bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

46

Upload: phungthien

Post on 14-Feb-2017

257 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu
Page 2: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu
Page 3: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME

KURUMU

RİSK BÜLTENİ (Ocak 2011)

Bilgi ve Önerileriniz İçin:

Risk Yönetimi Dairesi

E-posta: [email protected] Tel: (212) 337 72 72 Faks: (212) 337 71 66

Page 4: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

BU BÜLTEN KAMUOYUNU BİLGİLENDİRME AMACIYLA HAZIRLANMIŞTIR. BÜLTENDE YER ALAN BİLGİLERE DAYANARAK ALINACAK KARARLARIN SONUÇLARINDAN BDDK SORUMLU TUTULAMAZ. BÜLTENDEN KAYNAK GÖSTERİLMEK SURETİYLE ALINTI YAPILABİLİR. BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU ATATÜRK BULVARI NO: 191 06680 KAVAKLIDERE ANKARA-TÜRKİYE İLETİŞİM BİLGİLERİ: RİSK YÖNETİMİ DAİRESİ TEL: (212) 337 72 72, FAKS: (212) 337 71 66 www.bddk.org.tr E-posta: [email protected] BU YAYIN TÜM İÇERİĞİ İLE BDDK İNTERNET SAYFASINDA YER ALMAKTADIR. BDDK AROKS DOKÜMAN MERKEZİNDE 110 ADET BASILMIŞTIR. BASIM TARİHİ: OCAK 2011

Page 5: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

İÇİNDEKİLER

I. DENETİM OTORİTELERİ VE DÜZENLEMELER .......................................... 1

A. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi: CRD Değişiklikleri .......................................................................... 1

B. CEBS: Piyasayla İlgili Faaliyetlerin Operasyonel Riskinin Yönetimine İlişkin Rehber ........................ 2

C. CEBS: Sınır Ötesi Grupların Sermaye Yeterliliğine Yönelik Ortak Değerlendirme ve Karar Sürecine İlişkin Rehber ......................................................................................................................................... 4

D. CEBS: Ücretlendirme Politika ve Uygulamalarına İlişkin Rehber ........................................................ 4

E. FED: Piyasa Riski İleri Yöntem Uygulayan Bankalarda Asgari Sermaye İçin Kural Değişikliği Önerisi ..... 5

F. FSA: Ücretlendirme Yönetmeliğinde Güncelleme ................................................................................. 6

G. CESR: CRD’nin 3üncü Madde Güncellemesine İlişkin Rehber ............................................................ 7

H. CEBS: Likidite Fayda Maliyet Tahsisatına İlişkin Rehber .................................................................... 7

I. CEBS: Denetim Otoritesi Heyetlerinin İşleyişine İlişkin Gözden Geçirme Raporu ............................. 8

J. CEBS: CRD’nin 122a Maddesinin Uygulanmasına Yönelik Rehber...................................................... 8

K. CEBS: KDK’ların Tanınmasına Yönelik Rehberin Güncellenmesi ....................................................... 9

L. CEBS: Yalnızca KDK’ların Tanınması Kapsamında Kredi Skorlaması Üreten Kuruluşların Uygunluğuna İlişkin CEBS Tavsiyesi .................................................................................................. 10

M. CEBS: AMA Değişikliklerine Yönelik Rehber –Taslak (CP 45) .......................................................... 10

N. CEBS: İç Yönetim Rehberi-İstişare Metni ........................................................................................... 11

II. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN ÇALIŞMALARI ......................................... 12

A. BIS ........................................................................................................................................................ 12

1. Basel II Düzenleme Değişiklikleri (Basel III) ............................................................................................ 12

2. G-20’ye Rapor ......................................................................................................................................... 13

3. Daha Güçlü Sermaye ve Likidite Gerekliliklerine Geçişin Makroekonomik Etkilerinin Değerlendirilmesine İlişkin Nihai Rapor ................................................................................................................................... 14

4. Kurumsal Yönetim İlkeleri ....................................................................................................................... 14

5. Denetim Otoritesi Heyetlerine İlişkin İlkeler ............................................................................................ 15

6. Risk Toplulaştırma Modellerinde Gelişmeler ............................................................................................ 15

7. Operasyonel Risk Modellemesinde Sigortanın Kredi Riski Azaltım Aracı Olarak Etkisi ............................ 16

8. Yasal Asgari Sermaye Gereklilikleri ve Sermaye Tamponlarının Kalibrasyonu (Ekim 2010) ....................... 16

9. Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri İçin Temel İlkeler - Uyum Değerlendirmesi İçin Metodoloji Önerisi ..... 17

10. Karşıtaraf Kredi Riski Modellerinin Geriye Dönük Testi İçin Etkin Uygulamalar ..................................... 17

11. Operasyonel Risk-İleri Ölçüm Yaklaşımları İçin Denetim Rehberleri-Taslak ............................................. 18

12. Ücretlendirme Kamuya Açıklama İlkeleri-Taslak ...................................................................................... 18

13. Risk-Performansa Göre Ücretlendirme Metodolojileri .............................................................................. 19

14. Bankaların Merkezi Karşı Taraflarla İşlemleri İçin Sermaye Gereği-Taslak ................................................ 19

B. IASB ..................................................................................................................................................... 20

1. Hedge Muhasebesi ................................................................................................................................... 20

2. Muhasebe Standartları Uyum Çalışmaları .................................................................................................. 20

Page 6: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

C. FSB ....................................................................................................................................................... 21

1. Tezgahüstü (OTC) Türev Piyasalar Reformuna İlişkin Rapor ................................................................... 21

2. Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına Olan Bağımlılığın Azaltılmasına İlişkin Prensipler ............................ 21

3. Bölgesel İstişari Gruplar ........................................................................................................................... 22

4. G-20’ye Önerilerinin Uygulanmasına İlişkin Bilgi ..................................................................................... 22

D. SENIOR SUPERVISORS GROUP ..................................................................................................... 23

E. IFSB ..................................................................................................................................................... 24

C) ANKET/DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI .................................................. 24

BIS: Basel III- Sayısal Etki Analizi Sonuçları ............................................................................................... 24

CEBS: Basel III- Sayısal Etki Analizi Sonuçları ............................................................................................ 25

D) DİĞER ..................................................................................................................... 26

A. MAKALE/RAPOR .............................................................................................................................. 26

IMF ................................................................................................................................................................... 26

Dünya Bankası .................................................................................................................................................. 27

BIS .................................................................................................................................................................... 27

B. HABERLER ........................................................................................................................................ 29

EK1: FSB, Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına Bağımlılığı Azaltma Prensipleri ........................................ 31

Page 7: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

KISALTMALAR BCBS : Basel Bankacılık Denetim Komitesi - Basel Committee on Banking Supervision

BIS : Uluslararası Ödemeler Bankası - Bank for International Settlements

CEBS : Avrupa Bankacılık Denetim Otoriteleri Komitesi

Committee of European Banking Supervisors

CEIOPS : Avrupa Sigorta ve Mesleki Emeklilik Denetçileri Komitesi

Committee of European Insurance and Occupational Pensions Supervisors

CESR : Avrupa Sermaye Piyasaları Düzenleyicileri Komitesi

Committee of European Securities Regulators

CRA : Kredi Derecelendirme Kuruluşu-Credit Rating Agency

CRD : Sermaye Yeterliliği Direktifi (2006/48-49) - Capital Requirements Directive

EEA : Avrupa Ekonomik Alanı-European Economic Area

EIOPA : Avrupa Sigorta ve Mesleki Emeklilik Otoritesi

European Insurance and Occupational Pensions Authority

IAS : Uluslararası Muhasebe Standardı -International Accounting Standart

IASB : Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu-International Accounting Standards Board

ICAAP : İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci

Internal Capital Adequacy Assesment Process

IMF : Uluslararası Para Fonu - International Monetary Fund

IFRS : Uluslararası Finansal Raporlama Standartları

International Financial Reporting Standarts

FSB : Finansal İstikrar Kurulu-Financial Stability Board (Eski adıyla FSF)

FSI : Finansal İstikrar Kuruluşu - Financial Stability Institute

IOSCO : Uluslararası Sermaye Piyasası Kurumları Teşkilatı

International Organization of Securities Commissions

IADI : Uluslararası Mevduat Sigortası Kuruluşları Birliği

International Association of Deposit Insurers

IAIS : Uluslararası Sigorta Denetçileri Birliği

International Associatıon of Insurance Supervisors

SIFIs : Sistemik Öneme Sahip Finansal Kuruluşlar

Systemically Important Financial Institutions

SREP : Denetimsel Değerlendirme Süreci- Supervisory Review Process

Page 8: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

FSDFHKSHF

RİSK BÜLTENİ

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

1

I. DENETİM OTORİTELERİ VE DÜZENLEMELER

A. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi: CRD Değişiklikleri Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 24 Kasım 2010 tarihli 2010/76/EU Direktifi ile

CRD-48 ve CRD-49’a alım satım portföyü, yeniden menkul kıymetleştirme ve ücret politikalarının denetim otoritesince gözden geçirilmesine ilişkin değişiklik ve ilaveler getirilmiştir.

Alım satım portföyüne ilişkin değişiklik ve ilaveler:

1- Bankaların rayiç değerle ölçülen tüm varlıklarına CRD-49’un 7 nci Eki’nin B Bölümü’nde yer alan ihtiyatlı değerleme yöntemlerinin uygulanması ve değer ayarlaması gerektiği takdirde söz konusu ayarlamadan kaynaklı tutarın sermayeden düşülmesi hükme bağlanmıştır.

2- Alım satım portföyü veya bankacılık portföyü içerisinde yer alıp almamasına bakılmaksızın %1250 risk ağırlığı uygulanan menkul kıymetleştirme pozisyonlarının sermaye yükümlülüğüne tabi tutulması ya da özkaynaklardan düşülmesinin bankaların seçimine bırakılması hükme bağlanmıştır.

3- CRD-48’de alım satım portföyüne ilaveten bankacılık hesapları için de takas riski hesaplanması hükme bağlanmıştır.

Yeniden menkul kıymetleştirmeye ilişkin ilaveler:

4- CRD metnine yeniden menkul kıymetleştirme (re-securitisation) tanımı eklenmiştir. Buna göre dilimli (tranche) bir yapıda olan ve dilimlerden en az birinde bir menkul kıymetleştirme pozisyonu bulunan menkul kıymetleştirme işlemleri yeniden menkul kıymetleştirme pozisyonu olarak tanımlanmıştır.

5- Yeniden menkul kıymetleştirme pozisyonları için menkul kıymetleştirme pozisyonlarından farklı ve daha yüksek risk ağırlıkları belirlenmiştir.

Ücret politikalarının gözden geçirilmesine ilişkin ilaveler:

6- Zayıf dizayn edilmiş ücretlendirme yapılarının kişilerin risk yönetimi ve kontrol fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yürütmesine zarar veren etkisini gidermek amacıyla, bankaların, faaliyetleri bankanın risk profili üzerinde önemli ölçüde etkisi olan personeli için etkin risk yönetimi ile tutarlı, ücretlendirme politikaları ve uygulamaları kurmaları ve sürdürmeleri zorunlu hale getirilmiştir. Bu personel en az üst yönetim, risk alıcıları, kontrol fonksiyonundan sorumlu personel ile toplam ücretleri (isteğe bağlı emeklilik hükümlerinden sağlanan faydalar dâhil) üst yönetim ve risk alıcıları ile aynı kategoriye düşen diğer personeli içermelidir.

7- Bankanın, faaliyetlerinden dolayı bankanın risk profili üzerinde önemli etkisi olan personeline ilişkin ücretlendirme politika ve uygulamaları kapsamında bir kısım bilgileri en az yılda bir kere olmak üzere periyodik olarak kamuya açıklaması zorunlu hale getirilmiştir.

8- CRD 48’in “Organizasyon ve Risk Uygulamalarına İlişkin Teknik Kriterler” başlıklı Ek-5’ine ücretlendirme politikalarına ilişkin uyulması gereken prensipler ilave edilmiştir. Ayrıca, büyüklük ve karmaşıklık yönüyle önemli büyüklükte olan bankaların bir ücretlendirme komitesi kurmaları şart koşulmuştur.

Page 9: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

2

9- CRD-48’e ilişkin yükümlülüklerini yerine getiremeyen bankalara denetim otoritelerinin uygulayabileceği önlemlerin kapsamı genişletilmiştir. Bu kapsamda, denetim otoriteleri tarafından ücret politikalarının sermayenin devamlılığı ile tutarlı olmaması durumunda, değişken ücretler/toplam net gelir oranının sınırlandırılması istenebilecektir. Ayrıca, net karın sermayeyi kuvvetlendirmek amacıyla kullanılmasının da istenebilmesi alınabilecek önlemler arasında sayılmıştır.

Diğer ilaveler:

10- Bankalar için uygun tutarda özkaynak miktarının belirlenmesi için, denetim otoritesince gerçekleştirilecek olan inceleme ve değerlendirme süreci kapsamında denetim otoritelerinin belirli hususları değerlendirerek bankanın asgari sermaye yükümlülüğüne ilaveten sermaye tutması gerekip gerekmediğine karar vereceğine ilişkin bir hüküm CRD mevzuatına ilave edilmiştir. Bu kapsamda değerlendirilecek hususlar aşağıda verilmiştir;

a. Bankanın içsel değerlendirme sürecinin nicel ve nitel yönleri, b. Bankanın iç düzenleme, strateji, süreç ve mekanizmaları, c. Denetim otoritesinin inceleme ve değerlendirme sürecinin sonuçları.

11- CRD-48’de açıkça belirtilmiş olan kamuya açıklama yükümlülüklerine ilaveten, bankanın risk profilini doğru ve kapsamlı bir şekilde piyasa katılımcılarına sunmayı sağlayacak ilave bilgiler de sunması gerektiği hükme bağlanmıştır.

12- Menkul kıymetleştirme pozisyonuna kredi koruması sağlayan bankanın söz konusu pozisyona sahip olması durumunda, bu bankanın, kredi korumasının etkisinden dolayı düşük risk ağırlığı kullanılmasına sebebiyet veren dışsal derecelendirme notunu kullanamayacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, yatırımcı bankanın, kendisinin sağlamış olduğu kredi koruması olmaksızın pozisyonun riskine uygun bir risk ağırlığı belirleyebildiği takdirde, anılan pozisyon özkaynaklardan düşülmeyebilecektir.

