atatÜrk dÖnemİ eĞİtİm sİstemİ gelİŞmelere … Önk.pdf · atatürk dönemi eğitim...

20
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2995 Number: 37 , p. 511-530, Autumn I 2015 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi 08.07.2015 04.09.2015 ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE BİR BAKIŞ LOOKING AT EDUCATION REFORMS WHICH HELD IN PERIOD OF ATATURK Murat ÖNK Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özet Mustafa Kemal Atatürk, sadece cumhuriyeti kurmakla kalmamış aynı zamanda bir ulusu baştan yaratmış bir liderdir. Devrimlerinin en önemlisini de eğitim alanında yaptıkları oluşturmaktadır. 1923 yılıyla başlayıp 1938 yılında Atatürk’ün ölümüne kadar geçen dönemde bazı ülkelerde yıllar alacak değişimler bir gecede yapılmıştır. Cumhuriyetin bu on beş yıllık çocukluk döneminde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Kabülü, Heyet-i İlmiye Toplantıları, Harf Devrimleri, Millet Mektepleri, Halk evleri, Üniversite Reformu, Okul müfredatlarının oluşturulması, yabancı aydınların gelmesi gibi bir çok köklü değişim meydana gelmiştir. Bu çalışmamızda Atatürk Dönemi Eğitim sistemine bakılacak, bu dönemde yapılan eğitim reformları tartışılacaktır. Atatürk dönemindeki eğitim sisteminin iyi ve kötü yanları vurgulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Mustafa Kemal, Eğitim, Cumhuriyet Dönemi, Eğitim Sitemi Abstract Mustafa Kemal Atatürk did not only found republic, also he was a leader who created a complete nation. He made lots of reforms and education is one of the most significant of these reforms. Starting with 1923 until the death of Ataturk in 1938, the changes which might be done in years, have done in one night. In fifteen years of republic, there have been a lot of education reforms sucs as “Monotheistic Education Act”, congresses of teachers, letters revolution, nation schools, society schools, university reform, planning of school curriculums, visiting of foreign intellectuals. In this study, we will look at period of Atatürk’ education system and will discuss education reforms which held in that period. In addition to these, this study will emphasize on good and bad sides of the period of Atatürk’education system. Key Words : Mustafa Kemal, Education, Rebuplic Age, Education System

Upload: trinhthu

Post on 07-Feb-2018

261 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

Page 1: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2995

Number: 37 , p. 511-530, Autumn I 2015

Yayın Süreci

Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi

08.07.2015 04.09.2015

ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE BİR

BAKIŞ LOOKING AT EDUCATION REFORMS WHICH HELD IN PERIOD OF

ATATURK Murat ÖNK

Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özet

Mustafa Kemal Atatürk, sadece cumhuriyeti kurmakla kalmamış aynı zamanda

bir ulusu baştan yaratmış bir liderdir. Devrimlerinin en önemlisini de eğitim alanında

yaptıkları oluşturmaktadır. 1923 yılıyla başlayıp 1938 yılında Atatürk’ün ölümüne kadar

geçen dönemde bazı ülkelerde yıllar alacak değişimler bir gecede yapılmıştır.

Cumhuriyetin bu on beş yıllık çocukluk döneminde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun

Kabülü, Heyet-i İlmiye Toplantıları, Harf Devrimleri, Millet Mektepleri, Halk evleri,

Üniversite Reformu, Okul müfredatlarının oluşturulması, yabancı aydınların gelmesi

gibi bir çok köklü değişim meydana gelmiştir.

Bu çalışmamızda Atatürk Dönemi Eğitim sistemine bakılacak, bu dönemde

yapılan eğitim reformları tartışılacaktır. Atatürk dönemindeki eğitim sisteminin iyi ve

kötü yanları vurgulanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Mustafa Kemal, Eğitim, Cumhuriyet Dönemi, Eğitim

Sitemi

Abstract

Mustafa Kemal Atatürk did not only found republic, also he was a leader who

created a complete nation. He made lots of reforms and education is one of the most

significant of these reforms. Starting with 1923 until the death of Ataturk in 1938, the

changes which might be done in years, have done in one night.

In fifteen years of republic, there have been a lot of education reforms sucs as

“Monotheistic Education Act”, congresses of teachers, letters revolution, nation schools,

society schools, university reform, planning of school curriculums, visiting of foreign

intellectuals.

In this study, we will look at period of Atatürk’ education system and will

discuss education reforms which held in that period. In addition to these, this study will

emphasize on good and bad sides of the period of Atatürk’education system.

Key Words : Mustafa Kemal, Education, Rebuplic Age, Education System

Page 2: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

512

Murat ÖNK

GİRİŞ

Eğitim ve öğretim insanoğlunun tarihin başlangıcından beri üzerinde titizlikle durduğu

en önemli konulardan biri olmuştur. Türk eğitim ve öğretim sistemini anlayabilmek, sorunlara

çözüm bulabilmek için geçmişte yapılan çalışmaları ve yaklaşımları incelemek gerekmektedir.

Geçmişte yapılan her türlü faaliyet bugüne olumlu yada olumsuz olarak etki bırakabilmektedir.

Bu kapsamda geçmişin çözümleri bugünün büyük sorunları olarak eğitim sisteminin önünde

durmaktadır. Ülkemizdeki eğitim ve öğretim pratikleri, 18. yüzyıldan günümüze kadar,

medeni batının görüş ve işleyişleri ekseninde bir yol izlemiştir.Türk eğitim ve öğretiminin

dünya kültüründen miras alması normal bir olgudur, fakat dış dünyanın değer ve yargılarını

da alarak kendi öz benliğini oluştururken bazı problemlerle karşılaşmış ve karşılaşmaya da

devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti ise, batının kültürüne, değer yargılarına uyum

çabalarında dünyaya bakışını, eğitim ve öğretim sistemini oluşturmaya çabalarken karşılaştığı

kültürel çatışmaların çözümünü, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte tek kültür yaratma çabasıyla

bütünleştirmiştir (Gülbahar, 2006).

Bugünkü Cumhuriyet’in sınırları, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş

Savaşı ile geçen 1912-1922 yılları arasındaki on yıllık dönemde o zamana kadar ki en büyük

insan zayiatını ve ülkenin fiziksel olarak en büyük tahribatlarından birini yaşamıştır. Bu zaman

silsilesinde Anadolu’da nüfusun dörtte birine yakını savaşlarda eksilmiş, bazı bölgelerde bu

sayının yüzde altmışa çıktığı olmuştur. (Gürüz, 2008) Fert başına gelir 35 $ civarındadır.

Ülkenin sanayisi, endüstrisi, zanaatkarı yetişmiş insan gücü yoktu. Ülke her bakımdan yıkık ve

dökük durumdaydı. Fakat Atatürk ve silah arkadaşları cumhuriyet yolunda ulusal bilinç ve

egemenliğin, bu erdeme sahip olmanın ancak eğitimle olacağını biliyorlardı. (Sakaoğlu,

1992).Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda en büyük problemlerden biri nitekli insan gücü ve

kaynağı bulamamaktı. 1923 yılında on iki milyon civarında olduğu varsayılan ülke nüfusunun

sadece %11’i okuma yazma biliyordu. 1923 yılı sonu itibariyle ülkenin nitelikli insan gücü ve

okullaşma oranı şu şekildeydi (Gürüz, 2008):

Tablo 1.

1923 Yılı Eğitim ve Öğretim Olanakları

Seviye Okul Öğretmen Öğrenci

Okul öncesi 80 136 5880

İlkokul 48

94 10238 341941

Ortaokul 72 796 5905

Lise 23 513 1241

Mesleki ve Teknik Okul 64 583 6547

Üniversite 9 307 2914

Tablo 1. den de anlaşılacağı gibi, okullaşma oranı cumhuriyetin ilk yıllarında çok düşük

seviyelerdeydi. Toplam öğrencilerin nüfusa göre oranı % 3 seviyelerindeydi. 12 milyon olan

ülke nüfusunda ortalama 1 milyon kişi okur yazar sayılıyordu. 355 bin çocuk ve genç koşulları

ve olanakları birbirinden farklı ama ortak isimleri “mektep” olan eğitim ve öğretim

kurumlarına gidiyordu. Görevde toplam 12 bin civarında öğretmen vardı ve ancak 3-4 bini

öğretmen okulu, diğerleri ise medreseli veya ilkokul mezunu idi. (Sakaoğlu, 1992). Bütün bu

imkan ve olanaklar içinde medeni toplumlar seviyesine erişebilmek, ekonomik ve modern

kalkınmayı sağlamak için eğitim sistemi hızlı, çağın gereklerine uygun bir şekilde

dönüştürülmeliydi.

Page 3: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513

Cumhuriyet Döneminde Eğitimin Resmi Amaç ve İlkeleri

Atatürk’e göre yapılacak devrimlerin, cumhuriyet yönetimi algısının yerleşmesinin ilk

koşulu, milli şuuru yüksek, eğitim seviyesi iyi, ulusal bilinci oluşmuş bireylerin

yetiştirilmesiydi. Bu maksatla da, eğitim sistemi medeni toplumların seviyesine uygun olarak

yeniden yapılandırılmalı, halkın tümüne ise yayılmalıydı. Yeni kurulmuş Türkiye

Cumhuriyeti’nin de ilk senelerinde hakim olan bu düşünce ile milli eğitim politikası esas olarak

üç konuya yönelmiştir. Bunlar;

1- Millî kültür birliğinin sağlanması,

2- Vatandaşlık eğitiminin ve ilköğretimin yaygınlaştırılması,

3-Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu eğitilmiş insan gücünün yetiştirilmesidir (Budak,2003).

Atatürk, kültür birliğinin oluşturulması, kültürün yaygınlaştırılmasında en önemli

aracın eğitim olduğunu ileri sürmüştür. Bu nedenden ötürü Atatürk, milli kültür birliğini

sağlamak amacına yönelik olarak eğitimin bu amaç doğrultusunda yapılandırılması gerektiğini

vurgulamıştır. Atatürk, temel hedeflerinin gerçekleştirilmesi, hem de bu hedeflere ulaştıracak

eğitim politikalarını tespit etmek için çağdaş eğitimcilere 1924–34 yılları arasında altı adet rapor

hazırlatmıştır. Hazırlanan bu raporlar doğrultusunda da, milli eğitimimizin çağdaş ilkelerini

ortaya koymuştur.

Atatürk’e göre eğitimimizin ilkeleri şu noktalarda olmalıdır (Adem, 2000):

1.Eğitim milli olmalıdır,

2.Eğitim bilimsel olmalıdır,

3.Eğitim laik olmalıdır,

4.Eğitim karma olmalıdır,

5.Eğitim uygulamalı olmalıdır.

