İller bankasi anonİm Şİrketİ - ilbank.gov.tr · depremlerin büyük bir kısmı tektonik...
Post on 17-Aug-2019
228 Views
Preview:
TRANSCRIPT
İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ
İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜTLER
KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PALEOSİSMOLOJİK ARAŞTIRMALAR,
SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) ÖRNEĞİ
SEDA EĞDEMİR
UZMANLIK TEZİ
NİSAN 2017
İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ
İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜTLER
KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PALEOSİSMOLOJİK ARAŞTIRMALAR,
SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) ÖRNEĞİ
SEDA EĞDEMİR
UZMANLIK TEZİ
Tez Danışmanı (Kurum) Tez Danışmanı (Üniversite)
Arzu KARAÇAM Doç. Dr. Nihat IŞIK
ETİK BEYAN
“İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ Uzmanlık Tezi Yazım Kuralları”na uygun
olarak hazırladığım bu tez çalışmasında; tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve
dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi, tüm bilgi, belge,
değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu, tez
çalışmasında yararlandığım eserlerin tümüne uygun atıfta bulunarak kaynak gösterdiğimi,
kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, bu tezde sunduğum çalışmanın
özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını
kabullendiğimi beyan ederim.
Seda EĞDEMİR
4 Nisan 2017
i
İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etütler Kapsamında Yürütülen Paleosismolojik
Araştırmalar, Sandıklı (Afyonkarahisar) Örneği
(Uzmanlık Tezi)
Seda EĞDEMİR
İLBANK A.Ş.
Nisan 2017
ÖZET
Yapılan çalışmada, aktif fay sistemi içerisinde bulunduğu düşünülen ve imara açılması
öngörülen alanların paleosismolojisinin incelenmesi amaçlanmış ve arazi çalışmaları
gerçekleştirilmiştir. Sandıklı ve Örenkaya faylarının, inceleme alanındaki tarihsel ve
güncel sismik aktivitesi hakkında bilgi edinmek ve tekrarlanma aralığını belirlemek
amacıyla paleosismolojik araştırmalar yapılmıştır. Arazide doğrudan gözlem yapmanın
mümkün olmadığı yerlerde sığ jeofizik yöntemlerden biri olan yeraltı radarı kullanılarak
aktif fayların varlığı belirlenmeye çalışılmıştır. İnceleme alanını da içine alan bölgedeki
aletsel kayıtlar sismisitenin önemli yoğunluğa sahip olmadığına işaret etmektedir. İnceleme
alanı içerisindeki jeolojik ve morfotektonik gözlemler sonucunda bölgede meydana gelmiş
faylanmaların Holosen, en azından Geç Holosen döneminden önce gelişmiş olduğu
sonucuna varılmıştır. Bu bulgular inceleme alanındaki faylanmanın, potansiyel aktif fay
olarak değerlendirmesine sevk etmiştir. İnceleme alanında planlamaya gidilirken,
potansiyel aktif fay izlerinin dikkate alınmasında yarar vardır. Ancak bu faylar fay zonu
boyunca sakınım/koruma bandı konulması kriterlerini taşımamaktadır. İnceleme alanı
belirgin sismik aktivite sunmamakla birlikte inceleme alanının çevreleyen bölgenin
sismikçe aktif olmasından dolayı “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelik”in gözardı edilmemesinde yarar vardır.
Anahtar Kelimeler : Sandıklı, paleosismoloji, aktif fay
Sayfa Adedi : 87
Tez Danışmanı : Arzu KARAÇAM (Kurum)
Tez Danışmanı : Doç. Dr. Nihat IŞIK (Üniversite)
ii
Paleosismological Research Contucted As a Part Of Geotechnial-Geological Etude That
Constitute Basis For the Development Plan, Example of Sandıklı (Afyonkarahisar)
(ILBANK Expertise Thesis)
Seda EĞDEMİR
ILBANK A.S.
April 2017
ABSTRACT
In this study, it was aimed to investigate the paleoseismology of the areas considered to be
in the active fault system and to be inaugurated, and field studies were carried out.
Paleosismological examinations was conducted for detection of repetition rate of historical
and current seismic activity of Sandikli and Örenkaya faults and getting information about
them. The existence of active faults were tried to determine using an underground radar
which is one of the shallow geophysical methods. Instrumental records in the area
including the study area indicate that seismic activity has not a significant density. As a
result of the geological and morphotectonic observations in the investigated area, it was
concluded that the faults coming to the region developed in the Holocene, at least before
the Late Holocene. These findings have led to the evaluation of the fault in the study area
as a potential active fault. It is useful to take into account potential active fault trails when
going to the planning site. However, these faults do not carry the criteria for the placement
of conservation / protection band throughout the fault zone. Although the survey area does
not provide significant seismic activity, it is beneficial not to ignore the "Regulation on
Buildings to be Performed in Earthquake Regions" because the area surrounding the survey
area is seismically active.
Key Words : Sandikli, paleoseismology, active fault
Page Number : 87
Supervisor : Arzu KARACAM (Corporate)
Supervisor : Assoc. Prof. Nihat ISIK (University)
iii
TEŞEKKÜR
Bu çalışma boyunca bilgi ve deneyimleri ile yol gösteren ve katkılarını
esirgemeyen “İlbank A.Ş. Mekansal Planlama Dairesi Başkanlığı” personeli kurum
danışmanım Arzu KARAÇAM ve “Gazi Üniversitesi” Mühendislik Fakültesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü akademik personeli akademik danışmanım Doç. Dr. Nihat Sinan
IŞIK’a, paleosismoloji çalışmalarını yürüten ve emek harcayan “Ankara Üniversitesi”
Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Veysel
IŞIK’a, İller Bankası A.Ş. bünyesinde çalıştığım 3 yıl boyunca iş ortamında olduğu kadar
beşeri ilişkilerde de gelişmemize katkıda bulunan, destek ve emeğini hiçbir zaman
esirgemeyen Bölge Müdürümüz Harun CESUR ve İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri
Müdürlüğü personeli Türkan SARI’ya, tez yazım sürecinde yardımlarını esirgemeyen
mesai arkadaşlarım Harun SUNGUR ve Mustafa EROL’a, sabır ve desteklerinden hiç
ödün vermeyen aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
iv
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ...................................................................................................................................... i
ABSTRACT .......................................................................................................................... ii
TEŞEKKÜR ......................................................................................................................... iii
İÇİNDEKİLER ..................................................................................................................... iv
ÇİZELGELERİN LİSTESİ ................................................................................................... vi
ŞEKİLLERİN LİSTESİ ...................................................................................................... vii
RESİMLERİN LİSTESİ .................................................................................................... viii
HARİTALARIN LİSTESİ ..................................................................................................... x
SİMGELER VE KISALTMALAR....................................................................................... xi
GİRİŞ ................................................................................................................................... 1
1. PALEOSİSMOLOJİ ÇALIŞMALARI ................................................................... 3
1.1.Jeomorfolojik Çalışmalar ............................................................................................ 3
1.2.Jeolojik Çalışmalar ...................................................................................................... 4
1.3.Jeofizik Çalışmalar ...................................................................................................... 4
1.3.1 Yer radarı .......................................................................................................... 4
1.3.2 Elektrik Rezistivite (Özdirenç) Yöntemi .......................................................... 6
1.3.3 Sismik Yansıma ve Sismik Kırılma Yöntemi ................................................... 6
1.3.4 Manyetik ve Gravite Yöntemi ........................................................................... 7
1.4.Hendek Çalışmaları ..................................................................................................... 7
1.5.Tarihlendirme Yöntemleri ......................................................................................... 10
2. İNCELEME ALANI.................................................................................................. 13
3. JEOLOJİ ....................................................................................................................... 17
3.1.Genel Jeoloji .............................................................................................................. 17
3.2.Çalışma Alanının Jeolojisi ........................................................................................ 33
3.3.Yapısal Jeoloji ........................................................................................................... 37
4. ARAZİ ÇALIŞMALARI ......................................................................................... 41
4.1.Çalışma Sahasından Elde Edilen Yer Radarı Çalışması Sonuçları ........................... 42
4.2.Çalışma Sahasından Elde Edilen Hendek Çalışması Sonuçları ................................ 49
5. SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) İÇİN DEPREM TEHLİKESİNİN
BELİRLENMESİ ....................................................................................................... 63
5.1.İnceleme Alanı Deprem Durumu .............................................................................. 63
5.2.Sandıklı ve Çevresi Probobalistik Deprem Tehlike Analizi ..................................... 70
v
Sayfa
5.3.Sandıklı (Afyonkarahisar) ve Çevresi Magnitüd-Frekans İlişkisi............................. 72
5.4.Poisson Olasılık Dağılımı ile Deprem Risk Analizi ................................................. 73
5.5.Fay Sakınım Bandı Oluşturulması ............................................................................ 75
SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................................. 79
KAYNAKLAR .................................................................................................................... 81 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................................... 87
vi
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge Sayfa
Çizelge 2.1. İnceleme alanı köşe koordinatları .................................................................... 15
Çizelge 5.1. İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelmiş bazı aletsel depremler .. 65
Çizelge 5.2. 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler ................................... 66
Çizelge 5.3. Magnitüd aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları ................................ 72
Çizelge 5.4. Hesaplanan a,b katsayıları ve magnitüd-frekans ilişkisi .................................. 72
Çizelge 5.5. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösteren poisson
oranı olasılık dağılımı ................................................................................... 74
vii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil Sayfa
Şekil 4.1. Hendek-1 kesiti .................................................................................................... 52
Şekil 4.2. Hendek-2 kesiti .................................................................................................... 53
Şekil 4.3. Hendek-3 kesiti .................................................................................................... 55
Şekil 4.4. Hendek-4 kesiti .................................................................................................... 57
Şekil 4.5. Hendek-5 kesiti .................................................................................................... 58
Şekil 4.6. Hendek-6 kesiti .................................................................................................... 60
Şekil 5.1. Sandıklı ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü arasındaki ilişki .............. 71
Şekil 5.2. Hesaplanan magnitüd-frekans ilişkisi .................................................................. 73
viii
RESİMLERİN LİSTESİ
Resim Sayfa
Resim 1.1. Yer radarı çalışma prensibi .................................................................................. 5
Resim 1.2. Radargram görüntüsü........................................................................................... 6
Resim 1.3. Hendek duvarının temizlenmesi .......................................................................... 9
Resim 1.4. Hendek duvarı karelajlanması ............................................................................. 9
Resim 1.5. Hendek duvarının milimetrik kağıda aktarılması .............................................. 10
Resim 2.1. İnceleme alanının konumunu gösteren Google Earth görüntüsü ....................... 14
Resim 3.1. Güzelyayla formasyonu ..................................................................................... 34
Resim 3.2. Kumalar formasyonundan bir görünüm............................................................. 35
Resim 3.3. Alüvyon yelpazesi ve yamaç molozu birimleri ................................................. 36
Resim 3.4. Alüvyon birimler ............................................................................................... 36
Resim 4.1. Yer radarı ile veri toplama ................................................................................. 41
Resim 4.2. Hendek açımı ..................................................................................................... 42
Resim 4.3. Hat-1 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 43
Resim 4.4. Hat-1 radargramı ................................................................................................ 43
Resim 4.5. Hat-2 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 44
Resim 4.6. Hat-2 radargramı ................................................................................................ 44
Resim 4.7. Hat-3 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 45
Resim 4.8. Hat-3 radargramı ................................................................................................ 45
Resim 4.9. Hat-4 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 46
Resim 4.10. Hat-4 radargramı .............................................................................................. 46
Resim 4.11. Hat-5 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 47
ix
Resim Sayfa
Resim 4.12. Hat-5 radargramı .............................................................................................. 47
Resim 4.13. Hat-6 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 48
Resim 4.14. Hat-6 radargramı .............................................................................................. 48
Resim 4.15. Hat-7 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 49
Resim 4.16. Hat-7 radargramı .............................................................................................. 49
Resim 4.17. Hendek-1 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 51
Resim 4.18. Hendek-2 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 52
Resim 4.19. Hendek-3 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 54
Resim 4.20. Hendek-4 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 55
Resim 4.21. Hendek-5 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 57
Resim 4.22. Hendek-6 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 59
x
HARİTALARIN LİSTESİ
Harita Sayfa
Harita 2.1 İnceleme alanı yer bulduru haritası ..................................................................... 13
Harita 3.1. İnceleme alanının 1/100 000 ölçekli jeoloji haritası ......................................... 17
Harita 3.2. 1/250 000 ölçekli Türkiye diri fay haritası ....................................................... 38
Harita 4.1. Hendek yerlerinin sayısal yükseklik haritasındaki konumu .............................. 50
Harita 5.1. İnceleme alanı deprem bölgesi haritası .............................................................. 63
Harita 5.2. Çalışma alanı ve çevresi diri kırıkları ................................................................ 64
Harita 5.3. Sandıklı ve yakın çevresinde 1900-2019 yılları arasında meydana gelmiş
depremler .......................................................................................................... 65
xi
SİMGELER VE KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış simgeler ve kısaltmalar açıklamaları ile birlikte aşağıda
sunulmuştur.
Simgeler Açıklamalar
a, b Regresyon katsayıları
D Yıl
lo Deprem şiddeti
LogN Frekans-deprem büyüklüğü bağıntısı
M Ortalama magnitüd
Ms Yüzey dalgası büyüklüğü
N Deprem oluşum sayısı
R2 Deprem sayısı-magnitüd ilişkisi katsayısı
Rm Deprem oluşum risk değeri
x Poisson değişkeni
Kısaltmalar Açıklamalar
14C Radyokarbon
MTA Maden Tetkik Arama
OSL Optik Uyarmalı Lüminesans
TL Telomuminesans
1
GİRİŞ
Paleosismoloji, Holosen depremlerinin yeri, zamanı ve boyutlarının
tanımlanmasına yönelik çalışmaları içerir. Çalışmaların çoğu, tarihsel sismik kayıtları
artırmayı ve Geç Kuvaterner’e veri sağlamak üzere veri toplamayı esas alır.
Paleosismoloji, aletsel dönem öncesinde oluşmuş ve yüzey kırığı meydana getirmiş
depremlerin, büyüklüğünü, sayısını, atım miktarını (yatay, düşey ya da her iki yönde) ve
tekrarlanma aralığını belirlemek amacıyla yapılan çalışmaların tamamıdır (Solonenko,
1973; Wallace, 1981; McCalpin, 1996).
Depremler, yer kabuğunun herhangi bir noktasında belirli bir zaman periyodunda
birikmiş olan enerjinin, o noktada meydana gelen bir kırılma ile ani olarak boşalması ve bu
boşalma sırasında oluşan sismik dalgaların yer kabuğunu titreştirmesi olayıdır. Sismik
dalgalarla ortaya çıkan bu enerji, yerin statik durumunu bozar, hem yer yüzeyi hem de
altındaki her türlü mühendislik yapısını etkiler ve hatta yüzeyde kalıcı morfolojik
değişikliklere dahi yol açabilir.
Depremler, tsunami, heyelan, kaya düşmesi, çığ ve yangın gibi diğer afet olaylarını
da tetikleyebilirler. Depremlerin büyük bir kısmı tektonik kökenli olup, ana deprem
kaynakları aktif faylardır. Büyük depremler sonrası yer yüzeyinde gözlenen yüzey
kırıklarının ve yer değiştirmelerin oluşum ve miktarını, aktif faylar ile aktif fay
parametreleri denetlemektedir. Kentsel ve kırsal planlama sürecinde göreceli yer
değiştirmeler ile yapılarda kalıcı deformasyonların oluşmasına neden olan yüzey
kırıklarının haritalanmasındaki belirsizlikler planlamayı olumsuz yönde etkilemektedir.
Dünyanın en önemli deprem kuşakları arasında yer alan ve birçok depreme maruz
kalan Türkiye’nin, yüzölçümünün yaklaşık %42’si I. Derece, %24’ü ise II. Derece Deprem
Bölgesi içerisinde yer almaktadır ( Özmen, Nurlu, Güler 1997).
Türkiye’de, geçen yüzyılda meydana gelen 130 büyük (magnitüd (büyüklük) > 5,0)
depremde 120 000’ den fazla insanımız yaşamını yitirmiştir (Gel, 2006). Tüm bu
depremlerde meydana gelen maddi hasarlar rakamlarla ifade edilemeyecek derecede
büyüktür (Kasapoğlu, 2007).
Örneğin 17.08.1999 tarihinde yaşanan İzmit-Gölcük depreminde meydana gelen
can kayıpları, birçok yapı ve sanayi tesisinde meydana gelen hasar, Türkiye’nin geçmişte
olduğu gibi gelecekte de büyük depremlere maruz kalınarak büyük yıkımlar ve can
2
kayıpları yaşanacağı gerçeğini yansıtmaktadır (Gencoğlu, İnan, Güler, 1990). Ülkemizde
meydana gelecek depremlerin önceden tahmini, oluşacak depremin yeri ve zamanının
belirlenmesi amacıyla sismik haritaların hazırlanması, bu haritalardan olası dönüşüm
periyodları tahmin edilebilmesi ve muhtemel depremlere karşı alınacak tedbirlerin
belirlenmesi üzerinde çalışılan ve ciddi sonuçlara ulaşılan bir konudur. İstatistik
yöntemlerden faydalanarak hazırlanan sismik haritalar sismolojik verilerin yetersiz
olmasından dolayı çoğu zaman gerekli verilerin elde edilmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu
konu üzerinde çalışan bilim adamları, günümüzde tarihsel deprem kayıtlarının eski ve
belirsiz olması nedeniyle, mevcut kayıtların doğruluğunu belirlemek ve yeni kayıtlar
oluşturmak amacıyla doğada saklı halde bulunan deprem izlerinden yola çıkarak aktif bir
fayın geçmişindeki bütün sismik hareketleri gün yüzüne çıkarmak ve bir veri bankası
oluşturarak geleceğe ışık tutmak amacıyla paleosismoloji çalışmalarını yürütmektedir.
Paleosismoloji çalışmaları fay üzerinde ve fay dışındaki çalışmaları içerir.
Paleosismolojide kullanılan yöntemlerin büyük bölümünü jeolojik çalışmalar
oluşturmasına rağmen genel olarak değerlendirildiğinde çok disiplinli bir çalışma
gerektiren bir bilim dalıdır. Paleosismoloji çalışmaları ancak Kuvaterner çökellerinin
bulunduğu alanlarda mümkün olmaktadır. Paleosismoloji uygulamalarında kullanılan en
etkin yöntem hendek çalışmalarıdır. Yapılacak hendek çalışmalarının titizlikle yürütülmesi
ve çalışma alanının jeolojik özelliklerinin detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu
süreçte hendek yerinin tespiti kadar elde edilen verilerin değerlendirilmesi de büyük önem
taşımaktadır.
Sandıklı (Afyonkarahisar) Belediyesi imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler
kapsamında yürütülen bu çalışmada, arazi gözlemleri, aktif fayların varlığının tespitine
yönelik olarak jeofizik ölçümler ve paleosismoloji çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Sandıklı
(Afyonkarahisar) Belediyesi imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında imara
açılması öngörülen sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde,
jeofizik ölçümler gerçekleştirilmiş ve radar sonuçları değerlendirilerek bir fay kırığının
varlığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen radar sonuçları değerlendirilmiş ve aktif
fayın varlığının tespitine yönelik olarak hendek çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Açılan
hendekler sayesinde fay düzleminin yakından araştırılması ve faylanmaya bağlı oluşmuş
yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi sağlanmıştır.
3
1. PALEOSİSMOLOJİ ÇALIŞMALARI
Paleosismolojinin ana amacı tarihsel dönemlerde meydana gelmiş olan büyük
depremlerin saptanmasıdır. Bu depremlerin saptanmasından sonra elde edilecek veriler;
Oluşan yer değiştirme hakkında bilgi edinilmesi,
Bir ya da birden fazla yıkıcı deprem oluşması durumunda faya ait deprem
potansiyelinin ortaya konarak tekrarlanma aralığının elde edilmesi,
Oluşmuş olan bu yıkıcı deprem sonucunda meydana gelen deformasyonlar
kullanılarak bölgenin tehlike ve risk haritalarına altlık oluşturacak verinin tespiti,
Çalışma alanı içinde inşa edilecek mühendislik yapılarının inşaatı aşamasında
alınması gereken tedbirler hakkında veri sağlanması olarak özetlenebilir.
Paleosismoloji çalışmalarında kullanılan yöntemlerin çoğunluğu jeolojik çalışmalar
olmasına rağmen genel olarak değerlendirildiğinde çok disiplinli çalışma gerektiren bir
bilim dalıdır. Paleosismoloji çalışmalarının yapılabilmesi Kuvaterner çökellerinin
bulunduğu alanlarda mümkün olmaktadır. Bu sebeple de paleosismoloji, Kuvaterner
çalışan jeologların kullandığı etkili bir yöntemdir (Yeats, Kerry, Allen, 2006). Bu bölümde
paleosismolojinin uygulanabilmesi için kullanılan başlıca yöntemler genel olarak
özetlenecektir.
1.1. Jeomorfolojik Çalışmalar
Paleosismoloji çalışmalarında ilk olarak yapılması gereken yüzey morfolojisinin
incelenmesi ve oluşmuş olan anomalilerin tespit edilerek olası alanların belirlenmesidir.
