amin maalouf işık bahçeleri 1998

244

Upload: esen00

Post on 26-Nov-2015

113 views

Category:

Documents


24 download

DESCRIPTION

Amin Maalouf Işık Bahçeleri 1998

TRANSCRIPT

  • Kitabn zgn Ad Les Jardins de Lumire

    Franszcadan eviren Esin Talu-elikkan

    Jean-Claude Lattis yaynevi tarafndan 1993'te yaplan baskdan dilimize aktarlmtr

    Jean-Claude Lattes, 1993 Jean-Claude Lattis / O N K Ajans / Telos Yaynclk, 1996

    ISBN 975-545-082-3

    Kapaktaki Resim Bildarchiv Preussicher Kultur Besitz

    D i i Nuran Oztrk

    Dzelti Esra Bala

    O feet Baskya Hazrlk Telos Yaynclk

    Kapak Tasarm ve Uygulama Telos Grafik

    Kapak ve Bask Telos Basmevi

    Cilt Yaln Mcellit

    Birinci Basm Mart 1997

    kinci Basm Nisan 1997

    nc Basm Haziran 1997

    Drdnc Basm Nisan 1998

    TELOS YAYINCILIK mam Adnan Sokak, No: 2, Kat: 4 80080 Beyolu - stanbul

    Telefon: (0212) 249 24 80 Faids: (0212) 249 25 48

  • A M I N M A A L O U F

    I I K B A H E L E R

    eviren: Esin Talu-elikkan

    telos

  • Yapclarn reddettikleri ta, kenin ba oldu.

    TEVRAT , MEZMURLAR, I I 8: zz

  • GR Dicle, akntyla inilen ya da yelkenliyle klan Nil'in tersine, tek ynl akar. Mezopotamya'da rzgrlar, tp-k sular gibi, ierilere doru deil, dadan denize eser; o kadar ki, sklm pklm geri dnlerinde, orak yollar zerindeki kylerine onlar ekecek olan eek ve katrlar da gidilerinde tamak zorunda kalr sandallar.

    Uzak kuzeyde doan, kayalarn arasndan fkran Dicle ile ba etmeyi sadece birka Ermeni kayk gze alabilir. Yolcularn karlamad, birbirini gemedii, birbirine selam ve iaret vermedii garip bir yoldur Dic-le yolu. Koruyucu melei olmayan, kydaki hurma a-alarndan baka elik edeni bulunmayan gemicinin ektii yalnzlk duygusu, bu yzdendir.

    Sonra, Babil'in merkezi ve Parth krallarnn yaadk-lar Ktesiphon kentine ulatnda, Dicle durulmu o-lur, insanlar ona korkmadan yaklar, o artk sadece bir kydan dierine, insanlar ve eyalarla bordasna kadar dolu, ara sra topa gibi kendi evresinde dnerek deli suyun btn azgnlklarn yok eden, dibi dz teknele-rin seyrettii muazzam bir su koludur.

    ite o zaman yle iyi huylu olur ki, kafalar kesilmi, ileri boaltlm, dikilip havayla iirilmi hayvan derile-rine yzclerin yaam kavgas veriyormuasna asl-dklar grlr.

    Mani'nin yks, ^Hristiyanlk ann afanda, isa'nn lmnden iki yz yl sonra balar. Dicle kyla-

    9

  • rnda hl bir sr tanr vardr. Kimileri, tufandan ve ilk yazlardan kalm, kimileri de fatihler ya da tacirlerle gelmitir. Ktesiphon'da, tek bir puta tapan pek az m-min vardr, her bir tapnan kutlama enliini dolap dururlar. Bir seferinde paylarn almak zere Mithra'nn kurban edilmesine yetiirler, dinlenme saatinde Ish-tar'n bahesinde glgelik bir ke kaparlar ve gn biti-minde kervanlarn gelilerini grmek iin Innina Tap-na'nn evresinde dnerler. Yolcular geceleri Byk Tanra'nn yanna snrlar. Rahipler onlar karlayp, kutsanm su verirler, sonra da velinimetlerinin heykeli nnde eilmelerini isterler. Uzaktan gelenler, Inni-na'ya kendi bildikleri gibi seslenebilirler, Grekler ona Afrodit derler bazen, Persler Anahita, Msrllar Isis, Romallar Vens, Araplar da Allat diye seslenirler. O, her birinin stannesidir, st veren memesi, ebedi rma-n sulad kzl toprak kokar.

    Orada az uzakta, Seleukeia Kprs'ne bakan tepede ykselir Nabu Tapna. Bilgelik tanrs, kalem tanrs Nabu, gizli-ak bilimleri, belli olan ve olmayan bilgileri gzetir. Amblemi bir kamadr; rahipleri hekim ve astro-logtur. Mminleri, Nabu'nun ayakucuna, her eyden ok sevdii kitaplar ya da yazlar brakrlar. Babil'in gr-kemli gnlerinde bu tanrnn ad, Nabunassar, Nabupo-lassar, Nabukodonasor gibi hkmdar adlarnn nne taklrd. Bugn ise sadece okumular Nabu Tapna'na uramaktadr, halk uzaktan sayg gstermeyi yeler. Ba-ka tanrlar ziyaret ettikten sonra Nabu'nun nnden getiklerinde, admlarn sklannr, Tapnak'a kaamak baklar frlatrlar. nk yazclarn tanrs Nabu, ayn zamanda tanrlarn da yazcsdr ve yalnz o, sonsuzlu-un kitabna, gemi ve gelecek olaylar yazabilir. Kimi yallar, Tapnak'n toprak sars duvarnn hizasndan git-tiklerinde, aceleyle yzlerini rterler. Belki Nabu, hayat-ta olduklarn unutmutur, hatrlatmann ne gerei var?

    i o

  • Okumular, halkn korkusuna glerler, iktidardan, zenginlikten hatta mutluluktan ok bilgiye deer veren okumular. Nabu'yu teki tanrlarn hepsinden ok sa-yarlar. Tanrlarnn kutsal gn olan arambalar, Tap-nak'ta toplanrlar. Suret kartclar, tacirler, kraliyet memurlar, her biri kendi alkanlna gre dolaan, canl ve konukan topluluklar olutururlar. Kimileri or-ta yoldan gider, kutsal balklarn yzd beyzi havuza ulamak iin Tapnak'n evresinde dolar. Kimileri, daha glgeli olan yan yoldan gitmeyi yeler, bu yol da kurban edilecek hayvanlarn bulunduklar yere kar. Genelde, ceylanlar, kuzular, tavuslar ve kei yavrular bahelere salverilmilerdir, sadece birka boa ile iki kurt kapal tutulur. Ancak tren ncesinde, Tapnak'n kleleri, kaak avlanmay nlemek ve yollan amak iin hayvanlar toplarlar.

    aramba gediklileri arasnda Pattig'i rahakla fark etmek mmkndr. Yeil ipekten, Acem kesimi dar pa-alarna sdrd bacaklar, diba gmleinin iinde sal-lanan clz kollar ve canl giysiler iindeki ince bedeninin zerine oturtulmu, dev bir heykelden alnd sanla-cak kafas ile! zm tanelerini andran kvrck, gr, kara bir sakal; gr, kabark salar ve alna balanm, kendi si-mlinin yani savalarn iaretini tayan ince ayaktan bir erit. Ama bu sadece gemiten bir kalnt, nk Pattig artk ne bir sava ne de bir avc! Gzlerinde iddetten iz kalmam, dudaklar uzun sredir tutulan bir soruyu her an firlatacakm gibi devaml oynamakta!

    En soylu Parth ailelerinden gelme biri olarak, onu grkemin her trlsnden yoksun brakan ocuksu ba-klar olmasa, henz on sekiz yanda olmasna ramen byk saygnlk sahibi olabilirdi. Tanmad insanlara "Ben gerein araycsym" diye kendini tantp da, ala-ya alnmamas mmkn m?

  • ite o aramba gn de Pattig, bir kenara ekilmi, havuzun zerine eilmi ve elinde, topuzunu okadg upuzun boumlu bir sopa tutan beyazlar iindeki ada-ma, kendini byle tantmt. Adam, hi de alayc olma-yan bir tavrla:

    Gerein bir yn sofulukla i ie yaad bu yzylda, baka nasl olunabilir?

    Gen Parth'h, bir dost bulduunu sezinledi: Adm Pattig, dedi. Aslen Ekbatana'lym. Ben de Sittay, Palmyra'dan. Kentliler gibi giyinmemisin. Snfnn adam gibi konumuyorsun. Adam szlerini kzarak sylemiti. Hibir ey fark

    etmemi olan Pattig devam etti: Palmyra! Orada heykelsiz bir tapnak olduu ve

    "bilinmeyen bir tanrya" adand doru mu? Adam, belirgin bir bezginlikle yant vermeden nce

    bir sre bekledi: yle, diyorlar. Demek oray hi ziyaret etmedin! Kentinden ayr-

    lal ok olmal... Palmyra'l boazn temizlemekle yetindi. Hatlar

    sertleti, geciken bir dostunu bekler gibi uzaklara bakt ve Pattig de stelemedi. Bir veda szc fsldad, en yakn topluluun arasna katld ama adam da gz u-cuyla gzlemeyi srdrd.

    Adnn Sittay olduunu syleyen adam ayn yerde tek bana, sopasyla oynamaya devam etti. Ona bir ku-pa arap sunulduunda, ald, kokusunu iine ekti, du-daklarna gtrr gibi yapt ama uak arkasn dner dnmez kupay bir aacn dibine, son damlasna kadar boalttn Pattig grd. ekirge zgaras sunulduun-da da davran ayn oldu. nce reddediyor, srar kar-snda bir tane alyor, arkasna brakveriyor ve havuzda parmaklarn durulamadan nce, topuu ile eziyordu.

  • Buna dalm olan Pattig, kendisiyle konuulanlar dinlemez oldu, yanndakiler de kzarak ekip gittiler. Sadece trenin balayacan haber veren, mminleri Tapnak'n byk merdiveninde toplanmaya aran gen rahibin sesine kulak verebildi. Bazlar ellerinde hl bir kupa ya da boynuzdan yaplm bir riton tutu-yor, bir yandan ilerlerken bir yandan konuuyordu. A-niden hzlandlar, hi kimse trenin ilk dakikalarn ka-rmak niyetinde deildi.

    zellikle bugn deildi! Bir gece nce, Nabu'nun oturduu yerde kmldad, bunun da hareket etmek istediinin gstergesi olduu yolunda sylentiler yayl-mt. Hatta akaklarnda, alnnda, sakalnda ter damla-cklar grlmt ve Barahip dizst kerek o ar-amba, gn batarken bir tren alay dzenlemeye sz vermiti.

    ok eski gelenee gre, tren alayna yol gsteren Nabu'nun kendisi olur, rahipler onu kollaryla balar-nn zerinde tamakla yetinirler ve tanr, aka grl-meyen itilerle rahiplere gidilecek yolu gsterir. Onlara bazen dans ettirir, bazen de indirilmesini istedii bir yere, dmdz bir izgi zerinden gtrrd. Her hare-keti, tepeleri tral khinlerin yorumlamaya altklar kehanetlerdir; nk tanr, hasattan, savalardan, salgn hastalklardan sz eder, ara sra u ya da bu kiiye se-vin ya da lm iareti verir.

    Mminler gruplar halinde Tapnak'a girdikleri ve papazlarn ilahileri syledikleri srada, darda yalnz kalm olan Sittay, byk merdivenden dou kapsna giden i avluya geti.

    Gne, Dicle'nin tesinde bir ate paracdr artk, meale tayclar Tapnak'n evresinde durmular, pa-pazlar Nabu'nun heykelini ttslemekte, ilahiciler tek-dze bir kudm eliinde ilahiler okumaktadr:

    13

  • Mard.uk 'un olu Nabu, kelamm bekliyoruz! Her diyardan seni grmeye geldik! Sorduumuzda, yantlayan sensin! Snak aradmzda, koruyan sensin! Bilen sensin, syleyen sensin! Senden baka kim, izlenmeyi hak etti? Senden baka kim, sungumuzu hak etti? Marduk'un olu Nabu, parlayan yldz, Tanrlar arasnda yerin ok byk.

    Nabu, mealelerin aydnlnda glmsyor, kalaba-lktan gzlerini ayrmyordu. Tahtn zerinde ayakta, sakal, zerine tam oturmu mintannn ortasna kadar sarkyor, damarckl tahtaya oyulmu gmlei bir kaide gibi iki yana uzanyordu. Alt rahip, heykeli kaldrp bir sedyeye oturttuktan sonra, nce omuzlarnn sonra da balarnn hizasna kaldrd. Tren alay ilerlerken, tanr her admda ykselip havada uar gibiydi. Tayclar onu pek hafif buluyorlard, elleriyle ancak tutuyor gi-biydiler, Nabu cokulu lklar atan kalabaln zerin-de sanki kanatlanmt. Tayclar nce kendi evrele-rinde dndler, sonra, anayola kmadan nce byk bir daire izdiler. Mminler ekilip yol verdiler.

    imdi tren alay artk dardayd, kk avluda. Tanr, kutsal su kuyularnn evresinde bir kez dolan-dktan sonra merdivene yneldi, ite o srada, rahipler-den birinin aya takld, sendeledi, sonra dierinin fir dnp dmesinden nce dorulup dengesini bulmaya alt. Heykel braklverilince Tapnak merdivenine fr-lad ve kalabaln korkudan alm gzleri nnde, yuvarland.

    istedii kadar sava, istedii kadar Parth olsun, Pattig gzyalarn tutamad. Onu zen uursuzluk be-lirtisi deildi. Onun iin durum farklyd, inanc aa-lanmt. Nabu'ya inanmak istemiti, her hafta ona bak-

    14

  • mak gereksinimi duymutu. Tahtnn zerinde grkem-li, yanlmaz, yalanmaz, imparatorluklarn kmesine glmseyen, felaketlere boveren... ve aniden bu d!

    Birden, zntsne ara veren bir ey oldu. Felaketin meydana geldii yere diz kt ve mermer demeler-den ikisinin arasna skm bir bastonun ucunu kart-t. inceledi. Hi kuku yok, st ksm kesilmiti. Pattig, Sittay'n avluda dolatn grnce "kahrolas Palm-yra'l" diye sylendi. Adam, bir yaban otu parasn s-kp ekercesine, ani bir hareketle bastonunu bkt, ko-partt ve topraa saplad. Pattig doruldu, gzleriyle beyaz giysili adam arad. Bouna. "Kahrolas Palm-yra'l !" diye homurdand. "Katil var!", "tanr katili" di-ye barmaya kalkt ama rahipler, gereksiz bir zenle, heykelin krlan paralarn tamaya balamlard. O-muz ksmna yamanm bir kol, kulan bir parasna yapm bir tutam sakal... Pattig'in fkesi, yazgsna boyun eer bir hzne dnt. Byle bir grntye yol at iin neredeyse Nabu'ya kzd. Sonra, sabaha kadar Tapnak'ta dolamak niyetiyle oradan uzaklat. Kendiliinden beyzi havuz yoluna yneldi. Buulu gzleriyle lanet olas adamn durduu yere bakt.