Atatürk’ün belirlediği ilkelerle paralel olarak dönemin Eğitim Bakanı Vasfi Çınar 8

Eylül 1923 tarihli genelgesinde eğitim ve öğretimin temel amaçlarını şöyle özetler (Akyüz,

2012):

* Eğitimin ulusal temellere ve Batı toplumlarının uygulamalarını esas alması,

* Eğitim örgütü okulların insan davranışları, sosyal düzen kuralları, hijyen, intizam vs.

gibi konularda uygar ve örnek teşkil edecek bir yapıya kavuşturulması,

* Öğrencilerin fikren ve zihnen Cumhuriyet’e kendilerini adaması,

* Okulların vicdanen sorumlu ve bilinçli bireyler yetiştirmesi,

* Eğitim ve öğretimin pratik de uygulanabilir ve günlük yaşamda karşılığını bulabilir

bir duruma getirilmesi,

* Okulların bilim ve okuma ihtiyacı yaratması,

* Okullarca millete sağlığın öneminin ve değerinin kavratılmsı,

* Fiziki kabiliyetlerle zihni muhakemelelerin dengeli gelişiminin sağlanması,

* Çocuklara belli bir disiplin, tasarruf alışkanlıklarının kazandırılması.

Cumhuriyet ilan edildiğinde, Osmanlı Devletinden miras alınmış olan mektep-medrese

ikiliği değişmeden sürmekteydi. 20.yy. başından itibaren medreselerde yapılmaya çalışılan

iyiliştirme hareketleri de, bu çift başlılığı çözememişti. Bununla beraber, eğitimdeki problem

sadece çift başlılık değildi. Medeni toplumlar örnek alınarak kurulan yeni okullar arasında da

herhangi bir birlik ve düzende yoktu. Öncelikle ordunun ihtiyacını karşılamak üzere askeri

kurumlar askeri idadiler (liseler) ve askeri rüştiyeleri (ortaokul) teşkil etmişlerdi. Bunun

haricinde ülkedeki bakanlıklar ihtiyaç duydukları teknik ve uzman personeli yetiştirmek için

kendi okullarını kurmuşlardı. Devlet içindeki okullar, kendilerini kuran bakanlıklar tarafından

yönetiliyor ve teftiş ediliyordu. Bu anlamda da bir birlik yoktu. Harbiye Nezâreti askeri

okulları, Maarif-i Umûmiye Nezâreti öğretmen okullarını, Evkaf Nezâreti maliye okullarını,

Page 4: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

514

Murat ÖNK

Ziraat Nezareti tarım personelini, Ticaret Nezareti ticaret personelini, Orman ve Maadin,

Nezâreti ise orman mühendislerini yetiştiriyordu.II. Meşrutiyetin ilanıyla bu ikiliklerin

giderilmesi için bazı önlemler alınsa da hepsinde sonuca tam erişilmemiştir. Askerî rüşdiyelerin

Maarif Nezâretine devredilmesi, bozulmak üzere olan medrese ve sıbyan mektebi vakıflarının

Maarife devredilmesi bu yönde yapılan çalışmalardır. Yapılan tüm çalışmalara rağmen eğitim

ve öğretimdeki çift başlılık sona erdirilememiş ve yapısal bozukluklar devam etmiştir. (Ergün,

2014)

Mustafa Kemal, daha 16–21 Temmuz 1920 tarihlerinde Ankara’da toplanan Maarif

Kongresi’nde toplumsal geri kalmışlığımızın temel nedeninin zamanın çok gerisinde kalmış

olan eğitim ve öğretim teknikleri olduğunu söylerek, milli eğitim sistemimizin batıl

inançlardan, eski fikir ve öğretilerden uzak hazırlanması gerektiği vurgulamıştır.

İzmir’de 1923 yılında millet ile yaptığı görüşmelerde, medreselerin ne kadar kötü ve

eski eğitim metotları ile yönetildiğinden bahsederek evkaf ve medreselere yönelik yapılması

düşünülen ıslah hareketlerine karşı çıkanlara kızarak şu şekilde sesleniyordu (Ergün, 2014):

“Milletimizin, memleketimizin, Darülirfanları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı

kadın, erkek aynı surette oradan çıkmalıdır.”

Cumhuriyetin ilanı olan 1923 yılına gelindiğinde öğretimin birleştirilmesi hususu

tartışmalara açılarak ciddiyetle üzerinde durulmaya başlandı. “Muallime ve Muallimler

Dernegi”nin organize ettiği ulusal eğitim kongrelerinde de bu hususlar incelenmeye başlandı..

Kâzım Karabekir Pasa, bu konferanslardan birine katılarak eğitimde birlilk yaratılması

gerektiğinin üzerinde durarak, şu şekilde konuşmuştur (Ergün’den aktaran Topçu, 2007):

"Bir milletin terbiye-i bedeniye, terbiye-i fikriye ve ahlâkiyesinin birliği, düşünce

birliğini vücuda getirir…"

Aynı şekilde eski eğitim bakanlarından Hamdullah Suphi bu kongrelerde demeç

vererek, "mektep düşmanı" sıbyan ve medrese taraftarlarının yeni eğitime ve öğretmenlere

karşı halkı kışkırtmaya devam ettiklerini, ailenin okul eğitimine karışamayacağını belirterek

şöyle diyordu (Ergün, 2014):

"Ben bir tek maarif biliyorum; o da Devlet Maarifidir. İstikamet bir, emir bir, hedef bir,

maişet ve terakki bir olmalıdır."

Atatürk, büyük nutkunda 1923'leri anlatırken Cumhuriyetin ilânı, hilafetin ve Şer'iye

Vekâleti'nin kaldırılması, medreselerin ve tekkelerin kapatılması vs.. bazı hususların, câhil ve

gericilerin bütün milleti kıştırtmalarına yer vermemek için programlara konmadığını, bu

sorunları halletmek için münasip zamanı beklediğini anlatmıştır.(Topçu, 2007)

Tevhid-i Tedrisat Kanunun Kabulü (3 Mart 1924)

Genç Cumhuriyetin ve Türk Milletinin milli duygularla kalkınma hareketine

girebilmesi, bir an önce beraberliğini sağlayıp gelişebilmesinin ön koşulu bir an evvel eğitim

birliğinin sağlanmasıydı. Bu birliğin oluşturmanın temelleri 16 Temmuz 1921’de Ankara’da

toplanan Maarif Kongresinde atılmış, daha sonra ise 15 temmuz 1923 yılında gerçekleşen Birinci

Heyeti İlmiye Toplantısında milli eğitim, bütün hususları ile gözden geçirilmiş ve eğitimde

birliğin oluşturulması kararına varılmıştır. Fakat zamanın şartlarının uygun olmaması

nedeniyle bu düşüncelerin hayata geçirilmesi için en müsait zaman beklenmiştir.

1 Mart 1924’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış konuşmasında Cumhurreisi Gazi

Mustafa Kemal Paşa eğitim birliğine önemi ortaya çıkaran şu konuşmasını yapmıştır:

“Türkiye’nin eğitim ve öğretim politikasının tam ve hiçbir kuşkuya yer vermeyen bir

açıklıkla belirtilip uygulanması gereklidir. Bu politika, her anlamıyla milli bir kapsamda

olmalıdır…Memleket evladının birlikte ve eşit olarak edinmeye mecbur oldukları bilimler ve

fenler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas erbabının ayrılabileceği eğitim dereceleri kadar eğitim

Page 5: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 515

ve öğretimde birlik sağlanması, sosyal yaşantının gelişmesi ve yükselmesi için önemlidir. Bu

sebeple Şer’iye Vekaleti ile Maarif Vekaleti’nin bu konuda fikir birliği yapması arzu

edilir…”(Sakaoğlu, 1992).

2 Mart 1924 tarihinde ise Cumhuriyet Halk Fırkası grubunda üç yasa tasarısı tartışılmış

ve karara bağlanarak, meclise gönderilmiştir. Ertesi günkü genel kurulda kabul edilen yasa

tasarıları şu şekildedir: “Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı'nın yurt dışına

çıkarılmasına ilişkin Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının yasa önerisi” “ Şeriye ve

Evkaf Bakanlıklarının kaldırılmasına ilişkin Siirt Mebusu Hulki Efendi ve 57 arkadaşının yasa

önerisi ve son olarak da Tevhid-i Tedrisat hakkındaki, Saruhan Mebusu Vasıf Bey ve 57

arkadaşının yasa önerileri şeklindedir.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gerekçesi kısaca şu hususları içeriyordu: Bir devletin

genel eğitim siyasetinde, milli birlik ve beraberlik ancak öğretim birliği ile sağlanır. Devletteki

ikili öğrenim anlayışı giderilmelidir. Bu maksatla da öneri kabul edildiğinde memleketteki tüm

eğitim kurumları Maarif Vekaletinde olmalıdır.

Bu gerekçelerden sonra kanun oy çoklugu ile 3 Mart 1924’de 430 no ile kabul

edilmistir.Tevhid-i Tedrisat (eğitim ve öğretimin birleştirilmesi) Kanunu kabul edilen şekli ile

aşağıda verilmistir:

Madde 1- Türkiye dâhilinde bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye (öğretim ve bilim

kurumları) Maarif Vekâletine merbuttur (bağlıdır).

Madde 2 - Şer'iye ve Evkaf Vekâletine veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan

bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekâletine devir ve raptedilmistir (bağlanmıştır).

Madde 3- Şer'iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde mekatip ve medarise (okullar ve

medreseler) tahsis olunan mebaliğ (ödenekler) maarif bütçesine nakledilecektir.

Madde 4 -Maarif Vekâleti, yüksek diniyat mütehassısları yetiştirmek üzere

Darülfünunda (Üniversite) bir ilahiyat fakültesi tesis ve imamet ve hitabet (imamlık-hatiplik)

gibi hidematı diniyenin (din görevlilerinin) ifası vazifesi ile mükellef memurların yetişmesi için

de ayrı mektepler küşat edecektir (açacaktır).