Böylelikle fayın yüzeydeki izinin en az hata ile tespit edilmesi amaçlanır. Bu yöntemi
uygularken farklı ölçekteki hava fotoğrafları ve yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri
kullanılır. Amaç, çalışma bölgesinde yüzeyde görülen çizgiselliklerin, uyumsuzlukların,
dereler ve tepelerde gözlenen atım miktarlarının açığa çıkarılmasıdır. Hem hava
fotoğraflarının üç boyutlu olarak incelenmesi, hem de yüksek çözünürlüklü uydu
görüntüleri kullanılarak yüzey morfolojisindeki değişiklikler ortaya konur. Bu çalışma
detay jeolojik haritalama öncesinde bölge hakkında genel bir bilgi edinmek için kullanılan
başlangıç sürecidir.
4
1.2. Jeolojik Çalışmalar
Paleosismolojik sürecin en önemli ve dikkat edilmesi gereken kısmını jeolojik
araştırmalar oluşturmaktadır. Jeolojik çalışma ile aşağıda yer alan verilerin elde edilmesi
ve incelenmesi sağlanır:
Özellikle deformasyon zonunda bulunan birimlerin detaylı haritalarının
çıkartılması,
Jeomorfolojik çalışmalar ile tespit edilmiş bölgelerin arazi incelemesinin
yapılması,
Yüzey şekillerinin tespiti ve oluşum mekanizmaları hakkında arazi verisinin
toplanması,
Fay kayma verilerinin veya yüzey deformasyon oranlarının tespiti,
Haritalanan yüzey şekillerinde gözlenen kesinti veya çizgisellikler,
Jeolojik birimlerin sınır ilişkilerinin ortaya konması,
Çalışma alanını farklı doğrultularda kesen topoğrafik profil ve kesitlerin
çıkartılması,
Yanal ve düşey yer değiştirmelerin tespiti.
Elde edilecek tüm bu verilerin birlikte değerlendirilerek ve harmanlanarak muhtemel
hendek alanlarının belirlenmesi aşamasına geçilir.
1.3. Jeofizik Çalışmalar
Yeraltındaki tabakaların devamlılığı hakkında bilgi edinmek için farklı jeofizik
yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlardan başlıcaları; yer radarı, elektrik rezistivite, sismik
yansıma ve sismik kırılma, manyetik yöntem ve gravite yöntemleridir. Özellikle fayın
varlığının bilinmesine rağmen, yüzeyde tespit edilememesi durumunda sismik yöntemler
kullanılmaktadır.
1.3.1. Yer radarı
Yer radarı ilk kez Kuo ve Stangland (1989) tarafından sığ derinlikteki yapıların
tespiti için mühendislik amaçlı olarak kullanılmıştır. Yer radarı yöntemi sismik yansıma
yöntemi ile aynı çalışma mekanizmasına sahiptir. Bir elektromanyetik dalga yayıcı ve bu
dalganın farklı tabakalardan farklı yansımalar göstermesi sonucu bir alıcı kullanılarak
kaydedilmesi esasına dayanır (Resim 1.1).
5
Resim 1.1. Yer radarı çalışma prensibi
Kaydedilen bu veri jeofizik yöntemler kullanılarak farklı filtrelere tabi tutulur ve
sonuçlar, anomaliler dikkate alınarak değerlendirilir. Yer radarı yöntemi; birimler
arasındaki sınırlar, birimlerin farklı elektrik özellikleri, kil, kum, silt gibi farklı tane boyu,
su muhtevası ve boşluk oranı gibi farklılıklar nedeniyle elektromanteyik sinyal
değişikliklerinin dijital olarak belirlenmesiyle tanımlanır (Yalçıner, 2009).
Başlangıçta tarihsel depremlerin yüzey kırıkları, fay hattı boyunca jeolojik ve
jeomorfolojik verilere dayanılarak haritalanmıştır. Daha sonra, çizgisel yapılar hazırlanan
fay haritası üzerine konularak fay ve yapısal kesişmeler yer radarı kullanılarak ayrıntılı
olarak incelenmiştir. Yer radarı, fayların karakteristik özelliklerini belirlemek amacıyla
kullanılan sığ jeofizik araştırma yöntemlerinden biridir (Polat, 2011).
Yer radarı ölçümleri uydu görüntüleri ve neotektonik haritalar üzerinde çalışılarak
belirlenen yerler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Her ölçüm noktasındaki izler birleştirilerek
radargram adı verilen kesitler oluşturulmuştur. Kesitlerin anlaşılır görüntüler haline
getirilmesi için ReflexW (Sandmeier, 2003) filtre programı kullanılmış ve temizlenen
görüntüler yorumlanmıştır (Resim 1.2).
6
Resim 1.2. Radargram görüntüsü
1.3.2. Elektrik Rezistivite (Özdirenç) Yöntemi
Elektrik rezistivite veya özdirenç yöntemi, yeryüzünde bulunan belirli bir hat
boyunca belli aralıklarla dizilmiş elektrotları kullanarak yer içerisine elektrik akımı
verilmesi ve oluşan gerilim farkının tekrar kaydedilmesi esasına dayanır. Böylelikle
yeraltında bulunan ve farklı özdirençlere sahip olan tabakaların konumları belirlenir.
Akımların veriliş sırası ve işleyici farklı dizilimler kullanılarak uygulanır. Bunlardan en
yaygın kullanılanlar: Schulumberger, Dipol Dipol ve Wenner Alpha dizilimleridir.
Genel olarak bu yöntem kullanılarak;
Yer altı suyunun varlığı ve konumu,
Yer altı katmanlarının tanımlanması, ana kayanın bulunması,
Gömülü doğal (fay) ve insan yapımı (arkeolojik) nesnelerin tespiti,
Yeraltındaki boşlukların bulunmasıdır.
1.3.3. Sismik Yansıma ve Sismik Kırılma Yöntemi
Sismik yansıma ve kırılma yöntemi özellikle yer altında bulunan faylar ve tabakalar
hakkında bilgi sağlayan etkili bir yöntemdir. Fakat sismik yansıma yöntemi yeraltında
bulunan fay ve tabakalarda düşey yer değiştirme var ise kullanılabilir. Yanal atımlı yer
değiştirmelerde sonuç alınamamaktadır. Diğer yandan sismik kırılma yöntemi faylanma
sonucu oluşmuş olan küçük yapıların tespitinde kullanılamamaktadır.
7
Bu yöntem için kullanılan düzenek dalga üreten bir kaynak ve yansıyan veya
kırılan dalgayı kaydedecek jeofon (karada) veya hidrofondan (denizde) oluşur. Üretilen
dalganın genliğine bağlı olduğu için ince tabakaların tespitinde zorluklar
yaşanabilmektedir.
Maliyet olarak değerlendirildiğinde diğer sismik yöntemlere göre özellikle sismik
yansıma yöntemi daha pahalı bir yöntemdir. Toplanan verilerin değerlendirilmesi, sürecin
en önemli kısmını oluşturur.
1.3.4. Manyetik ve Gravite Yöntemi
Bu çalışmalar kapsamında adlarından yerin altında bulunan maden ve bazı jeolojik
yapıların manyetik ve gravite özelliklerindeki farklılıklar kullanılarak uygulanır. Gravite
yöntemi gravimetreler yardımıyla, manyetik yöntem de manyetometre yardımıyla ölçülür.
1.4. Hendek Çalışmaları
Hendek (trench) çalışmaları paleosismolojik araştırmaların en önemli kısmını
oluşturmaktadır. Bir diri fayın sismik aktivitesinin tespitine yönelik olarak yapılan en
yaygın paleosismoloji tekniği hendek açmaktır. Hendek açılması geçmişte yüzey kırığı
oluşturmuş depremlerin jeolojik birimler üzerindeki belirtilerinin tanımlanmasına yönelik
çalışmaları içerir. Açılan hendekler sayesinde fay düzleminin yakından araştırılması ve
faylanmaya bağlı oluşmuş yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi sağlanmaktadır.
Özellikle faylanma ile ilişkili deformasyon ve sonrasında gelişen sediman depolanmaları
hendek çalışmasının ana amacını oluşturmaktadır. Fakat yapılan bazı araştırmalarda
faylanma sonucu oluşmuş ilksel yapılara ulaşılamaz. Bu durumda veriler bulunabildiği
sürece ikincil yapılar araştırılır. Hendek çalışmaları sonucunda elde edilecek veriler
düşünüldüğünde; Geç Pleyistosen-Holosen yaşlı fay aktivitesi, her olayda meydana gelen
yer değiştirme miktarı, deprem büyüklüğü ve atımdan faydalanarak deprem boyunca açığa
çıkan enerji, yatay ve düşey yer değiştirme, büyüklük, tekrarlanma aralığı gibi sorulara
cevap verebilme imkânı sunmaktadır. Bir fay neotektonik dönemde yıkıcı deprem
oluşturmuşsa ilerleyen zamanlarda da benzer büyüklükte deprem üretme potansiyeline
sahiptir. Bu bilgi özellikle yerleşim bölgelerinin planlanması konusunda kullanılmaktadır.
Fay boyunca ötelenmiş dereler, alüvyon yelpazeler, taraçalar ve havzalar en yaygın
jeomorfolojik yapılardır. Bu yapılar üzerinde çalışmalar yapılarak fay sonucu ortaya çıkan
yer değiştirme miktarları saptanabilir.
8
Şu ana kadar anlatılan çalışmaların tümü veya bir kısmı tamamlanarak hendek
açılma aşamasına gelindikten sonra yapılması gereken önemli işlemler bulunmaktadır;
Hendeklerin boyutları çalışma alanına bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Örneğin
aletsel dönemde yıkıcı bir deprem oluşturmuş aktif fay üzerinde açılacak hendek boyutları
daha küçük iken, aktivitesi bilinen fakat aletsel dönemde yıkıcı deprem üretmemiş fayda
açılacak hendeğin boyutları deprem izi daha derinde olacağı için daha büyük olacaktır.
Hendek açılacak yerin şahıs arazisi olması durumunda arazi sahibinden, kamu
arazisi olması durumunda yetkili kurumdan izin alınması gerekmektedir.
Fayın türü esas alınarak fay hendek geometrisinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Fay düşey atımlı bir fay ise faya dik yönlü hendek, fay yanal atımlı ise hem dik hem de
paralel hendek açılmalıdır.
Kazıcı yardımı ile istenen boyutta ve şekilde hendek kazılması gerekmektedir. Su
seviyesi ve malzemenin türü hendek duvarlarının dik, yatık veya basamaklı açılmasını
gerektirebilir. Kazı işlemi sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta göçme
olmayacak şekilde güvenli bir kazı yapılmasıdır. Hendek açıldıktan sonra etrafında tüm
güvenlik önlemlerinin alınması şarttır.
Hendek açılması tamamlandıktan sonra hendek duvarlarının hiçbir mekanik izin
kalmamasını sağlamak amacıyla farklı malzemeler (spatula, fırça, çekiç vb.) kullanılarak
temizlenmesi gerekmektedir. Bu sayede daha önce meydana gelmiş deformasyonların en
detaylı şekilde açığa çıkması sağlanır (Resim 1.3).
9
Resim 1.3. Hendek duvarının temizlenmesi (Yazarın arşivinden)
Hendek duvarlarının temizlenmesinin ardından yatay ve dikey gridleme veya
karelaj işlemine geçilir. Bu işlem sırasında genellikle 1x1 m boyutunda alanlar çivi ve ipler
yardımı ile oluşturulur (Resim 1.4). Hendek duvarındaki deformasyon izlerinin en iyi
yansıtıldığı ölçek seçilerek bu işlem tamamlanır. Bu işlem sırasında hendek duvarı detaylı
olarak fotoğraflanır. Ayrıca, önemli yapılar renkli bayraklar kullanılarak daha belirgin bir
hale getirilir.
Resim 1.4. Hendek duvarı karelajlanması (Yazarın arşivinden)
10
Bir sonraki aşama ise hendek duvarlarının ölçekli bir şekilde milimetrik kâğıtlara
aktarılmasıdır (Resim 1.5). Bu işlem (loglama) sırasında deformasyonların işlenmesi,
göreceli olarak elde edilmiş eski depremler varsa farklı seviyelerden alınan toprak
örneklerinin yerlerinin işaretlenmesi, hendek koordinatlarının tespit edilmesi gibi ayrıntılar
belirlenir.
Resim 1.5. Hendek duvarının milimetrik kağıda aktarılması (Yazarın arşivinden)
Tüm çalışmalar bittikten sonra farklı tarihlendirme yöntemleri için örnek alımı
yapılarak hendeğin kapatılması sağlanır. Hendek kapatıldığında yüzeyde hiçbir tahribat izi
kalmamasına özen gösterilmelidir.
1.5. Tarihlendirme Yöntemleri
Tarihlendirme yapılacak birimler, Kuvaterner yaşlı tortullar olmalıdır. Bu tortullar
aktif fayların neden oldukları olaylara ait tarihlerin saptanmasına ilişkin verileri içinde
barındırır. Tarihlendirme için kullanılan farklı yöntemler vardır. Bu yöntemler; 14C
(Radyokarbon) yöntemi, Termolüminesans (TL) yöntemi, Optik Uyarmalı Lüminesans
(OSL) ve ağaç halka analizi yöntemleridir.
14C (Radyokarbon) yöntemi; alınan toprak örneği içinde bulunan karbonun
yarılanma ömrünü esas alan bir yöntemdir. Diğer yöntemlerle kıyaslandığında pahalı bir
yöntem olmasına rağmen, bir kaç miligram karbon kullanarak sonuç vermesi ve verdiği
sonucun güvenilir olması nedeniyle dünyanın en çok kullanılan yöntemdir.
11
Termolüminesans (TL) yöntemi; kuvars ve feldispat gibi ışığı iyonize etme özelliği
olan minerallerden faydalanarak tarihlendirme esasına dayanır. Bu mineraller ışığı
gördüklerinde en basit tanımıyla bünyelerinde bulunan saati sıfırlayarak gömülmeye
uğrarlar. Bu minerallerin hendeklerde tespiti sonucunda ise ışığı son gördükleri tarih elde
edilir. Bu sebeple hendekten alınacak örnekler için gece tercih edilmelidir. Kuvars gibi çok
bulunan bir mineral kullanılması bu yöntemi avantajlı hale getirse de bazen minerallerin
tam olarak sıfırlanmamasından kaynaklı yanlış tarihler elde edilebilmektedir. Hatalı veriler
elde edilebileceği için bu yöntem kullanılırken dezavantajları mutlaka göz önünde
bulundurulmalı ve elde edilen tarihler kontrollü olarak kullanılmalıdır.
Optik Uyarmalı Lüminesans (OSL) yöntemi; Bu yöntemde termolüminesans
yöntemindeki temel kavramlar kullanılmaktadır. İncelenen materyal tarafından soğurulan
iyonize radyasyon dozu, toplam OSL sinyal şiddeti ile orantılıdır. OSL yönteminde,
mineral tanecikleri üzerine bir ışık hüzmesi (demeti) gönderilip, ardından oluşan
lüminesans ışıma kaydedilir.
Ağaç halka analizi yöntemi; eski depremlerin tarihlendirilmesi için
kullanılabilmektedir. Fakat ağaç büyümesi sırasında birçok olaydan etkileneceği için bu
yöntemin kullanımında da kısıtlama mevcuttur.
13
2. İNCELEME ALANI
Sandıklı, Afyonkarahisar iline bağlı bir ilçe olup, Ege Bölgesinin İç Batı Anadolu
Bölümünde bulunmaktadır. Sandıklı İlçesi, doğusundaki Kumalar dağı eteğinde
kurulmuştur. İlçe toprakları, kuzeyde Sincanlı ve Afyonkarahisar merkez ilçeleri, güneyde
Kızılören ve Dinar, doğuda Şuhut, batıda Hocalar ve Çivril ilçeleri ile çevrilidir (Harita
2.1).
Harita 2.1 İnceleme alanı yer bulduru haritası (İller Bankası, 2016).
Sandıklı ilçesi; yazları sıcak ve kurak, kışları ise oldukça soğuktur. Sandıklı’nın İç
Batı Anadolu eşiğinde olması iklimini belirleyen temel sebeptir. Sandıklı ilçesi, Akdeniz
ve Ege Bölgelerine olan uzaklığı ile karasal iklime sahiptir. İlçede ortalama sıcaklık Ocak
ayında -3, Temmuz ayında +23 derecedir.
İlçenin merkez nüfusu 2015 yılı adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına göre
55,714’dür.
Sandıklı’da tarım ve hayvancılık temel geçim kaynağıdır. İlçe sınırları içerisinde
bulunan Hüdai Kaplıcalarının sahip olduğu potansiyel de Sandıklı ekonomisindeki yerini
almıştır. Doğal koşullar ve iklim Sandıklı İlçesinin ekonomik yapısı üzerinde etkilidir.
Küçükbaş hayvancılık bu koşulların ayırıcı özelliğidir. İklim, ekonomik yaşamın sınırlarını
14
belirlerken, özellikle son yıllarda ulaşımın sağladığı kolaylıklarla tarımsal üretimin ve
hayvancılıkta besiciliğin yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Ege Bölgesi'nin doğusunda yer alan Afyonkarahisar ve çevresinde, jeomorfolojik
açıdan en belirgin özellik, dağlık alanlar ve bu dağlık alanlar arasında farklı uzanış ve
genişlikte yer alan ovalardır. İlçe statüsünü 1924 yılında kazanan ve il merkezine 60 km
uzaklıkta yer alan Sandıklı İlçesi, Afyonkarahisar İline bağlı merkez ilçeyle birlikte toplam
18 ilçe merkezinden biri olup İzmir-Ankara karayolu ile Denizli-Antalya ve İstanbul
demiryolu üzerinde kurulmuş önemli bir ilçedir. Ova günümüzden yaklaşık 30 milyon yıl
önce şekillenmiştir. Özellikle faylanmalar ovanın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.
Ovanın günümüzdeki yapısı son dönemlerdeki aşırı aşınma ve birikmenin sonucudur.
Sandıklı Ovasının Neojen havzası çöküntüsü, iki fay sistemi tarafından meydana
getirilmiştir. Genç çevre Paleozoyik ve yaşlı Mezozoik yapılıdır. Ova altta Pliosen-
Kuvaterner üstte Miyosen olarak iki kademeden meydana gelmiştir (Ronner, 1962).
İnceleme alanının paleosismoloji özelliklerini belirleyebilmek için gerçekleştirilen
çalışma alanı, ilçenin imar sınırları olup bu kapsamda çalışmaya konu olan alanın (Resim
2.1, Çizelge 2.1) paleosismoloji yöntemleri kullanarak aktif faylanma özelliklerinin ortaya
konulması amaçlanmıştır.
Resim 2.1. İnceleme alanının konumunu gösteren Google Earth görüntüsü (İller Bankası,
2016)
15
Çizelge 2.1. İnceleme alanı köşe koordinatları (İller Bankası, 2016)
Köşe KOORDİNATLAR Köşe KOORDİNATLAR
No Y X No Y X
1 520036 4264151 24 518980 4253736
2 520801 4263595 25 519577 4254212
3 522344 4262492 26 520210 4253951
4 522527 4262257 27 521218 4255449
5 522871 4261787 28 520592 4255572
6 524525 4261708 29 519145 4255553
7 524535 4261111 30 517457 4255390
8 525057 4261317 31 516835 4254708
9 525615 4261613 32 515871 4254885
10 525506 4261320 33 515172 4255249
11 524852 4259935 34 515374 4256064
12 525022 4259499 35 516465 4256628
13 525102 4259117 36 516892 4256239
14 525180 4258256 37 517406 4255846
15 524938 4257254 38 519249 4256011
16 524195 4256408 39 520981 4256076
17 523830 4256347 40 521653 4255974
18 523556 4255569 41 522382 4256983
19 522722 4255040 42 521596 4258156
21 520484 4253561 44 521831 4256955
22 520027 4253321 45 521372 4261571
23 519194 4253286 46 520554 4263168
17
3. JEOLOJİ
3.1. Genel Jeoloji
İnceleme alanı 1/100 000 ölçekli Afyonkarahisar K24-L24 paftaları alanını kapsar
(Harita 3.1). Naplı yapıların hakim olduğu bölgede otokton konumlu kaya birimlerinden
oluşan Ortadağ-Belence grubu ve Anamas-Akseki otoktonu ile allokton konumlu
Yeşilbarak napı, Likya napları ve Beyşehir-Hoyran-Hadim napları yer alır.
Harita 3.1. İnceleme alanının 1/100 000 ölçekli jeoloji haritası (Balcı, 2011)
İnceleme alanında ve çevresinde otokton, allokton ve paraallokton konumlu
birimler ile örtü kayaları yer alır. Otokton konumlu birimler, Ortadağ-Belence grubu ile
18
Anamas-Akseki otoktonuna ait Akdağ grubu, Homa-Akdağ grubu ve Kırdağ-Anamasdağ
grubu birimleridir. Allokton konumlu birimler ise Yeşilbarak napı, Likya napları ile
Beyşehir-Hoyran-Hadim napları kapsamında çalışılan Kükürtdağ ve Sazak grubu
kayalarıdır (Özgül, 1976). Likya napları çalışma alanı çevresinde Marmaris ofiyolit napı,
Tavas napına ait Senirkent ve Barla birimleri ile Gökgöl birimi, Denizpınarı birimi,
Cerityayla birimi ve Domuzdağ napına ait Dutdere kireçtaşı ile temsil edilir. Acıgöl grubu
kayaları Likya napları üzerinde paraallokton konumlu yer alır. Çalışma alanında izlenen
örtü kayalarını ise Oligosen’den itibaren farklı yaşlara sahip sedimanter ve volkanik
karakterde kayalar ile Kuvaterner yaşlı birimler oluşturur (Çakmakoğlu, 1986).