    Oradayd, Sittay. Ayn yerde, ayn duruu ile. Batan aa bembeyaz. Eliyle, garip biimde ksalm sopas-nn topuzunu okuyordu.

    Pattig gelip, nne dikildi. Gmleinden yakalayp adam sarst.

    Kahrolas Palmyra'l! dedi. Bunu neden yaptn? Adam ne aknlk ne de endie gsterdi, kurtulmaya

    da almad. Konumas sakin ve emindi. E e r rahiplerin yryne hkmeden gerekten

    Nabu ise, onlar dren de odur. Orada bastonumu krdm bilmiyor muydu?

    T a n n Nabu ile alp veremediin ne? Seni cezalan-drd m? Hasta olunu kurtarmay ret mi etti?

    15

  • O oymal kalasa m kzacakmm? O ne zebilir, ne cezalandrabilir. Kendisi iin bir ey yapamayan Na-bu, senin ve benim iin ne yapabilir?

    imdi de gnaha giriyorsun. Sen kutsalla sayg gstermez misin?

    Benim tapndm, yere dmez, bir yerini kr-maz, ne bastonumdan ne de alaylarmdan korkar.

    Ad ne? Varlklara ve eyalara ad veren O'dur . Heykeli onun iin mi krdn? Hayr, senin iin Ekbatana'l. Sen ki gerei ar-

    yorsun, onu hl Nabu'nun azndan m duyacan sa-nyorsun?

    Pattig kar koymad, dalgn, havuzun kenarna o-turdu. imdiden yenilmiti. Sittay yanna gitti ve avucu-nu bana koydu.

    Get^ek, ok ey isteyen bir sevgilidir, Pattig. Hi-bir ihaneti kabul etmez, btn inancn ona ynelik, ya-amnn btn anlar ona aittir. Gerei aradn doru mu?

    Baka bir ey aradm yok! O n u n iin her eyden vazgeecek kadar m? H e r eyden. Ya yarn, bir putu krmay senden isteseler, ne ya-

    parsn? Pattig srad, dnd. Neden Nabu'ya dman olaym? Bu Tapnak'ta

    beni bir karde gibi karladlar, araplarn itim, etle-rinden yedim. Bazen de, bu havuzun evresinde, kadn-lar bana kollarn at.

    Bugnden sonra artk arap imeyeceksin, artk et yemeyeceksin, hibir kadna yaklamayacaksn!

    Hibir kadna m? Mardinu Ky'nde karm var. Bu bir yakart, Pattig'in kafas karmt. Ancak

    Sittay, soluk almasna izin vermedi:

    1 6

  • O n u brakman gerekecek. Birka hafta sonra douracak, ilk ocuumu gr-

    meye can atyorum. Onlar brakrsam, ne biim bir ba-ba olurum ben?

    Gerei aryorsan Pattig, onu bir kadnn koynun-da, ya da yeni domu bir bebein viyaklamalarnda bu-lamazsn. Sana syledim, gerek ok etindir; gene de onu istiyor musun, yoksa vaz m getin?

    *

    * *

    Mariam, Pattig'i yar yolda karlamaya koup, nefes nefese boynuna sarldnda, kocas kendisini iki eliyle souk biimde itince, yanndaki yabancnn sevgi gste-rilerine tank olmasn istemediini dnd.

    Gene de azck buruldu. Ama renk vermedi ve yolun kirini atmalar iin su ve havlu gnderdi. Kendisi de u-sulca ekildi. Bir saat sonra taraada gerek bir len dzenlemek iin tekrar grnd. Mardinu toprann turfanda rnleri ile ve en iyisinden iki kupa arap ile dnm, ardndan gelen uak, byk bir bakr sini iin-de tabaklar ve gveler getirmiti. Beyazl adam dik-katle dinlemekte olan Pattig, yaklatklarn duymad.

    Mariam uaa, yiyecekleri yer sofrasna dizerken g-rlt kartmamas iin iaret etti. iki tabak birbirine arpacak olsa, Mariam yzn buruturuyordu. Ama az sonra Pattig'in sevdii ball kat yumurta sarlarn, hur-ma preli slnleri grnce ii rahat etti. Erkei, Kte-siphon'a gittii gnler, en gzel yemekleri hazrlamakla urar, bylece onun, evine dnmekte acele etmesini, arkadalaryla bir aradaysa, bir meyhaneye gitmektense onlar gs kabararak evine getirmesini ve kraln sofra-sna ta kartacak biimde daha iyi arlanacandan e-min olmasn salard.

    17

  • Her eyin dzgn olup olmadna son bir bak fr-latan Mariam, odann dibine, bir yastn zerine otur-maya gitti. Kocas yalnzsa, onunla bazen birlikte ye-mek yedii olurdu; davetlileri varsa, asla sofraya otur-mazd. Ancak davetlilerin bir eksii olup olmadna bakmak iin fazla uzaklamazd.

    Aradan birka dakika geti. Konumaya dalm olan Pattig ve Sittay ellerini yiyeceklere henz srm deil-lerdi. Karlarnda duran ziyafet sofrasn fark etmemi-ler miydi? evreye yaylan kokuyu duymamlar myd? Mariam, sessizce hayflanyordu. Yolda yemek yemi ol-salar bile, hi deilse nezaketen bir kfte, bir zeytin, nlerine koyduu kupalardan birer yudum almalar ge-rekmez miydi?

    Ne var ki konuk, giysisinden bir mendil kartp diz-lerine serdi, sonra esmer bir ekmek kartt, azna bir lokma gtrd. Mariam soluksuz kald. Yani bu herif, bir dilim kuru ekmek uruna, hazrlanan bunca yiyece-e bakmayacak myd? stelik, bu kadar da deil. Men-dili, sarlm yerinden aarak prsm iki salatalk -kartp bir srahi suya soktu ve ev sahibine sundu. Skl-d aka belli olan Pattig, sebzeyi elinde tuttu ama Palmyra'l kendisininkini dilemeye oktan balamt.

    Daha fazla dayanamayan Mariam garip adama doru gitti:

    B u yemeklerden, konuumuzu rahatsz edeni mi var? diye sordu.

    Adam cevap vermedi. Baklarn kard. Pattig ara-ya girdi.

    Konuumuz bunlardan yiyemez. Mariam zntyle sofraya bakt. Hangi yiyecekten sz ediyorsun? Burada deiik o

    kadar ok ey var ki... Zeytinyallar, sade yallar, k-zartmalar, halamalar, et, i sebze, hatta salatalk. Ko-nuumuz bunlarn hibirine mi dokunamaz?

    1 8

  • Israr etme Mariam. k dar, konuumuzu ra-hatsz ediyorsun.

    Ya sen Pattig? Bunca yoldan sonra a deil misin? Kocas, geldiinde yapt gibi, bir el hareketiyle

    onu uzaklatrd. Sonra da: B t n bunlar gtr Mariam, dedi. Ne o ne de

    ben az. Hibir yiyecek istemiyoruz. Bizi yalnz braka-maz msn?

    Mariam, hkrklara boulmak iin odadan kmay beklemedi. Odasna, yere yuvarlanr gibi karnn tuta tuta kotu. Dads, tek arkada, yal Utakim yanna kotu ve onu yere oturmu, akn ve alar buldu.

    Erkekler hakknda sylenenler doruymu; k olmalar ya da aklarnn snmesi iin bir kem gz, bir rastlant, bir iksir yeterliymi meer!

    Utakim, Mariam'n doumuna tank olmutu. An-nesi onu doururken lnce, ona stannelik etmiti, gelin olduunda aklayp paklayan da oydu! Onu, kendi-sinden ba^ a kim teselli edebilirdi?

    Adamn bilmez misin? Kafasna bir dnce tak-lnca, yemeyi imeyi unutur, rengi solar, zayflar, sanr-sn k olmu. yle olduunu bilmiyormusun gibi! Bugn bu konuu var, szleriyle doyuyor, yarn onu u-nutur, inat bir k, sabrsz bir baba kesilir. O hep byleydi, sen de onu byle sevdin.

    Gzleri, Utakim. Gzlerini grmedin sen! Bir sa-niye bakmamz her derdimi unuttururdu. Gzleri ko-nusayd, dudaklarnn sylediine, ellerinin hareketine aldrmazdm. Ama bu akam gzleri hibir ey demedi.

    Utakim, laubalice kt: Erkeklerin yabanclar nnde asla sevecen olma-

    dklarn bilmez misin sen? Az sonra, konuk uyumaya gidince, efendimiz yanna gelecektir. Haydi, brak da rglerini zeyim...

    19

  • Mariam, kendisini hep kucanda sallam olan elle-re teslim oldu. Gece oluyordu, erkei gelecekti. Ge-mite, kaytard asla grlmemiti. Ba ak, yastn zerinde, plak ayaklar daha yksek bir yastkta, yle-ce yatmt. Utakim, bir baucu sandna ilimi, han-mnn parmaklarn tutuyor, usulca okuyor, ara sra da dudaklarna gtryordu. Sevgi dolu baklarn, mor yansl salarn evreledii pembe yze evirmiti. Sanki ona unlar sylemek ister gibiydi: "Seni iyi tanrm Ma-riam. Kral kzlarnn yumuak ellerine, babasnn -martt kzlarn yufka yreine sahipsin. ocukken, drt bir yann oyuncak doluydu; gen kzken mcev-herler iindeydin ve setiin adam aldn. Sonra, bu be-reketli topraklara geldin, kocan elinden tuttu, ilk gnk gibi, kendinize ait balarda el ele yrdnz, her mev-sim toplayacak binlerce meyve buldunuz. imdiden karnnda bir ocuk var. Zavall kzm, o kadar mutlusun ki, erkeinin gzlerinde en ufak dalgnlktan, en geici uzaklamadan kuku duyup sarslyor ve evreni kapka-ranlk gryorsun."

    Utakim, kendisi iin hep ocuk kalacak kzn nemli kalarn dzeltti. Dalmak zere olan Mariam gzlerini at ve dadsna gidip bakmas iin yalvard:

    Konuuyorlar. Hi durmadan konuuyorlar. Daha dorusu konuk konuuyor ve efendimiz szn kes-mekten kanyor.

    Mariam'n kafas daha az buulu olsayd, Utakim'in sesinde yalann titreimlerini sezinlerdi. Tabi ki kar-lkl bir konuma duymu ve iki adamn taraada olma-dklarn grmt. Pattig, konuun odasna, geceyi geirmek iin bir hasr attrmt.

    Utakim de, uykular kaacak kadar meraklanmt ama uyur gibi yapyordu, ocukluundan beri Mariam' etkileyen bir dad kurnazl idi bu! Her ne kadar evli ve anne aday olsa da, alt taraf hanm on drt yandayd.

    2 0

  • ite imdiden daha dzenli nefes almaya balam, uyku-ya dalmt. Arada bir, kzcazn azndan teselli bul-madan uyuduunu gsterir bir hkrk ksa da...

    Mariam aniden sradnda, duvardaki lambann ya- bitmek zereydi.

    O l u m ! Olumu aldlar! lk atyor, hrsla arafna aslyordu. Utakim onu

    omuzlarndan skca tuttu: Kbus grdn Mariam! Kimse ocuunu almad,

    burada, karnnda, tehlikeden uzakta, stelik olan m olacak, kz m olacak belli deil.

    Mariam yatmad: Bir melek grdm, bir kelebek gibi uuyor ve v-

    zldyordu. Sonra gelip karma kondu. Kamak isteyin-ce, korkmamam syledi. O kadar tatlyd ki, yanma gelmesine ses kartmadm. Sonra aniden, kuunkilere benzeyen penelerini uzatt ve karnmdaki ocuu ala-rak, onunla birlikte gkyzne utu. O kadar yksee utu ki, gzden kaybettim.

    Utakim, teselli etmekte aciz kald. Bir dn asla za-rarsz olmadn bildiinden, kentin ihtiyarlarna dan-maya karar verdi.

    Gnn ilk bir kafes aralndan ieriye szld. Mariam hkryordu. Erkei gelmemiti. Dad ayaa kalkt, kzgn admlarla konuk odasna girdi. Sittay u-yanm, diz km, dua ediyordu.

    Pattig uyuyordu. Onu sarst, telalym gibi davra-narak:

    Hanmn kendini kt hissediyor. Sana ihtiyac var, dedi.

    Pattig, uyku sersemi olarak, karsnn yanna kotu, o da onu grnce inledi:

    Korkun bir rya grdm, seni ardm, ama gelmedin.

  • Bir ey duymadm. Neden bu kadar uzak duruyorsun Pattig? Neden

    benden kayorsun? Uyku sersemlii ile karsnn yanna koan Pattig, a-

    ylnca bir gn nceki soukluuna brnd. Mari-am'n odasnda, rahatsz olduu belirgin Pattig, yataa, damatlk yatana oturmaktan ekindi ve yarglaycs-nn gelmesinden korkarcasna gzlerini kapya dikti. Karsnn sitemleri karsnda, katlat.

    Bir konuk arlandnda yannda kalmal, bunu bilmiyor muydun?

    Kim bu adam? Beni korkutuyor. Bilgece szcklerini anlayabilsen, daha az korkar-

    dn!. N e biim szler? Adam benimle bir kez bile ko-

    numad. Sylediklerini kadn ksm anlayamaz. B u kadar nemli ne sylyor ki? Tanrsndan sz ediyor, tek tanrdan. Beni ona

    gtrmeye sz verdi. Ama bunu hak etmem gerek. Bundan byle, dinsizlerin yemeini yemeyeceim, a-rap imeyeceim, bir daha asla bir kadnn yanna uzan-mayacam. Ne senin, ne de bakasnn!

    Ben, yiyecek de deilim, iecek de deilim. Senin ocuunun annesiyim. Arkadan, dostun olduumu syleyen sen deil miydin? Bir kei gibi yaamak zere, btn insanlardan kaacak msn?

    Sadece erkeklerin olduu, mminler topluluun-da yaayacam. Hibir kadnn kabul edilmedii...

    Karnn bile mi? Senin bile Mariam. Titiz bir tanr. Bir kadn kskanan ne biim tanr bu? B u tanr, benim tanrm ve kfredersen hemen gi-

    derim, beni bir daha gremezsin. A f f e t beni Pattig.