Kaynak: DIRECTIVE 2010/76/EU OF THE EUROPEAN PARLIAMENT AND OF THE COUNCIL

Link: http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2010:329:0003:0035:EN:PDF

B. CEBS: Piyasayla İlgili Faaliyetlerin Operasyonel Riskinin Yönetimine İlişkin Rehber

Avrupa Bankacılık Denetim Otoriteleri Komitesi (CEBS), 12 Ekim 2010’da “Piyasayla İlintili Faaliyetlerin Operasyonel Riskinin Yönetimine İlişkin Rehber(Rehber)” yayımlamıştır. Rehberin amacı, alım satım işlemlerinde operasyonel risk olaylarını azaltmaya veya önlemeye yönelik olarak spesifik sistem, mekanizma, süreç ve ayarlamalarla ilgili denetimsel beklentileri ortaya koymaktır. CRD’nin 22inci maddesi uyarınca hazırlanan Rehberde; i) yönetişim mekanizmaları, ii) iç kontrol ve iii) içsel raporlama sistemleri başlıklarında tüm kuruluşlarca uygulanması beklenen toplam 17 ilke yer almaktadır. Söz konusu ilkelerin uygulanmasında orantılılık ilkesinin dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Rehberde yer alan ilkelerin özeti aşağıda verilmektedir: Yönetişim Mekanizmaları İlke 1: Banka Yönetim Organı, piyasayla ilintili faaliyetlerini etkileyen mevcut ve potansiyel tüm operasyonel risklerin farkında olmalı ve söz konusu risklerin etkin olarak yönetilmesini sağlamak

Page 10: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

3

üzere gerekli organizasyon yapısı, iç kontrol ve raporlama sistemlerini geliştirmeli ve/veya temin etmelidir. İlke 2: Banka Yönetim Organı, piyasayla ilintili faaliyetlerin operasyonel riskini azaltmaya yönelik, özellikle ön ofiste, bir risk kültürü geliştirilmesini sağlamalıdır. İlke 3: Üst yönetim, kendilerinin ve kontrol ve destek fonksiyonlarındaki ilgili personelin alım satım faaliyetleri hakkında yeterli bilgi birikimi, beceri, yetki ve teşviği sağlayabilecek kapasiteye sahip olmasını temin etmelidir. İlke 4: Bireylerin ve işkollarının piyasayla ilintili faaliyetlerine ilişkin performansının değerlendirilmesi ve ana hedeflerinin belirlenmesinde operasyonel risk dikkate alınmalıdır. İlke 5: Proaktif davranış, piyasayla ilintili faaliyetler içinde dolandırıcılık veya şüpheli faaliyetler olarak kabul edilen eylemlere karşı iç kontrol ve raporlama sistemlerinin önemli bir unsuru olmalıdır. İç Kontrol İlke 6: Traderlar yalnızca kendi yetki alanına giren işlemleri gerçekleştirmelidir. İşlemlerin başlatılması ve sonuçlandırılması için asgari şartlar yerine getirilmelidir. İlke7: Alım satım faaliyetleri için dokümantasyon şartları doğru tanımlanmalıdır. Sözleşmelerin hukuki olarak bağlayıcılığını temin etmek üzere yasal belirsizlikler mümkün olduğunca en aza indirilmelidir. İlke 8: Genel kural olarak, işlemler piyasaların çalışma saatleri içerisinde ve hazine birimlerince başlatılmalı ve sonuçlandırılmalıdır. İlke 9: Bir işlemle ilgili tüm pozisyonlar, nakit akışı ve ilgili hesaplamalar konfirmasyon belgesiyle birlikte kurumun IT sistemlerinde açık bir şekilde kayıt altına alınmalıdır. İlke 10: Kuruluşlar, traderler ve karşı taraflar arasında irtibatın uygun bir kontrol altyapısıyla kontrol altında tutulduğundan emin olmalıdır. İlke 11: Konfirmasyon, ödemelerin gerçekleştirilmesi ve mutabakat süreçlerinin uygun bir şekilde dizayn edilmesi ve gerçekleştirilmesi gereklidir. İlke 12: Kuruluşlar, kendi margining süreçlerinin düzgün çalışmasını ve herhangi bir değişiklik olması halinde ilgili pozisyonların muhasebesinin mutabakatının doğru yapıldığından emin olmalıdır. İlke 13: Piyasayla ilintili faaliyetlerin operasyonel risk kaynakları doğru tespit edilmeli ve incelenme düzeyi, yoğunluğu ve zamanında gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği takip edilmelidir. İlke 14: İşlemler/pozisyonların nominal değeri, operasyonel ve karşı taraf risklerinin takibi bakımından sıkı kontrol altında tutulmalıdır. Bu amaçla, uygun limitler ve/veya sözleşme yenileme şartları tanımlanmalıdır. İlke 15: Alım satım faaliyetlerinde kullanılan bilgi sistemleri, piyasa ile ilgili faaliyetler içinde yüksek bir koruma düzeyi sağlayacak uygunlukta dizayn edilmelidir. İçsel Raporlama Sistemi İlke 16: Piyasayla ilintili faaliyetler için oluşturulan operasyonel risk raporlama sistemi, gerekli uyarılar oluşturacak ve şüpheli işlemler veya maddi olaylar tespit edildiğinde yönetimi uyaracak şekilde tasarlanmış olmalıdır. İlke 17: Kuruluşlar, içsel raporlamaların kalite ve tutarlılığını sağlamalıdır. Ayrıca, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun olduğundan emin olmalıdır. Rehberin 30 Haziran 2011’e kadar uygulamaya konması istenmektedir.

Page 11: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

4

Kaynak: CEBS has Published Today its Guidelines on the Management of Operational Risk in

Market-Related Activities

Link: www.c-ebs.org/Publications/Standards-Guidelines/CEBS-Guidelines-on-the-management-

of-operational-r.aspx

C. CEBS: Sınır Ötesi Grupların Sermaye Yeterliliğine Yönelik Ortak Değerlendirme ve Karar Sürecine İlişkin Rehber

CEBS, 22 Aralık 2010’da Sınır Ötesi Grupların Sermaye Yeterliliğine Yönelik Ortak Değerlendirme ve Karar Sürecine İlişkin Rehber (GL 40)’in nihai halini yayımlamıştır. CRD’nin 129(3) maddesince; sınır ötesi Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) bankacılık gruplarının denetimini gerçekleştiren ana banka ve bağlı ortaklık denetçilerinin ikinci yapısal blokta yer alan Internal Capital Adequacy Assessment Process (ICAAP) ve Supervisory Review and Evaluation Process (SREP) süreçlerinin uygulanmasına yönelik olarak “ortak karar (joint decision)”a ulaşabilmek için sahip oldukları tüm yetkileri kullanmaları beklenmektedir. Söz konusu ortak kararın, her bir kuruluşun asgari yasal özkaynak gereksiniminin üzerinde bir özkaynak düzeyine sahip olmasına ek olarak, finansal grubun mali bünyesi ve risk profiliyle uyumlu konsolide bazda özkaynakların yeterliliğini de kapsaması beklenmektedir. Gerekli faaliyetlerin CRD’ye uygun olarak oluşturulan her bir “denetim otoritesi heyeti”nce (college of supervisors) gerçekleştirilmesi gereklidir. CEBS’in ortak karar alma sürecini kolaylaştırmak ve farklı denetçilerce uygulanabilecek yaklaşımlar arası tutarsızlıkları engellemek üzere yayımladığı Rehberde; 129(3)üncü maddedeki gereksinimlerin detaylandırılması, 123üncü maddede yer alan risk değerlendirme sürecinin ve ICAAP sürecinin uygulanmasına yönelik rehberlik edilmesi, 124üncü maddede yer alan SREP sürecinin açıklanması ve 136(2)inci maddedeki ortak karar sürecine ilişkin alınacak ihtiyatlı yaptırımlara yönelik olarak rehberlik edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, söz konusu Rehberde, CEBS’in 34 numaralı rehberi (GL34) ile birlikte değerlendirilmek üzere, ortak değerlendirme ve karar sürecine ilişkin “ortak süreç” tanımlanmaktadır. Rehberle birlikte CP39 istişare metnine ilişkin gönderilen yorumların analizinin de yer aldığı ilave bir geribildirim dokümanı da eş zamanlı olarak yayımlanmıştır.

Kaynak:

Guidelines for the Joint Assessment and Joint Decision Regarding the Capital Adequacy of Cross-border Groups

Link: http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/JRAD/Guidelines.pdf

D. CEBS: Ücretlendirme Politika ve Uygulamalarına İlişkin Rehber CRD III’ün V numaralı eki gereği Avrupa Bankacılık Denetim Otoriteleri Komitesince (CEBS) ücretlendirme ilkelerine uyum bakımından finansal sektördeki ücretlendirme politikalarının sağlamlaştırılmasına yönelik detaylı rehberler yayımlanması gerekmektedir.

Page 12: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

5

Bilindiği üzere, Nisan 2009’da Ücretlendirme Politikaları için Üst Düzey İlkeler yayımlanmıştı. 8 Ekim 2010’da “Ücretlendirme Politika ve Uygulamalarına İlişkin Rehber Taslağı” ardından da taslağa ilişkin gelen görüşler de dikkate alınarak 10 Aralık 2010’da nihai “Ücretlendirme Politika ve Uygulamalarına İlişkin Rehber” yayımlanmıştır. Söz konusu Rehber, Avrupa Parlamentosu’nun 2010/76/EU sayı ve 24 Kasım 2010 tarihli ücretlendirme politikalarını de içeren değişikliklerinin uygulanmasına yönelik detaylı açıklamaları içermektedir. Güncellenen CRD’nin 22inci maddesi uyarınca, kuruluşların ücretlendirme politika ve uygulamaları organizasyon yapıları ile uyumlu ve etkin ve sağlam risk yönetimini destekler nitelikte olmalıdır. CRD’nin 22inci maddesine ilave olarak, Annex V ve Annex XII CRD’de yer alan ücretlendirme gereksinimleri; i) Yönetişim, ii) Risk düzenleme ve iii) Şeffaflık olmak üzere 3 ana blokta ele alınmaktadır. Orantılılık ilkesi her üç blok için de kuruluşlarda aranacak hem genel hem de spesifik şartlar için geçerli olacaktır. Rehberde; ücretlendirme kapsamı tanımlanmakta, hangi kuruluşlara uygulanması gerektiği, hangi personeli kapsadığı, orantılılık ilkesinin kuruluş ve çalışan kategorilerine uyarlanması, grup bağlamında uygulanması, olası tedbir ve yaptırımlar, ücretlendirme komitesinin oluşumu, rolü, vb. konular hakkında hem kredi kuruluşlarına hem de denetçilere yönelik bilgilere yer verilmektedir.

Kaynak: Guidelines on Remuneration Policies and Practices

Link: http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/Re

muneration/Guidelines.pdf

Kaynak: CEBS Has Published Today for Consultation its draft Guidelines on Remuneration

Policies and Practicies (CP42)

Link:

www.c-ebs.org/Publications/Consultation-Papers/All-consultations/CP41-CP50/CP42.aspx

E. FED: Piyasa Riski İleri Yöntem Uygulayan Bankalarda Asgari Sermaye İçin Kural Değişikliği Önerisi

ABD Bankacılık Denetim Otoriteleri FED, OCC ve FDIC 15 Aralık 2010’da Piyasa Riski ve Basel II ileri yöntemlere ilişkin olarak sermaye gereksinimi kurallarında yapacağı değişiklik önerileri için görüş talep etmiştir. Değişiklik önerilerinin Basel II’nin ileri yöntemlere ilişkin kuralları ile Dodd-Frank yasasının uyumlu hale getirilmesi ve riske daha duyarlı sermaye hesaplanması amacıyla yapıldığı belirtilmiştir. Görüş talep edilen öneriler Piyasa Riski hesaplamasında ileri yöntemler kullanan bankaların hesaplayacağı sermaye ve Basel II kapsamında ileri yöntemleri uygulayan bankaların sermaye tabanlarına ilişkin olarak iki farklı dokümanda yayınlanmıştır. Piyasa riski kapsamında yapılan değişiklik önerileri şu başlıklar altında sıralanabilir;

• Otoritenin Tahsisi: Otorite hesaplanan sermayeyi risklerle orantılı görmezse ilave sermaye ayrılmasını talep edebilir.

Page 13: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

6

• Hesaplanan Portföy Tanımında Değişiklik: Alım satım yapılan varlıkların ve yükümlülüklerin Amerikan Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartlarının (GAAP) alım satım sınıflandırması yerine bunların amaçlarına göre alım satım olarak sınıflandırılması esastır. Yeni tanıma göre bu portföyde yer alan alım satım amaçlı varlık ve yükümlülükleri hedge etmeyi amaçlayan varlık ve yükümlülükler de portföy tanımına dahil edilmiştir.

• Portföyün Belirlenmesi ve Yönetimi için İlave Standartlar • İçsel Ölçüm Modelleri için Genel Kurallar: Yeni kurallar bankaların içsel model ile

hesaplayamadıkları zor durumlarda oluşacak konsantrasyon ve likidite riskleri için değerlendirmeleri sermaye yeterliliğinde dikkate almaları gerektiğini söylemektedir.

• Piyasa Riski için Sermaye gereksinimi: Bankaların hesaplayacağı piyasa riski için asgari sermaye gereksinimi (RMD bazlı sermaye+Strese tabi RMD bazlı sermaye+Spesifik Risk Eklemesi+İlave Risk Sermayesi+ Kapsamlı Risk Sermayesi+Küçük Pozisyonların Riskleri) şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım portföydeki genel piyasa ve spesifik riske ilaveten bazı kredi risklerini de ihtiva etmektedir.

• Spesifik Risk Hesaplaması için İlave Koşullar • Kamuya Açıklamaya ilişkin Koşullar

Sermaye hesaplamasında Basel II ileri yöntemlerini kullanan bankalara ilişkin olarak geçiş sürecinde uygulanan sermaye tabanına ilişkin olarak ise yayımlanan diğer dokümanda geçiş süreci sermaye tabanı hesabında kullanılan %95, %90 ve %85 oranlarının kullanılmayacağı bunun yerine ileri yöntem ve taban sermaye hesabında kullanılan yönteme göre hesaplanan sermaye rasyolarının doğrudan kıyaslanacağı ve bunlardan daha düşük olanının %8 sınırına uyumlu olması gerektiği şeklinde bir kural önerisi getirilmektedir.

Kaynak: Agencies Seek Comment on Market Risk and Basel II Advanced Approaches

Link: http://www.federalreserve.gov/newsevents/press/bcreg/20101215b.htm

F. FSA: Ücretlendirme Yönetmeliğinde Güncelleme İngiliz Denetim Otoritesi (FSA), CRD3’ün gerektirdiği değişikliklerin dikkate alınması amacıyla Ücretlendirme Yönetmeliği’nin güncellenmiş halini 17.12.2010 tarihi itibarıyla yayımlamıştır. Güncelleme kapsamında yapılan temel değişiklikler aşağıdaki gibidir:

• Hisse senetlerindeki oran (proportion in shares): CEBS rehberleri değişken ücretlendirmenin en az %50’sinin hisse senetleri (veya benzer yapıdaki diğer finansal araçlar) ile yapılmasını ve bu uygulamanın değişken ücretlendirmenin ertelenmiş ve ertelenmiş olmayan her iki kısmına da eşit bir şekilde uygulanması gerektiği ifade etmektedir.

• Alı koyma dönemi (retention period): CEBS rehberleri hisse senetleri (veya benzer yapıdaki diğer finansal araçlar) ile yapılan değişken ücretlendirmenin uygun bir alıkoyma dönemine tabi olması gerektiğini belirtmektedir.

