antik msr ve eski anadolu uygarlklarnda...
Post on 25-Feb-2021
7 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü �lkö�retim Ana Bilim Dal�
Sosyal Bilgiler Ö�retmenli�i Bilim Dal�
Antik M�s�r ve Eski Anadolu Uygarl�klar�nda T�p
Yüksek Lisans Tezi
Dan��man Doç. Dr. Güngör KARAU�UZ
Sosyal Bilgiler Ö�retmenli�i Berat CERAN 054214031006
Konya-2008
ÖZET
Antik Mısır Ve Eski Anadolu Uygarlıklarında Tıp
Birbirleriyle dü�manken, dost olmay� ba�arm�� iki ülke. Birbirlerini y�kma
f�rsat� ikisine de geçmi�se bile bu f�rsatlar� de�erlendiremeyen ve bu dü�manl���n
daha sonra yerini karde�li�e b�rakt��� iki devlet, Hitit ve M�s�r devletleri.
��te böylesine güçlü ve böylesine gizemli iki devletin kendi dönemlerinde
uygulad�klar� t�p konusu tezimizin ana konusunu olu�turmu�tur.
Çal��mam�zdaki amaç, M�s�rla alakal� kaynaklar ve Hitit çivi yaz�l�
kaynaklar taranarak Eski Ça� dünyas�n�n t�bbi geli�melerini ortaya koyarak bu
geli�melerin günümüz t�p dünyas�na nas�l katk�lar sa�lad���n� ortaya ç�kartmakt�r.
Tezimiz 3 bölümden olu�mu�tur.
Birinci bölümde, Antik Ça� M�s�r dönemi Eski �mparatorluk, Orta
�mparatorluk, Yeni �mparatorluk ba�l�klar� alt�nda i�lenmi� olup bu bölümde ayr�ca
Antik Ça� M�s�r ülkesi sülaleleri ve siyasi ya�am�na k�saca de�inilmi�tir.
�kinci bölümde, Hitit siyasi tarihi i�lenmi� olup, Hitit dönemi Eski Hitit
Ça�� ve Hitit �mparatorluk Ça�� bölümlerine ayr�lm��t�r.
Üçüncü bölümde ise tezimizin ana konusu olan M�s�r ve Hitit T�bb� ele
al�nm��t�r. �lkça� uygarl�klar� ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik bulgulardan ve yaz�l�
belgelerden sa�land��� için, Antik Ça� M�s�r Ülkesi ve Hitit ülkesindeki t�p konusu
bu belge ve arkeolojik bulgulardan faydalan�larak anlat�lm��t�r.
Tezimizin ana konusunu olu�turan t�p ilmi, günümüz �artlar�nda ki gibi
modern bir t�p özelli�i ta��mamaktad�r. Zaten bu özelli�i ta��ma imkân� da yoktur.
�nsano�lu bu a�amaya gelebilmek için çok uzun a�amalardan geçmi�tir. Hitit ve
M�s�r t�bb�n� da ele al�rken bu konuya dikkat etmek gerekmektedir. Her ne olursa
olsun o dönemdeki uygulanan t�p, günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o
dönemde t�p alan�ndaki uygulamalar�n günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde
1
büyük katk�lar� olmu�tur. Ayr�ca aradan çok uzun y�llar geçmi� olmas�na ve
günümüz teknolojisinin geldi�i a�amalar dü�ünülecek olursa bile o dönem t�bb�ndaki
baz� uygulamalar�n günümüzle benzerlikleri de mevcuttur. Hatta günümüzde gelinen
teknoloji bile o dönem insanlar�n�n yapt��� uygulamalardan baz�lar�n� çözmekte
yetersiz kalabilmektedir.
M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu papirüslerden ve
mumyalardan elde etmekteyiz. Ça��m�za kadar dayanabilen papirüsler ve geli�mi�
teknolojik aletlerle inceleme f�rsat� buldu�umuz mumyalar, bize o dönem
insanlar�n�n t�p alan�nda yapt�klar� hakk�nda bilgiler vermektedir. Ele geçen
papirüslerde, hastal�klar, onlara konulan te�hisler, ilaç yap�mlar� ve dinsel-büyüsel
t�p hakk�nda bilgiler mevcuttur.
Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu ise, Hitit yaz�l�
belgelerinin t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinlerinden ö�renebilmekteyiz. Bu
metinlerden de Hititlerde hastal�k ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt edildi�i ve rahats�zl�k
durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n� ö�renebilmekteyiz.
Her iki ülkenin t�bb�nda da dinsel ve büyüsel taraflar vard�r ve t�p konusu
i�lenirken bu hususlar� göz ard� edemeyiz.
M�s�rda t�p mesle�i özel bir yere sahiptir ancak; dini tedavide bir ana temel
olan do�aüstü inan��lar, hastal���n iyile�mesinde etkili olmu�tur. M�s�r’da ruhlar ve
�eytanlar hastal�k nedeniydiler ve bu nedenle çe�itli büyüler kullan�rlard�. Ancak
sonralar� dualar büyülerin yerini alm�� ve �eytanlar tanr�sal dualarla giderilmi�tir.
Baz� tanr�lar bütün hastal�klara kar�� bir koruma arac� olmalar�na ra�men, baz�
tanr�larda özel hastal�klar� gidericiydiler. Organizman�n her organ� özel bir tanr� ile
ilgiliydi ve hastal��� veren tanr� onun tedavisini de yapard�. Bu tanr�lar aras�nda Ra,
�sis ve Thoth’u sayabiliriz. Sekhmet ise salg�n hastal�klar� yapar ve tedavi ederdi.
�mhotep ise bu tanr�lar�n en önemlisiydi. �mhotep birçok alanda ba�ar�lar
göstermenin yan�nda hekim olarakta görev yapm��t�r. Sonralar� ise t�p tanr�s� olarak
sembolle�tirilmi�tir ve tarih sahnesine tarihin ilk hekimlerinden biri olarak geçmi�tir.
2
M�s�r t�bb� hakk�nda bilgi veren papirüsler Kahun Papirüsü, Smith papirüsü,
Ebers Papirüsü, Hearst Papirüsü, Berlin Papirüsleri, Brooklyn Papirüsü ve Kalsberg
Papirüsüdür. Bu papirüslerde çe�itli hastal�klardan ve bu hastal�klar�n tedavi
�ekillerinden bahsedilmi�tir. Tabiî ki bu papirüslerde de dinsel ve büyüsel temalar
yer almaktad�r. Ayr�ca M�s�rl�lar dini ve büyüsel tedavinin yan�nda hastal�klar�n
iyile�tirilmesinde droglardan da faydalanm��lard�r.
Hitit t�bb� ise daha çok Mezopotamya t�bb�na benzemektedir. Hitit t�bb�
droglara dayanan bir t�p olmakla birlikte bu t�p ilminde de din ve büyü a��rl�kl�
olarak kullan�lm��t�r. Hititler, T�p konusunda kom�ular� olan Sümerlerin t�bbi
bilgilerinden faydalanm��lard�r ayr�ca Hitit t�bb� M�s�r t�bb� kadar geli�mi� bir t�p
de�ildir. Buna en aç�k örnek olarak Hititler kendi dönemlerinde M�s�r ülkesinden
doktor talebinde bulunmu� olmalar�n� gösterebiliriz. Hititler M�s�r t�bb�na büyük
önem vermi�ler ve m�s�rdan hekim istemi�lerdir. M�s�rdan hekim istenmesinin
sebepleri aras�nda; III. Hattu�ili’nin k�z karde�i Matanazi’nin çocuk sahibi
olabilmesi durumunu da sayabiliriz. III. Hattu�ili döneminde sadece Matanazi
için de�il III. Hattu�ili’nin kendisi ve Tarhunta��a kral� Kurunta içinde d��ar�dan
hekim istemi�tir.
Hititlerin t�p konusuna en önemli faydalar� bula��c� hastal�klar�n bulundu�u
kentleri bo�altmak olmu�tur. Ayr�ca Hititlerde do�um için kullan�lan sandalyelerde
bulunmaktad�r.
Eski M�s�rda T�p alan�nda kullan�lan maddeler aras�nda, çe�itli bitkiler,
çe�itli maden ve ta�lar� ve hayvanlar�n baz� uzuvlar� vard�r.
Hitit T�bb�nda da, çe�itli bitkiler, hayvansal ürünler ve madensel maddeler
T�p alan�nda kullan�lm��t�r.
M�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü bir güç bir insan� etkisi alt�na
alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta edebilirdi.
Hititler ise, açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi
cezalar olarak tanr�lardan geldi�ine inanm��lard�r. Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da
3
kusur eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya
törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan söylemek gibi kötü davran��larda
bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na inanmaktayd�lar.
Sihir ya da büyüsel yolla tedaviye olan inanç M�s�r toplumunda da hâkim
olmakla beraber, M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n
önlenmesinde ve sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da
hayvan �s�rma vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.
Hititlere göre ise, hastal�klar kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu
durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Ayr�ca cinsel güçsüzlükten
hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da tap�na��n sa�lam olmas�na
ve salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hititler üstesinden gelemedi�i birçok
konuda büyüye ba�vurmu�lard�r.
M�s�r ve Hitit T�bb� incelendi�inde, bu t�p alan�na büyü, sihir ve dini tedavi
yöntemlerinin kar��t���n� görürüz. Bu yüzden bu t�p konusunu incelerken bu alanlara
da girilmesi gerekmektedir. Çünkü o dönem t�p alan�ndaki uygulamalarda yukar�da
isimlerini sayd���m bu yöntemler iç içe geçmi� durumdad�rlar. Bunlar� birbirinden
ba��ms�z uygulamalar olarak de�erlendirmemizin ise olana�� yoktur.
Sonuç olarak M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler o
dönem insanlar�n�n yapt�klar� uygulamalar, günümüz t�bb�n�n ve günümüz
insanl���n�n geldi�i a�amalara büyük katk�lar� olmu�tur. O dönemki uygulamalar�n
ça��m�z t�bb�na büyük katk�lar sa�lamas�n�n yan�nda bu uygulamalardan baz�lar�n�n
günümüz t�bb�na benzerli�i de dikkat edilecek di�er bir husustur.
4
��NDEK�LER
ÖNSÖZ ............................................................................................................................ 2
KISALTMALAR L�STES�............................................................................................ 4
G�R�� ............................................................................................................................... 5
ANT�K MISIR S�YAS� TAR�H� .................................................................................. 8
H�T�T S�YAS� TAR�H�............................................................................................... 22
MISIR TIBBI ................................................................................................................ 31
A) MISIR TIBBININ GENEL ÖZELL�KLER�................................................................................ 31 B) ESK� MISIR TIBBINDA S�H�R VE D�N.................................................................................... 41
H�T�T TIBBI................................................................................................................. 48
A) H�T�T TIBBININ GENEL ÖZELL�KLER� ................................................................................ 48 B) H�T�T TIBBINDA BÜYÜ.......................................................................................................... 61 C) H�T�T D�N�NDE TIP ............................................................................................................... 65
SONUÇ .......................................................................................................................... 70
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 74
HAR�TA VE LEVHALAR .......................................................................................... 79
1
ÖNSÖZ
Bilinenleri bile bizi hayrete dü�ürmeye yeten iki ayr� ulus, iki ayr� medeniyet
Hitit ve M�s�r. �kisi de o dönemin en güçlü imparatorluklar�, dönemlerinin süper güçleri.
Yapt�klar� sava�lar, in�a ettikleri yap�lar, o ça�a getirdikleri yenilikler günümüzde bile
hayretler içinde okunmakta ve gizemlerini korumaktalar.
Birbirleriyle dü�manken, dost olmay� ba�arm�� iki ülke. Birbirlerini y�kma
f�rsat� ikisine de geçmi�se bile bu f�rsatlar� de�erlendiremeyen ve bu dü�manl���n daha
sonra yerini karde�li�e b�rakt��� iki devlet, Hitit ve M�s�r devletleri.
��te böylesine güçlü ve böylesine gizemli iki devletin kendi dönemlerinde
uygulad�klar� t�p konusu tezimizin ana konusunu olu�turmu�tur.
Ara�t�rma bak�m�ndan kaynaklar çok fazla olmasada, bilinenleri bile o dönem
insanlar�n�n neredeyse günümüz t�bb�na yak�n tedavi uygulamalar� gerçekten �a��rt�c�
bir durum. Öyle ki bu tedavi yöntemlerinden baz�lar� günümüzde neredeyse t�pa t�p
uygulanmaktad�r. Tabiî ki tedavide her ikisi de büyüyü ve dini tedaviyi uygulasa da bu
tedavilerin d���nda gerçek manada t�bbi tedavi diyebilece�imiz tedavi yöntemleri de
bulunmaktad�r. Sadece bu bile bu devletlerin dönemlerinde ne kadar geli�mi�
olduklar�n� bizlere göstermektedir.
Tezimizde yer alan bilgilere daha önce bu konuda yay�mlanm�� kitap, makale
ve t�bbi dergiler incelenerek ula��lm��t�r. Kütüphane ara�t�rmalar�m�z s�ras�nda bu
eserler tek tek taranarak �ah�slar taraf�ndan ula��lan sonuçlar bu çal��mam�zda verilmeye
çal���lm��t�r. Özellikle Hititçe çeviri alan�ndaki metinler de de�erlendirilmeye
al�nm��t�r.
Her ne kadar tezin ba�l��� ‘Antik M�s�r ve Eski Anadolu Uygarl�klar�nda T�p’
olsada, burada biz sadece detayl� olarak M�s�r T�bb� ve Eski Anadolu uygarl�klar�ndan
Hitit T�bb� üzerinde ayr�nt�l� olarak duraca��z.
2
Bu metinlerin ve tezimizin incelenmesinde katk�s� bulunan, her türlü
deste�iyle yan�mda yer alan say�n hocam Doç. Dr. Güngör KARAU�UZ’a buradan
te�ekkürlerimi iletmeyi bir borç olarak görmekteyim.
Berat CERAN
054214031006
3
KISALTMALAR L�STES�
Öy. : Ön Yüz
Bkz: Bak�n�z
Çev. : Çeviren
H.K. : Hitit Kanunu
�.Ö. : �sa’dan Önce
KBo: Keilschrifttexte aus Boghazköi Leipzig, Berlin 1916 vd.
KUB: Keilschrifturkunden aus Boghazköi - Berlin 1921 vd.
S. : Sayfa
v.b. : ve benzeri
§: Para�raf
4
G�R��
Bilinmeyen insano�lu için hep merak konusu olmu�tur. Özelliklede bu
bilinmeyen, insano�lunun eski ya�am�na aitse merak konusu daha da artm�� ve
bilinmeyenin esrar�n� çözme giri�imleri ba�lam��t�r. Bu durum insano�lunun kendi
tarihini, geçmi�ini ö�renmesinin yan� s�ra, kendinden çok daha önce gelen nesillerin
neler yapt�klar�n� ve bu milletlerin, dünyan�n geldi�i bu a�amadaki katk�lar�n� da gözler
önüne sermektedir.
�nsanl���n geçmi�ini ö�renme iste�i insano�lunu ara�t�rmalara yöneltmi�tir. Bu
ara�t�rmalarda en sa�l�kl� bilgiye ise, yap�lan kaz� çal��malar�n�n ve çe�itli yaz�l�
kaynaklar�n incelenmesi sonucunda ula��labilmektedir. Bu kaz�lar ve yaz�l� belgeler, bir
yap boz parçalar�n�n bir araya gelmesi gibi tarihe ���k tutmakta ve bulunan her yeni
parça geçmi�i daha iyi anlamam�za ve bilmemize olanak sa�lamaktad�r. Günümüzde
bile bu parçalar tamamen ortaya ç�kar�labilmi� de�ildir. Bu bilinmeyen, karanl�ktaki
bilgilerin ise gün�����na ç�kar�lma çabalar� günümüzde de devem etmektedir. Devam
eden bu çal��malar sonucunda ortaya ç�kart�lan parçalarda, tarihteki devletlerin dilleri,
dinleri, sosyal, kültürel ve siyasi ya�amlar� gibi özellikler insano�lunun bilgisine
sunulurken ayn� zamanda bu uygarl�klar�n günümüze nas�l yön verdikleri de gözler
önüne serilmektedir.
Tarih, sadece geçmi�te ya�anan olaylar�n ara�t�r�lmas� ve buradan ç�kan
sonuçlar�n aktar�lmas� olarak alg�lanmamal�; ayn� zamanda geçmi� uygarl�klar�n
birbiriyle olan sava�lar�; sosyal, kültürel, siyasi, teknolojik etkile�imlerinin de
yo�rularak bir araya getirilmesidir. Bizde bu bilgiler �����nda tezimizde, M�s�r ve Hitit
T�bb� konusunu ele ald�k.
Çal��mam�z�n amac�, M�s�rla alakal� kaynaklar ve Hitit çivi yaz�l� kaynaklar
taranarak Eski Ça� dünyas�n�n t�bbi geli�melerini ortaya koymakt�r. Bu geli�melerin
günümüz t�p dünyas�na nas�l katk�lar sa�lad���n� ortaya ç�kartmakt�r.
5
Çal��mam�z özellikle kütüphane ve kaynakça taramalar�yla
gerçekle�tirilmi�tir. Bu amaçla Ankara ve �stanbul’daki bu konuyla ilgili yap�lm��
çal��malar ortaya ç�kar�lm�� ve elde edilen bilgiler bir araya getirilip de�erlendirilmi�tir.
M�s�r ve Hitit kendi dönemlerinin parlayan y�ld�zlar� olan ve dönemlerinde
insano�lunun geli�mesi gibi uygarla�maya giden yolda yeni çabalar�n ortaya ç�kmas�na
yön veren iki devlettir. Her ne olursa olsun, o dönem insanlar�n�n uygulad�klar� t�p,
günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o dönem t�p alan�ndaki uygulamalar�n
günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde büyük katk�s� olmu�tur.
Ara�t�rma konumuz üç farkl� bölümden olu�maktad�r;
Birinci bölümde, iki devletin kendi dönemlerinde yapt�klar� sava�lar�,
kazand�klar� ba�ar�lar�, kendi içlerinde ki siyasi olu�umlar� gibi faaliyetleri de içeren
siyasi tarihleri hakk�ndaki konulara k�saca de�inilmi�tir.
�kinci bölüm de ise, dünya t�bb�na yön veren, yani günümüz t�bb�na da büyük
katk�s� bulunmu� olan M�s�r T�bb�nda kullan�lan araçlar, ilaçlar, yap�lan tedavi
yöntemleri ve bu tedavi yöntemlerinin kullan�lmas�yla ula��lmaya çal���lan amaçlardan
söz edilmi� olunup, M�s�r t�bb�n�n daha iyi anla��labilmesi aç�s�ndan, T�p konusu kendi
aras�nda bölümlere ayr�lm�� ve detayl� olarak inceleme alt�na al�nm��t�r.
Son bölümde ise, dünya tarihi aç�s�ndan büyük öneme sahip devletlerden birisi
olan Hititlerin kendi dönemlerinde uygulad�klar� t�p konusu, yine bir önceki bölümde
bahsi geçen M�s�r t�bb�nda oldu�u gibi bölümlere ayr�larak incelenmi�tir. Ayn� �ekilde
bu devletinde t�p alan�nda kulland��� ilaçlar, uygulad�klar� yöntemler ve bu alanda
kar��la�t�klar� sorunlar hakk�nda bilgiler verilmi�tir.
Bu bölümlerden sonra ise konu içinde geçen olaylarla ve yap�lan tedavi
yöntemleriyle alakal�, harita ve levhalar k�sm� gelmektedir.
6
Tezimiz içerisinde yer alan bilgiler, çe�itli ar�iv taramalar� sonucunda elde
edilmi� olup, bu taramalar sonucunda elde edilen bilgiler bu alandaki uzman olan
ki�ilerin görü�leri do�rultusunda s�n�fland�r�lmaya çal���lm��t�r.
7
ANT�K MISIR S�YAS� TAR�H�
Eski M�s�r tarihi çe�itli dönemlerden olu�mu�tur. Bu bölümde Eski M�s�r’�n bu
dönemler içindeki siyasi tarihi ele al�nacakt�r.
Tinitlerden Önceki Devir
Bu devreye ‘Tanr�-krallar’ veya Horüse tapanlar’ saltanat� ad� verilmekte olup,
bu dönemde kuzey ve güneydeki Nom’lar kendi aralar�nda birle�mi�lerdir. Deltada
yirmi Nom, iki devlet haline gelmi� ve daha sonra ise bu iki siyasi te�ekkül bir ba�a tabi
olmu�tur. Bu devletin merkezi ‘Buto’ydu; krallar� da Horüs’ün himayesinde olup
k�rm�z� bir taç takmaktayd�. Güney vadide ki yirmi iki Nom da önceleri iki grup halinde
görülürken daha sonra ise bunlarda tek devlet halinde birle�mi�lerdir. Buran�n kral� da
deriden yap�ld��� dü�ünülen beyaz uzun bir külah giymektedir.
Bu iki devlet kendi aralar�nda çeki�meler ya�am��lard�r. Bu dönemde ‘Akrep-
kral’ ve onun helefi olan Narmer bu iki ülkeyi birle�tirmek ve A�a�� M�s�r ve Yukar�
M�s�r�n birle�me alameti olan tac� takmak için çaba göstermi�lerdir. Bu mutlu sona ise
Hierakonpolis’teki mezar�nda bulunan levhaya göre Narmer ula�m�� ve birle�tirici kral
olmu�tur.
Tinitler Devri
I. Sülale
M�s�r ve Grek kaynaklar�na göre I. Sülale Menes taraf�ndan kurulmu�tur;
ancak yeni arkeolojik vesikalara göre iki M�s�r� Narmer birle�tirmi�tir.
I. sülalenin ilk kral� olan Menes, ‘Aka’ (Muharip) lakab�n� ta��makta olup
�ahin ba��yla temsil edilmi�tir. �lk zamanlardan itibaren M�s�r krallar�: Horüs, iki tac�
ta��yan, Yukar� ve A�a�� M�s�r�n hâkimi gibi lakaplar ta��makta ayr�ca bu lakaplar�n
yan�nda kendi �ahsi isimlerini de kullanm��lard�r.
Menesten sonra ki kral Khend and�n� ta��r ve bu kral baz� ananelere göre bir
anatomi kitab� yazm��t�r. Daha sonra ise ‘Y�lan kral’ lakapl� Cet ondan sonra ise
8
s�ras�yla Udimi veya Den Anzip, Semerkhet, ve Ka hüküm sürmü�lerdir1. Kral Cet
M�s�r�n birle�tirilmesine ve monor�inin ikili karekterine çok büyük önem vermi�tir.
Özelliklede ikili bölgenin ar�nd�r�lmas� törenlerini yüceltmi�tir2. Yukar�da sayd���m�z I.
Sülale krallar� döneminde Set bayramlar� yap�lmaya ba�lanm��t�r ve ilk defa Udimi’ye
ait vesikalarda bu tören görülmektedir. Bu dönemin son krallar�n�n en önemli hadiseleri
yap�lan Set bayramlar� ve Sina’ya yapt�klar� seferler olmu�tur.
II. Sülale
Bu sülale de�i�ikli�in nedeni �uan için bilinemese de, bu sülalenin ilk
krallar�n�n mezarlar� Memfis’tedir. Bu sülale Memfisle daha çok alakal� olmu�tur.
Sadece, bu sülalenin krallar�ndan olan Peribsen, Horüs yerine Set ilah� sembolünü
kullanm��t�r. Bu sülalenin son kral� da her iki tanr�y� bar��t�rm�� olarak temsil edilmi�tir.
Bu iki sülale ile Tinit Devri sona ermi�tir3.
Eski �mparatorluk (�.Ö. 2778–2413)
Eski imparatorluk dönemi M�s�rl�lar için bir istikrar dönemi olmu�tur. Bu
dönemi M�s�rl�lar�n kendileri de uygarl�klar�n alt�n ça�� olarak nitelendirmektedirler4.
Bu dönem kuzeyli yani Memfisli ve Heliopolisli krallar�n hâkimiyetinde sulh ve refah
içinde geçmi�tir5.
III. ve IV. Sülaleler
III. Sülale dönemi hakk�ndaki bilgilerimiz pek fazla yok olmakla birlikte bu
dönem hakk�nda bilgiler çok farkl�d�r, hatta bu bilgiler birbirleriyle de çeli�mektedirler6.
III. sülale dönemi Maneton’a göre 274 y�l sürmü�tür. Bu sülalenin �öhreti Kral
Zoser ve veziri �mhotep’ten kaynaklanmaktad�r. �mhotep M�s�r tarihi içinde hep önemli
bir konumda yer alm�� olup Sais devrinde �lah mertebesine yükseltilmi�tir7.
1 Afetinan 1956, 57–62 2 Desplancques 2006, 44 3 Afetinan 1956, 62–63 4 Desplancques 2006, 48–49 5 Afetinan 1956, 64 6 Desplancques 2006, 49
9
III. sülalenin ikinci firavunu olan Zoser, zaman�nda Sakkaradaki basamakl� ilk
ta� piramitler grubu yapt�r�lm��t�r. Bu pramitlerin mimar�da �mhoteptir8.
Vergi olarak al�nan tar�m ürünlerini bir merkezde toplayan ambar kurumuda
bu sülale ile ba�lam��t�r. Ta�ra yönetiminin yap�land�r�lmaya ba�lanmas� da bu sülale ile
ba�lamaktad�r9.
IV. sülalenin kurucusu Snefrudur. Bu sülale Manetona göre 284 y�l hüküm
sürmü�tür10. Snefru ülkede zenginli�i, refah ve huzuru sa�lam�� olup11, Snefru dönemi
bolluk ve zenginlik devri olarak geçmi�tir. Snefru döneminde, Dashurda iki pramit ve
Ölüler Kompleksi yap�lm��t�r12. M�s�rda ilk defa vezirlik makam�da onun döneminde
kurulmu�tur13.
Snefrudan sonra isimleri s�kça duyulan krallar hüküm sürmeye ba�lam��t�r.
Çünkü bu krallar, dönemlerinde büyük ehramlar yapt�rm��lar ve bu ehramlar bu
krallar�n adlar�yla an�lm��lard�r. Örne�in Keops, Kefren, Mikerinos bu krallardan olup
bu üç krala ‘büyük ehramlar�n yap�c�lar�’ ad� verilmektedir. Bu krallar�n yapt�rd�klar�
eserleri göz önüne alacak olursak bu krallar�n dönemlerinde ne kadar kuvvetli
�ahsiyetler olduklar�n� anlayabiliriz. Çünkü bu yap�tlar�n yap�labilmesi ba�ta güçlü bir
�ahsiyetin bulunmas� gerekmektedir.
Keops (Khufu), Snefru’nun o�lu olup yirmi üç y�l hüküm sürmü�tür.
Zaman�nda devlet �ekli mutlak bir sistem haline gelmi�tir. Keops Ra’y� üstün bir ilah
olarak kabul etmi�tir; ayr�ca kendi �ahsiyetide ilahla�t�r�lm��t�r14. Memfisli Kemnis
olarakta bilinen Keops için15 Maneton, onun baz� ilahlar�n önemini azaltt���n�
söylerken, Heredot ise onun dönemi için baz� mabetlerin kapat�ld���ndan ve Keopsun
kurban kelimesini men etti�inden bahseder.
7 Afetinan 1956, 64 8 Yavi ve Yavi 2001, 18 9 Desplancques 2006, 55 10 Afetinan 1956, 65 11 Yavi ve Yavi 2001, 19 12 Yavi ve Yavi 2001, 19 13 Narç�n 2007, 333 14 Afetinan 1956, 66–68 15 Narç�n 2007, 171
10
Keops döneminde Sina yar�madas�na seferler yap�larak buradaki madenler
M�s�rl�lar menfaatine i�letilmi�tir. Bu dönemde yap�lan Büyük Ehram, Keops taraf�ndan
kendisine mezar olmas� için yapt�r�lm��t�r16.
Kefren (Khafre) ise on sekiz y�l hüküm sürmü� olup büyük ehram yapt�ran
krallar�n ikincisidir17. M�s�r dilinde Harfe ya da Rahaef olarakta bilinmektedir18. �nsan
�eklinde büyük bir aslan �eklindeki Sfenks’in onun döneminde yap�ld���
dü�ünülmektedir19. Bu dönemde Güne� dini büyük bir geli�me göstermi� olup kral
‘Ra’n�n o�lu’ ünvan�n� ta��m��t�r20.
Büyük Ehram yapt�ranlar�n sonuncusu ise on sekiz y�l hüküm süren Mikerinos
(Menkaure) olup kendisi adil ve dindar bir insand�r21. Keopsun karde�i ya da o�lu
olarak dü�ünülen Mikerinos, kendisi için yapt�rm�� oldu�u piramiti Tanr�ça Hathor’a
adam��t�r22. Mikerinos ülkesini adaletle yönetmi�tir23.
Mikerinostan sonra onun halefleri kudret sahibi olamam��lar ve siyasi
nufuzlar�n�24, kutsal lunet Mehet kenti olan25, Heliopolisli rahiplere kapt�rm��lard�r. Bu
rahiplerin bu imkânlara ula�mas�yla IV. Sülale dönemi kapanm��t�r26.
V. Sülale
Bu sülale lunet Mehet kenti (Heliopolis) kökenli olup27, Ra’n�n o�ullar�
lakab�yla iktidar� ele alm��lard�r. Maneton’a göre 218 y�l hüküm süren bu sülale M�s�r
dininin de as�l koruyucular�d�r. Bu sülale ile birlikte M�s�r krall��� Teokratik bir hal
alm��t�r.
16 Afetinan 1956, 68 17 Afetinan 1956, 68 18 Narç�n 2007, 169 19 Afetinan 1956, 68 20 Narç�n 2007, 169 21 Afetinan 1956, 68–69 22 Narç�n 2007, 228 23 Yavi ve Yavi 2001, 19 24 Afetinan 1956, 69 25 Yavi ve Yavi 2001, 19 26 Afetinan 1956, 69 27 Yavi ve Yavi 2001, 21
11
Bu sülalenin ilk kral� Uzerkoftur28. Uzerkof bu sülalenin ilk firavunu olarak iç
yönetimi yeniden düzenlemi�tir29. ‘Yerinde saf olan piramit’ anlam�na gelen 49 metre
yüksekli�inde ve ölü gömme törenlerinin yap�ld��� bir piramit yapt�rm��t�r. Bu piramitin
bugünki ad� ‘el-harem-el’dir30. Bu dönemin son kral� ise Una� olup otuz y�l hüküm
sürmü�tür31. Muhte�em piramiti Sakkarada bulunmu�tur32. Una�’tan itibaren kurumsal
bir nitelik kazanan bürokrasi üstünde firavunlar�n denetimi zay�flam��, bölgeler
merkezden gün geçtikçe kopmaya ba�lam��t�r33. Ayr�ca kendisi do�rudan do�ruya halef
b�rakmad��� için iktidar ba�ka ellere geçmi� ve eski imparatorlu�un ha�metli dönemi bu
sülale ile sona ermi�tir.
Birinci Ara Devir (�.Ö. 2413–2065)
Eski �mparatorlu�un Sonu
VI. Sülale
Bu dönemde Heliopolisli krallar�n yerini34 Hut Ra Ptah35 (Memfis) l� olanlar
alarak VI. Sülaleyi te�kil etmi�lerdir. Maneton’a göre bu sülale dönemi 203 y�l
sürmü�tür. Sülalenin ilk kral� Teti’dir36. Kral Tetinin kökeni ise henüz
bilinmemektedir37. Bu kral genç ya�ta kendi muhaf�zlar� taraf�ndan katledilmi�tir.
Yerine o�lu Pepi küçük oldu�u için Uzerkare ad�nda bir kral 6 y�l süreyle geçmi�tir.
Alt� y�l sonra ise Pepi krall�k mevkiine gelmi�tir38.
I. Pepi döneminde Tanr�ça Basted, Tanr�ça Hathor ve Min’e önem
verilmi�tir39. I. Pepi döneminde Nübyaya, M�s�r�n hâkimiyetini tan�tmak için ve Yukar�
M�s�r’a sükûneti sa�lamak için kuvvetler gönderilmi�tir bu dönemde ayr�ca Asya
seferide yap�lm��t�r. 28 Afetinan 1956, 69 29 Yavi ve Yavi 2001, 21 30 Narç�n 2007, 371 31 Afetinan 1956, 69–70 32 Narç�n 2007, 371 33 Yavi ve Yavi 2001, 21 34 Afetinan 1956, 70–71 35 Yavi ve Yavi 2001, 27 36 Afetinan 1956, 71 37 Desplancques 2006, 50 38 Afetinan 1956, 71 39 Narç�n 2007, 276
12
I. Pepi, Abidoslu Kuhi isminde birinin k�z�yla evlenmi� ve ölümünden sonra
yerine büyük o�lu Merende k�sa bir süre krall��a geçmi�tir. Genç kral Merendenin
Memfis’e dönü�ünde hastalan�p ölmesi üzerine yerine karde�i II. Pepi (Neferkere) tahta
ç�km��t�r. II. Pepi M�s�rda hükümdar olan krallar aras�nda en uzun ya�ayan� (94 y�l)
olmu�tur40. Krall��� döneminde geç dönemin devletleri olan Vavat, �rçet ve Zatuç’un
topraklar�n� alarak krall���yla birle�tirmi�tir41. II. Pepi’nin son dönemlerinde Vali ve
Prensler iyice güçlenmi� olup, ya�l� kral� dinlememeye ba�lam��lard�r. Böyle bir durum
memleketi kar���kl�k içine sürüklemi�tir. VI. Sülale dönemine kadar hükümdar bütün
iktidar� elinde bulunduruyorlard�. Nomlar�n idaresi için merkezden memurlar
gönderilirdi ve vergiler kral ad�na toplan�rd�. Ancak VI. Sülale döneminde krallar�n
ya�lar�n�n küçük olmas�ndan, II. Pepi’nin de ya�l� olmas�ndan faydalanan Nom valileri
istiklal hevesine dü�mü�lerdir. Bu dönemde M�s�r feodal sisteme dönmü�tür. �ç idare ise
da��n�k bir �ekil alm��t�r. Anar�i ba� göstermi� ülkede ziraat yap�lamaz hale gelmi� ve
k�tl�k ba� göstermi�tir42. Ayr�ca Rahip büyücüler II. Pepi zaman�nda rejimin ayr�cakl�
ki�ileri olmu�lard�r43. Crow’a göre ise; M�s�r tarih boyunca, e�itimli s�n�ftan olan
rahipler taraf�ndan çok ba�ar�l� bir �ekilde örgütlenmi� ve ülke büyü olarak
nitelendirebilece�imiz bir yöntemle yönetilmi�tir44.