  • ocuksu scak gzyalar, sessizce akmaya balad, Mariam bir ey dnemez olmutu, alnn erkein ko-luna, bastrmadan, usulca dayad, salannn teli kadar hafifti. Kocasyla bir daha, snn serinlik, nemin rayiha, uyann unutma olduu o anlar bir daha yaayabilecek miydi? Acemice ama sevecen bir elle Pattig salarn ok-ad, sessizlikte ve glgede eski hareketlerine kavumu-tu, onun da gzlerinden birka damla ya geldi.

    Aralk kalan kapdan, duasn bitiren ve ev sahibini aran Sittay'n sesi geldi:

    Patt ig ! Gitmemiz gerek, yolumuz uzun.

    Koca, bu rahatsz edici adama lanet etmeyecek mi? Hayr, lanetlemeyecek ve Mariam' hmla itecekti. Te-lala kotu, arkasna bile bakmadan...

    13

    SPARTACUS

  • BEYAZ-GYSLLER'N HURMA BAHES

    Bu adamlarn arasnda bilgece ve kurnazlkla yol aldm...

    M A N I

    BRNC BLM

  • I

    Mariam'n bekledii ocuk, Mani idi. Babil gkbilimcilerinin takvimine gre, 2 5 7 yln

    Nisan aynn 8. gn doduu sylenir. Hristiyanlk ana gre bu, 14 Nisan 2 1 6 Pazar gnne denk gelir. Ktesiphon'da son Parth hkmdar Artaban hkm s-ryor, Roma'da da Caracalla ortal krp geiriyordu.

    Babas oktan gitmiti bile. ok uzaklara olmasa da, yabanc ve kapal bir dnyaya! Mardinu'nun aa ks-mnda, Dicle'nin dousunda, eski insanlar tarafndan kazlan byk su yolunun zerinde, iki gnlk yry mesafesinde, Sittay'n efendisi ve yneticisi olduu bir hurma bahesi vard. Orada her yatan, her kkenden, abartl trenler yapan altm kadar adam yaard ve g-nn birinde yollarnn stne Mani kmasayd, oktan unutulup giderlerdi. O tarihlerde Dicle, Asi, Frat ve Erden Irma kylarnda grlen dier topluluklara -zenerek, onlar da, Hristiyan ve Yahudi olduklarn ile-riye srerlerdi ama sadece kendilerinin gerek Hristi-yan ve gerek Yahudi olduklarn sylerlerdi. Dnyann sonunun geldiini haber verenler de onlard. Hi ku-kusuz, sonu gelen bir dnya vard.

    lke dilinde onlara "Halle Heware" denilirdi. A-ramca'da "Beyaz-Giysililer" anlamna gelirdi bu sz-ckler. Bu adamlar, su yolunu yurt edinmilerdi, temiz-lii ve selameti oradan beklerlerdi. Vaftizci Yahya'y ve Adem'i Nasral isa'y ve onun ikizi dedikleri Tomas' tanrlar, ve Elkasai diye bir peygambere inanrlard.

    2-7

  • Kutsal kitaplar ve retileri bu peygamberden gelir ve yle derdi: "Ey insanlar, ateten saknnz, d krkl ve yalandan ibarettir, yaknda sanrsnz oysa uzaktadr, uzakta sanrsnz oysa yakndadr, ate, by ve sihir de-mektir, ate, kan ve ikencedir. Kurban ateinin yksel-dii tapnaklarn evresinde toplanmaynz, yaratcnn houna gider diye yaratklarn boazn kesenlerden ka-nn, kurban kesenlerden ve ldrenlerden ayrln. A-tein grntsnden kan, daha ok suyun yolunu iz-leyin, su neye dokunsa ilk gnk safln verir, her ha-yat suda doar. Aranzdan biri kt bir hayvan tarafn-dan stldnda hemen en yakn suya kosun, Ulu Tan-r'nn adn syleyerek ve ona inanarak suya dalsn, ara-nzdan biri hastaysa, nehire yedi kez dalsn, atei suyun serinliinde geecektir."

    Pattig, hurma bahesine geldiinin ertesi gn, t-renle vaftiz adrna gtrld. Btn topluluk ona e-lik ediyordu. Birka ocuk, birka sa aarm adam vard ama byk ounluu yirmi-otuz yandayd. Her biri yzne bakmak ve ona doru okuyup flemek ze-re yeni gelene yaklat.

    Sittay'n bir iareti zerine Pattig giysileri ile suya atlad, alnna kadar dald, sonra doruldu ve gnahkr gnlerinden kalma giysilerinden her birini irenerek at-t ve akntnn onu gtrmesini bekledi. Gkyznde bir ezgi ykselirken, gen adam zerine dikilen gzler karsnda plak ve utanga, titrek elleriyle rtnmeye alt, ilkbahar gnei scaksa da, Dicle'nin sular To-ros karlarnn serin anlarn tayordu.

    Ama bu daha ilk snamayd. Suya bir ikinci kez dal-mak, sonra sakaln tra etmek, salarn kestirmek ve kafasn sonuncu kez suya sokmak gerekiyordu. Bir yan-dan u szler tekrarlanrken: "Eski adam ld, yeni a-dam dodu, arndrc suda kez vaftiz edildi. Karde-

    2 8

  • lerin arasna ho geldin. Yaadn srece unu unutma: Topluluumuz zeytin aac gibidir. Bilmeyen, meyvesi-ni kopartp srr. Onu ac bulup uzaa frlatr. Ama bi-lenin kopartt ayn meyve, olgunlar, ilenir, nefis bir tad olur ve ayrca, ya verir, k verir. Bizim dinimiz byledir, ilk ac tadda cesaretin krtrsa selamete asla u-laamazsn."

    Pattig, tvbe ederek dinlemi, elini kaznm kafasna ve arta kalan sakalna srm ve kendi kendine gemite-ki yaamna srt evireceine ve topluluk kurallarna en ufak bir kuku duymadan uyacana sz vermiti. Ancak, hurma bahesinde zamann, bir zorluklar zinciri olduu-nu biliyordu. nce dua, ilahiler ve tresel hareketler, gnlk vaftizler, tts yakmalar ve gusl almalar vard ve gerek bir kirlenme ya da kirlenme kukusu yeniden ap-tes alnmasn gerektiriyordu. Sonra, sra kutsal kitaplarn incelenmesine gelirdi; Tomas'a gre incil, Filipus'a gre incil, ya da Petrus'a gre Vahiy'i. Yz kez okunmu, Sit-tay tarafndan yorumlanm ve en gzel yazya sahip iki "birader" tarafndan kopya edilmi olurdu. Pattig'in ho-una giden ve doyumsuz merakn gideren bu zorunlu-luklara, hi de houna gitmeyen bakalar ekleniyordu.

    Beyaz-Giysililer, evredeki en bakml ve verimli topraklara sahip olmakla vnrlerdi, onlara rzklarn verir ayrca gidip sattklar nemli bir fazlalk salard bu topraklar. Hele de bu sonuncu ii yapmaktan Pattig nefret ederdi, sabahn erken saatinde kavunlar veya ka-baklar yklenip ky pazarnda sergilemek, gnein al-tnda kel kafal bir mteri beklemek, binbir alaya g-s germek... Bir Parth soylusu buna nasl katlanabilir-di? Bu konuyu bir gn Situay'a at, onun yant kesin oldu: "Duay ve okumay sevdiini biliyorum, bundan zevk alyorsun. Tarlada almak ve kyde rnlerimizi satmak, Ulu Tanr'nn hatr iin yaplyor ve sen o i-ten kamak m istiyorsun?" Yant akt. Uzun yllar

    19

  • topluluun tarlalarn srd Pattig, oysa az tesinde kendi kylleri, rnn almaktan vazgetii kendi topraklarn sryordu.

    Beyaz-Giysililer'in son derece kat yemek kurallar vard; et ve iki yasana uymaktan, sk sk oru tutmak -tt honut olmasalar da, dardan gelen yiyeceklere as-la el sremezlerdi. Kendi frnlarndan km mayasz ekmek yerlerdi ve kaak ekmek yiyen gnahkr saylrd. Yine, yalnz kendi topraklarnda yetien meyveleri ve sebzeleri yerler ve bunlara "erkek bitkiler" derlerdi. D-arda retilen her ey "dii bitki" saylrd ve tarikatn yelerine yasakt.

    Byle bir adlandrmaya neden amal? Dii olan ya-saktr, yasak olan diidir. Bu, oradaki erkekler iin m-kemmel bir denklemdi. Sittay'n vaazlarnda dii szc-, "uursuz" , "eytan", "karklk" veya "ruh iin tehlikeli" anlamnda kullanlrd. Kendisi, neden olduk-lar felaketi aklamann dnda, kutsal kitaplardaki ka-dnlarn adlarn sylemekten saknrd. Kolayca Hav-va'dan, Saba Melikesi Belks'tan ve zellikle Salo-me'den sz eder ama Sara'dan, Meryem'den, Rebe-ka'dan konumay istemezdi. Pattig, ksa srede, hurma bahesinde, anasndan veya karsnda sz etmenin iyi karlanmadn rendi, hatta " d o u m " szc top-luluktaki vaftiz treninden sz ediliyorsa uygundu, yoksa "gel i" szcn kullanmak daha yerinde sayl-yordu. Oysa, su yolundaki teki topluluklarda, evlilii yasaklamak yadrganan bir eydi:

    Vaftizci Yahya evlenmi deil miydi? Ancak Sittay, mminlerinin iftiharla szn ettikleri

    ok daha kat kurallar getirmiti; gkyzne ulamak i-in zor yol seilmise, en iyisi, en fazla ac ve yokluk ve-reni semek deil miydi?

    Bu yzden de Pattig, kendisi yokken Mariam'n do-urup douramadn ve ne dourduunu renmeye

    3

  • kalkmad. Piman olduu, kararszlklar iinde kvran-d ya da eski yaamina dnmek istedii izlenimini ver-meden, yeni doann yanna gitmek iznini Sittay'dan nasl alabilirdi ki? Bu yzden boynunu bkm, merak-n bastrm ve artk hi dnmez ya da pek az d-nr olmutu, ite bu nedenle de, Sittay, ailesinin yan-na gitmesini emrettiinde ok ard.

    D o a n kzsa anasyla kalsn, ama erkekse yeri bi-zim yanmzdr, onu sonsuza dek gnahkr ellerde bra-kamazsn.

    Pattig, Mardinu'ya doru yola kt. Ama yannda koruyucu iki "birader" vard.

    Evinin nne geldiinde, parmaklklarn dnda, seslenmek zere durdu:

    Utakim! Yalnayak, elinde kundak bezi ile gelen dad, kazn-

    m ve sanki ufalm kafay tanmak iin yaklat. Pattig tanmasn bekledi:

    Syle bakalm Utakim, hanmn dourdu mu? O n ay gebe dolamasn m istiyordun? Pattig'in yanndakiler glmsedi. Kendisi ise soru

    sormakla yetindi: O l a n m? Evet , obur ve yaygarac bir olan. Yeni doandan sz edince, dadnn yz aniden

    gld ama Pattig grmezlikten geldi: i s i m takld m? A d Mani, sen yle istemitin. Hanmna syle, stten kesilir kesilmez olumu

    gelip alacam. Syleyeceklerini syledikten sonra, uyurgezer gibi a-

    r admlarla, gitmek zere arkasn dnd. Utakim ba-rd:

    Hanmmn doumdan sonra yaayp yaamad-n biliyor musun?

    31

  • Hemen etkisi grld. Pattig irkildi, geri dnd, ii-ni tasarlad gibi bitirememi olmann huzursuzluu ile, konumak iin kendini skt:

    Mariam iyi mi? Sra, Utakim'in arkasn dnmesine gelmiti. Tek bir

    szck etmeden yava admlarla eve yneldi, oysa Pat-tig kprdyor, onu aryor, durmasn sylyor, cevap vermesini istiyordu. Dad sanki sar olmutu. Pattig duraksad, iki arkadana bakt, ilerin alaca ekilden rken arkadalar ona gitmelerini nerdi. Ama nasl ya-pabilirdi?

    Ne olduunu bilmesi gerekliydi. iti geti, sanki tekrar kendi yuvas olmu gibi eve yneldi.

    ite o srada, mutfan arkasndaki bostanda bulu-nan Mariam, elini ses borusu gibi tutarak kotu; Uta-kim lgna dnm gibi umutsuz hareketlerle susmas-n, ortadan yok olmasn iaret etti. Pattig'in eve girme-sini, bir an iin o iki adamdan uzak kalmasn istiyordu ama Mariam onu grmedi. Geri geldiini sand koca-sn armaya balamt bile... Pattig, onun hayatta ol-duunu grnce, oktan "kardelerinin" yanna koma-ya balamt bile...

    Her , beyaz giysilerinin eteklerini toplayarak u-zaklat. Mariam, onlara yetiemeyeceini anlad.

    Gen kadn, gittike artan huzursuzluu ile, Sit-tay'inkini dlasa bile, hangi tanrya snacan bilemi-yordu. Olunu, buradan uzaklara, kendi vatan Med'e mi gtrseydi? Ama hangi evde yaayacakt? Babas l-m, erkek kardeleri evi blmlerdi. Kendi evini, topraklarn, hizmetilerini, gnn birinde kocasnn geri gelecei umudunu, terk edip, kendisini kabul ede-cek bir ev bulmak zere yollara demezdi ya! Peki, ne yapsnd? Ortalarda grnmeyen bir babann, olunu gtrmesini, sonsuza dek beklesin miydi?

  • Mariam'n bu skntl gnleri, Mezopotamya'nn da zntl gnleriydi. Oysa o vl, Romallar ile Parthlar a-rasnda bar olacandan sz edilmiti. Hatta imparator Caracalla, Artaban'n kzn istemi, o da kabul etmiti. Nikh treni, her iki hkmdarn ballk gsterdikleri tek tanr olan Mithra Tapna'nda yaplacakt. Kent hem bar hem dn kutlamaya hazrlanyordu.

    Gnn birinde, uzun Gaiya gmlei srtnda, muha-fzlar yannda, askerleri peinde Caracalla kageldi. Se-lekueia Kprs'n geer gemez, askerleri arasndan bir lk ykseldi. Bu, her Romal'nn en yaknnda bu-lunan Parthl'nn zerine atlmas iin kararlatrlan ia-retti. Tren giysileri iinde bekleyen soylularn oullar katledildi, aralarnda Mariam'n aireti Kamsaragan'a mensup pek ok kii vard; sonra sra, bu tarihi gne ta-nk olmak zere gelmi kadnl, erkekli ve ocuklu kent-lilere geldi. Romallar yamaladlar, heykelin uursuz kehanetini hakl klmak istercesine bata Nabu'ninki ol-mak zere tapnaklar ve saraylar yaktlar.

    ite o zaman, sylendiine gre Artaban ile yedi b-yk ailenin reisi, igalcileri kovmak zere birliklerini As-panabra alannda toplamlard.

