferi 18.11.1685: Kara brahim Paa'mn azli. Sar Sleyman Paanm sada

    reti.

    15.06.1686: Navarin'in dmesi.

    02.09.1686: Budin'in dmesi. Macaristan'm elden kmas.

    12.08.1687: Moha bozgunu.

  • 05.09.1687: Cephedeki askerin isyan. Sar Sleyman Paa'nm kamas. syan eden ordunun stanbul zerine yrmesi.

    25.09.1687: Atinann dmesi.

    08.11.1687: IV. Mehmet'in padiahlktan indirihnesi, II. Sleyman'n padiah oluu. Avusturyallarm, Belgrat'a doru harekete gemeleri.

    09.11.1687: Hazine iin halktan imdadiye (para) toplanmas. 29.11.1687: Yenierilerin ayaklanmas.

    14.01.1688: Eri Kalesi'nin dmana teslimi. 02.03.1688: Sadrazam Siyavu Paa'mn ldrhnesi ve Nianc smail

    Paa'mn sadareti.

    04.1688: Venediklilerin Eriboz Adas'm kuatmalar. 06.09.1688: Istoln-i Belgrat Kalesi'nin dmesi.

    08.09.1688: Belgrat'n Alman/Avusturya eline gemesi.

    30.10.1688: Eriboz zaferi. 06.06.1689: II. Sleyman'm Avusturya Seferine hareketi.

    10.06.1689: Krm zerine yryen Ruslarm Ur-Kap aznda Krm Han Selim Giray tarafmdan durdurulmas.

    08.07.1689: Orsova Kalesi'nin ele geirilmesi.

    30.08.1689: Batucina bozgunu.

    24.09.1689: Ni bozgunu.

    25.10.1689: Avusturya'ya sefere gidilmesi iin padiahn hatt hmayunu.

    03.1690: Mora Adas'nda son Trk Kalesi Benefenin VenedikUler ta

    rafndan ahnmas.

    11.07.1690: Kanije'nin dmesi. 12.07.1690: Eyp yangm. Belgrat'm Avusturyallar eline gemesi.

    13.07.1690: Fazl Mustafa Paann Belgrat seferi.

  • 21.08.1690: Zernescht zaferi.

    08.10.1690: Belgrat n Avusturyallardan geri aimmas.

    04.03.1691: Avlonyanm Venedikliler tarafndan igali.

    22.06.1691: Sultan II. Sleyman'n lm. II. Ahmet'in Edirne'de padiah oluu.

    19.08.1691: Salankemen muharebesi. Avusturyallara kar yenilgi ve Fazl Mustafa Paa nm ahadeti.

    09.1691: Avusturyallarn Varat Kalesi'ni kuatmalar.

    14.01.1692: Tkeli mre'nin, Sadrazamn daveti zerine Edirne'ye ge-Ui.

    12.06.1692: Varat Kalesi'nin dmesi.

    21.06.1692: ngiltere ve Flemenk'in, Osmanh-Avusturya savamda bar salamak iin arabuluculuk teklifleri.

    18.07.1692: Venedik'lilerin Hanya kuatmas.

    07.06.1693: Byk stanbul yangm. 12.09.1694: Varadin Kuatmas.

    09.1694:Papalk,MaltaveFloransagemileriileVenedikDonanmas'nm

    Sakz nlerine geUp, adaya asker karmalar.

    21.09.1694: Sakz Adas'mn Venedik'lilere teslimi.

    15.12.1694: Petervaradin kuatmasmn k sebebiyle kaldrlmas. 06.02.1695: Sultan II. Ahmet'in lm. Sultan IL Mustfa'nn padiah

    oluu.

    18.02.1695: Sakz Adas'mn geri alnmasm salayan Koyun Adalar zaferi.

    30.06.1695: II. Mustafa'mn Avusturya seferi iin Edirne'den hareketi.

    09.09.1695: Lipova'nn yeniden fethi.

    18.09.1695: Zeytinburnu Deniz zaferi. Venedik donanmasnm imhas.

  • 22.09.1695: Lipova'nn gneyinde bulunan Lugas'un kuatlmas. Lugas zaferi.

    13.10.1695: Azak zaferi. Kalenin Ruslardan kurtarlmas.

    06.08.1696: Azak Kalesi*nin dman eline gemesi.

    27.08.1696: Olaseh (Ula) zaferi. 31.08.1696: Ordu'nun zafer sonras Temevar'a gelii. Koca Cafer

    Paanm Belgrat muhafzlma tayini. 11.09.1697: Zenta facias: Osmanl Ordusu'nun tm malzemelerinin

    Avusturyallarm eline gemesi ve Veziriazam Elmas Mehmed Paa*nm ahadeti.

    17.10.1697: Bosna Saray'nm yanmas,

    20.10.1698: Osmanl Temsilcilerinin Belgratdan Karlofaya hareketleri.

    26.01.1699: Karlofa Antlamas.

    14.07.1700: Osmanh-Rus bar.

    03.12.1701: Bedesten yangm.

    22.08.1703: Sultan 11. Mustafa'nm halli. IIL Ahmed'in padiah ohnas.

    14.11.1708: Cezayir-Oran Kalesinin teslim alnmas.

    19.07.1711: Prut Muharebesi.

    24.06.1713: Edirne Anlamas.

    08.11.1714: Venedik seferine karar verilmesi.

    01.04.1715: Padiah ve Veziriazamn Ordu ile Edirneye hareketi.

    07.07.1715: stendil Adalar'mn fethi.

    07.08.1715: Kuzey Moramn fethi. Ordu'nun gney Moraya hareketi.

    24.09.1715: Girit Suda Kalesi'nin fethi.

    20.10.1716: Macaristan'daki son Trk vilayet merkezi olan Temevar m

    dman eline gemesi.

    18.08.1717: Belgrat'n dman eline gemesi.

    21.08.1718: Avusturya ile Pasarofa Antlamas.

  • Ben Kimim

  • 5 1

    u

  • Adm Osman, Avusturya serhattindeki Temevar(danm\ Rahmetli babam Mahmut olu Ahmet Aa, yz sene nce kardei ile birlikte Belgrat'tan gelerek buraya yerlemi. Ben de burada dodum. Hayatmn baharnda esir dtm gne kadar genliimi, yeillikler arasndaki bu gzel beldede geirdim.

    Babam, Temevar'a geUnce kale muhafzlm yapan Azap Askerleri Ocama^ girmi ve ykselerek ocak kethdas^ olmu. Daha sonra Yerli Ktdu^ aalklarmdan bir "piyade aal"^ boa-mca oraya atanm. Babam, 1677 senesinde vefat ettiinde, bu grevinde yaklak on ylm tamamlamt. ld zaman ben kktm. Onun lm bana ok ar geldi; zira annemin vefatnn zerinden iki ay gibi ksa bir zaman gemiti. Her ikisinin de cenazesi, Siged mahallesinde eski bir Cizvit kilisesinden dntrlm olan caminin mihrab nne defnedildi.

    1 Romanya'nn batsnda, Macaristan snrnda bulunan ehir, 1552-1716 yllar arasnda Trk ynetiminde kald. Bkz. Harita.

    2 Kale muhafzlarmm piyade blm. Azap askerleri bekar erkeklerden seilir ve kalelerin kadrolu grevlileriydi.

    3 Kahya denmektedir. Herhangi bir yetkilinm yardmcsna verilen genel isimidir ve ounlukla greviyle birlikte anr. Ocak kethdas da ocan amiri olan aann yardmcs anlamna gelir.

    4 Yerli Kulu (Gnll) askerleri: Msr, Badat, Lahsa, Musul, Diyarbakr, Van, Halep, Kars, Erzurum, Bosna, Budin ve Temavar kalelerinde. Yenieri yerine onlarn tekilatna benzer ekilde kurulmu olan asker tekilat. Yerli kullar da ulufeli askerlerdi fakat ulufeleri Yenierilerden fazlayd. Yerli kullarmm saydar kaleler iin belirlenen kadrolarla smrlyd,

    5 Yerli kulu (gnll) tekilanm amiri.

  • 6 Islankamen (Slankamen); Srbistan(da bir kasaba.

    Babam birka kez evlenmi; fakat nceki hanmrlarmdan olan ocuklarmm hi birisi yaamam. Bunun zerine slankamen^ adl yerden annemi getirerek bir kez daha evlenmi. Yirmi be yllk evlilikleri sonucu dokuz ocuklar olmu. Fakat ldklerinde sadece erkek ve iki kz ocuklar hayatta kalmt.

    Babam ldnde, en bymz olan Bekta Aa on alt yamdayd. Kz kardelerimden Atiye on drt, Vasfhan on, kk kardeim Sleyman ise iki yamdayd. O gnleri hl ok iyi hatrlyorum. Yalarmz kk olduu iin, kad efendi tarafm-dan vasilerimiz tayin edilmiti. Rahmetli babam, lm dein-deyken byk kardeim Bekta Aa'nn kendi yerine gemesini vasiyet etmi. Kethdas olan Zlfkr, rahmetU babamm yeti-tirmesiydi. Babam vasiyetinde ayrca, "Atiyeyi Zlfkr'a versinler; ocuklara vasi olsun ve hep birlikte oturup onlara gz kulak olsun" demi. Bylece, anneden ve babadan hisselerimize den miras, kad efendi tarafmdan paylatrld. Yetikin olanlarm mallar kendilerine verildi. Kklerin ise mallar vasilere teslim edilerek koruma altma almd. Gen yata yetim kalmtm ama ykl bir mirasn da sahibi olmutum.

    Kardelerimle birlikte Temevar'daki hocalardan dersler aldk; zamanmza gre ok iyi yetitik. Aabeyim evlendi, biz kkler de eitimimizi tamamladk.

    Mutlu bir yaantmz vard. Ancak bu yaantmz, 1683 ylnda Kara Mustafa Paa'nm Viyana'y kuatmasmdan sonra deiti. Viyana'daki baarszlm ardmdan sava ve kargaalarla geen yllar balamt.

    Aabeyim askere gitti. ki seneye yakm bir zaman gelmedi. Bayra ile varp Satmar ve Kaa seferlerinde bulunmutu. Bu s-

  • 7 Farisan: Snr kalelerinin korumasnda kullanlan atl hisar eri. 8 Takm komutan, temen. 9 Avusturyallarm Erdel komutan. 10 12 Ekim 1687. 11 Trk ve Macar gnllleri.

    ralarda, kz kardelerimin ikisi de vefat etti. Kardeim ve enitemizde her zaman bakml cins hayvanlar ve atlar bulunurdu. Ben ise daha kklkten ata binmeye ve silah kuanmaya ok hevesliydim. Kendi imknlarmla silah ve donanmlarm aldun, asker arasna kartm. Savaa ve cenge dkndm. Baba dostlarmzdan Temevar'm Frisn^ Aas Pir Aa, beni baz arpmalarda grp beenmi. Ocakta bir odabalk^ boalnca kadroyu bana teklif etti. Kardeim ve enitem de uygun grdler; bylece gen yata odaba oldum, iki sene kadar o bayrak ile padiah hizmetinde bulundum.

    Askerlik hayatm bylece balamt. Sevin iindeydim; genlik arzum yerine gelmiti. Fakat kaderimin beni bu sayede nerelere doru srklemekte olduunu, o zamanlar nasl bilebilirdim?

    O gnlerde Sonluk ve Sarva kaleleri, General Reisler tarafndan ele geirildi. lerindeki halk Temevar Kalesi'ne kamt. Ayn general daha sonra gelip Arad Kalesi'ni yamalad. Halkm ve kale korumasmdaki Rumeh askerinin ounu katletti, birounu da esir etti. evreyi yakp ykyordu. Buradan geip anad Kalesi'ni kuatt. Yannda byk toplar ohnad iin evredeki ky ve nahiyeleri yamalattktan sonra Sarva taraflarna gitti. Bu arada kalenin varolarn da btnyle yakp ykmt.

    Ayn gnlerde Segedin nnde askerlerimiz bozguna uramt^^. Kale, General Vallis'in eUne dt. Tise nehri ve Muris kylar btnyle boalrken bu felaketleri frsat bilen ve eitli yerlerden firar etmi olan Surp kylleri, ekya ve kadana^^ olmulard; Avusturyallara balanarak hizmet ediyorlard. Dman as-

  • kerleriyle birlik olup Temevar Kalesi halkna saldu-maktaydlar. Hemen her gn kalemizin evresine geliyorlar, alp rpyorlar, yakaladklar yolcu, bostanc ve sair i g sahiplerini ya ldryorlar ya da esir edip kalelerinde zindanlara kapatyorlard. Bu esirlerin birou daha sonra fidye karl kurtulmaktayd.

  • Esirlie D

  • Hayatm karartan o talihsiz olay gerekletiinde, 1688 senesinin Haziran balaryd. Temevar muhafz Koca Cafer Paa beni yanma artmt. Paanm huzuruna ktmda, odada oturanlar arasn

    da, uzak yoldan geldikleri anlalan yabanclar dikkatimi ekti, stanbulcian yeni gelen ulaklarm^^ bunlar. Yanlarmda Arad Kalesi nde grevU yenieri, topu ve cebecilerin maalar varm. Adamlar bana tantan paa, oturmam iin yer gsterdi ve hemen "Bu parann acil olarak Arad Kalesi'ne ulatrlmas gerekiyor" diye konumaya balad. Niin arldm bilmiyordum; fakat paanm szlerinden ulaklar ve yanlarndaki parayla ilgiU bir greve gnderileceimizi tahmin etmekte gecikmemitim. Nitekim paa, "evremiz dmanlarla evrili" diye konumasm srdrm ve "Bylesine kymetU bir postay ulaklarn Temevar'dan ileriye gtrmeleri mmkn deil. Bu i, kale grevUsi svarilere, yani sizlere dyor." diyerek szlerini tamamlamt.

