cÜmle ÖĞelerİnİn siniflandirilmasi ve cÜmlenİn temel ÖĞelerİ

Post on 18-Jan-2023

0 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

CÜMLE Ö ĞELERİNİN SINIFLANDIRILMASI VE CÜMLEN İN TEMEL ÖĞELERİ

H. İbrahim DELİCE1

I. Giri ş

Cümle öğelerinin kendi içinde temel ve yardımcı öğe şeklinde ikiye ayrılarak ele alınması, yaygın bir yöntem hâline gelmiştir.

Çoğu dilbilimciye göre yüklem ve özne, cümlenin temel öğelerini; dolaylı tümleç, zarf tümleci ve nesne de cümlenin yardımcı öğelerini oluşturmaktadır (Üstünova, 2002: 103-110).

Kimi dilbilimciler de özneyi cümlenin temel öğesi olmaktan çıkararak sadece yüklemi temel öğe olarak düşünmektedir (Özmen, 1995; 224-227).

Bazı çalışmalarda bu ayırım fiil, özne, nesne, tamlayıcı ve zarf temel; ünlem ve bağlaçlar yardımcı öğe şekline kelime türlerine dayalı olarak da sınıflandırılabilmektedir (Korkmaz, 1992: 33).

Bu konuya açıklık getirmenin yolu, temel öğe teriminin tanımından geçmektedir. Temel öğeyi cümle kurucusu yahut cümlede mutlaka bulunması gereken öğe şekliyle iki değişik kavramsal alanın karşılığı olarak düşünebiliriz.

Eğer, "Temel öğe, cümlenin kurucusu olan öğedir." şekliyle düşünülürse, "Cümlenin yüklem olmak üzere tek temel öğesi vardır." fikrinde olan dilciler haklı görünür. Yok eğer, "Temel öğe, cümlede mutlaka bulunması gereken öğedir." diye düşünülürse, "Yüklem ile özne cümlenin temel öğesini; nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci cümlenin yardımcı öğelerini oluşturur." diye düşünen dilciler, haklı görünür; ama, bu yaklaşım cümlede mutlaka bulunması gereken öğelerin tamamını kapsamadığı için de, kendi içinde tutarsızlık sergiler.

Böyle farklı yaklaşımlarla tartışmasız bir dilbilgisi kitabı oluşturmak, elbette mümkün olamaz. Bu nedenle, farklı ve doğrulanabilir bakış açılarından uzaklaşabileceğimiz temel ölçütlere dayanmak kaçınılmaz olmaktadır.

Cümlenin öğelerini temel ve yardımcı adı ile ikiye ayırarak incelememizi sağlam temellere oturtacak ölçüt ise, -kanımca- ‘temel öğe’ teriminin tanımını, konuyu çelişkilerden uzaklaştırabilecek mantıksal temellere dayalı olarak belirlemek olacaktır.

1 Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Öğretim Üyesi.

Türkçe bir cümle, en az iki öğe ile oluşturulabilmek-tedir; ancak, kılış fiillerinin yüklem olması durumunda zorunlu olarak bulunması gereken özne şahıs eki görünümünde fiilden sonra bulunduğu için bu tür fiiller tek başına cümle olarak da tanımlanabilmektedir. "Bir yargı bildirmek üzere tek başına kullanılan çekimli bir eyleme veya çekimli bir eylemle birlikte kullanılan sözcükler dizisine tümce denir: "Git’; ‘Ara’; ‘Bulunsun ..." (Hatiboğlu, 1982: 99). Oysa bu cümleler ‘Sen ara.’, ‘Sen git.’, ‘O bulunsun.’ Şeklinde düşünüldüğünde görüleceği gibi Y+Ö yapısında iki öğelidir. O hâlde, tek başına olamayacağı için, sadece ‘yüklem’i ‘temel öğe’ saymak, doğru olmayacaktır.

Aynı zamanda, Türkçede yüklemsiz cümle -yüklemi eksiltili cümle hariç- kurulamamaktadır ve cümlede yüklem haricindeki diğer öğelerden hangisinin hangi dilbilgisel yapıda bulunması gerektiğinin sınırlarını da yüklem belirlemektedir. Bu nedenlerden dolayı da yüklem, diğer öğelerden farklı bir terimle ayrılmalıdır. Yüklemi diğer öğelerin yanında betimleyecek bu terim ise, ‘kurucu’ olabilir.

Yüklem için ‘kurucu’ dedikten sonra ‘temel öğe’nin neye denmesi gerektiğinin sınırlarını çizen bir tanım yapabiliriz: "Temel öğe, kurucu olan yüklemin dilbilgisel özellikleri doğrultusunda cümlede mutlaka bulunması zorunlu olan öğe veya öğelerdir.".

Bu tanım doğrultusunda, ‘kurucu öğe’ olan yüklemin dilbilgisel zorunluluğu yaklaşımı konuya bakış açımızı belirleyen temel ölçüt olunca değişik bir bakış açısıyla da, "Temel öğe, seçilen yüklemin eksiklerini cümlenin ifade bakımından doğru olmasını sağlayacak şekilde tamamlayan olmazsa olmaz cinsinden öğelerdir." tanımı da rahatlıkla yapılabilir.

Bir cümlede iki kavram ön plâna çıkmaktadır: ‘ Seçim’ ve ‘belirleme’. Dil kullanıcısı, bir kılışı veya oluşu anlatmaya başlayacağı zaman, birinci aşamada, kurucuyu seçecektir. İkinci aşamada, seçilen bu kurucu, anlam ve yapı özellikleri doğrultusunda, bazı öğeleri de dil kullanıcısından zorunlu olarak isteyecektir. Bu istemenin ifade edilebileceği kavram ‘belirleme’ olabilir. Üçüncü aşamada, kurucu ve zorunlu tamamlayıcıları ile uyumlu olmak’ kaydıyla, dil kullanıcısının serbestçe seçebileceği öğeler ilave edilir. Bir cümlede bu öğeler bulunmayabilir de. Bir cümlenin kaç değişik türde cümle öğesinden ve nasıl oluştuğunu şu şekilde göstergesel olarak ifade edebiliriz.

II. Cümlenin Temel Öğeleri

Cümlenin kurucu öğesi yüklem olmasına rağmen tek başına ifade açısından tam ve kâmil bir cümle oluşturmaya yetmemektedir. Türüne ve dilbilgisel özelliklerine göre başka cümle öğeleriyle desteklenmesi gerekmektedir.

İşte bu destekleyici öğeleri belirleyen cümle kuruluşunda etkin üç tür yüklem bulunmaktadır.

Bir cümleyi öğeleri açısından çeşitlendiren bir yüklem, ya isimlerden ya oluş fiillerinden yahut kılış fiillerinden oluşabilmektedir. Cümlenin temel ve yardımcı öğeleri de kurucuların türüne ve yapısına göre çeşitlilik göstermektedir.

Bu üç kurucuyu temel öğeleri açısından ayrı ayrı şöyle inceleyebiliriz:

A. Kurucusu Kılı ş Fiili Olan Cümleler

Bir yüklem kılış fiillerinden oluşuyorsa cümlenin temel öğeleri yüklem ve özne olmakla birlikte bu tip yüklemlerde ortaya çıkan çatı kavramı doğrultusunda cümlenin temel öğeleri değişkenlik göstermektedir:

1. Gövde Çatılarda:

a. Geçişli Çatılı Cümlelerde:

Bu tip fiillerin geçişli olması durumunda cümlenin temel öğeleri yüklem, özne ve nesne olmak üzere üç öğeye çıkmaktadır. ‘Okumak’ geçişli kılı ş fiilini yüklem yaparak cümle oluşturmak istediğimizde bu yüklemle birlikte okumayı gerçekleştiren özne ile okuma eyleminin nesnesini de beraberinde söylememiz ifadenin tam ve doğru olabilmesi için zorunluluk olmaktadır: "Ahmet gazete okuyor.", "Ali kitap okuyor." gibi.

b. Yerseme Çatılı Cümlelerde:

Yüklem olan bir kılış fiili, yerseme (Delice, 2002: 127) çatı içermesi sonucunda ise cümlenin temel öğeleri yüklem, özne ve dolaylı tümleç olmaktadır. ‘Girmek’ yerseme fiili yüklem olduğunda cümle nereye sorusunun cevabını da zorunlu olarak barındırmalıdır; yani, cümle temel öğe olarak öznenin yanında dolaylı tümleci de içermelidir. Bu doğrultuda "Ahmet sınıfa girdi.", "Hasan bahçeye girdi." gibi iki temel öğeli cümleler dizisi oluşturulacaktır.

c. Zarfsama Çatılı Cümlelerde:

Zarfsama (Delice, 2002: 127) bir kılış fiilinin yüklem olması durumunda da cümlenin temel öğeleri özne ve zarf tümleci olmaktadır. ‘Yola çıkmak’’ zarfsama yarı deyim anlamlı fiili yüklem olduğunda kurulacak cümlede öznenin yanında zarf tümlecinin de bulunması zorunlu olmaktadır. "Ahmet saat sekizde yola çıkacak." gibi.

2. Ekli Çatılarda:

a. Edilgen Çatılı Cümlelerde:

Edilgen çatılı bir kılış filinin yüklem olması durumunda ise sadece geçişli kılış fiillerinden oluşturulabilen edilgenlik çatısında, bulunması zorunlu temel öğelerden özne, asıl veya yardımcı fiile eklenen edilgenlik ekiyle belirsiz veya bilinen yapıcıya gönderme yoluyla kavramsal olarak bulunacak; ancak, dilbilgisel karşılığı olan bir biçimbirim bulunmayacaktır. Bu durumda, ifade açısından tam ve doğru bir cümle, temel öğe olan nesne ile birlikte kurulabilecektir.

‘Okumak’ geçişli kılı ş fiili edilgen çatı ile yüklem yapıldığında temel öğelerden özne zikredilmeyeceği için sadece nesne ile cümle kurulabilecektir. Bu durumda "Ahmet kitap okudu." cümle yapısı yerine "Kitap okundu." cümle yapısı hâkim olacaktır.

b. Dönüşlü Çatılı Cümlelerde:

Sadece geçişli kılı ş fiillerinden kurulabilen dönüşlü çatı içerikli bir fiil yüklem yapılacaksa bu durumda özne ve nesneden oluşması gereken cümlenin temel öğeleri, nesne dönüşlülük ekiyle yüklemle birlikte ifade edileceği için sadece özneden oluşacaktır.

‘Yıkamak’ geçişli kılı ş fiili dönüşlü çatı ile yüklem yapıldığı zaman "Ayşe kendini yıkadı." kurgusu yerine "Ayşe yıkandı. " dizisinde cümle yapıları kurulacaktır.

c. Oldurgan Çatılı Cümlelerde:

Türkçede ‘uçmak’, ‘kaçmak’ gibi kimi fiiller dönüşlü eki almadan dönüşlü eki almış gibi bir anlam üretir. Bir bakıma bu tür fiillere ‘gizil/eksiz dönüşlü’ fiiller denebilir (Delice, 2009: 107-120). Bu tür fiiller, bazı eklerle özne içinde gizil bulunan nesneyi aşikar kılmaya yarar.

‘Kaçmak’ fiilini bir cümlenin yüklemi yaptığımızda ‘Ahmet kaçtı.’ gibi bir cümle ortaya çıkar. Bu cümlede Ahmet birincil derecede öznedir; ancak, gizil bir şekilde de nesnedir. ‘Kaçmak’ eylemini Ahmet gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda, Ahmet, bu eylemini kendi üzerinde gerçekleştirmiştir. Ahmet bu eylem için nesne olarak kendini değil; de, Ayşe’yi kullansa yüklem olan fiil –Ir oldurganlık ekini alacak ve gizil nesne aşikar olarak ortaya çıkacak ve ‘Ahmet Ayşe’yi kaçırdı.’ şeklinde bir cümle ortaya çıkacaktır.