• Garanti edilmiş primler (guaranteed bonuses): Garanti edilmiş primlere ilişkin hükümler sadece iş kanununa yönelik olarak değil aynı zamanda firma geneline yaygın bir şekilde CEBS rehberleri ve FSB standartları ile uyum içinde uygulanmalıdır.

Page 14: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

7

FSA’in daha önceki Ücretlendirme Yönetmeliği kapsamında olan kuruluşların güncellenmiş Yönetmeliğe tam uyumu 1 Ocak 2011 itibarıyla sağlamış olması gerekmektedir. Yeni Yönetmelik ile kapsam içine alınan diğer kuruluşlar için ise geçiş periyodu hükümleri tahsis edilmiştir. Bu kuruluşların da mümkün olduğunca kısa sürede ve her halükarda 31 Temmuz 2011 itibarıyla yeni Ücretlendirme Yönetmeliği hükümlerine uyumu sağlamış olması gerekmektedir.

Kaynak: FSA Publishes Revised Remuneration Code

Link: http://www.fsa.gov.uk/pages/Library/Communication/PR/2010/180.shtml

G. CESR: CRD’nin 3üncü Madde Güncellemesine İlişkin Rehber CEBS, CRD(2008/48/EC sayılı)’nin 3üncü maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin 18 Kasım 2010’da bir rehber yayımlamıştır. Daha önce yayımlanan istişare metnine gönderilen yorumlardan ve banka birlikleri tarafından iletilen teknik bilgilerden de faydalanılarak oluşturulan Rehberin temel amacı, 3üncü maddenin uygulamasında karşılaşılabilecek denetimsel uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılmasıdır. 3üncü madde kapsamındaki tüm kuruluşlara eşit muamele edilmesi hedeflenmektedir. 3üncü maddeye göre özel ihtiyati rejim uygulanmasına izin verecek üye ülkelerin söz konusu maddede yer alan hükümleri kendi ulusal kanunlarına taşımaları, CEBS’in rehberindeki uygulamaları ise kendi düzenleme çerçevelerine uyarlamaları gerekmektedir. Rehberde; bir grubun “Sürekli olarak merkezi bir kuruluşa bağlı olma”, merkezi kuruluş ve bağlı kuruluşların taahhütleri veya merkezi kuruluş garantörlüğündeki bağlı kuruluşların taahhütleri kapsamında garantörlük uygulamaları, istisnai durumlar, konsolide mali tablolarla konsolide ihtiyatlı raporlamaların karşılaştırılması ve merkezi kuruluşun yönetimince yapılacak kılavuzluk hususlarında açıklamalar yer almaktadır.

Kaynak: CEBS’s Guidelines Regarding Revised Article 3 of Directive 2006/48/EC

Link:

http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/R

evised%20Article%203/Guidelines.pdf

H. CEBS: Likidite Fayda Maliyet Tahsisatına İlişkin Rehber CEBS, 27 Ekim 2010’da Likidite Fayda Maliyet Tahsisatına İlişkin Rehber yayımlamıştır. Haziran 2010’da görüş alma süresi sona eren istişare metnine (CP36) gelen görüşler ve gerçekleştirilen açık oturum sonrasında oluşturulan geri bildirim metni de rehberle birlikte yayımlanmıştır. CEBS, Eylül 2008’de yayımladığı likidite risk yönetimine ilişkin tavsiye ve Eylül 2009’da önerdiği CRD değişikliklerine ilave olarak likidite fayda maliyet tahsisatına yönelik olarak bir çalışma

Page 15: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

8

yapmıştır. Hazırlanan Rehberinin temel amacı, kuruluşlara, likidite maliyet, yarar ve riskleri de dikkate alan yeterli fon tahsis mekanizmaları oluştururken dikkate alınacak hususlara yönelik üst düzey rehberlik sağlamaktır. Böylece, sadece doğrudan fonlama maliyetleri değil, aynı zamanda acil destek likiditesine ilişkin dolaylı maliyetleri de kapsayan bir likidite maliyet kavramı önerilmektedir. Rehber, kuruluşların likidite yönetimi çerçevesi için önemli bir katkı olarak likidite fayda maliyet tahsis mekanizmaları üzerine odaklanmaktadır. Rehber ayrıca, kuruluşların stratejik hedeflerini likidite kaynak tahsisiyle uyumlu oluşturmalarına yardımcı olabilecektir. Orantılılık ilkesini de dikkate alan Rehber ile farklı büyüklük ve iş modellerine uygun geniş bir gruba rehberlik edilmesi amaçlanmaktadır.

Kaynak: Guidelines on Liquidity Cost Benefit Allocation

Link:

http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/

Liquidity%20cost%20benefit%20allocation/Guidelines.pdf

I. CEBS: Denetim Otoritesi Heyetlerinin İşleyişine İlişkin Gözden Geçirme Raporu

CEBS, AB mevzuatı, CEBS rehberleri ve diğer CEBS dokümanlarında belirtilen denetim hükümlerinin uygulanmasının değerlendirilmesi yoluyla farklı denetim otoritelerindeki uygulamaları yakınsatmaya yönelik Denetim Otoritesi Heyetleri’nin (supervisory colleges) işleyişi üzerindeki ikinci gözden geçirme raporunu 18 Ekim 2010’da yayımlamıştır. Mart 2010 itibariyle kayıtlı 17 heyeti temel alan Raporda; 26 Nisan ve 8 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen gözden geçirme paneli sonuçları ve grupların işleyişinin geliştirilmesi için bir dizi iyi örnek sunulmaktadır. Rapor üç temel konu üzerindeki faaliyetlere odaklanmıştır: Bilgi Paylaşımı, Risk değerlendirmesi ile Planlama ve Koordinasyon.

Kaynak: Report of the Peer Review on the Functioning of Supervisory Colleges

Link:

http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/Liq

uidity%20cost%20benefit%20allocation/Guidelines.pdf

J. CEBS: CRD’nin 122a Maddesinin Uygulanmasına Yönelik Rehber CEBS, 31 Aralık 2010’da CRD’nin 122a maddesinin uygulanmasına ilişkin rehberin nihai halini yayımlamıştır. 17/11/2009 tarihinde CRD’de menkul kıymetleştirmeye ilişkin yapılan değişiklikleri (2009/111/EC, CRD 2) takiben, CEBS’in 122a maddesine ilişkin olarak denetimsel uygulamaların yeknesaklığının sağlanmasına yönelik olarak kılavuzluk etmesi istenmiştir.

Page 16: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

9

Bilindiği üzere, CRD’nin 122a maddesi ile kredi kuruluşlarının transfer edilen kredi riski pozisyonlarına yönelik ilave gereksinimler getirilmektedir. CRD, kredi kuruluşlarının, menkul kıymetleştirme işlemlerinde sponsor, işlemi başlatan taraf veya yatırımcı olduğu durumlarda söz konusu kuruluşun, kredi kuruluşların %5’ten daha az olmamak kaydıyla önemli bir net ekonomik faiz (net economic interest) bulundurması gibi bazı koşulları yerine getirmesini zorunlu tutmaktadır. Rehberde, CRD’nin122a maddesinde yer alan her bir paragrafın uygulanmasına yönelik olarak ilave açıklama ve dikkate alınacak hususlara yer verilmiştir. Temmuz 2010’da yayımlanan istişare metnine (CP40) gönderilen görüşler de dikkate alınarak oluşturulan Rehberin, yerel denetim otoritelerince 1 Ocak 2011’den geçerli olacak ve CRD 2 ile birlikte uygulamaya geçirilecek şekilde uyarlanması beklenmektedir. Rehberle birlikte CP40 istişare metnine ilişkin gönderilen yorumların analizinin de yer aldığı ilave bir geribildirim dokümanı1 da eş zamanlı olarak yayımlanmıştır.

Kaynak: Guidelines to Article 122a of the Capital Requirements Directive

Link:

http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/Applica

tion%20of%20Art.%20122a%20of%20the%20CRD/Guidelines.pdf

K. CEBS: KDK’ların Tanınmasına Yönelik Rehberin Güncellenmesi CEBS, 2008-48/EC sayılı sermaye gereksinimi direktifi (CRD) ile 2009/1060 sayılı Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Yönetmelik arasında tutarlılık sağlamak üzere KDK’ların tanınmasına yönelik rehberi 30 Kasım 2010’da güncellemiştir. Buna göre, KDKların tanınma sürecinde ve sürekli gözden geçirirken dikkat edilecek teknik kriterler; “kredi değerliliği ve piyasada kabul görme” ile “şeffaflık ve kamuya açıklama” olarak değerlendirilecektir. Geri kalan kriterler Yönetmelik uyarınca “kayıtlı” kabul edilme sürecinde değerlendirilmiş olacaktır, dolayısıyla KDK tanınma süreci için Yönetmelik kapsamında “kayıtlı” olunması bu kriterleri sağlamaktadır. Bilindiği üzere CRD’nin 81(2) ve 97(2) maddeleri tanınma sürecindeki gereksiz iş yükünü azaltmak üzere değiştirilmiş olup, 31 Aralık 2010’dan başlamak üzere uygulamaya geçirilecektir. Bu kapsamda CEBS de yayımladığı güncellemelerin buna paralel olarak uygulamaya geçirilmesini beklemektedir. Yalnızca sermaye gereksinimi hesabında kullanılmak üzere KDK tanınmasının derecelendirme kuruluşlarına lisans verilmesi süreciyle karıştırılmaması gerektiği vurgulanan Rehberde; tanınma süreci, CRD tanınma kriterlerinin uygulanması ve CRD risk ağırlıkları ile KDKların derecelerinin eşleştirilmesine yönelik kriterler yer almaktadır.

1 CEBS, “Feedback to the public consultation on Guidelines to Article 122a of the Capital Requirements Directive” , 31.12.2010

Page 17: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

10

Kaynak: Revised Guidelines on the Recognition of External Credit Assessment Institutions

Link:

http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Standards%20and%20Guidelines/2010/R

ecognition%20of%20ECAI/Revised-Guidelines.pdf

L. CEBS: Yalnızca KDK’ların Tanınması Kapsamında Kredi Skorlaması Üreten Kuruluşların Uygunluğuna İlişkin CEBS Tavsiyesi

CEBS, 17 Aralık 2010’da Yalnızca KDK’ların Tanınması Kapsamında Kredi Skorlaması Üreten Kuruluşların Uygunluğuna İlişkin AB’ye tavsiye niteliğinde bir doküman yayımlamıştır. AB’nin Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin 16 Eylül 2009 tarih ve 2009/1060 sayılı Yönetmeliği’nin 4üncü maddesine göre, kredi kuruluşları, yatırım kuruluşları ve yasal amaçlarla kredi derecelendirmeleri kullanan diğer kuruluşlar, söz konusu Yönetmelik uyarınca “kayıtlı” ve AB’de kurulu kredi derecelendirme kuruluşlarınca verilen notları kullanabilmektedir. Bilindiği üzere, CEBS’in 13 Ekim 2010’da yayımladığı 43 sayılı istişare metninde (CP43) 2006/48/EC Direktifinde değişiklik yapılması tavsiye edilmişti. Yapılan değişiklik ile sermaye yeterliliğinde dikkate alınabilmesi için “uygun” bulunan bir KDK’nın tanınabilmesi için Yönetmelik kapsamında “kayıtlı” olmasını bir önkoşul olarak getirmektedir. Dolayısıyla Yönetmelik uyarınca kayıtlı olmayan kuruluşlar CRD kapsamında uygunluk başvurusunda bulunamayacaklardır. Bu duruma yalnızca Merkez Bankaları istisna olarak kabul edilebilecektir.

Kaynak: CEBS’s Advice to the European Commission on the Noneligibility of Entities Only Producing

Credit Scores for ECAI Recognition

Link: http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Other%20Publications/Advice/CEBS-s-advice-

on-the-non-eligibility-of-entities-only-producing-credit-scores-for-ECAI-recognition.pdf

M. CEBS: AMA Değişikliklerine Yönelik Rehber –Taslak (CP 45) CEBS, 15 Aralık 2010’da AMA Değişikliklerine Yönelik Rehber –İstişare Metni (CP 45) yayımlamıştır. 2006/48/EC sayılı Direktifin 105inci ve 206/49/EC sayılı Direktifin 20inci maddeleri uyarınca kuruluşların ve yatırım firmalarının denetim otoritelerince onaylanan içsel operasyonel risk modellerini (AMA) kullanabilmesi mümkündür. AMA modellerinin kuruluşa özgü ve güncel risk profiliyle uyumlu olması gerektiğinden düzenli olarak gözden geçirilmeleri gerekmektedir. AMA’da yapılacak ilaveler ve değişikliklerin denetim otoritelerine ne şekilde iletileceği ve iç politikalarda nasıl tanımlanacağına ilişkin bilgilerin yer aldığı Rehbere ilişkin görüşlerin 15 Mart 2011 tarihine kadar CEBS’e iletilmesi beklenmektedir.

Page 18: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

11

Kaynak: Consultation Paper on Guidelines on AMA Changes (CP 45)

Link: http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Consultation%20Papers/2010/CP45/CP45.pdf

N. CEBS: İç Yönetim Rehberi-İstişare Metni CEBS, 13 Ekim 2010’da “İç Yönetim Rehber Kitabı Taslak İstişare Metni (CP44)” yayımlamıştır. Rehberin amacı, denetim otoritesinin söz konusu alandaki beklentilerinin konsolide edilerek genişletilmesi suretiyle iç yönetimin daha sağlıklı uygulanmasının sağlanmasıdır. 2009 yılsonunda denetim otoritelerinin CEBS’in İç Yönetim Rehberleri’ne yönelik uygulamaları hakkında bir anket düzenlenmiştir. Ankete göre, söz konusu rehberlerde denetim/gözetim fonksiyonu, risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerine yönelik olarak bazı zayıflıklar olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca kuruluşların karmaşıklık düzeyi, ürünlerin riskliliği ve ürün çeşitliliğinin iç yönetim düzenlemeleriyle orantılı olmadığı da görülmüştür. Söz konusu anket sonuçları ve AB ile uluslararası platformlarca (Basel Komitesi gibi) ortaya koyulan kurumsal yönetim ilkeleri dikkate alınarak mevcut ilkelerin güncellenerek konsolide edilmesi ihtiyacı üzerine söz konusu Rehber Kitap hazırlanmıştır. Yine CRD’nin 22 inci maddesi uyarınca hazırlanan taslakta; kurumsal yapı ve organizasyon, yönetim organı, risk yönetimi, iç kontrol, sistemler ve iş sürekliliği ve şeffaflık başlıkları altında toplam 30 ilke ile kuruluşların (bankaların) iç yönetim yapılarında bulunması gereken asgari özellikler anlatılmaktadır. İkinci yapısal blok kapsamında kuruluşların ICAAP sürecinde denetim otoritelerinin ise denetimsel gözden geçirme ve değerlendirme sürecinde bu ilkeleri dikkate almaları gerekmektedir. Ayrıca, kuruluşların doğası, ölçeği ve karmaşıklık düzeyine göre orantılılık ilkesinin gözetilmesi beklenmektedir.

