askeri tarih arastirmalari dergisi sayi 22

241
ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF MILITARY HISTORY STUDIES Hakemli dergi, yılda iki kez yayımlanır. Yerel süreli yayındır. Bi-annual peer-reviewed journal. Local periodical. SAHİBİ / OWNER Genelkurmay Personel Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı adına / In the name of TGS Personnel Directorate, Military History and Strategic Studies (ATASE) Division Tuğg.Necdet TUNA SORUMLU MÜDÜR / EDITOR-IN-CHIEF Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU EDİTÖR / EDITORS Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP Tar.Uzm.Fatma İLHAN YAYIN KURULU EDITORIAL BOARD Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP Tar.Uzm.Ahmet ÇALIŞKAN Tar.Uzm.Alev KESKİN Tar.Uzm.Fatma İLHAN DANIŞMA KURULU ADVISORY BOARD Prof.Dr.İlber ORTAYLI Prof.Dr.Ergün AYBARS Prof.Dr.Sabahattin ÖZEL Prof.Dr.Reşat GENÇ Prof.Dr.Ömer Önder ARI Prof.Dr.Recep BOZTEMUR Prof.Dr.Ömer TURAN Prof.Dr.Feridun EMECEN Prof.Dr.İlhami DURMUŞ Prof.Dr.Mustafa TÜRKEŞ Prof.Dr.Yusuf SARINAY İNGİLİZCE DÜZELTİ ENGLISH REDACTION Uzm.Müt.Arzu ERKAAN DÜZELTİ / SAYFA DÜZENİ REDACTION / PAGE SETUP Red.Uzm.İlkay SARIKAYA ADRES / ADDRESS Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı 06100 Bakanlıklar/Ankara Telefon / Phone: +(90) 312 402 23 12 Belgegeçer / Fax: +(90) 312 424 21 31 Elmek / E-mail: [email protected] Ankara, Genelkurmay Basımevi, 2013 Ankara, TGS Printing House, 2013

Upload: phillip-key

Post on 01-Feb-2016

186 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

askeri tarih arastirmalari dergisi

TRANSCRIPT

Page 1: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF MILITARY HISTORY STUDIES

Hakemli dergi, yılda iki kez yayımlanır. Yerel süreli yayındır. Bi-annual peer-reviewed journal. Local periodical.

SAHİBİ / OWNER

Genelkurmay Personel Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı adına / In the name of TGS Personnel Directorate, Military History and

Strategic Studies (ATASE) Division Tuğg.Necdet TUNA

SORUMLU MÜDÜR / EDITOR-IN-CHIEF Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU

EDİTÖR / EDITORS Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP

Tar.Uzm.Fatma İLHAN

YAYIN KURULU EDITORIAL BOARD

Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU

Dr.Hv.Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP

Tar.Uzm.Ahmet ÇALIŞKAN

Tar.Uzm.Alev KESKİN

Tar.Uzm.Fatma İLHAN

DANIŞMA KURULU ADVISORY BOARD

Prof.Dr.İlber ORTAYLI

Prof.Dr.Ergün AYBARS

Prof.Dr.Sabahattin ÖZEL

Prof.Dr.Reşat GENÇ

Prof.Dr.Ömer Önder ARI

Prof.Dr.Recep BOZTEMUR

Prof.Dr.Ömer TURAN

Prof.Dr.Feridun EMECEN

Prof.Dr.İlhami DURMUŞ

Prof.Dr.Mustafa TÜRKEŞ

Prof.Dr.Yusuf SARINAY

İNGİLİZCE DÜZELTİ ENGLISH REDACTION

Uzm.Müt.Arzu ERKAAN

DÜZELTİ / SAYFA DÜZENİ REDACTION / PAGE SETUP

Red.Uzm.İlkay SARIKAYA

ADRES / ADDRESS

Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı 06100 Bakanlıklar/Ankara Telefon / Phone: +(90) 312 402 23 12 Belgegeçer / Fax: +(90) 312 424 21 31

Elmek / E-mail: [email protected]

Ankara, Genelkurmay Basımevi, 2013

Ankara, TGS Printing House, 2013

Page 2: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

HAKEM KURULU

REFEREES BOARD

Prof.Dr.Ethem Ruhi FIĞLALI

Prof.Dr.Sadık TURAL

Prof.Dr.Gülnihal BOZKURT

Prof.Dr.A.Mete TUNCOKU

Prof.Dr.Hikmet ÖZDEMİR

Prof.Dr.Kemal ARI

Prof.Dr.Altan ÇETİN

Prof.Dr.Saadettin GÖMEÇ

Prof.Dr.Hamiyet SEZER FEYZİOĞLU

Prof.Dr.Melek ÇOLAK

Prof.Dr.İhsan GÜNEŞ

Prof.Dr.Temuçin Faik ERTAN

Prof.Dr.Neşe ÖZDEN

Prof.Dr.Zekeriya KURŞUN

Prof.Dr.Selami KILIÇ

Prof.Dr.Aygün ATTAR

Prof.Dr.İbrahim YILMAZÇELİK

Prof.Dr.İbrahim GÜLER

Prof.Dr.Serpil SÜRMELİ

Prof.Dr.Esat ARSLAN

Doç.Dr.Bülent ARI

Doç.Dr.Selda KAYA KILIÇ

Doç.Dr.Bekir KOÇ

Doç.Dr.Davut KILIÇ

Doç.Dr.Kadir ULUSOY

Doç.Dr.Bayram AKÇA

Doç.Dr.Haldun YALÇINKAYA

Yrd.Doç.Dr.Ahmet Emin YAMAN

Yrd.Doç.Dr.İsmet GÖRGÜLÜ

Yrd.Doç.Dr.Barış METİN

Yrd.Doç.Dr.Abdurrahim F. AYDIN

Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Ertan EROL

Yrd.Doç.Dr.Vehbi Zeki SERTER

Yrd.Doç.Dr.Burhan SAYILIR

Yrd.Doç.Dr.Ahmet TOKSOY

Yrd.Doç.Dr.Havva KÖK ARSLAN

Dr.Erdal YURDAKUL

Dr.Rıfat UÇAROL

Dr.Fahriye EMGİLİ

Dr.Hürkan ÇELEBİ

Page 3: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

JOURNAL OF MILITARY HISTORY STUDIES

Hakemli dergi, yılda iki kez yayımlanır. Yerel süreli yayındır. Bi-annual peer-reviewed journal. Local periodical.

YIL: 11 ARALIK 2013 SAYI: 22

YEAR: 11 DECEMBER 2013 ISSUE: 22

Dergimizdeki yazı ve makalelerin her hakkı saklıdır; ancak kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nde

yayımlanan makaleler sadece yazarların görüşlerini yansıtır. Türk Silahlı Kuvvetleri ve/veya Yayın Kurulunun görüşlerini temsil etmez.

All rights for all articles and papers in this Journal are reserved; academic citations are only allowed with proper acknowledgement. All papers

published in the Journal of Military History Studies reflect solely the opinions of their authors. They do not represent the views of the Turkish Armed

Forces and/or the Editorial Board.

ISSN: 1303 - 9342

NSN: 7610KK0448680

Ankara, Genelkurmay Basımevi, Aralık 2013

Ankara, TGS Printing House, December 2013

Page 4: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

İÇİNDEKİLER

Sunuş

İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)

F.Rezzan ÜNALP ....………………………………………………………. 1

Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması’nın Uluslararası Politika Açısından Karşılaştırmalı Tahlili

Ahmet TOKGÖZ .................................................................................. 17

Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mektepleri

Ali BAL ................................................................................................ 47

ABD Türkiye Askerî Ataşesi Albay ELLIOT’un Raporları Işığında Cumhuriyet Donanmasının İtalya’dan Aldığı Harp Gemileri

İskender TUNABOYLU ....................................................................... 89

Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli Bir Adım: “Demir Yolları”

Osman YALÇIN …………………………………………………......……. 109

Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - II: Topçu Mecmuası

Efdal AS - Hakan BACANLI................................................................. 163

Yayım İlkeleri

Page 5: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

CONTENTS

Introduction

War of the Firsts: The Crimean War (1853 - 1856)

F.Rezzan ÜNALP ....………………………………………………………. 1

The Comparative Analysis of the Çanakkale Campaign and the Normandy Landing in the Context of International Politics

Ahmet TOKGÖZ .................................................................................. 17

Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer Infantry School and Non-Commissioned Officer Elementary School

Ali BAL ................................................................................................ 47

The Battleships Purchased from Italy by the Navy of Turkish Republic in the Light of the Reports of Captain ELLIOT, US Military Attaché in Turkey

İskender TUNABOYLU ....................................................................... 89

An Important Step for the Republic of Turkey in the Struggle of Catching up with the Age: “Railways”

Osman YALÇIN …………………………………………………......……. 109

Sources for Military History Researches - II: Topçu Mecmuası (the Artillery Journal)

Efdal AS - Hakan BACANLI ............................................................... 163

Publication Guidelines

Page 6: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

SUNUŞ

Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığınca yayıma hazırlanan Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin 22’nci sayısında altı makaleyi okuyucuların istifadesine sunmaktayız.

“İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)” adlı makalede; XIX. yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını teşkil eden Kırım Savaşı’nın Türk ordusunun o güne kadar yapmış olduğu savaşlardan farkının neler olduğu ortaya konulmuş ve genel olarak bu savaşla harp tarihine kazandırılmış olan yenilikler ele alınmıştır. Yine savaşın genel anlatımı içinde taraf devletlerin savaş sırasında yaptıkları ittifaklara ve askerî harekâtlara yer verilmiş, savaşın Osmanlı Devleti açısından sonuçları değerlendirilmiştir. Ayrıca Kırım Savaşı’nın Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olduğu vurgulanmıştır.

“Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması’nın Uluslararası Politika Açısından Karşılaştırmalı Tahlili” adlı makalede; Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi ile İkinci Dünya Savaşı’nda Normandiya Çıkarması sebep - sonuçları itibarıyla ve uluslararası ilişkiler teorileri kapsamında değerlendirilmiştir. Çanakkale Savaşlarında elde edilen siyasi, ekonomik ve askerî tecrübelerden, gerek Normandiya Çıkarması’nın planlama ve icrasında gerekse bu süreçte ittifakların oluşmasındaki diplomaside faydalanıldığı tespitinde bulunulmuştur.

“Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mektepleri” adlı makalede; söz konusu okulların açılış süreci, idari teşkilatı ve öğretmen kadrosu ile okulda yürütülen eğitim - öğretim faaliyetleri incelenmiştir. Okulun ilk diploma töreni, ilk mezunlarına ilişkin bilgilerle Birinci Dünya Savaşı döneminde okulun durumu ve okulun kapatılması ile ilgili hususlara da yer verilmiştir.

“ABD Türkiye Askerî Ataşesi Albay ELLIOT’un Raporları Işığında Cumhuriyet Donanmasının İtalya’dan Aldığı Harp Gemileri” adlı makalede; Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte tüm yurtta başlayan yeniden inşa ve teşkilatlanma sürecinde donanmanın teşkilatlanmasına, Bahriye Vekâleti ve Deniz Müsteşarlığının kurulması suretiyle donanmanın kurumsallaştırılmasına değinilmiştir. Bu kapsamda Türk Deniz Kuvvetleri tarihinde yurt dışından alınan ilk su üstü gemileri olması ve donanmanın temelini teşkil etmesi açısından önemli olduğu düşünülen İtalyan savaş gemileri, ABD askerî ataşesince tanzim edilen raporlar ışığında değerlendirilmiştir.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli Bir Adım: ‘Demir Yolları’” adlı makalede; teknolojik gelişme açısından önemli bir adım olarak değerlendirilen demir yolu sisteminin, XIX. yüzyıldan günümüze uzanan süreçte Osmanlı Devleti ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nde kuruluşu ve yaygınlaşması detaylı olarak incelenmiş; bu sistemin askerî, ekonomik ve siyasi hedefleri üzerinde durulmuştur.

“Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - II : Topçu Mecmuası” adlı makale; askerî tarih araştırmaları için kaynaklar çalışmasının ikinci kısmını oluşturmaktadır ve Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin 20’nci sayısında

Page 7: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

yayımlanan “Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar - I : Süvari Mecmuası” adlı makalenin devamı niteliğindedir. Makalede “Topçu Mecmuası” hakkında bilgi verilirken aynı zamanda konuyla ilgili olarak çalışma yapacaklara kolaylık sağlamak amacıyla dergideki makalelerin dizini oluşturularak okuyucuların istifadesine sunulmuştur.

Farklı tarihî konularda yazılmış makalelerin yer aldığı dergimizin bu sayısının da ilgiyle okunacağını ümit ediyoruz.

Necdet TUNA Tuğgeneral ATASE D.Başkanı

Page 8: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

INTRODUCTION

In this 22nd issue of the Journal of Military History Studies, prepared by Turkish General Staff Military History and Strategic Studies (ATASE) Division, six articles are presented for the use of its readers.

The article “War of the Firsts: The Crimean War (1853-1856)” deals with the differences between the Crimean War, which constitutes one of the most important pages of the 19th century European history, and the other wars the Turks had waged until then. It also puts forth the innovations brought by this war to the war history in general terms. Furthermore, the alliances established and military operations conducted by the belligerent parties during the war are discussed; and the results of the war for the Ottoman State are assessed. In addition, it is emphasized that this war is the first one introducing the Ottoman State to the migration problem.

The article titled “The Comparative Analysis of the Çanakkale Campaign and the Normandy Landing in the Context of International Politics” analyzes the Çanakkale front in the First World War and the Normandy Landing in the Second World War, in terms of their causes and consequences and in the context of international relations theories. It’s suggested that the political, economic and military experiences gained in the Çanakkale Campaign were used during the planning and the conduct of the Normandy Landing and also in the diplomatic interactions while establishing alliances in that period.

The article “Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer Infantry School and Non-Commissioned Officer Elementary School” focuses on the opening process of these schools, their administrative organization, teaching staff and academic activities. It also gives information on the first graduation ceremony of the schools, the first graduates, situation of the schools during the World War I, and closing of these schools.

The article “The Battleships Purchased from Italy by the Navy of Turkish Republic in the Light of the Reports of Captain Elliot, US Military Attaché in Turkey” touches on the restructuring of the Turkish navy within the scope of the rebuilding and reorganization efforts all around the country after the proclamation of the republic, and the institutionalization of the navy through the foundation of the Ministry of the Navy (Bahriye Vekaleti) and Undersecretariat of the Sea (Deniz Müsteşarlığı). In this context, the Italian battleships, which were the first surface ships purchased from abroad in the history of Turkish Naval Forces and which formed the basis of the modern Turkish navy and thus were considered important, are assessed in the light of the reports prepared by US military attaché in Turkey.

The article bearing the title “An Important Step for the Republic of Turkey in the Struggle of Catching up with the Age: Railways” analyzes in detail the establishment and progress of the railway system, an important step in terms of technological developments, in the Ottoman State and the Republic of Turkey, which is a process extending from the 19th century to the present days; and emphasizes the military, economic and political objectives of this system.

Page 9: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

The article titled “Sources for Military History Researches - II: Topçu Mecmuası (The Artillery Journal)” is the second part of a study on sources for military history researches, and can be evaluated as the continuation of the article “Sources for Military History Researches - I: Süvari Mecmuası (Journal of Cavalry)” that was published in Issue 20 of the Journal of Military History Studies. Besides giving information on “Topçu Mecmuası”, this paper includes the index of the articles covered by the journal in order to contribute to researchers for their future studies on the issue.

We hope that this issue of our Journal, which covers articles on different historical subjects, will attract interest of the readers.

Necdet TUNA Brigadier General Chief of ATASE Division

Page 10: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

1

İLKLERİN SAVAŞI: KIRIM SAVAŞI (1853 - 1856)

F.Rezzan ÜNALP• Öz: İlk modern dünya savaşı hükmünde gerçekleşen Kırım Savaşı (1853 - 1856), yine

modern anlamda Türk ordusunun içinde yer aldığı ilk “birleşik harekât” özelliği taşımaktadır. Bu savaş aynı zamanda Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olma özelliği taşır.

Rusya’ya karşı Osmanlı İmparatorluğu, Fransa, İngiltere ve Piemonte - Sardinya Krallığı ittifakının birlikte savaştığı Kırım Savaşı, pek çok tekniğin ve yöntemin ilk kez kullanıldığı benzersiz bir savaştır. Osmanlılar ilk kez Batı Avrupa devletlerinin orduları ile ittifak kurarken ilk siper savaşları, ilk telgraflı haberleşme, ilk savaş fotoğrafları da tarih sahnesine bu savaşta çıkmıştır. Dünya denizcilik tarihinin ilk çok uluslu amfibi harekâtı ve yelkenli savaş gemilerinin son deniz muharebeleri bu savaşta icra edilmiştir.

Savaşın asli tarafları olan Osmanlı Devleti ile Rusya’nın ilişkileri bu savaştan asırlar önce başlamış ve iki devlet arasında önemli savaşlar yaşanmıştı. Çariçe II. Katerina döneminden itibaren bir dünya devleti olma politikasını benimseyen Rusya; Boğazlar, Kafkaslar ve Balkanları ele geçirmek üzere savaş dâhil her türlü yolu denemiş, 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile hedeflerine bir hayli yaklaşmıştı. Osmanlı tabiiyeti altında yaşayan Ortodoksların himayesini elde ederek yakaladığı her fırsatı değerlendirmiş, 1853 yılına gelindiğinde özellikle Boğazlar üzerindeki hedeflerine ulaşmak için elindeki azınlıklar kozunu bir kez daha devreye sokmuştur. Bunun dışında Kudüs’teki kutsal yerlerin gözetimini bahane ederek yeni bir sorun çıkaran Rusya, bu sorunların çözümlenmesi adına garantör devlet olarak Eflak ve Boğdan’ı işgal etmiştir.

Rusya’nın Balkanlar ve Boğazlar üzerindeki talepleri, olayı uluslararası bir sorun boyutuna taşımıştır. Rusya’nın Doğu Akdeniz üzerinde etkin bir konuma gelme ihtimali karşısında son derece hassas davranan İngiltere, o güne kadar Rusya’yı Karadeniz’e hapsetme siyaseti güderken bu tarihten itibaren bununla da yetinmeyerek Rusya’nın denizlerdeki varlığını tümüyle yok etme siyasetine başvurmuştur. Bu safhadan sonra Osmanlı Devleti’nin İngiltere, Fransa ve sonradan bu ittifaka dâhil olan ve savaş sonrasında İtalyan birliğini sağlayacak olan Piemonte ile Rusya’ya karşı çarpıştığı tek ve XIX. asrın en önemli savaşlarından biri olan Kırım Savaşı başlamıştır.

Bu bildiride; XIX. yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını teşkil eden Kırım Savaşı’na katılan taraf ülkelerin savaş sırasında yaptıkları ittifakların yanı sıra özellikle askerî faaliyetler kapsamında Rus ordu ve donanmasının Eflak - Boğdan, Karadeniz, Kırım ve Kafkaslardaki faaliyetleri ile müttefiklerin bunlara karşı aldıkları önlemler ve gerçekleştirdikleri harekâtlara ve sonuçlarına yer verilecektir. Ayrıca savaşın, taraf devletlere ne gibi kazançlar sağladığı ve ne gibi kayıplara yol açtığı değerlendirilecektir.

Anahtar Sözcükler: Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı, Sivastopol, Silistre, Ömer Lütfi Paşa, İngiltere, Fransa, Rusya, Piemonte.

WAR OF THE FIRSTS: THE CRIMEAN WAR (1853 - 1856)

Abstract: The Crimean War (1853-1856), which can be qualified as the first modern world war, is also the first “combined operation” in which the Turkish army took part in modern terms. Furthermore, this war is the first one that introduced the Ottoman State to the migration problem.

The Crimean War, in which the alliance of the Ottoman Empire, France, Britain and Piedmont-Sardinian Kingdom fought against Russia, is an incomparable war wherein many techniques and methods were used for the first time. The Ottomans allied themselves with the Western European states for the first time, and in addition, the first trench warfare, the first wire communication, and the first war photographs appeared on the history scene during this war. Likewise, the first multinational amphibious operation in the world naval history and the last naval campaign of the sailing warships were conducted in this war.

• Dr.Hv.Öğ.Alb. Gnkur. Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) D. Bşk.lığı, Askerî Tarih Ş.Md.

Page 11: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

2

The relations between the Ottoman State and Russia, the principal belligerent parties, had started centuries before this war and important battles had been waged between the two. Having adopted the policy of becoming a global state as from the rule of Tsarina Catherine II (the Great), Russia left no stone unturned including war in order to take control of the (Istanbul and Canakkale) Straits, the Caucasus and the Balkans; and it fairly approached its objectives through the 1774 Treaty of Kuchuk Kainarji. After taking the Ottoman Orthodox subjects under its protection, Russia took advantage of every opportunity and played its trump card on the minorities in 1853 particularly for attaining its goals on the Straits. Furthermore, Russia stirred up a new trouble under the pretext of controlling the holy places in Jerusalem. Thereafter, as the guarantor state, it occupied Wallachia and Moldavia for the settlement of these problems.

Russian demands on the Balkans and the Straits turned the situation into an international problem. Although Britain, who was extremely sensitive about the probability of Russian influence on the Eastern Mediterranean, had pursued a policy of confining Russia to the Black Sea until then, it thenceforth resorted to a policy of totally annihilating Russian presence in the seas. At this stage started the Crimean War, in which the Ottoman State fought against Russia for the first time together with Britain, France and Piedmont (participated in the war at a later time and established the Italian Unification after the war) and which was one of the most important wars of the 19th century.

This article deals with the alliances between the belligerent parties of the Crimean War, which constitutes one of the most important pages of the 19th century European history; as well as the activities of the Russian army and navy in Wallachia-Moldavia, the Black Sea, Crimea and the Caucasus; the measures taken by the allies against these Russian activities, their operations and the results of those operations. Moreover, the gains and losses of the combatant parties due to this war will be assessed.

Keywords: The Ottoman State, Crimean War, Sevastopol, Silistra, Omer Lutfi Pasha, Britain, France, Russia, Piedmont.

İlklerin Savaşı: Kırım Savaşı (1853 - 1856)

XIX. yüzyıl Avrupa tarihinin önemli bir sayfasını işgal eden bu savaş; ittifaklarla topyekûn, uzak mesafeli askerî harekâtlar ve modern cephe savaşlarının ilki sayılır. “İlklerin Savaşı” olarak adlandırılan bu savaş; askerî harekâtlardan başka sağlık, haberleşme, lojistik gibi pek çok alanda yeni uygulamaları da beraberinde getirmiştir. Fakat Osmanlı Devleti tarafından organize edilen ve bir bakıma Rus Çarlığı’nın 1917’deki çöküşüne zemin teşkil eden bu savaş, Türk tarihinde daha çok Osmanlı Devleti’nin dış borçlanmaya gittiği savaş olarak hafızalarda yer edinmiştir.

Kırım’ın Türk halkının tarihi içindeki yerini belirlemek adına geçmişe bir bakılırsa Kırım’da Türk kavimlerinin mevcudiyetinin VI’ncı yüzyıla kadar indiği görülür. Kırım Tatarlarının otantik tarihî devleti olan Kırım Hanlığı, Altın Orda İmparatorluğu’nun bir uzantısı ve halefi olarak XV’inci yüzyıl başlarında kurulmuştur. Hanların merkezi ise Bahçesaray şehridir. Kırım Hanlığı Fatih Sultan Mehmet döneminde, 1475’te Osmanlı himayesine girmiş, 1768 - 1774 Osmanlı - Rus Savaşı sonucunda imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması ile bu hâkimiyet sona ermiştir.

Çarlık Rusya’sı hâkimiyetindeki Kırım Tatar tarihinin, özellikle bu hâkimiyetin ilk yüzyılı boyunca en çarpıcı cephesi, Kırım Tatarlarının kitleler hâlinde Osmanlı Türkiye’sine göçleridir. En büyük ve en yıkıcı göç dalgası,

Page 12: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

3

Kırım Savaşı dönemini de içine alan 1860 - 1861 yılları arasında olmuştur (Kırımlı, 2010: 5 - 16.)

Osmanlı Devleti’ni Kırım Savaşı’na sürükleyen sebeplere bakıldığında XIX’uncu yüzyılın ilk yarısında merkezden uzak topraklarda yaşananların yönetimi sıkıntıya düşürdüğü gözlemlenmektedir. Lübnan’da Dürzi ve Maruniler arasında çıkan ilk çatışmalar (1841 / 1842), Fransa’nın Katolik olan Maruniler lehine askerî müdahalesine yol açmıştır. Neticede, 1846’da Dürziler ve Maruniler ayrı kaymakamlıklara ayrılmış, nihayet 1866’da tekrar alevlenen çatışmalar sonunda Maruniler yine Fransa’nın yardımıyla Cebel-i Lübnan’da yarı muhtar bir idare kurmayı başarabilmişlerdir. Bu arada Bosna, Arabistan ve Irak’ta bazı ayaklanmalar olmuşsa da bunlar Avrupa’nın müdahalesine fırsat verilmeden önlenebilmiştir. Avrupa devletleri arasında Osmanlı topraklarını hedef alan rekabet, 1840’tan sonra yeni bir şekilde canlanmaya yüz tutmuştur. Mısır meselesi (1840) ve Boğazlar rejimi 13 Temmuz 1841’de Osmanlı menfaatlerine kısmen de olsa uygun bir şekilde karara bağlanmıştır. Bu netice ancak Rusya ile İngiltere’nin birbirleriyle anlaşarak hareket etmeleri sonucunda elde edilmiştir.

Rusya’nın böyle davranmasının sebebi, İngiltere’nin dostluğunu kazanarak barış yoluyla Osmanlı topraklarını onunla bölüşmekti. Fransa’yı Orta Doğu’da etkisiz hâle getiren ve Mısır meselesini kendi lehine istismar ederek Osmanlı Devleti üzerinde bir çeşit ekonomik, siyasi ve kültürel vesayet kuran İngiltere, bu imtiyazlı durumunu Rusya ile paylaşmak istememiştir. Anlaşma yolu ile Osmanlı topraklarını bölüşme konusunda birkaç defa İngiltere ile temas eden Rus çarı, nihayet 1844’te İngiltere’yi ziyareti esnasında konuyu tekrar ortaya atmıştır. Şark meselesini milletlerarası hâle getirmek isteyen Çar I. Nikola, Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Hristiyanlara beraberce sahip çıkmayı İngiltere’ye açıkça teklif etmişse de arzu ettiği neticeyi elde edememiştir. Bu arada 1848’de Macarların ve Polonyalıların bağımsızlık yönündeki ayaklanmaları, Rusya ve Avusturya tarafından çok ağır bir şekilde bastırılmış, ünlü Macar Lideri Lajos KOSSUTH ve ona bağlı subaylar Osmanlı topraklarına sığınmışlardır. Sayıları 4.400 kadar (3.600 Macar, 800 Polonyalı) olan bu mültecileri, Rusya ve Avusturya’nın savaş tehdidine rağmen Osmanlı Devleti geri vermemiş, bu tutumundan dolayı Fransa ve İngiltere, Osmanlı Devleti’ni Rusya ve Avusturya’ya karşı ortaklaşa desteklemiştir.

Fransız ve İngiliz kamuoyu arasında Rusya aleyhine büyük bir tepkinin ortaya çıkmasına sebep olan bu olay kapanır kapanmaz mukaddes yerler meselesi patlak vermiştir. Fransa, Kudüs’te eskiden beri sahip olduğu dinî imtiyazlarını genişletmeye çalışmış, neticede mukaddes yerlerin bir kısmının anahtarlarını Katoliklere verdirmek suretiyle Ortodokslar aleyhine başarı sağlamıştır. Ortodoksların koruyucusu olduğunu bir defa daha gözler önüne sermek isteyen Rusya, Fransa’nın Kudüs’teki bu tasarrufunu fırsat bilerek Prens MENŞIKOV’u olağanüstü elçi olarak İstanbul’a göndermiştir.

Page 13: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

4

MENŞİKOV’un esas vazifesi, Kudüs meselesini çözmekten ziyade Osmanlı Devleti ile gizli bir anlaşma imzalayarak onun üzerinde bir çeşit Rus nüfuzu kurmaktı. Zira çar, artık İngiltere ile anlaşarak Osmanlı Devleti’ni aralarında paylaşmaktan ümidini kesmiş bulunuyordu.

MENŞIKOV, davranışları yüzünden herkesin tepkisini çekmiş ve onun bu hareket tarzı Avrupa elçilerini bile telaşa düşürmüştür. İngiltere, Menşikov’un gelişinden 36 gün sonra, 5 Nisan 1853’te (Rus düşmanı olarak bilinen) Stratford CANNING’i sefir olarak İstanbul’a göndermiştir. Bir buçuk ay sonra MENŞIKOV’un hiçbir sonuç alamadan Rusya’ya geri dönmek zorunda kalması, iki devlet arasındaki ilişkilerin kesilmesine yol açmış ve Rusya savaş ilan etmeden Boğdan’ın işgaline girişmiştir. Bu arada yapılmakta olan diplomatik görüşmelerden de hiçbir netice alınamamıştır. Bu durumda Osmanlı Devleti, tebaası olan Ortodokslar adına yabancı bir iltimas ve müdahaleye tahammül edemeyeceğini bildirerek Boğdan’ın derhâl tahliyesini bir ültimatom ile Rusya’dan talep etmiştir. (Karpat, 2012: 49 - 51)

Şöyle ki Şumnu’daki Osmanlı Rumeli Ordusu Komutanı Ömer Lütfi Paşa 4 Ekim 1853’te, Rus Komutan Prens GORÇAKOV’a bir ültimatom vererek prenslikleri boşaltmasını bildirmiş,1 Eflak ve Boğdan’ın boşaltılmasının General GORÇAKOV tarafından reddedilmesi üzerine bütün ordulara Rusya’ya verilen sürenin bitimiyle beraber savaşa hazır olmaları emredilmiştir.2 19 Ekim’de verilen ültimatomun süresi dolunca Türkler 23 Ekimde Vidin’de Tuna’yı geçmişler ve böylece resmen savaş başlamıştır. (Aksan, 2011: 478)

İki devlet arasında başlayan savaşın seyri sırasında Amiral Pavel NAHIMOV komutasındaki bir Rus filosu, Batum’a erzak ve savaş malzemesi götürmekte olan ve fırtına dolayısı ile Sinop’a sığınmış olan Osmanlı filosunu bir baskınla 30 Kasım 1853’te yakmış ve şehri top ateşine tutmuştur. (Uçarol, 2000: 200 - 201) Sinop baskını Türk deniz savaşları tarihi içinde çok üzüntü verici olaylardan biridir. Baskın sonucu Osmanlı filosu tamamen yok edilmiş, filo komutanı Osman Paşa esir düşmüş, dört bine yakın mürettebatın yarıya yakını zayi olmuştur. Bu olayla İstanbul, denizden muhtemel bir Rus işgaline açık hâle gelmiştir. İstanbul’un Rusların eline geçme ihtimali karşısında İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’nin yanında yer almış ve Rusya ile diplomatik münasebetlerini kesmeye karar vermiştir. Böylece Rusya’ya karşı üç devlet birleşmiştir. (Çakır, 2009: 1857; Askerî Tarih Bülteni , 1980: 14; Özcan, 2008: 90 - 91)

Rus çarı bu sırada Gelibolu’ya asker çıkarmış olan Batılı devletlerin birliklerini konuşlandırmasına ve İstanbul’a doğru Rus ilerleyişini durdurmalarına zaman kalmadan önce güneyde Varna’ya ve Karadeniz

1 Stanford Shaw; Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, E Yayınları, İstanbul, 1977, s. 178. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Hariciye Nezareti Siyasi Kalemi (HR.SYS), 903/2-37, 39. 2 BOA; HR.SYS, 903/2-38.

Page 14: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

5

kıyısına olabildiğince erken ulaşmak istemiştir. Saldırı harekâtının anahtarı ise Türk kalesi Silistre’yi ele geçirmektir. Bu sırada, 1852’de Rus ordusuna topçu subayı olarak katılan ve Mart 1854’te Bükreş’e, Tuna’daki Rus ilkbahar saldırısının başlangıcına yetişen Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Lev TOLSTOY, halasına gönderdiği mektupta, “Henüz Türk barutunun kokusunu almış değilim.” diye yazıyordu. (Figes, 2012: 185 - 190)

Fransız ve İngiliz kuvvetleri Gelibolu’da toplanırken Rus kuvvetleri Silistre’yi muhasara etmek için 10 Mayıs 1854’te ileri harekâta geçmiştir. Bunun üzerine Osmanlı Harbiye Nazırı Rıza Paşa, Fransız Kuvvetleri Komutanı Mareşal Jacques Leroy de Saint ARNOUD, (daha sonra koleradan ölecek, yerine General CANROBERT geçecektir.) İngiliz Kuvvetleri Komutanı General Lord James Henry RAGLAN, (Waterloo Savaşı’nda bir kolunu kaybetmişti, o da savaş sırasında koleradan ölecektir.) Varna’ya gelerek Rumeli Harekât Komutanı (3’üncü Ordu Komutanı) Müşir Ömer Lütfi Paşa ile muhtemel harekât tarzlarını değerlendirmişlerdir. Ömer Lütfi Paşa; Silistre Kalesi’nin altı hafta kadar dayanabileceğini, fakat 15 gün içinde Rusların işgaline maruz kalabileceğini anlatarak müttefik kuvvetlerin en kısa zamanda bu bölgede muharebeye müdahale etmelerini istemiştir. İngiliz ve Fransız komutanlar, Balkan Dağları kuzeyine ulaşan yolların yetersizliğine ve lojistik güçlükleri ileri sürerek Ömer Lütfi Paşa’nın düşüncesini kabul etmemişlerdir.

Musa Paşa komutasındaki Türk kuvvetleri Silistre’de Ruslara karşı tek başına direnirken müttefik kuvvet komutanları emir - komuta, müşterek harekât tarzları hakkındaki münakaşalarına3 devam etmişlerdir. Nihayetinde müttefik kuvvetlerin Varna’da toplanmaları ve Eflak - Boğdan’a taarruz etmeleri fikri benimsenmiş ve ancak kuvvetler Varna’ya karadan ve denizden intikallerini, haziran ayı sonlarında tamamlayabilmişlerdir. (1853 - 1856 Kırım Harbi’nde 3’üncü Ordu, 1991)

Yaklaşık bir ay top başında durmuş olan kahraman garnizona yardım için ne Şumnu’daki Ömer Lütfi Paşa ordusu ve ne de müttefikler bir adım atmışlardır. Silistre, kuşatma nedeniyle çekilen erzaksızlık yüzünden âdeta teslim olmak noktasına gelmiş, ancak Ruslar Silistre’de yiyecek kıtlığı olduğunu akıllarına bile getirmemişlerdir. Çünkü kalenin erzak ve yardım yolu açıktır. (Slade, 2012: 278)

Rusların Silistre Kalesi’ne yaptıkları sürekli hücumlarda çok ağır zayiat vermelerine rağmen başarısız olmaları nedeniyle Ruslar 22 Haziran 1854’te muhasarayı kaldırmışlar ve Tuna nehri gerisine çekilmişlerdir. Bu savaşta

3 İngilizler Gelibolu’da karaya çıktıktan sonra iç kesimlere doğru temkinli bir ilerleyişi yeğ tutarken Fransızlar İstanbul’a yönelik Rus ilerleyişinin önünü kesmek için çıkarmanın Varna’da yapılmasını istemişti. Fransızların bir başka önerisi İngilizlerin deniz harekâtını yönlendirmeleri, buna karşılık kara harekâtında komutanın kendilerine verilmesiydi. Cezayir’de çarpışmanın getirdiği tecrübe, Waterloo’dan beri büyük çaplı bir muharebe görmeyen İngiliz ordusu karşısında Fransız ordusunun belirleyici bir avantajıydı. Bk. Orlando Figes, age.; s. 202.

Page 15: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

6

Rus General PASKEVIÇ ağır yaralanmış, (1853 - 1856 Kırım Harbi’nde 3’üncü Ordu, 1991) Silistre Kalesi Komutanı Musa Paşa ise bir Rus humbarasının isabeti sonucunda şehit düşmüştür. (Slade, 2012: 276) Bu arada 1854, 22 Nisan’ında İngiliz ve Fransız donanması Karadeniz’in önemli limanlarından Odessa’yı bombardımana tutarak Rus topraklarına ilk doğrudan saldırıya başlamıştır. (Figes, 2012, 185 - 190)

Sefer yılının geri kalanında müttefik devletlerin Sivastopol’u ele geçirmeyi hedef alan harekât planı üzerinde görüş birliğine varmaları üzerine Varna’da bulunan Fransız ve İngiliz birlikleri Varna ve Baltık limanlarından hareket ederek Sivastopol’un kuzeyindeki Gözleve sahiline çıkarma harekâtı icrasına başlamışlardır. 18 Eylül günü taşınması tamamlanan çıkarma harekâtına yedi bin kişilik bir Osmanlı kuvveti de katılmıştır. (1853 - 1856 Kırım Harbi’nde 3’üncü Ordu, 1991)

İngilizler 22 bin piyade, bin süvari, üç bin mühendis ve 60 sahra topunu taşıyan 52 yelkenli gemi, 27 buharlı nakliye gemisi ve bazı savaş gemilerini kullandılar. Fransızlar çoğunluğu Cezayirli olmak üzere 25 bin piyade, 2.800 mühendis ve 68 sahra topunu, savaş gemilerine ek olarak 200 küçük gemiyle sevk ettiler. Bu, o zamana kadar girişilen en büyük “amfibi operasyonu” olarak kabul edilmektedir.

1854 sonbaharında Avrupalı müttefikler 40 yıldır ilk kez, tahmin edilemez, yabancı bir arazi olan bu muharebe meydanında karşı karşıya geldiler. Altı Osmanlı savaş gemisini de içeren donanma ile eş güdümün olmayışı ve kara harekâtlarının sorumlusu subaylar arasındaki anlaşmazlık, seferin ilk günlerinin belirgin niteliği oldu. (Bugün çoğu tarihçi girişimin tamamının harbin amaçlarına yönelik stratejik tanımlamalar bulunmamasından muzdarip olduğu ve nakliye, tıbbi bakım gibi yeterli ölçüde merkezîleşmemiş ve kötü yönetilen yardımcı sistemlerin ne denli sınırlı olduğunu gözler önüne serdiği konusunda hemfikirdir.) (Aksan, 2011: 484 - 488)

Çıkarma yeri olarak Fransızlar tarafından Balaklava ve Kaça (Kancaçay) önerilmişti. Gözleve ile Sivastopol (Akyar) arasındaki kıyılarda yapılan keşif sonucunda çıkarma yeri olarak Alma Çayı ağzı ile Gözleve arasındaki Eskikale bölgesi seçilmişti. 1854 yılının 14 Eylül’ünde İngiliz, Fransız ve Türk kuvvetlerinin çıkarma harekâtı başlamış ve 17 Eylül günü tamamlanmış bulunuyordu. Müttefik kara birlikleri 19 Eylül günü Sivastopol’a doğru ileri harekete geçmişler, 20 Eylül’deki Alma Çayı Muharebesi’ni kazanan müttefik kuvvetler, 26 Eylül’de Sivastopol Limanı kuzeyine varmışlardı. İngilizler Balaklava, Fransızlar ise Kamış Limanı’nda bulunmaktaydılar. Yapılan keşifte Sivastopol’a kuzeyden taarruz etmenin olanaksızlığı anlaşılınca limanın güney kısmına geçilerek deniz kuvvetlerinin desteğinden yararlanmaya karar verilmiş, bu sırada Ruslar Sivastopol’da önemli bir mevkide bulunan Malakoff Tabyasını güçlendirmişler, ayrıca Sivastopol Limanı’nın ağzını gemilerin batırılması suretiyle kapatmışlardı. İlk

Page 16: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

7

esaslı bombardıman 17 Ekim’de başlamış, müttefiklerin 1.200 ve Rusların 116 topu arasında şiddetli bir mücadele yaşanmıştır.

700 tondan fazla mermi harcanan bu bombardımanda Fransız ve İngiliz amirallerinin taktiği birbirinden ayrı olmuştur. Fransızlar gemilerini toplu bulundurmak suretiyle bunlardan hiçbirini diğerinden fazla ateşe maruz bırakmamış, İngilizler ise filolarının bir kısmını ayrı bulundurmak suretiyle gemilerinin fazla hasara uğramasına neden olmuşlardır. Sonuç olarak: Bombardıman istenilen düzeyde etkili olmamış ve Ruslar müttefik donanmaya karşı duydukları korkunun tasarlandığı kadar pek de büyük olmadığını anlamışlardır. Rus topçusunun tecrübesizliğine rağmen bu gemi - kara topçu mücadelesi Rusların lehine sonuçlanmıştır. Bu bombardımanın ardından 25 Ekim’de Rusların taarruzuyla başlayan ve müttefiklerin geri çekilmesiyle sonuçlanan Balaklava Muharebesi yaşanacaktır. (1853 - 1856 Osmanlı - Rus ve Kırım Savaşı Deniz Harekâtı, 1977: 70 - 75)

Balaklava stratejik mevki açısından önem arz ediyordu. Çünkü Ruslar Balaklava’yı aldıkları takdirde limanı kullanmaktan mahrum kalacak olan İngilizler, Sivastopol’u kuzeyden uzun müddet muhasaraya devam edemeyecekler ve Sivastopol’a yardım yolu açılacaktı. Ruslar bu savaşta önce tabyalara hücum ederek bu tabyaları koruyan İngiliz ve Osmanlı kuvvetlerini yerlerinden atmaya muvaffak olmuşlardır. (Fuat Andıç ve Süphan Andıç, 2002: 35) Canrobert Tepesi’ni savunan Türkler bir saati aşkın bir süre boyunca Ruslara karşı koymuş, bu arada Türklerin yarısı ölüp gitmiştir. Ruslar toprak tabyalara tırmanırken Türk direnişi çökmüştür. (Palmer, 1987: 123) Rus süvarilerinin Balaklava’ya girmek üzere olduğu sırada İngilizlerin ağır süvarileri Rus kıtalarının merkezine saldırmış ve zayiat her iki taraf için de ağır olmuştur. Ruslar işgal etmiş oldukları tabyalara çekilirken bu kez İngiliz birliklerinin başkomutanı RAGLAN, İngiliz Hafif Süvari Tugayı Kumandanı General LUCAN’a Rusların tabyalardaki topları geri çekmesine engel olmasını emretmiştir. Emri yanlış anlayan4 LUCAN, tugayını Rus toplarına karşı saldırıya geçirmiş; bu, ağır kayıplarla neticelenen bir hata olmuştur. Çatışmayı izleyen Fransız generalinin İngiliz hafif süvari hücumu hakkında söylediği, “Bu muhteşem, ama harp değil ki.” cümlesi tarihe geçecek, İngiltere’de Lord Alfred TENNYSON’un hücumun Londra’ya haberi geldikten sonra yazdığı “Hafif Süvari Tugayının Hücumu” şiiri İngiliz halkını derinden etkileyecekti. (Andıç ve Andıç, 2002: 35)

Ancak bu savaş ile ilgili olarak 2003 yılı sonbaharında İngiltere’nin beşinci Kanal TV’sinde yayımlanan dört bölümlük belgeselde; 600 İngiliz askerinin canına mal olduğu iddia edilen Balaklava Savaşı’nda ölenlerin aslında Türk askerleri olduğu, İngiltere’nin kamuoyu desteği sağlamak için

4 İngiliz savaş tarihçileri arasında hafif süvari tugayının hücumu hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Bazı tarihçiler Lord Raglan’ın 28 Ekim’de Londra’ya gönderdiği raporunu esas alarak General Lucan’ın emri yanlış anladığını, diğerleri ise Raglan’ın yanlış emir verdiğini iddia ederler.

Page 17: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

8

böyle bir bilgiyi öne sürdüğü açıklanmıştır. “Battlefields Detectives”in (Savaş Alanları Detektifleri) savaş sahasında yapmış olduğu çalışmalar neticesinde elde ettiği sonuçlar şaşırtıcı olmuş, bunun üzerine zayiat kayıtları tek tek incelendiğinde Balaklava’da öldüğü söylenen 600 İngiliz askerinden sadece 120’sinin can verdiği, Rus ordusunun Don Kazakları Bataryasının 1854’ün 25 Kasım günü İngilizlere karşı açtığı yoğun top ateşi karşısında ilk ateş altında kalanların Türk askerleri olduğu belirtilmiştir.

Türk tarafında, “Sivastopol önünde yatar gemiler / Atar da nizam topunu yer gök iniler” dizelerinin yer aldığı marş / türküye konu olan Kırım Savaşı’nın bir evresi olan Balaklava’daki savaş, “The Charge of the Light Brigade” şiirinde ölümsüzleştirilmiş olmakla birlikte bu şiirde anlatıldığı gibi ölenlerin çoğunluğu efsaneleştirilen İngiliz süvarileri değil, Rus topçusunun yoğun ateşi karşısında hayatını kaybeden Türk askeridir ve bu husus yakın tarihte, anlaşılacağı üzere İngilizler tarafından ortaya atılmış ve doğrulanmıştır.5 Gerçekten o dönemde Londra’da muhalefet savaş karşıtı bir hareketi savunurken kahramanlık hislerinin canlandırılması için Balaklava Savaşı işe yaramış; müteakiben 5 Kasım’da Rusların taarruzuyla başlayan İnkerman Muharebesi’nden sonra müttefikler, Sivastopol’u kuşatma kararı almışlardır. (1853 - 1856 Osmanlı - Rus..., 1977: 70 - 75) İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Stratford CANNING’in fazladan bir 20 bin asker için Osmanlılarla anlaşma yapma teklifini, ordusundaki asker sayısının 10 bine düşmüş olmasının etkisiyle düşünmeye başlayan İngiliz General RAGLAN da Londra’daki savaş bakanına gönderdiği mektubunda, 10 bin kişiye daha ihtiyacı olduğunu yazmıştır. (Palmer, 1987: 130)

Bu amaçla Şubat 1855’te bir İngiliz - Osmanlı anlaşması imzalanmış, ama Şumnu’da toplanan askerler, yazın sonlarına değin savaş mahalline gelememiştir. Ömer Lütfi Paşa’nın mevcut Osmanlı kuvveti, Alma Irmağı’nın kuzeyinde bir liman olan Gözleve’yi (Kezlev) savunmuş ve Rusların kenti almaya yönelik girişimini boşa çıkarmıştır. (Aksan, 2011: 484 - 490) Bu muharebe Kırım’da, yalnız Türk kuvvetleriyle kazanılmış bir muharebe olarak tarihe geçmiştir.

Bundan sonra Gözleve’yi uzaktan abluka ile yetinen Rus kuvvetlerinin gittikçe artması karşısında Türk birlikleri, Varna ve İstanbul’dan gönderilen birliklerle takviye edilmiştir. Ömer Paşa, yeni toplanmış olan askerlerinden 20 binini Sivastopol’a sevk etmiştir. Gözleve yenilgisini haber alan Çar I. Nikola, Kırım’daki kuvvetlerini pekiştirdiği sıralarda ölmüş ve yerine II. Aleksander geçmiştir. Bundan yararlanmak isteyen Avusturya Hükûmeti, Rusya ile müttefikler arasındaki savaşa son vermek için Viyana’da bir konferans toplanmasını önermiş ve bu öneri savaşan taraflarca kabul edilmiştir.

Yaklaşık iki buçuk ay süren bu görüşmelerde Rus Karadeniz filosunun sınırlandırılması konusunda bir anlaşmaya varılamamıştır. (1853 - 1856

5 Murat Bardakçı; Hürriyet Gazetesi, 02.11.2003.

Page 18: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

9

Osmanlı - Rus..., 1977: 81 - 82) Görüşmeler uzadıkça İngiltere İçişleri Bakanı Lord PALMERSTON, (Daha sonra başbakan olacaktır.) barış girişimini baltalama ve büyük çaplı bir çarpışmayı başlatma konusunda daha kararlı bir duruş sergilemiştir. Ama savaş ya da barış için nihai karar, tereddütlü Fransız İmparatoru III. Napolyon’un tutumuna bağlıydı. Sonuçta barış planları reddedildi ve kısa bir süre sonra Napolyon, İngiliz ittifakını ve Rusya’ya karşı genişletilmiş bir savaş fikrini isteksizce benimsemiştir.

Böyle bir savaş için yeni müttefikleri bulmada sıkıntı çekilmemiş, Avusturya’nın siyasal denetiminden çıkmış tek İtalyan devleti olan Piemonte-Sardinya Krallığı Fransa ve Britanya (İngiltere) ile bir askerî anlaşma (26 Ocak 1855 - Torino Anlaşması) imzalamıştı. Anlaşma uyarınca İtalyan generali Alfonso La MARMORA komutasındaki 15 bin asker,6 Kırım’daki İngilizlere katılmak üzere yola çıktı ve 8 Mayıs’ta Kırım’a vardı. Piemonte Başbakanı Camillo CAVOUR açısından, bu sefer kuvvetini göndermek Piemonte’nin önderliğinde İtalyan birliği davasını destek için Batılı devletlerle bir ittifakı pekiştirmeyi sağlayacak bir fırsattı. Bu yüzden Rusya’ya karşı bir genel savaş fikrini destekledi. Balaklava’da gemiden inişlerini izleyen bir Fransız generaline göre hepsi, “İyi yetiştirilmiş, organize, disiplinli, yeni ve parlak lacivert üniformaları içinde dinç” görünmekteydi. (Figes, 2012: 344-345)

Bu sırada Kırım’daki kuvvetler 115 bin Fransız ve Sardinyalı, 32 bini İngiliz ve 55 bini Türk olmak üzere 200 bini bulmaktaydı. Sardinya kuvvetleri 18 Haziran’da Sivastopol’a yapılan hücumda Türk kuvvetleriyle birlikte müttefik kuvvetlerin gerisini korumuşlar, Rus taarruzuyla başlayan Çerneya Muharebesi’nde ve Sivastopol’un düşmesindeki harekâta katılmışlardır (1853 - 1856 Osmanlı - Rus..., 1977: 82 - 83).

Polonyalılar da Rusya’ya karşı bir genel Avrupa savaşı fikrini desteklemişler, Fransız ve İngilizler, bir Polonya lejyonu kurulması için maddi kaynak sağlamışlardır. Toplam 1.500 Polonyalı sürgün, savaş tutsağı ve çarlık ordusu firarisinden oluşan lejyon Kırım ve Kafkasya’da Ruslara karşı “Osmanlı Kazakları” adıyla çarpışmıştır.

1855 ilkbaharına varıldığında müttefikler yeni saldırıların nerelere yöneltilmesi gerektiğini tartışmaktaydı. Birçok İngiliz yetkili, umudunu Şeyh Şamil komutasındaki Müslüman yerel kabilelerin Gürcistan ve Çerkezistan’daki Ruslara saldırmak üzere Türk ordusuyla bağlantı kurmuş olduğu Kafkasya’daki bir harekâta bağladı. Ancak kendi kuvvetlerini Kafkasya’ya göndermek istemeyen ve Müslüman birliklerine dayanmaktan çekinen İngiliz ve Fransızlar, bu can alıcı bölgede nasıl bir politika izlemek gerektiğine karar vermeyi ertelediler. Oysaki müttefikler Kafkasya’da etkili bir kuvvetle Rusya’ya on bir aylık Sivastopol kuşatmasının sağladığından çok

6 Sardinya’nın on beş bin asker ile İngiltere, Fransa ve Osmanlı ittifakına katılacağını bildiren belge için Bk. BOA; İrade Hariciye, (İ.HR), 5672, 8 Mart 1855.

Page 19: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

10

daha çabuk ve yıkıcı bir darbeyi indirebilirlerdi. Ama bu potansiyelden istifade etmeyecek kadar temkinliydiler.

Müttefiklerin Kırım’da izlenen askerî stratejiyi yeniden değerlendirme yolunda yeni adımlar atması 1855 Nisan ayını buldu. İngiliz ve Fransız savaş bakanlarının mutabakata vardığı yeni plan; Sivastopol’u güneyden bombardımana tutmak yerine 79 km doğuya düşen Aluşta’ya çıkarılacak bir müttefik ordusunun Rus ikmal malzemelerinin geçtiği Simferopol (Akmescit) üzerine yürümesi idi. Ancak bu plan, siyasal üstlerine açık bir başkaldırı sayılacak bir davranışla İngiliz ordusu başkomutanı RAGLAN tarafından, kuşatmadan asker çekilmemesi için bahaneler uydurularak yokuşa sürüldü. Bundan dolayı Fransızlar Akmescit üzerine yürüme ve Kırım’ın geri kalan kısmını ele geçirme planının aksamasından, yıllarca İngilizleri suçlayacaklardı. İkmal hatlarının bir saldırıya ne kadar açık olduğunun farkında olan Ruslar; Kezlev’den gelen güzergâhı, her zaman Akmescit’e ya da Perekop’a yönelik bir müttefik saldırısının en olası hedefi olarak görmüşlerdi. İngilizlerin ve Fransızların böyle bir saldırıya hiç kalkışmamalarına şaşırmışlardı. (Figes, 2012: 345 - 353)

1855 yazının savaşları pek kesin sonuç vermedi, ancak Haziran ortalarında Ruslar Kars üzerine yürüyerek Osmanlılarla doğrudan doğruya çarpışmaya girdiler. Doğu Anadolu tehlikeye girince Osmanlı Devleti müttefiklerden yardım istedi. Ancak Avrupa devletleri savaşı yalnızca Kırım içinde tutmak istiyor ve doğuda olup bitenlere kayıtsız kalmayı yeğliyordu. Bu nedenle Osmanlılar Kars’ı yardımsız savunmak zorunda kalmışlar, Kırım’da da Ağustos sonlarında genel bir saldırı başlamıştır. (Shaw, 1977: 178 - 180).

Sivastopol’un artık kuşatmaya çok daha fazla dayanmayacağını anlayan çar, GORÇAKOV’a müttefik birliklerinin çemberini kırmaya yönelik son bir girişimde bulunma emri verdi. Başkomutan GORÇAKOV, sayıca üstün ve sağlam mevzilere yerleşmiş bir düşmana karşı bir saldırının çılgınlık olacağını söyledi. Çara göre barış görüşmelerine daha güçlü konumda oturmak için askerî bir başarıya ihtiyaç vardı. Kırım’a üç yedek tümen gönderdikten sonra, GORÇAKOV’u saldırı yönünde talimat bombardımanına tuttu. GORÇAKOV’un başarı şansı taşıdığına inandığı tek hareket hattı, Çernaya Nehri kıyısındaki Fransız ve Sardinya mevzilerine yönelik saldırıydı, ancak bunun da başarıya ulaşacağından kuşkuluydu.

Ruslar 16 Ağustos günü 47 bin piyade, 10 bin süvari ve 270 sahra topundan oluşan bir kuvvetle ilerlediler. Ne var ki Rusların ilk top atışları hedeflerine ulaşmadı. Çerneya yenilgisi Ruslar için bir felaket oldu. GORÇAKOV, Sivastopol’un bütün güney yakasının boşaltılmasını emretti. Askerî tesisler havaya uçuruldu, depolar ateşe verildi. Kalabalık asker ve sivil halk yüzer köprüden kuzey yakasına geçmeye hazırlandı. Şehri boşaltma kararının bir ihanet olduğuna inanan epeyce Rus askeri vardı. Önceki günün çarpışmalarını MALAKOFF dışında bütün tabyalarda düşman saldırılarını püskürtme açısından kısmi bir zafer olarak gördükleri için

Page 20: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

11

kaybedilen mevzinin şehri savunmaya devam etmede vazgeçilmez olduğunu anlamadılar ya da kabul etmeye yanaşmadılar. Birçok bahriyeli ömrünü geçirdiği Sivastopol’dan ayrılmak istemedi. Akşam başlayan tahliye sabaha kadar sürdü, son askerler ayrılmadan önce geriye kalan toplarla Karadeniz filosunun limanda kalan son gemilerini batırdı.

TOLSTOY, Sivastopol’un düşüşünü Yıldız İstihkâmından izledi. Şehre hücum sırasında beş topluk bir bataryanın başına getirilmişti ve yüzer köprüyü geçen son savunucular arasındaydı. Tam o gün 27 yaşına basmıştı ama önündeki manzara çok hazindi. “Alevler içindeki şehri ve tabyalarımıza çekilmiş Fransız bayraklarını görünce ağladım.” diye yazacaktı. Müttefik orduları 12 Eylül’de Sivastopol’a girerken çar da 14 Eylül’de Rus Başkomutan GORÇAKOV’a, “1812’yi hatırla.” diye yazdı. “Sivastopol Moskova değildir, Kırım da Rusya değildir. Moskova’nın yanmasından iki yıl sonra, zafer kazanmış birliklerimiz Paris’teydi. Hâlâ aynı Rus halkıyız ve Tanrı bizimledir.”

Çar Fransa’nın savaştan yorulduğunu ve Sivastopol’un düşüşüyle barıştan yana tutum takınacağını biliyordu. Buna karşılık İngilizlerin savaşı sona erdirmeye daha az eğilimli olduğunun farkındaydı. Gerçekten İngiliz kamuoyu da savaşın sürmesinden yanaydı. Küçük Asya ve Kafkasya cephelerini uzun süre ihmal etmiş olan İngiltere’nin (Britanya) asıl ilgilendiği, Kars’a yönelik Rus kuşatmasıydı. Çar Aleksander, Sivastopol’un düşüşünden sonra İngilizlerle müzakere konumunu güçlendirmek açısından, bu Türk kale şehri olan Kars üzerindeki baskısını artırdı. Kars’ın ele geçirilmesi Rus askerlerinin Erzurum ve Anadolu’ya doğru ilerlemesinin yolunu açacak, Hindistan yolu üzerindeki İngiliz çıkarlarını tehdit altına alacaktı. (Figes, 2012: 401 - 406)

Sivastopol’un düşmesi ile sonuçlanan Kırım Savaşı, yeni bir manevra başlatan Rusların karşı atağı ile beklenmedik bir gelişmeye sahne olacaktır. Kırım Savaşı Osmanlı Devleti ile Rusya arasında başladığında Ruslar, Gümrü - Ahıska çizgisi ağırlıklı olmak üzere Güney Kafkasya’da askerî hazırlıklarını sürdürmüştür. Bu dönemde Rusya’nın işi Osmanlı Devleti’nden daha zordu. Çünkü Rusya, Batı Kafkasya’daki Çerkezlerin saldırılarından korunmaya çalışırken Doğu Kafkasya’daki Şeyh Şamil’in akınlarını durdurmak zorundaydı. Her şeyden önce Şeyh Şamil, Rusların Güney Kafkasya’da Osmanlı ordularına karşı girişeceği bir savaşa yönelik askerî hazırlıklarını engellemeye çalışmıştır. Burada Şeyh Şamil’in amacı karşılıklı olarak Osmanlı ordularıyla birlikte Rusları Güney Kafkasya’da kesin bir yenilgiye uğratmaktı. Ne yazık ki Osmanlı askerî makamları, Şeyh Şamil’in bu tarz bir stratejik harekât talebine yeterince karşılık verememişlerdir.

1854 yazında Kafkas Cephesi’nde Rusların lehine sonuçlanan muharebeler karşısında müttefik devletlerden İngiltere, Rusların Kafkaslarda güçlü bir konuma gelmelerinden rahatsızlık duyarak Anadolu’daki Osmanlı ordusunun güçlendirilmesine karar vermiş ve Albay WILLIAMS’ı Kars

Page 21: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

12

ordusunun durumunu yerinde görerek rapor etmesi amacıyla Anadolu’ya göndermiştir.

İşte Rusların Kars’ı kuşatmaya7 başladıkları Haziran 1855’te müttefik güçler Kars’ın kurtarılmasına yönelik birtakım gayretler içine girmişlerdir. Ancak savaşa giriş sebepleri olan Sivastopol’dan kesin bir sonuç almadan bunun dışında herhangi bir askerî harekâta teşebbüs etmek istememişlerdir. Sivastopol’da başarı sağladıktan sonra müttefikler Gürcistan içlerine doğru bir kara harekâtına izin vermişlerdir.

Şu bir gerçek ki Başkomutan (Serdar-ı Ekrem) Müşir Ömer Lütfi Paşa, yaklaşık iki aylık bir gecikme ile Gürcistan harekâtına başlayabilmiştir. Söz konusu askerî harekâtın esas amacı, Sohumkale - Tiflis üzerinden bir çevirme harekâtıyla Rusları Kars’ı kuşatmaktan vazgeçirmekti. Ömer Paşa’nın 1855 3 Ekim’inde Sohumkale’ye varmasıyla başlayan Gürcistan harekâtı, İngur Muharebesi’nin kazanılmasının ardından At (Çanışkal) Nehri’nin kıyılarına kadar ulaşmış ise de sürekli yağan yağmurlar, aşırı kar yağışı nedeniyle daha öteye gidilmesini engellemiş ve sonunda Ömer Paşa geri çekilme emrini vermek zorunda kalmıştır. Bu harekât zamanında yapılmış ve müttefik devletlerin oyalamalarıyla karşılaşmamış olsaydı asıl hedefine kolaylıkla ulaşabilecekti. Ne var ki Kırım Savaşı’nın bu en büyük stratejik eylemi, müttefik güçlerin General FADAYEV’in deyimiyle “aptalca” tutumlarından dolayı başarısız kalmıştır. (Budak, 1993: 188 - 195)

Birçok özelliği ile ilk dünya savaşı olarak kabul edilmesi gereken Kırım Savaşı sırasında Osmanlı’nın Batılı müttefikleri, Sivastopol’da gösterdikleri savaş kabiliyetini Kars için göstermek istemediler. İngilizler başta olmak üzere müttefik ülkeler Ruslara karşı yapılacak savunma için Türklerin Gürcistan üzerinden yapacakları harekâtın gereken başarıyı gösteremeyeceğine inanıyorlardı. İngiliz hariciyesi Osmanlı sarayına sadece tahkimat talimatları vermekle âdeta durumu hafife almışlardı.

Savunmasında Polonyalı bir birlik, İtalyan askerleri ve 1848 - 1849 tarihlerinde Avusturya’ya karşı başkaldırmış birçok mühendis Macar’ın yer aldığı Kars Kalesi, 24 Kasım 1855 tarihinde kaleyi savunan kumandanlarla Ruslar arasında teslim koşulları üzerine yapılan müzakereler sonucunda, 28 Kasım 1855 tarihinde Ruslara teslim edilmiştir. (Güney, 2013: 80 - 81)

Kırım Savaşı’nda sayısız general ve subayın hem Türk tarafından ve hem de Rus tarafından hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir. Nitekim Silistre savunmasında Müşir Musa Paşa şehit düşmüş, Rus tarafında Mareşal PASKEVIÇ yaralanmıştır. Ama Kırım Savaşı boyunca muharip taraflar arasında sadece çarpışmayla değil, aynı zamanda hastalıkla da büyük bir can kaybı yaşanmıştır. Müttefik orduları başkomutanı olan İngiliz Mareşal

7 1855 yılının ikinci yarısında yaşanan ve dünyanın en önemli kuşatmaları arasında sayılan Kars Kuşatması; Karl Marks’ın 8 Nisan 1856 yılında New York Daily Tribune gazetesinde yayımlanan makalesinin konusu olmuştur.

Page 22: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

13

RAGLAN (29 Haziran 1855), Fransız Mareşal Saint ARNAUD (29 Eylül 1854-Alma Nehri) koleradan ölmüştür. Kırım Savaşı sırasında silahlar tekâmül etmişti, ancak sağlık düzeni hiç gelişmemişti. Florance Nightingale; maiyetindeki hemşirelerle İstanbul Selimiye Kışlasındaki hastanede harikalar yaratmış, Selimiye Kışlası Karadeniz’in kuzeyinden nakledilen yaralıların tedavi edildiği ve ölüm oranının düştüğü bir yer olmuştur.

Avusturya’ya karşı Fransa - İtalya arasında yapılan 1859 Solferino Savaşı’nda aynı durum yaşandığı için savaş alanında yaralıların feci durumunu gören İsviçreli Henry DUNANT, Kızılhaç teşkilatını kurmuştur. Savaşın önemli bir diğer neticesi, hem Osmanlı ve hem de Rus maliyesinin iflas etmiş olmasıdır.

Kırım Savaşı’nın başlangıcı, sebeplerinin ne olduğu ve niçin başlandığı bugün açıkça izah edilememektedir. Bu kadar kalabalık sayıda ordular, bu kadar mühimmat ve para, bu kadar insan hayatı o devir için niye tüketildi, bunu tayin etmek zordur. Devrin genel durumuna bakılırsa: İngiltere için Akdeniz ve Hindistan yolu önemlidir. Küçük İtalya ki Piemonte Krallığı 20 bine yakın asker yollamıştır. Bu tutum tamamen kendini uluslararası sahada göstermek, İtalya’yı geleceğin büyük devletleri arasında söz sahibi yapmak içindir. Avusturya tedbirli davranmıştır, Fransa ise İngiltere’nin tek başına Rusya’ya karşı dünyanın düzenini sağlamasının hoş olmayacağını, bu gelişmeden kendi hissesini almayacağını düşünmüştür. Dolayısıyla bu koşullarda bir araya gelmişler ve savaş başlamıştır.

Osmanlı ordusunun Balkanlarda, Silistre’de, Eflak - Boğdan’da gösterdiği başarılardan çok sonra Ekim ayında müttefik kuvvetler Kırım’a çıkmıştır. İlk büyük savaşlar bu cephede gerçekleşmiş ve Fransızlar etkin olmuşlardır. Sivastopol’un düşüşü kolay değildir. Kıyılara çıkmak mümkündür, fakat tepedeki müstahkem kalelerde tutunmak çok zordur. Nitekim aylarca süren savaştan sonra 1855 yılında, Malakoff Savaşı ki Fransızlar yine burada Dük Patrice de Mac - Mahon gibi çok etkili komutanla önemli zafer kazanmışlardır. Diğer taraftan İngiltere, kuzeyde Petersburg ve Kronstadt donanma üssünü zorlamıştır. Rusya’nın savaştaki feci durumunu ise en güzel tarif eden TOLSTOY olmuştur.

Savaş süresince Rusya tarafından asker sevkindeki zorluklar dolayısıyla Kefe’den başlayarak Odesa’ya kadar bütün Karadeniz limanlarına demir yolları döşenmesi, Kırım’ın bazı bataklıklarının kurutulup üzerine köprüler yapılması gibi çalışmalar, Kırım Savaşı’ndaki birleşik çıkarma dolayısıyla müttefik askerlerin yarımadaya bıraktığı öncü mirastır. Savaş çıktığında bir başka gerçek daha ortaya çıkmıştır. Osmanlı ordusunda Harp Okulundan yetişen subayların komuta üstünlüğü, Polonya - Macar mültecilerinin katkıları, savaş sanayisinin kurulmuş olması dolayısıyla Rusya bu savaşta bir şeyi anlamıştır ki Türklerle savaş, çok kolay bir iş değildir. (Ortaylı, 2013: 70 - 73)

Page 23: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

14

Sonuç olarak: 160 yıl önce Rusya’ya karşı Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında Rusya’nın Akdeniz’e inme hayalinin önüne geçmek isteyen İngiltere ve Fransa’nın ve ayrıca Piemonte - Sardinya Krallığı’nın katıldığı Kırım Savaşı, ilk modern dünya savaşı hükmünde gerçekleşen bir savaş olup yine modern anlamda Türk ordusunun içinde yer aldığı ilk “birleşik harekât” özelliği taşımaktadır. Bu savaşta Osmanlılar ilk kez Batı Avrupa devletlerinin orduları ile ittifak kurarken ilk siper savaşları, ilk telgraflı haberleşme, ilk savaş fotoğrafları da tarih sahnesine bu savaşta çıkmıştır. Bu savaş aynı zamanda Osmanlı Devleti’ni göç sorunuyla tanıştıran ilk savaş olma özelliği taşır.

Bu savaşta Kırımlılar savaşlarla ülkelerine gelen kurtarıcıları karşıladılar, sadece Müslüman Türkler değil Kırım Yahudilerini de… Bu nedenle birkaç yıl sonra bütün bu etnik gruplar, çoğunlukla Kırım Yarımadası’nın yerli halkı olan Kırım Tatar Türkleri, Osmanlı İmparatorluğu’na kalabalık miktarda göç ederek sığınmak zorunda kaldılar.8

Kırım Tatarları, tarihte toplu hâlde göçe zorlanan ilk Müslüman toplumudur aynı zamanda… (McCarthy, 1995: 14)

Savaşın sonunda Paris Kongresi’ne giden Türkiye, Concert European (Avrupa Uyumu) dediğimiz bugünkü Avrupa Konseyi misali kuruluşun içine girdi, Avrupa’nın büyük devletlerinden biri oldu. Paris Anlaşması ile Rusya’ya tersane ve askerî donanma bulundurmama zorunluluğu getirilmişti. Ancak bu madde Osmanlı Devleti için de geçerli kılınmıştı. Dolayısıyla 1856’da ortaya çıkan Avrupalılık, ne Avrupa devletlerini ebedî sulha götürmüş ve ne de Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü garantilemiştir9

Kaynaklar

1853 - 1856 Osmanlı - Rus ve Kırım Savaşı Deniz Harekâtı (1997), Gnkur. Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, Ankara.

AKSAN, H. Virginia (2011); Kuşatılmış Bir İmparatorluk Osmanlı Harpleri 1700 - 1870, Çeviren: Gül Çağalı GÜVEN, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.

ANDIÇ, Fuat - ANDIÇ Süphan (2002); Kırım Savaşı Âli Paşa ve Paris Anlaşması, Eren Yayınları, İstanbul.

Askerî Tarih Bülteni Eki (1980); Denizaşırı Seferler ve Çıkarmalar, Sayı 9, Çeviren: Ahmet Onur, Ankara.

BARDAKÇI, Murat; Hürriyet Gazetesi, 02.11.2003.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Belgeleri.

8 İlber Ortaylı; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009. 9 İlber Ortaylı; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009.

Page 24: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

15

BUDAK, Mustafa (1993); 1853 - 1856 Kırım Savaşı’nda Kafkas Cephesi, Doktora Tezi, İstanbul.

ÇAKIR; Ömer; Turkish Studies, “Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatının Kaynaklarından Biri Olarak Harpler I: Kırım Harbi (1853 - 1856)”, Volume 4/1-II Winter 2009.

Denizaşırı Seferler ve Çıkarmalar; Askerî Tarih Bülteni Eki, S 9, Çev. Ahmet ONUR, Ankara, Gnkur. Basımevi, 1980.

FIGES, Orlando (2012); Kırım Son Haçlı Seferi, Çeviren: Nurettin ELHÜSEYNİ, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

GÜNEY, Enver; Atlas Tarih, “160. Yılında Kırım Savaşı - Ruslar Neden Kars’ın Peşinde”, Doğan Yayıncılık, İstanbul, S 20, Haziran - Temmuz 2013.

KARPAT, H.Kemal (2012); Kısa Türkiye Tarihi 1800 - 2012, Timaş Yayınları, İstanbul.

KIRIMLI, Hakan (2010); Kırım Tatarlarında Millî Kimlik ve Millî Hareketler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

McCARTHY, Justin (1995); Ölüm ve Sürgün, Çeviren: Bilge UMAR, İnkılap Yayınları, İstanbul.

ORTAYLI, İlber; Milliyet Gazetesi, 04.10.2009.

………….…….; Atlas Tarih, “160. Yılında Kırım Savaşı - Rusya Akdeniz’e İnmemeli” Doğan Yayıncılık, İstanbul, S 20, Haziran - Temmuz 2013.

ÖZCAN, Besim; Sinop Deniz Felaketi (30 Kasım 1853), İstanbul, Deniz Basımevi, 2008.

PALMER; Alan (1987); 1853 - 1856 Kırım Savaşı ve Modern Avrupa’nın Doğuşu, Çeviren: Meral GASPIRALI, Sabah Kitapları, İstanbul.

SHAW Stanford (1977); Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, E Yayınları, İstanbul.

SLADE, Adolphus (2012); Müşavir Paşa’nın Kırım Harbi Anıları, Çeviren: Candan BADEM, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.

UÇAROL, Rifat (2000); Siyasi Tarih, Filiz Kitabevi, İstanbul.

Page 25: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

17

ÇANAKKALE MUHAREBELERİ İLE NORMANDİYA ÇIKARMASI’NIN ULUSLARARASI POLİTİKA AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMALI TAHLİLİ1

Ahmet TOKGÖZ**

Öz: Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nin açılmasına, İkinci Dünya Savaşı’nda da Normandiya Çıkarması’nın icrasına varan gelişmeler ile bu iki harekâtın sebep ve sonuçları irdelendiğinde Çanakkale Muharebelerinde elde edilen siyasi, ekonomik ve askerî tecrübelerden gerek Normandiya Çıkarması’nın planlama ve icrasında gerekse bu süreçte ittifakların oluşmasındaki diplomaside faydalanıldığına dair izlenimler elde edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Çanakkale Muharebeleri, Normandiya Çıkarması, D-Day, Amfibi Harekât, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı

THE COMPARATIVE ANALYSIS OF THE ÇANAKKALE CAMPAIGN AND THE NORMANDY LANDING IN THE CONTEXT OF INTERNATIONAL

POLITICS

Abstract: When the developments extending to the opening of the Çanakkale front in the First World War and the conduct of the Normandy Landing in the Second World War are analyzed along with their causes and consequences; it can be inferred that the political, economic and military experiences gained in the Çanakkale Campaign were used during the planning and the conduct of the Normandy Landing and also in the diplomatic interactions while establishing alliances in that period.

Keywords: Çanakkale Campaign, Normandy Landing, D-Day, Amphibious Operation, First World War, Second World War

Giriş

Tarihte yer alan çıkarma harekâtları incelendiğinde en karmaşık ve zor harekâtların, amfibi harekâtlar olduğunu söylemek gerekir. Bu sebeple harp tarihi, başarısızlıkla sonuçlanmış birçok çıkarma harekâtı ile doludur. Bunlar içinde en çarpıcı olanı da müttefik devletler açısından büyük bir hüsranla sonuçlanan Çanakkale Muharebeleridir.

İkinci Dünya Savaşı’na gelindiğinde, harp silah ve araçlarındaki teknolojik gelişmelerin ve daha önceki harekâtlardan elde edilen tecrübelerin katkısıyla çıkarma harekâtlarının daha başarılı olduğu görülmektedir. Bu yıllarda başarıyla icra edilen birçok amfibi harekât içinde Normandiya Çıkarması gerek planlama ve icra gerekse elde edilen başarı ve etkileri açısından ayrı bir önem taşımaktadır.

İkinci Dünya Savaşı ve sonraki yıllarda icra edilen amfibi harekâtlar, daha önceki çıkarma harekâtlarının özellikle de Çanakkale Muharebelerinden elde edilen olumlu ya da olumsuz sonuçların izlerini

1 Bu çalışma; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalında, Prof.Dr. A. Mete Tuncoku danışmanlığında hazırlanan ve 10.06.2011 tarihinde savunulan, “Çanakkale Savaşları ile Normandiya Çıkarması’nın Uluslararası Politika Açısından Karşılaştırmalı Tahlili” konulu Yüksek Lisans Tezi esas alınarak hazırlanmıştır. ** (Em.) Piyade Yarbay [email protected].

Page 26: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

18

taşımaktadır. Normandiya Çıkarması ise diğerlerine kıyasla hepsinden daha fazla Çanakkale’den esinlenerek ve istifade edilerek planlanmış ve icra edilmiş görünmektedir.

Bu genel çerçeve içerisinde Çanakkale Muharebeleri ve Normandiya Çıkarması ayrı ayrı ele alınmış, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nin açılmasına, İkinci Dünya Savaşı’nda da Normandiya Çıkarması’nın icrasına varan gelişmeler (bu kapsamda karar vericiler tarafından gerçekleştirilen toplantı, görüşme ve anlaşmalar) irdelenmiş, her iki harekâtın sebepleri ve sonuçları ortaya konmuştur.

Bu inceleme neticesinde, İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa’nın kuzeyinden açılan cephe ile Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Muharebeleri arasında, yukarıda belirtilen ölçütler çerçevesinde, benzerlik ya da farklılık gösteren yönlerin saptanmasına, buradan hareketle Çanakkale Muharebelerinden elde edilen tecrübelerden Normandiya Çıkarması’nın planlama ve icrasında istifade edilip edilmediğinin tespitine çalışılmıştır.

Konu ayrıca, günümüzde kabul gören uluslararası ilişkiler teorileri çerçevesinde de incelenmiş; özellikle realizm, jeopolitik teoriler ve liberalizm olmak üzere birçok teoriye temel teşkil edecek ya da açıklık kazandıracak unsurlara rastlanmış ve her iki dönem, söz konusu teoriler çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır.

1. Çanakkale Muharebeleri

Birinci Dünya Savaşı içerisinde Çanakkale Muharebeleri, sebep ve sonuçları açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Çanakkale Cephesi’nin, Fransa ve Rus Cephelerinde harbin durağan hâle gelmesi sonucunda açılması düşünülmüş, bu suretle Almanlara karşı kesin sonucun alınacağı öngörülmüştür. Ayrıca bu cephenin açılması İngiltere’nin Orta Doğu ve Boğazlara ilişkin politikalarına da uygun düşmektedir. Diğer yandan Almanlar açısından da bu cephenin açılması, müttefik devletleri ayrı bir cepheye kuvvet ayırmak zorunda bırakacağı, Rusya’ya gerekli yardımların ulaşmasına engel olacağı için önemlidir. Bu kapsamda Çanakkale Muharebelerine varan süreçte taraf devletlerin birbirleriyle olan diplomatik ilişkileri ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinden güttükleri denge politikaları dikkat çekicidir.

a. Çanakkale Muharebelerinin Sebepleri

W. CHURCHIL, Çanakkale Boğazı’na düzenlenecek bir harekâttan stratejik, diplomatik ve askerî birçok fayda elde edileceğini savunuyordu. Ona göre, bu harekât başarıya ulaşırsa İstanbul müttefiklerin kontrolü altına girecek, Asya Türkiye’sindeki kuvvetlerin Avrupa Cephesi’ndeki kuvvetlerle irtibatı kesilecek, böylece Kafkas Cephesi’ndeki Rus kuvvetlerinin yükü hafifleyecek, Osmanlı Devleti barış yapmaya mecbur bırakılacak, merkezî devletler kıskaç içine alınabilecekti. Ayrıca Balkan devletleri üzerinde bırakacağı olumlu etki sayesinde bu devletler, müttefik devletler yanında yer

Page 27: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

19

alacak ya da en azından tarafsızlıklarını müttefik devletler lehine koruyacaklardı. (Armaoğlu, 1993: 13)

Bunların yanı sıra başarıyla sonuçlanacak böyle bir harekât, Boğazları deniz trafiğine açmak suretiyle Rus ordusunun top ve mühimmat bakımından desteklenmesine, Rusya’nın hububatının ihraç edilmesine, dolayısıyla dış ticaretinin dengelenmesine ve rublenin değerinin korunmasına imkân verecekti. Böylece Rusya’ya gerekli yardım sağlanırken muhtemel bir Rus - Alman yakınlaşmasının da önüne geçilebilecekti. (Tuncoku, 2007: 37)

Ancak İngiltere açısından en önemli sebep, Boğazlara ve İstanbul’a, Rusya’dan önce yerleşme ve buralara hâkim bir durumda bulunma arzusudur. Zira İngiltere “deniz hâkimiyet teorisine” dayanarak XIX. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Akdeniz’e inmesine engel olma yönünde bir siyaset gütmektedir (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 247).

Diğer taraftan, Boğazların ve İstanbul’un denetimini elinde bulundurmak ve Karadeniz’i bir Rus gölü hâline getirmek, Rusya’nın sıcak denizlere inmek konusundaki stratejisinin ana hedefidir. (Baba, 2005: 33) Bu kapsamda Boğazlar, Rusya için güvenlik ve deniz ticareti açısından eskiden beri büyük önem taşımaktadır ve ülkenin askerî ve ticari geleceğini Boğazlara bağlı gören Rus yöneticileri, her dönemde bu stratejik su yolları üzerinde söz sahibi olmak için büyük çaba harcamışlardır. (Tuncoku, 2007: 60) Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra bu önem daha da artmış ve Rusya’nın savaşa katılmasındaki gayelerden biri ve en önemlisini İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ele geçirmek oluşturmuştur.

Almanya açısından da Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesinde ve Boğazları kapatmasında büyük faydalar vardı. Böylece Rusya’ya gerekli yardım gönderilemeyeceği için Rusya, Almanya karşısındaki cephelerde kendi imkânları ile savaşa devam etmek zorunda kalacak ve buna ekonomik zorluklar da eklenince Rusya’nın savaş dışı kalması kolaylaşacaktı. Diğer yandan, Osmanlı sultanının “cihad-ı mukaddes” ilan etmesi, Müslümanların İngiltere’ye karşı birlik olmalarını sağlayacak, bunun sonucunda İngilizlerin yanında savaşma arzu ve istekleri kırılacak, bu durum Hindistan, Mısır ve Kafkasya’da ayaklanmalara sebep olabilecekti. (Renouvin, 2004: 294)

Yukarıdaki siyasi sebeplerin yanı sıra İngiltere ve Fransa açısından, Rusya ve Karadeniz’e kıyısı bulunan devletlerle deniz yolu ticaretini yeniden hayata geçirmek, Rusya ve Romanya’nın elindeki buğdayların ve mazotun Avrupa pazarlarına ulaşmasını sağlamak (Goutard, 1980: 46) suretiyle ekonomik ve mali sıkıntıları bir miktar hafifletmek, Rusya açısından da gittikçe kötüleşen ekonomisini düzeltmek, Çanakkale Cephesi’nin açılmasındaki ekonomik sebepler olarak özetlenebilir.