Madde 5 - Bu kanunun neşri tarihinden itibaren terbiye ve tedrisat-ı umumiye (genel

öğretim) ile müştegil (uğraşmakta) olup şimdiye kadar Müdafaa-i Milliye’ye (Milli Savunmaya)

merbut (bağlı) olan askeri rüşti ve idadilerle (ortaokul ve liseler) Sıhhiye Vekâletine merbut

olan darüleytamlar (yetiştirme yurtları) bütçeleri ve heyeti talimiyeleri (öğretim kadroları) ile

beraber Maarif Vekâletine raptolunmustur (bağlanmıştır). Meskûr rüsti ve idadilerde bulunan

heyeti talimiyelerin cihet-i irtibatları (ilişki durumları) atiyen ait olacağı vekâletler arasında

tahvil ve tanzim (değiştirme ve düzenleme) edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan

muallimler orduya nispetlerini muhafaza edecektir.

Madde 6 - İşbu kanun tarih-i neşrinden(yayım tarihinden) itibaren muteberdir.

Madde 7 - İşbu kanunun icra-yı ahkâmına(hükümlerin yürütülmesine) İcra Vekilleri

Heyeti (Bakanlar Kurulu) memurdur (Sakaoğlu, 1992).

Tevhidi Tedrisat Kanunu sayesinde eğitim karmaşasına son verilmiştir; eğitim ve

öğretimin birleştirilmesi ve böylelikle Cumhuriyet rejiminin istediği insan tipinin aynı bakış

açısıyla yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Atatürk, statükocu eğitim sistemini, Türk milletinin

gerilemesindeki en önemli etken olarak görmüştür. Ona göre bu eğitim, millete yabancı olan,

toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyen bir eğitim sistemidir.

Devrim dönemi ve yasası olması nedeniyle aslında ilk bakışta yasa çok radikaldir.

Askerli liseler ve ortaokullar dahil bütün okullar Maarif Vekaleti’ne bağlanmıştır. Fakat bir sene

sonra yapılan değişiklikle Harp Okulları ve diğer askeri okullar Milli Savunma Bakanlığı’na

bağlanmıştır.

Page 6: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

516

Murat ÖNK

Bu yasayla beraber Türk eğitim tarihinin en uzun süredir gelen eğitim kurumu olan

medreselere son verilmiş, öğrencilere bulundukları yerlerin ilk, orta, liselerine geçmiş ve

öğretmenlerde istekleri doğrultusunda din öğretmeni olarak atanmışlardır. İmam hatip

mektepleri her hangi bir zorlama olmamasına karşın 1934 yılına kadar öğrencisizlikten

kapanmıştır. Eğitimde laiklik ilkesine doğru önemli bir adım atılmış fakat laiklik terimi anayasa

1937 yılında girmiştir.

Yasanın uygulanmaya başlaması ile beraber ilk üç yıl içersinde medreselerden gelen

alışkanlık olan arapça ve farsça öğretimine son verildi. Bu kanun ile yabancı devletlerin

kurduğu okullar da Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Ne azınlık ne de yabancı okullarına,

okul açma ve bu okulların yönetimi ile ilgili hiçbir ayrıcalık tanınmamıştır. Bu duruma, başta

Fransa olmak üzere, Türkiye sınırları içinde okulları bulunan yabancı devletler karşı çıksa da

kanunun uygulanmasında tereddüt edilmemiştir.

Tevhid-i Tedrisat’ın yürürlüğe girmesi ile başlayan Atatürk Döneminde (1924-1938) 14

Maarif Bakanı görev yapmıştır. Hamdullah Suphi dışında gerçek meslekleri asker, hekim,

hukukçu, diplomat, yönetici olan bakanlar olmuştur. Bu dönemde bu kadar sık bakan

değişmesinin nedeni Mustafa Kemal ile İsmet İnönü’nün eğitim konusunda tavizsiz

olmalarıdır. Bu aralık da en fazla görev yapan ve yeniliklerin yoğunlaştığı döneme denk gelen

isim Mustafa Necati’dir. Üç yıllık döneminde Harf İnkılabı dahil bir çok yenileşme yapılmıştır.

Cumhuriyetin ilk on beş yılında görev yapan bakanlar şu şekildedir: Vasıf Çınar (8.3.1924 –

21.11.1924), Şükrü Saraçoğlu (22.11.1924 – 3.3.1925), Hamdullah Suphi Tanrıöver (4.3.1925 –

19.12.1925), Mustafa Necati (20.12.1925 – 1.1.1929), Başvekil İsmet İnönü (vekaleten 1.1.1929 –

27.2.1929), Vasıf Çınar (28.2.1929 – 7.4.1929), Cemal Hüsnü Taray (10.4.1929 – 15.9.1930), Esat

Sagay (27.9.1930 – 18.9.1932), Dr. Reşit Galib (19.9.1932 – 13.8.1933), Dr. Refik Saydam (Vekil:

14.8.1933 – 26.10.1933), Hikmet Bayur (27.10.1933 – 8.7.1934), Abidin Özmen (9.7.1934 –

9.6.1935), Saffet Arıkan (10.6.1935 – 28.12.1938) (Sakaoğlu, 1992).

İkinci ve Üçüncü Heyeti İlmiyeler

Cumhuriyet ile beraber süregelen ıslah ve düzenleme programları içersinde en önemli

husus eğitim alanı ile ilgili olanlardı. Eğitimi çağın gereklerine uygun hale getirmek için bir çok

çaba harcanıyordu. Bu çabalar arasında “Heyet-i İlmiye” toplantıları da önemli bir paya

sahiptir. Bu toplantıların ilki 1923 Temmuz ayında, ikincisi 1924 Nisan ayında ve üçüncüsü ise

26 Aralık 1925 – 8 Ocak 1926 tarihlerinde toplanmıştır. Bu toplantılar sonucunda bazı temel

ilkeler ortaya konularak uygulamaya geçilmiştir. Öncelikle “İkinci Heyet-i İlmiye” de alınan

kararlar şu şekildedir:

• Zorunlu öğretimin altı yıldan beş yıla indirilecektir.

• Lise öğretiminin ilk üç yılının “kısm-ı evvel, ikinci üç yılının ise “kısm-ı sani” olacak

şekilde altı sene olması gereklidir. Böylece lise eğitimi yedi yıldan altı yıla indirilecektir.

• Liselerde öğretimin parasız olması, fakat şu an için zengin olan kimselerden bir

miktar para alınacaktır. Kız öğrencilerin eğitim gördüğü liselerde öğretim süresi bakımından

erkeklerle eşitlenmiştir.

• Tek devreli liselerde - ihtiyaca göre- erkekler için ticaret ve iktisat, kızlar için ev

idaresi kısımları açılacaktı.

• Öğretmen okullarının eğitim-öğretim süresi bes yıla çıkartılacak, programındaki

dersler arttırılacak, "İçtimaiyat" (sosyoloji) dersi eklenecekti. Köye giden öğretmenlere hukuk

bilgileri verilmesi için yüksek sınıflara "Hukuk" dersi konulacaktı. Ayrıca “Türk ve Ecnebi

Medeniyeti” dersi de okutulacaktı.

• İstanbul Erkek Muallim Mektebi'nin yüksek kısmının Dârülfünun'a bağlanıp,

"Yüksek Muallim Mektebi" adını alması kabul edilmişti.

Page 7: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 517

• İlköğretime yönelik kararlar da alınmış ve ilköğretimde haftalık ders saatinin 26 saat

olması kararlaştırılmıştır.

• Liselerin üst sınıfları için kitap yazdırılıması, yurt dışındaki kitapların çevrilmesi ve

tercüme ettirilmesi kararlaştırılmıştır (Ergün, 2014).

Bu kararlardan sonra ise, 1924 Ağustos ayında ilkokulların karma, kızlarında erkek

ortaokullarına devamı serbest oldu. 13 Mart 1925’de çıkartılan 439 sayılı “Orta Tedrisat

Muallimleri” kanunu ile öğretmenlik ayrı bir sınıf oldu. Yasadaki bu hususla ilgili maddeler:

1- Muallimlik, devletin umumi hizmetlerinden talim ve terbiye vazifesini üzerine alan

müstakil sınıf ve derecelere ayrılan bir meslektir.

2- Muallimler menşelerine ve bulundukları mektebin derecesine göre üç kısma ayrılır:

Yüksek tedrisat muallimleri, orta tedrisat muallimleri, ilk tedrisat muallimleri.

3- Orta tedrisat mektepleri ile Darülfünun ve Darülmuallimat muallimleri, Darülfünun,

yüksek ve orta darülmuallimat ve yüksek ihtisas mektepleri mezunlarından intihap olunur

(Sakaoğlu, 1992).

Bu kanunlardan sonra Eğitim Bakanı Mustafa Necati 26 Aralık 1925- 8 Ocak 1926

tarihlerinde “Üçüncü Heyet-i İlmiyeyi” toplamıştır. Bu toplantıda alınan kararlar kısaca şu

şekildedir:

• Devlet ve vilayet bütçelerinden eğitime ayrılan paraların uygun şekilde harcanması,

okulları genişletilmesi

• Liselerin belirli merkezlerde daha büyük olacak şekilde yapılması ve sayılarının

arttırılması

• Öğretmen okullarının belirli merkezlerde olması

• Meslek okullarının belirli merkezlerde toplanması

• Stajyer öğretmenlerin pedagojik formasyon kazanması için gerekli şartların

oluşturulması

• Öğretmenlerin özlük hakları için düzenlemelerin yapılması

• Eğitim ve öğretim işleriyle ilgilenecek bir “Milli Talim ve Terbiye Kurulu”nun

oluşturulması (Sakaoğlu, 1992).

Bu toplantıdan sonra 22 Mart 1926’da, 789 sayılı “Maarif Teşkilat Kanunu” kabul

edilmiştir. Bu Kanuna göre, eğitim ve öğretim işleri ile uğraşmak için “ Talim ve Terbiye

Dairesi” oluşturulmuştur. Bu oluşumdan sonra heyeti ilmiye toplantıları da fonksiyonunu

yitirmiş ve görevini bu daireye devretmiştir.

Bu toplantılardan sonra 1927 ve 1928 yıllarında din dersleri ilk ve ortaokulda asgari

düzeye indirilmiş, yaşlı ve çağın gereklerine uymayan öğretmenler emekliye sevkedilmiş,

ilkokullar dışında bütün okulların bütçesi devlete bağlanmış, okul kitaplarının ıslah çalışması

devam etmiş, Darülfünun’a bilimsel ve idari konularda özerklik tanınmıştır.