    Olduka nemli ve tehlikeli bir grevdi bu. Ben henz ok gentim ama birok arpmaya girmi, sava tecrbesi kazanmtm, iyiden iyiye takdir edilen bir askerdim artk. Paa haz-

    12 Haberci, posta.

  • 13 Temevar'n 58 km. kuzey dousundadr.

    reeri de zaten bunu zellikle belirtmi; "Bylesine nemli bir grevi bu nedenle sana ve blne vermeyi uygvm bulduk" demiti. "Hazineyi Lipova adl yere, bir gece iinde ulatrmak gerekiyordu."

    Emri alr almaz, hemen hazrlklarm tamamladm. Dmana yakalanmamak iin gece karanln deerlendirmemiz gerekiyordu. Akama bir saat kala Baba Hseyin Sahras'na ktm ve seksen kadar askerimle paay beklemeye baladm. Cafer Paa gelerek bizi bizzat denetledi. Hazineyi elleriyle teslim etti ve dualarla uurlad.

    Lipova Kalesi, Temevar'a on saatlik bir yerdir^ .^ Gece boyunca hi durmadan yol aldk. Ancak iki yerde hayvanlarmz dinlendirip yemledik. Onun dmda attan inmedik. Nihayet tam hesapladmz gibi, sabah vakti Lipova Kalesi ne ulamay baardk. Kalenin Temevar Kapsnda yetkililere hazineyi teslim ettik. Grevimizi baarmann rahatl iinde geri dnecektik ama ylesine yorgun ve uykusuzduk ki, Lipovadaki aalar ve tmar sahipleri bir iki gn kalp dinlenmemizi nerdiklerinde hayr diyemedik. Asimda, yorgunluumuzun dmda Lipovada misafir olarak kalmamzn baka bir nedeni daha vard: Lipova'nn kirazlar... stelik yle kolay kolay geri eviremeyeceimiz bir nedendi bu. Lipova ba ve baheleriyle mehurdur. Kiraz zaman bir baka gzel olur. Kiraz o kadar bol olur ki okkas bir akeye bile kimse dnp bakmaz. Pazarlarda ym yn durur. Aramzda "Bir gn kalalm hem dinleneUm hem de biraz kiraz yiyeUm." diye kararlatrdk. Fakat, bu kararmzm ne kadar yanl olduunu anlamamz iin bir gn bile gemeyecekti. Hl ne zaman kiraz grsem, aklma hep o uursuz gn gelir.

  • O gn her birimiz bir konaa dalm, yol yorgmluunu zerimizden atmaya alyorduk. Ben de uzanm, yorgunluktan arlaan gz kapaklarm henz kapamtm ki haber topunun gmbrtsyle yerimden frladmi. Gn batmaya yakmd. nce bir iki el silah sesi gelmi, ardndan haber topunun sesi duyulmutu. Neler olduunu merak ederek dar ktmda btn insanlarm toplanma mahalline doru komakta olduklarm grdm.

    ok gemeden olay anlald. Yukar Erdel taraflarmdan Muris nehri kysm takip ederek gelen Macar kadanalar, kaleye hcum etmilerdi. Aslnda kk bir gruptu bunlar. Kaleye bir ka el tfek atp kamlard. Hemen atlarmza binip arkalarma dtk. Dmann bu hareketi bir tuzakm. Lipova'nn st tarafm-da. Muris nehri karsmdaki da bamda bulunan olimos Kalesi halk, yukardan dmanm pususunu grmler. Yakmlarmdan geerken "Daha ileri gitmeyin, dmann pususu var." diye bizleri uyardlar. Akam karanl da bastrmt. Geri dndk. Yine herkes konaklara dald.

    Byle bir durumla karlaacamz bilmiyorduk ama Lipovallar tahmin ediyorlarm; bizden gizlemiler. Kalmamz iin bylesine srar etmelerinin asl nedeni buymu anladmz kadaryla. nk Lipova Kalesi nin kendi askerleri ok azalmt. Daha nceki birka arpmada yzlerce adamlarm kaybetmiler. Kimisi ehit olmu kimisi esir... Kalede ancak yze yakm asker kalm. Ama bir tesellimiz vard; yalnz deildik. Hazineyi kendi kalelerine gtrmek zere Yanova'dan da bir farisan aasy-la yetmi seksen nefer asker gelmiti; onlar da bizim gibi kalede mahsur haldeydiler imdi. Bylece kaledeki asker says be yze yaklam oluyordu.

    Ertesi gn seher vaktinde, Lipova'nn balarmm bulunduu Tano tepesinden Avusturya ordusunun boru sesleri duyuldu.

  • Zaten gzlerine uyku girmeyen halk telala ayakland. zellikle bizim gibi yabanclar hemen atlarna bindi; herkes biran nce kaleden dar kmak istiyordu ama mmkn olmad. Kale kaplar sk sk kapatlmt.

    Avusturyallarn komutan General Karafaym. Yannda olan on sekiz alay piyade ve svari askeriyle o k (1687-88) Erdel vilayetinde klam. lkbahar olup havalar snmaya balaynca ErdeFden kp Muris nehri kenarmca ilerleyerek Lipova'nm nne gelmi. Au: silah ve mhimmatlarm Muris nehri zerinden naklettirmekteymi.

    Kiraz mevsiminin o gzel seherinde kale halk korkuyla yerlerinden frladklarmda, ne yapacaklarm bilememenin aknl iindeydiler. Misafir olan bizler, Muris nehrini ap Yanova tara-fma gitmek istiyorduk. Hemen toparlandk, kale kaplar alnca dar ktk, Muris kprsne geldik ki ne grelim? olimos tarafmdan ve Moro Boaz tarafndan ilerleyen iki bin kadar haydut ve kadana yollar tutmu. Gitmek mmkn deil. aresiz kaleye geri dnecektik. Muris kprsn bozup yktk. Zira kpr kalrsa d kale, nehir tarafmdan gelen dmana ak olacakt.

    Savunma yapmak iin herkes i kaleye topland. Buras aa ktkleriyle tahkim edilmi kk bir yerdi. evresi hendekle evriliydi. drt kk tabyas vard ve her tabyanm zerine drder, beer top yerletirilmiti. Daha darda olan d kale ise ok daha geni bir alan kapsyordu. Ancak buras botu. Yalnkat duvar, baz kule ve surlar tatan ina olunmutu. ok az bina vard. Ayrca d kalenin nehir yn de akt. Duvarlar, nehir kysndan balyor, ehrin tarafm dolatktan sonra yine nehirde bitiyordu.

    Dman ilk gnn beklemekle geirdi. Ne bir top, ne bir tfek att. Ama biz srekli ate ediyorduk; elimizden geldiince

  • onlara zarar vermeye alyorduk. Hatta baz yiitler dar kyorlar, baheler arasmdan Avusturya karakoUarma yanaarak saldryorlard. Fakat ertesi gn durum tamamen deiti. Dman, geceleyin dokuz para byk top ile -drt havan topunu bizimkilere fark ettirmeden baheler arama yerletirmeyi baarm ve d kalenin hemen be yz adm yakmna kadar yanaarak mevzi tutmutu.

    Ertesi gn sabah erkenden toplarn korkun grlemeleri ve duvarlarm sarsmtdaryla uyandk. Ar glleler, kalenin duvarlarn dvyordu.

    O gn ikindi vaktine kadar kale duvarn dven gUeler, sonunda duvarn bir blmnde genie bir gedik at. kaledeki-1er hemen buraya kotu; canla bala alarak gedii kapatmaya alt. Bulabildikleri her trl eyi gedikleri kapamak iin kullanyorlard. Ta, toprak yanmda, ellerine geirdikleri yastk ve minderleri bile gediklere dolduruyorlard. Fakat, bu abalar sonusuz kald; ok gemedi, isabetli bir yaylm ateinin ardmdan, gedie doldurulan bu derme atma malzeme darmadam oldu. Bunu gren dman, lklar atarak hcuma geti.

    Gediin ald blgeyi birka blk asker koruyordu. Dmanm o ynde hcuma gemesi zerine askerin ounluu ksa zaman iinde gediin nne yld. Gedikten ieri szmaya alan dmana kar, el bombalaryla, tfeklerle gs gse arpma balad. Fakat bu durum, bir baka tehlikeyi dourdu. Gedik ynne bu kadar arlk verilmesi, kalenin dier tarafla-rmm savunmasn zayflatyordu. Nitekim Battal Kap'dan ve Temevar Kaps tarafmdan Macar ve Srp kadanalar, yanlarmda getirdikleri merdivenlere trmanmaya baladlar, Surlarm yz, rmcekler gibi duvarlara trmanan askerlerden grnmez olmutu.

  • Dmann kalenin dier tarafndan ierilere szmakta olduu haberleri kulaktan kulaa yayld zaman, gedii savunan askerlerin direnci krld. Gedii savunmay brakp telala ve birbirlerini ineyerek geri ekilmeye baladlar. Hepsi de bir an nce i kaleye girme abasndayd.

    Biz de bunlarm arasndaydk. kaleye kendimizi atmak iin koturuyorduk; ama kapya yaklatmz zaman bir baka kt manzarayla karlatk. Macar ve Srp askerleri bizden nce ulamlar, yolumuzun nndeki sokak balarn tutmulard. aresiz tam ortalarna hcum ettik. Dman ikiye yarld, arpa arpa sa salim i kaleye ulatk.

    arpmalar o gn akama kadar srd. Avusturyallar artk d kaleyi ele geirmilerdi. ehrin drt yanmdan alevler ykseliyordu. Yangmlarm kimini biz, kimini dardan dman balatmt.

    Lipova o gece boyunca yand; gkyzn alevlerin kzll sarmt. kaleyi ehirden aradaki hendek ayrmaktayd. Hendek yeterince geni deildi; bu nedenle yangn i kaleyi de etkilemekte gecikmedi. Kap kulesi ve baz evler tututu. Ve bu kk dar meknda, imdi byk bir kargaa ve tela yaanmaya balamt.

    t kalenin alan fazla geni deildi; evler darack sokaklarla birbirinden ayrlyordu. Hayvanlar ve insanlar yznden darack sokaklar, maher yerine dnmt. nsanlarm feryatlar ve lklar ile atlarn kinemeleri bir birine karyordu. Toz ve dumandan gz gz grmez olmutu.

    Alevler ilerledike kadm ve ocuklar korkuyla lklar atyorlar "yanacaz" diye baryorlard. Yardmc olmaya alan erkekler ise ellerindeki su kaplaryla koturuyor, tutuan kule ve evlerin zerine kp yangn sndrmeye alyorlard. Ama d

  • 14 Vire: anlaarak bir kale veya mstahkem bir mevkiyi teslim etmek.

    kalede, evlerin damlarma ve minarelere yerlemi olan Avusturya piyadesinin tfekleri, her birini tek tek avlyordu. Vurulanlar, sndrmeye altklar atelerin iine dyorlar; yardm isteyenlerin lklar, top ve tfek sesleri arasnda kaybolup gidiyordu. Havay kaplam olan youn barut ve dmaan kokusuna imdi de dayanlmaz bir yank et ve ya kokusu karmt.

    Ertesi sabah durum daha da ktlemiti. Geceleyin ok yaknmza kadar sokulmu olan havanlardan atlan mermiler, ate ve lm yamuru olarak zerimize inmekteydi. Hendein hemen br yanmdaki tatan ina edilmi hann tavan yangndan gece tamamen kmt. Drt duvar ayakta kalmt. Buras imdi Avusturyallarm havan toplar iin bulunmaz bir mevzi oluturuyordu. Bir taraftan da damlarn zerinden tfeklerle aralksz kurun yadryorlard. Darack sokaklara skm olan insanlar o gn, maherin deheti ve aresizliini yaadlar.

    arpmalar bu ekilde gn gece srd. nsanlar ve hayvanlar bir bir lyor, yarallar yerlerde srnyordu. Bu arada kale komutan, benim birhime baka bir tabyann savunmasm verdi. Buras kalenin en tehlikeli yeriydi. Hem toplar doldurup atmak, hem de tfeklerle cenk etmek zorundaydk.

    Tm gcmzle arpyorduk; ama herkes gibi biz de du-rtmun artk gittike ktletiini gryorduk. Kalenin ileri gelenleri de bunu sezinlemi olmalydlar. Aralarmda kaleyi vire^^ ile vermeyi tartmaya baladlar. GaUba en akllca grnen de buydu. Sommda kale bedeninde beyaz bayrak salland.

    Bayra gren Avusturyallar atei kestiler. Biraz sonra kale yaknma kadar gelen birka subay aadan yukarya doru ba-u-d:

    "steiniz nedir?"

  • Aalar kaleye girince Avusturyal rehine subaylar da dar brakld.

    Avusturya kararghmdan dnen aalarm anlattklar, hi de ho eyler deildi. General Krafa, grmeleri bizzat yapm ve tercman araclyla "stekleriniz nedir?" diye sormu. Aalar da kendilerine verilen yetki ve talimat dorultusunda isteklerini nakletmiler:

    "Kalemize gelip bizi kuattnz, sizin amacnz kaleyi ele geirmek. Bizim de kar koymaya yeterh gcmz yok. Ailelerimizle ve mallarmzla bizi brakn Temevar'a gidelim"

    "Kaleyi vire ile vermek isteriz; bize uygun rehineler verin, biz de dar adam gnderelim, grmeler yapism."

    ok gemeden kapmm nne gelen iki Avusturya zabiti, kaplar alarak ieri almd; ayn anda da ieriden iki Lipoval aa dar kt; kap nnde bekleyen askerlerin arasmda Avusturya ordughma doru gitti.

    Aalarm arkasmda, bir uan yedeinde muhteem grnml siyah bir at vard. Hayvanm gm eyer ve ssl koum takmlar, gne ^da prl prl parlyor, uzaktan bile gz kamatryordu. Lipova Kalesi Beyi, zel ahrmdan kartmt; generale hediye olarak gnderiyordu.