Müttefik devletler açısından; bilhassa Doğu Cephesi’nde sıkışık durumda bulunan Rus kuvvetlerine askerî yardımda bulunmak, Batı Cephesi’ndeki harekâtın duraklaması yüzünden hareketsiz kalan müttefik

Page 28: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

20

kuvvetlerini Almanya’nın mağlup edilmesine tesir edecek şekilde kullanmak da başlıca askerî sebepleri oluşturmaktadır.

İngiltere açısından esas askerî amaç ise Rusya ile bağlantı kurmaktan ziyade Osmanlı İmparatorluğu’nu en can alıcı noktasından vurmak, bu suretle Mısır’a kuvvet göndermesini engellemek, kuvvetlerinin bir kısmını Doğu Anadolu ve Mısır Cephelerinden Batı Cephesi’ne çekmeye mecbur ederek Mısır ve Süveyş’i uzaktan korumaktır.

b. Çanakkale Cephesi’nin Açılmasına Varan Gelişmeler

Osmanlı İmparatorluğu’nun gittikçe zayıflaması ve çöküşü, Boğazların ve İstanbul’un kimin elinde bulunacağı ve nasıl korunacağı sorusunu her zaman gündemde tutmuş ve dönemin güçlü devletlerinin siyasilerini de her zaman meşgul etmiştir. Bu sebeple söz konusu devletler, Osmanlı İmparatorluğu üzerinden, birbirlerine karşı denge politikaları uygulamak zorunda kalmışlar ve bu devletlerin bölge üzerindeki çıkar çatışmaları sayesinde de Osmanlı İmparatorluğu, 1900’lere kadar İstanbul ve Boğazları elinde bulundurabilmiştir. (Oglander, 2005: 17)

Ancak bu yıllardan itibaren siyasi ve diplomatik gelişmeler farklı boyutlar kazanmaya başlamış, 1907’de İngiliz - Rus ittifakı, Osmanlı İmparatorluğu’nu, Rusya’nın tarihî emellerinden koruyacak başka ittifaklar aramaya yöneltmiş, böylece Almanya’nın uzun zamandır beklediği fırsat2 ortaya çıkmıştır. (Oglander, 2005: 18 - 19)

Çanakkale Cephesi’nin açılması ve sonraki süreçte yapılan görüşme ve anlaşmalar göstermektedir ki hem müttefik devletler hem de Almanya, kaygan bir diplomasi uygulamışlardır. Özellikle İngiltere, bir taraftan Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul üzerindeki tarihî emellerini gerçekleştirmesini kabul ederken diğer taraftan savaş sonrasında orada ağırlıklı bir konuma gelmesini dengelemeye çalışmakta, hatta tamamen kendisinin ya da uluslararası bir sistemin kontrolünde bulunmasını sağlayacak düzenlemelere gitmektedir. Bu konuda Yakın Doğu ve Anadolu’da geniş yatırım ve çıkarları olan Fransa da İngiltere ile benzer politikalar izlemektedir. (Bayur, 1991: 144)

İngiltere ve Fransa’ya karşı sömürge yarışına giren Almanya ise bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması durumunda bu topraklar üzerinde elde edeceği yerlerin hesabını yaparken diğer taraftan Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşta kendi yanına çekmeye çalışmaktadır. Üstelik Rusya ile yapılacak barış anlaşmasına karşılık, İngiltere ve Fransa gibi, Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul üzerindeki emellerini gerçekleştirmesine sıcak bakmaktadır. (Tuncoku, 2007: 59)

2 Almanya; daha savaş öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nu yanına çekerek Boğazların kapatılabileceğini, Rusya’nın İngiltere ve Fransa’dan ayrılabileceğini, Rus ordusunun büyük kısmının Kafkaslara sevk edilebileceğini, İngiltere’nin Süveyş Kanalı’na yapılacak tehditlerle meşgul edilebileceğini hesaplamıştır.

Page 29: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

21

Osmanlı İmparatorluğu ise bir taraftan Almanya ile bir anlaşma yaptığı hâlde hâlâ müttefik ülkeler yanında yer alacak bazı anlaşmalara zemin hazırlamaya çalışmakta, Enver Paşa, Rusya ile yapılacak bir anlaşmada Batı Trakya ile Ege adalarının geri verilmesi şartını ileri sürmektedir. (Bayur, 1991: 133 - 140)

c. Çanakkale Muharebelerinin Sonuçları ve Etkileri

Çanakkale Muharebeleri incelendiğinde, gerek müttefik kuvvetler gerekse Türk kuvvetlerinin yaptığı bazı hatalar tespit edilmiş ve bu hatalardan çıkarılan sonuçlar ve alınan dersler, daha sonraki savaşlarda kullanılacak tecrübeler olarak ortaya konmuştur.

Müttefiklerin hatalarından bir kısmı, hezimete uğramalarında önemli bir sebep teşkil ederken Çanakkale’nin geçilmezliğinin perçinlenmesinde de önemli bir etken olarak ortaya çıkmıştır. Buna karşın Türk tarafında da özellikle üst komuta kademesinde alınan hatalı kararlar ya da yapılan hatalı planlar alt kademelerde verilen anlık ve cesur (emirlerin hilafında) kararlarla telafi edilebilmiş ve hüsranın önüne bu suretle geçilebilmiştir.

Askerî yönden tespit edilen bu hatalardan başka yanlış politikalar da dikkat çekmektedir. Siyasi ve diplomatik açıdan düşülen en büyük hata, müttefiklerin kendi aralarında bir uzlaşma sağlayamamaları ve birbirlerine tam olarak güvenememeleri olmuştur. Bu kapsamda, gizli anlaşmalarla Boğazların ve İstanbul’un geleceği konusunda bazı kararlar alınmış ve buraların kontrolü Rusya’ya bırakılmış olsa da ne Rusya bundan tam olarak emin olabilmiş ne de İngiltere bu konuda Rusya’ya tam olarak güven telkin edebilmiştir.

Müttefik devletler karar vericilerinin, genel savaşın en geç bir yıl içinde biteceği yanılgıları, 1915 yazında Çanakkale geçilemeyince anlaşılmış, bu durumda Boğazların hâkimiyeti sorunu, daha da önem kazanmış ve ileride, İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince yapılan görüşmelerde, daima göz önünde bulundurulan bir faktör olmuştur.

Çanakkale Cephesi’ndeki gelişmeler, Balkanlardaki devletlerin tarafsız kalmaları ya da hangi tarafta yer alacakları konusundaki kararlarında da önemli bir etken olmuştur. Bu suretle Bulgaristan merkezî devletler safında yer alırken İtalya ve Romanya bir süre daha savaş dışı kalabilmiş, Yunan Kralı Konstantin, Başbakan VENİZELOS’un Yunanistan’ı müttefik devletler yanında harbe sokmak konusundaki ısrarlarına karşı durabilmiştir. (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 249)

Çanakkale Muharebelerinin en önemli etkilerinden birisi de Rusya’da yaşanmış; müttefiklerin başarısızlığı, Birinci Dünya Savaşı’nın uzamasına, Rusya’daki sosyal ve siyasal bunalımların artmasına, dolayısıyla Rus Çarlığı’nın yıkılmasına ve sonucu olarak Bolşevik rejiminin iktidara gelmesinde birinci derecede etkili olmuştur. (Daver, 1993: 113; Belen, 2009: 162) Ayrıca, Çanakkale Muharebelerinin müttefikler açısından başarısızlıkla

Page 30: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

22

sonuçlanması, İngiltere’de hükûmetin düşmesine (Bayur, 1989: 93 - 95) ve CHURCHIL’in siyasi kariyerinin sekteye uğramasına, (Daver, 1993: 113) Fransa’da da hükûmetin sarsılmasına sebep olmuştur. (Renouvin, 2004; 374)

Osmanlı İmparatorluğu açısından da Çanakkale Boğazı’nın müttefikler tarafından ele geçirilememesinin en önemli sonucu, İstanbul’un işgalini geciktirmesi ve dolayısıyla İmparatorluğun bir süre daha ayakta kalmasını sağlamasıdır. Bu vesileyle Türk milletinin kudret ve kuvvetini muhafaza ettiği ispatlanmış, imparatorluk içinde Türk milletinin varlığı ön plana çıkmış, bu da modern Türk milliyetçilik akımının gelişmesinde ve Millî Mücadele’nin ilk kıvılcımlarını oluşturarak, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında önemli bir yer oluşturmuştur. Ayrıca ulus ve asker arasındaki güven ve saygı bağlarının güçlenmesini ve gelişmesini sağlamış, bu da ordunun itibarının artmasına dolayısıyla iç ve dış politikada oynadığı rolün güçlenmesine yol açmıştır. (Tuncoku, 2007: 121 - 123)

Çanakkale zaferi, bütün Müslüman âlemi ve hatta esaret altında bulunan devletler için de bir hürriyet ve kurtuluş kaynağı olmuştur. Müttefiklerin Çanakkale’de bir başarı elde edememesi, dönemin en güçlü ülkeleri olarak bilinen İngiltere ve Fransa’nın, güçlerinin sorgulanmasına sebep olmuş ve XIX. yüzyıla kadar geçerliğini koruyan “Beyaz Irkın Üstünlüğü ve Batı’nın Tartışılmaz Gücü” yargısını temelden sarsmıştır. (Daver, 1990: 113) Bu durum Asya ve Afrika’daki milliyetçi akımlar ve bağımsızlık hareketlerinde etkili olmuş, İmparatorlukların çöküşü ile sonuçlanacak gelişmelerin başlangıcını oluşturmuştur. İngiliz ordusunda yer alan Avustralya, Yeni Zelanda ve İrlandalı askerler bile ilk kez bu savaşlarda, “kimin için ve neden çarpıştıklarını” sorgulamaya başlamışlardır. (Tuncoku, 2007: 121 - 122)

Genel savaşın iki yıl daha uzaması, siyasi etkileri yanı sıra Avrupa’da ekonomik ve sosyal durum üzerinde kolayca düzelmeyecek olumsuz etkiler de oluşturmuş, müttefik devletlerin yüzlerce milyarla ifade edilen maddi zararları ortaya çıkmıştır.

Boğazların kapalı kalması, Rusya’nın elindeki buğdayını Avrupa ülkelerine ihraç etmesine engel olmuş, bu da döviz sıkıntısı çekmesine ve rublenin değer kaybına yol açmıştır. Diğer yandan İngiltere’nin askerî yardımları Rusya’ya ulaşamadığı için Rusya, Amerika’dan silah almış, bu durum İngiltere’ye daha fazla ekonomik yük getirmiştir. Üstelik genel savaşın uzayan iki yıllık süresi içinde, İngiltere’nin asker kaybı artmış, tarım ve maden sektörlerinden ya da cephane ve silah fabrikalarından sağlık durumu uygun olanlar askere alınmaya başlanmış, bu da üretimi azaltan bir faktör olmuştur. Bu şekilde İngiltere, iki yüzyıldan beri sahip olduğu ticari üstünlüğünü savaş sonunda kaybetmiş, ABD’ye borçlu konuma gelmiş ve bütün ülkelerden daha fazla ticaret gemisi varken bu üstünlüğünü de ABD’ye kaptırmıştır. ABD ise bütün dünyadan alacaklı duruma gelmiştir. (Bayur, 1989: 114 - 115)

Page 31: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

23

Savaş sonucunda müttefiklerin Çanakkale Cephesi’nde başarı elde edememeleri, doğal olarak askerî beklentilerinin de gerçekleşmesini sekteye uğratmıştır. Boğazlar açılmadığı için Rusya’ya gerekli askerî yardım yapılamamış, dolayısıyla Rusya’nın cephedeki yükü hafifletilememiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş dışı bırakılarak Almanya’nın güneydoğudan kuşatılması ve İngiltere’nin, Mısır ve Süveyş Kanalı’nı savunma gayesi gerçekleştirilememiştir (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 250).

Diğer yandan, büyük kayıplarına rağmen Türklerin müttefik donanma ve kara kuvvetlerini Çanakkale’de engellemeleri, Almanya’nın Batı Cephesi’ndeki yükünü büyük ölçüde hafifletmiş, Doğu Cephesi’ndeki harekâtı kolaylaşmış ve daha uzun süre direnmesine yardımcı olmuştur. Böylece bir taraftan Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa sürüklemesindeki esas amacı gerçekleşirken (Tuncoku, 2007: 122) diğer taraftan da Türk ordusunun Balkan Savaşı’nda sarsılan itibarı kurtulmuştur.

Çanakkale Muharebeleri ve iki yıl daha uzamasına sebep olduğu Birinci Dünya Savaşı, her iki taraf için büyük insan kaybına sebep olmuş, bu durum diğer cephelerdeki askerî gücü önemli ölçüde zayıflatmıştır. Türkiye öğretmen, mülkiyeli ve tıbbiyeli olmak üzere binlerce aydınını yitirmiş, bunun Millî Mücadele yıllarında hatta daha sonraki yıllarda olumsuz etkileri görülmüştür. (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), 2002: 251 - 252)

Ayrıca Çanakkale Muharebeleri, özellikle İngiliz ordusunda alt kademelerdekilerin komuta heyetine karşı güvenlerini yitirmelerine sebep olmuştur. Bu durum 1918 Alman saldırıları karşısında İngiliz ordusunda yaşanan bozgunlarda büyük etki gösterdiği gibi İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1940 Alman saldırıları karşısında Fransız ve İngilizlerin çabuk yenilmelerinde de etkili olmuştur. (Bayur, 1989: 97) Savaşın devam eden yıllarında, özellikle de Normandiya Çıkarması’nın planlanması ve icrası aşamalarında, bu etkiyi ortadan kaldıracak bazı tedbirler alınmış ve uygulamalara başvurulmuştur.

Çanakkale Muharebelerinin seyrinde meydana gelen gelişmeler, zincirleme birtakım etkileri de beraberinde getirmiştir. Türk ordusunun kahramanca mukavemet ettiğini gören Bulgarlar, 6 Eylül 1915’te Almanlarla anlaşmış, 11 Ekim 1915’te Almanya - Avusturya - Bulgar ordularının müşterek taarruzlarıyla 8 Kasım 1915’te Sırbistan ortadan kaldırılmış, Berlin ile İstanbul arasında irtibat sağlanmıştır. Böylece Almanya’dan bazı ağır bataryalar ile daha fazla cephane gelmeye ve bu suretle Çanakkale Cephesi daha fazla kuvvetlenmeye başlamıştır. Bu durum, müttefik kuvvetlerin, Çanakkale’den çekilme kararını vermelerinde önemli bir etken olmuştur.

2. Normandiya Çıkarması

İkinci Dünya Savaşı içerisinde Normandiya Çıkarması, Nazi Almanya’sının yenilmesi ve kayıtsız şartsız teslimine yol açan sürecin

Page 32: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

24

başlangıcı olarak bir dönüm noktasıdır. Bu suretle Avrupa’da Almanya lehine bozulan güç dengesi tekrar müttefik devletler lehine çevrilmiş ve Avrupa özgürlüğüne kavuşabilmiştir.

Geniş bir süreçte yapılan birçok görüşme ve konferansta, ateşli tartışmalar sonucu karar verilen Normandiya Çıkarması, ayrıntılı bir planlama ve uzun süreli, teferruatlı bir hazırlık sonucunda uygulamaya geçirilebilmiştir. Bu yönüyle o tarihe kadar icra edilen en kapsamlı amfibi harekât olarak harp tarihindeki yerini aldığı gibi müttefik devletler ve çıkarmaya katılan kuvvetler arasındaki iş birliği ve uyum açısından da önemli bir örnek teşkil etmektedir.

a. Normandiya Çıkarması’nın Sebepleri

Normandiya Çıkarması’nın esas sebebi; Nazi Almanya’sının takındığı saldırgan tutumla Kuzey Afrika’yı, Avrupa’yı, Balkanları hatta Sovyetlere kadar tüm toprakları tehdit etmesi, bunun sonucunda dünya güç dengesini elinde tutmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin endişeye düşmeleri ve bu dengeyi tekrar kendi çıkarları doğrultusunda kurmak istemeleridir.

1944 yılına gelindiğinde, kesin sonuca ulaşmak için bütün imkânları tek bir noktaya seferber etmek gerekiyordu. Bu şekilde Avrupa’nın kuzeyinden yapılacak bir çıkarma harekâtı, Almanya’yı ters cephede savaşa zorlayacak ve onun kuvvetlerini bölecek, Rusların da harekâtını kolaylaştıracaktı. Bunların yanı sıra harekâtın Fransa’dan gerçekleştirilmesi, bu ülkedeki direniş hareketine de olumlu katkı sağlayacak ve daha kısa sürede sonuca ulaşacaktı. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 10)

Fransa’da ikinci bir cephe açılmaması durumunda, Naziler belki de 1945 - 1946 yılına kadar yenilemeyecekti. Bu durumda İngiltere’nin endişesi, ABD’nin bu harekâttan vazgeçerek birliklerini Pasifik’e sevk etme yönündeki karar değişikliği olurdu. Bu şekilde İngiltere’nin, ABD’nin askerî teknolojik ve ekonomik desteği olmaksızın böyle kapsamlı bir harekâta tek başına girişmesi ise mümkün görünmemekteydi. (Ambrose, 2004: 37 - 45)

İngiltere, ABD’nin dikkatini ve ağırlığını Pasifik’teki mücadeleden çok, Avrupa’ya kaydırmak istediği gibi ABD de İngiltere’yi savaş dâhilinde tutmak istiyordu. Aslında her iki devletin askerî liderleri ve devlet adamları da Avrupa’da yapılacak savaşın, Sovyetler Birliği’nin savaşta tutulması ile kazanılacağının ve Almanların yenilgisinin, Japonların yenilgisini de hızlandıracağının farkındaydılar. Ayrıca Almanlara karşı ikinci bir cephe açılmaması, Nazi - Sovyet ittifakı kurulmasına sebep olabilecek ve bu da en çok HİTLER’in çıkarına olacaktı. (Parker, 2005: 131 - 136) Bundan daha da kötü bir sonuç olarak müttefikler, (özellikle de İngiltere) Kızıl Ordunun Avrupa’ya yerleşmesinden ve Rusya’nın Avrupa ve Balkanlarda egemen güç hâline gelmesinden endişe duyuyordu. (Ambrose, 2004: 37)

Page 33: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

25

Bu siyasi ve askerî sebeplerin yanı sıra ekonomik gelişmeler ve bunların harp silah ve araçlarına yansıması,3 müttefik devletlere Normandiya Çıkarması gibi kapsamlı bir harekâtın icrasına ve Almanya’yı kayıtsız şartsız teslim olmaya zorlayacak bir savaşa girişmeye hazır olduklarını hissettirmiş ve bu konuda güven vermiştir.

b. Normandiya Çıkarması’na Varan Gelişmeler

İkinci Dünya Savaşı’nda 1943 yılına gelindiğinde Almanya, savaşın en yüksek noktasına ulaşmış ve bu noktadan sonra siyasi ve askerî yönden gittikçe artan bir dağınıklık yaşamaya başlamıştır. Müttefikler ise tam tersine, hem askerî hem de siyasi alanda amaç ve gayret birliği oluşturacak şekilde hareket etmeye başlamışlardır. Bununla beraber, müttefikler arasında da gerek siyasi gerekse askerî açıdan farklı düşüncelerin ortaya çıktığını belirtmek gerekmektedir. Almanya’ya karşı ikinci bir cephenin açılması gereği duyulduğunda Fransa Cephesi’nin açılmasına karar verilirken bu cephenin alternatifi cephelerin açılması da düşünülmüş ve bu durum, karar alıcıların yoğun tartışmalarına ve müttefikler arasında yoğun bir diplomasiye sebep olmuştur.

Bu kapsamda müttefik devletler arasındaki diplomatik faaliyetlerin en önemlileri, 1943 yılının son altı ayı içinde gerçekleşmiş olsa da aslında yapılacak iş birliğinin ana hatları, ABD Başkanı ROOSEVELT ile İngiltere Başkanı CHURCHILL arasında 1939 yılı başından itibaren yapılan mektuplaşmalarla belirlenmeye başlamıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 5) Bu tarihten itibaren yapılan Atlantik Konferansı, (9 - 14 Ağustos 1941) Arcadia Konferansı (22 Aralık 1941 - 14 Ocak 1942) ve 1942 Mayıs ayında Londra’da gerçekleştirilen görüşmelerde, Normandiya Cephesi’nin açılması gündeme gelmiştir.

ABD’nin 1941 yılı sonunda savaşa katılmasından sonra Rusya’nın isteği de ABD ve İngiltere’nin, Almanya’ya karşı ikinci bir cephe açması ve böylece kendi üzerindeki baskının azalmasıydı. Bu sebeple STALİN, ikinci cephenin Avrupa ana karasında açılmasında ısrarcı olmuştur. İngilizler ise 1941 - 1942 yıllarında, Manş kıyılarından Fransa’ya yapılacak bir çıkarma harekâtını (Kanal Harekâtı) henüz erken buldukları için bu görüşe olumlu bakmamışlar ve karşı bir tutum sergilemişlerdir.4 Bu aşamada Kuzeybatı 3 Amerikan sanayisinde 1939 - 1945 arasında büyük bir gelişme yaşanmış, fabrikaların üretim kapasitesi bu süreçte dörde katlanmıştır. Buna bağlı olarak da ABD 1939’da 800 askerî uçak imal ederken 1942’de ayda 4.000, 1943 sonunda ayda 8.000 uçak üretmiştir. Buna benzer artışlar bütün harp silah araçlarında görülmüştür. (Ambrose, 2004: 49) Bu durum bütün müttefik devletler için geçerlidir. 1944 yılı için ülkelerin sanayi verimlilik oranları karşılaştırılacak olursa müttefik devletlerin verimlilik toplamın (237), merkezî devletlerin verimlilik toplamının (74) çok üzerinde olduğu görülür. (Parker, 2005: 157) 4 Aslında İngiltere, 1944’e kadar Normandiya kıyılarına yapılacak bir çıkarma harekâtı için askerî bakımdan kendini hazır hissetmemiş ve bu yüzden Churchill, bütün konferanslarda Normandiya Çıkarması fikrinin önüne bir engel koymuştur. Ayrıca İngilizler, Avrupa’daki ulaşım sistemi tahrip edilip Alman takviye birlikleri engellenmeden yapılacak çıkarma harekâtının riskli olacağını tahmin ediyorlar ve öncelikle Kızıl Ordunun, Alman ordusunun büyük bir kısmını yok etmesini umarak bundan sonra girişilecek bir harekâtın daha kolay başarıya ulaşacağını düşünüyorlardı.

Page 34: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

26

Afrika kıyılarına yapılacak bir çıkarmanın, mihver güçlerini Kuzey Afrika’da iki cepheli bir savaşa zorlayarak fazlasıyla yıpratacağını ve Avrupa’da, bundan sonra yapılacak çıkarmanın başarı ihtimalinin artacağını savunmuşlardır. (Gül, 2007: VI; Moos, 1952: 260)

Daha sonra 14 - 24 Ocak 1943 tarihlerinde Casablanca, (Symbol) 12 - 25 Mayıs 1943 tarihlerinde Washington, (Trident) 11 - 24 Ağustos 1943 tarihlerinde Quebec Konferansları yapılmıştır. Nihai olarak ikinci cephenin, 1 Mayıs 1944 tarihinde Fransa’da açılması ve bunun için İngiltere’de yeterli miktarda kuvvetin hazırlanması karara bağlanmıştır.

Bu konferanslarda müttefik devletler arasında, Almanya’ya karşı sıkı bir iş birliği görülmesine rağmen Sovyetler Birliği, Batı Cephesi’nin hemen açılmamasından oldukça rahatsızdı ve ABD ile İngiltere’nin kendisini Almanya karşısında yıpratmak istedikleri kanısına varmıştı. ABD ve İngiltere de Sovyetler Birliği’nin Almanya ile anlaşmasından korkmaktaydılar.5 Bu şüpheleri ortadan kaldırmak için 19 - 30 Ekim 1943 tarihlerinde, ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanları arasında, Moskova’da toplantılar yapılmıştır. (Jakobsen, 1989: 63)

1 Kasım 1943’te yayımlanan ortak bildiri ile sonuçlanan konferansta, her iki tarafın da görüşlerini kapsayan bir uzlaşmaya varılmış, Rusya’nın istekleri doğrultusunda, ikinci cephenin en geç 1944 ilkbaharında açılması kararı alınmıştır. Alınan kararlar Sovyetler Birliği’ni memnun etmiş ve endişelerini büyük ölçüde gidermiştir. Buna karşılık Sovyetler Birliği de Almanya’ya karşı nihai zafere kadar savaşacağı konusunda güvence vermiştir. Böylece, müttefikler arasındaki kuşkular silinmiş, ayrıca savaştan sonra barışı korumak için iş birliği yapmaları ve nüfuz alanı politikası gütmemeleri de karara bağlanmıştır. (Uçarol, 1987: 518; Moos, 1952: 17 - 22)

Bundan sonra 22 - 26 Kasım 1943’te, Kahire (Sextant) ve 28 Kasım - 1 Aralık tarihlerinde, Tahran (Eureka) Konferanslarında, CHURCHILL ısrarla ikinci cephenin Balkanlarda açılması gerektiğini savunmuştur. Ancak ROOSEVELT bunu kabul etmemiş ve STALİN’in de ısrarı ile ikinci cephenin 1 Mayıs 1944’te Fransa’da açılmasına karar verilmiştir. Buna karşılık STALİN de Tahran’da yapılan görüşmelerde, çıkarmanın ardından yapılacak harekâta destek olarak Almanlara karşı kuvvetli bir saldırı başlatacağına dair söz vermiş ve 22 Haziran 1944’te bu sözünü yerine getirmiştir (Parker, 2005: 226).

CHURCHILL’in yapılan bütün toplantı, konferans ya da görüşmelerde ikinci cephenin Balkanlarda açılmasını ısrarla istemesinin ardında yatan esas sebep, Sovyetler Birliği’nin Balkanlara girip bir daha çıkmayacağından

5 Bu süreç içerisinde Hitler’in de beklentisi; İngiltere, Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki ittifakın bozulması ve bundan Almanya yararına bir çıkar elde etmek yönündeydi. (Ambrose, 2004: 28). Ayrıca Hitler, İngiliz - Amerikan ilişkilerinin de aralarındaki ayrılıklardan dolayı, bozulmasını ümit ediyordu. (Parker, 2005: 228)

Page 35: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

27

ve Balkanların komünist egemenliği altına girmesinden duyduğu endişedir. Ona göre ikinci cephenin Balkanlarda açılması ile Almanya’ya bir darbe vurulmasının ötesinde, Balkanlara Ruslardan önce müttefik askerleri girmiş olacak ve bu suretle Orta Avrupa Kızılorduya kapatılmış olacaktı. CHURCHILL, ayrıca Sovyetler Birliği’nin Türk Boğazları üzerindeki tarihî emellerini de hesaba katıyor ve gelişmelerin, İngiltere’nin Orta Doğu politikalarını sekteye uğratabileceğini düşünüyordu. Üstelik ABD, Sovyetler Birliği’nin Türk Boğazları konusundaki düşüncelerine de sıcak bakıyordu. (Armaoğlu, 2004: 393 - 394)

Sonuç olarak; Birinci Dünya Savaşı sırasında deniz bakanı, İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere başbakanı olarak CHURCHILL, karar alıcılar arasında birinci derecede etkiye sahiptir ve bu süreçte yapılan toplantı ve görüşmelerde genellikle, Fransa Cephesi yerine alternatif cephelerin (Fransız Kuzey Afrika’sı, Sicilya, Balkanlar) savunucusu olmuştur. Ancak Fransız Kuzey Afrika’sı ve Sicilya’da yapılacak harekâtlarda kendi görüşlerini ABD ve Sovyetler Birliği’ne kabul ettirmiş olsa da Balkanlarda bir cephe açılması konusunda ne ABD’yi ne de Sovyetler Birliği’ni ikna edebilmiş ve ikinci cephenin batıda Fransa’nın Normandiya kıyılarına yapılacak bir çıkarma harekâtı ile açılmasına karar verilmiştir.

Almanya açısından siyasi ve diplomatik duruma bakacak olursak 1944 baharında artık Almanya’nın yalnız kaldığını, İtalya’nın da müttefikler safına katıldığını, Finlandiya, Romanya ve Bulgaristan’dan hükûmetin ve halkın tutumu üzerine gelen bilgilerin pek iç açıcı olmadığını ve Alman dış politikasının düşünce ve dinamizmden yoksun olduğunu görmekteyiz. (Speidel, 1982: 77 - 78) Bunun yanı sıra 1944 yılı başında, askerî açıdan da Almanya, savunabileceğinden daha çok toprak işgal etmişti ve HİTLER, ele geçirdiği toprağın her karışını savunmaya çaba sarf ediyordu. (Ambrose, 2004: 27)

Bu süreç içerisinde yapılan görüşmelerde, Almanya açısından kaçınılmaz bir felaketten önce, Batılı müttefiklerle görüşme ve anlaşma imkânları araştırılarak savaşın bitirilmesinin çareleri aranıyor,6 bunun için de öncelikle hükûmete karşı bir darbe yapılarak nasyonal sosyalist rejimin yıkılması gerektiği düşünülüyordu. (Speidel, 1982: 78 - 84) Ancak müttefiklerle görüşme ve anlaşmaya yönelik düşünceler hayata geçirilemeden, hatta bu konuda gerekli ve yeterli girişimlerde bulunulamadan, Nazi Almanya’sı açısından sonun başlangıcı olan Çıkarma Harekâtı, 6 Haziran 1944 sabahı başlamış ve müttefik devletler açısından başarıyla gerçekleştirilmiştir.

6 Bu kapsamda Vatikan, İsviçre ve Madrid üzerinden bir takım görüşmeler yapılması düşünülmüştü. Bu arada Rommel ile savaşı sona erdirmek için temas kurmak isteyen, Amerikalı Albay Smart’ın da bu girişimi, uçağının Viyana üzerinde düşürülmesi sonucunda gerçekleşememişti. Ayrıca Rommel de Batı Cephesi için müttefiklerle bir mütareke yapmayı düşünüyor ve bunun için bazı hazırlıklar yapıyordu. (Speidel, 1982: 83 - 89)

Page 36: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

28

Bu siyasi ve diplomatik gelişmelerin yanı sıra askerî strateji ve planlardaki gelişmeler de şu şekildedir:

Müttefik devletler, Batı Avrupa’dan bir çıkarma harekâtı yapılması konusunda fikir birliğine vardıktan sonra birisi MONTGOMERY’nin savunduğu, “Dar Cephe Harekâtı”, diğeri ise; EISENHOWER’in savunduğu; “Geniş Cephe Harekâtı” olmak üzere iki ana seçenek üzerinde durmaya başladılar7.

İlk bakışta İngilizler, özellikle MONTGOMERY, savaşı mümkün olan en az kayıpla bitireceği düşüncesiyle Dar Cephe Stratejisi’nden yana olsa da EISENHOWER bunun riskli bir strateji olduğuna inanmaktaydı ve uzun tartışmalar sonucunda onun ısrarıyla Geniş Cephe Stratejisi kabul edildi. (Eisenhower, 1948: 123)

Bunun yanı sıra Müşterek Genelkurmay Başkanları Komitesi; 1 Şubat 1944 günü General EISENHOWER’ın tüm önerilerini ve çıkarma tarihi olarak da 5 Haziran 1944 gününü kabul etmiş,8 (Gül, 2007: 70 - 73) böylece müttefik devletler, Normandiya Çıkarması için ana bir plan üzerinde anlaşma sağlamışlardır. Bu plana göre İngilizler, Caen yakınlarında doğuya doğru hareket ederken Amerikalılar, Cherbourg’a en yakın batı yan cephesini açacaklardı. (Caşın, 2006: 77)

Çıkarma harekâtı; Seine Körfezi güney kıyısındaki 80 kilometre uzunluktaki 5 plaja, 3 İngiliz - Kanada ve 3 Amerikan tümeni ile saat 06.30’da başlayacaktı. Bu tümenlerin yanlarını emniyete almak amacıyla çıkarmadan 4 - 5 saat önce, 3 hava indirme tümeni indirilecek, bunlardan sonra planör birlikleri kendilerine tahsis edilen noktalara ineceklerdi. (Gül, 2007: 70 - 73) Asıl destek ve yerleşme ise takip eden günlerde sağlanacak ve toplam 29 piyade tümeni, 12 zırhlı tümen, 3 paraşüt tümeni olmak üzere 44 tümen Normandiya kıyılarına çıkarılmış olacaktı. (Apatay, 2005: 319)

Müttefik planlayıcılar, bu şekilde Seine ve Loire Nehirleri arasında bir yerleşim kazanmayı ve bundan sonra, toparlanma ve ikmal için verilecek bir

7 Dar Cephe Stratejisinin olumlu tarafı; müttefik kuvvetler, Fransa topraklarına yayılmadan direkt olarak ve kısa sürede Almanya üzerine gidebilecek ve Sovyetler Birliği de Avrupa’ya çok fazla girmeden savaşı sona erdirecekti. Ayrıca bu strateji, diğerine göre daha az asker ve ikmal gerektiriyordu. Olumsuz tarafları ise: Derinlik artacak ve temizlenmeden geçilen bölgelerde bulunan Alman kuvvetlerine, müttefik kuvvetlerin arkasından saldırı fırsatı verecekti. Geniş Cephe Stratejisi ise daha ihtiyatlı bir plandı ve müttefik kuvvetlerinin, Antwerp’ten Fransa’ya ve Ren üzerinden Almanya’ya doğru bir hat hâlinde yayılarak Siegfried hattına saldırmalarıyla mutlak bir yok ediş fikrine dayanıyordu. Bu plan Ruhr ve Saar Vadileri ile Alman endüstri ve savaş ikmalinin kalbini tahrip etmek için avantajlıydı. Ayrıca, müttefik kuvvetlerin geçtiği bölge halkı üzerindeki psikolojik etkisi artacak ve bu suretle Hitler’e bağlanmış umutlar kırılacak, Güney Fransa’nın müttefik devletler yanında yer alması daha kolay olacaktı. Bu sebeple Geniş Cephe Stratejisi, sadece bir askerî strateji değil, aynı zamanda politik ve psikolojik bir stratejiydi. (Gül, 2007: 63 - 65) 8 Daha sonra 3 - 5 Haziran tarihleri arasında, yaklaşan fırtına ve yağışlı hava çıkarmanın yapılmasını olumsuz etkileyeceğinden çıkarma tarihi 6 Haziran’a ertelenmiştir.

Page 37: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

29

fasılayı takiben Seine’nin ötesine, Almanya’ya doğru iç bölgelere ilerlemeyi planlamışlardı. (Gül, 2007: 69)

c. Normandiya Çıkarmasının Sonuçları ve Etkileri

6 Haziran 1944 günü gerçekleştirilen Normandiya Çıkarması, iyi bir planlama, müttefik devletler ve kuvvetler arasındaki mükemmel koordinasyon ve iş birliği, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmaması, teknik imkânlardan önemli ölçüde istifade edilmesi, yoğun ve yorucu bir mesai ve teferruatlı bir hazırlık aşaması sayesinde başarıyla sonuca ulaşmıştır.

Böylece Almanların korktukları stratejik durum olan iki cepheli harp durumu meydana gelmiş, Sovyetler Birliği askerî bakımdan önemli bir üstünlük elde etmiş ve kendi cephelerindeki taarruzları kolaylaşmıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 42) Sovyetler Birliği’nin, savaştaki yükünün hafifletilmesiyle, Almanlarla yapabileceği bir anlaşmanın önüne geçilmiş ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar müttefik devletler safında kalması sağlanmıştır.

Normandiya Çıkarması ve ardından devam eden kara muharebelerinin başarıyla sonuçlanması, Nazi iktidarını sona erdirmiş, başta Fransa olmak üzere Belçika, Hollanda, Danimarka, Polonya ve Norveç gibi Alman işgali altında bulunan ülkelerde ayaklanmalara ve millî mücadeleye yol açmış, bu ülkelerin tekrar bağımsızlıklarına kavuşmalarını sağlamıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 43)

Bu süreçteki anlaşmalar, savaş sonrasında oluşan politik güçler tablosunda belirleyici olmuş, (Speidel, 1982: 12) ABD artık Avrupa işlerine karışmaktan kendisini kurtaramayacak konuma gelmiştir. Bu durum, o an için olumlu gibi görünse de zamanla İngiltere ve Fransa’yı rahatsız etmiştir. Ayrıca Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa ve Balkanlarda geniş bir hareket serbestîsi elde etmiş ve söz sahibi bir devlet konumuna gelmiştir. Böylece Avrupa’daki hâkimiyeti sona erdirilen Almanya’nın yerini, siyasi baskılarla durdurulması ve (aldığı askerî yardımların da etkisiyle) yenilmesi çok güç olan Sovyetler Birliği almıştır. (Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, 1991: 43)

Yukarıdaki siyasi ve askerî sonuçların yanı sıra ekonomik etkiler de söz konusudur.

Konuya ABD açısından bakacak olursak: Normandiya Çıkarması esnasında, (hazırlık aşamasından harekâtın sonuna kadarki süreç içerisinde) Amerikan halkının çoğu savaşın bizzat içindeydi ve savaşa doğrudan ya da dolaylı olarak katkısı oluyordu. Çiftçiler gıda temin ediyor, işçiler ise savunma tesislerinde (uçak, tank, mermi, tüfek, postal ya da birliklerin ihtiyacı olabilecek diğer şeylerin üretiminde) çalışıyorlardı. Bu, savaşa büyük katkı sağlarken aynı zamanda Amerika’daki işsizlik oranının düşmesini ve çalışanların da iyi bir gelir elde etmesini sağlamıştır. (Ambrose, 2004: 390)

Page 38: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

30

Ancak İngiltere açısından durum aynı ölçüde olumlu değildir. Savaş yıllarında orduya alınmak zorunda kalan nüfus, üretimdeki nüfusu süratle eritmiş ve 1944 yılı sonunda İngiliz ekonomisi sınıra dayanmıştır. (Parker, 2005: 156)

Diğer yandan ödünç verme ve kiralama usulü, savaş zamanında İngiliz bağımsızlığını tehlikeye atmış ve savaş sonrasında ekonomik bazı kısıtlamalar getirilmek zorunda kalınmıştır. Bu aşamada ABD, artık İngiltere’nin savaş sonrası ekonomik iyileşmesine yardımcı olmak ve bu yükü daha fazla taşımak istememiş, bu da İngiltere’yi ödeme sıkıntıları içine düşürmüştür. Ayrıca ABD ile İngiltere’yi karşı karşıya getiren bazı diplomatik, politik ve ekonomik gelişmeler de ABD istekleri ve çıkarları doğrultusunda, İngiltere’nin adım atmasını zorunlu kılan unsurlar hâline gelmiştir9.

İngiltere’nin, savaş sırasındaki askerî maliyetler ve yapılan ithalat yüzünden, sterlin kullanan ülkelere bir hayli borcu birikmiş, üstelik kendi silah imalatını artırmak için ihraç ürünlerinin hacmini, savaş öncesi döneme göre %30 azaltmış ve savaşın sonunda, bütçesinde bir milyar sterlinlik bir açık oluşmuştur. Böylece bir taraftan İngiltere’nin varlıkları ve kazancı azalırken diğer taraftan borç ve yükümlülükleri artmış, halkın yaşam standardı da düşmüştür. (Parker, 2005: 266 - 267)

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere ABD’nin İkinci Dünya Savaş’ından kaynaklanan ekonomik hegemonyası, kapitalist liberalizmin bir silahı olarak kullanılmış ve bu durum ABD’de savaş sonrası refahın ortaya çıkmasına yardımcı bir etken olmuştur. (Parker, 2005: 328)

Almanya’da da Naziler, sivil üretime oranla askerî üretimi artırmak zorunda kalmış, böylece savaşın başında tarım dışı iş gücünün %58’i sivil üretim için çalışırken bu oran, 1944’te %41’lere gerilemiştir. Alman savaş sanayisinde çalıştırılan savaş esiri, köle ya da gönüllü işçilerin oranı %38’lere ulaşmış ancak bu da sivil üretimin artmasını sağlayamamıştır. (Parker, 2005: 151 - 152) Ayrıca 1944 yılı ilk aylarından itibaren gerçekleştirilen stratejik hava bombardımanlarıyla Alman üretim kapasitesi %17 azalmış, savaş sanayisi stoklar sayesinde ayakta kalabilmiş olsa da büyük zarar görmüştür. (Parker, 2005: 181 - 182)

3. Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması’nın Karşılaştırılması

Çanakkale Muharebeleri ve Normandiya Çıkarması siyasi, ekonomik ve askerî açılardan karşılaştırıldığında bazı benzer ve farklı yönleri olduğu dikkat çekmektedir. Benzerlikler, Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebelerinden etkilendiğini düşündürürken farklı yönleri Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebelerinden alınan dersler ve çıkarılan 9 Örneğin Kasım 1944’te Churchill, nakliye uçaklarının geliştirilmesinde pazar payı isterken Roosevelt, o sıralar kongrede görüşülecek ödünç verme ve kiralama gereksinimlerini hatırlatarak bu isteği nazikçe reddetmiştir. Benzer durum İngiltere’nin Arjantin’den uzun süreli et ithali konusunda bir sözleşme yapmak istediği zaman da yaşanmıştır. (Parker, 2005: 264 - 266)

Page 39: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

31

sonuçlardan faydalanılarak planlanıp icra edildiği düşüncesini desteklemektedir.

a. Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebeleri ile Benzer Yönleri

Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması karşılaştırıldığında, bu iki harekâta yol açan gelişmelerde, icra edilen çıkarma harekâtları ile sonrasında cereyan eden kara muharebelerinde ve son olarak her ikisinin sonuçlarında bazı benzer yönler bulunmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nin açılması sırasında başka alternatif cephelerin açılması konusu gündeme geldiği gibi, benzer şekilde İkinci Dünya Savaşı’nda da Almanya’ya karşı ikinci bir cephenin açılması gereği duyulduğunda, Fransa Cephesi’nin açılmasına karar verilirken alternatif cephelerin açılması düşünülmüştür.

Birinci Dünya Savaşı sırasında kabinede deniz bakanı olan CHURCHILL, İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiltere başbakanıdır ve dolayısıyla karar alıcılar arasında birinci derecede etkiye sahiptir. Bu süreçte yapılan çeşitli toplantı ve görüşmelerde genellikle, Fransa Cephesi yerine açılabilecek diğer alternatif cephelerin (Fransız Kuzey Afrika’sı, Sicilya, Balkanlar) savunucusu olmuştur. Benzer şekilde Çanakkale Cephesi açılırken de İskenderiye, Selanik, Adriyatik veya Belçika kıyılarına yapılacak çıkarma planları ya da Batı Cephesi’nin kuvvetlendirilmesi hâl tarzı üzerinde durulurken Çanakkale Boğazı’na yönelik bir deniz harekâtını en çok isteyen odur.

Burada dikkat edilmesi gereken husus; her iki cephenin açılmasına varan gelişmelerde, CHURCHILL’in, müttefiklerin ortak çıkarı yerine İngiltere’nin çıkarlarını önde tutmasıdır.10 Birincisinde isteklerinin kabul edilmesi, müttefikler adına başarı getirmemiş; ikincisinde ise istekleri kabul edilmemiş ya da Almanları kesin yenilgiye uğratacak asıl harekât olarak düşünülen Normandiya Çıkarması’nı sekteye uğratmayacak tarzda olanlar kabul edilmiş ve sonuçta başarıya ulaşılmıştır.

Her iki çıkarma harekâtına Rusya açısından baktığımızda: Çanakkale Cephesi’nin açılmasında Rusya’nın Doğu Cephesi’nde rahatlaması hedeflenirken benzer şekilde Normandiya Çıkarması sonucunda açılacak cephe ile Rus birliklerinin, Alman ordusu karşısında daha rahat ilerlemeleri düşünülmüştür. Bu düşünceler doğrultusunda her iki harekâtta da müttefik içinde yer alan diğer devletler tarafından, gerekli ekonomik ve askerî yardımlar yapılarak Rusya’nın yalnız bırakılmaması ve Almanya ile anlaşma yaparak erken bir tarihte savaştan çekilmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Böylece Rusya mihver güçlerinin önemli bir kısmını kendi

10 Bu kapsamda İngilizlerin Çanakkale Boğazı’na yapılacak bir harekâttan beklentileri, Boğazlar ve İstanbul’a hâkim olarak Akdeniz’in güvenliğini sağlamak ve Orta Doğu’daki egemenliklerini sürdürmek iken Normandiya Çıkarması öncesinde diğer cephelerin açılması konusundaki ısrarlarında da esas gayeleri budur.

Page 40: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

32

cephesinde oyalayacak ve bu birliklerin Batı Cephesi’nde kullanılmasının önüne geçilmiş olacaktı.

Ancak bir taraftan Normandiya Çıkarması’yla açılacak Batı Cephesi, Rus ordusunun, Doğu Cephesi’nde Alman ordusu karşısında rahatlamasını sağlarken diğer taraftan STALİN’in Tahran Konferansı’nda ROOSEVELT ve CHURCHILL’e verdiği söz doğrultusunda, Normandiya Çıkarması’nın gerçekleşmesinin ardından 22 Haziran’da, Doğu Cephesi’nde Almanlara karşı başlattığı yoğun taarruzlar da Normandiya Çıkarması ile başlayan harekâtı oldukça kolaylaştırmıştır. Böylece Alman ordusu iki kuvvet arasında kalmış ve bir cepheden diğerine kuvvet kaydırma imkânı ortadan kalkmıştır.

Diğer taraftan her iki harekâtta da Rusya’nın bazı emellerine engel olacak şekilde bir siyaset güdülmektedir. Çanakkale Muharebelerinde, başta İngiltere olmak üzere müttefik devletler tarafından, Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul konusundaki emellerini gerçekleştirmesine engel olacak şekilde davranış sergilenirken benzer şekilde Normandiya Çıkarması’nda da İngiltere ve ABD, Rusya’nın Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da söz sahibi konuma gelmesini istememiştir. Yapılan toplantı ve görüşmelerde, bu politikalar doğrultusunda kararlar alınmış, muharebeler de buna hizmet edecek şekilde yönlendirilmeye çalışılmıştır. Hatta Casablanca, Quebec, Kahire ve Tahran Konferanslarında, İngilizlerin ikinci cephenin Balkanlarda açılmasını istemesinin asıl sebebi de Almanlara bir darbe vurulmasının yanı sıra Balkanlara Ruslardan önce müttefik askerlerinin girmesi arzusudur.

Her iki harekâtta da merkezî devletler arasında lider konumda yer alan Almanya’nın, kıta Avrupası’nda başat rol oynamasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak bu arada dikkat çeken diğer bir ortak nokta da Almanya’nın Rusya’yı müttefik devletlerden ayırma gayretleridir. Almanya bir taraftan diplomasiyle ve Rusya’nın bazı emellerini kabul ederek bunu gerçekleştirmeye çalışırken diğer yandan müttefik devletler arasındaki güvensizliği körükleyecek tarzda hareket etmiş ve bu yönde diplomatik gayretler sarf etmiştir.

Askerî açıdan da her iki harekâtın baş mimarı olarak CHURCHILL, Çanakkale’de denizden yapılacak zorlama ile İstanbul yolunun açılabileceğini düşündüğü gibi Normandiya Çıkarması’ndan önce de hava bombardımanları ve denizden abluka ile Almanların savaş azminin kırılabileceğini ve savaş dışı bırakılabileceğini düşünmüştür.11 Aslında her iki harekâtta da İngilizler, yeterli kara gücü bulunmadığı için bu konuda ısrar etmiştir.12

11 Birincisinde bunun mümkün olamayacağı, deniz muharebelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla tecrübe edilebilmiş, ikincisinde ise daha planlama aşamasında, ABD’nin ısrarlarıyla böyle bir harekâtın başarısı için mutlaka büyük çapta kara kuvvetinin zorunluluğu kabul edilmiştir. 12 1944’e kadar Churchill ve İngiliz Genelkurmayı, böyle bir çıkarma harekâtı için mevcut birliklerin miktar ve eğitim durumları açısından yeterli seviyeye ulaşmaları gerektiğini ve bunun için de zaman gerektiğini düşünmüş, ayrıca böyle kapsamlı bir harekât için ABD’nin de desteğine ihtiyaç duymuştur. (French, 2003: 272 - 278)

Page 41: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

33

Çanakkale Muharebelerinde, Liman von SANDERS’in müttefik kuvvetlerin çıkarma yapacakları yerleri değerlendirmesinde düştüğü hata ve kıyıdan itibaren kuvvetli birliklerle savunma yapılmaması sonucu müttefik kuvvetlerin karaya ayak basmasının baştan engellenememesi, savaşın seyrini değiştiren önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda görülen o ki HİTLER ve Alman komutanlar gerekli dersleri çıkarmamış ve Çanakkale’de olduğu gibi Normandiya Çıkarması’nda da birliklerin tertiplenmesinde benzer hatalar yapılmış, bunun sonucu olarak çıkarma yapılan bölgelerde kuvvet çoğunluğu sağlanamamış, ihtiyatların bu bölgelere kaydırılmasında tereddütler ve sorunlar yaşanmıştır.13

Yukarıdaki siyasi, diplomatik ve askerî benzerlikler yanı sıra her iki harekâtta ekonomik açıdan da bazı benzerlikler görülmektedir.

Çanakkale Muharebeleri sırasında Boğazların kapatılması, sadece müttefik devletlerin ekonomisini olumsuz olarak etkilemekle kalmamış, Boğazlardan geçemediği için Karadeniz’de mahsur kalan ticaret gemileriyle diğer ülkelerin de ticaretini olumsuz etkilemiştir. Bu durum boğazların tekrar ulaşıma açılmasını zorunlu kılmasıyla Çanakkale Muharebelerinin ekonomik sebepleri arasında ilk sırayı alırken Normandiya Çıkarması’na karar verilmesinde de Almanların uyguladığı deniz altı savaşları ile özellikle İngiliz deniz ticaretini sekteye uğratmaları ve İngiltere’yi abluka altına almaları, ekonomik nedenlerin başında yer almaktadır. Dolayısıyla her iki harekâtta da benzer ekonomik etkenler süreci hızlandırmıştır.

Doğal olarak savaş, taraf olan bütün ülkelerde ekonomik sıkıntılara sebep olmaktadır. Ancak her iki harekâtta da İngiliz ekonomisini sekteye uğratan benzerlik ilgi çekicidir. Bir taraftan harp silah araçları, mühimmat ve askerî malzemeler konusundaki ihtiyaçların artması, İngiltere’de üretim önceliğinin askerî üretime kaydırılması sonucunu doğururken; diğer yandan kayıplar sebebiyle üretimdeki işçilerin önemli bir kısmı, zorunlu olarak askere alındığı için üretimde büyük düşüşler yaşanmıştır. Bütün bunlar İngiltere’nin ihracat ve ithalat dengesini bozmuş ve İngiltere, ithal ettiği mallar karşılığında, büyük bir borç yükünün altına girmiştir. Üstelik bu durum sadece savaş yılları ekonomik dengesini bozmakla kalmamış, takip eden yıllarda da büyük ekonomik sıkıntılara yol açmış ve halkın refah seviyesini düşüren bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.

Buna karşılık ABD, her iki dünya savaşı sonucunda da ekonomik açıdan kazançlı çıkmıştır. Çanakkale Muharebelerinin neticesi olarak Birinci Dünya Savaşı’nın iki yıl daha uzaması, İngiltere’nin diğer ülkelerdeki yatırım hisselerinin, borçlarına karşılık olarak ABD’nin eline geçmesine sebep olurken Normandiya Çıkarması’nda da durum çok farklı değildir. Gerek ödünç verme ve kiralama kanununun savaş sonrası dönemdeki etkileri gerekse bu kanundan önceki dönemde diğer ülkelere ihraç ettiği ürünlerden kaynaklanan alacaklarıyla ABD ekonomisi bu süreçten olumlu etkilenmiştir.

13 Çanakkale Muharebelerinde, başta Mustafa Kemal olmak üzere Türk komutanlar, Liman von Sanders’e bu husustaki tekliflerini kabul ettirememişlerdir. Normandiya Çıkarması öncesinde de Rommel, bu konudaki görüşlerini Hitler ve komuta heyetine kabul ettirememiştir.

Page 42: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

34

Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi Normandiya Çıkarması ile harp silah araçları ve savaş esnasında gereken diğer malzemelerin üretimindeki artış, İngiltere’dekinin aksine, ABD’deki işsizlik oranını azaltmış, çalışanların da iyi gelir elde etmelerini sağlamış, bu da refahın artmasına yol açmıştır.

b. Normandiya Çıkarması’nın Çanakkale Muharebelerinden Farklı Yönleri

Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması karşılaştırıldığında her iki harekâta yol açan gelişmeler içerisinde, devletlerin politik ve diplomatik tutum ve davranışları ile icra edilen çıkarma harekâtları ve kara muharebelerinin planlama, hazırlık ve icrasında, birbirine benzer yönler olduğu kadar bazı farklılıklar tespit etmek de mümkündür.

Her iki harekât öncesinde ittifak arayışları incelendiğinde siyasi ve diplomatik açıdan bariz bir fark görmekteyiz. Çanakkale Muharebeleri öncesinde Osmanlı İmparatorluğu tarafsız bir politika güdememiş ve bir ittifak arayışı içinde olmuştur. Başta müttefik devletler yanında yer almak isterken bu konudaki gayretleri boşa çıkmış, özellikle İngiltere buna sıcak bakmamış, dahası Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki tarihsel emellerinin gerçekleşebilmesi bakımından karşı tarafta yer alması, çıkarlarına daha uygun düşmüştür.

Oysa İkinci Dünya Savaşı ve özellikle de Normandiya Çıkarması öncesinde Türkiye’nin müttefik devletler lehine tarafsızlığını koruması önem kazanmış, hatta müttefik devletler yanında yer alması konusunda baskılar uygulanmıştır.

Çanakkale Muharebeleri öncesinde, Talat Bey ve Enver Paşa’nın da etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu, denge politikalarından Almanya lehine vazgeçerek Almanya yanında savaşa girmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda ise Türkiye, tarafsızlığını son ana kadar korumak için büyük gayret sarf etmiş, büyük bir kararlılıkla denge politikalarını uygulamış, bir taraftan Almanya ile ticari ilişkilerini sürdürürken diğer yandan müttefik devletler yanında yer almıştır. Bu suretle ancak kaçınılmaz noktada ve kendi menfaati icabı savaşa dâhil olmuştur.

Her iki harekât öncesi süreçte müttefikler arasında siyasi ve diplomatik açıdan güven sorunları yaşanmıştır. Çanakkale Muharebelerinde bu sorunları aşmak pek mümkün olamamışken Normandiya Çıkarması öncesinde yapılan konferans ve görüşmelerde güven sorunlarını ortadan kaldıracak birtakım kararlar alınmış ve anlaşmalar yapılmıştır.

Çanakkale Muharebelerinde İngiltere ve Fransa büyük bir yenilgi alsalar da Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olarak siyaset sahnesinde özellikle de Orta Doğu politikalarında pek değişiklik yaşanmamıştır. Bunda ABD’nin Birinci Dünya Savaşı sonrasında kendi kıtasına çekilmesi ve Avrupa’nın işlerinden elini çekmesinin önemli bir etkisi vardır.

Page 43: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

35

Ancak Normandiya Çıkarması ve ardından gerçekleştirilen kara harekâtının başarısıyla Almanların teslimi ve sonucunda Rusya’nın güçlenerek Avrupa ve Balkanlarda söz sahibi olması, ABD’nin politikalarında da önemli değişikliklere sebep olmuştur. ABD artık kendi kıtasına çekilememiş, Rusya karşısında dengeleyici bir güç olarak Avrupa’nın iç işlerine karışmaktan kendini kurtaramamıştır.

Müttefik devletler, Çanakkale Cephesi açılırken çok aceleci davranırken Normandiya Çıkarması için daha temkinli davranılmış ve çok uzun bir hazırlık süreci geçirilmiştir. Ayrıntılı bir planlama, her türlü harp silah ve araçlarını kapsayan iyi bir hazırlık ile amaca hizmet eden kapsamlı eğitim ve tatbikatların yapılması, Normandiya Çıkarması’nı Çanakkale Muharebelerinden ayıran ve müttefik devletler açısından çıkarmanın başarıyla sonuçlanmasını sağlayan en belirgin farklılıklardır.

Her iki harekâtın sonuçlarını etkileyen faktörler arasında, birlikleri oluşturan esas unsur olarak personelin etkisinin de büyük olduğu görülmektedir. Bu kapsamda; Batı Cephesi’ndeki Alman birlikleri, nicelik ve nitelik bakımından pek yeterli değildi. (Speidel, 1982: 15) Özellikle doğu birliklerinden askerler teslim olmayı düşünürken (Ambrose, 2004: 32) komuta heyeti de Fransa’da rahat bir yaşam sürüyordu. (Ambrose, 2004: 93) Çıkarma gününün kestirilememesinin de etkisiyle üst düzey Alman komutanlar bu rahat yaşamı sürdürmeye devam ediyorlar ve çıkarmanın hemen öncesindeki günlerde birçoğu şu ya da bu sebeplerle birliklerinin başında bulunmuyordu. (Ambrose, 2004: 141 - 153) Oysa Çanakkale Cephesi’nde müttefikleri canları pahasına durdurmak ve Çanakkale’yi geçilmez kılmak azminde olan Mehmetçik ve onları sevk ve idare eden kıymetli komuta heyeti bulunmaktaydı.

Çanakkale Muharebelerinde her kademede bulunan Türk komutan ve subayların, gerektiği durumlarda kendi inisiyatifleriyle hareket ettiği ve başarı sağladığı birçok olay vardır.14 Ancak Normandiya Çıkarması esnasında, bireysel bazı istisnalar dışında, Alman komutan ve subaylar inisiyatif kullanmaktan kaçınmışlar, gelişen olaylar karşısında bir emir verilmesini beklemişler15 ve savaş alanından uzakta bulunan komutanlardan gelecek emirlere körü körüne itaat etmeyi tercih etmişlerdir. (Ambrose, 2004: 461)

Ayrıca Normandiya Çıkarması’nda, Çanakkale Muharebelerinden farklı olarak müttefik devletler arasında askerî açıdan azami fikir ve iş birliği

14 Bu konuda örnek olarak Mustafa Kemal’in, inisiyatif kullanarak verdiği kararla ihtiyatta bulunan 19’uncu Tümeni taarruz ettirmesi verilebilir. 15 Müttefik paraşüt ve planör birlikleri, Orne Kanalı ve Nehri doğusuna inerken bu bölgedeki 21’inci Panzer Tümeninin 125’inci Alayının, Kanal üzerindeki köprüye müdahale etmek üzere emir almadan harekete geçememesi, bu konuda verilebilecek birçok örnekten biridir. (Ambrose, 2004: 176 - 177)

Page 44: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

36

sağlandığı gibi hem harekât sahasında bulunan kuvvetler (kara, hava, deniz) arasında hem de müttefik orduları arasında mükemmel bir koordinasyon ve emir komuta birliği sağlanmıştır.

c. Çanakkale Muharebelerinde Siyasi, Ekonomik, Askerî Bakımdan Çıkarılan Sonuçların Normandiya Çıkarması’nın Başarısına Etkileri

Genelde Birinci Dünya Savaşı, özelde ise Çanakkale Muharebelerinden elde edilen sonuçlar, Batılı devletlerin önemli dersler çıkarmalarına sebep olmuştur. Burada yapılan yanlışlardan ders alınmış ve mümkün olduğunca İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş devam ederken yapılan konferans ve görüşmelerde bunlar dikkate alınarak tekrarlanmamaya gayret edilmiştir. İngiltere ve Fransa’nın, daha İkinci Dünya Savaşı patlak vermeden yaşanan gelişmelerde Türk dostluğuna önem vermeleri bu konuda verilebilecek örneklerden biridir.16

Çanakkale Muharebelerinde müttefikleri sıkıntıya sokan birliklerin ikmali; çıkarılan dersler ve elde edilen tecrübelerle Normandiya Çıkarması’nda sorun olmaktan çıkmış, ayrıntılı planlamalar ve İngiltere’de yeteri kadar önceden başlatılan yığınaklar sayesinde başarıyla uygulanmıştır. Ayrıca Çanakkale Muharebelerinde, ikmal maddelerinin çıkarma bölgelerine naklinde, liman olmamasının sıkıntısı çekilmiş, sorun geçici tedbirlerle çözülmeye çalışılmıştır. Normandiya Çıkarması’nda ise planlamanın başından itibaren bu hususa ağırlık verilmiş ve suni limanlar inşa edilmiştir.

Çanakkale Muharebelerinde personelin karaya çıkışını sağlayacak çıkarma gemilerinin yetersizliği, bu amaçla sivil gemilerin kullanılmasını gerektirmiş ve bu konuda birçok zafiyet ortaya çıkmış; yükleme yapılan limanlarla çıkarma yapılan kumsalların arasındaki mesafenin fazla uzak olması, ikmalde bazı aksaklıklara sebep olmuştur. Bu durumun Normandiya Çıkarması’nda yaşanmaması için ABD ve İngiliz donanmaları, Britanya takımadalarının liman ve körfezlerinde toplanmış ve bir seferde 20 tümeni taşıyabilecek kapasiteye ulaştırılmıştır. (Speidel, 1982: 30)

Her İki Harekâtın Uluslararası İlişkiler Teorileri Kapsamında İrdelenmesi

Konuya günümüzde kabul gören Uluslararası İlişkiler Teorileri çerçevesinde baktığımızda da öncelikle realizm, jeopolitik teoriler ve liberalizm olmak üzere birçok teoriye temel teşkil edecek ya da açıklık kazandıracak unsurlar bulmak mümkündür.

16 Zira İkinci Dünya Savaşı’nda, Türkiye’nin tarafsızlığının sağlanamaması ya da Almanya’nın yanında yer alması durumunda, Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi gene Boğazlar müttefik devletlere kapalı, Alman ve İtalyan donanmalarına açık olacak, Böylece Karadeniz’in egemenliği merkezî devletlere geçebilecek ve bu durum savaşın gidişatını ve sonucunu etkileyecektir. (Bayur, 1989: 81)

Page 45: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

37

Realist (güç / çıkar) bakış açısıyla, ittifakların kurulmasında bir belirsizlik ve ittifakı oluşturan devletlerin aralarında bir güven eksikliği söz konusu olduğunu görürüz. (Arı, 2006: 164) Bir taraftan koalisyon üyeleri düşman tehdidine karşı iş birliği içinde ortak noktada birleşirlerken diğer yandan da kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek durumundadırlar. Başka bir ifadeyle, ittifak dâhilindeki her devlet ortak çıkarlar karşısında kendi ulusal çıkarlarını dengelemeye ve korumaya çalışacak ve bu ortak çıkarlar ne kadar fazla ise ittifaklar da o oranda güçlü olacaktır. Her ne kadar ittifak kurulmasında bir belirsizlik ve güven eksikliği olsa da Hans MORGENTHAU’nun da belirttiği gibi “Ortak çıkarları olan tüm ittifaklar kaya gibi inşa edilmiştir.” (Wilkins, 2006: 1126 - 1128) Ancak ne kadar güçlü olursa olsun ortak çıkar ortadan kalktığında, devletlerin kendi çıkarları öne geçecektir.

Her iki harekâtı bu kapsamda ele aldığımızda hem Çanakkale Muharebeleri hem de Normandiya Çıkarması öncesinde taraf devletler birçok görüşmede bulunmuşlar, açık ve gizli bazı anlaşmalar yapmışlar ve siyasi ittifaklar oluşturmuşlar; bu siyasi ittifakların sonucu olarak da koordineli bir askerî harekât yapmak için koalisyon meydana getirmişlerdir. Oluşturulan askerî kuvvetler ve bunların icra ettikleri harekâtlar da bir anlamda siyasetin devamı niteliğinde olmuştur.

Bu ittifakların kurulmasında ve icra edilen harekâtlar boyunca bir taraftan ortak çıkarlar ön plana çıkarılıp ittifak arayışları sürerken bir taraftan da devletler kendi çıkarlarını azami ölçüde korumaya ya da karşılamaya çalışmışlardır. Hatta “kaygan diplomasiler” uygulayarak bazı gizli anlaşmalarla alternatif arayışlara girmişlerdir. Karşı taraf üzerinde beklenen sonuca ulaşıldığında ya da ulaşılamadığında da (hangi taraftan bakıldığına göre) ortak çıkarlar ortadan kalkmış ve devletlerin kendi çıkarları ön plana geçmiştir.17

Yukarıda anlatılanlara ek olarak realist yaklaşımda, büyük güçler ile müttefikleri arasında anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkan ve devlet lehine karar alınması gereken durumlar olabilir. Bu durumda genel kural olarak ittifakı oluşturan en güçlü üyelerin görüşleri daha büyük ağırlık kazanacak ve güç, (özellikle askerî güç) siyasi müzakerelerde belirleyici bir faktör olacaktır. Buna rağmen güçlü devletler, zayıf ortaklarının da çıkarlarını göz ardı edemezler. Hatta güçlü devletler, daha zayıf olan müttefiklerinin desteğine de bir ölçüde bağımlı olabilirler. Bu kapsamda her koalisyon üyesi devlet, koalisyonun bütünü için artı bir değere sahiptir. (Wilkins, 2006: 1128 - 1129)

Gene her iki harekâtta, taraflar arasındaki ittifak arayışlarında, bu söylenenleri doğrulayan kanıtlara rastlamaktayız. Çanakkale Muharebeleri öncesinde güçsüz olarak görünen Osmanlı İmparatorluğu ile Almanların 17 Buna en anlamlı örnek: ABD’nin, Normandiya Çıkarması öncesinden başlayarak borç verme ve kiralama kanunu kapsamında İngiltere’ye verdiklerinin karşılığı olarak savaş sonrasında elde ettiği çeşitli ekonomik koşullardır. Ayrıca bu süreçte ABD, İngiltere’nin bazı istekleri karşısında, bu kanunu öne sürerek geri adım atmasını sağlamaya çalışmıştır. (Parker, 2005: 264 - 266)

Page 46: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

38

ittifak arayışı ve tarafların Balkan ülkelerini kendi yanlarına çekmeye çalışmaları ya da İngiliz ve Fransızların, Rusya’nın İstanbul ve Boğazlar üzerindeki çıkarlarını18 gözetmeleri ve bu şekilde ittifak içinde tutmaya çalışmaları, bu konuda verilebilecek örneklerdir.

Normandiya Çıkarması’nda ise ortaya çıkan anlaşmazlıklarda güçlü devlet olarak daha çok ABD’nin sözü geçmiştir. Ancak icra edilecek harekât için İngiltere’nin kaçınılmaz üs bölgesi teşkil ettiğinin, hatta Pasifik’teki harekâtın sonucunun Manş Denizi’nin güvenliğine bağlı olduğunun farkında olan ABD, Normandiya Çıkarması öncesinden Almanların yenilgisine kadarki süreç içerisinde, ortak çıkarlara ağırlık vererek İngiltere’nin çıkarlarını göz ardı etmemiştir. Ancak harekât sonrasında karşı taraf üzerinde hedeflenen sonuca ulaşıldığında, kendi çıkarları söz konusu olan her durumda ağırlığını koymuştur.

Güç ve çıkar ilişkilerinin bir sonucu olarak ittifakı oluşturan devletlerin birbirlerine karşı duydukları güven eksikliği de ittifakların dağılmasında riskler oluşturur. Realistler, ulusal çıkar ve güç üzerinde büyük anlaşmazlıkların, ancak müttefiklerin ortak düşman tehdidini yenerek ortak çıkarlarını korudukları sürece bastırılabileceğini ifade etmektedirler. (Wilkins, 2006: 1130)

Devletlerin, iki harekâtta da Realistlerin bu savlarını doğrulayan davranışlarını görmekteyiz. Çanakkale Muharebelerinde İngilizler, Rusya’nın Almanya ile bir anlaşma yaparak savaştan erken çekilmesi endişesini taşımışlar, Ruslar da İngiltere’nin İstanbul ve Boğazlar üzerindeki Rus çıkarlarını ve taleplerini karşılamayacağı konusunda endişe duymuşlardır. Ayrıca Fransa da Çanakkale’de açılacak cephenin İngiltere’nin kendi çıkarlarına hizmet edeceği konusunda düşünceye sahip olmuş ve bu cepheye kuvvet göndermek konusunda tereddüt yaşamıştır.

Normandiya Çıkarması’nda da Rusya; İngiliz ve Amerikan müttefiklerine karşı, onların ikinci cepheyi açmak istemedikleri ve kendilerini Almanlar karşısında yıpratmak istedikleri konusunda güvensizlik duymuş, ABD de Rusya’nın sonuna kadar savaş dâhilinde kalamayacağından endişelenmiştir. Yapılan bütün konferans ve görüşmelerde bu konular ön plana çıkmış ve ittifak dâhilindeki devletlerin diplomasilerine ve politikalarına yön vermiştir. Almanlar ise her iki savaşta da müttefik devletlerin aralarındaki bu güven ortamını sarsmaya yönelik diplomasi uygulamaya çalışmışlardır.

Jeopolitik teori kapsamında da MAHAN’ın “Deniz Hâkimiyeti”, MACKINDER’in “Anakara, Kalpgâh (Heartland)”, SPYKMAN’ın “Kenar Kuşak (Rimland)” ve HAUSHOFER’in “Hayat Sahası (Lebensraum)” teorileri

18 Çanakkale Muharebeleri öncesinde yapılan gizli anlaşmalar kapsamında; Rusya’nın, 4 Mart 1915’te İngiltere ve Fransa’ya verdiği nota sonucunda 12 Mart 1915 tarihinde İngiltere, 10 Nisan 1915 tarihinde de Fransa, Rusya’nın Boğazlar, İstanbul, Marmara Adaları ile Gökçeada ve Bozcaada üzerindeki isteklerini kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. (Uçarol, 1987: 416 - 417)

Page 47: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

39

çerçevesinde her iki harekâtın nedenlerini irdeleyecek olursak bu teorilerin de geçerliğini sağlayacak bulgular elde etmemiz mümkündür.

Öncelikle İngiltere’nin Boğazlar konusundaki emellerini ve sonucu olarak Çanakkale Muharebelerini, denizlere hâkim olma düşüncesiyle açıklamamız mümkündür. Zira İngiltere’nin Doğu Akdeniz ve Orta Doğu üzerindeki hâkimiyeti ve deniz ticaretinin avantajı ancak bu şekilde sağlanabilirdi. Aynı şekilde bu teori, Rusya’nın sıcak denizlere inme konusundaki emellerine de açıklık getirmektedir. Gene bu kapsamda, iki devletin Boğazlar üzerinden birbirlerine karşı yürüttükleri politikalara da bu teori anlam kazandırmaktadır.

Diğer yandan demir yollarının gelişmesi, Orta Doğu’ya İngiltere’nin (deniz yoluyla) olduğu gibi Almanya’nın ulaşımını da kolaylaştırmıştır. Artık Hindistan ve Uzak Doğu, İngiltere için olduğu kadar Rusya için de ulaşılabilir hâle gelmiştir. Bu durum da kara gücünün, deniz gücünün önüne geçeceği savını ortaya koymuştur. (Arı, 2006: 222) Bu kapsamda her iki harekâta bakacak olursak Çanakkale Muharebelerinde denizden yapılan zorlamanın bir başarı getirmediğini, ardından yapılan çıkarma harekâtının ise başarıya ulaşmadığını görmekteyiz. Normandiya Çıkarması’nda ise deniz ve hava unsurları yanı sıra baştan itibaren kara gücüne ağırlık verildiği görülmektedir.

MACKINDER, analizinde Doğu Avrupa’yı ele geçiren Heartland’a hâkim olur, Heartland’ı ele geçiren Avrasya’ya (Dünya Adası) hâkim olur ve Avrasya’yı ele geçiren, dünyaya hâkim olur savını ortaya atmıştır. (Arı, 2006: 222 - 223) Bu durum Normandiya Çıkarması öncesinde, Rusya’nın Doğu Avrupa üzerindeki heveslerini ve Doğu Cephesi’nden önemli bir güçle saldırarak Almanları ikinci bir cephede meşgul etmelerini açıklar niteliktedir.

Spykman ise Avrasya’yı çevreleyen bölgenin stratejik bakımdan “Hartland”dan daha önemli olabileceğine dikkat çekmiş, eski dünyada ortaya çıkacak hegemonik bir gücün, yeni dünya açısından büyük bir tehdit oluşturacağını ve bu durumda ABD’nin de siyasal ve stratejik açıdan kuşatılmış olacağını belirtmiştir. Bu noktadan hareketle SPYKMAN, ABD’nin izolasyonist bir politikadan ziyade, Asya ve Avrupa’da güç dengesinin bozulmasını önleyici bir politika gütmesi gerektiğini ileri sürmüştür. (Arı, 2006: 223 - 225) İşte bu durum, ABD’nin Normandiya Çıkarması ile Avrupa’da Alman hâkimiyetini sona erdirecek bir girişimde, İngiltere’nin yanında yer almasını en iyi şekilde açıklamaktadır.

Karl HAUSHOFER de “Hayat Sahası” teorisiyle her iki savaşta Almanya’nın yeterli ham madde, sanayi ve pazarlara ulaşabilmesini, büyük bir nüfusa sahip olması açısından topraklarını genişletmek istemesini normal karşılamakta ancak bu çabasının, Almanya’yı müttefik devletlerle çatışma içine soktuğunu belirtmektedir. (Arı, 2006: 226)

Yukarıdaki incelemelerde görüldüğü gibi klasik realizm ve jeopolitik teoriler emperyalist gelişmeyi ve yayılmacı politikaları devletler için doğal

Page 48: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

40

kabul etmekte ve bu şekliyle her iki savaşta da savaşın nedenleri arasında yer alan sömürgeci düşünceye zemin hazırlamaktadır.

Diğer yandan her iki savaşta, yapılan konferans ve anlaşmalar kapsamında devletlerin diplomasi ve ittifak politikalarını, uluslararası ilişkiler “Oyun Teorisi” ile açıklamak mümkündür. Bu teoriye göre devletlerin rasyonel olarak davrandıkları varsayılır ve devletler arasındaki ilişkiler, çıkar maksimizasyonuna dayanır. Hiçbir devletin gelişmeleri tamamen kontrol edebilme olanağına sahip olmadığı ve sonuçları tarafların izleyeceği stratejilerin belirlediği kabul edilen bu teoriye göre her bir devlet, diğerinin izleyeceği olası politikaları dikkate alarak kendi politikasını ve stratejisini saptar. (Arı, 2006: 234 - 236)

Bu kapsamda Çanakkale Muharebeleri sırasında, İngiltere ve Rusya arasında Boğazlar ve İstanbul’un hâkimiyetine ilişkin yapılan görüşmeler, buna iyi bir örnek teşkil ederken19 benzer şekilde Normandiya Çıkarması’na varan gelişmeler içerisinde de bu durumu sağlayan örnekler mevcuttur.20

Bu örneklerde görüldüğü üzere taraflar arasındaki iş birliği arttıkça toplam fayda artmış, bu da daha fazla iş birliğine zorlamış; ortak amaç ortadan kalktığında iş birliği de yerini gene çıkar çatışmalarına bırakmıştır. Bu durum da değişik toplamlı oyunların, taraflar arasındaki hem iş birliği hem de rekabete girebilecekleri ve karışık çıkarlara sahip olacakları karakteristiğine uygundur.

Globalist teorilerden emperyalizm çerçevesinde de bir değerlendirme yapmak gerekirse: Gelişmiş kapitalist ülkeler, ham madde kaynaklarının bol olduğu denizaşırı sömürgeler aramaya yönelmektedir. Kapitalizm geliştikçe daha fazla ham madde kaynağına ihtiyaç duyulacağı için ülkeler arasındaki rekabet de daha fazla artacaktır. Diğer yandan emperyalist güçler arasında belli bölgelerin sömürülmesine yönelik yapılan ittifaklara dikkat edecek olursak bunların tamamının o bölgedeki etki alanlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla yapıldığını görmekteyiz. Ancak bütün bu iş birliği geçicidir ve her zaman emperyalist güçler arasında çatışma potansiyeli vardır. Ayrıca bu emperyalist ülkelerde yaşanan gelişmelerin farklı boyutlarda olması da sömürge paylaşımındaki dengeyi bozacağı için gene çıkar çatışması potansiyeli taşımaktadır. (Arı, 2006: 278 - 287)

Bu kapsamda geç olarak sömürge yarışına katılan Almanya ile müttefik devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki emperyalist

19 İngilizlerin, bir taraftan Rusya’nın Almanya ile bir anlaşma yaparak erkenden savaştan çekilmesini engellemek için Boğazlar ve İstanbul’u Rusya’ya bırakan bir anlaşmayı kabul etmesi, diğer taraftan da bunun gerçekleşmesini önleyecek şekilde davranması, değişken toplamlı oyunlarla açıklanabilir. 20 Rusya’nın Almanya ile anlaşması ve savaş dışı kalmasını engellemek için sarf edilen çabaları, ABD’nin bir taraftan İngiltere’nin beklentileri doğrultusunda hareket ederken diğer taraftan Rusya’nın da isteklerini göz ardı etmemesi ve bütün bu devletlerin kendi çıkarlarını korumaya ya da maksimize etmeye çalışmaları, değişken toplamlı oyun teorisi ile açıklanabilecek örneklerdir.

Page 49: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

41

emellerine yönelik rekabet, Çanakkale Muharebelerini kaçınılmaz kılmıştır. İngiltere, Fransa ve Rusya, bu bölgedeki etki alanlarını ve çıkarlarını korumaya ve yeni çıkarlar elde etmeye çalışmışlar ancak bu süreç içerisinde birbirleriyle de çıkarları çatışmış, bu doğrultuda birbirlerine karşı kaygan bir diplomasi ve denge politikası uygulamışlardır.

Liberal teorisyenler, ittifakların kurulmasında iç faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Bu açıdan karar vericiler ittifak oluştururken yapılacak pazarlıklarda iç faktörleri de hesaba katmak, dahası alınacak kararlarda kendi vatandaşlarını tatmin edecek hususları göz önünde bulundurmak, bu şekilde ülke içindeki desteği sağlamak zorundadırlar. (Wilkins, 2006: 1131 - 1132)

Normandiya Çıkarması’na iç ittifak siyaseti açısından, çoğulcu yaklaşım çerçevesinde baktığımızda ABD ve İngiltere’nin benzer ideoloji ve düşünce sistemine sahip iki liberal ülke olarak başarılı bir ittifak sağladığını görmekteyiz. Hatta bu ittifak günümüze kadar gelen Kosova, Afganistan, Irak gibi çatışma alanlarında oluşturulan ittifaklar için de temel teşkil eden iyi bir örnek oluşturmuştur. (Wilkins, 2006: 1143)

Bununla beraber zaman zaman ABD karar vericileri, alınacak kararları kendi kamuoyuna kabul ettirmekte sıkıntı yaşanacağını ileri sürerek İngiltere’nin çıkarlarına uygun düşen girişimlerin karşısında durmuşlardır.21

Liberal teoride, plüralist bir yaklaşımla uluslararası ilişkiler ve devletlerin dış politikaları yanı sıra birey, ulusal baskı grupları, uluslararası ve uluslar aşırı örgütler de analize dâhil edilmektedir. (Arı, 2006: 367) Bu kapsamda kamuoyunun bilgi sahibi olduğu nispette uluslararası ilişkilere ve gelişmelere müdahil olması normaldir.

Çanakkale Muharebeleri bu açıdan ele alındığında cepheye ilişkin birçok haber kamuoyundan gizlenmiş ya da çarpıtılarak yansıtılmıştır. Bu şekilde müttefiklerin başarısızlıkları, basına uygulanan sansürlerle mümkün olduğu kadar kamuoyundan gizlenmiş, aksi yönde bilgiler yayılarak kamuoyunun tepkilerinden kaçınılmaya ve Çanakkale Muharebelerine olan desteğin devam ettirilmesine çalışılmıştır.22 Buna rağmen olumsuz gelişmelerin İngiltere ve Fransa’da hükûmet bunalımları yaratmasının önüne geçilememiş ve sonucunda hükûmetin düşmesine ve özellikle de CHURCHILL’in bakanlığını kaybetmesine varan gelişmelere yol açmıştır.