    Ama neye yarar? Bu bir igal deildi, bu Caracalla u-sul bir hilebazlkt. Bir saat sonra Romallar, Mahoze Boaz'nda karargh kurmu olan asl orduya katldlar. lmszler, sekinler, pelerinden gitmek istedilerse de Artaban, Caracalla'nn Parth ordusunu kent dna ek-mek iin daha byk bir tuzak hazrladna inand i-in, onlar alkoydu.

    gn sonra, bir atma olmaynn d krkl-na urayan Romallar intikam almaya kalktlar. Hafta-larca, aylarca, Mani'nin birinci ya boyunca Caracalla frtnas, Mezopotamya'y yerle bir etti, eski krallarn la-hitlerini ykt, balar skt, kyllerin ve hurma aa-larnn kafalarn kesti.

    33

  • Mardinu, mucize olarak kurtuldu. Romallar kentin varolarna kadar gelmilerdi.

    Mariam, olu, Utakim, hizmetileri ve klelerinden bazlaryla evine kapanmt. nne geilemezi, olacak-lar beklemekteydiler. Ama nne geilemez olan ey yol deitirmiti. Bir gn, sokaklara nasl yayld bilin-mez, Caracalla'nn ld haberi geldi. Mezopotam-ya'nn kuzeyinde, Harran'da, kendi askerleri tarafndan ldrlmt. Cinayet, pek de zntyle karlanm deildi.

    Bu karklklarn srd yl boyunca Pattig, Mar-dinu'ya ayak basmad, haber almaya asla gelmedi. ok sonralar, Mani yama bastnda grnd. nceki gibi, iki "birader" ile birlikte geldi. nceki gibi, par-maklklarn dnda durdu:

    Utakim! Olumu almaya geldim. Dad hi de konukseverlik gstermedi. Kapya daya-

    np, onunla uzaktan konutu, kk avlunun br k-esinden.

    Mariam ona meme veriyor. Darda bekleyebilir-sin. Onlar grmek istersen, o baka tabi...

    Karsnn, ocuunu emzirirken plak olduu d-ncesi bile, Pattig'in kzarmasna yetti, arkadalarna kendini balatmak istercesine yakaran bir bak frla-trken gene de soukkanlln yitirmedi.

    eriye girmeyeceim Utakim, gerekmez. Onu u-zun sre mi emzirecek?

    Karn daha yeni emzirmeye balad. Birini bitirin-ce, br memesini verecek. Vakit alr.

    Ben sadece bugn sylemiyorum. ocuk drt yana basyor. Acaba daha ne kadar onu byle besle-meye devam edecek?

    Git ona sor, haydi ieriye gir! imdilik yerinden kalkamaz ama bu seninle konumasna engel deil.

    34

  • Ben bu eve girmeye gelmedim. Sen cevap vere-mez misin? Sen de genken ocuk emzirdin.

    Ben ocuunu emziren onlarca anne grdm. Hibiri bir dierine benzemez. Bazlarnn o kadar az st vardr ki, oullar doymamken memeyi brakr; bakalar ocuklarn yllarca besler, drdn bir arada! Mariam'n st bol, bembeyaz memeleri dolu, st k-sa zamanda tkenmez.

    A m a ocuu gnn birinde memeden kesmek ge-rekecek.

    Haklsn efendi, uzun sre emmesi ocuk iin de iyi deil. Nevruz'dan nce onu memeden kesmek gere-kecek.

    nmzdeki Nevruz mu? Ama Nevruz Bayram daha yeni bitti, daha bir yl beklemem gerekecek.

    Mani belki daha nce de memeden kesilebilir ama on kere bo yere gidip gelmek neye yarar? Nevruz'da gelirsen ocuk gitmek zere seni bekler, eyalar da ha-zr olur.

    Pattig, iek am badem aalarnn glgesinde ev-den uzaklarken, "biraderler" onu suladlar.

    u yal bycnn oyununa gelmek iin pek saf olmalsn. Gne altnda iki uzun gn geirdik, dnte daha iki gnmz var ve birka tad szle batan savl-may kabul ettin. Babamz mir Sittay ne diyecek? Bek-lememiz gerekse bile, ocuu grmek iin diretmelisin. En azndan yaadndan emin olmak iin!

    Herhangi bir karar veremeyecek kadar zgn olan Pattig, geri dnmeyi kabul etti. Utakim'in durduu k-k avluda Mariam bir denk zerine oturmu, taze bir nane demeti tutuyor ve kurumu yapraklar ayklyordu.

    "Biraderler" ii iyice alaya almt. Pattig kendini a-alanm hissetti.

    Yani, Utakim beni aldatt. Mariam kzard:

    35

  • O l u m u emziriyordum, imdi bitti. Geldiimde yeni balamt, uzun srecekti; daha

    arkam dner dnmez bitti, bu naneleri toplayacak vak-ti buldun, yarsn da aykladn bile, yle mi? Hi ol-mazsa olumu grebilir miyim?

    Mariam telala Mani'yi arnca ocuk kap eiin-de grnd. Orada durdu, inceledi, incelendi. Yzn-de, elbette ki, ocuklarn ince, henz olgunlamam hatlarn grmek mmknd. Ama ilk dikkati eken, kaln ve kara kalaryd. Burnunun st ksmnda nc bir ka gibi, bir yay oluturmaktayd. Sonra da dik ba-klar dikkat ekti, bastrlan heyecan ve binlerce soru dolu baklar!

    Birka saniye sonra yabancya doru ilerlediinde, sa bacan sryerek yrd. l bir dal gibi deil, hametli biimde, bir tren giysisinin kuyruunu srr-cesine...

    Pattig sularcasna: Topallyor, dedi. Byle arpk bacakla dodu. Onu hl istiyor mu-

    sun? Annesinin sesindeki hrnl fark eden ocuk ilerle-

    yip ona sarld. Pattig'e parman uzatarak: Calacalla dedi. N e diyor? Caracalla! Onlara sz dinletmek iin, babalar ol-

    mayan ocuklar Mardinu sokaklarnda byle korkutulu-yor. Uyumadklar, yemek yemedikleri, evden ok uzak-latklar, yata kirlettikleri zaman Caracalla gelip bo-azlarn kesecek. ki yl nce kuzenlerimi boazladkla-r gibi, kk byk burada neredeyse herkesi boazla-yacaklar gibi...

    Romallar'n Mardinu'ya kadar geldiklerini bilmi-yordum.

    Nasl bir dnyada yayorsun Pattig?

    36

  • Atesiz, savasz bir dnyada. Sonra duygusuzca devam etti: Mani bu dnyada byyecek. Ya ben Pattig? Kocasz, oulsuz, nasl bir dnya-

    da yaayacam? Tann 'n n isteklerine gven. Bu ocuu daha fazla

    alkoyma, onu bana ver, ben babasym, o bana ait. ocuu almak zere yaklanca, Mariam titremeye

    balad. Utakim yetiti: Bana nmzdeki Nevruz'da alacana sz ver-

    mitin. Bana yalan syleyip aldatan sen, vaatlerden nasl

    sz edersin? Mariam hkryordu: L t f e n Pattig. Yaadn yerde onu emzirecek bir

    stnine bulamazsn. Birka ay daha izin ver, btn bir mr onu alkoyacak deil misin?

    Pattig'in yanndakiler binbir eit iaretle olunu al-masn istediler ama Pattig, onca ac ektirdii karsnn gzyalarna ve kendisine bir canavar gzyle bakan o-cuun korkusuna dayanamad.

    Hurma bahesine dner dnmez, sulu, Sittay'n yanna arld. Kendisini diz kerek dinlemesini em-reden Sittay:

    B u grevi sana verdimse, en iyi biimde yerine ge-tireceine inandm iindi, dedi. Ama sakn yanlma Pattig, bil ki bu oul senin deil, bizim topluluumu-zun ocuudur. O Tanr'ya ait, yoksa evini ve karn terk ettiin srada neden dnyaya gelmesine izin versin-di? Bunda, Yce Tann'nn bir iaretini, bir emrini gr-myor musun? Kararm verdim, bundan byle Mardi-nu'ya gitmeyeceksin, ocuu ben getireceim. Yarn yola kyorum, on iki birader benimle gelecek ve ka-dnlarla tartarak vakit kaybetmeyeceim.

    37

  • III

    Btn o Beyaz-Giysililer'in kendisini karmaya geldik-leri gn, Mani hi kukusuz debelenmitir. Onu ke-re suya daldrp giysilerini paraladklarnda da, hi ku-kusuz lklar atmtr. Ancak kk de olsa, kurallara uymas, beyaz giysi giymesi, oradaki yiyecekleri yemesi, onlar gibi davranmas, ibadederini taklit etmesi gereki-yordu.

    Annesini bir daha grmeyecekti. Yllar boyu, ondan sz edildiini bile duymayacakt. Babasnn kendisiyle birlikte yaad sylenebilir miydi? Bir aradaydlar, hur-ma bahesindeki btn "biraderlerin" bir arada olular gibi, ama Mani hi kimsenin olu deildi, o yalnzca topluluun olu idi. Yalnzca Sittay'a "baba" diyebilir-di, yalnzca Sittay'n szn dinlerdi, Pattig'in ona " b a b a " dedii ve szn dinledii gibi.

    Sz dinlemek, eilmek, diz kmek, ocuk baka trlsn yapamazd. Gene de, daha hapsedildiinin ilk gnnden itibaren iinde bir ey isyan etti. Ruhunun bir paracnn kar koymas gibi...

    Sofularn tekdze dnyasnda, yalnzlktan baka s-nak var mdr? Mani pek abuk, yalnzla hkmetme-yi, onu gelitirmeyi, herkese kar yalnzln savunma-y rendi. Topluluktan uzak, kendisine bir soluklanma alan yaratt. Hibir byn giremeyecei bir ocuk cenneti! Frsat bulduka buraya snyordu. Buras, Dicle'nin kvrlarak getii, ayakta ya da yan yatm pal-

    38

  • miyelerden bir itin ardndayd. Palmiyelerin zerinden atlamak gze alndnda, glgelik bir yere varlyordu. Ama buradaki glge, kovmaz, aksine emer, szer, imbikten geirir ve ondan yararlanmasn bilenlere yan-strd. ite Mani, burada oturur, burada uzanr, alar, sevinir, ya da d kurard. Genellikle kendi bana yk-sek sesle konuurdu. Kendini ele verme korkusu duy-madan...

    Ne var ki, bunlar ender anlard. Hurma bahesinde asla bo vakit bulunmazd, iki dua ile iki angarya ara-snda yaanrd orada. Mani durmadan, Beyaz-Giysililer'in ruhsuz kalabalna katlmak iin snan-dan ayrlmak zorunda kalrd.

    Birbirlerini "birader" diye aran bu adamlardan hibiri dostu olmamt. ocuun korkuyla alm gz-lerinde, sekiz yl boyunca bunlar, i karartc giysiler giymi sert szl gardiyanlar olmulard. Mani, Sittay'n bykl kkl cezalarm tatm olduu gibi onlar i-in ibadet ediyordu: Zorunlu orular, kamlanmalar, a-r flarn tanmas, bitmez tkenmez pimanlk dua-lar.

    Bazen ceza, pek grlmedik trden bir ceza olurdu. O zaman, "biraderler"in glmesine ya da glmsemesi-ne yol aard: Tpk kfr ettii iin, yal Simeon'u bir palmiye aacnn tepesine kartp, Sittay syleyene ka-dar oradan indirmemek gibi! Ama bu mizahi cezann en byk kurban Tyr'li Malchos oldu. "Birader"lerin en gbeklisi ve Mani'den sonra en genciydi. Toplulua Mani'den sonra gelmiti. Grnrde zengin bir tacir o-lan babas, yl nce hurma bahesin aniden gelmiti ama aslnda neden geldii bilinmekteydi. O zamanki sylentilere gre, parasn batrm, ailesini ve maln mlkn yitirmi ve alacakllar peine dtnden saklanmak ve kendini unutturmak iin buraya snm-t. Birka ay sonra da boularak lmt, yaama zevki-

    39

  • ni kaybetmi olmalyd. Malchos, tpk Mani gibi, artk hi kimsenin olu deildi. Aradaki fark, Mani'nin Mar-dinu'yu ok kkken terk etmi ve Mariam ile Utakim arasndaki mutlu ocukluk gnlerini belleinin bir yan-na yerletirdiinden bu yana aradan ok zaman gemi olmasyd. En gzel kokularn, en gzel lezzetlerin an-s, en deerli varlk tarafndan teslim edilmiliin, bra-klmln, terk edilmiliin en azndan iyi korunma-mln giderilmez acsna gmlmt. O gnden be-ri var olan tek ey, bu insan saran gnlk kara alnyaz-s, hurma bahesinden gkyzne ykselen ve stnde hibir eyin yeermeye cesaret edemedii kaln duvard. Oysa Malchos, daha geni bir dnyada, zlemini ekti-i ve alkanlklarn srdrd bir ocukluk yaamt. Bunu anlamak iin Malchos'un gln duymak ye-terliydi. Beyaz-Giysililer'de glme, boazn temizlen-mesiyle balar, hkrms bir srta dnr, onur k-rc bir szle son bulur. Malchos'un glmesi byle de-ildi. Ildar, grler, kabarrd. Kimse karlk vermezse, kendi soluu ile glenir ve tam bastrld sanlan an-da, zellikle toplu ibadet anlarnda, doruk noktasna -kard. Gen Tyr'linin bu farkl davranlar, bu farkl davranlarndan tr ald cezalar, kat zaman al-dklarndan daha hafif olamazd. Birka saat iin kasa bile, Sittay onu, yasak yiyecekler yemekle sulard. Pek de haksz olmasa gerekti. Malchos'un tm o avurdu kmler yannda gbekli ve i yanakl hali, tekilerin yapt perhize onun pek uymadn gsteriyordu.

    Tpk o ikinci yemek saatinde, alacakaranlkta, btn "biraderler"in yemekhanede bulutuklar ve uzun paralel masann evresini doldurduklar, Sittay'n orta-daki masann banda, Malchos'un da teki ucunda durduu gn olduu gibi... nce dua ile balamlard. Bunun, geliigzel bir mrldanma olduunu sanmak,

    4 0

  • hurma bahesindeki dederi bilmemek demektir. Sit-tay, her zamanki kr Duas'n ettikten sonra, bitmez tkenmez bir vaaza giriti. Biraderlerin hepsi ayaktayd, balan eik, yemee saldrmak iin vaazn bitmesini bekliyorlard. Ama efendileri hi acele etmiyordu. Alk bir dmandr diyordu, erdemli insan, onu tatmin ede-cek yerde, tenin isteklerini bastrd gibi onu da bast-rabilmelidir. itahlarn kabard saatte en sevdii konu buydu: Beden bir katrdr, binicisi akldr derdi; hayvan doyurmak iin ara sra durmak gerekir ama, durulacak yeri, zaman semek hayvana ait deildir, hayvann is-teklerine uyan biniciye lanet olsun!