    Kaledeki herkesi imdi byk bir merak ve heyecan sarmt; "Acaba dman komutan, isteimizi kabul edecek miydi?" Byk kk hepimiz biliyorduk ki bu artlar altnda ne uzun bir zaman dayanlabilir, ne de bir yardm ulaabirdi. Birka saat sonra, uzaktan aalar grndnde, herkesin akimda ayn soru vard. "Acaba anlama salanm myd?"

  • Ama eline gzel bir av geirdiine inanm olmalyd ki general aalarm teklifini kabul etmemiti. Marur bir edayla ok ksa ve kesin bir cevap vermiti:

    "steinizi kabul edemeyiz; ancak size yle bir firsat verebiliriz: Silahlarmz brakarak oluk ocuunuzla dar km, dilersek sizi brakrz, dilemezsek esir ederiz."

    Bu teklifi aalar kabul edemezlerdi. Nitekim onlar da reddetmiler; "Byle bir eyi kabul etmek nasl mmkn olur!" diye karlk vermiler ve generali ikna etmek iin ellerinden geldiince abalamlar. Fakat kararndan dndrmek mmkn olmamt. Cevab olduka sertti:

    "Varm gidin, ieride cenge devam edin." arpmalara ara verildii srada, Avusturyal baz subay

    lar ve askerler, siperlerden kp kale hendei yakmlarma kadar gelmilerdi. Atekes ortamndan yararlanarak hendek kenarnda oturuyorlar, yemek yiyorlar bir tarafl:an da yanlarndaki kpeklere ta ve aa atp hendein iine sratyorlard. Bazlar da ellerindeki mzraklar suya daldrarak derinliini lyorlard. Btn bunlar bizlere gre, adamlarn sava devam ettirmeye ni-yetH olduklarnm deliliydi.

    Nitekim arpmalar yeniden balad. Azlarmdan ejderha gibi ateler saan toplar, btn gn ve

    gece hi susmad. Glleler kaleyi iyiden iyiye cehenneme evirmiti. Gkten srekU yamur gibi ta, demir ve ate yayordu. Darack alana skm olan insanlar ve hayvanlar hzla tkenmekteydi. Sokaklar cesetlerden geilmez oldu. Yerler, ta ve topraklarla birlikte havaya uan insan ve hayvan paralaryla dolmutu.

    nsanlar artk kendi canlarmdan ok ocuk ve ailelerinin derdindeydiler. ehrin ileri gelenleri tekrar oturdular, aralarnda tarttlar, dmanm istedii ekilde kaleyi vermeye raz oldular.

  • 15 Bylece Avusturyallarn eline geen Lipova, Timavar'a ynelik saldrlarn ss haline gelecektir. Bu nedenle Trk ordusu, 9 Eyll 1695 senesinde yeniden ele geirerek ayakta kalmay baaran ksunlarn da ykp kaleyi boaltacaktr.

    Kale bedenlerine yine beyaz bayrak ekildi. artlar grmek zere birka adam gnderildi. Bu kez generalin istedii dorultuda vire koullar kabul edildi .

    O gece, kale kapsmm d taraf Avusturya askerleri tarafmdan tutuldu. taraf sabaha kadar bizim kontrolmzde kald. Ertesi sabah insanlar dar kmaya baladlar. Silahlarm brakmlard. Bizler, bulunduumuz tabya zerinden aada olanlar kolayca izleyebilmekteydik. Avusturya askeri, ordughlarmdan kaleye kadar, piyade olarak iki saf haUnde dizilmilerdi. Ordugh ise kaleden bir eyrek saatlik uzaklktayd; kaleden rahatlkla grlebiliyordu.

    nsanlar, drder, beer veya daha fazla sayda gruplar halinde, aileleri ve ocuklaryla birlikte kale iinden kyorlard. Kadn ve ocuklar, birbirlerine iyice sokubnu halde rkek rkek yryorlard. Kapdan darya kanlar askerler tarafmdan durduruluyor, zerleri aranyordu. Silahlan varsa almyordu. Sonra da yol boyu iki sra halinde dizilmi olan askerlerin arama gnderiliyordu.

    Askerlerin iki sura dizilerek oluturduu koridordan birbirlerine sarlm halde ilerleyen insanlar, yer yer askerlerin saldr-sma uruyordu. Askerler, aralarmdan geerken gzlerine kestirdiklerini eteklerinden ve kollarmdan yakalayarak zorla ekiyorlar aralarna alyorlard. Askerlerin aralarna den bu zavalllar, vahi kurt srsnn eline dm av gibi annda soyuluyorlar, rlplak ortada kalyorlard. Kar koyup direnmeye alanlar-sa hemen parampara ediliyordu.

    Askerler birbirlerini rnek alyorlard. Soygm ve ldrmeler gittike artmaktayd. Subaylar ne kadar nlemeye alsalar da saldrlar durdurmay baaramyorlard. Gz dnm askerler.

  • zerlerini arayarak para bulamadklar insanlar ldryor, sonra da karmlarn yaryorlard. Bu vahice ii, zavalllarm paralarn yutmu olduklarm dnerek yapyorlard.

    Katliamlar subaylarm engellemekte aresiz kaldm gren generallerin bazlar, kendileri mdahale etmek zorunda kaldlar. Baz generaller, atlarm soygun ve katliam yapan bu gz dnm askerlerin zerlerine srdler. Baryorlar, gzlerini korkutmak iin de bazdarm vuruyorlard. Generallerin kurunlaryla yere serilen askerlerin yanndakiler, ksa bir duraksama yaasalar da hemen ardmdan umarszca soyguna devam ediyorlard.

    Biz en son kanlardandk. Lipova beyi, kads, ayanlar ve altm kadar adamla birlikteydik. nmzden ve arkamzdan yksek rtbeU subaylar geliyor, saldrlara kar bizi koruyorlard. Yine de askerler yanlardan uzanyor, eteklerimizi ekitiriyorlard. Bu arada ilerlerken, biraz nce ldrlm ve karmlar deilmi zavalllarn cesetlerini daha yakndan grebilmekteydik rlplak ve paralanm halde ylece yatyorlard.

    Bu korku ve dehet dolu ksa yolculuun ardmdan sonunda Generalin adr nne ulaabildik. Geride kimse kalmamt. Bizden nce kanlarm balarma neler geldiini bilmiyorduk; ama burada bizden baka kimse grnmyordu. Ertesi gnn sabahma kadar, etrafmz kuatm olan askerlerin gzetiminde orada kaldk.

    Sabah bir general geldi, bizi dizip sayd. Sonra, askerlerle birlikte ikierU, erii veya beerli ayrdlar, grup grup gtrmeye baladlar.

    Sonradan rendiime gre general, Lipova Kalesi'nden kan asker ve varlkl kimselerin yanmda, ocuk ve genleri erkek kadn demeden esir etmilerdi. Ancak, yz kadar fakir ve yaly arabalarla Temevar tarafna gndermiti. O kadar ok esir ele

  • 16 Baden Markgraf Prens Louis. Metnin orijinalinde "Pirin Luvi" eklinde yazlmtr. Burada olduu gibi. Almanca isimlerin tesbit edilebilenlerinin Almanca yazllar kullanld.

    geirmilerdi ki generallerden binbalara; hatta bayrak kethdasna varmcaya kadar btn rtbeh subaylara en az birer esir dmt.

    Ben Yanoval biriyle beraberdim. Avusturyal bir asker bizi alarak bir adra gtrd. Orada iki subay vard. Bunlar Prens Louis adl generalin piyade alay subaylarmdanm. kisi de kethda rtbesindeymi.

    adra girdikten sonra bir kenarda beklemeye baladk. Adamlar dikkathce bizi incelediler, klmza, boyumuza poumuza baktlar. Sonra da kendi aralarmda tartmaya baladlar. nce sebebini anlamamtk ama ksa zaman sonra rendik. Problem bizi paylaamamalarym. Tartmaya zar atarak son verdiler; bylece kavga son buldu, paylalm olduk.

  • Yollarda

  • Lipova Kalesi bylesine haksz bir anlamayla dmana b-raklmca halk byk bir mitsizlie kapld. ounluu can korkusmdan deerli eyalarm bile yanma almad. leri saysz para ve deerli eya ile dolu odalarm kaplar ardma kadar ak kalmt. Ama kimsenin geriye dnp bmlara bakacak haU yoktu. nk dar knca esir olacaklarm veya ldrleceklerini biliyorlard. Her iki durumda da ellerindeki para ve mallar, onlar iin sadece yk olacakt. Btn bunlara karn, mal ve para hrs, kimilerini dnemez hale getirmiti. Bu durumda bile paray grnce dayanamayan ahmaklardan bazlar, sanki sahiplenme imknlar varm gibi, terk edilmi mallar yamalayarak ceplerini ve koyunlarn doldurmulard. Yanmdaki Yanoval asker de bunlardan birisiydi. Pek ok altm ve para yklenmiti ve askerlerin hi birisine kaptrmadan buraya kadar gelmeyi baarmt. Ama sonuta bir esirdi ite.

    Artk efendilerimiz olan Avusturyal subaylarn ilk ileri, bizleri batan ayaa aramak oldu. zerimizden kan her trl kymetli eyaya el koydular. Benim ahmak arkadam da bylece kendi elleriyle yeni efendisini zengin etmiti. Ama subay, bul-

  • duklaryla yetinip kendisine teekkr edecei yerde; "Belki daha baka eyler vardr" diye elbiselerini btnyle soymu, aptal ar-kadam rlplak brakmt.

    Bense durumun nereye varacan nceden kestirdiimden, kaleden ayrlrken yanmdaki btn paralar braktm gibi kyafetlerimi de deitirmitim. zerimde nefti bir uha serhatl dolamas, kzl ubuk iskerlet uha, skma akr ve ser-hatl kua, krmz kaytan kuak ve bir krmz kalpak vard. Hepsini soyunmu, kalpa da ters evirmitim. zerime bir beyaz yamurluk alarak fakir bir grnme brnmtm. Elbiselerimle birlikte silahlarm kartmtm. nk evre ka-lelerdeki haydut ve kadanann birounun bizim evre kyller olduunu biliyordum. Her an birisi beni tanyabilirdi. Tanrlarsa Avusturyallardan alp yksek fidye talebiyle eziyet edebilirlerdi. Yzm gzm de biraz daha amur ve toza bulayarak iyice tannmaz hale gelmitim.

    Benim esiri olduum kimse, Layednand Fischer diye anlyordu. Avusturya ordusunda tanmm bir kimse olduunu ksa zaman gemeden renecektim. Ben esir, bu adam da artk benim efendimdi. Fischer, General Prens Louis'nin piyade alaynda "Oditor Layednand"m. Bu "alay kads" demekti... Adamm ordudaki konumu yksekti ama boy fakiriydi. Ne kadar lanetli bir adam olduunu da ksa zaman iinde renecektim.

    Avusturyallarm dillerini bilmiyordum; Fischer ile keUmeler-le anlaamyorduk. lk ii iaretle yanmda para olup olmadn sormak oldu. Ben de iaretle olmadn anlatmaya altm ama ikna olmad; btn elbiselerimi karttrd. Ben de dier esir gibi rlplak kaldun. Hatta ayp yerlerimi bile kendi eliyle yoklad. Bir ey bulamaymca yine kendi eliyle elbiselerimi iade etti. Sonra

  • 17 Zabt grevlisi. 18 Veya Szeged: Gneydou Macaristan'da bir ehir. 19 Bu gnk Romanyann gneyine Osmanllar Eflak demekteydiler. Eflaka, burada

    yaayan halbn konutuu dil.

    da Profoz^^ tarafndan getirttii demire bir elim ile bir ayam kilitledi. adrm nnde araba altmda bir yer gsterdi. Gnlk yarm ekmek tahsis etti. Grevim ise hayvan kaalamak, araba-smm camlarm temizlemek gibi ilerdi. Akamlar ise karakollara gidiyor, orada geceliyordum. Ertesi sabah askerler yine beni getiriyor, gnlk ilerimi yapyordum.

    Fischer'in adr tek direkliydi. Emrinde hizmetkr yoktu; ancak Erdel vilayetinden ayartma bir Saks kz, gnlk ilerini gryordu. Kz olduka esmer fakat karakal, iri yapl, ho endaml birisiydi. Fischer'in ok iine yaryordu; gece gndz birlikteydiler.

    adr ve araba hizmetleri ise alaydan nbetlee gelen askerlere aitti. Nbetiler drt gnde bir deiiyordu.

    Avusturya askeri Lipovada on gnden fazla kaldktan sonra. Muris nehri kysmdan aaya, Segedin^^ tarafma doru hareket etti. Bu yolculuk esnasmda benim grevim, arabaya koulan drt beygirin ndeki iki beygirine sahip olmakt. Bir elimle bir ayam demirU, beygirin birine binip dierinin dizginleri eUmde, ara-bacmm emirlerini yerine getirmeye alyordum. Fakat, henz dillerini renemediimden, benden istenilenleri tam olarak anlayamyor, ou kez tpk bir aptal gibi davranyordum. Tabi her yanl davranmm karl, sert bir krba oluyordu.

    Muris nehri kenaryla anad ve Segedin tarafma doru ilerleyen birlik, Arad'm alt yanmda bulunan Filek adl yerde ko-nakladmda Fischer beni yanma artt. Bir eyler sylemeye alyordu. Bense hl dillerim anlayamyordum. Kimi zaman

    19

    yanmdaki kzm konutuu Eflaka ile, kimi zaman da el kol ia-

  • 20 Avusturya 21 1099 senesi aban- erifin 28. gn.

    retieriyle anlamaya alyorduk. Ama anladm kadaryla adam benden fidye istiyordu. stedii fidyeyi verirsem beni serbest brakacakt. Dil bilmemenin de verdii zorlukla, anlamak iin uzunca bir sre mcadele ettik. Sommda fidye bahasmm miktar zerine anlatk. Gerek kimliimi hep saklam, kendimi bir garip kimse olarak tantmtm. Altm altma uzlatk sonunda.