Demek ki, oldurgan çatılı cümlelerde ‘özne’ ve ‘nesne’ kurucuyu tamamlayan temel öğeler olarak bulunmak durumundadır.

d. Ettirgen Çatılı Cümlelerde:

Yine sadece geçişli kılı ş fiillerinden yapılabilen ettirgen çatılı bir fiilin yüklem olması durumunda ise ortaya birbirinden farklı anlam ve yapısal özellik ile görülen iki değişik özne olmak üzere bu tür kuruculu cümlelerde, temel öğe sayısı üçe çıkmaktadır. Bu çatı ile ortaya çıkan öznelerden biri ‘yapan’ diğeri ‘yaptıran’ öznedir. Yaptıran özne dilbilgisel yapıda yalın hâl ile, yapan ve mantıksal olarak gerçek özne ise yönelme hâli eki almış olarak bulunmak zorundadır. Sezgiselliğin kuvvetli olması durumunda bunlardan herhangi biri eksiltilmiş olabilir; ancak, ifade açısından doğru bir cümlede dilbilgisel olarak bu üç öğenin bulunması zorunludur. Dolayısıyla, bu tip cümlelerde temel öğe, yaptıran özne, yapan özne ve nesne olmak üzere üç tanedir.

‘Kırmak’ geçişli fiilini ettirgen çatı ile ‘kırdırmak’ şeklinde yüklem olarak kullandığımızda, "Ahmet odunları oduncuya kırdırdı." dizisinde üç temel öğeli cümle yapısı ortaya çıkacaktır.

e. İşteş Çatılı Cümlelerde:

Kılış fiillerinden işteşlik eki ile yapılan işteş çatılı kılış fiillerinde, bu çatıdan dolayı cümlenin temel öğeleri değişmemektedir. Değişik bir ifadeyle, işteş çatı cümlenin temel öğelerini etkilememektedir. Diğer çatılar cümlenin temel öğelerini belirlemeye yararken işteş çatı zorunlu öğelerden öznenin çokluk anlamı ile donatılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu tip cümlelerde temel öğe, yüklem ve çatının zorunluluğu olarak çoklu özne olmak üzere iki tane olacaktır.

‘Dövmek’ fiilini i şteş çatı ile ‘dövüşmek’ şeklinde yüklem olarak kullandığımızda, "Ahmet ile Mehmet dövüştü." veya "Çocuklar dövüştü." dizisinde iki temel öğeli cümle yapısı ortaya çıkacaktır.

B. Kurucusu Oluş Fiili Olan Cümleler

Kurucusu oluş fiili olan cümlelerde temel öğe, sadece oluş fiilinin üzerinde gerçekleştiği nesne öğesidir. Oluş fiilleri, kılı ş sonrası durumların ifadesinde kullanılmaktadır. Bu açıdan oluş fiilleri kurucu olduğu zaman olgunlaşmış ve tam bir cümle için özneye değil; nesneye ihtiyaç duyar. "Yağmur yağıyor." cümlesinde yağmur yağma eylemini gerçekleştiren değil; yağma eyleminin üzerinde gerçekleştiği şeydir. Kılışlama eki ile, bu fiili kılış fiili yaptığımızda kılma durumu anlatılabilecek ve cümle "Allah yağmur yağdırıyor." şeklinde kurgulanabilecektir.

‘Sararmak’ oluş fiilinin kurucu olduğu bir fiil cümlesi kuracaksak cümlenin ifade açısından doğru olabilmesi için sararma eylemine maruz kalan şeyin -yani, nesnenin- de kurucu öğe olan sararmak yüklemiyle birlikte söylenmesi zorunlu olacaktır: "Sonbaharda yapraklar sararır.", "Çocuğun yüzü sarardı." gibi. Bu cümleleri kılıcı anlamı ile değiştirecek olursak, "Soğuk, sonbaharda yaprakları sararttı." ve "Hastalık çocuğun yüzünü sararttı." gibi olma öncesi, kılış evresi ifadeleri devreye girecektir.

O hâlde, kurgulanan ve kurgulanabilecek fiil cümlelerini, kılış ve oluş cümleleri diye ikiye ayırmak mümkündür. Kılma cümleleri ‘kılı ş fiili’ ile; olma cümleleri ise ‘oluş fiili’ ile kurgulanmaktadır.

C. Kurucusu İsim Olan Cümleler

"Cümlenin temel öğeleri yüklem ve öznedir." geleneksel yaygın görüşü, bu tip cümlelerdeki nesneleri özne olarak göstermektedir. Bu da, bu tip cümlelere mantıksal ve dilbilgisel yaklaşım tarzlarındaki ikiliği ortaya çıkarmaktadır.

Cümle mantıksal dışavurum olduğuna göre, yapısal çözümlenişinin mantıksal çözümlenişiyle farklılık göstermemesi gerekmektedir. "Çiçek güzeldir," cümlesindeki ‘çiçek’ ile "Sonbaharda yapraklar sararır." cümlesindeki ‘yapraklar’ mantıksal olarak nesnedir; ama, dilbilgisel yapı çözümlemesinde özne diye adlandırılmaktadır; ki bu, çelişkili bir durum oluşturmaktadır. Bu çelişkiyi kaldırabilmek için, bu biçimbirimlere sözdizimsel çözümleme aşamasında da ‘nesne’ denmelidir.

Bu teklif, cümle çözümlemesi ile ilgili üzerinde uzlaşma sağlanmış bir konuyu kökünden sarsıyor göründüğü için sözdizimcilerce sıcak karşılanmayabilir; ama, atasözlerinin doğruluk derecesi tartışmasız ise "Zararın neresinden dönülse kardır.".

Mantıksal ve dilbilgisel yaklaşımı birleştirdiğimizde değişken olmayan ve hemen her cümlede kurucu olduğu için bulunması gereken yüklemin dışında temel ama cümledeki kurucuya göre değişken olan özne ve nesneye göre cümleleri özneli ve nesneli cümleler olarak da ayırmak mümkün olmaktadır. Yüklemleri isim ve oluş fiilli cümleler nesneli; yüklemleri kılış fiilli cümleler ise özneli cümleler olarak ele alınıp incelenebilir. Bu yaklaşımın doğal bir sonucu olarak da temel öğesi birinci dereceden özne olan cümleler, kılış cümlesi, temel öğesi birinci dereceden nesne olan cümleler de oluş ve durum cümleleri olarak adlandırılabilir. Nesneli cümleleri de kurucunun kelime türüne göre kendi içinde ikiye ayrılabilir: Kurucusu isim olan durum cümleleri, kurucusu fiil olan oluş cümlesi.

Bir yüklem, isimlerden veya oluş fiillerinden oluşuyorsa, cümlenin temel öğeleri yüklem ve nesne olmaktadır. ‘Güzel’ isminin kurucu olduğu bir isim cümlesi kuracaksak ifadenin doğru olabilmesi için güzel diye nitelendirilen şeyin -yani, nesnenin- de kurucu öğe olan güzel yüklemiyle birlikte zikredilmesi gerekmektedir: "Kazak güzeldir.", "Çiçek güzeldir.", "Çocuk sevgisi güzeldir." gibi.

III. Uygulama

Şimdi bu yazının öngörüleri doğrultusunda Türk hikâyeciliğinin önde gelen isimlerinden biri olan Sabahattin Ali’nin Gramofon Avrat hikâyesi üzerinde bunun pratiğe nasıl aktarılabileceğini anlatarak göstermeye çalışacağız.

GRAMOFON AVRAT

[1] Azime bu kızı eline geçireli bir sene bile yoktu. [2] Fakat adı şimdiden bütün Konya hovardalarının arasında yayılmış, [3] bunun sayesinde Azime’nin çıkınına yeşil yeşil bangonotlar dolmaya başlamıştı.

[4] Yaşı daha yirmi sularında idi. [5] On beş senelik oturak avratlarından güzel oyun oynuyor, [6] bütün türküleri, en zorlarını bile, gözünü kırpmadan söylüyordu. [7] Bir yanık sesi vardı ki... [8] Bu ses için ismi Gramofon Avrat olmuştu. [9] Asıl adı pek malûm değildi. [10] Nereden geldiğini de bilenler azdı. [11] Dilinin epeyce düzgün olduğuna bakılırsa herhalde şehirde bir efendi yanında evlâtlık kalmış olacaktı. [12] İki sene evvel ilk defa olarak Dereköylü bir delikanlının yanında Meram’da bir oturağa gelmiş, [13] ondan sonra bir iki ay bu çocukla dolaşmıştı. [14] Dereköylü bir gece kavga arasında vurulup ölünce bütün öteki kimsesiz ve efesiz oturak kadınları gibi Azime’nin eline düştü. [15] Azime ne tükenmez hazine yakaladığını bilmez değildi. [16] Kızı evvelâ terzi Mürüvvet’e götürüp hanımlar gibi giydirdi. [17] Ayağına tokalı papuçlar aldı, [18] bir hafta, on gün istirahat ettirdi. [19] Ondan sonra bir geceliğine oturağa göndermek için otuz, kırk yerine göre yüz lira alarak ve sürüyüp götürmesinler diye yanına kendi adamlarından bir silâhlıyı "efesidir, yalnız göndermez" diye katarak kızı çalıştırmaya başladı.

[20] Anasının beşibiryerdelerini, babasından kalan iki dönüm tarlayı, Araplar Mahallesi’ndeki eski evi satan her delikanlı paralarını kuşağına basıp Azime’ye geliyor [21] ve bir gececik oynatmak için Gramofon Avrat’ı istiyordu.

[22] Öteki avratlar hep yaşlı kadınlardı. [23] Oyundan anlayan hovardaların beğenebileceği bir oyun, ancak on beş yirmi senede öğrenilebiliyor [24] ve bu müddet içinde yüzler, kalın düzgün tabakaları altında saklanacak kadar çöküyordu. [25] Az ışıklı çıraların veya sönük lâmbaların ziyasında oynayan bu kadınların yüzlerinden çok ayaklarına ve türlü türlü ahenklerle kıvrılan vücutlarına bakıldığı için yüzlerinin ve yaşlarının pek ehemmiyeti yoktu.

[26] Fakat bu Gramofon Avrat... [27] Daha bu yaşta, yıllanmış kadınlardan güzel ve ustaca oynayan, en kıvrak şarkıları konuşuverir gibi kolayca söyleyen, rakı verirken adamın gözlerinin içine bakıp gülen bu yaman kadın öbürlerine benzemiyordu. [28] Bu kız için millet birbirini kırıyordu. [29] Azime kızı oynatacak olanların akıllı uslu olmalarına ne kadar dikkat ederse etsin, her oturakta muhakkak kavga çıkıyor, [30] silâh atılıyor, [31] adam vuruluyordu. [32] Fakat şeytan kız, bunların hepsinden yakayı kurtarmasını biliyordu. [33] Tam kavga alevlenip kendi yüzünden dövüşenler kendisini unutunca usulcacık sıvışıyor, [34] onu getiren ve asla kavgaya karışmayan adamla beraber, kapının

önünde bekleyen arabaya atlayıp bağlar arasından dolaşarak "Azime yengesine" geliyordu.

[35] Gramofon Avrat’ın acayip bir huyu vardı: [36] Bir gördüğünü bir daha hiç hatırlamıyordu. [37] Uğruna evini barkını harcayanları bile ikinci görüşünde tanımamazlıktan geliyor, [38] daha doğrusu sahiden tanımıyordu. [39] Çünkü karşısındaki kendisini ona hatırlatmak için: "Nasıl bilmezsin canım, Silleli’nin bağına gittik ya... Orada küçük Ali beni bıçakladı da dört ay hastanede yattım ya!..." dedikçe öyle masum bir tavırla: "Bilemedim hay efendiciğim, bilemedim işte!" derdi [40] ki, yalan yaptığını söylemek insafsızlık olurdu.

[41] Kendisini alıp götüren ve oynatanların, hattâ bir iki gece yanlarında alıkoyanların ne zengin ne de "Aslan gibi delikanlı" olmaları, bunların Gramofon Avrat’ın kafasında yer bırakmalarına yetmiyordu. [42] Yalnız bir kişiyi ve uzun zaman unutmadı:

[43] Azimee’nin eski dostlarından Rumelili bir Hüseyin Ağa vardı. [44] Konya’dan istasyondan çıkınca insanın karşısına dizilen bir sürü çift atlı paytonların belki dörtte biri bu adamındı. [45] Azime’ye araba lâzım oldu mu, buna haber salar, [46] Hüseyin Ağa da işin sonunda bazan vukuat da çıkabileceği için en genç ve kuvvetli arabacısı Murat’ı yollardı.

[47] Bu delikanlı, hiç konuşmadan, hiç arkasına bakmadan kendisine söylenen yere atları sürer, [48] hangi bağa gidilirse kapısının önünde bekler, [49] çağrılsa bile içeri girmez, [50] ve sabaha karşı oturak bitince yahut bir vukuat çıkıp silâh sesleri ve bağrışlar arasında Gramofon Avrat bağdan dışarı fırlayınca hemen atların torbalarını alır, [51] dörtnala şehre dönerdi.