    Beyaz-Giysililer'in sofralar kt kanaat, zeytin, salata-lk, badem, algam, birka meyve, ekmek ve sudan iba-ret olurdu. Gene de altm ift gz, bu mtevaz sofra-ya taklmt. Son nleri, sabah duasndan sonra ol-mutu ve ardndan, tarlalarda yorucu bir gn geirmi-lerdi. Gene de sabrl olmak, tefekkre dalmak, nefsini kreltmek gerekliydi, nk alklarna, alk duygusu-nu duymak gibi bir utan ekleniyor ve her lokma iin nceden pimanlk ekmek gerekiyordu.

    Malchos daha fazla dayanamamt, en yakndaki se-pete elini uzatt, a m a n e eik kafalar ve gzleri kont-rol etmeyi de unutmad. Sar, taze, sulu bir hurmay a-lp, yeni batan sofuca bir ifade taknmadan, azna at-verdi.

    Yavaa, ses kartmadan, enesi her ineyiinde gsne deecek kadar boynu ieri ekik olarak birka saniye bekledi. Meyvenin suyu, dilerini usulca geirdi-inde, diline geldi, azna doldu ve zevkle boazndan ieri akt.

    " B a b a " sylevini bitirdiinde ve "biraderler", engel-leyemcdiklcri bir hzla yiyeceklere atldklarnda, Malc-hos hurmann /e -i k t maya devam ediyordu. ev-resi grltye boulunca kendini koyverdi ve gizlen-

    4 '

  • mek gereini duymadan inemeye devam etti, ancak dierlerinden bir saniye sonra yerine oturduunda su-layc gzler ona dikilmiti. Bunlar, Sittay'n z yeeni Gara'nn gzleriydi. Malchos ona sevimli sevimli g-lmsedi ama grevinden baka hibir eye bal olma-yan adam, yanndakinin kulana eildi ve suu haber verdi; ocua ayn bak frlatan teki de olay kendi yanndakine aktard ve masann bandan sonuna bir jurnalcilik zinciri olutu.

    Sra Pattig'e geldi, ihbar ciddiyetle dinledi, ocu-un affedilmez suunu, kalarn atarak knad, ama yanndakinin kulana eilecei srada duraksar gibi ol-du. Pattig, Parth soylularnn trelerine gre yetitiril-miti, nasl olurdu da jurnalciliin en bayasn yapar-d? Gene de, Sittay, kkenini ok eletirdii, gururlu -klarn, baz ilere gsterdii ilgisizlii yzne vurdu-u iin, bakalarndan farkl davranmamaya zen gste-riyordu. Her trl hogrnn, anlayl davrann, se-vecenliin kuku ile karland, her soylu hareketin ki-bir olarak aalanmak istendii bir anlayt topluluun anlay.

    Yeryznn en iyi nedenleri uruna en kt yollar-dan giden, hi dzelmeyecek olan Pattig! Sittay'n kar-snda herkesten ok titrer, diz ker, dvnr, aa-lanrd; oysa gzel bir hayat srmek iin, olunu elin-den tuttuu gibi bu hurma bahesinden kp gitmesi yeterliydi. Ama bunu dnmyordu bile. Sekiz yl bo-yunca Mani'ye aralarndaki kan ban aklamaktan korkmu, uzaktan, olann sinirine dokunan garip ia-retlerde bulunmakla yetinmiti. Oysa Pattig alak biri deildi, ya da yleyse bu tuhaf bir alaklkt: Hayatn vermeye hazr ama ruhunu vermeye deil! Btn aa-lklarnn znde ite bu dinsel dleklik vard.

    Malchos'un ard hurma olay Sittay'a ulatnda, Sittay ciddi, can skkn, resm bir biimde ayaa kalkt.

  • Aramzdan hangimiz yemei, pislikle yemek ister? Yeryznn pisliinden arnmak iin bu kutsanm bel-deye gelmedik mi? Ama aramzdan tek bir kii gnaha girerse, yeryznn pislikleri bedenine ve ruhuna ege-men olursa, hepimiz kirlenmi olacamzdan, btn abamz, btn sungularmz bir ie yaramayacaktr.

    Ardndan sra cezaya geldi: Malchos! Eline bir tas alp biraderlerin nnden

    geeceksin, her biri, yedii hurmann ekirdeini tasa a-tacak. Tek yiyecein, bu ekirdekler olacak. Sonra gelip tasn boaldn gstereceksin. Seni gnaha iten hurma olduuna gre, tatl tadnn tesindeki sert, kemiksi, kaska ynn grm olacaksn.

    Cezann ardndan alayl bir uultu ykseldi ama a-buk susturuldu. Az tadnn yasaklarna kafa yoran bu toplulukta, yemek yerken sk bir treye uyulurdu. Bu-ras, Nabu'nun, Dionysos'un ya da Mithra'nn, yery-znn tm lezzetlerini amatayla tattklar yerlerden u-zakt. Yemekhane, her zevkin -gnah olduu iin- ya-saklanp yerini yoklua terk ettii kasvetli bir yerdi. Bi-raderlerden biri, bir kutsal kitap okurken, dierleri, yksek sralarda oturduklar iin boyunlarn sofraya bir kuu gibi eiyor ve ba parmaklar ile iaret parmaklan arasnda tuttuklar her lokmay azlarna atmadan n-ce: "Mrme barekh!", "Tanrm, kutsa!" diyorlard.

    Malchos, mrltlar arasndan geti ve anana, bira-derlerden her biri tek bir sz sylemeden, ama knadk-lar yzlerinden okunacak bir eda ile hurma ekirdeini "ihsan etti".

    Bu erdemli kiilerden biri, koyduu ekirdein fazla ufak olmasnn telayla hemen bir ikincisini ekleyiverdi ve infaz savcl grevini yerine getirmenin mutluluu-nu duydu.

    Farkl davranan sadece Mani oldu. Kendi ekirdei-ni koyarken elini anaa daldrd, bir avu ekirdei alp

    43

  • usulca cebine soktu ve teselli eder gibi glmsedi. Malchos duyduu minneti belirtmemeye alarak yeri-ne gemi, mnasebetsiz yemeini yemeye koyulmutu. Ancak, toplulukta bir dostu olduunu bilmesi yreini ferahlatmt. Artk ekirdekler gznde, hurmann ta-dna ve kokusuna brnm tr tr eylerdi. Birader-lerin bir ksm, Malchos'un rahat, ders almam, hatta keyifli halini grnce, iinde eytan olduuna iyice hkmetti.

    O gnden sonra Malchos, gen velinimetine, min-netten te bir tapnma duygusuyla baland. Onu her yerde izleyeceine, herkese kar koruyacana, onun yerine bin trl cezay ekeceine, bitmez tkenmez o-rular tutacana kendi kendine sz verdi. Gizlenen birka hurma ekirdei iin, belli belirsiz bir su ortak-l iin, hayatta en deerli eylerini Mani ile paylama-ya hazrd.

    Olayn ertesi gn, topluluk Kutsal Ev'de sabah du-as iin toplanm, Malchos ise heyecanla yetimeye a-lmaktayd. Bir kez daha, bitmez tkenmez duay, ke-keleye kekeleye okuyacan biliyordu ama varsn oku-sundu, bugn arkada orada olacakt ve buz gibi salon-da, ayn duay edecekler, ayn hareketieri yapacaklard. kta yart yana yrdkleri iin Tyr'li dier biraderler-den uzaklar uzaklamaz ciddi ciddi sordu:

    Sana srrm aacak olursam, bana ihanet etmeye-ceine sz verir misin?

    Mani'nin can skld. Malchos'un bir arkada arad-n kolayca anlam olsa da, kendisi o havada deildi.

    Beyaz-Giysililer arasnda geirdii bunca yl boyun-ca kendisine bir yalnzlk lemi kurmutu, kendisini bir tulum gibi saran o her eyden daha deerli bir yalnzlk! Onu paylamak, onu yitirmek olurdu. Her firsatta s-nana gitmeye bakyordu, tek bana, kendinden baka

    44

  • hi kimse olmakszn! Kulaklarn ne diye bir insan vzl-ts ile doldursundu? Sittay'n ve teki "biraderlerin" "vur abalya" yaptklar ocuu krmamak iin glmse-di. Ama cevap verecei yerde admlarn sklatrd. Oy-sa Tyr'li, ona asknt olmu peini brakmyordu. nn-den, ardndan dolanp duruyordu:

    Beni ihbar etmeyeceine sz ver. Bu kez Mani omuzlarn silkti, umursamaz bir bi-

    imde: Seni ihbar etmek mi? imdiye kadar kimseyi ihbar

    ettim mi? diye sordu. Tatmin olmu grnen Malchos, sze balamadan derin bir nefes ald ve hzla, tek bir sz edercesine;

    Bir kadn tanyorum, dedi. Sonra az bir kar ak arkadandan gelecek soru

    yamurunu beklemeye balad. Ama hi! Mani'de ne bir aknlk sray, ne de bir

    sz! Malchos kzacak, ksecek miydi? Tam tersi. Arka-dann soukkanlln aknln doruk noktas ola-rak yorumlad. Hayretten, hayranlktan afallam oldu-unu sand. Devam etti:

    B u uursuz hurmalkta daha fazla kalacak dei-lim. On be yama basar basmaz gideceim. Kz da be-nimle gelecek. Gidip Ktesiphon'da yaayacaz. Tyr'li ya da Parth'l tccarlarn yannda satclk yaparm. M-sr'a, Hindistan'a, Ermenistan'a giden kervanlara elik ederim. Onun, bir Yunan heykeli kadar gzel, altn ve mcevherlerle ilemeli uzun elbisesi ve yannda beyaz ve zenci oniki klesi ile Ktesiphon'daki saraynn merdi-venlerinden indiini imdiden grr gibiyim.

    Sessizliini bozan Mani, bir an iin arkadann oyu-nuna katld, sadece iin iine biraz kuku katm olmak iin sordu:

    Ktesiphon'daki tccarlardan birinin yannda sat-clk yaparken, nasl oldu da bir saray yaptrabildin?

    45

  • U z u n sre satc olarak kalacak deilim ki... An-takya'da, Palmyra'da, Petra'da, Deb'de, Bengazi'deki acentelerle kendi iimi abuk kurarm. O zaman kendi-me hem Ktesiphon'da, hem de Tyr 'de bir saray yaptr-rm. istersem bir de ncsn Med Dalan'na otur-tur ve hanmm, scaklardan ya da salgn hastalklardan her kamak istediinde, oraya gnderirim.

    Gn gemiyordu ki Malchos, "hanm"dan en ho ve ayn zamanda en abartl biimde sz etmesin! Mani o-nun hakknda, ad ve ya hakknda soru sormasa bile, artk ayn ilgisizlii gstermiyor, Malchos'u dikkatle dinliyor, heyecanlarn paylayordu. Tyr'li gevezelikleri srasnda hayal dnyasnda gezmeye ktnda onunla birlikte gezmeye kyordu. Mani'nin de "hanm" d-nd oluyordu, yalnz kaldnda neye benzediini ve Malchos'un onu hangi aacn altnda tandn me-rak ediyordu.

    Her ikisi de, topluluktaki teki biraderler gibi, rn-lerini satmak zere komu kye giderlerdi. ou asma-kabana benzeyen, zembilli, sepedi kadnlar grebile-cekleri tek yer burasyd. Onlar da Beyaz-Giysililer'e, bu erkek olmayan erkeklere, her yl berekedi topraklarndan kazandklar altnlardan, kadnlar ve ocuklar yararlan-drmayan bu avurdu km clzlara, en pis ahlakszlk-lar, en aklanmayacak ileri yaptklar sylenen bu isten-meyen ve herkesten kaan gruha, kmseyen baklar frlatrlard.

    Aslnda bazlar, Mani'yi malnn nnde melmi, yalnz ve zavall bir halde grdklerinde ona acrlar, aln-na dokunarak "o lum" der sonra onun kalan mumula-larn son bakr pashizleri ile satn alrlard. " O u l " dal-gn grnmeye alr, ama onlarn sevecenlikleri kar-snda ii snr, ona glmseyen ekik gzleri bir sre al-koymak isterdi. Bazen bu kadnlarn yannda daha gen-

    4 6

  • leri olurdu. On iki-on yalarnda, yzleri boyal, yap-mackl yryl, hem itaatkr hem isyanc, ocukluk-tan kmakta olan, yazglar yazlm, ertesi yl gebe ve hantal olacak, daha ertesi yl da annelerinden ayrt edil-meyecek olan kzlard. Sittay, "biraderler"i zellikle bun-lara kar uyarrd: "Ellerine dokunarak hibir ey almay-nz, oturmu olabilecekleri yerlere oturmaynz ve zel-likle onlar seyretmeye kalkmaynz. Sadece bir hasat mevsimi sresince gzeldirler, toplandklarnda solarlar."

    Malchos'un "hanm" bunlardan biri miydi?

    Bir gn, iki delikanl, kyn snrnda, bir angarya-dan dnerlerken, Mani'nin kulan bir ta syrarak geti. Mani srad ama baran Malchos oldu, yumurta byklnde bir ta alarak, elini kalkan gibi tutarak tetikte bekledi:

    Erkeksen ortaya k! Yant yerine bir ocuk sl duyuldu. Bir eftali aa-

    cnn arasndan sallanan kk bir el grld, ii rahat-layan Malchos, ta omuzunun gerisinden frlatt ve bir kfr savurdu. Mani hayrede sordu:

    Kim olduunu biliyor musun? Baka yerde olmay yeledii belli olan Malchos: Belki, dedi. Kim? Bir kz. Kz karlarna ktnda, Mani, dizlerinde rk iz-

    leri olduunu, rgl salarn bir baln altna topla-dn ve mcevher olarak da kiraz saplarndan bir kolye taktn grd. akl talarn atmad teki elinde bir eftali vard; topluluun bandan yeni ard ve b-tn dilerini daldrd bir eftali. enesini silmek iin, gmleinin ucunu kaldrd. Kck bir kzd.

    Umarm yaralanmadn! dedi. Malchos seslendi:

    47

  • Kan akmad ama gzm kartabilirdin. Adn ne? diye sordu kz. Mani ! diye atld Malchos. Szn ettiin ayrlmaz arkadan m? Bunu sylerken Mani'ye yaklam, inceliyordu. o k okuduunu, yazsnn gzel olduunu,

    kal ve topal olduunu sylemitin. Dilsiz olduunu sylemeyi unutmusun.

    Mani ciddiyetle yrmeye devam etti. Malchos ses-lendi, kz arkasndan kotu:

    Adm Kloe. Malchos ile sk sk oynarz. Sen de ge-lebilirsin.

    Mani yoluna devam etti, Kloe omuz silkti. Malchos bir sre arkada kald sonra arkadana yetimek iin kotu.