    Fakat, benim yanmda para ne gezer? Bunun iin adamn bana gvenip serbest brakmas gerekiyordu. Ancak o zaman Temevar'a gidip istedii paray alp gelebilirdim. Bu konu da verebileceim tek gvence, sadece kuru bir "sz"d. Fischer bunu yeterii grmyordu; bir de kefiJ istedi. Onu da buldum; ayn alayda esir olan kendi birliimin erlerinden Muhzr olu brahim ke-fiUm oldu. Ben de brahim'in bu iyiliini karlksz koymayacak, onun fidye paras olan dokuz altn da getirecektim. Asimda bu kefiUiin de dayana yine benim vermi olduum "sz'Uen te bir ey deildi.

    Btn bmlar yedi gn iinde yapmak zorundaydm. Anlamamza gre, yedi gnn sonunda paralarla birlikte Segedin'de olacaktm. Fischer, anlamamzn artlarm ve ayrmt-larm ieren Latince ve Be^ dilinde yazlm bir belge dzenledi ve mhrleyerek elime tututurdu.

    Ayn yerde benim gibi drt Mslman esir daha vard. Onlar da kurtulu akeleri iin artl ve kefil karl serbest braklmt. Anlatmz ekilde Segedine gelmek zere be arkada 1688 yl Haziran aymn 28'inci gn^^ Avusturya alayndan ayrldk; Muris nehri kysndan yukar Arad a doru yola dtk. ki saat kadar yrdkten sonra tam Arad m karsndan sa tarafa, gneye doru yneldik. Yol, iz yoktu. Ynmz tahmini olarak ta-

  • Eve yaklamanm heyecan iindeydik. Bir an nce yuvalarmza ve yakmlarmza kavumak iin can atyorduk. Ancak bu gnlerde buralarda gece yolculuunun ok tehlikeli olduunu biliyorduk. evre kyler tamamyla boalm, kyller dalmlard. Yol gvenhi yoktu. Geceyi Temevar yakmmdaki ormanda geirdik.

    Ertesi sabah hava aydnlanmaya balarken kalktk, tekrar yola dtk. Admlarmz daha bir heyecanla atyorduk artk; hem dinlenmi hem de ehre iyice yaklamtk.

    Temevar a ulatmzda kuluk vaktiydi. Arkadalarmm her biri evlerine dald. Ben de heyecanla evimin yolmu tuttum. Sabah beni karlarmd gren kardelerim sevinten utular. Birbirimize sarldk zlemle. Mutluluk gz yalarmz bir birine kart.

    Sonra uzun uzun sohbet ettik; bamdan geenleri anlattm. Kurtulu fidyesi iin Avusturyal subaya sz verdiim atm al-tmdan ve bana kefil olan askerin dokuz altnndan sz ettim. Hi itiraz etmediler; sa ve esen grtrmeyi nasip ettii iin Allaha dualar ve krler ettikten sonra "Para ii kolaydr" diyerek karlk verdiler. Onlar da verilen szn tutulmasnm nemine inanyorlard. "Paray en ksa zamanda toplayacaklarn" sylediler.

    Biz daha bunlar konuurken hareketlilik balamt. Dndm haber alan komular ve akrabalar, kimi glerek kimi sevinten alayarak, eve dolumaktayd.

    Drt gn Temevar'da dinlendim. Dost ve yaknlarmzla karlkl zlem giderdik. Bu arada fidye paralarn da denkletirdik.

    yin ediyorduk. Alt saat kadar yrdk. O gn akam olduunda Temevar'a saat kadar yaklamtk.

  • 22 Veya Tisza. Orta Avrupadaki en nemli nehirlerden birisi.

    Paradan gayr bir takm kymetli hediyeler de aldm. Drdnc gnn sonunda arkadalarmla haberletik ve yine birlikte yola ktk. Ramazann nc gnyd (2 Temmuz 1688). anad ta-rafma doru yrdk; yola kmzn nc gn, yani tam sz verdiimiz gibi, Avusturya birliinden ayrlmzm yedinci gnnde Segedin'e ulatk.

    ehrin giriinde, Tisa nehri^^ zerindeki kprnn banda bir karakol vard. Karakolda askerlere durumumuzu anlattk, elimizdeki ktlar gsterdik. Askerler ve subaylar iin pek alk olmadklar nemli bir konu gibiydi bizim durumumuz. Bizi alp doruca ordu komutan generalin huzuruna kardlar. General inceden inceye sorguya ekti. Elierimizdeki evraklara tekrar tekrar bakt. Baka subaylarla konutu. Birbirlerinin yzlerine baktlar ve sonunda bizi kale komutan olan Obrist Layednand payesine sahip Baron de Nehem'in yanma gnderdiler. imizde mitle birlikte korku ve endie duygusunu hissediyorduk. Nitekim kale komutanmm yanmda duyduklarmz hi houmuza gitmemiti: "Bizim aradmz birlik, Segedinden kalkp Tuna nehri tarafna, Herdd ve sek blgesine gitmi." Bunu duymak moralimizi bozmutu ama komutan bize "Fidye paralarnz yanmzdaysa biz alr onlara gndeririz, merak etmeyin" diyerek yreimizi ferahlatmt. Yeniden mitlendik.

    O gn, kale iindeki karakolun hapishanesine gecelemek iin girdik ama buradan kmamz yedi gn srd. Endie ediyorduk: "Biz szmz tutmu, paralar alp gelmitik. Onlar szlerinden vaz m gemilerdi?"

    Yedinci gn, komutanm yanna gtreceklerini syleyerek bizi hapisten kardklarnda mit ve korkuyu birlikte yayorduk. Kurtulacamz mit etmek istiyorduk ama midimiz abucak

  • tkendi; komutann anlattklarn dinleyince fazla sevinmememiz gerektiini anladk. Komutan ellerimize yol ktlar tututuruyor ve "Sizin sahipleriniz sek tarafna gitmitir; varn, bulup paralar kendi elinizle teslim edin." diyordu. Oysa yedi gn nce byle sylemiyordu; fidye paralarmz kendisi teslim alp bizleri serbest brakacakt. Bizim gidip vermemiz gerekiyorsa yedi gndr niin bekletilmitik? Onca zaman bouna kaybetmitik. Bu arada da birlik olduka uzaklam obnalyd. in iinde iyi niyet grnmyordu ama aresiz syleneni yapmak zorundaydk.

    Kaledeki ardan drt be gnlk ekmek ve katk temin ettik; zaman geirmeden Segedinden Baka krlarma doru yola ktk. Avusturya ordusmm izini takip etmemiz pek de zor olmuyordu. Yaklm, yklm, harabeye dndrlm ky ve kasabalar izleyerek ilerHyorduk.

    zerinde yrdmz ova tpk ucu buca olmayan l gibiydi; en kk bir glgelik yoktu. Hararet insanm beynine iliyordu. Allah'tan ki su skmts ekmiyorduk; nmzden gitmi olan Avusturya askerleri, konak yerlerinde ok sayda kuyu brakmt. Kuyularm bir ksm olduka derin, bir ksm kolay ulalacak haldeydiler. Kuaklarmz u uca balyor, testimizi aa salarak suya ulayorduk.

    Gndzleri dayanlmaz derecelere kan hararetten, geceleri de sivri sineklerden yolculuk tam bir ikenceydi. En byk skmtmz uyuyamamakt. Gndzleri gne, geceleri de sivrisinekler uyutmuyordu. yle ki geceleri birimiz, eUne tepsi gibi bir ey alyor, srekli sallayarak dierlerini sineklerin saldrsmdan korumaya alyordu; ama iin dorusu bu da pek faydal olmuyordu. Ayrca, canavarlara, haydutlara ve kadanalara yakalanma korkusu yayorduk. kr ki Segedinden yola ktmz drt gn zarfnda ancak iki yerde Srp haydutlar ma rastladk. Bizi sorguladlar; ordunun ardnca gittiimizi renince dokunmadlar.

  • Beinci gnd, Zonbor kasabasna yakn bir yerde Tuna nehri grnd. evrede kme kme ormanhk ve aalklar gze arpyordu. Tuna'nm tat gnlerdi. Sular nehir yatandan am, btn o ormanlk yerleri ve sazlklar kaplamt. Tahminimize gre Zonbor kasabas da botu. Kasaba bir buuk yahut iki saatlik bir uzaklkta grnyordu. Avusturya ordusunun o tarafa doru gittii izlerden belliydi. Biz de ayn ynde yrmeye devam ettik.

    Olduka yorgun dmtk, kasabaya da epeyce mesafe vard. Kk ormanlardan birisinin kysna geUnce dayanamadk; "Glgede biraz uyuyup dinleneUm" diye dndk. Ama uyumak ne mmkn? Yiyeceimiz bir gn ncesinden bitmiti; alk uyutmuyordu. "Acaba ne yapsak?" diye dnrken nehirdeki kk bir gemi gzmze iliti; kyya yanam bal duruyordu. Fazla uzakta deildi. Kendi kendimize mzakere etmeye baladk. "Acaba gemiden para kardmda yiyecek bir eyler bulamaz mydk?" Sonunda kararmz verdik. imizden birisi gidip soracakt. Gitme grevi de bana kald...

    Arkadalarm aalarn altnda beklemeye baladlar. Ben kalkp geminin yanna gittim. ekine ekine yaknma kadar yrdm. Yaklamca onlar da beni fark etti. Grnmleri hi houma gitmemiti ama artk geri dnemezdim. Sekiz-on Macar haydudu gemilerini balamlar, bazlar da karaya kmlard. lerinden birisi de kadmd.

    Macarlarm dmisi dinleniyor, kimisi atein banda balk piiriyor, kimisi de elbiselerini karmlar, bitlerini ayklyordu. Doruca yanlarna vardm. Srpa selam verdim ve "Para ile satacanz ekmeiniz yok mu?" diye sordum. Korktuumu hisset-tirmemeye alyordum. lerinden biri Srpa biliyormu, "Sen dmsin?" diye karlk verdi. Ben de "Esiriz." diye yantladm. Ayn adam kukuyla konumasn srdrd:

  • Biraz sonra ellerim arkamdan skca balanm bir halde, tekmeler arasnda gemiye doru srklenip itekleniyordum. Gemiciler, beni tekneye bindirdikten sonra, karadaki malzemelerini aceleyle topladlar. Atei sndrp hepsi de koturup gemiye dolutular. Gemi nehirden aa doru kaymaya baladmda eh-min iplerini zdler.

    Adamlarn bir ksm gemiyle ilgilenirken bir ksm da benimle ilgileniyordu. zerimi aramaya baladlar. Elbiselerimi tek tek karttlar. rlplak kaldm. ncelikle kl kesemin iindeki

    "Burada Mslman esiri ne gezer, nerede esir oldunuz?*' "Lipova Kalesi'ndeniz. Avusturya askeri gelip kaleyi ald,

    bizi esir etti. On be gn oluyor. Sahiplerimiz bizi fidye paras iin Temevar'a gndermilerdi; imdi yine onlarla buluacaz. Kendileri orduyla Erdd ve sek taraflarna gitmiler. Biz de, verdiimiz sz yerine getirmek zere arkalarmdan gidiyoruz."

    Aralarnda Macarca konumaya baladlar. Konumalar az da olsa anlayabiliyordum. Birbirlerine "imdi bunu ne yapalm?" diye soruyorlar, tartyorlard.

    "Soyup ldrelim. Krm bayrn ba; ahidi yok ispat yok..."

    "Hem doru sylediini nereden bilelim? Kim bilir belki de casustur, elimize girmiken salvermek olur mu?"

    Aralarnda tartrlarken ilerinden birka kalkp yanma doru gelmiti. Aniden hcum edip zerime atldlar. Kamaya yeltendim ama artk mmkn deildi. Adamlar sk sk sarlmlar, brakmyorlard. Dierleri de kotular. Birisi boazma yaprken dierleri de ellerimi arkama bkp balamaya alyorlard. Nefesimin kesildiini hissetim.

  • hediyelik drt srmal mendih, drt be kuruluk gm akeyi ve Avusturyallarn verdii resmi ktlar aldlar. Ktlarm paralayp nehre attlar. zerimdeki yetmi altm, akr u-kurlutma dikmitim. Bunlar kendimin ve kefUmin kurtulu parasyd. Bulmalar uzun srmedi; hepsini aldlar. Bir don bir gmlek kalacak ekilde btn elbiselerime el koydular. Arama ve soygun ii bittikten sonra beni yine ellerim bah olarak bir kenara braktlar; kendi aralarmda konumaya baladlar. Konu anladm kadaryla benim ne olacam zerineydi. ldrmeye niyetlenmilerdi ama bir problemleri vard: "Bunu gemide ldrrsek gemiye kan bular" diye bazlar itiraz ediyordu.

    tiraz edenler etkili olmutu; gemiyi Tuna nehrinin Budin yakasnda, ssz bir yere yanatrdlar. Beni karaya kardlar. Kenarda diz st kerttiler. ri yar birisi yalm kl yanma geldi. Celladm olacak adam buydu anlalan. Artk hayattan tamamyla midimi kesmitim. imden dua etmeye baladm:

    "Ey yerlerin gklerin yaratcs olan an yce Allah, hikmetinden sual olunmaz. Ben henz gen mrme doymayan bir kulunum, hi kimsenin bilemeyecei bir yerde lmek neden bama geliyor? Bari kendi lutf u kereminle gnahlarm affedip iman ile mrm sona erdir."

    leceimden emindim; artk kelime-i ahadet getiriyor, metanetle bekliyordum. Bir taraftan da Macar kfirinin elindeki dz uzun klca bakyor, "Acaba kl keskin mi? Boynumu birden keser mi?" diye dnmeden de edemiyordum. Korkuyordum: "Keskin deilse ok ac verir miydi acaba?"