Kaynak: Consultation Paper on the Guidebook on Internal Governance

Link:http://www.c-ebs.org/documents/Publications/Consultation-papers/2010/CP44/CP44.aspx

Page 19: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

12

II. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN ÇALIŞMALARI

A. BIS

1. Basel II Düzenleme Değişiklikleri (Basel III)

Basel Komitesi, sermaye yeterliliği ve likiditeye ilişkin uluslararası standartların detaylarını belirleyen ve Merkez Bankası ile Denetim Otoritesi Başkanları tarafından daha evvel kabul edilmiş olan Basel III kurallar metnini yayımlamıştır. Komite ayrıca geniş kapsamlı sayısal etki çalışması sonuçlarını da yayımlamıştır (Bknz Bölüm III). Kurallar metni Basel III Yapısının detaylarını ortaya koymaktadır:

� Daha yüksek seviyede ve daha nitelikli sermaye, � Risklerin daha iyi kapsanması, � Yeni tanımlanan kaldıraç rasyosu, � Sıkıntılı zamanlarda kullanılmak üzere sermaye yedekleri/tamponları ayrılmasını

sağlayacak tedbirler ve � İki yeni global likidite standardı.

Standartların, ekonomiye kredi akışını engellemeden kademeli olarak devreye girmesi planlanmıştır. Kaldıraç rasyosuna ilişkin olarak; Komite geçiş dönemini, önerilen yapının bir kredi çevrim döneminin tamamını ve tüm farklı iş model türlerini içerip içermediğini değerlendirmek üzere kullanacaktır. Paralel uygulama dönemi sonuçlarına göre, gerekli gözden geçirme ve kalibrasyon sonrası olası değişiklikler, Birinci Yapısal Bloğa dahil edilmek ve 1 Ocak 2018’den itibaren geçerli olmak üzere, 2017’nin ilk yarısında gerçekleştirilecektir. Likidite karşılama oranı (Liquidity Coverage Ratio) ve Net İstikrarlı Fonlama Oranı (Net Stable Funding Ratio) uygulamaları belli bir gözlem dönemi sonrasında başlangıçta amaçlanmayan sonuçlarını değerlendirmek üzere bir gözden geçirmeye konu olacaktır. Komite ayrıca Basel III kurallar metnine ek olarak ‘Denetim Otoriteleri Ters-Döngüsel Sermaye Tamponları Rehberi’ yayımlamıştır. Ters-Döngüsel Sermaye Tamponları uygulaması genelde sisteme yaygın risk artışlarının eşlik ettiği aşırı kredi büyümesi dönemlerinde, bankacılık sektörüne ek bir makroihtiyati koruma sağlanmasını amaçlamaktadır. Rehber bankaların da, kredi kullandırdıkları farklı bölgelerdeki tampon kararlarını anlamalarına ve öngörmelerine yardımcı olacaktır. Önümüzdeki günlerde Komitenin Makroekonomik Değerlendirme Grubu da Basel III reformlarının geçiş dönemindeki ekonomik etkilerini değerlendiren bir rapor yayımlayacaktır.

Page 20: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

13

Kaynak: Basel III: A Global Regulatory Framework for More Resilient Banks and Banking Systems

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs189.pdf

Kaynak: Basel III: International Framework for Liquidity Risk Measurement Standards and Monitoring

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs188.pdf

Kaynak: Guidance for National Authorities Operating the Countercyclical Capital Buffer

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs187.pdf

2. G-20’ye Rapor

“Basel Komitesi’nin Finansal Krize Tepkisi: G20’ye rapor” isimli doküman Basel Komitesi tarafından yayımlanmıştır (19 Ekim 2010). Raporda bankaların ve global bankacılık sisteminin gücünün artırılmasına yönelik olarak Basel Komitesi ve onun karar verici organı olan Merkez Bankası ve Denetim Otoritesi Başkanlarından oluşan grup tarafından alınan tedbirler özetlenmektedir. Komite reformları, G20’nin Pitsburg zirvesinde kendisine verilen görevi yerine getirmek üzere bankacılık sektörünün kriz öncesindeki eksikliklerini ele almaktadır. Hem banka bazında hem de daha geniş kapsamlı olarak sistemik riskleri ele alan ve “Basel III” olarak adlandırılan yeni standartlar Temmuz 2009-Eylül 2010 döneminde Komite tarafından üzerinde anlaşılarak yayımlanmıştır:

• Kriz döneminde kayıpları karşılayabilecek daha yüksek nitelikli sermaye. • Sermaye piyasası faaliyetleri başta olmak üzere risklerin daha iyi ele alınması. • Aşırı risk alınmasının önüne geçmek ve risk odaklı sermaye ölçütü için kullanılmak üzere,

yapısı üzerinde uluslararası olarak anlaşmaya varılmış bir kaldıraç rasyosu. • İyi dönemlerde, sıkıntılı dönemlerde kullanılmak üzere sermaye tamponlarının

oluşturulması. • Kısa vadeli yoğun sıkıntılara karşı direncin artırılması ve uzun dönem fonlamanın

iyileştirilmesi için global asgari likidite standardı. • Denetim, kamuya açıklama ve risk yönetimi için daha güçlü standartlar.

Basel Komitesi ayrıca FSB’nin global sistemik bankacılık kuruluşlarının risklerini ele alma konusundaki girişimlerine de bu risklerin tanımlanması ve kayıp karşılayıcı kapasitelerinin artırılması yönündeki çalışmalarıyla katkıda bulunmakta olduğunu duyurmuştur.

Kaynak: The Basel Committee’s Response to the Financial Crisis: Report to the G20

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs179.pdf

Page 21: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

14

3. Daha Güçlü Sermaye ve Likidite Gerekliliklerine Geçişin Makroekonomik Etkilerinin Değerlendirilmesine İlişkin Nihai Rapor

Basel Komitesi ve Finansal İstikrar Kurulu başkanlığında Basel Komitesi’nin sermaye reformlarının makroekonomik etkisini değerlendirmek üzere Şubat 2010’da kurulan Makroekonomik Değerlendirme Grubu (MAG- Macroeconomic Assessment Group) 15 ülkenin merkez bankaları yada düzenleyici otoritelerinde çalışmakta olan modelleme uzmanlarından oluşmuştur. Grubun hazırladığı nihai rapor 12 Eylül 2010 tarihinde Merkez Bankası ve Denetim Otoritesi Başkanlarınca (GHOS) yapılan açıklamadaki daha yüksek sermaye gereklerinin kademeli uygulamasının etkilerini değerlendirmektedir. Raporda, global ana sermaye miktarı, üzerinde anlaşılan yasal minimum sermaye miktarı ve tamponunu karşılayacak seviyeye gelecek şekilde, daha yüksek sermaye gerekliliklerine 8 yıl içinde geçildiği takdirde, gayrisafi yurtiçi milli hasılanın %0,22 düzeyinde azalacağı tahmin edilmektedir. Bu etkinin 35 çeyrek dönem içinde ortaya çıkması, aynı dönemde büyüme oranının %0,03 (3 baz puan) düşmesi beklenmektedir.

Kaynak: Final Report on the Assessment of the Macroeconomic Impact of the Transition to

Stronger Capital and Liquidity Requirements

Link: http://www.bis.org/publ/othp12.pdf

4. Kurumsal Yönetim İlkeleri

Banka kurumsal yönetimi alanında kriz döneminde ortaya çıkan temel eksiklikleri gidermek üzere Basel Komitesi daha evvel Mart 2010’da taslağını görüşe açmış olduğu Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin nihai halini yayımlamıştır (Ekim 2010). İlkeler aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır:

1-Yönetim Kurulu’nun görev ve yetkileri. 2-Yönetim Kurulu’nun oluşumu ve nitelikleri. 3-Bağımsız bir risk yönetim fonksiyonunun önemi. 4-Risklerin banka bazında ve bankaya yaygın bir şekilde izlenmesinin önemi. 5-Ücretlendirme sistemlerinin Yönetim Kurulu tarafından izlenmesi. 6-Yönetim Kurulu ve üst yönetimin bankanın operasyonel yapısı ve risklerini anlaması.

İlkelerde ayrıca denetim otoritelerinin, bankaların kurumsal yönetim politika ve uygulamalarını ve Basel Komitesi ilkelerini ne düzeyde uyguladıklarının düzenli olarak değerlendirmelerinin önemi de vurgulanmaktadır.

Kaynak: Principles for Enhancing Corporate Governance

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs176.pdf

Page 22: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

15

5. Denetim Otoritesi Heyetlerine İlişkin İlkeler

Basel Komitesi, uluslararası bankacılık gruplarının denetiminde etkin izleme yapılabilmesi için büyük önem taşıyan, “denetim otoritesi heyetleri”nin işleyişini geliştirmek ve güçlendirmek üzere ilkeler yayımlamıştır (Good Practice Principles on Supervisory Colleges) (Ekim 2010). İlkelerin etkili bir ulusal denetimi ikame etmesi söz konusu olmayıp, denetim otoritesi heyetlerinin işleyişinde iyi uygulama örneklerinin kabulünü artırmak yoluyla uluslararası faaliyet gösteren bankaların denetiminde uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. 8 ilke ile:

• Ana ülke (home) ve faaliyet gösterilen ülke(host) denetim otoritelerinin ihtiyaçları ve bankacılık gruplarının niteliklerine göre, bir denetim otoritesi heyetinin çoklu yada değişken alt yapıları olabileceği bilgisi verilmekte,

• Heyetlerin oluşturulması ve koordinasyonunda ana ülke denetim otoritesinin liderlik ve idaresinin önemi vurgulanmakta,

• Üzerlerinde yasalar, gizlilik ve piyasa hassasiyetine ilişkin kaygıların olduğu bilgilerin paylaşımı ve etkin bilgi paylaşımı için iletişim kanalları konusunda rehberlik edilmekte,

• Konsolide denetim sağlamak üzere, heyetlerde muhtelif seviyelerde denetim otoritelerinin ortak çalışma alanları geliştirilmekte,

• Finansal krize cevaben ortaya çıkan politika oluşturma süreci ve son gelişmeler dikkate alınmaktadır.

Kaynak: Good Practice Principles on Supervisory Colleges

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs177.pdf

6. Risk Toplulaştırma Modellerinde Gelişmeler

BIS-IOSCO-IAIS’in oluşturduğu Ortak Forum “Risk Toplulaştırma Modellerinde Gelişmeler” isimli raporunu yayımlamıştır. Rapor büyük firmalarca (bankalar, sigorta ve menkul kıymet şirketleri) riskleri toplulaştırmak üzere halen kullanılmakta olan modelleme tekniklerinde iyileştirmeler önermekte, ayrıca global finansal kriz sonrasında bu konuya ilişkin denetim yaklaşımlarını incelemektedir. Temel Bulgular:

• Son gelişmelere rağmen mevcut modeller şu an oluşturulmaları için kullanıldıkları tüm karar ve fonksiyonları destekleyecek şekilde adapte edilmemiştir.

• Firmalar risk toplulaştırmasını modellerken muhtelif sorunlarla karşılaşmaktadır (verinin miktar ve niteliğinin yönetimi, sonuçların anlamlı bir şekilde değerlendirilmesi). Ortak Forumun tespiti, firmaların bu süreci gözden geçirme yada yeniden değerlendirme konusunda pek istekli olmadıkları yönündedir.

Page 23: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

16

• Denetim otoriteleri ise sorumluluklarını yerine getirirken, bu modellere genel olarak güvenmemektedirler zira bu konuyu henüz en iyi uygulamaları tespit edilmemiş, üzerinde çalışmanın devam ettiği bir alan olarak değerlendirmektedirler.

Temel Öneriler: • Modelleri riskleri tanımlama ve izleme amaçlı olarak kullanan firmalar bu modellerin

yeterince hassas ölçüm yapabilir, şeffaf, esnek ve açık olduğundan emin olmalıdırlar. Sermaye yeterliliği ve ödeme kapasitesi değerlendirme amaçlı olarak kullanılan modeller düşük frekanslı yüksek kayıplı olayları daha iyi yansıtacak şekilde iyileştirilmelidir.

• Denetim otoriteleri mevcut modellerin kullanılmaya devam edilmesinin yaratacağı risklerin farkında olmalı ve ilgili firmalarla konunun önemini gündeme getirerek, iyileştirmeleri beraberce sağlamak üzere iletişime geçmelidir.

Kaynak: Developments in Modelling Risk Aggregation

Link: http://www.bis.org/publ/joint25.pdf

7. Operasyonel Risk Modellemesinde Sigortanın Kredi Riski Azaltım Aracı Olarak Etkisi

Basel Komitesi operasyonel risk modellemesinde sigortanın kredi riski azaltım aracı olarak etkisini tartışan bir rapor yayımlamıştır (Ekim 2010). Yasal düzenlemeler operasyonel riskin ileri ölçüm yaklaşımı-AMA(Advanced Measurement Approach) kapsamında ölçümünde, belli kural ve sınırlar dahilinde sigortanın bir kredi riski azaltım aracı olarak kullanılmasına izin vermektedir. Bu olanağın kullanımı bazı teknik sorular ve tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Rapor, sektörün AMA kullanım ölçeğinde, bahsi geçen sorulara denetim bakış açısından cevaplar sunmakta ve operasyonel riskin yönetiminde yakınsama sağlamaya çalışmaktadır.

Kaynak: Recognising The Risk-Mitigating Impact of Insurance in Operational Risk Modelling

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs181.pdf

8. Yasal Asgari Sermaye Gereklilikleri ve Sermaye Tamponlarının Kalibrasyonu (Ekim 2010)

Basel Komitesi Global sermaye gerekliliklerini artırma çalışmalarının bir parçası olarak, bankacılık sisteminde tutulması gereken toplam sermaye düzeyinin “tepeden-aşağıya” bir değerlendirmesini yapmak üzere bir çalışma grubu kurmuştur. Gruba ana sermaye ve risk bazlı Tier1 rasyoları ile Tier 1 kaldıraç rasyosu yanı sıra ana sermaye ve Tier1 risk bazlı rasyoları üzerinde kalacak yasal tamponların ampirik değerlendirmesini yapma görevi verilmiştir. Çalışma Komite’nin yeni sermaye yapısı çalışmasına girdi oluşturmakta, Uzun Dönem Etki Grubu tarafından yapılan fayda-maliyet analizini tamamlamakta ve Komite tarafından önerilen sermaye düzenlemelerinin bankalar üzerinde etkilerini “aşağıdan yukarı” tespit eden sayısal etki çalışmalarını detaylandırmaktadır.

Page 24: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

17

Açıklanan çalışma notunda “tepeden aşağı” kalibrasyon çalışmasının sonuçları özetlenmektedir.

Kaynak:

Calibrating Regulatory Minimum Capital Requirements and Capital Buffers: A Top-Down Approach

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs180.pdf

9. Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri İçin Temel İlkeler - Uyum Değerlendirmesi İçin Metodoloji Önerisi

Haziran 2009’da Basel Komitesi ve Uluslararası Mevduat Sigortası Kuruluşları Birliği (IADI- International Association of Deposit Insurers) tarafından “Etkin Mevduat Sigorta Sistemleri İçin Temel İlkeler” isimli doküman yayımlanmıştır. IADI Aralık 2009’dan beri devam eden Uluslararası Para Fonu, Avrupa Mevduat Sigorta Kuruluşları Forumu (European Forum of Deposit Insurers -EFDI), Dünya Bankası ve Avrupa Birliği ile ortak çalışmalarının ardından bu ilkelerle uyumu değerlendirmek üzere taslak bir metodoloji geliştirmiş ve yayımlamıştır (Kasım 2010).