    Bacan hakknda ona bir ey sylememeliydim. zr dilerim. Senden o kadar ok sz ettim ki, seni ge-erken grrse, tanmasn istedim.

    Bunun iin zr dilemene gerek yok, sakatlm gizlemeyi hi dnmedim.

    Mani, kzgn olmaktan ok elenmi grnyordu. Sonunda konutu:

    Demek onca szn ettiin "hanm" bu! Bana bu denli iyi tanmlam olman, geerken benim de onu ta-nmam iin olsa gerek! Demek Yunan heykeline benze-yen bu?

    Malchos bbrlendi: B u ! Geri heykel var, heykelcik var... Bunu sylerken alaylarn hafifletmi olmak iin Ma-

    ni kolunu arkadann omuzuna att. Tyr'li yreklendi: Senden baz eyleri sakladm kabul ediyorum

    ama sana hi yalan sylemedim. u erik aacnn stn-de iek am bir tomurcuk grp "ite erik" desem, yalan m sylemi olurum? Hi de deil, sadece gerei bir mevsim nce sylemi olurum.

    4 8

  • III

    Demek u olan ocuu klkl "hanm"n ad Kloe idi. Oysa hurma bahesinin yanndaki kynde, onu byle armak kimsenin aklna gelmemiti. Ne damlarn ze-rinde kurutulan incirleri yarmada yardm ettii kadn-lar, ne de istedii meyveyi kopartmasna izin veren er-kekler. Henz o can skc ergenlik ana girmedii s-rece, kaplar vurmadan ieri dalabiliyordu. Hrsz ve cmert Kloe'yi seviyorlard. Elma hrsz, glmseme cmerti Kloe'yi. Onlar iin o hep "Yunan'n kz" ola-rak kalacakt.

    Bir vakitler Byk iskender'in ordular ile Dou'ya gelmi ve Makedonyal'nn lm zerine fethedilen topraklarda kalmay yeleyerek, iftlik, ubuk sahibi ol-mu smrgeci ailelerinin birinden geliyordu Kloe. Ba-bas, atasnn ad olan Charias adn vnle tamakta ve tpk onun gibi iskender'in izinde olduunu sanmak-tayd. Heyecanland ender anlarda Byk iskender'in ordusuyla Darius'n birliklerini para para ettii, onca yrekli adamn, Traklar'n, Odrisisler'in, Giritli okula-rn, Andromakhos'un paral askerlerinin, mzrakl alayla-rn ve arkadalarn bir araya geldii byk Arbela Sava-'n anlatacak dinleyici bulduu zamanlard. zellikle, Kloe'nin babasnn onlardan biri olarak anlatt, birini taklit edip dierine t verdii yeri doldurulamaz arka-dalardan sz ettii ve yksnn doruk noktasnda a-tasn "biz Chariaslar" diye konuturduu ve dinleyicisi-nin gzlerindeki hayranln tadn kard zamand.

    49

  • Hatrlatmak gerekirse, Arbela Sava yirmi kuak n-ce olmutu ama, ne gam! Zaman, efsanelerin olgunla-t bir gvdedir, herkesten ok da, iskender'in, tutku-sunu ve lmn gren bu Mezopotamya topraklarn-daki efsanesi sz konusu olduunda! Zamann akna hkmeden iskender olmutu. Babil'in gkbilimcileri, lm tarihini, yeni bir an balangc olarak seme-miler miydi? Ondan beri nice kral gelip gemi ama hepsi, Makedonyal'nn glgesinde yaamt, ilk kral-lar, onun subaylaryd, sonra onlarn soyundan gelenler, daha sonra ikddar Parthlar'n eline getiinde, onlarn da hkmdarlar "Philhellen" yani "Yunan dostu" sfa-tn unvanlarna eklemeye zen gstermiler ve bylece kendilerinin de iskender'in soylu mirasnn bekileri ol-duklarn gstermek istemilerdi.

    Aradan be yz yl getii halde, Krallar Kral hl Fadh iskender'in ansna bal kalyorsa, artk ne en u-fak bir grkeme, ne toprak, ne altn, ne at, ne hiz-metkra sahip olan Kloe'nin babasnn, efsane parac-na sadk kalmasna alabilir miydi? Byk ama ykk dkk bir evde yaayan sska ve kzl sakall bir adamd; bu evde ileri yanda, artk hayatta olmayan bir kleden olma kz Kloe ile yayordu. Baba-kz, kendileri iin gene de ok byk olan evin bir blmnde oturuyor-lard, gerisi yknt, dknt idi.

    Kzcaz bu saysz girinti kntl, saklanmaya ok elverili olan bu ta toprak iindeki yerde yayordu. Malchos kaamaklarnn birkanda gelip burada oyna-m ve scak bir Tammuz gn Mani'yi de, gelmesi iin kandrmt. Ky pazarna mal satmaya gelmiler, Nip-pur'lu bir tacir btn mallarn satn alarak onlara bo vakit kazandrmt. Kloe'yi bulacaklarn umutyorlard, oysa karlatklar, elindeki bastonla dnceli dn-celi dolaan babas oldu.

    Siz kimin oullarsnz, ocuklar?

    3

  • Mani: Kloe'yi grmeye geldik, demeyi yeledi. Kzm m? Evet; Tanr onu kutsasn. Tanr onu kutsasn! Tanr onu kutsasn! diye tek-

    rarlad Charias, disiz az ile gle bir yz taknarak... Byle konuan tuhaf kiiyi yukardan aa szd: Yakla da seni greyim ocuum, yoksa u hurma

    bahesindeki delilerden biri misin? Ancak Yunan, delikanlnn yznde yle bir saflk,

    tatllk ve hzn grd ki, sonunda ii rahat etti. Bana, korkulacak insanlarmsnz gibi gelmiyor.

    Beni izleyin, kzm uzaklarda deildir. Size hurma uru-bu vereyim, kafalarmz tazeler.

    Ykntlarn zerinden geerek, evin oturulan bl-mne geldiler. Kloe henz gelmemiti ama babasnn tasaland yoktu, atasnn baarlarn ve iskender'in utkusunu anlataca yeni birilerini bulduu iin kvan-lyd. Elini kolunu sallayarak, yrenin dili olan Aramice konuuyor, ancak zellikle asker deyimler iin arada Yunanca szckler kullanyordu. Sava kahramanlklar-na duyarl olmayan ve daha ok duvardaki garip izgile-re dalm bulunan arkadann aksine, Malchos, by-lenmi gibi dinliyordu. Duvardaki izgiler belki daha varlkl bir mal sahibinin badana ile rtecei lekelerdi. Ama Mani'nin gzleri, izgileri ve renkleri fark etmiti. Yaklap trna ile mavi bir toz paracn kazyp eli-nin stne koydu, sonra da parma ile, silinmi olan izgileri yeniden izmeye balad. Bir sreden beri ona bakan Charias, konumasn keserek, sorulmayan soru-lar yantlad:

    B u n u , Dura-Europos'tan bir sanatkr izdi. Sy-lendiine gre, renkler ok parlakm ve altn varakla canlandrlm. Bu derebeyi konana ok nl ziyaret-iler gelmi. Burada, bu odada len dzenlerlermi. I-

    51

  • nan bana, Mezopotamya'nn en neeli ve en iyi yenilip iilen lenleriymi.

    iki delikanlnn, Charias'm evine gitme frsatn ye-niden bulmalar iin birka hafta gemesi gerekti. Ora-da ayn eyler yeniden yaand. Malchos, hi de keyfi kamadan, Makedonya seferlerinden birini dinlerken, Mani, duvarn karsna gemi, enesini uzatm, sade-ce kendisinin grebildii bir freske dalmt. Kloe ise bir keden bir keye gidiyor, kh destann bir paras-na kulak veriyor, kh Mani'nin hayran baklarnda onu byleyen grntnn ne olduunu bo yere tahmine alyordu.

    ite bu uzun sessizlik ve hayranlk anlarnda Mani ilk kez, nne geilmez bir resim yapma istei duydu. Bir Beyaz-Giysili iin tuhaf bir istek, dine aykn bir istek, g-nahkr bir istek! Her giizelilie, her renge, her biim zara-fetine kar olan evrede, en zararsz ikonann putperestlik sayld bu toplulukta, Mani'nin yeteneinin ve yaptnn ortaya kmasna yol aan, nasl bir mucizeydi? Yzyllarn tesine bakldnda Dou resminin gerek kurucusu g-rnen Mani'nin her fira darbesi, iran'da, Hindistan'da, Orta Asya'da, in'de ve Tibet'de binlerce sanatnn do-masna yol aacakn. O kadar ki, hl baz lkelerde, "Bir Mani" deyimi "gerek bir ressam" anlamna kullanlr.

    O gn gitmek zereyken, Mani, heyecanna verile-bilecek tuhaf bir harekette bulundu. Kloe'nin babasnn nnde dimdik eilerek, duvar resminin restorasyonu i-in izin istedi. Charias glmemek iin kendini tuttu nk ocuun alamak zere olduunu hissetmiti. G bela bir cevap mrldanverdi, buna delikanlnn ya-nt, erkeke bir el sk oldu.

    Topallayarak uzaklaan delikanlya bakarken yal Yunan byle bir ii bir acemi ocua brakmann huzur-

    5*

  • suzluu ile ok zel bir insanla grm olmann ya-ratt tuhaf bir duygu arasnda gidip geliyordu; bu de-likanl, belli bir nedenden dolay allak bullak ediyordu yal adam, dahas rktyordu.

    Daha sonraki haftalar Mani hazrlklara giriti. n-ce, allardan, kei kllarndan ya da tavan tylerinden kendi elleriyle yapt firalar; sonra, bulduu ya da kendi yapt soluk ya da parlak renkler. A boyas ya da kiremit rengi kumlar ayryor; yumurta kabuklarn eziyor, fildii rengini buluyordu. iek yapraklar, sap-lar ve meyve taneleriyle renk rflelerini, nanslarn ya-ratyordu. Renkleri sabitletirmek iin, badem aala-rndan toplad reineyi kullanyordu.

    Mani tekrar Yunanlar'n evine gitme firsat bulduun-da, hi acele etmeden takmlarn yayd. Mezopotamya yaznn scanda boyalardan ve reinelerden, kokunun her trls yaylmaktayd. Charias ile Malchos, baba-oul gibi taraaya kp konumaya dalarlarken, Kloe de susamlklarn gidermek iin karpuzlar dilimliyordu.

    Kloe, Mani'ye karpuz vermek zere yanna geldiin-de, birbirine girmi renkler grd. Fon olarak gk ma-visi, sonra da belirsiz, toprams, kan rengi plajlar... Arkasnda durup seyre dald. Sonra yavaa, izgilerle -klarn birbirine karml arasnda bir yz resmi fark etti. Mani'nin parmaklar bu yzn evresinde dolan-yor ve her dolanta daha da belirginleiyordu. Ortaya bir insan resmi kmt, sanki gz sisinin iinden kan bir gezgindi, kalar, burnu, dudaklar, canllarn leni-ne katlmak zere duvardan frlayacak gibiydi.

    Bylenmi olan Kloe, Mani'ye yaklat, o ise adam-na bakmak iin bir adm geri atmt. Yz srlsklamd. Yunan kz, onun akaklarnda ve gzlerinin evresinde biriken teri damla damla silmek zere, gmleinin ucu-nu masum bir hareketle kaldrd, Mani, Kloe'nin ho kokusunu, o afacan meyve kokusunu koklamay seviyor-

    53

  • du, iine ekiyor, bu koku evresindeki havay dolduru-yor, onu sarp sarmalyordu. Kzn giysisi her yzne dediinde, kendi harekeden arlayor, nefesi daral-yor, gzleri ufalyordu. Sonunda dudaklarnn hizasnda aptalca tuttuu frasnn ucundan baka ey grmez ol-du. Baklar, baka hibir ey yokmu gibi, oraya takl kald. Btn bedeni ile yalnzca, fira tutan elini hisse-diyordu. Yunan kz, Mani iine devam etsin diye ekil-diinde, onun hi kprdamadn, son bir renk darbesi atmak istercesine frasna asl kaldn grd.

    Bunun zerine Kloe, sessizce yaklamas iin babas-na iaret etti. Ancak Charias, odaya girer girmez sevin-cini saklamad:

    Demek byleymi! Duvarn bu kesi, atalarmn zamannda aynen byle olmalym!

    Mani iin bundan gzel iltifat olabilir miydi? Fras ile canlandrd bu yz, Charias'n anlatp durduu anl dnemin bir tan olmalyd. Malchos:

    B u adam kim? diye sordu. Mani, adn duvarda okuyormuasna: Vaftizci Yahya olmasn? diye sordu. H i de deil diye alay etti Yunan. Bu odaya Vaf-

    tizci asla girmedi. Budaylarn anas tanra Demeter olmal ya da avc Artemis veya tanr Dionisios. Hatta...

    Ortaya kan resme yaklat: Tanr Mithra da olabilir. Dura-Europos'tan gelen

    ressam onun btn gizlerini biliyordu. Bu onun resmi, imdi eminim artk. Bak, yznn evresindeki gne -nlar grlebiliyor...

    Mani byk korkuya kaplarak: Mithra! diye mrldand, frasn firlatp koarak

    kt.

    eytan! eytan! eytan! diye tekrarlyordu, hi durmadan.

    54

  • ocukluundan beri Yunanlar'dan kamas, ekmek-lerini yememesi, evlerine girmemesi retilmemi miy-di? Hangi delice kibir onu, bu yasaklar bozmaya itmi-ti? imdi de kalkm put resmi iziyordu. Gnahkr, i-mansz lanetli!

    Malchos'un bile bilmedii, kendi adacndan baka gizlenecek yeri mi vard ki? Oraya kapanmak, kendini unutmak, gmlmek, vcudunun kimse tarafndan bu-lunmamasn istiyordu. Soluklanmadan, gzlerini din-lendirmek iin suya sarkt.

    imdi, dirsekleri su kanalnn yatana dayanm, y-z suya dnk, mintannn uzun kollar suya batm yalpa vurup duruyordu. Uzun sre kmldamadan, u-yumu gibi kald. Suya tekrar baktnda, kendi yz-n grd, nce belirsiz, su durulduka daha belirli bi-imde. Yzn hi bu kadar yakndan grmemiti. Ara-lk dudaklarnn zerinde bir su damlac kalmt.

    Bir kez daha "eytan!" diye sylendi ama sudaki du-daklar kprdamad.

    Dudaklarn zntyle kvrdnda, sudaki dudaklar kvrlmad. Glmsedi. Kendi dudaklar yavaa sudaki-leri yknd. Suyun yanstt kendi yz deildi. Suda grd, benzerini yknen kendi yzyd.