[52] Ne kadın ona, ne o kadına bir lâf söylemiş değildiler. [53] Aylardan beri onun doru atları ve hafif arabası kadını birçok yerlere götürdüğü, birçok yerlerden, bazan arkalarından atılan kurşunlara rağmen, selâmetle evine getirdiği hâlde, belki bir kere adamakıllı birbirlerinin yüzüne bakmamışlardı.

[54] Fakat bir gece Murat hastalanıp yerine başka arabacı gelince Gramofon Avrat bindiği arabadan atladı [55] ve gitmem diye dayattı; [56] ne yalvarmak, ne bağırmak fayda vermedi. [57] Azime pohpohlamak için birkaç gün sonra bunu oğlana söyleyince o, aldırış etmezmiş gibi, omuzlarını silkti.

[58] Bir gün Meram’ın tâ öbür başında bir oturağa gittiler. [59] İçerde sazlar çalınıp şarkılar titreşen dut yapraklarında dolaşırken, dönen ve oynayan kadınların kaşık sesleri taşlı bir yolda dörtnala koşan at nalları gibi geceye yayılırken, her zamanki şey oldu: [60] bağırmalar, sövüşmeler başladı. [61] Birkaç silâh sesi duyuldu. [62] Murat başını çevirerek bağın tenha kapısına baktı, [63] neredeyse

bu kapıdan çıkıp arabaya atlayacak olan kadını ve "efesini" gözledi. [64] Fakat bunun yerine içerden keskin bir kadın sesi çınladı:

"Amanın Murat yetiş, beni vurdular!"

[65] Oğlan yerinden sıçrayarak bahçe kapısını omuzladı. [66] İçerde hâlâ boğuşanlar vardı. [67] Birkaç kişi kadını kucaklayıp bağ evine sokmaya çalışıyorlardı. [68] Kadın Murat’ı görünce ellerini ona doğru uzattı [69] ve ilk defa olarak ona, hem de çok şeyler söyleyen gözlerle, baktı. [70] Murat yavaşça ceketinin cebinden iri nagantını çıkararak oradakilere doğru sıktı; [71] onlar, nereden geldiğini anlamadıkları bu ateşten şaşırdıkları sırada çabucak kadını yakalayıp dışarı fırladı [72] ve arabaya atlayarak şehrin aksi tarafına, dağlara doğru sürdü.

[73] Fakat buraları iyi tanımadığı ve sığınacak kimsesi olmadığı için birkaç gün sonra candarmaların eline düştü, [74] kendisini hapishaneye, kadını hastaneye kaldırdılar. [75] Gramofon Avrat hastaneden çıkınca ilk işi Murat’ı sormak oldu. [76] Tabanca attığı zaman yaralananların biri öldüğü için, delikanlı, esbabı muhaffefesi filân çıktıktan sonra, tam on iki buçuk sene yemişti.

[77] Bu günden sonra kadın ne bir oturağa gitti [78] ne eline kaşık alıp oynadı, [79] ne de güzel ve yanık sesini duyan oldu. [80]

Evvelâ yaşlıca birinin yanma kapatma girdi. [81] O kendisini kapı dışarı edince de umumhaneye düştü. [82] Fakat her Salı günü muhakkak hapishaneye gidip Murat’ı görür, [83] ya birkaç kuruş para, yahut da yağ, bulgur, cıgara gibi bir şey bırakırdı. [84] Aralarında bir iki kelime bile konuşmadıkları hâlde kendi uğruna hiç düşünmeden adam vuran bu çocuğu, vücudunu satıp kazandığı paralarla besliyor, [85] belki de artık yalnız bunun için çalışıyordu.

Resimli Herşey, 5.12.1935

[1] ZT: Azime bu kızı eline geçireli N: bir sene bile Y: yoktu.

Durum Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Cümlenin kurucusu, yoktu ek-fiilli isimdir. Bu cümle, kurucusu isim olduğu için, isim cümlesi adını alır; çünkü, cümlede hâkim olan anlam yokluk, geçmemişlik, olmamışlık veya yaşanmamışlık ifadesiyle zaman kavramıdır.

Cümle kurucusu olarak isimler, oluş fiilleriyle yapı ve anlam açısından benzeştiği için de birbirinin yerine geçebilmektedir. Bu cümlenin derin yapıdaki

asıl kurucusu, -aslında- olmamıştı oluş fiili olmalıydı. "Azime bu kızı eline geçireli bir sene bile yoktu." cümlesi yerine "Azime bu kızı eline geçireli bir sene bile olmamıştı." denseydi, bu cümlenin adı, kurucusundan dolayı fiil cümlesi olacaktı; ancak, temel öğeleri açısından cümle kurgusu değişmeyecekti.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede kurucu isimdir. Dolayısıyla, kâmil anlamda bir cümlenin oluşabilmesi için bir nesneyle bütünleşmesi gerekmektedir; zira, sadece yoktu ifadesi -bir cevap cümlesi değilse- cümlesel bir anlam taşıyamaz.

0 hâlde, bir sıfatı ve bile pekiştirme edatıyla tamamlanan sene nesnesi, kurucuyu cümle oluşturmak için tamamlayan bu cümlenin temel öğesini oluşturmaktadır.

Seçimlik Öğeler: Kurucu öğe olan yüklem ve onun belirleyiciliğiyle dilbilgisel zorunluluk olarak kullanılan nesne yanında zarf tümleci olarak kullanılmış olan ‘Azime bu kızı eline geçireli’ dil kullanıcısının kurucu ve temel öğe ile uyumlu olarak ilave ettiği cümle tamamlayıcı bir öğedir. Bu cümlede, bu öğe seçimlik öğeyi oluşturmaktadır.

Bu yaklaşımla, bir cümlede üç değişik türde öğe bulunduğu, rahatlıkla söylenebilir. Eksiltilmemişse, her cümlede mutlaka bulunması gereken kurucu, kurucunun dilbilgisel zorunluluğu ve onun türüne ve yapısına bağlı değişken öğe olarak bulundurulması gereken zorunlu öğe yahut öğeler ve dil kullanıcısının isteğine bağlı olarak dizgenin yatay (dizimsel) boyutuyla uyumlu olabilen diğer öğeler seçimlik öğe yahut öğeler.

[2] BT: Fakat N: adı ZT: şimdiden DT: bütün Konya hovardalarının arasında Y: yayılmış,

Kılış Cümlesi: BT (S) + N (T) + ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, ‘yayılmış’ kelimesidir ve bu cümlede yaymak fiilinin anlamı, cümleye hâkim olan anlamdır. Bu fiil taşıdığı anlam itibariyle bir kılış fiilidir ve haliyle cümle kurmak için özne ile tamamlanmayı gerektirmektedir; ancak, ekli olarak edilgen çatılı olduğu için de, kılış fiilinin gereksinimi olarak söylenmesi gereken özne, yüzeysel yapıda bulunmamaktadır.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlenin kurucusu olan fiil, anlamından dolayı nesneyi zorunlu olarak istediği için geçişli gövde çatılı bir fiildir ve dolayısıyla bir nesne öğesi bu fiil ile birlikte bulunmalıdır. Bu cümlede bu zorunluluğun karşılığı ‘adı’ öğesidir. Edilgen kılış fiilleri mutlaka belirtisiz nesne durumuyla tamamlanır. Bu

nedenle bu cümledeki ‘adı’ öğesi, fiilin ihtiyaç duyduğu nesne durumunu tamamlayan zorunlu ‘nesne’ öğesini oluşturmaktadır.

Bu fiil aynı zamanda, yerseme çatılı bir fiildir. Bu fiilin dilbilgisel yerseme çatı kategorisi için, Türk Dil Kurumu’nca hazırlanan Türkçe Sözlük, "-e durum ekiyle kullanılan fiil’ ibaresini kullanmaktadır (http://www.tdk.gov.tr). Kurucunun gövde anlamından kaynaklanan yerseme çatı ile ifade edilebilecek yer durumunun göstergesi olarak da ‘bütün Konya hovardalarının arasında’ öğesi kullanılmıştır. Dolayısıyla, bu öğe de, kullanılması zorunlu olan ‘dolaylı tümleç’ öğesidir.

Seçimlik Öğeler: Yayılmış çekimli fiilinin kuruculuğu ile her açıdan tamamlanmış olan bu cümleyi yazar bir önceki cümleye anlamca bağlamak istediği için ‘fakat’ seçimlik öğesine başvurmuştur. Cümleleri gerek yapıca gerekse anlamca birbiri ile ilişkilendirmeye yarayan bağlama tümleçleri (Delice, 2003: 329-333) kurucu ile yapısal bağları bulunmadığı için seçimlik öğeyi oluşturur.

Aynı şekilde, yayılmış kurucusunun sınırlandırıcısı olarak kullanılan ‘şimdiden’ zarfı da kurucunun belirleyiciliği sonucunda dilbilgisel bir zorunluluk olarak değil; dil kullanıcısının sözü daha anlaşılır kılmak amacıyla ilave ettiği bir öğedir ve seçimliktir. Bu öğe de, bu cümlede seçimlik ‘zarf tümleci’ni oluşturmaktadır.

[3] ZT: bunun sayesinde DT: Azimenin çıkınına N: yeşil yeşil bangonotlar Y: dolmaya başlamıştı.

Oluş Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucu öğesi olan ‘dolmaya başlamak’, fiil öbeğinden oluşan bir oluş fiilidir. Olu ş fiilleri cümle oluşturabilmek için zorunlu (temel) öğe için özneye ihtiyaç duymaz.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede kurucu öğe olan ‘dolmaya başlamıştı’ yükleminin nesnesi ise ‘yeşil yeşil bangonotlar’ öğesidir.

‘dolmaya başlamak’ fiili, bu cümlede yer tamlayıcısını zorunlu isteyen bir anlamla kullanılmıştır. Dolayısıyla, bu cümlede bulunan ‘Azime’nin çıkınına’ öğesi de fiilin yerseme çatı isteğini gerçekleştiren zorunlu (temel) ‘dolaylı tümleç’ öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘dolmaya başlamak’ kurucusu dil kullanıcısı tarafından, seçimlik olarak ‘bunun sayesinde’ zarf tümleci ile tamamlanmıştır.

[4] N: Yaşı ZT: daim Y: yirmi sularında idi.

Durum Cümlesi: N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: İsim yerine kullanılan ‘yirmi sularında idi’ belirtisiz isim tamlaması, bu cümlenin kurucusudur. Dolayısıyla, bu kurucu, bir durum cümlesi kuracaktır ve cümle oluşturabilmek için birinci dereceden temel öğe olarak ‘nesne’ ile tamamlanacaktır.

Zorunlu Öğeler: ‘Yaşı’ eksiltili isim tamlaması, kurucunun belirleyiciliğiyle dilbilgisel bir zorunluluk sonucu ortaya çıktığı için bu cümlenin temel öğesini oluşturmaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede ‘daha’ zarfı, dil kullanıcısının dizimsel boyutu daha anlaşılır kılmak için ilave ettiği seçimlik öğeyi meydana getirmektedir.

[5] ZT: On beş senelik oturak avratlarından güzel N: oyun Y + Ö: oynuyor,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu ‘oynamak’ kılış fiilidir. Bundan dolayı, kurduğu cümlede özneyi temel öğe olarak isteyecektir. Bu fiil geçişli gövde çatı anlamı içerdiği için nesneyi de temel öğe olarak isteyecektir; yani, bu kurucunun oluşturacağı cümlede özne ve nesne olmak üzere iki temel öğe bulunacaktır.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede kurucu, kılış fiili olu ğu için özne birinci öncelikli temel öğe olarak bulunacaktır. Bu da, kurucuya eklenen şahıs eki ile ifade edilmiştir. Şahıs eki ‘o’ zamirini; ‘o’ zamiri ise, göndergesel olarak Gramofon Avrat’ı göstermektedir. Kılış fiillerinde şahıs ekleri doğrudan özneyi temsil etme yeteneğine sahiptir.

Bu cümle, geçişli gövde çatılı bir fiilin kuruculuğu altında oluşturulduğu için nesneyi de zorunlu olarak barındırmalıdır. Bu zorunluluğun bir sonucu olarak ortaya çıkan öğe ise, bu cümlede, ‘oyun’ kelimesi ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘On beş senelik oturak avratlarından güzel’ sıfat tamlamasından oluşan zarf tümleci öğesini de dil kullanıcısı kurucuyu tamamlamak için seçmiştir. Bu zarf tümleci, cümlede seçimlik öğeyi oluşturmaktadır.