Harf Devrimi (1 Kasım 1928)

Türk Ulusunu medeni toplumların düzeyine ulaştırmak isteyen Türk İnkilabında

eğitim, kültür ve bilginin hızlı aktarımı çok önemliydi. Bu aktarma ise sadece uygun bir yazı ile

gerçekleşebilirdi. Yaklaşık bin yıldır kullanılan Arap Alfabesi güncelliğini yitirmiş, Türk

Milletinin isteklerine cevap veremez olmuştu. Bu nedenlerle Ataürk Türk dilinin gelişmesinde

harf değişikliğine gitmenin zaruretini anlamıştı. Bu kapsam da yeni bir alfabe hazırlanıp eğitim

ve öğretimde gelişme en yüksek seviyeye çıkarılmalıydı (Topçu, 2007).

1928 yılına gelindiğinde ülkedeki öğrenci durumu şu şekildeydi (Sakaoğlu, 1992):

Page 8: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

518

Murat ÖNK

Tablo 2.

1928 Yılı Eğitim ve Öğretim Olanakları

Seviye Okul Öğretmen Öğrenci 1923-1928 Öğrenci

Artışı

İlkokul 8

812 12501 425997

84056 (%25)

Ortaokul 7

0 747 15135

9230 (%160)

Lise 1

9 597 1819

578 (%46)

Öğretmen Okulu 2

3 391 5022

2494 (%98)

Mesleki ve Teknik

Okul

1

8 307 2332

-1687 (%41 azalma)

Ülke Nüfusu: 13.648.270 Okur-Yazar Oranı: %10.6

Tablo 2. den de anlaşılacağı gibi beş yıllık süreçte okullaşma ve öğrenci sayısında

artmalar olmuşsa da okur-yazar oranı hâlâ çok düşük seviyelerdedir. Bu nedenle köklü bir

değişiklik yapmanın zamanı gelmiştir.

Harf Devrimini Hazırlayan Esaslar

İlk olarak Arap Harflerinin pratik de kullanımı ile ilgili problemler vardı. Arap alfabesi

ile Türkçe yazmak ya da yazılanı okumak inanılmaz zorluklar yaratmıştır. Arapçada Türkçede

kullanılan “p, ç, j, g, gibi harfler bulunmamaktadır; fakat Türk dilinde bu harflerin kullanımı

yaygındır.Ayrıca Arap alfabesinde büyük ve küçük harfler ayrı ayrı bulunmamaktadır.Bir harf

on, üç harf otuz biçime giriyor, otuz üç harfe yükseltilmiş Arap alfabesi doksan dokuz harfli

gibi oluyordu. Bir ilkokul ögrencisinin yalnızca alfabe ögrenmesi bile yıllarını alıyordu. Üstelik

yazısal alanda oluşan sıkıntılar sosyal ve medeni alanda da problemler oluşturmuştu. yasanan

bu zorluk toplumsal, kültürel alana da sıkıntılarını tasımıstı. Medreselerde Arap ulemaları ders

vermeye başlamış, Arap Kültürü yayılmıştı. Arapça ve Farsçadan oluşan Osmanlıca diye bir dil

gelişmişti. Bu dil ise halka inememiş ve Türkçenin etkisinin yıllarca gerilemesine yol açmıştı

(Topçu, 2007).

İkinci önemli husus ise Osmanlılar zamanından beri aydınlar arasında oluşmaya

başlayan alfabe tartışmaları idi. Çünkü Batı toplumlarında yeni okula başlayan bir çocuk en

fazla altı ayda okuma- yazma öğrenirken, Osmanlı okullarında ise yıllarca eğitim alsada en

fazla kendini anlatacak kadar öğrenim sağlanıyordu. Bu yavaş işleyen süreç Şinasi, Ali Suavi,

Namık Kemal gibi devrin aydınlarının dikkatinden kaçmamıştı ve hepside alfabeyi

suçluyorlardı. Ayrıca bu harflerle gazete dahi basmak çok zor oluyordu.

Latin Harflerinin Seçilme Nedeni

Latin alfabesi neredeyse 25 asırlık bir tarihe sahipti. Roma İmparatorluğu ile güçlenen

bu alfabe bütün Avrupa’ya ve Amerika Kıtasına dahi yayılmıştı. Bu nedenle evrensel geçerliliği

olan bir alfabe olmuştu. Osmanlı Devleti içinde elçiler ve temsilciler bu harflerle yazarak

Türkleri bu alfabe ile tanıştırmışlardır.

19. yy. da Osmanlı Devleti Dışişlerinde ve temsilciliklerinde Fransızca resmi dil, Latin

Harfleri de resmi yazı dili olarak kullanılıyordu. Osmanlıdaki bir çok banka yabancı kaynaklı

olduğu için bunların yazışmaları da hep bu şekilde yapılmaktaydı. Posta teşkilatında ise

evrensel normlara uymak için Latin harfleri kullanılıyordu. Bir çok devlet erkanı Latin

Harflerini kullanarak haberleşme sağlıyordu. Mesela, Mustafa Kemal Paşa Yazı Devrimi’nden

Page 9: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 519

önce Paris Esgüderi Esat Cemal Bey’in çektigi Cumhuriyet Bayramı kutlama mesajına şöyle

karşılık verilmiştir(Topçu, 2007):

“Ambassade de Turquie, Paris

(Türkiye Büyük Elçiligi, Paris)

DJUUMHOURIET BAYRAMININ YIL DUNUMU MUNASIBETILE

VOUKOUBOULAN TEBRIQUAT VE IZHAR BOUYOURULAN SAMIMI HISSIYATE

TAKDIMI TECHECCURAT EYLERIM

TURQOUIE REISI DJUMHORI

GAZI M. KEMAL”

Bütün bu maksatlarla yeni alfabenin olusturulması için, “Alfabe Encümeni”

kurulmuştu. Bu Encümen’de üçü mebus, üçü milli egitim bakanlığı görevlisi, üçü de dil uzmanı

olan, şu isimler görev yapmıştır: Falih Rıfkı (Atay), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Fazıl Ahmet

(Aykaç), Ahmet Cevat (Emre), Mehmet Emin (Erisirgil), Ragıp Hulusi (Özdem) Rusen

Esref(Ünaydın), İhsan (Sungu).Encümen çalısmalarını bir rapor halinde Mustafa Kemal’e

sundu. Bundan sonra ise 1 Kasım 1928’de 1353 sayılı “Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki

Hakkında Kanun” ile harf devrimi gerçekleşmiştir. Atatürk ise bu devrimle ilgili şu sözleri

sarfetmiştir (Ergün’den aktaran Topçu, 2007):

…“Çok işler yapılmıştır ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, lakin çok

lüzumlu bir iş daha vardır: yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Her vatandaşa, kadına,

erkeğe, hamala sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz.

Bu vazifeyi yaparken düsününüz ki bir milletin, bir heyeti içtimaiyenin yüzde onu, yirmisi

okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır. Bundan insan olanlar utanmak

lazımdır.

Bu millet utanmak için yaratılmıs bir millet değildir; iftihar etmek için yaratılmıs,

tarihini iftiharlarla doldurmuş bir millettir. Fakat milletin yüzde sekseni okuma yazma

bilmiyorsa bu hata bizde değildir; Türkün seciyesini anlamayarak kafasını bir takım zincirlerle

saranlardadır. Artık mazinin hatıralarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları tashih

edecegiz. Bu hataların tahsis olunmasında bütün vatandaşların faaliyetlerini isterim. En nihayet

bir sene, iki sene içinde bütün Türk heyeti içtimaiyesi yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz

yazısıyle kafasıyle bütün âlemi medeniyetin yanında olacağını gösterecektir.”

Harf devriminin daha ilk yıllarında okul ve öğrenci sayısının arttığı gözlenmiştir. Yeni

harflerin basım tekniğinde sağladığı kolaylık, dolayısıyla basılan kitap sayısında da artış

sağlamıştır. 1923–1928 yılları arasında yıllık kitap basım ortalaması 600 ile 800 arasındayken,

1931’de bu sayı 1000’e yaklaşmıştır (Ortaylı, 2002). Harf devriminin uygulamaya girmesiyle

1930’lu yılların başlarında okur-yazar nüfusunun da %19’a ulaştığı görülmüştür.

Millet Mektepleri

1928 yılında Latin Alfabesi’nin kabul edilmesinin sonrasında, yeni alfabenin öğretilmesi

ve okuma-yazma oranını arttırmak için 11 Kasım 1928’de “Millet Mektebi teşkilatına dair

Talimatname” Bakanlar Kurulu’nda kabul edilip yürürlüğe konmuştur. Bu talimatnamenin 1.

maddesinde amacı şu şekilde açıklanıyordu: “ …Türk Harflerinin kısa bir zamanda ve kolay bir

suretle her ferde okuyup yazabilmek mahiyetinden, Türk Milletinin azami surette istifadesini

temin etmek ve büyük halk kitlelerini süratle okur yazar hale getirmek” (Sakaoğlu, 1992). Bu

kapsamda ülkede okuma-yazma seferberliği başlatılmıştır. Millet Mektepleri ile okuma-yazma

hareketi genişlerken, gazeteler yeni harflerle basılmış ve devlet dairelerinde yazışmalar yeni

Page 10: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

520

Murat ÖNK

harflerle yazılmaya başlamıştır.(Toprak, 2008). Millet Mektepleri sistemi üç aşamalı olarak

planlanmıştı (Sakaoğlu, 1992):

Bu aşamalardan ilki A Programı diye adlandırılır ve bu program ile okuma-yazma

öğretilmesi sağlanacaktır. B Programı ile A programını bitirenlere yaşamlarını ve işlerini devam

ettirebilmeleri için gereken temel bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır. C Programı ile de B

programını bitiren bireylere daha üst seviyedeki bilgilerin kazandırılması şeklinde ifade

bulmuştu.

Millet Mektepleri Mustafa Kemal Paşa’nın başmuallimi kabul etmesi dolayısıyla büyük

bir etki gösterdi. Bu teşkilatın genel başkanı Maarif Vekili idi. Yaşı 15-45 arasında olan okula

gitmemiş herkes Millet Mektebinin öğrencisi olarak kabul gördüler. Askerde olanların ise

okuma – yazma bilen subay, çavuşlardan eğitim alması öngörüldü. Millet Mekteplerindeki

öğretmenlere ek ücret veriliyordu. Denetim ücretini ise Vilayetlerin maarif bütçeleri

karşılıyordu. Bu okullar kadınlara ve erkeklere ve karma olarak üç çeşit açılabilecekti. Cuma

günü dışında her gün bir saat ders yapılacaktı. Eğer bir günde daha fazla ders yapılabiliyorsa (2

saatten fazla olmaz) öğretim günleri haftada üç güne kadar indirilebiliyordu. Millet Mektepleri

her yıl 1 Kasımda büyük ve eğlenceli törenlerle açılıyordu. Dershanelerdeki öğretim dört ay

sürüyordu. Başarılı olanlara da diplomaları Mart ayı içinde veriliyordu. Tablo 3. de bu dönemle

ilgili sayısal bilgiler verilmiştir (Ergün, 2014):

Tablo 3.

1928-1935 Yılları Arasında Millet Mektepleri Hakkında Genel Sayısal Bilgiler

Halkevleri

Türk Ocaklarının, Türk Halk Bilgisi Derneği'nin ve Muallim Birliklerinin kapanmasına

müteakip, kapsamlı çalışmalar sonucunda 14 Merkez de 19 Şubat 1932’de açılmıştır. Bu

merkezler; Afyon, Ankara, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü,

Eskişehir,Konya, Malatya, Samsundur. Daha sonra 1932-1952 yılları arasında 478 Halkevi, 4322

halk odası açılmıştır. Bu kuruluşların amacı, Atatürk Devrimlerini benimseterek, Cumhuriyetin

kültür faaliyetlerini sürdürmek, ulusu aynı ülküde buluşturmak, köylü- kentli, aydın-halk

ayrımını kaldırmaktı. (Sakaoğlu, 1992)

Mustafa Kemal ise halkevleri ile ilgili görüşlerini şu şekilde belirtiyordu(Ergün, 2014):

. . Köyler

Şehirler

Genel

. Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Toplam

Dershane

sayısı

A 23748 4678 32403 9812 4198 14010 46.413

B 4678 1121 5799 4401 1101 5502 11.310

Öğretmen

sayısı

A 25848 3426 29274 9025 4923 13948 43.222

B 2955 497 3452 3518 1623 5141 8.593

Kayıtlı öğrenci

sayısı

A 998331 480361 1478692 346243 298457 644700 2.092.392

B 142193 42323 184516 130718 65641 196359 380.955

Belge alanı

öğrenci sayısı

A 493706 160136 653845 190852 125443 316295 970.140

B 90902 24737 115639 84200 41143 125343 240.982

Başarı

oranı %ı

A 49.9 33.3 41.6 55.1 42.0 48.6 46.4

B 64.0 58.8 64 64.9 63.2 64.0 63.4

Page 11: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 521

“Gençlik, istikbâlin ışığıdır. Gençlik, mütemadiyen gelişen ve yetiştiren bir çalışmanın

içinde yaşatılmalıdır. Milleti, şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven, ideale bağlı bir halk

kütlesi halinde teşkilâtlandırmak lâzımdır. En kuvvetli ders araçlarına ve yetişkin muallim

ordularına malik olmak kâfi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kütle haline getirmek için

ayrıca bir millî halk mesaisine ihtiyaç vardır. Silâh kuvvetinden, her türlü cebir ve madde

kuvvetinden daha müessir olan, fikir kuvvetidir. Milleti bu sahada yetiştireceğiz."

Halkevlerini, CHP açıyordu. Partinin yerel teşkilatları bir Halkevinin kurulması için

gerekli olan tesisleri, kolları, bütçeyi, üyeleri vs. hazırladıktan sonra Partinin genel yönetim

kuruluna başvuruyor, partinin Genel Yönetim Kurulu açma izni verince, o yılın 19 şubatında

Halkevi açılıyordu. 19 şubatı takip eden ilk Pazar günü eski Halkevlerinin kuruluş

yıldönümleri, yenilerinin açılışları törenlerle kutlanıyordu. (Ergün, 2014)

Halkevlerinin kuruluş esasları 1932 yılında çıkarılan Halkevleri Talimatnamesi'nde

belirleniyordu. Halkevleri CHP'ye kayıtlı olan ve olmayan bütün vatandaşlara açıktı, hattâ

memurlar dahi bu evlere üye olabiliyorlardı. Ancak Halkevi Yönetim Kurulu üyeleri ve çalışma

kollarının yönetim komiteleri parti üyelerinden oluşacaktı. Bir Halkevi kurulurken, 9 çalışma

kolundan en az üç kol ile çalışmaya hazır bulunması gerekiyordu. Bu 9 kol şunlardı: Dil-Tarih-

Edebiyat, Ar (sanat), Temsil, Sosyal Yardım, Halk Dersaneleri, Spor, Kitapsaray ve yayın,

Köycülük, Müze ve Sergi (Sakaoğlu, 1992).

Atatürk Dönemi (1923-1938) Okullar ve Programlar

Okul Öncesi Eğitimi ve Programı

Okul öncesi eğitimi Cumhuriyet’in ilk yıllarında yavaş bir gelişme kaydetmiştir. 1932 -

1933 yıllarında yapılan bir sayıma göre 92 okul, 32 öğretmen ve 3895 öğrenci bulunmaktadır.

(Akyüz, 2012) Bu dönemde daha çok ilköğretim eğitimine önem verildiğinden okul öncesi

eğitimi büyük kentlerde, isteğe bağlı çoğu zaman özel okullarda verilen bir eğitim olmuştur.

İlkokul Eğitimi ve Programı

1924 Anayasası 87. maddesi içeriğince ilköğretim zorunlu ve devlet okullarında

parasızdı. Anayasaya uygun olarak 22 Mart 1926 tarihinde çıkarılan 789 sayılı “Maarif

Teşkilatına Dair” Kanunun 6. maddesinde de şu hüküm bulunmaktaydı: “İlköğretim çağındaki

çocuklar meslek mekteplerine giremezler. İlköğrenim çağını geçirmiş ve hiç öğrenim görmemiş

çocukları alan kurumlar bunlara ilköğrenim de vermeğe mecburdurlar.”(Akyüz, 2012)

Cumhuriyet döneminde ilk yıllarda iki türlü ilkokul eğitimi verilmekteydi. Şehir

okullarında 5 yıllık bir eğitim, köy okullarında ise 3 yıllık olarak okutulmaktaydı. Köy

ilkokulları 1939 yılındaki I. Eğitim Şurasında beş yıla çıkartılmışlardır. Bu dönemde uzun

seneler boyunca köylerin çoğuna okul yapılamamış, öğretmen gönderilememiştir. Eğitim

Bakanı Saffet Arıkan’ın 1936 yılında yaptığı açıklama bu durumu özetler niteliktedir: “ …40 bin

köyden 35 bininde okul ve öğretmen yoktur. Okulu olan köylerin bazılarında ise ilköğretim

ancak 3 yıldır.” (Akyüz, 2012)

İlkokul programları ayrıntılı değişikliklerini 1926 ve 1936 yıllarında yaşamıştır.

İlkokullarda 1926 yılında o seneye kadar okutulan Ahlak ve Malumat-ı Vataniye dersi yerine

Hayat Bilgisi dersi getirilmiş, Türkçe, Tarih ve Coğrafya ders saatleri arttırılmıştır. Din dersleri

ise birinci ve ikinci sınıflardan kaldırılmış, 1930 yılında ise sadece beşinci sınıflarda kalmıştır.

1936 yılında ise şehir ve köy okulları için programlar gözden geçirilerek tekrar ayrıntılı

programlar hazırlanmıştır: (Sakaoğlu, 1992).

Page 12: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

522

Murat ÖNK

Tablo 4.

1936 Yılında Şehir İlkokullarının Haftalık Ders Programı

Ders SINIF

I. II. III. IV. V

Türkçe 10 7 7 6 6

Tarih - - - 2 2

Coğrafya - - - 2 2

Yurt Bilgisi - - - 2 1

Tabiat Bilgisi - - - 3 3

Hayat Bilgisi 5 6 7 - -

Aile Bilgisi - - - 2 2

Aritmetik – Geometri 4 4 4 4 5

Resim-iş 4 4 4 2 2

Yazı - 2 1 1 1

Müzik 1 1 1 1 1

Cimnastik 2 2 2 1 1

Toplam 26 26 26 26 26

Tablo 5.

1936 Yılında Köy İlkokullarının Haftalık Ders Programı

Ders SINIF

I. II. III. IV. V

Türkçe 10 9 8 5 5

Tarih - - - 2 2

Coğrafya - - - 2 2

Yurt Bilgisi - - - 2 1

Tabiat Bilgisi - - - 2 2

Hayat Bilgisi 3 3 4 - -

Aile Bilgisi - - - 1 1

Aritmetik – Geometri 4 4 4 3 3

Resim-iş 1 1 1 1 1

Yazı - 1 1 1 1

Toplam 18 18 18 18 18

Bu dönemde ilkokul çocuklarının hep bir ağızdan okuması için 1933 yılında Bakan Dr.

Reşit Galip tarafından bir and yazılmıştır. Bu and şu şekildedir: “Türküm, doğruyum,

çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden

çok sevmektir. Ülküm: Yükselmek, İleri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun .”

(Akyüz, 2012)

Ortaöğretim Eğitimi ve Programı

Atatürk döneminde ortaöğretim programları sık değişmiştir. 1923, 1926, 1927, 1931,

1934, 1937 yıllarında değişiklikler olmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki ortaöğretim

kurumlarını ise ortaokullar, liseler ve öğretmen liseleri oluşturmuştur. Bu dönemdeki

gelişmeleri ise kısaca şöyle özetleyebiliriz. 1 Eylül 1924 yılından başlayarak eski tek devreli

idadilere “orta mektep”, buna dayalı olarak 3 yıllık genel kültür veren resmi okullara da “lise”

denmiştir. 1928 yılında ise harf devrimi ile beraber, 1929 yılından geçerli olacak şekilde Arapça

ve Farsça dersleri kaldırılmış, bu derslerin yerine ikinci bir yabancı dil uygulamasına

Page 13: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 523

gidilmiştir. Fakat dönemin şartlarının iyi olmamasından dolayı kalifiye öğretmen bulunamamış

ve 1933 yılında bu uygulama da kaldırılmıştır. 1930 – 1931 yılında ise büyük değişikliklere

gidilerek eğitim programları yeni baştan inşaa edilmiştir. Bu dönemde en önemli değişiklik

“Tarih” derslerinde yapılmıştır. Bu alanda Türk ırkının üstünlüğünü ve büyüklüğünü gösteren

yazılar gelmiştir. Ayrıca yine bu dönemde Fizik, Kimya, Tabii İlimler birleştirilerek Fen Bilgisi

dersi adını almıştır. (Sakaoğlu, 1992)

1934 yılına gelindiğinde ise felsefe ve estetik derslere ağırlık kaymıştır. Edebiyat

dersleri batı edebiyatını örnek alacak şekilde yenilenmiştir. 1937 yılına gelindiğinde ise;

ortaokullarda fizik ve kimyanın ayrı dersler olarak okutulmasına, Biyoloji dersi yerine ise Tabii

İlimler dersinin konulduğu görülmektedir. Bu dönemde belki en iyi uygulamalardan biri olan,

ilkokul eğitimi üzerine köyde yetişmiş çocukları üç yılda “köy öğretmeni” yapan köy muallim

mektepleri ise 1933 yılında kapatılmıştır. Bu kapsamda Atatürk Döneminin sonuna gelindiği

zaman olan 1937 yılındaki ortaokul, lise ve muallim mekteplerinin ders planları aşağıdaki gibi

olmuştur: (Sakaoğlu, 1992)

Tablo 6.