21 Örneğin ABD karar vericileri, İngilizlerin İtalya ve Akdeniz’de icra edilecek harekâtlar için tekliflerine, ekonomik bakımdan büyük külfet getireceği ve kamuoyuna kabul ettiremeyecekleri gerekçeleri ile karşı çıkmışlardır. Gene Rooswelt, Balkanlarda girişilecek bir harekâta yönelik teklifine karşı Churchill’e, “Ben Amerikan ordusunu Balkanlardaki bataklıkta riske sürükleyecek güçte değilim…” demiştir. (Wilkins, 2006: 1144) 22 Fransız basınına uygulanan sansür ve Çanakkale Muharebelerindeki gelişmelerin Fransız halkına nasıl aktarıldığına ilişkin ayrıntılı bilgi için bk. Prof. Dr. Yahya Akyüz'ün Çanakkale Savaşları ve Fransız Kamuoyu başlıklı bildirisi. (Akyüz, 1993: 121 - 124)

Page 50: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

42

Normandiya Çıkarması ve öncesindeki gelişmelerde ise durum biraz daha farklıdır. Burada bazı sansür uygulamaları olsa da gelişen teknolojinin de etkisiyle kamuoyu cephedeki gelişmelerden haberdar ve uygulanan politikalar hakkında bilgi sahibi olmuştur. Zaten karar vericiler de kamuoyunun tepkilerini her aşamada dikkate almışlardır. Bu kapsamda birey ve ulusal baskı gruplarının etkisini gösterdiğini görmekteyiz.

Son olarak “Karşılıklı Bağımlılık Teorisi” üzerinde duracak olursak: Bu kavram, ülkeler arasındaki ilişkilerde kaynağı parasal, mali, toplumsal ya da güvenlik konuları olan karşılıklı etkileşimi ifade eder. Bu türden ilişkilerde taraflar toplam ya da nispi kazanç beklentisiyle hareket ederler ve kendileri için de bu ilişkinin bir maliyeti olduğunu bilirler. Burada etkileşim, fiziki güçle orantılı değildir ve bağımlılığa gereksinimi olan devlete kıyasla olmayan devletin pazarlık payı daha fazladır. (Arı, 2006: 422 - 424)

Buradan hareketle Çanakkale Muharebeleri öncesindeki gelişmelerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefik devletler yanında yer almaya çalışması ancak bu devletler tarafından kabul edilmemesini, Almanya’nın ise Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi yanına çekme çabalarını örnek olarak verebiliriz. Gene toprakları işgal edilmiş olan Fransa’nın İngiltere karşısındaki pazarlık gücü daha zayıfken fiziki olarak güçsüz durumda olmasına rağmen sırf Almanya ile anlaşma yaparak savaştan erken çekilmesinden endişe edilen Rusya’nın İngiltere ve Fransa ile pazarlık gücü daha fazla olmuştur.

Normandiya Çıkarması’na varan gelişmeler içerisindeki görüşme ve anlaşmalara da bakacak olursak: Burada da Bağlantı Teorisi’ni doğrulayacak argümanlara rastlarız. Zira Çanakkale Muharebelerinde Boğazların önemi bir kez daha ortaya konduğu için bu defa İngiltere ve Rusya, Türkiye’yi müttefik devletler yanında tutmaya çalışmış bundan dolayı Türkiye’nin pazarlık gücü daha fazla olmuştur. Gene Çanakkale Muharebelerinde olduğu gibi Rusya’nın savaştan erken çekilme ihtimali, ABD nezdinde İngiltere’ye oranla daha fazla pazarlık gücüne sahip olması sonucunu doğurmuştur.

Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde özetle şunu söylemek gerekir ki hem Çanakkale Muharebeleri hem de Normandiya Çıkarması öncesindeki gelişmeler içerisinde yer alan konferans, görüşme ve anlaşmalar ile yapılan diplomasi ve güdülen politikalar, yukarıda anlatılan uluslararası ilişkiler teorilerini kanıtlar ya da açıklar nitelikte gerçekleşmiştir.

Sonuç

Sonuç olarak aralarında benzerlik kurmaya çalıştığımız hiçbir olay birbirinin tıpatıp aynı değildir. “Tarih tekerrürden ibarettir.” sözü de bu kapsamda anlamını yitirmektedir. Her iki harekât da gerek öncesindeki gelişmeler gerekse muharebeler sırasındaki uygulamalarla benzerlikler içermektedir. Dolayısıyla Normandiya Çıkarması’nın planlanmasında daha önce gerçekleşmiş olan Çanakkale Muharebelerinden etkiler olduğunu söylememiz mümkündür.

Page 51: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

43

Şunu söylemek gerekir ki: Siyasi ve diplomatik ilişkiler açısından, uluslararası ilişkiler kapsamında her iki dünya savaşında da değişen koşullara rağmen Türkiye’nin önemi değişmemiştir. Ancak birincisinde müttefik devletler, Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi yanlarına çekmek yerine Almanya’nın yanına itecek politikalar benimsemişlerdir. Oysa İkinci Dünya Savaşı içerisindeki gelişmelerde görmekteyiz ki Türkiye’nin kendi yanlarında yer alması ya da kendi lehlerine tarafsızlığını koruması için gayret sarf etmişlerdir. Bu noktada bir ders çıkarıldığını söylemek mümkündür.

Konuya askerî açıdan baktığımızda ise iki harekâtın planlamasında en büyük fark olarak harp silah ve araçlarındaki gelişmeler, hazırlık ve birliklerin eğitimi için ayrılan zaman ile planların teferruatlı olarak hazırlanmış olması dikkat çekmektedir. Çanakkale Muharebelerinde müttefik devletler açısından planlama teferruatlı olarak yapılmamış, hazırlıklar yetersiz kalmış, harekât aceleci davranılarak icra edilmiştir. Oysa Normandiya Çıkarması çok teferruatlı bir planlama, uzun süren bir hazırlık ve eğitim aşamasından sonra teknolojik gelişmelerin de yardımı ile başarılı bir şekilde icra edilmiştir.

Bu kapsamda Çanakkale Muharebeleri ile Normandiya Çıkarması arasında bir benzerlik kurmak ve ikincisinin birincisinden esinlenerek ya da alınan dersler ışığında hazırlandığını söylemek mümkündür. Ancak bu arada gerçekleşen başka çıkarma harekâtları ve savaşlar da vardır ve bunlar da tecrübelerin artmasında büyük etkilerde bulunmuştur. Bu savaşların her biri, bir sonraki için belli oranda katkılar sağlamış ve sevk ve idarede komutanların tecrübelerini arttırmıştır.

Gene her bir savaşın, yaptığımız çalışmaya benzer şekilde karşılaştırıldığında birbirlerine benzer ya da birbirlerinden farklı yanları olacağı ve sonrakinin, kendinden öncekilerden alınan derslere göre düzeltilmiş hususlar ihtiva edeceği açıktır. Bu gerçeği göz ardı etmeden ve iki harekât arsındaki benzerlikleri hesaba katarak Normandiya Çıkarması’nın, Çanakkale Muharebelerinden, diğer savaşlara kıyasla daha fazla etkilenerek ve daha fazla dersler çıkararak hazırlandığını söylememiz mümkündür.

Hatta 24 Nisan 1990’da zamanın İngiltere Başbakanı THATCHER ile yapılan bir röportajdan Çanakkale Muharebelerinden elde edilen derslerin, sadece Normandiya Çıkarması’nın planlama, hazırlık ve icrasını etkilemekle kalmadığını, başka çıkarma harekâtlarına da örnek teşkil ettiğini anlamaktayız. THATCHER,1982 yılında gerçekleştirilen Falkland Savaşı’nın başarısını ordunun profesyonelliğine, ihtiyaçların anında karşılanmasına, işlerin politikacıların yanlış kararlarına bırakılmamasına, hepsinden önemlisi, Çanakkale Muharebelerinden elde edilen tecrübelere bağlamış ve sözlerini “Sanırım Gelibolu’nun bütün derslerini öğrendik.” diyerek bitirmiştir. [Radio Interview for IRN (en route to Gallipoli), 1990]

Page 52: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

44

Kaynaklar

AMBROSE, Stephen E. (2004); D-Day 6 Haziran 1944 İkinci Dünya Savaşı’nın Nefes Kesen Mücadelesi, Kastaş Yayınevi, İstanbul.

APATAY, Çetinkaya (2005); Atlantik’te Olup Bitenler, Deniz Basımevi Müdürlüğü, İstanbul.

ARI, Tayyar (2006); Uluslararası İlişkiler Teorileri, Alfa Yayınları, İstanbul.

ARMAOĞLU, Fahir (1993); “Çanakkale Muharebelerinin Rusya Üzerindeki Etkileri”, Çanakkale Savaşları Sebep ve Sonuçları Uluslararası Sempozyumu, Çanakkale 14 - 17 Mart 1990, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

ARMAOĞLU, Fahir (2004); XX. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914 - 1995, Cilt 1-2, Alkım Yayınevi, İstanbul.

BABA, Gürol (2005); Birinci Dünya Savaşı’na Varan Gelişmeler İçerisinde Çanakkale Cephesi’nin Yeri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale.

BAYUR, Yusuf Hikmet (1991); Türk İnkılabı Tarihi 1914 - 1918 Genel Savaşı, Cilt: III Kısım: I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

BAYUR, Hikmet (1989); XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve Acun Siyasası Üzerindeki Etkileri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

BELEN, Fahri (2009); Çanakkale Savaşı’ndan Alınan Dersler, Yeditepe Yayınevi, İstanbul.

CAŞIN, Mesut Hakkı (2006); ‘‘Normandiya Çıkarması - I, II’’, MSI Aylık Savunma Teknolojileri Dergisi, Sayı: 013, 014.

DAVER, Bülent (1993); “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nda Siyasal Hayat ve Siyasal Partiler”, Çanakkale Savaşları Sebep ve Sonuçları Uluslararası Sempozyumu, Çanakkale 14 - 17 Mart 1990, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

EISENHOWER, Dwight D. (1948); Avrupa’daki Haçlı Seferi, John Hopkins Üniversitesi Yayını, London.

FRENCH, David (2003); Invading Europe: The British Army and its Preparations for the Normandy Campaign, 1942 - 44, London.

Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE), (2002); Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi Harekâtı 1, 2, 3. Kitapların Özetlenmiş Tarihi, Genelkurmay Basımevi, Ankara.

GOUTARD, A. (1980); “Çanakkale Seferi”, Denizaşırı Seferler ve Çıkarmalar, Askerî Tarih Bülteni Eki, Sayı: 9, Gnkur. Basımevi, Ankara.

Page 53: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

45

GÜL, Osman (2007); Normandiya Çıkarması D-Day 6 Haziran 1944 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Yeditepe Üniversitesi, İstanbul.

JAKOBSEN, Hans A. (1989); 1939 - 1945 Kronoloji ve Belgelerle İkinci Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara.

MOOS, Herbet von (1952); Büyük Dünya Olayları, Cilt 5, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, İstanbul.

Normandiya Harekâtı ve Batı Avrupa Harbi, (1991); Harp Akademileri Basımevi, İstanbul.

OGLANDER, C.F. Aspinall (2005); Büyük Harbin Tarihi, Çanakkale, Gelibolu Askerî Harekâtı, Cilt I-II, Arma Yayınları, İstanbul.

PARKER, R.A.C. (2005); İkinci Dünya Savaşı, Dost Kitabevi, Ankara.

Radio Interview for IRN (En Route to Gallipoli); 24 Nisan 1990

http://www.margaretthatcher.org/document/108069 (Erişim Tarihi: 10 Mayıs 2011)

RENOUVIN, Pierre (2004); Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye 1914 - 1918, Örgün Yayınevi, Ankara.

SPEIDEL, Hans (1982); Normandiya Çıkarması’nın Perde Arkası, Baskan Yayınları, İstanbul.

TUNCOKU, A. Mete (2007); Çanakkale 1915: Buz Dağının Altı, Türk Tarih Kurumu Basım Evi, Ankara.

UÇAROL, Rifat (1987); Siyasi Tarih, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul.

WILKINS, Thomas Stow (2006); “Analysing Coalition Warfare from an Intra-Alliance Politics Perspective: The Normandy Campaigne 1944”.

Page 54: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

47

DER-SAADET (İSTANBUL) PİYADE KÜÇÜK ZABİT VE KÜÇÜK ZABİT İPTİDAİ MEKTEPLERİ

Ali BAL* Öz: Der-Saadet (İstanbul) Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin

incelendiği bu çalışmada öncelikle söz konusu okulların nerede ve nasıl açıldığı üzerinde durulmaktadır. Okula kayıt - kabul işlemleri ve giriş şartları ile ilgili hususlar belirtildikten sonra ayrı bir başlık altında eğitim ve öğretim faaliyetleri ele alınarak okutulan dersler, ilk mezunlar ve ilk diploma töreni hakkında bilgi verilmektedir. İlk mezunların isimleri ve fotoğrafları ile haklarındaki kısa bilgiler çalışmanın EK bölümünde yer almaktadır.

Okulun idari teşkilatı, idarecileri ve öğretmenleri ayrı bir başlık altında incelenmektedir. Bu bölümde okulun idari teşkilatı hakkında bilgi verildikten sonra okul komutanı, bölük komutanları ve ders öğretmenlerinin kimlik bilgileri üzerinde durulmaktadır. Ayrıca öğrencilerin kılık kıyafetlerinin nasıl olduğu açıklanmakta, öğrenci harçlıkları ve öğrencilere verilen cezalar ile hangi durumlarda okuldan ayrılma işlemlerinin yapıldığı hakkında bilgi verilmektedir.

Çalışmada öğrenci alayına sancak verilmesi, Birinci Dünya Savaşı döneminde okulun durumu ve okulun kapatılması ile ilgili hususlara da yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Küçük Zabit Mektebi, Küçük Zabit İptidai Mektebi, Mahmut Şevket Paşa, Kaymakam Halil Sami, Mümtaz Yüzbaşı Cemil Bey, Mümtaz Yüzbaşı Kemal Efendi.

DER-SAADET (ISTANBUL) NON-COMMISSIONED OFFICER INFANTRY SCHOOL AND NON-COMMISSIONED OFFICER ELEMENTARY SCHOOL

Abstract: This study, in which Der-Saadet (Istanbul) Non-Commissioned Officer Infantry School (Piyade Küçük Zabit Mektebi) and Non-Commissioned Officer Elementary School (Küçük Zabit İptidai Mektebi) are examined, focuses particularly on where and how these schools were founded. After explaining the acceptance process and terms of entrance in these schools, a separate heading is dedicated to the academic activities where necessary information can be found concerning lessons, the first graduates and the first graduation ceremony. Short information on the names, photographs and biographies of the first graduates are included in the Appendix.

Administrative organization, managers and instructors of the school are examined under a separate heading. In this part, identities of the school commander, company commanders and instructors are presented following some information about the administrative organization of the school. Moreover, the uniforms of the students are explained, and information is given about the student allowances, types of punishment given to students and the cases in which dismissal processes were carried out.

This study also deals with the topics such as handing the color over to the regiment of military students, situation of the school in World War I, and closing of the school.

Keywords: Non-Commissioned Officer School, Non-Commissioned Officer Elementary School, Mahmud Shevket Pasha, Kaimakam Halil Sami, Distinguished Captain (Mümtaz Yüzbaşı) Cemil Bey, Distinguished Captain (Mümtaz Yüzbaşı) Kemal Effendi.

Giriş

II. Meşrutiyet’in ilanına kadar astsubay okulu bulunmadığından, Osmanlı ordusunun ihtiyacı olan astsubaylar yalnız kıtalardaki başarılı ve vücutça sağlam erler arasından seçilerek yetiştiriliyordu. Bu astsubaylar kıdemli ve kıdemsiz olarak iki kısma ayrılıyorlardı. Kıdemsiz küçük zabitan (astsubay), nizami askerlik süreleri içinde görevlerini yapanlar grubunu teşkil ederken, kıdemli küçük zâbitan (astsubay) ise nizami askerlik hizmetinden

* Öğ.Alb. K.K. Astsb. MYO K.lığı Türk Devrim Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Görevlisi.

Page 55: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

48

sonra fazladan askerlik hizmetinde istekli olanlar grubunu teşkil etmekteydi. Gerek kıdemli ve gerekse kıdemsiz astsubaylar gösterdikleri kabiliyet ve başarılarına göre onbaşı (bölük emini), çavuş ve başçavuşluğa kadar yükselebiliyorlardı.

II. Meşrutiyet devrinde ordunun ihtiyacı olan astsubayların subaylar gibi modern usullere göre yetiştirilmeleri bir zorunluluk olarak görülmüştür. (KK EDOK Okullar Komutanlığı, 2009:4-5.)

Başbakanlık Arşivinde bulunan 23 Eylül 1325 (06 Ekim 1909) tarihli “Küçük Zabit Mektebi” ve “Küçük Zabit İptidai Mektebi Nizamnamesi”ne göre ordunun modern usullerle yetiştirilmiş astsubaylarla ihtiyacını karşılamak üzere iki sistemin kurulması planlanmıştır. Bunlardan birincisi, okullardan astsubay yetiştirmektir. İkincisi de kıtalarda hizmette bulunan erlerden, iyi hâl sahibi ve vücutça sağlam olanlarından sınavla seçmektir. Okullardan astsubay yetiştirmek amacıyla her ordu merkezinde biri “Küçük Zabit İptidai Mektepleri” (Astsubay İlkokulları) ve diğeri “Küçük Zabit Mektepleri” (Astsubay Okulları) olmak üzere iki kademeli okullar açılmasına karar verilmiştir. [Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909) : Madde:3, Madde:6]

Söz konusu karar gereği Küçük Zabit İptidai Mektepleri her ordu merkezinde (İstanbul, Konya, Selanik, Erzincan, Bağdat, Halep ve Yemen) birer tane olmak üzere kurulmuştur. (KKK’lığı, 1996:111.) Buna göre ilk olarak açılan, 1’inci Ordu Merkezi olan İstanbul’da Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mektepleridir.

1. Der-Saadet Piyade Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin Açılışı ve İlk Yılları

Kıtalardan yetişen bölük eminleri, çavuş ve alaylı subayların 31 Mart Olayı’nda ayaklanmanın başında önemli rol oynaması Hareket Ordusu Komutanlığını bu konuda yeni tedbirler almaya yöneltmiştir. (Peker,1970:6.) Önemli olaylarda büyük bir ehemmiyete sahip küçük zabitlerin (astsubayların) istenen derecede yetiştirilmesi ve bu önemli unsurun diğer devletlerde olduğu gibi talim ve terbiye edilmesi için özel bir okulda esas görevleriyle ilgili teorik ve uygulamalı (amelî) bilgileri tahsil eylemeleri için Küçük Zabit Mektebinin kurulması kararlaştırılmıştır. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 2 - 1.) Bu kapsamda Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın öncülüğünde Mekâtib-i Askeriye Umum Müfettişi (Askerî Okullar Genel Müfettişi) Mareşal WIKFORT’un gözetiminde çalışmalara başlanmıştır. (Peker, 1970: 6.) “Küçük Zabit Mektebi” ve “Küçük Zabit İptidai Mektebi Nizamnamesi”nin henüz hazırlanma aşamasında her ordu merkezinde Küçük Zabit Mektebi (Astsubay Okulu) açılması planlanmıştır. Bunun üzerine 1’inci Ordu Komutanlığı tarafından Genelkurmay Başkanlığına gönderilen 15 Haziran 1909 tarihli yazıda tesisi ve teşkili kararlaştırılan Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin (Astsubay Okulları ve Astsubay İlkokullarının) kuruluş çalışmalarına şimdiden başlamak üzere Küçük Zabit

Page 56: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

49

ve Küçük Zabit İptidai Mektepleri Komutanlığına Harp Okulu Piyade Eğitim Öğretmeni Yarbay Sami Bey’in, Küçük Zabit Mektebi müdüriyetine Selanik Polis Okulunda görevli olup dört sene Selanik Numune Taburunda başarıyla görev yapan Mümtaz Yüzbaşı Cemil Efendi’nin tayin edilmesi teklif edilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 4.) Söz konusu teklif üzerine Genelkurmay Başkanlığınca 25 Temmuz 1909 tarihinde Küçük Zabit Mektebi Komutanlığına Harp Okulu öğretmeni Yarbay Sami Bey, yardımcılığına da Selanik Polis Okulunda görevli Mümtaz Yüzbaşı Cemil Bey, Der-Saadet Küçük Zabit İptidai Mektebi Müdüriyetine ise 1’inci Ordu açığındaki Mümtaz Yüzbaşı Kemal Efendi tayin edilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 4 - 1.)

Bundan sonraki süreçte söz konusu okulun İstanbul’da hangi binada açılacağı konusu gündeme gelmiştir. Yapılan araştırma sonucunda en uygun binanın Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan Parmakkapı Karakol binası olduğu tespit edilmiştir. Konu ile ilgili Genelkurmay Dairesinin Birinci Şubesi tarafından Piyade Dairesine gönderilen 1 Ağustos 1909 tarihli yazıda İstanbul’da kurulması kararlaştırılan Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mektebinin (Astsubay Okulu ve Astsubay İlkokulunun) öğretime elverişli olan Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan ve Hazine-i Hassaya (hükümdarlık makamına ait emlaka) ait Parmakkapı Karakol binasında kurulmasına padişah tarafından emir verildiği ve söz konusu okulun kurulmasının 1’inci Ordu Komutanlığına tebliğ edildiği belirtilmektedir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 3 - 5.) Parmakkapı Karakol binasının tamiratının askeriye tarafından yapılmak üzere ileride başka bir bina inşasına kadar okul olarak kullanılması maksadıyla adı geçen hazinece geçici olarak askerî idareye bırakılması hususuna padişahın emri ile izin verildiği sadrazamlık makamından yazılan tezkereyle bildirilmiş ve adı geçen yerin teslim alınarak tamire muhtaç yerlerinin hemen tamiriyle okulun orada teşkili gereği Birinci Ordu Komutanlığına tebliğ edilmiş olmakla bilgisi olması sağlanmış ve gereğini yapmak üzere Genel Levazım Dairesine 02 Ağustos 1909 tarihinde bir tezkere gönderilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 3.)

Söz konusu okulun dört bölüğü Küçük Zabit Mektebi (Astsubay Okulu) ve diğer dört bölüğü de Küçük Zabit İptidai Mektebi (Astsubay İlkokulu) ismi ile sekiz bölüğü içine alıyordu. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1.) İlk kısmı (Küçük Zabit İptidai Mektebi) Çırağan Sarayı’nın Beşiktaş yönünde bulunan Parmakkapı Karakol binasında, son kısmı (Küçük Zabit Mektebi) Kâğıthane’de 2’nci Abdülhamit’in efendilik köşkü olarak bilinen Kâğıthane Kasr-ı Hümayun’unda 1909 yılında törenle açılmıştır. Törene Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, kumandanlar, devlet büyükleri, Mekâtib-i Askeriye Umum Müfettişi (Askerî Okullar Genel Müfettişi) Mareşal WIKFORT katılmıştır. Açılış töreninde Mahmut Şevket Paşa yaptığı konuşmasında okulun açılış nedenleri üzerinde durmuş ve bu mesleğin geleceğine dair parlak vaatlerde bulunmuştur. (Peker, 1970: 9.)

Page 57: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

50

Küçük Zabit Mektepleri dört bölüklü olarak esas itibarıyla belirli bir kadro dâhilinde ve aynıyla bir kıta hâlinde teşkil edilmiştir. Öğrencileri askerî erlere benzer kurallara tabidir. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2a.)

1910 yılında kıdemli küçük zabitliğin iyi bir gelecek sağlayamayacağı şeklinde düşünenlerden ve altı yıllık zorunlu hizmet anlaşması bağlılığına dayanamayanlardan, okul masraflarını ödeyip ayrılanlar, firar edenler ve intihar edenler olmuştur. Bu durum okulun kurucusu Mahmut Şevket Paşa’nın dikkatini çekmiş ve aynı yıl okulu ziyaret etmiştir. Ziyaretinde Okul Kumandanı Halil Sami ve yardımcısı Cemil Bey’den öğrencilerin okuldan ayrılma nedenleri ile ilgili bilgi almıştır. Mahmut Şevket Paşa bu ziyaretinde öğrencilere yaptığı konuşmasında şu hususlar üzerinde durmuştur:

“Evlatlarım, ordumuzda alaylı zabitlerden açılan boşlukları, Harbiyeli zabitlerle dolduramıyoruz. Bu açığı kıdemli küçük zabitlerle ve ihtiyat zabitleriyle (yedek subay) kapamak ve ordumuzu modernleştirmek istiyoruz. Bunun için sizleri Harbiyeye namzet bir derecede yetiştireceğiz. Yani ordumuzun göz bebeği olacaksınız. İleride ehliyetli olanları hemen zabitliğe aktaracağız. Zamanımız az, ihtiyacımız çoktur. Yiyecek, yatacak gibi ihtiyaçlarınızı yatılı yüksek okullarla ayarlayacağız, üzülmeyiniz. Eskisi gibi çalışınız, size güveniyoruz.” (Peker,1970: 14 - 15.)

Okuldan ayrılmaları azaltmak amacıyla nizamnamede değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda 30 Haziran 1911 tarihli nizamname yayımlanmıştır. Söz konusu nizamnamenin 50’nci maddesine göre zorunlu hizmet yılı olan altı yılı dolduranlar isterlerse meslek okullarına girerek, jandarma veya levazım subaylığı, polis komiserliği, tabur kâtipliği, yedek subaylık, askerlik dairelerinde sivil memurluklar, fabrika, fırın, ambar ve emsali askerî kurumlarda çalışabileceklerdi. Ayrıca mülki hizmetlerden de saray, müze muhafızlığı, PTT memurluğu, şimendifer, şirket, belediye, bayındırlık, nahiye müdürlüğü gibi memuriyetlere öncelikle atanmaları sağlanacaktı. (Peker, 1970: 15.)

1912 senesinde Küçük Zabit İptidai Mektebi (Astsubay İlkokulu) Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebi (İstanbul Piyade Astsubay Okulu) emrine verilerek her iki okul Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebi (İstanbul Piyade Astsubay Okulu) Alayı ismiyle adlandırılmıştır. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2.) Bundan sonra Küçük Zabit Mektebinin dört bölüğü 1’inci taburu, iptidai kısmından ibaret olan diğer dört bölüğü de 2’nci taburu oluşturmuştur. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1.)

Page 58: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

51

İki sene sonra 1911 senesinde dört bölüğü Yıldız’daki Orhaniye Kışlasına nakledilmiştir. İptidai kısmına ait dört bölükten ikisi Ortaköy’de Çırağan Sarayı bitişiğindeki Paşalar Dairesinde ve diğer iki bölüğü Beşiktaş’ta Selahattin Efendi Dairesi bitişiğindeki Ağalar Dairesinde teşkil edilmiştir.

20 Haziran 1918’de Paşalar Dairesi yanmış olmakla burada okulun 2’nci Taburunun bir bölüğü Ağalar Dairesindeki diğer bölüğün yanına nakledilmiş ise de sonradan Ocak 1919 senesinde Ağalar Dairesi de Müzikayı Hümayuna taşınmıştır. Bu suretle bütün mektep Orhaniye’de toplanmıştır. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325-1337:1 - 3.)

2. Kayıt - Kabul İşlemleri ve Giriş Şartları

a. Kayıt - Kabul İşlemleri

Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde kayıt - kabul süresi 15 Ekim’den 1 Kasım’a kadardı. Bu kayıt - kabul işlemleri senede yalnız bir defaya mahsus olarak yapılırdı. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 7.)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebi, Kâğıthane Kasr-ı Hümayunu olarak bilinen bu binada 1909 yılında açılmış ve 1914 yılına kadar eğitim ve

öğretim faaliyetlerini burada sürdürmüştür.

Page 59: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

52

Gerek Küçük Zabit Mektebine ve gerekse Küçük Zabit İptidai Mektebine girmek için istekli olanlar, okulun açılış tarihinden altı ay evvel, yani mayıs ayı sonuna kadar memleketlerine yakın olan redif veya nizamiye fırka merkezlerine veyahut kendi bölgelerinde bulunan “Küçük Zabit Mektepleri”ne müracaat ederek genel kabul programı gereğince sınav olurlar veya bu programa uygun öğrenim gördüklerini bildiren diplomalarını gösterirler. Bundan başka aşağıdaki evrakı da getirmeye mecburdurlar:

(1) Tezkere-i Osmaniye (Nüfus cüzdanı).

(2) Aşı kâğıdı.

(3) Kendilerinin henüz askerlik hizmeti ile muvazzaf olmadıklarına dair köy muhtarı tarafından imzalı bir ilmühaber.

(4) Mektep şahadetnamesi (diploma).

(5) Mektebe müracaat ettiği zamana değin ne ile meşgul olduğu ve ceza görüp görmediğini gösterir hükûmet-i mahalliyenin bir hüsnühâl mazbatası. (iyi hâl kâğıdı) (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909) : Madde:13.)

b. Küçük Zabit Mekteplerine (Astsubay Okullarına) Giriş Şartları

(1) Yaşları 18 - 21 arasında bulunmak.

(2) Kabul programı gereğince yapılacak sınavı geçmek.

(3) İyi hâl sahibi olup ceza almamış olmak.

(4) Boyları 154 cm den aşağı olmamak, vücutça sağlam ve arızasız olmak,

(5) Göğüs genişliği 18 yaşında olanların 76 - 80 ve 19 yaşında bulunanların 80 - 84 cm olmak.

(6) Gözlerin ve bilhassa sağ gözün kuvveti ziyade olmak ve kulaklar muntazaman işitip lisanda kekeme olmamak.

(7) “Küçük Zabit Mektebi”nden mezun olduktan sonra orduda altı seneden aşağı olmamak üzere hizmet etmeyi kabul etmek. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 14.)

Küçük Zabit Mektebine kabul programı için yapılan sınavda aday öğrencilerin imla ettirilmek üzere yazısı, bir kitaptan aynını yazdırmak üzere yazısı, rakam okumak ve yazmak derecesi, hesap: (cem’, tarh, darb, taksim), okuması, Osmanlı tarihi bilgisi, genel coğrafya bilgisi ve Türkçeden başka lisan bilip bilmediği kontrol edilir. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Küçük Zabit Mektebine Kabul Programı.)

c. Küçük Zabit İptidai Mekteplerine (Astsubay İlkokullarına) Giriş Şartları

(1) Okula kayıt yaptıracak öğrencilerin yaşları 15 - 18 arasında olmak.

(2) Sağlıklı ve vücutça arızasız olmak, boyları en az 148 cm olmak.

(3) Göğüs çevresi 70 - 76 cm olmak.

Page 60: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

53

(4) Kabul programını gerektiren sınavda başarılı olmak.

(5) “Küçük Zabit İptidai Mektebi”nden mezun olduktan sonra orduda en az sekiz yıl hizmet etme mecburiyetini kabul etmek. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 15.)

Küçük Zabit İptidai Mektebine kabul programı için yapılan sınavda aday öğrencilerin; imla ettirilmek üzere yazısı, bir kitaptan aynını yazdırmak üzere yazısı, hesap ve rakam okumak derecesi, hesap: (toplama, çıkarma, çarpma, bölme) ve okuması kontrol edilir. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Küçük Zabit İbtidâî Mektebi İçin İhbarnâme Madde: 5.)

3. Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri

a. Eğitim Süresi ve Okutulan Dersler

Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde öğretim süresi öğrencilerin yaşlarına ve ilköğrenimlerine göre bir veya üç sene idi. (KK EDOK Okullar Komutanlığı, 2009: 7.)

Küçük Zabit İptidai Mekteplerinde, Küçük Zabit Mektepleri için esas olacak dersler okutulurdu. Buna göre bu okullarda okutulan dersler şunlardı: Okuma yazma, hesap, Osmanlı tarihi, kıraat-ı fenniye, coğrafya, harita mütalaası, akaid-i diniye, ahlak, Kur‘an harfleri ve yazısı, muhabere usulleri ve sağlık (hıfz-üs-sıhha) gibi derslerdi. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 22.) 1909 Nizamnamesi’nde söz konusu dersler sınıflara bölünmediğinden dolayı karışmaktaydı. Bu nedenle 1911 yılında Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İptidai Mektebi Nizamnamesi’nde yapılan değişiklik ile nizamnamenin 22’nci maddesine açıklık getirilerek Küçük Zabit İptidai Mektebinin birinci ve ikinci sınıflarında okutulacak dersler ayrı ayrı belirtilmiştir. Buna göre Küçük Zabit İptidai Mektebinin birinci sınıfında; kıraatı fenniye ve imla, ahlak ve akaid-i diniye, coğrafyayı umumi ve Osmani, hesap âmâl’i erbaa (dört işlem), muhtasar hendese’i sathiye ve müsellaha, resim, hıfz-üs-sıhha (sağlık) ve Fransızca dersleri okutulacaktı. Küçük Zabit İptidai Mektebinin ikinci sınıfında ise: Kıraat-ı mükemmele, ahlak ve akaidi diniye, tarih-i Osmani, hesap, küsurat, nisbet, tenasüp, faiz, eşkali mücesseme tarifat ve hesabat, resim, harita, Fransızca, usulü muharebe ve Devlet-i Âliye’nin posta teşkilatı kısa olarak gösterilir. Ayrıca programlar için çeşitli mors harfleri ezberlettirilmekte ve adı geçen harfler ile bir aletle muhabere edebilmek de gösterilmekteydi. (Peker,1970: 14.)

Küçük Zabit Mekteplerinde astsubay adaylarına mezuniyetten sonra kıta görevlerinde kendilerine lazım olacak derslerin, bilhassa kendileriyle ilgili bölümleri okutuluyordu. Ancak talimnamelerde seferiye, topoğrafya, sahra istihkâmat, tabiye, nişan defteri, tatbikat talimnameleri de pratik bir şekilde gösteriliyordu. Küçük Zabit Mekteplerinde okutulan dersler şunlardı:

Page 61: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

54

(1) Ordu teşkilatına ait muamelat (işler),

(2) Tabiye, talimname, piyadeye ait muamelat,

(3) Hidmet-i Seferiye Nizamnamesi (Seferî Hizmetler Tüzüğü),

(4) Sahra İstihkâmatı,

(5) Topografya,

(6) Terbiye-i Askerîye,

(7) Ceza Kanunnamesi,

(8) Kal’a Nizamnamesi,

(9) Dâhiliye Kanunnamesi,

(10) Piyade Nişan Dersleri,

(11) Esliha ve Mühimmat-ı Harbiyyenin Muhafazasına dair Malumat. (Silahların ve harp malzemelerinin korunmasına dair bilgiler),

(12) İdman Talimnamesi (Beden Eğitimi),

(13) Hıfz-üs-sıhha (Sağlığı Koruma),

(14) Mevâdd-ı Umumiyye (Genel Kanunlar) (Meşrutiyet idaresinin dinen ve hizmeten lüzumu),

(15) Hesab, A’mal-i Erbaa (Dört İşlem),

(16) Tarih ve Coğrafyadan Ma’lumat (Bilgi),

(17) Okumak ve Yazmak,

(18) Ulûm-u Diniyye (Din Bilgisi),

(19) Vezaif-i medeniye ve ahlakiye. (Sosyoloji),

(20) Rütbe ve Alâmetlerin Tarifi. (elbise nizamnamesinden). (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 21.)

1909 Nizamnamesi’nde söz konusu dersler sınıflara bölünmediğinden dolayı karışmaktaydı. Bu nedenle 1911 yılında Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidai Mektebi Nizamnamesi’nde yapılan değişiklik ile nizamnamenin 21’inci maddesine açıklık getirilerek Küçük Zabit Mektebinin üçüncü ve dördüncü sınıflarında okutulacak dersler ayrı ayrı belirtilmiştir. Buna göre Küçük Zabit Mektebinin üçüncü sınıfında:

(1) Topoğrafya-yı askerî (harita tersimi ve mikyas tersimi),

(2) Talimatname (birinci kısmı ve idman talimatı, edevatı istihkâmiyenin sureti istimali),

(3) Hizmet-i seferiye nizamnamesi,

Page 62: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

55

(4) Nazari ve amelî endaht (Piyade nişan dersleri),

(5) Terbiye’i askeriye ve feraizi askeriye (Askerî Eğitim ve Askerî Vazifeler),

(6) Meşrutiyeti idarenin fevaidi (faydaları),

(7) Rütbe ve alametlerin tarifi,

(8) Esliha (Silahların) ve mühimmatı askeriyenin muhafazası,

(9) Akaidi diniye ve feraizi medeniye ve ahlakıye,

(10) İmla ve kitabet’i askeriye (Askerî Yazışma),

(11) Hesap [(kesri adi (Bayağı Kesir) ve a’şari (onlu sistem), tenasüp (orantı) ve faiz, sutûhu müsteviye (yüzeysel düzlem) ve mücesseme mesahası (üç boyutlu ölçme)],

(12) Coğrafyayı Osmani “Coğrafyayı askeriyeye ait malumatı muhtasara”,

(13) Fransızca

(14) Dâhiliye ve Ceza Kanunnameleri dersleri okutulmaktaydı.

Söz konusu mektebin dördüncü sınıfında ise:

(1) Tarihi Osmani,

(2) Talimname,

(3) Sahra İstihkâmatı,

(4) Hizmeti Seferiye Nizamnamesi,

(5) Ordu teşkilatı (Orduyu Osmani ve mücavir, hükûmatın ordularına dair malumatı muhtasara),

(6) Tabya, (kavâidi umumiyesi, sünûfu selâse ve muavenenin nizâmâtı muhtelifesi),

(7) İdare Nizamnamesi (bölük, tabur, umuru hesabiyesine ait malumat),

(8) Terbiye’i Askeriye (usuli muhabereye ait malumat),

(9) Hıfz-üs-sıhha (Sağlığı Koruma) Askeri,

(10) Fransızca veya Almanca dersleri okutulmaktaydı. (Peker, 1970: 16.)

İhtiyaç duyulan ders ve eğitim araçları, askerlik basımevinden gönderilirdi. Topoğrafya, harita ve krokiler için gereken renkli kalemleri öğrenciler kendileri alırdı. (Peker, 1970: 10.)

Page 63: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

56

b. İlk Diploma Töreni ve Mezunlar

Okulda iki yıl öğretim ve manevralardan sonra Maltepe’de açılan atış okulunun ilk öğrencileri olarak üçer ay atış eğitiminden sonra ilk devre mezunları verilmiştir. Okul, ilk mezunlarını 1911 senesinde 173 kıdemli çavuş olarak vermiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1.)

İlk kısmı (Küçük Zabit İptidai Mektebini) bitirenler onbaşı rütbesi ile Orhaniye Kışlasına Kâğıthane’den yeni taşınan son kısmın (Küçük Zabit Mektebine) yanına katılmıştır. Son kısmın son sınıfından mezun olanların diploma töreninin Kağıthane’de yapılması kararlaştırılmıştır. Yeni kurulmuş bir okulun ilk mezun töreni olduğundan tören tarihi II’nci Meşrutiyet’in (Hürriyet’in ilanının) üçüncü yıl dönümü gününe planlanmıştır.

10 Temmuz 1911 tarihinde Kağıthane çayırında yapılan diploma törenine Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, kumandanlar, öğretmenler ile Harp Okulu bandosu ve halk katılmıştır. Ayrıca mezun olan öğrencilerin arasında azınlıklardan da öğrenci bulunduğu için şeyhülislamdan sonra Ermeni ve Rum patrikleri ile Musevilerin hahambaşı da yerlerini almıştır. Harbiye bandosu, 5’inci Mehmet Reşad’ın marşını çaldıktan sonra Ordu Marşı (Ordumuz etti yemin) ve okulun (küçük asker, küçük asker vatan senden hizmet ister) marşlarını çalarken yemin edilmiştir.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin İlk Mezunlarının Diploma Töreninde Çekilen Fotoğraf1

1 Fotoğraf Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından Nurettin PEKER’in arşivinden temin edilmiştir.

Page 64: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

57

Okul Kumandanı Kaymakam (Yarbay) Halil Sami Bey tarafından yapılan konuşmadan sonra 10 Temmuz 1911 tarihli diplomalar verilmiştir. Birinciliği Amasyalı Cevdet, ikinciliği Eyüp Sultanlı Sadettin Efendi almıştır. Okulda öğretmen olarak bırakılan Eyüplü Sadettin Efendi’nin diplomasının fotokopisi ve günümüz Türkçesine çevrilmiş hâli EK’tedir.2 Dereceye girenlere Padişah Sultan Mehmet Reşat’ın gönderdiği birer altın saat Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından verilmiştir. Okulun kurucusu Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa yaptığı konuşmada parlak vaatlerde bulunmuştur. Konuşmasında memalik-i harreye (sıcak memleketlere) kendi isteğiyle gideceklerin özel bir kurstan geçirilerek teğmen rütbesiyle gönderileceğini belirtmiştir. Nitekim istekli olanlar teğmenlikle Trablus (Libya) İtalyan Savaşı’na gitmişler. Enver ve Mustafa Kemal Beylerin emrinde, Sünûsi mücahitlerini yetiştirerek savaşmışlardır. Şehit düşmeyenler üsteğmen olarak dönmüşler ve Kurtuluş Savaşı’na yüzbaşı olarak katılmışlardır. Memalik-i harreye gönderilmiyenler 1’inci Ordu Komutanlığının emrine verilerek numune ve itfaiye taburlarına, atış okuluna, küçük zabit okullarına, geri kalanı da nişancı alayına atanarak kıdemli küçük zabit adıyla görevlendirilmiştir. On kişi de Beylerbeyi’ndeki İhtiyat Zabit Mektebine (Yedek Subay Okuluna) öğretmen olarak gönderilmiştir. (Peker,1970:10 - 19.)

(1) İlk Mezun Olanlardan Okul Kadrosunda Öğretmen Olarak Bırakılanlar

1911 yılında verilen ilk mezunlarından okulu bitirme derecesi üstün olanlardan 5 küçük zabit yardımcı öğretmen olarak okulda bırakılmıştır. Bu küçük zabitlerin görevleri ve isimleri EK’te belirtilmiştir.

(2) Trablusgarp’a (Libya’ya) Gidenler

1911 yılında İtalya, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprak parçası olan Trablusgarp’ı (Libya’yı) sömürge hâline getirmek amacıyla işgal etmek istemiştir. Bu yüzden çıkan Trablusgarp Savaşı’nı örgütleyip İtalyanlara karşı koymak üzere gönderilen Kur. Yb. Enver, Kur. Bnb. Mustafa Kemal Beyler ve arkadaşlarının Sünûsi mücahitlerini ve giden gönüllülerimizi düzene koyup yetiştirmeleri gerekiyordu. O yıl mezun olan ilk kıdemli küçük zabitlerden istekli ve gösterişli olanları seçilerek Kâğıthane’de Alman muallimi kumandanlarının emrinde 6 aylık özel eğitimden sonra teğmen rütbesiyle Trablusgarp’a gönderilmiştir. Teğmenliğe yükseltilen bu ilk mezun kıdemli küçük zabitlerin yetiştirdikleri Sunûsi mücahitleri ve gönüllülerimizle İtalyanlara karşı parlak savaşlar yaparak tarihe geçmişlerdir. Bu küçük zabitlerin isimleri ve son rütbeleri ile durumları EK’tedir.

2 Diplomanın fotokopisi Der - Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından Nurettin PEKER’in arşivinden temin edilmiştir.

Page 65: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

58

(3) 1913’te Asir, Yemen ve Hicaz’a Gidenler

1913 yılında Harp Okulu mezun vermediğinden Küçük Zabit Mektebinden mezun olan devrelerden istekli ve boyu bosu yerinde olanlar Kâğıthane’de Alman muallimi kumandanlarının emrinde 6 aylık özel eğitimden sonra teğmen rütbesine yükseltilmiştir. Bunlar teğmen olarak memalik-i harre (sıcak bölgeler) olarak geçen Arabistan, Asir, Yemen ve Hicaz’a gitmişler ve burada İngilizler ve asi Araplarla savaşmışlardır. Sağ dönenler Libya’dan gelenlerle birlikte İstiklal Savaşı’na katılmıştır. Bu küçük zabitlerin isimleri ve son rütbeleri ile durumları EK’tedir.

(4) Azınlık Mensubu Mezunları

1908 Meşrutiyet devrinde azınlık vatandaşlarından bedel vererek askerlikten muaf olma imtiyazı kaldırılıp bunlar da askere alınınca ilk korkulu heyecanla Küçük Zabit Okullarına da girenler olmuştur. Museviler ve Rumlar pek rağbet etmemişlerdir. Okula ilk girenler de tazminat ödeyerek veya İhtiyat Zabit Mektebine geçiş yaparak ayrılmıştır. Ermenilerden de tahsil derecesi uygun olanlar Türkler gibi İhtiyat Zabit Mektebine gitmiştir. Tahsili uygun olmayıp bedel vermek istemeyenler Küçük Zabit Mektebinde kalmıştır. Mezun olduktan sonra da kıdemli küçük zabitlikle orduya katılmıştır. Gerek küçük zabitlik ve gerek ihtiyat zabitlikle savaşlara katılanlardan onda sekizinin geride casusluk, ileride düşman saflarına geçerek ihanette bulundukları anlaşılmıştır. Bu nedenle kaçamayanlar geri hizmete alınmıştır. Kıdemli Küçük Zabit Okuluna girerek mezun olan azınlıklardan adları tespit edilebilenlerin isimleri şu şekildedir. Osep (Bilecik, 1909 - 1911), Haçik (Bilecik, 1909 - 1911), İstavri (Çengelköy 1909 - 1911), Arminak (Kumkapı 1909 - 1912), Nikoğos (İstanbul, 1911 - 1914), Kostan (Galata, 1911 - 1914).

(5) Diğer Mezunlar

1912 Balkan Harbi’nden önce mezun olan üç devre kıdemli küçük zabitlerden altı yıllık süresi içinde savaşlarda olağanüstü yararlıklarından dolayı teğmen rütbesine yükseltilenler ve mecburi hizmet süresinden sonra ordudan ayrılarak başka mesleklere geçen 73 küçük zabitin isimleri, son rütbeleri ve durumları EK’tedir. (Peker, 1970: 19 - 27.) Ayrıca Der-Saadet Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından olan Nurettin PEKER’in oluşturduğu arşivden elde edilen küçük zabitlerin fotoğrafları açıklamaları ile birlikte EK’dedir.

Okuldan genel seferberliğe kadar 1 Haziran 1912’de 195, 02 Ekim 1912’de 197, 16 Temmuz 1914’te 267 öğrenci kıdemli çavuşlukla mezun edilmiştir. Seferberliğin ilanından 10 Mayıs 1916 tarihine kadar (yaklaşık iki senelik bir sürede) Piyade Küçük Zabit Mektebinde 546 kıdemli, 2.564 kıdemsiz olmak üzere toplam 3.110 küçük zabit (astsubay) yetiştirilmiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1 - 4.)

Page 66: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

59

Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinden 12 devrede (1911 - 1920 senesine kadar) 822 kıdemli çavuş ve 1.070 kıdemli onbaşı olmak üzere toplam 1.892 kıdemli küçük zabit mezun edilmiştir. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 1a.)

4. İdari Teşkilat, İdareciler ve Öğretmenler

Küçük Zabit Mektebi 16 Kasım 1914 tarihine kadar 1’inci Kolordu Erkânıharbiyesine bağlı iken bu tarihten itibaren Harbiye Dairesi Piyade Şubesine bağlanmıştır. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 2.)

Küçük Zabit İptidai Mektepleri bir kolağası (ön yüzbaşı) ve yüzbaşı rütbesinde bir müdürün emir ve komutasına verilmişti. Üç sınıf hâlinde teşkil edilen bu okullarda her sınıf bir bölük olarak kurulmuştu. Öğrenci miktarı artarsa sınıflar kısımlara ayrılır ve kısımların miktarına göre bölük adedi de çoğaltılırdı. Her bölük 40 - 50 öğrenciyi aşmayacak şekilde bir kadroya bağlanmıştı. Her bölük için bir bölük komutanı bulunmaktaydı. Komutanın bulunmadığı zamanlarda en kıdemli bölük komutanı ona vekâlet ederdi. Bölük komutanları kıtalardaki bölük komutanlarının görev ve yetkilerine sahipti. Bölüğün talim ve terbiyesi ona aitti. Her bölüğe üçer tane takım komutanı teğmen - üsteğmen verilmişti. Öğrencilerin askerî talim ve terbiyeleri hususunda bölük komutanına yardımcı olurlardı. (KK EDOK Okullar Komutanlığı, 2009: 7.)

Bir kıtadan ibaret bulunan bu okullarda bölük komutanı öğrencinin hem teorik ve hem de pratik öğretiminden mesuldü. Teorik öğretim belirli bir program dâhilinde yapılırdı. Pratik öğretim bir astsubay için lüzumu kadar, yani tek başına eğitim ile azami takımın öğretim ve eğitimine ait bilgi esaslı bir şekilde bölük eğitimi ile bölüğün tabur hâlindeki görevleri de genel bir surette özellikle arazi üzerinde tatbikat ve manevra esnasında gösterilirdi. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2.)

Her iki kısmın da (Küçük Zabit ve Küçük Zabit İptidai Mekteplerinin) kumandanı olan Kurmay Yarbay Halil Sami Bey (Alman İmparatorluk Muhafız Alayında kumandan yardımcılığı yapan, Çanakkale savunmasında 9’uncu Tümen komutanı, daha sonra Afgan orduları başkumandanı olan Halil Sami Paşa) ve yardımcısı Kur. Yzb. Cemil Efendi’den (Tekirdağ Milletvekili, İçişleri Bakanı Cemil UYBADİN) başka ilk kısmın (Küçük Zabit İptidai Mektebinin) ayrıca müdür ve kumandanı vardı. İlk kısım (Küçük Zabit İptidai Mektebi) Okul Kumandanı Yzb. Manastırlı Kemal Efendi’ydi. Birinci Bölük Kumandanı Mülhak Öğ. Tğm. İsmail Hakkı Efendi, İkinci Bölük Kumandanı Öğ. Yzb. Şükrü Efendi, Üçüncü Bölük Kumandanı Yzb. Trablusgarplı Mehmet Ali Efendi, Dördüncü Bölük Kumandanı Mümtaz Yzb. Cevdet Efendi, Yzb. Rıza Efendi ve Öğ. Üstğm. Dursun Efendi ise Almanca öğretmenleriydi. Öğ. Tğm. Saip Bey, Öğ. Tğm. Mesut Efendi (Teşkilat-ı Mahsusanın meşhur Dayı Mesut Bey’i) Tğm. Asım Bey, Tğm Hulusi Bey her

Page 67: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

60

iki okulun bölük ve takım kumandanlıkları görevlerini yapmışlar ayrıca derslere de girmişlerdir.

Küçük Zabit Mektebinin Birinci Bölük Kumandanı Yzb. Fehim Bey, (Çanakkale, Romanya, İstiklal Harbi kahramanlarından, İstanbul Merkez Komutanı Genaral Fehim TINAZ) İkinci Bölük Kumandanı Kur. Yzb. Bekir Sıtkı Bey, daha sonra Yzb. Hayri Bey, Üçüncü Bölük Kumandanı Yzb. Necati (Alyanak Necati diye anılır. Tekirdağ’da Alay Komutanı iken kalp krizinden vefat etmiştir.) ve Dördüncü Bölük Komutanı Yzb. İzzet Bey’dir. (Çanakkale Savaşı’nda 84’üncü Alay 1’inci Tabur Kumandanı iken 06 Temmuz 1915’te şehit düşmüştür.)

Küçük Zabit Mektebinde öğretmen olarak görev yapanlar ise: Mülhak Öğ. Yzb. Edirneli Kâzım Bey, (Çanakkale Savaşı’nda tabur kumandanı iken şehit düşmüştür.) Mülhak Öğ. Yzb. Vasıf Bey (Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu’nda 19 Mayıs 1915 gecesi tümence yapılan taarruzda şehit düşmüştür.) Mülhak Öğ. Asaf Bey (Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür.) Mülhak Öğ. Yzb. Şükrü Bey, Mülhak Öğ. Ütğm. Nuri Efendi (Birinci Dünya ve İstiklal Savaşlarından madalyalı. Eski Genelkurmay Bşk. Or. General Nuri YAMUT), Mülhak. Öğ. Ütğm. Asım Bey (Ordu Komutanı Org. Asım ULUĞ), Mülhak Öğ. Ütğm. İsmail Hakkı (Ordu Komutanı Org. İsmail Hakkı Kurtcebe NOYAN), Öğ. Ütğm. Kemalettin (Korg. Kemalettin Sami.), Ütğm. Cemil Cahit Bey (Ordu Komutanı Org. Cemil Cahit TOYDEMİR), Öğ.Tğm. Rasuhi (Ebedî Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün başyaveri.), Öğ. Tğm. Süleyman Sırrı Efendi. (Almanca öğretmeni), Ütğm. Celal Efendi, Ütğm. Fehmi Efendi, Ütğm. Mehmet Azmi Efendi, Ütğm. Şükrü Efendi.

Ayrıca okul kadrosunda hizmet için bir alaylı başçavuş ile çavuşlar ve erlerden başka 4 er sanayici, 3 borazan yazıcı erleri, terzi ve kunduracı erler, bölük emini, tüfekçi ustası ve yardımcısı 4 er bulunmakta idi. (Peker, 1970: 11 - 12.)

5. Öğrencilerin Kılık Kıyafetleri

Küçük Zabit Mektebi öğrencilerinin elbisesi (üniforması) mat düğmeli olup haki (toprak rengi) renktedir. Bu okulların 1911 yılına kadar resmî başlıkları haki renkli astragan kalpaktır. 1911 yılında Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nde Padişah V. Mehmet Reşat ve ileri gelenlerle Bulgar ve Sırp kralları önünde yapılan büyük geçit töreninde, Harbiye sancağı altında, mürettep bir alay hâlinde, bölük cephesi ile geçerken öğrencilerin başlarındaki kırmızı redif feslerinin sıcak ve terden boyasının yüzlerine akması üzerine derhâl fesler alınıp haki renkli kalpaklar ve eğitim için de şobaralar verilmiştir. Haki renkli lacivert pantolonlar ve külotlu pantolonlar da değiştirilerek bacaklarına dolak (tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası) verilmiştir. (Peker, 1970: 9-10.)

Küçük Zabit Mektebi öğrencilerinin elbiseleri piyade erlerinin elbiseleri ile aynı olmakla birlikte yakalarındaki neftî (siyaha yakın koyu yeşil) parçalar üzerine “Küçük Zabit Mektebi” ibaresiyle altına öğrencinin mektepteki sıra

Page 68: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

61

numarası ve apoleti üzerine de arası yatay bir çizgi ile ayrılmak üzere üst kısmına ordu ve altına bölük numarası yazılıdır. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 8 - 1.) Apoletlerinin ortalarında ilk sene bir kırmızı şerit, ikinci sene iki kırmızı şerit takılıdır. Bu işaretler erlik ve onbaşılık anlamına gelmektedir. Kıdemli çavuşlukla mezun olunca kollarına kalın neftî renkli şerit, apoletlerine birer sarı sırma takılır. Kıdemli başçavuş olunca üç sarı sırma takılır. (Peker, 1970: 9 - 10.)

Küçük Zabit İptidai Mektebi öğrencilerinin elbisesinin de Küçük Zabit Mektebi öğrencileriyle bir ilişkisi olduğuna şüphe kalmaması için yalnız rengi lacivert olmak üzere aynı biçimde ve aynı kumaştan imal edilmiştir. (ATASE, No.: 239, Dos. 1692, Fih. 8 - 1.) Üniforma parlak sarı düğmeli, apoletli, neftî renkte dik yakalıdır. Öğrenciler başlarına kara püsküllü kırmızı fes giymektedirler. Ayaklarında postal ayakkabı vardır. Ayrıca her öğrenciye yan torbası, arka çantası, portatif çadır, çift kütüklü palaska, uzun süngülü kasatura, muaddel mavzer verilmektedir. (Peker, 1970: 9 - 10.)

6. Küçük Zabit Okullarına Sancak Verilmesi

Nişantaşlı Nurettin PEKER’in Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit

Mektebinden Mezun Olunca Taktığı Sırmalı Apolet

(Rumi 1328 Miladi 1912)

Nişantaşlı Nurettin PEKER’in Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin Son

Sınıfındayken Taktığı Apolet. (Rumi 1327 Miladi 1911)

Page 69: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

62

Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa ile diğer kumandanlar, şeyhülislam ve seçkin davetliler huzurunda, yeşil bir masa üzerine konan Kur‘an-ı Kerim, İncil, Tevrat üzerine Müslüman, Hristiyan ve Musevi öğrencilerin, ellerini üst üste koyarak bölük bölük yapılan yeminli törenle Sultan Mehmet Reşat’ın gönderdiği kırmızı atlastan bir sancak öğrenci alayına verilmiştir. O zamanın kırmızı sancaklarının bir yüzünde sarı sırma ile işlenmiş “Lâ ilâhe illâllah Muhammeden Resulullah” diğer yüzünde ise Osmanlı arması bulunurdu. (Peker,1970: 10.)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebi Öğrenci Alayına sancak verilmesi nedeniyle Kağıthane’deki Okul Binası Önünde, 1911’de

yapılan sancak tevcih töreninde çekilen fotoğraf.3

7. Öğrenci Aylıkları

1909 tarihli Nizamname’nin 24’üncü maddesine göre ilk kısım öğrencileri ayda beşer kuruş harçlık alırlardı. Bu miktar 1911 tarihli Nizamname’nin 24’üncü maddesine göre onar kuruşa yükseltilmiştir. Son kısım öğrencileri ayda rütbelerine göre aylık alırlardı. O tarihlerde banknot olmadığından dolayı aylıklar altın veya gümüş para olarak verilirdi.

Harbiyeden mezun olmuş bir teğmenin aylığı 250 kuruş (iki buçuk lira) iken 30 Haziran 1911 tarihli nizamnameye göre Küçük Zabit mektebinden

3 Fotoğraf Dersaadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından Nurettin Peker’in arşivinden temin edilmiştir.

Page 70: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

63

mezun olan kıdemli çavuşun aylığı 200 kuruştu. (İki altın liraydı.) (Peker, 1970: 11.)

8. Öğrencilere Verilen Cezalar

“Küçük Zabit İptidai Mektepleri”nde öğrencilere verilen cezalar hafif ve ağır olmak üzere iki şekilde olurdu. Birincisi, öğrenciyi hizmet ve vazifelerinden başka angarya hizmetlerinde vazifelendirmektir. İkincisi ise 15 güne kadar derslere devam etmek üzere oda hapsi veyahut 5 güne kadar göz hapsi ve okuldan uzaklaştırma gibi cezalardır.

Bölük komutanları üç güne kadar oda hapsi cezası verebilirlerdi. Daha fazlası için okul komutanına müracaat ederek öğrencinin onun tarafından cezalandırılmasını isteyebilirlerdi. Okuldan uzaklaştırma görevi yalnız Piyade Okullar Müfettişliği tarafından yerine getirilirdi. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 23.) Sakatlıkları sebebiyle okuldan uzaklaştırılmaları gerekenler hakkında, sağlık heyetince muayene ve raporu üzerine lazım gelen işlem yapılırdı. (KK EDOK Okullar Komutanlığı, 2009: 12.)

9. Okuldan Ayrılma

“Küçük Zabit İptidai Mektepleri”nde öğrenim gören öğrencilerden sakatlıkları sebebiyle astsubaylığa elverişli olmadıkları doktor raporu ile beyan edilenler ailelerine teslim edilirlerdi. Bunlardan tedrisat (öğretim) tazminatı alınmazdı. Fakat tembellik veya cezadan dolayı okuldan çıkartılanlar doğruca sanayi taburlarına teslim olunurlardı. Bu okullardan atılan öğrenciler askerlik süresi olan üç seneden başka “Küçük Zabit İptidai Mektepleri”nde okuduğu her seneye karşılık iki sene de fazladan askerlik yaparlardı. Aile veya velisinin izni ile okuldan ayrılan öğrenciler tazminat öderlerdi.

Ahlaksızlık, kabiliyetsizlik ve tembellik sebebiyle astsubaylığa layık görülmeyenler kıtaya sevk edilmek üzere ordu komutanlığına teslim edilirlerdi. Bunlar orduda iki sene rütbe terfisinden mahrum bırakılırdı. Okuldan atılanların öğrenim süreleri askerlik hizmetinden sayılmazdı. (Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi, 1335 (1909): Madde: 18, 19, 20.) Birinci sınıfta birbiri ardına iki kere kalanlar, alaya çıkarılarak bir yıl daha askerlik yaparlardı. İkinci sınıfta iki yıl kalanlar ise ihtiyat sınıfına aktarılırdı. (Peker,1970: 17.)

10. Birinci Dünya Savaşı Döneminde Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebi

1914 - 1918 Harb-i Umumide piyade ilk kısmın birinci sınıfı, Ortaköy’de Ağalar Dairesinde; ikinci sınıfı, Paşalar Dairesinde; üçüncü sınıfı, Orhaniye Kışlasında barakalarda eğitim ve öğretim görmekteydi. Bu dönemde okul kumandanı Cemal Bey, muavini tabur kumandanı Binbaşı Şevki Bey’dir. Bölük kumandanları Teğmen İsmail Hakkı Efendi, Teğmen

Page 71: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

64

Rıfat Efendi, ilk kısımlarda Teğmen Mesut Cemil Efendi ve Teğmen Mehmet Efendi’dir. (Peker, 1970: 25.)

20 Temmuz 1914 tarihinde verilen bir emirle seferberlik hazırlıklarına başlanmıştır. Bu tarihlerde Küçük Zabit Mektebindeki 1’inci Taburda son iki sınıf ve 2’nci Taburda ilk iki sınıf bulunuyordu. Seferberlik hazırlıkları kapsamında 1’inci Tabur 2’nci sınıftaki 163 öğrencinin bir ay zarfında eğitim ve öğretimleri tamamlanmış ve bu kişiler 1’inci Kolordu emriyle kıdemli onbaşı olarak askerî birliklere sevk edilmiştir.

13 Ağustos 1914’te 16 öğretmen ve 400 yedek subay adayının Piyade Küçük Zabit Mektebine verilmesi üzerine okulda 4’üncü ve 5’inci taburlardan oluşan yedek subay adayları alaylarının ikincisi teşkil edilmiştir. Böylece Piyade Küçük Zabit Mektebine kendi eğitim ve öğretiminden başka bu alayın yetiştirilmesi görevi de verilmiştir. Söz konusu adayların eğitim ve öğretimine süratle başlanmıştır. 20 Ağustos 1914’te 1’inci Kolordu Erkânıharbiyesinden alınan emir gereğince bu mevcut 1.000’e erişmiştir. Maçka’da konuşlandırılan söz konusu alayın komutanı Bnb. Cemal Bey’dir.

28 Nisan 1915’te Harbiye Dairesi Ordu Şubesi tarafından Piyade Küçük Zabit Mektebinde çabucak talim ve terbiye edilip askerî birliklere gönderilmek üzere 1.500 acemi alınarak depo taburu teşkil edilmesi emri verilmiştir. Bu emir gereği alınan acemi askerler Orhaniye Kışlası ile civarındaki barakalara yerleştirilmiş ve bu şekilde okulda ayrıca Depo Kıtası kurulmuştur. Bu tabura 14 Mayıs 1915 tarihine kadar 388 asker gelmiştir. Depo Taburunun teşkili sıralarında okulun yedek subay adaylarının öğretimiyle ilişkisi kalmamıştır. 26 Mayıs 1915’te Depo Taburunun mevcudu 746 olmuştur. Bu askerler 6 hafta eğitim ve öğretim gördükten sonra askerî birliklere er olarak dağıtılmıştır. Bu esnada Okul Komutanı Cemal Bey’in emrinde Kadıköy’de de ayrıca bir depo alayı teşkil edilmiş ve okulun, tabur komutanlarından Binbaşı Şevki tarafından idare edilmesi emredilmiştir. Depo Taburu mevcudu 1 Temmuz 1915 tarihinde 978 kişidir.

16 Temmuz 1915’te 1894 doğumlu askerlerden okur yazar olanlar Piyade Küçük Zabit Mektebine gönderilerek hızlandırılmış eğitim ve öğretimle kıdemsiz onbaşı yetiştirilmek üzere, okulun esas kısmından başka bir onbaşı taburu kurulması Ordu Dairesi İkmal Şubesince emir verilmiştir. Bu emir üzerine okuldaki Depo Taburu Onbaşı Taburuna dönüştürülmüştür.

20 Ağustos 1915 tarihinden itibaren Levazım Mektebinde öğrenimlerini tamamlayanlar Piyade Küçük Zabit Mektebine verilerek üç hafta süreyle talim ve terbiyeden geçirilmiştir. 26 Ağustos 1915’te Ordu Dairesince bir onbaşı taburu teşkili emri daha verilmiştir. Bu suretle iki taburluk bir onbaşı alayı oluşturulmuştur. 07 Eylül 1915’te 1894, 1895, 1896 doğumlulardan gerekli şartlara sahip ve istekli olanların Piyade Küçük Zabit Mektebine gönderilmeleri Ordu Dairesince şubelere tebliğ edilmiştir. 10 Ekim 1915 tarihinde Piyade Küçük Zabit Mektebindeki 1’inci ve 2’nci Taburlar ile

Page 72: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

65

iki onbaşı taburunun toplam mevcudu 3.247 kişidir. Bu sayı 13 Ekim 1915 tarihinde 3.352 kişiye çıkmıştır.

12 Aralık 1917’de mevcudun eksilmesinin ardından onbaşı taburlarından birinin lağvedilmiş olması nedeniyle yalnız bir onbaşı taburu kalmıştır. Bu tarihte Piyade Küçük Zabit Mektebi iki esas taburu ile bir onbaşı taburundan oluşmaktaydı. 1 Ocak 1918’de onbaşı taburu lağvedilmiştir. Bu tarihte Piyade Küçük Zabit Mektebinin esası iki tabur kalmıştır. Her tabur daha önce olduğu gibi ikişer bölükten oluşmaktaydı. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 1 - 4.)

11. Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinin Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebine Dönüştürülerek Kapatılması

1909’da açılıp 1914 yılına kadar değerli kumandan ve öğretmenlerin elinde her yönden temayüz etmiş küçük zabitler yetiştiren bu okula artık rağbet azalmıştır. Bu durumun başlıca nedeni Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Harplerinin diğer askerî okullar gibi bu okulu da sarsmış olmasıdır. Söz konusu savaşlar nedeniyle okula girecek öğrenci bulmakta güçlükler çekilmeye başlanmıştır. Okulda görevli öğretmenlerden seferberlik planlarına göre seferî kadrolara gidenlerin bıraktığı boşluklar doldurulamamıştır. Nitekim Okul Komutanı Halil Sami Bey ile okulda bölük ve takım komutanı olarak görev yapmakta olan yüzbaşı ve teğmen rütbelerindeki komutanlar cephelere gönderilmiş ve onların birçoğu söz konusu savaşlarda şehit olmuştur. Bunlardan boşalan yerler yetersiz, raporlu subaylarla birlikte, okulda öğretmen olarak bırakılan küçük zabitlerle doldurulmaya çalışılmıştır. Bu nedenle Küçük Zabit Okulları ve öğrencileri kalitelerini kaybetmiştir. Okul, medrese kaçkını haylazların yuvası hâline gelmiştir. Kadrolar bir meslek ve ekmek sahibi olmak isteyen az okumuş taşra çocukları ile doldurulmaya çalışılmıştır. (Peker,1970: 28.)

Orhaniye Kışlasının 1 Haziran 1919’da yarısı ve 03 Haziran 1919’da da geri kalan bölümleri İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Bu nedenle okul, çevresindeki Orhaniye barakalarına taşınmıştır.

Sonradan kurulmuş tümenlerin meydana getirilmesi amacıyla söz konusu bu tümenlere erler yetiştirmek ve Piyade Küçük Zabit Mektebinden adı geçen tümenlere sevk etmek üzere 28 Ağustos 1920 tarihli Genelkurmay Başkanlığının emri ile Erler Deposu teşkil edilmiştir. Okula bağlı Erler Deposu teşkili düşünüldüğü esnada okul alay kumandanı Kaymakam (Yarbay) Cemal Bey’in yerine Kaymakam Bekir Bey tayin edilerek işbu görevi üstüne almıştır. Kasım 1920 ortalarında Piyade Mektebine bağlı Erler Deposu lağvedilmiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 5.)

Birinci Dünya Harbi’nin meydana getirdiği subay kadrosuzluğu, öğrenci eksikliği, genellikle beslenmede görülen yetersizlikler, özellikle binek ve koşu hayvanlarının aç kalması vb. gibi nedenlerden dolayı piyade, süvari, topçu küçük zabit mekteplerinin birleştirilmesi kararı alınmıştır. (Bu karar

Page 73: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

66

alındığı sırada Piyade Küçük Zabit Mektebi Komutanı Yb. Cemal Bey, Tabur Komutanı ise Beylerbeyli Bnb. Şevki Bey’di.) (Peker,1970: 33.) Alınan bu karar gereği 1 Şubat 1921’de Harbiye Nezaretinin emirleriyle Küçük Zabit Mektepleri birleştirilerek Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi (Çeşitli Sınıflar Astsubay Okulu) ismini almış, yine kadroda Kaymakam Bekir Bey yerinde bırakılmış ise de sonradan Kurmay Binbaşı Müfit ve yardımcısı Kurmay Yüzbaşı Ali Rıza Beyler tayin edilmiştir.

Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi, iki bölüklü bir taburdan ve bir nakliye bölüğünden meydana gelmiştir. Süvari ve topçu öğretmenleriyle bir de nakliye öğretmenini içine almaktadır. Okulların birleştirilmesi esnasında topçu, süvari ve nakliye küçük zabit mekteplerinin hiç öğrencisi olmadığından o zaman Piyade Küçük Zabit Mektebinin 200’e yakın öğrencisi ile Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi kurulmuş ve henüz meydana gelen öğrencilerini piyade küçük zabiti olarak yetiştirmiştir.

Şubat 1921’de Erkânıharbiyeiumumiyenin emirleri üzerine Orhaniye barakalarında bulunan okul Yıldız’da Malta Kışlasına nakledilmiş ve her gün işbu kışlada talim ve terbiyesine eskisi gibi devam etmiştir. Okul Müdürü Kurmay Binbaşı Müfit ve yardımcısı Yzb. Ali Rıza Bey’in Anadolu’ya gitmeleri üzerine Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi Müdürlüğüne Binbaşı Şevki Bey 13 Şubat 1922 tarihinde tayin edilmiştir. (ATASE, Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi 1325 - 1337: 5 - 6.)

Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebi her sınıf meslekten mezunlarını vermeye başlamıştır. Bir süre sonra bu okul, Çengelköy Kuleli Lisesinin arkasındaki bir yapıya taşınmıştır. Okul Çengelköy’deki yapıya taşındıktan sonra Okul komutanlığına Yb. Mehmet Neşet Bey atanmıştır. Bu okullardan mezun olup veya eğitimleri sırasında kaçarak Millî Mücadele’ye gönüllü katılanlar İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. Bunlara örnek olarak Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan Mektebinin Piyade Bölüğünden mezun olan Mehmet Ali KINAL Bey’i verebiliriz. Mehmet Ali KINAL Bey 1918’de okula girip 5 Temmuz 1922’de mezun olarak Kocaeli Grup Komutanı Halit Paşa’nın emrinde İstiklal Savaşı’na katılarak İstiklal madalyasıyla taltif edilmiştir.

Sunûf-i Muhtelife Küçük Zabitan mektebinin ihtiyaçlarının karşılanmasında görülen güçlüklerin gittikçe artması nedeniyle bu okul da 1923 yılı mezunlarını vermesini müteakip lağvedilmiştir. (Peker,1970: 33.)

12. Sonuç

1909 tarihinde açılıp 1921 yılına kadar eğitim ve öğretim faaliyetinde devam eden Der-Saadet Piyade Küçük Zabit Mektebinden 12 devrede toplam 1.892 kıdemli küçük zabit mezun edilmiştir. (ATASE, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 1a.) Mezun edilen bu küçük zabitler gerektiğinde vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı uğrana seve seve canlarını feda ederek birçoğu Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşmüştür.

Page 74: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

67

Söz konusu okul Türk ordusuna çok değerli astsubaylar yetiştirmiştir. Nitekim 1910 yılında Beylerbeyinde açılan ilk “İhtiyat Zabit Mektebinin” silahlı ve silahsız ilk öğreticileri bu okuldan mezun olan kıdemli küçük zabitlerdir. İçlerinde 1911 yılında Trablusgarp Savaşı’nda, Libya’ya (Trablusgarb) teğmen rütbesiyle gönderilerek Enver ve Mustafa Kemal Beylerin emrinde Sunûsileri yetiştirenler ve savaşanlar vardır.

Ayrıca bu okuldan mezun olanlardan gönüllü olanlar 1913 tarihinde Yemen ve Asir Ayaklanmalarına teğmen rütbesi ile gönderilmiştir. Bunlar Yemen ve Asir Ayaklanmalarının bastırılmasında çok büyük fedakârlıklar göstermişler ve birçoğu burada şehit düşmüştür.

Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya Meydan Muharebesi’nde ve Büyük Taarruz’da ön saflarda yer alan 51 yüzbaşı ile çok sayıda üsteğmen de bu okuldan yetişmiştir. ATATÜRK’ün emri ile 1923 tarihinde İstanbul’da açılan Harbiye kursuna Kurtuluş Savaşı’nda ön saflarda savaşan söz konusu bu okul mezunlarından sağ kalanlar da katılmıştır. Bunların içinden daha sonraki yıllarda albaylığa ve generalliğe kadar yükselenler olmuştur.

Bu okul mezunlarından bir kısmının Cumhuriyet döneminde de çok kıymetli hizmetleri olmuş ve onlar tüm kamuoyunun takdirini kazanmışlardır. Bunlardan birisi yüzbaşı iken emekli olarak Türkiye’de ilk kez sivil tayyare okulunu kuran ve uzun yıllar bu okulun müdürlüğünü yapan Vecihi HÜRKUŞ’tur. Bir diğeri Millî Mücadele yıllarında Güney Cephesi’nde Kahramanmaraş, Gaziantep Kuvayımilliye kumandanlığına atanarak bu görevdeki üstün başarıdan dolayı Millet Meclisince takdir edilerek birinci derecede İstiklal Madalyası ile ödüllendirilip binbaşılığa terfi ettirilen, daha sonra Gaziantep milletvekili iken İstiklal Mahkemelerinde üyelik yapan ATATÜRK’ün silah ve ideal arkadaşı Asaf Efendi, (Kılıç Ali Bey) bir başkası ünlü karagöz sanatçısı İsmail Sefa’dır.

Kaynaklar

Arşiv Belgeleri

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 2 - 1.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 3.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 3 - 5.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 4.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; No.:239, Dos. 1692, Fih. 4 - 1.

Gnkur. ATASE D.Bşk.lığı Arşivi; No.: 239, Dos. 1692, Fih. 8 - 1.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Mülga Piyade Küçük Zabit Mektebinin Tarihçesi (1325 - 1337).

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 1a.

Page 75: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

68

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2, Askerî Okullar Genel Müfettişi (Mekâtib-i Askeriye Müfettiş-i Umumiliği) İkinci Kısım Emir Subayı Yardımcısı (Mülhakı) K. Yüzbaşı Mehmet Hilmi’nin 28 Haziran 337 (1921) tarihli raporu.

Gnkur. ATASE D. Bşk.lığı, Arşivi; Tarihçe Koleksiyonu, No.: 3, Dos. 13, Fih. 1 - 2a

Küçük Zabit Mektebi ve Küçük Zabit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi; İstanbul 1335 (1909)

Telif Eserler

KK EDOK Okullar Komutanlığı Astsubay Okulları Tarihi; Balıkesir, 2009.

KKK.lığı, Türk Kara Kuvvetleri Tarihi; Ankara, 1996.

PEKER, Nurettin (1970); Osmanlı Ordusunda Kıdemli Küçük Zabitleri Tarihçesi (1909 - 1918), İstanbul. (Yayımlanmamıştır)

Page 76: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

69

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zâbit Mektebi Mezunları

1. İlk Mezun Olanlardan Okul Kadrosunda Öğretmen Olarak Bırakılanlar

Muallim Sadettin Efendi, 1’inci Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna, (Doğumu 1305, İstanbul, Gümrük Müdürlüğünden emekli, Sadettin ÜRER)

Muallim Ferit Şükrü Efendi, 2’nci Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna, (Doğumu 1304, İstanbul, Süleymaniyeli olup İstanbul Maarif Müdürlüğü idare şefliğinden emekli Ferit Şükrü AYGEN)

Muallim Halil Efendi, 3’üncü Bölük Kıdemli Başçavuşluğuna, (1309 Polis Okulu birincisi, emekli başkomiser Firuzağalı Halil)

Muallim Mustafa Şevki Efendi, 4’üncü Bölük kıdemli başçavuşluğuna, (adliye müfettişliğinden emekli)

Muallim Çamlıcalı Gıyasettin Efendi, 1’inci Bölük yedek kıdemli başçavuşluğuna (Emekli Albay, Galata Gümrüğü Başmüdürü).

2. Trablusgarp’a (Libya’ya) Gidenler

Kadri Emin, (Manisa. Libya’dan üsteğmen olarak dönmüştür. Çanakkale kahramanlarındandır. Ankara Yedek Subay Talimgâhında öğretmenlik, 1929’da Harp Okulunda kıdemli yüzbaşı rütbesiyle ağır makineli tüfek kumandanlığı ve Malûmat-ı Mülkiye öğretmenliği yapan Emekli Alb. Kadri İMREYURT)

Aziz Selim, (İstanbul / Nişantaşı. Trablusgarp Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıkları ile tanınmıştır. Yüzbaşı iken Pınarlı geçitte çalılıktan atlarken atından düşerek şehit olmuştur.)

Rıza Canani, (İstanbul / Kasımpaşa. İstiklal Harbi’ne yüzbaşı olarak katılmıştır. Erzincan Askerî Lisesinde Almanca öğretmeni olarak görev yapmıştır. Selimiye Kışlasında Alay Komutanlığı görevinde bulunmuştur. Albay rütbesiyle emekli olmuştur.)

Hafız Ata, (İstanbul / Mecidiyeköy. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale ve Irak Cephelerinde üsteğmen olarak görev yapmıştır. Irak’ta İngilizlere esir düşmüştür. Güzel sesiyle Dicle Cephesi’nde siperlerde okuduğu ezanlarla, Hintli Müslümanların bize iltihak etmelerinde ve savaşı kabul etmemelerinde rol oynamıştır. Esirlik hayatını Hindistan’da geçirmiştir. Yurda dönünce ordudan istifa ederek Teşvikiye Camisi başmüezzinliği görevinde iken vefat etmiştir.

Tevfik Efendi, (Balıkesir / Bandırma. 1911’de Trablusgarp’ta teğmen iken şehit düşmüştür.)

Şükrü Vehbi, (Muşludur. 1911’de Trablusgarp’ta üsteğmen iken şehit düşmüştür.).

Page 77: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

70

3. 1913’de Asir, Yemen ve Hicaz’a Gidenler

Halil ÇİNİLİHAMAM, (İstiklal Harbi’nde Kastamonu ve havalisi Erkânıharbiyesinde 2’nci Şube Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Yüzbaşı rütbesiyle Büyük Taarruz’a katılmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir.)

Selâmi Efendi, (İstanbul / Balmumcu, jandarma yüzbaşılığına kadar yükselmiştir.)

Selâhattin Efendi, (İstanbul / Molla Gürani, emekli yarbay iken vefat etmiştir.)

Celâl Efendi, (İstanbul / Beşiktaş, emekli albay iken vefat etmiştir.)

Süreyya, Celâlettin, Ahmet Lütfi ve Rasim Efendiler, (Yemen’e giden bu küçük zabitler Yemen’de üsteğmen rütbesinde iken şehit düşmüştür.)

Yemen’den Üsteğmen Olarak Geri Dönen Küçük Zabitler:

Sırrı Efendi,

Mazhar Efendi,

Osman Efendi,

Tevfik Efendi (İstanbul / Halıcıoğlu, binbaşı rütbesinde iken vefat etmiştir.)

İhsan Efendi (İstanbul / Vefa, İstanbul İtfaiyesini modernleştirmiştir. İtfaiye müdürü Emekli Albay İhsan Bey diye anılır.)

Halil Efendi (İstanbul / Beşiktaş, emekli binbaşı iken vefat etmiştir.)

Sabri Efendi (İstanbul / Nişantaşı, ATATÜRK’ün isteği ile Muhafız Alayında öğretmenlik yapmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir. Sabri Mualla diye anılır.)

Mükerrem Efendi (Kayseri, emekli albay iken vefat etmiştir.)

Lütfi Efendi, (İstanbul / Üsküdar, yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Üsküdar İtfaiye Grup Amiri görevinde bulunmuştur.)

İsmail Veli Efendi,

Niyazi Efendi (İstanbul / Kadıköy, emekli albay iken vefat etmiştir.)

Yakup Efendi,

Aziz Efendi (Birinci Dünya Savaşı’na ve İstiklal Savaşı’na katılmıştır.)

Basri Efendi,

Mümtaz Efendi,

Ferit Efendi,

Cihangir Efendi,

Page 78: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

71

Selâhattin Efendi,

Hamdi Efendi, (Emekli Yarbay iken vefat etmiştir.)

Cemil Efendi, (Antakya, yüzbaşı rütbesinden harp malulü gazidir.)

Arap Salih Efendi, (Emekli albay iken vefat etmiştir.)

Muharrem Efendi,

İbrahim Efendi,

Ethem Efendi,

Şevket ODABAŞI, (Genelkurmay Başkanlığında Şube Müdürü olarak görev yapmıştır. Emekli albay iken vefat etmiştir.)

Şevki Efendi, (İstanbul / Göztepe, emekli albay iken vefat etmiştir.)