    Dudaklarndan, birden, kendisine ait olmayan ama kendi sesiyle syledii szckler dkld:

    Selam sana Mani, Pattig'in olu! enesi titredi ve acd. Cevap vermek, soru sormak

    istedi ama kendi szckleri boaznda dmlendi, a-zndan tekinin szckleri kt:

    Selam Mani, seni kendi adma ve beni yollayan ki-i adna selamlyorum.

    55

  • Su kysndaki bu tuhaf olay, Mani'nin kendisi anla-tr. Hem Mani, hem gnn birinde "Manici" diye ad-landrlacak olanlar iin bu olay Vahiy'in balangcn oluturur. Bazlar inanlarn byle doduunu syler: erginlik dnemecinde dsellie kay, kadnla, yasak-lanm olan kadnla karlama ve arzunun tamas...

    Kukusuz. Mani'nin, bu ocukluk aynasna bakma-ya ihtiyac vard... paralanan belleinin paralarn toplamak iin. Doumu ile ilgili gerek, hurma bahe-sine gelii konularnda kukular vard. Geri onun kalntlarn para para toplamt ama birbirine ba-lamaya cesareti yoktu. O "sesin" kendisine, "Pattig'in olu"diye seslenmesi, "grnt"nn azndan Mari-am adn duymas gerekiyormu meer...

    "Sonunda, on iki yamdayken, hangi kadnn beni dourduunu, bu etten bedenin iinde nasl olutuu-mu ve domama neden olan ak tohumunun kimden geldiini rendim. "

    Bunlar, Mani'nin szleri, yllar sonra mritleri ta-rafndan kaleme alnd.

    ann ocuu olarak, bu konulara saf ve heye-canl bir gzle bakyordu. Grd ya da grr sand- sudaki grntsnden kitaplarnda "kizim " ya da "Benzerim" diye gerek bir arkada imi gibi sz et-mektedir. Bu asi ocuk iin bir ile dostu ve zellikle Bcyaz-Giysililer'e, retilerine ve yasaklarna kar de-erli bir mttefiktir.

    Gene de, grntden korktuu karlamalarnn ilk giinii, duvara Mithra'nn resmini izdii iin pi-

    56

  • manlk getirmek istediinde, "lkiz"i, umut ettii yan-t verdi: "Cann neyin resmini yapmak istiyorsa, onu yap Mani. Beni Gnderen'in rakibi yoktur, her gzel-lik O'nun gzelliini yanstr."

    57

  • III

    Put resmi de olsa, korkmadan resim yapabilir miydi? "I-kiz"i, duymak istedii daha nice ey sylemiti: Beyaz-Giysililer'in inancnn kendi inanc olmadn, asla on-larn dininden olmadn, onlarn safiyetlerinin kibir ve sapklk olduunu sylemiti. Gnn birinde, bu dnya ile karlaacak olgunlua eritiinde, hurma bahesin-den ayrlacan da syledi.

    Mani, kendi kendine bunlar kimseye anlatmamaya sz verdi. Gene de o kadar byk bir sevin duyuyordu ki, ruhu paralanm, atlam ya da ikiye blnm o-laca yerde, uzun bir yabanclk dnemi geirdikten sonra btnlemi, lehimlenmi gibiydi. Charias'n e-vinden, yanmakta olan bir batakhaneden kaar gibi ka-mam myd? imdiyse dnm, duvarn nne otur-mu, att firay eline alm ve Mithra'nn ban ssle-yen nlar birka darbe ile canlandrmaya balamt. Malchos'tan, selamsz sabahsz kamam myd? imdi ona dnm, daha dikkatli, daha sevecen bir dost ol-mutu.

    Tyr'li, arkadann deimi ve farkl olduunu gr-d, iyi ama neyi farklyd?

    tki delikanl, yan yana Kutsal Ev'de, dua odasnda diz ktklerinde, Mani ark sylemiyordu. Dudaklar-n, enesini, kalarn kprdatarak ark syler gibi yap-yor ama azndan hibir ses kmyordu. Toplulua ait meyvelikte almaya gittikleri gn, Malchos arkada-nn almadn da anlad. Beli usulca kaldryor, ar

    58

  • ar indiriyordu, o kadar yava indiriyordu ki, bel, top-raa ancak deiyor, sonra ara sra aletini bir aaca daya-yarak gerekten i grmesine soluklanyordu.

    O gn Malchos, ne yaptn sormadan edemedi. Bunun zerine, Mani, yerden, kesilmi ama kurumaya balad halde henz yeil kalm bir dal ald ve bir kam gibi aklatarak:

    u sl dinle, dedi. Onu zdm iin hava inli-yor. Dinlemesini bilseydin, unlar sylediini anlardn: u dnya zerinde daha hafif ol, bastrmadan yr, sert hareketlerden kan, ne aalan ldr ne de iekleri! Topra iliyormu gibi yap ama onu yaralama, oka-makla yetin. Bakalar avaz avaz barrken, dudaklarn kprdat ve barma.

    Mani, ok sonralar, hurma bahesindeki genlik gnlerini anmsarken yle diyecektir:

    "O adamlarn arasnda, dinlenceye saygl olarak, hakszlk etmeyerek, ac ektirmeyerek, kurallarn izle-meyerek, onlar gibi sohbet etmeyerek, akllca ve kur-nazlkla yol aldm."

    Topluluun arasnda her gn, trelerini uygulama-dan ama onlara kar gelirmi gibi grnmeden yaa-mak iin kurnazlk gerekiyordu. nk yeniyetme deli-kanl, dnya yzne kana kadar, uzun yllar kendi gereini gizlemek, renmek, dnmek, olgunla-mak zorundayd. Arada yapar gibi grnerek, aldatma-ca ve gizlenme iinde yaamak zorundayd. Bunu b-yk bir sabrla yapyor ve cesaretini yitirdii anlar, ken-di kendine "yeryznn davranlarn taklit edince kof-luklar reniliyor" diyordu.

    Mani'nin gene de yapmack davranmad bir yer vard. Hurma bahesindeki binalar arasnda bir tanesin-den, ktphaneden ieriye, bkknlk duymadan girerdi. Ne yazk ki Sittay da bu binada otururdu. ok basit bir

    5 9

  • hcrede yaard. Ama ite, imdi de oradayd, kitaplarn ve okuyucularn yan banda! Mani, "baba"nn onayla-d kitaplara bakt srece, kayglanacak bir ey yoktu. Ama baka bir kitaba dokunacak olsa, birka dakika i-inde Sittay'n ya da onun emriyle "b i rader lerden biri-nin yaklap, tehdit ve lanet savuracan bilirdi. Oysa, Dicle Ovas'nn bu cra kesinde rastlanacana olas-lk verilmeyen zenginlikteki ktphanenin, mminle-rin, zellikle gen olanlarn okumalarna izin verilen pek az kitap vard. Yazarnn putperest olmas, yaptnn gnah saylmas iin yeterliydi. Yasaklanmayanlar sadece tp, bitkiler, yldzlar ve geziler hakknda birka kitapt. Yazar Yahudi ise, ibrahim gibi, hayvan kurban edip et-medii, bilinmeliydi. Bu da incil'in, hurma bahesinde okunduu biimi ile, nemli metinlerinden yoksun ol-duunu gsteriyordu. Yazar Hristiyan ise, mezhep sap-kn olup olmadna baklrd. Bylece, ktphanede bulunan yirmi kadar incil sureti arasndan sadece ikisi veya , Sittay'n deyii ile "isa'nn retisini Yunan-lar'n beenisine gre" dzenledii iin mminlerin as-la "Aziz" diye armadklar, aksine kfir, hain, sapkn-lar prensi dedikleri Tarsuslu Pavlos'un yazd mektup-lardan birazck daha iyi karlanyordu.

    Mani kendisine yasaklanmam birka kitab tekrar tekrar okuyor, onu etkileyen, ilgisini eken ya da be-endii uzun blmleri ezberliyordu.

    Bazen, kelimesi kelimesine bildii filanca metni tembel tembel gzden geirirken, anlatlan olayn g-znn nnde canlanmasna ayordu. O zaman da i-inde resim yapma istei kabaryordu. nce bo sayfa ile uzun sre ba baa kalyor sonra sayfa, yava yava Aramice yazlar, insan, iek ve masallardaki hayvan re-simleri ile doluyordu. Ancak hibir zaman bir metni sslemeye, resimlemeye, hele bu deyime baylsa bile tezhiplemeye kalkmamt; aksine, resimlerine yakn-

    6 0

  • dan baklacak olsa, sze gerek kalmadan znn anla-lacandan emindi.

    Bylece Mani'nin sanat, nceden tasarlanmadan ama erken olgunlam bir ustalkla, kitap sayfalarnn kenarlarnda boy verdi. nce, suret kartclarn m-rekkebiyle, kiilerin ve eyalarn biimini incecik iziyor, sonra ilerini kla dolduruyordu. "Biraderler"in gze-timinden gnbegn alnan mutluluk anlan...

    Ama eninde sonunda durum ortaya kacakt. Be-yaz-GiysiIiler'den biri, ilk kez, Mani'nin kutsal kitaplar-dan birinin kenarn kirlettiini grdnde, ilenen bu gnah Sittay'a haber vermeye kotu. Olan, ne kat ne de yalvard. Yaptnn taze heyecan iinde, ne kor-kuya yenildi ne ihtiyatlla snd. Efendi karsna di-kildiinde, kstah bir aklama yapt:

    Resmi henz bitirmedim. Tomas'n ncil'inin sureti olan kitab kapan Sittay,

    kapaktaki Isa ve havarilerinin resmini grnce kalakald. Hibirinin bedeni yoktu, Nsral'nn* evresinde on yz vard, isa'nn hemen yannda, tarikatn inancna gre onun ikizi saylan Aziz Tomas vard. Onlarn ev-resinde de, lacivert bir gkyznde yldzlar gibi seyre-den teki yzler... Sittay nefesini tuttu. Arkasndaki mminler, verecei karar bekliyorlard. Ama karar gel-mek bilmiyordu. Efendi, pencereye en yakn masaya ki-tab koydu ve gn nn vurmas ile kitaba yeniden dald. Bakt yz de kendisine bakyordu, sayfann d-nda da varln srdryordu ve bunun, ocuun ha-yal gcnden domadna inand. Yz kt, kork-muasna, daha da karard. Sittay byle bitkin durur-ken, Mani, parmen ktlarnn, tomar halindeki pa-pirslerin, hurma yaprandan, eski sicimlerle ciltlenmi kitaplarn yl durduu duvara bakyordu. Delikanl, * Nsra kynde doduu iin Hz. sa'ya "Nsral" da denir. Ayn szckten tremi olan "Nasrnl" Hristiyan anlamna gelir. -yay. n.

    6

  • her yapt cildinden tanyordu, yazarlarnn adlar du-daklarnn ucuna geldi: Ptolemaios, Arenaria, Marcia-nus, Bar Daysan... saatlerce, her kitaptan aklnda kalan hatta resimlemek istediklerini belleinden geirerek bu biimde ayakta durabilirdi. Hayranlkla parlayan ocuk yzne bir glmseme yayld. Artk onun iin, iinde bulunduu bu geici huzur sylenecek szle bozulana kadar, hibir eyin nemi kalmamt. Gzleri ve sesi sarslmln ele veren Sittay:

    B u resmi sana Tanr m yoksa eytan m izdirdi? diye sordu, Mani'den hibir yant beklemediini belirt-mek iin de arkasn dnp darya kt.

    Ertesi gnler, tarikatn ba, delikanlnn zayf belle-inde yer edecek rnek bir davran aryormuasna, gizemli bir tavr taknd. Malchos'un dndaki "bira-derler" de, Sittay'n fkesine rastlamamak ve cezas ve-rilmemi gnahn yaratt kutsal korkuya uramamak iin sulu ile konumamaya zen gsterdiler.

    Gnler geiyor ve hurma bahesindeki hava giderek yakc oluyordu, bunda, Mezopotamya gneinin hibir pay yoktu. Bu kez, Dicle'nin kysnda olmalar, sca ha-fifletmiyordu. Efendi, otoritesinin sarsldna inanyordu. Kendi kendine sylendi: "Gnn birinde ani bir duygu ile garip bir gerek araycs bir prense vaaz vermek zere Ktesiphon'a, Nabu Tapna'na giden ben deil miyim? Bu ocuun toplulua gelmesi iin direten ve Pattig zaaf gsterdiinde gidip ahsen ocuu alan ben, Sittay, deil miyim? Bunun iin Yce Irade'nin bir aleti deil miydim? Bir bakma Mani'nin vaftiz babas, topluluktaki babas ol-madm m? Oysa, Tann'nn setiine inandm bu o-cuk, yasamza kar gelen, Kutsal Yz' kirli parmaklaryla izmeye yeltenen ocuk oluyor! Onunla nasl konumal? Nasl davranmal? zellikle bu hurma bahesinde sayg-szl ve karkl yaratmasna nasl kar koymal?"

    6 2

  • nk "biraderler" arasnda karklk bagstermi-d. Az da olsa aralarnda bazlar, kendi kendilerine sor-maktayd: Seilmiler, ocukluktan klarnda, on iki yanda iken, belli olmuyorlar m? Bilgelikleri yetikinle-rin yzlerinde panldamyor mu? Ha Kuds'teki Tap-nak'ta bilginlerin karsna kan.Isa, ha Mani! Bu kyas-lama, Sittay'n ilenen gnah karsnda sert davranma-yn eletiren ou Beyaz-Giysili'yi kzdryordu. Krk yl nce, tarikat kurulduundan beri, yol gsterici ilk kez eletiriliyordu. Rakipleri: "Tanr tarafndan seilen aziz, Mani olsayd, kurallarmza her gn kar gelen ve topluluumuzu kk gren ahlaksz Malchos'u arka-da seeceine, erdemli mminlerden birini seerdi! di-yorlard.

    Gen Tyr'linin iman btn biri olduu sylene-mezdi gerekten. Olgunluk ya olarak kabul edilen on be yana basacakt ve hurma bahesini terk etmek iste-diini saklamyordu. Herkese Ktesiphon'dan, yapaca ilerden, sarayndan, kervanlarndan sz etmekten e-kinmiyordu. Sittay ve teki Beyaz-Giysililer, artk ken-dilerinden biri olmadnn bilinci iinde, onun haar-lklarn nlemeye almaktan vazgemilerdi.

    Bu yzden, bir akam kyden dnnde birade-rin zerine ullanarak onu Kutsal Ev'e srklenmeleri ve ceza direine balayarak, hibir aklamada bulunma-dan, kamlamalar, Malchos'u bir hayli artt. Mani yetitii vakit, ular pskll kam arkadann sr-tna ve bacaklarna indirilmekteydi. "Kusurlarn itiraf et ! " , "it iraf e t ! " , "Nedamet get ir ! " diye barmaktayd-lar. Tyr'linin naralar her seferinde daha uzun, daha ac kyordu.

    Sittay'n bir iareti zerine, ikenceciler daha ok vurmaya baladlar ve delikanl hrsla bard:

    Kaamak yapan tek insan ben deilim, neden ce-zalandrlan ben oluyorum?

    63

  • Sittay'n yz bir glmseyle aydnland, ite bekle-dii itiraf buydu. Sadece bu szleri bekliyormu gibi, cellatlarn durmalar iin ocua yaklat:

    Seninle birlikte olan kimdi? Kendine gelen Malchos vazgeti: H i kimse! Yalnzdm! B u akam yalnz gittin, bunu biliyorum. Ama ba-

    ka gnler, biraderlerden hangisiyle gittin? Hibiriyle. ikence gren ocuun soluundan baka bir ey

    duyulmuyordu. Sittay, ciddiyetle Mani'ye dnd ve st perdeden:

    Senin olduunu biliyorum Mani, dedi. Biraderler-den ou da biliyor. Ama bunu senden duymak ister-dim.

    Sittay neredeyse barmt, ikencecilere ilerine de-vam etmeleri iin iaret etti. Mani atld:

    Malchos bu ikenceden kurtulursa konuurum. Sittay haykrd: Syle yleyse! Dorudur, Malchos ile baz gezintilere gittim. Nereye gidiyordunuz? Sittay'n bekledii cesur bir itiraf deil, bir ihbard.

    Mani: Kye gidiyorduk, dedi. Bundan kukulanyorduk zaten, kime gidiyordu-

    nuz? Deiik kimselere. Yunanlar'a? Bazen. Bir kere bile fazladr. Pislie ve gnaha bulatnz. Sittay'n her cmlesi, uultuyla onaylanyordu. Sit-

    tay daha fkeli, daha sulayc biimde devam etti: Yunanlar'a gittiinizde, hi ekmeinden yediniz

    mi?

    6 4

  • Mani'nin cevab hazrd, bir adm att, ban kaldr-d ve gururlu biimde:

    Evet, dedi. Yunan ekmei yedim, benden nce isa'nn havarilerinin yaptklar gibi. Onlar, uluslara va-az vermeleri i^in gnderdiinde yanlarna ne deirmen, ta ne de brek vermi. Tek eyalar, zerlerindeki giy-silermi.

    Bu szler zerine Sittay kkredi, Beyaz-Giysililer seslerini ykselttiler. Mani tam konuaca ve bir adm ataca srada akl kart, kollan, bacaklan gevedi, ne dudaklanna ne ellerine hkmedebildi, orada ylece, a-cnacak durumda kalakald. Hkrarak.

    Zafer Sittay'indi. Otoritesine kavumu, eletirilere son vermiti. Mani'ye yukandan aa bir bak firlatt, sonra bata bulunurcasna:

    Kardelerim dedi, aranzdan bazlan u anda top-luluumuzdan kopmu, yasalarmza kar gelmi, gele-neimizi kmseyen, kibir gsterisine kalkan u iki cahili kovmam ister. Ama bu iki gnahkra ayn davra-n gsteremem. Malchos hibir zaman dinimize can-dan balanmad. Buraya yetikin olarak gelenler dindar-ca bir seimde bulundular, bunun iin dllendirilecek-lerdir; buraya ocuk olarak gelenler, bizim aramzda ya-salanmza gre yetitirildiler. Malchos bunlardan ne bi-ri ne de dieridir. Biz onu, lm babasnn hatn iin aramzda tuttuk ama bilelim ki asla topluluumuza ait olmayacaktr, o kirli dnyaya aittir ve oraya gitmesi ge-rekir. Onu burada tutmak, gen mminlerimizi yoldan karmasn gze almak demektir. Kant ortada!

    "Malchos'un zararl etkisi olmadka, Mani'yi srek-li gnaha itmedike, Mani her zaman bu srnn en yumuak kuzusu olacaktr.

    65

  • V

    Mani o gccc, yatak diye kullanlan hasrna uzandn-da, yatakhane karanlk ve botu. "Biraderler" akam duas iin Kutsal Ev'de toplanmlard. Sesleri, dalga dalga gelmekteydi. Sonra, tam bir sessizlik oldu. Bu-nun zerine Mani doruldu, sol bacan, salam olan bacan, bkt, zerine oturdu, yzn pencereye evirdi, dolunaya, halesi gzlerini doldurana kadar bakt, sonra yakalad bu sindirmek iin gzlerini kapatt.

    O zaman zihninde, suda grd resim, kendi res-mi, "Ikizi"nin resmi belirdi. Mani yalnzca onunla ala-yabilsin diye.

    Neden topluluun nnde kk dtm? Neden Sittay'a cevap veremedim? Neden onu susturamadm?

    "Vakti henz gelmedi", dedi teki. Neden bu insanlara, inandm gerekleri syle-

    memeli? " isa 'nn szlerinj okumadn m? Kel baa imir ta-

    rak vurulmaz! Gerek, ona layk olana sylenir. Senin grevin krallara boyun edirmek, inanlar sarsmak, dnyay altst etmektir ve sen birka Beyaz-Giysili'yi a-fallatmann peindesin!"

    ocukluumdan beri burada yaadm, onlardan baka grtm insan yok.

    "Sen hibir zaman Beyaz-Giysililer'den olmadn, se-nin yazgn baka, bu adamlarn arasnda yalanacak de-ilsin."

    66

  • Bu szler dudaklarn okadnda, alamay brakt ve ksa bir an bir de kapld: imdi Malchos ile gide-cek olsa? teki, sabrszlnn karsnda, sakin bir g-rnm ald:

    "Hayr Mani. Kendini aa vuramazsn, dnya ile karlaman iin henz ok erken. Bir ocuu hi kimse dinlemez."

    Malchos, atlm olmasna karn, birka hafta daha hurma bahesinde kald. zin verilmemesinin, yedii darbelerin belirgin iziyle ilgisi vard ve cellad Sittay, komu kyn insanlarna, kukularn artracak ipular vermek istemiyordu.

    Mani, arkadann bu kukulu affi kabul etmeyece-inden ve firsat bulduu ilk gece kaacandan emindi. Ama Tyr'li, gidiinin ertelenmesine aldrmad. "Bu hal-de Yunanlar'n karsna kmak istemem" dedi. Hayat-nn kadnna ve mstakbel kaynpederine bu ekilde g-rnmek istemiyordu. zler geene kadar glgede bekle-yecekti. Aslnda Malchos, gitmek iin o kadar da acele etmiyordu. Yirmi gn sonra, biraderlerden biri, Sittay tarafndan, gitmesi gerektiini sylediinde, ne yapaca-n bilemedi.

    Mani, sana yalan sylediimi itiraf etmenin zama-n geldi.

    Vakit, itiraf vakti deil. Yalanlarn unutuldu bile. stelik veda tavrlarn taknma. Greceiz.

    Ben gemiteki yalanlardan sz etmiyorum. Bu-gnden sz ediyorum. Buradan kar kmaz Yunan-lar'n beklediklerine, arlayacaklarna inanman sala-dm. Yalan syledim!

    Charias seni damat olarak istemiyor mu? Szn edebildim mi sanyorsun? Sizi yzlerce kez birlikte konuurken, glerken

    grdm, seni olu gibi seviyor.

    67

  • Arbela Sava'nda atalarnn ne yaptn sordu-um srece, doru! Ama kzn alp, Ktesiphon'a gtr-mek istediimi bilse, bana tek bir saniye bile kapsn amaz.

    N e biliyorsun? Kloe'yi ciddi ciddi isteseydin, hi duraksamadan vereceinden eminim.

    Kim kzn bir Beyaz-Giysili'den esirgeyebilir ki? iki arkada glmeye baladlar. Yksek sesle deil,

    duyan olabilirdi.

    Mani, ondan bir daha haber alamad. Kendisi de de-vaml gzleniyor, itten dar her knda iki "bira-der" ona elik ediyordu. Huzuru, gizli snanda bu-labiliyordu. Mucize kabilinden, oraya gittiinde ya da oradan dndnde Beyaz-Giysililer'den hi ekinmi-yordu, sanki oras bir eit grnmezlie brnm ve orada geirdii saatler, ilerlemez olmutu.

    Bir gn, engel olarak kulland palmiye daln at-nda, birinin olduunu hissetti.

    Kloe! Buraya nasl gelebildin? Sesi sertti. Hibir insan aya snana demi de-

    ildi! Bundan ok nceleri, seni bir kez izlemitim. O

    kadar dalmtn ki, yanna gelmeye cesaret edemedim. Mani, Yunan kzyla her zamanki sevecenliine b-

    rnd. Kzn kabahatini balamt. Malchos'tan ne haber var? Nehrin kar kysnda, iiye ihtiyac olan bir ift-

    ide kalyor. Sabahtan akama kadar alyor, bitik hal-de uykuya dalyor. Bize sadece bir kere geldi. Geldii-niz gnleri zlyoruz. Babam, daha dn, duvarlarmz-da restore etmek isteyecein baka resim yok mu diye soruyordu.

    Kk kz, salar kadns bir bartyle rtnmt ve Mani'ye yabanc gelen utanga haller taknmt.

    68

  • O gnlere ait ok gzel anlarm var. Baban ile Malchos'u grr gibiyim, yle gevezeydiler ki...

    Mani, bize geldiinizde, ben asl sana bakyor-dum.

    Mani duymam gibi ayn keyifli sesle devam etmeye alt:

    ...bitmez tkenmez Arbela Sava, iskender'i kur-tarmak iin tam zamannda yetien byk atanz. Malc-hos'un l l gl...

    Kleo ciddi bir hal ald: Mani, benim hep baktm sendin. Seni babam da

    seviyor. Mani'nin yzne, izgilerini yumuatan bir glm-

    seme yayld ama kendini toplayp bir adm geri att: Ya Malchos? Onunla hi szlemedik. Yllardr kurduu d... Bakalarnn dn tamam m gerek? Mani geveledi: Ama ben sz verdim. Sol kolunu bildik bir aaca dolad, Malchos'un "ha-

    nm'n" kendinden uzaklatracak szleri sylemeden nce, g bulmak ister gibiydi.

    B u hurma bahesinde, asla kadn almamak zere yemin ettim.

    Bak, u halat belime doladm... Kloe'yi teselli etmek istercesine ekledi: O tarihte seni tanmyordum. Hayr, tanmyordun. O hurma bahesinden baka

    bir ey tandn m? Baka bir ey tanyacak msn? Hi a-caba, birini sevecek misin?

    A n d itim! diye srar etti Mani, sesine kuru bir i-fade vermek isteyerek. Bunun zerine Kloe kat, iyi balanmam barts bir dala takld. Almak iin durmad.

    69

  • Mani, kzn alamas^ kendisinin de usulca zr dile-mesi iin onun uzaklamasn bekledi. Kendisinin de Malchos'u balamas iin...

    Bir ay sonra, hurma bahesinde konuulanlardan, Malchos'un Yunan kzyla evlendiini ve birlikte Kte-siphon'a gittiklerini rendi Mani.

    7 o

  • II

    Mani uzun sre, ok uzun sre, yetikinlik ann ok sonrasna kadar sabretmek zorunda kald. Mriderinin yazdklarna gre, ancak yirmi drt yandayken "kizi-nin dudaklarndan" onca bekledii szleri duydu. "Dnyaya almann vakti geldi. Bu hurma bahesinden kmann da..."

    Beyaz-Giysililer'in yannda, inanlarn ve ibadederi-n reddettii ve her gn onlarla karlamaktan nefret ettii halde, o kadar sre orada kalmsa, gitmek istei-ne karn, itiraf edemedii bir korku duyuundand. Ta-rikatn kapal dnyasnda, aslnda olgunlamadan ihti-yarlayp hrnlald bu titrek, kukucu, sapknlklar-na bal, itin tesinde neler olup bittiinin bilinmedii bu dnyada btn genliini geirmiken, dnya ile yz yze gelmeyi nasl hafife alabilirdi?

    Bu yzden gnlerin, haftalarn, birbirine e tekdze, hznl, can skc gemesine ses kartmamt. O ni-san sabahna kadar! Orada, suya eilmi, hareketsiz, da-kikalarca kalmt, teki "biraderler" gideli ok olduu halde...

    Sonra, yava yava dorulduunda, ok uzaklara bakmt. Gne hafife kapal, hava lk ve baygn, dut aalarnn yapraklan, tutsak olmu kanatlar gibi, h-znle sallanmaktayd. mrnn geri kalan saatleri ona aniden deerli grnd. Kararn verdi: Akama varma-dan gidecekti!

    91

  • "Gitmek, diye tekrarlyordu Mani, gitmek bir bay-ram, binbir biimde, belki de tek bayram. Ufkun ezeli ve ebedi tutsaklar olan insanlar, baka bir ey kutlam-lar mdr?"

    Hurma bahesinden ayrlrken ne aldatmay, ne ka-may denedi. Gururu ve cesareti ve de treni seti! n-ce arnmak, teninden, yirmi yldr onu sarp sarmalayan o teki beyaz tenden kurtulmak, yerde serili cansz kal-m giysisine tepeden bakmak!

    Sonra, renklerle yeniden domak! Eski bir tarihinin naklettiine gre "Mani bol paal, kf sars ve armut yeili bir pantolon giymiti. Omuzlarna gk mavisi bir hrka atm, gmlei beyaz olmakla birlikte, kendisi ta-rafndan o sknnl bekleyi gnlerinde eyiz iler gibi ieklerle bezenmiti." Gene de Mani'nin mritleri, bu ayrl gnn anmsayp anlatrken Mariam' ve Mardi-nu'yu, Utakim'in skt kundak bezlerini unutacak ve yalnzca doum gnnden sz etmeyi yeleyeceklerdir. Hayr diyeceklerdir, bir kadnn karnndan bir toplulu-un karnna gei, doum saylmazd sadece sona erme-mi bir gebelikti, bir baka ey, kendi evresinde yirmi yl srecek bir yolculuk gerekliydi. Yeryznn sarsl-mas, sabr iinde oluur!

    Mani o gn giyimini tamamlayp ve Kutsal Ev'in al-ak tavan altnda toplanm olan Beyaz-Giysililer'in hu-zuruna karken, gz ilerde, sopas elinde, kitab kol-tuunun altnda idi. Yry gvenliydi ama ince sa-kal hafife titriyordu.

    Son giren o oldu. Dua balad halde, gelii mrl-danmalara yol amt. Beyaz omuzlular dnyor, bira-derlerden biri duaya dalmsa yanndakini drtyor-ve bu kstah, aalk herifi gsteriyordu. Sadece rahip, Sittay, duaya devam eder grnd. Ancak sonuncu ar-ky her zamankinden ksa kesti, sonra mminler, Ma-

    7*

  • ni'nin renk kstahl iinde durduu yerden