ORTADAĞ-BELENCE GRUBU
Menderes masifine ait örtü şistlerinin üzerinde bulunan ve 1/100 000 ölçekli
Afyon-L24 paftası sınırları içerisinde çok az bir alan kaplayan birimler, Ortadağ-Belence
grubu olarak ayırtlanmıştır (Çakmakoğlu, 1986). Bölgede sadece Ortadağ formasyonuna
ait mermerler ile temsil edilir.
Ortadağ Formasyonu (TRJo)
Genel olarak mermerlerden oluşan formasyon, koyu gri renkli dolomitler, orta-kalın
tabakalı, gri, beyaz renklerde mermerler ve üst düzeylere doğru gri renkli, laminalı
mermerlerden meydana gelmiştir (Öztürk, 1981).
Anamas – Akseki Otoktonu
Anamas-Akseki otoktonu, Orta Toroslar'ın otokton kaya birimlerini oluşturur.
Birim, Dumont (1976) tarafından Anamas-Akseki birliği, Şenel ve diğerleri (1996)
tarafından Anamas-Akseki otoktonu olarak yeniden adlamışlardır. Çakmakoğlu (1986),
Sandıklı ilçesi güneybatısında yer alan Paleozoyik-Erken Tersiyer yaştaki kaya birimlerini
Akdağ grubu adı altında toplamıştır. Özgül, Bölükbaşı, Alkan, Öztaş (1991), Akdağ
grubuna ait kayaları, göreli otokton olarak niteledikleri Geyikdağ birliğine ait Homa
Akdağ birimine dahil etmiştir. Söz konusu birimler Şenel (2007) tarafından ise Likya
naplarına ait Tavas napı kapsamında ele alınmıştır. Özgül ve diğerleri (1991), Geyikdağ
birliği kayalarını Sultan Dağı, Homa Akdağ, Kırdağ Anamas Dağı, Senirkent ve Barla
Dağı birimleri olmak üzere beş birime ayırmışlardır.
19
AKDAĞ GRUBU
Akdağ grubu adı altında ayırtlanan bu gruba ait formasyonlar; Paleozoyik yaşlı
metariyolit, şist, fillit, kuvarsit ve metabaziklerden oluşan Kestel formasyonu, Orta
Triyas(?)-Liyas yaşlı çakıltaşlarından oluşan Karatepe-Verrucano formasyonu, Liyas yaşlı
kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, killi kireçtaşlarından oluşan Derealanı formasyonu, Liyas- Erken
Dogger yaşlı resifal kireçtaşlarından oluşan Ergenlik Resifal kireçtaşı, Dogger yaşlı
dolomit ve dolomitik kireçtaşlarından oluşan Gencertepe dolomiti, Malm-Kretase yaşlı
kireçtaşlarından ibaret Akdağ kireçtaşları, Paleosen yaşlı mikritik kireçtaşlarından oluşan
Bozoğlan formasyonu ile Erken-Orta Eosen yaşlı mikritlerden meydana gelen Yuva
formasyonlarıdır (Çakmakoğlu, 1986).
Kestel Formasyonu (Pzk)
Kestel formasyonu, yeşil şist fasiyesinde metamorfize olmuş metamorfiklerden
oluşmaktadır (Çakmakoğlu 1986). Formasyon açık gri, pembe, yeşil renkli metariyolit ve
kuvars-serizit şist, koyu gri, sarımsı kahve, açık bordo renklerde görülen fillit, beyazımsı
sarı, pembe renkli, orta-kalın tabakalı, yer yer masif kuvarsitler ile koyu kahve renkli
metaspilitten meydana gelmiştir.
Karatepe Verrucano Formasyonu (TlRJkv)
Formasyon çoğunlukla çakıltaşlarından oluşmuştur. Birim, ilk kez Güney
Avrupa'daki Verrucano fasiyesine olan benzerliği nedeniyle Verrucano olarak
adlandırılmıştır (Parejas, 1942). Formasyon, bordo, kırmızı, yer yer açık kahve, turuncu,
sarı renklerde çakıltaşlarından oluşmuştur. Kalın tabakalı, yer yer masif görünümlüdür
(Çakmakoğlu, 1986).
Derealanı Formasyonu (Jd)
Kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ve killi kireçtaşlarından oluşan formasyon, Öngür (1973)
tarafından Derealanı şist formasyonu, Gutnic (1977) tarafından Derealanı formasyonu
olarak çalışılmıştır. Öztürk (1981) ise birimi altındaki Karatepe Verrucano formasyonu ve
üzerine gelen Ergenlik resifal kireçtaşı ile birlikte Derealanı formasyonu olarak çalışmıştır.
Alt düzeylerde bordo, mor, kirli sarı renklerde kaba taneli kumtaşları ile başlayan
formasyon, üste doğru koyu gri, mor, bordo, kirli sarı, bej renklerde kumtaşı, silttaşı,
kiltaşı, killi kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ardalanması olarak devam eder (Çakmakoğlu, 1986).
20
Ergenlik Resifal Kireçtaşı (Jer)
Birim resifal kireçtaşlarından oluşmuştur. Formasyon genellikle gri, koyu gri
renklerde, orta-kalın tabakalıdır. Birimde lamelli, gastropod, mercan ve alglere oldukça sık
rastlanır (Öztürk, 1981).
Gencertepe Dolomiti (Jg)
Birim, koyu gri renkli kokulu dolomitler ile yine koyu gri renkli dolomitik
kireçtaşlarından meydana gelmiştir. Akdağ formasyonunda dasit dayk ve sillerinin
bulunduğu, yastık yapılı diyabaz lavlarının görüldüğü belirtilmiştir (Öztürk, 1981).
Akdağ Kireçtaşları (JKa)
Farklı özelliklerdeki kireçtaşlarından oluşan birim, Geç Jura-Erken Kretase yaşlı
killi-kumlu kireçtaşları, Kretase yaşlı çörtlü kireçtaşları ve en üst seviyeleri oluşturan
Paleosen-Erken Eosen yaşlı bordo kireçtaşları ile birlikte bir bütün olarak Akdağ
kireçtaşları adıyla incelenmiştir (Çakmakoğlu, 1986). Çökelme ortamları pelajik ve derin
denizel-sığ denizel geçiş ortamlarıdır.
Bozoğlan Formasyonu (Tpbo)
Genel olarak pelajik kireçtaşlarından oluşan formasyon, tabanda kurşuni renkli,
ince tabakalı kireçtaşları ve breşlerle başlar. Üste doğru killi mikritler ile radyolaryalı ve
yer yer rekristalize kireçtaşlarına geçer. Formasyon pelajik ortam ürünüdür (Öngür, 1973).
Yuva Formasyonu (Teyu)
Kırmızı renkli kireçtaşlarından oluşan formasyon, kırmızı renkli, killi, iyi tabakalı
pelajik biyomikritlerden meydana gelmiştir. Birimin kalınlığı 50 metre dolayındadır
(Öztürk, 1981).
HOMA AKDAĞ BİRİMİ
İlyaslı Formasyonu (TRJi)
Çakıltaşı ile silttaşı-kumtaşı ardalanmasından oluşan birim, tabanda bordo, alacalı
renkli, kalın, yer yer belirsiz tabakalı, kaba taneli, genellikle kuvars, kuvarsit, porfiroid
bileşenli, kötü boylanmalı, yer yer belirgin yönlenmeli, eklemli, silis ve hematit çimentolu
çakıltaşlarıyla başlayan birim, üstte bordo, yeşil renkli, ince-orta tabakalı, çok tür bileşenli
21
kumtaşı-silttaşı-kiltaşı ardalanması ile devam eder (Öztürk, 1989). Birim, akarsu rejiminin
zamanla gelgit düzlemine geçtiği alüvyal bir ortam ürünüdür.
Kocadere Formasyonu (Jk)
Birim, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, kireçtaşı ardalanması ile resifal kireçtaşlarından
oluştuğu belirlenmiştir. Birim boz, kahve, gri ve siyah renklerde olup, alttan itibaren
dönemsel bir istifle başlar. Bu istif, içinde yer yer çakıl merceklerinin izlendiği kumtaşı,
silttaşı, kiltaşı, kırıntılı kireçtaşı ardalanması şeklindedir. Kumtaşları, orta-kalın
tabakalanmalıdır ve kuvars, şist, volkanik kayaç parçası, kireçtaşı taneleri içerir. Silttaşı,
ince-orta tabakalanmalı, kiltaşı ve çamurtaşları ise lamina ve yapraklanmalıdır. İstif, koyu
mavi, siyah, boz renkli, orta-kalın tabakalı kireçtaşlarıyla son bulur (Öztürk, 1989).
Belceğez Formasyonu (JKbe)
Yastık lav, kumtaşı ve kireçtaşından oluşan birim, siyah, koyu yeşil renkli ve
aralarını şistli bir matriksin doldurduğu birbiri üzerine yığışımlı yastık lavlarla başlar.
Yastık lavların üzerinde yeşil renkli, karbonat çimentolu, bol volkanik kırıntılı kumtaşı ve
bunların arasında da siyah, koyu mavi renkli, orta tabakalı, çört bantlı, kırıntılı kireçtaşı
mercekleri yer alır. Formasyonun üst seviyeleri ise yeşil, pembe renkli bir matriks içine
saçılmış tekçe lavlar ile kireçtaşı parçaları içeren kiltaşı ve kumtaşından oluşur
(Öztürk,1989).
Kocaçal Formasyonu (Kk)
Kireçtaşı, çörtlü kireçtaşı ve kalsitürbiditten meydana gelen birim, bej, gri, krem
renkli, ince-orta tabakalı, çört bantlı sert kireçtaşı ile başlar. Üste doğru bej, krem renkli,
kalın tabakalanmalı dolomitle başlayan ve gri, krem renkli orta-kalın tabakalanmalı
kireçtaşı ile devam eden bir seviyeye geçer. Bu seviye üste doğru gri, krem renkli, orta-
kalın tabakalanmalı, boz renkli, biyomikrit, biyosparit mikrofasiyesinde çört bantlı
kireçtaşına geçer. Çörtlü kireçtaşının üst seviyelerinde yer yer koyu krem renkli, orta
tabakalı, breşik görünümlü, değişik boyutlarda kireçtaşı ve çört parçalan içeren
kalsitürbiditik tabakalar görülür. Çörtlü kireçtaşı üste doğru kireçtaşı ve kalsitürbidit
ardalanmalı bir seviyeye geçer. Formasyon alt seviyeleri bej, gri, üst düzeyleri bordo
renkli, ince-orta tabakalanmalı çörtlü kireçtaşı ile son bulur (Öztürk,1989).
22
Sarıdere Formasyonu (Tpes)
Kısmen çört bantlı kireçtaşı ve kalsitürbiditle temsil edilen birim Sarıdere kireçtaşı
olarak adlandırılmıştır (Öztürk, 1981). Formasyon altta bej-krem renkli, düzenli orta-kalın
tabakalanmalı, çört bantlı kireçtaşları ile başlar. Üste doğru bordo-bej renkli, ince-orta
tabakalanmalı, yine çört bantlı görülen kireçtaşları yer yer laminasyon gösterir. Daha sonra
pembe-bordo renkli, ince-orta tabakalanmalı kireçtaşları ile devam eden formasyon, bordo
renkli, ince tabakalanmalı kil, şeyl, çamurtaşı ardalanmasıyla son bulur.
Hüseyinliçeşme Formasyonu (Teh)
Çamurtaşı, şeyl, kiltaşı ile içinde değişik yaş ve boyutlarda olistolitler içeren
türbiditik kireçtaşlarından oluşmaktadır.
Sarıdere formasyonu üzerinde geçişli olarak yer alan birim, yer yer Şuhut grubu ve
yamaç molozları tarafından uyumsuzlukla, genellikle de Beyşehir-Hoyran-Hadim napları
tarafından tektonik olarak üzerlenir. Birim bulantı akıntılarının egemen olduğu duraysız
ortam koşullarında çökelmiştir (Öztürk,1989).
KIRDAĞ ANAMASDAĞ BİRİMİ
Ergenli Formasyonu (Je)
Dolomit ve algli kireçtaşlarından oluşan formasyon, mavi, gri, siyah, bej renkli,
orta-kalın tabakalı, yer yer tabakalanmasız, dolomit mercek ve ara seviyeleri içeren, oolit
ve algli kireçtaşlarından meydana gelir. Kireçtaşları mikroskop altında biyomikrit,
biyosparit ve dolosparitik özellik gösterir. Formasyon, Gökhacıdağ formasyonu tarafından
uyumlu olarak üzerlenir (Koçyiğit, 1980).
Gökhacıdağ Formasyonu (Kg)
Platform karbonatları ve pelajik faunalı çörtlü kireçtaşları ile temsil edilen
formasyon, Öztürk (1989) tarafından adlandırılmıştır. Birimin alt düzeyleri mavi, koyu gri,
bej renkli, orta-kalın tabakalanmalı, dolomit mercekleri içeren biyomikritlerden oluşur.
Üste doğru ise bej, gri, siyah renkli, kalın tabakalanmalı, masif, dolomit mercekli, oolitli,
bol organizma kırıntılı, sert, sıkı tutturulmuş biyomikrit ve biyolitler ile devam eder.
23
Büyükkırtepe Formasyonu (Tpeb)
Resifal ve türbiditik seviyeli pelajik faunalı kireçtaşlarından oluşan birim, beyaz,
krem renkli, orta-kalın tabakalanmalı, belirgin eklemli, Nummulit ve algli kireçtaşları ile
başlar ve iri kalsit damarlı kireçtaşlarına geçer. Breşik bir seviyeden sonra gelen beyaz, bej
renkli, ince-orta tabakalanmalı, sert, ince kalsit damarlı ve pelajik foraminiferli
biyomikritler ise bej, beyaz, yer yer bordo renkli, ince tabakalı yer yer yapraklanmak killi
biyomikrit, şeyl ardalanmalı birime geçer ve formasyon son bulur. Formasyonda ayrıca
pembe, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı, çört bantlı, sık kıvrımlı pelajik biyomikritler ile
aralarında kalın tabakalı kalsitürbiditlerin bulunduğu kesimlerde izlenir (Öztürk,1989).
Dereköy Formasyonu (Ted)
Türbiditik kumtaşı ile killi kireçtaşı, şeyl, marn ve kiltaşı ardalanmasından oluşan
birim, altta bordo-şarabi renkli, ince tabakalı, yer yer yapraklanmak, çört bant ve yumrulu
kireçtaşları ile başlar. Üstüne gelen şeyl, kiltaşı, çamurtaşı, marn ardalanması şarabi,
sarımsı, alacalı renkli ve ince tabakalanmalıdır. Formasyonun egemen kaya türü ise sarı,
boz, alacalı renkli, orta-kalın tabakalanmalı, kaba kum boyutunda, kısmen derecelenmek,
çok tür bileşenli, taneleri köşeli, küt köşeli kumtaşlarıdır. Bileşenler genellikle ofiyolit,
kireçtaşı, radyolarit, çört, feldispat, metamorfik ve volkanik kayaç parçaları ile serpantin
parçalarından meydana gelmiştir. (Koçyiğit, 1980).
YEŞİLBARAK NAPI
Çalışma alanı dışında, Beydağları otoktonu ile Likya napları arasında uzun
mesafeler boyunca süreklilik göstermektedir (Önalan, 1979).
Yavuz Formasyonu (Tey)
Kireçtaşı ara seviyeli kiltaşı ve kumtaşlarından oluşan formasyon, ince-orta-kalın
tabakalı, kirli sarı, krem, bej, gri, yeşil renkli, killi-kumlu kireçtaşı, kalsitürbidit ve
mikritik kireçtaşı ara seviyeli kumtaşı, kiltaşı ve silttaşlarından oluşur. Birimde üste doğru
kireçtaşı oranı azalır. Birim içindeki kireçtaşı seviyeleri yüksek deformasyon nedeniyle
makaslanmış ve blok görünümü kazanmıştır. Türbiditik özellikte olan formasyonda seyrek
de olsa mikrokonglomera düzeyleri görülebilir (Şenel, 1997c).
24
LİKYA NAPLARI
Kuzey/kuzeybatı yönden, Alt Langiyen’de Beydağları otoktonu üzerine yerleşmiş
Likya napları, bölgede Domuzdağ napı, Tavas napı, Marmaris ofiyolit napı ile Homa-
Dinar arasında birbirleriyle tektonik ilişkili olarak yüzeylenen birim Gökgöl, Denizpınarı
ve Cerityayla üniteleri ile temsil edilir (Gutnic,1977).
TAVAS NAPI
Tavas napı, Senirkent ve Barla birimlerine ait Sulucandere, Beşparmakdağ, Ağaçlı,
Tınaztepe, Kapıdağ ve Uluborlu formasyonları ile temsil edilir (Şenel, 1997a).
SENİRKENT BİRİMİ
Sulucandere Formasyonu (JKs)
Pelajik kireçtaşı ara katkılı, oolitli ve onkoidal kireçtaşı ile temsil edilen birim,
genel olarak oolitli ve onkoidal kireçtaşlarından oluşan birim, kül renkli, orta katmanlı,
yuvarlanmış kireçtaşı ve fosil taneli olup, bentonik foraminiferlidir. Çört yumrulu ve
pelajik foraminiferli mikrit ve killi kireçtaşı ara düzeyleri içerir (Özgül, Bölükbaşı, Alkan,
Öztaş, Korucu, 1991a).
Beşparmakdağ Kireçtaşı (Kbe)
Beyaz, bej ve pembe renkli çörtlü kireçtaşlarıyla temsil edilen birim, tabanda beyaz
renkli, kalın tabakalanmalı, rekristalize, rudist kırıntılı kireçtaşlarıyla başlayan birim, bej
ve pembe renkli, ince, orta tabakalanmalı, seyrek çört yumrulu mikritik kireçtaşıyla devam
eder. Üstte ise yine seyrek çört yumrulu kalkarenit, mikritik kireçtaşı ardalanmasıyla son
bulur (Gutnic, 1977).
Uluborlu Formasyonu (Tpeu)
Fliş karakterinde olan formasyon, altta bej, kırmızı renkli ince tabakalanmalı
mikritik kireçtaşlarıyla başlayan formasyon, ince-orta-kalın tabakalanmalı, yeşil, gri, bej,
krem, pembe, kirli sarı, vb. renklerde, kalkarenit, mikrit, killi, kumlu kireçtaşı ara seviyeli
kiltaşı, kumtaşı, silttaşı ve konglomeralardan meydana gelir (Özgül ve diğerleri 1991a).
İncesu Konglomera Üyesi (Tpeui)
Uluborlu formasyonunun üst düzeyinde yer alır. Orta-kalın tabakalı, bazen masif,
25
genelde kireçtaşından türeme, daha az oranda radyolarit, çört, bazik volkanit, tüf ve
ultrabazik kayaçlardan türemiş yuvarlak çakıl ve blokları kapsayan konglomeralardan
oluşur (Şenel, 1997b).
BARLA BİRİMİ
Ağaçlı Formasyonu (Ja)
Alg’li kireçtaşlarından meydana gelen formasyon, üstten Tınaztepe formasyonu
tarafından uyumlu olarak üzerlenir. Formasyon sığ karbonat şelf ortamında çökelmiştir
(Şenel ve diğerleri 1994).
Tınaztepe Formasyon (JKtı)
Başlıca çörtlü kireçtaşı ve kalsitürbiditlerle temsil edilen birim, ince-orta, yer yer
kalın tabakalanmalı, gri, krem, bej, kirli sarı, yeşilimsi gri, pembe vb. renklerde,
kalsitürbidit ara düzeyli, radyolaryalı, çört yumru ve bantlı mikritik kireçtaşlarından
meydana gelir. Tabanda seyrek ammonit izli, gri renkli, yumrulu mikritik kireçtaşları yer
alır (Özgül ve diğerleri, 1991a).
Kapıdağı Kireçtaşı (Kkp)
Özgül ve diğerleri (1991a) tarafından isimlendirilen formasyon, kalsitürbidit, mikrit
ve çörtlü mikritlerden oluşur.
Altta orta-kalın tabakalanmalı, kirli beyaz, gri, krem renkli, rudist parçalı, yer yer
mikrit ara düzeyli kalsitürbiditlerle başlayan formasyon, üstte ince-orta-kalın
tabakalanmalı, gri, krem, pembe, bej, yeşilimsi gri renkli, yer yer ince kalsitürbidit ara
düzeyli, planktonik foraminiferli mikrit ve çörtlü mikritleri içerir. Formasyon, yamaç-
havza ortamında çökelmiştir.
DOMUZDAĞ NAPI
Birim Likya napları kapsamında ayırtlanmıştır (Brunn ve diğerleri 1971).
Dutdere Kireçtaşı (TRJd)
Rekristalize kireçtaşlarından meydana gelen birim, Dutdere Kireçtası olarak
adlandırılmıştır (Ersoy 1989, 1992).
