ankara Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ yÜksek...
TRANSCRIPT
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KUANTUM MEKANİKSEL TÜNELLEME
Fatih Mehmet KILIÇ
FİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2005
Her Hakkı Saklıdır
Prof.Dr. R. Haluk MUTLU danışmanlığında, Fatih Mehmet KILIÇ tarafından
hazırlanan bu çalışma, 14 / 10 / 2005 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oybirliği ile
Fizik Mühendisliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Başkan : Prof.Dr. Ali Ulvi YILMAZER
Üye : Prof.Dr. R. Haluk MUTLU
Üye : Prof.Dr. Cevat AYVALI
Yukarıdaki sonucu onaylarım.
Prof. Dr. Ülkü MEHMETOĞLU
Enstitü Müdürü
i
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
BİYOLOJİK SİSTEMLERDE KUANTUM MEKANİKSEL TÜNELLEME
Fatih Mehmet KILIÇ
Ankara Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Fizik Mühendisliği Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. R. Haluk MUTLU
Biyolojik sistemlerde gerçekleşen elektron ve nükleer tünellemeler, klasik, yarı klasik,
ve kuantum mekaniksel olarak incelenmiştir. Düşük sıcaklıklarda (T<80°K) reaksiyon
hızının sıcaklıktan bağımsız olduğu; 80-200°K aralığında reaksiyonun tümüyle
sıcaklığa bağlı nükleer tünellemeden oluştuğu ve oda sıcaklığında reaksiyon hızının
%90’ ının nükleer tünelleme kaynaklı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca tünelleme hızının
engel parametrelerine bağımlılığı, çeşitli engel modelleri için tartışılmıştır.
2005, 51 sayfa
Anahtar Kelimeler : biyolojik sistemler, tünelleme, reaksiyon hızı, altın kural,
potansiyel engeli.
ii
ABSTRACT
Masters Thesis
QUANTUM MECHANICAL TUNNELLING IN BIOLOGICAL SYSTEMS
Fatih Mehmet KILIÇ
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Physics Engineering
Supervisor: Prof. Dr. R. Haluk MUTLU
In this study, tunneling of electrons and molecules in biological systems have been
investigated as “classical”, “semi classical” and “quantum mechanical”. The
investigations confirmed that, reaction rates are temperature independent at low
temperatures (T<80°K); reactions are completely formed by temperature dependent
nuclear tunneling between 80-200°K and %90 of reaction rate is formed by nuclear
tunneling at room temperature. The effects of barrier parameters above the tunneling
rate have been also searched for different barrier models.
2005, 51 Pages
Key Words : biological systems, tunneling, reaction rate, golden rule, potential barrier.
iii
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans ve tez çalışmalarım süresince büyük yardım ve desteğini gördüğüm tez
danışmanım Sayın Prof.Dr. R. Haluk MUTLU’ ya, hiçbir konuda yardımlarını
esirgemeyen meslektaş arkadaşlarım Osman ERTUĞRAL ve Fatih AÇIKEL’ e,
çalışmalarım sırasında gösterdiği sevgi, fedakarlık ve anlayıştan dolayı eşim Dudu
KILIÇ’ a en derin duygularla teşekkür ederim.
Fatih Mehmet KILIÇ
Ankara, Ekim 2005
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET................................................................................................................................. i
ABSTRACT .....................................................................................................................ii
TEŞEKKÜR ...................................................................................................................iii
SİMGELER DİZİNİ ......................................................................................................vi
ŞEKİLLER DİZİNİ ......................................................................................................vii
ÇİZELGELER DİZİNİ ...............................................................................................viii
1. GİRİŞ .........................................................................................................................12
2. FİZİKTE TÜNELLEME OLAYI ...........................................................................17
3. KİMYADA TÜNELLEME OLAYI ........................................................................22
3.1 Elektro Kimyasal Teori ..........................................................................................22
3.2 Bir Eriyikteki Redoks Reaksiyonları ....................................................................24
3.2.1 Marcus teorisi .......................................................................................................24
3.3 Nükleer Tünelleme..................................................................................................25
4. BİYOLOJİDE TÜNELLEME OLAYI...................................................................28
4.1 Fotosentez.................................................................................................................29
4.2 Solunum ...................................................................................................................35
5. BİYOLOJİDE ELEKTRON TRANSFERİ TEORİSİ ..........................................38
5.1 Klasik Yaklaşım ......................................................................................................38
5.2 Yarı-Klasik Yaklaşım .............................................................................................43
5.3 Kuantum Mekaniksel Yaklaşım ............................................................................44
5.3.1 Basit formülasyon ................................................................................................45
5.4 Engel Modelleri .......................................................................................................48
5.4.1 Bir boyutlu engel modelleri .................................................................................48
5.4.2 Üç boyutlu engel modelleri..................................................................................52
5.5 Engel Genişliği ve Yüksekliği.................................................................................54
v
6. SONUÇ.......................................................................................................................57
KAYNAKLAR ..............................................................................................................58
ÖZGEÇMİŞ...................................................................................................................64
vi
SİMGELER DİZİNİ
e Elektron Yükü
E Enerji
G Serbest Enerji
h Planck Sabiti
H Entalpi
Hab Hamiltonyen Matrisi
k Hız Sabiti
kB Boltzman Sabiti
m Kütle
M İndirgenmiş Kütle
P Olasılık
S Entropi
T Sıcaklık
t Zaman
x Yerdeğiştirme
εo Serbest Uzayın Geçirgenliği
κ Düşük Frekans Dielektrik Sabiti
λ Dalga boyu
ν Hız
ρ Durum Yoğunluğu
σ Standart Sapma
τ Geçiş Zamanı
ψ Dalga Fonksiyonu
ω Açısal Frekans
vii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1 Tünelleme olayı için örnek şekil......................................................................13
Şekil 2.1 Kuantum mekaniksel bir potansiyel engeli......................................................18
Şekil 2.2 Tünel diyota ait şekiller a) Tünel diyot, b) Tünel diyota ait akım-gerilim
grafiği .............................................................................................................21
Şekil 3.1 Elektron transferinde nükleer hareketin rolü a) Diyabatik durum,
b) Adyabatik durum........................................................................................22
Şekil 3.2 Nükleer tünelleme olayının şematik gösterimi ................................................27
Şekil 4.1 Yeşil ve mor bakterilerdeki fotosentez olayının şematik gösterimi ................31
Şekil 4.2 Yeşil bitkilerde fotosentez şeması ...................................................................33
Şekil 4.3 Solunum olayındaki elektron transferi zinciri..................................................37
Şekil 5.1 Elektron transferine eşlik eden nükleer hareket...............................................38
Şekil 5.2 Elektron transfer hızlarının tümüyle kuantum mekaniksel olarak
hesaplanmasına ilişkin şekil ...........................................................................45
Şekil 5.3 Bağlı durumlar arasındaki potansiyel engeli....................................................49
Şekil 5.4 Hidrojen molekülü iyonu elektron engeli ........................................................53
viii
ÇİZELGE DİZİNİ
Çizelge 5.1 Beitz ve Miller’ in (1979a,b) verileri kullanılarak hesaplanan engel
yükseklikleri V .........................................................................................56
1
2
ABSTRACT
3
4
TEŞEKKÜR
YÜKSEK LİSANS VE TEZ ÇALIŞMALARIM SÜRESİNCE BÜYÜK YARDIM
VE DESTEĞİNİ GÖRDÜĞÜM TEZ DANIŞMANIM SAYIN PROF. DR. R.
HALUK MUTLU ’YA, HİÇBİR KONUDA YARDIMLARINI ESİRGEMEYEN
ARKADAŞLARIM OSMAN ERTUĞRAL VE FATİH AÇIKEL ‘E,
ÇALIŞMALARIM SIRASINDA GÖSTERDİĞİ SEVGİ VE ANLAYIŞTAN
DOLAYI EŞİM DUDU KILIÇ ‘A, TEŞEKKÜR EDERİM.
5
FATİH MEHMET KILIÇ
ANKARA, EYLÜL 2005
İÇİNDEKİLER
6
7
SİMGELER DİZİNİ
8
9
ŞEKİLLER DİZİNİ
10
ÇİZELGELER DİZİNİ
11
12
1. GİRİŞ
Tünelleme, sadece kuantum mekaniksel olarak olası bir olay olup, bir parçacığın yeterli
kinetik enerjiye sahip olmamasına rağmen, bir potansiyel engelini geçmesi olarak
düşünülebilir (De Vault 1984). Bu olay, parçacığın dalga özelliği göstermesinden
kaynaklanır.
13
Şekil 1.1 Tünelleme olayı için örnek şekil
Tünelleme olayı kuantum mekaniğinin çok önemli bir parçasını oluşturur. Klasik fiziğe
göre herhangi bir cismin kinetik enerjisi negatif olamaz. Dolayısıyla duvara atılan bir
top, duvarı ya da engeli delmeksizin diğer tarafa geçemez (Şekil 1.1) ve sonsuza kadar
sol tarafta kalmak zorundadır. Çünkü klasik fiziğe göre, cismin, duvar ile temsil edilen
enerji duvarını (AB engelini), duvarı delmeden (tünelleme yapmaksızın) aşabilmesi için
negatif enerjiye sahip olması gerekmektedir. Klasik mekanikte E enerjili bir parçacığın,
U yüksekliğine sahip bir boyutlu bir potansiyel enerji duvarının içinde bulunması
halinde; E<U ise, parçacık daima orada kalır ve E>U ise, parçacık ya da cisim, engeli
aşıp dışarıya kaçabilir. Bu klasik fiziğin bakış açısı olup, kuantum mekaniği konuya
farklı yaklaşımlar getirmektedir.
Kuantum mekaniğine göre bir enerji engelini aşmak için yeterli enerjisi olmayan (E<U
durumunda bulunan) bir kuantum parçacığı, bu engeli aşma olasılığına sahiptir. Yani bu
parçacığın mevcut engelin diğer tarafında (sağda) yer alan x noktasında bulunma
olasılığı sıfır değildir.
Şekil 1.1’de görülen engelin sağ tarafına doğru gerçekleşen bu geçiş, dalga mekaniğinde şu şekilde tanımlanmaktadır:
14
(1.1.)
Bu denklemin genel çözümü:
(1.2.)
olur. Denklem 1.2’deki A ifadesi sabit olup, x, engele olan uzaklık; m ise, parçacığın
kütlesidir. E<U olması durumunda çözüm:
(1.3.)
olur. Görüldüğü gibi, çözümlerde, engelin kalınlığı (AB) önemsizdir. Sonuç olarak,
kuantum mekaniğine göre, parçacık yeterli enerjiye sahip olmamasına rağmen, engelin
sağ tarafına geçme olasılığını bünyesinde barındırmaktadır.
Radyoaktif uranyum çekirdeğinin bozunarak bir alfa parçacığı (bir helyum atomu
çekirdeği olarak da adlandırılabilir) salınımı gerçekleştirmesi, tünelleme yolu ile
meydana gelmektedir. Atomların çekirdeklerinde yer alan protonlar arasındaki itme
gücü çok yüksektir. Bu durum kararsızlığı da beraberinde getirmektedir. Bilindiği gibi
alfa parçacığı birbirine kenetlenmiş durumda bulunan iki proton ve iki nötrondan oluşur.
Bu parçacık iki proton içerdiğinden, protonların pozitif yükü tarafından itilir. Kaçmaya
çalışır ama çekirdeğin çevresindeki enerji duvarı bu kaçışı engeller. Alfa parçacığı
zamanla (çekirdeğin bozunma yarı ömrüyle ilişkili olarak) engeli, tünelleme yolu ile
geçebilir. Bu olayın gerçekleşme olasılığı, tünelin boyuna bağlıdır. Ancak tünellemenin
ne zaman gerçekleşeceği bilinmemekte olup, bu hesap tamamen olasılık dahilindedir ve
( ) 08
2
2
2
2
=−+ ψπψ
UEh
m
dx
d
( )
−
=UEm
h
ix
A2
2π
ψ
( )
−
−
=EUm
h
x
A2
2π
ψ
15
hangi protonların da bu tünellemeye gireceği bilinememektedir. Bu durum radyoaktif
maddelerin bir kısmının çekirdek bozunmasının saniyeler içerisinde birbirinin ardına
gerçekleşmesi, bir kısmının ise milyon yılda bir bozunmasıyla ilişkilendirilebilir.
Çünkü, radyoaktif atomların çekirdek çevresinde tünelleme için gereken mesafe
uzunlukları veya enerjileri farklıdır.
Elektron gibi küçük kütleli parçacıkların dalga boyları, atom ve moleküllerinkinden
daha büyük olduğundan, tünelleme olayı elektronlar için daha kolay gerçekleşebilir. Öte
yandan çekirdek, atom veya molekül gibi ağır parçacıklar için ise, özellikle kimya ve
biyolojide tünelleme söz konusudur.