1937 Yılında Ortaokulların Haftalık Ders Programı

Ders I. II. III.

Türkçe 5 4 4

Tarih 2 2 2

Coğrafya 2 2 2

Yurt Bilgisi - 2 2

Fen Bilgisi ve Kimya - - 3

Tabii ilimler 3 - -

Fizik - 3 -

Biyoloji-Hıfzı Sıhha - 2 3

Matematik 5 4 4

Yabancı dil 5 4 4

El yazısı 2 - -

Jimnastik 1 1 1

Resim 1 1 1

Müzik 1 1 1

Askerlik - 2 2

Dikiş-Biçki 2 1 -

Ev idaresi - 1 -

Çocuk Bakımı - - 1

Serbest saat 2 - -

Toplam 29 29 29

Atatürk döneminde ortaokullarda haftalık 29 saat ders verilmekteydi. Tablodan da

anlaşılacağı üzere Türkçe, Matematik ve Yabancı Dil öğrenimi en çok önem verilen konular

olarak göze çarpmaktadır. Bu derslerin yanısıra çocuk, bakımı, dikiş-biçki, ev idaresi gibi

günlük hayatta kullanılması düşünülen hususlarda öğretilmektedir.

Page 14: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

524

Murat ÖNK

Tablo 7.

1937 Yılında Liselerin Haftalık Ders Programı

Ders I. II. III*.

Edebiyat (Türkçe) 3 3 2/5

Filozofi ve Sosyoloji - - 3/7

Coğrafya 2 2 3/1

Psikoloji - 2 -

Fizik 2 2 2/1

Tabii ilimler 3 2 1/1

Fizik Lab. 1 1 1/1

Kimya 2 2 2/1

Matematik 5 4 8/2

Yabancı dil 5 5 3/5

Tarih 2 2 1/3

Jimnastik 1 1 1/1

Kimya Lab. 1 1 1/1

Askerlik (Erkek) 2 2 2/2

Askerlik (Kız) 1 1 1/1

Laboratuvar (Kız) 1 1 1/1

Toplam 29 29 30/30

* Son sınıflar Fen ve Edebiyat şubelerine ayrılır.

Atatürk döneminde liselerde 1. ve 2. sınıflarda 29, son sınıflarda ise 30 saat ders

işlenmekteydi. Bu dönemde edebiyat, matematik ve yabancı dil eğitimine ağırlık verildiği

görülmektedir. Lise müfredatında sosyoloji dersinin olması dikkat çekicidir. Lise eğitimi olması

dolayısıyla sayısal ve sözel daha teknik derslerde artmalar olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu

kapsamda laboratuar derslerinde ise uygulamalı eğitimin verilmek istendiği ders programında

farkedilebilir.

Tablo 8.

1937 Yılında Muallim Mekteplerinin Haftalık Ders Programı

Ders I. II. III.

Edebiyat 3 2 2

Pedagoji - 2 1

Coğrafya 2 2 2

Psikoloji 2 2 -

Sosyoloji - - 2

Fizik – Kimya 4 4 -

Tabii Bilimler ve Sağlık Bilimleri 2 2 3

Terbiye Tarihi - - 2

Tedris Usulü ve Tatbikatı - 2 7

Okul Sağlığı Bilgisi - - 1

Yabancı dil 3 2 -

Tarih 2 2 2

Jimnastik 1 1 1

Riyaziye 4 4 1

Askerlik (Erkek), biçki dikiş (kız) 2 2 2

Resim 1 1 1

Elişi 2 1 1

Page 15: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 525

Müzik 1 1 1

Toplam 29 29 29

Atatürk döneminde öğretmen okullarının programına bakıldığında pedagoji, terbiye

tarihi, tedris usulü ve tatbikatı, okul sağlığı gibi öğretmen yetiştirmeye yönelik derslerin yoğun

olarak verildiği görülebilir. Bu dönemde liselerle standart olması için haftalık 29 ders saati

uygulaması vardır.

Mesleki ve Teknik Eğitim Programı

Mesleki ve Teknik öğretim okulları Cumhuriyet’in ilk yıllarında esas önemin okuma

yazma seferberliği ve ilköğretime verilmesi nedeniyle bir duraksama yaşamıştır. Daha sonra

ise yabancı uzmanların raporları, meslek eğitiminin öneminin kavranması ile beraber 1935

yılından sonra atılıma geçmiştir. Bu kapsamda ilk olarak Ankara’da kızlar için 1934 yılında Kız

Meslek Muallim Mektebi, 1936 yılında ise demircilik ve ağaç işleri öğretmenleri için Erkek

Teknik Öğretmen Okulu açılmıştır. Daha sonra ise diğer illerde de bu tip okullar açıldı. 1938

yılına gelindiğinde bu Erkek, Kız Sanat ve Teknik, Sağlık, Ticaret,Tarım ve vb. mesleki

okullarda okuyan öğrenci sayısı 9390 olmuştur. (Sakaoğlu, 1992)

Bu okullardaki en büyük problem, buraya başvuran öğrenciler genellikle yoksul, yetim

gibi kısa zamanda iş sahibi olmak isteyenler öğrencilerdi. Fakat okul giderleri ise zamanın

şartlarına göre çok yüksekti. 1935’de döner sermaye ile bu sakınca giderilmeye çalışılsa da tam

başarılı olamamıştır.

Yükseköğretim Eğitim ve Programı

Darülfünundan Üniversiteye Dönüşüm

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ülkenin tek yükseköğrenim kurumu olan Darülfünun’a

1924 yılında “tüzel kişilik tanınmıştı.” 1933 yılına kadar ise Darülfünun’un kendinden beklenen

işlevleri yerine getiremediği kabul edilmiş ve temelde iki konuda eleştirilmiştir:

1. Devrimlere karşı olumsuz bir tavır almıştır.

2. Ciddi, topluma faydalı olacak çalışmalardan uzak kalmıştır. (Akyüz, 2012)

Bu nedenlerle bir üniversite ıslahı zaruri gözükmüştür. Bu maksatla da İsveçli Prof.

Malche çağrılmış ve raporlar hazırlatılmıştır. Bu raporlarda Malche, gelişme için önce dil

derslerine ağırlık verilmesini, öğretim üyelerinin derecelerinin düzeltilmesini, bilimsel

araştırmalaruı yapılmasını, özellikle öğrencilerin araştırma yapmaları, öğrenci alımında

yarışmalar yapılmasını, ödüller verilmesini, üniversite spor teşkilâtının, pansiyon ve

restoranların yapılmasını, üniversite ile aydınlar arasında bağ kuracak bir mezunlar derneği

kurulmasını, sık sık kongre ve konferanslar düzenlenmesini, lise ve ortaokul öğretmenlerine

meslekî kurs ve seminerler düzenlenmesini vs.. istemiştir. (Ergün, 2014)

Bu çalışmalar üzerine hükümet 31.5.1933’te 2252 sayılı yasa ile Darülfünun’u

kapatmıştır. 1.8.1933’te ise İstanbul Üniversitesi kuruluşuna geçilmiştir. Eski müderrislerden

seçilen ve Almanya’dan geçen çoğu Musevi yabancı profesörlerle o günlerde meşhur olan

deyişiyle “ Berlin dışında en büyük Alman Üniversitesi” kuruldu. (Sakaoğlu, 1992)

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Dârülfünun'u yıkma nedenlerini şöyle izah

ediyordu: (Ergün, 2014)

"Memlekette siyasî, içtimaî, büyük inkılâplar oldu. Dârülfünun bunlara karşı bîtaraf bir

müşahit kaldı. İktisadî sahada esaslı hareketler oldu. Dârülfünun bunlardan habersiz göründü.

Hukukta radikal değişiklikler oldu. Dârülfünun yalnız yeni, kanunları tedrisat programına

almakla iktifa etti. Harf inkılâbı oldu, özdil hareketi başladı; Dârülfünun hiç tınmadı. Yeni bir

tarih telakkisi millî bir hareket halinde bütün ülkeyi sardı. Dârülfünunda buna bir alâkca

uyanıdırabilmek için üç yıl kadar beklemek ve uğraşmak lâzımı geldi. İstanbul Dârülfünunu

Page 16: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

526

Murat ÖNK

artık durmuştu, kendisine kapanmıştı, vüstaî bir tecerrüt içinde haricî âlemden elini ayağını

çekmişti."

Üniversite reformu ile ilgili olarak Gazi Mustafa Kernal de TBMM'nin 1933 yılını açış

nutkunda, Devletin üniversite konusundaki kararlılığını şöyle dile getiriyordu:

"Üniversite tesisine verdiğimiz ehemmiyeti beyan etmek isterim. Yarım tedbirleriıi kısır

olduğuna şüphe yoktur. Bütün işlerimizde olduğu gibi Maarifte ve kurulan üniversitede

radikal tedbirlerle yürümek kat'î kararımızdır." (Ergün, 2014)

1933 yılında yapılan Üniversite reformunun temel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

(Akyüz, 2012)

1. Üniversitenin idari özerkliği kalkmış ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.

2. Eski Darülfünun hocaları yeni üniversitede yer bulamamış, 151 eski hocadan sadece

59’u yeni üniversitede yer edinebilmiştir. Üniversitenin öğretim elemanları başka kaynaklardan

sağlanmıştır.

a) Batı ülkelerinde okuyan ve yurda dönenler herhangi bir doktora kıstası olmadan

doçent olmuşlardır.

b) Almanya’dan kaçıp gelen Almanlar ve Avrupalı profesörlere imkan doğmuştur.

3. Üniversite, Fakülte, Rektör vb. terimler bu dönemde dilde yer bulmuştur.

4. Üniversitenin işleyişi ve programları denetlenmeye başlanmıştır.

5. Üniversite ile milleti kaynaştırmak için, öğretim görevlileri konferaslar, bildiriler

yapmışlardır.