    Gemide kalanlarm hepsi gverteye dizilmiler, bize bakyorlard. Elenceli bir oyun seyrediyormuasma nee iindeydiler. EUnde klla bamda bekleyen adam tevik iin hep bir azdan baryorlard:

  • "ldr!.. ldr.r Ben diz km bir halde lmm beklerken, celladm

    da bamda yalm kl, gemiden kendisine lklarla alk tutan seyircilerine gsteri yapyordu. Zaman zaman evremde dnyor, elindeki klc havada daireler izdirecek ekilde sallyordu. Havada dnen kltan yaylan yanklar, teknedekileri adeta coturuyor, tezahratlarmm daha da artmasna neden oluyordu.

    Ancak, bu amataya katlmayan birisi vard: bana tercmanlk eden Macar... Yanmda ayakta suskun suskun duruyordu. Dnceli bir hali vard, sanki hasta gibiydi. Bu durum eli kll adamm dikkatini ekti.

    "Niin byle susuyor, somurtuyorsun?" diye sordu. "Yoksa bir ekincen mi var?"

    "Evet, endie ediyorum" diye cevap verdi dier adam. "Diyelim ki imdi bmu burada kestik gitti; fakat bunun bir ka arkada daha vard unuttun mu? imdi onlarm gidip Avusturya askerine durumu bildireceklerinden hi phen olmasn. Bizim de varacamz yer Avusturya ordusudur. Bunlarn esir olduklar ortaya karsa sonra nasl cevap veririz?"

    Bu szler, kll adamm da kafasn kartrmt. "Ya ne yapalm?" diye sordu. "Bundan baka, geride kalan arkadalarm da ele geirmek

    mmkn olursa hepsini bir yerde ldrp mallarm alalm. Bylesine ssz bir yerde bunlarn balarma ne geldiini kim nereden bilecek?"

    Adamm fikrini arkadalar da beenmilerdi. Hemen tepeme biriktiler, sorular sralamaya baladlar:

    "Arkadalarn imdi nerededir? Gittiler mi yoksa seni mi bekliyorlar?"

  • Sonra "Arkadalarmn yanlarnda para olup olmadm, ka kii olduklarm ve yanlarnda at olup olmadn" sordular.

    "Arkadalarm beni brakp gitmezler", diye karlk verdim. "Beni ekmek almaya gnderdiler. Kendileri bu ormanm kenarm-da oturmu uyuyorlardrr; nk drt gn, drt gecedir uykusuzuz. Karnmz da ok a; muhakkak ekmek gelecek diye bekliyor-lardr." diye srdrdm szlerimi.

    imde kurtulu midi yeniden canlanmaya balamt. Susmadan konumaya devam ettim. "Drt kii olduklarn, her birinin yanmda fidye paras olduunu, bir tane at olduunu, onun da fidye iin yanlarmda bulunduunu" bir bir anlattm. Ayrca, adamlarn kendilerine iyice gvenmeleri iin "arkadalarmm yanlarmda silah olmadm" da eklemeyi unutmadm.

    Asimda arkadalarmm benim yakalandm grr grmez kap gittiklerinden emindim. Amacm sadece zaman kazanmakt. "Bylece bu fani dnyada birka nefes daha alm olurum" diye dnyordum iimden. "Allah'tan mit kesilmez, belki bir frsat doabilirdi bu esnada."

    Szlerimi tamamlamadan nce: "Eer varrsanz, onlar kolay bulursmuz", demeyi de unut

    mamtm. Szlerimi tercme eden tercman dikkatle dinleyen adam

    lar, "Bu ok gzel" diye, her biri silahlarm aldlar, tfeklerini doldurdular. Gemiyi yanatmz yerde braktlar. Kayklara bindiler. Beni de plak halimle ve ellerim bah olarak yanlarma almlard. Irmak boyunca giderek yakalandm yere geldikten sonra kyya ktlar. Macarlarn birisi benimle birlikte kaykta kalmt. Dierleri, tarif ettiim ormanla gittiler. Gittiler ama ok gemeden bo ellerle dneceklerinden emindim. yle de oldu, ok gemeden adamlar dndler. Olduka sinirli grnyorlard; daha uzaktan baryorlard:

  • "Arkadalarn yok!.. Gitmiler!.." Bense, fkeden dgma dnm, kfrler savurarak yanma

    gelen adamlara cevap verirken elimden geldiince kendimden emin grnmeye alyordum:

    "Onlar sizden korkup orman iine gizlenmilerdir. Beni ldrdnz diye dar kmaya korkuyorlardr. Beni dar karn, onlar araym; grrsnz hemen geleceklerdir."

    Kayktan beni dar kardlar. Ormana doru yrdm, bir taraftan da arkadalarma isimleriyle sesleniyordum. Aslnda Trke olarak "Bre durman kan, i yamandr." diye, gcm yettiince bauryordum.

    Bau:p aurmalarm bounayd; ne bir ses ne bir karlk duyuluyordu. Yarm saatten fazla, bazen ben, bazen de haydutlar bara ara arkadalarm aradk. Artk mitleri kalmam gibiydi. "Yoklar... Hemen unu ldrelim." diye tekrar sylenmeye balamlard. Ben ise aramalarmm srmesini salamak ve zaman kazanmak iin elimden geldiince bir eyler yapmaya alyordum:

    "Onlar uyumular yahut gizlenmilerdir. Orman iyice ararsanz muhakkak bulursunuz."

    Adamlar son bir kez daha aramaya niyetlendiler. Dakikalarmn sayl oldumdan hi kukum yoktu ar

    tk. "Bundan sonra bana kurtulu yoktur" diye dnyordum. "Naslsa beni ldrecekler... yleyse, bir kez kamay deneyeyim" diye kararm verdim. "Eer beni tutan Macar m elinden kurtulabilirsem geni kurlarda gidebildiim kadar kaabilirdim. Kurtuluram anslydun, nk nasl olsa, yle de byle de lecektim.

    Haydutlar orman tekrar aramaya gittiler. Ben yanmdan ayrlmayan adamdan kaabilmek iin uygun zaman ve frsat

  • Derede bir batyor bir kyordum. Sazlarm arasnda dalp ktm, sularla boutuumu arkamdan gelen Macarlar da grmlerdi. Suyun derin olmas yznden takipten vazgeen adamlar, kyda bana bakyorlard. Ben dalp ktka onlar grebiliyordum. Artk sonumun geldii duygusuna kaplmtm ki

    kollamaya balamtm. Macar m bir anlk dalgml bana aradm frsat verdi; aniden silkindim, adamn elinden kurtuldum, frlayp komaya baladm. Btn gcmle kouyordum. Geriye dnp bakmyordum ama Macar'm arkamdan kotuunu hissediyordum. Adam bir taraftan da yrtmrcasma barp aryordu. Adamn brtlerini ve lklarm ormandaki Macarlar da iitmekte gecikmedi. Kovalamacaya onlar da katld. Ben Zonbor tarafna, Avusturya askerlerinin bulunduu yne doru kouyordum; onlar da sa tarafmdan nm kesmeye alyorlard. Yaygaralar g tutmutu:

    "Kama, kurtulamazsm!" Sanki bir grup av kpei krda tavan kovalyordu. Birka el

    ate de ettiler; ama isabet ettiremediler. Duraksamadan kamaya devam ettim. Yarm saat kadar pe

    imden geldiler. Bazlar bir ara be on adm kadar yaklamt; bir taraftan da "Kama!" diye baryorlard. Bense aldrmadan btn gcm kullanarak kamaya devam ediyordum. Ama artk gcm tkenmek zereydi. Ellerim bal olduundan canm burnuma gelmiti ki anszm nme bir dere kt. Avusturya askerleri oradan ap gemi. Derenin sa yan sazlkt. Hi tereddt etmeden sazlklarn arasmdan suya daldm. Ama derinmi, birden kendimi boyumu aan suyun iinde buldum. Ellerim de bal olduu iin yzemiyordum; "mrm buraya kadarm" diye dndm. Bouluyordum artk.

  • birden parmaklarmn ucu yere dedi. Son bir gayretle kendimi ileriye doru ittirdim. Ayam bu kez amurlu zemini hissetti; yere basyordum; kurtulmutum. Bir kez daha Allah'n yardmm ta yreimde duydum. Burnumun ucunu sudan kardm, derin bir nefes aldm. Haydutlar sk sazlar nedeniyle beni gremiyor-lard. Boulduumu sanm olmalydlar ki biraz sonra ekip gittiler.

    Haydutlar grnmez olmulard ama ben korku ve yorgunluktan yerimden kmldayamyordum. Bir mddet daha bulunduum yerde ylece bekledim. Adamlarm gittiklerinden iyice emin olduktan sonra yava yava ve zemini yoklaya yoklaya kyya yanatm. imdi yapmam gereken i ellerimin bandan kurtulmakt. Yokladm; gevemilerdi; suda slanmak iplerin ban gevetmiti demek ki... Ksa bir abadan sonra onlardan da kurtuldum. Artk koup kamak benim iin ok kolayd. Sudan ktm.

    Sudan kar kmaz arkama bakmadan ve duraksamadan bir saat boyunca kotum. Zonbor kasabasna iyice yaklamtm. nmde bir tepe vard; zerine ktrn. Oturup dinlenirken bir taraftan da evremi kolaan ediyordum. Arkamdan takip eden yoktu. evre tamamen ssz grnyordu. Gnein batmas da yaklamt. Bir iki saat ya var ya yok... Gkyzn hafif bir kzllk kaplamaya balamt. Birka saat nce, mitsizce lm bekliyordum; imdi ise grdm manzarayla yeniden iime yaama sevinci dolmutu.

    Ama bu sevin ok fazla srmedi; kulaklarmn dibinde gittike artmaya balayan sivrisinek vzltlaryla uup gitti. Sivrisinein vzlts yeniden gereklerle yz yze gelmeme neden olmutu. zerime ken korkuyla dnmeye baladm:

    "imdi durumum ne olacak?"

  • evrede ne bir insan vard ne de bir barnak... Sanki hayvanlar bile terk etmilerdi bu uursuz yeri. A ve plak ne yapacaktm? Alk bir yana bu ak sahrada rlplak, sivrisineklerden nasl kormacaktm. Gece olmamasna ramen imdiden varlk-larm hissettirmeye balamlard. Geceyi dndke iimi korku ve bezginlik sarmaktayd. Sinirlerim iyice bozulmutu galiba. yle ki Macarlarn elinden katma bile pimanlk duymaya balamtm. "Dmandan paay kurtardm ama sivrilerin eline dtm" diye dnyordum,

    "Haydutlar ldrselerdi, klla bir anda canm alrlar, ehit olurdum. Dnyanm bunca skmtsmdan da kurtulurdum. imdi ise sivrisinek ineleriyle, binlerce elem iinde cefa eke eke leceim."

    Bunlar dnrken kendimi tutamaz olmutma; alyordum. Bir taraftan da kendi kendime syleniyordum: "Ya Rabbi, ben senin ne asi kulunmuum ki bu gen yamda bunca belalara dtm. Bunda senin hikmetin nedir?"

    mitsizlik iinde alayp dururken, aniden gnein batt ynde, hareket eden baz karaltlar gzme arpt. leride, eskiden Zonbor kasabasmn balar ve baheUklerinin olduu anlalan yerlerdeki bir aacn altmda kprdanmalar vard. "Hayal mi gryordum acaba?" nk kprtlar bir grlyor, bir kayboluyordu. Heyecanlandm birden. "Hayale benzemiyorlar." diye dndm iimden.

    "Eer hayal deilse ne olabiUrdi ki?" nsana benzetmitim ama yanlm olabilirdim; belki de bir

    hayvand. nsan olsa bile dost olamayacan dnyordum. "Eer insansa byle bir yerde nasl dost bulacaktm?" "Ama" diye dnmekteydim bir taraftan da "dman olsa da

    problem deil, kaybedecek neyim var?"

  • Benim iin en kt sonu lm olacakt. Oysa lm artk gze alm durumdaydm, "Hi olmazsa u sivrisinek ikencesinden ve alktan kurtulmu olacaktm."

    Kararm vermitim, kalktm aaca doru yrmeye baladm.

    Otlar ve dikenler arasmdan, yalm ayak ve plak, ukurlara de kalka bin bir zorlukla ilerliyordum. Bir taraftan al rp ve dikenler, bir taraftan ta ve toprak yznden ellerim ve ayaklarm kan revan iinde kalmt. Boyuma kadar ulaan otlar ellerimle aa aa sonmda aacm yakmma kadar ulaabildim. Neyle kar-laacamm merak iindeydim. Biraz daha yaklatm, gizlenerek otlarm arasndan dikkatce baktm. Grdklerime inanamadm nce. Birka kii aalarn altnda oturmu dinleniyorlard. ok sevinmitim. Hemen gizlendiim yerden kalkarak onlara doru yrmeye baladm. Fakat hesaplamadm bir durumla karlamtm. Birden bire beni karlarmd gren adamlar korkmulard; kamaya baladlar. Kaanlarn ardmdan biraz daha dikkatli baknca hepten heyecana kapldm. "Bunlar ormanda braktm arkadalarmdan bakas deildi"

    Ben onlar tanmtm ama onlar arkalarna bile bakmadan katklarndan beni tanmalar olanakszd. Arkalarmdan isimleriyle armaya baladm. Duraksadlar, dnp baktlar, ama o kyafetler iinde beni yine tanyamamlard; yeniden komaya devam ettiler. Bardm:

    "Korkmayn ben Osmanm! Benden baka kimse yok!"

    abalarm nihayet sonu verdi; sesimi tandlar ve durdular. kna etmek iin ok aba harcadm ama sonunda baardm.

    Sevinten uacak gibiydim. mitsizlik ve zerimdeki bezginlik imdi telo-ar uup gitmiti. Al ve sivrisinek korkusmu bile unutmutum. Yanma gelen arkadalarmsa mezardan Jcm-

  • m gibi bana aknlk ve merak iinde bakyorlard. ldme iyice inanmlard anladm kadaryla. lk szleri, bamdan neler getiini sormak oldu. Ama ben konuarak oyalanmay dnmyordum; tehlike hl gemi saylmazd; "imdi soru sorma zaman deil" diye yant verdim sorularna; "Haydi oyalanmayalm, vaziyet kt kaabildiimiz kadar kamalyz, yolda anlatrm."