[6] N: bütün türküleri, AT: en zorlarım bile, ZT: gözünü kırpmadan Y+Ö: söylüyordu.

Kılış Cümlesi: N (T) + AT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Bu cümlenin kurucu öğesi, ‘söylemek’ fiilidir. Bu fiil, kılış fiilidir ve geçişli gövde çatıya sahiptir. Dolayısıyla, özne ve nesne olmak üzere iki temel öğe içerecektir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu kılış fiili olduğu için özne zorunlu olarak bulunacaktır ve kurucu olan kılış fiilinin çekimlilik hâli bu öğeyi karşılamaktadır.

Kurucu geçişli gövde çatılı bir kılış fiili olduğu için de, bu cümlede, nesne öğesi, zorunlu olarak bulunacaktır. Temel öğe olarak bulunması gereken nesne öğesini de ‘bütün şiirleri’ isim tamlaması karşılamaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede iki değişik seçimlik öğe bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yüklemi zarflık ilgileriyle tamamlayan ‘gözünü kırpmadan’ zarf tümleci; ikincisi de, nesneyi tamamlayan nesne açıklayıcısı arasöz’den oluşan ‘en zorlarını bile’ nesne açıcı tümleç öğeleridir.

[7] N: Bir yanık sesi Y: vardı BT: ki ...

Durum Cümlesi: N (T) + Y (K) + BT (S)

Kurucu: Bu cümlenin kurucu öğesi ‘vardı’ ismidir.

Zorunlu Öğeler: İsimler kurucu olduğu zaman cümle kurgusu için mutlaka bir nesne ile birleşmek zorundadır. Bu zorunlu öğe de isim tamlamasından oluşan ‘bir yanık sesi’ nesne öğesidir.

Seçimlik Öğeler: Bu dizgede, ‘vardı’ isminin kuruculuğu ile kurgulanan birinci cümle, söylenmemiş olan ikinci cümleyle ilintilendirilmek istenmiştir. Bu isteğin göstergesi olarak da seçimlik öğe olan ‘ki’ bağlama tümleci kullanılmıştır.

[8] ZT: Bu ses için N: ismi ZT: Gramofon Avrat Y: olmuştu. ( < Bu sesten dolayı ismi Gramofon Avrat [olarak] verildi.)

Kılış Cümlesi: ZT (S) + N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘olmuştu’ fiili bu cümlenin kurucusudur. ‘Olmak’ fiili aslında oluş fiilidir; ancak, bu cümlede ‘takılmak, verilmek, söylenmek’ anlamıyla edilgen kılış fiili yerine kullanılmıştır. Bu yüzden, öznesi zikredilmeyen kılış cümlesi oluşturmuştur. Dolayısıyla, bu kurucunun yanında sadece ‘nesne’ temel öğesi bulunacaktır.

Zorunlu Öğeler: Kurucu olan ‘olmuştu’ geçişli anlam taşıyan fiili, cümle oluşturabilmek için ‘ismi’ nesnesiyle bütünleşmiştir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, ‘bu ses için’ ve ‘Gramofon Avrat’ zarf tümleci öğeleri, dil kullanıcısının kurucunun anlam alanını sınırlandırmak için kullandığı yüklemi tamamlayıcı seçimlik öğelerdir.

[9] N: Asıl adı ZT: pek Y: malûm ‘değildi.

Durum Cümlesi: N + (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘malûm’ isminin olumsuz şekli, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Bu durum cümlesinin zorunlu öğesi, isim tamlamasından oluşan ‘asıl adı’ nesnesidir.

Seçimlik Öğeler: Kurucuyu nicelik açısından tamamlamak amacıyla seçimlik olarak kullanılan öğe ise ‘pek’ zarf tümlecidir.

[10] N: Nereden geldiğini de bilenler Y: azdı.

Durum Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, ‘az’ ismidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu olan ‘az’ isminin cümle oluşturabilmek için zorunlu olarak istediği nesne öğesi ise belirsizlik zamiri olarak kullanılmış olan ve sıfat-fiil öbeğinden oluşan ‘nereden geldiğini de bilenler’ biçimbirimidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[11] ZT: Dilinin epeyce düzgün olduğuna bakılırsa ZT: herhalde DT: şehirde bir efendi yanında Y: evlâtlık kalmış olacaktı.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + DT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘evlâtlık kalmış olacaktı’ fiil öbeği bu cümlenin kurucusudur. Yerseme çatılı kılış fiili olduğu için özne ve dolaylı tümleç temel öğe olarak bu cümlede bulunmalıdır.

Zorunlu Öğeler: Birinci dereceden temel öğe olarak cümlede bulunması gereken özne, önceki cümlelere gönderme anlamı içeren ve kurucu olan kılış fiiliyle zikredilen şahıs ekidir. ‘şehirde bir efendi yanında’ yerseme çatılı kurucunun gereği olan ‘dolaylı tümleç’ öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘dilinin epeyce düzgün olduğuna bakılırsa’ ve ‘herhalde’ öğeleri kurucunun cümleyi çeşitli açılardan tamamlamak için eklediği seçimlik biçimbirimlerdir.

[12] ZT: İki sene evvel ZT: ilk defa olarak ZT: Dereköylü bir delikanlının yanında DT: Meramda bir oturağa Y+Ö: gelmiş,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + DT (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘gelmiş’ kılı ş fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: ‘Meramda bir oturağa’ dolaylı tümleci, kurucu olan ‘gelmiş’ kılış fiilinin yerseme çatı isteğinin karşılığıdır ve cümlenin temel öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘iki sene evvel, ‘ilk defa olarak’ ve ‘Dereköylü bir delikanlının yanında’ öğeleri de dil kullanıcısının anlatımı zenginleştirmek için eklediği seçimlik üyelerdir.

[13] ZT: ondan sonra ZT: bir iki ay ZT: bu çocukla Y+Ö: dolaşmıştı.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘dolaşmıştı’ kılı ş fiili, bu cümlenin kurucusudur. Bu kurucu, aynı zamanda yerseme çatılı bir fiildir.

Zorunlu Öğeler: Aslında kurucu olan bu fiil, yerseme çatılı bir fiildir; ancak, dolaşılan yerler, işin bilinirli ği nedeniyle örtük bırakıldığı için bulunması zorunlu olan dolaylı tümleç söylenmemiştir.

Seçimlik Öğeler: ‘ondan sonra’, ‘bir iki ay’ ve ‘bu çocukla’ bu cümlenin seçimlik öğelerini oluşturmaktadır.

[14] N: Dereköylü ZT: bir gece kavga arasında vurulup ölünce ZT: bütün öteki kimsesiz ve efesiz oturak kadınları gibi ZT: Azime’nin eline Y: düştü.

Oluş Cümlesi: N (T) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘düştü’ oluş fiili bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: ‘Dereköylü’ düşme eylemini kılan değil; düşme eyleminin üzerinde gerçekleştiği nesnedir ve oluş fi illi kurucunun tamamlayıcı temel öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘bir gece kavga arasında vurulup ölünce’, ‘bütün öteki kimsesiz ve efesiz oturak kadınları gibi’ ve ‘ Azime’nin eline’ öğeleri de tamamlayıcı seçimliklerdir.

[15] Ö: Azime N: ne tükenmez hazine yakaladığını Y: bilmez değildi.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘bilmez değildi’ kılı ş fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: ‘Azime’ ve ‘ne tükenmez hazine yakaladığını’ öğeleri de geçişli kılı ş fiili olan kurucunun dilbilgisel olarak zorunlu istediği özne ve nesne öğeleridir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[16] N: Kızı ZT: evvelâ ZT: terzi Mürüvvet’e götürüp ZT: hanımlar gibi Y: giydirdi.

Kılış Cümlesi: N (T) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘giydirdi’ kılış fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede kurucu, -DIr ekini almıştır; ancak, bu ek, ettirgenlik eki değildir; oldurganlık ekidir. Oldurganlık çatısı özne ile birlikte gizil aktarılan nesneyi yüzeysel yapıya çıkarma çatısıdır. Yani, oldurgan çatılı kılış fiili geçişli fiil gibi nesneyi zorunlu ister. Bu durumda, ‘kızı’ oldurgan çatıyı karşılayan nesne, bir önceki cümledeki özne ile ortaklık söz konusu olduğu için de ‘Azime, kılış fiilinin özne öğesini oluşturmaktadır.

Seçimlik Öğeler: ‘evvelâ’, ‘terzi Mürüvvet’e götürüp’ ‘hanımlar gibi’ öğeleri de bu cümlenin seçimlik öğeleridir.

[17] ZT: Ayağına N: tokalı papuçlar Y+Ö: aldı,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘aldı’ bu cümlenin kurucusudur ve geçişli bir kılış fiilidir. Bu kurucu, özne ve nesne olmak üzere iki temel öğeli bir cümle kuracaktır.

Zorunlu Öğeler: Bulunması zorunlu olan özne öğesi, bir önceki cümleye gönderme yapılarak kavramsal olarak mevcuttur. Nesne ise ‘tokalı papuçlar’ dizimbirimidir.

Seçimlik Öğeler: ‘ayağına’ zarf tümleci, bu cümlenin seçimlik öğesidir.

[18] ZT: bir hafta, on gün Y+Ö: istirahat ettirdi.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘istirahat ettirdi’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu, oldurgan kılış fiili olduğu için iki temel öğeli bir cümle kuracaktır. Bu cümlenin zorunlu bulunması gereken özne öğesi şahıs ekiyle verilmiş; nesne öğesi de bağımlı-sıralı kullanımdan dolayı bir önceki cümleye gönderme yoluyla eksiltilmiştir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlenin tek seçimlik öğesi ‘bir hafta, on gün’ zarf tümlecidir.

[19] ZT: Ondan sonra ZT: bir geceliğine oturağa göndermek için ZT: otuz, kırk yerine göre yüz lira alarak ve sürüyüp götürmesinler diye yanma kendi adamlarından bir silâhlıyı "efesidir, yalnız göndermez"diye katarak N: kızı Y+Ö: çalıştırmaya başladı

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, ‘çalıştırmaya başladı’ kılış fiilidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu, oldurgan kılış fiili olduğu için ‘özne’ ve nesne’ olmak üzere iki temel öğeye ihtiyaç duyacaktır. Öznesi şahıs ekiyle verilmiş; nesnesi ise ‘kızı’ kelimesi ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘ondan sonra’, ‘bir geceliğine oturağa göndermek için’ ve ‘otuz, kırk yerine göre yüz lira alarak ve sürüyüp götürmesinler diye yanına kendi adamlarından bir silâhlıyı "efesidir, yalnız göndermez" diye katarak’ zarf tümleçleri ise dil kullanıcısının anlama derinlik katmak için ilave ettiği seçimlik öğelerdir.

[20] Ö: Anasının beşibiryerdelerini, babasındankalan iki dönüm tarlayı, Araplar Mahallesi ‘ndeki eski evi satan her delikanlı ZT: paralarını kuşağına basıp DT: Azime’ye Y: geliyor.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: ‘geliyor’ yerseme kılış fiilidir. Dolayısıyla, ‘özne’ ve ‘dolaylı tümleç’ temel öğeleri bu kurucunun belirlediği temel öğeler olacaktır.

Zorunlu Öğeler: Yerseme kılış fiili yüklem olduğu zaman temel öğe olarak özne ve dolaylı tümleç zorunlu olarak bulunmalıdır. Bu zorunlulukların cümledeki karşılıkları ise, ‘Anasının beşibiryerdelerini, babasından kalan iki dönüm tarlayı,

Araplar Mahallesi’ndeki eski evi satan her delikanlı’ özne öğesi ile ‘Azime’ye’ dolaylı tümleç öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘paralarını kuşağına basıp’ zarf tümleci öğesi bu cümlenin tek seçimlik öğesini oluşturmaktadır.