1933 yılı sonunda Türk ve yabancı oluşlarına göre üniversitenin öğretim üyeleri

durumu şöyle idi: (Ergün, 2014)

Tablo 9.

1933 Yılı İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Durumu

Öğretim Üyesi Tür

k Yabancı Toplam

Ordinaryüs profesör 27 38 65

Profesör 18 4 22

Doçent 93 - 93

Toplam 138 42 180

Ankara Üniversitesi Kurulma Çalışmaları

TBMM hükûmetleri de 1922 yılında Ankara'da bir "Hukuk Mektebi" açılması için

girişimlerde bulunmuştu. Ama "Ankara Leylî Hukuk Mektebi" ancak 1925 yılında "Adliye

Hukuk Mektebi" adıyla açılabilmiştir. Ankara'da bir Hukuk Fakültesi gibi görünen bu kurum,

1934 bütçe yasalarında da "Ankara Leylî Hukuk Fakültesi" diye anılmaya başlanmıştır. (Ergün,

2014)

Bunun yanında 1928 ilkbaharında Ankara'ya gelen 11 Alman öğretim üyesi, 1930 yılına

kadarki çalışmaları sonunda "Ankara Yüksek Ziraat Mektebi"ni kurmuşlardır.

1935 yılında da "Bir taraftan Türk kültürünü bilgi metodu ile işleyecek bir tetkik ve

araştırma müessesesine olan ihtiyaç, diğer taraftan orta tahsil müesseselerimize ulusal dil ve

tarihimizin ilmî ve en yeni telakkilerine göre hazırlanmış muallim yetiştirmek ve bugünkü

muallimlerin bu yönden bilgilerini tamamlamak" için, Ankara da "Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi" kurulmuştur. Fakültenin kuruluş yasası Meclis'te görüşülürken, ilerde bir "Ankara

Üniversitesi" kurulması dileğinde de bulunuluyordu.

Page 17: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 527

Bu arada İstanbul'da bir türlü kendisine uygun bir bina bulunamayan Mülkiye Mektebi

için Ankara'da bir bina yaptırılarak, bu okul 1935 yılında Ankara'ya taşınmış ve "Siyasal Bilgiler

Okulu" adını almıştır.

Ankara'da bir Tıp Fakültesi kurulması ise Başbakanlıkça öteden beri istenmekte, Sıhhat

ve İçtimaî Muavenet Vekilliği de bu konuda imkânlar araştırmakta idi. Hattâ 1934 yılında

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, kendi öğrenci sayıları çok arttığından ve öğretim

güçlüğünden, Ankara'da da bir Tıp Fakültesi kurulması hakkında hükûmete rapor vermişti.

Nihayet 1937 yılında Sıhhat ve İçtimâî Muavenet Vekilliği, Ankara Tıp Fakültesi yasa

tasarısını Meclis'e sunmuş ve yasa da çıkmıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşının çıkması ve malî

nedenlerden dolayı bu Fakültenin kuruluşu 1945 yılına kaldı. Sonuç olarak, Ankara

Üniversitesinin temelleri Atatürk döneminde atılmış, hattâ bina da bir hayli yükselmiştir.

(Ergün, 2014)

Azınlık ve Yabancı Okulların Eğitim ve Programı

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türkçe eğitiminin zorunlu tutulması, din

propogandalarına izin verilmemesi, devlet eğitim kurumlarının parasız olması, programlarının

hükümetle parale olması gibi nedenlerden dolayı yabancı okulları önemini yitirmiştir. Bu

nedenle bir bir kapanıp sayıları azalmıştır. 1938 yılında yabancı ve azınlık okullarında toplam

30 bin dolayında öğrenci okumakta, 2 bin kadar öğretmen görev yapmaktadır. (Sakaoğlu, 1992)

Cumhuriyetin İlk On Beş Yilinda Gelen Yabancı Eğitim Uzmanları

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devrim çalışmaları ile birlikte neredeyse tüm sosyal

kurumların işleyiş ve yapısını değiştirmiş, eğitim reformlarını yaparken de gelişmiş ülkelerin ve

batı medeniyetinin eğitim sistemlerini ve politikalarını takip etmiştir. Cumhurreis Atatürk ve

arkadaşları ülkenin kalkınmasının temel şartının eğitim olduğunu düşünerek eğitim

reformlarını gerçekleştirmek için zaman zaman yabancı uzmanlardan yardım talep etmişlerdir.

John Dewey

Eğitim alanında araştırma yapmak üzere, ülkeye davet edilen ilk yabancı uzman John

Dewey olmuştur. 1923 yılında Atatürk‟ün isteğiyle, dönemin Maarif Vekili (Millî Eğitim

Bakanı) İsmail Safa (Özler) Bey tarafından yazılan bir mektupla Türkiye’ye davet edilen ve 19

Temmuz 1924 tarihinde, Vasfi Çınar Bey‟in bakanlığı döneminde ülkeye gelen Dewey, burada

iki ay süren bir inceleme yapmıştır. Çalışmalarına eğitimin amaç ve hedeflerini belirleyerek

başlayan Dewey’e göre eğitimin amaç ve hedefleri dikkate alınmadığı takdirde, bulunan

çözümler geçici olacak ve eğitim sistemine katkıda bulunmayacaktır (Yıldız, 2014) Dewey,

Türkiye için uzun soluklu bir eğitim sistemi yapılanması öngörmüş ve raporunda, ülkenin

eğitim sistemi için yapılması gerekenleri adım adım açıklamıştır. Bu anlamda gerçekleştirilecek

ilk adımın, eğtimin amaç ve hedeflerini belirlemek olduğunu söyleyen Dewey, Türkiye‟nin

eğitim sistemine yönelik çalışmalarında bilimsel bir yöntem izlemiştir.

Dewey, İstanbul Darülfünunu‟nda, ortaöğretim kurumlarında, öğretmen okullarında,

meslekî derneklerde incelemeler yapmış ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bu konuda yapacaklarını

içeren iki rapor vermiştir. Bunlardan biri, bir rapor olmaktan ziyade, Dewey’in henüz

Türkiye’de iken verdiği ve bütçeye acele olarak konulması gereken birtakım ödenekler ile bu

ödeneklerin hangi konular için harcanacağını gösteren bir muhtıra niteliğindedir. Diğeri ise,

Dewey’in Amerika’ya döndükten sonra yazdığı otuz sayfalık asıl rapordur. (Yıldız, 2014)

Raporda belirtilen esaslar şu şekildedir: (Ergün, 2014)

* Öğrencilerin köylerle, hayat ve çevre ile sürekli bağlantısı sağlanmalıdır.

*Ortaöğretim üniversiteye öğrenci göndermese bile, çocukları bir mesleğe

hazırlamalıdır.

Page 18: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

528

Murat ÖNK

*Eğitim programları derslerin fazla ayrıntılarına girmemeli; sadece esasları göstermeli,

ayrıntıları çevre şartları belirlemelidir.

* Ortaokullar yatılı olmalı ve millî birliği sağlayıcı esaslar orada verilmelidir.

* Batı ülkelerine yalnız öğrenciler değil, öğretmen grupları da gönderilmelidir.

* Eğitim için çeşitli ülkelerden kısa süreli uzmanlar getirmelidir. Yüksek okullar ve

üniversite için de öğretmen ve öğretim üyeleri getirtilmelidir.

*Türkiye'nin en önemli ve âcil eğitim sorunu, öğretmenlerdir. Öğretmenler yalnız ders

konularında değil, genel olarak eğitimin ana konusu olan çocuk ve insan üzerinde etraflı bilgiye

sahip olmalıdırlar.

John Dewey Raporu, kendisini çağıran Bakan ve ondan sonraki Bakanlar döneminde

değil, tâ 1926'da Necati Bey'in bakanlığı sırasında uygulanmaya konulmuştur.

Alfred Kühne

Kühne, Alman Ticaret Bakanlığı ileri gelenlerinden ve Berlin'deki büyük bir meslek

okulunun kurucusu idi. Ekim 1925 başlarında Türkiye'ye gelmiş, Ankara, Eskişehir, Bursa,

İzmir ve İstanbul'daki meslek okullarında ve "Hayat Mektepleri"nde incelemeler yapmıştır.

Bakanlığa verdiği Raporda ise, şu hususlar üzerinde duruyordu:

* Meslekî eğitimde en önemli nokta, ilkokul öğretmenlerinin pratik hayat görevlerini

idrak edip öğrencileri meslek fikri ile eğitmeleridir. Bu öğretmenler, öğrencileri meslek seçimine

yönlendirmelidirler.

* Türkiye'de eğitim hayatı çok hızlı değişiyor; istikrar olmadan bir şey yapılamaz.

El sanatkârları yetiştirmede Türk okulları başarılı sayılabilirlar, ancak teknisyen

yetiştirecek pek az kurum var.Bir Makina İnşaatı Okulu kurulmalıdır.

* Bir Süsleme Sanatları Okulu açılıp, İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi ıslah

edilmelidir. Ticaret okullarının donatımları eksiktir, öğretmenleri özel olarak yetiştirilmelidir.

Ev İdareciliği okulları çok genişletilmelidir. Meslekî Eğitim Yöneticiliği kurulmalıdır.

Türkiye'nin bu hususta hiç bir plânı yoktur. Kühne Raporu ayrıntılı ve uygulanabilir projeler

sunmadığı için, Bakanlıkça pek gözönüne alınmamış, başka uzmanlar çağrılmıştır. (Ergün,

2014)

Omar Buyse

Mısır asıllı, uzun yıllar Amerika’da kalarak oranın eğitim usullerine dair bir kitap

yazan, daha sonra Belçika'ya geçerek orada "İş Üniversitesi"ni kuran ve dört yıl burayı yöneten,

sonuçlarını ve programını "İş Üniversitesi" adıyla yayınlayan Belçika Meslekî Eğitim Müdürü

Buyse, 1926 sonlarında Türkiye'deki ziraat, sanayi ve meslek okullarını inceleyerek

uygulanabilir bir program hazırlamak için Türkiye ile mukavele imzaladı. Necati Bey kendisini

Avrupa gezisi sırasında beğenerek uzman olarak seçmişti. 1927 yılı başlarında Türkiye'ye gelen

Buyse, yurdun çeşitli yerlerinde yaptığı incelemelerle, üç yüz küsür sayfalık büyük ve ayrıntılı

bir rapor-proje ve öneriler vermiştir. Buyse'in ana öneri ve projeleri şöyle özetlenebilir: (Ergün,

2014)

Sanayi okulları ile o yörenin sanayicileri ilişki kurmalıdırlar.