Bu sülale döneminde ayr�ca merkezi yönetimin yüksek devlet görevlilerine
verilen ünvanlar� ta�rada onaylanmaya ba�lam��t�r45.
VII, VIII, IX ve X. Sülaleler
Bu sülaleler dönemi de M�s�r için kar���kl�klarla geçmi�tir. IX. ve X. Sülaleler
ayn� anda hüküm sürmü�lerdir. IX. sülale Orta M�s�ra hâkimken X. Sülale Yukar�
M�s�ra hâkim olmu�tur.
40 Afetinan 1956, 71–74 41 Narç�n 2007, 276 42 Afetinan 1956, 74–75 43 Champdor 1998, 8. 44 Crow 2002, 51. 45 Desplancques 2006, 55
13
Orta �mparatorluk (�.Ö. 2065–1585)
XI. Sülale
Antef ad�n� alan biri kendisini hükümdar ilan ederek bu dönemde krall�k
taht�na geçmi� ve XI. sülale dönemi ba�lam��t�r. Bu sülalenin ilk prenslerinin lakaplar�
Nom �efidir. Ancak bu durum daha sonra bütün M�s�ra kadar hâkim olarak
sonuçlanm��t�r. Bu dönemde hükümdarlar monar�ik düzenin da��lan birli�ini yeniden
sa�lam��lard�r46. IV. Mentuhotep bu sülalenin son kral�d�r. Büyük bir olas�l�kla yerine
veziri I. Amenemhat geçerek yeni bir sülale kurmu�tur.
XII. Sülale
Bu sülale Amenemhat ve Sesostris’in sülalesidir. Bu sülale döneminin ilk iki
hükümdar� aras�nda ortak saltanat görülmü�tür47.
I. Amenemhat bu sülalenin ilk kral�d�r. Kendisi V. Mentuhotep döneminde
Vezirlik yapm��t�r. Daha sonra ise A�a�� M�s�r�n kar���kl���ndan istifade etmi� son
hükümdar olan IV. Mentuhotep’in ölümüyle de Sülale kurmaya muvaffak olmu�tur.
I. Amenemhat saltanat�n�n 21. y�l�nda o�lu Sesostris’i tahta geçirmi� ve
böylece M�s�rda 10 y�l sürecek ortak saltanat dönemi ba�lam��t�r48.
Bu sülalenin krallar�ndan birisi de III. Amenemhat’t�r. Onun döneminde A�a��
M�s�r�n su i�leri tanzim edilmi�tir. Bunu yapmak içinde Nil suyunu ( bkz. Harita I ) bir
kanalla bir depoya ta��m��lard�r. Buda o dönemin en büyük bulu�lar�ndan birisi
olmu�tur.
Orta �mparatorlu�un Sonu (�.Ö: 1788–1580)
XIII. ve XVII. Sülaleler
46 Narç�n 2007, 49 47 Desplancques 2006, 62 48 Desplancques 2006, 63–64
14
M�s�r’�n eski ça� tarihinde en karanl�k ve kar���k dönemlerden biriside XII.
Sülaleyi takip eden devredir. XIII. sülalenin ilk hükümdar� Amenemhat-Sebekhoteptir.
Bu sülalenin merkezide Thebes’tir. Manetona göre bu sülale devrinde 60 kral ba�a
geçmi� ve bu sülale 453 y�l ba�ta durmu�tur. Heredot ise bu dönemde on iki firavunun
ayn� zamanda hüküm sürdü�ünden bahsetmektedir
Maneton XIV. Sülale döneminde yetmi� alt� kral�n ba�a geçti�ini ve bu
sülalenin 184 y�l ba�ta kald���n� ifade etmektedir. XIII. ve XIV. Sülaleler dönemi M�s�r
için bir kar���kl�k dönemi olmu�tur ve bu iki sülalenin ayn� zamanda ya�am�� oldu�u
varsay�lmaktad�r49.
XV. sülaleninde en iyi tan�nan hükümdar� Apophis’tir50. Hykos kökenli olup
M�s�rda egemenlik sürmü� bir kral olarakta kendisinden bahsedebiliriz51. Hykos istilas�
M�s�r ülkesinin tan�d��� en büyük istila olarak geçmektedir. XV. Sülale hükümdarlar�
Hiyeroglif yaz�s� kullanm��lar ve M�s�r isimleri alm��lard�r. Ayr�ca M�s�r
geleneklerinide benimsemi�lerdir.52
Yeni �mparatorluk
XVIII. ve XX. Sülaleler
XVII. sülale dönemindeki Hükümdarlar Hiksoslar� (Hykos) askeri güç ile
ma�lup etmek için çaba göstermi�ler ve bu süreç bir as�r kadar sürmü�tür. Ba�ar�
sa�land�ktan sonra ise M�s�r�n iç te�kilat� ile ilgilenmi�lerdir.
Yeni �mparatorluk ad� verilen ve XVIII. ve XX. Sülalelerin hükümranl��� ile
geçen bu dönem be� yüzy�l kadar sürmü�tür (�.Ö. 1580–1085). Bu dönemde dâhili
idarede tamamen monar�ik olunmu� ve M�s�r merkez olmak kayd�yla Suriye ve Filistin
tabii hale getirilmi�tir.
49 Afetinan 1956, 88–96 50 Desplancques 2006, 69 51 Narç�n 2007, 55 52 Desplancques 2006, 69
15
XVII. sülalenin son kral� Ahmosis ayn� zamanda XVIII. Sülaleninde ilk kral�
say�lmaktad�r53. Manetona göre bu sülale 259 y�l hüküm sürmü� olup bu dönem
zarf�nda 15 kral ba�a geçmi�tir ve Ahmosis’i bunlardan hariç tutmu�tur. Bu sülalede
kad�nlar�nda büyük ve önemli rolleri olmu� ve bu kad�nlar gerek hükümdar olarak ve
gerekse Ana-Kraliçe olarak devletin yükselmesi için çaba göstermi�lerdir54.
Ahmosis’in o�lu I. Amenhotep olup kendisi birle�ik M�s�rda hüküm
sürmü�tür. I. Amenhotep mimaride XII. Sülale firavunlar�n�n mimari modellerini
izlemi�tir. I. Amenhotep Tibetli din adamlar� ve kraliyet görevlileri taraf�ndan Yeni
�mparatorlu�un gerçek kurucusu gibi kabul edilmi�tir
Daha sonraki dönemde ise ba�a I. Tutmosis geçmi�tir. Bu kral emperyalist
siyasetini aç�kca ifade eden ilk krald�r55. Bu kral�n M�s�r dilindeki Horus ad�
Aaheperkaredir56.
II. Tutmosis’in krall�k dönemi çok k�sa sürmü� daha sonra ba�a genç ya�ta
olan III. Tutmosis geçmi�tir57. Bu sülalenin krallar�ndan olan III. Tutmosis devri M�s�r
için en muhte�em ve en parlak devir olarak tarihe geçmi�tir. Tutankamonda bu sülale
döneminde ba�a geçmi� fakat hükümdarl�k süresi çok fazla olmam��t�r. Mezar�n�n
soyulmadan arkeologlar taraf�ndan ke�fedilmesi, kendisinin ünlü firavunlar aras�nda
ad�n�n geçmesine neden olmu�tur58. Tutankamon’un M�s�r dilindeki Horus ad�
Nebheprure’dir. Bilindi�i üzere Tuthankamon öldükten sonra dul kalan e�i kendi
tebaas�ndan birisiyle evlenmek istememi� ve bunun üzerine Hitit kral�na mektup
yazarak o�ullar�ndan birisiyle evlenmek istemi�tir59.
Haremheb. XVIII. sülalenin en kuvvetli �ahsiyeti olarak kar��m�za
ç�kmaktad�r. Bu dönemde �uppiluliuma’n�n o�lunun da M�s�r�n ba��na geçme olas�l���
do�mu� fakat genç Hatti Prensi M�s�ra gelmek üzere yoldayken bir suikast sonucu
53Afetinan 1956, 99–100 54 Afetinan 1956, 100 55 Desplancques 2006, 74–75 56 Narç�n 2007, 364 57 Desplancques 2006, 75 58 Afetinan 1956, 110–111 59 Narç�n 2007, 360–362
16
öldürülmü�tü. Bu suikast�n General Haremheb taraf�ndan yapt�r�ld��� dü�ünülmektedir.
Tahta geçmesi ise Tutankhamonun dul e�iyle evlenmesi ile mümkün olmu�tur.
XVIII. sülale dönemi Haremheb’in saltanat�n�n bitmesiyle son bulmu�sa da,
Haremheb ayn� zamanda XIX. Sülalenin de kurucusu olarak ifade edilmektedir. Ancak
Haremheb kendi ailesinden salatanata bir varis b�rakmam��t�r.
XIX. sülaleyi kuran I. Ramsestir60. Paramessu olarakta bilinen I. Ramsesin
Horus ad� Menpehtire’dir61. I. Ramses tahta geçince o�lu Setos’u varis olarak göstermi�
ve bu sayede XIX. Sülalenin kendi ailesinden devam�n� sa�lam�� oldu. I. Ramses
dönemi M�s�rdaki birli�in sa�lam oldu�u ve ekonomik durumunda iyi oldu�u bir
dönemdir62.
I. Ramsesten sonra o�lu Setos (baz� kaynaklarda Sethi olarak geçmekte) ba�a
geçmi�tir. Setos babas� döneminde sarayda etkili bir konumda yer alm��t�r ancak ortak
bir yönetim söz konusu de�ildir63. Setos’un Horus ad� Menmaatre’dir. Setos; Amon,
Ra, Ptah ve Seth tanr�lar�n�n isimlerini Askeri ordular�na vermi�tir64. Firavunlar içinde
en büyüklerden biri olarak an�lan Setos döneminde M�s�r s�n�rlar� Hatti ülkesine kadar
uzanm�� oldu.
Setosun ölümü üzerine ise II. Ramses ba�a geçmi�tir. II. Ramses çok uzun süre
devletin ba��nda kalm��t�r. Hükümdarl��� süresinde pek çok abidevi bina yap�lm��t�r65.
II. Ramses ba�a geçince yeni bir ba�kent yapm��t�r ve kendisi M�s�r�n en büyük
mimarlar�ndan biri kabul edilmektedir66.
�.Ö. XIII. yy. M�s�rl�lar ile Hititlerin, Suriye üzerinde üstünlük elde etmek için
giri�tikleri bir rekabet mücadelesi ile geçmi�tir. Bu dönemde iki devlette çok güçlü hale
gelmi� ve sava� art�k kaç�n�lmaz hale gelmi�tir. Bu sava� dönemi sonucunda M�s�rl�lar
ve Hititliler aras�nda münasebetler dostluk ve bar�� �ekline dönü�mü�tür.
60 Afetinan 1956, 105–113 61 Narç�n 2007, 298 62 Afetinan 1956, 113 63 Desplancques 2006, 87 64 Narç�n 2007, 327 65 Afetinan 1956, 113 66 Desplancques 2006, 91
17
XX. sülale dönemi ile M�s�r kalk�nma dönemine girmi�tir. Bu sülalenin ilk
kral� ve kurucusu Setnaht’t�r. Hükümdarl��� süresinde devlet otoritesini tan�tm�� olup
hükümeti yeniden düzene koymu�tur.
Daha sonra devletin ba��na o�lu III. Ramses geçmi�tir. III. Ramses Yeni
�mparatorlu�un son büyük kral�d�r. Bu dönemde Ege kavimlerinin göçleri de M�s�r�
tehdit eder hale gelmi�tir. Bu dönemde Hititler Ege göçlerine kar�� koyamam��lard�r.
M�s�r ise Libyal�lar, Rabular, Sepedler ve Ma�ava�lardan olu�an bir koalisyon ile
sava�m��t�r. Deniz kavimlerinin Anadoluyu ve K�br�s’� istila etmesi sonucunda M�s�ra
da yönelmeleri, bu kavimlerle M�s�r� kar�� kar��ya getirmi�sede M�s�r bu sald�r�lara
kar�� kendisini koruyabilmi�tir. Bu dönemde sadece Filistler bugün Filistin denilen yere
yerle�mi�ler ve adlar�n� bu bölgeye vermi�lerdir67. III. Ramsese bütün ülkenin büyük
�efi sözcü�ü yak��t�r�lm��t�r. Bunun nedeni ise M�s�r�n imparatorluk düzeyine ç�kan
devlet yap�s�n� ve bütünlü�ünü korumas�, kültür ve sanat� geli�tirmek için gayret
gösteren son önemli firavun olmas�d�r68. Daha sonraki dönemlerde devletin ba��na IV.
Ramses geçmi�tir. Bu kraldan sonra gelen krallar hep Ramses ad�n� alm��lard�r. Seksen
y�l kadar süren bu döneme ise Ramsesler devri ad� verilmektedir. Bu krallar döneminde
devlet iktisadi yönden bozulmu� olup k�tl�k y�llar�n�n b�rakm�� oldu�u sefalet ve
asayi�in olmay��� M�s�r’� anar�iye götürmü�tür.
XI. Ramses Yeni �mparatorlu�un ve XX. Sülalenin son hükümdar� olarak
kar��m�za ç�kmaktad�r. Bundan sonra ise M�s�r ülkesi yeni bir tarihi safhaya geçmi�tir69.
Eski M�s�r Tarihinin Son Devirleri
XXI. ve XXX. Sülaleler (�.Ö. 1085–333)
XXI. M�s�r hanedanan�n�n rahip kral�d�r. Kendisi Amon ba�rahibiyken Ramses
XI, Herihor’u Nübye veziri ve kral yard�mc�s� olarak atam��t�r. Daha sonra Herihor
kendisini kral olarak ilan etmi�tir70.
67 Afetinan 1956, 118–119 68 Yavi ve Yavi 2001, 41 69 Afetinan 1956, 121–122 70 Narç�n 2007, 131
18
Herihor’un tahta geçmesi Amon rahiplerinin de iktidar� ele geçirmeleri
demekti. Bu nedenle XX. Sülaleye Rahip-Krallarda denilmektedir. Fakat bu krallar�n
otoritesini sadece Thebes eyaleti tan�m��t�r. Di�er taraftan ise Deltada Smendes isminde
bir kral bulunmaktayd�. Rahip-Krallarda bu kral�n görünü�te vassal� idiler ancak
kuzeyin hâkimiyeti bütün M�s�ra hükmetmekten acizdi.
XXI. sülale iki kollu kabul edilmi� olup biri Thebesli di�eri ise Tanislidir71.
Bu sülale döneminde önceleri kraliçelerin ve firavunlar�n k�zlar�n�n ünvan� olan
‘Tanr�’n�n E�i’ nam� Amon rahiplerinin k�zlar�na tan�nan özel bir unvan olmu�tur72.
XXII. ve XXIII. Sülaleler iki as�rdan fazla bir süre M�s�rda hükümranl�k
sürmü� olup bu sülaleler Libyal� krallar devridir73. XXII. Sülalenin kurucusu I. �o�enk
olup kendisi Ramseslerin halefi gibi davranm��t�r. Birçok tap�nak in�a ettirmi� ayr�ca
sava�ç� bir d�� siyaset geli�tirmi�tir74.
XXII. ve XXIII. Sülaleler döneminde her meslek veraset usulüne tabi olmu�tur
ve bu durum M�s�rda birçok içtimai s�n�f�n do�mas�na neden olmu�tur.
XXII. sülalenin son zamanlar�nda Thebeste ç�kan bir isyan sonucunda yeni bir
sülale iktidar� eline alm��t�r. Manetona göre bu sülalenin kurucusu Teduhastt�r. �lk
zamanlarda iki sülale birbirleriyle iyi geçinselerde yeni sülale iktidar�n� kuzey M�s�ra
tan�tm��t�r. Büyük Rahip Oserkon’un ölümüyle de Güney M�s�r XXIII. Sülalenin
hükümranl���na girmi�tir. Menfis eyaletindeki rahipler s�n�f� XXII. sülaleye sad�k
kalsada bir müddet sonra her iki sülale aralar�nda anla�m�� ve iktidar sadece XXIII.
Sülaleye ait olmu�tur.
XXIV. sülalenin kurucusu Tefnakht olup, XXIV. sülale döneminde krallar
Habe�lilere kar�� M�s�r�n yerli halk�n� mücadeleye sevk etmi�lerdir; ancak bu kar��
71 Afetinan 1956, 148–149 72 Desplancques 2006, 103 73 Afetinan 1956, 149 74 Desplancques 2006, 100–101
19
koyma dönemi çok uzun sürmemi� ve XXIV. Sülale dönemi Habe�lilerin ikinci istilas�
ile ortadan kalm��t�r75.
Menethona göre �abaka XXV. Sülalenin kurucusudur76. XXV. sülale
döneminde M�s�r huzura kavu�mu� olsada bütün küçük devletler ortadan kalkmam��t�r.
Bu dönemde Asur tehlikesi ba� göstermi�tir. Asur kral�n�n filistini hedef almas� üzerine
Filistin ve Suriye krallar� birle�mi� daha sonrada M�s�r hükümdar� �abataka da Asyaya
Taharka komutas�nda bir ordu göndermi�tir. Asur ordusu bu orduya göre çok daha
kuvvetli olmas�na kar��n Asur ordusu bilinemeyen sebeplerden dolay� çekilmek zorunda
kalm��t�r. Bu sülale dönemi Habe�lerden veya melezlerden olu�tu�u için as�l yerli olan
M�s�rl�lar bu sülale dönemini yabanc� olarak kabul etmi�lerdir.
�.Ö. 671 tarihinde Asurlular ile M�s�rl�lar aras�nda ilk temas gerçekle�mi�tir.
Assarhadon Sina çölünü geçerek M�s�ra girmi� ve Memfisi zapt etmi�tir. Assarhadon’un
M�s�r� Habe�li sülaleden kurtarmas� ile sonuçlanan bu sava� sonucunda bütün delta Asur
hâkimiyetini tan�m��t�r.
XXVI. sülalenin kurucusu I. Psammetktir77. Bu sülale ile birlikte M�s�r
kültürel ihti�am�na ve siyasal ba��ms�zl���na kavu�mu�tur Bu sülalenin sonlar�na do�ru
Pers sald�r�lar� görülmü� ve persler bu sülale döneminde M�s�r� hâkimiyetleri alt�na
alm��lard�r.
XXVII. sülale dönemi tamamen bir yabanc� devletin hâkim oldu�u bir
dönemdir. Persler bu dönemde M�s�r� yönetmi�lerdir.
XXVIII. XXIX. ve XXX. Sülaleler döneminin ba�lar�nda M�s�rl�lar aras�nda
ayaklanmalar olmu�sa da aileler aras�ndaki anla�mazl�klar bu ayaklanmalar�n devaml�
olmas�na engel olmu�tur. Bu üç sülalede Perslerle u�ra�m��lard�r. Hatta bu pers i�galine
kar�� XXX. Sülaleden Akoris Atina ile Persler aleyhine anla�arak onlara kar�� mücadele
etmi�tir.
75 Afetinan 1956, 149–154 76 Desplancques 2006, 104 77 Afetinan 1956, 159
20
XXX. sülaleden sonra ise ikinci bir Pers hâkimiyeti dönemi ba�lam�� olup bu
dönem M�s�rl�lar için çok ac� geçmi�tir. Daha sonra Büyük �skender M�s�r� Pers
hâkimiyetinden ç�kartm��t�r. Büyük �skenderin Perslileri yenmesi ve M�s�r adetlerine
hürmet etmesi ve M�s�r �lahlar�n� yüceltmesi, m�s�rl�lar�n �skenderi bir istilac� olarak
de�il bir kurtar�c� olarak görmelerine sebep olmu� ve m�s�rl�lar bunun sonucunda da
�skendere tabi olmu�lard�r.
Eskiça��n bu son as�rlar�nda M�s�r ayr� bir siyasi varl�k olmaktan ç�km��t�r ve
M�s�r, eskiça� tarihini yabanc�lar�n hâkimiyeti alt�nda sona erdirmi�tir78.
78 Afetinan 1956, 159–162
21
H�T�T S�YAS� TAR�H�
‘Tarih yaln�zca saklayan bir bellek de�ildir; bir bak�ma yeniden do�an bir
bellektir.’
Hititler de çok eskiye dayanan ortak bir bellekten ç�km��t�r. Ara�t�rmac�lar�n
direnmeleri, birbirleri aras�ndaki rekabeti, ayr�ca hepsinin yeteneklerinin birle�mesi
zamanla, a�ama a�ama Hititlere yeniden ya�am kazand�rm��t�r79.
Hititlerin Anadolu’nun yerlisi olup olmad�klar�, ya da nerden geldikleri gibi
sorular�n cevaplar� henüz bulunamam��t�r80. Bu konuda farkl� görü�ler bulunmaktad�r.
Bu görü�lerdeki farkl�l�k ise, kullan�lan yaz� ve bulunan keramiklerin benzerli�i
yönünden ortaya ç�kmaktad�r81.
Anadolu’daki ilk siyasi mekân birli�i Hititlerle ba�lam��t�r ve Hititler
devletlerini kurmay� ba�armalar�yla birlikte Anadolu’nun büyük bir k�sm�n� ellerinde
bulundurmu�lard�r82 ( bkz. Harita III ). Anadolu, Hitit devleti kurulmadan önce büyük
prenslikler �eklinde geli�me göstermi� olup bu durumda, güçlü bir krall���n kurulmas�
yönünde ilk ad�m� te�kil etmi�ti. Daha sonra bu beyliklerin birbirleriyle yapt�klar�
sava��n sonunda Hattu�a’da Eski Hitit Krall��� kurulmu�tur83. Hititler, Orta Anadolu’da,
yani Hatti ülkesinde var olan köklü kültür birikimini benimseyerek, yeni bir sentez
olu�turmu�lard�r84.
Eski Hitit Ça�� (�.Ö. 1660–1460)
I. Hattu�ili (�.Ö. 1660–1630)
Bo�azköy’de 1957 y�l�nda Büyükkale K yap�s�nda ele geçen iki dilli bir
metinden, Hattu�ada kurulan bu krall���n ilk hükümdar�n�n I. Hattu�ili oldu�u
anla��lmaktad�r. Asl� Akkadça olan metin �öyle ba�lamaktad�r:
79 Jean 2002, 148. 80 Umar 1999, 31 81 Memi� – Köstüklü 1992, 21. 82 Hal�c� 1984, 8. 83 Akurgal 2002, 53. 84 Seher-Baykal 2002, 14.
22
‘Büyük Kral Tabarna, Tavananna’n�n erkek karde�inin o�lu, Hattu�ada
krald�.’
Hititçe çevrisinde ise söyle denmektedir:
‘Büyük Kral Hattu�a Kral�, Kusarsal� adam, Tabarna Hattu�ili, Hattu�a
ülkesinde krald�.85’
I. Hattu�ili bugün Çorum s�n�rlar�nda kalan Bo�azköy/Hattu�a’da Hitit
krall���n� kurduktan sonra86, h�zla krall���n� geni�letmeye ve politik birlik sa�lamaya
koyulmu�tur. Hititler daha I. Hattu�ili döneminde bile Halep’e kadar ak�nlar
yapm��lard�r. Bu ak�nlar daha çok ya�ma amaçl� yap�lm�� ak�nlar olmu�tur87.
Bu Hitit ak�nlar� hakk�ndaki bilgileri, 1957 y�l�nda bulunan iki dilli metinden
ö�renmekteyiz. I. Hattu�ili’nin Güneydo�u Seferine ait bulunan metnin Türkçe’ye
çevirisi için (bkz. Levha I, Levha XIV)
Bu dönemde Hattu�ilinin veliaht� ba�kald�rm��, ancak dirayetli bir ki�ili�e
sahip olan Hattu�ili duruma el koymu� ve veliaht olarak seçilen ye�enini Hattu�adan
uzakla�t�rarak evlat edindi�i torunu Mur�iliyi tahta ç�karmay� ba�arm��t�r88. Hattu�ili
yerine geçmesi kararla�t�r�lm�� olan ye�eninin karekterinde kusurlar görmü�tür. Ona
göre bunun sorumlusu da k�z karde�iydi. Bu nedenle ye�eni yerine torunu Mur�ili’nin
kral olmas�na karar vermi�tir89. Hattu�ilinin neden tahta veliaht olarak seçilen ye�eni
yerine, evlat edindi�i torunu Mur�iliyi getirdi�ini ise Hattu�ili kendi sözleriyle
vasiyetnamesinde dile getirmi�tir. Bu vasiyetnamenin metni için (bkz. Levha II).
Bu vasiyetnamenin öncesinde Hattu�ili, Hurrilerin ilerlemesini durdurma
yollar� aram��, Halep kenti yöneticileriyle de sonuçsuz sava�lara girmi�tir. ��te böyle
85 Akurgal 2002, 55. 86 Seher-Baykal 2002, 15. 87 Akurgal 2002, 57. 88 Akurgal 2002, 58–59. 89 Lloyd 1997, 33.
23
bir ortamda yazd��� vasiyetnamenin konusu da büyük ölçüde kendinden sonra kral
olacak ki�i ile ilgili olmu�tur90.
I. Mur�ili (�.Ö. 1630–1600)
I. Mur�ili, Babili y�karak Hammurabi sülalesine son vermi�, imparatorlu�un
Mezopotamya’ya ve deniz k�y�s�na ula�ma politikas�n� saptam��t�r91.
Mur�ili ilk i� olarak I. Hattu�ili’ye ba�l�l���n�n sonucu olarak Halep’le
hesapla�mak yolunu seçmi�tir92. Mur�ili Hurri ordusunu kesin yenilgiye u�ratt�ktan
sonra bu ba�ar�s�ndan yüreklenerek do�uya F�rat’a ve ötesindeki zengin topraklara
yürümü�tür. Halep’i yak�p y�km�� ve böylece güneydo�u ticaret yolu F�rat’a kadar Hitit
denetimine girmi�tir93.
I. Hattu�ilinin Suriye’yi ele geçirme politikas�n� bilinçli olarak sürdüren
Mur�ili94, bunun sonucu olarak Babil’e bask�n yapm�� ve Hammurabi hanedan�n�
ac�nas� bir sona u�ratm��t�r. Bu durum Hititlerin uluslararas� arenada güç kazanmas�n�
sa�lam��t�r95.
Mur�ili’nin uzun süren yoklu�undan kaynaklanan siyasal s�k�nt� söylentileri
onu çabucak ba�kente dönmek zorunda b�rakm��t�r, ancak Mur�ili’nin güçlü idaresi bir
saray entrikas�na kurban gitmi�tir. Eni�tesi Hantili ve onun kay�nbiraderi Zidanta
taraf�ndan öldürülmü�tür96.
Hitit tarihinde Gasp Krall�k Dönemi olarak adland�r�lan ve Kral Telipinu ile
devam eden dönemde s�ras�yla Hitit taht�na, I. Hantili, Zidanta, Ammuna ve I. Huzziya
geçmi�tir. Daha sonra ba�a geçen Telipinu (�.Ö. 1535–1510) bu cinayetleri anlatan
olaylar�, ünlü Telipinu Ferman�’nda i�lemi�tir (bkz. Levha III). Telipinudan sonra ba�a
s�ras�yla Alluvamna, II. Hantili, II. Zidanta, II. Huzziya geçmi�lerdir.
90 Lloyd 1997, 33. 91 Akurgal 2002, 64. 92 Lloyd 1997, 34. 93 Macqueen 2001, 47. 94 Akurgal 2002, 64. 95 Macqueen 2001, 48. 96 Akurgal 2002, 64.
24
I. Hattu�ili ve I. Mur�ili’nin parlak dönemlerinden sonra gelen krallar boyunca
Hitit devleti gücünü yitirmi�tir. Özellikle güney ve güneydo�udaki Hitit etkisi büyük
ölçüde azalm��t�r. Bu durumdan yararlanan Huriler Mitanni devletini kurmu� ve kurulan
bu krall�k I. �uppiluliuma dönemine kadar M�s�rdan sonra dönemin ikinci büyük siyasal
gücü olmu�tur.
Hitit �mparatorluk Ça�� (�.Ö. 1460–1190)
II. Tuthaliya (�.Ö. 1460–1440)
�mparatorlu�un yak�n do�u’daki ç�karlar�n� güvence alt�na alm�� olup. Hitit
krallar� aras�nda en önemli 4 kral (I. Hattu�ili, I. Mur�ili, I. �uppiluliuma ve II.
Tuthaliya) aras�nda yerini almaktad�r.
II. Tuthaliya Büyük Hitit Krall���n�n kurucusudur. Kendisi ile ba�layan sülale,
imparatorlu�u çökü� gününe kadar yakla��k 250 sene ba�ar� ile yönetmi�tir.
I. Arnuvanda (�.Ö. 1440–1420)
II. Tuthaliyadan sonra I. Arnuvanda tahta ç�km�� olup e�i olan Asmunikal
imparatorlu�un en h�rsl� kraliçelerindendir. Tabletlerde ve mühür bask�lar�nda
Arnuvanda’n�n yan�nda e�i olan Asmunikal’inde ad� yer almaktad�r97.
Daha sonra imparatorlu�un ba��na III. Tuthaliya ve ondan sonrada Genç
Tuthaliya geçmi�tir. Genç Tuthaliyadan sonra ise �mparatorluk yönetimi Hititlerin en
ba�ar�l� devlet adam� ve en güçlü komutan� olarak kabul edilen I. �uppiluliuma’ya
geçmi�tir.
Bu döneme kadar olan geli�meleri tekrar gözden geçirecek olursak; I. Hattu�ili
taraf�ndan Bo�azaköy/Hattu�a’da kurulan Hitit krall���n�n s�n�rlar� I. Mur�ili zaman�nda
Anadolu d���na kadar ta�m��, güneyde Halep al�nm�� ve Babile kadar inilmi�tir. Bundan
97 Akurgal 2002, 67–79.
25
sonraki dönemlerde ise ini�li ç�k��l� bir tablo çizmi�lerdir98. En parlak dönemlerini ise
�imdi bahsedece�imiz �appiluliuma döneminde ya�am��lard�r.
I. �uppiluliuma (�.Ö. 1380–1345)
Hitit �mparatorlu�unun en güçlü ordu komutan�, en ba�ar�l� devlet adam�d�r.
Kargam�� ve Halep’i ele geçirmi� ve buralar�n yönetimini o�ullar�na b�rakm��t�r. Ak�lc�
bir siyaset uygulam�� olup Mitanni ve Amurru Krall�klar�n� dostlukla Hattu�a�’a
ba�lam��t�r99.
Kral�n ilk y�llar� bir yandan kenti büyük tutkular� oldu�unu gösteren ölçekte
büyütmek ve yeniden surlarla çevirmek, bir yandan da halk�n� anayurtlar�nda eski
durumlar�na getirmekle geçmi�tir100.
Döneminde Halep ve di�er Suriye devletlerini fethetmi� olup böylelikle
Hititler bir kez daha F�rat yolunun ba��n� tutmay� ba�arm��lard�r. Bu dönemde
�appiluliuma, Mur�ili gibi �rmak boyundan Babile inmek yerine, Babil Kral�n�n k�z� ile
evlenerek bu amac�na ula�may� tercih etmi�ti.101.
Kendinden önceki dönemde sars�lan ülke gücünü yeniden peki�tiren
�appiluliuma, Mitanni Kral� Tu�rattay� yenmi� ve Hurri ülkesini ele geçirmi�ti. Ancak
Mitanni devletini yok etmemi� ve Tu�rattan�n o�lu Mattivazay� gölge kral olarak tahta
ç�kararak bu ülkeyi Asurlulara kar�� korunma bölgesi olarak kullanm��t�r.
�uppiluliuma döneminde Hititler büyük bir güce sahip olmu�lard�. Öyle ki bu
büyük krall�k Babil ve M�s�r ile e� güçteydi. �appiluliuman�n ünü öylesine büyüktü ki
bu dönemde M�s�r kral� olan Tutanchamon ölmü� ve dul kalan e�i Ankhesenpaam onun
o�ullar�ndan birisi ile evlenmek istemi�ti102.
�uppiluliuma döneminde Hitilerle M�s�rl�lar aras�nda dostane ili�kiler
kurulmu� olmakla birlikte bu dostane ili�kiler M�s�r kraliçesinin Hitit veliahtlar�ndan
98 Seher-Baykal 2002, 15. 99 Akurgal 2002, 79. 100 Lloyd 2000, 38. 101 Macqueen 2001, 50. 102 Akurgal 2002, 80–81.
26
biriyle evlenmek ve Hitit veliaht�n� M�s�r taht�na oturtmak istemesi ve bunun sonucunda
veliaht�n öldürülmesi ile geli�en olaylar dizisi bu dostluk durumunu ortadan
kald�rm��t�r103.
Tutankhamon’un dul e�i, �uppiluliuma’ya mektup yaz�p (bkz. Levha: IV)
o�ullar�ndan biriyle evlenmek istedi�inde, dönemin en güçlü imparatorluklar�ndan birisi
olan M�s�r bile Hititlerin etki alan�na girme noktas�na gelmi�ti; ancak kral�n o�lunun
M�s�ra giderken yolda öldürülmesi bu ittifak�n gerçekle�ememesine neden olmu�tur104.
�uppiluliuma �.Ö. 1345 y�l�nda105 -ki bu tarih baz� kaynaklarda �.Ö. 1346 ve
1334 olarakta geçmekte- M�s�r seferinde yakalad��� esirlerin ta��d��� veba hastal���na
tutularak ölmü�tür106. Döneminde çok büyük i�ler ba�arm�� ve ba�ta bulundu�u
dönemin sonunda ça�da�� olan krallar�n hepsinden daha güçlü olmu�tur107.
�uppiluliuma’n�n vefat�ndan sonra yerine en büyük o�lu ve mü�terek kral olan I.
Arnuvanda (�.Ö. 1346–1345) geçmi� ancak, o da birkaç ay sonra ayn� hastal��a
yakalanarak vefat etmi�tir.
II. Mur�ili (�.Ö. 1345–1315)
�mparatorlu�un en ba�ar�l� krallar�ndan birisidir. Döneminde Kargam��’a
karde�ini o ölünce de yerine onun o�lunu, Halep’e de ye�enini kral yaparak
Yak�ndo�u’daki Hitit egemenli�inin gücünü devam ettirmi�tir. Ayr�ca Mitanni ve
Amurru gibi tampon devletlerle yap�lan anla�malarla Hititlerin M�s�ra kar�� güçlü
durumunu peki�tirmi�tir.
Siyasal alanda ba�ar�l� olan II. Mur�ili mutsuz bir adamd�. Çok sevdi�i babas�
ve ard�ndan da a�abeyi Arnuvanday� veba salg�n� yüzünden kaybetmi�ti ve veba kendi
döneminde de birçok insan�n ölümüne sebep olmaktayd�. Sarayda ise tavananna olarak
egemen olan üvey annesi ya�am� kendisine zehir ediyordu. Ve ilk e�i de Tavananna’n�n
103 Memi�-Köstüklü 1992, 25. 104 Macqueen 2001, 50. 105 Lloyd 2000, 40. 106 Karau�uz 2005, 30. 107 Lloyd 2000, 40.
27
yapt��� büyüden daha do�rusu eziyetinden ölmü�tü. Kendisininde �im�ek çakmas�
yüzünden dili tutuktu. Ve bu durum onu geceleri bile rahats�z etmekteydi108.
II. Mur�iliden sonra ise onun yerine o�lu Muwattalli geçmi�tir.
Muwattalli (�.Ö. 1315–1282)
Hitit imparatorlu�unun en büyük ve ba�ar�l� krallar�ndan birisidir. �nsanl�k
tarihinin iki büyük devlet aras�ndaki en eski sava�� olan Kade� Meydan Muharebesi,
onun örnek çal��malar� sayesinde Hititler için olumlu sonuç vermi�tir109.
Kuzey Suriye sorunu, II. Muwattalli döneminde iyice k�z��m��t�r. Bunun
üzerine bu kral yakla�an Hitit-M�s�r sava�� s�ras�nda tanr� heykelleri ile birlikte ba�kenti
Tarhuntašša’ya ta��m��t�r110.
Muwattalli, babas� Mur�ilinin ikinci kar�s�ndan ikinci o�lu olup111, neredeyse
kral olur olmaz, M�s�r yönünden gelen güçlü bir tehditle yüz yüze gelmi�tir.
Ondokuzuncu hanedan�n ilk firavunlar�n�n, Do�u Akdeniz’de Akhenetan zaman�nda
terkedilmi� olan devletlere yeniden söz geçirmekte kararl� görünmeleri, Hititlerle kar��
kar��ya gelmeyi kaç�n�lmaz k�lm��t�r. Ve bu kar��la�ma �.Ö. yakla��k olarak 1286
tarihinde II. Ramses’in ba�a geçmesinden be� y�l sonra gerçekle�mi� olup, iki ordu Asi
nehri k�y�s�nda Kade�’te kar�� kar��ya gelmi�tir112.
M�s�r ordusu, Amun, Prec,,,
Ptah ve sutekh tümenlerinden olu�an bir birlikle
M�s�rdan kuzeye do�ru harekete geçmi� ve Kade� �ehrinin kuzeydo�usunda bir yere
gelmi�tir. II. Mutavalli ise beraberinde getirmi� oldu�u di�er uluslardan olu�an
ordusuyla birlikte Kade�in kuzeydo�usu ya da do�usunda bir yere saklanm��t�r. II.
Ramses ayr� ayr� yönlerde ilerleyen kendi tümenlerinin kendisine yeti�mesini beklerken,
iki Hitit casusu ele geçirilmi� ve bu casuslardan Hitit ordusunun çok yak�nda oldu�u
bilgisi al�nm��t�r. Bunun üzerine II. Ramses gerideki ordusunun acilen kendisine
yeti�mesi için haberci yollam��t�r. Sava� s�ras�nda Hitit sava� arabalar�nda üç,
108 Akurgal 2002, 83–85. 109 Akurgal 2002, 88. 110 Karau�uz 2002, 240. 111 Akurgal 2002, 88. 112 Lloyd 2000, 41–42.
28
M�s�rl�larda ise iki asker olmas�n�n avantaj�n� kullanan Hititler, M�s�r ordusunu bozguna
u�ratm��lar ancak zafer sarho�lu�una kap�ld�klar� için sava��n seyri de�i�mi� ve
güneyden gelen M�s�r ordusuna bu kez ma�lup olmu�lard�r113.
Sava� her iki taraf içinde bir felaket olmu�tur. Her ne kadar M�s�r
tap�naklar�ndaki yaz�larda ve resimlerde firavun ordusunun zaferinden
bahsedilmekteyse de bu sava�tan Muwattalli kazançl� ç�km��t�r. Çünkü sava�tan sonra
Ramses geri çekilmi�, Hititler ise �am’a de�in dayanm�� ve bu bölgeyi talan etmi�lerdir.
M�s�rl�lar�n kom�usu olan Amurru Devleti yeniden Hititlerin peyki haline girmi� ve
Amurru Kral� Bente�ina tutsak olarak Hatti ülkesine götürülmü�tür.
Bu büyük sava��n bar�� antla�mas� daha sonra II. Ramses’in yirmi birinci
krall�k y�l�nda �.Ö. 1269 y�l�nda yap�lm��t�r.
III. Hattu�ili (�.Ö. 1275–1250)
A�abeyi Mutavalli döneminde Ka�galar� imparatorlu�a ba�l� k�lma ba�ar�s�
göstermi� olup II. Ramsesle geciken Kade� sava��n�n bar�� antla�mas�n� yaparak tarihin
ilk bar�� antla�mas�n� gerçekle�tirmi�tir114.
II. Ramses’in gönderdi�i, M�s�r-Hitit antla�mas�n�n Bo�azköy’de Bulunan
Akadca Metninin Türkçeye Çevirisi için (bkz. Levha: V )
III. Hattu�ili, ye�eni III. Mur�iliyi taht�ndan indirerek yasa d��� bir yolla Hitit
Devletinin ba��na geçmi�tir. Muwattalli döneminde önceleri genel vali rütbesiyle daha
sonra ise Hakpis Kral� rütbesiyle Ka�ga ülkesini bir tehlike olmaktan ç�kartm��t�r.
Kade� sava��nda Ka�galar�n Hititlerin yan�nda bu sava�a kat�lmas�n� sa�lam��t�r. Bütün
ya�am� boyunca dini politikaya alet etmi� ve ba�ar�lar�n� büyük ölçüde din çevrelerinin
yard�m� ile sa�lam��t�r. Bu tutumunun nedeni beklide küçükken hastalanm�� ve ba�ka
i�e yaramaz dü�üncesiyle rahip olarak yeti�tirilmesinden ileri gelmektedir.
113 Karau�uz 2002, 240–241. 114 Akurgal 2002, 92–96.
29
Hattu�ili politik güce ula�mak için dini kullanm�� ve ye�enine açt��� sava��
‘Tanr� kad�n ��tar böyle istiyor’ diyerek dinsel bir nedene ba�lam��t�r. Ayr�ca
Kizzuvatna rahibinin k�z� Puduhepa ile de evlenerek dinsel çevrelerin deste�ini
kazanmay� da istemi�ti. III. Hattu�ilinin bu davran��lar� federal bir yap�s� olan Hitit
Devletinin kurallar�na kötü örnek olmu�, yasa çi�nenmi�, merkezi otorite y�k�lm��t� ve
bu durum di�er feodal beylerin Hattu�a’ya kar�� ç�kmas�na örnek te�kil etmi�ti115.
III. Hatu�iliden sonra s�ras�yla IV. Tuthaliya, III. Arnuvanda ve II.
�uppiluliuma kral olmu�lar ancak bu dönemler Hititler için imparatorlu�un sonu
olmu�tur.
Bu dönemlerde hasatlar kötü geçmi� k�tl�k ba� göstermi�ti. Hatta bu k�tl���
önlemek için M�s�rdan tah�l bile ithal edilmi�ti. Do�uda ise Asur bask�s� sürmekte olup
Suriye’deki uyruklar yükümlülüklerini yerine getirmekte yava� davranmaya
ba�lam��lard�r. Bu dönemde meydana gelen Ege Göçü sonucunda da ticaret yollar�
kesilmi� ve bu durum Hititlerin ya�am ba��n� tamamen koparm��t�. Ve bu ticaret
yollar�n�n kayb� yüzünden devletin merkezi çok zay�flam��t�. Ka�galar ve di�er kuzey
ve do�u kom�ular�n�n ak�nlar� sonucunda da bu büyük imparatorluk tarihin sayfalar�na
kar��m�� oldu116.
115 Akurgal 2002, 96–100. 116 Lloyd 2001, 55–56.
30
MISIR TIBBI
A) M�s�r T�bb�n�n Genel Özellikleri
�lkça� uygarl�klar� ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik bulgulardan ve yaz�l�
belgelerden sa�lanabilmektedir. Dolay�s�yla Antik Ça� M�s�r Ülkesindeki t�p konusu bu
belge ve arkeolojik bulgulardan faydalan�larak bu k�s�mda anlat�lacakt�r.
Hastal���n tan�mlanmas� ve tedavisi ile ilgili t�bbi papirüslerin incelenmesi,
Nil Vadisindeki (bkz. Harita II) sa�l�k sorunlar� ve hastal�k sebeplerini anlamak
aç�s�nda çok önemli olmu�tur. Buna ilaveten C. Bruwier’e göre, M�s�rl�lar�n günlük
hayat� betimlemede gösterdikleri özen, hastal�k kavram�n�n sanatsal tasvirlerini
incelemek içinde mükemmel bir f�rsat yaratmaktad�r. C. Bruwier ayr�ca Firavunlar
Dönemi t�bbi ara�t�rmalar�na katk� sa�layan as�l �eyin, M�s�rl�lar�n günümüze hem
kemik hem de doku yönünden çok iyi durumda gelmi� bedensel kal�nt�lar� oldu�unu ifade
etmektedir. Günümüzde kullan�lan geli�mi� teknoloji sayesinde, analizi yap�labilen bu
kal�nt�lar, konu hakk�ndaki bilgilerimizi artt�rm��t�r117.
T�p konusundaki bilgileri edindi�imiz papirüslerin ço�unda t�p ve sihir iç içe
geçmi� durumdad�r. Ayr�ca M�s�r t�bb�n�n dini bir taraf� da vard�r. Bu yüzden t�p
konusunu irdelerken bu hususlar� da göz ard� edemeyiz118.
M�s�r kaynaklar�nda, ayn� zamanda rahip de olan doktorlar ve mumyac�lar
aras�nda bir ili�kinin oldu�u görülmektedir. Hem hastal�klar�n tedavisi için hem de
ölenlerin bedenlerinin korunmas� için benzer yöntemler uyguland��� anla��lmaktad�r.
Dolay�s�yla, Eski M�s�r'daki doktorlar cerrahi ve otopsinin yan�nda, mumyalamadan,
inançla tedaviye kadar çe�itli alanlarda faaliyet gösteriyordu. Mumyalama gelene�inin
çok yayg�n olmas�ndan dolay�, bir mumyac�n�n ölüme yol açan hastal���n nedenlerini
ara�t�rmas� için zaman ay�rmas� muhtemelen mümkün de�ildi. Cerrahi bilgi ve temel
anatomi bilgisi, mumyalama gelene�inden gelmekteydi. Öncellerinin yapt��� dikkatli
117 Bruwier 2006, 2. 118 Say�l� 1982, 115.
31
gözlemler sonucunda, m�s�rl�lar�n hem dini hem de günlük hayat�nda tedavi yöntemleri
önemli bir yer edinmi�ti119.
M�s�rda t�p mesle�i özel bir yere sahiptir ancak; dini tedavide bir ana temel
olan do�aüstü inan��lar, hastal���n iyile�mesinde etkili olmu�tur.
Eski M�s�r hekimleri mabetlerde yeti�irlerdi ve din adam� niteli�i ta��rlard�.
M�s�r’da ruhlar ve �eytanlar hastal�k nedeniydiler ve bu nedenle çe�itli büyüler
kullan�rlard�. Ancak sonralar� dualar büyülerin yerini alm�� ve �eytanlar tanr�sal dualarla
giderilmi�tir. Baz� tanr�lar bütün hastal�klara kar�� bir koruma arac� olmalar�na ra�men,
baz� tanr�larda özel hastal�klar� gidericiydiler. Organizman�n her organ� özel bir tanr� ile
ilgiliydi ve hastal��� veren tanr� onun tedavisini de yapard�. Bu tanr�lar aras�nda Ra, �sis
ve Thoth’u sayabiliriz. Sekhmet ise salg�n hastal�klar� yapar ve tedavi ederdi. M�s�r
uygarl���n�n son devirlerinde görülen sa�l�k tanr�s� �mhotep ise bu tanr�lar�n en
önemlisiydi. �mhotep birçok alanda ba�ar�lar göstermenin yan�nda hekim olarakta görev
yapm��t�r. Sonralar� ise t�p tanr�s� olarak sembolle�tirilmi�tir ve tarih sahnesine tarihin
ilk hekimlerinden biri olarak geçmi�tir120.
‘O ki bar�� ve sükûn içinde geliyor’ manas�n� ta��yan �mhotep ölümünden
sonra uzun y�llar yar� tanr� daha sonrada H�ristiyan dönemine kadar t�p tanr�s� olarak
kabul görülmü�tür. �mhotep bugünkü bilgilerimize göre bir hekim olman�n yan�nda bir
vezir ve mimar olarakta kar��m�za ç�kmaktad�r. �mhotep, �.Ö. 2980–2900 y�llar�
aras�nda ya�am�� olan Hükümdar Zoser’in vezirli�ini yapm��t�r. Ayr�ca Basamakl�
Ehram�n plan�n� da �mhotep yapm��t�r. �mhotep ölümünden sonra Memphis �ehri
yak�nlar�nda bir yere defnedilmi�sede hala mezar� bulunamam��t�r121.
M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgileri papirüslerden elde etmekteyiz; ancak papirüs
bitkisi dayan�ks�z oldu�u için zaman�m�za çok az kaynak kalm��t�r. Bu konuda en eski
dönemi anlatan papirüs Kahun papirüsü olup bu papirüs zaman�m�zdan 3000 y�l
öncesinin t�bbi bilgilerini yans�tmaktad�r. Bu papirüste jinekolojiden ve veteriner
119 Bruwier 2006, 1. 120 Demirhan 1982, 13. 121 Uzluk 1958, 21.
32
hekimlikten bahsedilir. Smith papirüsü cerrahi bilgilerden söz eder122, ayr�ca Smith
papirüsünün bir yerinde hekimin beyine kadar i�leyen bir yaralanma ile ilgili �a��rt�c�
gözlemi anlat�lmaktad�r. Burada beyin zar�, beyin-omurilik s�v�s� ve beyin k�vr�mlar�
tan�t�lmakta, hastan�n her iki burun deli�inden kan gelece�i ve boynunun sertle�ece�i
anlat�lmaktad�r. Ebers papirüsü ise oldukça detayl� t�p bilgileri içermekte ve bir hekimin
elinin alt�nda bulunmas� gerekti�i dü�ünülerek yaz�ld���ndan ilk t�p el kitab� olarak
an�lmaktad�r123. Büyük Berlin papirüsü ve Hearst papirüsü de Ebers papirüsüne
benzemektedirler ancak bu papirüslerin içerikleri genellikle reçeteler olup, çok fazla
sihri ve dini formül ta��maktad�rlar. Büyük ve Küçük Berlin papirüslerinde obstetrik
alana ait bilgilerde mevcuttur124. Ayr�ca birazda olsa bilgi vermesi aç�s�ndan önemli bir
buluntuda �.Ö. 2500’de ya�am�� bir kraliçenin ecza dolab�nda bulunan malzemelerdir.
Bu dolapta birçok ilâç vazolar�, kas�klar, kurumu� ilâç ve otlar bulunmu�tur125.
Demirhan’a göre, zaman bak�m�ndan daha sonra yaz�lan papirüsler daha fazla
sihirli ve büyülü bilgiler içermektedir. Buradan da M�s�r t�bb�n�n rasyonel bir tarzda
ba�lad���n� ancak daha sonradan yani m�s�r uygarl���n�n zay�flamaya ba�lamas�yla sihri
bir özelli�e büründü�ü manas�n� ç�kartabiliriz126.
Bu papirüslerin t�p alan�nda en çok bilgi verenleri �üphesiz Edwin Smith
Papirüsü ve Ebers Papirüsüdür. Bu papirüslerde hem hastal�klarla ilgili bilgiler, hem de
hastalar�n vaka geçmi�leri yaz�l�d�r. Her iki papirüste da hastal�k vakas� A. Demirhan’a
göre �öyle tan�mlanmaktad�r:
� �arta ba�l� tan�
� Hastan�n nas�l muayene edilece�i ve tan� belirtilerinin nas�l saptanaca��
hakk�ndaki bilgiler
� Hastal���n tan�s� ve seyri
� Manipülasyon, ilaçlar, sihri formüller ve dualar gibi gerekli tedavi
önlemlerinin endikasyonu.
122 Demirhan 1982, 13. 123 Yoket 2003, 76–78. 124 Demirhan 1982, 14. 125 Ünver 1938, 38. 126 Demirhan 1982, 14–15.
33
Bu verdi�imiz tan�ma ait örnek Edwin Smith papirüsünde aç�kça
görülmektedir:
"Boyun vertebras� ç�k��� ile ilgili bilgiler: E�er boyun vertebras� ç�k��� olan bir
hastay� muayene edersen, kollar�nda ve bacaklar�nda duyars�zl�k vard�r, gözleri kanl�d�r.
Böyle bir hastal��� �öyle tan�mlaman gerekir. Kollar�nda ve bacaklar�nda duyars�zl�k
oldu�u ve sperm damlatt��� için bir hastada omuz vertebras� ç�k��� vard�r. Bu hastal�k
tedavi edilemeyen bir hastal�kt�r127."
Eski M�s�rda T�p Alan�na Ait Ele Geçen Papirüsler
Papi
rüs
Ad�
, Dön
emi
Bah
setti
�i K
onul
ar
Papi
rüst
e A
d� G
eçen
H
asta
l�kla
r
Papi
rüst
e �la
ç Ya
p�m
�nda
K
ulla
n�la
n B
itkis
el,
kim
yasa
l ve
Hay
vans
al
Ürü
nler
Kahun Papirüsü
(�.Ö. 2000)
Jinekolojiden ve veteriner hekimlikten bahsedilir.
Gebelik ve do�acak çocu�un cinsiyetine
ili�kin bilgi ve tavsiyeler veteriner hekimlikle
ilgili hastal�klar.
Smith papirüsü
(�.Ö. 1600)
Ba�tan ba�layarak a�a��lara inen, yara ve berelerin
tedavisi hakk�nda yaz�lm�� bir kitap �eklindedir.
Beyinden ilk defa burada bahsedilmi�tir. Sihirli büyü
formülerinden bahsedilmektedir.
Ba� yaralar�, kol k�r�klar�, burun yaralar�, alt çene k�r�klar�, boyun
yaralar�, bel kemi�i k�r�klar� ve meme
yaralar�.
Cerrahi aletlerin kullan�lm��
oldu�u, k�r�klar�n
atellerle tedavi edildi�i ve
yaralara ilk gün taze et sar�ld���
bilgisi elde edilmekte.
127 Demirhan 1982, 14.
34
Ebers Papirüsü
(�.Ö. 1550)
Bu papirüs tedavi yöntemleri ile birlikte ilaçlar�n
haz�rlanma tarzlar�n� ve kullan�m �ekillerini
anlatmaktad�r.
Papirüste iç hastal�klar�, baz� göz hastal�klar�,
deri hastal�klar�, ekstremite (el ve ayak) hastal�klar�, jinekolojik
hastal�klardan bahsedilmekte ayr�ca bu
papirüsün sekizinci bölümü anatomi ve
fizyolojiden, dokuzuncu ve son bölümü ise
cerrahiden söz etmektedir.
Hint ya��, Kur�un
mürekkepleri, Kol�ik, zambak, geyik boynuzu, Antimon, Kaz ya��, Su ayg�r�, aslan, timsah,
Y�lan, �bex ya��.
Hearst Papirüsü
(�.Ö. 1500)
Bu papirüs genel olarak Ebers papirüsüne
benzemektedir. Ayr�ca cerrahi ile alakal� k�s�mlar� da bulundu�u için Smith
papirüsüne benzer.
K�r�k ve ç�k�klar�n sar�lmas� ve tedavisi.
Un, bal, kaymak kar���m�ndan elde edilen
kar���m k�r�k ve ç�k�klara
uygulanmakta.
Berlin Papirüsleri (�.Ö. 1300)
Anne ve bebeklerin korunmas�, çocuk
hastal�klar�n�n korunmas�na yönelik reçete ve büyüleri
içermektedir.
Gebeli�i önlemek için al�nm�� tedbirler, ise romatizma ve mafsal
hastal�klar
Brooklyn Papirüsü
XXX. Sülâle
Dönemi
Y�lanlar�n, akreplerin ve tarantulalar�n zehrinin nas�l al�naca��n� aç�klanmakta.
Hayvan sokmalar� ve �s�rmalar� sonucu meydana gelen
hastal�klardan bahseder.
Kalsberg Papirüsü
Göz hastal�klar� ve do�umla alakal� bilgiler yer
almaktad�r.
Göz hastal�klar� ve do�umla alakal�
hastal�klar� içermektedir128.
M�s�rl�larda cerrahi asl�nda vücudu açacak kadar ilerlememi�tir; buna ra�men
sünnet ve boyun etraf�nda baz� ameliyatlar yap�labilmekteydi. Sünnet ise m�s�rl�larda
mecburiydi ve Ebers'e göre 14 ya��nda yap�lmaktayd�. Karnak mabedinde �.Ö. 1392 128 Bu tablodaki bilgiler A. Demirhan’�n ‘‘K�sa T�p Tarihi’’, F. N. Uzluk’un ‘‘Genel T�p Tarihi I’’, S. Ünver ‘‘T�p Tarihi’’, A. Say�l�’n�n ‘‘M�s�rl�larda ve Mezepotamyal�larda Matemetik, Astronomi ve T�p’’ isimli kitaplar� temel al�narak tablola�t�r�lm��t�r.
35
senesine ait bir resimde sünnet ameliyat�n�n nas�l yap�ld���na ait bilgiler
bulunmaktad�r129.
Eski M�s�r t�bb�n�n göze çarpan özelliklerinden biri Heredota göre Hekimlikte
M�s�rl�lar�n a��r� uzmanla�m�� olmalar�d�r. Ayr�ca t�p alan�nda koyu bir gelenekçilik söz
konusudur. A. Demirhan’a göre; Eski M�s�rdan kalan belgelerde üç tip sa�l�k
personelinden bahsedilmektedir:
� Hekimler
� Vücuttan cin ç�karan ki�iler
� Nab�z dinleyen, damar hastal�klar�n� tedavi eden cerrahlar.
Bu cerrahlara ‘Sekhmet Rahipleri’ ad� da verilmektedir. Bunlar�n d���nda halk
aras�nda üstün bir yeri olan ve di�erlerinden daha çok önem verilen t�p mensuplar� da
vard� ki, bunlarda Saray hekimleriydi130.
C. Bruwier’e göre; M�s�rda doktorluk, rahiplik ve büyücülü�ün iç içe
geçmi� olmas�na ra�men, doktor olarak çal��anlar�n özel bir e�itim görmesi
gerekmekteydi. An�t mezarlarla onurland�r�lm�� baz� ünlü doktorlar�n özel s�fatlara sahip
oldu�u da görülmektedir: "Doktorlar�n yöneticisi", "doktorlar üzerinde olan",
"doktorlar�n amiri", "doktorlar�n ba��", "saray doktorlar�n�n teknesinin �efi" gibi...
M�s�r'da di� ve göz doktorundan, gastronomiye kadar her alanda uzman doktor
bulunmaktayd�. Kad�n doktorlar M�s�r'a yabanc� de�ildi. Ayr�ca, tap�naklarda kurban
edilecek kutsal hayvanlarla ilgilenen veterinerler bile vard�131.
M�s�r doktorlar� t�p mesle�indeki ba�ar�lar�ndan ötürü M�s�r d���nda da
tan�n�yorlard�. Hatta baz� yabanc� Kral ve Prensler M�s�rl� doktorlardan tedavi
görüyorlard�.
129 Ünver 1938, 37. 130 Demirhan 1982, 16. 131 Bruwier 2006, 2.
36
�kinci Amenofis zaman�nda bir Suriyeli prens e�i ve hizmetkârlar�yla yan�na
hediyeler alarak tedavi olmak için Teb �ehrine gelmi� ve saray doktoru Nebamon’a
ba�vurmu�tur.
Sicilyal� Diyotorus ise seyahat ve askeri hareketler esnas�nda görmü� oldu�u
M�s�r t�bb� için her türlü tedavinin paras�z yap�ld���n�, doktorlar�n toplum ve resmi
makamlar taraf�ndan geçimlerinin sa�land���n�, m�s�rl� doktorlar�n geleneklerine ba�l�
kalmakla yükümlü olduklar�n� belirtirken bunun aksine davran�� gösterip hastalar�n�
öldüren doktorlar�nda ölüm cezas�na çarpt�r�labildiklerini söylemektedir. Bu durum A.
Say�l�’ya göre asl�nda M�s�rl�lar�n kendi t�p bilgilerine büyük de�er vermeleri ve itimat
göstermelerinden kaynaklanmaktad�r.
Herodot’a göre m�s�rda pek çok doktor vard� ve her doktor sadece bir hastal��a
bakard�. Buradan m�s�r doktorlar�n�n uzmanl�k alanlar�n�n oldu�u sonucuna varabiliriz.
Göz doktoru, di� doktoru, kad�n hastal�klar� doktoru, anus’un muhaf�z� veya
çoban� gibi unvanlar ta��yan doktorlara Eski M�s�rda rastlanmaktad�r. Ancak bir doktor
bu unvanlardan birkaç�na da sahip olabilmekteydi ki Lefebvre’nin yorumuna göre de
Uzman doktorlar genel olarak bütün hastal�klar� tedavi etmekle bir hastal�k grubunun
uzman� da olabiliyorlard�.
M�s�rl�lar doktorlara Sinu demekteydiler. Sinu, m�s�rl�lara göre tedavi i�iyle
u�ra�an mesle�i t�p olan ki�ilere verilen add�. Ayr�ca birde Sekhmet rahipleri ad�yla
an�lan din adamlar� vard� ve bunlarda t�p ve tedavi i�iyle me�guldüler.
Firavunlar�n saray�nda uzmanla�m�� doktorlar�n d���nda ayr�ca birde saray ba�
doktoru bulunmaktayd�. Bu çok önemli bir memurluk olup di�er doktorlar�n
te�kilatlanmas� belirli bir kademe almas� saray ba� doktoru taraf�ndan yap�lmaktayd�.
Bunu günümüz sa�l�k bakanl��� gibide dü�ünebiliriz.
Firavun saray�nda oldu�u gibi yüksek devlet memurlar�n�n veya makamlar�n�n
ve dini müesseselerinde özel doktorlar� bulunmaktayd�. Buradan da m�s�rda doktorluk
mesle�inin bir devlet memurlu�u �ekline sokulmu� oldu�u sonucunu ç�karabilmekteyiz.
37
Diodorus’a göre M�s�rda doktor yeti�tirmek için ‘hayat evi’ ad� verilen okullar
bulunmaktayd�. Sigerist ise bu okullarda ö�retilen konular aras�nda cerrahinin de
oldu�unu böylece t�p tahsilinin dini t�p üzerine olmay�p ilmi t�p �eklinde oldu�u
kan�s�ndad�r. Lefebvreye göre ise bu fikir yanl�� olup M�s�rdaki t�p bilgisi babadan
o�ula geçmekteydi. Hayat evi ad�n� ta��yan kurumlar ise okul olmay�p ilim, din ve sihre
ili�kin kitaplar�n yaz�ld��� yerlerdi132.
M�s�rda dini ve sihri tedavinin yan�nda droglarla (ilaçlar�n haz�rlanmas�nda
kullan�lan, hayvansal ya da bitkisel kökenli, ilk maddelere, ham maddelere, ilaç
hammaddelerine verilen isim.) tedaviden de faydalan�lm��t�r. T�p papirüslerinde bu
droglar�n miktarlar� ve haz�rlan�� ve kullan�� �ekilleri de verilmi�tir. Eski M�s�rda
kendisinden ilaç yap�lan maddeler aras�nda çe�itli bitkileri, çe�itli maden ve ta�lar� ve
hayvanlar�n baz� uzuvlar�n� sayabiliriz. Örne�in Menfis ta��n�n, vücuttaki hasta
k�s�mlara konuldu�unda, a�r� hissettirmeden cerrahi operasyonun kolayl�kla yap�lmas�n�
sa�lad��� metinlerde yer almaktad�r.
Eski M�s�r�n zengin bir ilaç koleksiyonu vard�. M�s�r t�bb�nda tek bir
maddeden haz�rlanan ilaçlar oldu�u gibi, birkaç maddenin kar���m�yla haz�rlanan
ilaçlar�n oldu�u da bilinmektedir. �laç yap�m�nda kullan�lan bitkiler aras�nda anason,
kokulu sak�z, sar�msak, p�rasa, reçine, ac� marul, adaso�an�, banotu, hardal, incir, keten
tohumu, ki�ni�, safran, so�an, tarç�n ve üzümü sayabiliriz133. Obsidiyen’de M�s�r'�n
yo�un olarak ithal etti�i hammaddelerden biridir. Bu madde de t�p alan�nda
kullan�lm��t�r134.
M�s�rda ilaçlar kadar büyülerde önemlidir ve M�s�rda ilaç yaparken çe�itli
büyü içeren sözler söylendi�i bilinir;
‘�sis, Osiris'i kurtard�. Horusu babas�n� öldüren karde�i Set'in yapt���
fenal�klardan kurtard�. Ya �sis, efsunlar�n büyük ilâhesi beni kurtar. Fena olan her
�eyden kurtar, beni a�r�lar�n ilâh�ndan kurtar, a�r�lar�n ilâhesinden kurtar. Bir ölü
132 Say�l� 1982, 121–124 133 Erginöz 1999, 163–164. 134 Atl�-Balkan 2005, 2
38
erkek (veya kad�n) olmaktan kurtar, içime giren fena �eylerden kurtar, senin o�lun
Horus'un kurtuldu�u gibi kurtar. Çünkü suya girdim, sudan ç�kt�m. Bugünün kapan�na
dü�medim. Dedim ki çocuk olmu�tum, genç olmu�tum. Ay güne� dilinle söyle ey �sis
beni iltimas et. Güne� dili ile söyler ve iltimas eder. ��te �imdi ben her türlü fenal�ktan,
fena olan, zalim olan, fenal�k yapan her �eyden kurtuldum. A�r� ilâh�ndan, a�r�
ilahesinden, ölüm ilâhesinden bile kurtuldum135.’
Ayr�ca içerden al�nacak ilaçlar içinde baz� sözler söylenmi�tir ancak bunlar
büyü özelli�i ta��yan sözler oldu�u için anla��l�r sözler de�illerdir136.
�lk bak��ta büyü gibi görünen baz� tedavi yöntemlerinin temelinde olan mant�kl�
uygulamalar� ay�rt etmekte mümkündür. Bunun en aç�k örne�i, baz� hastal�klar için
kullan�lan bitkilerdir. Büyü, �ifal� bitkilerin toplanmas�nda da rol oynamaktayd�. Bitkinin
seçimi, tedaviye ihtiyaç duyan organla olan biçim benzerli�ine göre yap�l�rd�137.
M�s�rl�lar�n ölülerini mumyalamas� da �üphesiz M�s�r T�bb� içinde yerini
almaktad�r. M�s�rl�lar ölülerinin tekrar dirildiklerine ve ruhlar�n�n yeniden dirilme
sonras�nda cesetlerini kolayca bulmalar�na inand�klar� için cesetlerinin bozulmamas�na
özen göstermi�ler bu yüzdende mumyalama yoluna gitmi�lerdir138.
Herodotos’un da M�s�r t�bb� ile ilgili olarak söylediklerini maddeler halinde
yazmak yararl� olacakt�r.
� M�s�rl�lar ketenden k�yafetler giyiyorlar ve bu k�yafetleri yeni y�kanm��
temiz olarak giyiyorlar139. Bu durum hastal�klara sebep olan mikroplar�n yay�lmas�na
engel olmaktad�r.
� M�s�rl�lar sünnet oluyor ve bunun nedeni olarakta Herodotos
temizliklerini göstermekte ve Herodotos’a göre M�s�rl�larda temizlik güzellikten önce
gelmektedir.
135 Ünver 1938, 42–44. 136 Ünver 1938, 44. 137 Bruwier 2006, 1. 138 Ünver 1938, 42. 139 Herodotos 2007, 136.
39
� Herodotos’un verdi�i temizlikle alakal� olarak verdi�i bilgilerden bir
di�eri de, M�s�r rahiplerinin güna��r� yukardan a�a��ya kaz�nd�klar�d�r ki bu sayede
rahipler dini görevlerini yerine getirirken bit pire gibi kirli �eylerin üzerlerinde
bulunmas�n�n önüne geçmektedirler. Ayr�ca bu rahipler gündüzleri ve geceleri iki �er
kez so�uk suyla y�kanmaktad�rlar. Buda temizli�in m�s�rda ne kadar önemli bir husus
oldu�unu göstermektedir.
� Heredotos bakla sebzesinin m�s�rl�larca ekilmedi�ini ve bakla
yemediklerini söylemekte ve bu duruma sebep olarakta bu sebzenin m�s�rl�larca temiz
say�lmad���n� ifade etmektedir.
� Temizlik konusuna önem veren m�s�rl�lar hayvanc�l�kta ise herodotos’un
verdi�i bilgilere göre tanr�lara temiz kurbanlar sunmaktad�rlar ayr�ca bu hayvanlardan
domuzu ise temiz saymamaktad�rlar. Bu hayvana sürtünen bir ki�i hemen kendisini
temizlemelidir. Hatta bu hayvanlar� besleyen çobanlar hiçbir tap�na�a al�nmamakta ve
bu çobanlara k�z verilmemektedir. Bu i�le u�ra�a ki�iler k�z al�p verme i�ini kendi
aralar�nda yapmaktad�rlar.
� Herodotos hekimlik içinde M�s�rda birçok hekimin varl���ndan
bahsetmekte ve bu hekimlerin tek bir hastal��a (göz, ba�, di�, kar�n a�r�lar�, iç
hastal�klar�) bakt�klar�ndan söz etmektedir. Buradan da m�s�rda hekimlerin belli
hastal�klarda uzmanla�t�klar�n� bir hekimin bütün hastal�klara bakmak yerine kendi
uzmanl��� olan hastal��a bakt��� sonucunu ç�kartabiliriz. Bunun sonucu olarakta, t�p
konusu m�s�rda daha rahat bir geli�me göstermi� olabilir, çünkü hekimler tek bir
hastal�k alan�nda uzmanla�t�klar� için o alanda ileri seviyelere gitme, alan�n�n
hastal�klar�yla daha yak�ndan ilgilenebilme ve bu hastal�klar�n tedavilerini daha çabuk
bulma imkân� bulmu�lard�r140.
140 Herodotos 2007, 136–156.
40
B) Eski M�s�r T�bb�nda Sihir ve Din
Sihrin M�s�rl�lar�n hayat�nda önemli bir yeri vard�. Sihir sadece insanlar�n
birbirleriyle olan ili�kilerinde de�il, ölülerle ve tanr�lar�yla olan ili�kilerinde de önemli
rol oynamaktayd�.
M�s�rl�lar sihre ‘Hike’ ad�n� veriyorlard�. Ayr�ca sihir ya da M�s�rl�lar�n
deyimiyle Hike, M�s�rl�larca tanr�la�t�r�l�p ki�ile�tirilmi�ti.
M�s�rl�lara göre sihrin i�levi insanlar� zarardan ve kötülükten korumakt�.
Ayr�ca, m�s�rl�lara göre insanlar�n içinde bulundu�u olaylar ve kar��la�t�klar�
nesnelerinde ruhlar� bulunmaktayd� ve bu ruhlar insan faaliyetlerine müdahale
etmekteydiler. Hatta bu ruhlardan baz�lar� m�s�rl�larca tanr�la�t�r�lm�� olup baz�
kaidelere uyulmas� halinde bu ruhlar insanlara faydal� olmaktayd�. Aksi halde ise çok
zararl� olacaklar� kabul ediliyordu.
A. Say�l�’ya göre sihir ya da büyü, m�s�rda t�p alan�nda da kullan�lmaktayd�.
Ve bu sihirlerin belli formülleri vard� ve bu formüller de�i�tirilmeden aynen
uygulanmal�yd� çünkü sihrin ya da büyünün etkisi söylenen kelimeye ve ritme ba�l�yd�.
Kelimeler içinde isimler önemli say�l�yordu çünkü m�s�rl�larca, adland�rma yaratmay�,
ads�z olma ise mevcut olmamay� kapsamaktayd�. Bu nedenle bir kimsenin ad�n�n
bilinmesi onun üzerinde büyük etkiler yapabilmeye olanak sa�l�yordu o yüzden de
gerçek isimlerin gizli tutulmas� yönünde bir anlay��a sahiptiler141.
Erginöz’e göre de Eski M�s�rda kullan�lan tedavi metotlar� içerisinde dini ve
sihri tedaviyi bulmak mümkündür. Bir m�s�rl� için hastal�k sebepleri ölülerin öç almas�
�eklinde tasavvur edildi�i için hastal�klar�n tedavileri de, hastan�n içindeki kötü gücü
ç�kartmak olarak dü�ünülüyordu. Çünkü m�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü
bir güç bir insan� etkisi alt�na alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta
edebilirdi. Ayr�ca t�bbi papirüslerde yer alan baz� hastal�klara (y�lan, akrep sokmalar�
141 Say�l� 1982 124–126.
41
v.b.) kar�� kulland�klar� metotta büyü temelliydi. G. �. Erginöz’e göre bu hastal�klar�n
�sis ve Thot’a maledilen bir sihir formülü ile iyile�tirilebilece�i dü�ünülüyordu142.
M�s�r pantheonuna ait baz� efsaneler, tedavide kullan�lan çe�itli t�bbi büyüleri,
muskalar� ve ilaçlar� anlamak aç�s�ndan ayd�nlat�c�d�r. En önemli öykülerden biri,
Osiris'in intikam�n� alan Horus ve Seth aras�ndaki seksen y�l süren mücadeledir. Bir örnek
verecek olursak; sava� s�ras�nda, Seth taraf�ndan ç�kar�lan Horus'un gözü, Thoth
taraf�ndan tekrar yerine yerle�tirmi�ti. Daha sonra, bu gözün (wecat gözü) betimini
ta��yan muskalar, M�s�rl�lar�n kulland��� en güçlü koruyucu muskalar olmu�tur. Bunlar
ayn� zamanda geometrik art�� gösteren ilaç dozlar� (1/2'den 1/64'e kadar) için ölçü
olarakta kullan�lm��t�r143.
M�s�rl� büyücüler uygulamalar�nda zamanlamaya büyük önem vermi�lerdir.
Gün içindeki zaman� üçe ay�rm��lar ve �ansl� ve �anss�z zaman kesitleri
belirlemi�lerdir144. Bu zaman kesitleri için (bkz. Levha: VI).
M�s�rl�larca sihir etkisi sadece sözlü olarak de�il yaz�l� olarakta etki
gösterebilirdi. Ayr�ca sihir sadece insanlar� de�il tanr�lar� da etkileyebilmekte olup tanr�
bile bu etkiden sihir yoluyla kurtulabilirdi.
A. Say�l�’ya göre sihrin formülü ya da sözlerinin haricinde, merasim ve jestler
de önem ta��makta olup bu k�sm�n sihrin formülüne yard�mc� oldu�u inanc� vard�.
Ayr�ca m�s�rl�larca kabul edilen bir di�er konuda sihrin etkisinin artt�r�lmas� konusuydu
ve bunun için baz� araçlar önem ta��maktayd�. Sihrin etkisini art�rmas� için t�ls�m ve
muskalarda bunlardan faydalanmaktayd�lar. Muska yap�m�nda seçilen malzeme ya da
muska üzerindeki rakamlar veya �ekiller yap�lan sihrin etkisinin artmas�na sebep
olabilmekteydi145.
T�p, M�s�r dininin bir paças�yd�, bu yüzden do�urganl�k ile ilgili büyüler
ve büyülü figürler bu aç�dan önemli bir rol üstleniyordu. Örne�in, koruyucu tanr�
aslan suratl� ve sakall� Bes, uzun dili ve k�r�k dizleriyle kötü cinleri kovard�. Kad�nlara
142 Erginöz 1999, 159–160. 143 Bruwier 2006, 1–2. 144 �ah 1996, 79–82. 145 Say�l� 1982, 126–127.
42
do�umda yard�m eder ve çocuklar� korurdu. Bes daha sonra giderek bir aile tanr�s�
olmu� ve evi y�lanlardan, kötü ruhlardan korumas� için dua edilen bir varl�k haline
gelmi�tir. Do�um esnas�nda sorun ya�anmamas� için, pi�mi� topraktan bir ‘Bes
figürini’ hamile kad�n�n ba�ucuna konur, bu s�rada tanr�ya dua edilirdi. Bes ayn�
zamanda, insanlar� tehlikeli hayvanlardan koruyan bir tanr�yd�. Özellikle çocuk
Horus'un Nil Deltas�'nda geçirdi�i günlerde, bu özelli�i öne ç�km��t�r146.
M�s�rl�lar, tabiatta kar��la�t�klar� maddelerin hastal�k ve �ifa için önem
ta��d���na inanmaktayd�lar. Mesela sar�çiçeklerin sar�l��a iyi geldi�ine, k�rm�z� renkli
bir ta��n kanamay� durdurma özelli�i oldu�una, ba� a�r�s� için ba��n a�r�yan k�sm�n�n
pi�mi� bal�kla ovulursa a�r�n�n bal���n ba��na geçece�i hususlar�na inan�yorlard�. Ayr�ca
baz� hayvanlar�n k�llar� veya tüyleri de sihrin peki�tiricisi olarak kabul ediliyordu.
M�s�rl�lar hastalar�n�n tedavisinde sihri a��rl�kl� olarak kullan�yorlard�. Örne�in
sözlü bir sihir formülü bir ta� veya ba�ka bir cisme okunarak, bu nesnenin istenilen
tesire sahip olmas� sa�lan�yor ve bu sayede t�ls�m dedi�imiz bir �ey elde ediyorlard� ve
bu t�ls�m� hasta üzerinde ta��yarak bu t�ls�m�n �ifal� etkisinden faydalan�yordu. Hatta
sihir formülleri genel anlamda ilaçlara da uygulanmakta olup tedavinin daha ba�ar�l�
olaca��na inan�l�yordu.
M�s�rl�lara göre örne�in bir ba� a�r�s�n�n nedeni, tanr�y� öfkelendirmekten
veya büyünün etkisinden kaynaklan�yor olabilece�i için bunlar�n iyile�tirilmesi için de
tanr�ya adak adamak di�er nedende ise büyüyü yapan� bulup cezaland�rmak
gerekebilmekteydi.
Hastal�k nedenini ise hastan�n kendisi bilmeliydi aksi halde doktor kehanet
yoluna ba�vurmaktayd�. Bunun içinde tanr�lara ya da ruhlar dünyas�na ba�vurulurdu.
M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n önlenmesinde ve
sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da hayvan �s�rma
vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.
146 Bruwier 2006, 4.
43
M�s�rl�lara göre insan hayat�nda tanr�lar gibi ölülerinde önemli bir rolü vard�.
Ayr�ca içinde bulunduklar� çevre birçok ruh ve �eytanla doluydu ve onlardan korunmak
için sihre ihtiyaçlar� vard�. Tanr�lar�n ve ölüler çe�itli tehlikelere kar�� onlar�
koruyabilmekteyken onlar� k�zd�rmakta çe�itli zararlar�n olmas�na yol açabilmekteydi.
Zarar olarak görülen hallerden biride hastal�klard�.
M�s�rl�larda tanr�lar�n sihirle olan ili�kileri nedeniyle sihir tedavisiyle dini t�p
aras�nda da bir yak�nl�k mevcuttu. Öyle ki tanr� taraf�ndan verilen hastal���n gene ayn�
tanr�ya dua edilerek ona kurban kesilerek geçirilece�ine inan�l�yordu. Baz� durumlarda
da tedavi için tanr�lar� zorlama yoluna gidiliyordu buda sihirle ve ba�ka tanr�lar
arac�l���yla yap�lmaktayd�. Böyle durumlarda üfürükçü ya da bazen de hasta tanr�y�
temsil edebiliyordu.
Hastal�k nedeni olarak ölülerin öç almas�, tanr�lar�n cezaland�rmas� ya da
dü�manlar�n�n büyü yapt��� dü�üncesi hâkimdi ve hastal���n tedavi edilmesi, ruhun veya
zehirin d��ar� ç�kar�lmas� olarak alg�lan�yordu.
M�s�rl�lar�n sihir tedavilerinde hastal�klar ki�ile�tirilmi� olup üfürükçülükte
hastal��a hitap �eklinde formüller yap�lmaktayd�. Ebers Papirüsünde (reçete 736) yer
alan bir formül bunu örnekleyebilmektedir:
‘Ey ba� nezlesinin o�lu ba� nezlesi (koriza, coryza); kemikleri k�ran kafatas�n�
parçalayan, beyni burkan, ba��n yedi deli�ini hasta eden ba� nezlesi; Re’nin hizmetkâr�,
Thot’un peresti�kâr� (tutkun, vurgun, tap�nan) ba� nezlesi; i�te sana kar�� bir �erbet,
seninle mücadele etmek için bir ilaç: dünyaya erkek çocuk getirmi� bir kad�n�n sütü ile
kokulu sak�z.’
M�s�rda iç hastal�klarda a��rl�kl� olarak kullan�lan sihir yan�k gibi hastal�klarda
da kullan�lmaktayd�. Yan�k tedavisi için kullan�lan sihre örnek olarak gene Ebers
Papirüsünden (reçete 500) bir reçete verecek olursak:
‘O�lum Horus çöllük bir yaylada ate�ler içinde bulunuyor. Orada su yok; ben
orada de�ilim. Ona yang�n� söndürecek su götürüyorum.’
44
Bu formül erkek çocuk do�urmu� bir kad�n�n sütü üzerinde okunuyor ve bu
suretle �ifal� etkisi artt�r�larak süt yan�k yaras�na sürülüyordu.
T�bbi papirüslerde y�lan ve akrep sokmalar�na kar�� ilaç gösterilmezken
bunlar�n �sis ve Thot’a mal edilen bir sihir formülüyle iyile�tirilece�i söyleniyor. Buda
doktorlar�n tedavi etmek istemedi�i hastalar� üfürükçüye ya da dini t�bba yönlendirdi�i
anlam�na gelebilmektedir147.
T�pla alakal� olarak ad� geçen baz� tanr�lar ve bu tanr�lar�n özelliklerini
belirtirsek;
Ra: Re-Harachte olarak da tan�nm��t�r. Genel olarak insan biçiminde
betimlenmi�tir. Ra dünyan�n yarat�c�s� ve büyük tanr�lar toplulu�u olan Enneadlar�n
ba�kan�yd�. Devlet tanr�s� olarak IV. Hanedandan itibaren etkili olmaya ba�layan Ra,
Amon’lada özde�le�tirilmi�tir. Böylece Amon-re olarak krallar� dünyaya getirmeyi,
krallar� korumay� ve sava�larda firavunlara yol göstermeyi sürdürmü�tür148. Ra’n�n
gökte iki kay�kla yolculuk yapt��� farz ediliyordu. Gündo�umundan ö�leye kadar süren
yolculu�un yap�ld��� kay���n ad� Atet ya da Matet, ö�leden günbat�m�na kadar olan
yolculu�unda kulland��� kay���n ismi ise Sektet kay��� idi149. Bir ba�ka kaynakta ise bu
kay�klara gündüz kay��� ve gece kay��� ad� verilmekte olup gündüz kay���na Mancet,
gece kay���na da Mesektet ad� verilmektedir150.
Ra tanr�lar�n babas� oldu�u için her tanr�n�n onun bir yönünü temsil etmesi ve
onun da her bir tanr�y� temsil hakk�na sahip olmas� do�ald�r. M.Ö. 1370 tarihlerine ait,
I. Seti'nin mezar�ndaki e�imli koridorun duvarlar�na yaz�lm�� olan Ra'ya �lâhi'nin
bu güzel kopyas�, bize bu özelli�in iyi bir örne�ini sunmaktad�r.
11. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen Ament bölgesine girensin,
�ahit olun; i�te (senin) bedenin Temu'dur.
12. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen Anubis'in gizli yerine girensin,
i�te (senin) bedenin Khepera'd�r.
147 Say�l� 1982, 127–132. 148 Narç�n 2007, 304 149 Budge 2001, 90 150 Narç�n 2007, 304
45
13. Övgü sanad�r, ey RA, sen yüce Kudret, hayat süresi, görünmeyen
formlardan daha fazla olans�n, i�te (senin) bedenin Shu'dur.
14. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, ... ��te (senin) bedenin Tefnut'tur.
15. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ye�illikleri mevsiminde ortaya
ç�karans�n, i�te (senin) bedenin Seb'dir.
16. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen hükmeden kadir varl�ks�n...
��te, (senin) bedenin Nut'dur.
17. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, Rab, i�te (senin) bedenin �sis'dir.
18. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ba�� önüne ���k verensin, i�te
(senin) bedenin Neftis'tir.
19. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen ilâhî uzuvlar�n kayna��,
sen Bir olan, evlâd� do�durtans�n, i�te (senin) bedenin Horus'tur.
20. Övgü sanad�r, ey Ra, sen yüce Kudret, sen göksel derinliklerde
oturan ve oray� ayd�nlatans�n, i�te (senin) bedenin Nu’dur.
Bu paragraflarda Ra, birçok tanr� ve ilâhî ki�ilikle özde�le�tirilmi� ve tüm bu
tanr�lar�n nitelikleri ona yüklenmi�tir151.
�sis: Osiris’in e�i Horus’un annesidir. �afa�� simgelemesine ba�l� olarak
yarad�l��taki güne� kay���nda yeri vard�. Kocas�n�n bedenini sihirli formülün
sözcüklerini seslendirmek vas�tas�yla canland�rd��� için ‘sihirlerin (han�m) efendisi’
olarakta bilinir152.
Shekmet: Akrep �eklinde bir kad�n olarak betimlenmi� M�s�r tanr�ças�d�r.
Hastal�klar� iyile�tirmede sarg�lar�n tanr�ças� �eklinde tap�n�lm��t�r. Mumyalama i�lerini
organize etti�ine inan�lmakla birlikte Kanabos kavanozlar�na konan ölünün iç
organlar�n� korur. Kötü ruhlar� büyü yoluyla öldürdü�üne inan�l�r. Selkisle ayn� ki�i
oldu�u da söylenmekte olup y�k�m ve sava��n di�i aslan seklinde betimlenmi� olan
tanr�ças�d�r. Tanr�ça Hathor’un ikinci kimli�i de oldu�u ifade edilmektedir153.
151 Budge 2001, 90–91 152 Budge 2001, 86 153 Narç�n 2007, 317.
46
Thot: Bilgelik tanr�s�d�r. Bal�k ba�l�, karaleylek ba�l�, maymun ba�l� ya da
köpek ba�l� bir insan olarak betimlenmi�tir. Tanr�ça Maat’�n kocas� olan Thot M�s�r
dinsel geleneklerine göre Osiris’in do�ru söyleyenidir. Maat’� salonundaki yarg�lama
esnas�nda �nsanlar�n ya�ad�klar� âlemde ne yapt�klar�n� ne dü�ündüklerini Osirise
bildiren ki�idir. Bir dönem ay tanr�s� olarakta tap�n�lan Thot, pramit duvarlar�ndaki
hiyerogliflerle yaz�lan metinlerde tanr�lar�n yaz�c�s� olarak anlat�lmaktad�r. �slam
kültüründe �dris peygamber, yunan kültüründe Hermes, Tevrat’ta Enok peygamber
olarak yer alm��t�r154.
�mhotep: Ölümünden sonra uzun y�llar yar� tanr� daha sonrada H�ristiyan
dönemine kadar t�p tanr�s� olarak kabul görülmü�tür. �mhotep bugünkü bilgilerimize
göre bir hekim olman�n yan�nda bir vezir ve mimar olarakta kar��m�za ç�kmaktad�r.
�mhotep, Hz. �sa’dan önce 2980–2900 y�llar� aras�nda ya�am�� olan Hükümdar Zoser’in
vezirli�ini yapm��t�r. Ayr�ca Basamakl� Ehram�n plan�n� da �mhotep yapm��t�r155.
154 Narç�n 2007, 355 155 Uzluk 1958, 21.
47
H�T�T TIBBI
A) Hitit T�bb�n�n Genel Özellikleri
Bir medeniyetin herhangi bir konudaki bilgi seviyesi, öncelikle o konuda ele
geçen yaz�l� belgelerin incelenmesi sonucunda anla��labilmektedir156.
Hitit yaz�l� belgelerinden t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinler C. Burde
taraf�ndan i�lenmi�tir157. Bu tabletlerden, genelde t�bbi uygulamalar�n sihirle, büyü ile ve
salg�nlar�n tanr� gazab� oldu�u inanc� ile iç içe oldu�u, ilaç bilgisinin ise kökü çok eskilere
giden otlar�n kullan�lmas� ile ilgili geleneklerden olu�tu�u anla��lmaktad�r.
Ü. Yoket’e göre Hitit t�bb� deneysel niteli�i a��r basan M�s�r t�bb�ndan çok,
dinsel pratikleri ve inanc� a��r basan Mezopotamya t�bb�na benzedi�i ileri sürülebilir158.
Bunun yan�nda dil bilimine dayanarak eski devir Hint-Avrupai kavimlerin t�p bilimine
bakarsak, tedavi yöntemlerini, hâkim olan u�ra� sahalar�na göre üç s�n�fa ay�rabiliriz:
� Din ve dolay�s�yla rahiplerin hüküm sürdü�ü toplumlarda büyüyle tedavi
� Sava�ç� toplumlarda b�çakla tedavi, yani cerrahi tedavi
� Tar�mla u�ra�an toplumlarda �ifal� otlarla tedavi
A. Ünal’�n yapt��� bu s�n�flamayla, Hitit t�bb�n�n tar�mla u�ra�an bir toplum olarak
droglara (ilaçlar�n haz�rlanmas�nda kullan�lan, hayvansal ya da bitkisel kökenli, ilk
maddelere, ham maddelere, ilaç hammaddelerine verilen isim) dayanan bir t�p oldu�unu,
ayr�ca bu t�p üzerinde dinin etkisinin de büyük oldu�unu ve büyü ile tedavinin de bu t�p
üzerinde büyük bir yer tuttu�unu söyleyebiliriz159.
G. �. Erginöz ise; Hititlerden günümüze kalan belgelerden, Hititlerde hastal�k
ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt edildi�i ve rahats�zl�k durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n�
156 Erginöz 1999, 94. 157 Burde 1974. 158 Yoket 2003, 77. 159 Ünal 1980, 477.
48
görebilmekteyiz demekte ve gene bu belgelere dayanarak Hititlerin, hijyen konusuna da
önem verdiklerini ifade etmektedir160.
A. Ünal’a göre ise Hititlerde gerçek anlamda bir t�p yoktur. Ünal, Hititlerin t�p
konusuna katk�lar�n�n sadece bula��c� hastal�klar�n bulundu�u kentleri bo�altmak
oldu�unu belirtmektedir161.
Hititler, T�p konusunda kom�ular� olan Sümerlerin t�bbi bilgilerinden
faydalanm��lard�r162. Hatta aralar�ndaki ortak noktalardan biriside; baz� hastal�klar�n
kötülük demonlar� taraf�ndan yap�ld��� kadar, kötü niyetli ruhlar taraf�ndan da
getirilmesidir163.
G. �. Erginöz’e göre Hititler, pislik durumunu ortadan kald�rmak için bu
pisli�in ortaya ç�k�� sebebini de ara�t�rma yolunu seçmi�lerdir. Tabiî ki Hititlerde
günümüz t�bb� gibi bir t�p olmamakla birlikte ‘Hititlerde t�p yoktur’ gibi bir cümle
kullanmak yanl�� bir sonuca ula�t�r�r bizi. Kulland�klar� yöntemler günümüz t�bb�na
uygun dü�mesede sonuç olarak var�lmak istenen yer iyile�me ve temizlenme oldu�una
göre pisli�in hangi yolla olursa olsun giderilmesine çal���lm��t�r. Buda tedavi etme
manas�na gelmektedir164.
Hititler temizli�e çok önem veriyorlard�, tanr�lara yakla�mak için temizlik bir
ko�uldu. Hititlerde ayn� zamanda çal��anlar�n t�rnaklar�n� kesmesi gerekmekteydi, buda
temizlik için bir ko�uldu. Hitit kral�, içme suyu içinde bir saç ya da k�l parças� buldu�u
takdirde buna neden olanlar �iddetle cezaland�r�l�yordu165.
Hititler temizlenmek için çe�itli maddeler kullanm��lard�r. Bunlardan baz�lar�
sabun otu olarak adland�rabilece�imiz ŠE+NÁG, tuhhueššar ki bu isimle an�lan madde
160 Erginöz 1999, 94. 161 Ünal 1990, 190. 162 Ünver 1943, 24. 163 Donbaz 1993, 322. 164 Erginöz 1999, 98–100. 165 Alp 2003, 45. , Süel 1985, 23.
49
reçine, sak�z losyonu olabilir166. Tam olarak ne oldu�unu ifade edemesekte
tuhhueššar�n baz� özelliklerini S. Alp s�ralamaktad�r. Bunlar;
� tuhhueššar normal olarak s�v�’d�r. Ondan bir k�s�m ak�t�labiliyor.
� Tuhhueššar kullan�ld�ktan sonra eller ya da dudaklar kurulan�yor.
� tuhhueššar bazen sert bir madde olarakta görünmektedir. O bir havluya
konabiliyor, ya da bir havludan al�nabiliyor. Alp’e göre bu madde yanan ya da sönmü�
olan çam kozala��n�n kal�nt�s� olabilir.
� tuhhueššar etimoloji bak�m�ndan da dumanla ilgilidir.
Bu özelliklere bak�ld���nda S. Alp’te bu maddeyi, çam kozala��n�n reçine
ihtiva etmesinden dolay� sak�z losyonu ya da reçine olarak kabul etmektedir167.
Ayr�ca temizlenmek için kullan�lan maddeler aras�nda hašuuaiSAR olarak
adland�r�lan alkalik bir bitkiyi, ate� ve suyu da sayabiliriz.168.
Temizlik Hitit toplumunda da en az�ndan M�s�r’daki kadar bilinmekteydi.
Temizli�e bu kadar önem veren bir millet olan Hititler temizlik hususunda da baz�
tedbirler alm��lard�r. Bu tedbirler aras�nda pis sular�n yerle�im alanlar� d���na at�lmas�,
ya�mur sular�n�n at�lmas�, banyo ve tuvaletler yapmalar�, çöplerin at�lmas� say�labilir169.
T�pk� M�s�r ve Mezopotamya’da oldu�u gibi Hititlerde de pek çok hastal�kla
kar��la��lm��t�r. Bu hastal�klar�n neler oldu�u hakk�nda ki bilgileri aç�lan mezarlardaki
kal�nt�lar�n incelenmesi ve çivi yaz�l� kil tabletlerden ö�renebilmekteyiz. Ayr�ca
Hititlere ait fal metinlerinde de hastal�klarla alakal� bilgiler mevcuttur. Örne�in KUB
XXII 70 böyle bir metin olup, bu metinde Hitit kral�n�n hastal��� nedeniyle bir tak�m fal
sorular� sorulmaktad�r. Ancak bu metin hastal���n sebebi ve tedavi metotlar�
bulunamadan sona erdirilmi�tir170.
166 Erginöz 1999, 105–110. 167 Alp 1982, 256–257. 168 Erginöz 1999, 105–110. 169 Erginöz 1999, 115–124. 170 Ünal 1983, 107.
50
Yaralama ve yaralanma konusuna Hitit kanunlar�nda rastlamaktay�z. Bu
konuyla alakal� kanun maddeleri ise;
§10
25 ‘E�er bir ki�iyi bir kimse yaralarsa ve onu kötürüm ederse o zaman onun
26 bak�m�n� üstlensin, onun yerine bir ki�i versin ve evinde
27 (bu) çal��maya devam etsin, o iyile�inceye kadar. Ama o iyile�ti�i zaman,
28 ona alt� �ekel gümü� versin ve hekime yine o ücret versin171.
Yukar�daki kanun maddelerinden de anla��laca�� üzerine Hititlerde suç unsuru
say�lacak yaramalarda yaralanan�n bak�m�n�n yaralayan taraf�ndan ya da onun verece�i
ba�ka birisi taraf�ndan yap�laca�� ve masraflar�n yaralayana ait olaca�� hususudur.
Maddeden ayr�ca yaralanan iyile�ince, yaralayan taraf�ndan ayr�ca 6 �ekel gümü�
yaralanana ödemesi gerekti�i belirtilmektedir.
Hititlerde hastal�klara sebep olan faktörlerin en önemli 5 tanesi G. �. Erginöz
taraf�ndan s�ralanm��t�r. Bunlar;
� Tanr�lar�n ihmal edilmesi veya onlara kar�� i�lenen suç ve günahlar. Hitit
inanc�nda sadece kötü güçler de�il ihmal edilen tanr�larda hastal�k verebiliyordu.
� Bedeni ve ruhi kirlilik. Bu durum tanr�lar�n k�zmas�na sebep olan
faktörlerden biridir.
� Ma�aralar, düdenler ve yer çatlaklar�ndan ç�karak insanlar� kötü biçimde
etkileyen birtak�m kötü güçler.
� Ölü ruhlar�n huzursuz edilmesi.
� Karabüyü172
171 �mparati 1992, 40–43. 172 Erginöz 1999,156.
51
Hititlerde büyü pek çok alanda kullan�lm��t�r. Çe�itli hastal�k tedavilerinde
de bu yola ba�vurulmu�tur. Hastal�k tedavisinde kullan�lan bir di�er yöntemde
‘günah keçisi’ ad� verilen ve kötülüklerin keçi, koyun, fare, bo�a, e�ek gibi
hayvanlara majik olarak geçirilmesi metodudur. Bu yönteme göre insan�n hasta olan
k�s�mlar�na hayvan�n kesilen uzuvlar� yerle�tirilmi� ve bu yolla o hastal�k insandan
hayvan�n bu uzuvlar�na geçece�ine inan�lm��t�r. Bunlardan ba�ka uygulanan
yöntemler ise; Hititler hastal�klar�n�n tedavisi için hasta uzuvlar�n� köpeklere
yalatma yolunu uygulam��lard�r. Ayr�ca köpek pisli�ini çe�itli bitki çiçekleriyle
kar��t�r�p bir macun elde etmi�ler ve bu macunu hasta ve yaral� bölgelere sürme
yolunu uygulam��lard�r.
Hititler ordular� aras�nda salg�n hastal�k oldu�u zaman salg�na sebep olan
tanr�ya erkek bir esiri sunmu�lard�r173. Kraliyet ailesinin üyelerinin de, bazen
kaç�n�lmaz bir biçimde kutsal gazaba atfedilebilecek s�k�nt�lar�n� bir insan kurbana
aktarmak istedikleri bilinmektedir174.
Bitkilerle tedavi yöntemi de Hititler taraf�ndan kullan�lan bir tedavi
yöntemidir. Anadolu iklim özellikleri bak�m�ndan her türlü bitkinin yeti�mesine
olanak sa�lad��� için bu tedavi yönteminin Hititlerde kullan�lmas� da gayet do�al bir
durumdur. Hitit t�bb�nda kullan�lan bu bitkilerden baz�lar� ise; adamotu, banotu,
ha�ha�, maz�, mersin, meyan kökü ve safrand�r. Bu bitkiler halen Anadolu’da t�bbi
amaçl� olarak kullan�lmaktad�r. Bitkilerin yan�nda hayvansal ürünler ve madensel
maddelerde t�p alan�nda kullan�lm��t�r. KUB XLIV 61 metninde penis ile ilgili bir
hastal���n kur�un ile tedavisinden, KUB XLIV 63 + VIII 38’de ise bir göz
hastal���n�n K�br�s’tan getirilen k�rm�z� bir madde ile tedavisinden
bahsedilmektedir175. Hititlerin uygulam�� oldu�u bitkilerle tedavi yöntemi
günümüzde de halen devam eden bir uygulamad�r. Birçok hastal���n tedavi
edilmesinde, kilo alma, kilo verme gibi uygulamalarda bu tedavi yöntemine hala
devam edilmektedir.
173 Erginöz 1999, 160–162. 174 K�nal 1991, 221–222. 175 Erginöz 1999, 163.
52
Hititler hastal�klar�n tedavisine büyük önem vermi�lerdir. Tükettikleri baz�
ilaçlar� ba�ka medeniyetlerden getirterek kullanm��lard�r. Ancak bu durum
Erginöz’e göre Hititlerin t�p alan�nda geri kald�klar�n�n de�il, sa�l�klar�na önem
verdiklerinin, bu konuda kay�ts�z kalmad�klar�n�n bir göstergesi say�labilir176.
Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizi genel olarak Hattu�a’da bulunmu� olan
Hitit ar�ivindeki t�bbi tabletlerden elde etmekteyiz. Bu tabletlerin ba��nda
hastal�ktan bahsedilmi�, hastal���n ismi, özellikleri ve hasta uzuvlar say�lm��t�r.
Daha sonra ise bu hastal�klar�n iyile�tirilmesi için kullan�lacak ilaçlar ve bu ilaçlar�n
haz�rlan�� �ekillerinden bahsedilmi�tir. Bu ilaçlar�n büyük bir k�sm� nebati
droglardan elde edilmi�tir. Tabletlerden ele geçen bilgilere göre bu bitkiler aras�nda
aks�r�k otu, badem, hardal, ha�ha�, meyan kökü, sar�msak, sedir, sö�üt, susam,
�im�ir ve abanoz a�ac� say�labilir. Bu bitkiler genellikle Anadolu’da da yeti�en
bitkiler olmas�na ra�men Hititler Anadolu’da yeti�meyen bitkileri de d��ar�dan
getirerek tedavi amaçl� olarak kullanm��lard�r. Örne�in abanoz a�ac�n� bunlardan
biri olarak gösterebiliriz. Tabiki Hititler sadece d��ardan t�bbi amaçl� ürünler
almam��lar ayn� zamanda da d��ar�ya bu tarz ürünler satm��lard�r.
T�bbi reçetelerde elde edilen bilgilere göre bu droglar�n kullan�l��
miktarlar�n� belirtmek için biraz, fazla yar�m gibi tabirler kullan�lm�� olup kesin
miktarlar belirtilmemi�tir. Örne�in KUB XLIV 61 metninde az bir miktar tere otu
veya kazaya�� suyu; bol miktarda AN.TAH.ŠUMSAR bitkisi ve yar�m ölçek beyaz
ottan bahsedilmektedir. Bu durumun nedeni olarak bu miktarlar� hekimlerin ezbere
bildikleri olabilece�i gibi bunun meslek s�rr� olabilece�i nedeniyle böyle ifadelerin
kullan�lm�� olmas� da muhtemeldir177.
T�p gibi önemli, karma��k ve ihtisasla�may� gerektiren bir konuda
Hititlerde elbette ki doktorlar�n rolü büyük olmu�tur. Hititler doktorluk konusunda
gerek kendilerinden önceki yerli Anadolu kavimlerinden ve gerekse Hurriler ve
Babillilerden çok �ey alm��lard�r. Hitilerde doktorlar�n M�s�rda da oldu�u gibi
kâtiplikle de çok yak�ndan ili�kileri olup ayr�ca büyüyle de alakalar� vard�r. A.
176 Erginöz 1999, 164. 177 Erginöz 1999, 165.
53
Ünal’a göre bu durum bize doktorluk, kâtiplik ve büyünün nas�l iç içe girdi�ini
göstermektedir.
Hititler, Kral�n söz konusu oldu�u çok önemli hastal�klarda tedaviyi
yapacak olan doktoru belirlemek için fal sorusuna ba�vurmu�lard�r178.
Hititler hakk�nda ele geçen kaynaklarda kad�n hekimlerinde oldu�u
anla��lmaktad�r. Yöndemliye göre; Hititlerde bulundu�u bilinen kad�n hekimlerin
t�bbi müdahalelerden ziyade sihir ve büyü i�lemleri yapt�klar� tahmin
edilmektedir179.
Kaz�lar sonucu ele geçen kaynaklarda, ad� geçen kad�n hekimlerden iki
tanesi Makiya ve Mammitum-um-mi’dir. Ayr�ca KUB XXX 42I8 ve devam�ndaki
sat�rlarda Hurili bir kad�n olan Azzari’den de bahsedilmektedir. A.ZU olarak
bahsedilen bu kad�n hekimin Dü�man sald�r�lar�na kar�� ince bir ya� kullanarak, G.
�. Erginöz’e göre bu beklide bir parfümdür, ordu komutan�n�, orduyu, sava�
malzemelerini majik bir �ekilde korudu�u anla��lmaktad�r. Ordu içindeki ölümlere
kar�� ne yap�lmas� gerekti�i ile ilgili KUB XXX 51 IV 17 de ise Azzari’nin ne
yapmas� gerekti�i talimatlar halinde belirtilmektedir. Bu iki metinden de anla��laca��
üzere bu kad�n hekimin t�bbi bir tedavi yöntemi uygulamad��� anla��lmaktad�r.
G. �. Erginöz; ele geçen bilgilerden Hitit toplumunda kad�n hekimlere yer
verildi�i ancak bu hekimlerin t�bbi tedavi yönteminden ziyade majik i�lemler
yoluyla tedavi uygulad�klar�n� söylemekte ve bu söylemin, bu konuda yeterli bilgiye
sahip olunamad� için, eldeki bilgiler �����nda söylenebilir olup kesin olmad���n�
ifade etmektedir. Ancak tedavi �ekli ister t�bbi ister büyü yollu olsun amaç kötü bir
durumun ortadan kald�r�lmas� yani iyile�tirme sa�lanmas� amaçl�d�r.
Hititlerde hekim ücretlerinin düzenlenmesine büyük önem verilmi�tir.
Kanun maddelerinde hekimlerin uygulad�klar� tedavi için ne kadar ücret alacaklar�
178 Ünal 1980, 480–481. 179 Yöndemli 2006, 38.
54
da tespit edilmi�tir. Hekime ödenmesi gereken miktar yaralanan ki�inin yaras�n�n
hafif ya da a��r olmas�na, maddi ve sosyal durumuna göre tespit edilmi�tir180.
Hitit metinlerinde hekim isimlerinden fazlaca bahsedilmektedir. Bu
hekimlerden baz�lar� yabanc� men�eli hekimlerdir. Eldeki metinler vas�tas�yla pek
çok yabanc� hekimin Hitit saray�na gelmi� oldu�u anla��lmaktad�r. T�p alan�nda
dönemin ileri medeniyetlerinden olan M�s�rdan Hititlere özellikle II. Ramses - III.
Hattu�ili döneminde hekimler yollanm��t�r. Hekim gönderilmesiyle ilgili olarak bu
iki kral aras�nda mektup yaz��malar� da yap�lm��t�r.
Hititler M�s�r t�bb�na büyük önem vermi�ler ve m�s�rdan hekim
istemi�lerdir. M�s�rdan hekim istenmesinin sebepleri aras�nda; III. Hattu�ili’nin k�z
karde�i Matanazi’nin çocuk sahibi olabilmesi durumunu da sayabiliriz. Matanazi 60
ya�lar�nda birisiydi ve çocu�u yoktu çocu�unun olabilmesi için III. Hattu�ili II.
Ramsesten bir hekim yollanmas�n� istemi�tir. Fakat II. Ramses buna cevap olarak 60
ya��nda bir kad�n�n do�um yapmas�n�n mümkün olamayaca��n� belirtmi�tir.
Erginöz’e göre bu durum, bize Hitit ve M�s�r Jinekolojisi hakk�nda bilgi
vermektedir. Hititler ya�� 60 bile olsa bir kad�n�n hamile kalabilece�ine
inan�yorlarken M�s�rl�lara göre bu ya� gebe kal�nabilmesi için çok büyük bir ya�t�.
III. Hattu�ili döneminde sadece Matanazi için de�il III. Hattu�ili’nin
kendisi ve Tarhunta��a (Hititlere ba�l� vasal krall�k) kral� Kurunta içinde d��ar�dan
hekim istemi�tir. Gözlerinden rahats�z olan III. Hattu�ili bu durumun iyile�tirilmesi
için M�s�rdan yard�m talep etmi�tir. Bunun sonucu olarakta M�s�rdan III.
Hattu�ili’nin gözleri için gerekli ilac�n bir elçiyle yolland��� bilinmektedir. Hitit
kral�n�n gözleri için M�s�rdan yard�m talep etmesi ise M�s�r t�bb�n�n göz alan�nda
ileri bir düzeyde oldu�unu ortaya koymaktad�r.
180 KBo VI 4 IX
22 ‘e�er özgür bir adam�n ba��na biri a��r bir �ekilde zarar verirse 23 Ona baks�n, onun yerine bir ki�i versin ve evinde 24 O iyile�inceye kadar çal��maya devam etsin. Ama o iyile�ti�i zaman 25 O zaman ona 10 �ekel gümü� versin ve hekime ücretini, 3 �ekel gümü�ü, 26 versin; ama e�er bir erkek köle (ise), 2 �ekel gümü� versin.’ (bkz. Levha XII)
55
Hititler, yabanc� hekimlere büyük önem vermi�lerdir; bu duruma sebep
olarak Erginöz; Hitit krallar�n�n, özellikle M�s�r ve Mezopotamya medeniyetlerinin
t�p alan�nda kendilerinden üstün olduklar�n� bilmelerini ve onlar�n t�p alan�ndaki
geli�melerden faydalanmak istemelerini göstermektedir. Hititler M�s�rdan hekim
talebinde bulunmu�lar ve birçok hekim M�s�rdan Hitit ülkesine gelmi�tir ancak
M�s�rl�lar yeni hekim talebinde bulunan Hititlere hekim yollarken di�er hekimlerinin
geri gönderilmesi �art�n� sunmu�lard�r. II. Ramses yeni hekim göndermek için di�er
hekimlerinin geri gönderilmesini isterken ayn� zamanda III. Hattu�iliden M�s�ra ev
yap�m ustalar� göndermesi talebinde de bulunmu�tur.
III. Hattu�ili d��ardan hekim talebinde bulunurken, bu hekimin geri
gönderilece�ine dair �unlar� söylemektedir: ‘Erkek karde�im Muvatalli zaman�nda
bir büyücü ve bir hekim al�nm�� ve al�konulmu�lard�r. Ben ise ona �öyle demi�tim;
‘Niçin onlar� tutuyorsun? Oyalamak dostça de�il!’ ve �imdi ben hekimi
oyalamamal�y�m!’ bu sözlerden de anla��laca�� üzere III. Hattu�ili hekimin
kendisine yollanmas�n� sa�lamak amac�yla gelecek hekimin geri yollanaca��na dair
vaatte bulunmaktad�r. Muvatalli’nin ise yabanc� hekimlerin kendi ülkesinde
tutulmas�n� sa�lamaya çal��m��t�r.
Hititler yabanc� hekimlere büyük önem ve de�er göstermi�ler onlar� kendi
ülkelerinde tutmak için çe�itli hediyeler sunmak hatta akrabal�k kurmak yoluna
gitmi�lerdir. Bu sayede bu hekimleri Hitit ülkesine ba�lamaya çal��m��lard�r181.
Hititler do�um için özel bir sandalye yapm��lard�r. Hatta do�um esnas�nda bu
sandalye kad�n� yaralarsa ya da vaziyetini bozarsa yenisi ile de�i�tirmeyi bile
dü�ünmü�lerdir182. Do�um olay� esnas�nda meydana gelen böyle bir olayda ise do�um
yapan kad�n�n bir suça sahip oldu�u, temizlenmesi ve tanr�lara adak sunmas� gerekti�i
inanc� hâkimdi183.
181 Erginöz 1999, 183–190. 182 Ünver 1938, 34. 183 Erginöz 1999, 102.
56
KBo V 1 Öy. I
"Kumanni Ülkesinden Hattili rahip (din adam�) Papanikri �unlar� söyler: Do�um
sandalyesinde bir kad�n bulundu�u s�rada do�um yap�lacak yerin (yani do�um
sandalyesinin) bir küveti zedelendi�inde veya bir kaz��� (baca��?) k�r�ld���nda ve kad�n
henüz do�urmam��sa, bu kad�n o yerin içinde öylece kal�r, yeni-den bir tahta sandalye
kurulur. Bu kad�n �imdi art�k (dini aç�dan) temiz de�ildir. Hattili rahip do�um
sandalyesini ve içinde bulunan alet edevat� yükse�e kald�r�r. O, bunlar� kap�ya (�ehrin
d�� kap�s�) do�ru ta��rken, kap�n�n önünde tanr� Alitapara'ya, yakarak bir ku� kurban
eder. Ve (sonra) o; do�um sandalyesini ve aletleri sinapsi'ye getirir (ta��r), o bunlar�
(kad�n�n) yak�n�nda (ba�ka) bir yere koyar, sonra kad�n orada do�um yapar ve Hattili
rahip, kad�na �unlar� söyler: Tap�naktaki bozuklu�un sebebini fal yolu (sorular�) ile
sorarak ö�ren! Bu kad�n fal sorular�na ba�vurur ve e�er herhangi bir tanr�y�
k�zd�rd�ysa, ona s�v� kurban eder. Sonra rahip, do�um sandalyesinin 2 küvetini yapar ve
onlar için örtü (muhafaza) olarak 2 tane küvet daha ve 4 tane de kaz�k yapar’’184.
Hititlerde daha öncede bahsetti�imiz gibi do�um için özel sandalyeler
kullan�lmaktayd�. Ayr�ca elde edilen belgeler vas�tas�yla do�um evi fonksiyonuna
sahip yap�lar�n oldu�u da bilinmektedir. KUB XXX 29, KUB IX 22 ve dublikatlar�,
KBo V 1 (bkz. Levha XIII), KBo XVII 61, KBo XVIII 62+63 metinleri do�umla
ilgili bilgiler içeren metinlerdir. Bu tabletler vas�tas�yla Hititlerin do�um öncesinde,
do�um esnas�nda ve do�um sonras�nda neler yapt�klar� hakk�nda bilgiler edinmek
mümkündür.
KUB XXX 29 metninde:
‘‘Bir kad�n do�um yapaca�� zaman, ebe �unlar� haz�rlar: iki sandalye ve üç
yast�köyle bir haz�rlan�rki her tabureye bir yast�k yerle�tirilir. Ve bir yast�k
taburelerin aras�na, yere koyulur. Çocuk dü�meye (yani do�maya) ba�lad��� zaman,
kad�n sandalyenin üstüne oturur.’’
184 Erginöz 1999, 200.
57
KUB VIII 83
3 " .... [Anormal bir do�umda]
4 sa� kulak mevcut olmad��� zaman; kral�n ülkesini dü�man [alacak
(fethedecek)].
5 Anormal bir do�umda sol kulak [ mevcut ] olmad��� zaman;
6 kral dü�man�n ülkesini fethedecek.
7Kötü bir do�um neticesinde ku[lak]lar boyunda (bo�azda) bulu[nursa] (yani
anormal bir do�um neticesinde, yeni do�an, kulaklar� boynunda do�mu�sa);
8 adam�n evi m[ahvola]cak (telef olacak), veya ... kral�n [..
9 Habiru halk� (erkekleri, insanlar�) içeri girecek...".
Bu metinlerden de anla��laca�� üzere Hititler normal do�umlar�n yan�nda
anormal do�umlar� da gözlemlemi�ler ve bu tür do�umlar�n her birini bir sebebe
ba�lam��lard�r. Bu tür anormallikleri bir tak�m kötü olaylar�n habercisi olarak
yorumlam��lard�r. Asl�nda bu tür olaylar� anlatan ominalar Mezopotamya men�elidir;
ancak Hititçeye tercüme edilmi� olmalar� bu tür olaylar�n Hitit toplumunda da
gözlemlendi�ini göstermektedir.
Hititlerde do�umla ilgili bilgiler kanun maddelerinde de yer almaktad�r:
H.K. 17 (I. Tablet)
40 ‘E�er özgür bir kad�n�n karn�n�n meyvesini (yani cenini) bir kimse öteye
iterse
41 E�er (bu) onuncu ayda (olursa), on �ekel gümü� versin, e�er (o) be�inci
ayda olursa, be� �ekel gümü� versin
42 ve (böylece suçu) evinden uzakla�t�r�r.’
58
Bu metinden, Hititlerde çocu�un dü�mesi durumunda verilen cezan�n
gebeli�in kaç�nc� ayda oldu�una bak�larak verildi�i anla��lmaktad�r.
Hititler do�um esnas�nda meydana gelebilecek fiziki güçlükleri ortadan
kald�rmak amac�yla bir tak�m büyüler kullanm��lard�r. Örne�in kad�n do�um a�r�lar�
nedeniyle ba��rmaya ba�lad��� zaman ebe ‘ba��rma büyüsünü’ söylemektedir.
Hititlerde ebenin aktivitelerinin iki kategoriye ay�rmak mümkündür.
Bunlardan ilki do�um için gerekli malzemeyi haz�rlamak ve çocu�u do�urtmakt�r.
�kincisi ise çocuk do�duktan sonra, yeni do�an bebek ad�na, kötü etkileri
bebeklerden uzakla�t�rarak bebe�e iyi bir al�nyaz�s� bah�etmeleri için tanr�lara dua
etmektir.
KBo VIII 130 metninde hamile bir kad�na verilecek ilaçlardan
bahsedilmektedir. KBo XVII 61 metninde ise yeni do�an çocu�a taze ilac�n
verilmesinden bahsedilmektedir. Hititlerde do�umla ilgili faaliyetlerden büyük bir
k�sm� majik ve dini temellide olsa yukar�daki metinlerden de anla��laca�� üzere t�bb�
yöntemlerde uygulanmaktad�r185.
Yap�lan ara�t�rmalar neticesinde Hititlerin baz� hastal�klara kar��
uygulad�klar� tedavi yöntemleri �u �ekilde tespit edilmi�tir:
Hastal�k Kullan�lan Malzeme Tedavi Yöntemi
��tahs�zl�k
Tere Tohumu �eytan tersi
AN.TAH.ŠUMSAR
Beyaz Ot �arap (?) Sar�msak
P�rasa kökü Šullittini bitkisi
Tere tohumu, �eytan tersi, AN.TAH.ŠUMSAR bitkisi, beyaz ot al�n�r ve hastaya 7 gün süreyle verilir. E�er iyile�mezse, �arap, sar�msak, p�rasa kökü, šullittini
bitkisi, beyaz ot verilir.
185 Erginöz 1999, 196–208.
59
Çe�itli uzuvlardaki rahats�zl�k, körlük v.s.
Öldürülmü� panter Di�er
Nesneler
Metin k�r�k
Erkeklik Uzvunun S�v� (?)
Damlatmas� (?)
taþþi taþþi (bir çe�it sarg� bezi) �s�t�l�r ve uzuv iyile�inceye kadar tüm gece tappi’nin içinde tutulur.
Kanama
Kan durdururcu ve tortula�t�r�c�
bitkiler
Kan durdurucu ve tortula�t�r�c� çe�itli bitkiler kanayan organ�n üzerine konuyor.
Göz rahats�zl���
Su, bandaj ve otlar
Su ve bandajlarla tedavi yoluna gidiliyor. Ayr�ca çe�itli otlar göze sürülerek tedavi edilmeye
çal���l�yor.
Kans�zl�k Koyun ya��,
çe�itli kar���mlar
Tedavisi hem majik hem de t�bbi yöntemlerle yap�lm��t�r. Bu yönteme göre; çe�itli dozlar
kar��t�r�l�p çocu�un a�z� bununla y�kan�yor, gargara yapt�r�l�yor, sonrada bu kar���m çocu�a yutturuluyor.
Ayn� kar���m çocu�un vücudunun her taraf�na dökülüyor. Daha sonra çocuk banyo yapt�r�l�yor. Sudan ç�kar�ld���nda ise üzerinde HUR-RI ku�u çevriliyor. En son olarakta koyun ya�� ve anlam�
bilinmeyen birçok �eyle merhemleniyor.
Cinsi �ktidars�zl�k
3 kurban ekme�i, incir,
üzüm, tanr� yeme�i, her
�eyden biraz. Çiftle�memi�
bir koyun postu, bir f�ç�
�arap, (ba�örtüsü) veya erkek
hastan�n gömle�i
I. Günde erzak: 3 kurban ekme�i, incir, üzüm…, tanr� yeme�i, her �eyden biraz. Çiftle�memi� bir
koyun postu, bir f�ç� �arap, (ba�örtüsü) veya erkek hastan�n gömle�i al�n�r. Bunlar�n hepsi erza��n üstüne konur. Bir bakire k�z bu malzemeyi al�r; hasta, bir banyo ald�ktan sonra arkadan gider.
Tekrar banyo yapar. Malzemenin tümü aç�k araziye al�n�r; orada kam��tan bir kap� yap�l�r. K�rm�z� ve
beyaz ipler ba�lan�r; hastan�n eline bir ayna ve kirman verilir; kap�dan geçirilir. Kap�dan ç�k�nca ayna ve kirman elinden al�n�r. Yay ve ok verilir.
Sembolik olarak bir k�za yakla�t�r�lan bir had�m�n d��k� ve idrardan ba�ka bir �ey ç�karamad���
görülür ve ayn� �eyin hastan�n ba��na gelmemesi istenir. E�er tanr� bir hastaya çocuk verirse, onlar�n
tanr�ya adak ve kurban sunacaklar� belirtilir186. Hastal�klarla alakal� metinler için (bkz. Levha VIII,
IX, X, XI)
186 Bu tablodaki bilgiler A. Ünal’�n Belleten dergisi ‘‘Hitit t�bb�n�n Ana Hatlar�’’ isimli makalesi temel al�narak olu�turulmu�tur.
60
B) Hitit T�bb�nda Büyü
Hititlerde sihir ve kehanette ileri gitmi� bir medeniyettir. Ku�lar�n uçma
tarzlar�ndan, ölü bir hayvan�n karaci�erinden fal bakmaktad�rlar. Öyle ki Hititler
memleketlerinde bula��c� bir hastal�k veya kurakl�k oldu�u zaman kesilen koyunun
karaci�eri rahip hekimin gözü önünde incelenmekte ve bu karaci�ere bak�larak netice
ç�kart�lmaya çal���lmaktad�r187. Uygulanan fal teknikleri aras�nda ‘et fal�’ (SU),
‘HURRI’ fal�, talih (KIN) ve ku� (MU�EN) fallar�n� sayabiliriz188. �leriki k�s�mlarda bu
fallar hakk�nda ayr�nt�ya inilecektir.
Büyü ile tedavi yöntemi Hititlerde �.Ö. 13. yy da a��rl���n� gösteren Huri
etkilerinden sonra daha da artm��t�r189. Hitit çivi yaz�l� belgelerde, kara büyüden,
genelde onun sebep oldu�u dü�ünülen s�k�nt�lar�n �ikâyet edildi�i durumlarda ya da
kara büyü yap�ld��� için "kirlenen" ve bu kirlilikten "ar�nmak" için ona kar�� "ak/iyi
büyü yap�ld��� dönemlerden bahsedilmektedir. Kara büyünün ölüme kadar
götürebilecek �ekilde büyük zararlar verdi�i, hatta ülkenin huzurunu ve geli�mesini
tehdit etti�i belirtilmektedir190.
Hititlere göre hastal�klarda kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu
durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Hititler bu amaçla çe�itli büyü
metotlar� uygulam��lard�r. Bu yöntemler aras�nda; kötülü�ün bir ba�ka �ahsa ya da
nesneye aktar�lmas�, temizleyici maddeler kullan�lmas�, tanr�lara yakar�lmas� ve
tanr�lara çe�itli adaklar sunularak öfkelerinin yat��t�r�lmas� say�labilir191.
Hititlerde kirlilikten ar�nmak için baz� önlemler alma ihtiyac� hissetmi�lerdir.
Nitekim Hitit kanunlar�nda 44B paragraf�nda konuyla ilgili olarak �u cümleler okunur:
H.K. 44B
‘E�er bir ki�iyi biri ar�nd�r�rsa, törenden arda kalan �eyleri de yakma yerine
götürsün. 187 Ünver 1943, 24. 188 Ünal 1983, 3. 189 Ünal 1980, 477. 190 Reyhan 2003, 112. 191 Koç 2006, 101.
61
E�er birinin ekin alan�na ya da evine götürürse büyüdür ve kral�n yarg�s�
alt�na girer192.’
�. Koç, Hititlerde genel olarak dört fal çe�idinden bahsetmektedir. Bunlardan
birincisi Talih Fal�’d�r. Bu fal Anadolu kökenli bir fal olup nas�l bak�ld��� hakk�nda
fazlaca bir bilgi mevcut olmamakla beraber zar veya ba�ka tanelerin birle�iminin
kullan�ld��� dü�ünülmektedir. Faldaki �ekillere bak�larak iyi ya da kötü sonuçlar
ç�kar�l�yordu. �kinci fal tipi ise Ku� Fal�’d�r. Bu fal tipinde ise ku�lar�n uçu� biçimleri,
kalk�� ve ini�leri, ayr�ca konaklad��� yerlere bak�larak çe�itli sonuçlar ç�kar�lm��t�r.
Üçüncü fal tipi Et Fal� olup bu fal�n Babil ya da Hurri kökenli oldu�u dü�ünülmektedir.
Bu fal tipinde ise s�rf bu amaçla kesilen hayvanlar�n organlar�na bakarak tahminler
yürütülmü�tür. Dördüncü fal tipi ise Su Y�lan� Fal� olup, y�lanlar çe�itli bölmelere
ayr�lm�� olan havuzlara at�l�p buradaki gidi� geli� hareketleri gözlenerek bunlardan
sonuçlar ç�kar�l�yordu193.
Hititler hastal�k sebeplerini ve hastal�klar için kullanacaklar� ilaçlar� da fal
sorusu yap�p buradan ç�kan sonuca göre tedavi yöntemi ve ilaç kullanma yoluna
gitmi�lerdir. Örne�in III. Hattu�ili gözlerindeki hastal��� gidermek için kullanaca��
ilac� bu hastal��� iyile�tirecek hekimi seçmek için fal yoluna ba�vurmu�tur194.
�. Koç’a göre Hititler en çok analoji büyüsünü kullanm��lard�r. Bu büyü söz
ve eylem ile ayr� ayr� ya da birlikte yap�lm��t�r. Sembolik olarak yap�lan bu
büyülerle gerçek olaylar aras�nda ili�ki kurulmu�tur. Örne�in ‘i�te bu ya� nas�l
eriyip gittiyse kötülükte ayn� �ekilde erisin, yok olup gitsin’ gibi ifadeler
kullan�lm��t�r195.
E. Reyhan ise; Hitit kültürel ve toplumsal ya�am�nda önemli bir yere sahip
olan büyü hakk�nda, çe�itli majik araçlarla, tanr�lar� ve do�aüstü güçleri etkileyerek
192 �mparati 1992, 64–65. 193 Koç 2006, 101–102. 194 Erginöz 1999,163–166. 195 Koç 2006, 99.
62
bu güçleri kendi yarar�na, ba�kalar�n�n zarar�na çevirmeye yönelik, belirli kurallar� olan
uygulamalar sistemi oldu�u ileri sürülmekte demektedir196.
Cinsel güçsüzlükten hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da
tap�na��n sa�lam olmas�na ve salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hitit insan�n�n
üstesinden gelemedi�i birçok konuda büyüye ba�vurulmaktad�r. Büyü konular�n�n
çe�itlilik göstermesi, büyü ritüellerinin yelpazesini de ayn� oranda geni�letti�i, bu
ritüelleri uygulayan büyücülerin her birinin farkl� bir konuda uzmanla�t���
anla��lmaktad�r197.
A. M. Dinçol’a göre, Sihir ve Büyü ritüellerinde baz� usüller vard�r; bunlardan biri
'benzetme' ya da analogie dedi�imiz metoddur. Bu metotta bir nesne al�n�yor ve bir
benzetme yap�l�yor. Örne�in bir avuç toprak al�n�yor ve avuca al�n�p s�k�l�p toz haline
getirilirken ‘bu toprak nas�l toz haline geliyorsa’ deniliyor veya bir çivi ya da kaz�k al�n�p
binan�n temeline çak�l�yor ve ‘bu tunç kaz�k nas�l ebedi ise’ deniliyor. Di�er bir metot ise
yerini tutma metodudur. Sübstitüsyon ritüelleri de diyebilece�imiz bu metot Hititlede de
görülmektedir. Hititler kral yerine, halktan birini ya da bir esiri geçirebilmektedirler.
Hititlerin bir sübstitüsyon ritüeli A�hella Ritüel'inde de günah keçisi motifi ile görülür. Bu
ritüelde orduda ortaya ç�kan hastal�k bir hayvana geçirilmekte ve hayvan ordudan
uzakla�t�r�larak dü�man saflar�na gönderilmektedir. Bu �ekilde ordudaki salg�n hastal�k
defedilmeye çal���lmaktad�r198.
G. �. Erginöz’e göre, Hitit hekimleri de tedavide; sadece cerrahi
uygulamalara, bir tak�m otlara ve merhemlere de�il büyü yoluna da ba�vurmu�lard�r.
KUB XXII 61 metninde, göz hastal���na kar�� yap�lan tedavide hekimler t�bbi yolla
tedavinin yan�nda büyüyü de tedavi yöntemi olarak kulland�klar� görülmektedir.
Ayr�ca Telipinu için düzenlenen ritualde de tanr�lara ilahiler söyleyen ve kurban
ada��nda bulunan bir hekimden bahsedilmektedir199.
196 Reyhan 2003, 107. 197 Dinçol 1985, 30. 198 Dinçol 2002, 2–3. 199 Erginöz 1999, 181.
63
KUB XXII 61
"Bundan ba�ka(?) hangi (�ifal�) otu Naya'n�n k�z� M[em]iyal ve ve ayr�ca
hangi (�ifal� otu) hekimler biliyorlarsa: �imdi (bu) otlar(�n say�s�) çok fazla
oldu�undan, hangi otun benim için saptanaca��n� fal arac�yla soraca��m. Hangi
hekimin benim için saptanaca��n� da fal arac�yla soraca��m ve o (hekim), ilgili (�ifal�)
otu majestenin gözlerine sürecektir. v.s. �imdi talih fal� iyi olsun"200.
200 Ünal 1983, 72.
64
C) Hitit Dininde T�p
Hitit tanr�lar�n�n da di�er eski medeniyetlerde oldu�u gibi t�pla alakalar�
�üphesiz ki vard�r201. Hititlerde sosyal ya�am�n di�er yönleri gibi hastal�klar konusu da
tanr�larla çok yak�ndan ili�kilidir202. Hititlerin dualar vas�tas�yla tanr�lardan istedikleri
�eyler aras�nda sa�l�k ve uzun bir ömür de yer almakta olup ayr�ca tanr�lardan her türlü
hastal��� kendilerinden uzakla�t�rmalar�n� da istemi�lerdir203. G. �. Erginöz’e göre
Hititler açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi cezalar olarak
tanr�lardan geldi�ine inanm��lar ve bu durumlardan kurtulmak içinde onlara gerekli
ihtimam� göstermek ve onlara kurbanlar sunmak yollar�n� seçerek bu cezalardan
kurtulabileceklerine inanm��lard�r204.
Hitit inanc�nda tap�nman�n birinci �art� temizlikti. Bu nedenle tap�na�a
girebilmek, dua edebilmek ve tanr�lara kurban adayabilmek için temiz olmak
gerekmekteydi. Ayr�ca Hititler ekmek olmadan hiçbir ayin yapmad�klar� gibi ekme�i
yapan ki�ilerinde temiz olmalar� gerekmekteydi.
Tap�naklar her gün hizmetliler taraf�ndan su ile temizlenip kokulu bitkilerle
tütsülenirdi. Bu hizmetliler ayr�ca kendilerini de temiz tutmakla ve temiz olarak
görevlerini yerine getirmekle yükümlüydüler. Ayr�ca tanr�lara sunulacak yiyecek ve
içeceklerinde temiz olmas� gerekmekteydi205.
M�s�rl�larda ya da Mezopotamyal�larda da oldu�u gibi Hititlerde de tanr�lar�n
insanlara k�zarak hastal�klara yol açt�klar� inanc� hâkimdir. Hastal�klara sebep olan Hitit
tanr�lar�ndan baz�lar� ise;
� Tanrıça �šhara: Bu tanr�ça hastal�k veren bir tanr�çad�r.
� Kamrušepa: Sa�l�k ve büyü tanr�ças�d�r.
� �štamanašša: Kulak (i�itme) tanr�s�d�r.
201 Ünver 1943, 24. 202 Ünal 1980, 478. 203 Erginöz 1999, 127. 204 Ünal 1980, 478. 205 Erginöz 1999, 114.
65
� Šakawašša: Göz tanr�s�d�r206
Ayr�ca �sharan�n o�ullar�, Nergal, Lelwani ve Jarri’de hastal�k ve vebalar için
sorumlu tutulmu�lar�d�r207.
Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da kusur eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak
yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan
söylemek gibi kötü davran��larda bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na
inanmaktayd�lar. Bu cezalar sel, k�tl�k ya da hastal�k �eklinde olabilirdi. Hitit inanc�na
göre biri suç i�ledi�i zaman kanunlar taraf�ndan cezaland�r�l�rd� ancak suç ortaya
ç�kmasada ki�i cezaland�r�lmaktan kurtulamayaca��na çünkü tanr�lar�n bu suçu
gördüklerine ve onu cezaland�racaklar�na inan�rlard�. Hatta tanr�lar bu cezay� verirken
sadece suçluyu de�il onun yak�nlar�n� hatta tüm ülkeyi de cezaland�rabilirlerdi. Örne�in
salg�n hastal�klar verirlerdi. Bu duruma en güzel örnek ise II. Mur�ilinin Veba
Duas�d�r208. II. Mur�ilinin Veba duas� için (bkz. Levha VII)
A. Ünal’a göre; II. Mur�ili veba dualar�nda, Hatti ülkesini k�r�p geçiren büyük
salg�n hastal���na neden olarak �u ihtimalleri saymaktad�r.
� Tanr�lar�n ihmali.
� Genç Tuthalia’n�n haks�z yere öldürülmesi.
� Mala (F�rat) nehrine sunulan kurbanlar�n ihmal edilmesi.
� Babas� I. �uppiluliuma’n�n M�s�rdan getirdi�i esirlerin vebay� ta��malar�
ve vebay� Hatti ülkesine yaymalar�.
�lk üç neden, görüldü�ü gibi tanr�larla alakal�d�r. Sonuncusunu ise salg�n
hastal���na sebep olan nedenlerin en ba��nda sayabiliriz; ancak esirlerin yayd��� salg�n�n
M�s�rdan gelmemi� aksine kötü bak�m ve s�k���k konaklama sonucu Hatti ülkesinde
ç�km�� olma ihtimalide vard�r209.
206 Erginöz 1999, 155–156. 207 Ünal 1980, 483. 208 Erginöz 1999, 155–156. 209 Ünal 1980, 479.
66
Mur�ili’nin duas�nda da bahsedildi�i gibi Hititler hastal�klar�n sebeplerini
bulmak için (tanr�lar�n neden ve neye k�zd���n� anlamak için) fal ve kehanet
metotlar�na ba�vurmu�lard�r. Örne�in II. Mur�ili kendi dil tutuklu�unun nedenini fal
yoluyla bularak tedavisi yoluna gitmi�, III. Hattu�ili de göz hastal���n�n
iyile�tirilmesi için hangi hekime ve ilaçlara ba�vuraca��n� ö�renmek için fal
bakt�rm��t�r210. Hititlerin bir hastal�k an�nda fal arac�yla dan��t�klar� tanr�lar ise;
Arinna’n�n güne� tanr�ças�, Ankuwa’n�n Zawalli tanr�s�, ay tanr�s�, Taht (Krall�k)
tanr�s�, Arušna kenti tanr�s�, Šamuha kenti Šaušga’s� ve adlar� bilinmeyen di�er baz�
tanr�lard�r211.
Hititlerdeki baz� önemli Tanr�lar ise �unlard�r;
� Te�up (F�rt�na Tanr�s�): Hititlerin ba� tanr�s�d�r. Bu tanr�n�n Hurice
ismi Te�up, Hatice ismi ise Tarudur. Bu tanr�n�n kutsal hayvan� bo�ad�r212. Bu tanr�
da�lar�n tepesinde ve gökte oturur. Ya�murda �im�ekte ve f�rt�nalarda ortaya ç�kar.
Ülkedeki refah onun sayesinde olup ayn� zamanda hükümdar�n ve krall���n
koruyuculu�unu da yapmaktad�r213.
� Arinna (Güne� tanr�ças�): Geç Hitit döneminde Kubaba ismiyle an�lan
güne� tanr�ças�n�n Hurice ismi Hepatt�r. Ba� tanr� olan Te�upun kar�s� olan bu tanr�ça
genellikle iki leopar aras�na oturur �ekilde betimlenmi�tir214. Asl� Hatti Pantheon’una
ait olan bu tanr�çan�n Hattice ad� Wurušemudur. Bu tanr� hakk�nda KUB XXIV, 3
metninde ‘senden fazla sayg� gören ve senden büyük bir ba�ka Tanr� yok’
denilmektedir215. Verimlilik tanr�ças�d�r. Bu tanr�ça hem göksel tanr�ça olarak gökcismi
görünü�ü ta��r, hemde güne� batarken yerin derinliklerine inmek için gö�ü terk
etti�inden yeralt� tanr�ças� olarak görülür216.
210 Erginöz 1999, 157. 211 Ünal 1983, 75. 212 Koç 2006, 93 213 Martino 2006, 91 214 Koç 2006, 93 215 Baydur 1970, 63 216 Martino 2006, 91
67
Hattili tanr�lar Özellikleri Hurili
tanr�lar Özellikleri Hitit tanr�lar� Özellikleri
Taru – Veru�emu
F�rt�na Tanr�s� ve Güne� tanr�ças�d�r. Taru ayn� zamanda Bitki Örtüsü Tanr�s� olarakta bilinmektedir.
Te�up ve Hepat
F�rt�na Tanr�s� ve Güne� Tanr�ças�
Šiu Tanr�
Telipinu
Ba� tanr� çiftinin o�ullar� olup bereketi temsil eden tanr�d�r
�arrummaBa� Tanr� çiftinin o�ullar�d�r
Halki Tah�l ve Hububat Tanr�s�
Halma�uit Taht Tanr�ças�d�r �au�ga
Çift cinsiyetli, A�k ve Sava� Tanr�(ça)s�.
Šiwat Tanr�la�t�r�lm�� Gün
Tete�hapi Yaban�l do�a tanr�ças�d�r �špant Tanr�la�t�r�l
m�� Gece217
Hatepinu Telipinu’nun kar�s�d�r
Nerik ve Zippalanda Kenti’nin F�rt�na tanr�s�
Ba� Tanr� çiftinin o�ullar�d�r.
Mezulla Ba� Tanr� çiftinin k�zlar�d�r
Zintuhi Tanr�ça Mezulla’n�n k�z�d�r
Lelvani, ��du�taya, Papaya
Yeralt� tanr�lar�d�r. Lelvani ayn� zamanda a�k tanr�ças� olarakta bilinmektedir
�ulinkatte Sava� ve salg�n hastal�klar, veba tanr�s�
Vurunkatte Sava� Tanr�s�
217 Bu tablodaki bilgiler �. Koçun ‘Hititler’ isimli kitab� temel al�narak olu�turulmu�tur.
68
Hititler ölülerini çe�itli �ekillerde gömmü�lerdir. Arkeolojik delillerden
anla��ld���na göre, Eski devlet zaman�nda ölüler gömülmü�, Yeni Devlet zaman�nda ise kral
ailesinin fertleri ve Hitit büyükleri yak�lm��t�r. Halka ait ölüler ise gömülmeye devam
etmi�tir218. Hititlerde yak�lan ölülerin külleri ise genellikle yer seviyesinden fazla derin
olmayan çukurlara dik olarak yerle�tirilen farkl� boyut ve biçimlerde kapakl� çömleklerde
tutulmu�tur219.
218 Memi� 1995, 228 219 Macqueen 2001, 148–149
69
Sonuç
M�s�r ve Hitit kendi dönemlerinin parlayan y�ld�zlar� olan ve dönemlerinde
dünyan�n ilerlemesine yön veren iki devlettir. M�s�rl�lar, Giritte Schliman taraf�ndan
bulunan bir tablete göre Misar’�n soyundan gelmektedir. Hititlerin ise Anadolu’ya
nerden geldikleri ya da Anadolu’nun yerlisi olup olmad�klar� konusunda fikir birli�i
henüz sa�lanamam��t�r. Bu konudaki fikirler, bulunan keramiklerin �ekillerine ve
kullan�lan alfabenin benzerlik ta��malar�na göre yap�lmaktad�r.
M�s�r ve Hitit tarihlerini okudukça, ara�t�rd�kça onlara hayran kalmamak
mümkün de�il. ��te böylesine görkemli bir tarih içinde bir k�s�m olan t�p konusu bu
tezimize konu olmu�tur.
Tezimizin ana konusunu olu�turan t�p ilmi ise, günümüzün �artlar�nda ki gibi
modern bir t�p özelli�i ta��mamaktad�r. Zaten bu özelli�i ta��ma imkân� da yoktur.
�nsano�lu bu a�amaya gelebilmek için çok uzun a�amalardan geçmi�tir. Hitit ve M�s�r
t�bb�n� da ele al�rken bu konuya dikkat etmek gerekmektedir. Her ne olursa olsun o
dönemdeki uygulanan t�p, günümüz t�bb�n�n ba�lang�c�n� te�kil etmi� ve o dönemde t�p
alan�ndaki uygulamalar�n günümüz t�bb�n�n bu a�amalara gelmesinde büyük katk�lar�
olmu�tur. Ayr�ca aradan çok uzun y�llar geçmi� olmas�na ve günümüz teknolojisinin
geldi�i a�amalar dü�ünülecek olursa bile o dönem t�bb�ndaki baz� uygulamalar�n
günümüzle benzerlikleri de mevcuttur. Hatta günümüzde gelinen teknoloji bile o dönem
insanlar�n�n yapt��� uygulamalardan baz�lar�n� çözmekte yetersiz kalabilmektedir.
M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler sayesinde bu iki
devletin büyüklü�ünü daha iyi anlayabilmekteyiz. Onlar�n uygulad�klar� t�p
uygulamalar� ise geli�erek günümüzdeki birçok hastal�klar�n çözümünü
kolayla�t�rm��t�r. K�saca tekrar üzerinden geçip ve bu iki görkemli toplumun t�p
konusunda kar��la�t�rmas�n� yapacak olursak;
M�s�r t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu papirüslerden ve
mumyalardan elde etmekteyiz. Ça��m�za kadar dayanabilen papirüsler ve geli�mi�
teknolojik aletlerle inceleme f�rsat� buldu�umuz mumyalar, bize o dönem insanlar�n�n
t�p alan�nda yapt�klar� hakk�nda bilgiler vermektedir. Ele geçen papirüslerde,
70
hastal�klar, onlara konulan te�hisler, ilaç yap�mlar� ve dinsel-büyüsel t�p hakk�nda
bilgiler mevcuttur.
Hitit t�bb� hakk�ndaki bilgilerimizin büyük ço�unlu�unu ise, Hitit yaz�l�
belgelerinin t�p ve hastal�klarla ilgili olan metinlerinden ö�renebilmekteyiz. Bu metinlerden
de G. �. Erginöz’ün de bahsetti�i gibi, Hititlerde hastal�k ve sa�l�k durumlar�n�n ay�rt
edildi�i ve rahats�zl�k durumlar�n�n ortaya ç�kar�ld���n� ö�renebilmekteyiz.
M�s�rda doktorluk, rahiplik ve büyücülük iç içe geçmi� olmas�na ra�men,
doktor olarak çal��anlar�n özel bir e�itim görmesi gerekmekteydi.
Hititlerde de M�s�rda oldu�u gibi doktorlar�n, kâtiplikle de çok yak�ndan
ili�kileri olup, büyüyle de alakalar� vard�r. Ayr�ca M�s�rda doktorlar�n uzmanl�k
alanlar� vard�r.
M�s�rda her türlü tedavi paras�z yap�lmakta ve doktorlar�n toplum ve resmi
makamlar taraf�ndan geçimleri sa�lanmaktad�r.
Hititlerde ise, Kanun maddelerinde hekimlerin uygulad�klar� tedavi için ne
kadar ücret alacaklar� tespit edilmi�tir. Hekimlere ödenen ücret miktarlar� yapt�klar�
i�e bak�larak belirlenmi�tir. Hekime ödenmesi gereken miktar yaralanan ki�inin
yaras�n�n hafif ya da a��r olmas�na, maddi ve sosyal durumuna göre tespit edilmi�tir.
M�s�r t�bb�, geleneklerine ba�l� bir T�p olmakla birlikte M�s�rl� doktorlar da
bu geleneklere ba�l� kalmakla yükümlüdürler.
Hitit t�bb� ise, daha çok Sümer T�bb�’na benzemekte olup, Hititler T�p
konusunda kom�ular� Sümerlerin t�bbi bilgilerinden faydalanm��lard�r.
Eski M�s�rda T�p alan�nda kullan�lan maddeler aras�nda, çe�itli bitkiler, çe�itli
maden ve ta�lar� ve hayvanlar�n baz� uzuvlar� vard�r.
Hitit T�bb�nda da, çe�itli bitkiler, hayvansal ürünler ve madensel maddeler T�p
alan�nda kullan�lm��t�r.
71
M�s�rl�lar�n inanc�na göre tanr�, cin veya kötü bir güç bir insan� etkisi alt�na
alabilir ve bazen de insan�n içine girerek onu hasta edebilirdi.
Hititler ise, açl�k, k�tl�k, do�al afetler, hastal�klar v.b. gibi durumlar�n ilahi
cezalar olarak tanr�lardan geldi�ine inanm��lard�r. Hitiler tanr�lara kar�� sayg�da kusur
eder, gerekli bayramlar� düzenli olarak yapmaz, tanr�lara kurban sunmaz veya
törenlerde dini aç�dan temiz olmaz ya da yalan söylemek gibi kötü davran��larda
bulunurlarsa tanr�lar taraf�ndan cezaland�r�lacaklar�na inanmaktayd�lar.
Sihir ya da büyüsel yolla tedaviye olan inanç M�s�r toplumunda da hâkim
olmakla beraber, M�s�rl�lar çe�itli iç hastal�klar�n�n tedavisinde, hastal�klar�n
önlenmesinde ve sa�l���n korunmas�nda, kazalarda ve yaralarda böcek sokmas� ya da
hayvan �s�rma vakalar�nda sihir yoluna ba�vurabileceklerine inanmaktayd�lar.
Hititlere göre ise, hastal�klar kirlenme sonucu ortaya ç�kmaktad�r ve bu
durumdan kurtulman�n yolar�ndan en önemlisi büyüdür. Ayr�ca cinsel güçsüzlükten
hastal�klar�n tedavisine, kurakl��� önlemeden evin ya da tap�na��n sa�lam olmas�na ve
salg�n hastal�klardan kurtulmaya kadar Hititler üstesinden gelemedi�i birçok konuda
büyüye ba�vurmu�lard�r.
M�s�r ve Hitit T�bb� incelendi�inde, bu t�p alan�na büyü, sihir ve dini tedavi
yöntemlerinin kar��t���n� görürüz. Bu yüzden bu t�p konusunu incelerken bu alanlara da
girilmesi gerekmektedir. Çünkü o dönem t�p alan�ndaki uygulamalarda yukar�da
isimlerini sayd���m bu yöntemler iç içe geçmi� durumdad�rlar. Bunlar� birbirinden
ba��ms�z uygulamalar olarak de�erlendirmemizin ise olana�� yoktur.
M�s�rda t�p alan�na dinsel ö�eler ya da büyüsel ö�eler kar��m�� olsa da baz�
uygulamalar� gerçekten günümüz modern t�bb�na benzemekle birlikte Antik M�s�rl�lar,
dönemlerinde geli�mi� bir t�p bilgisine sahiptiler diyebiliriz. M�s�rl�lar di�er
medeniyetlere T�p konusunda örnek olmu�lar hatta di�er medeniyetler M�s�r t�bb�ndaki
üstünlükleri görmü�ler ve baz� hastal�klar�n tedavisi için kendi ülkelerine hekim
talebinde bile bulunmu�lard�r.
72
Hititler ise M�s�r T�bb�n�n kendi uygulad�klar� t�p ilminden daha ileri oldu�unu
bildikleri için çe�itli dönemlerde, çe�itli hastal�klar�n giderilmesi için M�s�rdan doktor
talebinde bulunmu�lard�r.
Hititlerin dönemindeki uygulamalar� günümüz t�bb�yla k�yaslamak Hitit
t�bb�na yap�lan bir haks�zl�k olacakt�r. Sonuç olarak t�p ilminin varmak istedi�i amaç
iyile�tirme oldu�u için Hititlerin de, o dönemde iyile�tirme ad�na yapt�klar�n� bu ilmin
içerisine katmam�z gerekmektedir. Bu uygulamalar daha çok dini ve sihri tedavi
yöntemleri olsa da var�lmak istenen yer, hastal���n iyile�tirilmesidir. Günümüzde bile
dini ve sihri tedavinin halen devam etmekte oldu�unu da kabul edece�imize göre, o
dönem insanlar�n�n bu uygulamalar� yaparak hastal�klardan kurtulacaklar�na
inanmalar�n� da yad�rgamamam�z gerekmektedir. Ayr�ca A. Ünal’�n da bahsetti�i gibi,
Hititlerin hastal�klardan kurtulmak için bula��c� hastal�klar�n bulundu�u kentleri
bo�altmalar� da T�p alan�na sa�lad�klar� bir katk�d�r. Tabiî ki Hititlerin, T�p alan�ndaki
uygulamalar�n�n ço�unun Mezopotamya bölgesinden al�nd��� da ba�ka bir gerçektir.
M�s�r t�bb� ise Hitit t�bb�ndan daha modern ve geli�mi� olmakla birlikte
M�s�r�n, T�p alan�nda geldi�i nokta kendisine yabanc� olan devletler taraf�ndan da
sayg�yla kar��lanm�� ve bu geli�me di�er devletlerin M�s�rdan doktor talebinde
bulunmalar�na kadar gitmi�tir. Bu bile M�s�r�n antik ça�da t�p alan�nda geldi�i noktay�
gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak M�s�r ve Hitit uygarl�klar� hakk�nda elde etti�imiz bilgiler o
dönem insanlar�n�n yapt�klar� uygulamalar, günümüz t�bb�n�n ve günümüz insanl���n�n
geldi�i a�amalara büyük katk�lar� olmu�tur. O dönemki uygulamalar�n ça��m�z t�bb�na
büyük katk�lar sa�lamas�n�n yan�nda bu uygulamalardan baz�lar�n�n günümüz t�bb�na
benzerli�i de dikkat edilecek di�er bir husustur.
73
KAYNAKÇA
Afet �nan
1956 Eski M�s�r Tarih ve Medeniyeti, Ankara.
Alp S.
1982 ‘‘Hititlerin Dinsel Törenlerinde Kullan�lan Temizlik
Maddesi Tuhhuessar Üzerinde bir inceleme’’, Belleten, Cilt
XLVI, say� 182, Nisan, s. 247–259, Ankara.
2001 Hitit Ça��nda Anadolu, �stanbul.
2003 Hitit Güne�i, �stanbul.
Akurgal E.
2002 Anadolu Kültür Tarihi, �stanbul.
Atl�-Balkan N.
2005 ‘‘Paleolitikten Günümüze Obsidiyen’’, Türk Eskiça� Bilimler
Enstitüsü Haberler, Say� 19, Ocak, s. 1–3, �stanbul.
Baydur N.
1970 Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Ara�t�rmalar,
�stanbul.
Burde C.
1974 Hethitische Medizinische Texte.
Bruwier M.-C.
2006 ‘‘Eski M�s�r T�bb�na Genel Bir Bak��’’, Türk Eskiça�
Bilimleri Enstitüsü Haberler, Say� 22, May�s, �stanbul.
74
Champdor A.
1998 Eski M�s�r�n Ölüler Kitab�, (çev. S. Tahsu�) , �stanbul.
Crow W. B.
2001 Büyünün, Cad�l���n ve Okültizmin Tarihi, (çev. F. Yavuz),
�stanbul.
Demirhan A.
1982 K�sa T�p Tarihi, Bursa.
Desplancques S.
2006 Antik M�s�r, Ankara.
Dinçol Ali M.
1985 ‘‘Ashella Rituali (CTH 394) ve Hititlerde Salg�n Hastal�klara
Kar�� Yap�lan Majik ��lemlere Toplu Bir Bak��’’, Belleten,
Cilt: XLIX - Say�: 193 – Nisan, Ankara.
2002 ‘‘ Din ve Ritüel’ Kavramlar� Üzerine Bir Söyle�i ’’, Türk Eskiça�
Bilimleri Enstitüsü Haberler, Say� 14, May�s, s. 1–3, �stanbul.
Donbaz V.
1993 ‘‘Mezopotamya ve Anadolu’da Eski T�p’’, III. Türk T�p
Tarihi Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, �stanbul.
Erginöz G. �.
1999 Hitlerde Anatomi ve T�p, �stanbul.
Hal�c� F.
1984 Konya, Ankara.
Herodotos
2007 Tarih, (çev. M.Ökmen), �stanbul.
75
�mparati F.
1992 Hitit Yasalar�, (çev. E. Özbayo�lu), Ankara.
Jean E.
2002 ‘‘Bir Yeniden Do�u�un Tarihçesi Hitit Uygarl���’’,
Bo�azköy’den Karatepe’ye Hititbilim ve Hitit Dünyas�n�n
Ke�fi, �stanbul.
Karau�uz G.
2002 Bo�azköy ve Ugarit Çivi Yaz�l� Belgelere Göre Hitit
Devletinin Siyasi Antla�ma Metinleri, Konya.
2005 Arkeolojik ve Filolojik Belgeler I����nda M.Ö. II. Binde
Orta Anadolunun Güney Kesimi, Konya.
Koç �.
2006 Hititler, Ankara.
K�nal F.
1991 Eski Anadolu Tarihi, Ankara.
Lloyd S.
1997 Türkiye’nin Tarihi, (çev. E. Varinlio�lu), Ankara.
MacQueen J. G.
2001 Hititler ve Hitit Ça��nda Anadolu, (çev. E. Davuto�lu) ,
Ankara.
Martino S. De.
2006 Hititler, Ankara.
Memi� E.
1995 Eskiça� Türkiye Tarihi, Konya.
76
Memi� E. - Köstüklü N.
1992 Tarih Boyunca Ortado�u Anadolu �li�kileri, Konya.
Narç�n A.
2007 A’dan Z’ye M�s�r, �stanbul.
Reyhan E.
2003 ‘‘Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama �ekli Üzerine Bir �nceleme’’,
Archivum, Anatolicum, VI, Say� 2, Ankara.
Say�l� A.
1982 M�s�rl�larda ve Mezopotamyal�larda Matematik, Astronomi
ve T�p, Ankara.
Seeher-Baykal A.
2002 Hitit Dünyas�na K�sa Bir Bak��’’, Bo�azköy’den Karatepe’ye
Hititbilim ve Hitit Dünyas�n�n Ke�fi, �stanbul.
�ah �.
1996 Do�u Büyüsü, (çev. O. Yener), �stanbul.
Umar B.
1999 �lkça�da Türkiye Halk�, �stanbul.
Uzluk F. N.
1958 Genel T�p Tarihi I, Ankara.
Ünal A.
1980 Hitit T�bb�n�n Ana Hatlar�’’, Belleten, Cilt XLIV, Say� 175,
Temmuz, s. 475–495, Ankara.
77
1983 Hitit Saray�ndaki Entrikalar Hakk�nda Bir Fal Metni,
Ankara.
1990 ‘‘Hititler Devri Anadolu’sunda Temzilikle �lgili Ara�t�rmalar’’,
Uluslararas� I. Hititoloji Kongresi Bildirileri, Çorum.
Ünver S.
1938 T�b Tarihi, �stanbul.
1943 T�b Tarihi, �stanbul.
Yavi E. Yavi N. Y.
2001 Modern Dünyan�n Kayna�� M�s�r, �zmir.
Yoket Ü.
2002 ‘‘Eskiça�da T�p’’, Sürekli T�p E�itimi Dergisi, Cilt 12 – say� 2,
Sayfa 76–78, Ankara, �ubat.
Yöndemli F.
2006 Hayat A�ac� Ejder Y�lan, �stanbul
78
HAR�TA VE LEVHALAR
Harita ve Levhalar Listesi
Levha I I. Hattu�ili’nin Güneydo�u Seferine Ait Bulunan Metnin Türkçe'ye Çevirisi.
Levha II I. Hattušili'nin Vasiyetnamesi Levha III Telipinu Ferman�
Levha IV I. Suppiluliuma'n�n O�lu II. Mur�ili Taraf�ndan Düzenlenen Y�ll�klar�ndan M�s�r Kraliçesinin Mektubunu �çeren K�sm�
Levha V II. Ramses’in Gönderdi�i, M�s�r-Hitit antla�mas�n�n Bo�azköy’de Bulunan Akadca Metninin Türkçeye Çevirisi
Levha VI Thot Ay� Levha VII Mur�ili'nin bütün tanr�lara duas� Levha VIII KUB XLIV 61 Levha IX KUB XLIV 61 Levha X KUB VIII 38 Bo 3165 Levha XI KUB VII 1 Levha XII KBo VI (Bo.2094) Levha XIII KBo V (Bo. 2001) Levha XIV I. Hattu�ilinin güneydo�u seferine ait Akadca tabletin ön ve arka yüzleri Harita I Nil’in Delta ve Vadi Bölgesi Harita II Nil Vadisi Harita III Hitit Dönemi Anadolu
79
Levha I
I. HATTU��L�’N�N GÜNEYDO�U SEFER�NE A�T BULUNAN
METN�N TÜRKÇEYE ÇEV�R�S�:
(Alp 2001, 65–66.)
Ben Tawananna'n�n karde�inin o�lu Tabarna (Hititçe nüshada: Hattušili)
Hattuša'da krall�k yap�yordu(m). Šahuitta'ya gittim. Onu y�kmad�m ama
topraklar�n� imha ettim. Askerlerimi iki noktada geride b�rakt�m ve onlara her çe�it
ganimet mal�(n�) verdim. Zalbar'a kar�� gittim ve onu imha ettim. Tanr�lar�n� (tanr�
heykellerini) ve üç mayaltum-arabas�n� Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na yukar�ya,
gümü�ten bir bo�a (ritonunu) F�rt�na Tanr�s�n�n tap�na��na ve dokuz tanr�
(heykellerini) Tanr�ça Mezulla'n�n tap�na��na yukar�ya getirdim.
Ertesi y�l Alalha'ya (Hatay'da Tel Atçana) kar�� gittim ve onu imha ettim.
Arkadan Uršu'ya kar�� gittim. Uršu'dan �gakališ'e kar�� gittim. �gakališ kentinden
Tišhiniya'ya (Tašhiniya) yürüdüm. Dönü�ümde Uršu ülkesini imha ettim ve evimi
hazinelerle doldurdum.
Ertesi y�l Arzawa ülkesine kar�� gittim. (Onlardan) s���rlar� ve koyunlar� ald�m.
Arkamdan Hanigalbat ülkesi dü�man� ülkeme girdi ve bütün ülkeler benden ayr�ld�.
Yaln�z Hattuša kenti (bende) kald�. Güne� Tanr�s� sevgilisi Tabarna'y� kuca��na
oturttu, elini tuttu ve (sava�ta) onun önünde ko�tu. Cezaland�rmak için Nenašša'ya
kar�� gitti(m). Yakla��nca (korkudan kap�lar�n�) açt�lar. Ulumma'ya kar�� sava�a
gitti(m); (bu kent) iki kez bana kar�� silaha ba�vurdu. �kisinde de onlar� hezimete
u�ratt�m. Ulumma kentini imha ettim. Topra��nda art�k çift sür(dürt)medim. Onu bo�
(?) b�rakt�m. Yedi tanr� (heykelini) Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na getirdim; onlardan
birinin ad� Tanr� Nikatiti ve Aranhapila Da��'d�r. Geriye kalan tanr�lar� (tanr�
heykellerini) tanr�ça Mezulla'n�n tap�na��na getirdim.
Ullum'dan geri döndü(m) ve Sallahšuwa'ya kar�� yürüdü(m). Sallahšuwa
kenti ate�le yak�ld�. (Orada oturanlar) benim hizmetkârlar�m olarak geri
döndüler. Sonra Hattuša'ya eve döndüm.
80
Ertesi y�l Šanahut'a kar�� gittim. Be� ay (boyunca benimle) sava�t�lar,
alt�nc� ayda Šanahut kentini imha ettim . . . .
Ertesi y�l Güne� Tanr�s� el(imi) tuttu, Allalha dü�man oldu�undan gittim ve
Allalha'y� imha ettim. Ertesi y�l Zarunti kentine kar�� gittim ve Zarunti'yi imha ettim.
Haššu'ya kar�� gittim. (Benden) önce (dü�man) cephe kurmu�tu. Halap (Halep)
kenti ordular� onun yan�nda idi. Adalur Da�� yak�n�nda onlar� hezimete u�ratt�m.
(O) günlerde gitti(m), Büyük Kral bir arslan gibi Puran (F�rat) �rma��n�
geçti, Haššu kentini bir arslan gibi pençesi ile ezdi. Üstüne toz y��d� ve onun
(ganimet) mal� ile Hattuša'y� doldurdu. Gümü� ve alt�n�n ne ba�� vard� ne sonu.
Amaruk'un efendisi F�rt�na Tanr�s�n�, Halap'�n efendisi F�rt�na Tanr�s�n�,
Allatum'u, Adalur'u (ve) Liluri'yi, gümü�ten iki bo�ay�, gümü�ten ve alt�ndan
üç (?) heykeli, iki hamri evini ( ? ) . . . alt�nla kaplatt�m. �yi alt�ndan bir masay�
, gümü�ten üç masay�, iyi alt�ndan kolluklu bir taht� (k�ymetli) ta�larla ve
alt�nla kaplatt�m, (bütün bu…..) Haššu’dan Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na
yukar�ya getirdim. Tanr�ça Allatum'un k�z� Hepat'�, gümü�ten üç heykeli,
alt�ndan iki heykeli Mezulla'n�n tap�na��na yukar�ya getirdim………
(Ben) Büyük Kral Tabarna Zippašna'ya yürüdüm ve Hahhu kentini bir
arslan gibi (yere serdim). Zippašna kentini imha ettim ve tanr�lar�n� (tanr�
heykellerini) Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�na yukar�ya getirdim. (Sonra) Hahhu'ya
kar�� gittim ve sava�� üç kez kent kap�s�na kar�� ta��d�m ve (kenti) tahrip ettim.
(Ganimet) mallar�n� (ba�) kentim Hattuša'ya getirdim. �ki yük arabas� alt�n, iki
gümü�ten mayaltum - arabas�, alt�ndan bir masa, gümü�ten bir masa. Hahhu'nun bu
tanr�lar�, bir tane gümü�ten güçlü bir bo�a, ön k�sm� gümü�ten bir gemi. (Bunlar�)
Büyük Kral Tabarna Hahhu kentinden ald� ve (Arinna'n�n) Güne� Tanr�ças�na
yukar�ya getirdi.
Büyük Kral Tabarna cariyelerinin ellerini de�irmen ta��ndan, kölelerinin
ellerini (zahmetli) i�lerden ald�. (�� için devaml� oturan) popo(lar)�n� serbest
b�rakt�. Onlar� Arinna'n�n Güne� Tanr�ças�n�n tap�na��na teslim ettim ve onlar�
gök(yüzü) alt�nda hürriyete kavu�turdum………
81
F�rat nehrini (benden önce) hiç kimse (hiçbir kral) geçmemi�ti. Büyük Kral
Tabarna onu yürüyerek geçti. Arkas�ndan askerleri (de) onu yürüyerek geçtiler. Bir
kral ve dava adam� (?) olarak onu geçti (ve) Hahhu'nun askerlerini yendi. Hahhu
kentine kar�� hiçbir zaman (kötülük) yap�lmad�, ate�e verilmedi, (gö�e) F�rt�na
Tanr�s�na duman ç�kar�lmad� (?) Büyük Kral Tabarna Haššu kral�n� ve Hahhu
kral�n� imha etti�i zaman (kentleri) ate�e verdi ve duman� (gö�e) Gö�ün Güne�
Tanr�s�na ve F�rt�na Tanr�s�na ç�kard� (?) . Ve Hahhu Kral�n� yük arabas�na
ko�tum220.
220 Alp 2001, 65–66.
82
Levha II
I. HATTUŠ�L�'N�N VAS�YETNAMES�
(Alp 2001, 68–71.)
(Akadca ve Hititçe �ki dilli Metnin Türkçeye Çevirisi)
1. [Büyü]k K[ral] Tabarna "hükümdar" asiller toplulu�unun (?)
askerlerine ve önemli ki�ilere (�öyle) dedi: "��te ben hastaland�m. Size (halef�m
olarak) genç Labarna'y� söyledim: "O, (tahta) otursun!" Ben, kral, onu o�lum
(diye) ça��rd�m. Onu kucaklad�m (?) ve onu yücelttim (?). Daima onun arkas�ndan
ko�tum. O, bir o�ul gibi davranmad�. O, gözya�� dökmedi, ac�mad�. O (buz gibi)
so�uk ve ac�mas�zd�r.
2. Ben kral onu tuttum ve onu yata��ma getirdim (ve �öyle dedim): "Bu ne?
(demek) hiç kimse k�z karde�inin o�lunu büyütmesin! O, kral�n sözüne ald�rmad�.
Bir y�lan olan anas�n�n sözünü dinledi. Ona erkek karde�leri ve k�z karde�leri her
zaman so�uk sözler götürdüler. O, onlar�n sözlerini dinledi. Ben kral bunlar� i�ittim.
(�imdi) sava�a kar�� sava� aç�yorum.
3. B�rak (�unu)! (Art�k) o, benim o�lum de�ildir! Anas� bir s���r gibi
bö�ürdü (?): "Benim, canl� s���r�n rahmini kopard�lar. Onu mahvettiler! Sen onu
öldüreceksin!" Ben kral herhangi bir kötülük yapt�m m�? Onu rahip yapmad�m m�?
Onu (herkesin aras�ndan) öne, (daha) iyiye, her zaman çekmedim mi? (Fakat) o,
kral�n arzusuna sempati ile bakmad�. O, kendi iste�i ile nas�l Hattu�a'ya sevgi
gösterir?
4. Annesi bir y�land�r! Gelecekte o annesinin, erkek karde�lerinin ve k�z
karde�lerinin sözlerini her zaman dinleyecek! Sonra yakla�acak! �ntikam almaya
yakla�acak! Kral�n taraf�nda bulunan askerlere, önemli ki�ilere ve hizmetkârlara
yemin edecek (ve �öyle diyecek): "��te onlar kral yüzünden ölüyorlar!" Ve öyle olacak
ki, o onlar� bitirecek ve s�k s�k kan dökmeye ba�layacak! Ve o, (hiçbir �eyden)
83
korkmayacak!
5. Gelecekte Hatti'ye ait insanlara �öyle yakla�acak. Kimin s���r�, koyunu
(varsa, onlar� al�p) götürmek için yakla�acak. Etraftaki dü�manlar�m�
k�l�ç[la(?) yendi]m (?) v[e ülkemi huzura kavu�turdum. Öyle olmas�n ve
ark[ada]n [ülkemi kar��t�rma]s�n!
6. �imdi (art�k) ve hiçbir zaman kesinlikle (�ehirden) a�a��ya inmesin! ��te
o�lum Labarna'ya bir ev verdim. O[na ço]k [tarla] verdim. Ona çok s���r verdim.
[Ona çok koyun] verdim. Yesin (ve) içsi[n! �yi davrand��� takdirde] �ehre yukar�ya
gelsin! E[�er kin]dar davran�rsa, ya da herhangi bir kötü[lük (?) ya da] herhangi
bir [isy]an (tasarlarsa), yukar�ya gelmesin! O [evinde kals]�n!
7. ��te Muršili benim o�lum[dur]. On[u tan�y�n!] Onu (tahta) oturtun!
[Tanr� taraf�ndan onun yüre�ine iyilik] verilmi�tir. [Tanr]� ancak ars[lan�]
arslan�n yerine [koyar. N]e [za]man bir sava� sözü olu[rsa, ya da] bir [isyan sözü
a��rl�k ka]zan�rsa, hizmetkârlar�m ve büyükler(im) [o�luma yard�mc� o]lsun!
8. Üç [y]�l [geçince], sava�a gitsin! �i[mdiden onu kahraman bir kra]l
yapaca��m! O henüz (kral olmasa da) �im[diden ona bir kral gibi sayg� gösterilsin!
Sizin için] o Majestenizin o�ludur! Onu kahra[man bir kral olarak y]eti�tirin!
[E�]er [onu delikanl� iken] sava�a götürürsen[iz, onu salimen] geri getirin! Soyunuz
wetna- hayvan� sürüsü gibi (kurdunki (?) gibi) [birlik] olsun! Art�k [dü�manl�k]
olmas�n! Onun hizmetkârlar� bir [ann]eden do�dular!
9. [Sizin] karaci�eriniz, dala��n�z (?) ve [duygu]nuz bir (bütün) olarak
düzenlenmi�tir. Üstünlük tasla[ma]y�n! (Aran�zdan) hiçbir dü�man (ç�kmas�n!).
Sonra hiç kimse kural(lar)� çi�nemesin! Šinahuwa (?) ve Ubariya kentlerinin
(yapt��� gibi) böyle [bir �ey] yap[ma]y�n! (Size) kötülük kondurulmas�n! [Size] de
o�lum benim onlara yapt���m (ayn� �eyi) yapar!
10. Hiç kimse (�öyle) demesin!: "Kral gizlice can�n�n istedi�ini [yapar].
Ben onu ona ba���lar�m!" — �ster olsun ister olmas�n! —öyle bir k]ötülük (içinize)
konmas�n! �imdi [siz ki,] benim dü�üncelerimi ve ilkelerimi (akl�m�n keskinli�ini)
84
[bi]lirsiniz (?), o�lumu ak�ll� bir ki�i olarak yeti�tirin!
11. Biri di�erini arkaya it[me]sin! (haks�zl�k yapmas�n!) Biri di�erini [öne
(?) sürme]sin! (�ltimas yapmas�n!) — �htiyarlar heyeti mensuplar� sözleri
söylemesinler! (Dedikodu (?) yapmas�nlar!) [O�lum (?) kendi (?) ç�karla]r� (?)
için (?) ça�r�lmas�n! Seninle (o�lum) Hatti'nin ihtiyarlar heyeti mensuplar� (seni
kand�rmak için?) konu�mas�nlar! [Kuššar (?) adam�], Hemmuwa adam�,
Tamalkiya adam�, [Zalpa (?) adam�], ta�radan biri, (onlardan) hiçbiri seninle
konu�mas�n!
12. [O�lum] Huzziya'ya [bak�n!] Ben, kral, onu Tappašanda'n�n
[efendisi yapt]�m. Onlar onu yakalad�lar, onu kötü yola sevk ettiler! [Onu bana
dü�man yapt]�lar. Sen baban�n ba��na yaslan! [Tapaššanda'ya] ait olan [sa]raylar
(henüz günahtan) [temizlen]me[di]. (Onlar�) sen temizle!
13. [(Ben) kral Huzziya'y� az]lettim (?). Hatti'liler [Hattuša'da bana
dü�man old]ular. K�z�(m�) yakalad�lar. Onun soyundan [erkek çocu�u oldu�u için
bana] kar�� sava� açt�lar (ve �öyle dediler): Baban�n [taht� için erkek çocu�u
yoktur. Bir hiz]metkâr (baban�n taht�na) oturacak! Bir hizmetkâr [kral olacak! O,
son]ra Hattuša'y� ve sar[ay� bana kar�� k��k�rtt� (?) Büyükler] ve saray o�lanlar�
(bana kar��) dü�manl�k yapt�lar. [O, bütün ülkeyi is]yana sürükledi.
14. (�ç) sava�ta [karde� karde�i] öldürdü, [Arkada�, arkada�� öld]ürdü.
Hatti'nin çocuklar� [öldüler. Kimin s���r�, k]imin koyunu, [kimin evi, kimin harman
yeri, ba]�� ve tarlalar�, [kimin alt�n� (?), güm]ü�ü (?), mücevheri (?), ba[k�r� (?)],
bronzu (?) arta kal]d� ise, onun d[a büt]ün [varl��� felaket]te (?) yok oldu (?)]
15. [ .............................] ve bunlar� [ ......................................] kral�n
hizmetkârlar� [ ...........................] silah adamlar� . [ . . . ] . [ ..............o]nun bunlar
be[nim .......................................bi]l[mi]yorum.
16. [Tanr�lar k�z�(m�) elime koydular (?) O,] Hatti'nin [çocuklar�n�]
ölü[me gönderdi ve ben kral onun bütün mal�n� elinden al]d�m. E�er sana [biraz
b�raksayd�m Hatti'liler beni dilleriyle (?) tutacaklar (?) (benden hesap
85
soracaklard�). O, (�öyle dedi: "Sen beni ölüme te]rkettin! Bunun üzerine [k�z(�m)a
biraz (mal) verdim. O, (�öyle) dedi: "N]eden bana bu kadar az verdin ?" [Ben kral
�öyle (dedim): Az m�?] Sana çok s���r verseydim [ya da çok tarla v]erseydim,
[ülkenin] kan�n� [emer]dim!
17. [K�z(�m) ba��m�] ve ad�m� [küçülttü. Ve ben kral k�z(�m)� a]ld�m ve onu
Hattuša'dan [götürdüm]. Toprak üstüne toprak koydum. [S���r üstüne s���r
koy]dum. O, babas�n�n sözünü hep (bir yana) itti. [Hatti'nin çocuklar�n�n
ka]nlar�n� emdi. �imdi o, [kentten a�a��ya sürüldü. E]�er o, evime gelirse, evimi
[y�kacak, e�er o,] Hattuša'ya gelirse, onu ikinci kez (benden) öte yana çevirecek.
Ona ülkede [ev gösteril] di. (Orada) yesin! [�ç]sin!
18. [Sizler ona kötülük y]apmay�n! O, kötülük yapt�. [Ben ona kar�]�
[kötülük] yapmayaca��m! O, beni baba (diye) [ça��rmad�.] Ben de onu k�z�m (diye)
ça��rmayaca��m!
19. �imdiye dek [ailemden] hiç kimse arzumu kabul etmedi. [Sen o�lu]m
Muršili sen onu kabul et! [Baban�n sö]zlerini koru! — Baban�n sözlerini korursan,
[ekmek yiye]ceksin, su da içeceksin! [Yüre�]ine olgunluk ça�� (gelince), günde iki kez,
üç kez ye! Kendine iyi bak! Yüre�ine ya�l�l�k (çökünce), doyuncaya kadar ye! (O
zaman) [baban�n] sözünü (bir kenara) at!
20. Sizler benim [ön]de (gelen) hizmetkârlar�ms�n�z! Benim, kral�n,
sözlerini [koru]yun! (Böyle olursa), ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! [Böylece
Hattu]ša yücelecek, ülkem (de) [huz]ur içinde (olacak!). E�er kral�n sözünü
korumazsan�z, [gelecek]te (?) ya�amayacaks�n�z ve yok olacaks�n�z! [Kim] kral�n
sözüne kar�� ç�karsa, o �imdi [ölsün (?)!] (Öyle biri) benim memurum (?) olmas�n!
O, benim önde gelen hizmetkâr�m olmas�n! [Onun] (cinsel) organ�n� kessinler! —
Büyük babam [ Pu-šarruma'n�n (?) k]arar� böyle (idi): O�ullar�n� öte yana
çevir[m]ediler mi? Büyük babam o�lu [Laba]rna'y� Šanahuitta'da (veliahtl��a?)
atad�. [Arkadan] hizmetkârlar� ve büyükler emirlerine kar�� ç�kt�lar [ve]
Papahdilmah'� (tahta) oturttular. (O zamandan beri) kaç y�llar geçti! [Kaç]
(ki�iler) (öte yana) göçtü? (O zamanki) büyüklerin evleri nerede? Onlar yok
86
olmad�lar m�?
21. [Sizler] benim, Büyük Kral Labarna'n�n, sözlerimi koruyun! [E�er
on]lar� korursan�z, Hattuša yücelecek! Ülkemi de [hu]zura kavu�turacaks�n�z!
Ekmek yiyeceksiniz, su da içeceksiniz! E�er koru[ma]zsan�z, ülkemiz ba�ka birinin
olacak! (Dü�man yönetimine girecek!) Sizler [tanr�lar ko]nusuna (da) sayg�l�
olsun! Onlar�n kurban ekmekleri, kurban içkileri, ya�l� (ekmek) k�r��� (?)
yemekleri (paparalar�?) da (ve) bu�day k�rmas� (kurban masas�n�n üstünde) haz�r
dursun! Ve (sen Muršili) öte yana dönme! Arkaya dü�me! (S�k� dur!) [Öte yana]
dönersen, kötü (olaylar) eski(si gibi olabilir!) O (güzel �eyler) olsun! (Âmin!)
22. [Ayr�ca Büyük Kr]al Labarna o�lu Muršili'ye (�öyle) dedi: "Sana
aktard���m (verdi�im) sözlerimi (içeren) bu [table]ti senin önünde her ay (yüksek
sesle) okusunlar! Böylece [söz]lerimi (ve) bilgeli�imi yüre�ine kaz�yas�n [ve
hizmetkârlar�m] ile büyüklerimi merhametle yönetesin! Herhangi birinin suçunu
[gör]ürsen, -ya bir kimse bir tanr�ya kar�� günah i�ler ya da bir kimse herhangi bir
(kötü) söz söyler - asiller meclisine tekrar sor! Dedikodu (?) asiller meclisinden geri
çevrilmelidir! O�lum yüre�[in]den ne geçerse, onu hep öyle yap! (Do�ru bildi�ini
yap!)
23. Büyük Kral Labarna (kraliçe) Hašttayar'a (�öyle) der: Bana kar�� ç�kma!
Onun için [k]ral ya da saray o�lanlar� �öyle demesin!: "Bu (kad�n) her zaman ya�l�
(falc� ?) kad�nlara sorar." Kral (onun hakk�nda) [�ö]yle de(me)sin!: "(Acaba) �u
anda ya�l� kad�nlara m� [sora]r, (böyle bir �eyi) bilmek istemiyorum". Buna kar��
ç�kma! Hay�r! Bana her zaman tekrar sor! [Sana] görü�lerimi her zaman
[bil]direce�im. (Öldü�üm zaman) [beni] iyice [y�ka!? Beni gö�]sünde [tut!] Beni
gö�sünde [topra�a ta��!] (Beni) toprakta ko[r]u!221
221 Alp 2001, 68–71.
87
Levha III
TEL�P�NU FERMANI
(Alp 2001, 59–64.)
Büyük Kral Tabarna "hükümdar" Telipinu [�öyle] (der):
[Es]kiden Labarna Büyük kral idi. O�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�, akrabalar�
ve askerleri birlik idiler.
Ülke küçük idi. O nereye sava�a gitse, dü�man ülkesini (güçlü) eliyle (omzu
ile) yenerdi.
Ülkeleri imha ederdi ve buyru�u alt�na al�rd�. Onlar� denizlere s�n�r yapard�.
Sava�tan geri geldi�i zaman o�ullar�n�n her biri (yenilen) bir ülkeye (yönetmeye)
giderdi.
Hupišna, Tuwanuwa, Nenašša, Landa, Zallara, Paršuhanda, (ve) Lušna'y� ve
(bütün) ülkeyi yönetirlerdi. Büyük kentler (onun eline) konmu�lard�.
Sonra Hattušili kral oldu. Onun da o�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�, akrabalar�
ve as-kerleri birlik idiler, o nereye sava�a gitse, o da dü�man ülkesini (güçlü) eliyle
(omuzu ile) yenerdi.
Ülkeleri imha ederdi ve buyru�u alt�na al�rd�. Onlar� denizlere s�n�r yapard�.
Sava�tan geri geldi�i zaman, o�ullar�n�n her biri (yenilen) bir ülkeye (yönetmeye)
giderdi. Onun da eline büyük kentler konmu�lard�.
Arkadan hizmetkârlar (ve) prensler bozulunca, ailelerini kemirmeye
ba�lad�lar. Efendilerine kar�� (halk�) devaml� olarak doldurmaya ba�lad�lar. Devaml�
olarak kanlar�n� dökmeye koyuldular.
Muršili Hattuša'da kral olunca, onun da o�ullar�, karde�leri, h�s�mlar�,
88
akrabalar� ve askerleri birlik idiler. Dü�man ülkesini (güçlü) eliyle (omuzu ile) yendi
ve ülkeleri buyru�u alt�na ald�. Onlar� denizlere s�n�r yapt�.
O Halep'e gitti. Halep'i imha etti. Halep'ten al�p getirdi�i ki�ileri ve
ganimetini Hattusa'ya getirdi. Sonra o, Babil'e gitti ve Babil'i imha etti. Hurrili
askerleri yendi. Babil'den al�p getirdi�i insanlar� ve ganimetini Hat[tuša'ya] sundu. (O
zaman) Hantili saki idi. Mursili'nin k�z karde�i Harapšeli'yi kar�(s�) olarak tutuyordu.
Zidanta, Hantili ile birle�ti. Kötü bir i� yapt�lar ve Muršili'yi öldürdüler. Kan döktüler
(cinayet i�lediler).
[Han]tili korktu (ve �öyle dedi): "Korunacak m�y�m?. "[Tan]r�lar onu
ko[rudu]lar. [....] o nereye gitti ise, ülke halk� [onu tutmad� (?)]. Aš[tata], [Šukzi]ya,
Hurpana, Kargemi[Š] [asker vermeme]ye ba�lad�lar ve askerler[i] [H]antili
Tegarama'ya var[�nca �öyle de]meye [ba�lad�: "b]unu neden yapt�m? Ne[den
damad�m] Zidan[ta'n�n sözlerini di]nledim?" [……]t�. Tanr�lar [Muršili'nin kan�n�n
intikam�n� ald�lar.]
[……..….] tilkiler (taraf�ndan?) f[undal�klara] sürülen Hurri askerleri
ba��rd�lar (?) [. . . Hurrili dü�man?] Hatti ülkesine geldi ve […….. ]ti. [
ül]keye dönd[ü…… ]…….. [……. ]leri? ça��rd�lar ve o […………… [
v]e [Sukziy]a kraliçesi [ krali]çe ölüm yata��n da idi. [ �lal]iuma
saray [o�lan]lar�n� gizlice gönderdi ve (�öyle) dedi: "Šukziya kraliçesi ölsün!". Onu
[yakalad�lar] ve onu [o�ullar� ile birlikte öld]ürdüler.
Hantili Šu[kziya] kraliçesi [ve o�ullar�n� ve] onlar� kimin öl[dürdü�ünü]
ara�t�r�nca, saray o�lanlar�n�n ba�� haber getirdi. Sonra [ai]lesini toplad�lar ve onlar�
Tega[rama'ya gönderdiler.] ve onlar� fundal�klara sürdüler ve onlar öl[düler].
Hantili de ya�lan�nca, tanr� olmaya ba�lad� (ölüm yata��na dü�tü). Zidanta,
Hantili'nin o�lu [Pišeni'yi] o�ullar� ile birlikte öldürdü. Önde gelen hizmetkârlar�n� da
öldürdü.
Zidanta da kral oldu. Tanr�lar Pišeni'nin kan�n�n intikam�n� ald�lar. Ona o�lu
89
Ammuna'y� tanr�lar dü�man ettiler. Babas� Zidanta'y� öldürdü.
Ammuna da kral oldu. Tanr�lar babas� Zidanta'n�n kan�n�n intikam�n� ald�lar.
Onun elinde ekinler, ba�lar, s���rlar (ve) koyunlar [iyi ol]mad�lar elinde mahvoldular
(?)
Ülke ona dü�man oldu: H/Zagga, [Ma]tila, Galmiya, Adaniy[a], Arzawiya
ülkesi, Sallapa, Parduwata ve Ahhula. Askerleri nereye sava�a gitti ise, iyi olarak geri
gelmediler. Ammuna da tanr� olunca (ölünce), koruma k�tas�n�n ba�� ("z�pk�nc� ba��")
Zuru da o günlerde gizlice, ailesinden, o�lu alt�n m�zrak adam� Tahurawaili'yi
gönderdi. O, Titti'nin ailesini o�ullar� ile birlikte öldürdü.
Haberci Taruhšu'yu da gönderdi; o Hantili'yi o�ullar� ile birlikte öldürdü.
Huzziya kral oldu. Telepinu da onun ilk (büyük) k�z karde�i Ištapariya ile evli idi.
Huzziya onlar� (az kald�) öldürecekti. Konu meydana ç�kt�. Telepinu onlar� sürdü.
(Huzziya'n�n) be� karde�i vard�. Onlara evler tahsis etti: "Gitsinler,
otursunlar, yesinler, içsinler. Onlara kimse kötülük yapmas�n!" Ben diyorum ki: "Onlar
bana kötülük yapt�, ben onlara kötülük yapmayaca��m!"
(Ben) Telipinu babam�n taht�na oturunca, Haššuwa'ya kar�� sava�a gittim ve
Haššuwa'y� imha ettim. Askerlerim Zizzilippa'da idi. Zizzilipa'da sava� oldu.
(Ben) kral Lawazantiya'ya gelince, Lahha [bana kar�� dü�manl�k] yapt� ve
Lawazantiya'y� kar��t�rd�. [Tanr�lar] onu elime verdiler. Önde gelenlerden, binba��
[Tarhu . . . ] mabeyinci ba�� Karruwa, sakilerin ba�� Inara, [ . . . . lerin ba��] Killa, Asa
adamlar�n�n ba�� Tarhumimma, Zinwašeli ve Lelli -onlar çok idiler- asa adam�
Tanuwa'ya gizlice (haber) gönderdiler.
Ben, [Kr]al, haberim yoktu. [O, Huzziy]a'y� ve karde�lerini öldürdü. Ben kral
i�itince Tanuwa’y�, Tahurwaili'yi ve Taruhš[u'yu] getirdiler. Asiller meclisi onlar�
ölüme mahkûm etti. (Ben) kral da (�öyle) dedim: [Onlar ne]ye ölecekler? Onlar�n
gözlerine perde çekecekler. "(Ben) kral (onlar�) gerçek (?) çiftç[i] yapt�m.
90
Omuzlar�ndan silahlar�n� ald�m. Onlara sapan(?)lar� verdim.
Kral ailesinde kan (dökmeler) ço�ald�. Kraliçe Ištapariya öldü. Üstelik Prens
Ammuna da öldü. Tanr�n�n insanlar� da (�öyle) dediler: "��te Hattusa'da kan
(dökmeler) çok artt�." Bunun üzerine (ben) Telipinu Hattuša'da (asiller) meclisi(ni)
(toplant�ya) ça��rd�m. Bu andan itibaren Hattuša'da kral ailesinin bir çocu�una hiç
kimse kötülük yapmayacak, ona b�çak çekmeyecek!
Yaln�z öndeki (en büyük erkek) çocuk, prens, kral olsun! E�er öndeki (bir
prens) yok ise, kim ikinci s�radaki o�ul ise, kral o olsun! E�er varis (olacak) bir prens
yok ise, hangi k�z çocuk öndeki ise, ona bir içgüveysi als�nlar, o kral olsun!
Gelecekte kim benden sonra kral olursa, karde�leri o�ullar�, h�s�mlar�,
akrabalar� ve askerleri birlik olsunlar! Geleceksin, dü�man ülkesini, (güçlü) el(in) ile
(omuzun ile) yenik tutacaks�n. (�öyle) deme: "Tamamen temizleyece�im". Fakat hiçbir
�ey temizleyemezsin. Daha çok s�k�nt�ya sokars�n. Kral ailesinden hiç kimseyi öldürme.
(Bu) iyi de�il(dir).
Ayr�ca, kim kral olursa ve erkek (ve) k�z karde�lerine kar�� kötülük tasarlarsa,
siz de onun (asiller) meclisi iseniz, ona kesin olarak (�öyle) deyin!: "Bu kan (dökme)
konusunu tabletten gör! Eskiden Hattuša'da kan (dökme) artm��t�. Tanr�lar onu büyük
aileden (kral ailesinden) ald�lar."
Kim erkek ve k�z karde�leri aras�nda kötülük yaparsa, kral�n (kral olarak)
ba�� ile (sorumluluk) yüklenir. (Bu durumda) (asiller) meclisi(ni) (toplant�ya) ça��r�n!
E�er konusu kesinle�irse, ba�� ile ödesin! Zuru, Danuwa, Tahunwaili ve Taruhšu gibi
gizlice öldürmesinler! Evine, kar�s�na, (ve) çocuklar�na kötülük yapmas�nlar! E�er
(bir) prens suç i�lerse, yaln�z ba�� ile ödesin! Evine ve çocuklar�na kötülük
yapmas�nlar! Prensler hangi (suçtan) dolay� ölüme giderlerse, (bu suç) evlerine,
tarlalar�na, ba�lar�na, hizmetkârlar�na, u�aklar�na, s���rlar�na (ve) koyunlar�na
(dokunmas�n!).
�imdi e�er bir prens suç i�lerse, yaln�z ba�� ile ödesin! Fakat evine ve o�luna
kötülük yapmay�n! Prenslerin k�r�nt�s�n� bile (ba�kas�na) vermek do�ru de�ildir. Kötü
91
i�ler yapan bunlar, [Büyük adamlar] "evin babalar�", saray o�lanlar�n�n ba��, koruma
k�tas�n�n ("z�pk�nc�lar k�tas�n�n") ba�� ve "�arab�n ba��" ki, onlar prensin evlerini
almaya arzularlar ve �öyle [d]erler: "bu kent benim olabilir", ve kentin beyine kötülük
yaparlar.
�imdi bugünden itibaren Hattuša'da siz saray o�lanlar�, korumac�lar
("z�pk�nc�lar"), (sava� arabalar�n�n) alt�n (seçkin) sava�ç�lar�, sakiler, sofrac�lar,
a�ç�lar, asa adamlar�, araba sava�ç�lar� (?), sava� alan� binba��lar� bu konuyu
arkadan bilin! Tanuwa, Tahunwaili ve Taruhšu sizin önünüzde (bir) i�aret olsun! E�er
bir kimse tekrar kötülük yaparsa, ister "evin babas�", ister saray o�lanlar�n�n ba�� (ya
da) "�arab�n ba��", (ya da) koruma k�tas�n�n ("z�pk�nc�lar" k�tas�n�n) ba��, (ya da)
sava� alan� binba��lar�n�n ba��, ister arkadaki (ya da) öndeki (biri olsun), siz de
(asiller) meclisi olarak (onu) yakalay�n ve onu di�iniz ile kemirin!
Hattuša'da(ki) büyük adamlar, "evin babalar�", saray o�lanlar�n�n ba��,
�arab�n ba��, koruma adamlar�n�n ba�� ("z�pk�nc� ba��"), (sava� arabalar�n�n)
sava�ç�lar�n�n ba��, ordu müfetti�lerinin ba��, [onlar�? Ayr]�ca? (suç i�leyenlerin?)
sonuncular� (olarak) als�nlar! [Ayr�ca Hat]tuša'da in�a edilmi� (olan) surlar korunmu�
[olsunlar! On]lar� terk etme! �n�a edilmi� (olan) surlar [ . . . . oraya s]u ve erza�� on
kez, yirmi kez gönder.
[...]. Fakat Telipinu büyük kral [ . . . ] 'da [....]…………………
H[ittaša?................................................... …………….. ve onla[r�]
…………………………………..
[….]"mühür evlerinin" (mühürlü depolar�n?), surlar� [……Taga]l? muha,
Harkiya W….], […………………] Zelmuta, Tapapa.], […..š]ukziya, Ašurna, Anza[ra . .
. . š]a, [……..] šamuha, Marišta, Ku [-……],[.... H]urm[a],Warga[š]ša [………],
[Nen]aššašš [a], Salitta, [……], [……]Samlušna, Gulpina, ša[r….], […….-].ma?,
Pisa, Pawazziya, [……], [……….-]riya, Senzana, Watišš[a, . . . ]nuanda, […..-i]šša,
Kuwašariya, Wint[a-. . . . ]. -ha.a-.-a, Ikkuuwaniya, Hurniya, [……], Hadawa-,-e,
Hurutta, Terummna, Na[-……..], Ulašš[a], Parminiya, Paršuhanda, da�…….,
Walimu?da, Iyaruma, Wašuwatta [……..], Šuplanda, ve Hulaya �rma��. Toplam:
92
"mühür evi" (mühürlü depo?) (olan) 60 [..?], [ke]nt
[ …… .-]a, [ -] hašša, [……- ]antašša?, […..-]niya Kuwanna, [,…….],
Lahhuruma, Ha[- . . ,] Harahara, Malit[aškuriya, ], Haršuwa, T�pala Kurša- .
[……], Suwanzuwanna, Tamluta, Pikumi[ya], Demmašhuna, Siharna, Halippaššuwa,
Kalašummiya, Hulanta. Toplam: (yem) kar���m� için (kullan�lan) "mühür evi" (mühürlü
depo?) (olan) 34 kent.
Sonra ekinleri artt�rd�m. [ ] . . çiftçiler o tarlalar� (ve) araziyi i�[te eksinler
ve ürünleri mü]hürlesinler! O köylüler ha[sat? sonunda?] hile yap[ma]s�nlar!
(Eskiden) (ürün) miktar�nda 1 ya da 2 ar��n (?) (boyunda ürünü) daima ba�lad�lar (iç
ettiler). Böylece devaml� olarak ülkenin kan�n� içtiler. �imdi (art�k bunu) yapmas�nlar!
Kim onu yaparsa, ona kötü (bir) ölüm [versinler]!
Gelecekte kim benden sonra kral olursa, ekinleri (ekin anbarlar�n�) onlar�n
adlar� ile mühürle! Art�k yöneticiler senin mühür evini (mühürlü anbar�n� rahat)
b�rak�rlar.
Onlar sana �öyle diyecekler: [ " se]n? onu kendin için mühürleme! Daima
[onlarm adlar� ile?] mühürle." ��te seni kald�racakla[r . . . Seni?] . . .'ler
ya�atmaya[caklar? s]öz …………..[g]irdiler [………..]
[Kim bu a]ndan itibaren be[nden sonra kral olursa] [……….ay]r�ca? Küçük
dü�ür[ürse? ve sana �öyle derse:]…. sen (onu) dinleme! [Bir göçmeni (herhangi bir
i�e) ko�mu�san,] aletleri? (silahlar�?) öde. Askerler [………. onu ya kar�na ya d]a
çocuklar�na?
Sütünun ba��nda tahminen 8 sat�rl�k k�sm� k�r�k.
[ ] yaparlar [] [ ] bir hali ekme�i [ . . . . ]maz […] [ ] fakat onlar bira,
�arap. [] [ ] ba�ka? (bir yerde?) yaparlar ve . [ ] [ ] ve �imdi, bu andan
itibaren [] hançeri arkadan omzuna [……] (ne olursa olsun) herkese kar�� sayg�l�
idiler. E�er baba [……] sonra a��zdan hangi istek. […] [ ] E�er? baba (ve) anne
ölürlerse, akrabalar�? bayram [yaparlar ?] [ ]. Lanet bir sava� ile de�il [ ]
93
[……] yumu�at�lm�� idiler. Fakat kendileri için ne yaparlarsa, [………...]olur.
[Arka]dan da insanlar babalar�na kar�� k�zg�nl�k (gösterdikleri) zaman
[e]vde bölmeye ba�lad�lar ve ne olursa olsun her �eye kar�� geldiler. (Onlar) sayg�l�
de�ildiler. Onlar bu yüzden tanr� taraf�ndan (hastal��a) mahkûm edildi. �imdi bu
andan itibaren [çocuk günah�n�n cezas�n� çeksin!] E�er o babalar� hayatta iken
hisse(si) için herhangi (bir talepten) söz ederse, o hisse(si) için a�z(�) ile (iste�inden)
söz etti�inden onu evden ats�nlar! O, hisse(sin)den mahrum olsun!
Kan (dökme) konusu da �öyledir: Kim kan dökerse, cinayetin sahibi (ölenin
varisi) ne derse (o olsun!). E�er "o ölsün!" derse, o ölsün! Fakat "tazminat ödesin!"
derse, tazminat ödesin! Krala hiçbir �ey (ödemeyecek!).
Hattuša'da büyücülük (konular�): E�yay� her zaman temiz tutun! Kim aile
aras�nda büyücülük bilirse, siz onu aile içinden yakalay�n! Onu saray kap�s�na getirin!
Kim onu getirmezse, gelecek, O insana kötü �eyler olacak222.
222 Alp 2001, 59–64.
94
Levha IV
I. SUPP�LUL�UMA'NIN O�LU II. MUR��L� TARAFINDAN
DÜZENLENEN YILLIKLARINDAN MISIR KRAL�ÇES�N�N MEKTUBUNU
�ÇEREN KISMI
(Alp 2001, 97–98.)
Babam Karkemis ülkesinde a�a��da oldu�u s�rada Lupakki'yi ve
Tarhundazalma'y� Amka ülkesine gönderdi. Onlar gittiler, Amka ülkesine sald�rd�lar.
Yakalad�klar� sivil halk�, s���r(lar)� ve koyun(lar)� babam�n önüne geri getirdiler.
M�s�rl�lar Amka ülkesine sald�r�y� i�itince, korktular. Ayr�ca efendileri Niphururiyas
(=Tutankamon) öldü�ünden dul (?) olan M�s�r kraliçesi babama elçi gönderdi. Ona
�öyle dedi: "Kocam öldü. O�lum yoktur. Senin ise o�ullar�n�n çok oldu�unu
söylüyorlar. E�er sen bana bir o�lunu verirsen, o kocam olabilir. Bir hizmetkâr�m�
hiçbir zaman al�p onu kocam yapmayaca��m. Bundan çok korkar�m." Babam bunu
i�itince büyükleri toplant�ya ça��rd� (ve �öyle dedi): "Böyle bir �ey eskiden beri hiçbir
zaman ba��mdan geçmedi." Bunun üzerine babam mabeyinci Hattusaziti'yi (�u
sözlerle) M�s�r'a gönderdi: "Sen git, kesin haberi (ö�renerek) bana geri getir! Belki
beni aldat�yorlar. Belki efendilerinin o�lu vard�r. Bana kesin haberi sen geri getir!"
Hattusaziti M�s�r ülkesinden geri gelinceye kadar babam sonunda Karkemis kentini
yendi. Onu yedi gün boyunca ku�att�. Ona kar�� sekizinci günde sald�r�ya geçti. Onu
sekizinci günde korkunç bir sava�ta bir günde [ald�]. Kenti yenince, babam tanr�lara
sayg�l� oldu�undan yukar� kalede [Tanr�ça Kubaba'n�n] ve koruyucu tanr�n�n
[yak�n�na] kimseyi b�rakmad�. [Tap�naklardan] hiçbirinin yak�n�na yakla�mad�. O
(onlar�n önünde) e�ildi. Tekrar [ . . . ] verdi. A�a�� �ehri sivil halk�, gümü�ü, alt�n� (ve)
bronz aletleri ile (birlikte) kald�rd� ve onlar� Hattu�a'ya getirdi. Oradan al�p saraya
getirdi�i ki�ilerin say�s� üç bin üç yüz otuz ki�i idi.
Hattu[�a�'l�lar�n al�p] getirdi�i [ki�ilerin say�s� belli de�ildi.] Sonra o�lu
Sarri-Ku-suh'a Karkemis ülkesini ve Karkemis'in yönetimini verdi ve onu tek ba��na
95
kral yap[t�.]
Karkemis'i dü[zene sokunca,] Hatti ülkesine geri geldi. Hatti ülkesinde k���
[geçirdi.]
�lkbahar olunca, Hattusaziti M�s�r ülkesinden geri geldi. M�s�r'�n elçisi
komutan Hanis de onunla birlikte geldi. Babam Hattusaziti'yi M�s�r'a gönderdi�i
zaman ona �öyle emretti�inden "Efendilerinin belki o�lu vard�r. Belki beni
aldat�yorlar. O�lumu krall�k için istemiyorlar" (dedi�inden) babama M�s�r kraliçesi
mektubunda tekrar �öyle yazd�: "Neden öyle söyledin? 'Onlar beni aldat�yorlar.' E�er
o�lum olsayd�, kendimin ve ülkemin küçük dü�mesini ba�ka bir ülkeye yazar m�yd�m?
Sen bana inanmad�n ve bana böyle yazd�n. Kocam olan (ki�i) öldü. O�lum (da) yoktur.
Bir hizmetkâr�m� hiçbir zaman almayaca��m ve onu kocam yapmayaca��m. Ben ba�ka
bir ülkeye yazmad�m, (yaln�z) sana yazd�m. Senin o�ullar�n�n çok oldu�unu
söylüyorlar. Bana bir o�lunu ver, o benim kocam M�s�r ülkesinin (de) kral� (olsun)!"
Babam iyi yürekli oldu�undan kad�n�n sözünü olumlu kar��lad� ve o�ul sorununu ele
ald�.
7. tablet (Konu) bitmedi. Bronz tablete henüz geçirilmedi.
Di�er bir tablette 6–12 sat�rl�k bir bo�luktan sonra �uppiluliuma elçi Hanis'e
�öyle söylüyor: "[Ben]. [ ] iyi niyetli idim. [Bana] siz derhal kötülük yapt�n�z.
[Geldi]niz (?). Benim Hurri ülkesinin kral�ndan [ald�]��m Kinza (Kade�) adam�na
sald�rd�n�z. Ben i�itince, k�zd�m. Askerlerimi, arabal� sava�ç�lar�m� ve komutanlar�m�
[d��ar�] gönderdim. Onlar geldiler. [S�n]�r bölgeniz Amka ülkesine sald�rd�lar. [Amk]a
[ülke]nize sald�r�nca, belki korktunuz, benden devaml� olarak o�lumu istiyorsunuz.
Belki de [o, elinizde] rehine olacak. Onu [kral] yapmayacaks�n�z. Hanis babama �öyle
(dedi):
"Efendim bu [...…] ülkemizin ay�b�d�r. E�er [kral(�m�z�n) bir o�lu] olsayd�
ba�ka bir ülkeye gelir miydik? Kendimize bir efendi ister miydik? Efendimiz olan
Niphuririyas (Tutankamon) öldü. O�lu yoktur. Efendimizin han�m� kimsesizdir. (Siz)
efendimizin o�lunu M�s�r ülkesinde krall�k için istiyoruz. Hakimemiz bayan için de onu
kocas� olarak istiyoruz. Ayr�ca ba�ka hiçbir ülkeye gitmedik. Yaln�z buraya geldik.
96
Efendimiz bize o�lunu ver !" — Böylece babam o�lu konusunu tekrar ele ald�. Babam
(M�s�r ile) antla�ma tabletini tekrar istedi. (O tablette) eskiden F�rt�na Tanr�s�n�n nas�l
Hatti adam� olan Kurustama adam�n� (halk�n�) ald�(��) ve onu M�s�r'a götürdü(�ü) ve
M�s�r adamlar� yapt�(��) ve nas�l F�rt�na Tanr�s� M�s�r ülkesi ile Hatti ülkesi aras�nda
bir antla�ma ba�lad�(��) ve devaml� olarak nas�l aralar�nda dostluklar oldu�u (yaz�l�
idi). (Toplant�ya kat�lanlar�n) önünde tablet yüksek sesle okununca, babam �öyle dedi:
"Eskiden Hattu�a ile M�s�r aralar�nda dostluk içinde idiler. �imdi (de) aram�zda bu
olay oldu. Hatti ülkesi ile M�s�r ülkesi sonsuza dek aralar�nda dost olarak
(kalacaklar).223"
223 Alp 2001, 97–98.
97
Levha V
II. RAMSES’�N GÖNDERD���, MISIR-H�T�T ANTLA�MASININ
BO�AZKÖY’DE BULUNAN AKADCA METN�N�N TÜRKÇEYE ÇEV�R�S�:
(Karau�uz 2002, 244–248.)
1 (A Öy. 1–3)
[M�s�r ülkesi] kral�, kahraman Büyük Kral Amon'un [sevgilisi] Ramses
(Riamašeša mai-amana), karde�i Hatti ülkesi kral�, [Büyük Kral] Hattušili ile sonsuza
kadar aralar�nda büyük bir [karde�lik] ve [büyük] bir bar�� tesis etmek için, [gümü�
bir tablet] üzerine antla�ma akdetti.
2 (A Öy.3–7)
Böylece M�s�r ülkesinin kral�, kahraman Büyük Kral Minpahtaria (I.
Ramses)'in torunu; M�s�r ülkesinin kral�, kahraman Büyük Kral Minmuarea'n�n (I.
Seti) o�lu; tüm ülkelerin kahraman�, M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Amon'un
sevgilisi Ramses; Hatti ülkesi Kral�, kahraman Büyük Kral Suppiluliuma'n�n torunu;
Hatti ülkesi kral�, kahraman Büyük Kral Muršili'nin o�lu; Hatti ülkesi kral�, kahraman
Büyük Kral Hattušili'ye �öyle (söyler):
3 (A Öy.7–13)
�imdi ben sonsuza kadar bizim aram�zda iyi bir karde�lik ve iyi bir bar��
kurdum. Sonsuza kadar Hatti ülkesi ile M�s�r ülkesi [ili�kilerinde], iyi bir bar�� ve
karde�lik kurmak için (�unu söylüyorum). M�s�r ülkesi Büyük Kral'� ve Hatti ülkesi
Büyük Kral'� aras�ndaki ili�kilerden (bilindi�i kadar�yla), tanr�(lar) sonsuza kadar, bir
antla�ma(n�n yard�m�) ile onlar aras�nda sava� ç�kmamsa izin vermez. M�s�r ülkesinin
kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, Güne� Tanr�s� ile F�rt�na Tanr�s�'n�n,
M�s�r ülkesi ile Hatti ülkesi aras�nda ezelden beri kurduklar� ili�kiyi, aralar�nda hiçbir
98
zaman dü�manl�k ç�kmamas� için (yeniden) kurdu.
4 (A Öy. 13–18)
Ve [M�s�r ülkesi] kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, karde�i Hatti
ülkesi kral�, Büyük Kral [Hattu�ili] ile sonsuza kadar, [onlar aras�nda] iyi bir
karde�lik ve iyi bir bar�� kurmak için, gümü� bir tablet üzerinde bir antla�ma
yard�m�yla, bu günlerde (ilgi) meydana getirdi. O benim karde�imdir ve ben onun bir
karde�iyim. <O benimle bar�� içindedir>. Ve ben [sonsuza kadar] onunla bar��
içindeyim. [Ve] biz karde�li�i ve [bar���] tesis edece�iz. Ve Hatti ülkesi [ile M�s�r
ülkesinin] karde�li�i ve bar��� eskiden daha iyi olacak.
5 (A Öy. 19–21)
M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Ramses, Hatti ülkesinin Büyük Kral'�
[Hattušili] ile karde�lik ve iyi bir bar�� içindedir. M�s�r ülkesinin kral� <Büyük Kral>
Amon’un sevgilisi Ramses’in o�ullar�, Hatti ülkesi kral�, Büyük Kral Hattušili'nin
o�ullar� ile sonsuza kadar bar�� içinde (ve) [karde�] olsun. Ve onlar bizim bar�� ve
karde�lik içinde oldu�umuz gibi kals�n. M�s�r ülkesi, Hatti ülkesi ile bar�� içinde olsun.
Ve onlar sonsuza kadar bizim gibi karde�ler olsun.
6 (A Öy. 22–27)
Ve M�s�r ülkesinin kral�, Büyük Kral Amon'un sevgilisi Ramses, ondan
herhangi bir �ey almak için, Hatti ülkesine kar�� hiçbir zaman sald�rmas�n. Ve Hatti
ülkesi kral�, Büyük Kral Hattušili ondan [herhangi bir �ey] almak için, M�s�r ülkesine
kar�� hiçbir zaman sald�rmas�n. Güne� Tanr�s� ile F�rt�na Tanr�s�'n�n, Hatti ülkesi ile
M�s�r ülkesi için sonsuza dek saptad�klar� düzeni ve aralar�nda dü�manl��a izin
vermeyen bar��� ve karde�li�i, i�te M�s�r ülkesi kral�, Büyük Kral, Amon’un sevgilisi
[Ramses], bar��� korumak için bugünden itibaren yeniden ba�latt�. M�s�r ülkesi, Hatti
ülkesi ile sonsuza kadar bar�� halinde ve karde�çe olsun.
99
7 (A Öy. 27–30)
Ve e�er herhangi bir dü�man, Hatti ülkesine sald�r�rsa ve [Hatti ülkesi kral�
Büyük Kral] Hattušili bana (haber) gönderirse: "Ona kar�� (koymak için bana)
yard�ma gel." Sonra M�s�r ülkesi kral�, Büyük Kral Amon’un [sevgilisi Ramses] yaya
ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin. Ve onlar [onun dü�man�n�] yensin. Ve Hatti ülkesi
için öç als�nlar.
8 (A Öy. 31–33)
Ve e�er Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattušili [kölelerine k�zarsa] ve onlar
onu rahats�z ederse ve o, bu yüzden M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral Ramses'e (haber)
gönderirse, sonra Amon'un sevgilisi Ramses yaya ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin.
[Ve] onlar onun k�zd��� herkesi mahvetsin.
9 (A Öy. 33–36)
[Ve e�er] herhangi bir dü�man, M�s�r ülkesine sald�r�rsa ve senin karde�in
M�s�r ülkesinin [kral�] Amon'un sevgilisi Ramses, karde�i Hatti ülkesi kral� Hattusili’ye
(haber) gönderirse: "Ona kar�� (koymak için bana) yard�ma gel." Sonra Hatti ülkesi
[kral�] Hattusili, yaya ve arabal� sava�ç�lar�n� göndersin. Ve onlar onun dü�manm�
yensin.
10 (A Öy. 36–39)
Ve e�er M�s�r ülkesinin [kral� Amon’un] sevgilisi Ramses, kölelerine k�zarsa
ve onlar [ona] kar�� bir suç i�lerse ve o, bu yüzden karde�i Hatti ülkesi kral�
Hattusili'ye (haber) [gönderirse], sonra karde�i Hatti ülkesi [kral�] Büyük Kral karde�i
Hattusili, yaya ve arabal� sava�ç�lar�[n�] göndersin. Ve onlar benim k�zd���m herkesi
mahvetsinler.
11 (A Öy. 40–43)
Ve Hatti ülkesi kral� Hattusili’nin o�lu, Hatti ülkesi kral� Hattušili'den y�llar
sonra, babas� Hattušili'nin (yerine), Hatti ülkesi kral� yap�ls�n. Ve e�er Hatti ülkesi
100
[insanlar�] ona kar�� bir suç i�lerse, sonra Amon’un sevgilisi [Ramses] yaya ve
[arabal�] sava�ç�lar� göndersin. Ve onlardan öç als�nlar.
12 (A Öy. 43–46)
[E�er soylu bir ki�i], Hatti ülkesinden kaçarsa ya da e�er Hatti ülkesi
s�n�r�ndaki bir halk, [M�s�r ülkesi kral�] Büyük Kral Amon'un sevgili Ramses'e
[gelirse], sonra [Amon'un sevgilisi] Ramses onlar� yakalas�n. Ve onlar� [Hatti ülkesi
kral� Büyük Kral Hattušili 'nin] eline göndersin.
13 (A Öy. 46–48)
[Ve e�er] (Hatti ülkesinden) tek bir adam gelirse ya da iki [adam Amon'un
sevgilisi Ramses'in] hizmetine girmek için gelirse, sonra ben [Amon'un sevgilisi
Ramses onlar� yakalayaca��m. Ve onlar�] Hatti ülkesi kral� Hattušili'ye
[gönderece�im].
14 (A Öy. 49–51)
Ve e�er [soylu bir adam, M�s�r ülkesinden kaçarsa ya da] tek bir halk
[Amurru ülkesi kral�na gelirse, sonra Amurru kral� Bentesina onlar� yakalas�n]. Ve
onlar� beyi Hatti ülkesi kral�na göndersin. [Ve Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattusili],
M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral Amon'un [sevgilisi Ramses'e onlar� göndersin].
15 (A Öy. 52–54)
Ve [e�er tek bir adam kaçar ya da iki tan�nmayan adam] M�s�r ülkesi
[kral�n�n bölgesinden kaçarsa] ve [onun hizmetine devam etmek istemezlerse, sonra
Hatti ülkesi kral� Büyük Kral Hattušili], karde�inin eline onlar� versin. Ve [onlar�n
Hatti ülkesinde oturmalar�na izin vermesin].
16 (A Öy. 54–57)
[Ve e�er yüksek rütbeli bir memur ya da iki ki�i, Hatti ülkesinden kaçarsa ve
M�s�r(?) ülkesine], Hatti ülkesi [kral� Büyük Kral Hattusili’nin hizmetine devam
101
etme]mek için [gelirse, sonra Amon'un sevgilisi Ramses onlar� yakalas�n]. Ve onlar�
karde�i [Hatti ülkesi kral� Büyük Kral] Hattusili'ye göndersin.
17 (A Öy. 57–60)
[E�er yüksek rütbeli bir memur ya da iki adam, M�s�r ülkesinden] kaçarsa ve
[Hatti ülkesine] gelirse, sonra [Hatti ülkesi kral� Büyük] Kral Hattušili [onlar�
yakalas�n]. Ve onlar� [karde�i M�s�r ülkesi kral� Büyük Kral] Amon'un [sevgilisi
Ramses'e] göndersin.
18 (A Öy. 60–64)
[Ve e�er Hatti ülkesin]den [bir], iki [ya da üç adam] kaçarsa ve onlar
karde�i M�s�r ülkesi [kral� Büyük Kral Amon'un] sevgilisi Ramses'e [gelirse], sonra
[M�s�r ülkesi kral�], Büyük Kral Amon'un sevgilisi [Ramses] onlar� yakalas�n. Ve
onlar� karde�i Hattušili 'ye karde� olduklar� için- [göndersin]. Fakat [onlar]
suçlar�ndan dolay� [onlar� cezaland�rmas�nlar]. Onlar [onlar�n gözlerini ç�karmas�n.
Ya da dillerini] kopartmas�n. Ve [onlar onlar�n] ayaklar�n� kesmesin. Ya da kulaklar�n�
[koparmas�nlar(?)]. Ve [onlar onlar�n evlerini], çocuklar� ve [kar�lar�yla birlikte
mahvetmesinler(?)].
19 (A Öy. 65–70)
Ve e�er [bir], iki ya da üç adam [M�s�r ülkesinden kaçarsa] ve [onlar] Hatti
ülkesi kral� [Büyük Kral Hattušili'ye gelirse], karde�im Hatti ülkesi kral�, Büyük Kral
Hattusili onlar� yakalas�n. Ve [onlar�] M�s�r ülkesi [kral� Büyük Kral Amon'un sevgilisi
Ramses'e, -Hattusili ve M�s�r ülkesi kral� Ramses karde� olduklar� için- göndersin.
Fakat onlar suçlar�ndan dolay� cezaland�r�lmas�n. Onlar onlar�n gözlerini ç�kartmas�n.
Ve [dillerini ko]partmas�n. Ve [onlar onlar�n kulaklar�n� kesmesin. Ya da ayaklar�n�
koparmas�n(?). Ve onlar onlar�n evlerini], o�ullan ve kar�lar� ile birlikte
[mahvetmesinler]224.
224 Karau�uz 2002, 244–248.
102
Levha VI
Thot Ay� (1 Thoth, 29 A�ustos’tur)
Gün �lk 8 saat �kinci 8 saat Üçüncü 8 saat Kar��l�k geldi�i gün
1 + + + 29 A�ustos
2 + + + 30 A�ustos
3 - - - 31 A�ustos
4 - - - 1 Eylül
5 + + + 2 Eylül
6 - - + 3 Eylül
7 + + - 4 Eylül
8 + + - 5 Eylül
9 + + + 6 Eylül
10 + + + 7 Eylül
11 - - - 8 Eylül
12 - - - 9 Eylül
13 - - (53) 10 Eylül
14 + - - 11 Eylül
15 + - - 12 Eylül
16 - - - 13 Eylül
17 + + + 14 Eylül
18 + + + 15 Eylül
19 + + + 16 Eylül
20 - - (54) 17 Eylül
21 + + - 18 Eylül
22 - - - 19 Eylül
23 - - - 20 Eylül
24 + + + 21 Eylül
25 + + + 22 Eylül
26 - - - 23 Eylül
27 + + + 24 Eylül
28 + + + 25 Eylül
29 + + + 26 Eylül
30 + + + 27 Eylül225
225 �ah 1996, 83–84
103
Levha VII
MUR��L�'N�N BÜTÜN TANRILARA DUASI
(Alp 2001, 128–133.)
(Siz Hatti'nin) bütün erkek tanr�lar�, bütün kad�n tanr�lar�, . . [ ...], siz
bütün erkek (yemin tanr�lar�), bütün kad�n yemin tanr�lar� [ . ] . [ . . . ] bütün
(e)ski (erkek) tanr�lar, bütün eski kad�n tanr�lar, siz ki toplant�da yemine tan�kl�k
etmeye ça�r�ld�n�z, (siz) da�lar, �rmaklar, p�narlar, yeralt� sular�, i�te ben
rahibiniz (Büyük Kral) Mur�ili dua ediyorum. Duam� hangi konuda ediyorsam,
efendilerim tanr�lar sözümü (i�itin)!
(Siz) tanr�lar, efendilerim Hatti ülkesinde salg�n oldu. Hatti ülkesi salg�n
yüzünden bask� alt�nda tutuldu. O, çok s�k��t�r�ld�. Yirmi y�ldan beri Hatti ülkesi çok
(say�da kay�plarla) ölüme sürüklendi�inden akl�ma Tuthaliya'n�n o�lu genç
Tuthaliya konusu geldi. Tanr�dan fal yoluyla gerçe�i ö�renmeye çal��t�m. Tanr�
taraf�ndan (falda) genç Tuthaliya konusu saptand�. Genç Tuthaliya Hatti ülkesinin
efendisi iken ona Hattusa'n�n prensleri, komutanlar�, binba��lar�, subaylar�, (önde
gelenleri), askerlerinin ve araba sava�ç�lar�n�n hepsi onun üstüne yemin ettiler.
Babam da onun üstüne yemin (etti).
Babam (genç) Tuthaliya'y� s�k��t�r�nca, Hattu�a'n�n (prensleri,
komutan)lar�, binba��lar, bütün subaylar babam�n yan�nda (oldu)lar. Tuthaliya'y�
yemin tanr�lar� yakalad�. Onlar [Tuthaliya'y� öl]dürdüler. Ayr�ca karde�leri
olanlar� [ onlar� da] öldürdüler. [ yakalad�lar ??]. Onlar� Alasiya (K�br�s)
ülkesine (sürgüne) gönderdiler.
[ . . . . ] olan [ . . . ] lerini [ald�lar? ................] ve efendiler tanr�
yeminlerini bozdula[r.......................................................].
(Buna ra�men) siz (tanr�lar efendilerim) babam� korudunuz
[…] . . . [ . . . . ] Hattu�a dü�man taraf�ndan yak�ld��� için ve dü�man Hatti
104
ülkesinin [topraklar�n�] ald��� için (babam gitti ve dü�man ülkel)erine sald�rd�,
onlara ölesiye vurdu, Hatti ülkesinin (topraklar�n� geri) ald�. Onlar�n topraklar�n�
da ald� ve onlar� yeniden (iskân etti). Ayr�ca etraftaki di�er ülkeleri de krall���na
(katt�). Hatti ülkesi ya�amaya devam etti. Onun için �urada ve burada (yeni)
topraklar (ald�). Onun zaman�nda bütün Hatti ülkesi rahata kavu�tu. Onun
zaman�nda (insanlar), s���rlar ve koyunlar artt�lar. Dü�man ülkesinden (zorla) al�p
(getirilen) göçmenler de ya�amaya devam ettiler. Hiçbir �ey mahvolmad�. Sonra
geldiniz. (Siz) tanr�lar, efendilerim, genç Tuthaliya'n�n o konusunun intikam�n�n
�imdi arkadan babamdan ald�n�z. Babam, Tuthaliya'n�n kan� yüzünden öldü.
Babamdan yana olan prensler, komutanlar, binba��lar, subaylar, onlar da o
nedenle öldüler. (Hatti) ülkesi de o konudan dolay� ölme�e ba�lad�. Hatti ülkesi öte
yana (felakete sürüklendi?). Art�k �imdi salg�n (o kadar) güçlendi ki, Hatti ülkesi
salg�ndan çok bask� alt�nda kald�. (Nüfusu) azald�. Ben kulunuz Mur�ili
(yüre�imdeki) s�k�nt�y� yenemiyorum, içimdeki korkuya hâkim olam�yorum!
[….dualar�m�] i�ite[i� olan siz tanr�lar, efendik]erim, yard�m�m�za gelin! ……
yeminde tan�kl��a ça�[r�ld���n�z] için [………..] herkes güçlü oldu ve [……]
geldiler. Hayatta kalan yemin sahiplerinden siz tanr�lar, efendilerim, mahkemede
[davac� ol]ma[d�n�z?........... onlardan] arkadan [Tuthaliya'n�n] kan�n�n
intikam�n� hiçbir surette alma[d�n�z. �imdi benden tanr�lar,] efendilerim
[Tuthaliya'n�n] kan�[n�n intikam�n� al�yorsunuz!]……………
(Ha)tti (ülkesi öl)meye devam ediyor [……]… [……] günah i�ler … [……]
onun [……] babam [……]… yaps�n [ … ] … … [ ……] babam�n [ … ] … [……] …
si(ze babam�n günah�n� itiraf ettim. Babam bu) Tuthaliya'y� öldürdü …… (Babam
arkadan kan dökmeye kar�� bir kurban) yapt�. Hattu�a ise hiçbir �ey yapmad�.
Geldim. Kan için kurban� ben de yapt�m. Ülke hiçbir �ey yapmad�. Ülke
için hiçbir �ey yapmad�lar.
�imdi Hatti ülkesi salg�ndan çok bask� alt�nda tutuldu�u ve Hatti ülkesi
(insanlar� çok say�da) ölmeye devam etti�i (ve) Tuthaliya konusu akla geldi�i ve
(tanr�) taraf�ndan da saptand��� için fala ba�vurdum. Ülkede salg�n için size
efendilerim tanr�lara ve tap�naklar�n�za hangi yemine ait kurban saptanm�� ise, size
105
efendilerim tanr�lara yemine ait kurbanlar� önünüze sunuyorlar, art�k sizin
önünüzde temiz oluyorlar. Ben de size efendilerim tanr�lara ülkede (günah�n)
bedelini ve kefaretini ödeyece�im.
Efendilerim tanr�lar Tuthaliya'n�n kan�n�n intikam�n arkadan
ald���n�zdan Tuthaliya'y� öldürenler, onlar kan�n bedelini ödediler. Hatti ülkesi
de bu cinayeti art�k bitirdi. Art�k Hatti ülkesi de onun bedelini ödedi. �imdi de
bana geldi�i için onu ailemle birlikte bedel olarak ve kefaret olarak ödeyece�im.
Art�k efendilerim tanr�lar�n içi yumu�as�n (rahat olsun)! Efendilerim tanr�lar
art�k bana ac�y�n! Size görüneyim! Size dua etti�im için beni i�itin! Ben hiçbir
kötü i� yapmad���mdan, günah i�leyen ve kötü lük yapanlardan da art�k hiçbiri
hayatta kalmad���ndan ve onlar çoktan öldü�ünden, babam�n meselesi benim
üzerime geldi�inden i�te ülkedeki salg�na kar�� size efendilerim tanr�lara kefaret
ve bedel ödüyorum. Kefaret ve bedel ödedi�imden siz tanr�lar, efendilerim, bana
ac�[y�n! . ] . . . . [ . . . . ] salg�n ile Hatti ülkesini bask� alt�nda tuttu�u sürede
(kurban ekme�i ve kurban içkisi verenler) efendilerim tanr�lara kurban ekme�i ve
kurban içkisini sunmaya devam ettiler. Hatti ülkesini salg�n ile a��r bask� alt�nda
tuttu�undan ve salg�ndan (devaml� ölümler oldu�undan) e�er arkadan (salg�n�)
kald�rmazsa ve ölümler devam ederse, zaten az kalm�� olan kurban ekme�i ve
kurban içkisi sunucular� da ölürlerse, art�k hiç kimse size kurban ekme�i ve kurban
içkisi (sunamayacak!)
(Tanr�lar, efendilerim, salg�na kar��? size) sundu�um kurban ekme�ini ve
kurban içkisini kabul edin! Size görüneyim! (Hatti ülkesinden) salg�n� kovun! Zaten
az (kalm�� olan) bu kurban ekme�i ve kurban içkisi sunucular�n�z� bask� alt�nda
tutmas�nlar! Onlar art�k devaml� surette ölmesinler! Size (her zaman) (kurban
ekme�i) ve kurban içki-si sunsunlar! Tanr�lar, efendilerim, gelin! Salg�n� öte yana
gönderin! Kötü olan �eyleri dü�man ülkesine gönderin! Tu(thaliya yüzü)nden
Hatti ülkesinde olanlar� (siz) tanr�lar [………] gönderin! Onlar� dü�man ülkesine
gönderin! Hatti ülkesine (tekrar) ac�y�n! (Salg�n) iyi olsun! Ben rahibiniz (ve)
kulunuz olarak tekrar size görünmek istedi�imden bana ac�y�n! Yüre�imden
s�k�nt�y� kovun! �çimden korkuyu al�n!
106
(1. tablet): Bitti. Mur�ili [bütün tanr�lara……] dua et(ti�i) zaman.
Mur�ili’nin Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na ve Hatti'nin tanr�lar�na duas�:
Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�, efendim (ve Hatti'nin tanr�lar�, efend)ilerim!
Sizin kulunuz (Büyük Kral) Mur�i(li) beni (�u sözlerle) gönderdi: "Git! Efendim
Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na ve efendilerim tanr�lara �öyle söyle!": 'Sizin bu
yapt���n�z, Hatti ülkesi salg�ndan çok fazla bask� alt�nda kald�. Babam�n zaman�nda
ve karde�imin zaman�nda devaml� surette ölüm olaylar� oldu. Ben tanr�lara rahip
oldu�umda �imdi de benim zaman�mda ölüm olaylar� çok s�k oluyor. Bu (ba�layal�)
�imdi yirminci y�l (oldu)'. Hatti ülkesinde ölüm olaylar� çok s�k oldu�una göre
salg�n ortadan toplan�p kald�r�lam�yor. Ben de yüre�imde s�k�nt�y� yenemiyor,
içimden korkuyu atam�yorum.
Sonra (tanr�lar�n) bayramlar�n� s�k s�k yapt���m zaman bütün tanr�lar�n
önünden ve arkas�ndan gittim. (Yaln�z) bir tanr�n�n tap�na��na (ayak) basmad�m
(koymad�m). Salg�n yüzünden bütün tanr�lara tekrar tekrar dua ettim. (Onlara)
adaklar sundum! (Tanr�lar, efendileri)m beni i�itin! (Hatt)i (ülkesinden)
salg�n� (kovun!) (Hattu)sa [ ……… ] yapamaz! (Hangi nedenle Hatti) halk�
devaml� ölüyorsa, (o ya fal ile sap)tans�n ya da onu (rüyada göreyim ya da
tanr�sal ir�ada ula�m�� bir ki)�i söylesin! Tanr�lar beni (i�itmediler.) Hatti (ülkesi
içinde) salg�n iyile�me(di. Hatti ülkesi çok bask� alt�n)da kald�.
Tanr�lar�n kurban ekmekler(ini ve kurban içkilerini sunanlar az
say�da) kald�lar, onlar (da) öldü[ler! kon]u tekrar a��rla�t� ve tan[r�lar
yan�nda fala ba�vurdum.]
Böylece çok eski iki tablet (buldum). Bir tablet (Mala) F�rat (Nehrine
sunulan kurban … ) … ile ilgili idi. Eski krallar Mala �rma��na kurban�n�
sunarlard�. (�imdi) babam�n gününden beri Hatti ülkesinde (insanlar) devaml�
olarak ölüyorlar ve biz Mala nehrinin (kurban�n�) kurban törenini ( ) hiçbir
zaman yapmad�k.
�kinci tablet Kurustamma üzerinedir: Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�,
107
Kurustamma adamlar�n� M�s�r ülkesine getirdi�i ve Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�
onlarla Hatti adamlar�n�n kar��s�nda bir antla�ma yapt��� zaman onlar Hatti'nin
F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildikleri için ve Hatti adamlar� ile M�s�rl�lar
da Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildikleri halde geldiler ve Hatti
adamlar� (antla�may�) bozdular ve Hatti adamlar� hemen tanr� yeminini çi�nediler.
Babam askerleri ve araba sava�ç�lar�n� gönderdi. M�s�r topraklar�na ve Amka
ülkesine sald�rd�lar. Tekrar gönderdi ve tekrar sald�rd�lar. M�s�rl�lar korkunca,
geldiler, babamdan o�lunu (M�s�r'da) krall�k için �srarla istediler. Babam onlara
o�lunu verince, onlar da onu (M�s�r'a) götürünce, onu öldürdüler. Babam k�zd� ve
M�s�r ülkesine (sefere) gitti ve M�s�r ülkesine sald�rd�. M�s�r ülkesinin askerlerini ve
araba sava�ç�lar�n� imha etti. O zaman da efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�
babam� davada üste ç�kard� (kazand�rd�) ve M�s�r ülkesinin askerlerini ve araba
sava�ç�lar�n� yendi ve onlar� imha etti. Yakalad�klar� tutsaklar� Hatti ülkesine geri
getirdikleri zaman, tutsaklar aras�nda Hatti ülkesinde salg�n (hastal�k) ç�kt�. Onlar
devaml� olarak ölmeye ba�lad�lar.
Tutsaklar� Hatti ülkesinin içine getirince, tutsaklar Hatti ülkesine salg�n
(hastal���) getirdiler. O günden beri Hatti ülkesinin içinde s�k s�k ölümler oluyor.
An�lan M�s�r ülkesi hakk�ndaki bu tableti bulunca, onun için tanr� yan�nda fala
ba�vurdum: "Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n etkili oldu�u o konu, M�s�rl�lar ile
Hattililer Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� taraf�ndan yemin ettirildiklerinden,
Damnassara Tanr�lar� (tan�k olarak) efendim F�rt�na Tanr�s�n�n tap�na��nda
bulunduklar�ndan ve Hattililer (arkas�ndan verdikleri) sözü hemen
tutmad�klar�ndan efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n k�zmas�na neden oldu�u"
saptand�.
Salg�n nedeniyle (Mala) (F�rat) �rma��na kurban konusunda da fala
ba�vurdum. O konuda da benim için efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n önüne
ç�kmam gerekti�i saptand�. ��te F�rt�na Tanr�s�n�n önünde suçumu itiraf ettim.
Böyledir. Biz onu yapt�k.
[ … ] Benim zaman�mda ol(ma)d���n�, babam�n zaman�n[da
oldu�unu………] biliyorum […………] konu, (e�er) efendim (Hatti'nin) F�rt�na
108
Tanr�s� [……………………………] nedeniyle k�zm�� ise (ve bu nedenle) Hatti
ülkesinde ölümler oluyorsa, [………………………] efendim F�rt�na Tanr�s�na
[ … … ] yap�yorum. Sana [ … … ] diz çöküyorum ve ac� (diye) ba��r�yorum.
Efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s� beni i�i(t!) Hatti ülkesi içindeki salg�n toplans�n!
(ve al�p götürülsün!)
Fal için ba�vurdu�um konuda salg�n için hangi sorunlar saptanm�� ise,
onlar� tekrar çözece�im. Onlar�n bedelini ödeyece�im. Salg�n yüzünden hangi
yemin konusu saptanm�� ise, Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n ve tanr�lar�n önüne
yemine ait (yeminin bozulmas�na ait) kurban� tamamen sundum. [ ……] önüne
tamen sundum. [ … … ] sana Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na salg�n yüzünden size
kurban� [ … … ] salg�n y(üzünden) saptanm�� olan Mala (F�rat) �rma��n�n
kurban�n�, i�te Mala nehrine gitmekte oldu�umdan efendim F�rt�na Tanr�s� ve
efendilerim tanr�lar Mala (F�rat) nehri kurban�n� benim için arkaya b�rak�n!
(zaman tan�y�n!). Mala (F�rat) nehrinin kurban�n� yapay�m ve onu yoluna koyay�m.
Salg�n yüzünden hangi konu varsa, onu yapaca��m (halledece�im). Efen-dilerim
tanr�lar bana ac�y�n! Hatti ülkesi içinde salg�n iyi olsun!
Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�, efendim, tanr�lar, efendilerim (böyle) oluyor.
Günah i�leniyor. Babam da günah i�ledi. Efendimin, Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�n�n
sözüne uymad�. Ben ise hiçbir günah i�lemedim. Böyle oluyor. Babas�n�n günah�
o�luna geçiyor. Bana da babam�n günah� geçti. ��te ben onu efendim Hatti'nin
F�rt�na Tanr�s�na ve efendilerim tanr�lara itiraf ettim. O oldu. Onu yapt�k.
Babam�n suçunu itiraf etti�imden, efendim F�rt�na Tanr�s�n�n ve efendilerim
tanr�lar�n içi tekrar yumu�as�n! Bana tekrar ac�y�n! Salg�n� Hatti ülkesinden tekrar
kovun! Az kalan kurban ekme�i ve kurban içkisi sunucular� (art�k) benim için
ölmesinler!
��te efendim F�rt�na Tanr�s�na salg�na kar�� bir dua yap�yorum. Efendim
F�rt�na Tanr�s� beni i�it! Beni ya�at! Sana �öyle diyorum?: Ku� yuvas�na gider. Yuvas�
onu korur!
Ya da herhangi bir köle bir �eyin üzüntüsünü çekerse, ve efendisine
109
yalvar�rsa, efendisi onu dinler, onu ne üzmü�se, o konuyu onun için düzeltir. Ya da
bir köle bir suç i�lemi� ise, suçunu efendisinin önünde itiraf ederse, efendisi o
zaman ne yaparsa (yapmak is-terse), yapar. Efendisinin önünde suçunu itiraf
etti�inden efendisinin içi rahatlar, (efendi)si o köleyi cezaland�rmaz! Ben de
babam�n suçunu itiraf ettim. O (öyle) oldu. Ben onu yapt�m. E�er bir bedel
(tazminat) (söz konusu) ise, o salg�n yüzünden, eskiden çok (�ey ödenmi�ti?) M�s�r
ülkesinden getirdikleri tutsaklar ve muhacirler ve Hattu�a halk�n�n salg�n için
ödedi�i bedel (suçun) yirmi kat�n� (buldu.) Eskiden öyle oldu. Buna ra�men
efendim Hatti'nin F�rt�na tanr�s�n�n ve efendilerim tanr�lar�n içi rahatlam�yor. Ya
da e�er siz bana ayr�ca bir tazminat yüklerseniz, onu bana rüyada söyleyin! Onu
size verece�im!
��te sana efendim Hatti'nin F�rt�na Tanr�s�na devaml� surette dua
ediyorum: Beni ya�at! E�er bu nedenle ölümler olursa, onu ben (tekra)r
düzeltinceye kadar tanr�lar�n (arta) kalan kurban ekme�i ve kurban içkisi
sunucular� art�k ölmesinler!
E�er ba�ka bir nedenle ölümler olursa, onlar� ya rüyada göreyim ya da
fala ba�vurma yoluyla saptans�n! Ya da tanr�sal ir�ada ula�m�� bir ki�i söylesin! Ya
da bütün rahiplere neyi emretmi� isem, onu temiz (yatakta) uyuyarak dü�ünsünler!
Efendim Hatti'nin F�rt�na tanr�s� beni ya�at! Efendilerim tanr�lar tanr�sal adaletini
göstersinler! Biri rüya-da görsün! Ölümlerin neden oldu�u bulunsun! Sarpa
a�ac�ndan bak�r (kapl�) bir bro� (?) (i�ne?) asaca��z(?)! Efendim Hatti'nin F�rt�na
Tanr�s� beni ya�at! Salg�n Hatti ülkesinden art�k toplans�n ve kovulsun226!
226 Alp 2001, 128–133.
110
Levha VIII
KUB XLIV 61
111
Levha IX
KUB XLIV 61
112
Levha X
KUB VIII 38 Bo 3165
113
Levha XI
KUB VII 1
114
Levha XII
KBo VI (Bo.2094)
115
Levha XIII
KBo V (Bo. 2001)
116
Levha XIV
I. Hattu�ilinin güneydo�u seferine ait Akadca tabletin ön ve arka yüzleri Alp Sedat, 2001, Hitit Ça��nda Anadolu
117
Harita I
Nil’in Delta ve Vadi Bölgesi
E. Yavi ‘‘Mod ’, 2002, s. 11 ern Dünyan�n Kayna�� M�s�r’
118
Harita II
Nil Vadisi
119
Harita III
Hitit Dönemi Anadolu
Macqueen J. G. , 2001, Hititler ve Hitit Ça��nda Anadolu s. 42
120
top related