[21] BT: ve ZT: bir gececik oynatmak için N: Gramofon Avrat’ı Y+Ö: istiyordu.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (ST) + N (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘istiyordu’ geçişli kılı ş fiili bu cümlenin kurucu öğesidir. Kurucunun bu cümle için belirlediği temel öğeler, özne ve nesnedir.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiilinin istediği özne, şahıs ekiyle verilmiş; nesne ise ‘Gramofon Avrat’ı’ özel isim yerine kullanılan sıfat tamlaması ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Dil kullanıcısı, bu cümleyi bir önceki cümleyle özne ortaklı olarak bağımlı sıralı kullanmak istediği için, seçimlik olarak bağlama tümleci kullanmıştır. Cümledeki bu bağlama tümleci ‘ve’dir. ‘bir gececik oynatmak için’ zarf tümleci de yine seçimlik olarak cümleye yerleştirilmi ş bir biçimbirimdir.

[22] N: Öteki avratlar ZT: hep Y: yaşlı kadınlardı.

Durum Cümlesi: N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘yaşlı kadınlardı’ sıfat tamlaması, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: ‘öteki avratlar’ cümledeki isimden yüklemi tamamlayan duruma konu olan nesne öğesidir ve temel öğedir.

Seçimlik Öğeler: ‘hep’ öğesi cümlede zarf tümleci olarak kullanılmıştır ve seçimlik bir öğedir.

Bu cümlede kurucu öğe ile temel öğe aynı anlamlı iki isim oluğu için kurguda yapısal hata içermektedir. Ya ‘avratlar’ ya da ‘kadınlar’ kelimesinden birinin kııllanılması yeterli olurdu: "Öteki avratların hepsi yaşlıydı." gibi.

[23] N: Oyundan anlayan hovardaların beğenebileceği bir oyun, ZT: ancak on beş yirmi senede Y: öğrenilebiliyor

Kılış Cümlesi: N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘öğrenilebiliyor’ geçişli ve edilgen kılış fiili, bu cümlenin kurucusudur. Bu kurucu, bize sadece nesne öğesinin temel öğe olarak cümlede bulunması gerektiğini göstermektedir:

Zorunlu Öğeler: Edilgen kılış fiilinin kurucu olarak zorunlu istediği belirtisiz nesne öğesi, ‘oyundan anlayan hovardaların beğenebileceği bir oyun’ sıfat tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümledeki ‘ancak on beş yirmi senede’ zarf öbeğinden oluşan zarf tümleci tek seçimlik cümle öğesidir.

[24] BT: ve ZT: bu müddet içinde N: yüzler, ZT: kalın düzgün tabakaları altında saklanacak kadar Y: çöküyordu.

Oluş Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘ çöküyor’du’ oluş fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: ‘yüzler’ öğesi, oluş fiili olan kurucunun zorunlu olarak istediği nesne öğesidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle anlamca bir önceki cümleye bağlanmak istendiği için, dil kullanıcısı tarafından seçimlik olarak bağlama tümleci kullanılmıştır. Bu seçimlik öğe de ‘ ve’ bağlacıdır. ‘Bu müddet içinde’ ve ‘kalın düzgün tabakaları altında saklanacak kadar’ zarflan ise kurucunun anlamını genişletmek maksadıyla kullanıcı tarafından seçimlik olarak ilave edilmiştir.

[25] ZT: Az ışıklı çıraların veya sönük lâmbaların ziyasında oynayan bu kadınların yüzlerinden çok ayaklarına ve türlü türlü ahenklerle kıvrılan vücutlarına bakıldığı için N: yüzlerinin ve yaşlarının pek ehemmiyeti Y: yoktu.

Durum Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘yoktu’ ismi, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Cümlenin kurucusu isim olduğu için temel öğe olarak sadece nesne bulunacaktır. Bu temel öğe de ‘yüzlerinin ve yaşlarının pek ehemmiyeti’ biçimbirimidir.

Seçimlik Öğeler: ‘Az ışıklı çıraların veya sönük lâmbaların ziyasında oynayan bu kadınların yüzlerinden çok ayaklarına ve türlü türlü ahenklerle kıvrılan vücutlarına bakıldığı için’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümleci ise bu cümlenin tek seçimlik öğesidir.

[26] BT: Fakat N: bu Gramofon Avrat...

Durum Cümlesi: BT (S) + N (T)

Kurucu: Cümlenin kurucu öğesi eksiltilmiştir. Eksiltilen bu kurucunun bir önceki cümlenin yüklemiyle anlamca yakınlaşacağı için ‘en gençleriydi’ gibi yine bir isim olması beklenmektedir.

Zorunlu Öğeler: ‘bu Gramofon Avrat’, eksiltilmemiş temel öğedir; kurucunun isim olduğunu varsaydığımız için de bu nesnedir.

Seçimlik Öğeler: ‘fakat’ öğesi, kendinden sonra gelecek olan cümleyi anlamca kendinden önce zikredilmiş cümlelerle ilişkilendirmek isteği ile kullanıldığı için seçimlik bağlama tümlecidir.

[27] ZT: Daha bu yaşta, N: yıllanmış kadınlardan güzel ve ustaca oynayan, en kıvrak şarkıları konuşuverir gibi kolayca söyleyen, rakı verirken adamın gözlerinin içine bakıp gülen bu yaman kadın ZT: öbürlerine Y: benzemiyordu.

Oluş Cümlesi: ZT (S) + N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlede kurucu ‘benzemiyordu’ oluş fiilidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu olan oluş fiilinin zorunlu olarak istediği ve olan şeyi belirten dizimbirim ise ‘yıllanmış kadınlardan güzel ve ustaca oynayan, en kıvrak şarkıları, konuşuverir gibi kolayca söyleyen, rakı verirken adamın gözlerinin içine bakıp gülen bu yaman kadın’ sıfat tamlamasından oluşan nesne öğesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘daha bu yaşta’ ve ‘öbürlerine’ zari tümleçleri ise seçimlik olarak cümleye dahil edilmiş olan öğelerdir.

[2 8] ZT: Bu kız için Ö: millet N: birbirini Y: kırıyordu.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + Ö (T) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘kırıyordu’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: kılış fiilinin zorunlu istediği özne öğesini ‘millet’ biçimbirimi karşılamaktadır. Geçişlili ğin cümledeki karşılığı ise ‘birbirini’ nesnesidir.

Seçimlik Öğeler: ‘bu kız için’ zarf tümleci ise cümlede bulunan tek seçimlik öğedir.

[29] ZT: Azime kızı oynatacak olanların akıllı uslu olmalarına ne kadar dikkat ederse etsin, ZT:her oturakta ZT: muhakkak N: kavga Y: çıkıyor.

Oluş Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Mecaz anlamlı kullanılmış olan ‘çıkıyor’ oluş fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: ‘kavga’ kelimesi, kurucu olan oluş fiilinin cümle için mutlaka ihtiyaç duyduğu nesne öğesini karşılamaktadır.

Seçimlik Öğeler: ‘Azime kızı oynatacak olanların akıllı uslu olmalarına ne kadar dikkat ederse etsin’, ‘her oturakta’ ve ‘muhakkak’ zarf tümleçleri ise dil kullanıcısının anlamı sınırlamak için eklediği seçimlik öğelerdir.

[30] N: silâh Y: atılıyor,

Kılîş Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘atılıyor’ geçişli ve edilgen kılış fiili bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu edilgen çatılı olduğu için, bulunması zorunlu temel öğelerden özne bulunmayacaktır. Diğer bulunması zorunlu olan nesne temel öğesini ise ‘silah’ kelimesi karşılamaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[31] N: adam Y: vuruluyordu.

Kılış Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘vuruluyordu’ kılış fiili bu cümlenin kurucusudur. Bu fiil, geçişli bir çatıdır. Öznenin yanında nesneyi de temel öğe olarak bulundurmalıdır.

Zorunlu Öğeler: Geçişli kılı ş fiilinin kuruculuğu ile oluşan bu cümlede, geçişlili ğin bir gereği olarak ‘adam’ nesnesi kullanılmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede de seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[32] BT: Fakat Ö: şeytan kız, N: bunların hepsinden yakayı kurtarmasını Y: biliyordu.

Kılış Cümlesi: BT (S) + Ö (T) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘biliyordu’ geçişli kılı ş fiili olan dizimbirim, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Geçişlili ğin karşılığı olarak kullanılan ‘bunların hepsinden yakayı kurtarmasını’ nesnesi ile kılış fiili olmanın karşılığı olarak kullanılan ‘şeytan kız’ öznesi, bu cümlenin temel öğelerini oluşturmaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle bir önceki cümleyle anlamca ilişkilendirilmek istendiği için bağlama tümleci kullanılmıştır. Bu istek, ‘fakat’ bağlacı ile yerine getirilmiştir. Dolayısıyla, bu cümlede ‘fakat’ bağlacı seçimlik bir öğedir.

[33] ZT: Tam kavga alevlenip kendi yüzünden dövüşenler kendisini unutunca ZT: usulcacık Y+Ö: sıvışıyor,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘sıvışıyor’ kılış fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucunun kılış fiili olması sonucu cümlede zorunlu olarak bulunması gereken özne öğesi, şahıs ekiyle verilmiştir.

Seçimlik Öğeler: ‘tam kavga alevlenip kendi yüzünden dövüşenler kendisini unutunca’ ve ‘usulcacık’ zarfları, kurucunun anlamını çeşitli açılardan tamamlamak amacıyla dil kullanıcısı tarafından ilave ettiği seçimlik öğelerdir.

[34] ZT: onu getiren ve asla kavgaya karışmayan adamla beraber, ZT: kapının önünde bekleyen arabaya atlayıp bağlar arasından dolaşarak DT: "Azime yengesine" Y+Ö: geliyordu.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + DT (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘geliyordu’ yerseme kılış fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucusundan dolayı iki temel öğeli olması gereken bu cümlenin öznesi, şahıs eki yoluyla; dolaylı tümleci ise ‘Azime yengesine’ belirtisiz isim tamlamasıyla karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘onu getiren ve asla kavgaya karışmayan adamla beraber’ ve ‘kapının önünde bekleyen arabaya atlayıp bağlar arasından dolaşarak’ zarfları ise bu cümlenin seçimlik öğelerini oluşturmaktadır.

[35] N: Gramofon Avrat’in acayip bir huyu Y: vardı:

Durum Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘vardı’ ismi bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kurucu isim olduğu için cümle kurgusunun tamamlanabilmesi için bir nesneye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nesne öğesi de, ‘Gramofon Avrat’ın acayip bir huyu’ belirtili isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe mevcut değildir; çekirdek cümledir.

[36] N: Bir gördüğünü ZT: bir daha ZT: hiç Y: hatırlamıyordu.

Kılış Cümlesi: N (T) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘hatırlamıyordu’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Zorunlu olan öznesi, şahıs eki yoluyla; nesnesi ise ‘bir gördüğünü’ dizimbirimi ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘bir daha’ ve ‘hiç" öğeleri de bu cümlenin seçimlik öğelerini oluşturmaktadır.

[37] N: Uğruna evini barkını harcayanları bile ZT: ikinci görüşünde Y: tammamazlıktan geliyor,

Kurucu: ‘tanımamazlıktan geliyor’ fiil öbeğinden oluşan geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu öğesini meydana getirmektedir.

Zorunlu Öğeler: Zorunlu öğe olarak bulunması gereken özne, şahıs eki yoluyla karşılanmıştır. ‘Uğruna evini barkını harcayanları bile’ geçişlili ğin karşılığı olarak bulunan temel öğelerdendir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, ‘ikinci görüşünde’ zarf tümleci de seçimlik öğe olarak bulunmaktadır.

[38] BT: daha doğrusu ZT: sahiden Y+Ö: tanımıyordu.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘tanımıyordu’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Geçişlilik nesneyi, kılış fiili olması ise özneyi temel öğe yapmaktadır. Bu temel öğelerden şahıs ekiyle; nesne ise göndergesel olarak

hemen bir önceki cümlede yer alan ‘uğruna evini barkını harcayanları bile’ öğeleridir.

Seçimlik Öğeler: ‘daha doğrusu’ zarflık bir ilgiyi tamamlıyor gibi görünse de, bir önceki cümleyle anlamsal bağlantı kurmak amacıyla kullanılmış bir dizimbirimdir. Dolayısıyla, seçimlik bağlama tümlecini oluşturmaktadır.

[39] BT: Çünkü ZT: karşısındaki kendisini ona hatırlatmak için: "Nasıl bilmezsin canım, Silleli’nin bağına gittik ya... Orada küçük Ali beni bıçakladı da dört ay hastanede yattım yal..." dedikçe ZT : öyle masum bir tavırla: N: "Bilemedim hay efendiciğim, bilemedim işte!" Y: derdi.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘derdi’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: "Bilemedim hay efendiciğim, bilemedim işte!" iç cümlesi geçişli kurucunun istediği nesne öğesidir ve cümlede bulunması zorunludur.