İbrahim Efendi, (İstanbul / Eyüp Sultan),

Topçu Yzb. Şükrü Efendi, (İstanbul / Eyüp Sultan),

Cemil Efendi (İstanbul / Çengelköy),

Hafız Hüsnü Efendi, (Balıkesir),

Kasım Efendi (Yozgat),

Tevfik Efendi (Balıkesir / Bandırma, Irak Cephesi’nde üsteğmen olarak bölük kumandanı iken bölüğü ile bir Rus Kazak alayını bozmakla ünlenmiştir. Bu kahramanlığı karşısında Türkler gibi Ruslar da kendisini takdir etmişler ve hakkında tören yapmışlardır.)

Hafız Zühtü, (İstanbul / Ortaköy),

Remzi Efendi (Trabzon),

Cevdet Efendi (Balıkesir / Bandırma),

Cemal Cemil Efendi (İstanbul / Fındıklı),

Cevdet Efendi (Amasya, Küçük Zabit Mektebinde sınıf birincisidir. İstiklal Harbi’ne yüzbaşı rütbesiyle katılmış, 56’ncı Alay kumandanlığından emekli olmuştur. Emekli albay iken vefat etmiştir.)

Aziz Efendi (İstanbul / Yenimahalle).

4. Diğer Mezunlar

Mustafa Şevki, (Selanik, mecburi hizmet süresi bitince Ordudan ayrılmış ve hukuk tahsili görüp adliye başmüfettişliği yapmıştır.)

Ahmet Sait, (Mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılmış ve hesap memurluğu yapmıştır.)

Yzb. Ali Rıza, (İstanbul / Tophane, Balkan Harbi’nde kıdemli küçük zabit iken şehit düşmüştür.)

Page 79: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

72

Servet Süreyya, (İstanbul / Nişantaşı, Balkan Harbi’nde kıdemli küçük zabit iken Birinci Nişancı Alayında şehit düşmüştür.)

Nurettin Efendi (PEKER), (İstanbul / Nişantaşı, Balkan Harbi’nde, Karadağ İsyanı’nın bastırılmasında ve Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale ve Irak Cephelerinde görev yapmıştır. Irak Cephesi’ndeki savaşta 30 Ekim 1918’de Dicle Grubu ile İngilizlere esir düşmüştür. Bağdat ve Basra esir kamplarında iken Kemalistlikle suçlanıp Hindistan’a sürülüp Bombay ve Bellari esir kamplarında kalmıştır. Esirlik hayatından kurtulup yurda dönüşte gönüllü olarak katıldığı Sakarya Meydan Savaşı’nda ağır bir şekilde yaralanmıştır. Mayıs 1923’de ordudan istifa ederek nahiye müdürlüğü yapmış ve bu görevden emekli olmuştur.)

Anber Efendi, (Trablusgarplı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde sol gözünü kaybetmiştir. Bu nedenle kıdemli küçük zabit harp malulü gazisi olup zencidir.)

Vecihi Efendi, (HÜRKUŞ) (İstanbul / Üsküdar, havacı olup yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Baş pilot muallimidir. Yüzbaşı iken emekli olmuş ve sivil tayyare okulunu kurarak bu okulun müdürlüğünü yapmıştır. 1969 yılında Ankara’da vefat etmiştir.)

İlhami KAZANCI, (Tayyareci yüzbaşıdır. Ağrı dağında şehit düşmüştür.)

Kadir Efendi, (İstanbul / Karagümrük, tayyareci yüzbaşıdır. Kadri Öğretmen olarak tanınırdı.)

Çerkez Rıdvan, (İstanbul / Beşiktaş, emekli süvari yüzbaşıdır. ATATÜRK’ün ölümüne kadar özel hizmetinde bulunmuş, daha sonra İsmet İNÖNÜ’nün hara müdürü olarak görev yapmıştır. Ankara’da vefat etmiştir.)

Asaf Efendi, (Kılıç Ali Bey); Balkan Savaşı’ndan sonra Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde bulunarak burada olağanüstü hizmetinden ötürü teğmen rütbesine yükseltilmiştir. Nuri Paşa’nın yaverliğinde bulunmuştur. Kurtuluş Savaşı öncesinde Mustafa Kemal Paşa ile tanışarak Güney Cephesi’nde Kahramanmaraş, Gaziantep Kuvayımilliye kumandanlığına atanmıştır. Gösterdiği kahramanlıklarından dolayı Millet Meclisince takdir edilerek birinci dereceden İstiklal Madalyası ile ödüllendirilerek binbaşılığa terfi ettirilmiştir. Gaziantep milletvekili iken İstiklal Mahkemelerinde üyelik yapmıştır. ATATÜRK’ün sevgisini kazanmış ve ölünceye kadar yanından ayrılmamıştır. ATATÜRK’ün silah ve ideal arkadaşıydı.

Galip Efendi, (İstanbul / Feriköy),

Mustafa SAVAŞKAN, (Sakarya Muharebesi’ne yüzbaşı olarak katılmıştır. General olarak emekli olmuştur.)

Meserret HORHOR, (Mecburi hizmet süresi dolunca ordudan ayrılmıştır.)

Page 80: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

73

Yümnü Kurukavak Ahmet, (Kâhtane),

Eşref, (Kâhtane),

Arif Hikmet, (Kastamonu),

Hasan Mehmet, (İstanbul / Eyüp Sultan),

Behçet, (Halep),

Servet, (Kasımpaşa),

Faik, (Alibeyköy),

Eşref, (İstanbul / Küçükayasofya),

Eşref, (İstanbul / Nişantaşı),

Osman Süleyman, (İstanbul / Beşiktaş),

İbrahim Hakkı, (Manastır),

Yakup, (Kırcaali),

Hayri,

Hasan Basri,

Ahmet Remzi,

İsmail, (İstanbul / Sarıyer),

Galip, (İstanbul / Feriköy),

Ferit, (İstanbul / Feriköy),

Nuri, (Isparta),

Hidayet, (İstanbul / Beşiktaş),

İbrahim, (Soma, İstiklal Harbi’ne katılmıştır. Cumhuriyet döneminde albay rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli albay iken vefat etmiştir.)

Asım, (Çine, İstiklal Harbi’ne katılmıştır. Cumhuriyet döneminde albay rütbesine kadar yükselmiştir. Emekli albay iken vefat etmiştir.)

İbrahim, (İstanbul / Ortaköy, Sultan Mehmet Reşad’ın Maiyeti Seniye Süvari Bölüğü muallimi idi. İstiklal Harbi’ne yüzbaşı olarak katılmıştır.)

Şerafettin, (Bursa, jandarma yüzbaşılığından emekli olmuştur.)

Ahmet Mithat, (İstanbul / Büyükçekmece, Beylerbeyi İhtiyat Zabit Mektebinin ilk öğretmenlerindendir.)

Mehmet Esat, (Kastamonu, Kastamonu nüfus başkâtipliğinden emekli olmuştur.)

Ahmet Hamdi, (Kastamonu, bütün savaşlara katılmıştır. Cumhuriyet döneminde ordudan istifa ederek ticarete atılmıştır.)

Page 81: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

74

Mustafa Karakaş, (Kastamonu, bütün savaşlara girmiştir. Ticaret yaparken vefat etmiştir.)

Ahmet, (Sinop, Balkan Harbi’nde şehit düşmüştür.)

Ahmet Necati, (Birinci Dünya Harbi’nde teğmen olup albaylığa kadar yükselmiştir.)

İsmail Sefa, (İstanbul / Vefa, Fatih, meşhur Karagöz sanatçısı. Balkan Harbi’nde ağır yaralanmıştır. Birinci Dünya Harbi’nde tekrar yaralanmıştır. Mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılarak aktörlük yapmıştır.)

Davut Efendi, (Her savaşa katılmıştır. Sirkeci Gümrüğü baş veznedarlığından emekli olmuştur.)

Hulûsi Efendi, (Tirebolu, her savaşa katılmıştır. Haydarpaşa gümrüğü baş muayene memurluğundan emekli olmuştur.)

Osman Nuri, (Şehremini, Çanakkale Harbi’nde gösterdiği üstün yararlığından dolayı teğmenliğe terfi ettirilmiştir.)

Ömer Nazmi, (Şehremini, zorunlu hizmet süresi bitince ordudan ayrılarak hukuk fakültesini bitirerek avukatlık yapmıştır.)

Nazmi Efendi, (Kula, sınıfı muharebedir. Albay rütbesine kadar yükselmiştir.)

Ahmet Sait, (Yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Hesap memurluğu yapmıştır.)

Cemil Efendi, (Topçudur. Yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. Hesap memurluğu yapmıştır.)

Arif Efendi, [Manisalıdır. Ağır makineli kıdemli başçavuş iken 30 Ekim 1918 mütareke günü, Dicle Grubu ile beraber esir düşmüştür. Bağdat’ta Hidaniye Esir Kampı’nda kalmıştır. Bu kamptan kaçarak Güney Cephesi’nde Sinan Paşa’ya (Sinan TEKELİOĞLU) teslim olarak Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır. Ordudan istifa ettikten sonra Pınarhisar maliye memurluğunda çalışmıştır.]

Halil Firuzağa, (Okulda kalan ilk öğretmenlerdendir. Mecburi hizmet süresi dolunca İstanbul Polis Okuluna girmiş ve 1927’de 3.449 numaralı diploma ile okul birincisi olarak mezun olmuştur. Başkomiser olarak emekli olmuştur. Bakırköy akıl hastanesi Başveznedarı iken vefat etmiştir.)

Halil Yükseloğlu,

Arif ve Celâl kardeşler, (İstanbul / Nişantaşı, 1908 Devrimi’nde babaları Müşir Şakir Paşa’nın Rodos Adası’na sürülmesi ve Harbiyede fahri yüzbaşı iken rütbelerinin alınması üzerine Kıdemli Küçük Zabit Okuluna girmişlerdir. Bir yıl sonra tazminat vererek ayrılmışlardır.)

Kocabaş Ethem, (1912 mezunu olup generalliğe kadar yükselmiştir.)

Page 82: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

75

Halit Efendi, (Fatih, 1912 yılında mezun olmuştur. Balkan Harbi’nde Albay Cemal Bey’in (Büyük Cemal Paşa) kumanda ettiği Bolu Alayının sağ yanını koruyan bölüğün alaylı zabitleri kaybolunca kumandayı ele alarak Bulgar saldırısını püskürterek alayın çekilmesini sağladığından dolayı Bahriye ve Harbiye nazırı olan Büyük Cemal Paşa’nın inhası ile teğmenliğe terfi ettirilmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndaki Sakarya Meydan Muharebesi’ne yüzbaşı rütbesiyle katılmış ve savaşta göstermiş olduğu olağanüstü yararlığından ötürü imtiyaz ve birinci dereceden İstiklal Madalyaları ile taltif edilmiştir. 1923’te Harp Okulunda ikmali tahsil etmiştir. Harp Akademileri yüksek levazım öğretmeni, Emekli Albay Halit ÖZGÜÇ.)

Kemâl Efendi, (Zonguldak’ta alay kumandanlığı yapmıştır.)

Necip Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de ilk kısma girip 1914’te topçu olarak mezun olmuştur.)

Saim Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de girip 1914’te mezun olmuştur.)

Sadık Efendi, (Eyüpsultan, 1911’de girip 1914’te mezun olmuştur. Teğmen olarak 2 Ekim 1918’de Irak’ta Dicle Grubunu kurtarmaya gelen 13’üncü Alayın 7’inci bölük kumandanı iken esarette vefat etmiştir.)

Mustafa Vasfi, (İstiklal Madalyası’na sahiptir.)

Şükrü oğlu Mahmut Nedim, (Bostancı, mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılmıştır.)

Hafız Mehmet, (Göksu, mecburi hizmet süresi bitince ordudan ayrılmıştır.)

Ziya Efendi, (Arapkir, 29 Ekim 1918’de Dicle Grubu ile teğmen olarak 13’üncü Alayın 6’ncı Bölük kumandanı iken İngilizlere esir düşmüştür. Esaret hayatından kurtulduktan sonra İstiklal Harbi’ne katılarak talimgâh kumandanlığı yapmıştır.)

İbrahim Efendi, (Çanakkale, 29 Ekim 1918’de, Irak Dicle Grubu ile 13’üncü Alayda teğmen iken İngilizlere esir düşmüştür.)

Ferit, (Samsun, 1914’te mezun olmuştur.)

İsmail Hakkı, (Eskişehir, 1914’te mezun olmuştur.)

İsa, (Ohri, 1914’te mezun olmuştur.)

Arap Saim, (1914’te mezun olmuştur.)

Naci, (1914’te mezun olmuştur.)

Page 83: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

76

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1911 yılında pekiyi derece ile mezun olan ve okulda öğretmen olarak bırakılan Mustafa Celâl oğlu

Mehmet Sadettin Efendi’nin şahadetnamesi (diploması).

Diploma İstanbul Küçük Zabit Mektebinin ilk mezunlarından olanNurettin PEKER’in arşivinden temin edilmiştir.

Page 84: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

77

Mustafa Celal Oğlu Mehmet Sadettin Efendi’nin Şahadetnamesi’nin (Diploması) Transkripsiyonu

Tuğra-yı Osmani.

Der-Saadet Küçük Zabit Mektebi ----------Resmi Tahlif.

Tedrisatı Nazariye Derece’i Ahlâk Tedrisatı Ameliye

1- Akaidi Diniye ve Terbiyei Medeniye ve Ahlâkiye

Aliyyülâlâ 1- Terbiye’i Münferide bölük ve Tabur talimi

2- Hıdematı Dahiliye ve Ceza Kanunname

Derece’i Liyakat ve İktidarı

2- Silahlı ve Silahsız İdman Talimi

3- İdare Nizamnamesi Aliyyülâlâ 3- Jimnastik ve İdman Talimi Tatbikatı

4- Tebiye’i Askeriye. Endaht nev’i 4- Tüfekle Mübareze

5- Ordularımızın Teşkilâtına Ait Malûmat

Birinci Sınıf 5- Ders ve Muharebe Endahtları

6- Hıfsıssahai Askeri Tahmini Mesafe Kıymeti 6- Hidematı seferiye

7- Usulü Tahrir ve Kitabeti Askeriye

İkinci Sınıf 7- Piyade Avcı Hendeklerinin Usulü İnşası

8- Coğrafyayı Osmani Kumanda Kabiliyeti 8- Harita Kıraatı ve Kroki Ahzi

9- Tarihi Osmani Aliyyülâlâ 9- Usulü Muhabere, Flâma. Muhtelif Fenerlerle

10-Tedrisatı Ameliyeye Ait

10- Sunûfu Selâse Tabyasına Ait Malûmatı Ameliye

Künyesi -----------

Der-Saadet Beşinci Daire’i Belediye Eyüpsultan civarında eski yeni mahallenin İslâmbey mahallesinde Mustafa oğlu Mehmet Sadettin Efendi tevellüdü-305 duhulû 4-Kânunisani-325.

Tahlifi----------------

Her yerde padişahına vatanına ve milleti Osmaniye’ye, doğruluk ve sadakatle hizmet edeceğine Kanuniesasiye’ye bilcümle askerî kanun ve nizamlarına harfiyen ve tamamen riayet edeceğine ve askerliğin namus ve şerefini aziz bilip muhafaza eyleyeceğine ve vatan menafi uğrunda canını feda etmekten çekinmeyeceğine dair tahlifi icra edilmiştir.

Page 85: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

78

Der-Saadet Küçük Zabit Mektebinin üçüncü bölüğünde iki sene müddetle talim ve tedris ettirilen Mustafa oğlu Sadettin Efendi’nin müddeti tahsili esnasındaki notlarıyla. Muayene’i İntihaiyyesine nazaran balada gösterilen derecâtı ihraz eylediği bölükçe tasdik olunur. 3’üncü Bölük Komutanı Necati. 3’üncü Bölük mülâzımı evvel. -Mühür. 3’üncü Bölük mülâzımı evvel. -Mühür. 3’üncü Bölük mülâzımı evvel .-Mühür. Üçüncü Bölükte Mustafa oğlu Sadettin Efendi’nin orduyu hümayunda küçük zabitlik etmek üzere mektebimizde ikmali tahsil eylediği tasdik olunur. 10-Temmuz-1327.

Mektep Komutanı Halil Sami.- Kumandan Muavini Yzb. Cemil. - İşbu şahadetname tasdik olunur. Mühür.

Küçük Zabit Mektebi talebesinden Sadettin Efendi 10 Temmuz 327’de kıdemli çavuşluğa terfi ettirilmiştir.

Okul Kumandanı ve Ders sahiplerinin mühürleri ve Mekâtibi Askeriye Müfettişliğinin mührü. Harbiye Nazırının mührü.

Page 86: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

79

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden Mezun Olan Küçük Zabitler

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 3’üncü Devrede MezunOlanlardan Bir Grup.

(Rumi :1328 Miladi : 1912) Fotoğraftakiler : 1. Nişantaşlı Nurettin Efendi 2. Üsküdarlı Vecihi (HÜRKUŞ) 3. İbrahim Soma Efendi

Der-Saadet (İstanbul)Küçük Zabit MektebiTalebelerinin NöbetleriniYüzbaşı Necati EfendiDenetlerken. (Rumi:1326Miladi: 1910)

Page 87: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

80

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinin 2’nci Devre 1’inci Bölük1’inci Mangası Yıldız OrhaniyeKışlasında Eğitim Kıyafetiyle.(Rumi: 1326 Miladi: 1910)

Fotoğraftakiler: 1. Takım Komutanı: TeğmenCemil Cahit (Cumhuriyetdöneminde orgeneral rütbesinekadar yükselmiş ve TOYDEMİRsoyadını almıştır.) 2. Bölük Muallimi BaşçavuşSadettin Efendi 3. Bölük Muallimi (Öğretmeni)Kıdemli Başçavuş Sıtkı Nişantaş(Birinci Dünya Savaşı’nda Irak -İran Harekâtı’nda 1916’da şehitdüşmüştür.

Der-Saadet (İstanbul) KüçükZabit Mektebine 1909yılında girip 1911 yılındamezun olan Fatihli İsmailSefa okulda sınıf kıyafetiyle.

İsmail Sefa Cumhuriyetdöneminde meşhur karagözüstadı Sefa Bey olaraktanınmıştır.

1 2 3

Page 88: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

81

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında mezun olan Beşiktaşlı Osman Süleymanokulda sınıf kıyafetiyle.

1913 yılında teğmen rütbesiyle Yemen’egitmiş 1918’de üsteğmen rütbesiyleburadan dönmüştür.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1911 yılında mezun olanÖmer Nizamettin.

Fotoğrafın Çekildiği Tarih: Rumi: 22.11.1330 (Miladi 1914)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanİbrahim Hakkı Manastır mezun olduğutarihteki ilk kıdemli küçük zabit apoleti vekolunda nişancı işaretiyle.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1912 yılında mezun olanYakup Kırcaali kıdemli çavuş kıyafeti ve kolunda nişancı işaretiyle.

Page 89: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

82

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1912 yılında mezun olanCemil Kemal. Fotoğraf kıdemli başçavuş iken çekilmiştir.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanAhmet Sait. Fotoğraf kıdemli başçavuşiken çekilmiştir. (Rumi: 1331 - Miladi:1915)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebine 1909 yılında girip 1911 yılındamezun olan Halil Firuzağa. Fotoğrafkıdemli başçavuş iken çekilmiştir.

(Rumi: 1331 - Miladi: 1915)

Okulda kalan ilk öğretmenlerdendir.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1912 yılında mezun olanAhmet Remzi. Fotoğraf kıdemli başçavuş muavini iken çekilmiştir.

(Rumi: 1330 - Miladi: 1914)

Page 90: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

83

Der-Saadet (İstanbul) KüçükZabit Mektebinden 1912 yılındamezun olan Feriköylü GalipEfendi. Fotoğraf kıdemli başçavuş ikençekilmiştir.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanNişantaşlı Nurettin PEKER. Fotoğraf kıdemli başçavuş iken çekilmiştir. (Rumi: 1330 - Miladi: 1914) Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarınakatılmıştır. Çanakkale ve Irak Cepheleri ileSakarya Meydan Savaşı’nda yaralanmıştır.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebine 1909 yılında girip 1911 yılındamezun olan Büyükçekmeceli AhmetMithat. Fotoğraf kıdemli başçavuş ikençekilmiştir. (Rumi: 1330 - Miladi: 1914) Beylerbeyi İhtiyat Zabit Mektebinin ilköğretmenlerindendir.

Der-Saadet (İstanbul) KüçükZabit Mektebinden 1912 yılındamezun olan Aydınlı Ahmet Necati. (Rumi: 1329 - Miladi: 1913) Birinci Dünya Savaşı’nda teğmenolup albaylığa kadar yükselmiştir.

Page 91: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

84

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılında mezun olan Kastamonulu Mehmet Esat. Fotoğraf kıdemli başçavuş iken çekilmiştir. (Rumi: 1332 - Miladi: 1916)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebine 1909 yılında girip 1911 yılındamezun olan Kastamonulu Hamdi Efendi.Fotoğraf kıdemli başçavuş ikençekilmiştir. (Rumi: 1332 - Miladi: 1916)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanNuri İsparta. Fotoğraf süvari kıdemlibaşçavuş muavini iken çekilmiştir. (Rumi: 1330 - Miladi: 1914)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanMustafa Nuri Efendi. Olağanüstü hizmetlerinden dolayıteğmenliğe terfi ettirilmiştir. ÇanakkaleSavaşlarında 24 Mayıs 1915 tarihindeşehit düşmüştür

Page 92: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

85

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebine 1909 yılında girip 1911 yılındamezun olan Selanikli Mustafa Şevki.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanHasan Basri. Fotoğraf kıdemli başçavuşiken çekilmiştir. (Rumi: 1331 - Miladi: 1915)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olan AliCevdet. Fotoğraf kıdemli başçavuşmuaviniyken çekilmiştir. (Rumi: 1330 - Miladi: 1914)

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1912 yılında mezun olanİsmail Sarıyer. Fotoğraf kıdemli başçavuş muavini iken çekilmiştir. (Rumi: 1331 - Miladi: 1915)

Page 93: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

86

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 1911 yılında mezun olanKulalı Ali Nazmi Efendi.

Fotoğraf telgraf mülazım (muharebeteğmen) rütbesiyle çektirilmiştir. Albayrütbesine kadar yükselip emekliolmuştur.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanHamdi Efendi. Gönüllü olarak Yemen’e gittiğindendolayı teğmen rütbesine terfi ettirilmiştir.Fotoğraf Yemen’e giderken teğmenrütbesiyle çektirilmiştir. (Rumi: 1328 - Miladi: 1912

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanİlhami Kazancı. İlk tayyareci sınıfına ayrılanlardandır.Tayyare Mektebinde öğretmenlikyapmıştır. Yüzbaşı rütbesine kadaryükselmiştir. Bu rütbede iken AğrıDağı’nda şehit düşmüştür.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük Zabit Mektebinden 3’üncü Devrede MezunOlan Üsküdarlı Vecihi Efendi (HÜRKUŞ) Fotoğraf 1921 yılında çektirilmiştir. Tayyare sınıfına ayrılarak pilot olmuş veCumhuriyet döneminde yüzbaşırütbesine kadar yükselmiştir. Emekliolduktan sonra sivil tayyare (uçak) okulu kurarak müdürlüğünü yapmıştır.

Page 94: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

87

1 2

Fotoğraftakiler

1. 1912 yılında mezun olan Necati Efendi (OLCAY). 2. 1911 yılında birincilikle mezun olanAmasyalı Cevdet Efendi. 3. 1912 yılında mezun olan Fatihli HalitEfendi (ÖZGÜÇ). 4. 1912 yılında mezun olan Ortaköylüİbrahim Efendi. Hepsi de Sakarya Meydan Savaşı’nayüzbaşı rütbesiyle katılmışlar ve daha sonrakıdemli albay olarak emekli olmuşlardır. Fotoğraf 09 Eylül 1922 tarihinde İzmir’deçekilmiştir.

Der-Saadet (İstanbul) Küçük ZabitMektebinden 1912 yılında mezun olanTrablusgarplı (Libyalı) Kıdemli BaşçavuşAnber Efendi (Boyu 210 cm’dir.) Fotoğraf1918 yılında çekilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı’nda KafkasCephesi’nde 5’inci Kolordu 46’ıncıAlayda görev yaparken sol gözündenyaralanmıştır. Almanya’da tedavi edilmişise de sol gözü kurtarılamayarak yerinetakma göz takılmıştır. (5’inci derecedenharp malulü gazisidir.)

1 2 34

Page 95: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

89

ABD TÜRKİYE ASKERÎ ATAŞESİ ALBAY ELLIOT’UN RAPORLARI IŞIĞINDA

CUMHURİYET DONANMASININ İTALYA’DAN ALDIĞI HARP GEMİLERİ

İskender TUNABOYLU1

Öz: Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne miras olarak kalan donanma; Haliç’te çürümeye terk edilmiş hurda gemilerden, yaralı ve harekâttan yoksun Yavuz zırhlısından ve son beş yıldır tezgâhları çalışmayan bir tersaneden ibaretti. Donanmaya ait bütün talimname ve belgeler de Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanlar tarafından götürüldüğünden deniz subayları donanmaya ilişkin bilgi ve belgelerden yoksun kalmışlardır.

Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte ülkenin yeniden inşa ve teşkilatlanmasına yönelik seferberlik çalışmaları donanmada da kendisini göstermiştir. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkenin denizden savunulması konusundaki mevcut deniz gücünü artırmak maksadıyla yurt dışından gemi alımı yoluna gidilmiştir.

ATATÜRK’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” şeklinde ifade ettiği barışçı cumhuriyet politikasını destekleyecek donanmanın ihtiyaç duyduğu modern gemiler, İtalya ile 1929 yılında gelişen iyi ilişkiler paralelinde bu ülkeye sipariş edilmiştir. Balkan Savaşlarından itibaren denizlerde alınan kötü neticeler nedeniyle Cumhuriyet döneminde de ezilen deniz subaylarını donanmanın oluşturulması konusunda cesaretlendiren bu gemi alımları ile donanmanın temeli oluşturulmuştur.

İki dünya savaşı arasındaki dönemde donanma ATATÜRK tarafından dış politika aracı olarak etkin biçimde kullanılmıştır. 1934 yılı ve sonrasındaki İtalyan tehdidine karşı yine bu ülkeden alınan gemilerin kullanılması gerek gemilerin ne derece doğru bir zamanlama ile teslim alındığının gerekse ülke savunmasında donanmanın caydırıcı güç olarak kullanılmasının ne derece önemli olduğunun bir göstergesidir.

Bu araştırmada; Türk Deniz Kuvvetleri tarihinde yurt dışından alınan ilk su üstü gemileri olması ve donanmanın temelini teşkil etmesi açısından önemli olduğu düşünülen İtalyan savaş gemileri, ABD askerî ataşesince tanzim edilen raporlara istinaden değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Donanma, Zafer, Adatepe, Kocatepe, Tınaztepe.

THE BATTLESHIPS PURCHASED FROM ITALY BY THE NAVY OF TURKISH REPUBLIC

IN THE LIGHT OF THE REPORTS OF CAPTAIN ELLIOT,

US MILITARY ATTACHÉ IN TURKEY

Abstract: The fleet that the Republic of Turkey inherited from the Ottoman Empire consisted of scrap ships left to rot at the Golden Horn, the battleship Yavuz that was badly damaged and hence incapable of any maneuver and operation, and a dock where the shipbuilding yards were not operating for the last five years. Moreover, as all naval field manuals and documents had been taken away by the Germans at the end of the World War I, the naval officers were deprived of any information and document concerning the navy.

The mobilization efforts geared towards the rebuilding and restructuring of the country after the declaration of the republic were also perceptible within the navy. In order to reinforce the available naval force charged with the sea defense of a country that was surrounded by seas on three sides, it was decided to purchase ships from abroad.

The modern ships, which the Turkish navy needed to be able to support ATATÜRK’s peaceful republican policy symbolized by his motto of “Peace at home, peace in the world”, were ordered from Italy owing to the relationships improved with this country in 1929. Purchase of these ships encouraged the naval officers, who were despised even in the republican period

1 Dr.Dz.Alb. MSB Teftiş D. Bşk.lığı, İstanbul Teftiş Kurulu, Müfettiş.

Page 96: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

90

due to the defeats in seas as from the Balkan Wars, for the foundation of a new navy and formed the basis of the Turkish navy.

During the period between the two World Wars, the navy was effectively used by ATATÜRK as a foreign policy instrument. The use of the battleships purchased from Italy against the Italian threat in 1934 and in the ensuing years was the indicator of the correct timing of getting these ships, as well as the importance of the navy as a deterrent force in country defense.

This paper studies the battleships purchased from Italy, based on the reports prepared by the US military attaché in Turkey. These battleships are considered important, as they were the first surface ships purchased from abroad in the history of Turkish Naval Forces, and they formed the basis of the modern Turkish Navy.

Keywords: Turkish Navy, Zafer, Adatepe, Kocatepe, Tınaztepe.

Giriş

Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumları yeniden yapılandırılırken donanma ikinci planda kalmıştır. 13 Şubat 1878’den II. Meşrutiyet’in ilanına yani 23 Temmuz 1908’e kadar devam eden istibdat döneminde Haliç’e hapsedilen donanma, Osmanlı’nın son otuz yılında hiçbir varlık göstermemiştir. Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Sevr Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu Avrupalı devletler arasında paylaşılmıştır.

Donanma personelinin de içinde olduğu kara ordusu, ATATÜRK’ün önderliğinde milleti ile tek vücut olarak Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu savaşta Anadolu’yu denizden koruyabilecek bir donanmanın olmaması nedeniyle Türk ordusu, düşmanı kendi topraklarında kabul etmiş, onları geldikleri denize tekrar göndermek uğruna canları pahasına mücadele etmiştir.

Savaş sonrasında yeniden yapılanan Avrupa’nın lider ülkeleri olan İngiltere, Fransa, İtalya ile ABD ve Japonya, özellikle deniz silahlarına sınırlama getiren 1922 Washington Anlaşması’nı imzaladı. Gerek tonaj gerekse silah donanımı bakımından çok güçlü muharebe kruvazörlerinin2 inşa edildiği bu dönemde imzalanan bu anlaşma, savaş gemileri ile uçak gemilerine bazı sınırlamalar getiriyordu. Bu sınırlamalar savaş döneminde seri bir şekilde savaş gemisi inşa eden ülkelerin tersane çalışmalarının savaş sonrası dönemde durma noktasına gelmesi anlamını taşıyordu.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin donanma kurma çalışmaları da bu döneme rast gelmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle Mareşal Fevzi ÇAKMAK’a göre donanma, çok uzun vadede yapılacak bir işlemdi. Bunun yerine Boğazları savunacak kabiliyette birkaç denizaltıdan oluşan küçük bir deniz kuvveti ve yeterli sayıda mayın silahı Türkiye’nin savunulması için yeterliydi. (Büyüktuğrul, 1973: 23)

2 Muharebe kruvazörleri; tonajı 25.000’in üzerinde olan, gövdeleri çelik, isabet oranı ve ateş gücü yüksek toplara sahip yüksek süratli savaş gemileridir.

Page 97: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

91

Bu prensiple Bahriye Dairesi Reisliğince 1924 yılında Fransa, Hollanda ve İsveç’te gerekli incelemeleri yapmak üzere eski denizaltıcı subaylardan oluşan 3 kişilik bir heyet Avrupa’ya gönderilmiştir.3 (Güvenç ve Barlas, 2003: 7) Heyetin yaptığı incelemeler sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harp gemisi siparişi yapılmış ve Hollanda tersanelerinde4 I. İnönü ve II. İnönü isimleri verilen 674 tonluk iki denizaltının inşasına başlanmıştır. (Kalaycıoğlu, 1990: 95)

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 11 - 24 Eylül 1924 tarihlerinde Hamidiye ile Karadeniz’de Trabzon, Rize, Giresun, Ordu Limanlarına yaptığı gezi sonrasında verdiği direktif ile 30 Aralık 1924 tarihinde kurulan Bahriye Vekâletinin programı kapsamında donanmanın yeniden teşkilatlanması ile yaralı Yavuz’un onarımına karar verilmiştir. (Öndeş, 1974: 71)

Kurtuluş Savaşı esnasında 1 Mart 1921’de kurulan Bahriye Dairesi Reisliği Cumhuriyet döneminde de aynı isimle görevine devam etti. (Gencer, 2001: 324) Genelkurmay Vekili Mareşal Fevzi ÇAKMAK’a direkt bağlı olarak görev yapan daireye, Deniz Kuvvetlerinin örgütlenmesine ilişkin herhangi bir yetki verilmeyerek tüm yetki Genelkurmay vekilinde toplanmıştı. Karadeniz gezisi sonrasında mevcut deniz kuvvetinin geliştirilmesi çalışmalarına hız verildi. Donanma gibi pahalı bir yatırım ve zaman gerektiren bir gücün kısa zamanda oluşturulamayacağını çok iyi bilen Deniz Kuvvetlerinin mevcut durumunu geliştirecek ve geleceğini planlayacak özerk bir vekâletin kurulmasına inanan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın direktifleri ile 29 Aralık 1924’te Bahriye Vekâleti kuruldu.

Donanmanın kurumsal arayış döneminin ilk adımı olarak kabul edilebilecek olan Bahriye Vekâleti dönemi donanmanın temelinin atıldığı dönemdir. (Tunaboylu, 2006: 71) Bahriye Vekâletinin kurulması; Cumhuriyet Donanmasının temelinin atılması, çekirdek donanmanın oluşumu ile donanmaya yönelik işlerin bahriyelilerin yetkisine verilmesi bakımından ve II. Meşrutiyet ile başlayan Kara Kuvvetleri hegemonyasındaki bahriye faaliyetlerine son verilmesi açısından oldukça önemlidir. Siyasi anlaşmazlıklar ve Yavuz - Havuz davası nedeni ile 21 Ocak 1928’de faaliyetlerine son verilen Bahriye Vekâleti döneminde donanma yeniden yapılandırıldı ve personelin eğitimi önem kazandı. (LDGAM, 1/3263, 1-A, I-48)

3 Fransız deniz ataşesinin raporuna göre Ağustos 1924’de İngilizler tarafından yapılan beş denizaltı inşa teklifi, Yavuz kruvazörünün beş yılda hizmet dışına ayrılması şartına bağlıydı. 4 Almanlar Versay Anlaşması hükümleri gereğince denizaltı gemisi inşa edemediğinden, İngiltere de Birinci Dünya Savaşı’nı gerekçe göstererek Sultan Osman ve Reşadiye dretnotlarını teslim etmediğinden sipariş Hollanda’ya verilmiştir. Ayrıca Hollanda Feijenoord Tersanesi Ingenieurskantoor Voor Scheepsbouw (IVS) Versay kısıtlamalarından kurtulmaya çalışan Krupp Germaiawerft (Kiel), A.G. Weser (Bremen) ve Vulkanwerft (Hamburg) isimli üç Alman tersanesi tarafından kurulmuştur. Gizli Alman fonu Reichmark sübvansiyonu tarafından sağlanan destek Türkiye’nin asgari maliyetle gemi alabileceği bir ortam sağlamıştır.

Page 98: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

92

Bahriye Vekâletinden sonra kurulan Deniz Müsteşarlığı dönemi; Bahriye Vekâleti döneminde temeli atılan yeni gemi alımı, teknik faaliyetler ve teşkilatlanma gibi önemli faaliyetlerin meyvelerinin toplandığı dönemdir.

Nisan 1928’de kabul edilen 10 yıllık donanma yasa tasarısı ile modern bir Cumhuriyet kurma çalışmalarındaki hızlı değişimden donanma da faydalandı. Yunan donanmasının Çanakkale açıklarında Eylül 1928’de yaptığı tatbikat bu değişimi hızlandırdı ve Türkiye’nin Yunanistan’a karşı deniz üstünlüğü sağlama politikasının temelini oluşturdu.

Bahriye Vekâletinin kurulduğu yıllarda Osmanlı donanması çoğu kullanılamaz durumda olan çeşitli tipte gemilerden oluşuyordu. Teknolojik imkânlar gemilerin aktif hâle getirilmesi için yeterli değildi. Aynı zamanda donanmanın Genelkurmay Başkanlığında şube seviyesinde teşkilatlanması ve kara savaşlarıyla kazanılan bağımsızlık mücadelesi neticesinde donanmaya gereken önemin verilememiş olması donanmanın oluşturulması açısından bir diğer olumsuzluktu. Kısıtlı bütçe imkânlarıyla donanma modernizasyonunun yapılamayacağı da ayrı bir gerçekti. (Barlas ve Güvenç, 2002: 147 - 148)

Bahriye Vekâletinin öncelikli programında yaralı Yavuz’un onarılması yer alıyordu. Ancak mevcut Taşoz tipi muhripler gerek teknik gerekse taktik bakımdan Yavuz’a refakat edecek imkân kabiliyete sahip değildi. Yavuz’un temelini oluşturacağı bir Türk savaş filosu oluşturulabilmesi için donanmanın modern muhriplere ihtiyacı vardı. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi 1923 - 1935: I - 60)

Musul sorununun çözüme kavuşturulması Türkiye’nin Fransa gibi Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki yayılmacı politikasını değiştiren İtalya ile olan ilişkilerinin de düzelmesine, İtalya’nın Türkiye’ye karşı farklı bir politika izlemesine ve Türkiye ile 30 Mayıs 1928’de “Tarafsızlık ve Uzlaşma Anlaşması”nın imzalanmasına zemin teşkil etmiştir. 1920’lerde gücünü artıran Yunan donanmasına karşı Ege’de donanmasını güçlendirmeye çalışan Türkiye, yurt içindeki imkânsızlıklar nedeniyle deniz gücü yaratılması için ilk adımı yurt dışında savaş gemisi inşa arayışına girmesi ile atmıştır.

Gemi Siparişlerinin Verilmesi

İtalya ile gelişen iyi ilişkiler paralelinde 1929 yılında sipariş bedelinin %70 oranındaki kısmı İtalyan devlet garantisinde olmak üzere İtalyan tersanelerinde inşa edilmek üzere İtalya ile iki muhrip, iki denizaltı ve üç hücumbot siparişine ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır. Muhripleri Cenova Limanı’ndaki Ansaldo Firması, denizaltı gemilerini de Monfalcone Limanı’ndaki Birleşik İnşa Firması yapacaktı. Yunanistan ve Türkiye’yi politik ve ekonomik olarak kendi yörüngesine yerleştirme gayretinde olan MUSSOLİNİ için bu anlaşmanın imzalanması bulunmaz bir fırsattı. Bu anlaşma Londra tarafından aslan ile kuzunun bir araya konulması olarak tanımlanmış; Türkiye’deki İngiliz büyükelçisi, Türkiye’nin bu anlaşma ile İtalyan ekonomik yayılmacılığına önemli ölçüde kapıyı açtığını beyan

Page 99: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

93

etmiştir. Bazı yabancı gözlemcilere göre de Türk donanmasının yenilenmesi görevi bu anlaşma ile Almanlardan İtalyanlara geçmiştir. (Barlas, 2004: 241)

İngiltere’ye göre bu ilişkiler Fransa ve Yunanistan ile olan çözüme ulaşmamış problemlerden dolayı Türkiye’nin de işine geliyordu. Bunun ötesinde İtalya, Türkiye’nin donanmasını modernize etmesine yardımcı olmakla Akdeniz’deki esas rakibi Fransa ile yarışmak için de uygun bir fırsat yakalıyordu. Anlaşma kapsamında gemilerin inşası süresince bir Türk gözlemci heyetinin de inşa faaliyetlerine nezaret etmesi öngörülmüştür. Bu kapsamda Sanayi Harbiye Binbaşı Ahmet Şevket başkanlığında 13 subaydan oluşan gözlemci heyeti gemilerin inşa edildiği Cenova ve Trieste’de görevlendirilmiştir. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi 1923-1935: I - 62)

ABD Askerî Ataşesi Albay ELLIOT ABD askerî yetkililerine gönderdiği raporlarda bu gemi siparişlerini şu şekilde aktarmıştır: Fransa donanmasından altı ay izin alan ve Türkiye’nin fazladan tazminat ödemek suretiyle danışman gemi inşa mühendisi sıfatıyla işe aldığı Albay La Maresque’ya göre Türk Hükûmeti bu dönemde İngiltere, Almanya ve Fransa’dan gemi inşa konusunda danışmanlık hizmeti alıyordu. İlginç olan, hükûmetin her danışman ile ayrı ayrı görüşmüş olması ve danışmanlardan hiç birisinin birbirinden haberdar olmamasıydı.5 Türk Hükûmeti toplam otuz milyon liraya (15.000.000 $) bir kruvazör, altı torpido bot, dört denizaltı ile dört hücumbot6 almak istemişti. Ancak ihale aşamasına gelindiğinde 15 milyon liraya (7.500.000$) 1600 tonluk iki muhrip, 500 tonluk iki denizaltı ve tonajları düşürülmüş dört hücumbot için ihaleye çıkılmıştı. İngiltere, Fransa, Amerika ve İtalya’nın katıldığı ihale sonunda teklif bedelinin çok yüksek olması nedeniyle Amerikan şirketinin teklifi hemen reddedilmişti. Sultan Osman ve Reşadiye kruvazörlerini Birinci Dünya Savaşı’nı bahane ederek teslim etmeyen İngiltere, İtalya ile hemen hemen aynı fiyatı vermesine rağmen politik anlamda güvenilir bulunmamıştı. (Güvenç, 2005: 3)

İtalyan şirketinin gemileri 22 ayda teslim edeceğini ve İtalyan Hükûmetinin kendi tersanelerinde inşa edilecek gemilerin sipariş bedelinin %70 oranındaki bölümünün İtalyan devleti garantisinde olacağını taahhüt etmesi ihalenin İtalyan şirketine kalmasında önemli bir etken olmuştur. [NARA, RG165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous, İstanbul, 5453 (29 May 1929)].

Ülkeyi yeniden inşa etme ve Osmanlı borçları sorununa çözüm arayışında olan Türk Hükûmeti için ödemenin uzun vadeye yayılması önemliydi. (Barlas, 2004:241) Balkan Savaşı’ndan beri donanma özlemi içinde olan Türk halkına ihalenin İtalya’ya verildiği 24 Mayıs 1929 tarihli

5 Danışmanların birbirinden haberdar olmaması nedeniyle İtalya’dan da danışmanlık hizmeti alınabileceği değerlendirilmektedir. 6 Raporda dört hücumbot olarak belirtilmesine rağmen gerçekte üç hücumbot siparişinde bulunulmuştur.

Page 100: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

94

Cumhuriyet gazetesi ile duyurulmuştur. Bu, Türkiye’deki İtalyan politik çalışmalarının ve o günlerde Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüşdü (ARAS) Bey’in yaptığı Roma seyahatinin başarısıdır.

ABD Askerî Ataşesi Alb. ELLIOT’a göre bu sipariş Türkiye ve Yunanistan arasındaki silahlanma mücadelesinde başlangıç noktası ile Türk donanmasının organizasyonunun temelini teşkil edecektir. Ayrıca Alb. ELLIOT, Türkiye - Yunanistan - İtalya Anlaşması’nın imzalanması için önderlik yapan MUSSOLİNİ’nin Türkler için inşa edeceği gemilerin aslında Türk - Yunan savaşına doğru atılmış ilk adım olduğunu da belirtmektedir. Çünkü Albay ELLIOT aynı raporunda inşa edilecek iki muhrip ile iki denizaltının güçlü İtalyan donanmasına karşı çok yetersiz olduğunu ancak Yunan donanmasına karşı etkili olabileceğine değinmektedir. [NARA, RG165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous, İstanbul, 5453 (29 May 1929)]

İtalya ile yapılan anlaşma kapsamında Türk donanmasının genç subayları eğitim için İtalya’ya gönderilmiş, İtalya ile gelişen iyi ilişkiler paralelinde Haziran 1929’da 4 İtalyan muhribi ile 20 deniz uçağından oluşan bir İtalyan filosu İstanbul’u ziyaret etmiştir. (Barlas ve Güvenç, 2002: 154)

Gemi Siparişlerine İngiltere ve Yunanistan’ın İlgisi

Doğu Akdeniz’i kontrolü altında tutmaya çalışan İngiltere, Türkiye’nin verdiği gemi siparişlerini yakından takip ediyordu. The New York Times gazetesinde 4 Haziran 1929 tarihinde Edwin L. JAMES tarafından yazılan habere göre İngiltere’nin konuya ilgisinin ana nedeni; savaş durumunda İngilizlerin Boğazlardaki hâkimiyet gücünün azalması ile Türklerin donanmasına katılacak gemilerle ihtiyaç durumunda Çanakkale Boğazı’nı trafiğe kapatma gücüne erişebilmesinden duyduğu endişedir. Aynı haberde Türklerin yeni gemi siparişi vermedeki hedefinin Yunanistan olmadığı değerlendiriliyorsa da Yunanistan’ın benzer anlaşmalar için Fransa ve İngiltere ile görüşmeye başladığı belirtilmektedir.

Lozan’da 30 Ocak 1923’te Yunanistan ile imzalanan Türk - Yunan nüfus mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol ile 1 Mayıs 1923’te başlayan nüfus mübadelesi ile ilgili sorunlar 10 Haziran 1930 Anlaşması ile tamamen çözüme kavuşmuştur. (Arı, 1995:9) Bu anlaşma ile iki taraf arasındaki buzlar kırılmış ve Yunanistan Başbakanı VENIZELOS’un Türkiye’yi ziyareti sırasında 30 Ekim 1930 tarihinde Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakem Anlaşması, Deniz Kuvvetlerinin Sınırlanması hakkında protokol ile İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Sözleşmesi imzalanmıştır. (Armaoğlu, 2005: 325 - 327) Bu anlaşma Ankara ve Atina’yı uzlaştırmak için yapılan İtalyan girişimlerinin kısmi bir sonucudur. (Barlas, 2004: 242)

Chicago Daily Tribune gazetesi 17 Mart 1930 tarihinde İtalyan tersanelerinde inşa edilen Türk gemileri ile ilgili yapılan anlaşmada, İtalya’nın ihtiyaç duyması veya taksitlerin ödenmemesi hâlinde gemilere el koyma hakkı olduğunu belirtmektedir. Aynı habere göre İtalya’nın bu şekilde bir

Page 101: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

95

anlaşma yapmasının asıl sebebi Fransa’ya karşı ihtiyaç durumunda deniz üstünlüğünü elde bulundurmaktır. Çünkü 1922 Washington Anlaşması ile Fransa ve İtalya’nın deniz güçleri eşitlenmişti. (Barlas ve Güvenç, 2002: 144) Gazetenin yorumuna göre de Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’nin Osmanlıya yaptığını, bu dönemde İtalya’nın da Türkiye’ye yapma ihtimali mevcuttur.

Askerî Ataşe Albay ELLIOT 15 Haziran 1931 tarihli raporunda İtalyan Mühendis Albay M.VIOTI’den7 aldığı bilgilere istinaden Türk - Yunan Deniz Kuvvetlerinin sınırlandırılması protokolü uyarınca Yunan Hükûmetinin hizmet dışına ayıracağı Lemnos ve Kilkıs gemilerine karşılık, Helli kruvazörü tipinde 2.500 tonluk iki hafif kruvazör siparişinde bulunacağını belirtmektedir. Aynı protokol kapsamında Türkiye de eşit tonajda iki gemi siparişinde bulunabilecektir. (NARA, RG 165/925, Naval - General İncrease in Naval Armanent Grek Navy, 5915,15 June 1931)

Anlaşılan odur ki İtalya Türkiye ile gelişen iyi ilişkileri paralelinde Türk donanmasını güçlendirmeye çalışırken benzer desteği Yunanistan için de vermektedir.

Albay ELLIOT’un öngörüleri paralelinde Balkanlarda güçlenmeye çalışan İtalya’nın teklifleri ile Yunanistan bu dönemde İtalyan fabrikalarına iki gemi siparişi vermiştir. Yunanistan’ın bu siparişine paralel olarak Londra Deniz Konferansı’nda deniz unsurlarına getirilen kısıtlamaların kaldırılması görüşmeleri devam ederken İtalya ziyaretinde bulunan Donanma Komutanlığı Sekreteri Mehmet Ali’ye (DALAY) İtalya için inşa edilen iki muhribin de Türk Hükümetine satılması teklif edilmiştir. Deniz Müsteşarlığınca kabul edilen ve sonradan Zafer ve Tınaztepe adı verilecek bu iki muhribin gemi inşa kontrolünü İtalya Bahriye Nezareti kendi üzerine almıştı. Bu yapı ile kontrol bakımından bir Türk - İtalyan iş birliği meydana gelmişti. (LDGAM, Türk Deniz Kuvvetleri Tarihçesi 1923 - 1935: I - 62)

Donanmanın Yeniden Yapılandırılması

Albay ELLIOT, Genelkurmay Başkanlığının bu gemilerin alımından sonraki yapılanma programının gelecekteki Türk - Yunan ilişkilerini ne şekilde etkileyeceğini o an için söylemenin mümkün olmayacağını belirtmektedir. Bu değerlendirmeye ek olarak “Türkiye’deki ilginç bir noktanın da Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın Birinci Dünya Savaşı’ndan kaynaklanan gerekçeler ile deniz subaylarına olan güvensizliği” olduğuna değinmektedir [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous. The Turkish Navy, 5968 (22 September 1931)].

7 Albay M. Vioti İtalyan kraliyet donanmasından emekli olan ve Türk donanmasına iki adet torpido botu inşa eden Ansaldo Şirketinin temsilcisidir. M. Vioti Türk Hükûmetinin iki muhrip ve iki denizaltı için sekiz aylık dönemde ödemesi gereken iki milyon sterlinin finansman sorunlarını görüşmek üzere Ankara’ya gelmiştir. 1931 - 1932 yılında donanma bütçesi 6.297.000 TL’den 8.700.000 TL’ye çıkartılmıştır. Bu artışın 2.000.000 TL’si İtalya’da inşa edilen gemilerin geri ödemesi, kalanı da Yavuz’un masrafları içindir.

Page 102: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

96

Gerçekten de Cumhuriyet sonrasında hurda gemilerden oluşan donanmaya sahip genç deniz subayları uzun yıllar seslerini üst kademelere iletememişlerdir. Bunun ana nedeni de başta Genelkurmay başkanı olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nda ordulara kumanda eden söz sahibi komutanların donanmaya olan güvensizliğidir. Albay ELLIOT 9 Eylül 1931 tarihli istihbarat raporunda 1930’lu yılların başlarında dahi donanmaya olan güvensizliğin ana nedenini “önceki yıllarda yapılan savaşlardaki donanmanın başarısızlığı ve ülke savunmasında kara kuvvetlerinin esas alınmasına” bağlamaktadır. [NARA, RG165/924, Naval - General. Turkish Naval Building Program, İstanbul, 5964 (3 Eylül 1931)]

Buradan da anlaşılacağı üzere, donanmanın yeniden yapılanma programı kâğıt üzerinde Yunan filosundan daha üstün bile olsa, ülkenin güvenliğini sağlama konusunda Genelkurmay ümidini kara kuvvetlerine bağlamıştır.

Bu güvensizlik nedeniyle de Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de donanma personeline eğitim verilmesi amacıyla emekli Alman subaylardan oluşan bir heyetin getirtilmesi konusunda Genelkurmay başkanı ısrarcı olmuştur. Mart 1926’da Alman imparatorluk bahriyesinde görev yapmış, Amiral Von GAGERN başkanlığında iki yarbay, iki binbaşı, iki yüzbaşı ve üç astsubaydan oluşan on kişilik seyir, top, torpido, makine, telsiz ve cephane uzmanlarından teşkil bir danışman heyeti Türkiye’ye getirilmiştir.8 İki yıllık sözleşme yapılarak göreve başlayan heyete Birinci Dünya Savaşı’ndan alınan dersler kapsamında komuta yetkisi verilmemiş, heyetin asli görevi Donanma komutan vekiline danışmanlık ve donanmanın eğitim seviyesinin artırılması olarak belirlenmiştir. [ATASE, Tarihçe Koleksiyonu (Dz.K.K.), 1, Dz.K.K. Tarihçesi (1923 - 1935), 1 - 62]

Adatepe ve Kocatepe muhripleri ile Sakarya ve Dumlupınar denizaltılarının9 inşasına Ocak 1930’da Türk subay heyetinin nezaretinde başlanmıştır. Heyette görevli gemi inşa mühendisi Ütğm. Ata (NUTKU) muhripler üzerinde yaptığı incelemelerde gemilerde denge problemleri olduğunu tespit etmiştir. (Büyüktuğrul, 2006: 100)

Kocatepe ve Adatepe’nin tersane çıkış tecrübe seyirlerinde şartnamedeki 43 mil10 sürati yapamadığının görülmesi üzerine Ankara Hükûmetinin sözleşmeyi iptal etmesinin gündeme geldiği günlerde, gemilerin tahminen 30 Haziran 1931’de teslim alınacağı haberleri yabancı basında yer

8 Bu dönemde Yunan donanmasının da İngiltere donanmasından eğitim desteği aldığı Yunan Proia gazetesinde 15 Ocak 1931 tarihinde yayımlanan haberden anlaşılmaktadır. Haberde, Yunanistan İngiliz Deniz Heyeti Başkanlığına İngiliz Albay Hollant’ın tayin edildiği bildirilmektedir. (LDGAM, 1931-22, 61, 1.) 9 Dumlupınar mayın, Sakarya ise hücum denizaltı gemisi olarak inşa edilmiştir. (Metel, 1960: 53.) 10 Alb. Elliot muhriplerin şartnamedeki süratlerini bazı raporlarında 42, bazı raporlarında 43 mil olarak belirtmiştir.

Page 103: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

97

almaktadır. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous. Rejection of Two Torpedo Boats Ordered From İtaly, 5917 (17 June 1931)]

Gemilerin Tesliminde Yaşanan Sorunlar

Alb. ELLIOT, İtalyan Deniz Ataşesi Albay SECCHI’den aldığı bilgilerle gemilere ait son gelişmeleri 25 Haziran 1931 tarihinde şu şekilde aktarıyordu: Türkiye’nin İtalya’ya verdiği asıl sipariş dört destroyer, iki denizaltı ve üç hücumbottan oluşmaktadır. Her biri 1.600 tonluk ve 42 deniz mili sürate sahip muhriplere Kocatepe ve Adatepe isimleri verilmiştir. Sestri’de, Cantieri Tirene firması tarafından inşa edilmekte olan 1.200 tonluk, 36 deniz mili sürat yapabilen İtalyan Froccia tipi muhriplere Zafer ve Tınaztepe isimleri verilmiştir. Bu gemiler ekim ayı civarında; Manfalcone Cantieri Navale Triestino’da inşa aşamasında olan Sakarya ve Dumlupınar denizaltıları eylül ayı civarında Türkiye’ye teslim edilecektir. Venedik’te SVAN Association tarafından inşa edilen Doğan, Martı ve Denizkuşu hücumbotları tamamlanmıştır. Şartname gereğince hücumbotlar 34 deniz mili sürate sahip olmaları gerekirken yapılan her türlü değişikliğe rağmen 32 deniz mili süratin üzerine çıkamamışlardır. Türk Hükûmeti bu gemileri şartname hükümleri tam olarak sağlanamadığından daha ucuz bir fiyata almak istemektedir. Amerikan Elco botlarıyla aynı özellikte olan bu botların yeterli hıza ulaşmamasındaki esas neden, orijinalde botların bir adet 700 beygir, iki adet 500 beygir ana makinesi varken bu botlara İtalyan tersanelerince üç adet 500 beygirlik ana makine monte edilmesinden kaynaklanmaktadır. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous. Naval Vessels Ordered From İtaly for Turkish Navy., 5921 (25 June 1931)]

Türk Millî Savunma Bakanlığınca reddedilen hücumbotların düşük bir fiyatla tekrar kabul edilmesi için İtalyan Bankacılar Grubu Temsilcisi olarak Albay M. VIOTI tarafından Eylül 1931’de bakanlık nezdinde girişimde bulunulmuştur. [NARA, RG 165/925, Present Naval Establishment - Miscellaneous. The Turkish Navy, 5968 (22 September 1931)]

Yayılmacı İtalyan politikasına karşı İtalya’nın Türkiye için sipariş aldığı gemiler Avrupa ülkelerince yakinen takip edilmekteydi. 1 Mart 1931’de Chicago Daily Tribune gazetesinde yayımlanan haberde Fransa’nın Akdeniz’deki deniz üstünlüğünü ele geçirmek isteyen İtalya’nın Türk donanması için inşa ettiği muhriplere el koyacağı belirtilmektedir.

Gemilerin Teslim Alınması

1929 dünya ekonomik krizi İtalya’nın zaten zayıf olan finansal yapısı nedeniyle Türkiye için inşa edilen gemilerin inşasını da yavaşlatmış, gemiler şartnamede belirtilen tarihlerde teslim edilememiştir. İlk iki muhrip olan

Page 104: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

98

Kocatepe ve Adatepe 1931 baharında teslim edilmeleri gerekirken denge problemleri nedeniyle teslim gecikmiştir. Teslim aşamasında bile problemleri tamamen giderilemeyen muhriplerin alınmasını İngiliz büyükelçisi şu şekilde belirtmektedir: İsmet Paşa’nın Yunanistan ve Macaristan ziyareti dönüşünde onunla eş zamanlı buluşabilmek için iki muhrip, atış kontrol sistemi monte edilmeksizin İtalya’dan ayrılmıştır… Gemilerin tecrübe seyirlerindeki olumsuzluklar nedeniyle Türk donanma uzmanlarının yaptıkları tüm itirazlara rağmen Başbakan politik nedenlerden dolayı gemilerin alınmasına karar vermiştir.

Ekonomik olarak çok güçlü olmayan İtalya, 1929 ekonomik krizinin de etkisiyle gemi inşa faaliyetini yavaşlatmıştır. 1931’de teslim edilmesi gereken Zafer ve Tınaztepe muhriplerinin teslimi ancak Başbakan İsmet Bey’in (İNÖNÜ) Mayıs 1932’deki Roma ziyareti sonrasında 6 Haziran 1932’de yapılabilmiştir.

Sonuç

İtalyan gemilerinin envantere alınması11 ve Yavuz’un onarımının tamamlanması ile Cumhuriyet donanmasının eğitim donanmasından savaş donanmasına geçişi sağlanmıştır. Bu tarihte yeniden teşkilatlanan donanmanın hızı saatte 12 milden 42 mile, topların etkili menzili 6 kilometreden 16 kilometreye çıkmış; donanma, çağının modern atış kontrol sistemlerine kavuşmuştur. (Büyüktuğrul, 1973: 27 - 28)

Envantere giren yeni gemiler ve Yavuz muharebe kruvazörünün onarımının tamamlanması ile birlikte deniz askerî gücü artan donanmanın yeniden teşkilatlandırılması ihtiyacı ortaya çıkmış, 1931 yılında donanmada mevcut tüm gemiler Harp Filosu Komutanlığı çatısı altında teşkilatlandırılmıştır.

1930’lu yılların ortalarından itibaren yayılmacı politikaları nedeniyle İtalya ile yollarını ayıran Türkiye, İngiltere’ye yakınlaşmıştır. İzlenen bu yeni dış politika paralelinde Cumhuriyet donanması ilk resmî ziyaretini 1936 yılında Malta’ya yapmıştır. Türkiye için bir çeşit güç gösterisi olan bu ziyaretin en ilginç tarafı da Malta’yı ziyaret eden gemilerin büyük çoğunluğunun İtalya’da inşa edilen gemilerden oluşmasıdır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında artan komünizm tehdidi karşısında Türkiye’nin NATO’ya girişi ile yeniden teşkilatlanan ve modernleşen donanma, bu döneme kadar İtalya’dan alınan gemilerle hem dış tehditlere

11 Türk Deniz Kuvvetlerinde borda numarası uygulamasına NATO’ya giriş süreci sonrasında başlandığından bu dönemde su üstü gemilerinin tanınması maksadıyla isminin baş harfi gemi bordasına yazılmaktadır. Hücumbotlarda Doğan ve Denizkuşu ‘D’ harfi ile başladığından Denizkuşu’na ‘K’ harfi uygulanmıştır. (Güvenç, 2005: 24, 67)

Page 105: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

99

karşı caydırıcı bir güç olarak kullanılmış hem de personelin belirli bir harbe hazırlık eğitim seviyesini muhafaza etmesi sağlanmıştır.

Kaynaklar

A. Arşivler

NARA (National Archives and Records Administration/ABD)

LDGAM (Lalahan Deniz Genel Arşiv Müdürlüğü)

ATASE Daire Arşivi

B. Süreli Yayınlar

BARLAS, Dilek (2001); “Akdeniz’de Hasmane Dostlar: İki Dünya Savaşı Arasında Türkiye ve İtalya”, Doğu - Batı Dergisi, S 14, İstanbul.

BARLAS, Dilek (2000); “ATATÜRK Döneminde Türkiye’nin Balkan Politikası”, Üçüncü Uluslararası ATATÜRK Sempozyumu Bildirileri, S II, Ankara.

BARLAS, Dilek (2004); “Friends or Foes? Diplomatic Relations Between Italy and Turkey”, International Journal of Middle East Studies, C 36, S 2, Cambridge.

BARLAS, Dilek - GÜVENÇ, Serhat (2002); “To Build a Navy with the Help of Adversary: Italian - Turkish Naval Arms Trade, 1929 - 1932”, Middle Eastern Studies, C 38, S 4, Arizona.

BÜYÜKTUĞRUL, Afif (1973); “Türkiye Cumhuriyeti Donanmasının Ellinci Yılı”, Deniz Kuvvetleri Dergisi, C 79, S 483, Ankara.

GÜVENÇ, Serhat - BARLAS, Dilek (2003); “ATATÜRK’s Navy Determinants of Turkish Naval Policy, 1923 - 1938”, International Journal of Strategic Studies, C 26, S 1, Cambridge.

ÖNDEŞ, Osman (1974); “ATATÜRK’ün Deniz Gezileri ve Cumhuriyet Donanması”, Hayat Tarih Mecmuası, C I, S 4, İstanbul.

C. Basılı Eserler

ARI, Kemal (1995); Büyük Mübadele, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

ARMAOĞLU, Fahir (2005); 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, İstanbul.

BÜYÜKTUĞRUL, Afif (2006); Büyük Atamız ve Türk Denizciliği, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.

GENCER, Ali İhsan (2001); Bahriyede Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezaretinin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

GÜVENÇ, Serhat (2005); Reşadiye ve Sultan Osman Savaş Gemilerinin Öyküsü, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.

Page 106: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

100

KALAYCIOĞLU, Ömer (1990); Denizaltı ve Filomuz, Deniz Kuvvetleri Yayınları, Ankara.

METEL, Raşit (1960); Türk Denizaltıcılık Tarihi, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.

TUNABOYLU, İskender (2006); Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yavuz (Goeben) Zırhlısı, Deniz Kuvvetleri Yayınları, İstanbul.

Page 107: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

101

RESİMLER12

12 (Em.) Dz.Kur. Alb. Raşit Metel fotoğraf arşivinden alınmıştır.

Page 108: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

102

Page 109: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

103

Tınaztepe, Zafer ve Kocatepe Limanda

İzmir’in Düşman İşgalinden Kurtuluşunun Yıl Dönümünde Donanmanın İzmir Limanı Ziyaretinde

Adatepe, Zafer ve Tınaztepe

Page 110: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

104

Tınaztepe Seyirde

Kocatepe Alargada Demirli

Page 111: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

105

Yavuz Kruvazörü ile Martı Hücumbotu İzmir Limanı’nda.

Sakarya Denizaltı Gemisinin Denize İndirme Töreni.

Page 112: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

106

Denizkuşu Hücumbotu

Doğan Hücumbotu

Page 113: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

107

MARTI Hücumbotu

Page 114: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

109

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ÇAĞI YAKALAMA MÜCADELESİNDE ÖNEMLİ BİR ADIM: “DEMİR YOLLARI”

Osman YALÇIN•

Öz: Anadolu’da başlayan Millî Mücadele yıllarında demir yollarına büyük ihtiyaç duyulmuştur. Demir yolları, Ankara yönetimi tarafından yeniden yapılandırılmıştır. ATATÜRK demir yolunu gelişmenin temel unsurlarından biri olarak görmüştür. Bu nedenle, ATATÜRK döneminde demir yolu önemli gelişme göstermiştir. Osmanlı Devleti’nden kalan ortalama 4.136 kilometre uzunlukta hatlar bulunuyordu ve bunların önemli bir kısmı da yabancılar tarafından işletilmekteydi. Türkler, kendi ülkelerinde yabancıların işlettiği sistemlerden oldukça pahalı yararlanabilmekteydi.

ATATÜRK döneminde, buna 3.208 km daha ilave demir yolu yapılmıştır. Yıllık ortalama yapılan hat uzunluğu 200 km olmuştur. Daha sonraki yıllarda maalesef bu süreç işletilememiştir. Türkiye, son 70 yıldır kara taşımacılığına ağırlık vermiştir. Oysa 3 tarafı denizlerle çevrili olan, nehirleri ve gölleri bulunan bir ülkenin buralardan yararlanması gelişmenin önemli bir unsurudur. Deniz taşımacılığı ile birlikte önemli bir saha da demir yolu olmak durumundadır. Bugün Türkiye, 12.000 km demir yoluna sahiptir. Son yıllarda tekrar demir yoluna önem verilmesi oldukça olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Demir yolunun gelişmesi için ihtiyaç duyulan güç, yalnızca millî çıkarların gözetilmesidir.

Anahtar Kelimeler: Demir Yolu - Osmanlı İmparatorluğu - II. Abdülhamit - ATATÜRK – Cumhuriyet.

AN IMPORTANT STEP FOR THE REPUBLIC OF TURKEY IN THE STRUGGLE OF CATCHING UP WITH THE AGE: “RAILWAYS”

Abstract: There was a great need for railways in the years of National Struggle that had started in Anatolia. Railways were restructured by the government of Ankara. ATATÜRK considered railways as one of the basic elements of development. Therefore, railways recorded significant improvement in the time of ATATÜRK. There were 4.136 km long railway lines remaining from the Ottoman State and an important part of them were run by foreigners. The Turks could only benefit from those systems, which were run by foreigners in Turkish territories, at a very expensive cost.

In the time of ATATÜRK, 3.208 km long railway lines were added to the existing ones. The average length of the lines constructed per year was 200 km Unfortunately; this process could not be sustained in subsequent years. Turkey has concentrated mostly on road transportation in the last 70 years. However, a country that is surrounded by seas on 3 sides and that possesses rivers and lakes should take advantage of these sources as an important element of development. Railways should be as important as naval transportation. Today, there are 12.000 km long railway lines in Turkey. The increasing importance attached to the railways in recent years is evaluated as a favorable development. The only necessary way of improving the railways is to protect national interests.

Key Words: Railway - The Ottoman Empire - Abdulhamid II - ATATÜRK - Republic

Türkiye Cumhuriyeti’nin Çağı Yakalama Mücadelesinde Önemli Bir Adım: “Demir Yolları”

1. Giriş

Türkiye’de en çok çalışılan alanlardan biri demir yoludur. Bu alanda oldukça fazla bilimsel eser verilmiştir. Osmanlı arşivi katalog taraması yapıldığında binlerce belge olduğu anlaşılmaktadır. Keza Cumhuriyet arşivi de oldukça zengindir. Yine demir yolunun hemen her kütüphanede bulunan

• Dr.Hv.Öğ.Yb. Hava Harp Okulu Komutanlığı Öğrenci Alay Komutanlığı ERDGE Şb. Md.

Page 115: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

110

süreli yayınları tarihî süreci anlatan bilgileri vermektedir. Demiryolları Genel Müdürlüğünün ülkenin her tarafına yayılmış açık müzeleri, tesisleri, hizmet alanları ve 150 yıllık tarihi de bu alanda önemli bir hazinedir. Kütüphanelerde yer alan kaynaklar ile de demir yolu tarihine ulaşılabilinmektedir. Kısa tarihi ve güncel boyutu ile Türk demir yolu sistemi hayatın tam ortasındadır. Bu makalede hayatın bir parçası olan demir yolu tarihi yeniden yazılmayacaktır. Çalışmanın böyle bir iddiası bulunmamaktadır. Ancak geçmişten günümüze önemli olduğu herkes tarafından bilinen ve ifade edilen demir yolu ne oldu da arzu edilen seviyeye getirilemedi? Millî Mücadele’nin kazanılmasında önemli roller üstlenen, üniter yapının korunmasında etkili bir unsur olan ve ekonomik kalkınmada ayrı bir ehemmiyeti olan sistemin mütareke sonrasından itibaren durumu incelenmeye çalışılacaktır. Beklenen sonuç ise “Neden kırılmalar yaşandı?” sorusuna cevap bulmaya yönelik olacaktır.

Çalışmada dünyada oldukça hızla yayılan rayların Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sinde neden istenen seviyede gelişemediğinin cevabı tartışılmıştır. Yapılan çalışmaların 170 yıllık süreçte nasıl bir dönüşüm ve mantık ile yürütülmeye çalışıldığı incelenmiştir.

2. Demir Yolu ile Osmanlı İmparatorluğu’nun İlgilenmesi

Batı’da inşaatına 1825’te başlanan demir yolu ilk 20 yılında 100.000 km’ye, 1910 yılına gelindiğinde ise 1.000.000 km uzunluğa ulaşmıştır. (Tevfik,1930:1) Batı dünyasından bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin ilgi alanına giren demir yolu, kısa sürede devletin önemli politikalarından biri hâline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin demir yolu yapımı projelerine Batılı ülkeler ilgi göstermiştir. Diğer taraftan Batılı ülkeler etki alanına almak istedikleri coğrafi alanlar üzerinde faaliyet göstermişlerdir. Bunun sonucu olarak bölgeler arasında etkin bir bağlantı kurulamamış, daha ziyade birbiriyle bağlantısı olmayan demir yolu hatları ortaya çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda demir yolu hattını Avrupalı ülkeler teşvik etmişler ve bu kapsamda İzmir - Aydın hattı 1862’de hizmete girer. 1863 yılında İzmir - Kasaba hattı ise yine bir İngiliz şirketine verilir. İngilizler henüz Süveyş Kanalı Projesi’nin bile olmadığı bir zamanda Osmanlı ülkesi üzerinden Hindistan’a seri ve ekonomik ulaşmanın planlamasını yapmaktaydılar. (DMY109-110,1934: 58).

Demir yolu sistemi XIX. asırda dünyada teknolojik gelişmede önemli bir adımdı. Gelişmiş ülkeler bu teknolojiyi üretmekte ve satmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu gelişmeyi takipte ilk zamanlar adımlar atmamışsa da 1860’lardan itibaren oldukça istekli davranmıştır. İzmir - Manisa hattı İngilizlerin Sivastopol’a döşedikleri hattın satın alınarak döşenmesi ile gerçekleştirilmiştir. Demir yolu yapımında yaşanan hızlı gelişme ve dönemin önemli bir teknolojik safhası olması nedeniyle dünyada hızlı demir yolu yapımı başlamıştır. Bunun sonucu olarak demir yolu yapımında kullanılan malzemeler ile devletler istedikleri zaman istedikleri şirkete hemen ray üretimi yaparak demir yolunu işletmeye açtırmaktadır. (BOA, D. 180, G. 58). Osmanlı İmparatorluğu tarafından, demir yollarının yapımında kullanılan

Page 116: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

111

malzemeler yurt dışından getirildiğinden, yurda giriş yapan bu malzemelerden gümrük resmi alınmamıştır. Demir yolu hizmete girdikten sonra vergilendirme uygulanmıştır. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu’nun demir yolu yapımını teşvik için uygulamış olduğu özendirici tedbirlerden olmuştur. (BOA, D. 403, G. 82) Demir yolları için ihtiyaç duyulan malzemeler İngiltere, Fransa, Almanya ve Belçika fabrikalarından imal ettirilmiştir. Malzeme üretim aşamasında ise takip ve üretimi yerinde görmek maksatlı olarak subaylar gönderilmiştir. (BOA, D. 456, G. 35) Osmanlı İmparatorluğu demir yolu hat boylarını, iskân politikasında yeni yerleşim yerleri olarak kıymetlendirmiştir. Savaşlar nedeniyle Osmanlı ülkesine gelen muhacirler hat boylarında kurulan yerleşim yerlerine iskân edilmişlerdir. (BOA, D. 530, G. 36) Bu, oldukça önemli bir yaklaşımdı. Almanlar da ileride imtiyazını aldıkları Berlin - Bağdat demir yolu hattı çevresine Alman vatandaşlarını yerleştirmek isteyecektir.

Osmanlı İmparatorluğu ilk başlarda Avrupa Türkiye’sinde yapılan demir yollarını Rumeli demir yolları olarak tanımlamıştır. Daha sonra bu hattın ismi Şarki demir yolları olarak değiştirilmiştir. (BOA, D. 379, G. 28351) Bu hattın imtiyaz süresi 1957 yılına kadar olmasına rağmen millîleştirilerek işleten firma ile uzlaşılmıştır. (Cumhuriyet Gazetesi, Ek-6) Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal eden demir yolu hattı 4.000 km civarındadır. (Sarc - Mazrui, 1983: 352; Acun vd., 2009: 210) Anadolu’da Millî Mücadele başladığı zaman, toplamda 8.000 kilometreyi bulan Osmanlı demir yollarının ancak 1.000 kilometresi Millî Mücadele sınırlarında bulunuyordu. Bu hatlar; 118 km Osmaneli - Eskişehir, 268 km Eskişehir - Ankara, 434 km Eskişehir - Konya ve 237 km Konya - Ulukışla hatlarından oluşmaktaydı. (Acun vd., 2009: 210) Savaşın ilk yıllarında lokomotif ve vagon sayısı az miktarda olmasına rağmen zamanla bu sayı artmış ve taşıma kapasitesi artmıştır. TBMM Hükûmetinin 19 Temmuz 1920 tarih ve 693 sayılı uygulamasıyla Anadolu Osmanlı Demir Yolu Şirketine el konulmuş ve çalışanları hükûmetin memuru olarak kabul edilmiştir. (Acun vd., 2009: 210) Bu hatlarda 280 lokomotif, 720 yolcu vagonu ve 4.500 yük vagonu Ankara Hükûmetine kalmıştır. Hatlardan Edirne - İstanbul hattı İngiliz, Fransız ve İtalyanların; İstanbul - İzmir - Eskişehir - Ankara hattı kısmen İngiliz ve Yunanların; Eskişehir - Konya ve Afyon Hattı İngiliz ve İtalyanların; Mersin - Tarsus - Adana hattı Fransızların; İzmir - Aydın, İzmir - Salihli - Alaşehir - Uşak - Afyon ve İzmir - Manisa - Soma - Bandırma hatları Yunanların işgalinde bulunuyordu. Bu hatlardan (Özkaya vd.,2002: 306, 307) Millî Mücadele yıllarında kısmen yararlanılabilinmiştir. Millî Mücadele yıllarında Konya - Afyon - Eskişehir hattından kısmen yararlanılırken Sakarya Savaşı’nda yalnızca 80 km’lik Polatlı - Ankara hattından yaralanılabilmiştir. Oysa Yunanlar 4.136 km’si Türkiye sınırlarında bulunan hatlardan oldukça fazla yararlanmışlardır. Bu hatlardan yararlanmak suretiyle İzmir’den Polatlı’ya kadar daha kolay gelebilmişlerdir. 3 yıl süresince demir yolu hatlarından yararlanmak suretiyle Türk yurdunun bir

Page 117: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

112

bölümünü işgal altında tutmuşlardır. Ankara Hükûmeti ise demir yollarından yararlanmak için özel bir çaba içinde olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde paralel hatlar şeklinde oluşturulan hatlar (BOA, Hrt., G. 01037, 01104, 00372; Ek-3 - 1, 3 - 2; Ek - 4), ilgili ülkenin etki alanına göre döşenmişti. Batı Avrupalı ülkeler kendi ekonomik ve ticari alanlarına göre hat imtiyazı alarak döşemiştir. (Berkes, 2012: 365; Metin, 2011: 17; DYM 109 - 110, 1934: 44) Bunun istisnası olan Bağdat Demir Yolu Projesi; Türkiye’nin askerî ve ekonomik, Almanya’nın ise pazar elde etme isteğinin kesiştiği bir proje olmuştur. Projenin oluşmasında, Almanya’ya verilmesinde ve şirketin seçilmesinde Sultan II. Abdülhamit etkili olmuştur. Sultan II. Abdülhamit’in desteklediği projeye gelişmiş ülkelerden Rusya, İngiltere ve Fransa şiddetle karşı çıkmıştır. (Metin, 2001: 16, 19) Bu hat Basra’ya kadar uzanmak üzere planlanmasına rağmen İngiltere’nin buna şiddetli muhalefeti olmuştur. Takiben bölgede Kuveyt krizi çıkarılmış ve sonuç olarak hattın Basra’ya, İngiltere’ye teminat verilerek uzatılmaması kararlaştırılmıştır. İngiltere bu kriz ile Kızıldeniz’de daha da güçlü hâle gelmiş ve Osmanlı İmparatorluğu bölgede olası bir krizi görüşmeler yoluyla sonuçlandırmıştır. Bağdat demir yolu kriziyle büyük devletlerin ilgilenmesinin temelinde petrole ulaşma riski ya da gücü etkili olmuştur. İngiltere bu dönemde Kuveyt ile olan mukavelelerini Osmanlı Devleti’ne onaylatırken Osmanlı’nın da Kuveyt üzerindeki siyasal gücünü tanımıştır. Almanya ve İngiltere ise bölgede birçok sahada uzlaşmaya varmış, İngiltere Hindistan yolunu emniyete almanın yanında İran Körfezi’ne yerleşmeyi başarmıştır. (Earl, 1934: 627 - 632) Tren yolu ise İngiltere’den Basra’ya kadar bazı alternatif geçiş hatları ile Basra’ya kadar uzanmıştır. (Ek-9)

Bu dönemde hatlar 99 yıllığına verilmekteydi. İstanbul - Bağdat hattı da bu süre ile verilmiştir. Şirketler kâr elde edemediği zaman mutlaka kilometre garantisi gereği miktarı milyonları bulan altın alarak kârlı hâle geçerlerdi. Çok para alabilmek için de hatları lüzumsuz yere uzatır ve zarar etmeyi başarırlardı. Eskişehir - Ankara arası da benzeri bir anlayış ile inşa edilmiştir. (DYM 109 - 110, 1934: 58) Oysa millî servetle yapılan bir yatırım her zaman kâr etmese bile ülke için bir değer ifade eder. İngiltere kralının bu projeye yatkın davranmasında, 93 Harbi’nden sonra İngiltere’nin 100 yıldır devam ettirdiği politikasını bırakmasının önemli etkisi bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti artık varlığından ümit kesmiş olan İngiltere’ye karşı güçlü bir müttefike ihtiyaç duymaktadır. Ne var ki Osmanlı Devleti’nin bu projesine karşı İngilizler tepki göstermişler ve Fransa’yı ziyaret ederek Bağdat Demir Yolu Projesi’ne karşı engel çıkarmak için kendi aralarında görüşmeler yapmışlardır. (Metin, 2011: 22) Bu projenin en önemli farkı, diğer imtiyazlar ilgili ülkenin hinterlandına göre planlanırken Berlin - Bağdat demir yolu Anadolu’nun tam ortasından geçmektedir. (Berkes, 2012: 365) Bu hat diğer ülkelerin menfaatlerine karşı önemli bir tehdit olarak algılanmıştır.

3. Millî Mücadele Yıllarında Demir Yolu

Page 118: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

113

Osmanlı Devleti, Birinci Cihan Harbi’nde bütün cephelerde ağır yenilgiler almış ve Mondros Ateşkes Anlaşması ile yenilgiyi kabullenerek kesin barış anlaşması için İtilaf devletlerinin taleplerini beklemeye başlamıştır. Mondros Mütarekesi sonrası iyimser bir hava oluşmuş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun fazla bir kaybı olmayacağı değerlendirmesi yapılmaya başlanmıştır. Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey’in (ORBAY) mütarekenin imzası dönüşü açıklamaları da bu yöndedir. Ne var ki kısa süre içinde bu beklentilerin anlamsız olduğu hemen görülmeye başlamıştır. Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, dönemin Sadrazamı Ahmet İzzet Paşa’ya gönderdiği raporda İtilaf devletlerinin her isteğine boyun eğilmesiyle memnun edilemeyeceklerini bildirir ve işgal talepleri karşısındaki pasif durumu tenkit eder. İskenderun’a vaki İngiliz işgalini kabul etmeyeceğini bildirir. Takiben İstanbul Hükûmeti, Mustafa Kemal’in komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığını lağvederek Paşa’yı İstanbul’a davet eder. Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de 62 gemiden oluşan işgal donanmasının arasından rıhtıma çıkarken, “Geldikleri gibi giderler.” sözü tarihte oldukça önemli bir tespittir.

