barış ve şiddet
TRANSCRIPT
WebQuest
Bilge Köyü Katliamı
Barış ve şiddet etkinliği çerçevesinde
incelediğim ve rapor hazırladığım Bilge Köyü
Katliamını sizlere bu slaytta kısaca
tanıtacağım.
Yaptığım bütün çalışmaların kısa bir özeti
olarak bu sunumu sizlerle paylaşıyorum.
Mardin Katliamı, 4
Mayıs 2009 tarihinde Mardin'in Mazıdağı
İlçesi'ne bağlı Bilge köyünde 44 kişinin
yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan katliamdır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilge_K%C3%B6y%C3%BC_Katliam%C4%B1 )
Öncelikle yapılan katliama geçmeden, bu
bölgedeki sosyal ve ekonomik yapıyı ele
alalım.
-Burada yaşayan insanlar sert bir ataerkil
yapıyla yaşamlarını sürdürmektedir.
-Bölgede koruculuktan başka insanların
geçimini sağlayacağı bir ekonomik faaliyet yok
denecek kadar azdır.( Küçük çapta hayvancılık
ve tarım dışında.)
-Bölgede eskiden kalma kan davası hüküm
sürmekte ve bu kan davasının sonucunda Bilge
Köyünde Çelebi ailesinden başka bir ailenin
yaşamadığı bilinmektedir
-Köyde aşiret sistemi hakimdir.
-Okuma oranı çok düşüktür. Özellikle
kadınlarda bu oran dikkat çekicidir.
-Bölgede kadınlar 2. Planda yer almaktadır.
-Aşiret arasında ekonomik alanda bir rekabet
söz konusudur.
-Bölge halkının çoğu kaçakçılık davalarına
karışmıştır.
-Köyde sağlık ocağı bulunmamaktadır.
-Köyde bulunan ilkokul zaman zaman açılıp
kapanmaktadır.
-Çocuklar bölgedeki rant çekişmeleri ve aşiret
kavgalarından dolayı şiddetin hakim kılındığı
bir ortamda yetişmektedir.
(edindiğim bu bilgiler olayla ilgili Posta Gazetesi , Radikal Gazetesi, Zaman Gazetesi, Hürriyet gazetesi ve
www.haber365.com.tr haberlerinden alınmıştır)
-Eğitimsizlik. Sosyal yapıda da bahsettiğimiz
gibi bölgede okuma-yazma oranı , eğitim oranı
çok düşüktür. Bu yüzden bölge halkı duyarlı
değildir ve yeterli bilince ulaşmamıştır. Çoğu
kendi bölgesinin dışındaki bir dünyanın hayalini
kuramayacak kadar köreltilmiştir.
-Ata sözü baba sözü, abi sözü kanunlardan bile
önemli olan bir aşiret yapısı bölgede hakim
olduğundan sorgulamaya gerek duymadan
bireyler denileni yapmaktadırlar.
-Bölgede daha önceki dönemlerde ki kan
davalarından göç edenlerin topraklarına el
konulmuş işletilmektedir. Ayrıca o bölgeden
geçen petrol hattında da geçmişte kaçakçılık
yapıldığı belirlenmiştir. Yani bölgede büyük bir
rant hakimdir. Çekişme vardır.
-Diğer bir taraftan kadınların 2. Planda olması
söz hakkına sahip olamaması ve cinsel bir
objeden öteye gidemeyen kimlikleri bölge
halkında çekişmelere sebep olmuştur.
-Koruculuk sistemi dolayısı ile bölge halkında herkesin silahının olması ve bunların kontrol edilememesi de nedenler arasında önemli bir yere sahiptir.
-Gene koruculuk sisteminin bir dezavantajı olarak bölge halkı zamanlarının çoğunu evlerinden uzak geçirmek zorunda kalmış ve buda kötü niyetli kişilerce kullanılmıştır.
-Bölge asayişinden ve güvenliğinden sorumlu devletin kolluk kuvvetleri üzerlerine düşen görevleri aksatmış ve disiplin eksikliğinden kaynaklanan büyük hatalar doğmuştur.
(olayla ilgili Posta Gazetesi , Radikal Gazetesi, Zaman Gazetesi, Hürriyet gazetesi ve www.haber365.com.trhaberlerinden alınmıştır.
Ayrıca TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığının MARDİN İLİ MAZIDAĞI İLÇESİ BİLGE KÖYÜ RAPORU na bakılmıştır..)
BENZER YÖNLER
Koruculuk sisteminin genel olarak kaldırılmasından bahsedilmiştir.
Bölgeye eğitim hizmetlerinin götürülmemesi ve bölgenin eğitim olanaklarından mahrum kalması.