Seçimlik Öğeler: ‘çünkü’, ‘karşısındaki kendisini ona hatırlatmak için: "Nasıl bilmezsin canım, Sillelinin bağına gittik ya... Orada küçük Ali beni bıçakladı da dört ay hastanede yattım ya!.." dedikçe’ ve ‘öyle masum bir tavırla’ zarf tümleçleri de seçimlik öğeleri meydana getirmektedir.

[40] BT: ki, N: yalan yaptığını söylemek Y: insafsızlık olurdu.

Oluş Cümlesi: BT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘ insafsızlık olurdu’ oluş fiili, bu cümlede kurucu öğe olarak yer almaktadır.

Zorunlu Öğeler: Kurucu olan oluş fiilinin istediği nesne öğesini ‘yalan yaptığını söylemek’ dizimbirimi karşılamaktadır. Dolayısıyla, bu dizimbirim, yüklemin zorunlu istediği temel öğe olarak cümlede yer almaktadır.

Seçimlik Öğeler: Kullanıcı kuracağı cümlenin bir önceki cümleye açıklık getirmek olduğunu bildirmek amacıyla seçimlik olarak ‘ki’ bağlacını kullanmıştır. Dolayısıyla, bu ‘ki’ bağlacı bağlama tümleci olarak seçimlik öğeyi oluşturmaktadır.

[41] N: Kendisini, alıp götüren ve oynatanların, hattâ bir iki gece yanlarında alıkoyanların ne zengin ne de "Aslan gibi delikanlı" olmaları, ZT: bunların Gramofon Avrat’in kafasında yer bırakmalarına Y: yetmiyordu.

Oluş Cümlesi: N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, bir oluş fiili olan ‘yetmiyordu’ dizimbirimidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu oluş fiili olduğu için bir nesneyle birleşmesi gerekmektedir. Bu nesne öğesi de, ‘kendisini alıp götüren ve oynatanların, hattâ bir iki gece yanlarında alıkoyanların ne zengin ne de "Aslan gibi delikanlı" olmaları’ belirtili isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlenin kurucusu, ‘bunların Gramofon Avradın kafasında yer bırakmalarına’ zarfı ise dil kullanıcısı tarafından tamamlanmıştır ve seçimlik öğedir.

[42] N: Yalnız bir kişiyi X: ve ZT: uzun zaman Y: unutmadı:

Kılış Cümlesi: N (T) + X (X) + ZT (S) + Y (K) :

Kurucu: Bir geçişli kılı ş fiili olan ‘unutmak’, olumsuz geçmiş zaman çekimiyle cümleye kurucu olmuştur.

Zorunlu Öğeler: Geçişlili ğin gereği olan nesne öğesi, zarf öbeğinden oluşan ‘yalnız bir kişiyi’ dizimbirimidir.

Seçimlik Öğeler: ‘ uzun zaman’ sıfat tamlamasından oluşan zarf, cümlenin seçimlik öğesi olan zarf tümlecidir. Bu cümlede, ayrıca bir de ‘ve’ bağlacı bulunmaktadır; ki, dizgi hatası olarak yazılmış olmalı.

[43] N: Azime’nin eski dostlarından Rumelili bir Hüseyin Ağa Y: vardı.

Durum Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucu öğesi, ‘vardı’ ismidir.

Zorunlu Öğeler: İsim yüklem olduğunda, tam ve kâmil manada bir cümle kurabilmek için temel öğe olarak bir nesneye ihtiyaç duymaktadır. Bu nesne öğesi de ‘Azime’nin eski dostlarından Rumelili bir Hüseyin Ağa’ sıfat tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[44] N: Konya’dan istasyondan çıkınca insanın karşısına dizilen bir sürü çift atlı paytonların belki dörtte biri Y: bu adamındı.

Durum Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘bu adamındı’ isim tamlamasından oluşan isim, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu öğesi isim olan cümleler, temel öğe olarak nesne ister. Bu nesne öğesi de ‘Konya’dan istasyondan çıkınca insanın karşısına dizilen bir sürü çift atlı paytonların belki dörtte biri’ isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede de seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[45] ZT: Azime ‘ye arabalâzım oldu mu, ZT: buna N: haber Y: salar,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: geniş zaman çekimli ‘salar’ geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucunun geçişli olmasının gerektirdiği nesne, ‘haber’ ismiyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘Azime’ye araba lâzım oldu mu’ ve ‘ buna’ zarf tümleçleri de bu cümlenin seçimlik öğeleridir.

[46] Ö: Hüseyin Ağa da ZT: işin sonunda ZT: bazan ZT: vukuat da çıkabileceği için N: en genç ve kuvvetli arabacısı Murat’ı Y: yollardı.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucu öğesi, ‘yollardı’ geçişli kılı ş fiilidir.

Zorunlu Öğeler: Kılma eylemini gerçekleştiren özne öğesi ‘Hüseyin Ağa da’; kılma eyleminin üzerinde gerçekleştiği nesne öğesi de ‘en genç ve kuvvetli arabacısı Murat’ı’ dizimbirimleridir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede kurucu ve onun temel öğeleri ile oluşan cümle üç ayrı zarf tümleci ile tamamlanmıştır. ‘İşin sonunda, ‘bazan’ ve ‘vukuat da çıkabileceği için zarf tümleçleri bu cümlenin seçimlik öğeleridir.

[47] Ö: Bu delikanlı, ZT: hiç konuşmadan, hiç arkasına bakmadan DT: kendisine söylenen yere N: atları Y: sürer,

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + DT (T) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘sürer’ şeklinde çekimlenmiş olan geçişli ve yerseme kılış fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kurucunun kılış fiili olmasından dolayı zorunlu olarak bulunması gereken özne, ‘bu delikanlı’ sıfat tamlaması, geçişlili ğin bir sonucu olarak cümlede zorunlu olarak bulunması gereken nesne öğesi ‘atları’ ismi ve kurucunun yerseme oluşunun bir sonucu olan dolaylı tümleç öğesi de ‘kendisine söylenen yere’ sıfat tamlaması dizimbirimlerinden oluşmaktadır.

Seçimlik Öğeler: ‘hiç konuşmadan, hiç arkasına bakmadan’ zarf tümleci, bu cümlenin tek seçimlik öğesidir.

[48] ZT: hangi bağa gidilirse DT: kapısının önünde Y+Ö: bekler,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Geçişli ve yerseme kılış fiili, geniş zaman çekimi ile ‘bekler’ şeklinde bu cümlenin kurucusu olmuştur.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede zorunlu olarak bulunması gereken özne ve nesne, cümlelerin metin bağlamı içinde kullanım şeklinden dolayı önceki cümlelere gönderme yapılarak kavramsal olarak bulunmaktadır. Yerseme çatılı bir fiil olu şunun sonucu olarak da, temel öğe olarak bulunması gereken dolaylı tümleç öğesini ise ‘kapısının önünde’ isim tamlaması meydana getirmektedir

Seçimlik Öğeler: Bu cümlenin tek seçimlik öğesi vardır. O da ‘hangi bağa gidilirse’ zarf tümlecidir.

[49] ZT: çağrılsa bile DT: içeri Y: girmez.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Bir yerseme kılış fili olan ‘girmez bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Yerseme fiilinin yüklem olması ile dolaylı tümleç temel öğe olmaktadır. Bu temel öğeyi de ‘içeri’ kelimesi karşılamaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlenin tek seçimlik öğesi ‘çağrılsa bile’ zarf tümlecidir.

[50] BT: ve ZT: sabaha karşı ZT: oturak bitince yahut bir vukuat çıkıp silâh sesleri ve bağrışlar arasıtıda Gramofon Avrat bağdandışarı fırlayınca ZT: hemen N: atların torbalarını Y: alır,

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)]

Kurucu: Geçişli bir kılış fiili olan ‘alır’ fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Geçişli kurucunun istediği nesne öğesi temel öğedir ve ‘atların torbalarını’ isim tamlamasından oluşmaktadır.

Seçimlik Öğeler: Cümleleri birbirine bağlayan ‘ve’ bağlama tümleci, kurucuyu zaman açısından tamamlayan ‘sabaha karşı’ ve ‘oturak bitince yahut bir vukuat çıkıp silâh sesleri ve bağrışlar arasında Gramofon Avrat bağdan dışarı fırlayınca’ öğeleri ile kurucuyu durum açısından tamamlayan ‘hemen’ zarf tümleçleri de dil kullanıcısı tarafından seçimlik olarak yerleştirilmi ş öğelerdir.

[51] ZT: dörtnala DT: şehre Y: dönerdi.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Yerseme kılış fiili olan ‘dönerdi’, cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kurucunun yerseme oluşundan dolayı temel öğe olarak yer alması gereken dolaylı tümleç öğesi ise ‘şehre’ kelimesidir.

Seçimlik Öğeler: Kurucuyu durum açısından seçimlik olarak tamamlayan zarf tümleci öğesi de ‘dörtnala’ biçimbirimidir.

[52] ZT: Ne kadın ona, ne o kadına N: bir lâf Y: söylemiş değildir.

Kılış Cümİesi: ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli bir kılış fiili olan söylemek fiilinin ‘söylemiş değildir’ şeklindeki çekimli şekli bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Geçişli olan kurucunun istediği nesne öğesi ‘bir lâf’ sıfat tamlaması ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘ne kadına ne ona’ zarf tümleci bu cümlenin seçimlik öğesidir.

[53] ZT: Aylardan heri ZT: onun doru atları ve hafif arabası kadını birçok yerlere götürdüğü, birçok yerlerden, batan arkalarından afilan kurşunlara rağmen, selâmetle eve getirdiği halde, ZT: belki bir kere ZT: adamakıllı DT: birbirlerinin yüzüne Y+Ö: bakmamışlardı.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + DT (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: ‘bakmamışlardı’ yerseme kılış fiili cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Yerseme kılış filinin öznesi, göndergesel olarak mevcut; yerseme oluşunun istediği dolaylı tümleç öğesi ise ‘birbirlerinin yüzüne’ isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: ‘aylardan beri’, ‘onun doru atları ve hafif arabası kadını birçok yerlere götürdüğü, birçok yerlerden, bazan arkalarından atılan kurşunlara rağmen, selâmetle eve getirdiği halde’, ‘belki bir kere’ ve ‘adamakıllı’ zarf tümleçleri bu cümlenin seçimlik öğeleridir.

[54] BT: Fakat ZT: bir gece Murat hastalanıp yerine başka arabacı gelince Ö: Gramofon Avrat DT: bindiği arabadan Y: atladı

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + Ö (T) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli ve yerseme kılış fiili olan ‘atladı’, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı oluşunun karşılığı olan özne, ‘Gramofon Avrat’tır. Yerseme oluşunun karşılığı olan dolaylı tümleç öğesi ise ‘bindiği arabadan’ sıfat tamlamasıdır. Bu iki öğe de cümlede temel öğelerdir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle önceki cümle veya cümlelerle anlamca ilintilendirilmek istendiği için, ‘fakat’ bağlama tümleci kullanılmıştır. Bu tümleç ile kurucuyu zaman açısından tamamlayan ‘bir gece Murat hastalanıp yerine başka arabacı gelince’ zarf tümleci cümlenin seçimlik öğeleridir.

[55] BT: ve ZT: gitmem diye Y: dayattı;

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu olan ‘dayattı’, zarfsama bir kılış fiilidir.

Zorunlu Öğeler: Zarfsama kılış filinin öznesi göndergesel olarak mevcuttur. Zarfsama oluşunun gereği olarak da ‘gitmem diye’ zarf-fiil öbeğinden oluşan zarf tümleci kullanılmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik olarak cümleler sıralanarak birbirine bağlanmak istendiği için sıralama amaçlı ‘ve’ bağlama tümleci kullanılmıştır.

[56] N: ne yalvarmak, ne bağırmak Y: faydavermedi.

Oluş Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, ‘fayda vermedi’ oluş fiilidir.