26
Birim orta-kalın tabakalı, yer yer masif, aşınma yüzey rengi gri, kırılma yüzeyi
beyaz, kirli beyaz, krem, bej, gri, algli rekristalize kireçtaşlarından oluşur. Birimin üst
düzeyinde orta-kalın tabakalı, gri, krem renkli kireçtaşları bulunur. Bunların üzerinde de
pembe- kırmızı renkli, yerel olarak çörtlü, ammonitli yumrulu kireçtaşları (ammonitico-
rosso fasiyesi) bulunur (Şenel, 1997b).
MARMARİS OFİYOLİT NAPI
Marmaris ofiyolit napına ait birimlerden Kızılcadağ melanj ve olistostromu izlenir.
Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu (Kkzm)
Ofiyolitli melanj ile temsil edilen birim, Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu olarak
adlanmıştır (Poisson, 1977). Birim serpantinit, serpantinleşmiş harzburgit, dunit, vb.
ultramafikler ve kırıntılılardan oluşan bir hamur içerisinde Permiyen yaşlı karbonat,
Triyas-Kretase aralığında çökelmiş radyolarit, çörtlü kireçtaşı, neritik kireçtaşı ile spilit,
tüf, tüfit, dünit, gabro, diyabaz, bazalt, harzburgit gibi bloklar içermektedir.
Gökgöl Ünitesi (TRJKg)
Gökgöl ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanan Gökgöl, Denizpınarı ve
Cerityaylası ünitelerinden en kuzeyde yer alanıdır. Gökgöl ünitesi genel olarak
karbonatlardan meydana gelmiştir (Gutnic, 1977).
Denizpınarı Ünitesi (TRJKd)
Denizpınarı ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanmıştır. Birim Volkanit ve
karbonatlardan oluşur. (Gutnic, 1977).
Cerityaylası Ünitesi (TRJKc)
Cerityaylası ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanan ünitelerden en güneyde
olanıdır (Gutnic, 1977).
BEYŞEHİR-HOYRAN-HADİM NAPLARI
Eosen sonlarında Anamas-Akseki otoktonu üzerine yerleşmiş olan kuzey kökenli
allokton kütleler için, Beyşehir- Hoyran-Hadim napları adı kullanılmıştır (Brunn ve
diğerleri, 1971).
27
KÜKÜRTDAĞI GRUBU
Afyonluk Formasyonu (TRa)
Birim genellikle bej, siyah, koyu mavi renkli, orta-kalın tabakalanmalı, üst
seviyeleri çört bantlı kireçtaşlarıyla temsil edilmiş birim, altta siyah renkli, orta
tabakalanmalı, kırıntılı kireçtaşları ile koyu gri, siyah renkli, orta, kalın tabakalanmalı, çört
bantlı, yer yer dolomit mercekli, rekristalize, algli biyomikrit, oosparit ve biyosparitik
kireçtaşları ile başlayan formasyon üstte bej, gri renklerde, ince, orta tabakalanmalı, boz
renkli çört bant ve sıvamalı, kıvrımcıklı çörtlü biyomikritik kireçtaşları ile son bulur
(Öztürk, 1989).
Sütlaçtepe Formasyonu (JKsü)
Çörtlü kireçtaşı ile başlayıp, yumru görünümlü Ammonit’li kireçtaşı ve manganez
ve demir yumruları içeren radyolaritlerle devam eden ve yer yer breşik görünümlü
kalsitürbidit ara katkılı, çörtlü kireçtaşı ile biten birim, altta pembe renkli, ince
tabakalanmalı, yumrulu biyomikritler ile gri, bej renkli, ince, orta tabakalanmalı ve çört
bantlı biyomikritik kireçtaşları ile başlayan birim, kalsitürbidit ara katkılı çörtlü kireçtaşı
ile biter. Çörtlü kireçtaşı, pembe, bordo, bej renkli, orta, kalın tabakalanmalı, boz renkli
çört bantlı, kısmen rekristalize olup, biyoklast ve intraklast içerir. Gri, siyah renkli, orta,
kalın tabakalanmalı, yer yer dolomitik ve breşik görünümlü kalsitürbiditler, kireçtaşı ve
çört gibi litoklastlar ile şelften taşınmış alg, gastropod, sünger spikülleri ile foraminifera
gibi biyoklastlar içermektedir (Öztürk, 1989).
Kayrakdağ Formasyonu (Kkay)
Çört bantlı kireçtaşları ile kalsitürbiditlerden oluşan birim, bordo, bej renkli, ince,
orta tabakalanmalı, çört bantlı, stylolitli, sert ve pelajik faunalı kireçtaşları ile başlar.
Çörtlü kireçtaşları üste doğru koyu gri renkli, kalın tabakalanmalı, çört sıvamalı, radyolarit
ve kireçtaşı elemanlı, breşik görünümlü kalsitürbiditlerle ardalanmalıdır. Üste doğru ise
önce kalsitürbiditler, sonra çörtler azalarak kaybolur. Formasyon, bordo renkli şeylbantları
içeren, bordo renkli, ince tabakalanmalı kireçtaşları ile son bulur (Öztürk, 1989).
Göçen Formasyonu (KTg)
Değişik boyutlarda sedimanter ve bazik olistolitler içeren, volkanik ara katkılı
kumtaşlarından oluşan formasyon, altta yeşil, bordo renkli, kötü boylanmalı, karbonat
28
çimentolu kumtaşları ile başlar. Üzerine düzensiz ve değişik bloklar şeklindeki, yeşil,
bordo renkli, türbiditik kumtaşı matriksli olistostromlar gelir. Çoğunluğu Triyas yaşlı
kireçtaşları ile serpantinit ve volkanik kayaçlar en çok görülen bloklardır. Bunlar
makaslanmış bir hamur içerisinde saçılmıştır. Formasyonda kumtaşları ile yanal yönde
geçişli olarak volkanikler de izlenir. Bunlar, koyu yeşil, mor renkli, genellikle ayrışmaya
uğramış yer yer trakitik özellikte andezit ve bazaltlardır. Formasyon ayrıca ultramafik
kayaçlar da içerir. Bunlar peridodit, serpantinit, harzburgit, gabro ve diyabazlar
şeklindedir. Üst seviyelerde ise bordo renkli, çamurtaşlı ofiyolitik melanj yer alır (Öztürk,
1989).
SAZAK GRUBU
Bakırdağ Formasyonu (TRb)
Yer yer dolomitik özellikte platform karbonatlarından meydana gelen birim, beyaz,
gri, bej renkli, orta-kalın tabakalanmalı, genellikle masif, yer yer dolomitize, kısmen
rekristalize, stylolitli ve erime boşluklu kireçtaşlarından meydana gelmiştir. Formasyon,
sınırlı canlı yaşamına elverişli, normal sıcaklık ve tuzlulukta, sığ denizel, gel git düzlüğü,
şelf lagünü ortamında çökelmiştir (Öztürk, 1989).
Koyuntepe Formasyonu (TRJk)
Kireçtaşı, yumrulu kireçtaşı (Ammonitico-Rosso), radyolarit, çört ve breşik
görünümlü kireçtaşlarından meydana gelen birim, bej, gri renkli, ince, orta tabakalanmalı,
çört bant ve sıvamalı, sert, sıkı tutturulmuş, kıymıksı kırılmalı biyomikritik kireçtaşı ve yer
yer de koyu mavi, pembe renkli, kalın tabakalanmalı, sert, sıkı tutturulmuş, bol algli, breşik
görünümlü, intraklastlı biyosparitik kireçtaşları ile başlar. Kırmızı, pembe renkli, ince, orta
tabakalanmalı, kırmızı, mikrit yumrulu kireçtaşı ve mavi, pembe, mor renkli, kalın
tabakalanmalı, biyoklast taneli, biyomikritik, pelmikritik ve oomikritik kireçtaşlarıyla
devam eder. Kırmızı, kızıl kahve renkli, ince tabakalanmalı, yer yer mangan ve demir
yumrulu radyolarit ve çörtlere geçen formasyon, bej, beyaz, pembe renkli, ince, kalın
tabakalanmalı, yer yer breşik görünümlü kireçtaşlarıyla sona erer (Öztürk, 1989).
PARAALLOKTONLAR
Likya napları üzerinde Paleosen, Orta Eosen, Oligosen ve Miyosen’de olmak üzere
4 kez transgresyon gelişmiştir (Şenel, 1997b). Oligosen transgresyonuna ait Acıgöl grubu
29
kayaları izlenir.
ACIGÖL GRUBU (Toa)
Kalın konglomeralardan meydana gelen grup, Acıgöl grıbu olarak adlandırılmıştır
(Göktaş, Çakmakoğlu, Tarı, Sütçü ve Sarıkaya, 1989). Açık gri, açık bej renklerde, kalın
tabakalı, karbonat çimentolu çakıltaşlarından oluşmuştur. İçerisindeki çakıllarda Permiyen
ve Eosen yaşları bulunmuştur. Birimde yer yer kumtaşı ve çamurtaşları da izlenmektedir.
Likya napları üzerinde uyumsuzlukla yer alan birim, Şuhut grubuna ait kayalarca
uyumsuzlukla örtülür.
ÖRTÜ KAYALARI
Erken-Orta Oligosen yaşlı Akçaköy formasyonu, küçük bir alanda yüzeyleyen
Aksu formasyonu ve geniş yüzlekler sunan Şuhut grubu kayaları ile Pliyosen-Kuvaterner
yaşlı çeşitli karasal fasiyesteki tortullar örtü kaya birimlerini oluşturur (Öztürk, 1989).
Akçaköy Formasyonu (Toak)
Altındaki birimleri uyumsuzlukla örten ve alt düzeyleri kumtaşı mercekli
çakıltaşlarından meydana gelen formasyon, altta sarımsı, bej, gri renkli, kötü
tabakalanmalı, çok tür bileşenli çakıltaşları ile başlar. Bileşenler yarı yuvarlak, yuvarlak
olup kum-blok boyutlarındadır. Çakıltaşı kötü boylanmalı ve kötü derecelenmelidir.
Bileşenleri, çoğunlukla Triyas, Jura, Kretase, Eosen ve Permiyen yaşlı kireçtaşları ile çört,
diyabaz, serpantin, andezitik ve bazaltik tüfler, radyolarit, şist parçaları ile kumtaşıdır.
Çimento, alt düzeylerde gevşek tutturulmuş kum, üste doğru karbonat şeklindedir. Birimde
görülen kumtaşları ise yeşil, boz, sarı renkli, orta tabakalanmalı, sıkı tutturulmuş, karbonat
çimentoludur. Yer yer çapraz laminasyon gösterirler. Çakıltaşlarında üste doğru tane
boyları küçülür. Taneler yuvarlak, kötü boylanmalı, yer yer derecelenmelidir. Çimentodaki
karbonat oranı artmış, taneler sıkı tutturulmuştur. Bu seviyelerdeki çakıltaşları arasında yer
alan kumtaşı tabakalarının kalınlığı 1-1,5 metreye ulaşır. Çakıltaşlarının çimento oranı,
çakıl oranından oldukça azdır (Öztürk, 1989).
Aksu Formasyonu (Tma)
Küçük bir alanda yüzeyleyen Aksu formasyonu, kalın konglomeralardan meydana
gelmiştir. Birim masif, kalın, yersel orta tabakalı, orta-iyi boylanmalı, yer yer kötü
30
boylanmalı, yuvarlak, yarı yuvarlak, bazen köşeli çakıllı ve yer yer bloklu
konglomeralardan oluşur. İçerisinde bazen kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, marn gibi düzeyler
görülebilir (Şenel, 1997b).
ŞUHUT GRUBU
Karasal (akarsu ve göl) çökeller ve bu çökellerle girift volkanik kayaçlarla temsil
edilen Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı Şuhut grubunda, Güzelyayla formasyonu, Kumalar
formasyonu ile Karataş formasyonu ayırtlanmıştır. Bu formasyonlar, altlarındaki birimleri
uyumsuzlukla üzerler (Öztürk, 1989).
Güzelyayla Formasyonu (Tmplg)
Akarsu ve gölsel ortamı temsil eden karasal çökellerden meydana gelen formasyon,
sarı, bej, beyaz renkli, ince-orta tabakalanmalı, gastropoda kavkılı, killi ve kumlu kireçtaşı;
yeşil, gri renkli, ince-orta tabakalanmalı, kıymıksı yapraklanmak kiltaşı, bej, boz renkli,
ince-orta tabakalanmalı, konkoidal ayrışmak marn, yeşil, sarı renkli, orta tabakalanmalı,
karbonat çimentolu silttaşı ardalanması ile yer yer çakıltaşı merceklerinden meydana
gelmiştir. Çakıltaşları, koyu gri, boz, alacak renkli, kalın tabakalanmalı olup kireçtaşı,
serpantin, radyolarit, şist, kuvarsit bileşenlidir. Kil veya karbonat çimentoludur. Kumalar
formasyonu ile yanal ve düşey yönde geçişli olan birim, 50 ile 150 metre arasında bir
kalınlığa sahiptir (Öztürk, 1989).
Kumalar Formasyonu (Tmplk)
Volkanik kökenli kayaçlar ile kırıntılı ve kireçtaşlarından meydana gelen
formasyon, gri, bej, siyahımsı, açık pembe ve yeşil renkli, genellikle masif tüf, tüf breşi,
aglomera gibi piroklastikler ile sarı, bej, yeşil, gri renkli, ince-kalın tabakalanmalı, yer yer
çakıl mercekleri içeren kumtaşı, kiltaşı, marn ve kireçtaşından oluşmuştur (Öztürk,1989).
Kuzbaşı Üyesi (Tmplkk)
Tüf ardalanmalı, çakıl mercekleri içeren kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ve kireçtaşından
meydana gelir. Kumtaşları; sarı, bej, yeşil renkli, orta tabakalanmalı ve orta-iyi
boylanmalıdır. Çakıltaşları; boz, sarı renkli, orta-kalın tabakalanmalı, gevşek tutturulmuş,
kum ve kil çimentolu, kuvars, kireçtaşı, şist ve volkanik elemanlıdır. Kumtaşı arasında ince
merceklerden, 2 metreye kadar kalınlığa ulaşan seviyeler halinde tekrarlanır. Kiltaşları;
yeşil renkli, ince tabakalanmalı, kıymıksı ayrışmalıdır. Yer yer orta tabakalanmalı kumtaşı
31
mercekleri ve kömürlü zonlar içerir. Kireçtaşları ise sarı, bej renkli, ince-orta
tabakalanmalı, kısmen sert, düzenli kırılmalıdır (Öztürk, 1989).
Volkanit Üyesi (Tmplkv)
Siyah, koyu yeşil, pembe, boz ve gri renkli volkan konileri ve lav akıntıları ile koyu
gri, siyah renkli volkanik dayklar şeklindedir. Lav akıntıları, çoğunlukla tüfler üzerinde
görülür ve taban seviyeleri cürufumsu, boşluklu ve yer yer soğuma yüzeylidir. Volkanik
dayklar, koyu gri, siyah renklidir ve genellikle tüf ve çökel kayaları, nadiren ofiyolitleri
keser. Volkanikler, çoğunlukla düşük silika yüzdeli fenolit, lösitofir, bazalt, andezit ve
trakit gibi yüksek alkali içeren kayaçlardan ibarettir (Öztürk, 1989).
Karataş Formasyonu (Tplk)
Çakıl ve kum mercekleri içeren kiltaşı, marn ve kireçtaşlarından oluşan birim, açık
gri, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı marn ve yeşil kiltaşı ile başlar. Bu birimler arasında
yer yer bej, gri renkli, kötü boylanmak, gevşek tutturulmuş, karbonat veya kil çimentolu
çakıltaşı mercekleri izlenir. Taneler volkanik kayaç parçaları, kireçtaşı, şist, serpantin,
kuvars ve radyolarit şeklindedir. Çakıltaşı üste doğru kumtaşı, kiltaşı ve silttaşına geçiş
gösterir. Bu seviye üzerine sarı, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı, gastropoda ve
lamellibranch içeren kireçtaşları gelir. Aralarında kiltaşı ve marn seviyeleri bulunur.
Formasyon, bol gastropodalı, sarı, gri renkli kireçtaşları ile son bulur (Öztürk,1989).
PLİYOSEN
Çameli Formasyonu (Tplç)
Gölsel tortullarla temsil edilen, Çameli formasyonu, ince-orta-kalın tabakalı, beyaz,
kirli beyaz, kirli sarı, açık gri, yeşil vb. renklerde kiltaşı, kumtaşı, marn, konglomera ve
kumtaşlarından oluşur. Birim içinde yer yer tüf ve tüfit düzeyleri görülebilir (Erakman ve
diğerleri 1982).
Kireçtaşı Üyesi (Tplçk)
Birimin üst kesimlerinde bulunan kireçtaşı üyesi ince-orta-kalın tabakalıdır kirli
sarı, bej, krem, açık kahve renkli kireçtaşı ve travertenlerden meydana gelir (Öztürk,1989).
32
PLİYO-KUVATERNER
Kepeztepe Formasyonu (plQk)
Kumtaşı mercekli çakıltaşlarından meydana gelen birim, çakıltaşı çok tür bileşenli
olup bileşenleri kum ile blok boyutları arasında değişir. Yuvarlak ve yassı elemanlar,
kireçtaşı, ofiyolit, volkanit, şist, radyolarit, kumtaşı gibi kayaçlardan oluşur. Kötü
boylanmak, kötü derecelenmek, gevşek tutturulmuş, kum veya karbonat çimentoludur.
Çakıltaşı, bej, gri renkli, ince-orta tabakalanmalı kumtaşı mercekleri içerir. Kumtaşları
volkanit, kuvars, ofiyolit, şist ve kireçtaşı parçalarından oluşmuştur ve elemanlar kum-
çakılcık boyutundadır. Yuvarlak elemanlı ve orta boylanmak olup çimento karbonattır
(Öztürk, 1989).
Gölcük Formasyonu (plQg)
Gölcük volkanitleri olarak tanımlanan birim, ince-orta, yer yer kalın tabakalanmalı,
beyaz, bej, krem, gri, kirli sarı renklerde kumtaşı, kiltaşı, silttaşı, andezitik ve traki-
andezitik volkanik breş, aglomera, tüf, tüfit, pomza vb. kayatürlerinden oluşur. (Kuşçu ve
Gedikoğlu 1990).
Volkanit Üyesi (plQgv)
Koyu gri renkli ince dokulu andezit ve açık gri renkli, sanidin fenokristalleri içeren
birim porfirik dokulu traki-andezitlerle temsil edilir (Öztürk,1989).
Adlanmamış Pliyo-Kuvaterner (plQ)
Gevşek tutturulmuş yuvarlak çakıllı konglomera, kumtaşı ve çamurtaşlarından
meydana gelmiştir. Eski akarsu, göl kenarı ve yamaç molozu ürünleridir (Öztürk,1989).
Eski Akarsu Taraça Dolgusu (Qt)
Gevşek tutturulmuş çakıl, blok ve çok az oranda kum ve çamur birikintileridir
(Öztürk,1989).
Yamaç Molozu (Qym)
Dik yamaçların eteklerinde bulunur ve topoğrafya denetimi altındadır. Çakıl ve
blok birikintilerinden oluşur. Yer yer tutturulmuş, genellikle gevşektir (Öztürk,1989).
33
Alüvyon Yelpazesi (Qay)
Alüvyon yelpazeleri, şekilleri bir koninin parçasını andıran yerel çökellerdir.
Genellikle bir topoğrafik yüksekliğin dik bir şev ile bir alçak alana veya bir düzlüğe
kavuştuğu alanlarda gelişirler. Alüvyon yelpaze çökelleri kaynağa en yakın çökellerdir ve
bunların tane boylarında kaynak alandan uzağa doğru bir incelme söz konusudur (Kazancı,
Gürler, Aksoy, Derman, 2004).
Alüvyon (Qal)
Nehir yataklarında, düzlüklerde ve göl kenarlarında oluşan çakıl, kum ve çamur
birikintileridir.
3.2. Çalışma Alanının Jeolojisi
Yapılan arazi çalışmaları sonucunda inceleme alanında, Geç Miyosen-Pliyosen
yaşlı; sarı-beyaz renkli Güzelyayla Formasyonuna (Tmplg) ait killi kireçtaşı kaya birimleri
ve bunların rezidüel zonları, gri-bej-siyah-pembe renkli; tüf, aglomera gibi proklastikler ile
sarı-bej-yeşil renkli marn ve killi kireçtaşı birimlerinden ve bunların ayrışmış rezidüel
zonlarının yüzeylediği yer yer bloklar şeklinde gözlenen Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı
Kumalar Formasyonu (Tmplk) birimleri, çalışma sahasında büyük bir alanı kapsayan blok,
çakıl, kum, silt ve kil boyutu malzemelerin yer aldığı Kuvaterner yaşlı Alüvyon yelpazesi
(Qay) birimleri ve Kuvaterner yaşlı dereler tarafından düzlüklerde biriktirilen çakıl, kum,
silt, kil boyutu malzemelerden oluşan Alüvyon (Qal) birimlerin yer aldığı belirlenmiştir.