Bölgeye sanayi ve değişik iş kollarının götürülmesi gerektiğinden bahsedilmiştir.
Bölgedeki silahlanmanın önüne geçilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir.
Bölgedeki kan davalarının artık bir şekilde son bulmasının gerektiği.
Bölgede aşiret yapılanması çok yoğundur. Bu aşiret yapılanmasına son verilmelidir.
Devletin ve kuruluşlarının gereken önlemleri almada yetersiz olduğu vurgulanıyor.
Çoğu yorumda AKP hükümetinin iktidara gelmesiyle bu ve buna benzer karışık işlerin gerçekleştiğinden bahsediyor.
FARKLI YÖNLER
Bir yorumcu doğuda çizildiği söylenen Kürdistan sınırını şöyle tanımlamaktadır. Kürdistan aslında korkunun, yoksulluğun,
terörün, silahların, cehaletin sınırıdır.
Adalet sisteminin yeniden gözden geçirilmesi
Diğer farklı bir görüş ise o bölgedeki insanların böyle yetiştirildiğinden söz etmektedir.
Başka bir görüşe göre diğerlerinden farklı olarak dini inançların bu olayda etkili olduğunu belirtiyor.
Mecliste Kürt kökenli milletvekillerinin üzerilerine düşeni yapmadığı ve aslında doğunun gelişmesi gibi bir amaçlarının olmadığı
vurgulanmaktadır.
Diğer bir yoruma göre bahsedilen bütün ortak yönleri ( Eğitim , koruculuk . . .) reddederek bunun sadece kişisel bir tercih olduğu
söyleniyor ve genelleme yapılmaması gerektiği görüşü savunuluyor
Köydeki tek yabancı olan öğretmenin olay zamanı düğüne katılmamasına vurgu yapılıyor.
Son olarak yorumlarda farklı olarak bu işin aslında derin devlet tarafından organize edildiği kanısı yer almaktadır
Vatandaşların haberin ardından yaptıkları
yorumun detaylı incelemesi yukarıdaki grafikte
yapılmıştır genel kanı ve değişik fikirler tabloda
gösterilmiştir. Bunun yanında bütün
vatandaşlar olaydan rahatsız olduklarını
belirterek hayatını kaybedenlerin yakınlarına iyi
dileklerde bulunmuşlardır.
Böylesi vahşi bir saldırıya maruz kalsaydım. Psikolojim büyük ölçüde bozulurdu. Her yanım ölü insanlar ile dolu olacak silah sesleri ve çığlıklar her yerde. Üzerime kan sıçrayacak cesetler düşecek. Böyle bir ortamda insan feci şekilde psikolojik olarak yıkılır . Burada mecburen psikolojik destek almam gerekecek. Silahlardan insanlardan korkar çekinir hale geleceğim çocuklar için endişeleneceğim. Akrabalarımın acısı bütün bunların üstüne,benidaha fazla yıpratacak.
Bölgede değişik iş koşullarının oluşmasını sağlamaya çalışırdım
Bölgede ki insanları kanunlar ve yaşam hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapardım.
Koruculuğu kaldırırdım ve insanların ellerindeki silahlara el koyardım.
Aşiret isminin arkasına sığınıpta işlenen suçları alttan almaz hemen cezalandırırdım. Aşiret reislerinin hiçbir üstünlüğü olmadığını insanlara anlatır haklarını arama konusunda onlara yardımcı olmaya çalışırdım.
Çocukların daha iyi koşullarda okuması için
bölgedeki öğretmenleri teşvik amaçlı faaliyetler
gösterirdim. Öğretmenlere geniş yetkiler
vererek bölgedeki çoğu duruma müdahil
olmasını sağlardım.
Bölgedeki kaçakçılık faaliyetlerini en aza
indirmek amacıyla önlemlerimi alırdım
Jandarma ile işbirliğinde olunup bu bölgelerin
devamlı denetlenmesini sağlardım
Kadınların ve okuma yazma bilmeyen
insanların okuma yazma öğrenmesini
sağlardım
Tarım ve hayvancılık konularında insanları
bilinçlendirir yol gösterirdim.
Kan davalarının gereksizliğini anlatır bitmesi
için elimden geleni yapardım.
Zararlı alışkanlıkların ve ticaretlerin
engellenmesi için önlemimi alırdım.
Bölgede insanların bir haksızlık karşısında
haklarını aramalarını ve devlet sayesinde
kendilerini koruma altına almalarını sağlardım
Bölgede insan haklarına saygılı bireylerin
yetişmesini sağlardım.