Zorunlu Öğeler: Oluş fiili kurucu oluğu zaman, tamamlayıcı anlam nesne ile cümleye yüklenir. Zorunlu bu temel öğe de bağlama edatıyla birbirine bağlanarak verilmiştir. O da ‘ne yalvarmak, ne bağırmak’ bağlama edatı öbeğidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[57] ZT: Azime pohpohlamak için birkaç gün sonra bunu oğlana söyleyince Ö: o, ZT: aldırış etmezmiş gibi, N: omuzlarını Y: silkti.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + Ö (T) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu geçişli kılı ş fiili olan ‘silkti’dir.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiilini gerçekleştiren özne öğesi ‘o’; kurucunun geçişli oluşundan dolayı temel öğe olarak bulunması gereken nesne öğesi ise ‘omuzlarını’ biçimbirimidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede ‘aldırış etmezmiş gibi’ ve ‘Azime pohpohlamak için birkaç gün sonra bunu oğlana söyleyince’ zarf tümleçleri bu cümlede yer alan seçimlik öğelerdir.

[58] ZT: Biı" gün DT: Meram’ın tâ öbür başında bir oturağa Y: gittiler.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Bu ciimlenen kurucusu, yerseme kılış fiili olan ‘gittiler’ ö ğesidir.

Zorunlu Öğeler: Yerseme kurucunun istediği dolaylı tümleç öğesi ‘Meramın tâ öbür başında bir oturağa’ sıfat tamlaması ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede tek seçimlik öğe, ‘bir gün sıfat tamlamasından oluşan zarf tümlecidir.

[59] ZT: İçerde sazlar çalınıp şarkılar titreşen dut yapraklarında dolaşırken, dönen ve oynayan kadınların kaşık sesleri taşlı bir yolda

dörtnala koşan at nalları gibi geceye yayılırken, N: her zamanki şey Y: oldu:

Oluş Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Bir oluş fiili olan ‘oldu’ geçmiş zaman çekimli fiili, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Oluş fiili bir cümlenin kurucusu olduğunda temel öğe olarak nesne bulunmalıdır. Bu zorunluluğun karşılığı olan nesne öğesi ise ‘her zamanki şey’ sıfat tamlamasından oluşmaktadır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlenin kurucusu, zarf tümleci olarak kullanılan ‘içerde sazlar çalınıp şarkılar titreşen dut yapraklarında dolaşırken, dönen ve oynayan kadınların kaşık sesleri taşlı bir yolda dörtnala koşan at nalları gibi geceye yayılırken’ zarf-fiil öbeği ile genişletilmiştir ve bu öğe seçimliktir.

[60] N: bağırmalar, sövüşmeler Y: başladı.

Oluş Cümlesi: N (T) + Y (K) ]

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, bir oluş fiili olan ‘başladı’ biçimbirimidir.

Zorunlu Öğeler: ‘bağırmalar, sövüşmeler’ bağlama edatı öbeği bu cümlede oluş fiili olan kurucunun istediği temel öğe olan nesnedir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[61] N: Birkaç silâh sesi Y: duyuldu:

Kılış Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli ve edilgen bir kılış fiili olan ‘duyuldu’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiili edilgen çatılı olarak kurucu olduğu zaman özne ya zikredilmemekte; ya da dolaylı özne olarak cümleye dahil edilmektedir. Bu cümlede özne söylenmemiştir. Geçişlili ğin sonucu olarak ‘birkaç silâh sesi’ sıfat tamlaması, cümleye nesne olarak girmiştir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle ‘çekirdek cümle’dir; yani, seçimlik öğe yoktur.

[62] Ö: Murat ZT: başını çevirerek DT: bağın tenha kapısına Y: baktı,

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + DT (S) + Y (K)

Kurucu: Yerseme geçişli kılı ş fiili olan ‘baktı’ sözcüğü, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı olan kurucunun özne öğesi, ‘Murat’ ismidir. Yerseme olan kurucunun işaret ettiği dolaylı tümleç öğesi ise ‘bağın tenha kapısına’ isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede bakmak kurucusu, nasıllık açısından tamamlanmak istenmiş; bu istek de ‘başını çevirerek’ zarf fiil öbeği ile yerine getirilmiştir. Dolayısıyla, bu öğe, seçimliktir.

[63] ZT: neredeyse N: bu kapıdan çıkıp arabaya atlayacak olan kadını ve "efesini" Y+Ö: gözledi.

Kılış Cümfesi: ZT (S) + N (T) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Geçişli bir kılış fiili olan ‘gözledi’, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Geçişlili ğin zorunluluğu olarak cümlede bulunması gereken nesne öğesi, ‘bu kapıdan çıkıp arabaya atlayacak olan kadını ve "efesini"‘ bağlama edatı öbeğidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede de ‘neredeyse’ zarf tümleci seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

[64] BT: Fakat ZT: bunun yerine ZT: içerden N: keskin bir kadın sesi Y: çınladı: N: "Amanın Murat yetiş, beni vurdular!"

Oluş Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) Y (K) + N (T)

Kurucu: Bir oluş fiili olan ‘çınladı’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu öğe oluş fiili olduğunda, temel öğe olarak bir nesneye ihtiyaç duyar. Bu cümlede bu nesne öğesi, "keskin bir kadın sesi’ sıfat tamlamasıdır. Bu öğenin yan cümle şeklinde zikredilen sıfatı, iç cümleden oluşmaktadır. Bu tür iç cümleden oluşan öğeler iki nokta ile, kurucu öğenin sonuna taşınabilmektedir. Burada böyle bir durum söz konusudur. "Amanın Murat yetiş, beni vurdular!" bir önceki nesnenin bir parçasıdır. Böyle bölünmüş öğeler için de yeni bir terim kullanılabilir. Derin yapıdaki bölünmemiş şekli şöyledir: "Amanın Murat yetiş, beni vurdular [diyen] keskin bir kadın sesi".

Seçimlik Öğeler: Bu cümle, bir önceki cümledeki anlamla ilişkilendirilmek istendiği için ‘fakat’ bağlama tümlecini seçimlik öğe olarak içermektedir. Yine seçimlik olarak ‘bunun yerine’ isim tamlamasından oluşan ve ‘içerden’ zarfından yapılmış olan zarf tümleçleri de cümleye anlam genişliği kazandırmak üzere ilave edilmiş seçimlik öğelerdir.

[65] ZT: Oğlan yerinden sıçrayarak N: bahçe kapısını Y: omuzladı.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: İsimden türetilmiş olan "omuzladı" geçişli kılı ş fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Geçişlili ğin bir sonucu olarak belirtisiz isim tamlaması olan ‘bahçe kapısını’ nesnesi kullanılmıştır. Yine zorunlu temel öğe olarak kurucunun kılış fiili olmasından kaynaklanan özne isteği, ‘oğlan’ belirsizlik zamiriyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede kurucunun nasıllığını belirten bir durum zarfı ilave edilmek istenmiştir. Dil kullanıcısının bu isteği de ‘yerinden sıçrayarak’ zarf-fiil öbeği yoluyla karşılanmıştır.

[66] DT: İçerde N: hâlâ boğuşanlar Y: vardı.

Oluş Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: ‘Vardı’ ismi, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kurucu bir isim olduğu için temel öğesi bir nesne olacaktır. Bu nesne öğesi de ‘ hâlâ boğuşanlar’ eksiltili sıfat tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Kurucunun ifade ettiği nesnenin nerede bulunduğunu bildiren dolaylı tümleç de, bu cümlede seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

[67] Ö: Birkaç kişi ZT: kadını kucaklayıp bağ evine sokmaya Y: çalışıyorlardı.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: ‘çalışıyorlardı’ zarfsama kılış fiili, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kurucunun kılış fiili olmasının karşılığı ‘birkaç kişi’ sıfat tamlamasından oluşan özne; zarfsama oluşunun karşılığı ise ‘kadını kucaklayıp bağ evine sokmaya’ isim-fiil öbeğinden oluşan zarf tümlecidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[68] Ö: Kadın ZT: Murat’ı görünce N: ellerini ZT: ona doğru Y: uzattı.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘uzattı’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı kurucunun isteği olan özne ‘kadın, geçişli kurucunun isteği olan nesne ise ‘ellerini’ biçimbirimleriyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Çekim edatı öbeğinden oluşan ‘ona doğru’ ve zarf-fiil öbeğinden oluşan ‘Muradı görünce’ zarf tümleçleri bu cümlede kullanılan iki seçimlik öğeyi oluşturmaktadır.

[69] BT: ve ZT: ilk defa olarak ZT: ona, ZT: hem de çok şeyler söyleyen göllerle. Y+Ö: baktı.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Zarfsama kılış fiili olan ‘baktı’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Temel öğe olan özne, şahıs eki yoluyla; zarf tümleci ise ‘ona’ biçimbirimiyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle, bir önceki cümlenin işleniş zamanı olarak takipçisi olduğu için sıralanarak kullanılmak istenmiştir. Bu istek için de ‘ve’ bağlacı, bağlama tümleci olarak kullanılmıştır. ‘ilk defa olarak’ ve ‘hem de çok şeyler söyleyen gözlerle’ zarf tümleçleri ise kurucu öğeyi iki ayrı durum açısından tamamlayan seçimlik öğelerdir.

[70] Ö: Murat ZT: yavaşça ceketinin cebinden ZT: iri nagantını ZT: çıkararak ZT: oradakileredoğru Y+Ö: sıktı;

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘sıktı’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılan öğe ‘Murat’, kılınan şey ise, ‘iri nagantını’ sıfat tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Kurucunun yönü ve durumu ayrıca belirtilmek istendiği için iki ayrı zarf tümleci seçimlik öğeler olarak kullanılmıştır: ‘oradakilere doğru’ ve ‘yavaşça ceketinin cebinden çıkararak’.

[71] Ö: onlar, ZT: nereden geldiğini anlamadıkları bu ateşten şaşırdıkları sırada ZT: çabucak kadını yakalayıp DT: dışar Y: fırladı.

Kılış Cümlesi: Ö (T) + ZT (S) + ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Yerseme kılış fiili olan ‘fırladı’, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı kurucunun istediği özne ‘onlar’ işaret zamiriyle karşılanmıştır. Kurucunun yerseme oluşunun karşılığı ise ‘dışarı’ kelimesidir.

Seçimlik Öğeler: Kurucu ayrıca zaman açısından tamamlanmak istenmiş ve bu isteğin karşılığı olarak ‘nereden geldiğini anlamadıkları bu ateşten şaşırdıkları sırada’ sıfat tamlamasından oluşan zarf tümleci kullanılmıştır. Kurucunun işleniş durumu da ayrıca seçimlik olarak ‘çabucak kadını yakalayıp’ zarf-fiil öbeğinden oluşan zarf tümleci ile verilmiştir. Bu öğeler de seçimliktir.

[72] BT ve ZT: arabaya atlayarak ZT: şehrin aksi tarafına, dağlaradoğru Y+Ö: sürdü.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K) + Ö (T)

Kurucu: Geçişli zarfsama kılış fiili olan ‘sürdü’, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiili olduğu için özneyi zorunlu olarak istemektedir ve bu öğe şahıs ekiyle verilmiştir. Geçişli bir kılış fiili olan kurucunun istediği nesne öğesi zikredilmemiştir. Seçimlik öğe olan ‘arabaya atlayarak’ zarf tümleci içindeki ‘araba’’ kelimesinin çağrışımıyla yetinilmiştir. Oysa, bu öğe de kesinlikle ‘arabayı’ veya ‘onu’ şeklinde verilmeliydi. Zarfsama kurucunun istediği zarf tümleci, ‘şehrin aksi tarafına, dağlara doğru’ bağlama edatı öbeği ile verilmiştir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle, bir önceki cümleyle sıralama şeklinde bağlanarak kullanılmak istendiği için, ‘ve’ bağlama tümleci ve kurucunun durumu ayrıca bildirilmek istendiği için de ‘arabaya atlayarak’ zarf tümleci seçimlik olarak kullanılmıştır.

[73] BT: Fakat ZT: buraları iyi tanımadığı ve sığınacak kimsesi olmadığı için ZT: birkaç gün sonra DT: candarmaların eline Y: düştü.

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Yerseme kılış fiili olan ‘düştü’, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Yerseme kurucunun istediği dolaylı tümleç öğesi, ‘candarmaların eline’ isim tamlaması ile karşılanmıştır. Tümleyen öğeler, mecazi kullanılan bir kurucu ile birlikte deyim oluşturabilmektedir. Bu cümlede de temel

öğe olan dolaylı tümleç ile mecazi yüklem birleşerek deyimsel anlam aktarımı için kullanılmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle, dil kullanıcısı tarafından bir önceki cümlenin içerdiği anlama istisnaî bir durum olarak bağlanmak istendiği için ‘fakat’ bağlama tümleci seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

Kurucunun durumu ve zamanı ayrı ayrı iki zarf tümleci ile seçimlik olarak zikredildiği için, ‘buraları iyi tanımadığı ve sığınacak kimsesi olmadığı için’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümleci ile ‘birkaç gün sonra’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümleci seçimlik öğeler olarak kullanılmıştır.