    Yolda giderken bama gelenleri sonuna kadar anlattm. Benim iin ok zlm olduklarm ve sululuk duygusu yaadklarn hissediyordum. Kurtulmama ok sevinmilerdi gerekten.

    u ksack mrm sresince hayattan byk dersler almtm. Kendi kendime "Bmda da yaratcnn nasl bir hikmeti oldu-mu kimse bilemez, bakalm felek bize daha neler gsterecek?" diye sylene sylene yanlarnda yryordum. Arkadalarm beni srekli teselli ediyorlar; sk sk "zlme, cana gelecek mala gelsin." szn tekrar edip duruyorlard;

    Gn batyordu; iyice karanlk bastrana kadar yrdk. Avusturyal askerlerin konaklam olduu yerlerden birine daha rastladk. Orada gecelemeye karar verdik. Askerlerin buradan ancak bir iki gn nce getii anlalyordu. Atlar baladklar kazklar ve yanlarmdaki otlar henz tamamen kurumam halde duruyordu.

    O kadar yorgunduk ki... Fakat almz uykuya baskm kyordu. Hi yiyeceimiz yoktu ama suyumuz oktu. ki gndr normal yiyecek bulamyorduk; yediimiz sadece askerlerin geride braktklar kfl profond ekmei paralaryd. imdi de ilk i olarak askerlerin ekmeklerinden bakla kesip attklar, sar ve mavi kfl paralar aramak olmutu. Bu paralarn kimi eki, kimi ac, kimi de zehir gibiydi.

  • Bu berbat paralardan biraz yiyip bol su ierek almz yattrmaya abaladktan sonra kendimize uyuyabileceimiz bir mekn oluturduk. evredeki yar ya otlardan toplayarak geni bir daire yaptk. Sonra da bu daire halinde evremize ydmz otlar tututurduk. Otlar youn dumanlar kartarak yanyordu. Sivrisineklerden kurtulmak iin en uygun yer bu dairenin orta-syd.

    Geceleyin aniden yanmzda beliren ey heyecanlanmamza neden oldu. Birbirimizi drterek uyandrdk heyecanla. "Baskma m uramtk?" Sadece eyerU bir doru beygirdi bu. yice ara-turdk bakmdk, ne sahibi ne de daha baka birisi vard. Hayvan tutup kaza baladk. zerinde bir ift tabanca, mavi uha yamurluk ve bir siyah heybe balyd. Yamurluu ben aldrn, giydim. Heybeyi yiyecek bir eyler bulabilmek midiyle acele acele kartrdk ama yoktu. Hepsi amar, pabu ve benzeri eylerdi. Hi birisine dokunmadk. nk ekiniyorduk. Byk bir olaslkla sahibi atm aramak iin arkasndan takip ederek buraya gelecekti. O zaman yanmzda kendisine ait hibir eyin olmasn istemiyorduk.

    Ertesi sabah erkenden yeniden yrmeye baladk. ki saat sonra nihayet Erdd ile Baka yakas yakmlarnda Avusturya ordusunun svari karakollarma rastladk. Karakol subay "Kimsiniz?" diye bizi sorguya ekti. Arkadalarm ktlarm gsterdi. Ktlarda her birinin kim olduklar yazlyd.

    Avusturya birliklerinin byk ounluu nehrin zerindeki kprden kar kyya gemilerdi. Bir ksm da hl gemekteydi. Nbet deiiminden sonra subay bizi ald, kprye doru gtrd. Biz de karya geecektik. Ama Tuna nehri genellikle olduu gibi bu kiraz mevsiminde de tamt. Buralar zaten nehir yzeyinden fazla yksek olmayan yerler oldumdan, btn arazi ve yollar sularn altndayd.

  • Bir Osmanh Askerinin StraJtft Anttan

    Yaklak bir saatlik mesafedeki kprye ulaabilmek iin, insanm yar beline kadar kan sularla boumas gerekiyordu. Avusturya ordusunun arlklarm tayan arabalar, tekerlerinin byk ksmm aan sularm iinde ilerliyorlard. Su, kimi yerde ok akntlyd. nsanlar ve hayvanlar akntya kaplmamak iin olaanst aba harcyorlard. Devrilen, birbirine giren araba ve huysuzlaan atlar yznden tam bir kargaa yaanyordu. Bu karada arkadalarmdan koptmn. Kimsenin bakasn grecek hli yoktu. Herkes bir an nce suyu geebilmek ve cann kurtarmak derdindeydi.

    Ben, akmtmm youn olduu yerde arabalardan birise tutunmay baarmtm; bylece sularda srklenip gitmekten, hayvan-larm ayaklar veya tekerlerler altmda kalp ezilmekten kurtulmutum. Ama arkadalarm o gnden sonra artk bir daha gremedim. Gmleimi, yolda buldumn siyah kepeneimi ve tepesi kuzu derisinden klahm arabaya verdim. Kendim plak bir halde, ara-banm yanmda bazen yryerek, bazen yzerek, bata ka kprye ulamay baardmi. Tela ve younluktan dolay, kprden karya geerken hi kimse "Kimsin?" diye sormamt.

    Kprnn kar tarafmdaki ordughta da tam bir kargaa yaanyordu. Askerler kouturuyor; kimi gidiyor, kimisi de konaklama iin eyalarm indiriyor, hazrlk yapyorlard.

    Burada biraz dinlendikten sonra ilk iim Fischer'i aramak oldu. Ama ne dil biliyor, ne de derdimi anlatacak kimseyi tanyordum. niformal askerlerin ou birbirine benziyordu. Herkes bir koturmaca iindeydi. Benim gibi yar plak, kir ve amur iindeki birine dnp bakmyorlard bile.

    Yeniden byk bir zntye kaplmtm. Yine aresiz, yine bir bama, ne yapacan bilemez haldeydim. Artk iyice mitsizlie kaphntm; zntyle, nehir kysmda geziniyor, ama-

  • szca aa taraftaki gemilere bakmyordum. Kprnn alt taraf olduka yksek bir yard; ama yukars gemilerin gelip yanaabil-melerine olduka uygundu. Nitekim ok sayda gemi gelip kyya yanamt. Kimi resm gemi, kimi de margtan yani tccar gemileriydi. Sra sra duruyorlard. Gemilere bakarken birden yeni yanamakta olan bir gemi gzme iliti. Biraz dikkatli balonca kanm beynime srayacak gibi oldu. imden bir kfr salladm; tanyordum bunu: Beni soyan Macarlarm gemisiydi bu. yice dikkat ettim; evet oydu, emindim artk. Geminin yerini hafzama kaydettim: "Kprden yukarya doru yedinci sradaki gemiydi."

    Hrslanmtm; iimde yeniden bir evk dodu. Kotum ordugh bir bir dolamaya baladm. "Ya Fischer'i yahut yoldalarm bir bulsam..." diye iimden dualar ediyordum. lerimin yolunda gideceini hissetmeye balamtm ama akama kadar dnp dolamama ramen kimseye rastlayamadm. Hangi adra girsem beni dilenci sanarak uzaklatryorlard. Dillerini bilmediimden derdimi de anlatamyordum. Srekli kovulup azarlanyordum. Fakat ylmadan adrlar dolamaya devam ettim. Bizimkilerin adrm yakndan grnce tanyacama inanyordum. Benzer bir adr grnce sokulup kontrol ediyordum. Ama yok... Bir trl bulamyordum. Ala da iyice dayanamaz hale gelmitim. Akam olmak zereydi; iimdeki mit yeniden snmeye yz tutmutu; yorgunluk ve alktan adm atamaz olmutum artk. sek tarafma giden yol zerinde bir kenara oturup kaldm.

    Yol kenarma oturmu aresizlik iinde geleni geeni seyrediyor, bama gelen felaketlerin anlamm ve nedenini dnyordum ki birden sratle ilerleyen iki atl ve bir yedek gzme iliti. Atlar ve zerindekiler tandk geUyordu. Hemen kotum. Yaklamca artk iyice emin oldum, bu benim efendiydi. Eteine skca yaptm; "pane, pane!" diye barmaya baladm. Pane, Slavca "efendi" demekti. Ama adam beni tanyamamt. nk

  • plak, kir pas iindeydim. Ben eteinden tutmu "pane!" diye bardka o kafama kamyla vuruyor, beni yanndan uzaklatrmaya alyordu. Sonunda sesimden beni tand. "Osman!" diye bard. El kol iaretleri yapyordu; "Bu ne hal?" demek istediini anlyordum. Bir taraftan da yine iaretlerle "Hani paralar?" diyordu. Dil bilmiyorum. Dilsizler gibi el kol hareketiyle derdimi anlatmaya alyor ama baaramyordum.

    Sylemek istediklerimi bir trl anlayamayan Fischer, sonunda anlamaya almaktan vazgeti. Beni bo atlardan birisine bindirdi; kendisiyle birlikte gelmemi istedi. Ben de artk derdimi anlatmaya almanm boa aba olduunu anlamtm. Sustum, onlarla birlikte gittim.

    ki saatlik bir yolculuktan sonra Fischer'in ordughma ulatk. Fischer ordugha varr varmaz hemen Trke bilen bir tercman aratt. ok zaman gemeden tercman geldi, artk dnyalar benim olmutu. Btn olan biteni bir rpda anlattm. Beni merakla dinleyen Fischer'in yz hatlar, sylediklerim kendisine tercme edildiinde allak bullak oluyordu. Konumam bitince fkeli bir tavrla yerinden frlad.

    "Sen o Macarlar ve gemilerini tanyabilir misin?" "Hi kukmuz olmasn, gemilerinin imdi nerede olduunu

    biliyorum ve her birini de ok iyi hatrlyorum." Fischer, sinirli hareketlerle kt, gitti. Prens Louis ye gitmi.

    Ksa bir zaman sonra yanmda on kadar svari ve bir tercmanla geri dnd. Zaman gece yarma yaklamt; atlarmza bindik, geldiimiz yoldan gerisin geriye dndk. Sabaha kadar yol teptikten sonra gemilerin bulunduu kprbama geldik. Gne henz domamt ama hava yava yava aydnlanyordu. Eyalar seilebilmekteydi artk. Askerleri doruca geminin yanna gtrdm, gsterdim:

  • "te, beni soyanlarn gemisi..." Geminin zerinde hareket yoktu; adamlar uykudaydlar.

    Askerlerin yars, karada kaldlar, yars benimle gemiye yneldi. Tekneye nce ben ktm. Herkes bir keye kvrdm yatyordu. Yatanlara yle bir baktm; beni ldrmek isteyen kafiri aryordum. Bulmakta gecikmedim, hemen gzme iliti. Doruca yanma gittim. Dnyadan habersiz uyuyordu hl. Adamn kafasna bir tekme attm. Bir taraftan da baryordum:

    "Kalfelrdeklaki!" Macarca bir kfrd, "Kalk eytann soyu!" demekti bu sz. Yerinden frlayan adam eytan arpma dnmt. Ayaa

    kalkmaya alsa da tkezleyerek yere dt. Kocaman olmu gzlerle afallam bir halde bana bakyordu. Tanmakta gecikmedi; ama aknlk iindeydi. Basma gelenleri kavramaya baladnda yznn rengi, korkudan bembeyaz oldu. Kekeleyerek konumaya balad:

    "Eydos baratom." Yani, "Benim sevgili biraderim" diyordu. "Bizim sana kar kt bir niyetimiz yoktu. Sen korkudan

    bizi yanl anladm ve katm. Biz seni gemi ile buraya getirmek istiyorduk."

    Bu esnada tercman da drt askerle gemiye kmt, yanma geldi ve bana:

    "Paralarn kim ald ve ne yaptlar?" diye sordu. Ben de yatt yerden akm gzlerle bakmakta olan melunu

    gsterdim;

    "te bu ald ve u kadna verdi." Adamm yanndaki, grltler yznden uyanarak yar do

    rulmu haldeki kadn gsterdim; mavi gzleri yuvasndan frlayacakm gibi korkuyla bakyordu.

  • Askerler Macarn zerine tler. Ellerindeki karabel tfeklerin namlusuyla bana, yzne vurmaya baladlar. Neresi rast gelirse acmaszca vuruyorlard. Bir anda adamm bandan, yznden kanlar fkrmaya balad. Dipik ve tekmeler altnda yuvarlanrken, bir taraftan da telal hareketlerle akrna bal mein keseyi karmaya alyordu. Darbelerin biri iniyor biri kalkyordu. Adam titreyen elleriyle keseyi amaya urauken darbelerle dengesi bozulup yere yuvarlanyor, ama bir trl keseyi amap beceremiyordu. Askerin birisi uzand, keseyle birlikte paralar ekip ald.

    Kesenin iine bakmca adamlarm paralar aralarmda pay etmi olduklarm anlamakta gecikmedim; bunlar benim paralar-mm sadece bir ksmyd.

    Askerlerin ellerindeki silahlarn dipikleri ve namlular bu kez dierlerinin zerinde inip kalkmaya balad. Dipik ve tekmelerle yerde yuvarlanan hemen kartp paralar teslim ediyordu. Dayak faslndan kadn da kurtulamamt; onu da acmadan yere ykmlard. lklar iinde gvertede yuvarlanyor, dizlerinin zerinde srnerek kamaya alyordu.

    Kadm, yedii tekmeyle srtt yuvarlanrken biUnsizce elleriyle tuttuu fistann eteini basma geirmiti. BamI korumaya alyordu ama plak vcudu btnyle ortaya serilmiti. ine dt tela yznden bir trl elbiselerini dzeltip parasmm yerini bulamayan kadnn hli, askerler iin elence olmutu. Amas bir durumdayd ama ben de acmaszlamtm. yle ki aldklar parann miktarm olduundan fazla syledim.

    Haydutlar, yedikleri ktek yznden btn paralarm verdikleri halde benden aldklarm sylediim paray denkletire-miyorlard. Bu nedenle askerlerin acmasz dipikleri ve darbeleri hi durmuyor, inip kalkyordu. Dipik darbeleri ve tekmeler altmdaki yalvarmalar da bir netice vermiyordu.

  • Koca koca adamlarn brty andran seslerle yalvarmalar, kadmm yrtmrcasma yardm ve merhamet dilenen lklar, gemiler ve adrlardan ok sayda insan evremize toplamt. Bu karmaa esnasmda yatp yuvarlanan, kelere kamaya alan adamlardan birisi aniden yerinden frlad; gz ap kapayncaya kadar askerlerin arasndan syrlp nehre atlad. Sulara dalarak gzden kaybolan adam, az sonra su yznde grnd. Dalp karak yzyor, gemilerin ve kayklarn arasmda girerek kaybolmaya alyordu.

    Adamm atladn gren Fischer, koarak kyya yaklamt. EUnde tabanca, dalp kan adama nian ald. Askerler de evredeki herkes gibi bu sahneyi izlemek iin durdular. lklar atan kadn da susmutu. Birou nefesini tutmutu. Adamn da-h klarn dikkatle takip eden Fischer; sabrla bekledi ve tam su yzne kt bir anda silahml* ateledi. Suyun yz birden kzllat. Adamn sasz bandan kan fkryordu. Tepesi st dnen adamm ayaklar yukarda rpmmaya balad. Kouturan askerler, kancalar uzattlar, suyun dibine batmadan ukurundan yakalayp adam gemiye ektiler. p zerini aradlar, para kesesinin yerini buldular. Keseyi ekip kopardklarmda artk adam lmt. Cesedini kaldrp nehre attlar.

    Sabahn erken saati olmasma ramen, evreye ok sayda insan toplanmt; merakl gzlerle bizleri seyrediyorlard. Fischer, askerlerden birisini kprbamdaki karakola gnderdi; dier Macarlarm tutuklanmasm istiyordu. ok gemedi, karakoldan bir subay, arkasndaki birka askerle geldi, zincirlerle balayarak hepsini tutuklad. Kanlar iindeki kadm da yar baygnd; onu da srkleye srkleye gtrdler.

    Biz de arkalarndan yryorduk. Manzaray seyreden insanlarm aralarndan geerken konumalarm ve homurdanmalarn duyabiliyordum. Her kafadan bir ses kyor; eit eit yorumlar yapyorlard. Sylenenlerin bir ksmm tercman bana anlatt.

  • Kimisi; "Bela hak edenin balarma gelir. Niin u zavalh esire ktlk etmiler?" diyordu.

    Kimisinin ise dncesi ok farklyd: "Belay hak etmiler gerekten. Ellerine hazr bir av gemi

    ken niin zamanmda ldrp kurtulmadlar. ldrm olsalard onlar bu zamanda kim arayp soracakt..."

    Soygmcu Macarlarm hepsi kprba karakoluna teslim edildi. Paralarm ve elbiselerimin tamam geri alnmt. Elbiselerimi giydim. Yeniden adam klma hrndm.

    Fischer, karakoldaki subaylarla kahvaltya kald. Bana da teklif ettiler ama ben o sralarda onlarm yemeklerinden ekiniyor-dum. Kabul etmedim. Sadece ekmek ve biraz peynirden aldm. Fakat o gn verdikleri bir bardak tarm suyumm tadm uzun zaman unutamadm.

    Yemekten sonra, fazla beklemedik, atlarmza bindik, tekrar sekiz saat uzaklktaki seke dndk.

    sek*te, byk bir ordu toplanmt. Payer Frt ve dier birok general de oradayd. Belgrat'a hcum iin hazrlanyormu. kinci gn, Fischere el, kol iaretiyle meramm anlatmaya altm. "Fidye param aldn, artk eUme azat belgesini vererek beni zgr brakmasn istiyordum." Ama adamm hi niyeti yok gibiydi. Daha iyi anlamak iin bir tercman getirtti. Onun araclyla dncesini anlatt:

    "Geri bu esirim olan Osman, bana sz verdii paray eksiksiz teslim etmi oldu. Kendisine azat belgesi verip Temevar tarafma gndermek istiyorum fakat yapamam. nk, imdi ben onu yalnz bana Erdud tarafma ve oradan Segedin tarafna gnderirsem, kendisi iin tehlikeli olur. Erdud'da o Macarlara neler yaptmz btn hepsi grd. Oradan geerek o ssz sahralara gidecek olursa, bin can ve ba da olsa birini kurtaramaz. Kesinlikle arkasna derler ve ldrrler."

  • Bosnaya ulanca serbest kalacam dnerek heyecanla gnleri saymaya balamtm. Birka gn iinde Fischer'in syledii gibi Prens Louis, sekiz alay piyade ve svariden oluan birliini alarak sek'ten hareket etti. Biz de onlarla birlikte yola dtk. Sava nehri ve Hrvat vilayetine doru gidiyorduk. drt

    Syledikleri aslnda pek yanl deildi. Yalnz bama oralar gemek olduka tehlikeliydi. Ben de farkl bir neride bulundum:

    "yleyse beni Belgrat ynne gnder." Ona da raz olmad.

    "Askerlerimiz Belgrat'a hcum iin hazrlanmaktalar; generalimiz seni o tarafa gndermeme raz olmaz. Fakat benim bah olduum General Prens Louis, bir miktar askerle Bosna blgesine grevlendirildi. Ksa sre sonra, biz de o tarafa hareket edeceiz. Oralara vardmzda istediin belgeleri verir seni serbest brakrm, merak etme."

    Fischer, bunlar syledikten sonra gzm korkutmay ve beni tehdit etmeyi de unutmamt:

    "Sakm kamaya heveslenme. Hazr fidyeni vermi kurtulmusun. Kaarsan belki bakalar tutup seni yeniden esir ederler veya ldrrler. Kendine yazk edersin."

    Bu szler karsmda boyun emekten baka arem yoktu. Zaten bana yol boyunca arkadalk edecek kimse de gzkmyordu. Yalnz bama o kadar yolu gitmem ok tehlikeliydi. Sabrdan baka ehmden bir ey gelmezdi. Kendi kendimi avutmaya altm:

    "Bosna da slm vilayetidir, orada serbest kalrsam daha iyi olur."

  • konak yrdkten sonra Sava nehri kenarnda bulunan Brod adh yere geldik.

    Birden top ve tfek sesleri duyulmaya balad. Nehrin kar yakasnda Osmanl askerleri kylara yaklaan Avusturya askerlerine ate ediyorlard. Bu taraftan da uzaktan uzaa karlk veriliyordu.

    Avusturya askerleri o gece orada konaklad; karya geemedi. Trk askerlerini grnce yeniden heyecanlanmtm; kafamdan kama fikirleri gemeye balad. Ama Avusturyallar, saldrya kar nlem olarak nehir kysma ok sayda asker yerletirmilerdi. Btn buna ramen kamay denesem belki baarabilirdim; ama Fischer denilen yalanc adam, beni serbest brakacam syleyerek ve daha baka bir sr yalanlarla oyalamt.

    Avusturya birlikleri karya ertesi gn getiler; biz de onlarla birlikte getik Srasyla Pojika, Sira ve Pakra'a gittik. Sonra Garavia denilen byk ormann yaknlarmda birka gn konakladk. Bu orman, Bosna ile Hrvat vilayetini birbirinden ayryordu. Tpk yeil bir aa denizi gibiydi buras.

    Ormana nce Hrvat rehberler gnderildi. Bunlar ncydler. Ordu daha sonra girdi. Aalar o kadar yksekti ki araba yo-lmdan ilerlememize ramen iki gn boyunca gnei gremedik.

    Hrvat vilayetine ulanca nce Bajyakovia denilen bir palangaya^ ^ geldik. Sonra be on gn daha ilerleyip vani Kalesi nin yanndan geerek Siska Kalesfne vardk. Buras Sava nehri ile Kulpa nehrinin birletii yerdir. Burada Sava nehri zerine bir kpr yapld. Bir hafta veya on gn kadar orada konakladk. Ordunun malzeme ihtiyalar tamamlanyordu. Hrvat Ban^ ^ askeriyle gelip orduya katld. Ayrca Zagrep yahut Ogram Piskoposu ile di-

    23 Palanga: Kk kale 24 Ban: Slovak dilinde bey demektir. Vaktiyle Slovanya, Hrvat ve Srp hkmdarlarna

    "ban** deniyordu.

  • 25 Yass pide eklinde ekmek

    er Hrvat kalelerinin generalleri gelip toplandlar. Her birinin kalabalk askerleri vard. Yirmi binden fazla asker toplanmt, Sava'y ap Zrin ovasma getik. Oradan Una nehri zerindeki Kostaynie Kalesi'ne ulatk.

    G srrasmda ordu ilerlerken bir sabah ileri karakollardan birka adam geldi. Esirleri toplad. Lipoval, Yanoval toplam on esirdik. Bizleri, geride kalan hastalar ve arlklarm korunmasyla grevlendirilen bir blk askerin eline teslim ettiler.

    Ordu ilerleyip gittii halde bizi teslim alan birlik, olduu yerde bekliyordu. Bizleri de bir samanla kapamlard. Gnlerimiz bu khne samanlm iinde beklemekle geiyordu. Bamza da bir onba ile tfekU on asker dikmilerdi. Hapiste yiyecek olarak gnlk birer para fodla yahut profond denilen ekmek ile su veriliyordu.

    On gn olmutu; btn gn bu kapah yerde hareketsiz ve kapal kalmaktan artk iyice sklmtk. Btn esirler ve mahpuslar gibi kendi aramzdaki konumalarm konusunu hep kamak ve kurtulu yollar aramak oluturmaktayd. Samanlk, olduka eskiydi ve tahtadan ina edilmiti. Sommda kendi aramzda anlatk. Bu tahtalar krp delerek kendimize yol aabiUrdik. Gndz ve gece, sessizce almaya baladk; tavanda gzmze kestirdiimiz bir yeri delmeye alyorduk Damn ykseklii bir adam boyundan biraz fazlayd, ama atya kmca oradan aa atlamak zor olmayacakt. Binann evresi de botu. Bu nedenle, kamak bizim hesabmza gre daha kolay olacakt.

    Bir gece yars, kapmzdaki nbetiden baka btn askerlerin uyuduunu tahmin ettiimiz bir saatte harekete getik. Yava ve sessizce birbirimizin srtma basarak tavana kmaya baladk. imizde, ya biraz ilerlemi bir iki adam vard. Onlar, nce ken-

  • dilerinin kartlmalarm rica ettiler. En sona kalrlarsa kendilerini brakp gideceimizden korkuyorlard. Hatta ylesine inanmlard ki bma, "Eer bizi nce karmazsanz, Avusturyallara haber veririz." diye bizi tehdit bile ettiler.

    Zormlu olarak, nce o yah adamlar karttk. Delikten kanlar gidiyor, damn arkasnda dierlerini bekliyorlard. Henz kii kmt ki, birden btn planmz altst edecek bir ses duyduk. lk yukarya gnderdiimiz o yal adamlardan birisinin hrltl ksrk sesiydi bu. Hi hesaplamamtk bunu dorusu. Nefeslerimizi tuttuk; beklemeye baladk. imizden "nallah askerler duymaz" diye dua ediyorduk. Ama yle olmad; ok gemeden nbeti askerin sesini duyduk:

    "Kimdir o!.." Kimsede ses yoktu. Yreklerimiz azmzda, nefeslerimizi

    tutmutuk. Sesin geldii yne doru yaklamakta olan askerin ayak sesleri ieriden duyuluyordu.

    "Kimdir! Kim var orada?" Ben tahtalarm arasnda kk bir delik bulmu, dary gz-

    lyordum. Askerin kendilerine doru yaklamakta olduunu fark eden arkadalarmzdan ikisi frlayarak komaya balad; ama birisi kaamad, sakland yerde ylece kalakald. Ve kolaylkla yakalanm oldu.

    ok gemeden ortal bir velvele kaplad. Asker yakalad adamn esirlerden birisi olduunu hemen anlamt. Yaygarasyla dier btn askerleri uyandrd. Biraz sonra ellerinde mumlarla askerler ieriye dolutular. Saym yaptlar. esir eksikti. Daha fazla amataya, kfrlere ve hakaretlere baladlar; ok fkelenmilerdi.

    Btn askerler o gece sabaha kadar bamzda nbet tuttular. On bir esir kalmtk. Ertesi gn durumu subaylarna bildirmilerdi; sabah erkenden bir de gelip bizi o tefti etti.

  • Yaklatka o kasvetU yap daha da iyi seiliyordu. Manastra benzeyen son derece korunakl bir yer gibi grnyordu. Bunu ierdeyken ok daha yakmdan tanyacaktk. Kaplar srekli kapal tutuluyordu. Aslnda buraya kale veya manastr demek yerine zindan demek daha doru olurdu. Dardan merdivenlerle ulalan bir ekme kapdan ieri giriliyordu. Baka herhangi bir girii ve k yoktu.

    Kalenin iine girip kaplar arkamzdan kapanmca Hrvat'm birisi elinde demirlerle geldi. Bu demirleri nce her birimizin ayaklarna bir bir geirdi, sonra da gzelce balad. Demirin soukluu karsmda rpermitim ama biraz sonra greceklerim ve burada yaayacaklarm yanmda bu bir balangm asimda. Bizleri demirlerle bir gzel kontrol altma alan zindanc sonra he-prnizi topluca zindana gtrd. Zindanm kaps yukardan a-

    Bundan sonra bamza pekiyi eyler gelmeyeceini tahmin etmek hi de zor deildi. Ama neyle karlaacamz bilemiyorduk. Nitekim kuluk vaktinde tanmadmz baka askerler geUnce, kt eyler olacam hissetmitik.

    Askerlerle birUkte nehir kysma doru gitmeye baladk. Biraz sonra bizi bekleyen byk bir kaya binip karya doru aldk. Nehrin kar yakasmda Siska Kalesi vard. Oraya doru gidiyorduk.

    Tekne nehrin zerinde kayp giderken ben de dalgm dalgm karmzdaki kale ve manastr aras kk ta binay seyrediyordum. Kafamm ii meguld, "Bamza bundan sonra daha neler gelecek?" diye dnyordum. Bina gzme ylesine kasvet ve korku verici grnmt ki, yreim sklmaya balamt. Sanki bu gne kadar yaadm kt gnleri bile arayacam gibi bir his vard iimde.

  • lyordu; ieriye sanki yerin altna girer gibi iniliyordu. erde iki esirle daha karlatk, Kostaynieli imiler. Onlarla birlikte saymz yeniden on olmutu.

    ok gemeden kale ve zellikleri hakknda bir eyler renme imknmz oldu. Kalenin ynetimi Hrvat papazlarn elindeydi. Fakat, kalenin korumas Piskoposlua bah askerlerce yaplyordu. Askerler grevlerini nbetlee yerine getiriyorlard. Nbetiler haftada bir deiiyordu. Her hafta kaledeki askerler gidiyor, onlarm yerine yenileri geliyordu. Kale nbetileri arasndan sekiz-on asker zindan beklemek iin ayrlyordu.

    Burada yaadldarm, insanolu denen u zavall varln, dnyada bana nasl kt eyler gelebildiine dair btn insanla rnek olacak trdendi.

    Zindan, byk aa kalaslardan yaplmt. zerine de oda gibi bir ey eklenmiti. Burada nbetiler kalyorlard. Zindann kaps daha dorusu deUi, stteydi. Kk kaln kapa ancak iki kii tarafmdan halkalarmdan tutup kaldrlarak alyordu. Tavanm ykseklii, iindekileri iki bklm olmaya zorlayacak ekilde alakt. nsanlar ancak eilerek yryebiliyorlard.

    Zindan uzunca ina edilmiti. eriye binanm boylu boyunca iki sra halinde kaln tomruklar yerletirilmiti. Bunlardan birisi esirlerin ayaklarnn balanmas iin, dieri de balar iindi. Balarm konaca tomruklar zerinde, adam ba sacak kadar oyuklar almt. Srt st yatrlp ba bu tomruktald oyuklara konduu zaman insanm ancak yz grlebiliyordu.

    Zindanc bam bu oyuklardan birisine yerletirdiinde, iimi bir mitsizlik ve hayattan bezginlik duygusu kaplad; "Buradan sa kabilecek miyim?" diye dnmeye balamtm. Daha imdiden btn vcudum kanyordu. Kaslarm gerilmi, her tarafm armaya balamt.

  • Bam oyua yerletiren zindanc, boazmn zerinden kelepeyi geirdi ve beline iple bal anahtara uzand. ini son derece ciddiye ald yz hatlarndan belli olan bu tknaz adam, bu darack ve skc yerde ter iinde kalm, nefes nefeseydi. Boazmdaki kelepeyi kilitlerken nefesinin pis kokusu midemi bulandrd. Dayanmaya altm. Ainmdan damlayan birka damla ter gzlerimi yaktnda, duyduum his, mide bulantm unutturdu. "Dnyada bundan daha ar ikence var myd acaba?"

    Mahkmlarn boyun kelepelerini tek tek kilitleyen zindanc, yine ayn ciddiyetle iine devam etti; srayla ayaklarmz tomruklardaki deliklere yerletirdi. Sonra ayaklarmza bal demirleri de birer birer alp tomruun br tarafna aktard ve tomruun st ksmm kapatt. Ardmdan da iki batan, menteelerin yanmdaki kihtlerinden, tekrar tekrar kontrol ederek tomruu bir gzel kilitledi. Ama btn bunlar yeterli deildi. imdi de sra ayak demirlerindeki halkalardan geirilecek zincirlere gelmiti. Zindanc yine sylene sylene ve nefes nefese mahkmlar tek tek dolayor, kaln bir zinciri mahkmlarn ayaklarmdaki demirlerin halkalarmdan takp ularm yukar tavandaki zel deliklerinden geiriyordu. En sonunda da yukardaki byk kiUtlerle bu zincirleri de sabitliyordu.

    Srt st yatm halde ayaklarndan ve boyunlarmdan sk sk tutturulmu olan mahkmlarn elleri de kelepelerle tutturuluyordu. ylesine balanyordu ki, insan mezarda bile bundan daha rahat olabilirdi.

    Bu ilem her gn tekrarlanyordu. Esirler zindanlara ikindi vakti kapatlyor, ertesi gn kuluk vaktine kadar bu ekilde tutuluyordu. Zindanc, her gn bu yorucu ve skc ii oflaya puflaya fakat ciddiyetle enmeden tek tek yapyordu.

  • Bu hi bitmeyecekmi gibi geen gnlerin ardndan, bir gn kaleye Venedikli esir tccarlarmm geldiini grdk. Acmaszlklar yzlerinden okunan bu mendeburlar bizler iin gelmilerdi. Yanlarmda izin mektuplarmdan baka her birimizin kendilerine satldna dair belgeler vard. Esiri olduumuz Avusturyal subaylar, Bosna tarafmda bizleri bu esir tccarlarma satmlar.

    Adamlarm ellerindeki ktlar geerU belgelerdi. Grmeye bile gerek duymadan her birimiz iin yirmier altm demiler; bizi gtreceklerdi. Dierleri gibi ben de kesin olarak bihyordum, artk dn olmayan bir yola girmek zereydik. Bu adamlar tarafmdan gemilere teslim edildikten sonra, lmeden kurtulmak olanakszd oradan. Ama bu esnada hi ummadm bir olay gerekleti.

    O gn, hastalar ve geride kalan dier au*lklarm korumasyla grevli birliin subay da kaledeydi. Brod tarafna gitmek zere

    26 1 dirhem=3,086 gram.

    Esirlerin balanmas bitince askerler tarafmdan saymlar yaplyor; sonra kaplar kapatlyordu. Kaps kapatlp kilitlenen zindanm anahtar, kaledeki bapapaza teslim ediliyordu. Alaca zaman da ondan almarak alyordu.

    Bu korkun zindanda alt ay geirdim. Gnlerimizin ou a susuz geiyordu. Gnlk yiyeceimiz ancak yz dirhem kepek ekmei ile bir tas ac su idi. Bundan baka bir ey bulmamz mmkn deildi. nk kale diye tanmladm bu yer, aslnda kaps srekli kapal tutulan bir manastrd. Dardan kim geUrse gelsin papazlarn izni olmadan ieri giremiyordu. Bu nedenle esirlere birinin ulamas veya onlara yardmc olmas imknszd.

  • emir alm; ayrlmadan nce papazlara veda ziyareti iin gelmi. Papazlar da subaym onuruna ziyafet tertip etmiler...

    Ben ve dier esir arkadalarm Frenkler tarafndan gtrlmek zere kapmm nne sralanmtk. Adamlar bizleri bir kez daha sayyorlar, kontrollerimizi yapyorlard, te tam bu sradayd; szn ettiim subay, papazlarn arasnda yanmza doru geldi. Yiyip imi, son derece neeU grnyordu. Yanmzdan geerken, berbat grnmz dolaysyla yzn buruturmak zorunda kalan subay grdmde kafamda imek gibi bir fikir akt. Yerimden frladm; koup adamm eteine yaptm ve konumaya baladm:

    "Sizde adet byle midir?" Herkes durmu merakla beni izliyordu; btn cesaretimi

    toplamtm artk. Konumam biraz da yksek sesle srdrdm: "Bir esirin fidyesi almdktan sonra, ikenceler altmda zin

    danlara kapatp sonra tekrar Frenk gemilerine satmak... Yce Allah buna raz olur mu?"

    Hrvata konuuyordum. Adam sylediklerimi anlayamamt. Dnp papazlara sordu. Biraz da akrkeyifti. Papazlar sylediklerimi tercme ettiler. Hatta szlerimi tasdik ederek bana ahitlik yaptlar:

    "Gerekten bu esir, borcunu ve fidye parasn eksiksiz teslim etmitir. Efendisi insafszlk yapmaktadr. Serbest brakmas gerekirken, imdi de Frenklere satm. Bu hakka ve dine aykrdr."

    Uradm hakszlk papazlar bile isyan ettiriyordu. Bu nedenle bapapaz, benim sylediklerimi tercme ettikten sonra kendi dncesini de ekledi:

    "Eer yardm etme imknmz varsa bu zavall iin yardmnz esirgemeyin!"

  • Dier papazlar da benzeri szlerle mrldandlar. Subay etkilenmiti; gayrete geldi. Biraz da ikinin tesirindeydi galiba. Frenklere dnd ve sert bir sesle:

    "Ben bu Mslman' vermem" dedi. Frenk tccarlar homurdanarak birbirlerine baktlar.

    Aralarnda konuuyorlard. Birisi subaya kar sesini ykseltti: "Bu konuyla senin ne ilgin var?" Sonra da gelip benim kolumu tuttu ve subaya kar dikle

    mesini srdrd: "Sahibi esirini bana kendisi satt. Ben parasm deyip elin

    den senet aldm. Elimdeki bu belgeye gre alr giderim, sen karamazsn!.."

    Subayn da yz hatlar gerilmeye balamt; sinirleniyordu beUi ki. O da sesini ykseltti:

    "O, esirin sahibi dediiniz adamn hem senedi, hem de kendisi yasal deildir. Eer generalimiz olan Prens Louis bunu duyarsa muhakkak cezalandrr. Szn ksas, ben bu esiri sana vermiyorum."

    Subay szn tamamladktan sonra elimden tutarak kendine doru ekti; ama Frenk de dier elimden sk sk yapm brakmyordu. Ortada kalmtm. Bir taraftan subay, bir taraftan agzl tccar ekiyordu. Subay birden asabileti. Elindeki uzun sopay ekip tccarm zerine yrd. in ciddiyetini kavrayan tccar, kolumu brakt; ani bir hareketle kaarak, tepesine doru inmekte olan sopadan kendini zorlukla kurtard. imden Allah'a saysz dualar ediyordum. Venedik gemilerine forsa olarak satlmaktan kurtuluyordvun.

    Subay beni kaleden ald, biriiin olduu kar kyya gtrd; karakol subayna teslim etti. Burada sadece gz hapsindeydim.

  • imde byk bir sevin vard; lem Frenklerden hem de o korkun zindandan Icurtulmutum.

    Beni kurtaran subaym sorumluluunda yz eUi kadar hasta vard. Generalden ald emir nedeniyle, en ksa zamanda hastalar buradan alp Broda gtrmesi gerekiyordu. Hazrlklar yapdm, evreden yetmi kadar araba toplanmt. Hastalar bunlara yklendi. Bir sabah erkenden kalkp yola dtk Ben de onlarla birlikte gidiyordum ama karakol erlerinin arasmda bir mahpustum.

    ok yava ilerUyorduk. Btn gn boyunca ancak drt saatUk yol gidiyorduk ve hemen konaklyorduk. nk masraflar, bulunduumuz beldelerin yerli grevlilerince karlanyordu. stelik de atma alanlarmn dndaydk. Acelemiz yoktu yani... Konaklama esnasnda blge insanlar tarafmdan bol bol yiyecekler ve iecekler geliyordu.

    Bu gelen yiyecekler, askerler iin en nemli konaklama sebebiydi; fakat, zavall hasta soldat denilen askerlere bu yiyecek ve ieceklerden hi bir ey verilmiyordu. Onlarn taynlar sade ekmek ve sudan ibaretti. Hasta askerlerin ou ishaldi. ylesine bitkinlerdi Ici yerlerinden kmldayacak halleri yoktu.

    Hasta askerlerin bir tek adm bile atmaya gleri yoktu ama sk sk arabalarndan inip yrmek zormda kalyorlard. ki de bir arabalarn yanmda giden grevli askerlere "Aveye ayis" diye sesleniyorlard. Yani "eme ihtiyacm var." demek istiyorlard. Grevli askerlerse arabay durdurmadan bu zavalllar ekip i\idiriyorlard. Askerlerin bu derece acmasz davranmalar bir bakma zorunluluktan kaynaklanyordu; nk her isteyen iin arabalar durdursalar ve ihtiyacm grene kadar beldeseler, gnde yarm saatlik bile yol almak mmkn olamayacalct.

    Askerleri ekip indirdikten sonra hasta askerin yanmda bir asker kalyordu. Fakat bu arada hasta asker ihtiyacn grnceye

  • kadar arabalar ilerliyordu. Grevli asker, hastay rahat brakmyordu; kaba sz ve kfrlerle "Acele et, hadi!" diye sktrmaktayd. Fakat bu hastalarm deil yrmee, yerlerinden kalkmaya mecalleri yoktu. Ancak, denek darbeleri altmda son glerini harcayarak (eer ans varsa) arabasma yetiiyordu. Acmasz nbetiler, bu yar l hale gelmi hastalar ellerindeki sopalarla veya bellerindeki palalarla dve dve arabalara yetitiriyorlard. Birou ise yollarda lp gidiyordu. len iin hemen yol kena-rmda iki karlk bir ukur kazlyor, cesedin zerindeki resmi elbise ve apkas almdktan sonra giysileriyle gmlyordu.

    Hasta askerlerden ok az da olsa bazlar iyileiyordu. Buna karlk da salam askerlerden hastalananlar oluyordu. yileenler, hastalanan askerin yerini alyordu. Bu kez iyileen asker, hastalanandan intikam almaya balyordu. Hasta iken kendisine yap-lanlarm hmcn yeni hasta olanlardan kartyordu. Bu garip ve anlalmaz durum bylece srp gidiyordu.

    Hrvat vadisini geerken alacak bir olay yaamtk. Hasta askerlerden birisi o kadar bitkindi ki, konak yerine gelindiinde arabadan inememiti. Grev