Kaynak: Core Principles for Effective Deposit Insurance Systems

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs182.pdf

10. Karşıtaraf Kredi Riski Modellerinin Geriye Dönük Testi İçin Etkin Uygulamalar

Basel Komitesi “Karşıtaraf Kredi Riski Modellerinin Geriye Dönük Testi İçin Etkin Uygulamalar” metnini yayımlamıştır (Aralık 2010). Metin, denetim beklentilerine ilişkin ek bilgiler sunmanın yanı sıra, karşıtaraf kredi riskinin içsel değerlendirmesinin geriye dönük testinin güçlendirilmesine ilişkin tavsiyeler içermektedir. Yasal sermaye hesaplamasında içsel model kullanımı için onay almış bankaların modellerini düzenli bir şekilde valide ettirmeleri gerekmektedir. Geriye dönük test bu sürecin önemli bir parçasını oluşturmaktadır ve finansal kriz bu alanda ek rehberliğe ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Komite bu ilkelerin uygulanmasının banka modellerinin geriye dönük test edilme uygulamalarını güçlendireceğini ve dolayısıyla bankaların ve sistemin gücünü artıracağını düşünmektedir.

Kaynak: Sound Practices for Backtesting Counterparty Credit Risk Models

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs185.pdf

Page 25: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

18

11. Operasyonel Risk-İleri Ölçüm Yaklaşımları İçin Denetim Rehberleri-Taslak

Basel Komitesi Aralık 2010’da operasyonel riske ilişkin olarak 2 dokümanı görüşe açmıştır: Operasyonel Riskin Ölçümü ve Denetimi İçin Etkin Uygulamalar (Sound Practices for the Management and Supervision of Operational Risk): Komite’nin konuya ilişkin 2003 tarihli çalışmasını revize etmektedir. Yeni çalışma operasyonel riskin 2003’ten itibaren gelişimine yer vermekte, sektördeki iyi uygulama örneklerine ve denetim deneyimine dayanmaktadır. Raporda yer alan prensipler birbirini destekleyen üç konu kapsamında (yönetişim, risk yönetimi ve kamuya açıklama) tartışılmıştır. Operasyonel Risk-İleri Ölçüm Yaklaşımları İçin Denetim Rehberi (Operational Risk - Supervisory Guidelines for the Advanced Measurement Approaches): Yasal sermaye yeterliliği yapısı oparasyonel risk disiplininin zaman içinde olgunlaşmaya devam ederek, etkin risk yönetimi ve ölçümü uygulamalarında daha dar bir band içinde yakınsamaların olacağını öngörmektedir. Çalışmada bunun sağlanması için yönetişim, veri ve modellemeye ilişkin denetim rehberleri ortaya konmaktadır. Çalışmalar 25 Şubat 2011 tarihine kadar görüşe açık kalacaktır.

Kaynak: Sound Practices for the Management and Supervision of Operational Risk

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs183.pdf

Kaynak: Operational Risk - Supervisory Guidelines for the Advanced Measurement

Approaches - Consultative Document

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs184.pdf

12. Ücretlendirme Kamuya Açıklama İlkeleri-Taslak

Basel Komitesi, Üçüncü Blok kapsamında, ücretlendirme uygulamalarının kamuya açıklanma prensiplerine ilişkin taslak bir doküman yayımlamıştır (27 Aralık 2010). Komite, piyasa disiplinine ve piyasa katılımcılarının ücretlendirme uygulamalarının niteliğinin değerlendirilmesine katkıda bulunmasını amaçladığı ilkeleri, Finansal İstikrar Kurulu ile beraberce hazırlamıştır. İlkelerin ücretlendirmeye ilişkin kamuya yapılan açıklamalarda tutarlılık ve yakınsama sağlanmasına da katkıda bulunması beklenmektedir. Taslak, Finansal İstikrar Kurulu tarafından açıklanmış olan “Etkin Ücretlendirme Uygulamaları İçin İlkeler (Principles for Sound Compensation Practices)” ve bunların “Uygulama Standartları (Implementation Standards)” metinlerinin de tamamını dikkate almaktadır.

Page 26: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

19

Kaynak: Pillar 3 Disclosure Requirements for Remuneration - Consultative Document

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs191.pdf

13. Risk-Performansa Göre Ücretlendirme Metodolojileri

Basel Komitesi, “risk ve ücretlendirme” yaklaşımlarına ilişkin istişari bir rapor yayımlamıştır (Range of Methodologies for Risk and Performance Alignment of Remuneration). Rapor, Finansal İstikrar Kurulu’nun Nisan 2009’da yayımlamış olduğu ücretlendirmeye ilişkin ilkelerin uygulamasını değerlendirdiği Mart 2010 tarihli raporda (Thematic Review on Compensation – Peer Review Report ) Basel Komitesi’nden istenen inceleme üzerine hazırlanmıştır. Rapor, bankaların risklerle, bonus havuzları ve bireysel ikramiyeleri eşleştirdikleri farklı metodları incelemektedir. Bankalar ücretlendirmenin risklere ve performansa göre olmasını sağlamak üzere muhtelif metodlar kullanmakta ve bu yapıların etkinliğine göre risk üstlenilmesi konusundaki teşvikler farklılık göstermektedir. Raporda bu metodların etkinliğini azaltabilecek pratik ve teknik konular ele alınmakta ayrıca bu kuralların uygulanması sırasında ortaya çıkan orantılılık da dahil olmak üzere bazı daha genel sorunlara değinilmektedir. Komite raporun, bankacılık sektöründe etkin ücretlendirme uygulamalarının daha yaygın olarak uygulanmasına katkıda bulunmasını beklemektedir.

Kaynak: Range of Methodologies for Risk and Performance Alignment of Remuneration

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs178.pdf

14. Bankaların Merkezi Karşı Taraflarla İşlemleri İçin Sermaye Gereği-Taslak

Basel Komitesi bankaların merkezi karşı taraflarla (CCP-Central counterparty) işlemlerine ilişkin olarak taslak bir raporu görüşe açmıştır. Rapor temel olarak bankaların merkezi karşı taraflarla işlemlerinin sermaye yükümlülüğüne tabi tutulması ve batık fonlarına ilişkindir. Komite, nitelikleri sağlayan bir CCP ile yapılan işlemlerin %2 risk ağırlığına tabi tutulmasını önermektedir. Ayrıca, CCP’ler nezdinde oluşturulan batık fonlarından kaynaklanan risklerin ne şekilde sermaye gereğine tabi tutulacağına ilişkin bir metod önerilmektedir. Komite CCP önerilerini nihai hale getirmek ve kalibre etmek üzere bir de etki çalışması yapacağını duyurmuştur. Öneriler 4 Şubat 2011 tarihine kadar görüşe açıktır.

Page 27: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

20

Kaynak: Capitalisation of Bank Exposures to Central Counterparties

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs190.pdf

B. IASB

1. Hedge Muhasebesi

Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB) Hedge Muhasebesinin geliştirilmesiyle ilgili bir teklifi kamuoyunun görüşüne açmıştır (Aralık 2010). Taslak dokümanla; hedge uygulamalarını gerçekleştiren şirketlere, risk yönetimi uygulamalarının etkilerini finansal tablolarına daha iyi yansıtmaları ve yatırımcıların söz konusu uygulamaların gelecekteki nakit akımları üzerindeki etkilerini daha iyi anlamaları için bir takım yükümlülükler getirilmektedir. Teklif edilen model prensip bazlı olup, şirketlerin finansal olan ve finansal olmayan risklerini hedge ettiklerinde, risk yönetimi faaliyetleri ile hedge muhasebesi arasında daha yakın bir bağlantı kurmaktadır. Teklif aynı zamanda yeni açıklama gerekliliklerini de beraberinde getirmektedir. Doküman 9Mart 2011 tarihine kadar görüşe açıktır.

Kaynak: Hedge Accounting

Link: http://www.ifrs.org/NR/rdonlyres/05439229-8491-4A70-BF4A-

714FEA872CAD/0/EDFIHedgeAcctDec10.pdf

2. Muhasebe Standartları Uyum Çalışmaları

Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu ve Finansal Muhasebe Standartları Kurulu, Uluslararası Muhasebe Standartları ile Amerikan Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartları arasındaki uyum çalışmalarının ilerleyişine dair bir rapor yayımlamıştır (Kasım 2010). Son ilerleme raporunun yayımlandığı Temmuz 2010’dan bu yana devam eden uyum çalışmalarında kurul tartışma konusu olarak; kiralamaya ve gelirin tanınmasına ilişkin başlıca riskler taslağını, yakınsamayla alakalı olarak tamamlanan birinci faz çalışmalarının çerçevesini ve diğer finansal araçlara ilişkin muhasebeleştirme tekliflerini uyumlulaştırma amacını taşıyan tartışmaları ele almıştır.

Kaynak: Progress Report on Commitment to Convergence of Accounting Standards and a Single

Set of High Quality Global Accounting Standards

Link: http://www.ifrs.org/NR/rdonlyres/26FA84E8-631D-44A8-AAAB-

AA60F40B647E/0/MoUStatusUpdateNov2010.pdf

Page 28: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

21

C. FSB

1. Tezgahüstü (OTC) Türev Piyasalar Reformuna İlişkin Rapor

FSB (Finansal İstikrar Kurulu) 25 Ekim 2010 tarihinde Tezgahüstü (OTC) Türev Piyasalar Reformuna ilişkin rapor yayımlamıştır. Rapor, tezgahüstü türev piyasalara ilişkin reformların uluslararası alanda tutarlı ve istisnasız şekilde uygulanmasına ilişkin genel yaklaşımı ortaya koymaktadır. Söz konusu rapor, G-20 taahhütlerini standartlara ve uygulamaya ilişkin düzenlemelere işlemekle görevli uluslar arası standart koyucular ve otoritelerin yetkililerinden oluşan bir ekip tarafından ortaya konulmuştur. Bu rapor, G-20 taahhütlerinin uygulanmasına ilişkin; standardizasyon, merkezi kayıt kuruluşu, organize piyasalarda ticaret ve piyasa işlemlerinin raporlanması gibi konuları içeren 21 tavsiyeyi içermektedir.

Kaynak: Implementing OTC Derivatives Market Reforms

Link: http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101025.pdf

2. Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına Olan Bağımlılığın Azaltılmasına İlişkin Prensipler

FSB, 27 Ekim 2010 tarihinde, kredi derecelendirme kuruluşlarına olan bağımlılığın azaltılmasına ilişkin prensipler yayımlamıştır. Prensiplerin amacı; derecelendirmeye olan mekanik bağımlılığın azaltılması ve bağımsız kredi derecelendirmesinin ve değerleme çalışması kapasitesinin gelişiminin teşvik edilmesidir. Bankalar, piyasa katılımcıları ve kurumsal yatırımcılardan kendi kredi değerlendirmelerini yapmaları, sadece mekanik olarak derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerine bağımlı kalmamaları beklenmektedir. Prensiplerin amacı mevcut uygulamada önemli değişiklikler yapmaktır. Bu prensipler gelecek beş yıl içerisinde uygulanacak geniş tabanlı değişiklikleri kapsamaktadır. FSB, standart koyuculardan ve düzenleyici otoritelerden gelecek adımlarında bu prensipleri daha spesifik politika oluşturma faaliyetlerine dönüştürmelerini ve kanunlar ile düzenlemelerde derecelendirme kuruluşlarına olan bağımlılığın azaltılmasını beklemektedir. Prensiplerin Türkçe metnine EK-1’de yer verilmiştir.

Kaynak: Principles for Reducing Reliance on CRA Ratings

Link: http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101027.pdf

Page 29: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

22

3. Bölgesel İstişari Gruplar

FSB, 3 Kasım 2010 tarihinde Bölgesel İstişari Gruplar Kurulmasını teklif etmiştir. FSB, düzenlemelerini üyelik ötesine geçirerek genişletmek ve biçimlendirmek istediğini duyurmuştur. Bölgesel istişari gruplar, FSB üyeleri ve üye olmayan ülkelerin finansal otoritelerinin bir araya gelmesi ile kurulacaktır. Bu gruplarda, finansal sistemi etkileyen kırılganlıklar ve finansal istikrarın teşvik edilmesi girişimleri konularında fikir alışverişinde bulunulacaktır. Bölgesel gruplarda temsil edilen ülkelerden finansal istikrarın sürdürülmesinin ve finansal sektörün şeffaflığının ve açıklığının korunması beklenmektedir. Bu ülkelerden ayrıca uluslararası finansal standartların uygulanması ve IMF ile Dünya Bankasının sektörel değerlendirme programlarını da içeren periyodik uluslararası değerlendirmelere tabi olması beklenmektedir. Bölgesel grupların sayıları ve üye yapıları FSB üyeleri ve üye olmayan ülkeler ile yapılacak istişari görüşmelerden sonra sonuçlandırılacak olup bu süreçte ilk toplantı 2011 yılında yapılacaktır.

Kaynak: Financial Stability Board Proposes to Establish Regional Consultative Groups

Link: http://www.financialstabilityboard.org/press/pr_101103.pdf

4. G-20’ye Önerilerinin Uygulanmasına İlişkin Bilgi

FSB Başkanı, 12 Kasım 2010’da Seul Zirvesinde G-20 liderlerini, finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik G-20 önerilerinin uygulanmasındaki ilerleme ve sonraki adımlar konusunda bilgilendirmiştir. G-20 liderleri Seul Zirvesinde, Basel Komitesinin bankalara yönelik yeni sermaye ve likidite çerçevesi ile kararlaştırılan zaman dilimi içerisinde bütün çerçevenin uygulanmasını onaylamıştır. Liderler ayrıca FSB’nin sunduğu sistemik öneme sahip finansal kuruluşların (SIFIs) getirdiği ahlaki tehlikeyi azaltmak amaçlı politika çerçevesini de kabul etmiş olup, geri kalan çalışmaların onaylanan iş süreçleri ve zaman çizelgeleri ile uyumlu olarak 2011 ve 2012 yıllarında tamamlanmasını talep etmiştir. G-20 liderleri ayrıca FSB’nin;

- Denetimin yoğunluğunun ve etkinliğinin artırılmasına yönelik, IMF ile istişare edilerek hazırlanan politika tavsiyelerini,

- Tezgah üstü (OTC) piyasalar reformlarının uygulanmasına yönelik tavsiyelerini, - Kredi derecelendirme kuruluşlarına olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik prensiplerini onaylamışlardır.