[74] N: kendisini DT: hapishaneye, N: kadını DT: hastaneye Y: kaldırdılar.

Kılış Cümlesi: N (T) + DT (S) + N (T) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli yerseme bir kılış fiili olan ‘kaldırdılar’, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Kurucu kılış fiili olduğu için, özne şahıs ekiyle verilmiştir. Kurucunun geçişlilik çatısı, ‘kendisini’ ve ‘kadını’ nesneleriyle karşılanmıştır. Kurucunun yerseme çatılı olmasından dolayı da ‘hapishaneye’ ve ‘hastaneye’ dolaylı tümleçleri temel öğe olarak yer almıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır; çekirdek cümledir.

[75] ZT: Gramofon Avrat hastaneden çıkınca ZT: ilk işi N: Murat’ı sormak Y: oldu.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + N (S) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu, ‘oldu’ fiilidir. ‘İstemek’ anlamıyla kullanıldığı için ‘olmak’ oluş fiili, geçişli kılı ş fiili olarak kullanılmıştır.

Zorunlu Öğeler: Geçişli kılı ş fiilinin cümle kurabilmek için ihtiyaç duyduğu nesne kavramı, ‘Murat’I sormak’ isim-fiil öbeği ile verilmiştir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, zarf-fiil öbeğinden oluşan ‘Gramofon Avrat hastaneden çıkınca’ ve ‘ilk işi’ zarf tümleçleri seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

[76] ZT: Tabanca attığı zaman yaralananların biri öldüğü için, Ö: delikanlı, ZT: esbabı muhaffefesifilân çıktıktan sonra, N: tam on iki buçuk sene Y: yemişti.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + Ö (T) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘yemişti’, bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiili olan kurucunun istediği özne ‘delikanlı’ kelimesi ile verilmiştir. Geçişli çatılı olan kurucunun istediği nesne öğesi ise, ‘tam on iki buçuk sene’ zarf öbeği ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, kurucu sebep açısından tamamlanmak istendiği için ‘tabanca attığı zaman yaralananların biri öldüğü için’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümleci ile ‘esbabı muhaffefesi filân çıktıktan sonra’ zaman bildiren zarf tümleci seçimlik öğeler olarak kullanılmıştır.

[77] ZT: Bu günden sonra Ö: kadın BT: ne DT: bir oturağa Y: gitti,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + Ö (T) + BT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Yerseme kılış fiili olan ‘gitti’, bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı kurucunun istediği özne ‘kadın; dolaylı tümleç ise ‘bir oturağa’ biçimbirimleriyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Üç cümle olumsuzlukta eşitlenerek birbirine bağlama tümleci ile bağlanmak istendiği için tekrarlanarak kullanılan bağlama edatının biri bu cümlede, diğerleri bunu takip eden diğer cümlelerde kullanılmıştır. Dolayısıyla ‘ne ... ne ... ne de...’ bağlama tümleci, her üç cümlenin de seçimlik öğesidir. Kurucu ayrıca zaman kavramı ile genişletilmek istendiği ‘bu günden sonra’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümleci seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

[78] BT: ne ZT: eline kaşık alıp Y: oynadı,

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Bu cümlenin kurucusu da yerseme kılış fiili olan ‘oynadı’ kelimesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılıcılığm gerektirdiği özne ile yerseme çatılı oluşunun gerektirdiği dolaylı tümleç öğeleri, bağlama edatının göndergeselliği ile bir önceki cümlede verilmiştir.

Seçimlik Öğeler: Birincisi ve ikincisi bir önceki cümlelerde kullanılan bağlama edatı ‘ne ... ne ... ne de ...’ yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı seçimlik öğe olarak burada da tekrarlanarak kullanılmıştır. Kurucu durum zarfıyla genişletilmek istendiği için ‘eline kaşık alıp’ zarf-fiil öbeğinden oluşan zarf tümleci seçimlik öğe olarak kullanılmıştır.

[79] BT: ne de N: güzel ve yanık sesini duyan Y: oldu.

Oluş Cümlesi: BT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Oluş fiili olan ‘oldu’ bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Oluş fiili, bu cümlenin kurucusu olduğu için cümle kurmak için ihtiyaç duyduğu nesne öğesi, ‘güzel ve yanık sesini duyan’ eksiltili sıfat tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bağlama tümleci ‘ne ... ne ... ne de ...’ bu cümlede de seçimlik öğedir.

[80] ZT: Evvelâ DT: yaşlıca birinin yanına ZT: kapatma Y: girdi.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Yerseme kılış fiili olan ‘girdi’ kelimesi, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Yerseme kurucunun ihtiyaç duyduğu dolaylı tümleç öğesi, ‘yaşlıca birinin yanına’ isim tamlamasıdır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede, ‘evvelâ’ ve ‘kapatma’ zarfları, seçimlik zarf tümleci olarak kullanılmıştır.

[81] ZT: O kendisini kapı dışarı edince de DT: umumhaneye Y: düştü.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + DT (T) + Y (K)

Kurucu: Yerseme bir kılış fiili olan ‘düştü’ bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Kılış fiilinin istediği özne metin bağlamında verilmiştir. Kurucunun geçişli çatılı olması sonucu cümlede zorunlu olarak bulunması gereken dolaylı tümleci karşılayan biçimbirim ise ‘umumhaneye’ kelimesidir.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede kurucu ‘o kendisini kapı dışarı edince de’ pekiştirme edatı öbeği ile anlam olarak daraltılmıştır. Dolayısıyla, bu öğe seçimliktir.

[82] BT: Fakat ZT: her Salı günü ZT: muhakkak ZT: hapishaneye gidip N: Murat’ı Y: görür,

Kılış Cümlesi: BT (S) + ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + N (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘görür’, bu cümlenin kurucusudur.

Zorunlu Öğeler: Kılıcı gönderme yoluyla; geçişlilik ise ‘Muradı’ nesnesiyle karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümle anlamca bir önceki cümleyle ‘fakat’ bağlacı ile anlamca ilişkilendirilmek istenmiştir. Bu bağlama tümleci seçimliktir, ‘her Salı günü’, ‘muhakkak’ ve ‘ hapishaneye gidip’ zarflarından oluşan zarf tümleçleri de kurucunun kullanıcı tarafından detaylandınlma isteğini yansıtan seçimlik öğelerdir.

[83] N: ya birkaç kuruş para.yahut da vağ, bulgur, cıgaragibi bir şev Y: bırakırdı.

Kılış Cümlesi: N (T) + Y (K)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘bırakırdı bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede kılıcılığın karşılığı olan özne, göndergesel olarak verilmiştir. Geçişlilik ise, ‘ya birkaç kuruş para, yahut da yağ, bulgur, cıgara gibi bir şey’ sıfat tamlamasından oluşan nesne ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: Bu cümlede seçimlik öğe kullanılmamıştır.

[84] ZT: Aralarındabir iki kelime bile konuşmadıkları halde N: kendi uğruna hiç düşünmeden adam vuran bu çocuğu, ZT: vücudunu satıp kazafidığı paralarla Y: besliyor,

Kılış Cümlesi: ZT (S) + N (T) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Geçişli kılı ş fiili olan ‘besliyor’ bu cümlenin kurucu öğesidir.

Zorunlu Öğeler: Bu cümlede de kılıcılığın karşılığı kavramsal olarak mevcuttur. Geçişlilik ise ‘kendi uğruna hiç düşünmeden adam vuran bu çocuğu’ sıfat tamlamasından oluşan nesne ile karşılanmıştır.

Seçimlik Öğeler: ‘aralarında bir iki kelime bile konuşmadıkları halde’ ve ‘vücudunu satıp kazandığı paralarla’ zarf tümleçleri ise seçimlik öğelerdir.

[85] ZT: belki de ZT: artık ZT: yalnız bunun için Y: çalışıyordu.

Kılış Cümlesi: ZT (S) + ZT (S) + ZT (S) + Y (K)

Kurucu: Zarfsama kılış fiili olan ‘çalışıyordu’ bu cümlenin kurucu üyesidir.

Zorunlu Öğeler: Çalışmak fiili, buradaki kullanımıyla zarfsama çatılıdır ve zarf tümlecini zorunlu olarak istemektedir. Bu zorunluluğun karşılığı, ‘yalnız bunun için’ çekim edatı öbeğinden oluşan zarf tümlecidir.

Seçimlik Öğeler: ‘belki de’ ve’artık’ zarfları da kurucuya sınırlandırma getiren iki ayrı zarf tümlecidir ve cümlede seçimlik öğe olarak bulunmaktadır.

Sonuç

Hangi öğelerin hangi yapılarda bulunması gerektiğini gösteren öğeye ‘kurucu öğe’ ve kurucunun ifade açısından tam ve kâmil anlamda bir cümle oluşturabilmesi için mutlaka bulunması gereken öğelere ise ‘temel öğe’ denmelidir.

Cümlenin tek kurucu öğesi olan yüklem, bir cümlede hangi öğelerin temel öğe olarak bulunacağını belirleyen öğedir.

Kurucu (yüklem) öğenin türüne göre bir cümlenin temel öğeleri değişkenlik göstermektedir. Buna göre, ifade açısından tam ve doğru bir cümlede temel öğeler:

Kılı ş Cümlelerinde:

A. Gövde Çatılarda:

Geçişli Çatılı Cümlelerde: Ö + N + Y,

Yerseme Çatılı Cümlelerde: Ö + DT + Y,

Zarfsama Çatılı Cümlelerde: Ö + ZT + Y.

B. Ekli Çatılarda:

Edilgen Çatılı Cümlelerde: N + Y,

Dönüşlü Çatılı Cümlelerde: Ö (nesne içerikli) + Y,

Ettirgen Çatılı Cümlelerde: Y + YtÖ + N + YnÖ,

İşteş Çatılı Cümlelerde: Y + O (çokluk içerikli),

Oluş ve Durum Cümlelerinde: N + Y,

Oluş Cümlelerinde: N + Y şeklinde sınıflandırılabilir.

Kurucu öğenin türüne göre cümleleri özne ve nesneli cümleler olarak iki ayrı şekilde sınıflandırmak da mümkündür.

Cümle ile ilgili değişik bir bakış açısını ortaya koyan bu yazı, aykırı bir duruşu asla gütmemekte; her yönüyle mantıklı, mükemmel ve istisnasız bir dil olan Türkçenin bu özelliğini yansıtabilecek derecede tutarlı ve çelişkilerden arındırılmış bir dilbilgisinin oluşumuna, iş işten geçmeden bir müdahale ve uyarı amacını gütmektedir.

KAYNAKLAR

DELİCE, H. İbrahim, "Oldurgan Çatı İşlev Açısından Nasıl Tanımlanmalıdır", Sosyal Bilimler Dergisi, 25. Sayı, Sivas 2009

DELİCE, H. İbrahim, "Türkçe Sözdiziminde Tümleç", Türk Dili ve Edebiyatı Makaleleri, 3. Sayı, Sivas 2003, s. 329-333".

DELİCE, H. İbrahim, "Yüklem Olarak Türkçede Fiil", Sosyal Bilimler Dergisi, 26/2. Sayı, Sivas 2002, s. 197.

HATİBOĞLU, Vecihe, Türkçenin Sözdizimi, DTCF Yayınları, Ankara, 1982, s. 99.

http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?KELIME=kate gori&GeriDon=0&EskiSoz=

KORKMAZ, Zeynep, Gramer Terimleri Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara, 1992, s. 33.

ÖZMEN, Mehmet, "Cümlenin Altıncı Öğesi ve Bir Terim Önerisi", Türk Dili Dergisi, 519 (Mart 1995), s. 224-227.

Sabahattin Ali, Bütün Öyküleri I Değirmen, Kağnı, Ses, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 1998.

ÜSTÜNOVA, Kerime, Dil Yazıları, "Türkçenin Asıl Unsurları: Özne ile Yüklem", Akçağ Yayınları, Ankara 2002, s. 103-110.

top related