İtilaf devletleri ise diğer İttifak güçleri ile kısa vadede barış anlaşması imzalamış olmalarına rağmen Osmanlı Devleti üzerindeki kesişen çıkarları ve kısa sürede başlayan Türk millî direnişi sebebi ile anlaşamıyorlardı. Kendi aralarında ise anlaşamamalarının bir sonucu olarak Güneydoğu Anadolu illeri önce İngilizler tarafından işgal edilirken, takiben Fransızlara verilmiştir. Keza İtalyanlara vaat edilen Batı Anadolu’nun, gizli anlaşma Rus Çarlığı tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle Yunanlara verilmesi savaşın hemen sonralarında yaşanan önemli kırılmalardan olmuştur. Galiplerin Türkiye hakkındaki niyetlerini sezen vatanperverler, halkın direnişini doğru algılamıştır. Bu durum savaşın içinden çıkıp gelen savaşçı liderlerin Millî Mücadele’ye hazırlanmasına fırsat sağlamıştır. Yine Anadolu Hareketi, İtilaf güçleri arasındaki ayrılık rüzgârının yerine, Bolşevik Devrimi’nin rüzgârını Batı’ya bir koz olarak kullanmayı siyasal olarak başarmıştır.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Anadolu hareketine başlarken demir yolunun kontrol altına alınması ehemmiyet arz ediyordu. Heyet-i Temsiliye, İstanbul’un işgali sonrası demir yolunu kontrol altına alma politikasına önem vermiştir. 20. Kolordu Komutanlığının “Şimendifer Hududu Askerî Müfettişliğine” 23.03.1920 tarihli emrinde Anadolu hattının Haydarpaşa - Arifiye hattı dışında kalan kısmının ve Bağdat hattının askerî makamların gözetimi altında işletileceği bildiriliyordu. Hatta bununla da yetinilmeyerek Büyük Millet Meclisinin 19.07.1920 tarihli kararı ile söz konusu hatlar fiilen işletilmeye başlanmıştır. (Tekeli - İlkin, 2001: 126; Yıldırım, 2001: 23).

Mondros Ateşkes Anlaşması ile İtilaf devletlerinin demir yollarını kontrol altına alacağı kararlaştırılmıştır. Denetim altına alınmayan Anadolu demir yollarının, Büyük Derbent İstasyonu’ndan Ankara’ya kadar olan kısmıyla, Bağdat Demir yollarının Konya - Pozantı kısmından yararlanılmıştır. (Gürel, 1980: 538 - 544).

Page 119: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

114

Ankara’da kurulmuş olan yönetim ekonomik hayatın canlanması için ulaşımın gelişmiş olması gerektiğine inanmakta ve bu alanda gerekli adımları atmakta tereddüt göstermemekteydi. Mustafa Kemal Paşa, “Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.” (ATATÜRK, 1. Kit., 1982: 92; ATATÜRK, 1. Kit., 1984: 443) değerlendirmesini yaptığında Millî Mücadele devam etmekteydi.

Millî Mücadele’nin devam ettiği yıllarda, hükûmeti meşgul eden bir diğer demir yolu sorunu Chester Projesi’nin yeniden gündeme gelmesi olmuştur.1 Bu proje sıkıntılı günlerde Büyük Millet Meclisini oldukça meşgul etmiştir. Bir kısım güçler ve özellikle Batılılar projeye karşı çıkmışlar, projenin ülkelerinin haklarını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. Projeyi, Kemalistlerin Lozan öncesi Batıya karşı ABD (Amerika Birleşik Devletleri) kamuoyunu kazanma siyaseti olarak değerlendirilenler olmuştur. (Bilmez, 2001: 165 - 175; Bilmez, 2000: 280 - 366) ABD, yükselen bir güç olmakla birlikte henüz uyguladığı izolasyon politikasından vazgeçip geçmeme konusunda ve dünya ile ilişkilerinde bir yöntem seçmiş değildi. Bu anlamda politik olarak tercih değişikliği için bir çeyrek asır daha geçmesi gerekmiştir. ABD, tarihî bir siyaset değişikliği daha yapmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası Senatör VANDENBERG’in hazırladığı öneri ile ABD’nin tek tek, bölgesel veya ortak savunma tedbirlerine katılmasını kongre kabul etti. Vandenberg Kararı denilen bu değişiklik ile 2 Aralık 1823’ten beri ABD’nin “Monroe Doktrini” denilen izolasyon politikasından vazgeçmiş ve yüzünü eski dünyaya dönmüştür. (Yalçın, 2008: 176; Yalçın, 2009: 157) Millî Mücadele’yi idare eden liderler ABD’nin, sömürgeci Batılı ülkeler karşısında net bir politikası olmadığı bir dönemde ABD kartını kullanmak istemişlerdir. Sovyetler Birliği liderleri ile sıkı ilişkilerde bulunmanın temelinde de millî çıkarların tesisi için yararlanma stratejisi vardır.

1 Amerika 1870 - 1896 yılları arasında misyonerlerinin ve kiliselerinin 100.000 Amerikan doları zararını Osmanlı Devleti’nden talep etmiştir. Bu maksadın gerçekleşmesi ve Amerikan görevlilerine moral için İstanbul Maslahatgüzarı Llyod Griscom’un da teklifi ile bir Amerikan gemisi Osmanlı kara sularında gözükmüştür. Bu gemi bir Amerikalı yüzbaşının komutasındaydı. ABD Donanmasına ait U.S.S.Kentucky’nin kaptanı Colby Mitchell Cherster’dir. Osmanlı Devleti’nin başında Sultan II. Abdülhamit bulunmaktadır. Amerikalı Kaptan Yüzbaşı Chester ve ekibi, Osmanlı Devleti’nde beklemedikleri bir ilgi görürler. Sultan II. Abdülhamit heyete mahsus akşam yemeği vermiş ve Amerika ile ilişki kurmaktaki iyi niyetlerini bildirmiştir. Bu ilgiden çok etkilenen Chester, daha sonra iki devlet arasında güçlenen ilişki ve Türklere olan sempatisi sayesinde 1908 - 1914 arasında Osmanlı topraklarında demir yolu yapımı işine girmek istemiştir. Ancak bütün girişimlere rağmen hayata geçirilemeyen bu proje savaş sonrası yeniden gündeme gelmiştir. Başarılı olmayan bu girişim farklı yorumlara neden olurken 1908 yılından itibaren Osmanlı Devleti’ni, takiben Millî Mücadele ve sonrasında Ankara Hükûmetini uzun süre meşgul etmiştir. Projeye Amerikan Hükûmeti de sahip çıkmayarak Amerikalı iş adamları kendi devletleri tarafından yalnız bırakılmıştır. Yine Amerikan iş dünyasından da projenin ciddiyetine gölge düşürecek açıklama yapılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, baba Chester’in oğlu Deniz Yarbay ABD Deniz Nakliyet Kurulunun Türkiye temsilcisi Arthur Chester ile görüşmeler yapmıştır. Bülent Can Bilmez; Demir Yolundan Petrole Chester Projesi, Tarih Vakfı Yay, İstanbul, 2000, s. 113 - 115, 218.

Page 120: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

115

İstiklal Savaşı’nın özel şartları içinde Ankara Hükümeti, Chester Projesi’ne ilgi duymuştur. Şirket hükûmetten kilometre garantisi ve hiçbir destek talep etmeden Anadolu’dan - Musul ve Kerkük’e kadar uzanan 4.400 km mesafeli demir yolu yapmayı taahhüt etmiştir. Hattın her iki tarafındaki 20 km’lik alanın her türlü bilinen ve bilinmeyen yeraltı kaynaklarını işletmek üzere 99 yıllığına anlaşma yapılmıştır. Chester Projesi 9 Nisan 1923 gün ve 327 sayılı kanun ile BMM tarafından kabul edilmiştir. (Yıldırım, 2001: 27, 28) Ankara Hükûmeti aldığı bu kararını savaş sonrasında ülkenin yeniden yapılandırılması ve dünyada meşruiyetini sağlamlaştırmak için bir fırsat olarak görmüştür. Millî Mücadele; asırlardır kamplaşmanın yaşandığı bir dünyada, sömürgeciliğe karşı medeniyetin bir parçası olmak üzere verilen Doğu dünyasının başarılı direnişidir. Chester Projesi’nin mimarları Osmanlı Devleti’nde bir etki alanı açmak için bir imtiyaz alma uğraşı içindedir. Oysa Millî Mücadele yıllarında ise Ankara yönetimi, Chester Projesi’ni Batı emperyalizmi içinde bir çatlak oluşturabilme ümidiyle kullanmak istemiştir. Esasen Türkiye’nin paraya olan ihtiyacı, ABD’li firmaların Batılılar gibi emperyal değil, ticareti ön planda tutmaları ve dış baskıya karşı destek bulma endişesi projeye sıcak bakılmasını sağlamıştır. (Bilmez, 2010: 215, 216) Aslında bu durum tam Graham FULLER’in, Doğu dünyasının Batılılaşma değerlendirmesine mütevazı bir uygulamadır. Graham FULLER, Türkiye’nin son iki yüzyıldır yaşadığı süreci değerlendirmesinde Doğu dünyasının yüzyıllar boyunca Batı’nın egemen olmasını sağlayan gücün gerçek “sırları”na vâkıf olmaya çaba harcadığını iddia etmektedir. Tespitinde; Batılıların, Doğulular kendilerine benzemekte diye hayal kurarken gerçekte Doğuluların, “Batılılar gibi güçlü olmak” istediklerini belirtmektedir. “Batılılaşma bir savunma mekanizması olarak geliştirilmiştir.” iddiasında bulunmaktadır. (Fuller, 2011: 47)

Osmanlı Devleti’nin harap olmuş ekonomisinin toparlanması ve canlandırılması için Chester Projesi gibi büyük girişimlere ihtiyaç duyulmaktaydı. Chester Projesi demir yolu yapımı ile tanımlanmış bir projenin daha ötesinde bir girişimdir. Anlaşmaya göre:

a. Akdeniz’de ve Karadeniz’de limanlar yapılması,

b. Tarım aletleri ve bunların çiftçiye ulaştırılması,

c. Ankara yakınında Washington benzeri bir şehir kurulmasını kapsıyordu.

Page 121: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

116

ATATÜRK ve Arkadaşları Zafer Sonrasında

Osmanlı döneminde projenin faaliyete geçmemesinin araştırmaya değer boyutları olduğu değerlendirilmektedir. Arşiv belgelerinden anlaşıldığına göre proje, Doğu Anadolu’da yer alan madenlerin de dâhil olduğu Türkiye’nin doğal kaynaklarının işletilmesini amaçlanmaktaydı. Chester Projesi’nde Keban madeninden ne suretle istifade olunacağı ve Chester’in yaptıracağı şimendiferlere yalnız Ergani madeninin hasılatı kifayet edeceği konusu gündemde yer almıştır.2 (BOA, D: 3968, G.: 297540) Dolayısıyla Chester Projesi’nin mimarları Türkiye’de bir imtiyaz arayışındayken Türk liderler de ABD kamuoyunu Millî Mücadele safhasında yanlarına çekmek için çalışmışlardır. O yıllar dikkate alındığında Millî Mücadele’ye destek veren veya vermeyen birçok Türk aydınının umutlarının kalmamış olduğu görülür. Millî Mücadele bu bakımdan Türk milletinin tarihî zenginliğine ve değerlerine inanan az sayıda insanın umutların kırıldığı bir zamanda, yeniden mücadeleye girebilmeleri bakımından milletin başarma inancını pekiştirmiştir3. Mustafa Kemal Paşa ile ABD’li General HARBOUR’un Sivas’ta görüşmelerinde ifade edilen hususlar da bunu teyit etmektedir.

2 Benzer bir durumun kısa bir süre sonra Türkiye’de Uçak Fabrikası kuran Alman Junkers Firmasının amaçları arasında da olduğu bazı kayıtlarda yer almaktadır. Tayyare Otomobil Motor Türk Anonim Şirketinin işletilememesinin bir nedeni de mezkûr firmanın Türk doğal kaynakları üzerinde hak iddiası olduğu hususudur. 3 Çalışmanın konusu İstiklal Savaşı ve sonrasında demir yolları olduğundan dünyadaki gelişmeler ve Millî Mücadele dönemine ait hususlar detaylı incelenmemiştir. Ancak Millî Mücade, dönemin şartları ve sömürgeciliğin geldiği durum itibarıyla Türk milletinin örnek bir başkaldırısdır. Bu bakımdan Doğu dünyasına emsal teşkil etmiştir.

Page 122: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

117

Türkiye’nin geleceği açısından büyük ümit bağlanan “Chester Projesi”, verilen süre içerisinde gerekli sorumluluklarını yerine getirememiştir. İhale şartları gereği işletilen takvime uygun adımlar atılmamıştır. Doğrusu bu süreç Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanması nedeniyle Ankara Hükûmetinin proje ile ilgili daha esnek davranmasına fırsat vermiştir. Özellikle uluslararası alanda iki yıl öncesine göre yalnızlık hâli kısmen lehine değişen Ankara yönetimi daha serbest hareket etme fırsatı yakalamıştır. Proje, Aralık 1923’te TBMM tarafından iptal edilmiştir.

Chester Projesi oldukça iddialı bir proje olmasına rağmen yürürlüğe girmemiştir. Öyle ki ABD, Osmanlı Devleti döneminde bu projeye özel önem vermesine rağmen sonraki yıllarda isteğini kaybetmiştir. Bu dönemde Musul petrolü üzerinde oynanan oyunlar ve Türkiye’nin burayı elde tutma iradesinin zayıflaması da önemli etkenlerdendir. Anlaşmanın gündemde olduğu bir zamanda, ABD’nin meşhur iş adamlarından BUSH; Chester Projesi’nin gayriciddi olduğu açıklamasını yapar. (BOA, D. 20, G. 1) İlerleyen tarihlerde Chester ile Ankara yönetimi arasında birtakım görüşmeler yapılmıştır. Gelişmeler olumsuz neticelenince CHESTER Ankara’ya gelmesine müsaade edilmeyerek Gebze’den geri çevrilmiştir. (BOA, D. 234, G. 91; (BOA, D. 60, G. 16) Nitekim firmanın faaliyetine son verilmesi kısa bir sürede tamamlanmıştır. Chester Projesi oldukça iddialı ve tarafların kendi özel amaçlarının olduğu bir girişimdi. ABD yönetimi bir zamanlar oldukça destek verdiği projeye, dünyada yaşanan sömürge paylaşım mantığındaki gelişmeler sonucu desteğini vermekten vazgeçmiştir. Değişen mantık kısaca açıklamak gerekirse: Etki alanlarının emperyal olarak ve devletler arasında mutabakat ile paylaşımını öngörmekteydi. Bu, aynı zamanda sömürgeciliğin emperyalizme inkılap ettiğinin de işaretini vermekteydi. Ne var ki Ankara edilgen bir rolü benimsemeye yatkın bulunmuyordu. Proje imtiyazının TBMM’den geçtiği tarihlerde ABD kamuoyuna ihtiyaç duyulmakla birlikte ilerleyen zamanlarda Türkiye’nin Batı ile görüşmeleri belirli bir seviyeye gelmiş olduğundan Chester Projesi’nin olumsuz olarak ne gibi sonuçları olabileceği de şüphesiz değerlendirilmiştir. Bu nedenle firmanın taahhüdünü yerine getirememesi, Türkiye’nin takip edeceği dış politika açısından olumlu bir gelişme olmuştur. Zira hattın gerçekleşmesi hâlinde 4.400 km uzunluğundaki hattın her iki tarafındaki 20 km arazinin 99 yıllığına ilgili proje sahiplerine verilmesi millî egemenlik bakımından sıkıntılı bir durumdu. Toplamda ülke topraklarının % 10’unun üzerinde söz hakkını kaybetmesi gerçeği ciddi bir problem sahası olarak gündeme gelebilirdi.

Zira bu dönemde hatların çevresindeki arazilerin yer altı kaynaklarının işletim hakkı belirli bir alana kadar ilgili devlete verilmekteydi. Berlin - Bağdat hattında her iki tarafa doğru 10’ar kilometre genişlikte bir alanın kaynakları verilmektedir. Almanlar 3.000 km uzunluktaki demir yolunun etrafına 10’ar kilometre genişliğindeki arazinin işletim hakkını almışlardır. (Metin, 2011: 21)

Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1923 tarihinde yapmış olduğu konuşmada, yabancı sermayenin demir yolu, limanlar ve benzeri alanlarda

Page 123: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

118

muhtaç olduğumuz sahalarda işletmeleri yeniden inşa etme ve işletmelerine ulusal ilkelere uymak şartıyla izin verileceğini açıklamıştır. (Sarc - Mazrui, 1983: 393) Esasen Millî Mücadele’nin oluşturulmasında önemli basamaklardan olan kongrelerde de benzeri açıklamalar yer almıştır. Ulusal ilkelerden kasıt, Avrupalı ülkelerin ve sermayedarların amaçlarına hizmet etmiş olan ve asırlarca Osmanlı Devleti’nin zararına çalışan, nihayetinde Osmanlı Devleti’ni iktisadi olarak yarı sömürge hâline getiren kapitülasyon ve benzeri ayrıcalıkların yeniden bir sorun veya yabancı sermaye girişinin ön şartı olmasından imtina edilmesidir. Tabii burada bir konunun vuzuha kavuşması önem arz etmektedir. Sanayisi yeterli olmayan daha ziyade tarım ülkesi durumunda olan Osmanlı ve Türkiye coğrafyasının hiçbir dış destek, kredi ya da bilgi alışverişi yapılmadan gelişmesi eşyanın tabiatına ters bir durumdu. Aslında yapılmak istenen şey oldukça basitti. Yeni Türk Devleti geçmişte yapılan ve bağımsızlığa mani teşkil edecek yanlışları tekrar etmeme konusunda bir politika izlemeye çalışmakta ve bu politikasını da uluslararası alanda kabul ettirmeye özen göstermekteydi.

4. Cumhuriyet Döneminde Demir Yolları

3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan 449 Sayılı Kanun’la Samsun-Sivas demir yolu ihaleye verilir. Yeni düzende yerli teşebbüsün önünün açılması ve yabancı tekelinde olan büyük ihalelere Türklerin de katılması günün önemli bir gelişmesidir. Nuri DEMİRAĞ ihalenin ilk 7 km’lik kısmını 210.000 TL’ye alır. (Dervişoğlu, 2007: 70 - 73; Adıgüzel, 2006: 124, 125; Deliorman, 1957: 15) Hattın tamamı için 1924 senesi bütçesinden 13 milyon lira ayrılmıştır. (DYM 109 - 110, 1934: 62) Hatıratında yabancı firmalara göre oldukça uygun şartlarda ihale almasına rağmen buradan çok para kazandığını belirtir. (Dervişoğlu, 2007: 70 - 73; Adıgüzel, 2006: 124, 125; Deliorman, 1957: 15) Bu başarılı sonuçtan sonra demir yolu yapımı Demirağ’ın yeni çalışma alanı olur. Yaptığı demir yolu toplamı 1.012,5 km’yi bulur. Bugün Türkiye’de bulunan her sekiz on km demir yolundan yaklaşık bir kilometresini Nuri DEMİRAĞ inşa etmiştir. DEMİRAĞ soyadı bu sahadaki çalışmaları sebebiyle ATATÜRK tarafından verilir. Cumhuriyet’in onuncu yılında bestelenen marşta geçen: “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan... Türk’e durmak yaraşmaz; Türk önde, Türk ileri” dizeleri kısa sürede yapılan büyük işlerin demir yolu üzerinden coşkulu, heyecanlı ifadesi olur. (Yalçın, ATATÜRK Yolu, 2009: 49; Yakup, 1394: 2) Keza Devlet Demiryollarının 10. yıl anısına yapmış olduğu anıtlar ve coşkulu ifadeler de bu durumu teyit etmektedir. Yine 10 yılda yapılanlar rakamlarla ifade edilmektedir. (Ek - 10, Ek - 11, Ek - 12) Cumhuriyet dönemine kadar demir yolu inşaası Hicaz demir yolu hariç genel olarak yabancılar tarafından gerçekleştirilmiş ve işletilmiştir. Oysa daha Lozan Antlaşması imzalanmadan yapılan İzmir İktisat Kongresi millî kaynakların ve dinamiklerin harekete geçirileceğinin habercisi olmuştur. Bu bakımdan 449 Sayılı Kanun oldukça önemli bir adımdır. Esasen II. Meşrutiyet ile birlikte oluşması beklenen Türklerin ticari hayatta da yer alması mücadelesine Cumhuriyet döneminde de devam edileceğinin önemli

Page 124: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

119

bir işareti olmuştur.4 1925 yılında toplanan Birinci Demir Yolları Kongresi’ne Başbakan İsmet Bey (İNÖNÜ) de iştirak ederek yeni dönemde devletin demiryollarına önem verdiğinin bir emaresi olur. (DYM 6, 1925: 203 - 218; Ek - 19, Ek - 20)

Türklerin girişimci olarak da ülkenin yeniden yapılanmasında görev almasına önem verilmiştir. Demir yolu bu alanda önemli bir sektör olmuştur. Demir yolları için 1931 yılına kadar harcanan toplam para tutarı 225,6 milyon lira olmuştur. 1930 yılının bütçesi yaklaşık 219 milyon Türk lirasıyken bunun 33,3 milyonu ulaşım ve bayındırlık alanına ayrılmıştır. (Sarc - Mazrui, 1983: 352, 392) Bu yıllarda Türkiye bütçesinin 220 - 240 milyon Türk lirası civarında olduğu değerlendirildiğinde ve ülkenin oldukça fazla sorunları ve yatırım ihtiyaçları dikkate alındığında demir yolunun ayrı bir önceliği olduğu görülmektedir.

Cumhuriyet döneminde ilk hükûmetler Osmanlı Devleti döneminde demir yolu yapımında yapılmış olan uygulamaların sonuçlarına yakinen tanık olmuşlardır. Özellikle Batılıların imtiyaz alırken gösterdikleri hassasiyeti, asker ve bürokratlar olarak çok iyi analiz etmişlerdir. Bu hükûmetler yabancı sermayeye karşı olmamakla birlikte, Türkiye’nin politikalarına ve özellikle iktisadi bağımsızlığına zarar verecek teşebbüslere müsamaha göstermemişlerdir. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Paşa 1 Mart 1923’te TBMM açılışında: “Demir yolları ve limanlar mümasilleri gibi pek çok muhtaç olduğumuz tesisat-ı cesimenin yeniden inşa ve işletilmelerindeki siyasetimiz, kavanin-i hazıra ve müstakbelimize tabi olmak ve bu bapta kabul ettiğimiz millî prensiplere tetabuk etmek şartıyla müracaat edecek ecnebi sermayedarlarını memnuniyetle kabul etmektir.” (Bilmez, 2000: 364) demiştir. Bu ifadede yer alan “millî prensiplerin dikkate alınacağı” sözü artık bu topraklar üzerinde yabancı operasyonlara izin verilmeyeceğinin ifadesi olmuştur. Bunun yanında içe kapanık bir yönetim anlayışının olmayacağı daha Millî Mücadele yıllarında açık olarak deklare edilmektedir.

Cumhuriyet hükûmetleri yabancılara imtiyaz vermek yerine demir yollarını millî imkânlarla yapıp işletmek istemişlerdir. 22 Nisan 1924 tarih ve 506 sayılı kanunla hatların devletleştirilmesi kabul edilmiştir. Yabancı şirket ve azınlıkların, “Türklerin demir yolu işletmeciliğini başaramayacaklarına dair...” görüşlerinin yanlış olduğu Cumhuriyet döneminde bariz olarak görülmüştür. İmkân verildiği takdirde Anadolu insanının her alanda olduğu gibi demir ağlar döşemekte de başarılı olacağı görülmüştür. Esasen Sultan

4 Yüzyılların ötesine bakıldığında 10 milyon kilometreden fazla bir coğrafyada yönetimi elinde tutan Türkler; idarecilik, askerlik, tarım, hayvancılık, kısmen ilmiye sahalarında istihdam edilmişlerdir. Oysa bir ülkenin gelişmesi özellikle XVII. Asırdan itibaren bakıldığında ticaret, sanayi, sanat, bilimsel alan, eğitim ve zanaat başta olmak üzere birçok alanda oldukça önemli hâle gelmiştir. Türklerin demografik unsur olarak büyük coğrafyada dağınık hâlleri bu fırsatı kaçırmalarına neden olmuştur. Bu sonuç büyük güç olmanın tabii bir sonucudur. İbni Haldun’un görüşü tam da bu noktada çözüm üretmektedir. Tabii XX. yüzyılın başında yeniden toparlanan Türk halkının etkinliğini kaybettiği bilimde, ticarette, sanatta, zanaatta ve uluslararası alanda yeniden bir güç olmasının gerekliliği anlaşılmıştır.

Page 125: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

120

II. Abdülhamit’in Hicaz Demir Yolu Projesi’ni başarmış olması özgüven kazanılmasında motivasyon kaynağı olmuştur.

1923 - 1950 arası Ankara - Sivas, Balıkesir - Kütahya, Samsun - Sivas, Ulukışla - Kayseri, Fevzipaşa - Diyarbakır, Filyos - Irmak, Yolçatı - Elazığ, Afyon - Karakuyu, Baladız - Burdur, Bozanönü - Isparta, Sivas - Erzurum,5 Malatya - Kaya, Diyarbakır - Kurtalan, Elazığ - Genç, Köprüağzı - Maraş, Narlı - Antep - Karkamış, Filyos - Zonguldak - Kozlu, Hadımköy - Kurukavak, Selçuk - Çamlık, Tavşanlı - Tunçbilek, İstasyon - Malatya, Erzurum - Hasankale hatlarını yaparak Osmanlı’dan devraldığı hatların ülke içindeki eksikliklerini kısmen tamamlamıştır. Ulaştırma Bakanlığı demir yolu hatlarının durumunu yıllık olarak başbakana rapor olarak sunmuştur. (BCA, Fon No.: 030.10, Yer No.: 152.76.13; EK-1) Bu dönemde eski hatlar da birbirine bağlanmak suretiyle birbiriyle bağlantısı olmayan hatlar millî çıkarlara hizmet edecek şekilde düzenlenmiştir. Cumhuriyet’in ilk yılarında yabancıların işlettiği bütün hatlar bedeli karşılığı millîleştirilmiştir. Millîleştirilmenin birçok nedeni olmakla birlikte yabancı şirketler fiyat politikasında serbest hareket edebilmekteydi ve bu durumun sonucu olarak malzeme ve insan nakliyatı pahalı durumdaydı. Oysa Türk halk bu durumdan muzdaripti. Kaldı ki halkçılık ilkesi ve anlayışı da bu durumla çelişmekteydi. Devlet demir yolları bir eşyayı kilometre başına 100 paraya taşırken yabancıların kontrolündeki bir şirket 12,3 Kuruşa taşımaktaydı. (DYM 109 - 110, 1934: 42 - 44, 47) Demir yolu işletmeciliğinde birlik ve ahenk sağlanması için Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları teşkil edilerek demir yollar devlet tarafından işletilmeye başlanmıştır. Millîleşen demir yollarının kârı Türkiye’nin hazinesine kalırken devletin demir yolları üzerinde tasarruf hakkı doğmuştur. Oysa geçmiş dönemlerde kilometre garantisi ile yabancı şirketlerin zarar etmesi söz konusu olmazken kâr, yabancıların oluyordu. Yabancılar zarar riskini paylaşmadığından etki alanlarına göre imtiyaz almak için de baskı yapmaktalar ve zararına bazı hatların yapımını üstlenmekteydiler. Zarar olması hâlinde bunun nasıl karşılanacağının hesabı önceden yapılmakta ve imtiyaz alınan hatların zarar yapması hâlinde hat hizmete girmeden bazı şehirlerin gelirleri teminat olarak gösterilmekteydi. (DYM 109 - 110, 1934: 47 - 49) Örneğin İzmir - Kasaba hattını Fransız şirketi işletmektedir. Dönemin Ulaştırma Bakanı Ali Bey 31 Mayıs 1934 tarihinde Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada hattın millîleştirilmesinde asıl nedenin kilometre garantisi kapsamında ödenen 500.000 lira civarındaki tazminat olduğunu açıklamıştır. Oysa hat yaklaşık yıllık 12.500.000 frank taksitle 9 yılda ödenmek üzere millîleştirilmiştir. (DYM 109 - 110, 1934: 47 - 49) Durum bu hâlde olunca Türk toplumu çağın yeniliğinden olan bir gelişmeden pahalı bir şekilde yaralanabiliyordu. Anadolu ve Mersin - Tarsus-Adana demir yolu İşletmeleri ile Haydarpaşa Liman ve Rıhtım Şirketleri ile ilgili ödemeler zamana yayılarak sorunlar Şûra-yı Devletin de dâhil olduğu bir heyet tarafından yürütülmüştür. (BCA, Fon No.: 030.10, Yer No.: 147.52.5) 5 Cumhuriyet gazetesinde Sivas - Erzurum hattının açılışı; Anadolu’nun doğusunu batısına bağlayan bir hat ve Anadolu’nun belkemiği olarak manşetten verilmiştir.Ek-8

Page 126: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

121

Heyetin çalışmaları sonucunda; Anadolu Demir Yolu İşletmesi 1928, İstanbul Haydarpaşa Limanı 1928, Mersin - Tarsus - Adana İşletmesi 1929, Bursa - Mudanya 1931, İzmir, Afyon ve Maraş - Bandırma İşletmesi 1934, Aydın Demir Yolu İşletmesi 1935, İzmir Rıhtım ve Tramvay İşletmeleri 1937, Şark Demir Yolları İşletmesi 1937, Ereğli Liman, Zonguldak Çatalağzı Demir Yolu ve Kömür Madeni İşletmeleri 1937 ve İstanbul Üsküdar - Kadıköy Tramvay İşletmesi 1938 yılında millîleştirilmiştir. (Sarc - Mazrui, 1983: 391) Cumhuriyet’in ilk 10 yılında 2.213 km yol yapılmış, yabancılardan 1.929 km yol bedelli millîleştirilmiştir. ATATÜRK döneminde (1923 - 1938) yapılan hat uzunluğu 3.360 km olmuştur. (Tokgöz, 2001: 90 - 92; www.ulasim2023.org)

1923 - 1950 yılları arasında yapılan millîleştirme çalışmalarında 1945 yılından itibaren belirgin bir yavaşlama gözlemlenmiştir. Bunun iç ve dış birçok nedeni bulunmaktadır. Özellikle savaş yıllarının ağır ekonomik koşulları bütçeyi olumsuz etkilediğinden diğer yatırımlara paralel demir yolları da bundan etkilenmiştir. Demir yolu yapımının bütçe imkânlarına göre ayrıcalıklı tutulduğu, hatta bu sebeple şiddetli tepki aldığı dikkate alındığında savaş ekonomisinin en çok da bu alana olumsuz yansıyacağı açıktır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir yollarına yönelik yapılan yüksek meblağlı yatırımlar, TBMM’de de zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Yapılan yatırımların doğru harcanıp harcanmadığı veya yolsuzluk iddiaları Meclis kürsüsünde tartışma konusu olmuştur. (Kocahanoğlu, 2005: 357, 358) Keza ABD’lilerin Hilts ve Barker Raporları ile demir yolundan ziyade kara yolları yapılması ön plana çıkarılmıştır. Zira bu dönemde kara yolu; özel aracın gelişmesi, artması ve özgürlüğün ifadesi olarak görülürken demir yolu devletçi yaklaşımı temsil etmiştir. Oysa Batı demir yolunu da kara yolunu da gerektiği kadar yapmaktaydı. Örnek olarak bir İngiltere ve Almanya demir yolu ağına bakıldığında ülkenin her tarafında bunların örümcek ağı gibi var olduğu görülmektedir. Çalışmada 1930’lu yılların İngiltere ve Türkiye demir yollarını gösteren 2 harita resimleri Ek’lerde verilmiştir. Buradan anlaşıldığına göre Türkiye bu sahada oldukça fazla proje geliştirme durumundadır. (Ek - 17 - 1,Ek - 17 - 2) Oysa Marshall Yardımı öncesi Türkiye’ye kara yollarının yapımının tavsiye edilmesi ile demir yolu politikasında değişiklikler başlamıştır. Cumhuriyet tarihinin ilk çeyrek yüzyılında demir yolları oldukça verimli kullanmıştır. 1950 yılına kadar demir yolları açık vermediği gibi devletleştirilen yabancı firmaların paralarını da karşılamıştır. (Yıldırım, 2001, 179 - 185; Suavi, 2001: 60 - 79).

1960 yılında Türkiye 61.542 km kara yoluna sahip bulunuyordu. 1950 sonrasında yatırımlarını hızla bu sektöre aktarmıştır. (BCA, Fon Nu.: 030.0.001, Yer Nu.: 134.874.2) Kara yolları 1960’ta % 31, 1970’te %189,7, 1980’de % 395 gelişme sağlamıştır. Oysa demir yolları 1923 - 1950 arası %104 gelişirken 1950 - 1980 arası gelişmesi % 6,3 seviyesinde kalmıştır. Kara yollarının demir yolu aleyhine gelişmesi pek çok yönden mahzurlar teşkil etmektedir.

Page 127: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

122

1984 - 1989 yıllarında trafik kazalarında ölenlerin sayısı 17.653, yaralı sayısı 249.950 kişidir. 1990 - 2000 yılları arasında ise ölenlerin sayısı 61.215, yaralı sayısı 1.206.903 kişidir. 1984 - 1989 yıllarında demir yollarında ölenlerin sayısı 1.173, yaralı sayısı ise 2.628 kişidir. Demir yollarında ölenlerin oranının kara yoluna göre 1/15 olması trajik durumu göstermektedir. Bugün ABD’de ulaşımın % 38’i, Almanya’da % 22’si demir yolu vasıtasıyla yapılırken, Türkiye’de ulaşımın % 3’ü demir yolu ile yapılmaktadır. Batılıların gelişmesinde önemli bir yeri olan demir yolu her zaman önemli olmuş ve zamanın teknolojik gelişmelerine paralel olarak etkinliğini korumuştur. Şüphesiz bunun sağlanması bu sektörün ihmal edilmemesi yönündeki vizyoner bakıştır.

Türkiye’de yük taşımacılığında demir yollarının payı; 1955’te % 53, 1970’te % 22, 1996’da ise % 3 olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü üzere bu alanda da ciddi gerileme söz konusudur. On adet treylerin 1.000 km’de taşıdığı yük 265 ton iken bir tren katarının taşıdığı yük 800 ton olabilmektedir.6 Taşınan yükte demir yolu üç kat fazla çekebilirken yakıtta % 90 daha ucuzdur. Bunun yanında demir yolu için kullanılan arazi, kara yolu için kullanılan toprağın yarısına denk gelmektedir. Kara yolunun bakım ve onarım masrafı da daha sıklıkta ve pahalı olarak yapıldığı dikkate alındığında fark açılmaktadır.

Ülkeler arasında kaba bir mukayese yapmak bakımından takiben verilen rakamlar önem arz etmektedir. 1000 km2lik bir alanda Türkiye 11, Almanya 114, Yunanistan 18 km demir yoluna sahiptir. Yine 1 km’lik raya karşılık Türkiye’de 20,4, ABD’de 10,7, Almanya’da 15,7, Rusya’da 5,4, İspanya’da 10,6, Bulgaristan’da 8,4 km kara yolu mevcuttur. (Aydın, 2001: 75 - 85) Diğer ülkelerde kara yolu da oldukça yaygın durumdadır. Farkın az olması demir yolunun oldukça yaygın ve etkin bir sistem olmasından kaynaklanmaktadır. 1950 sonrası kara yolu yapımı artmakla birlikte Türkiye’nin şartlarına göre henüz yetersiz kalmıştır.

Demir yolu yedek parça olarak ve rayların idamesi olarak da kıyaslanamayacak kadar caziptir. Kara taşımacılığının pahalılığı yanında yedek parça idame - işletmesi de oldukça pahalı ve zordur. Bununla birlikte demir yolunun idame işletmesi devlet tarafından yapılırken kara yolunda yollar devlet tarafından yapılmakla birlikte araçlar çok farklı bir sektör oluşturmaktadır. Üretici yabancı firmalar ithalat yapmakta, ömür döngüsü içinde yedek parçasını üreterek sürekli üretim ve istihdam sağlamaktadır. Onarım ve servis hizmetleri içeride ayrı bir sektör oluştururken araçların ithali, satışı, motorlu taşıtlar vergileri, muayeneleri vergi bakımından önemli bir kaynak oluşturmaktadır. En önemlisi ise yakıtın yaklaşık % 90’ının ithal ediliyor olması, bir taraftan yurt dışına bağımlılığı artırırken kullanıcıların harcama kalemleri arasında önemli bir birim oluşturması sebebiyle ayrı bir öneme sahiptir. 6 Bir treylerin taşıdığı yükün 26,5 ton olduğu dikkate alınırsa kıyaslama daha iyi değerlendirilebilir. Dolayısıyla demir yolunda yük taşıma oranı 30 kat avantajlı olabilmektedir.

Page 128: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

123

Kara yolu ve taşıtlar ferdî yaşamı desteklediği ve bireysel özgürlüğü arttırdığı için bir dönem özendirilmiştir. Bugün de bu anlamda cazibesini korumaktadır. Ancak bu söylemi savunan ülkeler, özellikle yük taşımacılığı ve uzak mesafe yolculuk için demir yollarını ihmal etmemişlerdir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası merkez ülkeler ve çevre ülkeler ana hatları ile şekillenmiş ve oluşan yeni dünya düzeninde çevre ülkeler, merkez ülkelerin inisiyatifi kadar ilerleme fırsatı bulmuşlardır. Merkezî ve çevre ülkelerin rolleri de zaman içinde değişime uğramıştır. Merkezi ülkeler ağır sanayi ile uğraşırken çevre ülkeler tarımla veya etkisi ikincil olan sahalarda gelişme sağlamıştır. Zamanla çevre bilincinin gelişmesi, doğanın kirlenmesi, insanlığın yaşam alanlarının tehdit altına girmesi gibi gelişmeler rollerin bir kere daha düzenlenmesini zorunlu hâle getirmiştir. AB standartları, Kyoto Sözleşmesi, uzay ile ilgili sözleşmeler ve anlaşmalar bu paylaşımın sınırlarını belirlemektedir. Çevre ülkeler sanayi ve emek - iş yoğun sahalarda gelişme göstermeye başlamıştır. Merkez ülkeleri ise teknolojinin çevre kirliliğine mani olmayan, iletişim, elektronik, uzay ve yazılım alanlarında daha da ekin olmaya başlamışlardır. Bu bakımdan yer altı ve yer üstü kaynakları kendine fazlası ile yetebilen Türkiye’nin 1920’lerde başlattığı planlı bir çalışma ile kendi kedine yetebilme kapsamında demir yolunun geliştirilmesi projesi günümüzde de önemini korumaktadır.

1914 yılında Türkiye’de kara aracı sayısı (İstanbul 110, İzmir 22, Suriye 25, sair 30) 187 adetken (Eldem, 1970: 173) demir yolları yaklaşık 8.000 km’lik bir hat uzunluğu ile nispeten ileri bir seviyeye getirilmiştir. 1920 yılında kara aracı sayısı 1.000 civarındadır. Bunun 800 adedi İstanbul’da, 100 adedi İzmir’de diğer 100 adedi ise Anadolu’da bulunmaktaydı. Oysa günümüzde Türkiye’de 20 milyondan ziyade araç varken demir yolunun hat uzunluğu 12.000 km ile sınırlı kalmıştır. (TCDD, 2012: Web)

Demir yollarının, ATATÜRK dönemi sonrasında kaderine terk edildiğini söylemek haksızlık olmayacaktır. Sanayi sektörünün dalları sürekli geliştirilmek ve çağı ile yarışır hâlde tutulmak durumundadır. Örneğin bir alana 10 - 15 yıl her türlü desteği verip bir sonraki 10 yıl onun ihmal edilmesi çok büyük yıkımlara neden olmaktadır. Zira eldeki mevcut yapı şartların gerisinde kaldığı için onu modernleştirmek oldukça zor olmakta, bu da büyük masraflara sebep olmaktadır. Teknolojinin üreticisi olmayan ülkeler yurt dışına bağımlıysa bu durum başta personel eğitimi zafiyeti olmak üzere daha da önemli hâle gelmektedir. Doğu dünyasının uzun yüzyıllar içerisinde karşılaştığı temel problem aslında tam da bu noktada kendini göstermektedir. Herhangi bir ülkenin gelişmiş ülkelerin takipçisi olduğu sürece kendi yolunu açması, değerlerini ortaya koyması, standardizasyonunu oluşturulabilmesi, takip edilen güç odağı olması söz konusu olmayacaktır. Bu sorunun sebeplerinden biri şüphesiz ekonomik yetersizliklerdir. Ancak sanayi devrimine giden süreçte Batılı devletler AR-GE ile sınırlarını zorlamışlardır. O nedenle günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan iki ülkenin AR-GE bütçesinin genel bütçe içerisindeki

Page 129: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

124

yüzdelerine bakmak önemli ipuçları vermektedir. Kaldı ki gelişmiş ülkelerin bütçe miktarlarının yüksek olması da başka bir unsur olarak farkı açmaktadır. Bu gerçeğin bir sonucu olarak gelişmekte olan ülkeler reel durumun ötesinde vizyoner yaklaşımlarla ve şartları zorlamak suretiyle aradaki farkı azaltma veya uzun vadede kapatma imkânı elde edebilirler. Hüzünlü bir tarihe sahip olan Türk hava endüstrisi ve demir yolu işletmeciliği de tam olarak böyle bir hikâyenin mağdurudur. Sultan II. Abdülhamit ve Gazi Mustafa Kemal zamanında ülkenin ekonomik alanda durumu oldukça sıkıntılıydı. Oysa Türk demir yolu tarihinin gelişme dönemleri bu tarihlerde gerçekleşmiştir. Sorunun ekonomik olmaktan öte, geleceği planlama iradesi ve ülkenin gelişmesinde katma değeri fazla olan sahaların hangisi olacağına odaklanma ile ilgili olduğu değerlendirilmektedir.

ATATÜRK Döneminde, demir yolu yapımı da dâhil hemen her alanda geçmişte yaşanan bağlayıcı hususların bir daha gündeme gelmemesine ve anlaşmaların millî iradeye aykırı olmamasına dikkat edilmiştir. Lozan Antlaşması’nda temel kriterlerden olan kapitülasyonların kaldırılması sonrasında da bağlayıcı anlaşmalar yapılmaması uygulamaları sürdürülmüştür. Ortaklıklar yapılmasına sıcak bakılırken dışa bağımlı olmama dış politikanın en önemli esası olmuştur. Bu hassasiyet, ülke yatırımlarında daima nazarıdikkate alınmıştır. Gerek demir yolu yapımında, gerekse yabancıların tekelinde olan demir yolu şirketlerinin millîleştirilmesinde bağımsız duruş açık olarak görülmektedir. Cumhuriyet döneminde, bağımsız demir yolu politikaları sürdürülürken bunun yanında demir yolu yapımında ve millîleştirilmesinde kültürel, askerî, sosyal ve iktisadi alanlarda da kayda değer hedefler gözetilmiştir. Demir yoluna yalnız ticari kazançtan öte farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu hedefler ve beklentilerin durumu genel olarak makalenin takibinde anlatılmıştır.

ATATÜRK yurt içi gezilerini trenle yapmaya önem vermiştir.

Page 130: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

125

a. Askerî Hedefler

Cumhuriyet’in kurucuları savaşın içinden gelmiş ve savaş yıllarında asker, malzeme ve diğer hizmetlerin aksaması sebebi ile ordunun çektiği sıkıntıları bizzat yaşamışlardı. Bir örnek olması bakımından: Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kafkas Cephesi’ne, sağlık malzemesi 27 günde ulaşabilmiştir. Yine uçaklar cepheye iki ayda varabilmekteydi. Tabii bu süreçte imkânsızlıktan şehit olanların sayısını ve ızdıraplarını tarif etmek imkânsızdır. (DMY 134, 1936: 51) Başbakan İsmet İNÖNÜ, Ankara - Sivas hattı açılışında “...eğer Ankara - Erzurum demir yolu mevcut olsaydı, Avrupa’nın Sakarya Seferi’ne girmesi şüpheli olurdu.” (DMY 66 - 70, 1933: 270; Aslantepe, 2001: 215) demiştir. Askerî strateji olarak amaç; ülkeyi doğudan batıya, kuzeyden güneye demir yolları ile bağlamaktır ve muhtemel bir savaşta Kafkasya Cephesi hadiselerinin yaşanmamasıdır. Nitekim ATATÜRK bir açılışta Akdeniz’i Karadeniz’e demirle bağladık demekle bu konudaki memnuniyetini ifade etmiştir. Yine açılışlarda trenlerin üzerinde yer alan Akdeniz’den Karadeniz’e ifadesi dönemin önemli hedeflerinden birinin daha gerçekleştirilmesinin simgeleri olmuştur.

Cumhuriyet döneminde askerî öncelikler hat genişliğinde de dikkate alınmıştır. Dar hatlar askerî ihtiyaçları ve seri aktarmayı engellemesi sebebi ile ekonomik olmasına rağmen tasvip edilmemiştir. (Yıldırım, 2001: 50 - 52) Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bir taraftan yeni hatlar yaparken diğer taraftan Osmanlı Devleti’nden miras kalan hatları millîleştirme ve standart hâle getirme mücadelesi verilmiştir. Cumhuriyet Hükûmetinin kontrolüne geçen 4.136 km’lik demir yolunun önemli bir kısmı kullanılabilir ve hizmete hazır değildi. (DMY 109 - 110, 1934: 37; TCDD.gov.tr) Raylar; 1435 mm, 1050 mm, 750 mm ve 1534 mm olmak üzere 4 farklı genişlikteydi. Bu hatlar daha sonraki yıllarda Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın talebiyle standart ve geniş hat olarak düzenlenmiştir. Bu yıllarda hatlarda kullanılabilecek yeterli sayıda lokomotif ve vagon bulunmuyordu. Savaş sonunda Anadolu demir yolundan geçen 47 vagon ile Haydarpaşa İstasyonu’ndan millî idareye geçenler, Osmanlı askerî demir yollarından getirilenler ve hurdalar tamiratlar ile bir süre daha işler hâle getirilmiştir. Çalışmayla 17 farklı vagon tipinde 171 vagon hazır hâle getirilmiştir. 1924 yılında Almanya’ya 10 adet vagon siparişi verilmişti. Bu siparişi bir yıl önce harpten çıkan devletin demir yoluna verdiği önem olarak değerlendirmek mümkündür.7 (Cones, 1939: 1.118) Cumhuriyet’in kurucuları asker kökenli olmaları ve harbin içinden gelmeleri sebebi ile ulaştırma sektörüne ve özellikle de demir yoluna önem vermekteydiler. Demir yolu ülkenin gelişebilmesi, birliğinin sağlanması, asayişin korunması ve ticaret için vazgeçilmez önceliğe sahipti. ATATÜRK 13 Kasım 1931 tarihinde, “Demir yolu memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet sahasıdır… 7 Tekeli - İlkin; s.127-128’de; Bir mukayese bakımından bu tarihlerde İngiltere; 1.100.000.000 sterlin sermayeye, 36.000 km hat, 20.000 lokomotif, 40.000 yolcu vagonu ve 700.000 yük vagonuna sahiptir. C.M. Jenkin Cones; ”İngiliz Demiryolları, Demir Yolları Mecmuası, Çev. S. Esener, S 169, Mart, İstanbul, 1939, s. 1118.

Page 131: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

126

Muayyen zaman zarfında vatanın bütün mıntıkaları çelik raylarla birbirine bağlanacaktır.” Demiştir. (Sarc - Mazrui, 1983: 352)

b. Ekonomik ve İktisadi Hedefler

Demir yolu sadece ulaşım için değil, ülkenin zenginliklerinin paylaşılması, pazarlanması ve iç bölgelerin dışarıya bağlanması için en önemli unsur sayılmıştır. Öyle ki demir yolu ile millî iktisat bütünlüğü sağlanacak, yerli üretim iç ve dış tüketime sunulabilecektir. Her şeyden de önemlisi ülkenin sanayisi için gerekli olan kömür, demir, bakır ve diğer ham ürünler işlenmek ve kullanılmak için gerekli noktalara ulaştırılacaktır. Yapılan hesaplamalara göre demir yolu ile kara yoluna göre eşit güçle üç kat daha fazla yük taşınabilmekte ve ilaveten dokuz kat daha ucuza taşınabilmektedir. Oysa Osmanlı Devleti zamanında hatların yabancıların elinde olması ve ilgili devletin çıkar alanına göre inşa edilmiş olması sebebi ile hatlar arasında bağlantı olmamaktaydı. Tarifelerin pahalı olması ise devletin millî demir yolu yapmasını zorunlu hâle getiriyordu. Ayrıca yüksek tarifeli yabancı şirketler de ülkeye ağır yük oluyor ve ekonomikliği ortadan kaldırıyordu. Örneğin Aydın hattı satın alındıktan sonra bir ton / km incir taşıması 11 kuruştan 5 kuruşa, pamuk taşıması 12 kuruştan 5,25 kuruşa, tütün 15 kuruştan 5,25 kuruşa inmiştir. (Tekeli - İlkin, 2001, 140 - 160; Yıldırım, 2001: 54, 55) İngiliz Heyeti Başkanı Lord CURZON Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa’ya dönerek: “Konferanstan bir neticeye varacağız. Ama memnun ayrılmayacağız… Hiçbir dediğimizi makul olduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz… İhtiyaç sebebi ile yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer çıkarıp size göstereceğiz.” demiştir. (Tayhani, 2001: 19; Tokgöz, 2001: 4; Yalçın, 2008: 58) Cumhuriyet’in ilk 50 yılında oldukça etkin görevlerde bulunmuş olan İsmet İNÖNÜ, bu sözün üzerinde büyük tesiri olduğuna anılarında yer vermektedir. Cumhuriyet döneminde dış borç alınmasında gösterilen hassasiyetin temelinde de Batılıların bakışının doğru anlaşılmasının önemli payı olduğu değerlendirilmektedir.

c. Siyasi Hedefleri

Cumhuriyet’in kurucuları Türkiye’nin güçlü ve etkin bir ülke olabilmesinin Batı medeniyetinin yanında ama emperyalizmin karşısında durmakta olduğunu uygulamalarında göstermişlerdir. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki icraatlarda içte birlik ve beraberlik sağlanmış, dışarıya karşı tek güç imajına önem verilmiştir. Türkiye’nin Avrupa’dan tamamen tecrit edilmek istendiği bir zamanda, Asya ve Avrupa üzerinde varlığını sürdüren bir devlet olmayı başarmıştır. (Özden, 2001: Konf.) Şark meselesinin çözüm aşamasına geldiği bir zamanda ortaya çıkan yeni durumun ve oluşumun devlet hayatında ve toplumun yaşamında önemli değişimler meydana getirmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda eskiden devam eden alışkanlıkların ve hukuki yapının da yeniden dizaynı zorunlu hâle gelmiştir. Bu dizayn içerisinde, önemli bir başlık demir yolu olmuştur. Egemen bir

Page 132: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

127

devlet olmanın temel kriterlerinden biri olan meşruiyetin tam olarak sağlanmasına büyük önem verilmiştir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyetine müdahil olacak bir iç arızanın olmaması için birtakım tedbirler alınmıştır. Demir yolu yapımı, millîleştirilmesi bu alanda yapılan mücadelenin bir bölümünü oluşturmuştur. Bir Batılı, “Birinci Dünya Savaşı sonunda Türkiye dışında yenilgi alan devletler kendine dayatılan anlaşmaları imzalarken Türkiye bir Millî Mücadele vererek herhangi bir devletten emir almayacağını gösterdi.” tespitini yapar. Millî Mücadele öncelikle Anadolu’da bulunan 350.000 - 400.000 yabancı askerin ülkeden çıkarılmasına yönelik olarak verilirken, takiben içeride de tam serbestiyet kazanmak için ucu dışarıya uzanan ve millî egemenlik anlayışına aykırı sahalarda da sürdürülmüştür.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında hatları yabancılar işletirken Türk müteşebbisler de zamanla ihalelere girerek yabancı hegemonyasını kırmışlar ve maliyette % 50’lere varan indirim sağlanmıştır. Daha ucuza; Türk emeği, Türk mühendisliği, Türk sermayesi demir yolları ile demir ağların genişletilmesinde büyük atılımlar yapmışlardır. (Tekeli - İlkin, 2001: 138) Bu yatırımların görünen faydaları yanında Türkiye’de 1940’lardan bu tarafa ciddi bir iç isyanın çıkmamış olması ve dış tahriklerin artmasına karşın millî bütünlüğün sağlanmasında demir yolu ile ülkenin her tarafında ulaşımın sağlanmasının önemli katkıları olmuştur. (Yıldırım, 2001: 52, 53)

Demir yolları Türkiye’nin gelişen yönünü ifade etmektedir. Komşu ülkelerin liderlerinin ziyaretlerinde yapılan tesisler ve kazanımlar programlara alınmakta ve ülkenin imajı yükseltilmektedir. İran şahının ziyaretinde demir yolları ve hava kuvvetleri ön plana çıkarılmış ve şaha tanıtılmıştır. Nitekim millî tasarım Fleedling tipi 1401 kuyruk numaralı uçak da 1934 yılında İran’a hediye edilmiştir. (Ek - 13) Yine açılışlarda protokolün en üst seviyede katılmasına büyük önem verilmiştir. Esasen o dönem hükûmetlerinin halka yaptıklarının hesabını verdikleri bir fırsat olarak da değerlendirilmiştir. (Ek - 14, Ek - 15,Ek - 16)

Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde Türkiye’nin muhtaç olduğu şimendiferler hiçbir zaman gözden uzak kalmayacaktır. Bir karış fazla şimendifer meydana getirmenin, durum ne olursa olsun bir gün geri kalmadan milletin gerçek ihtiyacına uygun olarak devam edilmesi ve bu politik tercihe devletin en üst kademesinin desteğini ifade etmesi de Türkiye’nin kararlılığını göstermektedir. Gerçi 1930 yılında kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkasının Genel Başkanı Fethi OKYAR anılarında da belirttiği üzere demir yollarına temelde karşı olmamakla beraber yükün bir neslin omuzlarında olması sebebi ile buna muhalefet etmiştir. Ancak sıkıntılara rağmen hükûmetin demir yolu yapımı politikası ATATÜRK’ün sağlığında yoğun olarak devam etmiştir. Şüphesiz ki bu maksadın gerçekleşmesi için bütçeden büyük harcamalar yapılmaktaydı. Birkaç yılın değerleri ile devlet bütçesinin demir yollarına ayrılan miktarları tabloda gösterilmiştir.

Page 133: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

128

1924 - 1928 ve 1930 Yılları Demir Yoluna Ayrılan Bütçe Tablosu

Bütçe Yılı Bütçeden Ayrılan Para Yüzdesi

1924 9.800.000 TL % 7

1928 28.900.000 TL % 13,98

1930 28.000.000 TL % 12,57 (Aslantepe, 2001: 208)

Bu yıllarda ödemelerin büyük bir kısmı da Düyun-u Umumiye için ayrılmaktadır. Örneğin 28 Şubat 1933 Salı tarihli Cumhuriyet gazetesine manşet olan bütçe toplamda 174.994.000 TL olurken bunun 50.840.000 TL’si Düyun-u Umumiye borcu olarak ayrılmıştır. (Ek-4) Başbakan İsmet İNÖNÜ, bu yıllarda muhtelif açılış konuşmalarında Serbest Cumhuriyet Fırkasının muhalefetine, “Şümendüfer siyasetimize hücum etmek delalettir.” demek suretiyle tepkisini göstermiştir. Başbakan İsmet Bey (İNÖNÜ) “Demir yolu yapılmıyor diye siyaset yapılmasını anlardım ama şümendüfer yapıldı diye tenkit edileceğimi beklemezdim.” diyerek günün muhalefet siyasetine karşı iktidarın görüşünü belirtmiştir. (Aslantepe, 2001: 212 - 215)

ç. Sosyal ve Kültürel Hedefler

Demir yollarının önemli bir katkısı ülke içinde ve dışında sağlamış olduğu ulaşım kolaylıklarıdır. Daha evvel asırlarca köylerinden dışarı çıkamayan insanlar demir yolu sayesinde ülke içinde rahat ve ucuz seyahat imkânını yakalamışlardır. Bu gelişmelere paralel olarak ülke içinde kültürel kaynaşma güçlenmiştir.

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Türkiye’de bulunan ve demir yollarında, “Anadolu Demir Yolları Şirketi” Umum Müdürü olan Edouard HUGUENİN: “Pöh! Bu ahali daha iki yüz sene o ihtiyaçları hissedemez ve istifade kabiliyetine erişemez.” diyordu. O günün şartlarında insanlar azığı, ibriği, torbası ve heybesi ile yolculuk yapmakta, İstanbul’dan yola çıkanlar gece olduğu için yolculuğu yarıda kesip Eskişehir’de handa sabahlamakta ve ertesi sabah tekrar yola çıkmaktaydılar. Edouard HUGUENİN’in tespiti Türk halkının mensupları için yapılmış talihsizliktir. Zira bu tespitten 10 - 15 yıl sonra, lokanta vagon servisi 24 Temmuz 1924’te raylarda hizmete girecektir. (Mungan, 2001: 223 - 230) Ahali olarak tanımlanan Türk halkı yine kısa süre sonra uçak tasarımı yapmış, imal etmiş ve uçmuştur.

Demir yolu 150 yıllık geçmişine rağmen türkülere, özdeyişlere, sportif isimlere, şiire ve manilere kadar Türk millî kültüründe derin izler bırakmıştır. Bu izlerin tarihinin yazılmasının ve geleceğe miras olarak bırakılmasının önemli olduğu değerlendirilmektedir. Bu çalışmaların da başvuru eseri hâline gelmesi ve ulaşılmasının da kolay olması şüphesiz ki önemlidir. Diğer taraftan 150 yıllık demir yolu tarihinin gözlere de hitap etmesi ayrı bir ehemmiyete haizdir. 1940’lı yılların sonunda New York Demir Yolu Müzesi her memleketin demir yolu tarihini gösteren bir sergi hazırlamaya karar verir.

Page 134: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

129

Bu kapsamda Türkiye’den de talepte bulunulur. Dönemin cumhurbaşkanının buyruğu ile Türkiye demir yolu tarihinde kullanılan her cins lokomotif resimleri, hangi tarihte kullanıldıkları ve kullanım yeri bilgileri ile birlikte istek yapan müzeye gönderilmiştir. (BCA, Fon No.: 030.10, Yer No.: 2608.806.15; Ek - 18) Teknoloji, doğası gereği sürekli gelişen ve değişen bir olgu olması sebebiyle teknolojik birikimlerin de insanlığın ortak mirası olduğu genel bir kabul hâline gelmiştir. Şüphesiz ki teknolojinin önemli bir sahası olan demir yolunun da bu anlamda ayrı bir yeri bulunmaktadır. Türk demir yolu tarihinin geçirmiş olduğu aşamaların, ülkenin en sıkıntılı zamanında dönemin idarecilerinin ülke kaynaklarını her türlü imkânsızlığa rağmen bu alana teksif etmelerini doğru okumak gerekir. Yapılanların yeni nesle anlatılabilmesi ve bu sahanın hak ettiği yerde bulunması için demir yolu tarihinin arşiv belgeleri, müzelik malzemeleri ve her türlü vasıtayla gündemde tutulması önem arz etmektedir.

5. ATATÜRK ve Demir Yolları

Türk tarihinde demir yolu yapımına önem veren iki lider öne çıkmaktadır: Bu liderler Sultan II. Abdülhamit ve Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. (Şahingöz, 2002) Demir yolu politikalarında Sultan II. Abdülhamit ve ATATÜRK’ün birbirine yakın uygulamaları vardır. Mustafa Kemal Paşa’nın demir yolları konusundaki hassasiyeti; güvenlik, iktisadi, sosyal ve siyasal konularda ön plana çıkmaktadır. Keza Hicaz Projesi’yle de Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi başına dönemin gelişmiş bir teknolojisini uygulayabileceği mesajı verilmiştir. Çalışma alanımız dışında olduğundan detayına girilmemiştir.

Osmanlı Devleti’nin yaptığı demir yolunun yaklaşık yarısı Türkiye’ye miras kalmıştır. ATATÜRK döneminde buna 3.360 km daha ilave yapılmıştır. Yıllık ortalama yapılan hat uzunluğu 200 km olmuştur. (DDY 109 - 110, 1934: 37) ATATÜRK, 15 yıl içinde Türkiye’nin gelişmesini ve ekonomik alanda bağımsız olmasını sağlayacak direktifler vermiştir. ATATÜRK, Lozan sonrası Türkiye’nin her alanda kendine yetebilen, dış etkenlere karşı direnci güçlü, rekabet edebilir ve üniter yapıyı benimsemiş bir yapıyı öngörmüştür. Bu beklentilerin gerçekleşmesinde en önemli araçlardan biri olarak ise demir yolları görülmüştür. Bu bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun demir yolu yapımına yaklaşımı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşımında bir mantık farkı bulunmaktadır. Birincisi dağılmamak için ikincisi ise daha güçlü olmak için mücadele etmiştir. Esasen dönemin şartları bunu dikte ettirmekteydi.

Farklı kültürleri bünyesinde barındıran Anadolu’nun yeni dönemde, demir ağlarla birbirine bağlanmak suretiyle kültürel kaynaşmanın sağlanması yanında, demir yolu üniter yapının oluşmasında önemli bir araç hâline gelmiştir. Nitekim ATATÜRK 1924 yılında “Uygarlığın bugünkü araçlarını hatta bugünkü düşünce yapısını yayabilmek demir yolu olmaksızın düşünülemez.” (www.tcdd2bolgr.gov.tr) ifadesini kullanmıştır. Bu tespitin amacı ekonomik ve kültürel bütünleşmenin çağdaş vasıtasını hedef göstermektedir. Mustafa Kemal Paşa, 1930 yılında yapmış olduğu bir

Page 135: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

130

açıklamada “İktisadiyatın inkişafında başlıca lüzumlu olan, yollar, demir yolları, limanlar, kara ve deniz nakliye vasıtaları millî mevcudiyetin maddi ve siyasi kan damarlarıdır. Refah ve kuvvet vasıtalarıdır.” (ATATÜRK, 1982: 92) tespitini yapmak suretiyle dönemin iç sorunları ve iktisadi gelişmelerin sağlanması bakımından ulaşımın önemine dikkat çekmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK 21 Nisan 1931 tarihli beyannamesinde ülkenin durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuştur. Demir yolu bahsinde “Bayındırlık işlerimizin her dalı fiilî ve verimli bir uygulama programına dayanılarak takip edilecektir; bu işlerden büyük verim ve kuvvet vasıtası olan demir yolu inşaatına ısrarla devam edeceğiz.” (ATATÜRK, 1984: 489) ifadesi yer almıştır.

Cumhuriyet’e miras kalan demir yolunun yüzde 70’i Ankara’nın batısında yer almaktaydı. Hatlar birbiriyle irtibatlı olmadığından ekonomik olarak katma değer sınırlıydı. Ankara yönetimi ise birbirinden ayrı olan ve bağlantıları sınırlı olan rayları iç bağlantılarla bütünleştirerek daha kullanışlı ve etkin hâle getirmeye yönelik projeler gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK, 1 Kasım 1937 tarihinde Meclisi açış konuşmasında demir yoluna yönelik önemli açıklamalarda bulunur ve bu hususa da değinir. Açıklamasında konuyla ilgili şu ifadeye yer verir: “Sayın Milletvekilleri… Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri, dikkatle ısrarla üzerinde durduğumuz demir yolları inşaat politikası, hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile uygulanmaktadır. Doğu ve güneyde, Sivas, Diyarbakır gibi büyük merkezlere ulaşan hatlar, geçen yıl içinde, Sivas - Malatya hattı ile birbirine bağlanmıştır. Zonguldak’a varmış olan hat bile bu zengin kömür havzasını, iç vatana bağlamış bulunuyor… Doğu demir yollarının satın alınmış olduğunu bilirsiniz. Güneyde Nusaybin’e giden hattan başka, yurt içinde bütün demir yollarının idare ve işletmeleri, Cumhuriyet Hükûmetinin elindedir. Demir yolu inşaatımızın gelişmesi, İran transit yolunun gelişmesine ve motorize edilmesine de hizmet etmiştir.” (ATATÜRK, 1984: 505) İfadeden anlaşıldığına göre ATATÜRK, Meclise yaptıkları güzel çalışmalardan dolayı memnuniyetini izhar ederken aynı zamanda nelerin yapılması gerektiğinin de yönlendirmesini yapmaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ”bir karış fazla şimendifer” politikası ile ülke demir ağlarla örülmek istenmiştir. ATATÜRK muhalefet edenlere rağmen demir yolu yapımında hükûmete daima destek vermiştir.

ATATÜRK 1 Kasım 1935 tarihinde TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmada: “Doğu vilayetlerimizin belli başlı ihtiyacı orta ve batı illerimizi demir yollarla bağlamaktır. Şarka ilerleyen iki ana demir yolunun hızla bitirilmesini ve bunları bağlayacak yollar örüğüne, şimdiden başlanılmasını lüzumlu görüyoruz. İran - Türkiye transit yolunun teşkilatlanması özenle bitirilmelidir.” (Sarc - Mazrui, 1983: 393) ifadesiyle siyasi, sosyal ve ekonomik birçok yararın elde edileceği bir fırsatın yakalanmasını arzu etmiştir.

Ülkenin gelişmesi ve kalkınması alanında önemle üzerinde durulan hususlardan biri şüphesiz ki demir yoludur. 1937 yılında, “Demir yolları, bir

Page 136: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

131

ülkeyi medeniyet ve refah nurları aydınlatacak kutsal bir meseledir.” (ATATÜRK, 1984, 443) der. Keza ATATÜRK tarafından aynı yıl “Demir yolları bir memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silahıdır.” (Sarc - Mazrui, 1983: 352) tespiti ile ülke kalkınmasında bu sahaya verilen değer ifade edilmiştir. Yine aynı yıl bir başka konuşmasında, “Demir yolları bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir.” (ATATÜRK, 1982, 93) sözüyle konuya ilgisini göstermiştir. Bu yıllarda demir yolu yapımı bazı siyasetçilerin gelecek neslin yükü, neden bu nesle yüklenerek sürekli demir yolu yapılmaktadır, tepkisini çekecek kadar tercih sebebi olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren şartların ağırlaşması, dünyada yaşanan savaşlar, krizler ve politik tercihler 1923 sonrası başlayan hızlı demir yolu yapım sürecinin uzun bir süre ihmal edilmesine neden olmuştur.

1892 yılında açılan, Ankara Garı 1920’lerden itibaren yabancı misyon şeflerinin, devlet temsilcilerinin ve bilhassa da Türk protokol hayatının vazgeçilmez mekânlarından ve tören güzergâhlarından biri olmuştur. Nitekim bu durum kara yolunun ön plana alındığı ve geliştiği 1950’lere kadar sürmüştür. (Mungan, 2001: 223 - 234) Ankara İstasyonu Millî Mücadele tarihimiz arasında önemli bir yere sahiptir. ATATÜRK’e 1919 - 1922 yıllarında konak olarak tahsis edilen ve Ankara Anlaşması’nın imzalandığı yer olması ile ayrı bir özelliği olan yapı, Türk demir yolu tarihi geçmişini günümüze nakleden bir müze olarak hizmetine devam etmektedir. Demir yolları ile Türk halkı bütünleşmiş ve demir yollarına atfen pek çok dergi çıkarılmış, spor kulüpleri kurulmuştur. Günümüzde hatlar istenen seviyede olmasa bile demir yollarının Türk kültür hayatındaki yeri devam etmektedir. (Akın, 2001: 235 - 250; Uçak, 2001, 251 - 294)

1930’lu yıllardan sonra demir yolu yapımı büyük ihmale uğramıştır. Ancak millîleştirilen Türk topraklarındaki demir yolları Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları olarak bir bütün hâlinde yönetilmeye başlanmıştır. Demir yolları millî bir kurum hâline gelmiştir. Bu nedenle borç alınarak millîleştirilse bile mevcut durumunda borç veren ülkelerin demir yolları üzerinde bir söz hakkı olmamasının dikkate alınması gerekir. ATATÜRK dönemi sonrasında bu alanda kayda değer bir gelişme 2000’li yıllara kadar olmamıştır. Bu uzun süreçte yaklaşık 1.000 - 1.500 km’lik bir demir yolu yapılmış, mevcut yolların bir kısmı ise onarım görmüştür.

6. Sonuç

Demir yolu ilk uygulamalarının hayata geçtiği 1800’lü yılların ilk yarısından günümüze önemini daima korumuş, demir yoluna önem veren ülkelere zenginlik ve refah getirmiştir. Bu zenginliğin aynı zamanda teknolojik üstünlük kurarak geri kalmış ülkeler üzerinde emperyal uygulamalar olduğunu da belirtmek gerekir. Türkiye de demir yolu hatlarına sahip olmak için ciddi çalışmalar yapmış ve önemli kazanımlar edinmiştir. Ülkenin birlik ve beraberliğine katkı sağlaması, isyanlara karşı hızlı reaksiyon gösterilmesi ve ihracatı artırması bunların başında yer almaktadır.

Page 137: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

132

Türkiye; bölgesinde ve dünyada stratejik konumu, kültürel birikimi, tarihsel derinliği ve bölge halkları üzerindeki intibası nedeniyle özel bir konuma sahiptir. Enerji hatlarının merkezi konumunda olan Türkiye, uluslararası organizasyonlara giren, üreten, ürettiğini en kârlı şekilde satan bir güç olmak durumundadır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için başta demir yolu olmak üzere üç tarafı denizler ile çevrili ülkenin yeteri kadar deniz, kara, demir ve hava yolu taşımacılığını geliştirmesi ve modern usullerle idame ettirmesi daha da önemli hâle gelmiştir. Bir dünya haritasından dikkatlice incelendiğinde Türkiye’nin dünyanın her tarafına uzanacak, birbirini tamamlayacak deniz, demir ve hava hatlarının önemli bir güç merkezi olmanın altyapısını sağlayabileceği görülmektedir. Aslında içinde bulunduğumuz yüzyılın barış ve esenlik içinde geçmesi, dünyanın ekonomik kaynaklarının bütün insanlık tarafından en etkin ve verimli kullanılabilmesi için de Türkiye katkı sağlayabilecektir. Bunun sağlanmasında şüphesiz demir yollarına büyük yatırımlar yapılması, mevcutların modernize edilmesi ve uluslararası bağlantıların sıklaştırılması önem arz etmektedir.

Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için demir yolu, yolcu taşıma ve yük taşımada kaçınılmaz bir önceliğe sahip olmak durumundadır. Kara taşımacılığına göre onlarca kat ucuz olan, daha az arazi işgal eden demir yolu gelişmenin ve millî kaynakları harekete geçirerek küreselleşen dünyada rekabet edebilmenin önemli bir unsurudur. Bugün ABD ve Batı’da en önemli ulaşım vasıtası olan demir yolu, Türkiye’de istisnalar dışında uzun süre atıl durumda kalmıştır. Demir yolu üzerinde devletin kontrolünün kaybedilmeden, rekabet ortamının oluşturulması, her türlü sistemin ülke imkânları ile üretilir ve ihraç edilir hâle getirilmesi önem arz etmektedir. Özellikle Türk girişimcilerin de bu alana yatırım yapmasının sistemin kalitesini artıracağı değerlendirilmektedir. Bu durumda hava yollarında olduğu gibi rekabetin demir yolu işletmeciliği alanında da oluşmasının ülkeye önemli katkısı olacağı öngörülmektedir.

Demir yolunun gelişmesi, Türk toplumunun refah seviyesine katkı sağlayacağı gibi millî birlik ve beraberliğin sürdürülmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Komşu ülkelere de geçebilecek, ortak ve hızlı raylar aynı zamanda bölgesel barışın tesisini kolaylaştırırken ülke ekonomisine önemli katkıları olacağı değerlendirilmektedir. Bugün Türkiye’nin demir yolu haritasına bakıldığında pek çok yerleşim yerinin hâlâ demir yoluna kavuşmadığı görülür. Bu, Türkiye’nin gelişmesi yolunda önemli bir engeldir. Bursa gibi sanayi ve tekstil alanında önemli bir merkezin demir yoluna sahip olmaması da oldukça büyük bir eksikliktir. Bursa’ya tren 1891’de yapılan Bursa - Mudanya demir yolu ile gelmiştir. 1953’te hattın sökülmesi ile tren ulaşımı sona ermiştir. Sanayi alanında önemli bir şehir olan Bursa’ya 59 yıl sonra yeniden tren gelmesi için önemli adımlar atılmıştır. 105 kilometrelik Bursa Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın 75 kilometrelik bölümünü oluşturan Yenişehir etap temeli Aralık 2012’de atılmıştır8.

8 http://www.bursahizlitreni.com (17.01.2013)

Page 138: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

133

Son yıllarda demir yolu alanında “Yüksek Hızlı Tren Projesi” örneğinde olduğu gibi yeni yaklaşımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Ankara - Eskişehir arasında faaliyete geçen ve adına “Yüksek Hızlı Tren” adı verilen proje ile aynı projenin ikinci ayağı Ankara - Konya arası 2011 yılında faaliyete geçmiştir. Bu projenin Ankara’dan İstanbul’a ulaşmasının ise 2013 yılında tamamlanması için yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. 2012 itibarıyla Devlet Demiryolları verilerine göre hızlı tren hattının uzunluğu 880 km olmuştur. Gelecek 5 yılda 15 şehrin hızlı tren ile birbirine bağlanması öngörülmektedir. Demir yolunun yeniden gündeme alınması ve modern sistemlerin hizmete sunulması ümit verici gelişmeler olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç olarak Osmanlı’dan günümüze demir yolunun gelişimi şöyle olmuştur: Demir yolunun öneminin kavranması ve yapımına çalışılması, emperyal güçlerin imtiyaz alarak etki alanları oluşturma dönemi, savaş döneminde önemli bir unsur ve harekâtın seyrini değiştiren araç, millî mücadele ve sonrasında üniter yapının kurulmasında önemli bir argüman olarak görülmüştür. Takiben bir dönem için olmasa da olurmuş ve nihayet yokluğunun büyük kayıp olduğunun fark edildiği yeni bir dönem, olarak sıralanabilir.

Son dönemde ekonomik, güvenli, hızlı, çevre dostu ve kaza oranı oldukça düşük olan ulaşım aracı olarak demir yolunun yeniden keşfedilmesi dönemi olarak tanımlanmasının önemli bir farkındalık oluşturduğu değerlendirilmektedir. Türkiye’nin coğrafi koşulları gereği demir yolu yapımında birtakım güçlüklerle karşılaşılsa bile yapılan hatlar hizmete girdikten sonra önemli bir tadilata ihtiyaç duyulmadan onlarca yıl hizmet vermesi bakımından demir ağları avantajlı durumunu korumaktadır.

İngiltere başta olmak üzere Batılı sömürgeci güçler etki alanı oluşturmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu topraklarında demir yolu yapmak için mücadele ederken zamanla Türkler demir yolunu emperyal yaklaşımlardan korunmak ve bağımsız bir devlet olabilmek için bir araç olarak kullanmaya başlamıştır.

Kaynaklar

Arşiv Belgeleri

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA); Fon No.: 030.10, Yer No.: 147.52.5.

BCA; Fon No.: 030.0.001- Yer No.: 134.874.2, Yıl 1950, Konu: Anadolu’nun Doğusuna Yol Yapımı.

BCA; Fon No.: 030.10, Yer No.: 152.76.13.

BCA; Fon No.: 030.10, Yer No.: 2608.806.15, Tarih: 18.12.1947, Newyork Demir Yolu Müzesinin Talebine Cevap.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA); Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya: 180, Gömlek: 58, Tarih: 1273B21.

Page 139: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

134

BOA; Fon Kodu: HRT - Gömlek. 01104_00001-Tarih. 1341Z29 (Türkiye - Asya DY. Hrts.).

BOA; Fon Kodu: HRT-h. (Gömlek. 01037_00001-Tarih. 1341Z29 (Osm. And. DY. Hrts.).

BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya: 379, Gömlek: 28351, Tarih: 1311N22.

BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:403, Gömlek:82,Tarih:1284Z08.

BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:456, Gömlek:35,Tarih:1290R12.

BOA; Fon Kodu: MKT.MHM., Dosya:530, Gömlek:36,Tarih:1325Ca05.

BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 20, Gömlek No.: 1, Tarih No.: 1923 0712.

BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 60, Gömlek No.16, Tarih No.:1922.02.12

BOA; Fon No. HR.DM., Dosya No.: 234, Gömlek No.:91, Tarih No.:1923.01.10.

BOA; Dosya No.: 3968,Gömlek No.: 297540, Tarih: 1329Z 04.

Telif ve Tetkik Eserleri

ACUN Fatma vd. (2009); ATATÜRK ve Türk İnkılap Tarihi, Siyasal Kitabevi, 10. Baskı, Ankara.

ADIGÜZEL, M. Bahattin (2006); Türk Havacılığında İz Bırakanlar, THK Kültür Yay. No.: 7, Ankara.

ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri Birinci Kitap (1982); Gnkur. Bsm., Ankara.

ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri Birinci Kitap (1984); Hv. Bsm. ve Neş. Md.lüğü., Ankara.

BERKES, Niyazi (2012); Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, 17. Baskı, İstanbul.

BİLMEZ, Bülent Can (2000); Demir Yolundan Petrole Chester Projesi (1908 - 1923), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

DELİORMAN, M. Necmettin (1957); Nuri DEMİRAĞ’ın Hayat ve Mücadeleleri, Nu.D. Matbaası, İstanbul.

DERVİŞOĞLU, Fatih M. (2007); Nuri DEMİRAĞ Türkiye’nin Havacılık Efsanesi, Ötüken Neş., İstanbul.

ELDEM, Vedat (1970); Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik.

Page 140: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

135

FULLER, Graham (2011); Yeni Türkiye Cumhuriyeti Yükselen Bölgesel Aktör, Timaş Yay., 8. Baskı, İstanbul.

İNÖNÜ, İsmet (1993); İstiklal Savaşı ve Lozan, AAM, Ankara, (23 Ekim 1973.

KOCAHANOĞLU, Osman Selim (Yay. Haz.) (2005); Rauf ORBAY’ın Hatıraları 1914 - 1945, Temel Yayınları, İstanbul.

ÖZKAYA, Yücel - KONUKÇU, Enver - ÖNSOY, Rifat - AKBULUT, Dursun Ali - BALCIOĞLU, Mustafa - TANFER, Vehbi (Yay.Haz.: Berna TÜRKDOĞAN) (2002); Millî Mücadele Tarihi - Makaleler - AAM, Ankara.

SARC, Ömer Celal - MAZRUİ, Ali (1983); Çağdaş Düşünce Işığında ATATÜRK, Ağaoğlu Yayınevi Tesisleri, İstanbul.

TAYHANİ, İhsan (2001); ATATÜRK’ün Bağımsızlık Politikası ve Uçak Sanayisi 1923 - 1950, Türk Hava Kurumu Basımevi, Ankara.

TOKGÖZ, Erdinç (2001); Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914 - 2001), Ankara.

YALÇIN, Osman (2008); Türk Hava Harp Sanayii Tarihi, 2009 Hv.K.K.lığınca Basılmış Doktora Tezi, GÜ Sos. Bil. Enst. T.C. Tarihi, Ankara.

YALÇIN, Osman (2009); Türk Hava Harp Sanayii Tarihi 1913 - 2009, Hv. Bsm. ve Neş. Md.lüğü, Ankara.

YILDIRIM, İsmail (2001); Cumhuriyet Döneminde Demir Yolları, Ankara.

Süreli Yayınlar

AKIN, İlknur (2001); Kurtuluş Savaşı’nda ATATÜRK Konutu ve Demir Yolları Müzesi, KEBİKEÇ, Sayı 11.

ASLANTEPE, Cengiz (2001); “Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Cumhuriyet Halk Fırkası Tartışmasında Demir Yolları”, KEBİKEÇ, S 11.

AYDIN, Suavi (2001); “Türkiye’nin Demir Yoluna Muhtasar Bir Bakış”, KEBİKEÇ, S 11.

BİLMEZ, Bülent Can (2001); “Suya Düşen Bir ‘Tatlı Hayal’ Şarki Anadolu Demir Yolları (Chester) Projesi (1922 - 23)”, KEBİKEÇ, S 11.

CONES, C.M.Jenkin (1939); ”İngiliz Demir Yolları, Demir Yolları Mecmuası, Çev.: S. ESENER, S 169, Mart, İstanbul.

“Cumhuriyet Devrinde Yapılan Demir Yolu Hakkında Umumi Tafsilat” (1934); DMY, Mart - Nisan 1934, Sayı: 109 - 110, İstanbul.

Demir Yolları Mecmuası (DYM) (1936); Cilt 12, Sayı 134, Nisan.

Demir Yolları Mecmuası 1341 (1925); S 6, 1 Ağustos.

Page 141: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

136

Demir Yolları Müderrisi Tevfik (1930); “Dünya Demir Yollarında İnşaat Faaliyeti”, DYM, Mart, Sayı: 61, İstanbul.

“Demir Yolunu Devletleştiriyoruz İzmir - Kasaba Hattını Nasıl Aldık?” (1934); Demir Yolları Mecmuası, Mart - Temmuz, Sayı: 113, İstanbul.

DYM (1930); Cilt 6, Sayı 66 - 70, Kânunuevvel.

Edward Mead EARL (1934); “Türkiye Büyük Devletler ve Bağdat Demir Yollarına Dair Bir Tetkik”, DYM, II. Teşrin 1934, S 118, Çev.: Münir REŞİT, S 118, Eylül, Ankara.

GÜREL, Zeki (1980); “Kurtuluş Savaşı’nda Demir Yolculuk 1”, BELLETEN, Cilt XL1V, S 175, Ankara.