Elektronların bir molekülden diğerine geçişi biyolojide çok önemlidir. Hem solunumda,
hem de fotosentezde, enerji kaynağı, elektronların, moleküller arasındaki geçişini
sağlar. Daha sonra biyolojik sistem, bu elektron iletiminden enerji çekerek, ADP ’ yi,
ATP ’ ye dönüştürür, ya da iyonların, hücre zarından geçişini kolaylaştırır. ATP,
pirofosfat ile birleşmiş bir nükleik asit olup, “adenosin trifosfat” olarak bilinir(De Vault
1984). Birçok hücresel işlemde enerji, pirofosfat bağlarından birinin hidrolize edilip
ADP ’ ye (adenosin difosfat) ve inorganik fosfata dönüştürülmesinden sağlanır. Böylece
ADP ’ nin, ATP ’ ye dönüştürülmesi, kullanılabilir enerji miktarını yeniler (De Vault
1984).
Biyolojik sistemlerdeki elektron iletiminde ilk teoriler, Szent-Györgyi (1941), Taylor
(1959), Pullman &and Pullman (1963), Cope (1965a, b), Rosenberg (1965) ve Winfield
(1965) tarafından ortaya atılmıştır. Ancak biyolojik elektron transferinin bazı
zamanlarda, normal bir kimyasal reaksiyonun gerçekleşebileceği sıcaklıktan daha
düşük sıcaklıklarda da oluşabildiği gözlenince (Calvin &and Sogo 1975, Witt et alet al.
1960a, b, Chance &and Nishimura 1960, Arnold &and Clayton 1960, Müler &and Witt
1961, Chance &and Bonner 1963), bu konuda yeni teoriler geliştirilmeye başlanmıştır.
16
Biyolojik sistemlerde elektron transferinin, kuantum mekaniksel tünelleme olayını da
içerdiği, “chromatyum” da sitokrom oksidasyon hızının, 4–100°K aralığında, sıcaklıktan
tamamen bağımsız olduğunun gözlenmesiyle (DeVault and& Chance 1966) ortaya
çıkmıştır. Bu durum, oksidasyon hızının, sıcaklığa bağlı olması durumunda tünelleme
olmayacağı anlamına gelmemekte olup, sadece hızın hem yavaş hem de sıcaklıktan
bağımsız olması durumu olayın kuantum mekaniksel olarak algılanmasını
kolaylaştırmaktadır.
Gerçekleşen elektron transferlerinin yavaş (ms mertebesinde) gerçekleşmesi, transfere
karşı bir tür engelin varlığına işaret ederken, aktivasyon enerjisinin sıfır olması,
elektronların engelden tünelleme yoluyla geçtiklerini göstermektedir.
Oksidasyon hızıyla ilgili veriler, teorisyenleri harekete geçirmiş ve bu konuda Grigorov
and& Chernavskii (1972), Hopfield (1974), Jortner (1976), Yamosa (1980) ile Kakitani
and& Kakitani (1981) büyük katkılarda bulunmuşlardır.
Diğer taraftan düşük sıcaklıklarda oksidasyon hızının sıcaklıktan bağımsız olması,
elektron yerine atomların, engeli tünelleme yoluyla geçtikleri fikrinin ortaya atılmasına
neden olmuş (Levich and& Dogonadze 1961, Sutin 1962), bu durum Goldanskii (1979)
ile Frauenfelder’ in (1979) gözlemleriyle destek kazanmıştır.
Tünelleme olayı, fizikte 1927 ‘den beri üzerine çalışmalar yapılan bir konudur. Fizikte
genellikle elektronların katı içerisindeki veya iki iletken arasında yer alan yalıtkan
içerisindeki hareketi söz konusu olup, elektron geçişi, elektriksel akımının, tünelleme
akımı olarak ölçülmesiyle ortaya koyulabilmektedir. Biyolojik sistemlerde ise durum
biraz farklıdır. Çünkü biyolojide elektron transferi, bir moleküler merkezden diğerine
sıçrama şeklinde gerçekleşir. Fiziksel sistemlerde olduğu gibi biyolojik sistemlerde de,
elektronunun, tünelleme sırasındaki davranışı ve izlediği yol önem kazanır. Fiziksel
sistemlerde yol uzunlukları angström (Å) mertebesinde iken, biyolojik sistemlerde daha
çok nanometre (nm) mertebesindedir. Ayrıca fizikteki tünelleme akımı yerine burada
17
elektronların, moleküller arasında sıçrayarak ilerlemesi ve dolayısıyla da “atlama
iletkenliği” (hopping conductivity) söz konusudur.
Biyolojik sistemlerde tünelleme olayı ile ilgili diğer çalışmalar Marcus (1965), Hopfield
(1974), Jortner (1976), Blankenship and& Parson (1979), Okamura, Isaacson and Feher
(1979b) ve Okamura et alet al. (1979a) tarafından gerçekleştirilmiştir.
2. FİZİKTE TÜNELLEME OLAYI Modern kuantum mekaniğinin 1925’de ortaya çıkmasından sonra birkaç yıl içerisinde
tünelleme olayı fikri formüle edilip, değişik durumlar için uygulanmıştır:
• Moleküller arası düzenleme (Hund 1927),
18
• Gaz atomlarından elektron yayınlanması (Oppenheimer 1928),
• Sıcak flamanlardan elektron yayınlanması (Nordheim 1928),
• Metallerden elektron yayınlanması (Fowler and& Nordheim 1928),
• Alfa bozunumu (Gurney and& Condon 1928, Gamow 1928),
• Hidrojen molekülü (Pauling 1928).
Pauling’ in 1928 yılında yaptığı çalışmadan bir yıl sonra, Bourgin (1929), N2O5 ’’ in
ayrışmasında olduğu gibi tekli molekül reaksiyonları için bir tünelleme mekanizması
önermiştir. Fakat bu çalışmaların hiçbirinde “tünelleme” sözcüğü yer almamış olup,
Pauling hariç hepsi bir potansiyel engelinden parçacık ya da parçacıkların geçmesi
problemiyle ilgilenmişlerdir (Şekil 2.1).
Şekil 2.1 Kuantum mekaniksel bir potansiyel engeli
Şekil 2.1’de yer alan E, engele soldan gelen parçacığın kinetik enerjisi; m, bu parçacığın
kütlesi; V, potansiyel engelinin E üzerinde kalan kısmı; b ise engel genişliğidir (Gamow
1928).
Şekil 2.1.’de gösterildiği gibi, bir engel üzerine gelen m kütleli bir parçacığın, bu engeli
geçme olasılığı:
Ene
rji
Geçen Gelen
Yansıyan
19
(2.1.)
bağıntısı ile verilmektedir (Schiff 1968). Aynı olasılık, Oppenheimer’ in (1928) yaptığı
gibi, Hab hamiltonyen matrisi cinsinden de ifade edilebilir. Hab niceliği, sistemin a
başlangıç durumundan b son durumuna geçiş hızının bir ölçüsüdür. Sistemin a ‘dan b ’
ye geçiş hızı, kuantum mekaniğinde, “altın kural” olarak bilinir ve genellikle;
(2.2.)
şeklinde verilir (Schiff 1968). Burada ρ, a durumunun yoğunluğunu ifade etmektedir.
Denklem 2.2 ‘de hız bağıntısı verilen geçişin, tünelleme yoluyla olması şart değildir.
Hidrojen molekülü iyonu (H2+), önce Burrau (1927) tarafından çalışılmış, ancak onun
hesaplamalarında tünellemenin olabileceği p-p uzaklıkları dikkate alınmamıştır. Pauling
(1928), bu molekülün özellikleriyle ilgilenmiş ve büyük p-p uzaklıklarında, elektronun,
bir potansiyel engelini geçmesi gerekliliğinden daha çok, değiş tokuş integralinin önemi
üzerinde durmuştur. Bununla birlikte onun bağıntıları, potansiyel engelinden sızma
probleminin incelenmesinde çok kullanışlıdır.
Tünelleme kavramı, Gurney (1931) tarafından elektroliz olayına, Franck-Condon İlkesi
(Franck 1925, Condon 1926) yardımıyla uygulanmıştır. Eski kuantum teorisine dayanan
bu ilkeye göre, iki veya daha fazla atom içeren bir molekülde, bir elektron bir kuantum
düzeyinden diğerine o kadar kısa bir sürede sıçrar ki, bu süre içerisinde atomlar arası
uzaklıklar veya hızlar değişmez. Bu yüzden başlangıç durumunda çekirdekler arası
uzaklıklar denge konumunda bulunsa bile, son durum, sistemin uyarılmış bir durumuna
karşılık gelebilir. Condon (1928), yeni kuantum teorisine dayanarak, bu fikri,
“elektronik geçiş olasılığı, başlangıç ve son durumlara ait titreşimsel dalga
fonksiyonlarının çakışma integralinin karesiyle orantılıdır” şeklinde geliştirmiştir.
( ) ( ) ρπ2
/2 abHbarate h=→
( ) ( )[ ]h/22exp16 2/12mVbVEEVP −+= −
20
Gurney (1931)’e göre, elektron gibi yüklü bir parçacık belirli bir konumda iken, denge
halindeki ortamın polarizasyonu, elektronun o konumda olmadığı durumdakinden
farklıdır. Yani elektron, ortamın polarizasyon dengesini değiştirmektedir. Ancak
Franck-Condon İlkesi’ nde olduğu gibi, ortamın polarizasyonunun, ağır parçacıkların
konumlarından kaynaklanan kısmı, elektronun, bir konumdan diğerine tünelleme
yoluyla geçişi sırasında değişime uğrayacak yeterli zamanı bulamaz. Bu yüzden
tünelleme olayının anlık başlangıç ve son durumlarının her ikisinin de denge
polarizasyonunda bulunması gerekmez.
Yüklü bir parçacık etrafındaki ortamın polarizasyonu “polaron” kavramının ortaya
çıkmasına neden olmuştur (Pekar 1951, Pekar 1954). Bu kavram daha sonra Holstein
(1959a,b,1979) tarafından geliştirilmiştir. Bir katı içerisinde belirli bir konumda bulunan
bir elektron, çevresindeki molekülleri öyle bir şekilde polarize eder ki, indüklenen alan,
elektronun konumunu kararlı hale getirir. Elektron adeta ”kendi kuyusunu kazıp,
içerisine oturmuş” gibi olur. Bu durumda, elektron, kendisine polarizasyon eşlik
etmediği sürece, başka bir konuma hareket edecek enerjiyi bulamaz. Elektron ile onu
çevreleyen polarizasyon, bu anlamda tek bir parçacık gibi davranır. Bu yapıya
“polaron” adı verilir (Emin 1975).
Tünelleme olayının, fizikteki uygulamalarından bir diğeri de tünel diyottur (Esaki
1958). Bu sistem, p-n yarı iletken eklem veya metal-yalıtkan-metal tipinde oluşturulur.
Sistemin akım-gerilim karakteristiği, negatif bir direnç bölgesine sahiptir (Şekil 2.2).
21
Şekil 2.2 Tünel diyota ait şekiller a. Tünel diyot, b. Tünel diyota ait akım-gerilim
grafiği Bu tür sistemlerde elektronların, yaklaşık 100 Ǻ kalınlığındaki engelleri, kuantum
mekaniksel tünelleme yoluyla geçtiği gözlenmiştir (Mead 1969, Mann &and Kuhn
1971).
Elektron Ene
rjisi
Taşıma bandı
Dolu elektron seviyeleri
p – tipi yarıiletken
Engel
n – tipi yarıiletken Boş elektron
seviyeleri
Fermi seviyesi
Band boşluğu
Valans bandı
I
V
a b
a)
b)
22
3. KİMYADA TÜNELLEME OLAYI
3.1 Elektro Kimyasal Teori
Bölüm 2’de bahsedilen Gurney ’ in (1931) teorisi, kuantum mekaniksel açıdan
adyabatik değildir. Çünkü bu teoride, elektron transferi, bir elektronik durumdan
diğerine, kuantum “sıçraması” şeklinde düşünülmüştür. Bu teorinin eleştirisi, Frumkin
(1933) ile Horiuti &and Polanyi (1935) tarafından yapılarak, nükleer hareket için olay
Şekil 3.1 dikkate alınarak tartışılmıştır.
Şekil 3.1 Elektron transferinde nükleer hareketin rolü a.Diyabatik durum, b.Adyabatik
durum Şekil 3.1’de, tüm sistemin nükleer hareketine ait potansiyel enerji, “nükleer
şekillenimin” fonksiyonu olarak çizilmiştir. Nükleer şekillenimin boyutu, nükleer
hareketin serbestlik derecesine eşittir. A, başlangıçtaki denge şekillenimini, B ise son
denge şekillenimini göstermektedir. Sistemin, elektron verici konumda iken potansiyel
enerjisi R eğrisiyle, alıcı durumdayken potansiyel enerjisi ise P eğrisi ile gösterilmiştir.
Nükleer Koordinat Nükleer Koordinat
Ene
rji
A C B A C B
R P
R
P
DİYABATİK ADYABATİK
CT
R P
R P
CT
(a) (b)
23
Denge konumu etrafındaki nükleer titreşimlerin, Hook Yasası1 ’ na uyduğu varsayıldığı
için her iki eğri de parabol şeklindedir. A ‘dan, B ’ ye olan uzaklık, ortamın denge
kutuplanmasındaki değişimi temsil etmektedir. Başka bir deyişle, elektron verici
konumdan alıcı konuma geçtiğinde, nükleer koordinatta AB uzaklığı kadar kayma
meydana getirmektedir.
Şekil 3.1.’de, elektron transferi, R’den, P ’ ye doğru oluşmaktadır. Franck-Condon
İlkesi ’ ne göre, bu geçiş sırasında nükleer koordinat değişmeyeceğinden, elektron
geçişi düşey yönde olmalıdır. Diğer taraftan enerjinin korunumu geçişin yatay olmasını
öngörür. Her ikisinin de sağlandığı durum, iki eğrinin kesiştiği nükleer koordinatta, yani
C noktasında ortaya çıkar. Başka bir deyişle, R’den, P’ ye elektron geçişi, C noktasında
gerçekleşmektedir. Sistemin bundan sonraki davranışını ise, nükleer şekillenim C ‘de
iken elektron transferinin gerçekleşme olasılığı belirler. Sistem, P eğrisinden sıçrayarak
B denge konumuna geçer, ya da A ’ ya geri döner. Diyabatik halde iken, C ‘de elektron
geçişi genellikle oluşmaz. C ‘de elektron geçiş olasılığının yüksek olması halinde ise,
sistem C’de sabit halde iken, elektron ileri ve geri yönde birçok kez gidip gelir. Bu
durum, aynı enerjiye sahip iki elektronik şekillenim için kuantum mekaniksel rezonans
olayıdır ve bunun sonucunda enerji düzeyleri ayrışır (adyabatik durum). Bu durumda,
R’den P ’ ye tek bir eğri üzerinden düzgün bir geçiş olur; çekirdekler A’dan, B ’ ye, C
üzerinden geçerek ulaşırlar. Bu geçişin,e adyabatik olarak sınıflandırılmasının
denmesinin nedeni, geçiş sırasında her hangi bir kuantum sıçramasının oluşmamasıdır
(Hariuti &and Polanyi 1935, Randles 1952).
1 Hook Yasası : F, etkiyen kuvvet, k, yay sabiti ve x, yayın denge konumuna olan uzaklığı olmak üzere
F= - kx olarak ifade edilir.
24
3.2 Bir Eriyikteki Redoks Reaksiyonları
Mott (1939’a, 1940) göre, Al ’ nin oksitlenmesi olayını, Al’den, oksit tabakasına doğru
elektronların tünelleme yoluyla geçişi kontrol eder. Bundan esinlenen Libby (1940,
1979), bir eriyikte, MnO4- ile MnO42- arasındaki hızlı yük değiş tokuşunun, elektron
tünellemesiyle açıklanabileceğini ortaya koymuştur.
Bir dizi makaleden sonra Marcus (1956, 1965, 1968), tünelleme yoluyla elektron
transferi olayının hem eriyik içinde, hem de elektrotlarda oluşabileceğini göstermiştir.
İstatistiksel mekanik yardımıyla, uyarılmış durum için nükleer şekillenimlerin
düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan ve çözücüdeki kutuplanma etkilerinin de dikkate
alınmasını öneren bu teori, aşağıdaki kesimde ana hatlarıyla verilmiştir.
3.2.1 Marcus teorisi Mutlak Reaksiyon Hızı Teorisi ’ ne (Eyring 1935a, b) göre hız sabiti k, şu şekilde
verilmektedir:
(3.1.)
Burada κ, Denklem 2.2’deki elektron transferi matris elemanını içerir ve elektron
transferi olasılığıyla ilişkili bir niceliktir. Adyabatik bir reaksiyon için, κ=1, diğer
reaksiyonlar için ise κ<1 ‘dir. Reaksiyon bimoleküler ise B, sıvı faz çarpışma frekansı
(1011 m-1sn-1); monomoleküler ise, titreşim frekansıdır (1011 sn-1). Denklem 3.1’de yer
alan G, serbest enerji; S, entropi; H, entalpi; E, aktivasyon enerjisi; T, mutlak sıcaklık;
kB ise Boltzmann sabitidir. Monomoleküler reaksiyonlar için, Marcus Teorisi ’ nde
serbest enerji farkı şu şekilde verilir:
( ) ( ) ( )TkHkSBTkGBk BBB /exp/exp/exp bbb ∆−∆−=∆−= κκ
25
(3.2.)
Denklem 3.2’de yer alan ∆G˚, elektron transferi reaksiyonu için standart serbest enerji
artışıdır. Hücre zarlarında bulunan protein molekülleri arasındaki biyolojik elektron
transferi çoğunlukla monomolekülerdir. λ ise, elektron transferi ile çiftlenimli yeniden
düzenleme (reorganizasyon) enerjisidir. Bu nicelik, elektron transferinden önce tüm
atomları denge konumlarından ayırıp, elektron transferinden sonraki denge konumlarına
yerleştirmek için gerekli enerjidir.
Marcus (1965), λ niceliğinin iki terimden oluştuğunu (λi + λ0) varsayarak; λi ’ yi
atomların iç kabuklarının, λ00 ’ ı ise ortamda bulunan çözücü moleküllerin yeniden
düzenlenme enerjisi olarak belirtmektedir. Normal kipler için λi,
(3.3.)
ile verilir. Burada Q, elektron transferi nedeniyle titreşim koordinatlarının denge
konumlarında oluşan yer değiştirmeyi göstermektedir. Kuvvet sabiti kH ise şu şekilde
tanımlanmaktadır:
(3.4.)
Burada fr, kH’ nin elektron transferinden önce, fp ise, sonra aldığı değerdir. Bölüm 5’de
Denklem 3.2 ile Denklem 3.3 ’ ün çıkarılışları verilecektir.
3.3 Nükleer Tünelleme
Genellikle elektronların tünellemesine, nükleer (atomik veya moleküler) tünelleme eşlik
eder. Temelde bu olay da, Şekil 2.1’dekine benzer bir şekilde gerçekleşir. Tek farklılık,
( ) λλ 4/20GG ∆+=∆
∑= 2
21
jHi Qkj
λ
pr
pr
Hff
ffk
+=2
26
Denklem 2.1’de elektronun kütlesi m yerine, atomun ya da molekülün kütlesini
koymaktır. Şekil 3.1’deki (A veya B) nükleer tünelleme, R’den P’ ye doğru, iki eğrinin
kesim noktasının altındaki bir düzeyde olmalıdır (DeVvault 1984). İlk bakışta bu,
Franck-Condon İlkesi’ yle çelişir görünmektedir. Şekil 3.2 ’ye göre ise, gerçekte bir
çelişki bulunmamaktadır. Şekil 3.1 ’e göre, C noktasında, engeli aşmak için gerekli
aktivasyon enerjisi, E ‘dir. Ancak toplam enerjisi E ‘den küçük olan ve farklı
durumlarda titreşen sistemin, klasik mekaniğin aksine, C noktasında ve engelin altında,
az da olsa bulunma olasılığı vardır. Şekil 3.1’de, R elektronik durumu için, nükleer
titreşimsel dalga fonksiyonlarının kareleri çizilmiştir. Burada, sistemin elektronik
durumları için, C ‘de, engelin altında bir çakışma söz konusu olması halinde, aynı
noktada elektron geçişi de oluşabilmektedir. O halde, elektron transferi olsun veya
olmasın, eğer dalga fonksiyonlarının uzantıları üst üste geliyorsa, engelin altında olsa
bile nükleer geçiş gerçekleşebilir.
Nükleer tünelleme hızının, sıcaklığa bağımlı olması, üç farklı bölge içermektedir
(DeVault 1984). Çok düşük sıcaklıklarda, R durumundaki moleküllerin tümü, en düşük
titreşim durumunda yer almaktadırlar. Eğer bu dalga fonksiyonu, P durumundaki dalga
fonksiyonu ile yeterince çakışıyorsa, mutlak sıfıra çok yakın sıcaklıklarda bile R
durumundan, P durumuna nükleer tünelleme olabilir. Sıcaklığın düşük olduğu zaman
aralığında, moleküllerin çoğu taban durumunda bulunacağından reaksiyon hızı sabit
kalacaktır. Bu bölge, sıcaklıktan bağımsız bölge olarak tanımlanabilir.
27
Şekil 3.2 Nükleer tünelleme olayının şematik gösterimi
Sıcaklığın artmasına bağlı olarak moleküller uyarılmaya başlayınca, dalga
fonksiyonlarının çakışması artacağından, reaksiyon hızı da artar. Bu bölge ise, sıcaklığa
bağımlı nükleer tünelleme bölgesi olarak tanımlanmaktadır.
Dalga fonksiyonlarının en fazla çakıştığı yer, R ve P eğrilerinin kesiştiği (engelin üst
noktası) noktadır. Sıcaklığın yeterince yüksek olması halinde, moleküllerin çoğu, bu
düzeyde veya bu düzeyin biraz üzerinde olacağından, reaksiyonun çoğunluğu bu
düzeyde gerçekleşecektir. Bu bölge, Arrhenius sıcaklık bağımlılığı bölgesidir (DeVault
1984). Bu üç bölge, Kesim 5.3’de yeniden ele alınacaktır.
Nükleer tünellemenin ikinci karakteristiği ise kuvvetli izotop etkilerinin varlığıdır.
Engelden sızma, Denklem 2.1 ile verildiğinden, nükleer tünelleme olasılığı, izotopik
kütleye, üstel olarak bağlıdır.
Ene
rji
A C B
Nükleer Koordinat
R P R
P
28
4. BİYOLOJİDE TÜNELLEME OLAYI
Bu bölümde biyolojik sistemlerde meydana gelen tünelleme olayları ile ilgili veriler
gözden geçirilecektir.
Bölüm 2 ve Bölüm 3’dte de belirtildiği gibi, elektron transferi olayının iki yolu
bulunmaktadır. Bu yollardan birincisi, çekirdeklerin, Franck–Condon İlkesi ve enerjinin
korunumunu beraber sağlamak üzere doğru pozisyonda olması halinde ortaya çıkan
elektron transferidir. Denklem 3.1’deki κ niceliği bu özelliği tanımlamaktadır. Elektron
transferinin bir diğer yolu ise, hem elektron transferiyle sonuçlanan değişken (dengede
olmayan) polariteler, hem de enerji değişimi olmaksızın elektron transferine izin veren
aktif ve değişken polaritelerden dolayı meydana gelen çekirdeksel hareketlerdir.
Reaksiyon hızının sıcaklığa bağlı olması, nükleer hareket için gerekli olan aktivasyonun
bir sonucudur ve elektron transferinin gerçekleşebilmesi için nükleer hareketin
gerekliliğini gösterir (De Vault 1984). Elektron transferi reaksiyonu, yüksek
sıcaklıklarda sıcaklığa bağlı ve düşük sıcaklıklarda sıcaklıktan bağımsız ise, bu durum,
çekirdeklerin kendi aktivasyon engellerinden düşük sıcaklıklarda tünelleme yolu ile
geçtiğini göstermektedir (De Vault 1984).
29
Kesim 3.2.1’de yer alan Denklem 3.1, ∆H → E ve κBexp(∆S / kB) → k∞
özdeşleştirmeleri altında, Arrhenius Denklemi olarak düşünülebilir:
(4.1.)
Elektron tünellemesi, gerçekte κ değerine bağlıdır. Örneğin, κ<<1 ise, elektron
tünellemesinin, reaksiyonu yavaşlattığı söylenebilir. κ ise, Denklem 4.1 ’ e göre, k∞ ile
ilişkilidir. Denklem 3.1, nükleer tünellemenin olmadığı varsayımında geçerlidir ve bu
durumda k∞;
(4.2.)
şeklinde verilir. Dikkat edilirse, κ<1 olması durumunda, k∞ < Bexp(∆S↨ / kB) olacaktır.
Bu ifadeye göre aktivasyon entropisi ∆S↨ kestirilebilirse, k∞ yardımıyla, κ
hesaplanabilir. Birçok durumda |∆S↨| ihmal edilebilecek kadar küçüktür (De Vault
1984). Bu durumda, elektron tünellemesinin gerçekleşme kriteri, monomoleküler durum
için k∞<<1013 sn-1 ve bimoleküler durum için, k∞<<1011 m-1sn-1 şeklinde ifade
edilmektedir.
Sonuçta, verici ile alıcı arasındaki engelin kalınlığının yaklaşık 5 Å ’dan fazla olması
durumunda, elektron transferi olayının, sadece elektron tünellemesi yoluyla olduğu
söylenebilmektedir. Burada söz konusu engel vakum olabileceği gibi, elektronegatifliği
vericininkinden daha küçük olan herhangi bir madde de olabilir. (De Vault 1984).
4.1. Fotosentez
( )TkEkk B/exp −= ∞
( )BkSBk /exp b∆=∞ κ
30
Fotosentez olayı, ışık enerjisi ile, inorganik maddelerden, organik madde
sentezlenmesini ifade etmektedir. Sadece yapılarında klorofil bulunduran canlılar,
fotosentez yapabilirler. Klorofil, mavi-yeşil algler ve fotosentetik bakteriler gibi bazı
canlıların hücre sitoplazmasında serbest halde bulunurken, öglena ve yeşil bitkiler gibi
canlıların kloroplast adı verilen organellerinin içerisinde bulunur.
Fotosentez denklemi, basit olarak şu şekilde verilmektedir:
6CO2 + 6H2O C6H12O6 + 6 O2 (4.3.)
Bakterilerdeki fotosentez olayı şematik olarak Şekil 4.1’de gösterilmiştir. Elektron
geçişi, vericiden, CO2 indirgenme çemberiyle, alıcıya doğru gerçekleşir. Ayrıca
döngüsel elektron akışı yardımıyla, ADP, ATP ’ ye dönüştürülür (De Vault 1979).
Sitokrom c
Sitokrom c (Düşük Potansiyel)
Substrat
Sitokrom c (Yüksek Potansiyel)
NADP
hυ
hυ
X
X Q
ADP + P
ATP
ATP
Fe – S Merkezi
ADP + P
ADP + P
ATP
CO2 Glukoz
ADP + P
ATP
+ 0.5
0
- 0.5
Red
oks Potan
siyeli (V
olt ) Sitokrom b
BChl Sitokrom b
Flavoprotein
Işık Klorofil
31
Şekil 4.1 Yeşil ve mor bakterilerdeki fotosentez olayının şematik gösterimi
Şekil 4.1’deki bakteriyel fotosentetik “reaksiyon merkezi” (RC) şu bileşenlerden oluşur:
• P - Birincil elektron vericisi (BChl – bakteriyoklorofil molekülü-),
• I - Birincil ara elektron alıcısı (bakteriyo peptin molekülü),
• A - Birincil alıcı,
32
• Q - İkincil alıcılar,
• C - İkincil vericiler.
Şekil 4.1’de görüldüğü üzere, sol tarafta yeşil, sağ tarafta ise mor bakterilere ait elektron
taşıma yolları gösterilmektedir. Her iki durumda da, substrattan kopartılan elektronlar,
CO2 indirgenme çemberine sokulmakta olup, her iki bakteri grubu da, ADP’ yi, ATP
yapan fosforilasyon çemberini kullanmaktadır.
Dinlenme halindeki sistem, C. P. I. A. Q şeklinde yazılabilir. P üzerine, güneş ışığı
düştüğü anda, foton soğurumundan dolayı, birincil elektron vericisi BChl uyarılır ve
sistem C. P*. I. A. Q halini alır. 10 ps sonra P ‘den, I ’ ya bir elektron transferi meydana
gelir: C. P+. I-. A. Q. (Moscowitz and Malley 1978). Bu elektron, 140 ps sonra AA ’ ya
geçer: C. P+. A-. Q. (Kaufmann et alet al. 1975). Bundan yaklaşık 1 µs sonra, sitokrom,
okside olur: C+. P. I. A-. Q. (Parson 1968). Parson’ a (1969a,b) göre, elektron, 60 µs ile
1 ms arasında, A ‘dan, Q ’ ya geçer: C+.I.A.Q-. Sonuçta oldukça kararlı bir yük
bölüşümü oluşur. Sonuç olarak kararlı kısmi yük bölüşümü enerjiyi;
• fosforilasyon çemberi için veya
• CO2 indirgenmesi için (CO2 indirgenmesi, substrattan elektron alır ve bu
elektronları, nikotinamid adenin dinükleotid (NAD)’ in indirgenmesinde
kullanır. NAD ise daha sonra, CO2 ile oluşan bileşikleri indirger.)
verir.
Bütün bu oluşumlar ve elektron transferleri, Şekil 4.1’de, oklar üzerine “e-“simgeleri
konularak gösterilmiştir.
Yeşil bitkiler, ayrıntıları çok iyi bilinmeyen iki sisteme sahiptir. Yeşil bitkilerin
fotosistemi I (PS-I), bakteriyel sistemlere son derece benzerdir ve bu sistemde de CO2’
33
nin indirgenmesi için elektron taşınmaktadır. P-700, bakterilerin reaksiyon merkezinin
okside olabilir klorofilinin ismidir. Yeşil bitkilerin okside olabilir klorofilinin ismi ise
P-680 olup, bakterilerin sahip olmadığı bir fonksiyon olan, elektronun, sudan alınması
yoluyla O2 oluşturulması işini gerçekleştirmektedir. Elektronlar, PS-II’den, PS-I’ e
birçok adımda giderler. Bu adımların tamamı, Şekil 4.2’de gösterilmiştir.
Şekil 4.2 Yeşil bitkilerde fotosentez şeması
Şekil 4.2’de görüldüğü gibi, elektronlar, PS – II ile sudan sökülerek, PS – I tarafından
CO2 indirgenme çemberine sokulmaktadır.
Bakteriyel sistemde, herhangi bir nedenle sitokrom oksidasyonu olmazsa ve Q-’ nin
reoksidasyonu, dışarıdan bir etmen tarafından engellenirse, bu durumda Denklem 4.4’de
görülen reaksiyonu gerçekleştirmek üzere, tersinir birincil reaksiyon meydana gelebilir.
+ 0.8
+ 0.4
0
- 0.4
H2O
O2
Chl
PS - II
X
Q
Sit.b
Cyl f
PC
ADP + P
ATP
Chl
hυ
hυ
PS - I
X
(Fe, S)
NADP
ATP
ADP + PGlukoz
CO2
ATP
ADP + P
Red
oks Potan
siyeli (V
olt )
34
P+.I.A.Q- C+.I.A- .Q P.I.A.Q (4.4.)
Bu tepkime 10-100 ms arasında gerçekleşir. Eğer Q-’ nin oluşumu herhangi bir şekilde
engellenirse, o zaman elimizde tersinir reaksiyonun ikinci kısmı kalır. Eğer aynı şekilde
A-’ nin oluşumu engellenirse, P+.I- durumu ancak 10-30 ns kararlı kalabilir. Bu arada,
iki radikaldeki elektron kabukları, iç ve dış fazda, alternatif birli ve üçlü durumları
vererek salınım yapabilir ve temel duruma, bir veya diğerinden geçerek bozunabilir ya
da üçlü uyarılmaya geçerek karotenoidlere bozunabilir.
Bu konuyu daha iyi anlamak için, türler arasında bazı farkları bilmek gerekmektedir.
“Chromatyum vinosum” (C. vinosum)’da, her bir reaksiyon merkezine yakın dört
sitokrom molekülü vardır. Bu moleküller, hidrofobik (susuz, nemsiz) ortamda,
reaksiyon merkezine bağlıdır. Eğer bu sitokrom moleküllerinden birisi, reaksiyon
merkezini, alıcı BChl ve arıtıcıdan ayırmaya çalışırsa, sitokromlar, reaksiyon merkezine
yapışır. Düşük redoks potansiyeline sahip iki sitokrom molekülü 150 °K’ in biraz
altında ışık tarafından okside edilebilir. Sitokrom, okside olduktan sonra, C. vinosum’da
200 °K’ in altında reoksidasyon olmaz. Yüksek redoks potansiyeline sahip diğer iki
sitokrom iyi okside edicidir ve diğer düşük potansiyelli sitokromlar okside olur olmaz
elektronlarını reaksiyon merkezine vermeye çalışırlar. Fakat C. Vinosum’da sıcaklık
180 °K’den daha düşükse, bu durum mümkün olmaz.
“Rhodopseudomanas sphaeroides” (R. Sphaeroides) bakterisinde bulunan sitokromlar
son derece gevşek bağlı olup, saf reaksiyon merkezlerinin hazırlanması sırasında arıtıcı
ile işleme tabi tutulduklarında, bu bağları kopar. Bu reaksiyon merkezi hazırlama
işlemleri, Q’ yu da ortadan kaldırabilir. Bu preperasyonlar, tepkimeyi P+.I.A- şeklinde
başlatsalar da, tepkimeyi sonradan, P.I.A şekline çevirirler. Q ve C ise, tepkimeye
tamamen fonksiyonel olarak sonradan eklenebilir. R. Sphaeroides bakterileri, 77 °K’de
sitokrom oksidasyonu göstermezler. Bu sıcaklık, Q’ nun indirgenmesini engellemekle
birlikte, birincil reaksiyon olan P+.I.A- tepkimesine ve bu tepkimenin tersine etki
etmez. Ayrıca “Rhodospirillum rubrum” ve “Rhodopseudomanas capsulata” da, 77
°K’de, sitokrom oksidasyonu göstermezler.
35
Kromotoforlar, bakteriyel sistemlerdeki araştırmalarda kullanılırlar. Kromotoforların
hemen hemen tümü hücre zarı bileşikleridir, arıtıcılarda çözünmezler ve hücresiz
fotosentetik bakterilerden ayrıştırılırlar. Uygun koşullarda, birçok fotosentez
reaksiyonunu gerçekleştirebilirler. Kromotoforlar, güçlü fotometrik ışık yaymazlar.
Kloroplastlar, alg ve yeşil bitkilerin hücrelerindeki organellerdir. Bu organeller,
fotosentetik gerekliliklerin tümünü içinde barındırmaktadırlar. Genellikle araştırma
amacıyla, diğer hücre bileşenlerinden ayrıştırılırlar.
4.2 Solunum Fotosentetik sistemler dışında, elektron taşınımının, mitokondri içerisindeki redoks
taşıyıcılarının solunum zincirinde meydana geldiği bilinmekte olup, kataliz ve çeşitli
peroksidozlar gibi mikrozom ve enzimlerin fonksiyonları için, redoks reaksiyonları
gereklidir. Bunların hepsi, hücrelerin alt bileşikleridir. Kataliz, perokside zarar verir.
Zehirli maddeler, mikrozomlar tarafından metabolize edilirler. Mikrozomlar, P450 adı
verilen sitokromları içermekte olup, oksijen kullanırlar. Peroksidozlar da, peroksitleri
kullanırlar. Oksijen kullanan bütün bitki ve hayvan hücrelerinde, mitokondri adı verilen solunum
organelleri bulunmaktadır. Mitokondriler, ökaryot hücrelerle simbiyotik ilişkisi olan
aerobik bakterilerde de görülmektedir. Bu organeller, oksijeni kullanarak besinleri
yakmakta ve ortaya çıkan enerjiyi kullanarak , ATP üretmektedirler. Bu olay,
fotosentezdeki oksijen üretiminin tersi doğrultuda gelişmektedir.
Solunum olayında da, fotosentezdekini andıran, elektron transfer zincirleri söz
konusudur (Şekil 4.3). Elektron transferinde sürücü kuvvet, CO2 üreten sitrik asit
döngüsüdür. Sitokrom oksidasyonu, elektronları, oksijene geçirerek, suya dönüştürür.
NAD, Fp, Fe-S ve Q ‘dan oluşan zincir, mor bakterilerdekine benzemektedir (Şekil 4.1).
36
Bu zincir, mor bakterilerde, ATP ’yi kullanarak elektronları, nikotinamid adenin
dinükleotid fosfat (NADP) ’ ye sürer.
Mitokondrial halde ise durum tersinedir. Elektronlar zıt yönde, NAD’ ’den Q ’ ya
doğru akarlar ve ATP’ yi kullanmak yerine, onu üretirler. Solunum olayındaki elektron
transferi zinciri, Şekil 4.3’de gösterilmektedir.
37
Şekil 4.3 Solunum olayındaki elektron transferi zinciri
- 0.4
0
+ 0.4
+ 0.8
Glukoz
ADP + P
ATP
Fermen
tasyon
e- e-
e-
e-
e-
e- e-
e-
e-
e-
e-
e-
e-
ADP + P
ADP + P
ADP + P
ATP
ATP
ATP
Sitokr
om O
ksidasyo
nu Red
oks Potan
siyeli
CO2
CO2
CO2
O2
Succ
Fum
Sitrik Asit Döngüsü
FP
(Fe, S)
NAD
Fe, S
Q
Sit b
Sit c
Cu, Sit a Cu, Sit a3
FP
38
5. BİYOLOJİDE ELEKTRON TRANSFERİ TEORİSİ
Bu teorinin gelişimi, “klasik”, “yarı klasik” ve “kuantum mekaniksel” olmak üzere üç
aşamada ele alınacaktır.
5.1 Klasik Yaklaşım
Daha önce de söz edildiği gibi bu yaklaşım, 1950lerin sonunda Marcus (1956, 1965,
1979a, b) tarafından geliştirilmiştir. Bu kesimde Marcus ’ un denklemleri, bir boyutlu
basit bir model yardımıyla elde edilecektir.
Şekil 5.1 Elektron transferine eşlik eden nükleer hareket
Ene
rji
VR VP VR VP
XA XC XB
Q
x↨ ∆E
E↨
ER
EP
Nükleer Koordinat
λ
39
Şekil 5.1, Şekil 3.1 ’ in yeniden ve uygun bir biçimde çizilmiş halidir. Bu şekilde yer
alan R ve P eğrileri, aynı frekansa sahip harmonik salınıcılara karşılık geldiğinden, eşit
paraboller şeklindedir. Bu şekilde, meydana gelecek frekans değişimlerini dikkate
alınmamaktadır.
Şekil 5.1’deki eğri denklemleri şu şekilde yazılabilir (De Vault 1984):
(5.1.)
(5.2.)
Denklem 5.1’de VR, nükleer potansiyel enerji olup, “alıcı + verici + ortam” dan oluşan
sistemin toplam enerjisinden, elektron transferine eşlik eden çiftlenimli çekirdeklerin
kinetik enerjisinin çıkarılmasıyla elde edilir. Bu noktada, transfer edilecek elektronların,
vericide olduğu gözlenmektedir. Elektron, alıcıya geçtiğinde, nükleer potansiyel enerji
VP olmaktadır. kH niceliği, tüm titreşimler için geçerli olan Hook Yasası kuvvet
sabitidir. ER ile EP, sırasıyla R ve P eğrilerinin minimumlarını göstermektedir. Bunlara
karşılık gelen nükleer denge koordinatları ise, XA ve XB ile ifade edilmiştir. Salınımın
açısal frekansı ω ve salınıcının indirgenmiş kütlesi M olmak üzere:
(5.3.)
şeklinde ifade edilmektedir.
( )bMkH /=ω ( )bMkH /=ω
( ) RAHR EXXkV +−= 2/2
( ) PBHP EXXkV +−= 2/2
40
Nükleer titreşimlerin, elektron transferiyle çiftleniminin ölçüsü, denge konumlarındaki
kayma miktarı Q = XB - XA ile verilir. Çiftlenimin bir başka ölçüsü ise, elektron
transferi olmaksızın, sistemin Q kadar yer değiştirmesi için gerekli olan λ enerjisidir:
(5.4.)
Aktivasyon enerjisi E ve A ‘dan, C ’ ye salınıcı yer değiştirmesi X = XC - XA olmak
üzere, şu ifade yazılabilir (De Vault 1984):
(5.5.)
P sisteminde bir yer değiştirme olarak düşünülürse, aktivasyon enerjisi:
(5.6.)
şeklinde yazılabilir. Burada ∆E = ER - EP olup, reaksiyonun “ekzotermisitesi” ya da
“enerji aralığı” olarak adlandırılır. Bu aşamada Denklem 5.4, Denklem 5.5 ve Denklem
5.6 ’ yı birleştirirsek şu ifadeyi elde ederiz:
(5.7.)
Bu ifade, Denklem 3.2 ile özdeştir. Çünkü, her şeyden önce, P durumu ile R durumu
aynı frekansta olduklarından, ∆S = 0’dır. Bu durum ise, ∆Gº = - ∆E olmasını öngörür
(İlgilendiğimiz sistemlerde, basınç ile hacim çarpımındaki değişim ihmal edilebilir).
22
222QMQkH ω
λ ==
2
2bb Xk
E H=
( )E
XQkE H
∆−
−=
2
2bb
( ) λλ 4/2EE ∆−=b
2/2bb XkE H=
( ) EXQkE H ∆−−= 2/2bb
41
Şimdi Denklem 3.1’deki κB çarpanını ele alalım. Burada, nükleer hareketi klasik olarak
ele alıyoruz. Ancak R ‘den, P ’ ye, XC üzerinden geçiş olasılığı PRP için, kuantum
mekaniksel bağıntıları (Landau 1932, Zener 1932) kullanıyoruz. Geçiş olasılığının
küçük ve dolayısı ile sistemin diyabatik olması durumunda:
(5.8.)
yazılabilir. Burada ν, Şekil 5.1’de, yatay eksen boyunca yönelen geçiş hızı; ∆F ise, R ve
P eğrilerinin XC noktasındaki eğimlerinin farkıdır (Landau 1932, Zener 1932). Bu ifade,
Denklem 2.2 ‘de yer alan “altın kural” ile ilişkilendirilebilir (De Vault 1984).
Eğer salınıcı sistem R durumunda iken titreşim enerjisi E ise, klasik olarak genlik
XM=(2E / Mω2)½ ve ν = ω(XM2 - X↕2)½ olacaktır. XM > X durumu için, E enerjisinde,
R ‘den P ’ ye geçiş hızı, W(E) = 2PRPω/2π veya;
(5.9.)
olacaktır. Boltzmann enerji dağılımı üzerinden ortalama alınırsa, ortalama hız şu şekilde
verilir:
(5.10.)
∫
∫∞
∞
−
−
=2
0B
E
B
)Tk /exp(
)Tk /exp()(
)(dEE
dEEEW
EW
dEE
∫∞
2
−
∆=
E1/2B
1/2B
1/22RP
)E'-(E)Tk /exp(
T)F(k (2M)| H |
h
ω
( )F
HP RPRp ∆=
νπ
1/2 2h
( ) ( )[ ]2/1222/2 bh XXFHEW mRP −∆=
42
Öte yandan Şekil 5.1’ in geometrisine göre,
(5.11.)
yazılabilir. Denklem 5.10 ile Denklem 5.11 birleştirilirse,
(5.12.)
elde edilir. Denklem 5.7, burada yerine koyulursa,
(5.13.)
elde edilir. Bu ifade, Denklem 3.1 ve Denklem 3.2 ’ nin birleştirilmiş şeklidir (Marcus
1979b).
(5.14.)
T)kEexp( T)F(k (2M)| H |
B/1/2B
1/22RP ++−∆
=h
ω
T)kEexp(Tk
| H |B/
2/1
B
2RP ++−
=
λπ
h
( ) ( )
∆−−= −
Tk4expTk4| H |
2
B
22/1
B2
RP λλ
πλπ E
Wh
( ) 2/1B
2RP
Tk41
| H | 2
πλ
πκ
h=B
( ) ( ) 2/12/ MQkdXVVdF HPR λω==−=∆
43
Bu kesimde, salınımlar klasik olarak ele alındığı için, Denklem 5.14, sadece
salınımların tümüyle uyarılmış olduğu yeterince yüksek sıcaklıklarda geçerlidir.
5.2 Yarı-Klasik Yaklaşım
Reaksiyon hızının, düşük sıcaklıklarda sıcaklıktan bağımsız olmasın karşın, yüksek
sıcaklıklarda sıcaklığa bağlı olmasını açıklayabilmek için, salınıcıların kuantum
mekaniksel olarak ele alınması gerekir. Örneğin, klasik mekaniğe göre, ısısal dengede
bulunan bir salınıcılar topluluğunun ortalama enerjisi kBT olup, denge konumundan x
kadar yer değiştirme olasılığı:
(5.15.)
şeklinde Gauss Dağılımı’ na uymaktadır. Burada, σx, standart sapmayı ifade etmektedir.
(5.16.)
Problem kuantum mekaniksel olarak ele alınırsa, ortalama enerji:
(5.17.)
ile verilir. Bu durumda P (λ), yine Denklem 5.15’deki şekildedir. Ancak standart
sapmayı ifade eden σx şu şekilde tanımlanmıştır:
( )
−=
−
2
22/12
2exp2)(
x
x
xxP
σπσ
k / Tk HB2 =xσ
( ) ( ) 2/coth2/ TkE Bωω hh=
( ) ( ) 2/coth2/2Tkk BHx ωωσ hh=
44
(5.18.)
Denklem 5.17 ve Denklem 5.18’deki (ħω/2)coth(ħω/2kBT) niceliği, yüksek
sıcaklıklarda kBT >> (ħω/2) olacağından, kBT ’ ‘ye yaklaşır. Böylece Denklem 5.18,
Denklem 5.16 ’ ya indirgenmiş olur. Diğer taraftan düşük sıcaklıklarda, kBT << (ħω / 2)
olacağından, (ħω/2)coth(ħω / 2kBT) niceliği, (ħω / 2)’ ‘ye eşit olup, sıcaklıktan
bağımsız hale gelmektedir (DeVault 1984).
Denklem 5.13’de, kBT yerine, (ħω/2)coth(ħω/2kBT) niceliği yazılacak olursa, biyolojik
elektron transferi için Hopfield’ in (1974) çıkardığı denklem elde edilir.
(5.19.)
Burada, σ2=ħωλ coth(ħω/2kBT) ‘dir. Aynı bağıntı, S = λ / ħω, p = ∆E / ħω, Tc = ħω/2kB
olmak üzere ve standart sapma, σ02 = Scoth(Tc / T) olacak şekilde, boyutsuz
parametreler cinsinden de ifade edilebilir.
(5.20.)
Bu ifade, C. vinosum verileri ile uyumlandırıldığında, ara bölge hariç, yüksek ve düşük
sıcaklık limitlerinde, yapılan deneylerle tam bir uyum elde edilmiştir (De Vault 1984).
5.3 Kuantum Mekaniksel Yaklaşım
Kuantum mekaniksel olarak, elektronik durumdaki değişimlerle çiftlenimli salınım
olayı, 1950lerden başlayarak yoğun bir şekilde ele alınmıştır. Kristallerdeki F
( ) ( )
∆−−=
−
2
22/122
RP 2exp2| H |
2
σλ
πσπ E
Wh
( ) ( ) ( )
−−=
−−
20
22/12
012
RP 2exp2| H |
2
σρ
πσωπ S
W hh
45
merkezlerinin optiksel soğurum bantlarını açıklayan bir denklem, Huang and Rhys
(1950) tarafından verildikten sonra, kimyasal sistemlerde elektron transferi (Levich
1970) ve biyolojik sistemlerde elektron transferi (Jortner 1976) ile ilgili benzer
denklemler türetilmiştir. Bu konudaki çeşitli teorilerin çıkış noktası Condon ’a
dayanmaktadır.
5.3.1 Basit formülasyon
Tek frekans durumunda izlenecek yöntem, Şekil 5.2’de verilmiştir. Bu şekil, Şekil 3.1
ile Şekil 5.1 ’ in yeniden çizilmiş halidir. Şekil 5.2’de, titreşimsel dalga fonksiyonlarının
kareleri ile, onların çakışma bölgeleri (R ve P sistemleri için) açıkça görülmektedir.
Şekil 5.2 Elektron transfer hızlarının tümüyle kuantum mekaniksel olarak hesaplanmasına ilişkin şekil
Başlangıçta sistem R durumunda olup, elektron verici durumdadır. Bu durum, hepsi
aynı ω frekansına sahip olan ve elektron transferiyle çiftlenimli salınıcıları içerir. Bu
salınıcılar, Şekil 5.2’de birleşik tek bir salınıcı olarak ele alınmıştır. Ayrıca bu salınıcı
12
3
4 5 6
7
8 9
10
11
12 13
14
15
-0.5
0
+0.5
eV
ħω = 0.05 eV. P = 9 S= 44
0 5 10
0 0.1 0.2 0.3
C2 (n, n’) 1000°K 580°K 298°K 200°K 145°K 100°K 80°K
0
1 2 3 4 5 6
0
7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
R P
46
her biri diğerinden ħω ’ nun katları kadar enerji farkına sahip kuantum durumlarında
bulunabilmektedir (bu kuantum durumları şeklin sol tarafında 0’dan 15’ e kadar
numaralandırılmıştır). Kuantum mekaniğine göre, n kuantum durumu için titreşim
enerjisi, En = (n + ½)ħω ‘dur. Belirli bir T sıcaklığında, bir salınıcının, n durumunda
bulunma olasılığı, exp(-En/kBT) olmak üzere, Boltzman çarpanı ile orantılıdır. Şekil
5.2’de, her enerji düzeyi için, o düzeye ait olan dalga fonksiyonunun karesi de
çizilmiştir. Bu nicelik, salınımın x koordinatında olma olasılığı ile orantılıdır.
Çok kısa bir zaman aralığında, elektron, aniden vericiden alıcıya, tünelleme yoluyla
geçiş yapar ve sistem P durumuna geçer. Bu geçiş sırasında enerji kaybı ya da kazancı
oluşmaz. Örnek olarakğin, R durumunda, n = 10 ise, geçiş P’deki n’ = 19 durumuna
doğru olur (Şekil 5.2). Genel olarak, p=∆E/ħω olmak üzere n’=n+p’ ‘dir. Elektron
transferi sonucunda oluşan elektronik enerji kaybı, ek titreşim enerjisine dönüşür ve
sonra bu enerji, ısı enerjisi şeklinde ortama verilerek sistem, P durumundaki yeni ısısal
denge konumuna yerleşir.
Elektron transferinin olasılığı ve dolayısıyla reaksiyon hızı, sadece elektron
tünellemesinin gerçekleşme olasılığına değil, salınıcıların, bu geçişe eşlik eden kuantum
değişimlerine karşı gösterdikleri isteğe de bağlıdır. İkinci olarak ise, çakışma integrali
C(n,n’) ’ nüin karesiyle orantılıdır.
(5.21.)
Burada Xn, R’deki n durumu için dalga fonksiyonu, Xn’ ise, P’deki, n’durumu için
dalga fonksiyonu, x ise salınıcı koordinatıdır. C2(n,n’) niceliği, Franck-Condon çarpanı
olarak bilinir ve Franck-Condon İlkesi’ ni temsil eder (De Vault 1984). Bu nicelik, R ve
P için, her enerji düzeyinde taralı alanlarla nitel olarak temsil edilmiştir. Bu, çalışma
bölgesinde yer alan komşu alanların zıt işaretli olmaları nedeniyle birbirlerini yok etme
∫= dxXXnnC nn ')',(
47
eğilimi içerisinde olduklarını gösterir. C2(n,n’) niceliğinin kesin ifadesi Manneback
(1951) tarafından verilmiştir:
(5.22.)
Şekil 5.2’nin sağ tarafında, C2(n,n’) niceliğinin rölatif değerleri, yatay çubuklar halinde
gösterilmiştir. Bu değerler hesaplanırken, S = λ / ħω = 44 ve p = ∆E / ħω = 9 alınmıştır.
En uzun çubuk, n = 8 ’ e karşılık gelmekte olup, 0,036 değerindedir. Üç temel çakışma
bölgesi birbirini götürdüğünden, n = 10 ’a karşılık gelen çubuklar küçüktür. Elektron
tünelleme olasılığının belirli bir değeri için C2(n,n’) niceliği, başlangıçta n durumunda
bulunan bir sistem için, reaksiyon hızı ile orantılıdır.
Toplam reaksiyon hızını bulmak için her C2(n,n’), belirli bir sıcaklıkta, n durumunda
bulunan sistem kesri ile çarpılıp, tüm n değerleri üzerinden ortalama alındıktan sonra
elektron tünelleme olasılığı ile çarpılır.
(5.23)
Burada A=2π|Hab|2/ħω olup, reaksiyon hızının, elektron tünelleme olasılığına bağımlı
kısmını temsil etmektedir. T sıcaklığında ve n durumunda bulunan salınıcıların kesri ise
B ile verilir:
(5.24.)
( ) ( )( ) ( )
2
0
2
!!!!!)',(
+−−
+=+ Σ=
−
iini
SeSnnnnC
in
i
s
ρρρ ρ
( ) ( )TnBnnCAWn
,,2
0
ρ+= Σ∞
=
( ) ( )ωβωβ hh −− −= eeTnB n 1,( ) ( )ωβωβ hh −− −= eeTnB n 1,
48
Denklem 5.24’de, β=1/kBT ’‘ dir. Elektron tünellemesinin oluştuğu düzeyler arasındaki
enerji farkı ħω olduğundan, bunun tersi, Franck-Condon ve Boltzmann düzeltmeleri de
dikkate alındığında, Denklem 2.2’de yer alan ρ durum yoğunluğundan başka bir şey
değildir.
Şekil 5.2 ’ ye göre, R ve P eğrilerinin çakışma bölgesi, n = 6 ile n = 7 arasındadır. Eğer
n ’ nin, 7’den küçük tüm değerleri nükleer tünellemeye karşılık geliyorsa, o zaman
nükleer tünelleme hızı, n = 0 ‘dan, n = 6 ’ ya kadar olan tüm terimlerin toplamıyla
verilecektir. Oda sıcaklığında reaksiyon hızının % 90 ’ ı nükleer tünellemeye aittir ve bu
oran, sıcaklık düştükçe artmaktadır. 80 °K ‘de, sadece n = 0 durumu söz konusudur ve
bu yüzden reaksiyon hızı tümüyle sıcaklıktan bağımsızdır. 80–200 °K aralığında
reaksiyon, hemen hemen tümüyle sıcaklığa bağlı nükleer tünellemeden oluşmaktadır.
5.4 Engel Modelleri
Elektron transferinin tünelleme yoluyla olup olmadığı, temelde engelin var olup
olmamasıyla ilişkilidir. Eğer redoks merkezleri arasındaki uzaklık 5 Å ’den fazla ise ve
bu merkezler arasında metalik bir iletim yoksa, o zaman engelin varlığından emin
olabiliriz (De Vault 1984).
Redoks merkezleri arasındaki uzaklık çok küçük ise, engel ihmal edilebilecek kadar
küçük demektir. Bu durumda, elektron, engelden tünelleme yolu ile geçse bile, geçiş
çok hızlı olacağından olay adyabatik olur ve tünelleme önemini yitirir. O halde, elektron
tünellemesiyle ilgili ikinci kriter, κ<<1 olmak üzere, adyabatik olmayan durumdur. Bu
konu, Kesim 3.2.1’de ayrıntılı olarak işlenmiştir.
5.4.1 Bir boyutlu engel modelleri
Bilindiği üzere, engelin biçiminin belli olması halinde, uygun Schrödinger Denklemi
çözülerek, tünelleme hızının, engel parametrelerine bağımlılığı ile ilgili tüm sorulara
49
cevap bulunabilmektedir. Böyle bir bilginin olmadığı durumlarda, sadece modeller
üzerinde çalışılarak engel hakkında sonuçlara ulaşılabilir.
Şekil 2.1’deki potansiyel engeliyle ilgili olarak verilen Denklem 2.1, belki de bu
sonuçlar içerisinde en basit olanıdır. Bu bağıntı, engel üzerine her geliş başına, engeli
seçme olasılığını ifade eden P ’yi vermektedir. Ancak önemli olan, bu ifade ile,
Denklem 2.2’de belirtilen Hamiltonyen matris elemanı (Hab) arasındaki ilişkiyi
kurmaktır. Bu amaçla, Şekil 5.3 ele alınmıştır. Şekil 5.3’de görülen E1 ve E2, enerji
özdeğerleridir. Bu şekil için, Schrödinger Denklemi ’ nin çözümü, E1 ve E2 enerjili bir
çift özdurum verir (De Vault 1984). Bu özdurumlar arasındaki enerji farkı şu şekildedir:
(5.25).
Şekil 5.3 Bağlı durumlar arasındaki potansiyel engeli
Denklem 5.25’de, E = (E1 + E2) / 2, l = (2mVν)1/2 / ħ ve lb >> 1’dir. Klasik olarak
kutudaki bir parçacığın, bir gidiş geliş turu için geçen süre (tur periyodu) şu şekilde
verilmektedir:
E2
E1
b
a a
Ene
rji
( ) ( ) ( )lblaEVEVEE −++=− −− exp18 1112
50
(5.26.)
Genel olarak aynı enerjili iki özduruma sahip bir sistemde, enerji yarılması şu şekildedir
(De Vault 1984):
(5.27.)
Denklem 5.25 ve Denklem 5.27 ifadeleri, Denklem 2.1 ile birleştirilirse, matris elemanı:
(5.28.)
olarak bulunur. Geçiş hızı, Denklem 2.2 ’ ye göre, Denklem 5.28 ’ in karesiyle orantılı
olup, aynı zamanda engelden geçme olasılığı ile de orantılıdır. Bir parçacığın, Şekil
5.8’deki gibi bir engelden geçişiyle ilgili süre şöyle verilmektedir (Franz 1967):
(5.29)
Bununla birlikte τ << t için geçiş hızı, t T-1 ile değil de, t T-2 ile orantılıdır. Bu yüzden t
T-1, gerçek bir engele yaklaşma frekansı değildir. Bu nicelik, daha çok kutu içerisinde
dalga fonksiyonunun yayılma nedeniyle zayıfladığını ifade eder (De Vault 1984).
Denklem 5.29 ’a göre, engel yüksekliği arttıkça, engel genişliği b ne olursa olsun, τ
küçülmektedir. Geçiş sırasında, τ, o kadar küçüktür ki, enerjideki belirsizlik, engel
yüksekliğiyle aynı mertebede, (EV)1/2 ‘dir. Buna göre, parçacığın, engeli, belirsizlik
bulutu içerisinde, hızla sıçrayarak geçtiğini söyleyebiliriz (De Vault 1984).
( ) 2/1/2 EMat =
| H |2 ab12 =− EE
( )1/| H | 2/1ab += τPh
( ) 2/1/ EVh=τ
51
Denklem 2.1’in daha genel bir şekli, her engel tipi için geçerli olacak şekilde Gamow
(1928) tarafından verilmiştir:
(5.30.)
Burada P, parçacığın, engeli geçme olasılığı, C, orantı sabiti, m, parçacığın kütlesi,
V(x), parçacığın toplam enerjisinin üzerindeki engel yüksekliği, a ve b ise sırasıyla,
parçacığın, engele giriş ve çıkış noktalarıdır; başka bir deyişle, bu noktalarda, parçacığın
kinetik enerjisi sıfırdır. Denklem 2.1 veya Denklem 5.30 ifadelerindeki üstel çarpan,
“Gamow Çarpanı” olarak adlandırılır.
Bazı araştırmacılar, Denklem 5.30 ifadesini, Şekil 5.1’deki nükleer engele
uygulamışlardır (Ulstrup 1979, Dogonadze et alet al. 1979). En basit durumda, sıfır
nokta enerjisi ihmal edilip, ∆E = 0 alınırsa, parçacığın enerjisi, ER = EP (parabollerin
minimum yükseklikleri) olur. Böyle bir durumda, Denklem 5.1 ve Denklem 5.2’de yer
alan, a = XA, b = XB, XA - XB aralığında, V(x) = VR ve XC - XB aralığında, V(x) = VP
değerlerini alır. Engelin yüksekliği, bu durumda E = V ( XC ) olur. Bu değerler,
Denklem 5.30 ‘da yerine koyulursa şu sonuca ulaşılır:
(5.31.)
Burada, Q, engel genişliğini ifade etmekte olup, Q = XB - XA Aşeklinde ifade
edilmektedir. Denklem 5.31’deki olasılık, Denklem 5.22 bağıntısıyla da verilmiştir. Bu
durumda n = p = 0 olup, Denklem 5.22 şu şekle alır:
( ) ( )[ ]
−= ∫
b
a
dxxVm
CP2/1
2/122exp
h
( )[ ]h/2exp2/1++−= MEQCP
52
(5.32.)
Buradan hareketle, Denklem 5.3, Denklem 5.4, Denklem 5.5, Denklem 5.7, Denklem
5.20 kullanılır ve ∆E = 0 alınırsa şu ifade elde edilmektedir:
(5.33.)
5.4.2 Üç boyutlu engel modelleri
Redoks merkezleri arasında, elektron tünellemesi olayının üç boyutlu bir problem
olduğu ve bir boyutlu bağıntıların çok hatalı olduğu düşünülebilir. Üç boyutlu problem
için iyi bir model, H2+ hidrojen molekülü iyonudur ve bu problem istenilen kesinlikle
çözülebilir (De Vault 1984).
Elektronun potansiyel enerjisinin, çekirdekler arası eksen boyunca kesiti Şekil 5.4’de
gösterilmiştir.
( ) ( )SC −= exp0,02
( ) h/22/1++= MEQS
53
Şekil 5.4 Hidrojen molekülü iyonu elektron engeli
Elektronun, iki potansiyel kuyusu arasındaki rezonansı, enerjinin, E1 ve E2 olmak üzere,
iki düzeye yarılmasına neden olur. Çekirdekler arası itici Coulomb etkileşmesi ihmal
edilirse, sistemin enerjileri kabaca şu şekilde verilebilir (Pauling &and Wilson 1935):
(5.34.)
(5.35.)
Burada, EH = - Z2 WH / n2 ’dir. a’daki elektron bulutunun, b’deki nükleer yüke göre
Coulomb integrali J = ∫Ψa(-Ze2/rb)Ψadτ, değiş tokuş integrali K = ∫Ψb(-Ze2/rb)Ψadτ,
çakışma (overlap) integrali ise, ∆ = ∫ΨaΨbdτ şeklindedir. Z, nükleer yük (+e cinsinden);
-WH, hidrojen atomunun iyonizasyon enerjisi (13.605 eV); Ψa, a noktasındaki hidrojen
atomu dalga fonksiyonu; Ψb, b noktasındaki hidrojen atomu dalga fonksiyonu; n, Ψa ve
Ψb baz durumları için baş kuantum sayısı; e, elektron yükü; rb, elektronun b çekirdeğine
∆++
+=11
KJEE H
∆−−
+=12
KJEE H
2 Hab
0
D
b
E2
E1
Ene
rji
- EH
54
olan uzaklığıdır. EH ise, Z yüklü, n kuantum sayılı, yalıtılmış, hidrojen benzeri bir
atomun enerjisidir. Bu durumda, elektronun, a durumundan b durumuna geçişine ait
matris elemanı şu şekli alır:
(5.36.)
Çekirdekler arası uzaklık D ve Bohr yarıçapı a0 olmak üzere, ∆ ve K integrallerinin her
ikisi de exp(-DZ/na0) çarpanını içerir. Bu üstel terimin yüksek mertebeleri ihmal
edilecek olursa, | Hab | ‘de, bu çarpanla orantılıdır. D çok büyük ise, engel genişliği, b
olarak alınabilir ve engelin üstü sıfıra yaklaşır (Şekil 5.4). Böylece V engel yüksekliği
için – E ≈ - EH = Z2WH/n2 yazılabilir. Bunları ve WH = ħ2/2mao2 niceliğini kullanarak:
(5.37.)
sonucu elde edilir. Çekirdekler arası uzaklık büyük olduğunda, engelin biçimi yaklaşık
dikdörtgen gibi alınabildiğinden, | Hab |2 niceliği, Denklem 5.28 ve Denklem 2.1’deki
gibi, aynı Gamow çarpanıyla orantılı olmaktadır.
5.5 Engel Genişliği ve Yüksekliği
Engel genişliği konusunda çok çeşitli öneriler yapılmış olup, bunlarda elektron -
transfer kinetiği ölçümleri dikkate alınmamıştır. Yarı iletkenlerde, tünelleme akımı
ölçümleri için öngörülen yalıtkan tabaka genişliği 100 Å (Kurtin et alet al. 1971), C.
vinosum’da 15 Å (Tiede et alet al. 1978), sitokrom ile Fe-S merkezi arasındaki uzaklık
4-6 Å (Cusanovich and Mizrahi 1979), mitokondride 8–10 Å (Salerno and Oohnishi
212
ab 12| H |
∆−
−∆=
−=
KJEE
( ){ }h/2exp | H | 2/1ab MVb−∞
55
1979) ve tipik bir çözücüde, elektron değiş tokuşu yapan moleküller arası uzaklık 7 Å
(Ballard and Mauzerall 1979) olarak belirlenmiştir.
Elektron transfer hızlarından yararlanarak, engel genişliğini belirleme ise, hem seçilen
modele, hem de engelin yüksekliğine bağlıdır. Örneğin, Şekil 2.1’deki gibi basit bir
engel için, Franck-Condon çarpanları dikkate alınmazsa, engel yüksekliği V = 1eV için,
engel genişliği 29 Å olmaktadır (DeVault and Chance 1966). Öte yandan Hopfield
(1974) tarafından önerilen |HRP| = (2,7/20)exp(-0,72b) denkleminde,|HRP| = 3,6x10-3eV
için, b = 5 Å; |HRP| = 2,4x10-3eV içinse, b = 5,6 Å olmaktadır.
Verici, alıcı ve ortamın, oksitlenmiş hallerinde hiçbir elektriksel yük taşımadıkları
varsayılırsa ve tüm moleküllerin yarıçapları eşit alınırsa, engel yüksekliği şu şekilde
ifade edilebilir (DeVault 1984):
(5.38)
Burada VD, vericinin, VM ise ortamın elektronegatifliği, R, verici, alıcı verici veya
ortam molekülü yarıçapının iki merkez arasındaki uzaklığa (D) oranı, x, verici
merkezinden x ekseni boyunca olan uzaklıktır. λ, ∆E ve ∆E↨ nicelikleri, Denklem 5.7
(5.7) ile ilişkilidir. λ = (e2/4πεoD)(R-1–1)(κo-1–κ-1) olup, burada εo, serbest uzayın
geçirgenliği, κ, ortamın düşük frekans dielektrik sabiti, κo ise, kırılma indisinin karesine
eşit olup, optik frekans dielektrik sabitidir. Denklem (5.38) ifadesi, Denklem (5.30)
yerine de kullanılabilir.
Bir başka bağıntı ise, Beitz and Miller (1979a,b a,b) tarafından önerilmiştir. Tünelleme
uzaklığı R, tünellemeden önce geçen ortalama zaman ise t olmak üzere,
(5.39)
( ) ( )[ ] ( )[ ]
−∆−−−+∆+−−
−−
−+−−=
xD
DERE
x
DERRE
R
R
REVV MD 11
11xV
2bbb λλ
λ
( )2/1
0103 )(
)(log
1009.11
tR
×=
− tA
tA
M
56
şeklinde olup, burada R, angström cinsinden ifade edilmiştir. Denklem 5.39 ‘da, M, alıcı
konsantrasyonu (mol/lt), A, alıcının var olması durumundaki soğurulma ve A0, alıcının
olmaması durumundaki soğurulmadır. Eğer ln t, R ’ nin fonksiyonu olarak çizilirse,
eğim a, zayıflama katsayısını verir (Beitz and Miller 1979a, b):
(5.40.)
Burada k0 orantı katsayısı, k ise tünelleme hızıdır. Eğer k0 niceliği, Franck-Condon
çarpanlarını içerecek şekilde yazılacak olursaırsa, Denklem 5.40 ‘da yer alanki üstel
terim, Denklem 2.1 ve Denklem 5.30’daki Gamow Çarpanı yardımıyla anlaşılabilir.
Böylece şu bağıntı elde edilmektedir nu buluruz (De Vault 1984)):
(5.41.)
Burada V, düzgün olmayan bir engel için ortalama engel yüksekliğidir.
Çizelge 5.1 Beitz and Miller’in (1979a, b) verileri kullanılarak hesaplanan engel yükseklikleri V
Alıcı Kısaltma A (1 / Å) V (eV)
Tetrasiyanobenzen TCNB 0,89 0,76
Tetranitrometan TNM 0,93 0,80
Benzonitril BzCN 0,97 0,89
Maleik anhidrit MA 1,02 0,99
9 – Metilantrasin 9MA 1,04 1,03
p – Disiyanobenzen DCNB 1,18 1,32
Naphohalen Nap 1,22 1,42
Trimetil benzoquinone M3Q 1,25 1,48
Biphenyl Bip 1,27 1,53
Benzoquinone BQ 1,27 1,53
Hekzaflorobenzen B6F6 1,35 1,73
( ) ( )taRekRkt −− == 01
( ) h/22 2/1MVa =
57
Pyrazine Pyz 1,37 1,79
p - Tetraklorobenzoquinone pCl4Q 1,37 1,79
2,5 ve 2,6 Dikloro benzoquinone Cl2Q 1,89 3,40
Benzen Bz 4,18 16,6
Çizelge 5.1’ de, Beitz and Miller’ in (1979a, bb) verileri kullanılarak çizilen
grafiklerden elde edilen a zayıflama katsayısı değerleri ile bu değerlere karşılık gelen ve
Denklem 5.41 yardımıyla hesaplanan V değerleri verilmiştir. Çizelge 5.1’deki
değerlerin, biyolojik tünelleme engel yükseklikleri hakkında sadece fikir verici olduğu
açıktır.
6. SONUÇ Biyolojik sistemlerde, elektron ve nükleer tünelleme olayları klasik, yarı-klasik ve
kuantum mekaniksel olarak incelenmiştir. Elektron transferi tepkimelerinin tünelleme
olayı ile meydana gelmesinin sıcaklığa bağımlılığı araştırılmıştır. Tünelleme hızının
engel parametrelerine bağımlılığı çeşitli engel modelleri için tartışılmıştır.
Elektron transferine eşlik eden nükleer hareket baz alınarak, indirgenmiş kütle ve enerji
hesaplanmıştır. Daha sonra Boltzman Enerji Dağılımı kullanılarak ortalama hız ortaya
koyulmuştur.
Tünelleme olayının fizik, kimya ve biyolojik olaylardaki örnekleri incelenmiş, bu
konuda yapılan araştırmalar ortaya koyulmuştur. Yoğunlukla kuantum mekaniksel
58
yaklaşımlar ile, birbirinden farklı kimyasal ve fiziksel olaylar incelenmiş, bu
yaklaşımların biyolojik olaylarda da uygulanmasına çalışılmıştır.
Kimyasal olaylarda meydana gelen tünelleme ile ilgili bölümde ise kimyasal sistemlerde
meydana gelen tünellemelerin atomik ya da moleküler bazda sıçrama şeklinde oluştuğu
ortaya koyulmuştur. Reaksiyonlarda, Franck–Condon İlkesi ile enerjinin korunumu aynı
anda uygulanmış ve sonuç olarak tünellemenin gerçekleştiği grafik üzerinde
gösterilmiştir.
Ayrıca, biyolojide elektron transferinin yoğun olarak gerçekleştiği fotosentez ve
solunum olaylarında meydana gelen tünelleme olayları ve bu tünellemelerin
karakteristik özellikleri incelenmiştir. Biyolojide elektron transferi ile ilgili bazı enerji
denklemleri, Hook Yasası ve Boltzman enerji dağılımı yardımıyla çıkarılmıştır.
Sonuç olarak düşük sıcaklıklarda (T<80°K), reaksiyon hızının sıcaklıktan bağımsız
olduğu, 80 – 200 °K aralığında reaksiyonun tümüyle sıcaklığa bağlı nükleer
tünellemeden oluştuğu ve oda sıcaklıklarında ise reaksiyon hızının %90’ ının nükleer
tünelleme kaynaklı olduğu gösterilmiştir
KAYNAKLAR
Arnold, W. and Clayton, R.K. 1960. The First Step In Photosynthesis, Evidence For Its
Electronic Nature. Proc. Natn. Acad. Sci. USA 46. 769 – 76. Ballard, S.G. and Mauzerall, D. 1979. Kinetic, Evidence For Electron Tunneling In
Solution. T. pp. 581 – 7. Beitz, J.V. and Miller, J.R. 1979a. Tunneling Distances and Exothermic Rate
Restrictions In Electron Transfer Reactions. T. pp. 269 – 80. Beitz, J.V. and Miller, J.R. 1979b. Exothermic Rate Restrictions On Electron Transfer
In a Rigid Medium. J. Chem. Phys. 71. 4579 – 95. Blankenship, R. E. and Parson, W. W. 1979. Kinetics and Thermodynamics of Electron
Transfer In Bacterial Reaction Centers. In Photosynthesis In Relation to Model Systems (ed. J. Barber). pp. 71 – 114. Amsterdam: Elsevier / North Holland.
59
Bourgin, D. G. 1929. Unimolecular Reactions. Proc. Natn. Acad. Sci. USA 15. 315 – 18.
Burrau, Q. 1927. Berechnung des Energiewertes des Wasserstoof Molekelions.( H2+)
im Normalzustand. Det. Kgl. Danske. Vid. Selskab 7, nr. 14, 1- 18. Calvin, M. and Sogo, P.B. 1975. Primary Quantum Conversion Process In
Photosynthesis: Electron Spin Resonance. Science. N. Y. 125. 499 – 500. Chance, B. and Bonner, W. D. Jr. 1963. The Temperature Insensitive Oxidation of
Cytochrome F In Green Leaves – a Primary Biochemical Event of Photosynthesis. In Photosynthesis Mechanisms In Green Plants. pp. 66 – 81. National Acad. Science – National Research Council Publication. No. 1145.
Chance, B. and Nishimura, M. 1960. On the Mechanism of Chlorophyll – Cytochrome
Interaction: the Temperature Insensitivity of Light Induced Cytochrome Oxidation In Chromatium. Proc. Natn. Acad. Sci. USA 46. 19 – 24.
Condon, E. U. 1926. A Theory of Intensity Distribution In Band Systems. Phys. Rev.
Lett. 8. 1182 – 201. Condon, E. U. 1928. Nuclear Motions Associated With Electron Transitions In
Diatomic Molecules. Phys. Rev. 32. 858 – 72. Cope, F. W. 1965a. A Generalized Theory of Particulate Electron Conduction Enzymes
Applied to Cytochrome Oxidase. A Theory of Coupled Electron and / or Ion Transport Applied to Pyruvate Carboxylase. Bull. Math. Biophys 27. 237 – 52.
Cope, F.W. 1965b. A Kinetic Theory of Electron and Ion Transport In Particulate and
Membraneous Systems With Applications to Cytochrome Oxidase Melanin Free Radical and Pyruvate Carboyxylase Reactions and to Control of Enzymes by Hormones and Radiation. In Oxidase and Related Redox Systems (ed. T. King. H. Mason and M. Morrison). pp. 51 – 71. New York.
Cusanovich, M.A. and Mizrahi, I.A. 1979. Electron Transfer Between c-type
Cytochromes and High Potenstial Iron – Sulfer Proteins. T. pp. 355 – 62. DeVault, D. 1979. Introduction to Biological aspects. T. pp. 303 – 16. DeVault, D. 1984. Quantum Mechanical Tunneling In Biological Systems. Cambridge
University Press. Cambridge. DeVault, D. and Chance, B. 1966. Studies of Photosynthesis Using a Pulsed Laser. I.
Temperature Dependence of Cytochrome Oxidation Rate In Chromatium. Evidence for Tunneling. Biophys. J. 6. 825 – 47.
60
Dogonadze, R.R., Kuznetsov, A. M. Zakaraya, M. G. and Ulstrup, J. 1979. A Quantum Theory of Low Temperature Chemical and Biological Rate Process In Condensed Media. T. pp. 145 – 71.
Emin, D. 1975. Phonon Assisted Transition Rates. I. Optical Phonon Assisted Hopping
In Solids. Adv. Phys. 24. 305 – 48. Esaki, L. 1958. New Phenomenon in Narrow Germanium p–n Junctions. Phys. Rev.
109. 603 – 4. Eyring, H. 1935a. The Activated Complex In Chemical Reactions. J. Chem. Phys. 3.
107 – 15. Eyring, H. 1935b. The Activated Complex and the Absolute Rate of Chemical
Reactions. Chem. Rev. 17. 65 – 77. Fowler, R.H. and Nordheim, L. 1928. Electron Emission In Intense Electric Fields.
Proc. R. Soc. Lond. A 119. 173 – 81. Franck, J. 1925. Elementary Processes of Photochemical Reactions. Trans. Faraday Soc.
21. 536 – 42. Franz, W. 1967. Duration of the Tunneling Single Process. Phys. Status Solidi 22. K
139 – 40. Frauenfelder, H. 1979. Molecular Tunneling In Heme Proteins. T. pp. 627 – 46. Frumkin, A.N. 1933. Diskussionsbemerkungen. Following R. W. Gurney: Quantum
Mechanics and Overpotential. Phys. Z. SowjU 4. 360 – 4. Gamow, G. 1928. Zur Quanten Theorie des Atom Kernes. Z. Phys. 51. 204 – 12. Goldanskii, V.I. 1979. Quantum Chemical Reactivity Near Absolute Zero: Biological,
Chemical and Astrophysical Aspects. T. pp. 663 – 711. Grigorov, L.N. and Chernavskii, D. S. 1972. Quantum Mechanical Model of Electron
Transfer from Cytochrome to Chlorophyll In Photosynthesis. Biofizika 17. 195 – 202. (202 – 9 in English translation).
Gurney, R.W. 1931. The Quantum Mechanics of Electrolysis. Proc. R. Soc. Land. A
134. 137 – 54. Gurney, R.W. and Condon, E. U. 1928. Wave Mechanics and Radioactive
Disintegration. Nature, Land. 122. 439. Holstein, T. 1959a. Studies of Polaron Motion. I. The Molecular Cyrstal Model. Ann.
Phys. (NY) 8. 325 – 42.
61
Holstein, T. 1959b. Studies of Polaron Motion. II. The “small” Polaron. Ann. Phys. (NY) 8. 343 - 89.
Holstein, T. 1979. Chemical rate Theory of Small Polaron Hopping. T. pp. 129 – 36. Hopfield, J.J. 1974. Electron Transfer Between Biological Molecules by Thermally
Activated Tunneling. Proc. Natn. Acad. Sci. USA 71. 3640 – 4. Horiuti, J. and Polanyi, M. 1935. Grundlinden Einer Theorie der Protonübertragung.
Elektrolytische Dissoziation; Prototropie, Spontane Ionization und Elektrolytische Abscheidung von Wasserstooff an Elektroden: Wasserstooffionenkatalyse. Acta. Electrochemica USSR 2. 505 – 32.
Huang, K. and Rhys, A. 1950. Theory of Light Absorption and Non Radiative
Transitions In F Centers. Proc. R. Soc. Land. A 204. 406 – 23. Hund, F. 1927. Zur Deutung der Molekelspektern. III. Bemerkungen Über das
Schwingungs und Rotationsspectrum bei Molekeln mit Mehr Als Zwei Kernen. Z. Phys. 43. 805 – 26.
Jortner, J. 1976. Temperature Dependent Activation Energy for Elevtron Transfer
Between Biological Molecules. J. Chem. Phys. 64. 4860 – 70. Kakitani, T. and Kakitani, H. 1981. A Possible New Mechanism of Temperature
Dependence of Electron Transfer In Photosynthetic System. Biochim. Bio phys. Acta 635. 498 – 514.
Kaufmann, K.J. , Dutton, P. L., Netzel, T. L., Leigh, J. S. and Rentzepis, P. M. 1975.
Picosecond Kinetics of Events Leading to Reaction Center Bacteriochlorophyll Oxidation. Science. NY 188. 1301 – 4.
Kurtin, S.L., McGill, T.C. and Mead, C.A. 1971. Direct Inter Electrode Tunneling In GaSe. Phys. Rev. B 3. 3368 – 79.
Landau, L. 1932. Zur Theorie der Energieübertragung bei Stössen. Phys. Z. SowjU 1.
88 – 98. Levich, V.G. 1970. Kinetics of Reactions with Charge Transport. In Physical Chemistry
an Advanced Treatise. Vol. IX. B. Electrochemistry (ed. H. Eyring). pp. 986 – 1074.
Levich, V.G. and Dogonadze, R.R. 1961. Adiabaticheskaya Teoriya Elektronnikh
Protsessov v Rastorakh. Coll. Czech. Chem. Commun. 26. 193 – 214. Libby, W.F. 1940. Reactions of high Energy Atoms Produced by Slow Neutron
Capture. J. Am. Chem. Soc. 62. 1930 – 43. Libby, W.F. 1979. My Tunneling Experiences. T. pp. 3 – 8.
62
Mann, B. and Kuhn, H. 1971. Tunneling Through Fatty Acid Salt Monolayers. J. Appl. Phys. 42. 4398 – 405.
Manneback, C. 1951. Computation of the Intensities of Vibrational Spectra of
Electronic Bands In Diatomic Molecules. Physica’ s Grav 17. 1001 – 10. Marcus, R.A. 1956. On the Theory of Oxidation – Reduction Reactions Involving
Electron Transfer: I. J. Chem. Phys. 24. 966 – 78. Marcus, R.A. 1965. On the Theory of Electron – Transfer Reactions. VI. Unified
Treatment for Homegeneous and Electrode Reactions. J. Chem. Phys. 43. 679–701.
Marcus, R.A. 1968. Electron Transfer Reactions. In Chemische Elementarprozesse (ed.
H. Hartmann). pp. 348 – 56. Berlin: Springer – Verlag. Marcus, R.A. 1979a. Electron and Nuclear Tunneling In Chemical and Biological
Systems. T. pp. 109 – 27. Marcus, R.A. 1979b. Electron Transfer and Tunneling In Chemical and Biological
Systems. In Light Induced Charge Seperation In Biology and Chemistry (ed. H. Gerischer and J. J. Katz). pp. 15 – 43. Berlin: Dahlem Konferenzen, Verlag Chemie.
Mead, C.A. 1969. Some Properties of Exponentially Damped Wave Functions. In
Tunneling Phenomena In Solids (ed. E.Burstein and S. Lundqvist). pp. 127 – 34. New York: Plenum.
Moscowitz, E. and Malley, M. M. 1978. Energy Transfer an d Photooxidation Kinetics
In Reaction Centers on the Picosecond Time Scale. Photochem. and Photobiol. 27. 55 – 9.
Mott, N.F. 1939. A Theory of the Formation of Protective Oxide Films on Metals.
Trans. Faraday. Soc. 35. 1175 – 7. Mott, N.F. 1940. The Theory of the Formation of Protective Oxide Films on Metals: II.
Trans. Faraday. Soc. 36. 472 – 83. Müller, A. and Witt, H. T. 1961. Trapped Primary Product of Photosynthesis In Green
Plants. Nature, Land. 189. 944 – 5. Nordheim, L. 1928. Zur Theorie der Thermischen Emission und der Reflexion von
Electronen an Metallen. Z. Phys. 46. 833 – 55. Okamura, M.Y., Fredkin, D. R., Isaacson, R. A. and Feher, G. 1979 a. Magnetic
Interactions and Electron Transfer Kinetics of the Reduced Intermediate Acceptor In Reaction Centers (RC’s) of Rhodopseudomanas sphaeroides R-26. Evidence for Thermally Induced Tunneling. T. pp. 729 – 43.
63
Okamura, M.Y., Isaacson, R. A. and Feher, G. 1979 b. Spectroscopic and Kinetic
Properties of the Transient Intermediate Acceptor In the Reaction Centres of Rhodopseudomonas Sphaeroides. Biochim. Biophys. Acta 546. 394 – 417.
Oppenheimer, J.R. 1928. Three Notes on the Quantum Theory of Aperiodic Effects. Phys. Rev. 13. 66 – 81.
Parson, W.W. 1968. The Role of P70 In Bacterial Photosynthesis. Biochim. Biophys.
Acta 153. 248 – 59. Parson, W.W. 1969a. The Reaction Between Primary and Secondary Electron
Acceptors In Bacterial Photosynthesis. Biochim. Biophys. Acta 189. 384 - 96. Parson, W.W, 1969b, Cytochrome Photooxidations In Chromatium Chromatophores,
Each P870 Oxidizes Two Cytochrome C442 Hemes, Biochim, Biophys, Acta 189, 397 – 403.
Pauling, L. 1928. The Application of the Quantum Mechanics to the Structure of the
Hydrogen Molecule and Hydrogene Molecule Ion and to Related Problems. Chem. Rev. 5. 173 – 213.
Pauling, L. and Wilson, E. B. 1935. Introduction to Quantum Mechanics. McGraw –
Hill. New York. Pekar, S.I. 1951. Investigations on the Electronic Theory of Crystals. Moscow:
Fizmatgiz. Pekar, S.I. 1954. Untersuchungen Über die Electronen Theorie der Kristalle. Berlin:
Akademie – Verlag. Pulman, B. and Pulman, A. 1963. Quantum Biochemistry. New York: Wiley –
Interscience. Randles, J.E.B. 1952. Kinetics of Rapid Electron Reactions. 2. Rate Constants and
Activation Energies of Electrode Reactions. Trans. Faraday Soc. 48. 828 – 32. Rosenberg, B. 1965. Some Problems In Electrical Conductivity of Proteins. In Oxidases
and Related Redox Systems (ed. T. King. H. Mason and M. Morrison). pp. 72 – 87. New York: Wiley.
Salerno, J.C. and Ohnishi, T. 1979. Electron Transport In the Succinate Ubiquinone
Segment of the Respiratory Chain. T. pp. 473 – 82. Schiff, L.I. 1968. Quantum Mechanics. McGraw – Hill. London Sutin, N. 1962. Electron Exchange Reactions. A. Rev. Nucl. Sci. 12. 285 – 328. Szent – Györgyi, A. 1941. Towards a New Biochemistry. Science. NY 93. 609 – 11.
64
Taylor, P. D. 1959. General Discussion. Disc. Faraday Soc. 27. 237 – 9. Tiede, D. M., Leigh, J. S. and Dutton, P. L. 1978. Structural Organization of the
Chromatium Vinosum Reaction Center Associated c – Cytochromes. Biochim. Biophys. Acta 503. 524 – 44.
Ulstrup, J. 1979. Charge Transfer Processes In Condensed Media. 419 pp. Berlin:
Springer – Verlag. (No. 10 in series: Lecture Notes in Chemistry.) Winfield, M.E. 1965. Electron Transfer Within and Between Haemoprotein Molecules.
J. Molec. Biol. 12. 600 – 11. Witt, H.T., Moraw, R., Müler, A., Rumberg, B. and Zieger, G. 1960a. Kinetische
Untersuchungen über die Primarvorgange der Photosynthese. Z. Electrochem. 64. 181 – 7.
Witt, H.T., Moraw, R., Müler, A., Rumberg, B. and Zieger, G. 1960b. Zwei
Chlorophyllreaktionen In Vivo. Z. Phys. Chem. NF 23. 133 – 8. Yamosa, S. 1980. Theory of Electron Transfer In Photosynthetic System. Preprint
Personally Communicated Revised 1982. Zener, C. 1932. Non – adiabatic Crossing of Energy Levels. Proc. R. Soc. Lond. A 137.
696 – 702.
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Fatih Mehmet KILIÇ
Doğum Yeri : Antalya
Doğum Tarihi : 22.10.1980
Medeni Hali : Evli
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)
65
Lise : Afyon Kocatepe Anadolu Lisesi, 1991 - 1998
Lisans : A.Ü.M.F. Fizik Mühendisliği Bölümü, 1998 – 2002
Yüksek Lisans : A.Ü.F.B.E. Fizik Mühendisliği A.B.D., 2002 -
Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı KOSGEB, 2003 -