G-20 Liderleri FSB’den, sağlam ücretlendirmeye ilişkin FSB standartlarının uygulanmasındaki ilerlemeleri de izlemesini talep etmiştir. Bu hususlara ilave olarak, G-20 Liderleri FSB’den ilave çalışma olarak diğer uluslararası kurumlar ile birlikte; makroihtiyati politikaların çerçevesini (IMF ve BIS ile ortaklaşa), gölge bankacılığa ilişkin düzenleme ve gözetimin artırılmasını (Uluslararası standart koyucularla ortaklaşa), gelişmekte olan ülke ve piyasalara yönelik finansal istikrarın tanımlanmasını (IMF ve Dünya Bankası ile), pazar bütünlüğü ve etkinliği de dikkate alınarak emtia türevleri piyasasının düzenlenmesi ve denetimine ilişkin ilave adımlar atılmasını (IOSCO’dan

Page 30: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

23

gelen raporlardan hareketle); ve müşteri korumasına yönelik opsiyonların geliştirilmesini (OECD ile ortaklaşa) talep etmiştir. G-20 liderleri ayrıca FSB’nin çalışmalarına, 2011’de ülkelerin daha geniş bir yelpazede katılacağı bölgesel danışmanlık grupları kurulması planını onaylamıştır. Artan talebe ayak uyduracak şekilde, G-20 liderleri FSB’den 2011 zirvesinden önce Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları tarafından incelenmek üzere FSB’nin kapasite, kaynak ve yönetiminin güçlendirilmesine yönelik teklifleri ortaya koymasını talep etmiştir. Kasım 2008’deki Washington Zirvesinden bu yana, FSB ve üyeleri ekonomilere daha iyi hizmet edecek, daha esnek ve dönemsel devinimlerden daha az etkilenecek finansal sistemler inşa edilmesine yönelik önemli bir finansal reform programına sahiptir. Bu finansal reformlar aşağıdaki hususları içermektedir:

• Yeni banka sermayesi ve likidite standartları (Basel III), • (SIFIs)’lerin getirdiği ahlaki tehlikeyi azaltmak amaçlı politika çerçevesi, • Ulusal, bölgesel ve uluslararası seviyedeki gözetim düzenlemeleri, • Çekirdek pazar altyapılarının geliştirilmesine yönelik tedbirler, • Tezgahüstü türev piyasalar, hedge fonlar ve kredi derecelendirme kuruluşlarını içeren

düzenleyici çerçevenin genişletilmesi, • Finansal kuruluşlarda yönetişim, risk yönetimi ve sermaye muhafazasına yönelik

standartları yükseltecek denetim araçlarının geliştirilmesi.

Kaynak: Progress of Financial Regulatory Reforms

Link: http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101109.pdf

Kaynak: Reducing the Moral Hazard Posed by Systemically Important Financial Institutions

Link: http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101111a.pdf

Kaynak: Progress since the Washington Summit in the Implementation of the G20

Recommendations for Strengthening Financial Stability

Link: http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101111b.pdf

D. SENIOR SUPERVISORS GROUP Yedi ülkeden ilgili denetim otoritelerinin oluşturduğu “Üst Düzey Denetçiler Grubu” (Senior Supervisors Group) 23 Aralık 2010 tarihinde “Risk İştahı Çerçeveleri ve Bilişim Altyapılarına İlişkin Gözlemlenen Gelişmeler” başlıklı raporu yayımlamıştır. Söz konusu rapor risk iştahı çerçevesi ile daha güvenilir bilgi teknolojileri altyapılarının inşa edilmesi üzerinde yoğunlaşan iki grubun çalışmalarından oluşmaktadır.

Kaynak: Observations on Developments in Risk Appetite Frameworks and IT Infrastructure

Link: http://www.osfi-bsif.gc.ca/app/DocRepository/1/eng/osfi/SSGIT_e.pdf

Page 31: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

24

E. IFSB İslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) 7 Ekim 2010 tarihinde İslami Likidite Yönetim Şirketi’nin (IILM-International Islamic Liquidity Management Corporation) kurulması amacıyla “Katılım Anlaşması”nın imzalandığını açıklamıştır. IILM’nin temel amacının İslami finansal hizmetler sunan kuruluşlar için daha etkin ve etkili likidite yönetim çözümleri üretmek amacıyla şer’i kurallarla uyumlu finansal enstrümanların ihraç edilmesi ve şer’i kurallarla uyumlu finansal enstrümanlara daha çok yatırım yapılmasının sağlanması olduğu belirtilmiştir. IILM’nin kurulması faaliyeti IFSB’nin,

a) Etkin operasyonlar ve risk yönetimi faaliyetleri gerçekleştirmek için prosedür ve enstrümanlar geliştirmeyi teşvik ve koordine etmek,

b) İslami finansal hizmetler sektörünün gelişmesi amacıyla üye ülkeler arasındaki işbirliğini desteklemek

şeklindeki kurallarıyla uyum içerisindedir. IILM’nin kuruluşu ABD’nin Washington DC şehrinde IMF-Dünya Bankası yıllık toplantısında, IFSB’ye üye merkez bankaları ve uluslararası kuruluşların başkan ve temsilcilerinin katıldığı törende “Katılım Anlaşması”nın imzalanmasıyla hayata geçirilmiştir. IILM’nin kurulması, İslami finansal hizmetler sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların rekabetçi gücünün geliştirilmesinde ve dayanıklılıklarının artırılmasında ilave faydalar sağlayan ve şer’i kurallara uyumlu kısa vadeli likit enstrümanları ihraç edecek olması sebebiyle söz konusu sektörün gelişmesinde önemli bir aşama olarak kabul edilmektedir.

Kaynak: The IFSB announces the establishment of an International Islamic Liquidity

Management Corporation

Link: http://www.ifsb.org/preess_full.php?id=149&submit=more

c) ANKET/DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

BIS: Basel III- Sayısal Etki Analizi Sonuçları Çalışma 23 üye ülkeden 263 bankanın katılımı ile yapılmıştır. Bunların 94 adeti 1.Grup banka (Tier1>3 milyar Euro, uluslararası faaliyet gösteren ve iyi çeşitlendirilmiş) ve 169 adeti de diğer bankalar olmak üzere gruplara ayrılmıştır. Çalışmada Basel III kuralları 2009 yılsonu itibariyle uygulanmış olsaydı, etkisinin ne olacağı ölçülmeye çalışılmış, geçiş düzenlemeleri dikkate alınmamıştır. Çalışmada bankaların davranışsal tepkileri veya karlılık veya bilanço yapılarına ilişkin varsayım yapılmamış olup, dolayısıyla sektör tarafından yapılan tahminlerle karşılaştırılabilir nitelikte değildir. Çalışma sonuçlarına göre, 31 Aralık 2009’da uygulama başlamış olsa idi, sermaye ve risk ağırlıklı varlıklara ilişkin tüm değişikliklerin etkisi de dahil edildikten sonra Tier 1 Sermaye Rasyosu, 1.Grup bankalar için %5.7 olarak (yeni asgari gereklilik: %4,5) hesaplanmaktadır. Diğer bankalar için rasyo %7,8 olarak hesaplanmıştır.

Page 32: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

25

1.Grup bankaların tamamının %4,5’lik sınırın üzerinde olabilmesi gerekli ek sermaye gereksinimi 165milyar Euro iken, diğer grup için bu tutar 8 milyar Euro olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlara %7’lik (%4,5 asgari gereklilik+%2,5 sermaye koruma tamponu) Tier 1 Sermaye Rasyosu düzeyi ile karşılaştırmalı bakıldığında, 1.Grup bankaların 2009 yılsonu itibariyle toplamda 577 milyar Euro açıkları olacağı tahmin edilmektedir (Bu bankaların 2009 yılı vergi ve temettü öncesi karları toplamı 209 milyar Euro’dur). Diğer bankalar grubunda %7’lik sınırın altında kalan bankalar için 25 milyar Euro’luk ek bir sermaye ihtiyacı ortaya çıkmaktadır (Bu bankaların 2009 yılı vergi ve temettü öncesi karları toplamı 20 milyar Euro’dur). Komite ayrıca likidite standartlarının etkilerini de değerlendirmiştir. Bankaların likidite risk profilleri ve fonlamalarında hiçbir değişiklik yapmadıkları varsayımı altında: Likidite karşılama oranı (Liquidity Coverage Ratio): 1.Grup bankalar için %83, ikinci grup için %98’dir. Net İstikrarlı Fonlama Oranı (Net Stable Funding Ratio): 1.Grup bankalar için %93, ikinci grup için %103’tür. Bankaların Likidite karşılama oranı gereği için 2015 yılına kadar, Net İstikrarlı Fonlama Oranı gereğini karşılamak için ise 2018 yılına kadar vakti vardır. %100’lük sınırın altında kalan bankalar, sıkıntılı dönemlerde likiditede en fazla kırılganlığa yol açan fonlama vadesini uzatmak yada iş modellerini değiştirmek gibi yollarla standartları tutturmalıdır. Likidite standartları da gözlem süresi boyunca beklenmeyen sonuçlara yol açmamaları için, yapıları ve kalibrasyonlarının doğruluğu açısından değerlendirilecektir.

Kaynak: Results of the Comprehensive Quantitative Impact Study

Link: http://www.bis.org/publ/bcbs186.pdf

CEBS: Basel III- Sayısal Etki Analizi Sonuçları

CEBS, 16 Aralık 2010’da Basel III’ün AB Bankacılık Sektörüne Etkisinin Ölçüldüğü Kapsamlı Sayısal Etki Analizi Sonuçları(EU-QIS)’nı yayımlamıştır. Sermaye tabanının kalitesinin ve düzeyinin artırılmasının, risk kapsamının geliştirilmesinin, kaldıraç oranının ve yeni likidite standartlarının etkisinin analiz edildiği çalışma, CRD IV düzenleme tekliflerinin Avrupa Komisyonu’nda değerlendirmesinde dikkate alınacaktır. CEBS üyesi ülkelerden toplam 246 bankanın katıldığı çalışmada 31 Aralık 2009 tarihli konsolide veriler dikkate alınarak gerçekleştirilen değerlendirmelerde, Basel III’ün tamamen uygulamaya geçirileceği ve kademeli geçiş olmayacağı varsayılmıştır. Bankaların gelecekteki kârlılık düzeyi veya davranışsal değişikliklere ilişkin varsayımlarda bulunulmadığından sektör tarafından gerçekleştirilen tahminlerle kıyaslanmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Etki analizi sonuçlarına göre, birinci kuşak sermayesi 3 milyon EUR’nun üstündeki 1.Grup bankaları için hesaplanan ortak sermaye (common equity) birinci kuşak rasyosu %4,9, 2.Grup bankaları için ise %7,1 olarak gerçekleşmiştir. 1.Grup bankaları için ortalama birinci kuşak sermaye rasyosunun (Tier-1 ratio) %10,3’ten %5,6’ya, toplam sermaye yeterliliği rasyosunun ise %14’ten %8,1’e gerileyeceği görülmüştür.

Page 33: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

26

Basel III’e tam geçiş sonrasında %7 düzeyinde olması hedeflenen ortak sermaye birinci kuşak rasyosuna (CET1) erişim için hesaplanan tahmini sermaye açığı 1.Grup bankaları için 263 milyon EUR ve 2.Grup bankaları için 28 milyon EUR düzeyindedir. Ağırlıklı ortalama kaldıraç oranının 1.Grup bankaları için %2,5, 2.Grup bankaları için %3,5 düzeyinde olduğu görülürken, yeni likidite standartlarına göre ortalama likidite karşılama oranı (average liquidity coverage ratio) sırasıyla %67 ve %87 olarak görülmektedir. Ortalama net istikrarlı fonlama oranı (net stable funding ratio) ise sırasıyla %91 ve %94 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Kaynak: Results of the comprehensive quantitative impact study

Link: http://www.eba.europa.eu/cebs/media/Publications/Other%20Publications/QIS/EU-QIS-report-2.pdf

d) DİĞER

A. MAKALE/RAPOR

IMF

Bank Capital: Lessons from the Financial Crisis, Asli Demirguc-Kunt, Enrica Detragiache, and Ouarda Merrouche, Aralık 2010 IMF tarafından yayımlanmış olan “Bank Capital: Lessons from the financial crisis” başlıklı makalede 12 ülkeden 350’yi aşkın bankanın 2006-2009 verileri üzerinden yapılan inceleme ile banka sermayesi ve krizin ilişkisi araştırılmaktadır. Söz konusu ülkeler: ABD, İngiltere, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, Hong Kong, İtalya, Japonya, Norveç ve Tayvan’dır. Bahsedilen süre içerisinde bankaların sermaye miktarları ile banka hisse senetlerinin değişimi incelenmiştir. Ulaşılan sonuçlar:

1. Banka sermayeleri, kriz öncesinde bankaların hisse senedi fiyatlarındaki değişimlere etki etmemektedir.

2. Kriz zamanlarında özellikle sistemik öneme sahip büyük bankalar için yüksek sermaye miktarı, banka hisselerindeki değer kaybını önlemektedir.

3. Risk odaklı sermaye ölçümü yerine kaldıraç oranının kullanılması durumunda hisse senedi fiyatlarındaki hareketler daha iyi açıklanabilmektedir.

4. Kaliteli sermaye ölçüm metotları ile (Çekirdek sermaye veya 1. Kuşak sermaye) hisse senedi fiyatlarındaki hareketler daha kolay açıklanabilmektedir.

Basel III prensipleri ile getirilen değişikliklerin makalede ulaşılan sonuçlarla paralellik arz ettiği görülmektedir.

Kaynak: Bank Capital: Lessons from the Financial Crisis

Link: http://www.imf.org/external/pubs/ft/wp/2010/wp10286.pdf

Page 34: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

27

Dünya Bankası Islamic vs. Conventional Banking, Business Model, Efficiency and Stability, Thorsten Beck, Asli Demirgüç-Kunt, Ouarda Merrouche, WPS5446 Bu çalışmada İslami bankacılık ürünleri anlatılmakta ve söz konusu ürünler finansal aracılık teorisi açısından yorumlanmaktadır. Birçok geleneksel bankacılık ürününün İslami bankacılık usullerine uygun olarak sunulabilmesinden dolayı farklı görünen alanlar beklenenden daha küçük olmaktadır. İslami bankacılık ve geleneksel bankacılık kıyaslandığında çalışmanın yazarları tarafından; faaliyet yapısı, etkinlik, aktif kalitesi ve/veya istikrarlılık açısından önemli görünen birkaç farklılık tespit edilmiştir. İslamik bankacılıkta maliyet etkinliği geleneksel bankacılığa göre daha yüksek görünmesine karşın, hem İslami hem de geleneksel bankacılık yapılan bazı ülkelerde durumun tersine döndüğü örnekler vardır. Bununla birlikte İslami bankacılığın daha yoğun olduğu ülkelerde faaliyet gösteren geleneksel bankaların etkin maliyet olmasına karşın daha istikrarsız oldukları göze çarpmaktadır. İslami bankalar daha yüksek sermayeye ve yüksek likit rezervlere sahip olmaları sebebiyle son dönemde yaşanan krizde geleneksel bankalara göre daha iyi performans sergilemişlerdir.