METİN, Barış (2011); “Rus Kaynaklarına Göre Anadolu’da Demir Yolları ve Demir Yolu Projeleri, Bağdat Demir Yolunun Rusya Açısından Önemi 1900 - 1916”, Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, ATASE Bsm. ve Yay., Sayı: 18, Ankara.

ÖZDEN, Neşe (2011); 2011 Yılı Hava Harp Okulu Konferans Notlarından, İstanbul.

ŞAHİNGÖZ, Mehmet (2002); GÜ Eğitim Fakültesi, 202 Yılı T.C. Tarihi Bilim Tarihi Yüksek Lisans Programı, Ders Notları, Ankara.

TEKELİ, İlhan - İLKİN, Selim (2001); “Cumhuriyet Demir Yolu Politikalarının Oluşumu ve Uygulaması”, KEBİKEÇ, S 11.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDDY) (2012); Web Sitesi 31 Aralık.

UÇAK, H. İbrahim (2001); Demir Yolları Mecmuası ve Demir Yolcu Dergileri, KEBİKEÇ, S 11.

YAKUP, H. (1934); “Demir yolları Mecmuası Bugün 10. Yaşına Girdi”, Demir Yolları Mecmuası, Mart - Nisan 1934, Sayı: 109 - 110, İstanbul.

YALÇIN, Osman (2009); “Mühürdarzade Nuri DEMİRAĞ’ın Hayatı ve Çalışmaları”, Ankara Üniversitesi ATATÜRK İlkeleri ve İnkılap Tarihi ATATÜRK Yolu Dergisi, Ankara, S 49, Güz.

YAVUZTÜRK, Gülseren Mungan (2001); “Bir Garın Tarihinde Yolculuk”, KEBİKEÇ, S 11.

www.ulasim2023.org-Aralık 2012)

www.tcdd.gov.tr(02.01.2013)

www.tcdd2bolgr.gov.tr(2010)

www.tcdd2bolgr.gov.tr, 2007

http://www.bursahizlitreni.com (17.01.2013)

Page 142: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

137

EKLER

Page 143: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

138

Page 144: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

13

9

Ulaşt

ırm

a B

akan

lığın

ın D

emir

Yo

lu H

atla

rın

ın D

uru

mu

nu

ster

en R

apo

ru

E

k -

1

139

Page 145: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

140

Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Rapor Ek - 2

Page 146: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

141

Osmanlı İmparatorluğu Demir Yolu Hatları Haritası Ek - 3

Page 147: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

14

2

Osm

anlı İm

par

ato

rluğu

Dem

ir Y

olu

Hat

ları

Har

itas

ı

Ek

- 4

142

Page 148: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

143

Osmanlı İmparatorluğu’nda Demir Yolu Hatları Haritası Ek - 5

Page 149: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

144

Millîleştirme Ek - 6

Cumhuriyet Gazetesi

Page 150: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

14

5

1933

Yılı

tçe

Mik

tarı

ve

Ku

rum

lara

Ayr

ılan

Pay

lar

Ek

- 7

145

Page 151: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

146

Sivas - Erzurum Hattına Dair Basında Çıkan Haber Ek - 8

Page 152: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

147

DDY Mecmuası Mart 1930, S 61

Londra’dan Basra’ya Demir Yolu Güzergâhı Ek - 9

Page 153: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

148

Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları DY Mecmuası Mart - Nisan 1934

Cumhuriyet’in 10. Yıl Anısına Demir Yolları İdaresinin Anıtı Ek - 10

Page 154: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

149

Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir YollarıDY Mecmuası Mart - Nisan 1934

Cumhuriyet’in 10. Yıl Anısına Demir Yolları İdaresinin Anıtı Ek - 11

Page 155: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

150

Ek - 12Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları

DY Mecmuası Mart - Nisan 1934

Page 156: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

151

Ek - 13 Demir Yolları Mecmuası Sayı: 116, Ankara, 1936 (İran Şahının Ziyareti)

Page 157: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

152

Ek - 14Demir Yolları Mecmuası Sayı: 115, Ankara, 1934

(Elazığ Demir Yolu İstasyon Açılış Ziyareti)

Page 158: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

153

Ek - 15Demir Yolları Mecmuası Sayı: 115, Ankara, 1934 (Elazığ Demir

Yolu İstasyon Açılış Ziyareti)

Page 159: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

154

Ek - 16Demir Yolları Mecmuası Sayı: 61 - Mart, İstanbul, 1930 (Gazi Paşa ve Samsun - Sivas Demir Yolu Hattı Açılışı)

Page 160: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

155

Ek-17-1Demir Yolları Mecmuası Sayı: 169 - Mart, Ankara,

1939 (İngiltere’de Demir Yolu Ağı)

Page 161: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

156

Ek-17-2Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarında Demir Yolları Haritası

DY Mecmuası Mart - Nisan 1934

Page 162: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

157

Demir Yolu Hatlarının Durumunu Gösteren Rapor Ek - 18

Page 163: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

158

Ek - 191925 Yılında Toplanan Demir Yolu Kongresi

Demir Yolları Mecmuası, S 6, 1 Ağustos 1341, s. 108

Page 164: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

15

9

Ek

-20

Dem

ir Y

olla

rı K

on

gre

si’n

den

Bir

rün

Dem

ir Y

olla

rı M

ecm

uas

ı, S

6, 1

Ağu

sto

s 13

41, s

. 210

.

159

Page 165: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

16

0

htt

p:/

/ayg

un

ho

ca.c

om

(14.

01.2

013)

Osm

anlı İm

par

ato

rluğu

Dem

ir Y

olu

Hat

ları

nın

Du

rum

un

u G

öst

eren

Har

ita

E

k -

21

160

Page 166: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

16

1

ww

w.t

cdd

.go

v.tr

/14.

01.2

013

rkiy

e C

um

hu

riye

ti D

emir

Yo

lu H

atla

rın

ın D

uru

mu

nu

ster

en H

arit

a

Ek

-22

161

Page 167: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

162

Page 168: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

163

ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI İÇİN KAYNAKLAR - II:

TOPÇU MECMUASI

Efdal AS∗ Hakan BACANLI∗∗

Öz: Cumhuriyet döneminde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde hem mevcut personelin mesleki bilgilerini artırmak hem de yeni katılan personele kendi sınıfıyla ilgili olarak teknik bilgiler vermek amacıyla 1925 yılından itibaren “askerî sınıf dergileri” çıkarılmaya başlanmıştır. Topçu sınıfı, ordunun piyade ve süvari sınıfıyla birlikte asli sınıflarından biridir. Piyade ve süvari sınıflarında olduğu gibi topçu sınıfına yönelik olarak da “Topçu Mecmuası” adıyla bir dergi çıkarılmıştır. Önceleri sadece topçu sınıfıyla ilgili makalelerin yer aldığı dergide, daha sonra nakliye sınıfını ilgilendiren makalelere de yer verilmiştir. Çoğu özgün olan makalelerin yanı sıra, dönemin yabancı askerî dergilerinden alıntılar da yapılmıştır. Dergi, 1925 yılından, -tespit edebildiğimiz son sayı olan- Mayıs 1957 tarihli 174’üncü sayıya kadar yayın hayatını sürdürmüştür.

Anahtar Kelimeler: Süreli Askerî Yayınlar, Topçu Sınıfı, Topçu Mecmuası, Türk Topçuluk Tarihi, Nakliye Sınıfı

SOURCES FOR MILITARY HISTORY RESEARCHES - II:

TOPÇU MECMUASI (THE ARTILLERY JOURNAL)

Abstract: During the Republican Period, the Turkish Armed Forces initiated the practice of publishing “military corps journals” as from 1925, with a view to improving the professional knowledge of the active personnel as well as providing the newcomers with technical information regarding their own corps. The Artillery Corps is one of the primary branches of the army, together with the infantry and cavalry corps. Similar to the practice within the infantry and cavalry corps, the Artillery Corps had also its own journal published under the name of “Topçu Mecmuası (the Artillery Journal)”. This publication, which initially included articles only on the artillery corps, would later embrace articles regarding the transportation corps. In addition to the authentic articles, the journal also included citations from other articles covered by the foreign military journals of that period. The journal continued to be published from 1925 till May 1957 up to the 174th issue, the last one that we managed to find out.

Keywords: Military Periodicals, The Artillery Corps, The Artillery Journal, History Of Turkish Artillery, The Transportation Corps.

Giriş

Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nin Ağustos 2012 tarihli 20’nci sayısında tarafımızca yayımlanan “Askerî Tarih Araştırmaları İçin Kaynaklar-I: Süvari Mecmuası” adlı makalede, Türkiye’de son yıllarda popüler anlamda tarihe gösterilen ilginin, tarih konusunda yayımlanan bilimsel ve popüler kitap, dergi ve makalelerde önemli bir artışa neden olduğunu, bu artışın tarih biliminin bir dalı olan askerî tarih alanında da memnuniyet verici derecede yaşandığını, çeşitli yayınevleri tarafından alana yönelik eserler yayımlanmaya başlandığı gibi akademik çevrelerde askerî tarihi kapsayan tezlere de dikkat çekici bir yönelme olduğu belirtilmişti.

∗ Dr.Öğ.Bnb. Kara Harp Okulu Dekanlığı Temel Bilimler Bölüm Başkanlığı Tarih Öğt.Grv. [email protected] ∗∗ Dr.Öğ.Yzb. Gnkur. ATASE Daire Başkanlığı, Arşiv Şube Müdürlüğü, [email protected]

Page 169: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

164

Aynı makalede, bu konuda yaşanan eksikliklere de değinilmiş ve en önemli sorunlardan birisi olarak askerî tarih çalışmalarında mutlaka yararlanılması gereken kaynaklar arasında yer alan ve askerî kurumlarca yayımlanmış olan gazete, dergi ve diğer yayınlara, gerek asker kökenli gerekse sivil kökenli tarih araştırmacılarının yeteri kadar rağbet etmemeleri gösterilmişti.

Buradan yola çıkarak Osmanlı ordusunun asli sınıfları sayılan ve “sunuf-ı selase” olarak adlandırılan süvari, topçu ve piyade sınıflarına yönelik olarak yayımlanan askerî sınıf dergilerini tanıtım amacıyla ilk olarak süvari sınıfına yönelik çıkarılmış “Süvari Mecmuası” hakkında yukarıda belirtilen makale yayımlanmıştı.

Bu çalışmada ise Türk ordusunda kökenleri XIV. yüzyıla kadar inen topçu sınıfına1 yönelik olarak çıkarılan “Topçu Mecmuası” hakkında bilgi verilirken aynı zamanda konuyla ilgili olarak çalışma yapacaklara kolaylık sağlamak amacıyla dergideki makalelerin dizini de sunulacaktır.

Topçu Mecmuası Hakkında Genel Bilgiler

Topçu Dergisi, “Topçu Mecmuası” adı altında, 1’inci sayısı Ocak 1925’te (İkinci Kanun 1341) olmak üzere yayımlanmaya başlanmıştır. Tarafımızca yapılan araştırmada, derginin en son sayısı olarak 174’üncü sayı olan Mayıs 1957 yılı sayısına ulaşılmıştır. Ayrıca 1-174 sayıları arasından 116, 127, 128, 130, 133, 137, 138, 139 ve 173’üncü sayılara birçok kütüphane, veri tabanı ve sahaf tarandığı hâlde ulaşılması mümkün olmamıştır.

Kendisini, “topçuluğun terakkiyat ve tekemmülatından bahseden fenni bir mecmua” olarak nitelendiren derginin ilk sayısında, “Topçu Müfettişliği” adına kaleme alınmış olan “İlk Söz” adlı yazıda topçu sınıfının -makalenin yazılmış olduğu dönemde- ulaşmış olduğu teknik seviyeden kısaca bahsedilmiştir. Buna göre topçu sınıfının teknik gelişmeler sonrasında imkân ve kabiliyetlerinde artış görülmüş, ölçüm sistemleri gelişmiş, gece atışları daha etkili hâle gelmiş; motorlu vasıtaların kullanılması, ağır topların sevkiyatını kolaylaştırmıştır. Topçu; piyade topçusu, yakın muharebe ve uzak muharebe topçusu adıyla gruplara ayrılmıştır. Ayrıntılı planlar, mükemmel haritalar, muharebe vasıtalarında ve yardımcı teşkilatlardaki gelişim, her ihtimale göre belirlenmiş bir çalışma sistemi, piyade ile ortak hareket ve sıkı bir irtibat gibi nedenler topçu sınıfını, kat kat artan kudret ve önemi oranında istihdam edilmesi ve kullanılması pek güçleşmiş bir meslek hâline getirmiştir.

1 Kaynaklarda Türk ordusunda topun kullanıldığı ilk savaş olarak I. Kosova Savaşı gösterilirse de (Bk. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapıkulu Ocakları, C II, TTK Basımevi, Ankara, 1988, s. 36.) 1386 tarihli Osmanoğulları - Karamanoğulları Savaşı’nda da top kullanıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. (Bk. İsmail Hami Danişmend; İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C I, Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1947, s. 73.)

Page 170: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

165

Makalede, diğer sınıflar açısından topçu sınıfının asli mahiyetini anlamanın gerekliliğine de yer verilmiş, topçu sınıfı mensupların kendi zorunlu ve önemli görevlerine büyük bir vukuf ve kabiliyetle hâkim olmalarının elzem olduğu vurgulanmıştır. Mecmuanın, topçu sınıfına yönelik yayınlar ve aydınlatıcı içeriği aracılığıyla topçu sınıfının önemli vazifelerini ifa etmelerinde onlara yardımcı olmak için çıkarılacağı belirtilirken bundan amacın, çağdaş topçuluğun takip etmekte olduğu ilerleme ve gelişmeyi subaylara tanıtabilmek olduğu da eklenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 1, İkinci Kanun 1341, s. 2 - 3)

İlgili makalenin son paragrafında da derginin, topçu sınıfı mensuplarının tecrübe ve ilme dayanan makalelerinin ve topçuluğa ait yabancı eserlerden tercüme olunmuş yazılarının kabul edilebileceği ifade edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 1, İkinci Kanun 1341, s. 2 - 3)

İlk sayısı 21 sayfa olarak çıkan derginin 2’nci sayısında sayfa adedi artırılmış ve dergi 40 sayfa olarak yayımlanmıştır. Derginin söz konusu sayısındaki “Birkaç Söz” adlı makalede, derginin ilk sayısının beklenenin üzerinde bir ilgiyle karşılandığı belirtilmiş, aynı ilginin özellikle topçu sınıfı dışındaki sınıflar tarafından da gösterilmesi hâlinde derginin hacminin yarısının topçu sınıfına, diğer yarısının da muhtelif sınıflara ayrılacağına dikkat çekilmiştir.

Aynı sayıda, derginin yayımlanmasından maddi bir amaç güdülmediği, bu nedenle hasılatın bir kısmının Avrupa’dan mesleki eserlerin alınmasına ayrıldığı, kalan büyük kısmın ise makale sahiplerine dağıtılacağı belirtilerek askerî personelin makale göndermesi özendirilmeye çalışılmıştır.

Yazıda son olarak elinde Kurtuluş Savaşı ile ilgili fotoğraf bulunanlara çağrı yapılmış ve ellerindeki fotoğrafları (açıklayıcı bir notla birlikte) dergide yayımlanmak üzere göndermeleri rica edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 2, Şubat 1341, s. 2 - 3)

Topçu Mecmuası yayın hayatına başladığı 1925 Ocak ayından itibaren 82’nci sayıya kadar ayda bir çıkarılmış, 83’üncü sayıdan itibaren ise 3 ayda bir yayımlanmıştır.

Topçu Mecmuası’nın hem 48’inci hem de 49’uncu sayısında İkinci Kanun (Ocak) 1929 yazmaktadır. 47’nci sayının İkinci Teşrin (Kasım) 1929 olması ve de 50’nci sayının Şubat 1929 olması nedeniyle 49’uncu sayının bilgilerinin doğru olduğu ancak 48’inci sayının Birinci Kanun (Aralık) 1928 olması gerektiği düşünülmektedir.

Topçu Mecmuası, “Topçu Müfettişliği” tarafından çıkarılmıştır. Uzun bir süre, 143’üncü sayıya kadar, sadece “Topçu Müfettişliği” ismi kullanılmış, 144’üncü sayıdan itibaren çıkaran makam ismi “KKK Topçu Dairesi” olarak değiştirilmiştir.

Page 171: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

166

Derginin isminin 136’ncı sayı olan Temmuz 1947 sayısına kadar “Topçu Mecmuası” olduğu görülmektedir. Kasım 1948 tarihli 140’ıncı sayıda ise “Topçu Dergisi” ismi kullanılmaya başlanmıştır. Yani “mecmua” kelimesi yerine “dergi” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. 137, 138 ve 139’uncu sayılar bulunamamış olduğundan ilgili değişikliğin bu sayılardan birinde mi yoksa 140’ıncı sayıdan itibaren mi başladığı tam olarak tespit edilememiştir.

Abonelik sistemiyle dağıtımı yapılan Topçu Mecmuası’nın, ilk çıktığı sayı itibarıyla bedeli 25 kuruştur. Derginin ilerleyen sayılarında, fiyat değişiklikleri görülmüştür. Tespit edebildiğimiz son sayı olan 174’üncü sayının fiyatı 90 kuruştur.

Topçu Mecmuası’nın yayımlandığı süre içerisinde değişik matbaalarda basılmış olduğu görülmektedir. İlk olarak Teşebbüs Matbaasında basılmaya başlanan dergi, zaman içinde Hüsnütabiat Matbaası, Milliyet Matbaası, Hâkimiyet-i Milliye Matbaası, Ulus Basımevi, Matbaa-i Ebüzziya, Genelkurmay Basımevi, Top.Atş.Okl. Basımevi, Harp Okulu Matbaası ve Topçu Okulu Basımevinde basılmıştır.

Topçu Mecmuası Birinci Kanun (Aralık) 1928 tarihli 48’inci sayısından itibaren Latin harfleriyle yayımlanmaya başlanmıştır. Dergi bu gelişmeyi şöyle duyurmuştur: “Mecmuamız beşinci yılını yaşatacak olan muhterem okurlarına Harf İnkılabı mesudunu da taşımak suretiyle fevkalade nüsha hâlinde kendisini takdim ve yeni seneyi tebrik eder.” (Topçu Mecmuası, S 48, Birinci Kanun 1929)

Derginin ilk sekiz sayısında herhangi bir bölümlemeye gidilmemiş, 9’uncu sayıdan itibaren ise makaleler; fenni, sınai, tatbiki, mihaniki, endaht, mebâhis-i nafıa kısımları ile malzeme ve mühimmat kısmı başlıkları altında yayımlanmıştır. Bu durum, 21’inci sayıya kadar sürmüş, Birinci Teşrin (Ekim) 1926’da yayımlanan 22’nci sayıdan itibaren eskisi gibi bölümsüz düzene geçilmiştir.

İkinci Kanun (Ocak) 1929’da yayımlanan 49’uncu sayıdan itibaren dergi, ordunun “nakliye sınıfı”na ait makaleleri de yayımlamaya başlamıştır. Yeni format, başlığın hemen altında yer alan “Nakliye sınıfına da hâdimdir.” ifadesiyle belirtildiği gibi makaleler de artık topçu ve nakliye sınıfları başlığı altında toplanmıştır.

49’uncu sayı içerisinde yer alan bir yazıda “nakliye sınıfı” konularının neden dergide ayrı bir bölüm hâlinde yer aldığı da anlatılmıştır. Bu yazıya göre nakliye sınıfının da barış zamanında talim ve terbiyesine önem verilmesi ve bilimsel gelişmelerin bu sınıf mensuplarınca da adım adım takip olunması gereklidir. Bu lüzum nedeniyle nakliye sınıfı mensuplarını bu sınıfı alakadar edecek bilimsel gelişmelerden ve Avrupa ordularındaki fikir hareketlerinden haberdar etmek maksadıyla müstakil bir meslek dergisi çıkarılması bu ihtiyacın tatmini için en iyi ve arzu edilen bir çare ise de nakliye sınıfı subaylarının sayıca müstakil bir dergiyi yaşatabilecek derecede

Page 172: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

167

olmaması ve nakliye müfettişliğinin maddi imkânlarının da bu durumu temine yeterli olamaması sebebiyle Genelkurmay Başkanlığının onayıyla nakliye sınıfına ait yayın için topçu mecmuasıyla ortak hareket edilmesine karar verilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 49, İkinci Kanun 1929)

Şubat 1932’deki 84. sayıdan itibaren topçu sınıfına yönelik makaleler: Sevk ve idare, teşkilat ve teslihat, ölçme (topçu ve ölçme), tabiye meselesi, talimname, ordu ve fen, yabancı memleket haberleri, tarihî hatıralar, harp tarihi tetkikleri, talim ve terbiye bölümleri altında çıkarılırken “nakliye sınıfı”na ait bölüm korunmuştur.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki sayılarda yeni bölümlemeye gidilmiştir. Yeni bölümler, kara topçusu, uçaksavar ve kıyı topçuluğu, ölçme ve haber alma, topçu havacılığı, motor - malzeme - bakım, moral ve atış şeklinde düzenlenmiş ve “nakliye sınıfı”na ait bölüm kaldırılmıştır.

Dergi içerisinde zaman zaman yayımlanacak yazılarla ilgili isteklere ve uyarılara yer verilmiştir. 55’inci sayıda makalelerde yazılan askerî tabirlerin sevk talimnamesine uygun olması gerektiği, sevk talimnamesinde olmayanların da sınıf talimnamelerinden alınması gerektiği belirtilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 55, Temmuz 1929)

Mecmuaya gönderilmekte olan makalelerde birçok daktilo ve imla hatası olduğu, askerî neşriyat talimatının 50. maddesi gereğince her 25 hata bir sahife kabul edilerek makale parasından düşüleceği, her makalenin yazı makinesiyle yazıldıktan sonra gönderilmeden evvel bir daha gözden geçirilmesinin uygun olacağı 64’üncü sayıda ifade edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 64, Nisan 1930) Bu uyarıdan, dergide yazısı yayımlanan yazarlara makaleleri karşılığı ücret ödendiği bilgisi de öğrenilmektedir.

94’üncü sayıda, dergi hacmi müsait olmadığından uzun makaleden ziyade bir defada yayımlanabilecek özlü kısa makaleler yazılması istenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 94, Ağustos 1934)

113’üncü sayıda, gönderilecek yazıların Genelkurmay Başkanlığının sınıf mecmualarının nasıl çıkarılacağına dair olan 1939 basımlı veçhelerine uygun olması gerektiği, bu veçhelere uygun olmayan yazıların mecmuaya basılmayacağı, gönderilecek yazıların en çok 15 sayfa olması gerektiği belirtilmiştir. Yazarların sayfa kısıtlamasına dikkat etmeleri gerektiği, çünkü bundan sonra mabadlı yazılara (sonraki sayılarda da devam eden yazılara) yer verilmeyeceği ifade edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 113, Mayıs 1939)

Topçu Mecmuası’nda, harp tarihine, stratejiye, tabiyeye, ordu teşkilatına, yabancı ordulara ve askerlikle ilişkili olan iktisadi, diplomatik, mali ve coğrafi tetkiklere yer verileceği 68’inci sayıda belirtilmiştir. Yine aynı sayıda, her türlü fikre sahifeleri açık olan Topçu Mecmuası’nda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğunun yazarına ait olduğu da ifade edilmiştir. (Topçu Mecmuası, S 68, Ağustos 1930) 149’uncu sayıda konu içeriği daha ayrıntılı

Page 173: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

168

ifade edilmiştir. Bu sayıda, dergiye basılmak üzere gönderilecek telif ve tercüme makalelerin topçu eğitimi, sevk ve idaresi ve İkinci Dünya Savaşı ile Kore Savaşı deneyimlerinden elde edilen bilgilere dayanması istenmiş, dergide topçuluğun bütün branşlarını ihtiva eden kara topçusu ve genel topçuluk, uçaksavar ve kıyı topçuluğu, ölçme ve haber alma konularına ait makalelerin yayımlanacağı belirtilmiştir. Ayrıca dergide yayımlanacak yazıların sayfa sayısı, en çok 8 dergi sayfasını geçmemek üzere yeniden belirlenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 149, Şubat 1951) 150’nci sayıda mevcut konulara 3 yeni konu daha eklenmiştir. Bu konular: Motor - malzeme - bakım, moral ve topçu havacılığıdır. Ayrıca bu sayıda makale içeriklerinde, gizli ve mahrem olan kadro ve kuruluşu ifşa eder mahiyette bilgilere yer verilmemesi de istenmiştir. (Topçu Mecmuası, S 150, Mart 1951)

Derginin topçu sınıfıyla ilgili olarak bölümlerinde: Topçu atış talimnameleri, top çeşitleri, top mermilerinin özellikleri, Avrupa ordularında topçu, topçunun sevk ve idaresi, gaz muharebeleri, hava topçuluğu, sahra ve dağ topçuluğu ve Türk topçuluk tarihine yönelik makaleler bulunmaktadır.

Nakliye sınıfına ait bölümlerde ise: Zırhlı otomobiller, motosiklet bölükleri, orduların motorlaştırılması, şoförlerin yetiştirilmesi, motorlu birliklerin hava taarruzlarına karşı korunmasına yönelik makaleler bulunmaktadır.

150. sayıdan itibaren Topçu Dergisi’nde bir soru ve cevaplandırma kısmı açılmıştır. Buna göre yeni eğitim esasları ve talimnameler hakkında kıtalarca anlaşılamayan ve açıklanması istenen konular kısa sorular hâlinde Topçu Dairesine bildirildiği takdirde bunlar bir sıraya tabi tutularak Topçu ve Uçaksavar Topçu Okullarında kurulan yetkili birer heyet tarafından cevaplandırılacaktır. Cevaplar derhâl soru sahibine bildirileceği gibi bütün okurların istifadesi için de müteakip dergide ve sayfalarda yayımlanacaktır. Böylece hem soranın hem bütün dergi okurlarının istifadesi sağlanmış olacaktır. (Topçu Mecmuası, S 153, Şubat 1952)

Topçu Mecmuası’nın 125’inci sayısında bu mecmuanın eki olarak yine üç ayda bir gedikli erbaşlar için “Savaşta Erbaşlar” isimli bir mecmuanın çıkarılmakta olduğu belirtilmişse de ek olarak yayımlanan bu mecmuanın ne kadar süreyle yayımlandığı tespit edilememiştir. (Topçu Mecmuası, S 125, Mayıs 1942)

Sonuç

1925 - 1957 yılları arasında, başta topçu ve nakliye sınıfı olmak üzere diğer askerî sınıfları da kapsayan yazılar yayımlayarak alanında önemli bir boşluğu dolduran ve diğer askerî sınıf dergileriyle birlikte “Kara Kuvvetleri Komutanlığının 12 Temmuz 1957 gün ve OPS.1708.4.15-57 Nşr.” sayılı emriyle yayın hayatını sonlandıran (Kara Kuvvetleri Dergisi, S 1, Temmuz 1957, s. 1) Topçu Mecmuası’nı tanıtıcı bu çalışma kapsamında dergiyle ilgili

Page 174: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

169

bazı künye bilgileri verilmiş, derginin içeriğinden bahsedilmiş, ardından da derginin -2 sayı dışında- sıralı bir dizini sunulmuştur.

Derginin dizininin de yayımlanmasıyla birlikte ilgili dergiden konu ile ilgili yapılacak çalışmalarda daha fazla yararlanılması hedeflenmiştir. Bu ve benzeri dergilerle ilgili yapılacak çalışmalar araştırmacılara hem kolaylık sağlayacak hem de yapılacak olan çalışmaları daha da zenginleştirecektir. Ancak tabii ki sadece dizinlerin oluşturulmasıyla da yetinilmemesi, bu gibi dergilerin sayılarının bulunmasında güçlüklerle karşılaşılıyor olunması ve tam koleksiyonlarının her zaman temin edilememesi gibi nedenlerle çeşitli kütüphanelerin mevcut sayıları dijital ortama aktararak bir bütünlük sağlamaları gerekmektedir.

Kaynaklar

DANİŞMEND, İsmail Hami (1947); İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C I, Türkiye Yayınevi, İstanbul.

Kara Kuvvetleri Dergisi; S 1, Temmuz 1957.

Topçu Mecmuası; S 1, İkinci Kanun 1341.

Topçu Mecmuası; S 2, Şubat 1341.

Topçu Mecmuası; S 48, Birinci Kanun 1929.

Topçu Mecmuası; S 49, İkinci Kanun 1929.

Topçu Mecmuası; S 55, Temmuz 1929.

Topçu Mecmuası; S 64, Nisan 1930.

Topçu Mecmuası; S 68, Ağustos 1930.

Topçu Mecmuası; S 94, Ağustos 1934.

Topçu Mecmuası; S 113, Mayıs 1939.

Topçu Mecmuası; S 125, Mayıs 1942.

Topçu Mecmuası; S 149, Şubat 1951.

Topçu Mecmuası; S 150, Mart 1951.

Topçu Mecmuası; S 153, Şubat 1952.

UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı (1988); Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapıkulu Ocakları, C II, TTK Basımevi, Ankara.

.

Page 175: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

170

Page 176: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

171

TOPÇU MECMUASI MAKALELER DİZİNİ2

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

1 Kânunusani 1341 Birkaç Söz

1 Kânunusani 1341 Dane Aksam-ı Şikestesiyle Müessir Mıntıka

1 Kânunusani 1341 Binbaşı Cevdet Nejat Taarruzda Topçu Vezaifi

1 Kânunusani 1341 Yüzbaşı İbrahim Şevket

Topçunun Müstakil Teslihi Hakkında Fransız Nokta-i Nazarı

1 Kânunusani 1341 Piyade Topları

1 Kânunusani 1341 Tesisat-ı Hususiye ve Havaiye Nedir?

1 Kânunusani 1341 Miralay Cfenliski/Binbaşı Cevdet Nejat

Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden

2 Şubat 1341 Birkaç Söz

2 Şubat 1341 Miralay Nuri Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Mu’avin Eslihasının Tabiye Sahasındaki Harekâtı Nasıl Olmalıdır?

2 Şubat 1341 Miralay A.Latif Topçunun Suret-i İstihdamı

2 Şubat 1341 Binbaşı Cevdet Nejat Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden

2 Şubat 1341 Top Muharrikinin Tabiyesi

2 Şubat 1341 Binbaşı Faik Tankın Mütehassısları

2 Şubat 1341 Binbaşı İbrahim Hilmi Şarapnelin Bugünkü Kıymeti

2 Şubat 1341 Miralay Nuri Endaht Talimi - Başlangıç

2 Şubat 1341 Topçuda Menzil

2 Şubat 1341 Binbaşı Cevdet Nejat Taarruzda Topçu Vezaifine Ait Misal

3 Mart 1341 Binbaşı Cevdet Nejat Taarruzda Topçu Vezaifine Ait Misal

3 Mart 1341 Miralay Nuri Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Mu’avin Eslihasının Tabiye Sahasındaki Harekâtı Nasıl Olmalıdır?

3 Mart 1341 Binbaşı M. Sırrı Mıntıka Endahtının Tarz-ı İcrası

3 Mart 1341 Mülazımıevvel Ahmed Salih Topçulukta Manzara Fotoğrafları

3 Mart 1341 Binbaşı İbrahim Hilmi Şarapnelin Bugünkü Kıymeti

3 Mart 1341 Binbaşı Cevdet Nejat

Yeni Topçu Endaht Talimnamesinin Şerhinden

3 Mart 1341 Yüzbaşı İbrahim Şevket

Bataryanın Muharebe İçin Yapılması Esnasında Zabitan ve Küçük Zabitan Vezaifi

3 Mart 1341 Miralay A. Latif Kuvve-i Tahribiye

3 Mart 1341 Kaymakam Ahmet Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

3 Mart 1341 Binbaşı Mustafa Şevket

Havadan Topçuya Emir ve Kumanda

2 Topçu Mecmuası’nın ay isimlerinde; I. Teşrin, Birinciteşrin, Birinci Teşrin, Teşrini Evvel, Teşrinievvel gibi farklı sayılarda farklı yazılışlar görüldüğü için bir standart sağlanması amacıyla Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunuevvel, Kânunusani gibi -ay simlerinin değiştiği döneme kadar- ortak bir yazım biçimi kullanılmıştır.

Page 177: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

172

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

3 Mart 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı

4 Nisan 1341 Birkaç Söz

4 Nisan 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı

4 Nisan 1341 Binbaşı H. Marten Alman Ordusunda Tabiye Nokta-i Nazarından Bomba Toplarının Suret-i İstihdamı

4 Nisan 1341 Miralay A. Lütfi Tariz-i Himaye İçin İstimal Edilen Kavaid

4 Nisan 1341 Miralay H. Kemal Topçunun İnkişafı

4 Nisan 1341 Kaymakam Seyfettin

Alman - Fransız Topçusunun 1914 - 1918 Harbindeki Vaziyet ve İnkişafı

4 Nisan 1341 Kaymakam Ahmet Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

4 Nisan 1341 Miralay Nuri Topçu Ateşine Karşı Piyade ve Muavin-i Eslihasının Tabiye Sahasındaki Hareketi Nasıl Olmalıdır?

4 Nisan 1341 Binbaşı Cevdet Nejat Piyade Bomba ve Def-i Tank Topları

4 Nisan 1341 Yüzbaşı İbrahim Şevket Topçu İrtibat Heyetinin Vezaifi

4 Nisan 1341 Binbaşı İbrahim Hilmi Şarapnelin Bugünkü Kıymeti

4 Nisan 1341 Mülazımıevvel Ahmed Salih Topçulukta Manzara Fotoğrafları

4 Nisan 1341 Binbaşı Mustafa Şevket

Piyade Topları

4 Nisan 1341 Binbaşı Mustafa Şevket

Kambera’daki Tank Muharebesinde Alman Def-i Tayyare Toplarının Gördüğü İş

4 Nisan 1341 Miralay Nuri Ders-i Endahtı

5 Mayıs 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi

Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı

5 Mayıs 1341 Piyade Topçunun Nesini Bilmelidir?

5 Mayıs 1341 Kaymakam Seyfeddin

Harbden Sonra Muhtelif Hükûmetlerde Topçu Terakkiyat ve Ta’dilatı

5 Mayıs 1341 Ahmet Hamdi Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

5 Mayıs 1341 Binbaşı Kemaleddin Zırhlı Kara Hedefleri

5 Mayıs 1341 Binbaşı Sabri Top Muharriklerinin Tabiyesi

5 Mayıs 1341 Binbaşı İbrahim Hilmi Şarapnelin Bugünkü Kıymeti

5 Mayıs 1341 Miralay Cfenliski/Binbaşı Cevdet Nejat

Yeni Endaht Talimnamesinin Şerhinden

5 Mayıs 1341 Mülazımıevvel Ahmed Salih Topçulukta Manzara Fotoğrafları

5 Mayıs 1341 Binbaşı Mustafa Şevket

Tanklara Karşı Müdafaa Tecrübesi

5 Mayıs 1341 Hareket Harbinde Ordu Topçusunun Tevzii ve Taksimi

5 Mayıs 1341 Binbaşı Ali Rıza Topçunun Uzaklara Karşı Olan Nokta-i Nazarı Bademâ Havaide Müteveccih Olmalıdır

Page 178: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

173

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

5 Mayıs 1341 Miralay Nuri Endaht Tenkidatı

6 Haziran 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı

6 Haziran 1341 Miralay Piyade Topçunun Nesini Bilmelidir?

6 Haziran 1341 Kaymakam Seyfeddin

Harbden Sonra Muhtelif Hükûmetlerde Topçu Terakkiyat ve Ta’dilatı

6 Haziran 1341 Binbaşı Mustafa Şevket Tanklara Karşı Müdafaa Tecrübesi

6 Haziran 1341 Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve Barut

6 Haziran 1341 Binbaşı Cebecioğlu Remzi Topçunun İsrafatı

6 Haziran 1341 Yüzbaşı Niyazi Topçu, Düşmanın Zeminden Keşfine ve Havadan Tarassuda Karşı Ne Suretle Gizlenir?

6 Haziran 1341 Yüzbaşı İsmail Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve Sebeb-i Lüzumu

6 Haziran 1341 Sahil Topları Nasıl Tabiye Edilmelidir?

6 Haziran 1341 Hüseyin Gaz Muharebesi

6 Haziran 1341 Ahmet Hamdi Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

6 Haziran 1341 Yüzbaşı Nazmi Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz

6 Haziran 1341 Miralay Nuri Endaht Tenkidatı

7 Temmuz 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi ve Topçu İstihbaratı

7 Temmuz 1341 Yüzbaşı Niyazi Piyadelere Karşı Dane mi Şarapnel mi?

7 Temmuz 1341 Kaymakam Seyfeddin

Harb-i Umumi Esnasında Fransa’da İmalat-ı Harbiye

7 Temmuz 1341 Miralay H. Kemal Gizlenme

7 Temmuz 1341 Miralay M. Rüşdü Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve Barut

7 Temmuz 1341 Mülazımıevvel Ahmed Salih Topçulukta Manzara Fotoğrafları

7 Temmuz 1341 Kaymakam Ahmet Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

7 Temmuz 1341 Yüzbaşı İsmail Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve Sebeb-i Lüzumu

7 Temmuz 1341 Topçu Mühimmatının Suret-i İkmaline Aid

7 Temmuz 1341 Binbaşı Ali Rıza Son Harbler Daha Kudretli Sahra Topları Tedarikini Zaruri Kılmıştır

7 Temmuz 1341 Binbaşı Feyzi Mekteb-i Harbiyede Bomba Toplarına Dair Verilen Bir Konferans

7 Temmuz 1341 Yüzbaşı Nazmi Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz

7 Temmuz 1341 Miralay Nuri Endaht Tenkidatı

8 Ağustos 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi

Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı

8 Ağustos 1341 Binbaşı Sabri Top Muharriklerinin Tabiyesi

8 Ağustos 1341 Merakıb-ı Havaiyeye Karşı Müdafaa

8 Ağustos 1341 Yüzbaşı Nazmi Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz

Page 179: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

174

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

8 Ağustos 1341 Miralay H. Kemal Gizleme

8 Ağustos 1341 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

8 Ağustos 1341 Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve Barut

8 Ağustos 1341 Mestur-u Mevzi’i Kâbil Olmayan Açık Arazide Bataryaların Tabiyesi

8 Ağustos 1341 Topçulukta Manzara Fotoğrafları

8 Ağustos 1341 Yüzbaşı İsmail Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve Sebeb-i Lüzumu

8 Ağustos 1341 Sahil Topları Nasıl Tabiye Edilmelidir?

8 Ağustos 1341 Kaymakam Seyfeddin Topçulukta İnkılab

8 Ağustos 1341 Binbaşı Feyzi Mekteb-i Harbiyede Bomba Toplarına Aid Verilen Konferans

8 Ağustos 1341 Yüzbaşı Ali Hüsnü Muharebe Gazlarının Koşum Hayvanatı Üzerindeki Tesirleri

8 Ağustos 1341 Avrupa Ordularındaki Terakkiyat - İngiltere

8 Ağustos 1341 Endaht Tenkidi

9 Eylül 1341 Yüzbaşı Fahri Te’sirat-ı Yevmiyenin Suret-i Hesab ve Sebeb-i Lüzumu

9 Eylül 1341 Mermi Evsaf-ı Balistikiyesi ve Mermi Emsal-i Şeklîyesi Nedir?

9 Eylül 1341 Yevmi Te’sirat Sebebiyle Mermi Yolunda Vuku’a Gelen Tahavvülat

9 Eylül 1341 Kaymakam Seyfeddin

Topçulukta İnkılab

9 Eylül 1341 1914’den 1918’e Kadar Almanya’da Mühim Muharebe İmalatının İnkişafı

9 Eylül 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı

9 Eylül 1341 Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi

9 Eylül 1341 Top Ateşimizle Piyademiz Arasındaki Mesafe Ne Kadar Küçültülmelidir?

9 Eylül 1341 Yüzbaşı Nazmi Topların Kademeli Olarak Mevâzi’e Yerleştirilmesi Hakkında Birkaç Söz

9 Eylül 1341 Merakıb-ı Havaiyeye Karşı Müdafaa

9 Eylül 1341 Miralay H. Kemal Topçunun Rolü

9 Eylül 1341 Binbaşı Sabri Top Muharriklerinin Tabiyesi

9 Eylül 1341 Tarassud Zabiti Vezaifi

9 Eylül 1341 Yüzbaşı Niyazi Ateş Kuvveti ve Manevra Kudreti

9 Eylül 1341 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

9 Eylül 1341 Dâ’fi Tayyare Topları

9 Eylül 1341 Muharebe Endaht Tenkidatı

10 Teşrinievvel 1341 Yevmi Te’sirat Sebebiyle Vuku’â Gelen Tahvilat

10 Teşrinievvel 1341 Topçulukta Manzara Fotoğrafları

10 Teşrinievvel 1341 Tesirat-ı Hususiye

10 Teşrinievvel 1341 Kaymakam Seyfeddin

Topçulukta İnkılab

Page 180: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

175

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

10 Teşrinievvel 1341 1914’den 1918’e Kadar Almanya’da Mühim Muharebe İmalatının İnkişafı

10 Teşrinievvel 1341 Tarassud Zabiti Vezaifi

10 Teşrinievvel 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı

10 Teşrinievvel 1341 Kaimmakam İsmail Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi

10 Teşrinievvel 1341 Topçuda Vezaif-i İrtibatiye Yeni Talimnameler Mevaddına Nazaran Ne Surette Te’min Edilir?

10 Teşrinievvel 1341 Amerikan Ordusunda Sahra Toplarının Holt-35 Traktörleriyle Tecrübeleri

10 Teşrinievvel 1341 Yüzbaşı Niyazi Asri Orduların ve Dolayısıyla Topçuluğun Motorlaştırılması

10 Teşrinievvel 1341 Miralay M.Rüşdü Büyük Çaplı Topların Müddet-i Hayatı ve Barut

10 Teşrinievvel 1341 Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi

10 Teşrinievvel 1341 Yüzbaşı Cevdet Dâ’fi Tayyare Topları

10 Teşrinievvel 1341 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

10 Teşrinievvel 1341 Fransızlarda Tarassud Usulü ve Atış Tanzim Nedir? Nasıl Yapılır?

10 Teşrinievvel 1341 Muharebe Endaht Tenkidatı

11 Teşrinisani 1341 Mülazımıevvel M. Nail Saha-yı Endaht

11 Teşrinisani 1341 Mülazımıevvel Ömer Lütfi Topçu Keşfi, Topçu İstihbaratı

11 Teşrinisani 1341 Miralay H. Kemal Mevzi’ Harbinde Bir Topçu Uçuşu

11 Teşrinisani 1341 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

11 Teşrinisani 1341 Binbaşı Mustafa Şevket

Sis Tabiyesi

11 Teşrinisani 1341 Kaimmakam İsmail Topçunun İstihdamı ve Tabiyesi

11 Teşrinisani 1341 Zabit Vekili İhsan Muhiddin

Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı Müdafaa

11 Teşrinisani 1341 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu

11 Teşrinisani 1341 Topçuluğun Motörleştirilmesi Mebahisinden

11 Teşrinisani 1341 Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi

11 Teşrinisani 1341 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

11 Teşrinisani 1341 Tapalar

11 Teşrinisani 1341 Yüzbaşı Cevdet Tayyarelere Karşı Usul-ü Endaht Münakaşaları

11 Teşrinisani 1341 Tayyarelere Karşı Bataryanın Endahtı

11 Teşrinisani 1341 Yüzbaşı Mustafa Zeki Ziya Mesaha Kıtasıyla Endaht

11 Teşrinisani 1341 Ma’lumat-ı Mütenevvi’ - Yeni İngiliz Mübareze Arabaları

12 Kânunuevvel(Fevkalade

nüsha) 1341

Miralay Mehmed Ken’an

1925 Senesi Lehistan Ordusu Büyük Manevralarında Topçu

12 Kânunuevvel(Fevkalade

nüsha) 1341

Asri Bir Fırkanın Topçu Teşkilatı ve İşbu Topçunun Ta’riz ve Müdafaada Tarz-ı Aksam ve İstihdamını Gösterir Bir Mesele-i Harbiye

Page 181: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

176

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

12 Kânunuevvel (Fevkalade

nüsha) 1341 Topçu Tayyareleri Hakkında Bir Konferans

13 Kânunusani 1926 Miralay Mehmed Ali Tiz Seda Hakkında

13 Kânunusani 1926 Piyade Refakat Topları Hakkında Fransız Nokta-i Nazarı

13 Kânunusani 1926 Bugünkü Sahil Topları ve Usul-ü Tabiye Nasıldır?

13 Kânunusani 1926 Zabit Vekili İhsan Muhiddin

Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı Müdafaa

13 Kânunusani 1926 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu

13 Kânunusani 1926 Binbaşı Mustafa Şevket Sis Tabiyesi

13 Kânunusani 1926 Yüzbaşı Adil Hareket Harbinde Mübarezede Topçu

13 Kânunusani 1926 Binbaşı Muharebe Meydanını Sisleyen Mermi

13 Kânunusani 1926 İngiliz Topçu Mübareze Talimnamesi ve Gaz, Sis

13 Kânunusani 1926 Yüzbaşı Niyazi Tabiyevi ve Sevkulceyşi Topçu Kuvvetlerine Dair

13 Kânunusani 1926 Tayyare Topunun İ’malinde Çap Meselesi

13 Kânunusani 1926 Yüzbaşı Cevdet Tayyarelere Karşı Atış Usulü Münakaşaları

13 Kânunusani 1926 Binbaşı Cevdet Nejad

Müdafaaya Aid Harb-i Umumi Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler

13 Kânunusani 1926 Gizleme Tatbikatı

14 Şubat 1926 Miralay Mehmed AliNamluların Yaralanmaları Esbabına Dair Tedkikat

14 Şubat 1926 Namlu Yıpranmasının Atışa Te’siri ve Aşınmış Bir Silahın Te’sirat-ı Hususiyesi

14 Şubat 1926 Binbaşı Cevdet Nejad

Daf’i Tayyare Malzemesi

14 Şubat 1926 Bugünkü Sahil Topları ve Usul-ü Tabiye Nasıldır?

14 Şubat 1926 Topçu Teşkilatı “Hafif Obüs - Batarya”

14 Şubat 1926 Yüzbaşı Adil Hareket Harbinde Mübarezede Topçu

14 Şubat 1926 İngiliz Topçusunun Sevk ve İdaresinde Kumanda Esasları

14 Şubat 1926 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu

14 Şubat 1926 Zabit Vekili İhsan Muhiddin

Hafif Otomobil Fırkasında Tayyarelere Karşı Müdafaa

14 Şubat 1926 Miralay H. Kemal Piyade Çerçevesinde Topçu

14 Şubat 1926 Binbaşı Feyzi Muhtelif Hükûmetlerin Bomba Topları

14 Şubat 1926 Binbaşı Mustafa Şevket

Sis Tabiyesi

14 Şubat 1926 Orduların ve Dolayısıyla Topçuluğun Motörleştirilmesi Mebâhisinden

14 Şubat 1926 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

14 Şubat 1926 Dağlık Arazideki Hedeflere Atışta Turab Zaviyelerinin Kifayetsizliği ve Grafik Atış Cetvelleri

14 Şubat 1926 Binbaşı Cevdet Nejad

Müdafaaya Aid Harb-i Umumi Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler

Page 182: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

177

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

15 Mart 1926 Yüzbaşı Ali Rıza Paris Üzerine Atış Yapan “Berta” Topu

15 Mart 1926 Mülazımıevvel M.Nail Namluların Yıpranması

15 Mart 1926 Yandan Tarassud

15 Mart 1926 Miralay Kerameddin Balkan Harbi’nde Topçu

15 Mart 1926 Yüzbaşı Adil Hareket Harbinde Mübarezede Topçu

15 Mart 1926 Binbaşı Mustafa Şevket Sis Tabiyesi

15 Mart 1926 Hareket Harbinde Piyade ve Sahra Topçusunun El Birliği ile İcra-yı Tesiri

15 Mart 1926 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

15 Mart 1926 Miralay H. Kemal Tayyare Tarassuduyla Atış

15 Mart 1926 Yüzbaşı Cevad Topçu Teşkilatı

15 Mart 1926 Binbaşı M. Sırrı Makineli Tüfekle Endirekt Atış

15 Mart 1926 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

15 Mart 1926 Binbaşı M. Sırrı Tayyare Rasadıyla Münakaşalı Bir Topçu Atışı

15 Mart 1926 Binbaşı Cevdet Nejad

Müdafaaya Aid Harb-i Umumi Tecrübelerinden Alınan Mühim Dersler

16 Nisan 1926 Fuad Mukavemet-i Hava

16 Nisan 1926 Binbaşı Mustafa Şevket

Sis Tabiyesi

16 Nisan 1926 Mirliva Mehmed Rüşdi

Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti

16 Nisan 1926 Yandan Tarassud

16 Nisan 1926 Miralay Halil Kemal Tayyare Tarassuduyla Atış

16 Nisan 1926 Gizleme

16 Nisan 1926 Yüzbaşı Niyazi Topçu Kuvvetlerinin Tabiyesinde Terakki ve İnkişaf

16 Nisan 1926 Taarruz Hazırlığı Esnasında Düşman Topçusunun Tahribi

16 Nisan 1926 Gece Muharebelerinde Tenvir

16 Nisan 1926 Topçu Mermiyatındaki Terakkiyat

16 Nisan 1926 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

16 Nisan 1926 Binbaşı Mehmed Kemaleddin Te’sirat-ı Hususiye ve Havaiye

16 Nisan 1926 Binbaşı M. Sırrı Tayyare Tarassuduyla Atış “Tatbiki Misal”

17 Mayıs 1926 Mülazımıevvel M. Nail

Namluların Yıpranması

17 Mayıs 1926 Mirliva Mehmed Rüşdi Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti

17 Mayıs 1926 Miralay Halil Kemal Tayyare Tarassuduyla Atış

17 Mayıs 1926 Binbaşı Mustafa Şevket

Sis Tabiyesi

17 Mayıs 1926 Yüzbaşı Niyazi Piyadenin En Mühim Bir Silahı Olan Piyade Topuna Dair Mütalaat

17 Mayıs 1926 Tanklara Karşı Müdafaa

17 Mayıs 1926 Müstakil ve Kuvvetli Topçu Piyadeyi Refakat Silahlarından ... Kılabilir mi?

Page 183: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

178

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

17 Mayıs 1926 Mülazımıevvel Ali Rıza

Orduda Muharebe Gazları Ne İdi? Ne Oldu? Ne Olacak?

17 Mayıs 1926 Yandan ve Bir Noktadan Tarassudla Atış

17 Mayıs 1926 Kaymakam E. HakkıYeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe Talim ve Terbiyesi” Kısmı

17 Mayıs 1926 Binbaşı Mehmed Kemaleddin Te’sirat-ı Hususiye ve Havaiye

18 Haziran 1926 Fuad Mukavemet-i Hava

18 Haziran 1926 Yüzbaşı Fahreddin Gravit-i Arziye ve İnkisar-ı Ziyanın Topçulukta İrtif’a Tayini Üzerinden Olan Te’siri

18 Haziran 1926 Kimyevi Harbin Taarruzi Ciheti

18 Haziran 1926 Mirliva Mehmed Rüşdi

Sahil İstihkâmatının Mahiyet ve Ehemmiyeti

18 Haziran 1926 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

18 Haziran 1926 Modern Topçuluğun İnkişaf Yolu

18 Haziran 1926 Cemahir-i Müttehid-i Amerika’nın Sahra Topçu Mekteb Alayının Topları ve Vesait-i Harbiyesi

18 Haziran 1926 Mülazımıevvel M. Nail Atışin Nakli - Mukayese Hedefi

18 Haziran 1926 Mirliva Mehmed Ken’an Topçunun Sevk ve İdaresi

18 Haziran 1926 1797’de İstanbul’da Bir Fransız Topçu Heyeti

18 Haziran 1926 Binbaşı Sadık Piyadenin Tedafii Atış Planları ve Topçu Tevkif Atışları

18 Haziran 1926 Kaymakam E.HakkıYeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe Talim ve Terbiyesi” Kısmı

18 Haziran 1926

Miralay J.Aleksander (Fransız Erkânıharbiye Mektebi)

Topçu Hazırlıkları

19 Temmuz 1926 Yüzbaşı Fahreddin Gravit-i Arziye ve İnkisar-ı Ziyanın Topçulukta İrtif’a Tayini Üzerinden Olan Te’siri

19 Temmuz 1926 Dafi’i Tayyare-i Topçuluk Nerede ve Nasıl Doğdu?

19 Temmuz 1926 Mirliva Mehmed Ken’an Topçunun Sevk ve İdaresi

19 Temmuz 1926 Mülazımıevvel M. Nail Atışin Nakli - Mukayese Hedefi

19 Temmuz 1926 Kaymakam E. HakkıYeni Topçu Talimnamemizin “Muharebe Talim ve Terbiyesi” Kısmı

19 Temmuz 1926 Miralay H. Kemal Tayyare Vasıtasıyla Tankların Devrilmeleri

19 Temmuz 1926 Büyük Harbde Alman ve Fransız Bomba Topları

19 Temmuz 1926 Yüzbaşı Fahreddin Müstakbelde Yeni Sahra Topları Ne Gibi Havassa Haiz Bulunmalıdır?

19 Temmuz 1926 Kaymakam Ahmed Hamdi

Toplarda ve Top Cephanelerinde Zuhura Gelen Arızalar ve Esbabı

20 Ağustos 1926 Yüzbaşı Fahreddin Barut Evsafındaki İhtilafat (İmlâ Şeraitinin Te’siri)

Page 184: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

179

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

20 Ağustos 1926 Mihaniki Tapalar

20 Ağustos 1926 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

20 Ağustos 1926 Binbaşı Niyazi Konak, Konaklı Ordugâh ile Ordugâhlarda ve İctimalarda Topçu

20 Ağustos 1926 Mirliva Mehmed Ken’an

Topçunun Sevk ve İdaresi

20 Ağustos 1926 Topçunun İnkisam ve Vezaifi

20 Ağustos 1926 Kaymakam E. Hakkı Fransız Topçusunun Atış Şekilleri

20 Ağustos 1926 Topçu İstihdam Planları Münasebetiyle

20 Ağustos 1926 Yüzbaşı Ahmed Cevad

Topçu Teşkilatı (Obüs ve Uzun Top)

21 Eylül 1926 Harbiye Öğr. Nureddin Fuad

Mesele-i Asliye Mebahisinden

21 Eylül 1926 Binbaşı M. Sırrı Tayyare Tarassuduyla Atış İçin Oda Talimleri

21 Eylül 1926 Yüzbaşı Şükrü Dafi’i Tank Eslihanın Tekâmül ve İnkişafı

21 Eylül 1926 Muhtelif Topçu Silahları Arasında Vezaifin Ta’mimi

21 Eylül 1926 Mirliva Mehmed Ken’an

Topçunun Sevk ve İdaresi

21 Eylül 1926 Binbaşı Sadık Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı Mülahazalar ve Birkaç Tatbiki Mesele

21 Eylül 1926 Gizleme

21 Eylül 1926 Traktör ve Motör Meselesi

21 Eylül 1926 Miralay H. Kemal Telemetre Kıta’ları Tarafından Yüksek Paralanma Noktasıyla Atışın Tanzimi

22 Teşrinievvel 1926 Binbaşı M. Sırrı Topçu Eslihasının Suret-i Naklindeki İki Şekil

22 Teşrinievvel 1926 Ali Rıza Piyade Topu ve Tank Def’i

22 Teşrinievvel 1926 Miralay H. Kemal İngiliz Manevraları Hakkında Amerikalıların Hüküm ve Kararı

22 Teşrinievvel 1926 Yüzbaşı Osman Nuri

Kara Muharebatında Büyük Menzilli Ağır Topçunun Rolleri

22 Teşrinievvel 1926 Mirliva Mehmed Ken’an

Topçunun Sevk ve İdaresi

22 Teşrinievvel 1926 Mülazım M. Nail Topçu İstihdam Planlarının Şekl-i Esasisi

22 Teşrinievvel 1926 Miralay H. Kemal Büyük Harbde Alman Dağ Topçusu

22 Teşrinievvel 1926 Yüzbaşı A. Rıza Muharebe Gazları

22 Teşrinievvel 1926 Binbaşı Sadık Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı Mülahazalar ve Birkaç Tatbiki Mesele

23 Teşrinisani 1926 Binbaşı Cevdet Nejad

Manevra Meselesi

23 Teşrinisani 1926 Mirliva Mehmed Ken’an

Topçunun Sevk ve İdaresi

23 Teşrinisani 1926 Müteharrik Topçu Mesaha Kıtaları

23 Teşrinisani 1926 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

24 Kânunuevvel 1926 Yüzbaşı Tevfik Şevket

Harbden Alınan Tecrübe ve Dersler

24 Kânunuevvel 1926 Yüzbaşı Şükrü Topçunun Harb Tecrübelerinden Bir Defa Daha

Page 185: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

180

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

24 Kânunuevvel 1926 Asrî Topçunun Teşkilat ve Sevk ve İdaresine Aid Esasat ile Bazı Topçu Emir Numuneleri

25 Kânunusani 1927 Asrî Topçunun Teşkilat ve Sevk ve İdaresine Aid Esasat ile Bazı Topçu Emir Numuneleri

25 Kânunusani 1927 İkinci ve Üçüncü Mesele

25 Kânunusani 1927 Fransa Erkânıharbiye Mektebinde Topçuya Aid Tatbik Edilen Meselelerden Bir Safha

25 Kânunusani 1927 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

26 Şubat 1927 Yüzbaşı Şükrü Topçunun Harb Tecrübelerinden Bir Defa Daha

26 Şubat 1927 Binbaşı Sadık Neferin Talim ve Terbiyesinde Nasıl Bir Usul Tatbik Etmeli?

26 Şubat 1927 Yüzbaşı Fahri Nişan Vesaitdeki Muhtelif Zaviye Taksimatı ve Bunlardan Suret-i İstifade

26 Şubat 1927 Mülazımıevvel Ferid Ferhad 1914’de Alman ve Fransız Topçuluğu

26 Şubat 1927 Harbde Topçu

26 Şubat 1927 Mülazım M.Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

26 Şubat 1927 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi

26 Şubat 1927 Yüzbaşı Mehmed Sami

Atış Talimnamesiyle Âlakadar Bazı Cetveller

26 Şubat 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

26 Şubat 1927 Su’aller ve Cevablar

27 Mart 1927 Menzilin Rolü

27 Mart 1927 Mülazım M.Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

27 Mart 1927 Yüzbaşı Şükrü Topçunun Açık Atış Mevzilerinden Bir Defa Daha

27 Mart 1927 Kaymakam Hüseyin Vehbi Hareket Harbinde Topçunun Sevk ve İdaresi

27 Mart 1927 Fransız Topçusunun Oda Atış Talimleri

27 Mart 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

28 Nisan 1927 Binbaşı Ahmed Taht-ı Sevt Usulüyle Düşman Batarya Mevzi’inin Kemal-i Sıhhatle Ta’yini

28 Nisan 1927 Talim ve Terbiye Raporları

28 Nisan 1927 Bataryada Topla Efrad-ı Ders Atışları Ne Suretle Yapılmalıdır?

28 Nisan 1927 Yüzbaşı Şükrü Topçunun Açık Atış Mevzilerinden Bir Defa Daha

28 Nisan 1927 Yüzbaşı Ahmed Cevad

Müdafaa-i Hava’iye Topçusuna Aid İstatistiki Bazı Ma’lumat

28 Nisan 1927 Mülazım M.Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

28 Nisan 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

28 Nisan 1927 Fransa’da Mayi Kampında Topçu Atışları

Page 186: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

181

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

29 Mayıs 1927 Fransa’da Mayi Kampında Topçu Atışları

29 Mayıs 1927 Topların Asrileştirilmesi

29 Mayıs 1927 Mevzi Harbinde Taarruzda Topçunun Sevk ve İdaresi

29 Mayıs 1927 Yüzbaşı Şükrü 1914 Senesinde Almanlara Karşı Fransız Topçusunun Fa’ikiyyeti Meselesi

29 Mayıs 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

29 Mayıs 1927 Mülazım M. Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

29 Mayıs 1927 Mülazımıevvel Ferid Ferhad Cebhane İkmali Meselesi

29 Mayıs 1927 Topçu Atışları Hakkında Kısa Bir Tedkik

29 Mayıs 1927 Şuun

30 Haziran 1927 P. Vauthier Tayyarelere Karşı Atış Mesele-i Asliyesine Müteallik Notlar

30 Haziran 1927 Yüzbaşı Mehmed Rıza

Memleketimizde Toplara Cer Vasıtası Olarak Şimdilik Motor Kabul Edilmemelidir

30 Haziran 1927 Yarınki Makine ve Gaz Harbi

30 Haziran 1927 Şükrü Hafif Topçuda Mihaniki Cer

30 Haziran 1927 Mayi Kampında Mütehassis Bir Komisyon Ma’rifetiyle İcra Edilen Tırtıllı Traktör Tecrübeleri

30 Haziran 1927 Fransız Topçu Teşkilatı

30 Haziran 1927 Eslihanın Terakki ve İnkişafında Amil Olan Esas Noktalar ve Bunların Yekdiğeriyle Olan Derece-i Münasebetleri

30 Haziran 1927 Yayılmış Avcılara Karşı Atış

30 Haziran 1927 Fransız Topçu Atışlarına Dair

30 Haziran 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

31 Temmuz 1927 Yüzbaşı Sami Topçu İstihbarat Hizmeti Hakkında Konferanslar

31 Temmuz 1927 Batarya Zabiti Vezaifi

31 Temmuz 1927 Mülazım M. Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

31 Temmuz 1927 Fransız Topçu Atışlarına Dair

31 Temmuz 1927 Miralay H. Kemal Piyade Topları

31 Temmuz 1927 Yüzbaşı Şükrü Çanakkale, Sina Ceziresinde Arabistan Filistin ve Süveyş Kanalı’nda Macar Topları

31 Temmuz 1927 Seyyar Orduda Topçunun Uzak Mesafelere Te’sirini ve Atış Hâkimiyetini Te’min Edici Asrî Top ve Obüsler

31 Temmuz 1927 Fransız Ağır Topları

32 Ağustos 1927 Yüzbaşı Cevad Ecnebi Ordularda Daf’i Tayyare Topçuluğu

32 Ağustos 1927 Şükrü İstikbalde Harb ve Motor

32 Ağustos 1927 Binbaşı Niyazi Ahiren İngiliz Ordusunun Motorlu Kıtalarla Yaptığı Tatbikat

32 Ağustos 1927 Binbaşı Amil Tarassud Zabiti Vezaifi ve Muharebenin Devre-i İstikrarında

Page 187: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

182

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

32 Ağustos 1927 Hava Gemilerine Karşı Müdafaa

32 Ağustos 1927 Mülazım M. Nail Silahın Şerait-i İstihdamına Nazaran Topçu Telefon İrtibatı ve Topçunun Piyade ile İrtibatı

32 Ağustos 1927 Düşman Topçusu Nerededir?

33 Eylül 1927 Düşman Topçusu Nerededir?

33 Eylül 1927 Mıknatısı İnhiraf

33 Eylül 1927 Mülazımıevvel Ferid Ferhad Topçu Atışlarına Dair

33 Eylül 1927 1918 İlkbahar Taarruzu ve Sekizinci … Ordusu İçin Atış Silindiri Hakkında Verilen Talimat

33 Eylül 1927 Mülazımıevvel Şevket 1915’de Verdün’de Bir Tahrib Atışı

33 Eylül 1927 Yüzbaşı Nail Uzun Meselelerin Grafikman Halli

33 Eylül 1927 Topçunun Mevzi’lerde Yapacağı Toprak İşleri

33 Eylül 1927 Bir Bataryanın Muharebe Atışı

33 Eylül 1927 Mülazımıevvel Necabeddin

Mermi Yolu Hakkında Bilgiler

34 Teşrinievvel 1927 Büyük Harb ve İstiklal Harbi’ndeki Topçunun İstihdamı ile Bugünkü ve Bugünden Sonraki Tarz-ı İstihdamları Arasındaki Bazı Fark

34 Teşrinievvel 1927 Dr. Binbaşı E. Reşid Harici Balistik Düsturlarının Çıkarılması

34 Teşrinievvel 1927 Miralay E. Pagezy 7,5 Salik Topun Refakat Topu Olarak İsti’mali

34 Teşrinievvel 1927 Kaymakam Rasim Muharebe Arabalarının Tabiyece Olan Kadranları

34 Teşrinievvel 1927 Düşman İstihbarat Vazifelerine Karşı Topçunun Müdafaa Vasıtaları ve Mukabil Tertibat Alınması

34 Teşrinievvel 1927 Nişancılık Terbiyesi Usulü

35 Teşrinisani 1927 Nişancılık Terbiyesi Usulü

35 Teşrinisani 1927 Yüzbaşı Nazmi Fırka Topçusunun Suret-i Teslihi

35 Teşrinisani 1927 Yüzbaşı Remzi Danimarka Ordusuna Kabul Edilen Şnayder Sistemi Ağır Sahra Topu ile Ağır Obüsün Tecrübeleri

35 Teşrinisani 1927 Dr. Binbaşı E. Reşid Balistik Düsturlarının Çıkarılması

35 Teşrinisani 1927 Dağlık Arazide Topçu

36 Kânunuevvel 1927 Binbaşı Ferid Top Mihanik Mermileri

36 Kânunuevvel 1927 Kaymakam Hüseyin Vehbi

Topçumuzun İstihdamı ve Ateş İdaresi

36 Kânunuevvel 1927 Muharebe Gazları, Sis, Mikroplar

36 Kânunuevvel 1927 Kimyevi Zehirlerden Gazlar

37 Kânunusani 1928 Mülazımıevvel Ferid Ferhad Topçuluk Topoğrafyası

37 Kânunusani 1928 Tayyare Topçusu

37 Kânunusani 1928 Kaymakam Sadık Taarruzda Piyade ve Topçunun El Birliğiyle Çalışıp İşlemesi Nasıl Olur?

37 Kânunusani 1928 Kaymakam Hüseyin Vehbi Sık Avcı Hatlarına Karşı Atış

Page 188: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

183

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

38 Şubat 1928 Mülazımıevvel Ferid Ferhad Topçuluk Topoğrafyası

38 Şubat 1928 Tayyarelere Karşı Atış Mesele-i Asliyesine Müteallik Notlar

38 Şubat 1928 Tayyarelere Karşı Küçük Çaplı Modern Silahlar

38 Şubat 1928 Mülazımıevvel Ferid Ferhad

Fenni Nokta-i Nazardan Geri Tepmenin Tedkiki

39 Mart 1928 Mülazımıevvel Ferid Ferhad Topçuluk Topoğrafyası

39 Mart 1928 Topçunun Suret-i Harbiyesi Hakkında Tedkikat

39 Mart 1928 Yüzbaşı Mehmed Nail

İstikbalin Refakat Eslihası

39 Mart 1928 Muharebe Gazları

39 Mart 1928 Çev.: Yüzbaşı Şükrü Piyade Topları Nasıl Olmalıdır?

39 Mart 1928 Bir Taarruz Hazırlığında Grupça Atışlar

39 Mart 1928 Şuun

40 Nisan 1928 Dafi’i Tayyare Toplarının Te’siri

40 Nisan 1928 Yüzbaşı Ahmed Nazmi

Sahil Müdafaasında Kara ve Deniz Hareketlerinin Tevhidi

40 Nisan 1928 Yüzbaşı Mehmed Nail

İstikbalin Refakat Eslihası

40 Nisan 1928 Taarruzda Muharebe Mıntıkaları ve Topçunun … Hakkında Birkaç Söz

40 Nisan 1928 Binbaşı Niyazi Topçu Muharebeleri

40 Nisan 1928 1 Husus Sıra Numerolu Topçu Atış Talimnamesi

41 Mayıs 1928 Kaimmakam Rasim Tayyare Topçusu

41 Mayıs 1928 Yüzbaşı Ahmed Nazmi

Sahil Müdafaasında Kara ve Deniz Hareketlerinin Tevhidi

41 Mayıs 1928 Kaymakam V. Buchalet / Yüzbaşı Nazmi

Fırka Topçusunun Suret-i Teslihi

42 Haziran 1928 Çev: Yüzbaşı Mehmed Nail

Düşman Topçusuna Atış Hakkında Mülahazat

42 Haziran 1928 Muharebe Tatbikatları Hakkında Bazı Mülahazalar ve Birkaç Tatbikî Mesele

42 Haziran 1928 Zayıf Tahkim Edilmiş ve Fakat Kuvvetli Tutulmuş Bir Sahra Mevzi’ine Taarruz

42 Haziran 1928 Tarassud Tarzları, İrtibat ve Muharebe ve Atış Nokta-i Nazarından

42 Haziran 1928 Miralay H. Kemal Yeni Sahra Topları Meselesi

43 Temmuz 1928 Miralay H. Kemal Yeni Sahra Topları Meselesi

43 Temmuz 1928 Binbaşı M. Sırrı Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış Bazı Hususlar

43 Temmuz 1928 Yüzbaşı Nazmi Tarassudun Ehemmiyeti

43 Temmuz 1928 Yüzbaşı Cevad Topçu Teşkilatı

43 Temmuz 1928 Yüzbaşı Nazmi Topçu Neferlerine İrtibat Hakkında Neler Öğretmeli?

43 Temmuz 1928 Yüzbaşı İsmail Mec’deki Topçu Tabiye Tedkik Merkezi

Page 189: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

184

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

44 Ağustos 1928 Miralay H. Kemal Arabalı Kıtaların Harb Tertibi Yürüyüşleri

44 Ağustos 1928 Topçunun Hareket Kabiliyeti Hakkında Tedkikat

44 Ağustos 1928 Yüzbaşı Ali Rıza

130 km’den Paris’i Bombardıman Eden Almanların En Uzun Menzilli Topları Hakkında Şimdiye Kadarki Neşriyattan Elde Edilen Malumat

44 Ağustos 1928 Bir Konferans

44 Ağustos 1928 Kaymakam Sadık Muharebeye Tutuşurken Dikkat Edilecek Şeyler

44 Ağustos 1928 Binbaşı M. Sırrı Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış Bazı Hususlar

44 Ağustos 1928 Piyade Fırkası Topçu Teslihatı

45 Eylül 1928 Miralay Hüseyin Vehbi İzaha Muhtaç Birkaç Nokta

45 Eylül 1928 Kaymakam M. Sırrı Topçu Atış Talimnamesinde Anlaşılamamış Bazı Hususlar

45 Eylül 1928 Uzak ve Yakın Muharebe Topçusu

45 Eylül 1928 Piyade Fırkası Topçu Teslihatı

45 Eylül 1928 Topların Yeni Bir Surette Gruplandırılması

45 Eylül 1928 Müdafaada Bir Taburun Atışları

46 Teşrinievvel 1928 Miralay H. Kemal Kum Sandığında Atış ve Tarassud Talimi

46 Teşrinievvel 1928 Muharebede Topçunun Gruplanması

46 Teşrinievvel 1928 Feyzi Silahlar ve Tahkim Usulleriyle Alakası

46 Teşrinievvel 1928 Kaymakam M. Sırrı Bir Mütalaa

46 Teşrinievvel 1928 Otomobilleri Uzun Ağır Topların Kabiliyet-i Hareket ve Atışı Hakkında Mütala’a

46 Teşrinievvel 1928 1926’da 184’üncü Otomobilli Uzun Ağır Topçu Alayının Dördüncü Grubunun Hareketi

46 Teşrinievvel 1928 Mülazımıevvel Mehmed Şevket

Gaz Mermiyatı ile Bir Atış Şekli

46 Teşrinievvel 1928 Kaymakam M. Sırrı Topçuda Silahla Spor Talimleri

46 Teşrinievvel 1928 Fransa’da Mec’de Tayyare Topçu Kursunda Tedris Edilen Dinleme Vasıtaları Hakkında Malumat

47 Teşrinisani 1928 Miralay H. Kemal Koşulu Topçunun Topları

47 Teşrinisani 1928 Paul Baloş, Çev.: Binbaşı Derviş Takiyüddin

Kimyevi Harp

47 Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Remzi İlerde Yapılacak Muharebelerde Müstahkem Mevkilerin Rolü

47 Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Recep LütfiMermiyatın Tesisatı ve İstimallerinin Şerait-i Umumiyesi

47 Teşrinisani 1928 Yüzbaşı Şükrü Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımızın Topçuluğu

47 Teşrinisani 1928 Çev.: Yüzbaşı Mehmet Nail

Şebeke-i Mümasiye ile Atışın Tespit ve Tanzimi

47 Teşrinisani 1928 Bursalı Halit Cevdet Ecnebi Ordularında Hafif Obüs

48 Kânunuevvel 1928 Haygel, Çev.: Yüzbaşı Lütfullah Asri Tank Defi Silahları

48 Kânunuevvel 1928 Kay. Sadık Müdafaada Gizli Ateş Tuzakları

Page 190: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

185

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

48 Kânunuevvel 1928 Kay. Sırrı Sahil Topçularının Muhtaç Olduğu Aletlerden Lankbazis ve Teferruatı

48 Kânunuevvel 1928 Çev. Yüzbaşı Bahattin

Piyade ile Topçu Arasında Manevi İrtibat

48 Kânunuevvel 1928 Halit Cevdet Ecnebi Ordularında Hafif Obüsler

48 Kânunuevvel 1928 Çev.: Binbaşı Derviş Takyettin Muharebe Arabaları

48 Kânunuevvel 1928 Kemaleddin Atmosfer Tesiratının Atışlara Tesiriyle Hava Raporlarından Edilen İstifadeler

48 Kânunuevvel 1928 Yüzbaşı Ferit Ferhat Demir Yolu Topçusu

48 Kânunuevvel 1928 Mlz. Necati Nazif 18. Asırda Sahra Topçu Malzemesi

49 Kânunusani 1929 Yüzbaşı Remzi Top Malzemesindeki Tekamüle Bir Nazar

49 Kânunusani 1929 Miralay H. Vehbi Makineli Tüfeklere Karşı Atış

49 Kânunusani 1929 Kay. Sadık Topçu Atışları Korkunç Bir Ateş Kasırgası Gibi Yapılmalı

49 Kânunusani 1929 Haygel, Çev.: Yüzbaşı Lütfullah

Asri Piyade Topları Hakkında Bir Mütalaa

49 Kânunusani 1929 Mlz. Necati Nazif 18. Asırda Sahra Topçu Malzemesi

49 Kânunusani 1929 Nakliye Müfettişliğinin Meslektaşlarına Beyanatı

49 Kânunusani 1929 Dr. Heigi, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Zırhlı Otomobiller İnşasında Mermiye Karşı Emin Lastikler

49 Kânunusani 1929 Çev.: Miralay M. Hayri

Nakliye Hidematına Dair Harp Tecrübeleri Tetkikatı

49 Kânunusani 1929 Binbaşı Konton, Çev.: Yüzbaşı A.Şevket

Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi

50 Şubat 1929 Miralay H. Kemal Fiiliyat Sahasında Topçu

50 Şubat 1929 Binbaşı Muzaffer Topçu Taburunda Bir Kadro Tatbikatı Meselesi

50 Şubat 1929 Şükrü Topçulukta Yeni Esaslar

50 Şubat 1929 Miralay E. Pagezy, Çev.: Mlz. Nuriddin Fuat

Refakat Topu Olarak 7,5 Santimetreliğin Kullanılması Hakkında

50 Şubat 1929 Çev.: Mlz. İhsan Mesafelerin Stadya ile Ölçülmesi

50 Şubat 1929 Binbaşı Konton, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Motorlu Teçhizatı Harbiye

50 Şubat 1929 Kay. Müller, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Hamut ve Gögülük Koşum Takımlarının Mukayeseleri

50 Şubat 1929 Çev.: Miralay M. Hayri Motosiklet Bölüğü

51 Mart 1929 R. Grenouillet, Çev.: Yüzbaşı Şeref Muharebe Gazlarına Karşı Korunma Çareleri

51 Mart 1929 Binbaşı A. Rıza Bir Topçu Taburunun İleri Karakolda Sureti İstihdamı

51 Mart 1929 Çev.: Mlz. İhsan Mesafelerin Stadya ile Ölçülmesi

51 Mart 1929 Yüzbaşı Osman Umumi Harpten Evvelki Topçu Tabiyesinin Sebebi İflası

51 Mart 1929 Bugünkü Topçu Tabiyesinin Esasları

51 Mart 1929 Binbaşı Muzaffer Topçu Taburunda Bir Kadro Tatbikatına Ait İkinci Mesele

Page 191: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

186

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

51 Mart 1929 Çev.: Miralay M. Hayri Harbin İlanı Zamanındaki Teşkilat

51 Mart 1929 Çev.: Miralay M. Hayri

Motosiklet Bölüğü

51 Mart 1929 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Fransa’da Makine Mahrukat Meselesi

52 Nisan 1929 Yüzbaşı Osman Umumi Harpten Evvelki Topçu Tabiyesi Neden İflas Etti. Bugünkü Topçu Tabiyesinin Esasları

52 Nisan 1929 Binbaşı Muzaffer Topçu Taburunda Kadro Tatbikatı Meseleleri

52 Nisan 1929 Yüzbaşı Emin II. Tertip Dinleme - Birinci Kısım

52 Nisan 1929 Çev.: H. Cevdet Defi Muharebe Arabası Silahları

52 Nisan 1929 Çev.: Mlz. Raci Osman

Yeni Silahlar

52 Nisan 1929 Mlz. Nazmi Motorlaştırma

52 Nisan 1929 Çev.: Miralay M. Hayri

Müstakbel Harpte İlave Arabaları Motosikletler. “Mümkünat ve Tasavvurat”

52 Nisan 1929 Binbaşı Martel, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi

53 Mayıs 1929 Kay. Sadık Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?

53 Mayıs 1929 Miralay Seyfettin Topçu Sınıfına Mahsus Tabiye Tatbikatı

53 Mayıs 1929 Süvari Fırkalarında Süvari Topçusunun Evsaf, Kuvvet ve Vazifeleri

53 Mayıs 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

1925 Model Göğüslüklü Koşum Takımı

53 Mayıs 1929 Yatak Alıştırmak

53 Mayıs 1929 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket Orduda Vesaiti Nakliye

54 Haziran 1929 Miralay J. Foulon, Çev.: Kaymakam Sadık

At Koşulu Bir Fırka Topçu Alayında Talim ve Terbiyenin Tanzimi

54 Haziran 1929 Hava Müdafaa Topçusu (Tayyare Topçusu)

54 Haziran 1929 Binbaşı Muzaffer Topçu Taburunda Kadro Tatbikatı

54 Haziran 1929 Binbaşı İhsan Süvari Fırkalarında Süvari Topçusunun Vazifeleri

54 Haziran 1929 General Kamon Motorlaştırma

54 Haziran 1929 Kaymakam R. Heinzel

11. İzonzo Melhamesinde Topçunun Sureti İstimali

54 Haziran 1929 General Piyerret, Çev.: Yüzbaşı Ahmet Şevket

Yabancı Ordularda Motorlanma Meselesi

54 Haziran 1929 Şoför Ehliyetnamesi

54 Haziran 1929 Yüzbaşı Esat Karbüratörün Motor Üzerinde Umumi Tesirleri

54 Haziran 1929 Çev.: Yüzbaşı Ahmet Şevket Otomobilin Menşe ve Ehemmiyeti

55 Temmuz 1929 Bir Mesele ve Bir Atış

55 Temmuz 1929 Miralay J. Foulon, Çev.: Kay. Sadık

At Koşulu Bir F. Top. A.da Talim ve Terbiyenin Tanzim ve Programı

55 Temmuz 1929 Hava Müdafaa Topçusu (Tayyare Topçusu)

Page 192: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

187

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

55 Temmuz 1929 Kay. V. Buşale Mukabil Batarya Vazifesi Hakkında Bir Mütalaa

55 Temmuz 1929 Kay. R. Heinzel, Çev.: Yüzbaşı Lütfullah

11’inci İzonzo Melhamesinde Topçunun Sureti İstimali

55 Temmuz 1929 Miralay A.Kalbfus, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Büyük Harp Esnasında İktisadi Harp ve Münakalat

55 Temmuz 1929 Şoförlerde Aranılacak Vasıflar

55 Temmuz 1929 Gece Talim ve Terbiyesi

56 Ağustos 1929 Şükrü Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımız Topçuluğu

56 Ağustos 1929 Binbaşı Ali Rıza Tesadüfi Taarruzda Bir topçu Taburunun Sevki İdaresi

56 Ağustos 1929 Sahil Topçularına Lazım Olan Aletlerden Şakuli Telemetre

56 Ağustos 1929 Kay. R. Heinzel, Çev.: Yüzbaşı Lütfullah

II. İzonzo Melhamesinde Topçunun İstihdamı

56 Ağustos 1929 Çev.: Yüzbaşı Emin Hava Müdafaa Topçusu

56 Ağustos 1929 Miralay J. Foulon, Çev.: Kaymakam Sadık

At Koşulu Bir Fırka Topçu Alayında Talim ve Terbiyenin Tanzim ve Programı

56 Ağustos 1929 Gece Talim ve Terbiyesi

56 Ağustos 1929 Konma

56 Ağustos 1929 Yüzbaşı Hüsamettin Emniyet

57 Eylül 1929 Muharebede Piyade ile Topçunun Tevhidi Hareket ve Faaliyeti

57 Eylül 1929 Binbaşı Ali Rıza Tesadüfi Taarruzda Bir Topçu Taburunun Sevki İdaresi

57 Eylül 1929 Kay. Sadık Muharebe Derinliği

57 Eylül 1929 Kay. Sadık Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?

57 Eylül 1929 Çev. Binbaşı Salih Sahil Topçusunun Görerek ve Görmeyerek Atışı

57 Eylül 1929 Yüzbaşı Ragıp Tank

57 Eylül 1929 Yüzbaşı Nazım Mustafa Muharebe Arabaları Tabiyesi

57 Eylül 1929 Binbaşı A. Besim Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun Techiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua Gelen İnkılaplar ve Terakkiler

57 Eylül 1929 Şükrü Topçulukta Yeni Esaslar ve Zamanımız Topçuluğu

57 Eylül 1929 Çev.: Yüzbaşı Emin Hava Müdafaa Topçusu

57 Eylül 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Araba Yapmakta Esaslar

58 Teşrinievvel 1929 Sahra Topunun Menzili Ne Olmalıdır?

58 Teşrinievvel 1929 Tankların Tabiyesi

58 Teşrinievvel 1929 Kay. Sadık Talimname Nasıl Okunur ve Okutulur?

58 Teşrinievvel 1929 Kay. Sadık Ateşin Şekilleri

58 Teşrinievvel 1929 Binbaşı A. Rıza Tesadüfi Taarruzda Bir Topçu Taburunun Sevki İdaresi

Page 193: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

188

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

58 Teşrinievvel 1929 Yüzbaşı E.M. Beniez, Çev.: Binbaşı Salih

Sahil Müdafaası

58 Teşrinievvel 1929 Binbaşı A. Besim Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua Gelen İnkılaplar ve Terakkiler

58 Teşrinievvel 1929 Çev.: Selim Fahreddin

Taarruzun İstinadı - Refakat Ateşleri

58 Teşrinievvel 1929 Topçulukta Terakkiyat ve Teceddüdata Ait “Şüun”

58 Teşrinievvel 1929 Binbaşı Rıfkı At Üzerinde Sevküidareye Ait Araba Maneji

58 Teşrinievvel 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Araba Yapmakta Esaslar

58 Teşrinievvel 1929 Tekerlek Aksamının Şekli İnşası

59 Teşrinisani 1929 Binbaşı A. Besim Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua Gelen İnkılaplar ve Terakkiler

59 Teşrinisani 1929 Alay Muharebe Tatbikatından; Hareket Harbi, Mevzilere Taarruz

59 Teşrinisani 1929 Piyade ve Topçunun Sıkı Surette Birlikte Çalışmaları

59 Teşrinisani 1929 Yüzbaşı E.M. Beniez, Çev.: Binbaşı Salih

Sahil Müdafaasında Ağır Toplar

59 Teşrinisani 1929 Geri Çekilmede Bir Topçu Taburunun Sevki İdaresi

59 Teşrinisani 1929 Her Top Tayyareye Karşı Kullanılabilir mi?

59 Teşrinisani 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Araba Yapmakta Esaslar

59 Teşrinisani 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Muhtelif Sistemleri Tetkik ile Bir Arabanın Hareket Kabiliyetindeki Avamili Araştırmak

60 Kânunuevvel 1929 Topçu ile Piyade Arasındaki İrtibat

60 Kânunuevvel 1929 Her Top Tayyareye Karşı Kullanılabilir mi?

60 Kânunuevvel 1929 Yüzbaşı E.M. Beniez, Çev.: Binbaşı Salih

Sahil Müdafaasında Ağır Toplar

60 Kânunuevvel 1929 Bataryaları İki Takıma Bölmek İcap Eder mi ve Bu Maksada Muvafık mıdır?

60 Kânunuevvel 1929 Topçu Alayıyla Muharebe Tatbikatından, Hareket Harbi Mevzilere Taarruz

60 Kânunuevvel 1929 Binbaşı A. Besim

Cihan Harbi Tecarübüne Göre Topçunun Teçhiz, Teslih, Teşkil ve Tabiyesinde Vukua Gelen İnkılaplar ve Terakkiler; Gözetleme Yerleri

60 Kânunuevvel 1929 Miralay H. Kemal Gözetleme Yerleri

60 Kânunuevvel 1929 Şüun

60 Kânunuevvel 1929 Binbaşı Giesecke, Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Araba Yapmakta Esaslar

Page 194: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

189

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

60 Kânunuevvel 1929 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Motoru Yağlamak

60 Kânunuevvel 1929 Binbaşı Recep Motorlu Vasıtaların Sürati ve Bizde Neticesi

61 Kânunusani 1930 Yüzbaşı İsmail Mahir

Baranof Oda Atış Oyunu Aleti

61 Kânunusani 1930 Çev.: Yüzbaşı Emin Muharebede Topçu ile Tayyarenin Birlikte Çalışması

61 Kânunusani 1930 Kay. Muzaffer Asri Fırkalar

61 Kânunusani 1930 Miralay Seyfettin Alay Muharebe Tatbikatından Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz

61 Kânunusani 1930 Miralay H. Kemal Gözetleme Yerleri

61 Kânunusani 1930 Çev.: Yüzbaşı Şevket

Gaz Muharebeleri Hakkında Tarihî Malumat

61 Kânunusani 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

61 Kânunusani 1930 Binbaşı Recep Motorlaşmada Bir Nokta

61 Kânunusani 1930 Binbaşı Recep Motorlu Vasıtaların Sürati ve Bizde Neticesi

61 Kânunusani 1930 Binbaşı Recep Şoför Yetiştirmek

62 Şubat 1930 Yüzbaşı İsmail Mahir

Baranof Oda Atış Oyunu Aleti

62 Şubat 1930 Çev.: Yüzbaşı Emin Muharebede Topçu ile Tayyarenin Birlikte Çalışması

62 Şubat 1930 Miralay Seyfettin Fırka Kumandanlığınca Tanzim Olunacak Planlar

62 Şubat 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

62 Şubat 1930 E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri

62 Şubat 1930 Binbaşı Recep Şoför Yetiştirmek

62 Şubat 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Makinelileşme ve Motorlaşma

63 Mart 1930 Kay. Mezon B., Çev.: Yüzbaşı Emin

Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi

63 Mart 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

63 Mart 1930 Miralay Seyfettin Fırka ve Topçu Kumandanlarının Umumi Çalışma Şekli

63 Mart 1930 Mlz. Cemal Gaz Hastalıklarının Tedavisi

63 Mart 1930 Çev.: Orhan Fahreddin

Tayyare Defi Vasıtaları Hakkında Umumi Malumat

63 Mart 1930 Topçu Keşfi ve İstihbarat Hizmetinin Ehemmiyeti

63 Mart 1930 E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri

63 Mart 1930 Mlz. Firimen, Çev.: Binbaşı M. Cemal

Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye ve İdare

64 Nisan 1930 Kay. Mezon B., Çev.: Yüzbaşı Emin

Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi

64 Nisan 1930 Miralay Seyfettin Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz

64 Nisan 1930 Yüzbaşı A. Nazmi Tank ve Zırhlı Oto Bahsi Zırhlı Muharebe Arabalarında İnkişaf

64 Nisan 1930 Binbaşı Amil Topçu Keşfi

64 Nisan 1930 Topçu Tabiye Meselesi

Page 195: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

190

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

64 Nisan 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Orduda Kullanılan 1929 Modeli Eyer

64 Nisan 1930 Mlz. Firimen, Çev.: Binbaşı M. Cemal

Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye ve İdare

64 Mayıs 1930 Binbaşı M. Cemal Beden Noktai Nazarından Muhtasar Tarihçe ve Tetkikat

64 Mayıs 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

64 Mayıs 1930 Miralay Seyfettin Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz

64 Mayıs 1930 Topçu Muharebecileri İçin Telefonculuk Dersleri

64 Mayıs 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Tank ve Zırhlı Oto Bahsi

65 Mayıs 1930 Mlz. Firimen, Çev.: Binbaşı M. Cemal

Motorlulaştırılmış Bir Birlikte Talimü Terbiye ve İdare

65 Mayıs 1930 Otomobil İmalatında En Son Yenilikleri

65 Mayıs 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Amerikalıların Yeni Kiristi Tankı

66 Haziran 1930 General I. Rougueral, Çev.: Kay. Mezon

Müdafaada Tayyarelere Karşı Işıldakların Kullanılması

66 Haziran 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

66 Haziran 1930 Yüzbaşı Remzi Topçu Muharebecileri İçin Telefonculuk Dersleri

66 Haziran 1930 Miralay Seyfettin Alay Muharebe Tatbikatı Hareket Harbi: Mevzilere Taarruz

66 Haziran 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

66 Haziran 1930 Miralay M. Mazlum Tank ve Zırhlı Oto Bahsi

66 Haziran 1930 Çev.: Yüzbaşı Nazmi

Tanklara Karşı Muharebe Edecek Topçunun Talimü Terbiye ve Teçhizatı Nasıl Olmalıdır?

66 Haziran 1930 Topçu Marşı

66 Haziran 1930 Amerika Hava Kuvvetleri

66 Haziran 1930 Tabiye Meselesi

66 Haziran 1930 Çev.: M.H. Piyade Fırkasının Cadde Zırhlı Otomobilleri

66 Haziran 1930 E. Binbaşı M. Rüştü Katerpiller Traktörleri

66 Haziran 1930 Mrl. M. Hayri İngiliz Ordusunun İkmal Teşkilatının Motorlandırılması

67 Temmuz 1930 Çev.: Yüzbaşı Osman Nuri

Meydan Muharebesi Topçusu

67 Temmuz 1930 Kay. Sırrı Topçu Tabiye Meseleleri

67 Temmuz 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

67 Temmuz 1930 Miralay Seyfettin Alay Muharebe Tatbikatı

67 Temmuz 1930 Mesele

67 Temmuz 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Ağırlığın ve Hafif Topçu Kollarının Motorlaştırılması

67 Temmuz 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Teknik (Fenni) Erkânıharbiye

67 Temmuz 1930 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Asri Usulde Cadde İnşası ile Bunların Askerî Maksatlar İçin Kullanılmaları

68 Ağustos 1930 Binbaşı Cevat Bazı Memleketlerde Taarruzun Topçu Tarafından Hazırlanması

Page 196: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

191

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

68 Ağustos 1930 Kay. Sırrı Beden Terbiyesi

68 Ağustos 1930 Mezon Bey 2. Konferans

68 Ağustos 1930 Kay. Sırrı Grafik Atış Cetveli

68 Ağustos 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

68 Ağustos 1930 Yüzbaşı Mesut NuriZiya Usulü ile Ölçme ve Bu Usulün Topçu Kıtalarında Tatbiki Hakkında Mütalaa

68 Ağustos 1930 Yüzbaşı Rasim İki Santimetrelik Makineli Top

68 Ağustos 1930 Yüzbaşı Remzi Tanklar

68 Ağustos 1930 Binbaşı Cevat Hava Kuvvetlerindeki Tekemmülün İstikbal Harplerinde Sebep Olacağı Değişiklikler

68 Ağustos 1930 Yüzbaşı Hüsnü Cebri İhraç

68 Ağustos 1930 III. Mesele

68 Ağustos 1930 Mrl. Hayri Paşa Muharebe Mesailinden Zırhlı Kıtalar

69 Eylül 1930 Yüzbaşı Emin (Tayyare Topçu Atışı) Mezon Bey Konferanslarından

69 Eylül 1930 Yüzbaşı Hüsnü Cebri İhraç

69 Eylül 1930 Yüzbaşı Mesut NuriZiya Usulü ile Ölçme ve Bu Usulün Topçu Kıtalarında Tatbiki Hakkında Mütalaa

69 Eylül 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

69 Eylül 1930 Miralay M. Mazlum Tank ve Zırhlı Oto Bahsi

69 Eylül 1930 Mrl. M. Hayri Zırhlı Kıtalar

69 Eylül 1930 Binbaşı M. Rüştü Fransa’da Yapılan Kamyon Tecrübeleri

70 Teşrinievvel 1930 Kay. Sırrı Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı

70 Teşrinievvel 1930 Yüzbaşı Nazmi Tanklara Karşı Müdafaa

70 Teşrinievvel 1930 Mrl. H. Kemal Topçuda Hareket Kabiliyeti

70 Teşrinievvel 1930 Mp. Osman Necdet Doğrudan Doğruya Himayeye Memur Bir Topçu Taburunun Atışı

70 Teşrinievvel 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

70 Teşrinievvel 1930 I. Meselenin Hâl Sureti

70 Teşrinievvel 1930 Mrl. M. Hayri Havadis

70 Teşrinievvel 1930 Binbaşı Recep Şoför Yetiştirmek

70 Teşrinievvel 1930 Yüzbaşı A. Şevket Otomobil İmtihanına Tabi Olanlara Verilecek Sualler

71 Teşrinisani 1930 Kay. Sırrı Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı

71 Teşrinisani 1930 Miralay H. Vehbi Tanklara Karşı Atış

71 Teşrinisani 1930 Mrl. H. Kemal Topçuda Hareket Kabiliyeti

71 Teşrinisani 1930 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

71 Teşrinisani 1930 Miralay Seyfettin Topçunun İstihdamı

71 Teşrinisani 1930 Mrl. Nuri Muharebe Atışına Ait Meseleler ve Tenkit

71 Teşrinisani 1930 Yüzbaşı A. Şevket Otomobil İmtihanına Tabi Olanlara Verilecek Sualler

71 Teşrinisani 1930 Yüzbaşı A. Şevket Motorlulaşma

72 Kânunuevvel 1930 Kay. Sırrı Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı

72 Kânunuevvel 1930 Miralay H. Vehbi Tanklara Karşı Atış

72 Kânunuevvel 1930 Miralay Seyfettin Topçunun İstihdamı

72 Kânunuevvel 1930 Mrl. Nuri Topçu Atış Mektebindeki Son Kursta Alayla Yapılan Muharebe Atışına Ait Meselenin Mabadi

Page 197: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

192

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

72 Kânunuevvel 1930 Şükrü Paris Üzerine Uzaktan Ateş

72 Kânunuevvel 1930 Miralay H. Vehbi Topçuda Plan Atışı

72 Kânunuevvel 1930 Mrl. H. Kemal Gaz Mermileri

72 Kânunuevvel 1930 Binbaşı Cemal Beden Terbiyesi Esasları

72 Kânunuevvel 1930 Yüzbaşı A. Şevket Motorlulaşma

72 Kânunuevvel 1930 Yüzbaşı A. Şevket Motorlulaşma, Canlı Nakliye ve Harp Mıntıkaları

73 Kânunusani 1931 Mr. Nuri Topçu Atış Mektebi Müdürü Mirliva Nuri Paşa’nın Mütalaa ve Tenkidi

73 Kânunusani 1931 Binbaşı Şükrü Bugünkü Fransız ve Polonya Topçu Teşkilatı

73 Kânunusani 1931 Yüzbaşı Emin Konferansın Devamı

73 Kânunusani 1931 1. Mlz. Ali Sahil Atışında İlk Yan ve Mesafe Hesabı Nasıl Yapılır?

73 Kânunusani 1931 Mustafa Yeni Bir Paralama Barutu ve Eskilerine Nazaran Rüçhanları

73 Kânunusani 1931 Osman Necdet Piyadeyi Hemen Takip Edecek Bir (Havan)ın Projesi

73 Kânunusani 1931 Yüzbaşı Halil Derecenin Tahvili

73 Kânunusani 1931 E. Binbaşı M. Rüştü Romanya’da Hayvanların Muharebe Gazlarına Karşı Muhafazası

73 Kânunusani 1931 Binbaşı Cemal Spor

73 Kânunusani 1931 Mlz. İhsan Ecnebi Topçuluğu

73 Kânunusani 1931 Binbaşı Rüştü Yük Otomobilleriyle Kıta Nakliyatı

73 Kânunusani 1931 Mrl. M. Hayri İngilizlerin 1929 Eylül’ünde Motorlu ve Makinelendirilmiş Kıtalarla Yaptıkları Manevralar

73 Kânunusani 1931 Otomobillerle Nakliyat Tatbikatı İçin Mesele

74 Şubat 1931 Binbaşı Cemal Tayyare Defeden Topçu Malzemesinin Terakki Yolunu Açması

74 Şubat 1931 Miralay Seyrettin Topçunun İstihdamı

74 Şubat 1931 Yüzbaşı Hakkı Asri Müstahkem Mevki ve Sahil Tahkimatı Nasıl Yapılmalıdır

74 Şubat 1931 Yüzbaşı Halil Milyemin Tahvili

74 Şubat 1931 Mrl. H. Kemal Alt Tabakalarından Uçan Tayyarelerin Dövülmesi

74 Şubat 1931 1.Mlz. Ali İlk Yan Hesabı

74 Şubat 1931 E. Binbaşı İsmail Hakkı

Askerî Talim Meydanlarındaki Jimnastik Sahası Nasıl Olacaktır

74 Şubat 1931 E. Binbaşı M. Rüştü Mesele Halli

74 Şubat 1931 Mrl. M.Hayri İngilizlerin 1929 Eylülünde Motorlu ve Makinelendirilmiş Kıtalarla Yaptıkları Manevralar

75 Mart 1931 1.Mlz. Cevat Tayyare Define Ait Asri Vasıtalar

75 Mart 1931 Yüzbaşı Emin Tayyarelere Karşı Atışta Dinleme (Mezon B.in Konferanslarından)

75 Mart 1931 Yüzbaşı Hakkı Asri Müstahkem Mevki ve Sahil Tahkimatı Nasıl Yapılmalıdır

75 Mart 1931 Çev.: Yüzbaşı Ekrem

Danimarka Topçusunun 1929 Modeli 22 Çap Uzunluğunda 15 Santimetrelik Yeni Sahra Obüsü

Page 198: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

193

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

75 Mart 1931 E. Binbaşı İsmail Hakkı

Spor Makalesinin Devamı

75 Mart 1931 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

75 Mart 1931 E. Binbaşı M. RüştüGazojenli (Mangal Kömürü Yakan Motorlu) Otomobil ve Traktörlerin Kıymet ve Ehemmiyetleri

75 Mart 1931 E. Binbaşı M. Rüştü İşletme Malzemesi Hakkında Esaslar

76 Nisan 1931 1. Mlz. Ali İlk Mesafe Hesabı

76 Nisan 1931 E. Binbaşı M. RüştüHafif Topçunun Motorlu Vasıtalarla Cer ve Nakli Hakkında Amerikan Tecarübü

76 Nisan 1931 Ekrem Otomobilcilik - Zırhlı Arabalar

76 Nisan 1931 1. Mlz. Cemal Celal Amerikan Ordusunda İhtiyat Zabiti Yetiştiren Kıtalar

76 Nisan 1931 Ml. Orhan Fahreddin ve Selim Fahreddin

İtalya’da Hava Defi Topçuluğu

76 Nisan 1931 Binbaşı Şemsettin Sada ve İntişar Hadiseleri. Topçulukta Ölçmede Kullanılan Sada Dalgaları Esası

76 Nisan 1931 Miralay Seyfettin Topçunun İstihdamı. Hareket Harbi Fırka Topçusunun İstihdamı

76 Nisan 1931 Kay. Sırrı Topçunun Teftişleri Nasıl Yapılmalı

76 Nisan 1931 Miralay Seyfettin Balestiki Rüzgâr Kıymetinin Tespiti

76 Nisan 1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobilciliğe Dair Faydalı Malumat

77 Mayıs 1931 Mrl. H. Kemal Topçu Ateşinin Bir Sahada Toplanması

77 Mayıs 1931 Kay. Sırrı II. Safha Teftiş Programı

77 Mayıs 1931 Miralay Seyfettin Yan Gözetleme Planı ve Cetveli

77 Mayıs 1931 Binbaşı Şemsettin Seda ve İntişar Hadiseleri

77 Mayıs 1931 Yüzbaşı Emin Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Sekizinci Konferansı

77 Mayıs 1931 E. Kay. Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

77 Mayıs 1931 E. Binbaşı M. Rüştü Otomobilcilikte Yenilikler

77 Mayıs 1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobilciliğe Dair Faydalı Malumat

78 Haziran 1931 Miralay Seyfettin Topçu Atış Talimnamesi İzahları

78 Haziran 1931 Kay. Sırrı II. Safha Teftiş Programı

78 Haziran 1931 Yüzbaşı Emin Top Ağız Baskısı

78 Haziran 1931 Yüzbaşı Remzi Topçu Zabitinin Seda (Ölçme Kursu)

78 Haziran 1931 Kay. A. Necdet Fena Saklanmış Topçuya Karşı Atış

78 Haziran 1931 Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Dokuzuncu Konferansı

78 Haziran 1931 Binbaşı Şemsettin Sada ve İntişar Hadiseleri

78 Haziran 1931 E. Kay. Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

78 Haziran 1931 1. Mlz. Süreyya Cevdet

Sahil Topçusunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü

78 Haziran 1931 Mesele

78 Haziran 1931 Mrl. M. Hayri Motosiklet Bölüğü

79 Temmuz 1931 Miralay Seyrettin Topçunun İstihdamı

79 Temmuz 1931 Kay. Sırrı II. Safha Teftişleri ve Mermi Yolu Şekilleri

79 Temmuz 1931 Yüzbaşı Fikri Ziya Ölçme Bölüğü Hakkında Malumat

Page 199: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

194

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

79 Temmuz 1931 Binbaşı Şemsi Sada ve İntişar Hadiseleri

79 Temmuz 1931 1. Mlz. Süreyya Cevdet Sahil Topçusunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü

79 Temmuz 1931 Dr. Reşit Süreyya Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve Düsturlarının İstihracı

79 Temmuz 1931 2. Mesele

79 Temmuz 1931 Mrl. M. Hayri Motosiklet Bölüğü

79 Temmuz 1931 E. Kay. Muzaffer Sureti Hâl

79 Temmuz 1931 Yüzbaşı A. Şevket Ağırlığın Motorlulaştırılması

80 Ağustos 1931 Miralay Seyfettin Topçunun İstihdamı

80 Ağustos 1931 Kay. Sırrı II. Safha Teftişleri ve Mermi Yolu Şekilleri

80 Ağustos 1931 Yüzbaşı Fikri Ziya Ölçme Bölüğü

80 Ağustos 1931 Yüzbaşı Emin Işıldak Zabitlerine Mezon Bey’in Konferansı

80 Ağustos 1931 1. Mlz. Süreyya Cevdet

Sahil Topçuluğu

80 Ağustos 1931 Dr. Reşit Süreyya Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve Düsturlarının İstihracı

80 Ağustos 1931 Yüzbaşı Hakkı Yeni Sahra Topu

80 Ağustos 1931 78. Topçu Mecmuasındaki Birinci Mesele Halli

80 Ağustos 1931 E. Binbaşı M. RüştüYollar Haricinde Hareket Kabiliyetine Malik Otomobiller

80 Ağustos 1931 Yüzbaşı A. Şevket Otomobil Tamir İşleri

81 Eylül 1931 1. Ferik İzzeddin İkinci İnönü Muharebesi’nde Sağ Cenah Grubunda Topçu

81 Eylül 1931 Miralay Seyfettin Hareket Harbi: Topçunun İstihdamı

81 Eylül 1931 Kay. Sırrı II. Safha Teftişleri

81 Eylül 1931 Kay. A. Necdet (Topçu İrtibat Heyetleri) ve Piyade ile İrtibat Tarzları

81 Eylül 1931 Dr. Reşit Süreyya Fazella Cetvellerinin Kullanılması ve Düsturlarının İstihracı

81 Eylül 1931 79. Topçu Mecmuasındaki İkinci Mesele Hakkında

81 Eylül 1931 Mrl. M. Hayri Asri Zırhlı Muharebe Arabalarının Tekâmülü Hazırası

81 Eylül 1931 Nakliye Meselesi

82 Teşrinievvel 1931 Miralay Vehbi Başkumandanlık Muharebesi’nde Topçumuzun İstihdamı

82 Teşrinievvel 1931 Yüzbaşı Emin Tayyare Defi Topunun Kullanılması

82 Teşrinievvel 1931 Ç:İhtiyat Z.V. Sait Vahip

Makineleştirilmiş Kuvvetlerin Tabiyesi

82 Teşrinievvel 1931 Ç:Yüzbaşı M. Şevket Topçu 3. Mesele

82 Teşrinievvel 1931 Kay. Sırrı Topçunun 2. Safha Teftişleri

82 Teşrinievvel 1931 I. Mlz. Süreyya Cevdet

Sahil Topunun Şimdiki Hâli ve Tekâmülü

82 Teşrinievvel 1931 Miralay Seyfeddin Topçunun İstihdamı

82 Teşrinievvel 1931 Ç:Yüzbaşı Hakkı Yeni Bir Sahra Topuna Doğru

82 Teşrinievvel 1931 Ç:Yüzbaşı Esat Alev Geri Püskürtmesi

82 Teşrinievvel 1931 Mrl. M. Hayri Motorlu Birliklerin Tayyareye Karşı Korunması

Page 200: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

195

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

82 Teşrinievvel 1931 Ç:E.Binbaşı M. Rüşdü

Otomobilcilikte Yenilikler

82 Teşrinievvel 1931 Şuun

83 Teşrinisani 1931 Çev.: Mlz. Zafer Hasan

Tayyare Defi Toplarının Sureti İstihdamı

83 Teşrinisani 1931 E. Binbaşı Necati Salim

Büyük Harpte Topçulukta Vuku Bulan Değişiklikler Neden Oldu?

83 Teşrinisani 1931 1.Mlz. Cevdet Sahil Topçuluğu

83 Teşrinisani 1931 Çev.: Binbaşı İsmail Hakkı

Taarruzda Tank ve Topçunun Birlikte Çalışması

83 Teşrinisani 1931 Çev.: 1.Mlz. Cevat Hava Müdafaasında Işıldaklar

83 Teşrinisani 1931 Miralay Seyfettin Topçunun İstihdamı

83 Teşrinisani 1931 Yüzbaşı Mesut Nuri Ölçmede Hava Gözetleme Vazifeleri

83 Teşrinisani 1931 Mrl. K. Emin Konferans

83 Teşrinisani 1931 Yüzbaşı Ferit Ferhat Toplarda İlk Sürat

83 Teşrinisani 1931 Binbaşı Amil Göz ile Doğrudan Doğruya Gözetleme

83 Teşrinisani 1931 Çev.: Yüzbaşı A. Şevket

Şilifinin Sağ Yanı ve Ordunun Koşum “Topçusu”

83 Teşrinisani 1931 Çev.: Mrl. M. Hayri Motorlu Birliklerin Tayyarelere Karşı Korunması

83 Teşrinisani 1931 E. Binbaşı Hüsnü 81. Sayıdaki Mk. Meselesinin Halli

84 Şubat 1932 Mrl. K. Emin Topçunun Tekâmül ve Sevku İdaresi

84 Şubat 1932 Çev.: Zati 1918 B. Alman Taarruzu Esnasında Topçunun Sevk ve İdaresi

84 Şubat 1932 E. Kay. Besim Cihan Harbi Tecrübelerine Göre Topçunun Teşkil Vesa…

84 Şubat 1932 E. Binbaşı Şükrü Asri Seddi Çin

84 Şubat 1932 Mrl. K. Emin Konferans Mabat

84 Şubat 1932 Yüzbaşı Fikri Ziya Ölç. Bl. Vezaifinden

84 Şubat 1932 Yüzbaşı Remzi Top. Z.nin Seda Ölç Kursu

84 Şubat 1932 Çev.: Binbaşı Hakkı Topçu Talimnamelerinin Yeniden Hazırlanması İçin Mütalaalar

84 Şubat 1932 Yüzbaşı Ferit Ferhat Namlu Arıza ve Kazaları

84 Şubat 1932 Tabiye Meselesinin Halli

84 Şubat 1932 Tabiye Meselesi

84 Şubat 1932 Parçalara Ayrılarak Topların Tayyarelerle Bir Mahalden Diğer Bir Mahalle Nakli

84 Şubat 1932 Bir Fırkanın Geri Hıdematına Ait Mesele

84 Şubat 1932 Çev.: Mrl. M. Hayri Tayyare Muharebe Kuvvetlerinin Zırhlı Birliklere Karşı Ne Gibi Taarruzi Maksatları Vardır?

84 Şubat 1932 Mrl. M. Hayri Demir Raylar Üzerinde Hareket Eden Havalı Lastik Tekerlekli Otomobil ve Yanıcı Maddeler

84 Şubat 1932 Yeni Bir Vesaiti Nakliye

85 Mayıs 1932 Mrl. K. Emin Topçunun Sahil Müdafaasında Sevk ve İdaresi

85 Mayıs 1932 E. Binbaşı Rahmi Topçuda Ön Heyet

85 Mayıs 1932 E. Kay. Sadık Topçunun Muharebede İşlemesi

Page 201: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

196

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

85 Mayıs 1932 E. Binbaşı M. Şükrü Topçu Atış Mp.de Son Kursta Tatbik Edilen Mesele

85 Mayıs 1932 Yüzbaşı Ferit Ferhat Değişir Gömlekler

85 Mayıs 1932 84 Numaradaki Tabiye Meselesinin Halli

85 Mayıs 1932 E. Binbaşı M. Rüştü 84 Numaradaki Tabiye Meselesinin Halli

85 Mayıs 1932 Lehistan Ordusunun Topları

85 Mayıs 1932 Çev.: Zati Yabancı Ordularda Motorlaşma

85 Mayıs 1932 Binbaşı Recep Yağlama ve Yağlar

85 Mayıs 1932 E. Binbaşı Hüsnü Millî Canlı Nakil Vasıtaları ve Islahı Hayvanat

85 Mayıs 1932 Miralay Dr. Mazhar Nakil Vasıtalarının Zehirli Gazlarla Bulaşması

85 Mayıs 1932 Yüzbaşı Suphi Arabacılık Talim ve Terbiyesi

85 Mayıs 1932 Çev.: Zati Motorla Beygir Arasındaki Mücadele

86 Ağustos 1932 Miralay K. Emin Oyalama Muharebesinde Topçunun Sevk ve İdaresi

86 Ağustos 1932 Çev.: Zati Topçu Mevzilerini Gizleme

86 Ağustos 1932 Miralay Seyfettin Fırka Topçusunun Kullanılması

86 Ağustos 1932 Çev.: Yüzbaşı Emin Yan Gözetlemesiyle Atış

86 Ağustos 1932 Çev.: Binbaşı Hakkı Topçunun Ateş İdaresi

86 Ağustos 1932 Yüzbaşı Fikri Ziya ile Ölçme Vazifesinden

86 Ağustos 1932 Reşit Süreyya Yeni Harp Aletleri

86 Ağustos 1932 Yüzbaşı Ferit Ferhat Telemetre

86 Ağustos 1932 Mrl. K. Emin Asri Sahra Topunun Çap Meselesi

86 Ağustos 1932 Rasim Sahra Topu Asri Muharebe Metalibine Vefa Edebilir mi?

86 Ağustos 1932 Tabiye Meselesi ve Mesele Halli

86 Ağustos 1932 İki Santimetrelik Topun İmali

86 Ağustos 1932 Rusya Kızıl Ordunun Topçu Teşkilatı

86 Ağustos 1932 Çev.: Mrl. M. Hayri At Koşulu Arabalarda Lastik Çemberli Tekerlekler

86 Ağustos 1932 Binbaşı Recep Motorlu Kıtalara Mahsus Talimname Tetkiklerinden

86 Ağustos 1932 Çev.: Zati Otomobilcilik Talim ve Terbiyesi

86 Ağustos 1932 Nakliye Kısmı Tabiye Meselesi Halli

86 Ağustos 1932 Nakliye Meselesi

86 Ağustos 1932 Çev.: Zati Motorlu Vesait ile Balonların Takibi

86 Ağustos 1932 Çev.: Zati Büyük Bir Taarruz Harbinde Tanklarla Topçunun Birlikte Çalışması

87 Teşrinisani 1932 Binbaşı Şükrü Dağ Topçusunun Hususiyeti

87 Teşrinisani 1932 Çev.: Zati Müdafaada Yakın Muharebe Topçusu

87 Teşrinisani 1932 Çev.: Yüzbaşı Safi Hüsamettin Müşterek Hareketlerde Tayyareler

87 Teşrinisani 1932 Çev.: Mlz. Cemal Yürüyüş Kollarının Havaya Karşı Müdafaası

87 Teşrinisani 1932 Mrl. K. Emin Asri Gözetleme Ölçme Taburunun Kullanılması

87 Teşrinisani 1932 Kay. İ. Hakkı Sahil Bataryasının Bir Harp Gemisiyle Basit Bir Surette Mukayesesi

87 Teşrinisani 1932 E. Binbaşı Hüsnü Topçunun Demir Yol Vasıtalarında Bindirme ve İndirme Talim ve Tatbikatı

Page 202: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

197

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

87 Teşrinisani 1932 Binbaşı Hakkı Topçu Hesap Sürgüsü

87 Teşrinisani 1932 Mlz. Namık Kemal Suni Sis

87 Teşrinisani 1932 86 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselesinin Halli

87 Teşrinisani 1932 Evvelki Tabiye Meselesinin Devamı

87 Teşrinisani 1932 Çev.: Yüzbaşı Ahmet Feyzi

Yollar Üzerinde Nakliyat ve Seyrüsefer Teşkilatı

87 Teşrinisani 1932 Çev.: Yüzbaşı Esat “Omnia” Mecmuası’nın 1930 Senesine Ait Nüshalarından Sualler ve Cevaplar

87 Teşrinisani 1932 Binbaşı Recep Benzin Sarfiyatının Değişmesine Tesir Eden Hususlar

87 Teşrinisani 1932 Yüzbaşı Suphi Talim ve Terbiye

87 Teşrinisani 1932 Binbaşı Recep Cer İşlerinde Top ve Traktörde Aranılacak Vasıflar

87 Teşrinisani 1932 86 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Halli

88 Şubat 1933 1. Ferik İzzeddin Asri Sahra Topunun Çap Meselesi

88 Şubat 1933 Mrl. K. Emin Tesadüf Muharebesinde Topçunun Sevk ve İdaresi

88 Şubat 1933 Kay. Süreyya Tek Top ve Takımın Muharebede Kullanılması

88 Şubat 1933 Çev.: E. Yüzbaşı Necabettin

Topçunun Sevk ve İdare ve Piyade ile Müşterek Tesiri

88 Şubat 1933 E. Binbaşı Hüsnü Demir Yol Vasıtalarında Bindirme ve İndirme

88 Şubat 1933 Mlz. İ.Hakkı Ordumuzda Muharebe Köpekleri

88 Şubat 1933 Çev.: S. Hikmet Topçunun Gaz Mermisi

88 Şubat 1933 Binbaşı Hakkı Topçu Hesap Sürgüsü

88 Şubat 1933 Yüzbaşı Ferit Ferhat Telemetre

88 Şubat 1933 E. Kay. Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

88 Şubat 1933 87 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselesinin Halli

88 Şubat 1933 Tabiye Meselesi

88 Şubat 1933 Yunan Ordusunun Tensiki

88 Şubat 1933 Çev.: Zati Alman Ordusunda Beygir ve Motor

88 Şubat 1933 Mrl. Hayri Bir Fırkanın Geri Hidematına Ait Mesele

88 Şubat 1933 Seferde Yaralı Hayvanların Nakli ve Nakil Vasıtaları

88 Şubat 1933 Uzak Şarkta Zırhlı Silahlar

88 Şubat 1933 Mrl. Hayri İngilizlerin Motorlu Vasıtayla Afrika’da Yaptıkları Tecrübeler

88 Şubat 1933 Yüzbaşı Suphi Neferin Hatıratına Fikrî Levhalar

89 Mayıs 1933 Mrz. Rasim Asri Sahra Topunun Menzil ve Çap Meselesi

89 Mayıs 1933 E. Yüzbaşı Necabettin

Piyadenin Topçu ile Birlikte Tesiri

89 Mayıs 1933 Kay. İ. Hakkı Batarya Planının Yapılış Tarzı ve Atışı Hakkında Bazı Mütalaalar

89 Mayıs 1933 Mlz. Selim Yana Dönme İmkânı Nasıl Ölçülmelidir?

89 Mayıs 1933 E. Binbaşı Hüsnü Topçunun Deniz Vasıtalarında Bindirme, İndirme Talim ve Tatbikatı

89 Mayıs 1933 Çev.: E. Yüzbaşı Şinasi Asri Top İnkişafı İçin Mütalaalar

Page 203: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

198

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

89 Mayıs 1933 Mrl. K. Emin Büyük Harpten Sonra Topçulukta Vukubulan Yenilikler

89 Mayıs 1933 Yüzbaşı F. Ferhat Telemetre

89 Mayıs 1933 Binbaşı Hakkı Topçu Hesap Sürgüsü

89 Mayıs 1933 Çev.: E. Yüzbaşı Seyfi Dinleme Cihazı ve İlave Aletleri

89 Mayıs 1933 88 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Halli

89 Mayıs 1933 Tabiye Meselesi

89 Mayıs 1933 E. Kay. Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

89 Mayıs 1933 İ. Hakkı Ordular Gelecek Harplere Nasıl Hazırlanıyorlar

89 Mayıs 1933 İngiltere’de Tankların Piyade ile Müşterek Hareketi

89 Mayıs 1933 Binbaşı Recep Motorlu Vasıtaların Gidiş ve Geliş Yolları

89 Mayıs 1933 Binbaşı Recep Bir Motorlu Vasıtanın Tonkilometre Masrafı

89 Mayıs 1933 Çev.: Yüzbaşı Esat (Motosikletler Kadrosu) İmalatta Kullanılan Malzeme

89 Mayıs 1933 Yüzbaşı Hüsamettin

Medeni Başlıklar ve Parmak Uçları İspitlere Üzengi Tertibatıyla Bağlı Tekerleklerde Gevşemelere Karşı Hareket Esnasında Yapılacak Sıkıştırma Tertibatı

90 Ağustos 1933 Mrl. K. Emin Hava Kuvvetleri ve Tayyare Defi Topçusu Nasıl Kullanılıyor

90 Ağustos 1933 Miralay Rasim Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi

90 Ağustos 1933 E. Yüzbaşı Necabettin Topçu Taburunun Sevk ve İdaresi

90 Ağustos 1933 Yüzbaşı F. Ferhat Telemetre

90 Ağustos 1933 Kay. İsmail Hakkı Sahil Toplarının Tabiyesi ve Aletle Atışı, Aletle Atış Yapmak İçin Hangi Aletler Lazımdır

90 Ağustos 1933 E. Binbaşı Hüsnü Topçunun Deniz Vasıtalarında Bindirme ve İndirme Talim ve Tatbikatı

90 Ağustos 1933 Çev.: E. Yüzbaşı Ziya

Münferit Toplara Verilecek Tabiye Meseleleri ve Küçük Vazifeler

90 Ağustos 1933 Miralay Ziya İbrahim Sahra Toplarının Çap ve Menzili

90 Ağustos 1933 S. Hikmet 1914-1918 Harbi’nde Gaz Muharebesinin Kabul Sebebi ve Elde Edilen Neticeler

90 Ağustos 1933 89 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Halli

90 Ağustos 1933 Tabiye Meselesi

90 Ağustos 1933 E. Kay. Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

90 Ağustos 1933 Binbaşı Recep III. GL. 6. Tip. Büssing Kamyonlarının Hizmete Hazırlanması, Kullanılması, Bakımı

90 Ağustos 1933 Binbaşı Rıfkı Bir Zırhlı Otomobil Keşif Kolu

90 Ağustos 1933 Yüzbaşı Zeki Otomobil Bölüklerinde Gece Yürüyüş Talimleri

90 Ağustos 1933 Kay. Veli Nakliye Birliklerinin Karlı, Yağmurlu ve Sisli Havalarda Yürüyüş ve Konma Hareketleri

90 Ağustos 1933 Çev.: Yüzbaşı Esat Motosikletle Viraj

90 Ağustos 1933 Bir Fırkanın Geri Hidematına Dair Mesele

90 Ağustos 1933 Askerî Havadis

Page 204: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

199

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

91 Teşrinisani 1933 Mrl. K. Emin Alman ve Fransız Muharebe Usulleri, Atış Kaideleri, Aralarındaki Farklar

91 Teşrinisani 1933 Mrz. Rasim Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi

91 Teşrinisani 1933 Yüzbaşı F. Ferhat Telemetrecilerin Talim ve Terbiyesinde Ana Hatlar

91 Teşrinisani 1933 Miralay İsmail Hakkı Sahil Toplarının Tabiyesi ve Aletle Atış

91 Teşrinisani 1933 E. Kay. Şükrü Asri Sahra Toplarında Üç Mühim Unsurun Çapla Münasebeti

91 Teşrinisani 1933 Binbaşı Sedat El Dürbünleri Hakkında Faideli Malumat ve Telemetreli El Dürbünleri

91 Teşrinisani 1933 S. Hikmet 1914-1918 Harbi’nde Gaz Muharebesinin Kabul Sebebi ve Elde Edilen Neticeler

91 Teşrinisani 1933 E. Miralay Abidin Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki

91 Teşrinisani 1933 90 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Hâl Sureti

91 Teşrinisani 1933 Tabiye Meselesi

91 Teşrinisani 1933 E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

91 Teşrinisani 1933 Sarı Emin Paşa Haz.nin Hâl Tercümesi ve Fotoğrafı

91 Teşrinisani 1933 Yabancı Ordularda Piyade ve Süvarinin Motorlanması

91 Teşrinisani 1933 Kay. Şevket Vakti Seferde İkmal İşleri ve Nakliye Kıtaları Komutanlarının Vazifeleri

91 Teşrinisani 1933 Yüzbaşı A. Fevzi Otomobillerde Gazojen Motorlarının Tatbiki, Gazojen Motorlarının Benzin Motorlarıyla Mukayese, Faide ve Mahzurları

91 Teşrinisani 1933 90 Numaralı Mecmuadaki Meselenin Hâl Sureti

92 Şubat 1934 Mrl. K. Emin Çanakkale Muharebelerinin Ehemmiyeti, Osmanlı Topçuları, Alınan Dersler ve Çıkarılan Neticeler

92 Şubat 1934 E. Miralay Muzaffer Topçu Kumandanı ve Topçu ile Piyadenin Birlikte Tesir ve Muharebeleri

92 Şubat 1934 Miralay Rasim Dağda Topçunun Hareket ve Muharebesi

92 Şubat 1934 E. Binbaşı Nurettin Sahil Müdafaası Hakkında Bir Tetkik

92 Şubat 1934 E. Binbaşı Mükerrem

Büyük Harpteki Değişikliklere Göre Bugünün Topçusu

92 Şubat 1934 E. Binbaşı Nurettin Çıkarmalar Hakkında Esaslı ve Teferruatlı Bilgiler

92 Şubat 1934 E. Yüzbaşı Necabettin

Müdafaa Topçusu ve Buna Müteallik Bazı Düşünceler

92 Şubat 1934 E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

92 Şubat 1934 Mlz. Cemal Topçu Zabit Keşif Kolu ve Vazifeleri

92 Şubat 1934 Binbaşı Enver Modern Tayyare Makineleri ve Bugünkü Dinlemeler

92 Şubat 1934 E. Miralay Abidin Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki

92 Şubat 1934 Yüzbaşı F. Ferhat Kumanda Aletlerine Dair Tetkikler

92 Şubat 1934 91 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselenin Hâl Tarzı

Page 205: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

200

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

92 Şubat 1934 91 Numaralı Mecmuadaki Tabiye Meselenin Devamı

92 Şubat 1934 Kay. Veli Tatbikat Safha Teftişlerinde Nakliye Birliklerine Verilecek Vazifeler

92 Şubat 1934 Yüzbaşı Suphi Atın Çekme ve Taşıma Kudretlerini Tayin Etmek

92 Şubat 1934 Yüzbaşı Feyzi Otomobillerde Gazojen Motorlarının Benzin Motorlarıyla Mukayese Faide ve Mahzurları

92 Şubat 1934 Binbaşı Şevki İspirtonun Motorlarda Kullanılması

92 Şubat 1934 E. Kay. Şükrü Otomobillerle Kıta Nakliyatı

93 Mayıs 1934 Miralay Rasim Sahil Topçusunun Hedefleri

93 Mayıs 1934 E. Binbaşı Nurettin Sahil Müdafaası Hakkında Bir Tetkik

93 Mayıs 1934 E. Binbaşı Nurettin Çıkarmalar Hakkında Esaslı ve Teferruatlı Bilgiler

93 Mayıs 1934 E. Binbaşı Mükerrem

Büyük Harpteki Değişikliklere Göre Bugünün Topçusu

93 Mayıs 1934 Mrl. K. Emin Büyük Harpteki Şark (Kafkas) Cephesi’nde Osmanlı Topçuları Nasıl Kullanıldı ve Alınan Neticeler

93 Mayıs 1934 Mül. Cemal Topçu Zabit Keşif Kolu ve Vazifeleri

93 Mayıs 1934 Binbaşı Nurettin Alçak Uçuşlarla Yapılacak Taarruzların ve Bunlara Karşı Mücadelenin Ehemmiyeti Hakkında Tetkikler

93 Mayıs 1934 Yüzbaşı Nusret Tayyarenin Pike ile Bombardıman Atışları Karşısında Tayyare Defi Topçusu

93 Mayıs 1934 Mül. Selahattin Neferin Gaz Defteri

93 Mayıs 1934 92 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı

93 Mayıs 1934 Tabiye Meselesi

93 Mayıs 1934 Kemalettin Sami Paşa Hazretlerinin Resmi

93 Mayıs 1934 Başvekil Paşa Hazretlerinin Hâkimiyette İntişar Eden Makalesi

93 Mayıs 1934 Kay. Veli Tatbikat Safha Teftişlerinde Nakliye Birliklerine Verilecek Vazifeler

93 Mayıs 1934 Yüzbaşı Suphi Atın Çekme ve Taşıma Kuvvetlerini Tayin Etmek

93 Mayıs 1934 Yüzbaşı Feyzi Otomobillerde Gazojen Motorlarının Benzin Motorlarıyla Mukayese Faide ve Mahzurları

93 Mayıs 1934 Binbaşı Şevki İspirtonun Motorlarda Kullanılması

93 Mayıs 1934 E. Kay. Şükrü Otomobillerle Kıta Nakliyatı

94 Ağustos 1934 E. Miralay Muzaffer Büyük Taarruzda Topçularımız

94 Ağustos 1934 Miralay Rasim Sahil Topçusunun Hedefleri

94 Ağustos 1934 Kay. Fevzi Gece Hareket ve Muharebeleri Lüzum ve Ehemmiyeti

94 Ağustos 1934 E. Kay. Şükrü Oyalama Muharebesinde Topçu

94 Ağustos 1934 E. Binbaşı Nurettin Avusturya Sevk ve Muharebe Talimnamesinin Müdafaa Bahsine Ait Tetkik ve Mütalaalar

94 Ağustos 1934 E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

Page 206: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

201

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

94 Ağustos 1934 Yüzbaşı Nizamettin Büyük Harpte Çanakkale’ye Yapılmış Olan Büyük Deniz Zorlaması ve Bundan Bugün İçin Alınacak Öğütler

94 Ağustos 1934 Yüzbaşı Şeref Topçu Ölçme Kıtaları Hakkında Bir Tetkik

94 Ağustos 1934 E. Miralay Abidin Dâhilî Balistik Nazariyelerinden Bazılarının Mütalaasıyla Amelî Sahaya Tatbiki

94 Ağustos 1934 III. Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı

94 Ağustos 1934 IV. Tabiye Meselesi

94 Ağustos 1934 Yüzbaşı Suphi Acemilerin Arabacılıktan Talim ve Terbiyesi

94 Ağustos 1934 E. Kay. Şükrü Otomobillerle Kıta Nakliyatı

95 Teşrinisani 1934 E. Miralay Muzaffer Irak Cephesi’nde Türk Topçuları

95 Teşrinisani 1934 E. Yüzbaşı Nizamettin

Büyük Harpte Çanakkale’ye Yapılmış Olan Büyük Deniz Zorlaması ve Bundan Bugün İçin Alınacak Öğütler

95 Teşrinisani 1934 E. Kay. Şükrü Alman Topçu Talimnamelerindeki Son Değişiklikler

95 Teşrinisani 1934 Yüzbaşı Ekrem Fransızlarda Ecramı Semaviye Vasıtasıyla Topografi İstikamet Tayinleri

95 Teşrinisani 1934 E. Kay. Süreyya Topçuda Piyade Talim ve Terbiyesi

95 Teşrinisani 1934 Mlz. Hilmi Grafik Atış Cetvellerinin Kullanılması

95 Teşrinisani 1934 Yüzbaşı Ferit Kalfaoğlu

Sahra Topları İçin (Gölge Hattı) ile Tevcih Usulü

95 Teşrinisani 1934 94 Numaralı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı

95 Teşrinisani 1934 Tabiye Meselesi

95 Teşrinisani 1934 Merhum Oto. Yüzbaşı Esat Efendi’nin Hâl Tercümesi

95 Teşrinisani 1934 Mrl. M. Hayri Zırhlı Muharebe Arabaları Motorlarının Soğutma Tertibatı Su ile mi Yoksa Hava ile mi Olmalı?

95 Teşrinisani 1934 E. Kay. Şükrü Otomobillerle Kıta Nakliyatı

95 Teşrinisani 1934 Bizdeki Askerî Neşriyat

96 Şubat 1935 Ateş Kesafeti ve Sanatın Kudreti

96 Şubat 1935 Yüzbaşı Şeref Oyalama Muharebesinde Topçu

96 Şubat 1935 Alb. Feyzi Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi ve Tesiratın Diğer Sınıflarla Birleştirilmesi

96 Şubat 1935 Tümg. Kemal Koçer Tanklara Karşı Topçu

96 Şubat 1935 Yüzbaşı Ekrem Fransızlarda Yıldızlar Vasıtasıyla Topografi İstikamet Tayini

96 Şubat 1935 Alb. Şahap Topçu Sınıfında Münferit Talim ve Terbiye Safhası ve Bu Safha İçinde Alay Komutanlarının Tesirleri

96 Şubat 1935 Yüzbaşı Nizamettin Koşulu ve Yüklü Bataryalarda Muharebe Talim ve Terbiyesine Bir Bakış

96 Şubat 1935 Yüzbaşı Cemal Suni Sis, Vasıtaları, Sisin Kullanılması Hakkında Tetkikler

96 Şubat 1935 Görünmeyen Şualarla Fotoğraf Keşfi

96 Şubat 1935 95 Sayılı Mecmuadaki Tabur ve Batarya Komutanlarına Mahsus Tabiye Meselesinin Hâl Sureti

Page 207: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

202

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

96 Şubat 1935 95 Sayılı Mecmuadaki Top. Alay ve Tugay (L) K.larına Mahsus Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı

96 Şubat 1935 Tabur ve Batarya Komutanlarına Mahsus Tabiye Meselesi

96 Şubat 1935 Topçu Alay ve Tugay Komutanlarına Mahsus Tabiye Meselesi

96 Şubat 1935 Tümg. Hayri Tarha’nın Hâl Tercümesi ve Fotoğrafı

96 Şubat 1935 Bir İtalyan Bakımına Göre Motorlaşma ve Makineleşme

96 Şubat 1935 Yb. Şükrü Otomobillerle Kıta Nakliyatı

96 Şubat 1935 Güzel Sözler

97 Mayıs 1935 Ateş Desteği ve Başarış Kabiliyeti

97 Mayıs 1935 Yüzbaşı Cevat Tyy. Df. Topçuluğunun Havacılığa Yaptığı Tesir

97 Mayıs 1935 Alb. Feyzi Büyük Topçu Birliklerinde Ateş İdaresi

97 Mayıs 1935 Tümg. Kemal KoçerAlman Topçu Talimnamelerindeki Değişiklikler

97 Mayıs 1935 Binbaşı Cevdet Topçu “Ateş Şekilleri” Yeni Talimatnamede Nasıl Olmalı

97 Mayıs 1935 Yb. Rahmi Egemen Almanların Yeni Piyade Havanı

97 Mayıs 1935 96 Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı

97 Mayıs 1935 96 Sayıdaki Topçu Alay ve Tugay Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı

97 Mayıs 1935 Yb. Rahmi Egemen Türk Ağır Topçusunun Tarihçesi

97 Mayıs 1935 Prof. Rene Fournier Römork Çekmenin Hususiyetleri

97 Mayıs 1935 Yüzbaşı Suphi Erbaşlara Arabacılık Öğütlerim

97 Mayıs 1935 Güzel Sözler

97 Mayıs 1935 Bir Yararlık Örneği

98 Ağustos 1935 Tanklara Karşı Topçu

98 Ağustos 1935 Yb. Şükrü Asri Harp Vasıtalarının Topçu Tabyesinde Yaptıkları Değişiklikler

98 Ağustos 1935 Yüzbaşı Abdullah Dağda Topçu

98 Ağustos 1935 Topçu Atışlarını İhzar ve İdaresi

98 Ağustos 1935 Binbaşı Cevdet Yana Dönme Miktarı Nedir, Nasıl Ölçülür?

98 Ağustos 1935 Sovyet Topçu Muharebe Talimatnamesinde Yenilikler

98 Ağustos 1935 Tyy. Df. Toplarında Kumanda Cetvellerinin Ehemmiyeti, Ne Suretle Tertip Edileceği ve Kullanılacağı

98 Ağustos 1935 Yüzbaşı Cemal Suni Sis, Vasıtaları, Sisin Kullanılması Hakkında Tetkikler

98 Ağustos 1935 Yüzbaşı Fuat İdman ve Beden Riyazetlerinin Zuhuru

98 Ağustos 1935 Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait Tabiye Meselesi

98 Ağustos 1935 Tğm. Kâzım Dizel Motorları

98 Ağustos 1935 Yüzbaşı Subhi Binicilik

98 Ağustos 1935 General H. Ünsal Rus Ordusunda Tankların Kullanma Tarzı

98 Ağustos 1935 Güzel Sözler

Page 208: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

203

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

99 Teşrinisani 1935 Atışın Kaydırılması

99 Teşrinisani 1935 Yb. Şükrü Asri Harp Vasıtalarının Topçu Tabiyesinde Yaptıkları Değişiklikler

99 Teşrinisani 1935 Tümg. Kemal Koçer Cephanelikler Hakkında

99 Teşrinisani 1935 Yb. Rahmi Egemen Topçu Küçük Çap Atışı

99 Teşrinisani 1935 Tğm. Halit Hesabi Geriden Kestirme

99 Teşrinisani 1935 Yb. Şükrü Alaçam Yeni Alman Talimnamelerinde Topçuya Ait Değişiklikler

99 Teşrinisani 1935 98. Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı

99 Teşrinisani 1935 Yb. Rahmi Topçu Tuğ. ve A.K.larına Ait Tabiye Meselesi

99 Teşrinisani 1935 İtalyan Topçusu

99 Teşrinisani 1935 Yb. Şükrü Alaçam 1934 İngiliz Manevrası

99 Teşrinisani 1935 Yüzbaşı Nusret Yeni Otomobillerde Dikkat Edilecek Hususlar

99 Teşrinisani 1935 Yüzbaşı Nusret

Soğuğun Karbürasiyon Üzerinde Yaptığı Tesirler ve Buna Karşı Karbüratörlerde Yapılan Yenilikler. Zenith Ralantistop Tertibatı

99 Teşrinisani 1935 Güzel Sözler

100 Şubat 1936 Tümg. Kemal Koçer Menzil Yarışı

100 Şubat 1936 Binbaşı Mesut Ölçme Kıtalarının Hareket Muharebesinde Kullanılmasını Kolaylaştıracak Usuller, Sebepler ve Vasıtalar

100 Şubat 1936 Motorlaştırma ve Makineleştirmede Karşılaşılan Teknik Güçlükler

100 Şubat 1936 Yüzbaşı Cevat Ozanalp Dinleme Aletlerinin Teknik Esasları

100 Şubat 1936 Binbaşı Ekrem Fuat Balistik Âleminde Yeni ve Önemli Bir İcat

100 Şubat 1936 99. Sayıdaki Topçu ve Tuğ. Komutanlarına Ait Tabiye Meselesinin Hâl Sureti

100 Şubat 1936 Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait Tabiye Meselesi

100 Şubat 1936 Yüzbaşı İshak Pekin Türk İstiklal Savaşı’nda Hendek Vakası

100 Şubat 1936 H.Ü. Orduların Makineleşmesi ve Bu Makineleşmeye Müessir Olan Düşünceler

100 Şubat 1936 Yüzbaşı Nusret Kaymaz Elektrik Teçhizatı ve Kış

100 Şubat 1936 Güzel Sözler

101 Mayıs 1936 İtalyan Topçusu

101 Mayıs 1936 Ecnebi Ordularda Topçu İnkişafları

101 Mayıs 1936 Topçu Keşfi İçin Notlar

101 Mayıs 1936 Yb. Hilmi Toplarda Nişan Vasıtalarının Ayarı

101 Mayıs 1936 Hilmi Hava Mukavemetine Dair Bazı Mülahazalar ve F (ve) Tabii

101 Mayıs 1936 100. Sayıdaki Topçu Tabur ve Batarya Komutanlarına Ait Tabiye Meselesinin Hâl Sureti

101 Mayıs 1936 Yüzbaşı Suphi At Çılbırda Niçin Çalıştırılır, Nasıl Çalıştırılır?

101 Mayıs 1936 Nakliye Okulu Konferans Serisinden

101 Mayıs 1936 Talim ve Terbiye Teftişlerinde Yüksek Derecede Muvaffak Olan Subaylarımız

Page 209: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

204

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

101 Mayıs 1936 Bizdeki Askerî Neşriyat

101 Mayıs 1936 Güzel Sözler

102 Ağustos 1936 Baskının Rolü

102 Ağustos 1936 Tekniğin Topçu Tabiyesine Tesiri

102 Ağustos 1936 Binbaşı Bedri Plan Atışı ve Hususi Tesirler

102 Ağustos 1936 Tank Taarruzlarına Karşı Koymada Topçu Tekniği

102 Ağustos 1936 Yüzbaşı Ali Keskiner

Zırhlı Muharebe Vasıtalarına Karşı Ağır Silahların Kullanılması

102 Ağustos 1936 Yüzbaşı Şükrü Keşif ve İstihbarat İşleri

102 Ağustos 1936 Havaya Karşı Aktif Müdafaa

102 Ağustos 1936 Orhan Erkut Veter İltihabı

102 Ağustos 1936 Ordu Vasıta ve Malzemesinin Birleştirilmesi

102 Ağustos 1936 Halit Birsan Hava Mukavemetinin Bittecrübe Tayini

102 Ağustos 1936 Hikmet Suphi Yüksek İhtirakli ile Atışta 3 Nirengi Noktası İanesiyle (A) Postasının Yerini Tayin

102 Ağustos 1936 Binbaşı Cevdet Tip Saniyeleri Topçu Hava Ölçme Kıtaları Tarafından Nasıl Ölçülür?

102 Ağustos 1936 Top. Tb. Bt. Komutanlarına Ait Tabiye Meselesi

102 Ağustos 1936 101. Sayıdaki 2. Meselenin Halli

102 Ağustos 1936 Arazide Oto Sporu Talim ve Terbiye

102 Ağustos 1936 Yüzbaşı Suphi Develer Nasıl Mahlukturlar?

102 Ağustos 1936 Güzel Sözler

103 Teşrinisani 1936 Tanklara Karşı

103 Teşrinisani 1936 Ecnebi Ordularda Topçu İnkişafları Yeni Tayyare Topu

103 Teşrinisani 1936 Kütle Ateşi - Baskın Ateşi

103 Teşrinisani 1936 Binbaşı Emin Topçunun Muharebede Kullanılması

103 Teşrinisani 1936 Yüzbaşı M. Kanat Fransa’da Havaya Karşı Korunma

103 Teşrinisani 1936 Binbaşı Bedri Tekniğin Topçu Tabiyesinde Tesiri

103 Teşrinisani 1936 Yb. Şükrü Alaçam Almanya’da En Son Talimnamelere Göre Topçunun Sevk ve İdaresi

103 Teşrinisani 1936 Yüzbaşı Cemal Aydın Alp

Topçuya Tabiye Bilgileri ve Topçunun Piyade ile Muhtelif Muharebe Hareket ve Safhalarında İrtibatı ve Birlikte Çalışma

103 Teşrinisani 1936 Binbaşı Cevdet Tip Saniyeleri Topçu Hava Ölçme Kıtaları Tarafından Nasıl Ölçülür

103 Teşrinisani 1936 Binbaşı Sıtkı Sevin Ordu Hayvanları Ahırda Mı Yoksa Açık Havada Mı Yatırılmalı?

103 Teşrinisani 1936 Top. Tb. ve Bt. Komutanlarına Ait Meselenin Hâl Tarzı

103 Teşrinisani 1936 Binbaşı Ziya Işık Dağ Top Kıtaları ile Top Semerleri Üzerinde Bir İnceleme

103 Teşrinisani 1936 Yb. Suphi Develer Nasıl Mahlukturlar?

103 Teşrinisani 1936 Güzel Sözler

104 Şubat 1937 Tümg. Kemal Koçer Amerikan Kıyı ve Boğaz Topçusu

104 Şubat 1937 Binbaşı Mesut Koç Gündüz

Tank Taarruzu Karşısında Topçunun Tertiplenmesi

104 Şubat 1937 Tümg. Kemal Koçer Teslihat ve İktisat

Page 210: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

205

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

104 Şubat 1937 Tümg. Kemal Koçer Bataryaların Havaya Karşı Korunmaları

104 Şubat 1937 Binbaşı S. Karan Hareket Savaşlarında Bir Tümen Topçusunun Telefon Bağlanışı ve Haberleşme Temelleri

104 Şubat 1937 Yüzbaşı Cemal Aydın Alp

Topçuya Tabiye Bilgileri, Topçu ile Piyade Arasında İrtibat ve Birlikte Çalışma

104 Şubat 1937 Tanklara Karşı Topçu

104 Şubat 1937 Yüzbaşı Cevdet Ozanalp

Sahil Topçu Mermilerinin Gemi Zırhlarına Giriş ve Tesiri

104 Şubat 1937 Meselenin Halli

104 Şubat 1937 Yüzbaşı Nusret Panhard Gazojenleri, Bakım, Sevk ve İdare Tarifnamesi

104 Şubat 1937 Yüzbaşı Suphi Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız

104 Şubat 1937 Vefat Eden Emekli General Hasan Kıpçak’ın Hâl Tercümesi

104 Şubat 1937 Merhum Binbaşı Burhan

104 Şubat 1937 Emekli Top.Alb. Cemil

105 Mayıs 1937 Yb. Rahmi Egemen Sevk ve İdare - Topçu

105 Mayıs 1937 Yb. Şükrü Alaçam Topçunun Motorlaştırılması ve Sevk ve İdaresi

105 Mayıs 1937 Tümg. Kemal Koçer Yüksek Topçu Okulu: Verdün

105 Mayıs 1937 Ö.Yüzbaşı Ali Yöney

Topçu Muhabere Talimnamesinden; Ateş Şekilleri ve Kullanılışı Kısımlarının İzahı

105 Mayıs 1937 Yüzbaşı M. N. Kanad

Işıldakların Tabiyece Kullanılması

105 Mayıs 1937 Binbaşı M. Arulat Tank Defi Silahlarıyla Piyade Havanlarının Bugünkü Durumları Hakkında

105 Mayıs 1937 Yb. M. Erkmen Topçunun Sevk ve İdaresi Bakımından Yeni Sevk Talimnamesine Genel Bir Bakış

105 Mayıs 1937 Binbaşı Bedri Dolonay

Kıyı Muharebeleri

105 Mayıs 1937 Binbaşı S. Karan Hareket Savaşlarında Topçuda Telsiz Bağlantılarla Haberleşme ve Atış Yönergesi

105 Mayıs 1937 Yb. Rahmi Topçu Tabiye Meselesi 1/100.000 İstanbul Paftasına Göre

105 Mayıs 1937 Yüzbaşı Nusret Panhard Gazojenleri, Bakım, Sevk ve İdare Tarifnamesi

105 Mayıs 1937 Yüzbaşı Suphi Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız

105 Mayıs 1937 Binbaşı Bedri Dalmay

Gaz Maskeleriyle Talim ve Terbiye

105 Mayıs 1937 Binbaşı Baki Eşkali Talimiyeden İki Daire Üzerinde Binmek

105 Mayıs 1937 Yüzbaşı Hakkı Topçu Keşif Kolları

105 Mayıs 1937 Tğm. Nihat Çevirme Hatası Nedir? Tashih Çareleri Neler Olmuştur? Nasıl Olmalıdır?

105 Mayıs 1937 Güzel Sözler

106 Ağustos 1937 Yüzbaşı Cemal Sancak

İstikbalin Kıyı Tahkimatı

106 Ağustos 1937 Yb. Şükrü Alaçam En Son Alman Talimnamesine Göre Tabur ve Batarya Ön Heyetleriyle Topçu İrtibat Heyetinin Vazifeleri

Page 211: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

206

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

106 Ağustos 1937 Ö.Yüzbaşı Ali Yönay

Sahil Topçusu ve Bunlar ile Muharebe Edecek Gemilerin Topçuluk ve Tesir Bakımından Birbirlerine Mukayesesi

106 Ağustos 1937 Binbaşı M. Arulat Piyade Havanları

106 Ağustos 1937 Binbaşı Emin Gürler

81 mm’lik Stok Brand Havanı Hakkında Sahra Topçu Talimname Komisyonunun Raporunu İhtiva Eden Bir Makalenin Fransızca Suretinden

106 Ağustos 1937 Yb. Haydar Aladar Bataryanın Amelî Bir Tarzda Yetiştirilmesi

106 Ağustos 1937 Tümg. Kemal Koçer Sovyet Rusya’da Kuvvet Kaynakları

106 Ağustos 1937 Alb. Amil Gemayen Şarapnel Atışları

106 Ağustos 1937 Tğm. Nihat TulunayMihaniki Tapalarının Meydana Çıkmasının Sebepleri

106 Ağustos 1937 Tğm. A. Enver Eralp Manzara Planı

106 Ağustos 1937 105 Sayılı Mecmuaya Konan Tabiye Meselesinin Hâl Tarzı

106 Ağustos 1937 Yüzbaşı Suphi Sınıfımızda Biniciliğe Olan İhtiyacımız

106 Ağustos 1937 Cellastic Pompasız ve Arızasız Tekerlek Lastikleri

106 Ağustos 1937 Çev.: Yüzbaşı Nusret Kaymaz

Otomobil Salonundaki Ağır Kamyonlar

106 Ağustos 1937 Güzel Sözler

107 Teşrinisani 1937 Çev.: Binbaşı Sıtkı Ortaç

Orduların Motorlaşma Hududu

107 Teşrinisani 1937 Binbaşı Mesut Koçgündüz

Tümen Topçusunun Tanklarla Muharebesi

107 Teşrinisani 1937 Atğm. Vasfı Sertdemir

Sahil Topçuluğunda İstihkâmcılık Bakımından Bilinmesi Lazım Gelen Esaslar

107 Teşrinisani 1937 Yüzbaşı Rahmi Sanalan

Piyade Mangasının Muharebe Talim ve Tatbikatı

107 Teşrinisani 1937 Binbaşı Cevdet Topçu Sınıfının Talim ve Terbiye Teftişleri Hakkında Düşünceler

107 Teşrinisani 1937 Prof. Salih Murat Özdilek

İlmî, Sınai ve Askerî Reşarjler

107 Teşrinisani 1937 E. Alb. Ahmet Hamdi

Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve Kazalar

107 Teşrinisani 1937 Yüzbaşı Ekrem Öztürk

Güneşle Topografi İstikamet Tayini

107 Teşrinisani 1937 106 Sayılı Mecmuadaki Meselenin Devamı

107 Teşrinisani 1937 Yb. Hüsnü Göktuğ Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye Kolları

107 Teşrinisani 1937 Binbaşı Orhan Erkurt Tökezlemenin Başlıca Sebebi

107 Teşrinisani 1937 Binbaşı Niyazi Egemen

Hayvanların Yiyecekleri, İçecekleri ve Mekulatın Muayenesi Hakkında Malumat

107 Teşrinisani 1937 Çev.: Ş.Dilmaç Arazide Oto. Sporu Talim ve Terbiyesi

107 Teşrinisani 1937 Çev.: Atğm. Neşet Yılmazkurt Ordu Nakliye Arabalarında Yenilikler

107 Teşrinisani 1937 Ö.Yüzbaşı Suphi Sidal

Arabacılığa Dair Düşünceler ve Tetkikler

107 Teşrinisani 1937 Güzel Sözler

Page 212: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

207

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

108 Şubat 1938 Çev.: Muharrem Kanad İspanya Muharebelerinde Toplar

108 Şubat 1938 Alb. Feyzi Yenal Gaz ve Topçuluk

108 Şubat 1938 Çev.: Muharrem Kanad Tayyareler Durdurulabilir

108 Şubat 1938 Çev.: Binbaşı M. Natık

Yüksek İhtirakli Atımlarla Atış Tanzim Takımı Topografyası

108 Şubat 1938 Yüzbaşı H. Fikri Orhon

Yüksek İhtirakli Takımdan Gaye ve Takımın Çalışma Tarzı

108 Şubat 1938 Binbaşı Emin Gürler Şarapnel Atışı Hakkında

108 Şubat 1938 E. Alb. Ahmet Hamdi

Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve Kazalar

108 Şubat 1938 106, 107 Sayılı Mecmualardaki Meselenin Hâl Tarzı

108 Şubat 1938 Yb. Hüsnü Göktuğ Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye Kolları

108 Şubat 1938 Çev.: Nusret Kaymaz Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları

108 Şubat 1938 Yüzbaşı Zeki Kaymanalp

Motorlu Vasıtalar Nasıl Kullanılmalıdır

108 Şubat 1938 Yb. Recep Çakar Motorlu Vasıtaların Tamir ve Bakım İşleri

108 Şubat 1938 Yb. Hamdi Turgay Trakya Manevralarının Yabancı Memleketlerdeki Akisleri

108 Şubat 1938 Çev.: Yb. İ. Hakkı Tunaboylu

Almanya Topçu Birliklerinin Yeni Teşkilatı

109 Mayıs 1938 Tümg. Kemal Koçer Topçunun İnkişafı

109 Mayıs 1938 Yüzbaşı V. Şterin, Çev.: Tğm. Şevki Ünlü

Tankların Tayyareye Karşı Müdafaası

109 Mayıs 1938 Binbaşı Emin GürlerBataryaların Alev ve Duman Bakımından Gizlenme Dereceleri

109 Mayıs 1938 Yüzbaşı Cevat Pürten

Fotoğrametri

109 Mayıs 1938 Alb. Amil Germeyan Topçulukta Manzara Fotoğrafları

109 Mayıs 1938 Yüzbaşı H. Fikri Orhon

Yüksek İhtirakli Takımdan Gaye ve Takımın Çalışma Tarzı

109 Mayıs 1938 Binbaşı Emin Gürler Şarapnel Atışı Hakkında

109 Mayıs 1938 E. Alb. Ahmet Hamdi

Top ve Cephanelerin Muayenesi Korunması ve Bunlarda Zuhura Gelen Arızalar ve Kazalar

109 Mayıs 1938 Binbaşı Baki Koşum Takımlarında Hamut mu? Göğüslük mü?

109 Mayıs 1938 Ö. Yüzbaşı Y. Ziya Arıker 15. Asırda Türk Topçuluğu Hakkında

109 Mayıs 1938 108 Sayılı Mecmuadaki Meselenin Devamı

109 Mayıs 1938 Yb. Hüsnü Göktuğ Asri Ordularda Motorlaşma, Motorlu Birlikler İkmal Nakliyatı, Motorlu ve Canlı Nakliye Kolları

109 Mayıs 1938 Çev.: Nusret Kaymaz Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları

109 Mayıs 1938 Yb. R. Çakar Kazada Baskının (Frenin) Rolü (Gaz İdaresi)

Page 213: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

208

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

109 Mayıs 1938 Tğm. İbrahim Oral Otomobil Tekniğinin Birinci Konferansı

109 Mayıs 1938 İngiltere’de bugünkü Topçu Teşkilleri ve Silahları

109 Mayıs 1938 Çev.: Yb. İ. Hakkı Tunaboylu Çin - Japon Savaşı’nda Japon Topçusu

110 Ağustos 1938 Alb. Muzaffer Tuğsavul Büyük Taarruzda Topçularımız

110 Ağustos 1938 Tümg. Kemal Koçer Savaş Yıllarından Beri

110 Ağustos 1938 Tümg. Kemal Koçer Ağırlaşan Malzeme ve Hayvan

110 Ağustos 1938 Tğm. Selim Soley Topçu Ateşi Altında Mangaların Hareket Tarzı

110 Ağustos 1938 Binbaşı B. Sıtkı Ortaç

Yeni İtalyan Topçu Talimnamesi Hakkında Bazı Mütalaalar

110 Ağustos 1938 Ö. Yüzbaşı Zühtü Poyraz

Silahlanma Yarışında Ağır Toplar ve Bu Topları Taşıyan Muharebe Gemileri

110 Ağustos 1938 Binbaşı Emin Gürler Gürler Oda Atış Aleti

110 Ağustos 1938 Binbaşı Reşit Erkmen

Bofors Dağ Topunun Grafik Atış Cetveli ve Kullanılması

110 Ağustos 1938 Yüzbaşı M. N. Kanat Geri Sahalarda Hava Bombardımanları

110 Ağustos 1938 Alb. Feyzi Yenal Gaz ve Topçuluk

110 Ağustos 1938 Yüzbaşı Nusret Kaymaz Otomobillere Tatbik Edilen Dizel Motorları

110 Ağustos 1938 Tğm. İbrahim Oral Otomobil Tekniğinin Birinci Konferansı

111 Teşrinisani 1938 Tümg. Kemal Koçer Hava Tehlikesi Karşısında Yürüyüş Kolları

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı M. Kanat İstikbalin Kıyı Topçu Tahkimatı

111 Teşrinisani 1938 Yb. İbrahim Cedim Hava Kuvvetlerinin Cebri Keşfi

111 Teşrinisani 1938 Binbaşı B. Sıtkı Ortaç

Piyadeyi Modern Tank ve Topçu ile Desteklemek

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı H. Tümer Taarruz ve Müdafaada Ateş Planı

111 Teşrinisani 1938 Tümg. Kemal Koçer Ani Hedeflere Karşı

111 Teşrinisani 1938 Ö. Yüzbaşı İhsan Bingöl

Topçu ve Tayyare

111 Teşrinisani 1938 Tğm. A. Enver Eralp Tesire Ait Toprak İşleri

111 Teşrinisani 1938 Binbaşı Sıdkı Sevin İtalyan Ordusunun Habeş Harbi’ne Girişi Esnasında, Canlı Muharriklerin Servis Şekli

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı Y. Cindoruk

At Seçimi ve At Terbiyesi

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı Kemal Yalım

Tayyare Def Topçunun Vazife ve Hususiyetleri

111 Teşrinisani 1938 Binbaşı N. Çakıt Topçu Tabiye Meselesi

111 Teşrinisani 1938 Tğm. Kâzım Kırıkkanat

İştialde Avans ve Kullanılması

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı Nusret Kaymaz Praga Traktörünün Karbüratörü

111 Teşrinisani 1938 Yüzbaşı Fuat Ülgür Motosikletler

112 Şubat 1939 Tümg. Kemal Koçer Paraşüt Birliklerinin Rolü

112 Şubat 1939 Yüzbaşı M.N. KanatTayyarelerin Yürüyüş Kollarına Yaptıkları Tesirler ve Korunma Çareleri

112 Şubat 1939 Binbaşı Recep Balkan

Süvari Hücumlarında Topçu Azap Meydan Muharebesinde Bir Türk Bataryasının Kahramanca Savaşı

Page 214: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

209

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

112 Şubat 1939 Alb. Vahit Aykor Er Ders ve Muharebe Atışı Hakkında Bir Mütalaa

112 Şubat 1939 Tümg. Kemal Koçer Türklerin Silah Fenni Tarihinde Rolleri

112 Şubat 1939 Yüzbaşı Y. Cindoruk At Seçimi ve At Terbiyesi

112 Şubat 1939 Hatıralara Hürmet (General Kemal Koçer)

112 Şubat 1939 Topçu Tabiye Meselesi

112 Şubat 1939 Ütğm. Sadri Sarp Bir Fransız Sahra Topçu Taburunda Tatbikatlar

112 Şubat 1939 Astğm. Neşet Yılmaz Kurt Frenler Meselesi

112 Şubat 1939 Yüzbaşı Nusret Kaymaz Motorlu Vasıtalarda Bakım İşi

112 Şubat 1939 Yüzbaşı Zeki Akmanalp Oklama ve İşaretleme

113 Mayıs 1939 E. Tümg. Kemal Koçer

Sovyet Ordusunda Tankların ve Motorlu Birliklerin İstihdamı ve Bunlara Karşı Def ve Tard

113 Mayıs 1939 Alb. Şükrü Alaçam Topçu Tabur Karargâhında Yeni Esaslara Göre Vazife Bölümü

113 Mayıs 1939 Alb. Vahit Aykor Harp Tarihi Tetkiklerine Müstenit Görerek Nişan Vazifeleri

113 Mayıs 1939 Tğm. Turgut SunalpIşıldak Ölçme Takımı Gözetlemesiyle İhtirakli Tanzim Atışı

113 Mayıs 1939 Yüzbaşı Cevat Ozanalp

Asri Kıyı Topçusunun Elektrikli Malzemesi ve Işıldaklar

113 Mayıs 1939 Yüzbaşı Cevat Ozanalp Kıyı Topçuluğuna Bir Bakış

113 Mayıs 1939 Tğm. Vasfi Sertdemir

Top. ve Nk. Sb.ları Yol Keşfinden Neler Bilmelidir?

113 Mayıs 1939 Ütğm. Sadri Sarp Raportör Universal

113 Mayıs 1939 Alb. Rıfat Öztorun Tabiye Meselesi

113 Mayıs 1939 Tğm. İ. Ural Otomobil Teknik Konferansı

113 Mayıs 1939 Astğm. Neşet Yılmazkurt

(Aero Dinamik ve Hunun İntikali Hareket Tertibatı) Üzerinde Tesiri

113 Mayıs 1939 Yüzbaşı Nusret Kaymaz

Bir Otomobil Kolunun (Veya Kısmının) Yürüyüşü

113 Mayıs 1939 Yüzbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Ait Tetkik ve Düşünceler

114 Ağustos 1939 Tümg. Vehbi Kocagüney

Başkomutan Meydan Muharebesi’nde Topçumuz

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı Cevad Ozanlar

Bugünkü Kıyı Müdafaa Sisteminin ve Donanmanın Kabiliyetleri

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı M. Kanad Cephe Gerilerine Yapılan Hava Taarruzlarının Hususiyetleri ve Muhtelif Muharebelerde Elde Edilen Tecrübeler

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı H. Ezgeç İtalyan, Alman, Sovyet Ordularında Tankların Taarruz Şekilleri

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı Gıyas Aran Motorlu Sahra Topçuda Kısa Yürüyüşler

114 Ağustos 1939 Çev.: Ütğm. Sadri Sarptır Hava Defi Topçusunun Kudreti

114 Ağustos 1939 Topçu Atış Okulunun Büyük Birliklerle Yaptığı Atış Tatbikatı

114 Ağustos 1939 Tenkitler

Page 215: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

210

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

114 Ağustos 1939 Çev.: Neşet Yılmazkurt

Frenler Meselesi

114 Ağustos 1939 Ütğm. İ. Oral Petrol ve Petrol Yerini Tutan Yanıcı Maddeler

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler

114 Ağustos 1939 Yüzbaşı Fuat Ülgür Praga Traktörleri ile Çekme İşi

115 Teşrinisani 1939 Ütğm. Enver Tunçalp

Zırhlı Otomobillerin Topçu ile Birlikte Çalışması

115 Teşrinisani 1939 Yüzbaşı M. Kanad Motorlu Nakliye Kollarıyla Yapılan Yürüyüş

115 Teşrinisani 1939 Alb. Vahit Aykor Topçuda Kıyı Müdafaasında İleri Sürülmüş Mevziler ve Kabatebe Mantelli Takımı

115 Teşrinisani 1939 Alb. Süreyya Bilgin Bataryanın Yürüyüşünde İnzibat Tedbirleri

115 Teşrinisani 1939 Binbaşı Emin Erkut Topçu Sınıfının Telsizle Muhabere İrtibatı

115 Teşrinisani 1939 Alb. Şükrü Alaçam Bataryanın Muharebe Teftişi

115 Teşrinisani 1939 Yüzbaşı Fahreddin Atabek

Dört Noktadan Geriden Kestirme

115 Teşrinisani 1939 Yüzbaşı A. Enver Eralp

Yüksek İhtirakli ile Atış Tanzim Takımı

115 Teşrinisani 1939 Ütğm. Sadri Sarptır Tayyareleri Dinleme Vasıtasıyla Keşif Edilmesi

115 Teşrinisani 1939 Tabiye Meselesi

115 Teşrinisani 1939 Hatıralara Hürmet

115 Teşrinisani 1939 Lütfullah Ecevit Silah ve Cephanelerin İhzar, İmal ve İstihlaki Hakkında Büyük Harpte Elde Edilen Tecrübeler

115 Teşrinisani 1939 Ütğm. Sadri Sarptır Fransa’da Muhtelif Sınıfların Tatbikat Kampları

115 Teşrinisani 1939 Haberler

115 Teşrinisani 1939 Ö. Yüzbaşı Nusret Kaymaz

Benzinle Çalışan Motorlar Başka Yanıcı Maddelerle Çalışılabilir mi?

115 Teşrinisani 1939 Çev.: Ütğm. İ. Oral Sanayide Yapılmış Yeni Bir Otomobilin Tesellüm ve Tecrübesi Hakkında Konferans

115 Teşrinisani 1939 Tğm. Hüsnü Erzik Praga T 6 Traktörlerinin Kabiliyetleri

116 BULUNAMAMIŞTIR

117 Mayıs 1940 Alb. Süreyya Bilgin Gece Hareket ve Muharebelerinde Topçu

117 Mayıs 1940 Yüzbaşı Cevad Ozanalp

Tay Defi Birliklerinin Yürüyüş, Mevzi Keşfi ve Seçimi İşleri

117 Mayıs 1940 Çev.: Yüzbaşı Muharrem Kanad

Almanların Lehistan Seferi

117 Mayıs 1940 Çev.: Yüzbaşı Muharrem Kanad

Askerî Şuun

117 Mayıs 1940 Yüzbaşı Muharrem Kanad

Mayınlar, Gördükleri İşler, Dökülmesi, Toplanması ve Tahribi

117 Mayıs 1940 Ütğm. Sait Sönmez Batarya ile Yüksek İhtiraklı Takımının Anlaşması

117 Mayıs 1940 Mehmet Kansavaş 7,5 Vikers Ty. Df. Top. Mahsus Grafik Atış Cetvelinin Kullanılması

117 Mayıs 1940 Şevket Topçu Kıyı Bataryalarının Gözetleme Yerleri ve Çalışma Sistemleri

Page 216: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

211

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

117 Mayıs 1940 Ütğm. Muzaffer Akın

Top ve Mermi Patlamalarında Doğan Sesler ve İstifade Sualleri

117 Mayıs 1940 Yüzbaşı Fahrettin Atabek

Thales M.B.E. Tipi Hesap Makinesinin Tarifatı, Kullanılması

117 Mayıs 1940 Ütğm. Reşat Bir Top Seslerinin Mahiyeti ve Bunların Osilograf Cihazları Tarafından Kayıt Edilmesine Tesir Eden Hususlar

117 Mayıs 1940 Neşet Alıveren Harp Tarihine Ait Bazı Malumat ve Küçük Bir Tetkik

117 Mayıs 1940 Ütğm. Kemal Ateş Akümülatör Şarj Makineleri

117 Mayıs 1940 Ütğm. Neşet Yılmazkurt

Ordu Nakliye Arabalarında Yenilikler

117 Mayıs 1940 Yüzbaşı İbrahim Oral

Petrol ve Petrolün Yerini Tutan Yanıcı Maddeler

117 Mayıs 1940 Yüzbaşı Süleyman Alptekin Motorlu Vasıta İstihlahları

118 Ağustos 1940 Tümg. Vehbi Kocagüney Sakarya’da 30 Ağustos

118 Ağustos 1940 Alb. Şükrü Alaçam Topçuda Ateş Planı

118 Ağustos 1940 Tğm. Mehmet Kansavaş Tayyare Defi Toplarında Aranılan Vasıflar

118 Ağustos 1940 Ütğm. Kemal Yalçınalp

Topçu Fotoğraf Kıtalarında Hesapla Nokta Tayini

118 Ağustos 1940 Ütğm. Enver Tunçalp

Zırhlı Otomobillerin Topçu ile Çalışması

118 Ağustos 1940 Tğm. Sadri Orkan Fena Saklanmış Topçuya Karşı Atış

118 Ağustos 1940 Binbaşı Refik Akümülatörlerimize Nasıl Bakalım

118 Ağustos 1940 Binbaşı Fikri Orhon Barometrelerle Yapılacak Dört Tashih

118 Ağustos 1940 Yüzbaşı Fahri Atabek Tales Marka Hesap Makinesi

118 Ağustos 1940 Yb. Kâzım Önalp Kıta ve Müesseselerde Ayniyat Muhasipliği

118 Ağustos 1940 Alb. Abdullah Lav Tabiye Meselesi

118 Ağustos 1940 Ütğm. Neşet Yılmazkurt Seferberlik İşleri

118 Ağustos 1940 Ütğm. Neşet Yılmazkurt

Seyrüsefer Notları

118 Ağustos 1940 Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler

119 Teşrinisani 1940 Alb. Şükrü Alaçam Bir Fransız Motorlu Topçu Taburunun Yürüyüşü

119 Teşrinisani 1940 Alb. Şükrü Alaçam Tanklara Karşı Topçunun Tabiyesi

119 Teşrinisani 1940 Alb. Sami Topçu Tanklara Atış

119 Teşrinisani 1940 Alb. Şükrü Alaçam Taburda Ateş İdaresi

119 Teşrinisani 1940 Ütğm. Sait Sönmez Topçu Teodolitleri

119 Teşrinisani 1940 Bahattin Pakar Işıldak ve Dinleme Cihazları

119 Teşrinisani 1940 Yb. Cemal Tulunay İç Balistik Ana Meselesi

119 Teşrinisani 1940 Yüzbaşı Fahri Atabek

Tales Marka Hesap Makinesi

119 Teşrinisani 1940 Alb. Abdullah Lav Meselenin Halli

119 Teşrinisani 1940 Alb. İbrahim Cedim İngiliz Kuvvetlerinin Fransa’da Motorlu Kıtaları

119 Teşrinisani 1940 Alb. İbrahim Cedim Büyük Harpte Suriye Filistin

Page 217: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

212

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

119 Teşrinisani 1940 Ütğm. Ş. Gökten T. 6. Praga Traktörlerinin Çalıştırılması

119 Teşrinisani 1940 Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler

120 Şubat 1941 Çev.: Alb. Şükrü Alaçam

Ateş Silindiri

120 Şubat 1941 Tuğb. Süreyya Bilgin Tanklara Karşı Müdafaada Topçu

120 Şubat 1941 Alb. Şükrü Alaçam Şekillerle Topçu Atış Kaideleri

120 Şubat 1941 Alb. Sami Topçu Motorlu Topçu Alayının Teşkilatı

120 Şubat 1941 Yb. Fuat Çobanoğlu Namluların Mukavemet Hesapları

120 Şubat 1941 Tğm. Mustafa Tamer

40 Santimetrelik Tayyare Defi Makinalı Topun Nişangâhının Kullanılması

120 Şubat 1941 Ö. Yüzbaşı Cevad Ozanalp

Tayyare Defi Topçusunun Kullanılmasında Prensipler

120 Şubat 1941 Yüzbaşı Fahri Atabek Tales Marka Hesap Makinesi

120 Şubat 1941 Yb. Cemal Tulunay İç Balistik

120 Şubat 1941 Yüzbaşı M. Luiz Tayyare Defi Topçu Dinleme Aletlerinde Talim, Terbiye

120 Şubat 1941 Ütğm. Ekrem Yalım Topçu Taburunda Ateş Toplanması

120 Şubat 1941 Yb. Celal Ertuğ Kışla Sağlık Bilgisi

120 Şubat 1941 Yb. Cevat Orkan Topçu Tabiye Meselesi

120 Şubat 1941 Yüzbaşı Kâzım Kırıkkanad

Amerikan Ordusunun Motorlaştırılması

120 Şubat 1941 Ütğm. Neşet Yılmazkurt

Sürat ve Sarfiyat

120 Şubat 1941 Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler

121 Mayıs 1941 Alb. Sami Topçu

Esas İstikamet, Seçilmesi, Kontrolü ve Tespiti Hazırlanmış Mevzilerde Esas Topun ve Esas İstikametin Tespiti, Hedeflerin Tespiti

121 Mayıs 1941 Ütğm. Nizamettin Çoker

Örtme, Yürüyüş, Konma ve Muhtelif Muharebe Şekillerinde Tayyare Defi Topçusunun Kullanılması

121 Mayıs 1941 Y. Mühendis B. Paker Alman Hava Kuvvetlerindeki Işıldaklar

121 Mayıs 1941 Ütğm. Sami Ardaç Kıyı Bataryalarında Batarya Kıtalarının Yetiştirilmesi

121 Mayıs 1941 Tğm. Nusret Baycan

Yüksek İhtirakli Takımının Grafik Usullerle Çalışması

121 Mayıs 1941 Ütğm. Kemal Yalçınalp

Yer Ölçme Bölüklerinde Hesapla Nokta Tayininde İstikamet Zaviyelerinden İstifade ile Güçlükleri Yenme Usulleri

121 Mayıs 1941 Akümülatörün Tarifnamesinden

121 Mayıs 1941 Binbaşı Cemal Tulunay İç Balistik Ana Meselesi - Mahiyeti

121 Mayıs 1941 Tümg. V. Ünüvar Manevi Terbiye

121 Mayıs 1941 Ö. Yüzbaşı Behzat Balkış

Motorlu Topçu Birliklerinde Motor Kursları Nasıl Yapılmalıdır?

121 Mayıs 1941 Ö. Yüzbaşı Behzat Balkış

Topçuda Plan Vazifesi, İleri Sürülmüş Gözetleyici

121 Mayıs 1941 Yb. Cevdet Orkan Günün Hayati Meselesi “Tank Defi”

121 Mayıs 1941 Yb. Cevdet Orkan Meselenin Halli

Page 218: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

213

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

121 Mayıs 1941 Alb. İbrahim Cedim İyi Bir Motorlu Vasıta Öğretmeni Nasıl Olurum

121 Mayıs 1941 Ütğm. Neşet Yılmaz Kurt

402 Pojö Marka Bir Arabanın Seyrüsefer Defteri

122 Ağustos 1941 Tümg. Vehbi Kocagüney

Mühendishane (Topçu Okulu) Sakarya Bölgesinde

122 Ağustos 1941

10 Temmuz 1941 günü Topçu ve Topçu Okulundan Diploma Alan Topçu ve Haritacı Subayların Ayrılık Töreninde Okul K.Kur. Alb. Şükrü Alaçam’ın Yeni Mezunlara Karşı Hitabesi

122 Ağustos 1941 Okul Mezunları Namına Bir Genç Subayın Komutanın Hitabesine Mukabelesi

122 Ağustos 1941 Tümg. Vehbi Kocagüney Zırhlı Birliklerin Taarruzu ve Karşı Koyma

122 Ağustos 1941 Ütğm. Sami Ardaç Kısaltılmış Atış Muhtıraları

122 Ağustos 1941 Ö. Yüzbaşı Kemal Duraman Topçunun Keşif Hizmeti ve Keşif Kolları

122 Ağustos 1941 Yüzbaşı Fahri Atabek

Tales Marka B.E. Tipi Hesap Makinesinin Tarifatı

122 Ağustos 1941 Yüzbaşı İ. Öral Tank Tekniği 122 Ağustos 1941 Binbaşı Fuad Ülgür Motosikletlerle Talim ve Terbiye

122 Ağustos 1941 Yüzbaşı Kırıkkanat, Ütğm. Şefik Gökten

Praga Traktörlerinin Kullanılması, Bu Traktörlerle Yapılacak Çekişler ve Bucurgataların Faaliyeti

123 Teşrinisani 1941 Tümg. Vehbi Kocagüney

Atalarımızda At Sevgisi ve Bakımı

123 Teşrinisani 1941 Tuğb. Süreyya Bilgin

Büyük Topçu Birliklerinin Taarruz ve Müdafaada Kullanılması

123 Teşrinisani 1941 Yüzbaşı İ. Öral Tank Tekniği

123 Teşrinisani 1941 Mekanize Birliklerin Yarma Hareketine Girişlerinde Topçu Himayesi

123 Teşrinisani 1941 Çev.: Yb. Cevdet Orkan

İleri Sürülmüş Gözetleyicilikten Yetiştirme

123 Teşrinisani 1941 Ütğm. Muzaffer Vural

2,5/60 sm’lik C.A. Modeli Tayyare Defi Makinalı Toplarının Korektörlerinde Bulunan Rüzgâr İstikamet Tablası ve Sürat Tırtıllı Vidasının Kullanılması

123 Teşrinisani 1941 Askerler İçin Manialı Koşu Pisti

124 Şubat 1942 Tümg. Veysel Ünüvar

Tümen Topçusunun Tank Definde Piyadeye Yardımı

124 Şubat 1942 Tğm. Memduh Ünlütürk

Topçunun Geceleyin Mevzilenmesi

124 Şubat 1942 Yb. Cevdet Orkan Topçu Muharebe Tayyareleri

124 Şubat 1942 Yüzbaşı Turgut Yurdabak

Her Rütbedeki Topçu Komutanlarının, Muhtelif Muharebe Şekillerinde Topçunun Sevk ve Muharebesi İçin Yapacakları Tekliflere Esas Olacak Düşünceler

124 Şubat 1942 Yüzbaşı Muharrem Kanat

Tayyare Defi Makinalı Top ve Tüfekleriyle Atış ve Vuruş İmkânları

124 Şubat 1942 Ö. Yüzbaşı Behzat Balkış

Topçu Atış Emri Örnekleri

Page 219: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

214

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

124 Şubat 1942 Ütğm. Ekrem Süel Ordu ve Spor

124 Şubat 1942 Irak Cephesi’nde Türk Topçuları (Birinci Felahiye Muharebesi’nde) Tğm. (Tümgeneral) Tuğsavul’un Hatıralarından

124 Şubat 1942 Alb. İbrahim Cedim Arazide Motorlu Vasıta Sevk ve İdaresinin Nazari ve Esasları

125 Mayıs 1942 Ütğm. Sait Sönmez Hava ve Hususi Tesirlerin Bulunması ve Giderilmesi

125 Mayıs 1942 Ütğm. Sait Sönmez Kıtalarda Topçu Teodolitteriyle A ve B Postalarının Talim ve Terbiyesi

125 Mayıs 1942 Ütğm. Halil Tunçer Stroskopik Usulüyle (Fotoğrafla) Nokta ve Mesafe Tayini

125 Mayıs 1942 Yüzbaşı Sami Ergenekon

Kıyı Bataryalarında Gözetleme Yerlerinde Bulunacak Bazı Cetveller

125 Mayıs 1942 Tğm. M. Özsoy Bir Tayyare Defi Bataryasında Atışa ve Atış Esaslarına Konacak Gözetlemelerin Hazırlanması

125 Mayıs 1942 Yüzbaşı Behzat Balkış

Ağır Sahra Obüsleriyle Görerek Nokta Atışlarıyla Düşman Zırhlı Kulelerini Tahrip Etmek

125 Mayıs 1942 Yüzbaşı N.Kemal Asna

Hava Nakliyatıyla Kara Nakliyatı Arasındaki Münasebet

125 Mayıs 1942 Tümg. Vehbi Kocagüney

Dikkatli Bir Tevcihe Emin Bir Gözetlemeye Dayanan Atışın Mutlu Tesiri

125 Mayıs 1942 Binbaşı Nusret Kaymaz

Motorlu Nakliye Birliklerinin Havaya Karşı Korunması

125 Mayıs 1942 Yüzbaşı K. Kırıkkanat

Arızacı Veya Depanör Ne Demektir? Nasıl Seçilir ve Nasıl Yetiştirilir?

126 Ağustos 1942 Mutlu İki Olay

126 Ağustos 1942 Yüzbaşı Emin Özerkılıç

Topçulukta Pratik Hesap Usulleri

126 Ağustos 1942 Yb. Cevdet Orkan Dağlık Arazide Topçu Açılması

126 Ağustos 1942 Yb. Cevdet Orkan Ateş Planında Piyade Ağır Silahlarıyla Topçu Arasında Müşterek Tesir

126 Ağustos 1942 Ütğm. Naci Asutay Topçunun Tankla Birlikte Çalışması

126 Ağustos 1942 Tğm. Fethi Alaçam Yüksek İhtiraklıda Atım Gözetleten Aleti

126 Ağustos 1942 Ütğm. Reşat Gülsoy Çatal Teşkili, Tanzim Atışlarının Dağılma Bakımından İncelenmesi

126 Ağustos 1942 Ütğm. Ekrem Süel Müteharrik Zırhlı Gözetleme Yeri

126 Ağustos 1942 Yüzbaşı Rıza Altınbaş

Bir Motorun Soğutulması

126 Ağustos 1942 Binbaşı Suphi Sidal Arabacılığa Dair Tetkikler

126 Ağustos 1942 Binbaşı Suphi Dalkılıç

Hamutlu ve Göğüslüklü Koşum Takımlarının Faide ve Mahzurları

127 BULUNAMAMIŞTIR

128 BULUNAMAMIŞTIR

129 Teşrinievvel 1943 Muhaberecilik Hakkında Topçularla Konuşma III

Page 220: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

215

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

129 Teşrinievvel 1943 Korg. Paul Hasse, Çev.: Alb. Cevdet Orkan

Tayyare Defi Toplarıyla Atış

129 Teşrinievvel 1943 Binbaşı Ralf Van Vynk Fa., Çev.: Yüzbaşı Ekrem Süel

Zırhlı Vasıta Defi Topları Mevzileri Hakkında Bazı Düşünceler

129 Teşrinievvel 1943 Alb. Vefik Omay Tabiye Meselesi

129 Teşrinievvel 1943 Yüzbaşı Hazim İşgüven

Tabiye Sahasında Ses Ölçme Keşfinden Korunma

129 Teşrinievvel 1943

9,4 cm’lik Tayyare Defi Toplarının Alçak Uçuş Yapan Tayyarelere Karşı Top Çavuşu Tarafından Kullanılacak Mustatil Mikanın Tarifnamesi

129 Teşrinievvel 1943 Tümg. Vehbi Kocagüney

Topçunun İleri Alınması ve Hazırlık Ateşi

129 Teşrinievvel 1943 Yüzbaşı Seyit Göker

Motorlarda Kullanılan Yanıcı Maddelerle Yağlama Maddelerine Katılan Sentetik Cisimler

129 Teşrinievvel 1943 Yüzbaşı İ.Öral Alüminyum

130 BULUNAMAMIŞTIR

131 Teşrinisani 1944 Alb. Arif Bilen Yan Gözetlemesiyle Atış

131 Teşrinisani 1944 Alb. Cevdet Orkan İş Topu Hakkında Tetkikler

131 Teşrinisani 1944 Yb. Emin Gürler Topçunun Teknik Ateş İdaresi

131 Teşrinisani 1944 Yb. Baki Taneri Tayyare Defi Topçu Çalışmasına Genel Bir Bakış

131 Teşrinisani 1944 Binbaşı Cevat Ogan Tayyare Defi Toplarıyla Manş’a Karşı Atış

131 Teşrinisani 1944 Yüzbaşı Hazım İşgüven

Tabiye Sahasında Işık Ölçme Keşfinden Korunma

131 Teşrinisani 1944 Yüzbaşı Ekrem Süel40 mm’lik Tayyare Defi Toplarında Pike Yapan Hedefler İçin Verilmesi Gereken Yan İnhirafının İzahı

131 Teşrinisani 1944 Tğm. Memduh Aytür Topçuluğun Bugünkü Durumu

131 Teşrinisani 1944 Yeni Silahlara Ait Bilgi: a) Kanatlı Bomba, b) Alman Raket Topları

131 Teşrinisani 1944 Alb. Vefik Omay 129 Sayılı Topçu Mecmuasındaki Tabiye Meselesinin Halli

131 Teşrinisani 1944 Ansiklopedi Saatinde Dinlediklerimiz

131 Teşrinisani 1944 Harp Tarihinden

131 Teşrinisani 1944 Muaşeret Adabından Bazı Bilgiler

131 Teşrinisani 1944 Binbaşı Saim Eroğluer

Zırhlı Birliklerde Keşfe Verilecek Ehemmiyet

131 Teşrinisani 1944 Yüzbaşı Orhan İlter Zırhlı Birliklerde Gece Şoför Talim ve Terbiyesi

132 Mayıs 1945 Yb. Baki Taneri Roket Topları

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Sedat Kirtetepe

9,4 Uçaksavar Toplarıyla (Tecrübe Atışı)nı Nasıl Yapalım

132 Mayıs 1945 Tğm. Emin Seyrek Çıkarmada Uçaksavar

132 Mayıs 1945 Yb. E. Gürler Tabiye Bakımından Ateş İdaresi

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Burhan Ercan

Sahil Def Tardına Ait Esaslar

Page 221: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

216

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

132 Mayıs 1945 Ütğm. Vecihi Akın Görünmeyen Hedeflere Atış (9,4’lük Toplarla)

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Ferit Dora Radyolokasyonlar Tabiyesi

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Recep Dakan, Ütğm. Şeref Gürler

Ölülere Saygı

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Neşet Yılmazkurt Motorlu Vasıtaların Bakımı

132 Mayıs 1945 Yüzbaşı Neşet Yılmazkurt

Benzin Ölçme Aletleri

132 Mayıs 1945 Ö.Yüzbaşı Nedim Ergün

Bir Birlikte Okutma ve Yazdırma Birincisi

133 BULUNAMAMIŞTIR

134 Temmuz 1946 Tümg. Vehbi Kocagüney

İkinci Dünya Savaşı’nda Topçulukta Gelişme

134 Temmuz 1946 Yüzbaşı Yaşar İnoğlu

Topçu Alayının Savunmada Geri Hizmet ve İkmal İşleri

134 Temmuz 1946 Yüzbaşı A. Başar Topçunun Gece Mevzilenme Hazırlıkları

134 Temmuz 1946 Yüzbaşı Ekrem Süel Kısa Bazla Kestirme

134 Temmuz 1946 Hesabı Atış Planı

134 Temmuz 1946 Ö. Yüzbaşı Bahaettin Ertürk

Bir Topçu Taburunun Sevk ve İdaresine Ait Mesele

134 Temmuz 1946 Sayın Kocagüney Ayrılırken

134 Temmuz 1946 Binbaşı Arif Koral En Ağır Amerikan Havanları

134 Temmuz 1946 Yakın Muharebe Esasları Üzerindeki Rus Düşünceleri

135 Aralık 1946 Yüzbaşı M.Özgüner10,5 23 sm’lik Skoda Dağ Obüsleri Grafik Atış Cetvelleri

135 Aralık 1946 Ö. Yüzbaşı H.Öncü Pratik Rüzgâr Ölçme Aleti

135 Aralık 1946 Tğm. M. Özgüneş Tespit Şeridi Nereye Dikilmelidir?

135 Aralık 1946 Çev.: N. Enüstün Topçunun Taarruzda Kullanılması

135 Aralık 1946 Ağ.Uçs. Bt. Hususi ve Hava Tesirlerinin Giderilmesi

135 Aralık 1946 Ütğm. F. Çebi Işıkdaklarda Ark Lambası

135 Aralık 1946 Alb. A. Weinnig Kara Hedeflerine Karşı Radar

135 Aralık 1946 Çev.: N. Enüstün 2. Dünya Harbi’nde (Roketler)

135 Aralık 1946 Çev.: N. Enüstün V-2 Atom Devrinin Silahı

135 Aralık 1946 Yüzbaşı E. Tunçalp Tankların Düşman Topçusuna Karşı Muharebesi

136 Temmuz 1947 Çev: Atğm. Kemal Soğancılar Sokak Muharebesinde Topçu

136 Temmuz 1947 Yüzbaşı Mustafa Zağpus Bataryada Muharebe Araçları

136 Temmuz 1947

Tuğg. John Charteris Çev: Ö.Yüzbaşı Hüseyin Türkücü

Bugünkü İngiliz Ordusunda Topçu

136 Temmuz 1947 Naim Şaen - Yüzbaşı Halil Tuncer

Batarya Dürbünü ile Stereoskopik Manzara Fotoğrafının Alınması

136 Temmuz 1947 Ütğm. Nejat Alpat Ağır Uçaksavar Topçuluğunda Yakın Hedeflere Atış

Page 222: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

217

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

136 Temmuz 1947 Yüzbaşı Ferit Dora Uçaksavar Topçuluğunda Hedef Seçme

136 Temmuz 1947 Yüzbaşı Ferit Dora Uçaksavar Topçuluğunda Ateş İdaresi

136 Temmuz 1947 Yb. Albert J.Weining Geleceğin Uçaksavar Topçusu

136 Temmuz 1947 Çev.: Binbaşı Ertuğrul Erkmen Topçu Roketleri

137 BULUNAMAMIŞTIR

138 BULUNAMAMIŞTIR

139 BULUNAMAMIŞTIR

140 Kasım 1948 Binbaşı Yaşar PolatAmerikan Atış Talimnamesine Göre Atış Tanzimleri

140 Kasım 1948 Binbaşı A. Enver Eralp

Sağ ve Yukarı Değerleri Belli Olmayan İki Gözetleme Yerinden Atışın Tanzimi

140 Kasım 1948 Yüzbaşı Ekrem Yalım Bir Amerikan Topçu Taburunda Telli İrtibat

140 Kasım 1948 Yüzbaşı Ahmet Yıldız Tabur Ateş İdaresi Merkezi

140 Kasım 1948 Yüzbaşı Nurettin Türsan Topçu Gözetleme Tayyareciliği

140 Kasım 1948 Binbaşı Vefik Kongurtay

Fena Hayvanlar

140 Kasım 1948 Yüzbaşı H. T. Reolfin

Uçaksavar Toplarının Gizlenmesi Hakkında

140 Kasım 1948 Yüzbaşı Burhan Erman Hafif Uçaksavar Toplarında İzlerin Mütalaası

140 Kasım 1948 Ütğm. Münir Eke 4 sm’lik Toplarıyla Hassas Bölge Savunmalarının Nasıl Yapılacağı

140 Kasım 1948 Çev.: Yüzbaşı Hüsamettin Tanyer Kıyı Topçusunun Geleceği

140 Kasım 1948 Ö.Yüzbaşı Mukim Ertung

Ses Bölüğü ile Tanzim Atışı

141 Şubat 1949 Yb. Muharrem Kızıloğlu

Dünkü ve Bugünkü Topçuya Genel Bir Bakış

141 Şubat 1949 Alb. Emin Gürler Amerikan Atış Talimnamesinin Bazı Kısımlarına Ait İncelemeler

141 Şubat 1949 Yüzbaşı Sami Ergil Düzeltilmiş Toprak Alçısı

141 Şubat 1949 Yüzbaşı Necati Yıldır

Topçu Atış Dershanesi

141 Şubat 1949 Binbaşı Etem Alkan Hedef Tesirli Tapalar

141 Şubat 1949 Yüzbaşı F. Güzaltan Türklerde Topçuluk ve Barutçuluk

141 Şubat 1949 Çev.: Bedri Sargun 10,5 ve 7,5 sm’lik Amerikan Toplarının İcra Mekanizmasındaki Azot Basıncının Vasıtalı Bir Şekilde Muayenesi

141 Şubat 1949 Çev.: Tümg. Rüştü Erdelhun

Türkiye’de Bulunan Amerikan Askerî Yardım Kurulu

141 Şubat 1949 Yüzbaşı Tevfik Ercan Top Tevcih Radarının Sıhhat Derecesi

141 Şubat 1949 Çev.: Binbaşı Muharrem Kanat

Kıyı Topçu Radarı

141 Şubat 1949 Yb. Gıyas Aran Önemli Üç Konu

142 Mayıs 1949 Binbaşı A. Enver Eralp Kundağı Motorlu Topçu

142 Mayıs 1949 Binbaşı Fuat Erertem

Amerikan Sistemi Gözetlemeli Atış Planının Hazırlanması

Page 223: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

218

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

142 Mayıs 1949 Yüzbaşı Oğuz Akalın Roket Topçusu

142 Mayıs 1949 Çev.: Yüzbaşı Sabri Ozan

Yeni Silahlar ve Yeni Tabiye

142 Mayıs 1949 Çev.: Ö.Yüzbaşı Necati Yıldır

Topçuda Piyadeciliğin Ehemmiyeti

142 Mayıs 1949 Yüzbaşı Sedat Kirtetepe Uçaksavar Silahlarında Atışın Hazırlanması

142 Mayıs 1949 Çev.: Yüzbaşı Burhan Gürsel Radyo ile İdare Edilen Bombalar

142 Mayıs 1949 Çev.: Tğm. Turhan Tümay

Amerikan Obüs Bataryalarındaki 0,50 İnçlik Browning HB. M2. Mt.de Acemi Talimi ve Hava Hedeflerine Atış

142 Mayıs 1949 Çev.: Alb. Safi Ertürk

Amfibi Harekâtta Denizden Ateş Desteğindeki Gelişmeler

142 Mayıs 1949 Yüzbaşı Reşat Gülsoy

Tevcih Hatalarının Tesisi ve Tevcih Açısının Hesabı

142 Mayıs 1949 Yüzbaşı Ahmet Işık Balestiki Rüzgâr

142 Mayıs 1949 Merhum E.Top.Alb. Tophaneli Mustafa Denker

143 Ağustos 1949 Ö.Yüzbaşı Ekrem Öncü

Pusu Bataryaları, Gezici Bataryalarla İş Topları ve İkiz Bataryalar

143 Ağustos 1949 Binbaşı Fuat Erertem

Ölçmeye Dayanan Atış Planı

143 Ağustos 1949 Binbaşı Etem Alkan Kundağı Motorlu Topçu

143 Ağustos 1949 Binbaşı A. Enver Eralp

Ateş Mevziinde Yapılacak Tahkimatta Göz Önünde Bulundurulması Gerekli Hususlar

143 Ağustos 1949 Çev.: Ö.Yüzbaşı Necati Yıldır

Yeni Bir (Terrain Board) Atış Eğitim Masası

143 Ağustos 1949 Yüzbaşı Rüştü Aktürk

Hafif Uçaksavar Toplarının Mevzilendirme Şartları

143 Ağustos 1949 Yüzbaşı Sedat Kirtetepe

Uçaksavar Silahlarında Atış Tanzimi, Usulü ve Gözetlenmesi

143 Ağustos 1949 Yüzbaşı Ferit Dora Ağır Uçaksavar Toplarında Nişancılık Eğitimi

143 Ağustos 1949 Ö.Yüzbaşı Şefik Erdener

Işıldaklar Hakkında Genel Bilgi, Işıldakların Çalışmaları ve Tabiyesi

143 Ağustos 1949 Binbaşı Seyfullah Yıldam

Liman Savunma Komutanlığı Erkânı ve Liman Savunmasında İstihbarat İşleri

143 Ağustos 1949 Yb. Gıyas Aran Düşman Topçusunun Keşfi

143 Ağustos 1949 Eğitimde Üstün Başarı Gösteren Subaylar

144 Kasım 1949 Binbaşı Yaşar PolatAmerikan Atış Tanzimlerinden Mesafe Çatalı Usulü

144 Kasım 1949 Binbaşı Fuat Erertem Amerikan Sistemi Atışın Özellikleri

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Ahmet Işık Orta Vuruş Noktası ve Yüksek Paralanma Noktalarıyla Tanzim Atışı

144 Kasım 1949 Ütğm. Nuri Bulucu Yanma Müddetinden İstifade Edilerek Gözetlemeli Atış Planı Yapmak

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Ahmet Tümay

Topçu Telsizlerinin Yeni Hususiyetleri

144 Kasım 1949 Çev.: Topçu Okulu Tercüme Bürosu

Hava Gözetlemesinde Kazaların Önlenmesi

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Vecdet Soydan Kara Kuvvetleri Hafif Havacılığı

Page 224: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

219

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Rüştü Aktürk Hafif Uçaksavar Topçuluğunda Tekâmül

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Münir Eke 4 sm’lik Otomatik Uçaksavar Toplarında Tutukluklar Sebepleri ve Giderilmesi

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Ekrem Süel M8 Komuta Aletine Genel Bir Bakış

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Ferit Dora Mevzilenmiş Bir Topçu Taburunun Havaya Karşı Korunması

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Abdurrahman Atun

Radar

144 Kasım 1949 Yüzbaşı Rahmi Özpınar

Hava Savunma Kareler Şebekesi

144 Kasım 1949 Alb. Baki Taneri Kara Ordusunda Kullanılan Sahra Radarları

145 Şubat 1950 Binbaşı Enver Eralp Uzun Menzilli Alman Topları

145 Şubat 1950 Ütğm. İhsan Güleç 10,5 / 24,5 sm’lik Amerikan Sahra Obüsleri ile Tanklara Karşı Atış

145 Şubat 1950 Yb. Ruhi Aktay Mukabil Havanlarla Savaş

145 Şubat 1950 Binbaşı Fahreddin Atabek

Atom Bombası Füzelerle Büyük Mesafelere Atılabilir mi?

145 Şubat 1950 Binbaşı Necati Yıldır Bugünün Roketleri

145 Şubat 1950 Yüzbaşı Alpaslan Orhon

Motorlu Topçu ile Kundağı Motorlu Topçunun Karşılaştırılması

145 Şubat 1950 Yüzbaşı Hüsamettin Tanyar II. Dünya Harbi’nde Topçuluğun Terakkisi

145 Şubat 1950 Yüzbaşı Yusuf Erten

Zırhlı Kuvvetlerin Desteklenmesinde Topçunun Kullanılması

145 Şubat 1950 Yb. İhsan Özgen Şimdiki ve Gelecekteki Ağır Uçaksavar Topçuluğumuza Genel Bir Bakış

145 Şubat 1950 Yüzbaşı Niyazi Gürses Günün Hava Savunma Problemi

145 Şubat 1950 Yb. Muharrem Kanad

75 mm’lik Kıyı Bataryaları İçin Ateş İdare Usulleri

145 Şubat 1950 Yb. Gıyas Aran Savaş Haber Almasında Üç Faktör

145 Şubat 1950 Yüzbaşı Ahmet Işık Mıknatıs İbre ve İnhiraflar

146 Mayıs 1950 Yb. Seyfullah Yıldam

Tümen ve Kolordu Topçusunun Muharebe İçin Tertiplenmesi

146 Mayıs 1950 Alb. Yusuf Ersoy Atış Usullerinin Şekillerle Tatbiki

146 Mayıs 1950 Binbaşı Ş. Ünsal Makineli Kuvvetlere Karşı Savunma

146 Mayıs 1950 Yüzbaşı Fethi TansıAmerikan Sistemine Göre Tümen Topçusunun İrtibatları Nasıl Olmalıdır

146 Mayıs 1950 Ütğm. Doğan Gündüz Elektroniğin Savaşta Rolü

146 Mayıs 1950 Yüzbaşı Hüsamettin Tanyar

Geleceğin Uçaksavar Savunması

146 Mayıs 1950 Ö.Yüzbaşı Ferit Dora

Alman Hava Savunmasından Elde Edilen Dersler

146 Mayıs 1950 Ütğm. Müin Demirus

9,4152 cm’lik Uçaksavar Toplarında Anormal Şartlara Ait Düzeltmeler

146 Mayıs 1950 Ö.Yüzbaşı Rüştü Aktürk Hafif Uçaksavar Top Nişan Aletleri

146 Mayıs 1950 Yüzbaşı Kadri Göktürk SCR-584 Top Tevcih Radarı

146 Mayıs 1950 Yüzbaşı Cahit Ağar Topçu Taburlarının Ateş Mevziindeki Yer Ölçme İşleri

Page 225: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

220

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

146 Mayıs 1950 Binbaşı Fahreddin Atabek Nirengilerin Kontrolü ve Ayaklandırılması

147 Ağustos 1950 Binbaşı Raci Alpsanİkinci Cihan Harbi Tecrübelerine Göre Tümen Topçusunun Tabiye Görevleri

147 Ağustos 1950 Çev.: Cenap Kiner Taarruzun Hazırlanmasında Topçu Tabur Komutanının Göz Keşfi

147 Ağustos 1950 Çev.: Yb. Muharrem Kanad Batarya Ateş İdare Merkezi

147 Ağustos 1950 Binbaşı Fikret Akçalı

Ordu Motorlu Vasıta Bakım Teşkilatı ve Bu Teşkilatın Çalışması

147 Ağustos 1950 Yüzbaşı Burhan Gürsel

Telli ve Telsiz Şebekelerin Yekdiğerini Tamamlaması

147 Ağustos 1950 Yb. Cevat Ozanalp Ağır Uçaksavar Topçu Tabiyesinde Yeni Prensipler

147 Ağustos 1950 Yb. İhsan Özgen Ağır Uçaksavar Toplarında Özel Tesirlerin Atışla Bulunması

147 Ağustos 1950 Yüzbaşı Bahattin Ertingu

Ağır Uçaksavar Top Atışlarının Yapılışı ve İdaresi

147 Ağustos 1950 Ütğm. Ertuğrul Sabuncu Topçunun Birleştirilmesi

147 Ağustos 1950 Yb. Gıyas Aran Kor. Ölç. Tb.nun Kullanılması

147 Ağustos 1950 Yüzbaşı Muhsin Bayhan Topçu Yer Ölçmesinde Astronominin Önemi

148 Kasım 1950 Çev.: Binbaşı Sami Tarhan Muhabere Emniyeti

148 Kasım 1950 Binbaşı Edvin L. Harloff Topçu Hava Gözetlemesi

148 Kasım 1950 Çev.: Yüzbaşı Ramiz Ersayın

Normandiya’da Topçumuz

148 Kasım 1950 Yüzbaşı Fevzi Erdenözer

Topçu Birliklerinin Kullanılması ve Özellikleri

148 Kasım 1950 Yb. Muharrem Kanad

Kıyı Savunmasının İkinci Cihan Harbi’ne Göre Yeni Vecheleri

148 Kasım 1950 Çev.: Yüzbaşı Esat Aldoğan

Uçaksavar Harekât Odasının Hazırlanması ve Çalıştırılması

148 Kasım 1950 Yb. Gıyas Aran Kor. Ölç. Tb.nun Kullanılması

148 Kasım 1950 Yüzbaşı Radi Eruz Acele Hâllerde Ses Ölçme ile Atış Tanzimi

149 Şubat 1951 Yüzbaşı Fevzi Erdenözer

Tüm. Top.nu (Top. A.nı) Teşkil Eden Top. Tb.larının Gözetlemeli Atış Planlarının Birleştirilmesi ve Ateş Toplama Usulleri

149 Şubat 1951 Binbaşı Fikret Akçalı

Motorlu Birliklerde Komutan Denetlemeleri

149 Şubat 1951 Ütğm. Nuri Buluca Bir Hedefin Görülmesiyle Ateş Altına Alınıncaya Kadar Muhtelif Merkezlerde Yapılacak İşler

149 Şubat 1951 Yüzbaşı Ekrem Süel Güdümlü Mermiler

149 Şubat 1951 Yüzbaşı Ekrem Acun Sahra Kablo Devrelerinin Bakımı

149 Şubat 1951 Yb. Cevat Ozanalp Hava Savunmasının Genel Prensipleri

149 Şubat 1951 Yüzbaşı Rüştü Aktürk 40 mm’lik M 5 A 2 Modeli Komuta Aleti

Page 226: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

221

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

149 Şubat 1951 Yüzbaşı Sedat Kirtetepe Havadan Taarruzlar ve Karşı Tedbirler

149 Şubat 1951 Binbaşı O. Kâzım Atok

Moral Üstüne Düşünceler

149 Şubat 1951 Yb. Hidayet Arkun Amerikan Metotlarına Göre Harp Esiri, Kaçak ve Sivillerin ve Düşmandan Elde Edilen Malzeme ve Vesikaların İncelenmesi

149 Şubat 1951 Ütğm. S. Kayakutlu Bir Ölçme Bölüğünde Işık Ölçme Tk.nın Kısa Bazla Çalışması

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Muin Güneş

Gizleme ve Sahra Topçusundaki Bugünkü Önemine Genel Bir Bakış

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Sait İrez Hedef Şebekesi ile Atışta İlk Esasların Kaydırma Usulü ile Bulunması

150 Mayıs 1951 Ütğm. Cemalettin Korkut

İnce Tanzimde Ateş İdare Merkezi Vasıtası ile Kıymetlendirmeler

150 Mayıs 1951 Çev.: Yb. Muharrem Kanad Dünyada 125 Kilometre Yüksekten Bakış

150 Mayıs 1951 Yb. Nihat Turgay Karanlıkta Muharebe ve Bu Muharebede Topçunun Eğitim Esasları

150 Mayıs 1951 Yb. Cevat Ozanalp Ordu Emrindeki Uçaksavar Topçusunun Kullanılmasına Ait Prensipler

150 Mayıs 1951 Yb. İhsan Özgen Kore Savaşı ve Uçaksavar Topçusu

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Nurettin Türsan

Hafif Uçaksavarlar İçin Kore’den Dersler

150 Mayıs 1951 Binbaşı Necati Yıldır Genç Havacılarımızla Bir Konuşma

150 Mayıs 1951 Ütğm. Suphi Gürsoytrak

Kısa Meydan Tekniği

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Muhsin Bayhan

Kolordu ve Tümen Topçusu Yer Ölçmesinin Yapılışı ve Yer Ölçme Haber Merkezinin Tesisi

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Hüseyin İncier

Kıtalarda Şoför Kurslarının Teşkili ve Şoförlerin Seçilmesi

150 Mayıs 1951 Yüzbaşı Mustafa Kepir Kore Kahramanlarına Vatandan Sesleniş

151 Ağustos 1951 Yb. Selahattin Karatamu Taarruzda Topçu ve Ateşleri

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı Fevzi Erdenözer

Tanzim Görevlerinin Uygulanmasında Ateş İdare Merkezlerinde Kullanılan Çeşitli Cetvellerin Doldurulması Usulleri

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı Ali Şahin Kağu Sahra Topçusunun Mevzi Değiştirmesi

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı Sait İrez

Hedef Şebekesi Usulü ile Atışta İnce Tanzimden Evvel ve M51 Tapası ile Yapılan İnce Tanzime Dayanan Gözetlemeli Atış Planının Yapılması

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı İskender Atasoy Hafif Uçaksavar Nişan Aletlerindeki Gelişme

151 Ağustos 1951 Ütğm. Mehmet Özgüneş

12,7 mm’lik (0,50 inç) Makineli Tüfekler Havaya Karşı Tabiye Edilirken Tüfekler Arasındaki Mesafe Ne Kadar Olmalıdır?

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı Rıza Köksoy

M8 Komuta Aletinin (10 Numaraları) 1 Numaralı Komuta Aletiyle Olan Farkları

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı Fethi Alaçam

Radarların Yeni Kullanılan Şekilleri ve İnkişafları

Page 227: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

222

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

151 Ağustos 1951 Binbaşı Necati Yıldır Hava Gözetlemesine Toplu Bir Bakış

151 Ağustos 1951 Ütğm. Selahattin Kayakutlu

Meteoroloji Postasının Çalışması

151 Ağustos 1951 Ütğm. M. Emin Selek

Işık Kısa Bazı ile Hedeflerin Kestirilmesi, Topçuya Bildirilmesi ve Atış Tanzimi

151 Ağustos 1951 Yüzbaşı İbrahim Orga

Motorlu Araçlarda Çeşitli Ateşleme Donanımları ve Görevleri

152 Kasım 1951 Yüzbaşı Refik Soykut

Kore’de Türk Topçusu

152 Kasım 1951 Çev.: Yüzbaşı Sami Küçük

Rus Ordusunda Taarruzda Topçu

152 Kasım 1951 Kore’de Topçu Kullanılması ve Düşman Kuvvetlerinin Topçu Mevzilerine Sızmasına Karşı Alınan Tedbirler

152 Kasım 1951 Çev.: Ütğm. Necip Torumtay

Bir İleri Sürülmüş Gözetleyici Kore’den Bildiriyor

152 Kasım 1951 Yüzbaşı Sedat Celasun

Savunmada Topçu

152 Kasım 1951 Yüzbaşı Rüştü Aktürk

Kore’de Karada Kullanılan Uçaksavar Topçusu

152 Kasım 1951 Yüzbaşı Lütfü Eğin Ağır Uçaksavar Silahlarının Atış Usul ve Kaideleri

152 Kasım 1951 Bir Hava Meydanının Savunması

152 Kasım 1951 Yüzbaşı Vecdet Soydan

Kore Savaşlarında Kullanılan Kara Ordusu Gözetleme Uçağı

152 Kasım 1951 Binbaşı Fikret Akçalı

Motorlu Birliklerde Soğuk ile Mücadele

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Sedat Celasun

Taarruzda Topçunun Kullanılması

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Ahmet Işık Amerikan Atış Cetvelleriyle Metro ve Özel Düzeltmelerin Hesaplanması

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Süleyman Sevin

Hücum Atışı

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Sabahattin Sayınsoy

Atış Odası (Tenrainbord) Çalışması

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Fethi Alaçam

Güdümlü Mermiler ve Uçaksavar Topçusunun Gelecek Harplerdeki Şekli

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Niyazi Gürses

Muhtelif Muharebe Şekillerinde Hava Savunması ve Uçaksavar Birliklerinin Kullanılması (Amerikan Ordusu Seferî Hizmet Talimnamesi FM 100-5 Esaslarına Göre)

153 Şubat 1952 Çev.: Yüzbaşı Burhan Gürsel

Piyade ve Zırhlı Tümenlerde Uçaksavar Savunması

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Vecdet Soydan

Hafif Uçaklarda Havadan İkmal Hizmeti

153 Şubat 1952 Yüzbaşı Fethi Yılmaz

Transit Ayarları

153 Şubat 1952 Binbaşı Adil Türkoğlu

Motorlu Araçlarda Kullanılan Akünün Görevi, Parçaları, Muayene ve Bakımı

154 Mayıs 1952 Yüzbaşı Refik Soykut

İleri Muharebe Arazisindeki Topçu Heyetleri

Page 228: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

223

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

154 Mayıs 1952 Yüzbaşı Sedat Celasun

Topçuda Gözetleme

154 Mayıs 1952 Çev.: Binbaşı N. Yıldır

Ulusal Endüstri ile Ordu Arasındaki Münasebetler ve Geçen Dünya Savaşından Alınan Derslere Göre Yeni Silahlar

154 Mayıs 1952 Binbaşı Mukim Ertung

Tümen Topçusunda Cephane İkmali

154 Mayıs 1952

Çev.: Binbaşı N. Yıldır, Yüzbaşı Sedat Kirtetepe

Uçaksavarda Tabiye Doktrinleri

154 Mayıs 1952 Yüzbaşı Ekrem Süel Ağır Uçaksavar Bataryasının Mevzi Keşfi ve İşgali Hakkında Temel Bilgiler

154 Mayıs 1952 Yüzbaşı Ferit Dora Hava İndirmelerine Karşı Uçaksavar Topçusu

154 Mayıs 1952 Yüzbaşı Vecdet Soydam

Hafif Uçakların Bir Piyade Keşif Kolu ile Birlikte Çalışması

154 Mayıs 1952 Ütğm. Necdet Uluer Yolların Pist Olarak Kullanılması ve İniş Tekniği

154 Mayıs 1952 Hüsnü Ersoy Topçu Meteoroloji Raporları (Raporların Açıklanması ve Eski Silahlarda Kullanılması)

154 Mayıs 1952 Binbaşı Cemal Türüng

Atış İdare Gereçleri Koruyucu Bakım Esasları

154 Mayıs 1952 N. Duygun Ordu ve Disiplin

154 Mayıs 1952 Ali Rıza Yalt Moral Eğitimi Üzerine

155 Ağustos 1952 Tümg. Rüştü Pekdemir

Topçu Üsteğmen Mustafa Vasfi’nin (323-31) Şehadeti

155 Ağustos 1952 Binbaşı İhsan Göksel

Savunmada Yapılan Ateşler

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Cihat Akyol Bugünkü Savaş Telakkisine Göre Topçu

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Hüsamettin G. Tanyar

Kundağı Motorlu Topçunun Tekâmülü

155 Ağustos 1952 Ütğm. Edmund A. Krekorian

Kore’de Kundağı Motorlu Uçaksavar Topçusu

155 Ağustos 1952 Binbaşı Mc. Carthy, Çev.: Ütğm. Rahmi Önen

Ağır Uçaksavar Topçuluğunda Hedef Seçimi

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Dündar Sevhan

Hafif Uçaksavar Komuta Aleti (M5A1) ile Atış İdaresi

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Vecdet Soydan

Kara Ordusu Havacılığının Döner Kanatlı Uçakları (Helikopter)

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Hüsnü Ersoy

Topçu İçin Meteoroloji

155 Ağustos 1952 Binbaşı Fikret Akçalı

Motorlu Vasıtalarda Beklenilen Gelişmeler

155 Ağustos 1952 Ütğm. Cengiz Taner Atom Topu ve Yeni Bir Taşıt Uçağı

155 Ağustos 1952 Yüzbaşı Hikmet Aslanoğlu

Komutanlık Öğrenilebilir

156 Kasım 1952 Yb. T.N. Dupuy 155 mm’lik Obüslerin Yana Dönüş Miktarının Arttırılması

156 Kasım 1952 Çev.: Yüzbaşı Hüsamettin Tanyar

Televizyonun Muharebe Sahasında Kullanılması

Page 229: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

224

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

156 Kasım 1952 Yüzbaşı Cihat Akyol Ateş Üstünlüğü ve Topçu

156 Kasım 1952 Yüzbaşı Hasan Sağlam

Nehir Boylarında Savunmada Topçu

156 Kasım 1952 Binbaşı M. Ertung Topçu Birliklerinin İkmalinde Lüzumlu Dağıtım Belgesi ile Mühimmat İstek Belgesinin Açıklanması

156 Kasım 1952 Alb. Arthur H. Bender

VT. (Radarlı) Tapalar İçin Deneme Atışı Hedefi

156 Kasım 1952 Jonathan Norton Leonard

Güdümlü Mermiler

156 Kasım 1952 Binbaşı Tehedove Wyek

Telsizle İdare Olunan ve Manş Yerine Kullanılan Uçakları Koruyunuz

156 Kasım 1952 Yüzbaşı Blaine Young

88. Hava İndirme Uçs. Taburunun (Snowfall) Tatbikatı

156 Kasım 1952 Ütğm. Suphi Gürsoytrak

Anormal Hava Şartlarında Harekât

156 Kasım 1952 Ütğm. A. Ertuğrul Sabuncu

Karbüratör Buzlanması ve Önlenmesi

156 Kasım 1952 Ütğm. Cengiz Taner Mevzii Hava Tahmini

156 Kasım 1952 Binbaşı A. TürkoğluMotorlu Araçlar Üzerinde Bulunan Eudüksiyon Bobinlerinin Vazifesi, Çalışması ve Parçaları

156 Kasım 1952 Çev.: Ütğm. Niyazi Tayanç

3,5 inçlik Roket Atıcı

157 Şubat 1953 Binbaşı Hüsamettin Tanyar

Geniş Bir Cephede Savunmada Topçu

157 Şubat 1953 Yb. Leon F. Lavole, Çev.: İsmet Öktem

Kore’de Hareket Kabiliyetinden ve Tahrip Kudretinden Fevkalade İstifade Edilen, 155 mm’lik Kundağı Motorlu M41 Obüsü

157 Şubat 1953

Alb. William J. Wuest, Çev.: Binbaşı Muzaffer Vural

Ağır Uçaksavar Tekâmül Tarihçesi

157 Şubat 1953 Ütğm. Rahmi Önen Ağır Uçaksavar Topçusunun Sahra Topçusu Görevinden Kullanılması

157 Şubat 1953 Binbaşı Ferit Dora Uçaksavar Devamlı Talimatı

157 Şubat 1953 Çev.: Yüzbaşı Refik Doğantan

Sahra Topçusunda Radarın Kullanılması

157 Şubat 1953 Çev.: Yüzbaşı Sedat Güneral

Hafif Uçaksavar Topçusunun Hava Savunmasında Kullanılmasına Ait Temel Tabiye Prensipleri

157 Şubat 1953 Bçvş. Naci DurusoyOrdumuzda Yeni Kullanılmaya Başlanan M 5 - A 1 Komuta Aletli 40 mm’lik Hafif Uçaksavar Topları

157 Şubat 1953 Yüzbaşı Vecdet Soydan

Gece Seyrüseferi

157 Şubat 1953 Yb. Gıyas Aran Hava Fotoğrafları

157 Şubat 1953 Binbaşı Mukim Ertung

Tümen Topçusunda İkmal Subayının ve Mal Sorumlusunun Görevleri Bunların Mal Saymanı ile Münasebetleri

Page 230: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

225

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

157 Şubat 1953 Ütğm. Bill Mauldin, Çev.: Ütğm. Mehmet Özgüneş

Hayalete Benzeyen Koreli Komünist (Ku klux klan) (x) ların Taarruzuna Uğradığımız Gece

158 Mayıs 1953 Yüzbaşı Muzaffer Timur

Yerinde Değiştirme ve Üzerinden Aşarak Taarruzda Piyade Tümen Topçusunun Kullanılması

158 Mayıs 1953 Ütğm. İ. Hakkı Oğuz Topçu Muharebe İdare Yerleri

158 Mayıs 1953 Yüzbaşı Sait İrez 16 Tamdan Büyük Hedef Açısı ile İnce Tanzim Atışında Sıra Atışı Kıymetlendirme Cetvelinin Kullanılması Usulü

158 Mayıs 1953 Yüzbaşı Namık İçke İkinci Cihan Savaşı’nda Fransa Cephesi’nde Uçaksavar Silahlarının Rolü

158 Mayıs 1953

Alb. William J. West, Çev.: Binbaşı Muzaffer Vural

Ağır Uçaksavar Topçusunun Tekâmülü

158 Mayıs 1953 Binbaşı Şefik Erdener

Ağır Uçaksavar Bataryalarında Elektrikle İntikalin Kalbi “Gözetleme Akümülatörleri”nin Kullanılması

158 Mayıs 1953 Yüzbaşı Muzaffer Tüzün

Dağ Muharebelerinde Kara Ordusu Havacılığının Karşılaşacağı Özellikler

158 Mayıs 1953 Binbaşı Muhsin Bayhan

Alidat ve Alidatın Sahra Topçusu Yer Ölçmesinde Kullanılması

158 Mayıs 1953 Yüzbaşı Necdet Bora

Topların ve Topçu Malzemesinin Sudan Nakli ve Derin Sulardan Geçiş İçin Malzemenin Hazırlanması

158 Mayıs 1953 Ütğm. Mustafa Ok Atom Pili ve Enerjisi

158 Mayıs 1953 Çev.: Yb. Gıvas Aran

Amerikan Topçu Okulundan Haberler

158 Mayıs 1953

Joseph E. Melenson Jr., Çev.: Yüzbaşı Sadri Peksöz

Ford Bliss’deki Subay Namzet Okulu

158 Mayıs 1953 Çev.: Yüzbaşı Süleyman Sevin

Kara Ordusu Deniz Topçusu Ateşi Hakkında Ne Bilmelidir

158 Mayıs 1953 Çev.: Yüzbaşı Fahir Otuk

Muhtelif Sınıfların Mayın Harbi Eğitimi Nasıl Olmalıdır

158 Mayıs 1953 Ali Rıza Yalt Moral ve Disiplin

159 Ağustos 1953 Yüzbaşı Münür Eke Emirler

159 Ağustos 1953 Çev.: Yüzbaşı Seyfi Aykılıç

Silahlı Kuvvetler Konuşuyor

159 Ağustos 1953 Çev.: Yüzbaşı Sedat Celasun

Geri Tepme, Sıhhat ve Nüfuz Kabiliyeti

159 Ağustos 1953 Binbaşı Hüsamettin G. Tanyar

Seyyar Orduda Uçaksavar Topçusu ve Uçaksavar Topçusunun Kara Desteğinde Kullanılması

159 Ağustos 1953 Vaşington’da Tecrübesi Muvaffakiyetle Sona Eren 75 mm’lik Uçaksavar Otomatik Topu

159 Ağustos 1953 Binbaşı Niyazi Gürses

Hava Savunmasında Hava Kuvvetleriyle Uçaksavar Birlikleri Arasında İş Birliği

Page 231: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

226

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

159 Ağustos 1953 Binbaşı Ferit Dora Uçaksavar Topçusunun Kara Taarruzlarına Karşı Yakın Savunması

159 Ağustos 1953 Yüzbaşı Memduh Ünlütürk

Kıyı Müstahkem Mevkilerinde Topçunun Görevleri ve Haber Alma Devamlı Talimatı

159 Ağustos 1953 Çev.: Binbaşı İhsan Göksel

Roma ile Lizbon Arasında NATO Hakkında Bir İlerleme Raporu

159 Ağustos 1953 Binbaşı Saffet Sipahigil Test Usulüyle İnsanları Vasıflandırma

159 Ağustos 1953 Çev.: Yb. Haydar Sukan Ateş Destek Koordinasyonu

159 Ağustos 1953 Çev.: Yüzbaşı Sadri Peköz

Komutanlık

160 Kasım 1953 Yüzbaşı Nizami Mutlu

Vegas ve Etrafındaki Muharebe İleri Karakollarında Savunma Muharebeleri

160 Kasım 1953 Binbaşı Faruk Güventürk

Muharebelerde Topçu Taburunun 1,5 - 2 Dakikada Hedef Üzerine Ateş Toplayabilmesi İçin Bazı Tavsiyeler

160 Kasım 1953 Ütğm. İ. Hakkı OğuzTopçu Birlik Karargâhlarında Teşkilat ve Yazı İşleri

160 Kasım 1953 Yüzbaşı Süreyya Yüksel Yeni Hafif Uçaksavar Tabiyesi

160 Kasım 1953 Binbaşı Muzaffer Vural Uçaksavar Topçusunun Tekâmülü

160 Kasım 1953 Ütğm. Muzaffer Ünsal

Uçaksavar Topçusu Gözü ile Bombardıman Tabiyesi ve Yer Hedeflerine Taarruz Tekniği

160 Kasım 1953 Yüzbaşı Refik Doğantan

Ağır Uçaksavar Ateş İdare Sisteminde Son Yenilikler

160 Kasım 1953 Ütğm. Rahmi Özen Kirpi Atışı Niçin Yapılır ve Bugün Buna Lüzum Var Mıdır?

160 Kasım 1953 Çev.: Yüzbaşı Süleyman Sevin Garantili Çabuk Çatal

160 Kasım 1953 Binbaşı H. Behçet Gürsan Radarların Geleceği Hakkında Düşünceler

160 Kasım 1953 Ütğm. A. Rıza Yalt Personel İdaresi ve Moral

161 Şubat 1954 Binbaşı Cihat Akyol Hazırlık Atışı

161 Şubat 1954 Ütğm. A. Rıza Yalt Eğitim Merkezleri

161 Şubat 1954 Binbaşı Reşat Sağesen

Hafif Uçaksavar Tb. Muharebe İdare Yeri

161 Şubat 1954 Ütğm. Adnan Sarper

90 mm’lik Amerikan Topları ile Atışa Ait Bilgiler

161 Şubat 1954 Binbaşı Vasıf Aytuğ9,4 cm’lik Uçaksavar Mermilerine Tatbik Edilen Z.T.Z. S/30 Fgl Alman Tapaları Hakkında Bir Tetkik

161 Şubat 1954 Ütğm. Cengiz TanerHesap Cetveli ile Yapılan Çarpma ve Bölme İşlemlerinde Ondalık Yerinin Tayini ve Cetvelle Kare ve Karekök Alınması

161 Şubat 1954 Ütğm. Necati Süral Uçak Kazalarının Sebepleri ve Önlenmesi

161 Şubat 1954 Yüzbaşı Nizami Mutlu Atom Harbinde Destek Sınıflarının Rolleri

161 Şubat 1954 Yüzbaşı Münir Eke İkmal Prensipleri

161 Şubat 1954 Yüzbaşı Hasan Sağlam Kumandan ve Kumandanlık

162 Mayıs 1954 Yüzbaşı Fevzi Erdenözer Tanklarla İleri Sürülmüş Gözetleyicilik

Page 232: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

227

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

162 Mayıs 1954 Binbaşı Cemal Gürlek

İleri Sürülmüş Gözetleyicinin Muhabere Faaliyeti

162 Mayıs 1954 Binbaşı Muzaffer Vural

Hava - Kara Kuvvetleri Müşterek Harekâtında Uçaksavar Topçusu

162 Mayıs 1954 Yüzbaşı Cihat Ardağ

Müstakbel Uçaksavar Düşünceleri

162 Mayıs 1954 Ütğm. Rahmi Önen Amerika’nın En Yeni ve En Büyük Topu

162 Mayıs 1954 Ütğm. Adnan Sarper

12,7 mm’lik M2 Brovnik Ağır Namlulu Makineli Tüfeklerde Tutukluklar ve Giderilmesi

162 Mayıs 1954 Ütğm. Suphi Gürsoytrak

Helikopterler ve Orduda İstihdam Tarzları

162 Mayıs 1954 Binbaşı Necati Yıldır İnsan İdaresinde Psikolojinin Rolü ve İdare Prensiplerine Toplu Bir Bakış

163 Ağustos 1954

Binbaşı Hikmet Aslanoğlu, Yüzbaşı Ertuğrul Taciroğlu

Pratik Kumandanlık Metodları

163 Ağustos 1954 Binbaşı M. Hadi Ergin

8,76 - 21 İngiliz Sahra Topları İçin Metro Raporu Çözmek

163 Ağustos 1954 Ütğm. İsmail Sayın Bir Uçaksavar Bataryasının Havadan Nakli

163 Ağustos 1954 Binbaşı Vasıf Aytuğ Kore’de Uçaksavar Bataryası

163 Ağustos 1954 Yüzbaşı Nizami Mutlu

Kore Savaşı’nda Sahra Topçu Haber Alma Kısmı Nasıl Çalıştı

163 Ağustos 1954 Yüzbaşı Hüseyin İncier

El Aletlerinin Kullanılması

163 Ağustos 1954 Binbaşı Rasim Süerdem

Subay Vazife ve Vasıfları

163 Ağustos 1954 Binbaşı Saffet Sipahigil

Askerî Psikolojiye Bir Nazar

164 Kasım 1954 Ütğm. A. Özveren Komünist Çin Ordusunun Taarruz Doktrini ve Tabiyesi

164 Kasım 1954 Yüzbaşı Mustafa Ok Bir Tetkik Yazısı

164 Kasım 1954 Binbaşı Faruk Güventürk

Ön Heyetler ve İş Topları

164 Kasım 1954 Binbaşı Kemal Koç Ateş Desteğinde Donanma

164 Kasım 1954 Bçvş. H. Ali Yurtsever

Haber Merkezi Çalışması

164 Kasım 1954 Binbaşı Rüştü Aktürk

Uçaksavar Topçusunun Kara Görevi

164 Kasım 1954 Binbaşı Vasıf Aytuğ Sinnimni ve Kunuri Savaşlarında Uçaksavar Bataryası

164 Kasım 1954 Yüzbaşı Ertuğrul Sabuncu

Buzlanma

164 Kasım 1954 Binbaşı Ahmet Işık Ölçme Taburunun Tabiyece Kullanılması

164 Kasım 1954 Binbaşı Mukim Ertung

Akaryakıt İkmali

164 Kasım 1954 Binbaşı Hüseyin İncier

Kıtalarda Şoför Eğitimi Nasıl Olmalıdır

164 Kasım 1954 Yüzbaşı Cemal Altan

Gece Görüşü Sağlayan Elektronik Cihazlar

Page 233: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

228

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

165 Şubat 1955 Binbaşı Hadi Börü Tesadüf Muharebesinde Taarruzda Topçunun Rolü

165 Şubat 1955 Ütğm. Nazım ÖzveriM-7 Kundağı Motorlu 105 mm’lik Obüslerin Teknik ve Taktik Özellikleri

165 Şubat 1955 Yüzbaşı Ertuğrul Sabuncu

Sahra Topçusunun Kanada ve Amerikalılarca Kullanılışı

165 Şubat 1955 Yüzbaşı M.Emin Öztüzün

Mesafe Uygun

165 Şubat 1955 Binbaşı Niyazi Gürses

Bugünün Hava Savunması

165 Şubat 1955 Binbaşı Vasıf Aytuğ

20.30 mm’lik Uçaksavar Topları ile (Hispano Suiza) A.S Mümessillerinin Temmuz 1953 Ayında Zir Poligonunda Yaptığı Gösteri Atışları Üzerine Bir Etüt

165 Şubat 1955 Binbaşı Ferit Dora Uçaksavar Hakem Hizmetleri

165 Şubat 1955 Binbaşı Cemal Gürlek

Müşterek Kara - Hava Harekâtında Kullanılan Muhabere İrtibatları

165 Şubat 1955 Çev.: Ütğm. Emcet Edizel

Mk-5 STFKİ Nişangâhı

165 Şubat 1955 Binbaşı Niyazi Sakarya

Mühimmat İkmalinde Kullanılan Terimler

165 Şubat 1955 Binbaşı Hikmet Aslanoğlu

Moral Kuvvet En Kudretli Silahtır

166-167

Ağustos 1955 Ütğm. Lami Süngü Bir Arazi Tatbikatı Nasıl Hazırlanır

166-167

Ağustos 1955 Binbaşı Ziya Güçkan

Piyade - Topçu İş Birliği

166-167

Ağustos 1955 Binbaşı Esat Aldoğan

Hafif Uçaksavar Silahları ile Tanzim Atışı

166-167

Ağustos 1955 Binbaşı Niyazi Gürses

Hava Savunmasının Ana Unsurları

166-167 Ağustos 1955 Binbaşı Vasıf Aytuğ 40 mm’lik Uşaksavar Toplarına Bofors

Fabrikasının Tatbik Ettiği Yenilikler 166-167

Ağustos 1955 Yüzbaşı Mehmet Özgüneş

Yeni Bir Tabiye Silahı Atom

166-167

Ağustos 1955 Yüzbaşı A. Ertuğrul Sabuncu

Dağlarda Uçuş ve Meteorolojik Tuzak

166-167

Ağustos 1955 Binbaşı Rasim Süerdem

Zafer ve Zafer İmanı

166-167

Ağustos 1955 Ütğm. Mustafa Gürbüz

M19 A1 Hafif Uçaksavar Silahı

166-167

Ağustos 1955 Yüzbaşı Necip Torumtay

Muharebe Meydanının Hâkimi: Topçu

166-167

Ağustos 1955 Ütğm. Hüsnü Ölçerel

Askerî Emniyetin Vazifeleri

166-167

Ağustos 1955 Yüzbaşı Münir Eke Hafif Uçaksavar Topçusunun Piyadeyi Yakın Desteklemede Kullanılması

166-167

Ağustos 1955 Binbaşı Muzaffer Vural

Hava Savunma Unsurları (Tayyare Kontrol ve İhbar Sistemi)

166-167

Ağustos 1955 L.S. Waddell, Çev.: Teoman Sipahigil

Amerikan Paraşütçülüğünün Tarihi

Page 234: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

229

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

168 Kasım 1955 Emekli General Sedat Doğruer’in (317 - 30) Hâl Tercümesi

168 Kasım 1955 Yüzbaşı A. Ertuğrul Sabuncu

Taktik Harekâtta Güdümlü Mermilerin Rolü

168 Kasım 1955 Binbaşı Cihat Akyol Atom Topu Üzerine Düşünceler

168 Kasım 1955 Binbaşı Vasıf Aytuğ 40 mm’lik Uşaksavar Toplarına Tatbik Edilen Yenilikler

168 Kasım 1955 Saffet Sipahigil Haber Alma - Psikolojik Savaş

168 Kasım 1955 Binbaşı Hüseyin İncier

Araçlarda Soğutma Sistemlerinin Muhafaza ve Bakımı

168 Kasım 1955 Binbaşı Rıfat Berksoy

İnsan ve İdare

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı M. Fatih Özsu

Atom Topu veya 280 mm’lik Top

169-170

Mayıs 1956 Binbaşı Ahmet Işık Yakın Hava Desteğinin Gözle İdaresi

169-170

Mayıs 1956 Binbaşı Kemal Birkan

Ders Atışlarının Tertibi ve İdare Şekli

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı M. Emin Öztüzün

İyi Bir Batarya Subayı Mısınız?

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı Sabahattin Vardar

Ağır Uçaksavar Bataryalarının Mevzilenmesinde İz Planları

169-170

Mayıs 1956 Binbaşı Selahattin Kızılırmak

Uçaksavar Birliklerinde Kumandan Denetlemesi

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı A. Rıza Yalt

Yeni Silahlar Hakkında Dünya Gazetelerinden Haberler

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı Selahattin Çetiner

Yeni Silahlar

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı A. Rıza Yalt

Atom Başlıklı Füzeler Yeryüzünü Muharebe Meydanına Çevirecek

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı Mücahit Uçkan

Topçu İstihbaratında (Toprap) ve (Havrap)’ın Önemi

169-170

Mayıs 1956 Yüzbaşı A. Rıza Yalt

Acıya Katlanmasını Öğreniniz

169-170

Mayıs 1956 Ütğm. Şevket Özkale

Kumanda Sanatında Yeni Değişiklikler Var Mıdır?

169-170

Mayıs 1956 Tümg. E. T. Williams

Müessir Topçu Desteği Kıymetinden Bir Şey Kaybetmemiştir

169-170

Mayıs 1956 Tuğg. Şefik İlter Millî Harp Prensipleri

171-172

Kasım 1956 Tümg. Fahri Ateşalp Hatıralara Hürmet

171-172

Kasım 1956 Yb. Mazhar Ersoylu Atomik Silahların Askerî Harekâta Olan Tesirleri

171-172

Kasım 1956 Yüzbaşı Fevzi Erdenözer

Topçu Atışlarında Alınması Gereken Emniyet Tedbirleri

171-172

Kasım 1956 Yüzbaşı İsmail Tamer

Terenbord’un Kullanılması

171-172

Kasım 1956 Yb. Sedat Kirtetepe Beklediğimiz Hava Savunması

Page 235: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

230

Yayın Tarihi Sayı

Ay Yıl Yazar/Çeviren Adı Makale Adı

171-172 Kasım 1956 Binbaşı Vasıf Aytuğ

Hollanda Singnaalapparaten Firması Tarafından İmal Edilen L4,3 Radarı Üzerinde Bir İnceleme

171-172

Kasım 1956 Binbaşı Ferit Dora Müstakbel Uçaksavar Savunması

171-172

Kasım 1956 Binbaşı Nusret Sezginer

Hazar Atışlarında Müteharrik Hedef Çekme Aletlerindeki İnkişaf

171-172

Kasım 1956 Yüzbaşı A. Rıza Yalt

Dünya Gazetelerinden Ordu ile İlgili Yeni Buluşlar

171-172

Kasım 1956 Kati Netice Piyadenindir

171-172

Kasım 1956 Binbaşı Vasıf Aytuğ Energa Tanksavar Tüfek Bombaları

171-172

Kasım 1956 Ömer Faruk Beneklitaş

Topçu Marşı

171-172

Kasım 1956 Semuhi Yazır 30 Ağustos

173 BULUNAMAMIŞTIR

174 Mayıs 1957 Yüzbaşı Halim Bozkurt

Hücum Atışı

174 Mayıs 1957 Yüzbaşı Halim Bozkurt

Hedefi Ateş Altına Alacak Sahra Topçu Birliğinin Seçimine Tesir Eden Faktörler

174 Mayıs 1957 Yüzbaşı Orhan Haznedaroğlu

Ateş Desteği Muharebede Başarı İçin Esastır

174 Mayıs 1957 Yb. Sedat Kirtetepe Uçaksavar Topçu Planları

174 Mayıs 1957 Binbaşı S. Kızılırmak

Uçaksavar Eğitim Atışlarında Emniyet Tedbirleri ve Emniyetle Görevli Personelin Vazifeleri

174 Mayıs 1957 Binbaşı Kemal Birkan Harpte En Büyük Faktör Moraldir

Page 236: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

Yayım İlkeleri

1. Çalışmalar 5.000 ile 7.000 kelime arasında olmalıdır.

2. Gönderilecek çalışmaların daha önce yurt içi veya yurt dışında herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekir. Fakat bilimsel toplantılarda (kongre, sempozyum, seminer, vb.) sunulan ve tam metni yayımlanmamış bildiriler, sunulduğu yer ve tarih belirtilmek şartıyla kabul edilir.

3. Yazıların elektronik ortamda (CD/DVD) veya elektronik posta (elmek) ile gönderilmesi gerekmektedir. (Makaleler MS Word belgesi olarak e-posta: [email protected] adresine ya da PC uyumlu CD-ROM -çıktıları ile birlikte- gönderilecektir.)

4. Yazılar; Microsoft Word’de tek satır aralığı, Arial ve 10 punto; kâğıt ölçüsü A4 olacak şekilde hazırlanmalıdır. Metin içinde yer alacak resimler ve tabloların bu ölçülere uyması gerekmektedir.

5. Türkçe çalışmalarda, yazının başlığı ve yazar ad(lar)ının altında 100 - 500 kelimeyi geçmeyecek şekilde bir Türkçe öz ve anahtar kelimeler yer almalı; bunu takiben İngilizce başlık, öz ve anahtar kelimeler verilmelidir. İngilizce çalışmalarda, yazının başlığı ve yazar ad(lar)ının altında 100 - 500 kelimelik bir İngilizce öz ve anahtar kelimeler yer almalı; bunu takiben Türkçe başlık, öz ve anahtar kelimeler verilmelidir. Her iki öz de tek satır aralığı ve Arial 8 punto ile yazılmalıdır. Anahtar kelimeler, 5 - 7 kelime arasında olmalıdır.

6. Tablo, şekil, resim ve belgelere başlık verilmeli; başlıklar tablo, şekil, resim ve belgelerin altında yer almalıdır.

7. Kaynaklara göndermeler dipnotlarla değil, metnin içinde açılacak yay ayraçlarla yapılmalıdır. Ayraç içindeki sıra; “yazar(lar)ın soyadı, kaynağın yılı, sayfa numaraları” şeklinde olmalıdır. Karşılaşılabilecek farklı durumlar şöyle örneklenebilir:

- kanıtlanmıştır (Ünalp, 1998: 160 - 165).

- (İlhan, 1998: 16 - 20) belirtmektedir.

- kanıtlanmıştır (Çalışkan ve Keskin, 2008: 286 - 7).

- (Yıldırım, 2001a: 19 - 40; 2002b: 18 - 30) belirtmektedir.

8. Metnin içinde atıfta bulunulan kaynaklar, makalenin sonunda “Kaynaklar” başlığı altında toplanır. Kaynaklarda yer alan yayınlar, aşağıdaki yazım şekilleri dikkate alınarak belirtilmelidir.

- Shaw, Stanford J. (2006), The Ottoman Empire in World War I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

- Taylor, A. J. P. (1966), The First World War, Jarrold & Sons Ltd., England.

Page 237: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

- Köprülü, Fuad (1959), Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

- Kurat, Yuluğ Tekin (1967), “How Turkey Drifted into World War I”, Studies in International History, (ed. D.C. Watt, K. Bourne) Longmans, London.

- http://www.cdlorg/russia/273-5.cfm (Erişim Tarihi: 18 August 2011).

- Gökçe, Nilüfer - Karlıkaya, Esin (2001), “1829 - 1914 Yılları Arasında Edirne’de Görülen Salgın Hastalıklar ve Sağlık Hizmetleri”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, C 18, S 2, Edirne.

9. Makalede yer alan ekler, metodolojik ayrıntıları ve ek bilgileri içermelidir. Birden fazla ek olduğu durumda EK A, EK B başlıkları kullanılmalıdır. Eklere kaynaklardan sonra yer verilmelidir.

10. Yazarın akademik unvanı, görevi, bağlı bulunduğu kuruluş ve elektronik posta (elmek) adresi ilk sayfanın altına 8 puntoluk dipnotla yazılmalıdır.

Yazıların Değerlendirilme Süreci

Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi’nde, en az 2 (iki) hakem tarafından incelenip “Yayımlanabilir” oluru alınmış bilimsel makaleler yayımlanır.

Yayın Kurulu tarafından gerek duyulduğunda hakem sayısı artırılabilir.

Hakemler yazıları; özgünlük, bilimsel katkı, ilgili literatürden yararlanma düzeyi, bilimsel makale hazırlama düzenine uygunluk, (varsa) alan araştırmasında kullanılan yöntem ve bulgular, üslup ile önemli buldukları diğer unsurlar açısından değerlendirerek yazılı görüşlerini Yayın Kuruluna iletirler.

Hakemler tarafından düzeltme talep edilirse düzeltmelerin Yayın Kurulunun uygun gördüğü sürede tamamlanıp tekrar gönderilmesi beklenir.

Düzeltilmiş makaleler yeniden hakemlerin görüşüne sunulabilir.

“Yayımlanabilir” kararı verildikten sonra yazı yayım sırasına alınır.

Dergiye gönderilen tüm yazılar önce Yayın Kurulu tarafından ön değerlendirmeye alınır. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi kapsamında yer alması öngörülmüş konular ile doğrudan ilişkili olmayan ya da bilimsel bir yazı biçimine içerik ve şekil açısından uygun olmayan yazılar, Yayın Kurulu tarafından hakemlik süreci başlatılmadan geri çevrilir ya da ilgili değişiklik önerilerinde bulunulur.

Page 238: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

Bilimsel çalışmalar, Türkçe veya İngilizce hazırlanabilir. Yayımlanacak makalelerde esasa ilişkin olmayan düzeltmeler yapılabilir.

Makalesi yayımlanan yazarlara telif ücreti ödenir.

Makalesi yayımlanan yazara makalesinin yayımlandığı sayıdan beş adet dergi gönderilir.

Makalelerin yazarları ve makaleleri değerlendiren hakemlerin isimleri karşılıklı olarak gizli tutulur.

Page 239: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

Publication Guidelines

1. The articles should be 5,000 - 7,000 words long.

2. The articles sent to the Journal should not be previously published in any publication either in Turkey or elsewhere. However, the papers, which were presented at scientific meetings (congresses, symposiums, seminars, etc.) but of which the full texts have not been published yet, can be accepted on condition that the date and the name of the seminar, symposium or congress are stated in due form.

3. The articles should be sent electronically (in a CD / DVD) or through e-mail. (The articles must be sent to [email protected] in MS Word format or mailed as CD-ROM compatible with PC (with the hard copies).

4. The articles should be submitted in Microsoft Word, single-spaced, Arial 10-font size and on A4 paper format. The figures and tables in the text should be in line with these sizes.

5. For contributions in Turkish, the title of the article and the name(s) of the author(s) should be followed by an abstract between 100 - 500 words, and keywords in Turkish. Subsequently, the title, abstract and keywords should be given in English. Likewise, for contributions in English, there should be an abstract of 100 - 500 words and keywords in English after the title of the article and the name(s) of the author(s). Then, the title, abstract and keywords should be given in Turkish. The abstracts in Turkish and in English should be written in single space, Arial 8 font size. The number of keywords should be between 5 and 7.

6. Tables, diagrams, photographs and documents should include captions underneath.

7. References should not be given in footnotes but in parentheses within the text. The order in parentheses should be as such; “the surname of the author(s), the year of publication, and the page numbers”. Alternative cases can be exemplified as follows:

- is proved (Ünalp, 1998: 160 - 165).

- (İlhan, 1998: 16 - 20) stated that…

- is proved (Çalışkan and Keskin, 2008: 286-7).

- (Yıldırım, 2001a: 19-40; 2002b: 18-30) stated that...

8. The references that are made within the text should be listed at the end of the paper under “References” heading. Publications listed in the References part should be written in the following style:

- Shaw, Stanford J., The Ottoman Empire in World War I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.

Page 240: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

- Taylor, A. J. P., The First World War, Jarrold & Sons Ltd., England, 1966.

- Köprülü, Fuad, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1959.

- Kurat, Yuluğ Tekin, “How Turkey Drifted into World War I”, Studies in International History, (Ed. D.C. Watt, K. Bourne) Longmans, London 1967.

- Gökçe, Nilüfer - Karlıkaya, Esin (2001), “1829 - 1914 Yılları Arasında Edirne’de Görülen Salgın Hastalıklar ve Sağlık Hizmetleri”, Medical Journal of Trakya University, Vol. 18, Issue 2, Edirne.

- http://www.cdlorg/russia/273-5.cfm (Accessed on 18 August 2011).

9. The appendices to an article should include methodological details and additional information. If there are more than one appendix, they should be classified as Appendix A, Appendix B, etc. The appendices should follow the references.

10. The academic title, profession, professional affiliation, and e-mail address of the author should be given in footnote at the bottom of the first page, in Arial 8 font.

The Assessment Process

The Journal of Military History Studies publishes scientific articles approved as “publishable” by at least 2 (two) referees.

When necessary, the Editorial Board could increase the number of referees.

The referees assess articles in terms of originality, scientific contribution, level of referring to the related literature, relevance to scientific article format, methodology used in field research and findings (if available), style and other points of significance; and convey their views to the Editorial Board, in black and white.

Should the referees suggest revisions, it is expected that the author(s) revise and submit the article within a period of time given by the Editorial Board.

Revised articles may be submitted to the consideration of the referees once more.

After being qualified as “publishable”, the articles take their place on the publication list.

The initial assessment of all the articles sent to the Journal is made by the Editorial Board. The Editorial Board is entitled to refuse or demand revisions on the articles, without submitting to peer review, that are not directly related to the issues relevant to the scope of

Page 241: Askeri Tarih Arastirmalari Dergisi Sayi 22

Journal of Military History Studies and/or not in compliance with scientific format in terms of content and style.

Scientific contributions may be submitted either in Turkish or in English. The points that are irrelevant to the essence may be revised by the Editorial Board.

Royalties are paid to the authors for their published articles.

The author whose article is published receives five copies of the issue in which his article appears.

Names of the authors and referees are reciprocally kept confidential.