Belediye hizmetlerini bölgeye götürür onları
şehir yaşamına da kazandırırdım
İnsanların güvenliklerini devletin sağlamasını
sağlardım
Öfkeli teyze, yeğeni ve eniştesini öldürdü
Yeğeni Sinem'in erkek arkadaşı olduğunu öne
sürmesi nedeniyle eniştesi ve yeğeniyle
tartışan teyze tartışma büyüyünce evinde
sakladığı ruhsatsız tabancayla eniştesi ve
yeğenini vurdu. Ziver Yolgörü hastaneye
kaldırılmak istenirken yolda can verirken, oğlu
Ferdi Yolgörü ise kaldırıldığı hastanede
yaşamını yitirdi.
(21 kasım 2014 Hürriyet,3.sayfa)
Teyze çekirdek bir ailenin meselesine fazla
müdahil olmuş. Kendi değer ve yargılarını
başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmıştır.
Bu düşüncesizlik baba ve oğulun canlarını
kaybetmesine sebep olmuştur. Olayın
yaşandığı yer Bursa’dır.
Katil Kiracı Yakalandı
Yenibağlar Mahallesi Eti Caddesi’nde meydana gelen olayda Seniha Özsakçı, eski kiracısı Gülbey Nadi Gölpek tarafından bıçaklanarak öldürülmüş, kızı A.Ö. de tecavüz edildikten sonra fare zehiri içirilerek öldürülmek istenmişti. 2 gün annesinin cesediyle aynı evde kalıp polisler tarafından yarı baygın ve şok geçirmiş halde bulunan lise öğrencisi A.Ö.’nün halen Eskişehir Osmangazi üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki tedavisinin sürdüğünü bildirildi. Muayenesinde bakire olmadığı belirlenen A.Ö. ifadesinde, Zeynep Kızıldağ’ın kendisini tuttuğunu, annesini öldüren Gülbey Nadi Gölpek’in de tecavüz ettiğini söylemişti.
ESKİŞEHİR’de 43 yaşındaki Seniha Özsakçı’nı
52 yerinden bıçaklayarak öldürdükten sonra 16
yaşındaki kızı A.Ö.’ye tecavüz etmek suçundan
aranan 27 yaşındaki Gülbey Nadi Gölpek ile
boşandığı eşi 20 yaşındaki Sevgi Kızıldağ İzmir
Narlıdere’de yakalandı.(21 Kasım 2014 Hürriyet Gazetesi 3. Sayfa)
Bu haberde yine vicdanın son bulduğu bir
yerdir. Boşandığı eşi ufak kızın tecavüzünde
eski kocasına yardım ediyor. Böyle bir şiddet
örneği maalesef gerçek.
Kendine karşı şiddet; gittikçe artan miktarda
intiharlar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı son
bulmalıdır.
Aile içi şiddet; çocuk ve eşin dövülmesi eski bir
gelenek olabilir. İşsizlik, oturulan
gecekondunun yıkılması gibi kriz anlarında aile
içi şiddette artmaktadır. Kocası tarafından
tecavüze uğrayan eş olaylarında artış vardır.
Dayak yiyen kadınlar için sığınma evleri
kurulmaktadır.
Dayak, erkeklerin kadınlar ve gençler
üzerindeki baskı aracıdır. Kültürel olarak en
yaygın üstünlük aracı anlamından başka, aile
içi şiddet, öğrenilen, diğer sosyal ortam ve
ilişkilerde uygulanan temel bir sosyalleşme
aracıdır.
Kan davası; Kuşaklardan beri devam eden
kültürel bir şiddet biçimidir ve son bulmalıdır.
Namus cinayetleri; Kültürel olarak onay gören,
geleneği bozan aile bireylerine ve özellikle
kadınlara yönelik bir şiddet eylemidir. Aileler
bilinçlendirilmelidir.
Zorla bekaret kontrolleri, dövüşme, kaba güç
gibi bazı erkeklik özelliklerinin abartılmasının
önüne geçilmesini toplum istemektedir.
Türkiye’de toplumsal bakış yukarıda belirlenen
şiddetlerin düzeltilmesi yönündedir ve
kınanmaktadır. Aklı başında halk takımı bu tür
olayları tasvip etmemektedir ve bitmesini
istemektedir.
4 Eylül 2009'da sanıklar ilk defa mahkemeye çıktı. İfadeler gayet soğukkanlı bir şekilde verildi.. Zanlı M.Ç. olayın tamamen bir kıskançlık ve namus meselesi olduğu yönünde ifade verdi. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12415850.asp )
Duruşmanın üzerinden altı gün geçtiğindeyse, köyün yakınındaki gölette bir ihbar üzerine uzun namlulu silahlar bulundu. Yeni duruşma 14 Ekim 2009 tarihine ertelenmiştir.
(http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/116823-bilge-koyu-katliami-davasinda-iki-tahliye )
Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge
Köyü'nde 2009 yılı Mayıs ayında 43 kişiyi
öldürmekten aldığı 43 ömür boyu hapis
cezası Yargıtay'ca onanan 'Şıh Mehmet'
lakaplı Mehmet Çelebi, DNA testiyle bir
çocuğunun babası olduğu ortaya çıkan
Fesih Çelebi'yi öldürmekten Çorum Ağır
Ceza Mahkemesi'nde yeniden yargılandı
"Asla pişman değilim. Ben namus için gözümü kırpmadan babamı bile öldürürüm" diyen Çelebi, ’tahrik’ indiriminden yararlandırılarak eşiyle ilişkiye giren Fesih Çelebi’yi öldürmek suçundan 21 yıl ve bu suçukorucu silahıyla işlediğinden 7 yıl olmak üzere toplam 28 yıl hapis cezasına çarptrıldı.
Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge Köyü’nde 4 Mayıs 2009 yılı akşamı 7’si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü, 3 kişinin de yaralandığı katliamla ilgili sanıklar güvenlik nedeniyle Çorum Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Sanıkların avukatlarının itirazı üzerine Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, Mehmet Çelebi hakkında verilen 44 kez ömür boyu hapis cezasının 43’ünü onarken, Fesih Çelebi’nin öldürülmesinden olan kararı bozarak, Mehmet Çelebi’nin 10 çocuğuna DNA testi yapılmasını istedi.
Ayrıca Yargıtay, 44 kez ömür boyu cezasını onadığı Abdülhekim Çelebi’ye ruhsatsız silah bulundurmak suçundan verilen ceza ile evinde bomba ve mermi bulunan Ahmet Çelebi’nin mermilerden aldığı cezayı bozarak dosyayı yerel mahkemeye gönderirken, cezaevinde geçen yıl intihar eden Süleyman Çelebi’nin davasının ise düşürülmesine karar verdi. Daha önceki duruşmalarda 10 çocuğunun en az 7’sinin babasının öldürdüğü Fesih Çelebi’den olduğunu ileri sürerek DNA testi yapılmasını isteyen Mehmet Çelebi’nin bu talebini kabul eden mahkeme, alınan örnekleri Ankara Adlı Tıp Grup Başkanlığına gönderdi.
Gelen raporda ise Mehmet Çelebi’nin
çocuklarından 20 yaşındaki H.Ç.’nin
babasının yüzde 99.99 Fesih Çelebi olduğu
tespit edildi.
Bugün tutuklu bulunduğu Sincan F Tipi
Kapalı Cezaevi’nden getirilerek Çorum Ağır
Ceza Mahkemesi’ndehakim karşısına çıkan
sanık Mehmet Çelebi, "Hakim bey, olay namus
davası demiştim öylede çıktı.
Olayın namus davası olduğunu Cumhurbaşkanı da biliyor Başbakan da hatta İçişleri Bakanı da" dedi. Mehmet Çelebi, gözyaşlarına hakim olamadığı ve ağlayarak yaptığı savunmasında, "Ben olayın namus davası olduğunu hep söyledim. Benim için namus denildiğinde akan sular durur. Bu olayı gerçekleştirdiğim için asla pişman değilim, Ben namus için gözümü kırpmadan babamı bile öldürürüm. Teröristler Fesih Çelebi’nin babasını öldürürken, ben dağlarda teröristleri öldürüyordum.
O da fırsat bilip benim karımla ilişkiye giriyormuş. Ben namus için gözümü kırpmadan babamı bile acımadan öldürürüm. Karar vereceksiniz birazdan, lütfen Allah aşkına vereceğiniz karar önemli, hakkımı yemeyin, benim davam namus davasıydı. Bunu herkes biliyor. Bakın üç yıl önceye dönün ve Fesih Çelebi’nin ev ve cep telefon görüşmelerinin dökümünü isteyin. İnanın hep benim evimin telefonunu aramıştır ve eşimle görüşmeleri ortaya çıkacaktır. Dedim ya namus denilince ben kimseye tanımam" diye konuştu.
Yapılan savunmaların ardından mahkeme
heyeti Mehmet Çelebi’nin ’tahrik’ indiriminden
yararlandırılmasına karar vererek, sanığa
eşiyle ilişkiye giren Fesih Çelebi’yi öldürmek
suçundan 21 yıl ve bu suçu devletin verdiği
korucu silahıyla işlediğinden 7 yıl olmak üzere
toplam 28 yıl hapis cezası verdi.
Bana zaman ayırdığınız için teşekkürler ilgili
hukuki süreç ve daha detaylı anlatım
hazırladığım raporda yer almaktadır.