Meslek okullarının amacı, halka, çalışmasını en verimli kılacak genel bilgi ve teknik

yetenekleri vermektir. Genel okulların programlarına çağdaş üretimi gösteren dersler konmalı;

iş, sanat ve tarım çevrelerinin yanı sıra kamu oyunun da sanayi ve çalışma hayatı alanında

eğitilmesi gerekir. Gündüz çalışanlar için ve gündüz okullarında yer alamayacak kadar

önemsiz konular için Akşam Meslek okulları açılmalıdır. Modern çalışmanın her derecesinde

gerekli bilgilerin tümü, meslekî ve teknik okullarda yer almalıdır.

Meslek okulları için Avrupa'dan öğretmen getirtmek gerekmez. Bunlar Türkiye'de

yetiştirilebilirler. Küçük sanat öğretmenleri, kendi sanatkârlarının arasından seçilmelidir.

Page 19: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 529

Okuma-yazma bilmese de, iyi bir demirci, öğretmen olur. Avrupa'ya şimdilik öğrenci

gönderilebilir, ama ilerde buna da gerek kalmaz.

Buyse'in kurulmasını önerdiği ve projesini hazırladığı eğitim-öğretim kurumları da

şunlardır:

Mustafa Kemâl Paşa İş Dârülfünunu: Meslek okullarına usta ve öğretmenler

yetiştirmenin yanı sıra mahir işçi, teknisyen ve uzmanlar yetiştirmek için Ankara'da

kurulacaktı. Öğretim çalışmalarıyla beraber sergiler açacak, Süsleme Sanayii Müzesi ve

kütüphaneler kuracak olan bu üniversite, şu yapıda olacaktı: Teknik kısımda Taş, Ağaç,

Madecilik, Elektrikçilik ve Sanayi-i Tezyiniye; Yüksek Teknisyenler Kısınında da İnşaat-ı Nafia

ve Yol İnşaatı, Elektrikçilik, Ziraat Makinaları yapımı, Makina Kondüktörü ve Ressamlar,

hirfetler, Sanayi-i Tezyiniye, Teknik ve Meslek Okulları için öğretmen yetiştirme bölümleri

olacaktı.

İsmetpaşa Kız Enstitüsü: Genç kızlar için meslekî, ticarî ve sosyal bilgiler veren bir okul

olacak ve Bayan Mevhibe İnönü'nün adını alacaktı (Institut feminin Madame Ismet Pacha).

İlkokul çıkışlıların alınacağı bu Enstitü dört yıllık meslek ve ticaret kısmı ile iki yıllık meslekî,

ticarî ve sosyal yüksek kısmla, üç yıllık akşam meslek dersleri kısımlarından meydana gelecekti.

Bu büyük projelerin yanı sıra İstanbul, Konya, İzmir, Aydın vs. yerlerdeki sanayi

okullarının ıslah ve genişletme projeleri, Orta Tarım okulları, İstanbul'da Sosyal Hizmetler

Okulu, İzmir'de Sanayi-i Nesciye (Dokumacılık), Uşak'ta dokuma, şeker sanayii ve Debbağlık

Okulu kurulması, ayrıca her şehirde, yörenin özelliklerine göre erkekler için çiftçilik,

kunduracılık, ağaç ve maden işleri, duvarcılık, ticaret ve dil kursları; kızlar için de biçki-dikiş,

ev işleri, süsleme sanatları, dil ve ticaret kursları düzenlenmesi isteniyordu.

Buyse, 1927 Temmuzunda raporlarını verip gittikten ve Avrupa'ya giden Bakanlık

heyeti de raporunu hazırladıktan sonra Buyse raporu Talim ve Terbiye Dairesi'nde incelendi ve

şu önlemler alındı: (Ergün, 2014)

John Dewey'nin tavsiyesi üzerine Maarif Vekaleti, meslekî ve teknik öğretim

kurumlarıyla ilgilenmek için İlköğretim Dairesini görevlendirmiştir. 1927 yılında ise bu işlerle

yüksek öğretim dairesi görevlendirilmiş, bu idari birimin adı Yüksek ve Meslekî Öğretim Genel

Müdürlüğü olmuştur.

Gene 1927 yılında ikinci bir "Tevhid-i Tedrisat Kânûnu" niteliğinde olan 1052 sayılı yasa

ile bütün meslek okullarının emir ve idareleri Maarif Vekaletine bağlanıyor, Bakanlığın izni

olmadan meslek okulu açılmaması kararlaştırılıyordu (26 Mayıs 1927). Bu yasaya göre, 1927- 28

öğretim yılından itibaren pek çok meslekî ve teknik okul Maarif Vekaletine bağlanmıştır.

Buyse raporunda her ne kadar meslek öğretmeni yetiştirmek için Avrupa'ya öğrenci

göndermeye gerek olmadığı belirtiliyorsa da, önce İş Üniversitesi öğretmenlerini yetiştirmek

için, sonra da çeşitli amaçlarla Avrupa'ya öğrenci gönderilmiştir (1927-1938 arası 133 meslek ve

sanat öğrencisi gönderilmiştir).

Ayrıca gene Buyse raporu doğrultusunda İzmir'de bir Sanayi-i Kimyeviye ve Nesciye

okulu açmaya, sanat okullarının yapısını iki hazırlık, dört mahir işçi yetiştirme ve iki teknisyen

sınıfı olarak yeniden düzenlemeye, Ankara'da İş Üniversitesi ve Kız Enstitüsünün kurulmasına,

sanat okullarının bir Murakabe Komisyonunca yönetilmesine ve bu okul programlarının

yeniden düzenlenip ders kitapları hazırlatılmasına, Avrupa'dan yabancı uzmanlar davet

edilmesine, akşam ticaret kursları düzenlenmesine vs.. karar verildi.

Albert Mache

Hükûmet hem Ankara hem de İstanbul Üniversitelerinin kuruluş biçimlerini inceleyip

rapor vermesi için İsviçre Gelf Üniversitesi profesörlerinden pedagog Albert Malche'ı 1931

yılında Türkiye'ye davet etti. 16 Ocak 1932'de İstanbul'a gelmiştir. Başbakan ve Eğitim Bakanı

Page 20: ATATÜRK DÖNEMİ EĞİTİM SİSTEMİ GELİŞMELERE … ÖNK.pdf · Atatürk Dönemi Eğitim Sistemi Gelişmelere Bir Bakış 513 Cumhuriyet Döneminde Eğitimin

530

Murat ÖNK

ile görüşen Malche, Dârülfünun'un fakültelerini, kliniklerini, laboratuvarlarını, kütüphanelerini

gezdi. Eminle, profesör ve asistanlarla konuştu; dersleri ve çalışmaları izlendi, belgeler topladı.

İstanbul'daki yüksek okulları ve bazı liseleri ziyaret edip inceledi. Daha sonra Dârülfünun

öğretim üyelerine ve yardımcılarına uygulanmak üzere bir anket bırakarak, Mart ayında,

Fransa ve İsviçre'deki üniversite, laboratuvar, klinik ve kütüphaneleriyle asistanların

durumunu, öğrencilerle ilişkileri inceledi. Hollanda liselerindeki yabancı dil başansı hakkında

anketler düzenledi. (Ergün, 2014)

Nisan 1932'de Türkiye'ye döndüğünde, hastahane ve liselerde incelemelerine devam

etti. Öğrenciler arasında anketler yaptı, görüşmeler düzenledi. Malche’nin verdiği raporlar

doğrultusunda üniversite reformu gerçekleşti.

SONUÇ

Atatürk, tüm kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletini çağdaş uygarlık seviyesine

ulaştırmayı hedeflemiştir. Bu hedefe varmada, milli eğitimle, milletimizi en kısa, en doğru,

yoldan ulaşacak bir eğitim kadrosunun oluşması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda,

öncelikle nitelikle insan gücünü arttırmak, öğretmenleri en donanımlı şekilde yetiştirmek,

millet olma duygusu geliştirmek istemiştir. Şüphesiz ki, bütün bu idealler eğitimle olabilirdi. Bu

kapsamda eğitim kurumlarına gereken en yüksek desteği vererek milleti bilinçlendirmiştir.

Atatürk döneminde cahil, geri kalmış ümmetten okuryazar millet olma yolunda büyük

adımlar atılmıştır. Kısa sürede çok büyük devrimlerle toplum bilinçlenmiş, en uzak köylere

kadar eğitim götürülmeye çalışılmıştır.

KAYNAKÇA

Adem, M. (2000). Atatürkçü düşünce ışığında eğitim politikamız. İstanbul: Yeni Gün Haber

Ajansı Basın ve Yayıncılık

Akyüz, Y. (2012). Türk eğitim tarihi. Ankara: Pegem Akademi

Budak, Ş. (2003). Atatürk'ün eğitim felsefesi ve geliştirdiği eğitim sisteminin değiştirilmesi. Milli

Eğitim Dergisi, (160). 19 Kasım 2014 tarihinde

http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/160/budak.htm

sayfasından erişilmiştir.

Ergün, M. (2014). Atatürk devri türk eğitimi-II.Türkiye Sanal Eğitim Bilimleri Kütüphanesi. 19

Kasım 2014 tarihinde http://www.egitim.aku.edu.tr/ata2.html sayfasından erişilmiştir.

Gülbahar,G. (2006). Cumhuriyet dönemi (1920-1950) türk eğitim sisteminin felsefi temelleri

(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Kırıkkale Üniversitesi, Türkiye

Gürüz, K. (2008). Yirmi birinci yüzyılın başında türk milli eğitim sistemi. İstanbul: İş Bankası

Kültür Yayınları

Kavcar, C. (2002). Cumhuriyet döneminde dal öğretmeni yetiştirme. Ankara Üniversitesi Eğitim

Bilimleri Fakültesi Dergisi (35)1, 1-14.

Ortaylı, İ., (2002). Gelenekten geleceğe. İstanbul: Ufuk Yayınları

Sakaoğlu, N. (1992). Cumhuriyet dönemi eğitim tarihi. İstanbul: İletişim Yayıncılık

Yıldız, F. (2014). John dewey’in eğitim görüşleri ve türk eğitim sistemine etkileri

(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Gazi Üniversitesi, Türkiye

Topçu, F.(2007). Türk eğitim sisteminin tarihsel gelişimi ile yabancı okullarının bu sistem

üzerindeki etkileri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Beykent Üniversitesi, Türkiye

Toprak, G.(2008). Cumhuriyetin ilk döneminde türk eğitim sistemi ve köy enstitüleri

(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Afyon Kocatepe Üniversitesi, Türkiye