Güzelyayla Formasyonu (Tmplg):
Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı sarı-beyaz renkli ince-orta tabakalı killi
kireçtaşlarından oluşmaktadır. Akarsu ve göl ortamı ürünü olan birim inceleme alanının
bazı kesimlerinin üst kısımlarında killi kireçtaşı birimleri yüzeylemekte olup, alt kesimlere
doğru ise alüvyon ve alüvyon yelpazesi birimlerinin çökeldiği gözlenmiştir. Çalışma
alanında Hüdai Kaplıcaları kesiminde ve dolayında (batı kesim) yüzeyleyen birim bölgesel
tektonik faaliyetler çerçevesinde oluşan termal su çıkışları ile aynı bölgede oluşmuş
olmasından ötürü travertenimsi bir yapı kazanıp delikli bir hal almıştır (Özgül, Bölükbaşı,
Alkan, Öztaş, 1991). Formasyon kaya birimleri bazı seviyelerde ayrışmış ve rezidüel
zemin özelliği almıştır (Resim 3.1).
34
Resim 3.1. Güzelyayla formasyonu (İller Bankası, 2016)
Kumalar Formasyonu (Tmplk):
Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı birim volkanik kökenli kayaçlar ile kırıntılı ve
kireçtaşlarından oluşur. İnceleme alanının doğu kesiminde yüzeylemektedir. Kumalar
formasyonu içerisinde gri-bej-siyah-pembe renkli tüf ve aglomera gibi piroklastik kayaçlar
ile sarı-bej-yeşil renkli marn ve killi kireçtaşı birimleri yüzeylemektedir.
Kumalar formasyonu içerisinde yüzeyleyen piroklastik kayaçlar ile killi kireçtaşı
birimleri birbiriyle geçişli olarak yüzeylemektedir (Resim 3.2). Özellikle volkanik
piroklastik birimler bloklar şeklinde veya ayrışmış seviyeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
35
Resim 3.2. Kumalar formasyonundan bir görünüm (İller Bankası, 2016)
Alüvyon Yelpazesi (Qay):
Kuvaterner yaşlı bu çökeller inceleme alanında büyük bir alanda yüzeylemektedir.
Topoğrafik olarak düzlük kesimlerde yüzeyleyen alüvyon yelpazesi birimleri gri-sarı-
kahverenkli blok, iri çakıl, kum, silt ve kil boyutu çökel malzemlerden oluşur. İnceleme
alanının topoğrafik olarak eğimli kesimlerinden uzaklaştıkça ve çalışma sahasının
kuzeyinden güneyine doğru gidildikçe tane boyu küçülmektedir. Bu malzemeler düzensiz
boyuttadırlar. Alüvyal yelpaze içerisindeki bloklar genellikle volkanik kökenlidir.
Ayrıca inceleme alanında dik yamaç eteklerinde blok, çakıl, kum, kil gibi
birikintilerden oluşan az miktarda “Yamaç Molozu” birimleri de gözlenmiştir. Yamaç
molozu birimlerinin kalınlığı birkaç metre boyutundadır (Resim 3.3).
36
Resim 3.3. Alüvyon yelpazesi ve yamaç molozu birimleri (İller Bankası, 2016)
Alüvyon (Qal):
Holosen yaşlı bu oluşuklar günümüz akarsuları ve taşkın ovası boyunca biriken
çökellerdir. Çalışma alanının batı kesiminde Hüdai Kaplıcaları kesiminde dere yatakları
kesiminde yüzeyleyen alüvyon birimler genellikle yeşil-kahverenkli olup, çakıl, kum, silt
ve kil boyutu oluşuklardır. (Resim 3.4).
Resim 3.4. Alüvyon birimler (İller Bankası, 2016)
37
3.3. Yapısal Jeoloji
Afyonkarahisar ili levha geometrisi itibariyle Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ile
Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) tarafından sınırlanan Anadolu mikro-levhası içerisinde
yer alır. Afyonkarahisar ve yakın çevresi egemen olarak aktif gerilmeli/genişlemeli ve
yanal atım fay zonlarının kontrolü altındadır (Nalbant, McCloskey, Steacy, Barka, 2000).
Türkiye Diri Fay haritasında Afyon (NJ 36-5), Ilgın (NJ 36-6), Isparta (NJ 26-9)
paftalarında bölgedeki faylanmalar, deprem yüzey kırığı, Holosen fayı, Kuvaterner fayı ve
muhtemel Kuvaterner fayı ve çizgisellik ayırdımı yapılarak sunulmuştur. İl sınırları ve
yakın çevresindeki faylanmalar büyük ölçüde KB-GD ve KD-GB doğrultudadır (Emre,
Duman, Olgun, Özalp, Elmacı, 2011). Faylanmalar egemen olarak normal fay ve sağ
yönlü doğrultu atımlı fay karakterindedir. Bu fayların önemli bir bölümü Kuvaterner
çökellerini denetleyen aktif faylardır. Normal faylardan iki tanesi (Dinar ve Sultandağ)
yakın zamanda yüzey kırıklanmalarının olduğu orta şiddette deprem üretmişlerdir (Koral,
2000).
Sultandağ Fayı (Akpınar Fayı) kuzeybatıda Işıklar Fay Zonu ve Erkmen fayı ile
birlikte Afyon-Akşehir grabeninin güney sınırını oluşturur. Havza çökelleri Miyosen yaşlı
deforme ile Pliyo-Kuvaterner yaşlı deforme olmayan akarsu-göl çökelleri ile temsil olur
(Koçyiğit, Ünay, Saraç, 2000, Koçyiğit ve Özacar 2003). Havzanın kuzey kesiminde ise
Çobanlar fay zonu ve Karagöztepe fay zonu yer alır. Havzanın kuzey kesiminde KD-GB
uzanımlı Bolvadin, Büyük Karabağ ve Çukurcak fayları bölgedeki çöküntü alanlarını
denetlerken, havzanın güneyi Karamık grabeni ile ilişkilidir. KD-GB uzanımlı Karamık
grabeni Koçbeyli aktif fayı ve Kuvaterner fayları ile sınırlanır. Koçbeyli fayı benzer
yönelimli olarak daha güneybatıya doğru Arızlı, Karadilli ve Tatarlı fayları olarak devam
eder.
İlin güneybatı ucunda yer alan Dinar fayı belirgin morfoloji ve çizgisellik oluşturur.
Çivril Ovasının kuzeybatı kenarını sınırlayan fay 1 Ekim 1995’de yüzey kırığı oluşturan
deprem üretmiştir (Pınar, 1998). Çalışmaya konu olan Sandıklı bölgesi ise KKD-GGB
yönelimli çöküntü alanı ile temsil olmaktadır. Bu alan Türkiye Diri Fay Haritasında
Sandıklı fayı ve Örenkaya fayı ile sınırlı Sandıklı Ovası olarak tanımlanmaktadır. Türkiye
Diri Fay Haritasında Sandıklı ve Örenkaya fayları Kuvaterner fayı olarak belirtilmiştir. Bu
fayların güneybatı uzanımları yine Kuvaterner yaşlı Düzbel ve Kızılören fayları olarak
belirtilirken kuzeydoğu kesiminde ise Akharım fayı tanımlanmıştır (Harita 3.2).
38
Harita 3.2. 1/250 000 ölçekli Türkiye diri fay haritası (Emre vd., 2011)
SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) YÖRESİ DİRİ FAYLARI
Çalışmaya konu olan Sandıklı bölgesi ise KKD-GGB yönelimli çöküntü alanı ile
temsil olmaktadır. Bu alan Türkiye Diri Fay Haritasında Sandıklı fayı ve Örenkaya fayı ile
sınırlı Sandıklı Ovası olarak gösterilirken (Bkz. Harita 3.2). Türkiye Diri Fay Haritasında
Sandıklı ve Örenkaya fayları Kuvaterner fayı olarak belirtilmiştir. Bu iki fay literatürde
Sandıklı ovası ya da Sandıklı grabeni olarak tanımlanan çöküntü alanını sınırlar
özelliktedir. Hüdaihamamı civarındaki süreksizlikleri Hüdaihamamı fay seti olarak
tanımlanır. Bu faylanmalar ile ilişkili kırıklanmalar boyunca sıcak su çıkışları ve buna
bağlı traverten oluşumları bölgede geniş alanlarda görülmektedir.
1/250 000 ölçekli MTA diri fay haritasında Sandıklı ilçesi yerleşim yerini
sınırlayan/içinden geçen fay Sandıklı fayı olarak adlanır. Bu çalışmada tek bir fay olmayıp
birbirlerine paralel/kısmen paralel fay izlerinden oluştuğu için Sandıklı fay zonu olarak
39
tanımlanmıştır. Fay izleri özellikle oluşturdukları fay sarplıklarına göre K10-45D
doğrultuludur. Eğim atımlı normal fay geometrisi oluşturmaktadır (Cihan, Saraç, Gökçe,
2003). Ölçülen bazı kayma düzlemlerinde bir miktar doğrultu bileşenine sahiptir. İnceleme
alanı içerisinde ve yakın civarındaki diğer faylanma ise Örenkaya fayıdır (Şaroğlu, Emre,
Boray,1987). Bu iki fay literatürde Sandıklı ovası ya da Sandıklı grabeni olarak tanımlanan
çöküntü alanını sınırlar özelliktedir. Bu tez kapsamında yapılan; uzaktan algılama, jeoloji
ve jeomorfolojik çalışmalar Hüdaihamamı bölgesinde belirgin süreksizliklerin varlığını
ortaya koymaktadır. Buradaki fay izlerinin uzanımı KKD ve KB’dir. Bu faylanmalar ile
ilişkili kırıklanmalar boyunca sıcak su çıkışları ve buna bağlı traverten oluşumları bölgede
geniş alanlarda görülmektedir.
41
4. ARAZİ ÇALIŞMALARI
Çalışma alanı olan Sandıklı (Afyonkarahisar)’da yapılan yer radarı ölçümlerindeki
amaç yüzeyde gözlenmeyen fay kırıklarının belirlenmesi ve elde edilen verilerin
yorumlanarak alanı etkileyen fayın ortaya çıkarılmasıdır. Çalışmalarda özellikle alüvyonlar
içerisinde gelişmiş olabilecek ve yüzeyden gözlenemeyen fayların oluşturduğu izleri
belirlemek amacıyla yer radarı profilleri belirlenmiş ve ölçümler yapılmıştır (Resim 4.1).
Çalışma alanında 7 adet toplam 1 000 m yer radarı ölçümü, 6 adet 189 m hendek açımı
gerçekleştirilmiş ve veriler yorumlanmıştır (Resim 4.2).
Resim 4.1. Yer radarı ile veri toplama (Yazarın arşivinden)
42
Resim 4.2. Hendek açımı (Yazarın arşivinden)
4.1. Çalışma Sahasından Elde Edilen Yer Radarı Çalışması Sonuçları
Sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde toplamda 7
profil olarak alınan 2 boyutlu yer radarı ölçümleri ReflexW yazılımında
değerlendirilmiştir.
Sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde; yer radarı
ölçümleri yapılmış ve ve sonuçlar incelenerek fay olduğu düşünülen yerlerin radargram
sonuçları değerlendirilmiştir.
Hat-1 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-1
radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 275 m’dir. Bu alanda herhangi bir hendek çalışması
yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır (Resim 4.3). Hat-1
radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.4).
43
Resim 4.3. Hat-1 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.4. Hat-1 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-2 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-2
radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 306 m’dir (Resim 4.5). Bu alanda herhangi bir
hendek çalışması yapılmamıştır. Hat-2 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra
incelendiğinde 33. metrede gözlenen anomalinin fay izine ait olduğu düşünülmektedir.
Hat-2 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli
çizgilerle işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir
(Resim 4.6).
44
Resim 4.5. Hat-2 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.6. Hat-2 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-3 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-3
radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 91 m’dir (Resim 4.7).
Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek
çalışması yapılmamıştır. Hat-3 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra
incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait
olduğu düşünülmektedir. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-3
radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.8).
45
Resim 4.7. Hat-3 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.8. Hat-3 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-4 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-4
radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 170 m’dir (Resim 4.9).
Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek
çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-4
radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.10).
46
Resim 4.9. Hat-4 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.10. Hat-4 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-5 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-5
radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 355 m’dir (Resim 4.11). Bu alanda herhangi bir
hendek çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-
5 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.12).
47
Resim 4.11. Hat-5 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.12. Hat-5 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-6 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-6
radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 122 m’dir (Resim
4.13). Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek
çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-6
radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.14).
48
Resim 4.13. Hat-6 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.14. Hat-6 radargramı (İller Bankası, 2016)
Hat-7 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-7
radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 152 m’dir (Resim.
4.15). Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek
çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-7
radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle
işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.16).
49
Resim 4.15. Hat-7 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)
Resim 4.16. Hat-7 radargramı (İller Bankası, 2016)
4.2. Çalışma Sahasından Elde Edilen Hendek Çalışması Sonuçları
Çalışma kapsamında 6 adet hendek kazısı yapılmıştır (Harita 4.1). Hendek
yerlerinin seçimlerinde ve hendeklerin kazılmasında, imara açılması öngörülen alan
içerisinde ve/veya yakın çevresindeki; jeolojik özellikler, morfotektonik belirteçler,
uzaktan algılama verileri ve alanın sosyo-kültürel durumu göz önünde bulundurulmaktadır
(Çağlayan, Işık, Saber, 2015). Hendek kazım yerlerinde mülkiyet sahiplerinin izin
vermemesi ya da kazı yerinin yapılar ile kaplı olması durumunda önerilen hendek
yerlerinde bir miktar kaydırmalar gerçekleştirilmiştir.
50
Hendeklerden 4’ü Sandıklı fay zonu boyunca diğer ikisi ise Hüdaihamamı kaplıca
alanı içerisindeki olası aktiviteyi belirlemeye yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Hendek
çalışmaları paleosismoloji çalışma ilkeleri çerçevesinde genişlikleri 1,5 - 2 m, uzunlukları
ise 27-40 m; hendek derinlikleri ise 3 m’den az olmayacak şekilde gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışmada hendek yeri tespiti, hendek loglama ve paleosismolojik hendek
yorumlama ve değerlendirme çalışmaları yapılmış ve fay zonunun paleosismik özellikleri
belirlenmiştir.
Harita 4.1. Hendek yerlerinin sayısal yükseklik haritasındaki konumu (İller Bankası, 2016)
Hendek 1, bölgede fay sarplığının belirgin olduğu kesimde açılmıştır. Fay sarplığını
Kuvaterner yaşlı çökeller oluşturmaktadır. Hendek uzunluğu 27 m, genişliği 2 m’dir,
derinliği ise yamaç eğimi nedeniyle 5 m’ye ulaşmaktadır (Resim 4.17. a-b). Hendek
doğrultusu bu alandaki fayın uzanımına göre K60B’dır.
51
(a) (b)
Resim 4.17. Hendek-1 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)
Hendek duvarlarında birbirlerinden renk ve bileşim yönünden ayrılabilen farklı
çökeller bulunmaktadır. Bu çökeller A, B, C, D, E ve F harfleri ile seviyelere ayrılmıştır
(İller Bankası, 2016). (Şekil.4.1). Buna göre;
A Seviyesi: Toprak seviyesini temsil etmektedir. Kalınlığı 10 cm ile 30 cm arasında
değişmektedir.
B Seviyesi: Koyu gri, kahverengimsi gri renkli seviye seyrek çakıllı, yersel kum
içerikli kil litolojilidir. Hendek duvarının tümünde izlenebilen seviye 30 cm ile 55 cm
kalınlıklara sahiptir.
C Seviyesi: Sarımsı kahverengi renkli birim kolüvyal çökel özelliğindedir. Hendek
duvarının ilk 12 metresinde yüzeyleyen birim kaba ve ince kırıntılılar ile temsil olur.
D Seviyesi: Seviye hendek duvarının yaklaşık ilk 15 metresinde ve hendek
çökellerinin taban kesimini oluşturur. Çökel rengi ile tipik olup kiremit kırmızısı
rengindedir. Çökelin litolojisini siltli kil oluşturur.
E Seviyesi: Seviye çakıllı kum litolojidedir. Lokal alanları kumlu kil ve killi kum
özelliktedir. Faylanma sonrası gelişen bu birim sarımsı, yeşilimsi kahverengi renktedir.
F Seviyesi: Hendek duvarının yaklaşık 8. metresinden itibaren görülen seviye
belirgin rengi ile kolayca ayrılabilir özelliktedir. Koyu gri yeşilimsi gri renkli birim
tabanda bir miktar blok boyutlu tanelerinde yer aldığı çakıllı kumlu silt ve kil, üst
kesimlere doğru ise tane boyu tane boyu azalarak siltli kil özelliklerdedir.
52
Şekil 4.1. Hendek-1 kesiti (İller Bankası, 2016)
Hendek 2, hendek 1’in güneybatısında açılmıştır. Hendek kazısının uzunluğu 26 m,
genişliği 1,5 m ve derinliği yaklaşık 4 m’dir. Hendek doğrultusu bu alandaki fay
sarplığının uzanımı dikkate alınarak K64B’dır (İller Bankası, 2016) (Resim 4.18. a-b).
(a) (b)
Yerleşim yeri olması nedeniyle hendek, fay sarplığından bir miktar uzakta batı
kesiminde kazılmıştır. Hendek duvarlarındaki çökeller A, B, C, D, E ve F harfleri ile
seviyelere ayrılmıştır (İller Bankası, 2016) (Şekil 4.2).
Resim 4.18. Hendek-2 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)
53
Buna göre;
A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini temsil etmektedir. Seviyenin hendek
duvarındaki kalınlığı 15 cm ile 35 cm arasında değişmektedir.
B Seviyesi: kollüvyal çökel olup yeşilimsi kahverengi renklidir. Seviyenin alt
kesimleri kumlu siltli çakıl, üst kesimleri ise kumlu siltli kil litolojilidir.
C Seviyesi: Bu seviye Hendek 1’de loglanan B seviyesi ile benzer özelliktedir.
Koyu gri siyahımsı renkli birim egemen kil litolojilidir.
D Seviyesi: Kahverengi ve kahverengimsi gri renkli seviye kumlu siltli kil
litolojilidir.
E Seviyesi: Seviye çakıl depolanması özelliğindedir. Çakıl bileşenine kum ve yer
yer blok boyutlu malzemeler de eşlik eder. Çakıl litolojisini hendek alanının doğu
kesiminde yer alan volkanitler oluşturur.
F Seviyesi: Hendeğin taban kesimini oldukça sınırlı yüzeyleme sunar. Kahverengi
renkli birim kil litolojilidir.
Şekil 4.2. Hendek-2 kesiti (İller Bankası, 2016).
Hendek-3 kazısı hendek 2’nin güneybatısında yer almaktadır. Hendek doğrultusu
bu alandaki yüzey kırığının uzanımı alınarak K62B olarak belirlenmiştir. Açılan hendek
uzunluğu 32 m, genişliği 1,5-2 m ve derinliği ise 3-3,5 m arasındadır (Resim 4.19. a-b).
54
(a) (b)
Resim 4.19. Hendek-3 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016).
Hendek duvarlarında belirlenen seviyeler A, B, C, D, E ve F harfleri ile
tanımlanmıştır (İller Bankası, 2016) (Şekil 4.3). Buna göre;
A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini temsil etmektedir. Seviyenin hendek
duvarında kalınlığı 15 cm ile 25 cm arasında değişmektedir.
B Seviyesi: Seviye Hendek 1’in aynı seviyesi ile kısmen korele edilmekte olup,
çakıllı kumlu siltli kil litolojilidir. Seviyenin rengi sarımsı kahverengi renklidir. Hendek
duvarı boyunca 20 cm ile 35 cm arası kalınlık gösterir.
C Seviyesi: İri ve ince taneli kırıntılı seviyelerin ardalanması şeklindedir.
Ardalanmayı oluşturan kaba malzemeler bazı kesimlerde mercek geometirisinde veya
şekilsiz çakıl yığını olarak da görülmektedir. Hendek duvarının önemli bölümünü
oluşturan seviye duvarın 4. metresinden itibaren taban seviyesi olarak yüzeyler. Sarımsı
yeşilimsi açık kahverengi renkli seviyenin litolojilerini çakıl, kumlu ve siltli kil oluşturur.
D Seviyesi: Kahverengi renkli birim sitli kil litolojilidir. Hendek duvarının yaklaşık
ilk 4 metresinde ve taban birimi olarak yüzeylemektedir.
E Seviyesi: Birim faylanma sonrası gelişen kollüvyal çökeldir. Koyu kahverengi
renkli birimin alt kesimleri çakıllı iri kum üst kesimleri ise iri kumlu çakıl litolojilidir.
Hendek duvarının 20. metresinden itibaren görülmektedir.
55
F Seviyesi: E seviyesini örten birim hendek duvarının 25. metresinden itibaren
görülmektedir. Yeşilimsi kahverengi renkli birim egemen olarak kaba malzemelerden
oluşmaktadır. Seviyenin litolojisi kumlu çakıl olup kalınlığı 110 cm’ye ulaşmaktadır.
Şekil 4.3. Hendek-3 kesiti (İller Bankası, 2016)
Hendek 4 çalışma bölgesinin güneyinde kazılmıştır. Açılan hendeğin uzunluğu 31
m, genişliği ise 1.5 - 2 m’dir. Hendek derinliği yaklaşık 3 - 4.5 m arasındadır (İller
Bankası, 2016) (Resim 4.20. a-b).