Kaynak: Islamic vs. Conventional Banking

Link: http://www-

wds.worldbank.org/external/default/WDSContentServer/IW3P/IB/2010/10/18/000158349_20101018092550/Rendered/PDF/WPS5446.pdf

BIS

Regulatory Use of System-wide Estimations of PD, LGD and EAD, Jesus Alan Elizondo Flores, Tania Lemus Basualdo, Ana Regina Quintana Sordo, FSI 2010 Ödüllü Çalışma Raporu, Eylül 2010

Çalışmada, bireysel bankalar için kullanılan ihtiyati bir aracın sistemik riskin ölçümü için genişletilmesi amaçlamaktadır. Çalışmada;

i) Hem mikro hem de makro ihtiyati denetim kaygılarını içeren, ii) Bankaların bireysel rezervlerinin yeterliliğine ve sistemik beklenen kayıpları karşılama

gücüne ışık tutan, ihtiyati bir araç geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, sistemi temsil eden bir perakende portföy için hem ekonomik döngünün belli bir noktasından hem de kesitsel olarak alınan veri ile PD, LGD ve EAD verileri tahmin edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada BIS’in Aralık 2009 tarihli finansal sistemin sağlamlığının artırılmasına yönelik tavsiyelerinden de önemli ölçüde yararlanılmıştır.

Kaynak: Regulatory Use of System-wide Estimations of PD, LGD and EAD

Link: http://www.bis.org/fsi/awp2010.pdf

Page 35: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

28

The Impact of CDS Trading on the Bond Market: Evidence from Asia, Ilhyock Shim ve Haibin Zhu, BIS Çalışma Raporu No: 332, Kasım 2010

Makale, Asya’daki bono piyasası gelişiminde CDS alım-satımlarının etkisini incelemektedir. Genel olarak CDS alım-satımı piyasadaki likidite miktarını artırmış, bono çıkarmanın maliyetini düşürmüştür. Pozitif etki, küçük firmalar, finansal olmayan firmalar ve CDS piyasasında yüksek likiditeye sahip firmalar için daha yüksek olmuştur. Bu ampirik bulgular literatürdeki çeşitlendirme ve bilgi hipotezlerini desteklemektedir. Ayrıca bulgular, krizin tepe noktasında CDS endekslerine dahil olan şirketlerin, olmayanlara göre daha yüksek bono getiri spredleri ile karşı karşıya kaldığını kuvvetle desteklemektedir.

Kaynak: The Impact of CDS Trading on the Bond market: Evidence from Asia

Link: http://www.bis.org/publ/work332.pdf

Banking Crises and the International Monetary System in the Great Depression and Now, Richhild Moessner and William A. Allen, BIS Çalışma Raporu, No 333, Aralık 2010 Makalede 2008-2009 ve Büyük Buhran sırasındaki bankacılık krizleri karşılaştırılarak mevcut uluslararası parasal sistemler kapsamında iki kriz döneminde verilen politika tepkileri arasındaki farklılıklar incelenmektedir. Uluslararası kısa dönem borçluluk ve toplam mevduatlardaki azalışlar açısından bakıldığında 2008-09 bankacılık krizinin ölçeği 1931 krizine kıyasla daha düşüktür. Ancak 2008-09’daki merkez bankası likidite desteği, birçok ülkede altın standardı uygulanması nedeniyle belli kısıtlamalara tabi olan 1931 dönemine göre daha yüksektir. 1931 krizinde likidite eksiklikleri uluslararası para sistemine büyük hasar vermiştir. Daha esnek bir kur sistemine sahip olunan 2008-09 döneminde ise tam tersine likidite daha serbestçe temin edilebilmiştir. Geçmiş deneyimlerden de yararlanarak merkez bankaları (Federal Reserve önderliğinde), bazı durumlarda bir üst sınır bile olmaksızın esnek ve hızlı swap olanakları ile uluslararası likidite sağlamışlardır.

Kaynak: Banking Crises and the International Monetary System in the Great Depression and Now

Link: http://www.bis.org/publ/work333.pdf

Quarterly Review Bültende piyasa katılımcılarının kaygılarının, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni genişlemeci para politikası uygulamalarının etkilerinden, Avro alanı ekonomilerinin ülke risklerine kayışı tartışılmaktadır. Ayrıca uluslararası bankacılığa ve finansal faaliyetlere ilişkin son dönem BIS verilerinden başlıklar sunulmaktadır. Bunlara ek olarak Bültende dört makaleye yer verilmiştir:

Page 36: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

29

1- 4Trilyon Dolar Sorusu: 2007 anketinden beri döviz miktarındaki artışın nedeni nedir? Döviz piyasalarındaki işlem hacmi 2007 anketinden beri 4 trilyon dolar artmıştır. Artış çoğunlukla, sık işlem yapanların artan miktardaki işlemlerinden, büyük aracılar yoluyla işlem yapan bankalardan ve bireysel işlem yapanların online alım-satımlarından kaynaklanmıştır. 2-Gelişen piyasalarda türev işlemler: Gelişen ekonomilerdeki türev işlem el değiştirme hızı gelişmiş ülkelerdekinden daha fazla yükselmiştir. FX türevler bunlar arasında en fazla alım-satımı yapılan ürünlerdir. 3-Karşı taraf riski ve CDS piyasalarında daralan hacim: 2007 sonundan beri CDS piyasalarındaki hacim, piyasa katılımcılarının karşı taraf riskini azaltma çabaları nedeniyle yaklaşık olarak yarısına gerilemiştir. 4-Merkez Bankalarının üç yılda bir yapılan FX piyasası anketine ilişkin rehber: Veri setinin önemli kısımlarını ve veriyi doğru yorumlama için metodolojiye ilişkin bazı hususları öne çıkarmaktadır.

Kaynak: BIS Quarterly Review

Link: http://www.bis.org/publ/qtrpdf/r_qt1012.pdf

B. HABERLER

1. EBA

Avrupa Bankacılık Otoritesi (EBA), Avrupa Parlamentosu’nun (EC) 1093/2010 sayı ve 24 Kasım 2010 tarihli Yönetmeliği ile kurulmuştur. EBA, 1 Ocak 2011 itibariyle resmiyet kazanmış, tüm mevcut ve sürekli görev ve sorumluluklarını Avrupa Bankacılık Denetim Otoriteleri Komitesi (CEBS)’nden devralmıştır. EBA, mali sistemin istikrarı, piyasaların şeffaflığı ve finansal ürün ve mevduat sahipleri ile yatırımcıların korunması gibi kamu değerlerini korumak üzere AB ile ulusal otoriteler arasında bir bağlantı ağı olarak davranacaktır.

2. ESMA

ESMA (European Securities and Markets Authority) daha önce CESR olarak bilinen ve Avrupa Birliğindeki Sermaye Piyasası otoritelerinden oluşan danışma kurulunun yerini alarak Avrupa Birliği’nin 1095/2010 sayılı düzenlemesi ile 1 Ocak 2011’den itibaren Avrupa Birliği Sermaye Piyasaları Otoritesi haline gelmiştir. ESMA ile birlikte sigortacılık alanında CEIOPS(Committee of European Insurance and Occupational Pensions Supervisors) ise EIOPA(European Insurance and Occupational Pensions Authority) adını alarak Avrupa Birliği Otoritesi olmuştur.

Page 37: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

30

3. BDDK: Kredi Teminat Oranları

BDDK, internet sitesi aracılığıyla 16/12/2010 tarih ve 3980 sayılı Kurul Kararında yer alan Kredi Teminat Oranına (KTO) ilişkin bir basın açıklaması yapmıştır (17 Aralık 2010). Söz konusu açıklamada, kredi ve teminat düzeyi arasındaki ilişkinin uluslararası finans literatüründe “Loan to Value (LTV)” olarak bilindiğinden ve ülkemizde de “kredinin teminata oranı (KTO)” olarak adlandırılan oran aracılığıyla kurulmakta olduğundan bahisle ilgili Kurul Kararında 01/01/ 2011 tarihinden itibaren, bankalar tarafından;

a) konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kullandırılacak krediler ile konut teminatı altında kullandırılacak tüketici kredilerinde, kredi tutarının teminata konu olan gayrimenkulün değerinin % 75’i,

b) ticari gayrimenkul alımı amaçlı kullandırılacak ticari kredilerde ise kredi tutarının teminata konu olacak gayrimenkulün değerinin % 50’si

ile sınırlandırılmasına ve teminata konu olan bu gayrimenkullerin değerinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu veya Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerince tespit edilmesinin ve sınırlamada bu değerlerin kullanılmasına karar verildiği belirtilmektedir. BDDK tarafından 31 Aralık 2010 tarihinde KTO’ya ilişkin ikinci bir açıklama daha yapılarak, KTO’nun uygulanmasına ilişkin muhtelif hususların açıklığa kavuşturulmasını teminen 30/12/2010 tarihli ve 4005 sayılı Kurul Kararı’na yer verilmiştir. Açıklamada, söz konusu Kurul Kararı ile;

1) Tamamlanmamış projeler kapsamındaki konutların teminat olarak alınması suretiyle kullandırılan krediler ile gerçek kişi tüketicilerin mesleki ya da ticari amaç dışında yatırım amacıyla konut satın alımları için kullandırılan ve satın alınan konutun teminat olarak alındığı kredilerin ve fabrika binası ve/veya arsası, dükkan, alışveriş merkezi, otel tarla, arsa, arazi gibi gayrimenkullerin teminat olarak alındığı ticari kullanım amaçlı gayrimenkul satın alımları için kullandırılacak tüm kredilerin 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararı kapsamında bulunduğuna,

2) 1 Ocak 2011 tarihinden önce tahsis edilen veya kullandırılan konut teminatlı kredilerin; söz konusu kredinin kullandırıldığı bankaca yeniden finanse edilmesi durumunda bu tür kredilerin 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararı kapsamında değerlendirilmemesine,

3) 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararı kapsamında, birden fazla gayrimenkulün teminat olarak alındığı durumlarda kredi tutarının teminat olarak alınan gayrimenkulün değerine oranının hesaplanmasında, toplam teminat değerinin dikkate alınmasına,

4) 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararı uyarınca değerleme işlemleri yapacak şirketlerin, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 36 ncı maddesi uyarınca mesleki sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu tutulmasına,

5) 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararı kapsamında proje aşamasında bulunan konutların teminat olarak alınması (doğrudan ipotek tesisi, irtifak hakkı üzerinde rehin tesisi veya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenmesi şeklinde) suretiyle gerçekleştirilecek kredi kullandırımlarında, kredi tutarının teminat olarak alınan gayrimenkulün değerine oranının hesaplanmasında gayrimenkulün değeri olarak satış fiyatının esas alınmasına

6) 16.12.2010 tarihli ve 3980 sayılı Kurul Kararının uygulanmasına ilişkin olarak ek süre verilmeyeceğine

karar verildiği belirtilmiştir.

Page 38: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

31

EK1: FSB, Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına Bağımlılığı Azaltma Prensipleri Financial Stability Board (FSB), kanun ve düzenlemelerde Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına (KDK) olan bağımlılığı azaltmak amacıyla aşağıda yer alan prensipleri ortaya koymuştur. Bağımlılığın bu şekilde azaltılmasıyla; piyasa uygulamaları ve düzenlemelerde vazgeçilmez bir parça haline gelen ve uçurum etkisine (örneğin yatırım yapılabilir nota sahip olmakla bu notun bir derece altında yer almak arasında sonuçlar açısından çok büyük fark olması) yol açabilen kredi derecelendirme notlarının finansal istikrarı tehdit etmesinin önü kesilecektir. Bu prensiplerin amacı piyasa uygulaması haline dönüşmüş olan kredi derecelendirmelerine olan bağımlılığı azaltmak ve bunların yerini daha sağlam içsel kredi riski yönetimi süreçlerinin almasını sağlamaktır. Bu kapsamda yasa koyuculara ve denetim otoritelerine yol göstermek amacıyla hem genel hem de spesifik öneriler ortaya konmuştur. Prensip 1. Düzenleme ve standartlarda, KDK’lara olan bağımlılığı azaltmak: Yasa koyucular ve denetim otoriteleri, düzenleme ve standartlarda KDK notlarına atıf yapan ifadeleri gözden geçirerek mümkünse bu ifadeleri metinden çıkarmalı ve bu notların yerine kredi değerliliğini ölçmek amacıyla alternatif yöntemlere yer vermelidirler.

• Düzenlemelerde KDK notlarına yapılan atıflar, bu notların yerine alternatif yöntemler belirlendikten sonra bu metinlerden çıkarılmalıdır.

• Bu ifadelerin piyasada KDK notlarının kullanımını zorunlu hale getirdiği yerlerin ivedilikle değiştirilmesi gerekmektedir.

• Yasa koyucular ve denetim otoriteleri KDK notlarına alternatif kredi değerliliği ölçütleri geliştirmeli ve piyasa oyuncuları da risk yönetimi kapasitelerini bu alternatif ölçütleri dikkate alabilecek şekilde geliştirmelidirler.

• Yasa koyucular ve denetim otoriteleri, düzenlemelerde KDK notlarına yapılan atıfların değiştirilmesi ve piyasa oyuncularının risk yönetimi kapasitelerini arttırmaları için geçiş planları ve takvimleri hazırlamalıdırlar.

KDK’lar tarafından verilen notların düzenlemelerde vazgeçilmez bir parça haline gelmesi piyasada bu notlara olan güvenin artmasına sebep olmaktadır. Ancak yakın zamanda yaşanan küresel krizde bu notların aslında tam olarak gerçek risk düzeyini göstermediği görülmüş ve notların düşürülmesi neticesinde piyasa bir açmaz içine girmiş ve sistemik sorunlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca düzenlemelerin KDK notlarını teşvik edercesine ön plana çıkarması, piyasa oyuncularının sürü halinde hareket etmesinden dolayı KDK’lara toplu şekilde güvenilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Ancak daha kötüsü, resmi kurumların bu notlara bu kadar önem atfetmesi piyasa oyuncularının kendi risk yönetimi sistemlerinde istenen kapasitenin oluşmamasına neden olmuştur. Bazı ülkeler KDK’larla ilgili hükümleri düzenlemelerinden çıkarmış durumdadır ve yine bazı ülkelerde bunu yakın zamanda yapmayı planlamaktadır. Diğer ülkelerdeki piyasa katılımcılarının risk yönetimi sistemlerini KDK notlarından bağımsız halde çalışabilecek düzeye getirmeleri için birkaç yıla ihtiyaçları olacaktır. Denetim otoriteleri bu kapsamda değişikliklerin yapılması için teşvik edici adımlar atmalıdır.

Page 39: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

32

Prensip 2. Piyasanın KDK notlarına olan bağımlılığını azaltmak: Bankalar, kurumsal yatırımcılar ve diğer piyasa oyuncuları, kendi içsel kredi riski yönetimi sistemlerini kurmaya zorlanmalıdır ve bunların KDK notlarına olan bağımlılıkları azaltılmalıdır.

• Bu prensip kapsamında düzenlemelere gidilmelidir.

• Firmalar maruz kaldıklarını kredi riskini yönetebilecek kaynaklara ve deneyime sahip olmalıdır. Firmalar bu kapsamda KDK notlarını risk yönetimi süreçlerinde birer girdi olarak kullanabilirler ancak direkt olarak bu notlara bağlı kalmamalıdırlar.