(a) (b)
Resim 4.20. Hendek-4 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)
Hendek duvarının belli kesimi sıkı tutturulmuş litolojiler (taşlaşması iyi) ile temsil
olmaktadır. Bu birimler hendek çalışması kapsamında temel kayalar olarak
56
ayırdımlanmıştır (İller Bankası, 2016).Bu kapsamda hendek duvarını temsil eden A, B, C,
D ve E harfleri simgelenmiştir (Şekil 4.4). Buna göre;
A Seviyesi: Güncel toprağı temsil eden seviyenin kalınlığı 25 cm ile 40 cm arasında
değişebilmektedir.
B Seviyesi: Koyu kahverengi renklidir. Seviyenin alt kesim litolojisini kumlu siltli
kil oluştururken üst kesimi ise kumlu çakıl ve çakıllı kum litolojiler ile temsil olur. Hendek
duvarının tümünde takip edilebilen seviyenin kalınlığı 60 cm’ye ulaşmaktadır.
C Seviyesi: Bu seviye de hendek duvarının tamamında gözlenebilmektedir.
Yeşilimsi kahverengi renklidir. İlk 13 metresi içerisinde görülen seviye kahverengi
renklidir. Birimin litolojini kumlu kil oluşturur. Seviyenin alt kesimlerinde kum oranı bir
miktar fazla olup çakıl bileşen ihtiva etmektedir. Seviyenin kalınlığı 65 cm ile 150 cm
arasındadır.
D Seviyesi: Faylanma sonrası gelişen çökeldir. Bej, kahverengi renkli birim hendek
duvarında iki alt seviyeye (D1, D2) ayrılarak loglanmıştır. Buna göre D1 alt seviyesi daha
kaba malzemeli olup kumlu çakıl litolojilidir. Birim hendek duvarının yaklaşık 8. ile 17.
metreleri arasında yüzeyler. D2 alt seviyesi ise çakıllı kum litolojilidir. Birim hendek
duvarının 15. metresinden itibaren yüzeyler.
E Seviyesi: Birim temel kaya olarak tanımlanmıştır. Hendek tabanında turumcumsu
kahverengi renkli seyrek çakıllı kumlu kiltaşı birimi yer alır. Bu birim hendek duvarının ilk
10. metresinde görülür. Üst kesimi ise bej, sarımsı, kahverengi renkli kumlu kiltaşı ile
temsil olur. Bu litolojiye yersel killi kumtaşı da eşlik eder. Üst kesimlerinde bej renkli kaliş
oluşumları yer alır. Bu oluşumlar yer yer kıvrımlanma gösterir.
57
Şekil 4.4. Hendek-4 kesiti (İller Bankası, 2016)
Hendek 5 ve Hendek 6 bölgede kaplıca alanı olarak bilinen kesimdeki aktiviteyi
belirleme için kazılan hendeklerdir. Uzunluğu 33 m, genişliği ise 1,5-2 m’dir. Hendek
derinliği 3-4 m olarak gerçekleştirilmiştir (Resim 4.21. a-b).
(a) (b)
Resim 4.21. Hendek-5 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)
Hendek loglaması hendek duvarlarında görülen litolojiler seviyeler olarak; A, B, C
ve D harfleri ile rumuzlandırılmıştır (Şekil 4.5). Buna göre;
A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini oluşturmaktadır. Seviye kalınlığı 10 cm ile 20
cm arası kalınlık göstermektedir.
58
B Seviyesi: Bej renkli ve traverten litolojisi ile temsil olur. Hendek duvarının
tümünde görülen bu seviye 45 cm ile 105 cm kalınlığa sahiptir.
C Seviyesi: Heterojen bir içyapı sunmaktadır. Seviyenin belli kesimlerini sarımsı
bej renkli traverten oluşturur. Bu seviyedeki traverten oluşumları daha alterasyon
özellikleri ve stratigrafik konumları itibariyle B seviyesini temsil eden travertenlerden daha
yaşlıdır. Bu traverten seviyeleri yeşilimsi kahverengi renkli siltli kum, kum ve siltli kil
birimleri ile ara seviyelidir. Kırıntılı birimlerin bazı seviyeleri organik maddece zengindir.
C seviyesi hendek duvarının iki kesiminde açılma çatlağı olarak gelişmiş alanı doldurur
özelliktedir. Bu durum bölgede en azından traverten oluşum öncesi faylanmalara bağlı
açılma kırıklanmalarının geliştiğini ortaya koyar. Seviye hendek duvarının ilk 25
metresinde görülebilmektedir.
D Seviyesi: Hendek litolojilerinin taban bölümünde yer alan birim turuncumsu,
yeşilimsi kahverengi renklidir. Birimin litolojisi siltli kum, kumlu killi silt ile temsil olur.
Hendek duvarının 6. ve 8. metreleri ile 22. ve 26. metreleri arasında bölgedeki faylanma ile
ilişkili açılma alanları gelişimi söz konusudur.
Şekil 4.5. Hendek-5 kesiti (İller Bankası, 2016)
Hendek 6 bu alanda kazılması öngörülen bir diğer hendek olup, Hendek 5’in
güneydoğusunda yer alır (İller Bankası, 2016). Yaklaşık D-B uzanımlı açılan hendek
uzunluğu 40 m, genişliği ise 2 m’dir; hendek derinliği 3,5 ile 4 m’dir (Resim 4.22. a-b).
59
(a) (b)
Resim 4.22. Hendek-6 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)
Hendek duvarlarında belirlenen çökel seviyeler A, B, C ve D harfleri ile
rumuzlandırılırılmıştır. (Şekil 4.6). Buna göre;
A Seviyesi: Alandaki güncel toprak seviyesi olup, kalınlığı 20 cm ile 35 cm
arasında değişmektedir.
B Seviyesi: Açık kahverengi renkte ve çakıllı kum litolojisindedir. Hendek
duvarının tamamında görülen seviyenin kalınlığı 45 cm ile 70 cm arasındadır. Bu
seviyenin en dikkat çeken özelliği çakıl ve kum bileşeninin önemli ölçüde traverten
litolojisini içermesidir. Bu durum B seviyesinin Hendek 5 seviyesinde belirlenen traverten
oluşumlarından malzeme aldığını ve göreceli olarak daha genç olduğunu ortaya koyar.
C Seviyesi: Hendek duvarının tamamında ve kalınca çökel istifi ile temsil olur.
Sarımsı, yeşilimsi kahverengi renktedir. Kumlu killi silt ve siltli kum litolojisindedir.
Seviyenin kalınlığı 185 cm ile 200 cm arasında değişmektedir.
D Seviyesi: Taban litolojisini oluşturan seviye turuncumsu kahverengi renklidir.
Seviye siltli kil ve kumlu silt litolojilidir. A seviyesi hariç tüm seviyeler yaklaşık K-G
doğrultulu damarlar tarafından kesilmektedir.
60
Şekil 4.6. Hendek-6 kesiti (İller Bankası, 2016)
İnceleme alanında paleosismoloji çalışmasına yönelik toplam uzunluğu 188 m olan
6 adet hendek çalışması gerçekleştirilmiştir. Hendek yerlerinin seçiminde jeolojik, morfo-
tektonik ve uzaktan algılama metodları kullanılmıştır. Ayrıca MTA diri fay haritasında
gösterilen Kuvater fay izi de dikkate alınmıştır.
Hendek-1 fay sarplığının hemen önünde belirgin topografya farkı gösteren kesimde
açılmıştır. Hendek içi incelemeler ve loglaması hendek duvarının 9. metresi ile 10. metresi
arasında faylanma etkisinin belirgin izlerini ortaya koyar.
Hendek-2 kazısı sonucunda genç çökelleri etkiyen yüzey kırıklanması
belirlenmemiştir.
Hendek-3 kazısı, hendek içi incelemeler ve loglamalar sonucunda hendek duvarının
26. metresi ile 27. metresi arasında faylanma etkisinin belirgin izlerini ortaya koyar.
Faylanmaların bu kesimde yaklaşık 1 m genişliğinde deformasyon zonu oluşturduğu
gözlenmiştir. Faylanmayı örten çökellerin iç özellikleri bu kesimde gelişen yüzey
deformasyonunun tarih öncesi deprem sonucu olduğuna işaret etmektedir.
Hendek-4 faylanma etkilerinin belirgin olduğu bölgede yer almaktadır. Hendek içi
incelemeler ve loglaması hendek duvarının 8. metresi ile 10. metresi ile 24. metresi ile 26.
metresi arasında faylanma etkileri ve ilişkili deformasyon zonlarının gelişimini ortaya
koymaktadır. Çökellerin stratigrafik özellikleri ve hendek içi yapısal yorumlar faylanma ve
ilişkili depremin tarih öncesi dönemde gelişmiş olduğuna işaret etmektedir. Bu faylar
Holosen olarak tanımladığımız çökel birimlerce örtülmektedir. Bu bulgularda bölgedeki
61
deprem üreten faylanmaların tarih öncesi olduğunu diğer bir deyişle tarihsel ve aletsel
dönem faylanma ve ilişkili deprem oluşumunun izlerinin bulunmadığına işaret etmektedir.
Hendek-5 ve 6 inceleme alanının batısında kaplıca bölgesinde gerçekleştirilmiştir.
Bölgedeki sıcak su çıkışları yanında önemli süreksizliklerin işaretcisi olarak kabul edilen
traverten oluşumları yaygındır. Her iki hendek kazısı yakın zamanda bir faylanmaya işaret
etmemektedir. Hendek-6’da 0,5 cm ile 4 cm arası yaygın damar oluşumları ve bu
oluşumların toprak seviyesi hariç tüm seviyeleri etkilemesi alanın aktif olduğunu ortaya
koymaktadır. Bölgedeki kırıklanmaları iki nedene bağlamak mümkündür. Bunlardan ilki
bölgede meydana gelen paleosismisiteden kaynaklanmış olabilir. İkincisi ise ana
süreksizlikler boyunca hareket eden sıcak sular dolaşımı sırasında meydana gelen iç basınç
litolojilerde kırıklanmalar oluşturmuş ve bu kırıklarda karbonat çökelimini sağlamıştır
(İller Bankası, 2016).
63
5. SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) İÇİN DEPREM TEHLİKESİNİN
BELİRLENMESİ
5.1. İnceleme Alanı Deprem Durumu
Çalışma alanı ve çevresi Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na (1996) göre birinci
derecede deprem bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır (Harita 5.1).
Harita 5.1. İnceleme alanı deprem bölgesi haritası
Tarihsel ve aletsel dönem depremleri incelendiğinde Sandıklı ve yakın çevresinde
çok sayıda depremin meydana geldiği görülmektedir. Bölge, tarihsel ve aletsel kayıtlara
göre önemli deprem oluşumlarına maruz kalmıştır (Lahn ve Pınar, 1952; Ergin, Güçlü, Uz,
1967; Soysal, Sipahioğlu, Kolçak, Altınok, 1981; Eyidoğan, Güçlü, Utku, Değirmenci,
1991; Taymaz, ve Prize, 1992; Özmen 2002; Özer 2006). Tarihsel kayıtlarda,
Afyonkarahisar ile ilgili olarak M.Ö. 88 depremi (Dinar), M.Ö. 53 depremi (Dinar ve
çevresi), M.Ö. 94 depremi (Afyon ve çevresi) (lo=VIII), 1766 depremi (Şuhut) (lo=VII),
1795 depremi (Afyon) (lo=VIII), 1862 depremi (Afyon-Şuhut) (lo=VIII), 1863 depremi
(Afyon) (lo=X), 1873 depremi (Dinar-Çivril) (lo=VI) ve 1876 depreminin (Afyon) (lo=VI)
64
bölgede kayda değer hasarlara yol açtığı belirtilmektedir (Andreasyan, 1970). Ambressey
(2009) katalogta 1862 Şuhut depremini 3 Kasım 1862 Sandıklı depremi olarak belirtir.
Araştırmacı derlemesinde depremin genişçe bir alanda (Konya, İzmir, Aydın, Afyon,
Denizli) hissedildiğini belirtir. Sandıklı’da depreme yönelik bir hasar belirtilmezken
Şuhut’ta 280 insan hayatını kaybetmiş ve 350 ev yıkılmıştır. Depremin artçıları yaklaşık
bir ay sürmüş olup bunlardan biri yine 13 Kasım 1862 Sandıklı depremi olarak kayıtlarda
belirtilir. Bu depremin etkisi Şuhut ve Dinar’da rapor edilmiştir (Kasapoğlu, 2007).
Çalışma alanı merkez olmak üzere 100 km yarıçaplı alan içerisinde kalan diri fay
haritası Harita 5.2.‘de oluşmuş depremler Resim 5.1’de verilmiştir.
Harita 5.2. Çalışma alanı ve çevresi diri kırıkları
65
Harita 5.3. Sandıklı ve yakın çevresinde 1900-2019 yılları arasında meydana gelmiş
depremler (www.koeri.boun.edu.tr)
Aletsel dönem içerisinde meydana gelmiş en önemli deprem kayıtları Çizelge
5.1’de verilmiştir.
Çizelge 5.1. İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelmiş bazı aletsel depremler
Tarih Saat Yer Şiddet Büyüklük (Ms)
07.08.1925 08:46 Dinar VIII 5,9
01.10.1995 17:57 Dinar VIII 6.1
15.12.2000 18:44 Sultandağı VII 5,8
03.02.2002 09:11 Çay-Sultandağı VII 6,4
Afyonkarahisar ilinde yakın zamanda kayıtlarda yer alan 1 Ekim 1995 Dinar
depremi meydana gelmiştir. 90 kişinin hayatını kaybettiği sığ odaklı bu depremle yüzeyde
10 km uzunluğunda yüzey kırıklanması meydana gelmiştir. Bu kırıklanmalar 5-10 cm
yatay, 20-50 cm düşey yer değiştirme gösterirler (Durukal ve diğerleri, 1998). Depremde
Dinar’daki evlerin %40-50’si önemli hasar görmüştür. 2 000’den fazla evin tümüyle
yıkıldığı ilçede 4 500 yapı ağır hasar görmüştür (Demirtaş, Karakısa, Yalman, Baran,
Zümbül, Iravul, Altın, Yılmaz, 1996).
66
Aletsel dönem içerisinde çalışma alanı ve çevresinde birçok deprem meydana
gelmiştir. Bu amaçla; Sandıklı merkez olmak üzere 100 km’lik yarıçap içinde kalan
bölgede 1900–2016 tarihleri arasında meydana gelen, yüzey dalgası büyüklüğü 4.5
(Ms4.5) ve üzeri olan depremler www.deprem.gov.tr adresinden temin edimiştir.
İnceleme alanında aletsel dönemde meydana gelen 168 adet depremin magnitüdü 4,5’ten
büyüktür (Çizelge 5.2).
Çizelge 5.2. 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler
Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms
24.08.2014 19:43:30.22 37.685 30.61 4 5,1
30.09.2008 07:30:00.83 38.9857 29.8647 5,4 4,6
10.04.2007 22:00:34.00 37.998 30.9378 5,5 4,9
10.04.2007 21:39:18.33 38.0073 30.9513 6 4,7
30.03.2007 19:23:56.13 37.9908 30.9105 5,7 4,7
30.03.2007 16:56:53.37 38.0028 30.9182 5,7 4,8
15.05.2005 10:54:26.92 38.6217 30.7803 5 4,5
03.02.2002 11:54:34.50 38.63 31.01 10 4,8
03.02.2002 11:39:55.10 38.65 31.01 10 5,1
03.02.2002 09:26:44.10 38.68 30.82 5 6
03.02.2002 07:14:36.40 38.7 30.87 10 5,6
03.02.2002 07:11:28.60 38.58 31.25 10 6,1
22.03.2001 06:21:17.60 38.74 30.87 10 4,8
15.12.2000 16:44:44.20 38.63 31.19 13 5,8
04.04.1998 16:16:47.20 38.12 30.04 7 4,6
29.06.1996 08:14:54.80 38.05 30.11 12 4,5
05.10.1995 16:15:21.40 38.04 30.1 7 4,6
01.10.1995 18:02:55.90 38.1 30.02 7 4,9
01.10.1995 15:57:13.10 38.11 30.05 5 6
27.09.1995 14:15:54.40 38.11 30.02 10 4,7
26.09.1995 14:58:08.70 38.04 30.03 5 4,6
01.11.1993 18:17:22.30 38.95 29.94 13 4,7
18.11.1988 20:04:46.90 38.45 30.08 37 4,5
13.01.1988 07:58:45.00 38.34 30.83 9 4,7
27.11.1987 05:44:23.10 37.98 31.08 10 4,6
67
Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler
Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms
26.11.1987 23:00:22.00 37.93 31.1 16 4,5
29.04.1985 11:38:39.00 38.35 29.76 3 4,6
07.02.1985 13:18:45.00 39.02 29.88 36 4,6
13.07.1978 12:38:43.00 39.1 29.9 10 6
19.10.1977 14:14:17.70 39.01 29.6 10 4,8
21.01.1975 17:50:25.00 39.07 30.67 23 4,5
10.11.1973 18:26:11.20 37.89 31.06 23 4,5
27.02.1973 17:10:10.50 38.83 29.87 30 4,6
28.05.1972 03:14:36.20 38.96 30.04 29 5,1
06.11.1971 19:43:47.50 39.02 29.78 16 5,3
21.10.1971 07:11:36.80 37.92 30.28 33 4,7
06.10.1971 01:46:38.80 38.22 30.14 19 4,9
05.10.1971 18:53:09.90 38.93 29.61 30 4,8
03.10.1971 07:44:27.70 38.94 29.92 26 4,9
30.09.1971 08:45:56.20 37.64 30.13 16 4,5
09.08.1971 11:32:27.20 37.58 30.17 5 4,5
07.08.1971 17:07:24.50 38.87 29.91 20 4,8
10.06.1971 09:31:53.90 39.02 29.63 33 5,3
25.05.1971 06:18:45.70 38.89 29.74 33 4,7
25.05.1971 05:53:28.60 39.05 29.69 13 4,8
25.05.1971 05:43:26.10 39.05 29.71 16 6
23.05.1971 05:19:08.00 37.61 30.12 6 4,8
23.05.1971 01:02:55.00 37.58 30.12 33 4,6
23.05.1971 00:27:38.50 37.69 30.14 14 4,5
17.05.1971 14:16:19.00 37.67 29.87 39 5,1
15.05.1971 21:47:35.80 37.64 29.91 29 4,9
15.05.1971 21:30:00.30 37.62 29.88 14 4,8
15.05.1971 07:36:37.10 37.61 29.96 34 4,8
14.05.1971 22:18:23.60 37.65 29.96 31 4,9
13.05.1971 22:47:11.10 37.62 29.91 46 4,5
13.05.1971 13:28:39.30 37.67 29.99 27 5
13.05.1971 08:30:23.60 37.59 30.06 13 4,8
12.05.1971 15:11:53.10 37.63 30.1 43 4,6
06.05.1971 04:24:35.70 39.04 29.75 34 5
13.04.1971 12:52:38.70 39.03 29.8 41 5,4
21.09.1970 19:08:02.00 38.8 30 27 4,6
09.09.1970 05:25:58.80 38.97 29.52 33 5,1
07.08.1970 04:53:24.30 39.08 30.01 41 4,8
68
Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler
Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms
20.06.1970 06:04:27.20 38.85 29.87 47 4,8
28.05.1970 02:52:17.90 38.95 30.03 34 4,9
26.05.1970 05:51:51.20 38.92 29.44 59 4,7
20.05.1970 12:37:33.00 38.99 30 49 4,7
12.05.1970 07:41:06.80 38.6 29.3 33 5,3
08.05.1970 10:10:28.70 38.93 29.99 37 4,6
08.05.1970 06:58:59.00 38.91 30.01 29 4,5
08.05.1970 02:49:14.60 38.93 29.98 20 4,7
30.04.1970 23:59:09.00 39.09 29.59 29 4,7
27.04.1970 22:24:43.00 39.06 29.54 11 5
27.04.1970 09:35:13.10 38.96 29.58 33 4,8
27.04.1970 09:34:34.00 38.98 30.02 32 5
27.04.1970 01:54:12.60 38.94 29.81 37 4,7
26.04.1970 23:15:02.00 38.86 29.94 18 4,6
24.04.1970 05:52:00.80 39.01 29.72 45 4,5
24.04.1970 03:33:39.30 39.01 29.7 44 5,4
24.04.1970 00:40:01.40 39.01 29.85 32 5,1
23.04.1970 07:18:31.80 38.94 30.01 32 5,2
22.04.1970 05:24:06.00 39.02 29.77 37 5,3
22.04.1970 04:51:00.20 38.87 29.98 36 4,6
21.04.1970 17:12:33.00 38.9 29.7 23 4,6
21.04.1970 08:29:38.00 39 29.5 10 4,7
21.04.1970 07:36:58.00 39.08 29.9 25 4,8
21.04.1970 01:33:01.00 38.89 30.18 28 4,5
20.04.1970 07:19:07.00 38.98 29.6 59 4,5
20.04.1970 02:23:26.70 38.98 30.09 35 4,8
19.04.1970 22:05:52.00 38.87 30.2 10 4,6
19.04.1970 13:47:35.00 39.03 29.8 24 5,8
19.04.1970 13:29:36.50 39.03 29.76 18 5,8
18.04.1970 12:31:09.80 38.8 29.7 45 4,7
17.04.1970 20:27:22.00 38.92 29.71 51 4,5
16.04.1970 11:43:22.30 38.98 29.95 43 4,9
16.04.1970 10:42:22.30 39.02 29.91 31 5,7
11.04.1970 17:24:25.00 39.09 29.76 22 4,9
07.04.1970 22:58:55.00 39.01 30.11 21 4,6
05.04.1970 05:47:27.30 38.88 29.89 32 4,6
04.04.1970 16:48:10.00 38.9 29.9 33 4,7
04.04.1970 12:06:04.70 38.9 30.3 5 4,5
69
Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler
Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms
03.04.1970 12:16:45.80 38.95 29.5 10 4,5
02.04.1970 20:35:09.00 39.05 29.72 35 4,9
02.04.1970 00:28:32.30 39.11 29.57 28 4,5
01.04.1970 17:55:14.00 39.01 29.69 41 4,5
31.03.1970 16:08:22.50 39.03 29.49 37 4,5
31.03.1970 11:57:59.90 38.89 29.73 41 4,8
31.03.1970 05:40:44.00 39.11 29.77 9 4,7
31.03.1970 04:45:55.00 39.11 29.9 10 4,5
31.03.1970 03:46:51.10 39.03 29.79 35 5
30.03.1970 20:38:05.00 39.05 29.62 28 4,8
30.03.1970 16:32:36.50 39.09 29.59 30 5,1
30.03.1970 09:26:10.00 39.01 29.4 18 4,5
30.03.1970 00:15:44.50 38.96 29.73 55 4,6
29.03.1970 03:10:46.70 39.06 29.68 37 4,5
29.03.1970 02:40:35.40 38.92 29.7 33 4,6
29.03.1970 02:37:11.80 39.01 30.4 33 4,6
29.03.1970 02:27:11.80 39.01 30.4 33 4,7
28.03.1970 23:44:00.10 39.07 29.76 32 5,3
28.03.1970 22:40:15.90 39.02 29.43 43 4,5
28.03.1970 22:05:28.20 38.81 29.71 7 4,5
28.03.1970 21:33:01.10 37.6 30.4 5 4,5
28.03.1970 21:10:02.50 38.9 29.7 5 5,1
15.11.1969 02:54:37.10 37.78 29.91 6 4,8
28.03.1968 00:57:54.70 38.1 31 10 5,3
26.08.1967 14:18:02.80 37.59 30.44 49 4,8
30.06.1967 04:24:02.50 37.79 30.54 28 4,5
03.11.1966 13:17:53.00 38.97 31.1 9 4,8
25.09.1966 03:10:31.20 37.77 29.97 44 5,2
22.01.1966 00:23:44.30 37.65 29.95 32 4,9
25.04.1964 01:11:04.50 37.8 29.8 59 4,7
01.12.1960 04:02:37.40 38.36 30.52 50 4,9
19.12.1958 03:27:32.50 37.81 29.52 40 4,7
16.07.1946 19:45:30.50 38.63 31.15 40 5,3
25.06.1944 06:57:49.50 38.97 29.87 40 5,6
25.06.1944 04:16:25.60 38.79 29.31 40 6
02.08.1936 22:41:04.30 38.11 29.65 10 4,9
02.08.1936 18:21:08.60 37.88 29.7 70 4,9
19.07.1933 20:07:09.80 38.19 29.79 40 5,8
70
Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler
Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms
08.05.1929 12:27:30.00 38 29.5 15 4,7
07.02.1927 06:04:36.00 39 31 15 5,4
20.12.1926 10:31:06.00 39 31 30 5,2
20.09.1925 18:06:52.00 39 31 30 5,2
14.09.1925 09:06:45.00 39 31 30 5,2
19.08.1925 05:13:04.00 38.1 29.8 5 4,9
16.08.1925 20:58:24.00 38 30 15 5,3
09.08.1925 17:16:40.00 38 30 15 4,9
08.08.1925 03:04:12.00 38 30 15 4,9
07.08.1925 16:12:56:00 38 30 15 4,7
07.08.1925 06:46:37:00 38.1 29.8 20 5,9
05.08.1925 05:01:00:00 38.1 29.8 30 5,3
11.09.1923 10:14:48.00 38 29.5 22 4,8
16.01.1918 07:13:28.50 38.34 29.48 10 5,8
17.10.1914 00:13:00.00 38 30 15 4,9
13.10.1914 20:38:00.00 38 30 15 4,7
11.10.1914 09:45:00.00 38 30 15 5,4
10.10.1914 13:13:00.00 38 30 15 4,8
08.10.1914 16:13:00.00 38 30 15 4,9
06.10.1914 12:30:00.00 38 30 15 4,8
05.10.1914 12:09:00.00 38 30 15 4,8
04.10.1914 20:28:00.00 38 30 15 4,7
04.10.1914 18:10:00.00 38 30 15 4,9
04.10.1914 15:50:00.00 38 30 15 5,3
04.10.1914 02:07:00.00 38 30 15 4,9
04.10.1914 00:22:00.00 38 30 15 4,9
03.10.1914 23:23:00.00 38 30 15 4,9
03.10.1914 22:07:02.40 37.7 30.4 14 6,9
5.2. Sandıklı ve Çevresi Probobalistik Deprem Tehlike Analizi
Mühendislik açısından depremselliğin belirlenmesi bir istatistik ve olasılık hesabına
dayanmaktadır. Bu amaçla, önceki zamanlarda oluşmuş depremlere ait bilgiler ne kadar
eski ve eksiksiz olursa yapılan mühendislik yaklaşımınında güvenilirliği o oranda
artmaktadır (Büyükaşıkoğlu, 1987). Sandıklı (Afyonkarahisar) imar planına esas jeolojik-
jeoteknik inceleme kapsamında, inceleme alanı ve çevresinin poison olasılık dağılımı ile
depremsellik ve deprem tehlike analizi yapılmıştır. Bu nedenle; Sandıklı merkez olmak
71
üzere, 100 km’lik yarıçap içinde 38.46 enlemleri (N) 30.27 boylamları (E) arasında kalan
bölgede 1900-2016 tarihleri arasında meydana gelmiş, yüzey dalgası büyüklüğü 4,5 (Ms
4,5) ve üzeri olan depremler, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem
Araştırma Merkezinin verilerinden alınmıştır (Çizelge 5.2).
Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü (Ms)
arasındaki ilişki Şekil 5.1’deki histogramda görülmektedir.
Şekil 5.1. Sandıklı ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü arasındaki ilişki
Bu amaçla; Sandıklı ilçesi merkez olmak üzere 100 km’lik yarıçap içinde, 38.46
enlemleri (N) 30.27 Boylamları (E) arasında kalan bölge içinde 1900-2016 yılları arasında
oluşmuş, yüzey dalgası büyüklüğü 4,5 (Ms4,5) ve üzeri olan depremler, Boğaziçi
Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezinin verileri
www.deprem.gov.tr adresinden temin edilerek kullanılmıştır (Bkz. Çizelge 5.2).
Aletsel dönem kayıtları da bölgenin sismik olarak aktif olduğunu ortaya koyar
(Sayıl, 2013). Ülkemizdeki yapı stoğu itibariyle yıkıcı deprem eşiğinin M=5,0 olduğu
kabulüyle, çalışma alanı ve çevresinde orta büyülükte deprem sayısının fazla olduğu
görülmektedir. Bunun yanında inceleme alanında 1900-2016 tarihleri arasında 5,0≤Ms≤5,9
aralığındaki deprem sayısı 43 adet, 6,0≤Ms≤7,0 aralığında 7 adet deprem meydana
gelmiştir.
4.5≤ M<5.0 5.0≤M<-5.5 5.5≤M<-6.0 6.0≤M<-6.5 6.5≤M<-7.0 7.0≤M<-7.5
Seri 1 118 33 10 6 1 0
0
20
40
60
80
100
120
140
Dep
rem
Say
ısı
Deprem Büyüklüğü (Ms)
72
5.3. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve Çevresi Magnitüd-Frekans İlişkisi
Gutenberg ve Richter (1954), belirli bir zaman diliminde N deprem sayısı ile M
magnitüd (büyüklük) arasında Log N = a – bM şeklinde bir ilişkinin bulunduğunu ifade
etmiştir.
N: Birikimli deprem sayısı
M: Magnitüd
a: İnceleme alanının büyüklüğü, gözlem süresi ve gözlem süresi boyunca olan
deprem etkinliği ile ilişkili parametre
b: İnceleme alanının tektonik özelliklerine bağlı olarak değişen parametre
Sandıklı (Afyonkarahisar) ilçesi ve çevresi magnitüd-frekans ilişkisinin
belirlenmesi amacıyla “a ve b” regresyon katsayılarının hesaplamasında “En Küçük
Kareler Yöntemi (EKK)” kullanılmıştır (Özçep, 2005). Bu amaçla; Doç Dr. Nihat IŞIK
tarafından hazırlanan programdan faydalanılmıştır. Hesaplamalarda yüzey dalgası
magnitüdü (Ms)=4,5 ve üzeri olan depremler dikkate alınmıştır. Depremlerin magnitüd
aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları Çizelge 5.3’de ve hesaplanan a, b değerleri
ise Çizelge 5.4’de verilmiştir.
Çizelge 5.3. Magnitüd aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları
Magnitüd
Aralıkları 4,5 ≤ M <5,0 5,0 ≤ M<5,5 5,5 ≤ M<6,0 6,0 ≤ M<6,5 6,5 ≤ M<7,0 7,0 ≤ M<7,5
Oluşum
Sayıları (Ni) 119 33 10 6 1 0
Ortalama
Magnitüd
(M)
4,7 5,2 5,7 6,0 6,9
Çizelge 5.4. Hesaplanan a,b katsayıları ve magnitüd-frekans ilişkisi
a 4,920115091
b -1,014843479
LogN = 4,92+1,01
Çizelge 5.4’deki değerler kullanılarak magnitüd-frekans arasındaki ilişki elde
edilmiş ve ilişki Şekil 5.2’de gösterilmiştir.
73
Şekil 5.2. Hesaplanan magnitüd-frekans ilişkisi
5.4. Poisson Olasılık Dağılımı ile Deprem Risk Analizi
Depremlerin oluş periyodu, herhangi bir büyüklükteki depremin ya da o büyüklüğe
yakın bir depremin ne kadar zamanda bir olacağını ifade eder. Bu değer “deprem ve
jeoteknik mühendisliği” açısından oldukça önemli bir göstergedir (Büyükaşıkoğlu, 1987).
Deprem riski, herhangi bir yerde meydana gelmiş ya da deprem olma olasılığı beklenen en
yüksek magnitüdlü depremlerin yapıların ekonomik ömrüne göre seçilen veya herhangi bir
zaman aralığındaki yinelenme ihtimalidir. Araştırmacılar poisson modelinin, büyük
magnitüdlü ana şokların oluşumu için geçerli bir model olduğunu ve mühendislik hedefleri
için yeterli kabul edilebileceğini ifade etmişlerdir (Epstein, Lomnitz, 1966; Kallberg, 1969;
Lomnitz, 1973; Gürpınar, 1977; Tunç ve diğerleri 2003). Poisson modelinde deprem
oluşumunun bir poisson dağılımı olduğu kabul edilmektedir (Gündoğdu, 1986). Çizelge
5.5.’de Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösterir poisson olasılık
dağılımları verilmiştir.
y = -1,0148x + 4,9201 R² = 0,9986
-2,5
-2
-1,5
-1
-0,5
0
0,5
4 4,5 5 5,5 6 6,5 7 7,5
Olu
şum
Say
ısı (
N)
Deprem Büyüklüğü (M)
74
Çizelge 5.5. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösteren poisson
oranı olasılık dağılımı
Rm = 1- e-(N(M)*D)
Ortalama
Tekrarlama
Periyodu
D (Yıl) için
Olasılık (%)
D (Yıl) için
Olasılık(%)
D (Yıl) için
Olasılık(%)
D (Yıl) için
Olasılık (%)
Magnitüd 10 50 75 100 (Yıl)
4.5 99,9 99,9 99,9 99,9 0
5 99,8 99,9 99,9 99,9 2
5.5 86,1 99,9 99,9 99,9 5
6 45,6 95,2 99 99,8 16
6.5 17,1 60,9 75,5 84,7 53
7 5,6 25,1 35,2 43,9 173
7.5 1,8 8,5 12,5 16,3 561
Buradan hareketle; çalışma alanında büyüklüğü 5,5 olan bir depremin tekrarlanma
aralığı 5 yıl ve 6,0 büyüklüğündeki bir depremin tekrarlanma aralığı ise 16 yıldır. Bunun
yanı sıra; 6,5 büyüklüğündeki bir depremin 10 yıl içerisinde olma olasılığı % 17,1 iken
standart bir yapının ömrü olarak düşünülebilecek 50 yıllık bir zaman diliminde 6,5
büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığı ise % 60,9 hesaplanmıştır. Diğer deprem
büyüklükleri için belirlenen olasılık hesapları tabloda bulunmaktadır. Buradan hareketle;
çalışma alanında inşaa edilecek yapılar, bölgeye ait yukarıdaki deprem büyüklükleri ve
sismik risk analiz değerleri göz önünde bulundurularak projelendirilmelidir.
75
5.5. Fay Sakınım Bandı Oluşturulması
Faylar genellikle çizgisel yapılar olmaktan ziyade; kırılmanın şiddetine, fayın
türüne ve yüzeyde kestiği birimlerin jeodinamik ve jeomekanik özelliklerine göre boyutları
değişen deformasyon kuşaklarıdır. Fay çizgisi boyunca oluşturulması gereken sakınım
bantları, fayın türü ve üretebileceği tahmini maksimum deprem büyüklüğü, fay zonunun
yeryüzeyindeki geometrisi ve yapısal karakterine bağlı olarak değişebilir (Gökçe, Tüfekçi,
Gürboğa, 2014).
Yüzey faylanması, morfolojik (yersel) hasarın şiddetinin, merkezden uzaklaştıkça
azaldığı bir kuşaktan oluşur. Yüzey faylanması tehlikesi kuşağı, doğal, jeolojik bir kuşaktır
ve fay kırığı yakın civarındaki deformasyon kuşağını belirtir.
Fay sakınım bandı, bilinen fay izinin her iki tarafında, fayın belirlenmesi ve fayın
haritalanmasındaki hata oranını düşürmek, tahmini yüzey faylanmasının mühendislik
yapılarında oluşturacağı deformasyonun etkisini azaltmak amacıyla oluşturulan bir
kuşaktır. Deformasyon kuşağı, doğal, jeolojik bir kuşak değildir, mevzuatlarla
tanımlanabilecek bir kuşaktır. Belirlenecek sakınım bandının sınırları dahilinde, planlama
ve yapılaşma açısından bir takım kısıtlamalar ve/veya önlemler alınması gerektiğini
belirtmek için oluşturulur.
Yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle planlama ve yapılaşma açısından oluşacak
riski en aza indirgemek amacıyla, ana fay izleri etrafında bir sakınım bandı oluşturulur,
çünkü en yoğun deformasyon ve ikincil kırıklar bu kuşak içinde gerçekleşir. Faylar
etrafında planlama ve yapılaşmayı kontrol altında tutmak üzere oluşturulan sakınım
bantlarının varlığı, can ve mal güvenliği açısından tedbirli bir yaklaşım olarak
nitelendirilmektedir (Kerr ve diğerleri 2003; King, Brunsdon, Shephard, Kerr, Van Dissen,
2003).
Yeni yerleşime açılacak gelişme alanlarının ve henüz gelişmemiş kırsal alanların
planlamasında, yüzey faylanması tehlikesi dikkate alınarak planlama yapmak gerekir.
Örneğin, imara yeni açılan alanlarda yüzey faylanması tehlikesinden dolayı oluşturulacak
fay sakınım bantları vasıtasıyla yapılaşmadan kaçınılması sağlanabilir. Bu yaklaşım, arazi
sahipleri ve bölgesel otoriteler için en güvenli ve en tatmin edici uzun vadeli çözüm
olacaktır. Eğer söz konusu alanlar zaten planlanmış ve yapılaşmışsa, yüzey faylanması
tehlikesinin olası olduğu yerlerde yapılaşma için bazı istisnai durumlar söz konusu olabilir.
76
Yüzey faylanması sakınım bandını dikkate alan bir arazi kullanımı-yerleşime uygunluk
planlaması, riskleri azaltmaya ya da risklerden kaçınmayı sağlar. Yapılaşma yoğunluğunu
ve hatalı yapılaşmayı azaltır. Ancak bu yaklaşım, bir binanın deprem sırasında
oluşturabileceği yüzey faylanmasından zarar görmeyeceğini garanti etmez.
Her ne kadar aktif faylardan kaçınmak en basit ve kesin önleyici bir tedbir olsa da,
yüzey faylanması tehlikesinden kaçınmak için özellikle de zaten gelişmiş-yapılaşmış
alanlar için farklı yaklaşımlar gerektiği konusu tartışmalıdır.
Uluslararası örneklerde haritalanan diri fay izlerinin her iki tarafında sakınım bandı
oluşturmak uygun kabul edilmektedir. Bu tür bir kuşağın, fayın kesin olarak geçtiği yerin
bilinmediği alanlarda (ya da yayıldığı alanlarda) geniş tutulmasının, gerçekçi bir kontrol
ölçüsü olmadığı konusunda tartışmalar devam etmektedir ve uygulamada sıkıntılar
yarattığı da bilinmektedir.
Sakınım bantları oluşturulmadan önce, fayla ilişkili yapının konumu ve oluşturduğu
deformasyon ile ilgili belirsizlikler tanımlanmalıdır. Deformasyon kuşağının darlığı,
sakınım bandı oluşturma işini kolaylaştırmaktadır.
Doğrultu atımlı faylarda sakınım bandı oluşturulmasında dikkat edilecek en önemli
husus fayın karmaşıklığıdır. Fay izi ne kadar iyi tanımlıysa oluşturulacak kuşak o kadar
dar, ne kadar saçılımlı ya da belirsiz ise o kadar geniş olacaktır. Doğrultu atımlı faylarda,
güvenlik mesafesi olarak uluslararası örneklerde de sıklıkla karşılaşıldığı üzere
oluşturulacak sakınım bantları en az 40 metre (20 + 20), en fazla ise 100 metre (50 + 50)
olabilir.
Ters faylarda ya da ters bileşeni yüksek doğrultu atımlı faylarda sakınım bantlarının
oluşturulması doğrultu atımlı faylardakine benzerdir. Dolayısıyla, ters faylar ya da
bindirme bileşeni yüksek doğrultu atımlı faylarda oluşturulacak sakınım bantları en az 40
metre (20 + 20), en fazla ise 130 metre (50 + 80) olabilir.
Normal faylarda oluşturulacak sakınım bantları 55 metre (40 + 15) olabilir.
Çalışmacı yatay durum belirsizliğini kendi verileri ve gözlemlerine göre arttırmak isterse,
buna artı olarak alacağıögüvenli çekme mesafeleri taban blokta 10 metre, tavan blokta ise
35 metre olmalıdır.
77
Fay yapısı belirgin/keskinse ve ortofotolarda açıkça görülebiliyorsa bu yapıların
koordinatlandırılmasındaki doğruluk ± 5 metre, konumlandırmada belirsizlik, açıkça
gözlenememe gibi bir sebepten dolayı hassasiyet problemi varsa, ilgili yapı yaklaşık
(±10m) ya da tahmini (±25m) olarak haritalanabilir. Fay sakınım bantlarının genişliği;
çalışmanın amacı, yapılaşmış alanların varlığı, çalışmanın bütçesi ve bunların
doğrultusunda ulaşılan ve üretilen verilerin detayı ile doğrudan alakalıdır.
İnceleme alanında, bölgedeki deprem üreten faylanmaların tarih öncesi dönemlerde
olması diğer bir deyişle aletsel dönemlere ilişkili deprem oluşum izlerinin bulunmaması ve
fayla ilişkili yapının konumu, oluşturduğu deformasyon ile ilgili belirsizlikler
tanımlanmadığı için bu faylar fay zonu boyunca sakınım/koruma bandı konulması
kriterlerini taşımamaktadır.
79
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışma, imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında yürütülen
jeolojik ve jeofizik incelemeler sonucunda inceleme alanı ve yakın çevresinde aktif fay
varlığının araştırılmasına yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, imara açılması
öngörülen alan ve/veya yakın çevresinde gerçekleştirilmişir.
İmar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında yürütülen bu çalışmada,
arazi gözlemleri, aktif fayların varlığının tespitine yönelik olarak yapılan, jeofizik ölçümler
ve paleosismoloji çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Jofizik çalışmalar sonucunda elde edilen
radar sonuçları değerlendirilerek, aktif fayın varlığının tespitine yönelik olarak hendek
çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Açılan hendekler sayesinde fay düzleminin yakından
araştırılması ve faylanmaya bağlı oluşmuş yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi
sağlanmıştır.
Hendek çalışmaları sonucunda, deprem yüzey kırıklanmalarını içeren hendeklerde
bu kırıklanmalar hendek duvarlarındaki farklı seviyeleri etkilemiş görünmektedir. Hendek
duvarlarındaki kırıklanmalar normal seperasyonlu faylanma geometrisi yanında dallanmalı
geometride kırık özelliğine sahiptir.
İnceleme alanında planlamaya gidilirken potansiyel aktif fay izlerinin dikkate
alınmasında yarar vardır. Ancak bölgedeki deprem üreten faylanmaların tarih öncesi
dönemlerde olması diğer bir deyişle aletsel dönemlere ilişkili deprem oluşum izlerinin
bulunmaması ve fayla ilişkili yapının konumu ve oluşturduğu deformasyon ile ilgili
belirsizlikler tanımlanmadığı için, inceleme alanındaki faylar fay zonu boyunca
sakınım/koruma bandı konulması kriterlerini taşımamaktadır.
İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelen aletsel depremler incelendiğinde
çalışma alanında büyüklüğü 5,5 olan bir depremin tekrarlanma aralığı 5 yıl ve 6,0
büyüklüğündeki bir depremin tekrarlanma aralığı ise 16 yıldır. Bunun yanı sıra; 6,5
büyüklüğündeki bir depremin 10 yıl içerisinde olma olasılığı % 17,1 iken standart bir
yapının ömrü olarak düşünülebilecek 50 yıllık bir zaman diliminde 6,5 büyüklüğündeki bir
depremin olma olasılığı ise % 60,9 hesaplanmıştır. Buradan hareketle; çalışma alanında
inşaa edilecek yapıların, bölgeye ait deprem büyüklükleri ve sismik risk analiz değerleri
göz önünde bulundurularak projelendirilmesi gerekmektedir.
80
Yıkıcı depremler için tekrarlanma aralığı çalışma alanının deprem tehlike ve risk
haritalarının oluşturulmasında büyük önem taşır. Bu sebeple, fay üzerinde meydana gelen
yer değiştirme miktarı, ortaya çıkan enerji ve depremin büyüklüğü, tekrarlanma aralığı ve
son depremden sonra geçen süre büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla paleosismolojik
çalışmalar gerçekleştirilmiş ve çalışma alanında meydana gelecek depremler hakkında
veriler oluşturulmaya çalışılmıştır.
İnceleme alanını da içine alan bölgedeki aletsel kayıtlar sismisitenin önemli
yoğunluğa sahip olmadığına işaret etmektedir. Hendek logları ve yorumları fayların en
azından tarihsel ve aletsel dönemde deprem üretmediğini ancak tarih öncesi dönemde
deprem üretmiş olduğuna işaret etmektedir. İnceleme alanı içerisindeki jeolojik ve
morfotektonik gözlemler bölgede meydana gelmiş faylanmaların Holosen en azından Geç
Holosen döneminden önce gelişmiş olduğunu belirtmektedir. Bu bulgular buradaki
faylanmanın potansiyel aktif fay olarak değerlendirmesine sevk etmiştir.
Bölgede yapılan arazi gözlemleri ve hendek çalışmaları/yorumları çalışma
alanındaki faylanmaların bir kısmının “potansiyel aktif fay” özelliğinde olduğunu ortaya
koyar.
İnceleme alanının 1. derece deprem bölgesinde yer alması nedeniyle yapılaşma
öncesinde mutlaka “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik”
hükümlerine uyulmalıdır.
81
KAYNAKLAR
Ambraseys N. (2009). Earthquakes in the Mediterranean and Middle East: A
Multidisciplinary Study of Seismicity up to 1900. Cambridge University Press, 968
pp., 57-106.
Andreasyan, H. (1970). Ermeni Kaynaklarından Derlenmiş Deprem Listesi.
Yayımlanmamış, Prof. Dr. H. Soysal Arşivi.
Balcı, V. (2011). Afyon – L24 Paftası Jeoloji Haritası. MTA Genel Müdürlüğü.
Brunn, J. H., Dumont, J. F., Graciansky, P. C., Gutnic, M., Juteau, T., Marcoux, J., Monod,
O. and Poisson, A. (1971). Outline Of The Geology Of The Western Taurids. In
Geology and History of Turkey (ed. Campbell, A. S.), Petroleum Exploration Society
of Libya, Tripoli, 225–255.
Büyükaşıkoğlu, S. (1987). Sismoloji Ders Notları, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik
Mühendisliği Bölümü.
Cihan, M., Saraç, G., Gökçe, O. (2003). Insights into biaxial extensional tectonics: an
example from the Sandıklı Graben, West Anatolia, Turkey. Geological Journal, 38,
47-66.
Çağlayan, A., Işık, V., Saber, R. (2015). İmar Planınına Esas Çalışmalarda Fay Etütleri:
Aktif Fay Zonu ve Paleosismoloji Çalışmaları. Jeofizik-Jeoteknik Çalıştayı Bildiriler
Kitabı. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Eğitim Yayınları No:23, 87-95.
Çakmakoğlu, A. (1986). Çivril-Banaz-Sandıklı-Dinar Arasındaki Bölgenin Jeolojisi (K23-
c1,c2,c3,c4d3; K24-d3,d4; L23-a2,a3,b1,b2,b3,b4; L24- a1,a2,a3,a4), MTA Raporu
Derleme, No: 8062, Ankara.
Demirtaş, R., Karakısa, S., Yalman, A., Baran, B., Zünbül, S., Iravul, Y., Altın, N.,
Yılmaz, R. (1996). 1 Ekim 1995 Dinar Deprem Mekanizması. Deprem Araştırma
Bülteni, No: 74, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.
Demirtaş, R., Iravul, Y., Yaman, M. (2002). 03 Şubat 2002 Eber ve Çay Depremleri.
Ankara: Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı, Rapor
No: 006, 17-30.
Dumont, J.F. (1976). Etudes Geologiques Dans Les Taurides Occidentales: Les
Formations Paleozoiques et Mesozoiques de la Coupole de Karacahisar (province
d'Isparta, Turquie) (3 cycle), Univ. Paris - Sud (Orsay), 213 pp.,106-197.
Durukal, E., Erdik, M., Avci, J., Yüzügüllü, Ö., Alpay, Y., Avar, B., Zülfikar, C., Biro,T.
ve Mert, A. (1998). Analysis of the Strong Motion Data of the 1995 Dinar, Turkey
Earthquake. Deprem Araştırma Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul.
Emre Ö., Duman, T. Y., Olgun, Ş., Özalp, S. ve Elmacı, H. (2011). 1: 250 000 Ölçekli
Türkiye Diri Fay Haritası Serisi, Afyon (NJ 36-5) Paftası, Seri No: 16, Ilgın (NJ 36-
6) Paftası, Seri No: 11, Isparta (NJ 26-9) Paftası, Seri No: 17, MTA Genel
Müdürlüğü.
82
Epstein, B., Lomnitz, C. (1966). A Model for the Occurrence of Large Earthquakes,
Nature, 211, 954-956.
Erakman, B., Meşhur, M., Gül, M.A., Alkan, H., Öztaş, Y. ve Akpınar, M. (1982, Kasım).
Fethiye-Köyceğiz-Tefenni-Elmalı-Kalkan Arasında Kalan Alanın Jeolojisi. Türkiye
6. Petrol Kongresi, Jeoloji Bildirileri, 23-31.
Ergin, K., Güçlü, U., Uz, Z. (1967). Türkiye ve Civarının Deprem Katoloğu. İ.T.Ü. Maden
Fakültesi Arz Fiziği Enstitüsü.Yayın No.24, İstanbul.
Ersoy, S. (1989). Fethiye (Muğla)-Gölhisar (Burdur) Arasında Güney Dağı ile Kelebek
Dağı ve Dolayının Jeolojisi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Universitesi.
Ersoy, S. (1992). Dirmil (Burdur) ve Güneyindeki Tektonik ve Noeotokton Birimlerinin
Stratigrafisi ve Dinaro-Toroslardaki Yeri. Geological Bulletin of Turkey, 35/2, 9-24.
Eyidoğan H, Güçlü U, Utku Z, Değirmenci E. (1991). Türkiye Büyük Depremleri
Makrosismik Rehberi (1900-1988). İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi
Jeofizik Mühendisliği Bölümü, 198 s, 17-89.
Gel, A.C. (2006). Akçaluşağı (Kozan) Fay Zonunda Meydana Gelen Tarihsel Depremlerin
Paleosismolji Teknikleriyle Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 17-25.
Gencoğlu, S., İnan, E. , Güler, H. (1990). Türkiye’nin Deprem Tehlikesi, TMMOB Jeofizik
Mühendisleri Odası Yayını, 11, 14-18.
Gökçe, O., Tüfekçi, M.K., Gürboğa, Ş. (2014). Yüzey Faylanması Tehlikesinin Ortaya
Çıkarılması ve Fay Sakınım Bantlarının Oluşturulması, Ankara AFAD, 97-298.
Göktaş, F., Çakmakoğlu, A., Tarı, E., Sütçü, Y.F. ve Sarıkaya, H. (1989). Çivril- Çardak
Arasının Jeolojisi. MTA Raporu, No: 8701, 72-93.
Gutenberg, B., Richter, C. F., (1954). Seismicity of the Earth, 2nd. Edition, Princeton:
Princeton University Press.
Gutnic, M. (1977). Geologie Du Taurus Pisidien Au Nord D'ısparta, Turqule. Principaux
Resultats Extrats des notes de Gutnic Entre 1964 et 1971 par O. Monod, Üniversite
de Paris-Sud Orsay, 1305, 762-963.
Gündoğdu, O. (1986). Türkiye Depremlerinin Kaynak Parametreleri ve Aralarındaki
İlişkiler, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 34-52.
Gürpınar, A., (1977). Deprem Mühendisliğine Giriş. Ankara: T.C. İmar ve İskan Bakanlığı
Deprem Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, 83-102.
İller Bankası A.Ş. Mekansal Planlama Dairesi Başkanlığı (2016). Sandıklı
(Afyonkarahisar) Belediyesi İmar Planına Esas Mikrobölgeleme Jeolojik-Jeoteknik
Etüt Raporu, 1-7, 24-57, 148, 294-311.
83
İnternet: Son Depremler. URL:
http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.deprem.gov.tr%2Ftr
%2Fdepremkatalogu&date=2016-11-22. Son Erişim Tarihi: 22.11.2016.
İnternet: Deprem Verileri. URL: http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.koeri.boun.edu.tr%2
Fsismo%2Fzeqdb%2F&date=2016-11-22. Son Erişim Tarihi: 22.11.2016.
Kallberg, K. T. (1969). Seismic Risk of Southern California, M.I.T., Department of Civil
Engineering, Research Report, 69-31.
Kazancı, N., Gürler, G., Aksoy, A., Derman, A.S. (2004), Güldere Vadisi, Orta Toroslar;
Jeoloji ile Arkeojeolojinin Buluştuğu Yer. Mavi Gezegen, 10, 15-20.
Kerr, J., Nathan, S., Van Dissen, R., Webb, P., Brunsdon, D., King, A. (2003). Planning
for development of land on, or close to active faults: An interim guideline to assist
resource management planners in New Zealand. Institute of Geological & Nuclear
Sciences Client Report, 2002/124 (prepared for Ministry for the Environment, New
Zealand).
King, A. B., Brunsdon, D. R., Shephard, R. B., Kerr, J. E., Van Dissen, R. J. (2003).
Building Adjacent to Active Faults: A Risk Based Approach. In Proceedings, Pacific
Conference on Earthquake Engineering, Christchurch, New Zealand, February, 2003,
Paper No.158.
Koçyiğit, A. (1980). Hoyran Gölü Yöresinin (Afyon - İsparta) Stratigrafik ve Tektonik
Özellikleri. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi,
Ankara.
Koçyiğit A, Ünay E, Saraç G. (2000). Episodic graben formation and extensional
neptectonic regime in west Central Anatolia and Isparta Angle: a Case Study in the
Akşehir-Afyon Graben, Turkey. In: Bozkurt E., Winchester J.A., Piper J.D.A. (eds)
Tectonics and magmatism in Turkey and the surrounding area. Special Publications,
vol 173. Geological Society, London, 405-421.
Koçyiğit, A., Özacar, A. (2003). Extensional Neotectonic Regime Through the NE Edge of
the Outer Isparta Angle, SW Turkey: New Field and Seismic Data. Turkish Journal
of Earth Sciences, 12, 67-90.
Koral, H. (2000). Surface rupture and rupture mechanism of the October 1, 1995, Mw=�
6,2 Dinar Earthquake, SW Turkey. Tectonophysics, 327, 15-24.
Kuo, S.S., Stangland, H. (1989, March). Use of Ground Penetrating Radar Techniques to
Aid in the Design of On-Site Refuse Burning Facility. Proceedings on the 25th
Annual Symposium on Engineering Geology and Geotechnical Engineering. Reno,
Nevada. pp. 11-17. (Refereed, National).
Kuşçu, M., Gedikoğlu. (1990). Isparta-Gölcük Yöresi Pomza Yataklarının Jeolojik
Konumu: Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 37, 69-78.
Lomnitz, C. (1973). Poisson Processes in Earthquake Studies, Bulletin Seismological
Society of America, Vol. 63. No.2, 27-32.
84
McCalpin, J.P. (1996). Paleoseismology in Extensional Tectonic Environments (Third
edition). San Diego, Academic Press, 85-146.
Önalan, M. (1979). Elmalı-Kaş (Antalya) Arasındaki Bölgenin Jeolojisi. Doktora Tezi,
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi, Ankara, 29-118.
Öngür, T. (1973). Sandıklı (Afyon) Jeotermal Araştırma Bölgesine İlişkin Jeolojik Durum
ve Jeotermal Enerji Olanakları. MTA Genel Müdürlüğü Raporu, No: 5520, Ankara
(yayımlanmamış).
Özçep, F., (2005). Zemin Jeofizik Analiz, Microsoft® Excel Programı. İ.Ü. Mühendislik
Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, İstanbul.
Özer, N. (2006). New İnformation on Earthquake History of the Aksehir-Afyon Graben
System, Turkey, Since the Second Half of 18th Century. Natural Hazards Earth
System. Scientist, 6, 1017-1023.
Özmen, B., Nurlu, M., Güler, H., (1997). Coğrafi Bilgi Sistemi ile Deprem Bölgelerinin
İncelenmesi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara,
13-14.
Özmen, B. (2002). 3 Şubat 2002 Çay (Afyon) Depreminin Eşşiddet Haritası ve Hasar
Durumu (Rakamsal Verilerle). Ankara: Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem
Araştırma Dairesi, Ankara, Rapor No: 4083.1, 36-43.
Özgül, N. (1976). Torosların Bazı Temel Jeolojik Özellikleri, Türkiye Jeoloji Kurumu
Bülteni, 19, 65-78.
Özgül N., Bölükbaşı, S., Alkan, H., Öztaş, Y. (1991). Göller Bölgesi ve Isparta’nın
Jeolojisi ve Stratigrafisi, T.P.A.O. Arama Grubu Raporu, Rapor No: 3028
(yayımlanmamış).
Özgül, N., Bölükbaşı, S., Alkan, H., Öztaş, Y., Korucu, M. (1991a). Göller Bölgesinin
Tektono-Stratigrafik Birlikleri. Ozan Sungurlu Sempozyumu Bildirileri, Ozan
Sungurlu Bilim, Eğitim ve Yardım Vakfı, 213 - 237, Ankara.
Öztürk, A. (1981). Homa-Akdağ (Denizli) Yöresinin Stratigrafisi, Türkiye Jeoloji Kurumu
Bülteni, 24, 75-84.
Öztürk, M.E. (1989). Balçıkhisar-Karadilli (Afyon)-Dereköy (Isparta) Dolayının Jeolojisi.
Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 58-93.
Parejas, E. (1942). Sandıklı, Dinar, Burdur, Isparta ve Eğridir Bölgesinde Yapılan Jeolojik
Löveler Hakkında Rapor, MTA Rapor, No: 1390 (yayınlanmamış), Ankara.
Pınar, N. ve Lahn, E. (1952). Türkiye Depremleri İzahlı Kataloğu, Ankara: Bayındırlık
Bakanlığı, Yapı ve İmar İşleri Reisliği, 36, No:6.
Poisson, A. (1977). Recherches Géologiques Dans les Taurides Occidentales (Turquie).
Unpublished Doctorat d’Etat Thesis, Université de Paris-Sud, Orsay, France.
85
Polat, A. (2011). Kuzey Anadolu Fay Zonunun Suşehri Havzasındaki Bölümünün
Neotektonik ve Paleosismolojik Özellikleri. Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, 27-63.
Ronner, F. (1962). Sandıklı Ovası Çöküntüsü-Genç Tektonik ve Volkanik Durumlar, MTA
Dergisi, 59, 69-88.
Sandmeier, K. J. (2003). Reflexw 4.2 Manuel Book. Sandmeier Software (Second edition),
Karlsruhe, Germany, Zipser Strabe 1, D-76227.
Sayıl, N. (2013). Long-term Earthquake Prediction in Western Anatolia with the Time and
Magnitude-Predictable Model. Natural Hazards, 66, 809–834.
Solonenko V.P. (1973). Paleoseismology, Izv. Academia Scientist USSR, Physics Solid
Earth, 9, 3-16.
Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y. (1981). Türkiye ve Çevresinin Tarihsel
Deprem Kataloğu, TUBİTAK Proje No: TBAG 341, 124 s., 30-52.
Şaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A. (1987). Türkiye’nin Diri Fayları ve Depremselliği. MTA,
Raporu, No: 8174.
Şenel. M. (1997a). 1:100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L7 paftası. No: 1.
MTA, Ankara.
Şenel, M. (1997b). 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L8 paftası. No:2,
MTA, Ankara.
Şenel, M. (1997c). 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L9 paftası. No:3.
MTA. Ankara.
Şenel, M. (Kasım, 2007). Likya Naplarının Özellikleri ve Evrimi, Menderes Masifi
Kolokyumu, 51-55, İzmir.
Şenel, M., Akdeniz, N., Öztürk; E.M., Özdemir, T., Kadınkız, G., Metin, Y., Öcal, H.,
Serdaroğlu, M., Örçen, S. (1994). Fethiye (Muğla)-Kalkan (Antalya) ve Kuzeyinin
Jeolojisi. MTA Raporu, No: 9761 (yayımlanmamış), Ankara.
Şenel M., Gedik, İ., Dalkılıç, H., Serdaroğlu, M., Bilgin, A. Z., Uğuz, M. F, Bölükbaşı, S.,
Korucu M., Özgül, N. (1996). Isparta Büklümü Doğusunda, Otokton ve Allokton
Birimlerin Stratigrafisi (Batı Toroslar): Maden Tetkik Arama Enstitüsü Dergisi,
c.118,111-160.
Taymaz T, Prize S. (1992). The 1971 May 12 Burdur Earthquake Sequence SW-Turkey a
Synthesis of Seismological an Geological Observations. Geophys Journal
International, 108, 589-603.
T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Deprem
Bölgeleri Haritası, 1996. Ankara: T. C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri
Genel Müdürlüğü.
86
Tunç B., Güven T., Ulutaş, E., Irmak T.S., Sertçelik F., Çetinol T., Çaka D., Özer M.F.,
Kenar Ö. (Kasım, 2003). Doğu Marmara Bölgesi için Deneysel En Büyük Yatay
İvme Uzaklık Azalım İlişkisi ve Kocaeli’nin Probalistik Deprem Tehlikesi, Kocaeli
2003 Deprem Sempozyumu, 14-26. Kocaeli.
Wallace R.E. (1981). Active Faults, Paleoseismology and Earthquake Hazards in the
Western United States. In: Simpson D.W. & Richards P.G. Eds., Earthquake
Prediction: An İnternational Review: Maurice Ewing Ser. 4, Geophysical Union,
209-216.
Yeats, R. S., Kerry, S., Allen, C. R. (2006). Deprem Jeolojisi (Çev. Demirtaş, R.,
Kayabalı, K.). Ankara: Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti. (Eserin orjinali 1997’de
yayımlandı), 116-128, 229-244.
Yalçıner, C. Ç. (2009). Gömülü Yapıların Yeraltı Radarı (Yer Radarı) Yöntemi İle
Araştırılması: Büyük Menderes Grabeninde Paleosismolojik ve Arkeosismolojik
Uygulamalar, Doktora Tezi, Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 8-34.
87
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı : EĞDEMİR, Seda -
Uyruğu : T.C.
Doğum tarihi ve yeri : 15.03.1987 SİVAS
Medeni hali : Bekar
Telefon : 346 227 41 48
Faks : 346 227 63 06
e-mail : segdemir@ilbank.gov.tr
Eğitim
Derece
Yüksek Lisans
Eğitim Birimi
Cumhuriyet Üniversitesi-Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı
Mezuniyet tarihi
2015
Lisans Cumhuriyet Üniversitesi-Jeoloji Mühendisliği
BölümüMühendisli
2010
Lise Sivas Lisesi
2004
İş Deneyimi
Yıl Yer Görev
2013-devam ediyor İller Bankası A.Ş. Sivas Bölge Müdürlüğü Tek. Uzm. Yrd.
Yabancı Dil
İngilizce
Yayınlar
Türkiye Jeoloji Bülteni, Ağcakışla (Sivas-Şarkışla) Yöresi Alt-Orta Eosen Çökellerinin
Bentik Foraminifer Biyostratigrafisi, 2013.
Hobiler
Yüzmek, Kitap Okumak, Seyahat Etmek.
top related