• Firmalar, KDK notlarına olan bağımlılık düzeylerini de gösterecek şekilde, kredi riski yönetim süreçlerini herkese açık hale getirmelidirler.

• Denetim otoriteleri firmaların risk yönetimi sistemlerinin etkinliğini düzenli olarak değerlendirmeli ve bu sistemlerin özellikle ihtiyatlı olmasına dikkat etmelidirler.

KDK’ların vermiş olduğu notlar firmaların risk yönetimi süreçlerinde birer girdi olarak kullanılabilir. Küçük yatırımcılar için, ölçek ekonomisi açısından faydalı olabilecek olan KDK notları; tüm yatırımcılar için ise kendi risk yönetimi değerlendirmeleriyle bir karşılaştırma aracı olarak kullanılabilir. Dolayısıyla KDK notlarının kullanımı hakkında izin kararı verecek denetim otoriteleri firmanın büyüklüğüne, verilen notun hangi varlık sınıfında yer alan bir varlığa verilmiş olduğuna ve maruz kalınan riskin önemlilik derecesine dikkat etmelidir. Ayrıca düzenlemeler, KDK notlarının kullanılmasının firmanın riski sağlam prensipler çerçevesinde değerlendirme sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını açıkça ifade etmelidir. Riskin büyüklüğüne göre içsel olarak risk değerlendirmesi yapılıp yapılmaması hakkında kesin limitler koymak kısa vadede çok mümkün gözükmese de zaman içerisinde bu uygulamaya geçilebilecektir. Denetim otoritelerinin KDK notlarına olan yaklaşımının değişmesi ve firmalara risk yönetimi süreçleriyle ilgili açıklama yükümlülüğü getirilmesi kısa vadede gerçekleştirilebilecek şeylerdir. Temel prensiplerin piyasa faaliyetlerine uygulanması Buradan sonra yer alan prensipler piyasa faaliyetlerine özel olarak uygulanacak prensiplerdir. Prensip 3.1. Merkez bankası operasyonları: Merkez bankaları teminat olarak aldıkları veya direkt satın aldıkları finansal araçların kredi değerliliği ile ilgili görüşlerini kendileri oluşturmalıdır. Merkez bankalarının bu kapsamda belirleyecekleri politikalar, finansal araçların kabul edilebilirliği ile ilgili büyük değişiklikler getirmemelidir. Merkez bankaları aşağıda yer alan faaliyetleri gerçekleştirerek KDK’lara olan bağımlılığı azaltmalıdır:

• Bir finansal aracın kabul edilebilir olup olmadığıyla ilgili kararını verebilmek amacıyla kendi

değerlendirme kriterlerini (gerekirse KDK notuna rağmen bir finansal aracı teminat olarak kabul etmemek veya satın almamak da dahil) ortaya koymak.

• İçsel kredi riski değerlendirme süreçlerine dayanarak ilave teminat gereksinimi gibi uygulamaları finansal araç bazında uygulamak.

Page 40: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

33

Bu sayede merkez bankalarının kabul edeceği teminatlarda KDK’ların verdiği notlara olan bağımlılık azalmış olacaktır. Ancak merkez bankaları bu konuda oluşabilecek belirsizlikleri (kabul edilebilir teminatları kendi risk değerlendirme süreçleri neticesinde belirlemekten kaynaklanabilecek) gidermek amacıyla gerekli duyuruları yapmalı ve piyasa aksiyonlarını almalıdır. Prensip 3.2. Bankaların etkin denetim ve gözetimi: Bankalar, varlıkların kredi değerliliğini belirlerken direkt olarak KDK notlarına bağımlı kalmamalıdırlar. Dolayısıyla bankalar kredi riskini ve ilişkili diğer riskleri değerlendirebilecek etkin bir sistem kurmalı ve denetim otoritelerini bu konuda ikna edebilmelidirler.

• Piyasa disiplininin oluşması açısından, bankalar kredi değerlendirme yaklaşımlarını ve portföylerinin ne kadarını kendilerinin değerlendirmediğini kamuya açıklamalıdır. Bu gereksinim Basel II 3. Yapısal Blok kapsamında da istenebilir.

• Basel II standart yaklaşımı kullanan bankalar KDK notlarına fazlasıyla bağımlı durumdadır. Bankalar sermaye gereksinimini KDK notlarına göre hesaplamaya devam ettiği sürece denetim otoriteleri bu bankaların yöneticilerinin KDK notlarına bağımlı olmanın zararlarının farkında olması için süreçler tesis etmelidir.

3.2.a. Büyük bankalar portföylerinde yer alan ve ister yatırım ister alım-satım amaçlı tutsunlar tüm varlıkların kredi risklerini değerlendirebilecek kapasiteye sahip olmalıdırlar.

• Kredi riskinin etkin bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla bankalar içsel süreçlerini geliştirmelidir.

• Denetim otoriteleri bankaları, içsel kredi riski değerlendirme süreçlerini geliştirmeleri konusunda teşvik etmeli ve Basel II kapsamında IRB yaklaşımının kullanımını arttırmayı amaçlamalıdır. Bu kapsamda denetim otoriteleri de söz konusu sistemleri değerlendirebilme noktasında kendi kapasitelerini de arttırmalıdırlar.

• Bu durumda bankaların risk yönetimi departmanlarında ve denetim otoritelerinin de risk yönetimi

denetiminde insan kaynağı ihtiyacı artış gösterecektir. Bankaların içsel kredi riski yönetimi süreçlerini geliştirmeleri, KDK notlarına bağımlı varlık kategorilerini sınırlandırarak teşvik edilebilir. Bu kapsamda;

• büyük tüm risklerin bankaların içsel süreçleri tarafından değerlendirilmesi, • sadece KDK notlarıyla değerlendirilebilecek portföy miktarına limitler koyulması, • içsel olarak değerlendirilmemiş varlıklara ilişkin sermaye gereksiniminin arttırılması

düşünülebilir. Yine bu kapsamda bazı varlık sınıflarına bir takım sınırlamalar getirilebilir:

• büyük bankalar portföylerindeki tüm kurumsal kredileri ve ülke hazinelerine verilen kredileri içsel olarak değerlendirmeye zorlanabilir,

• KDK notlandırma metodolojisinde hükümet desteğini notu arttırıcı bir husus olarak dikkate alan notların kullanımı yasaklanabilir,

• 2011 yılının sonunda uygulamaya girecek olan yeni Basel II prensipleri, menkul kıymetleştirmeye konu varlıklarla ilgili bir içsel değerlendirme yapmayan bankaların bu

Page 41: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

34

pozisyonları sermayeden indirmesi zorunluluğunu getirmektedir. Menkul kıymetleştirme pozisyonlarında KDK notlarına olan bağımlılığın azaltılması için başka adımlar da atılabilir,

• kredi riskini içsel olarak değerlendirmesini engelleyecek kadar karmaşık olan yapılandırılmış ürünlerin bankalarca kullanımına sınırlama getirilebilir,

• piyasa yapıcılığı kapsamında tutulan kısa süreli bazı pozisyonlar bu uygulamalardan muaf tutulabilir.

Bu bağlamda bankaları teşvik etmek amacıyla daha farklı uygulamaların ortaya çıkması gerekmektedir. Örneğin içsel değerlendirme süreçlerinin KDK notlarından daha yüksek notlar ortaya çıkarması denetim otoritelerince engellenmeli ve içsel değerlendirme süreçleri detaylı olarak incelenmelidir. 3.2.b. Küçük bankalar portföylerindeki tüm varlıklar için içsel kredi riski değerlendirme süreçlerini oluşturacak kaynaklara sahip olamayabilirler ancak bu durum bankaların KDK notlarına bağımlı hale gelmesine sebep olmamalıdır ve küçük bankalar da içsel kredi riski değerlendirme süreçlerini kamuya açıklamalıdır. Küçük bankalar portföylerinde kredi riski oluşturan varlıklar hakkında genel bir değerlendirme yapabilmelidirler ve bankanın performansını etkileyebilecek büyüklükteki tüm varlıklar için varlığın büyüklüğü ve karakteristiklerine uygun olacak şekilde kredi riski değerlendirme yaklaşımlarına sahip olmalıdırlar. Prensip 3.3. Kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanlarının yatırım politikaları ve iç limitleri: Kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanları varlıkların kredi değerliliğini ölçerken KDK’lara bağımlı kalmamalıdırlar. Bu prensip; yatırım fonları, emeklilik fonları, yatırım şirketleri, sigorta şirketleri ve menkul kıymet şirketleri için fon veya şirketin büyüklüğünden bağımsız olarak geçerli olmalıdır. KDK’ların vermiş olduğu notlar, kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanlarının yapacağı risk inceleme çalışmalarına alternatif oluşturmamalıdır. Kimi zaman limitlerde ve kredi politikalarında KDK notlarına yapılan atıflar faydalı olsa da bu notlar yatırım kararlarını alan kişilerin kamuya açık olması gereken risk değerlendirmelerine bir alternatif teşkil etmemelidir. 3.3.a. Yatırım danışmanları yatırım yaptıkları varlıklar hakkında risk değerlendirmesi yapabilmeli veya bu varlıklara yatırım yapmamalıdırlar. Bu kapsamda yapılan risk değerlendirme yaklaşımları kamuya açıklanmalıdır. Yatırım danışmanları genelde yatırım kararlarını yönettikleri kişilerin menfaatlerini ön planda tutmakla yükümlüdürler. Bunun için, kredi risklerini yönetmek amacıyla uygun içsel prosedür ve süreçler tesis edilmelidir. KDK notlarının bir girdi olarak kullanıldığı durumlarda yatırım danışmanları bu notun oluşturulmasına esas teşkil eden yaklaşımı anlamalıdır. Yapılandırılmış ürünler için IOSCO tarafından yatırım danışmanlarının uyması gereken inceleme kuralları ortaya konmuştur. Buna göre yatırım danışmanları kararlarını alırken KDK notlarına gereğinden fazla önem atfetmemelidir. 3.3.b. Kurumsal yatırımcıların üst yönetimi, yatırım kararlarında kullanılan kredi riski değerlendirme süreçlerinden sorumludurlar ve yatırımlar için birlikte çalışılan yatırım danışmanlarının risk yönetimi kapsamında yetkin olduklarından ve KDK notlarını çok

Page 42: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

35

fazla dikkate almadığından emin olmak durumundadırlar. Üst yönetim, KDK notlarının risk değerlendirmelerinde nasıl dikkate alındığını kamuya açıklamalıdır. Küçük kurumsal yatırımcılar açısından bu sorumlulukların tamamen yerine getirilmesi kaynaksal açıdan zorluk oluştursa da; yönetim, yatırım stratejisini belirleyen kişilerin KDK notlarının kullanılmasının sakıncalarından haberdar olduğundan emin olmalıdır. 3.3.c. Düzenlemeler, kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanlarının KDK notlarını kullanmamasını teşvik etmelidir. Denetim otoriteleri kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanlarının risk değerlendirme süreçlerini denetlemelidir. Bu kapsamda şu teşvikler sağlanabilir:

• Sadece KDK notlarını dikkate alan portföylerin oranı kısıtlanabilir. • Kurumsal yatırımcılar ve yatırım danışmanlarının yöneticileri yatırım kararlarında ve risk

değerlendirme süreçlerinde KDK notlarının kullanımını izlemekle sorumlu kılınabilir. • İçsel risk değerlendirme süreçlerinin ve bu süreçlerin KDK notlarını dikkate almadan nasıl

işlediğinin kamuya açıklanması istenebilir. • Kamuya açıklanması istenen risk değerlendirme süreçlerinin varlık bazında olması

istenebilir.

Prensip 3.4. Özel sektördeki teminat anlaşmaları: Merkezi takas kuruluşları ve piyasa katılımcıları türev ve menkul kıymet piyasalarındaki teminat uygulamalarında KDK notlarına bağımlılığın önüne geçmelidir. KDK notlarının kullanılması teminat uygulamalarında bağımsız bir üçüncü tarafın değerlendirmesinin kullanılmasını sağlarken:

• Piyasa katılımcıları iki taraflı türev işlemlerde, ekonomik döngüleri dikkate alan ve sık aralıklara piyasa fiyatlarına göre değerlenen teminat uygulamalarını tercih etmelidirler.

• Standart hale gelmiş türev işlemlerin merkezi takas kuruluşlarınca netleştirilmesi ve ekonomik döngüleri dikkate alan teminat uygulamalarının kullanılması iki taraflı teminat işlemlerine olan ihtiyacı ortadan kaldıracaktır.

3.4.a Denetim otoriteleri piyasa katılımcılarının ve merkezi takas kuruluşlarının teminat uygulamalarını incelemeli ve KDK notlarına olan bağımlılığı azaltmayı amaçlamalıdır. Denetim otoriteleri KDK notlarındaki değişime göre sermaye gereksinimini değiştiren uygulamalardan vazgeçmelidir. Prensip 3.5. Menkul kıymet ihraççılarınca yapılması gereken açıklamalar: Menkul kıymet ihraç eden kuruluşlar, bu menkul kıymetleri satın alan yatırımcıların menkul kıymet hakkında kendi kredi riski değerlendirmelerini yapabilmeleri amacıyla gereken bilgileri zamanında açıklamalıdır. Bu menkul kıymetlerin halka arz edilmiş olması durumunda açıklamalar kamuya yapılmalıdır. Bazı durumlarda yatırımcılar ihraççı hakkındaki bilgilere KDK’lardan daha zor ulaşabilmektedir ve bu durum KDK’lara olan bağımlılığı arttırmaktadır. Yapılması gereken açıklamaların kapsamının genişlemesi, piyasa oyuncularının içsel risk değerlendirmelerini yapmalarına olanak sağlayacak ve KDK’lara olan bağımlılığı azaltacaktır.

Page 43: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu

RİSK BÜLTENİFSDFHKSHF RİSK BÜLTENİ

123

OCAK 2011

Risk Yönetimi Dairesi

36

3.5.a. Kanun koyucular ve denetim otoriteleri düzenlemelerde yatırımcıların KDK’lara olan bağımlılığını istenmeyen şekilde arttıran ifadeleri bulmalı ve bu ifadeleri değiştirmelidir. İleriki adımlar FSB, kanun koyuculardan ve denetim otoritelerinden KDK’lara olan bağımlılığı azaltacak daha ileri adımlar atmalarını ve bu prensiplerin hayata geçirilmesini talep edecektir. Ancak bunlar yapılırken diğer taraftan uluslararası tutarlılığın korunmasına ve arbitrajın önlenmesine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda denetim otoriteleri deneyimlerini birbirleriyle paylaşmalıdırlar. Kanun koyucular ve denetim otoriteleri KDK’lara olan bağımlılığın azaltılması için teşvik çalışmalarını zamana yaymalı ve piyasa oyuncularının kendilerini bu duruma ve KDK notlarını kullanmamaya hazırlamalarına fırsat tanımalıdır.

Page 44: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu
Page 45: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu
Page 46: bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu