ali bektan uzaydaki islamiyet

170
Ali Bektan _ Uzaydaki İslamiyet Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır. UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar... Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki tüm e-kitaplar, 5846 sayılı kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardımcı araçlara, uyumlu olacak şekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görme engelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbir şekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz. Aksi kullanımdan doğabilecek tüm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amacı görme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir. Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça pekişeceğine inanıyorum. Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum. Bilgi paylaşmakla çoğalır. Yaşar Mutlu İLGİLİ KANUN: 5846 sayılı kanun'un "Altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." Bu e-kitap görme engelliler için düzenlenmiştir.

Upload: ceyhun-yilmaz

Post on 06-Aug-2015

370 views

Category:

Documents


18 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ali Bektan _ Uzaydaki İslamiyetKitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar... Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki tüm e-kitaplar, 5846 sayılı kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardımcı araçlara, uyumlu olacak şekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görme engelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbir şekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz. Aksi kullanımdan doğabilecek tüm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.

www.kitapsevenler.com web sitesinin amacı görme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.

Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça pekişeceğine inanıyorum. Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum.

Bilgi paylaşmakla çoğalır.Yaşar Mutlu İLGİLİ KANUN:5846 sayılı kanun'un "Altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap görme engelliler için düzenlenmiştir. Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne mutlu ki, bir görme engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu sevinci paylaşabilmek tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı tarayıp, [email protected] adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.

Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek, lütfen bu açıklamaları silmeyiniz.

Page 2: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan ediniz...Teşekkürler.

Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.www.kitapsevenler.com

Tarayan: Can Serhat Bağrıyanık

Ali Bektan _ Uzaydaki İslamiyetUZAYDAKİ İSLÂMİYETAli BEKTAN

BİLGE KARINCABilge Karınca İstanbul - 2004 Genel Yayın Nu-91ISBN-975-8715-17-8© Telif yasası gereğince bu kitabın tüm yayın haklan Bilge Karınca Yayınlan ve Ali Bektan'a aittir.4UZAYDAKİ İSLÂMİYETAli BEKTANBİLGE KARINCAAlemdar Mah. Salkım Söğüt Sk. Yerebatan Cad. Ağa Apt. Nu: 20Kat: 1 Daire : 3 Sultanahmet/ İSTANBULTel : (0.212) 528 64 70 - Belge Geçer: (0.212) 512 36 69Kitabın Adı - Uzaydaki İslâmiyeYazarı - Ali BektanBilge Karınca da İlk Yayın Tarihi - 2004&Yayın SorumlusuLâtif Uğurdıkan&Genel Sanat YönetmeniVefa Zat&Basın DanışmanıAli Bektan&Halkla İlişkilerSinem Turan&İç TasarımSevda Ekinci&Kapak GrafikSerkan Korkmaz&Düzelti ve RedakteLâtif Uğurdıkan&MontajBarış Matbaası Montaj Servisi&Bu kitap Barış Matbaa ve Ciltevinde basılıp, ciltlenmiştir.Kapak Resimleri: Bilge Karınca Özel ArşiviiçindekilerUzay Ayetleri'nin Anlamı...............9Uzayı Araştırmak İçin Allah'ın Verdiği İzin.....15Kur'an-ı Kerim'de Uzay île İlgili Bilgiler......22Kur'an'da Evren'in Genişlemesi

Page 3: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

1400 Yıl Önceden Bildiriliyor ............22Uzay'm Kur'an-ı Kerim'de Yorumlanması ......30Kur'an'da Bahsedilen Uzay'dakiGezegenler ve Canlılar ................38Uzayda Hayatın Olabileceğini Bildiren Ayetler ... .50Kur'an-ı Kerim'e Göre Yaratılış ...........53Kur'an-ı Kerim'de Anlatılan Uzay'daki ('anlılar . . .57Kur'andaki Uçan Ümmet...............68Yıldızlar Arasındaki Bağlantı .............74Mevla'nın Bahsettiği Gökyüzündeki Uygiirlıklar . . .78Evrende İnsanın Yaratılışı...............80Eski Babil'de Uzay Gemileri.............84Türk Kökenli Sümerleri Ziyaret Eden Uzaylılar . . .90Sümerlilerin Kökeni Uzaya Dayanıyor ........95Kur'an-ı Kerim'de Bahsedilen Alemler Olayı . . . .107Çin Tarihinde Ufo Olayları..............115Gobi Çölünün Ufo Sırlan...............121Gobi Denizinin Uzaylı Ziyaretçileri .........129Mu'ya Gelen Uzaylı Ziyaretçiler...........134Marduk Gezegeni'nin Varlığı .............138Marduk Gezegeninden Gelenler............143Zülkarneyn Uzaya Gitti................147Doğu Bloku Ülkelerindeki Ufolar ve Çalışmalar . .1617Ruslar'ın Ufo Çalışmaları -I-.............165Sovyetler'deki Uzay Çalışmaları -II-.........175Dünyanın Uydusu Ay'ın Olmadığı Zamanlar.....177Tarih Boyunca Ay'daki Gizemli Olaylar.......180Ay'ın Arka Yüzündeki Esrarengiz Çıkıntı ......186Apollo Uçuşları ve Ay'daki Gizemler ........193Ay'a İnişte Yaşanan Gizemli Olaylar.........198Apollo- 12'nin Başına Gelen Gizemli Olaylar . . . .205 Apollo 13'ün Ay MacerasınaUzaylılar Müdahale Etti................208Ay'a Uzaylılar İçin Bırakılan İncil..........213Apollo- 16'nın Karşılaştığı Ufolar ..........219Ay'daki Kubbeli Yapıların Sırrı............224Ay'daki Gaz Kaçakları ................241Ay'daki Garip Şekiller ve Binalar ..........248Ay Yapay Bir Uydu mu?...............253ABD Ay'ı Neden Bombalamak İstiyor? .......259Ay'daki Depremler Sırrını Koruyor......... .262Ay'la İlgili Cevaplanması Gereken Sorular......268Amerikalıların Ay Merakı...............269Ay ve Alemlerin Sırlan Kur'an-ı Kerimde Var . . .273Ay'da Su Bulundu ..................281Amerika'lılar Uzaylılardan Bilgiyi Aldı!........282Sırlarla Dolu Gezegen: Mars.............286Mars'tan Gelenler ...................294Mars'tan Ufo'mu Geçti ................296Uzaylıların Tipleri...................301Brezilya'daki Uzun Boylu Uzaylılar .........311Ufo'ların Yorumlanması................327Yararlanılan Kaynaklar ................333Belge Fotoğraflar ...................3378Uzaydaki İslâmiyetAli BektanUZAY AYETLERİ'NİN ANLAMIKainatta dünyamızdan başka dünyalarında olma ihtimali gün geçtikçe artmaktadır. Teknoloji geliştikçe uzay ve yıldızlar hakkında daha çok bilgi sahibi

Page 4: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olmaktayız. Bu gün bir çok bilim adamı televizyonlarda yajmlanan belgesel programlarda Güneş Sistemimizin yanı sıra uzayın diğer bölümlerinde de insanların yaşayabileceği gezegenlerin olacağını kabul ettiklerini belirtmektedirler. Biz de son astronomik keşifleri kitabımıza almış bulunuyonz. Eğer evrende başka dünyalar varsa bunlar da elbette k boş alanlar olmayıp, dünyamız gibi kendi ortam ve şartlarına uygun canlılarla dolu olacaklardır.Hz Muhammed'in hadislerine gelince onun anlatımında yerler genellikle gökler gibi yedi adet ol; ırak geçmektedir. Yedi Arz'dan bahsederken, onların içinde hayat veya hayat imkânları olmayan içleri boş gezegenleri kast etmiş olamaz. Eğer Peygamber onları ARZ küresi olarak nitelendir-mişse bu, oralarda dünyamızda olduğu gibi canlılar bulunduğunu anlatmak için olabilir. Hz Peygamber bizim dünyamızdan başlayarak diğer dünyaları sayarken sonuncu ARZ için EN UZAK ARZ tabirini kullanmıştır. Bu bizim yerküremiz için kullanılan, dünya kelimesinin zddıdır. Yoksa burada dünyanın zıddı Süfla'yı en aşağıdaki veyahut hayat seviyesi bakımından en düşük şeklinde düşünmemek gerekir. Sadece yerküreleri sayarken önce bulunduğu yerden başladığı için sonuncuyu böyle nitelendirmiştir. Aslında uzayda aşağı ve yukanlık yoktur. Uzaklık ve Yalınlık vardır. Haz-reti Muhammed'in de böyle tabir etmesi bakımından ilginçtir. Burada bilimsel bir gerçekliğe dikkat çekmektedir.Her bir arz-küresi yaşamaya uygun br yer olmalıdır ki Hz. Muhammed ilgili sözlerinde: "Eğer i iz en uzak Arz'a9Uzaydaki İslâmiyetAli Bektaniple (bir yol bulup) bir adam sarkıtıp gönderirseniz o adam orada yine Allah'a (onun hükümran olduğu bir yere) inmiş olur," demektedir. Bu da orasının yaşanabilir bir yer olduğunu gösterir.İBNÎ ABBAS BAŞKA DÜNYALARDAİNSANLAR VE CANLILAR VAR DERBaşka dünyaların varlığını ve oralarda ir sanlar gibi canlıların bulunduğunu ihtimalsiz ve açık olarak kabul eden, İbn-î Abbas olmuştur. (Ölm-687) Onun ilk defa açıkladığı Başka Dünyalarda Hayat sözü dikkat çekicidir. İbn-î Abbas diyor ki: "Allah 7 Arz yaratmıştır. Her arzdı sizin Peygamberiniz gibi bir Peygamber, Adem gibi bir Adem, Nuh gibi bir Nuh, İbrahim gibi bir İbrahim ve İsa gibi bir İsa vardır." Her arzda dünyamız insanları gibi nsanlar olduğunu söyleyen İbn-î Abbas bu sözleriyle oralarda bir halk ve onların da yol gösterici Peygamberleri olduğunu anlatmak ister. Bu onun kendi görüşü olabileceği gibi, benimsediği bir görüşde olabilir. Bizce Hazreti Peygamberin söylediği 7 Arz olayını açıklaması ve desteklemesi halamından ilginçtir. Bu 7 Arz Bizim Güneş Sistemimiz içersinde bulunan gezegenleri kaplıyor olabilir mi? Büyük htimal olabilir. Çünkü Dünyaya benzeyen gezegenler Mars, Venüs ve Jüpiter'in uyduları ile sonradan kabul edilen gezegenlerdir. Marduk'u da buna katabiliriz.İlk müelliflerden Taberi ve diğerlerinin yazdıklarına göre İbn-î Abbas yerkürelerin çokluğu ile ilgili Ayeti açıkladıktan sonra "Eğer bu Ayetin açıklamasını yaparsam kafir olur, onları inkar edersiniz," der. Hatta ona mal edilen başka bir söze göre İbn-î Abbas, "Kıyamete doğru /eryüzüne inen gök melekleriyle İnsanların konuşacaklarını ifade ediyormuş. Aslında onun Gök Melekleri dedikleri v;ırlıkların bizce Uzaylılar olması ihtimali mantıklıdır. Çünkü Allah'ın varlığını bizim gibi insanlar, beyinlerinin yüzde 10'luk bölüm-lüUzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanleriyle kabul ederken, yüzde 100'lük beyinleriyle kabul ve itaat eden insanlar, melek gibi olabilir diyebiliriz. Bunu mecazi anlamda açıklıyorum, halk arasında bir söz vardır ve bu söz iyi huylu insanlar için kullanılır. "Melek gibi İnsan." İşte burada İbn-î Abbas'ın açıklamaunı böyle değerlendirmekte fayda vardır.1400 yıl öncesinin teknolojik gelişmesi günümüz teknolojik gelişmesi gibi değildir. Şimdiki sonsuî imkânlarla Uzayı kolayca inceliyoruz ve elde ettiğimiz oilgileri daha iyi değerlendiriyoruz. İslâm Alimlerinden Katade'de Yerlerin birden fazla olduğunu kabul eden alimlerdendir, (ölm-736). Ve onun çağdaşı olan Basra Kentinden inlü bilgin Hasan El Basri (Ölm-728) oralarda insan şeklinde canlılar olduğundan söz etmezler. Fakat yerlerin çokluğu görüşüne sahip olarak

Page 5: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Allah'ın emrinin bütün yerlere ve göklere indiğinden söz ederler. Böylelikle bir uzay gemisi ile uzaya çıkarsak, tıpkı Uzay Yolu Dizisindeki uzay gemisi Atılgan gibi, gittiğimiz gezegenlerde ALLAH'IN VARLIĞI ile karşılaşacağız demektir. İslâm alimleri bize bunu bildirmektedir.HZ. MUHAMMED'İN GÖKLERDEKİCANLILAR İÇİN SÖYLEDİKLERİHazreti Muhammed ashabına İslâm dinini anlatırken; bazı sözlerinde göklerdeki yaratıklarla ilgili olarak melek ve diğer türlerden canlıları kapsayacak şekilde genel ifadeler kullandığını görürüz. Bazen O: "Yer ve Göktekiler," derken bazen da biz onun, halk ve canlılar anlamında Ehl kelimesini kullandığını görürüz. Mesela O, insanlığa fayda ve doğruyu anlatan bilimadamlarının üstünlükleri aden bahsederken şöyle bir konuşma yapar: "Allah, Allah' in melekleri, gökler halkı ve yerler halkı, hatta yuvasındaki karınca, sudaki balıklar insanlığa hayrı öğreten (alime)'e dua ederler."Hz Peygamber dünyalardan çoğul olarak bahsetmiş ve diğer yandan meleklerden ayrı olarak gökler halkından bah-ııUzaydaki islâmiyetAli Bektansetmiştir. Bunların yorumu ise BAŞKA GEZEGENLER VE ORALARDA YAŞAYANLAR ŞEKLİNDE olmaktadır.Hz. Muhammed başka bir konuşmasında ise Allah'ın hac mevsiminde Arafat alanında toplanan halUa gök halkına karşı övündüğünü anlatırken: "Allah gök ehline karşı Arafat halkı ile övünür."* der. Burada gök ehli, şüphesiz melekler olarak yorumlanacaktır ama insanlara hitap edildiği anlaşılacaktır."Eğer Allah, gökler halkına ve yer halkına azap ederse haksız olarak azap etmez. Eğer onlara Allah merhametli davranırsa onun bu rahmeti kendilerinin ibadet ve iyi işlerinden daha üstün olur." Şimdi burada sırf taat içinde olan meleklerin cezayı gerektirecek bir davranıştan bulunmaz. Bu yönden "Gök Ehli" ifadesi onların dışındaki canlılara yorumlanabilir. Hz. Muhammed bir konuşmasında da gökte-kiler için "Abd:Kul" tabirini kullanır. O; Allah'a bir övgü ve Peygamber'e gönderilen bir selâmın "Gökteki veya gökle yer arasındaki her kula erişeceğini söyler" Buhara'lı ünlü hadisçi İmam Buhari (Ölm-870) hadis kitabına "Ezan" bölümüne kaydetmesi ilginçtir. Onun görüşü ae göre "Ezan" yeryüzünü aşarak tüm uzaya yayılmaktadır.Hazreti Muhammed'in gökyüzü insanlığı ile ilgili olabilecek diğer sözleri de şöyledir:Eğer gök halkı ve yeryüzü halkı bir mümin kişinin kanına ortak olsalar Allah onların hepsini cehenneme atıp kapatır."** Hadis konusunda kabul edilen sahili isimlerden biri olan Tirmizi'nin bu hadisi garip görülmüşse de, hitap ettiği zaman dilimi bugündür. Kim olursa olsun haksız yere cana kıymak aslında dinde şiddetle yasaklanmıştır. Burada Yüce Yaradan'ın inancına ve gerçek bir diıe bağlananlara hayat hakkı verilmeyişinin günah açısından büyüklüğü dile*. Kaynaklar Tirmizi/İlim ve Hakim/Miistedrek tefsir kitapları. **. Tirmizi. A,g.e.12Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektangetirilmekte ve bu suça katılanların çokluğuna bakılmaksızın hepsinin şiddetli bir cezaya uğratılacak lan bildirilmektedir. Bu hadiste görüldüğü gibi yeryüzü hükmin yanı sıra gökyüzü halkından da söz edilmektedir.Gerek yeryüzünde ve gerek göklerde in;ana zarar verebilecek bir takım kötüler olmalıdır ki biz Peygamber'in uzay duası diyebileceğimiz onun şöyle bir besmele çektiğini ve şöyle bir duada bulunduğunu görürüz:"Allah'ın adıyla, öyle ki bir iş onun adıyla olunca ne gökte ne yerde hiçbir şey bize zarar veremez. O tam işiten ve tam bilendir."1947 yılından bu yana Dünya üzerinde görülen UFO olaylarında bir çok dünyalı, (belgelerle de ortaya konulmuştur) uzaylılarla temaslarda bulundu. Bu görüşmelerin dışmda çok ciddi karşılaşmalar gerçekleşti. Binlerce olayın büyük çoğunluğunda Uzaylıların tavırları dostçadır. Ama küçük te olsa belli bir oranda da düşmanlıklar olmuştur, bsanlara saldırılar, kovalamalar, insanların kaçmaları gibi birtakım olaylar UFO araştırmacılarına intikal etmiştir. ABD Hükümetleri ve

Page 6: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

NASA her zaman uzaylıların saldırgan insarlar olduğunu iddia etmişlerdir. Sinema filmlerinde hep Uzjylılann kötü oldukları, dünyalıların daha doğrusu Amerikalı lann iyi insanlar oldukları gösteriliyor. Hep uzaylıların dünyayı işgale gelecekleri düşünceleri sinema ya da tv dizileriyle yoluyla insanların bilinçaltlanna yerleştiriliyor ki, Üçüncü Türden bir Yakınlaşma olduğunda Dünyalılar korkup tepki göstersinler. Ne yazık ki bir süre önce Afyon'daki bir tarlaya inen uzaylıları gören köylüler korkup taş atmışlar, Uzaylılar ise bir tepki göstermeyip, gemilerine binip gitmişlerdir. İşte bu tür davranışlar Amerikalıların istedikleri davranış biçimidir.Birleşmiş Milletler'in öncülüğünde hazulanan Uzay Anlaşmasına göre, Dünyanın herhangi bir ülkesi uzayda çalış-13Uzaydaki islâmiyetAli Bektanma yaptığında bu çalışma insanlığın ortak malı olarak kabul edilmiştir. NASA'nın Ay ve Mars Gezegeni çalışmaları insanlık için de önemli adımlar olarak görülürken, bizce; harcanan milyarlarca doların perde arkasında UZAYLILARLA TEMASA GEÇMEK VE BİLGİYİ ALMAK yatmaktadır. Yoksa 2003 Mart ayında Irak Savaşı başlarken, ABD Başkanı George W. Bush üç milyar Dolar parayı kongreden geçirip bütçeye koymazdı. Herhalde )ir hayal uğruna bu parayı harcamayı düşünmüyorlar.Gökcisimleri ile gelen Dünyadışı Varlıklır ve Hayat üzerine Hazreti Muhammed'in söylediği sözler çok dikkat çekicidir. ABD'Ii bilimadamları nasıl ki Kur'an-ı Kerim'i araştınyorlarsa bu hadisleri de araştırabilirler, hatta araştı-rıyorlardır. Bilgi eski kitaplarda yatıyor. İslâm alimlerinin kitaplarının bir çoğu son Irak Savaşı'nda Bağdat Kütüpha-nesi'nden toplanıp, Amerika'nın yolunu tutmuştur.14Uzaydaki İslâmiyetAli BektanUZAYI ARAŞTIRMAK İÇİN ALLAH'IN VERDİĞİ İZİNKur'an-ı Kerira'in bir çok Ayetinde, yer ve gökyüzü imkân ve nimetlerinin insan için yaratılıp onun faydasına sunulduğundan bahsedilir.İbrahim Suresi 14/32-34 Ayet: "O Öyle lütufkâr Allah tır ki gökleri ve yeri yarattı ve gökten de su indirip onunla size nzık olarak türlü meyve ve ürünler çıkardı. Emriyle tabiata koyduğu kanunlar içinde denizde akıp gitmeleri için O, gemileri sizin yedeğinize verdi. Nehirleri de aym şekilde faydalanmanız için size boyun eğdiren O'dur.""Adetleri üzere seyreden güneş ve ay'ı o sizin istifadenize verdi ve O gece ve gündüzü de yine sizin istifadenize verdi.""Kısacası O size ihtiyaç duyup istediğiniz her şeyi vermiştir. Eğer siz onun nimetlerini tek tek saymaya kalkışırsanız, onları sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim ve nankördür."Bu Ayetlerde yer yüzünde ki ve gökyüzündeki yani uzaydaki her şeyin insanlığın yararlanmasj için yaratıldığı belirtilmiştir. Bu Ayeti öğrenen Amerikalılar bu gün Ay'da bulunan Helyum3 İzotopu adlı madeni Yeryüzüne getirmek üzere çalışmalar yapmaktadır. Bu madenden getirtilecek olan 30 tonluk miktar, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilecektir. O yüıden ABD'li bi-limadamlannın Kur'an-ı Kerim'i incelediklerini ileri sürerken, onların çalışmalarının ciddiyetini de öğrenebiliyoruz. Allah'ın burada insanoğluna bildirdiği dünya da dahil olmak üzere uzay denizi içinde yüzüp gidenlerle denizlerde15Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanseyreden gemiler arasında bir ilgi kurara! hepsinin insan hizmetinde seyrettiklerini anlatmaktadır.Kur'an'da, insanın madde ve mânâ yollarında yürüyüp ilerlemesi istendi ve insana madde ve mânâ alemleri olabildiğince açıldı. İnsamn fiziki ve maddi alemlerde ve de manevi bir alanda ilerleyip yükselmesine dinde bir engel konulmamıştır. Ancak dinde, bir Müslüman in günlük hayatı ile ilgili buyruklar normal insan seviyesine göre ayarlanmıştır. Maddi ve Manevi alemlerde yükselebilecek olanlara ileri hedefler gösterilmiştir.

Page 7: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Casiye Suresi 45/13 "Allah göklerde ve yerde ne varsa tümünü, kendi tarafından sizin hizmet ve istifadenize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için bir takım dersler vardır."Bilime her zaman önem veren İslâmiyet ve onun kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim inananlarına bilimde ilerlemeyi emrediyor. Eğer çalışırsanız siz de Hazreti Süleyman'ın binek aracı gibi bir aracına sahip olursunuz, böylelikle uzaya açılır, gittiğiniz gezegenlerdeki nimetlerden faydalanırsınız demektedir. Bilindiği gibi Hazreti Süleyman'ın binek aracının sürati saniyede 1000 ışık hızıdır. Bunu da üçyüzbin çarpı bin olarak hesaplarsanız ortaya çıkan rakım inanılmazdır. Amerikalılar'ın Mars Gezegeni'ne olan ilgisini de Kur'an-da ki Ayette bildirilenler ile karşılaştırdığınızda Kur'an'ın açtığı ufku en iyi anlayanların ve uygulayıcıların ABD'liler olduğunu görürsünüz. Kur'an da düşünen topluluklar sözü ise zekâ seviyesi yüksek insanların olduğa milletleri kast etmektedir.Zariyat Suresi 51/22 Ayet ise şöyledir: "Göklerde de rızkınız ve size vaat edilen şeyler vardır."Bu Ayetin anlamı bizce çok geniştir. İlk müfessirler n-zık olarak gökten yağan yağmurları ve vaat edilen cenneti16Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanörnek göstererek açıklamışlardır. Bu yorumu günümüze göre açıklamaya çalıştığımızda öncelikle dünya üzerinde çalışmak ve bilim yolunda ilerlemek olduğunu görebiliriz. Eğer göklerde gezebilecek, uzaya gidebilecek araçlara sahip olunduğunda, oralardaki gezegenlerden getirilecek madenler ile bir çok şeylerin yapılacağı bildiriliyor. Kısacası oralardaki zenginliklerin insanların istifadesine sunulduğu özellikle Allah tarafından bildiriliyor.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uzay gemisi yaptığını düşünelim. Astronotları Ay'a gönderdiğim zi kabul edelim, oradan Helyum3 İzotupu'ndan getirdiklerini varsayarsak, o maden ile ülkenin elektrik ihtiyacını karşılarsak Zariyat Su-resi'ndeki Ayetler gerçek olmaz mı?Oralarda yaşayan varlıklarla karşılaştığımızda da biz; eğer biliniyorlarsa İslâmiyet'i anlatmayacak mıyız, tabii ki anlatacağız. Onları İslâmiyet'e davet edeceğiz. Bunun aynısını eğer Hıristiyanlar giderse onlar da yapacaklardır. Tıpkı Afrika'ya giden misyonerlerin yaptıkları gibi..UZAY ANCAK GÜÇ VASITASIYLA A ŞILIRRahman Suresi 55/ 33-35 Ayetler: "Ey Cin ve İnsan toplulukları. Göklerin ve yerin çevresini aşıp içerilere gitmeğe gücünüz yetiyorsa haydi aşıp gidin. Fakut büyük bir güç vasıtasıyla olmadıkça sizler oraları asla aşıp içerilere gidemezsiniz."Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz.""Göklerin ve yerin çevresini asarak içerilere nüfuz ettiğinizde üzerinize yalın bir ateş alevi ve kıvılcımlarla bir duman salıverilir se sizler birbirinize yardım edip kurtaramazsınız."Bu Ayetlerde insana, dünyayı aşması bir güneş ailesinden ötekine ve bir gökadadan diğerine doğru yol alıp gitmesi ve buradan da ötelere; her bir göğün hududunu aşıp17Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanötekine geçme çağrısı yapılıyor. Bu Ayetlerden öğrendiğimiz kadarıyla insanın büyük bir güç yardımıyla dünyayı aşıp gideceği ve göklerin bazı bölgelerinde yalın ateş kıvılcımları olan Şuvaz'a ve ayrıca öldürücü gazlardan ibaret bir duman olan Nuhas'a veya diğer bir anlamıyla bakırım-sı bir maden eriyiğine maruz kalacağını öğreniyoruz. Böylece insan evrenin neresine giderse gitsin o kendisini ilahi güç tarafından kuşatılmış bulacaktır. İbn-î Abbas burada bütün müfessirlerden farklı olarak "bilme" anlamını vermiştir. Ona göre burada insanlar yer ve gökleri öğrenip, bilmeye çağrıldılar. Fakat onlar bu konuda Allah'ın yol göstermesine muhtaçtırlar. Göklere yükselip gitmenir engelleri karşısında bulunacak bazı çareler de vardır. Göklere gidişi imkân dahilinde gören Kur'an buna ilişkin çarelerin bulunmasından da söz eder. Bu gün elimizdeki

Page 8: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

er süratli araçlarla da olsa uzayda yola çıkamayız. Işık hızını biliyoruz ama bunu elde edebilecek bir enerji haline sokamadık. Sadece Avrupa'nın önemli bilim merkezi Cern'de elde edilen "Karşı Madde"den söz edelim. Bu maddeyi kontrol altına alınacak bir enerjiye dönüştürüp, yapacağımız uzay gemilerine monte edebilirsek, uzayı fethetmek için yola çıkabiliriz.Işık hızına sahip olsak bile en yakın yıldız olan Alfa Century'e gitmemiz 4,3 yıl alacaktır.UFO'lar cin'dir diyerek kestirip atan ve bu konuda doğru dürüst, ciddi araştırmalar yapmayan bazı kişiler bu Ayeti incelediklerinde, Cinlerin de uzayda yaşayamadıklarını göreceklerdir. Eğer güçlü bir araç yaparlarsa ancak o zaman uzayda seyahat edebilecekleri görülecektir. Ateş'ten yaratılan Çin'lerin maddesel olarak veya teknolojik olarak bir uzay gemisi yapmaları ise imkânsızdır. Dünyamı: üzerinde başka bir boyutta yaşayan Çin'ler Kur'an-ı Kerirı'de bildirildiğine göre üstelik çok fazla zeki varlıklar değildir. Allah insanı daha akıllı, zeki ve şerefli bir varlık olarak yarattığı-18Uzaydaki İslâmiyetAli Bektannı söylemektedir. Böyle olduğu halde isteı Müslüman olsun isterse olmasın insanların yaptıkları keşif erle daha iyi bir hayat standartı oluşturmasına teknolojik olarak gelişmesine ve büyük eserler yapmasına rağmen hâlâ Uzay'da gezegenler arasında seyahat edebilecek bir uzay gemisi inşa edememiştir. O zaman insandan daha alt düzeyde olan bir varlığın uzay gemileri yaptığını iddia etmek ;e yanlış olur. Ayrıca Dünyayı, Uzayı, Yıldızlan, Güneş'i Ay'ı yaratanın Allah olduğuna inandığımıza göre Allah'ın bizim gibi akıllı insanlar yaratmaya gücünün olduğunu da biliyoruz. O zaman Allah'ın yaratıcılığına neden sınır koymaya kalkılıyor.Şimdi okuyucularımız şöyle bir soru soracaklar: Buraya kadar anlatılanların doğru olduğunu varsayalım. Peki neden o dost uzaylılar gelip dünyadakileri kurtarmıyorlar?Bu sorunun cevabı bizce şöyledir: He" dünyanın kendine göre kuralları ve yasaları vardır. O in:-anların da uymak zorunda oldukları yasaları bulunduğuna eminim. Bilindiği gibi İslâm ülkelerinin büyük çoğunluğu ekonomik ve kültürel yönden geridir. Uzay gemilerinden oluşan bir filonun gelip Ortadoğu'ya inmesinin ardından olaya çıkacak kargaşayı bir düşünün. Kaos ortamı çıkar. İslâm ülkelerinin halkları ve yöneticileri bunu kabullenemezler. İnsanlar korkar, kıyamet koptu derler. İnsanlar korkudan ve şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemezler. O yüzd;n her Müslüman ülkesi kendi sorunlarını kendisi çözmek zorundadır. Gelecek olan o üstün ırkın vereceği yüksek bilgi düzeyi sonucunda dünya üzerinde savaşların da çıkması muhtemel olmayacak mı? Tıpkı Amerikalıların bugün Uzaylılarla teması sağlayıp, bilgiyi ele geçirerek, dünyaya hakim olmaya çalışması gibi. Bu konuda ABD'deki bazı gizli örgütler kendilerine üye olan bilimadamlarıyla sıkı bir çalışma içersindedirler. Avrupalı ve ABD'li bilimadamlan arasında gidi bir anlaşma da yıllar önce Avusturya'da imzalanmıştır. O yüzden İslâm ül-19Uzaydaki İslâmiyetAli Bektankelerinin toplulukları çalışacaklar, bilime sahip çıkacaklar ve kendi problemlerini kendileri çözecektirler.Şu görüş UFO araştırmacıları tarafından klasikleşmiş bir görüştür ama ne yazık ki böyle açıklayabiliyoruz. Binlerce yıl önce gelenlerin ilkel insanlara yardım eniklerini biliyoruz, çünkü o zamanlar onlar tamamen bilgisiz insanlardı ve eğitilmeye ihtiyaçları vardı.Allah'ın Başka Gezegenlerdeki kullarını tıpkı Adem gibi yarattığını îslâm alimleri söylüyorlar. O yaratılanlar zekâları ile daha çabuk gelişip, ileri bir medeniyete geçmiş olabilirler. Ondan sonra da uzayı gezmeye çıkıp dünyamıza da gelmiş olabilirler. O dönemlerde insanlar gayet ilkel olup, eğitilmeye muhtaçken yardımcı olduklarını söyleyebiliriz. Çünkü Astronomik keşifler bize Dünyadan daha yaşlı gezegenlerin ve güneşlerin olduğunu bildirmiştir. Burada şunu kesinlikle redediyorum: Adem'i uzaylılar falın yaratmamıştır. Böyle bir teori

Page 9: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

birtakım bilimadamları arasında vardır ama kesinlik kazanmamıştır. Batı'da ciddi olarak ve İncil'e dayanılarak Hz. Adem'i Tann'nın yarattığı inancı hızla yayılırken, bir yandan da Danvin'in ortaya attığı evrim teorisine göre, ilk insan'ın maymun soyundan geldiği tezi bazı çevrelerce hâlâ kabul görmektedir. Ancak; Avrupa ve Ame-rika'daki bir çok okulda Darvvin Teorisi kaldırılıp yerine, İncil'deki yaratılış bölümü okutulmaya başlanmıştır.Şimdi gelelim uzaylıların Adem'i yarattığı konusuna: Siz uzay gemilerinizle bir gezegene indiğinizde önce üs kurarsınız. Sonra madenler varsa işinize yarayanları çıkartıp kullanmaya veya kendi gezegeninize götürmeye bakarsınız. O zaman kalkıp neden ilkel insan formatı oluşturmaya kalkacaksınız ki? Kendi gezegeninizin insanlarından getirip oraya yerleşirsiniz olur biter. Eğer o gezegende ilkel formatta yaşayanlar varsa onları eğitip belli bir seviyeye çıkartır onları ve orayı bir Yunan veya Roma Medeniyeti düzeyine20Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektangetirebilirsiniz. Belki de daha ileri gidersiniz. Bu vakit alan komik ve gereksiz bir iş olur. Yüksek Zekâlı insanların yapacağı bir çalışma da değildir. Kısacası Huzreti Adem'i Allah yaratmıştır. İslâm alimleri ise ondan ence de akıllı insanların Allah tarafından yaratıldığını daha sonra yok olduklarını, bunun da büyük ihtimalle Allah'a isyanlarından dolayı olduğunu söylemektedirler, kur'an da Hz. Adem bizim neslimizin akıllı insanı olarak dünyada var olmuştur denilmektedir. Biz insanlar onun soyundan gelmekteyiz.Öyleyse bütün Müslümanlar Kur'an-ı Kerim'i okuyup ve onun gösterdiği yoldan gitmek zorundadır. Kur'anda emir ve yasakların dışında ilim konusunda üst düzeye çıkmamız gerektiği de vurgulanmaktadır. Çalışıp ilimde ileri gitmeye başladığımızda uzayın bir çok yerinde biîi çeşitli nimetlerin beklediğini de bizzat Allah bize bildiriyor, inanç ve azimli çalışmamız gerektiğine inanıyorum. O zaman oralarda bizi güzelliklerin beklediğini söyleyebiliriz.21Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKUR'AN-I KERİM'DE UZAY İLE İLGİLİ BİLGİLER.KUR'AN'DA EVREN'İN GENİŞLEMESİ 1400 YIL ÖNCEDEN BİLDİRİLİYORAstronomi biliminin henüz gelişmemiş olduğu bir dönemde, 14 asır önce indirilen İslâmiyet'n kutsal kitabı Kur'anı Kerim'de evrenin genişliğinden bahsediliyor. Zari-yat Suresinin 47'nci Ayetinde "Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz Biz onu genişlet ciyiz" diye bildiriliyor.Ayette geçen "gök" kelimesi Kur'an'ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Burada da bu anlamda kullanılmıştır. Yani Kur'an "Evrenin genişleyici" olduğunu bildirmiştir. Bilimin bugün elde ettiği sonuç yüzyıllar öncesinden açıklanmıştır.20'nci yüzyılın başlarına kadar bilim dünyasında hakim olan tek görüş "evrenin durağan bir yapıya sahip olduğu ve sonsuzdan beri süregeldiği" şeklindeydi.Rus fizikçi Alexander Friedman ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, bu yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar.Bu gerçek 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı Astronom Edvvin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığını, evren ise ;ürekli "genişleyen" bir evren olduğunu tespit etmişti. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllardaki gözlemlerle de kesinlik kazandı.22Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAncak bu gerçek, henüz hiçbir insanoğlu tarafından bilinmezken Kur'an-ı Kerim'de asırlar önce açıklanmıştır.2002 Sonbahanndaki keşifte uzayın genişlediği ve düz olduğu teorisi yeniden onaylandı. Bilim Adamları Büyük Patlamadan arta kalan fosil ışınımını büyük bir hassasiyetle ölçmeyi başardılar ve evrenin "Uzaysal olarak düz" olduğunu doğruladılar.

Page 10: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Paris'teki Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezi, Archeops adı verilen uluslararası proje çerçevesinde Stratosferde balonlu uzay araştırmasına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamaya göre çalışmalar, evrenin "Uzaysal bakımdan düz" olduğuna ilişkin sonuçları doğruladı.Büyük Patlama'dan arta kalan ışınımın ölçülmesinin, evrenin oluşumunu anlayabilmek için çok önemli olduğunun vurgulandığı açıklamada, bu sayede evrenin yoğunluğu, yaşı ve genişleme oranının ortaya çıkarıldığı belirtildi..Grenoble'daki Evren Bilimleri Gözlemevi'nden François-Xavier Desert "Yapılan son ölçümlerin, evrenin genişleme hızının arttığını da doğruladığını" ifade eti.Kur'an-ı Kerim'de inanılmaz bir şekilde verilen haberlerin hepsi doğru çıkmıştır. Bilimsel konularda gelecekten verilen haberlerde veya matematiksel şifrele; nelerde o dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen gerçekler Ayetlerde yer almıştır. Bu bilgilerin o dönemin teknolojik imkânlarının çerçevesi içinde ispat edilmesi imkânsızdır. Bu bilgilerin, Allah'ın sözlerinin olduğu da doğrulanmaktadır. Her geçen gün ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin Kur'an'da bulunması ise bir tesadüf esir olmadığını göstermektedir.Kur'an'da Güneş ve Ay'dan bahsedilirken her birinin bir yörüngesinin olduğu şöyle vurgulanır:"Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor" (Enbiy ı Suresi Ayet 33).23Uzaydaki İslâmiyetAli BektanGüneş'in sabit olmadığı, belli bir yörüngede yol almakta olduğu, bir başka Ayette de şöyle bildirilmektedir:(Yasin Suresi Ayet 38) "Güneş de, kendisi için tespit edilmiş olan bir karar yerine doğru akıp j itmektedir. Bu üstün ve güçlü olan, bilenin takdiridir."Kur'an da bildirilen bu gerçekler, ancak ç ağımızdaki astrolojik gözlemlerle anlaşılmıştır. Astronomi uzmanlarının hesaplarına göre güneş, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı doğrultusunda saatte 7?.0 bin kilometrelik muazzam bir hızla hareket etmektedir. Bu, kabaca bir hesapla, Güneş'in günde 17 milyon 280 bin km yol aldığım gösterir. Güneşle birlikte onun çekim listemi içindeki tüm gezegenler ve uyduları da aynı mesafeyi kat ederler. Ayrıca evrendeki tüm yıldızlarda buna benzer plânlı bir harekete sahiptirler.Tüm evrenin bu şekilde yörüngelerle donatılmış olduğu, yine Kur'an-ı Kerim'de şöyle haber verilmiş ir: "Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış göğe and olsun" (Za-riyat Suresi Ayet 7)Evrende yaklaşık 200 milyar galaksi bulunduğu ve bunların içinde de 200 milyar yıldız bulunduğu bilim dünyasında kabul ediliyor. Bu yıldızların pek çoğunun gezegenleri ve bu gezegenlerin de uyduları vardır. Tüm bu gök cisimleri çok ince hesaplarla saptanmış yörüngelere sahiptir. Ve milyonlarca yıldır her biri kendi yörüngesinde diğerleriyle kusursuz bir uyum ve düzen içinde alup gitmektedir. Bunların dışında pek çok kuyruklu yddız da kendisi için tespit edilmiş olan yörüngede yüzüp gider.Evrendeki yörüngeler sadece gök cisimlerine ait değildir. Galaksiler de şaşırtıcı hızlarla plânlı ve hesaplı yörüngeler üzerinde hareket ederler. Bu hareketleri esnasında hiçbir gök cismi bir diğeriyle çarpışmaz, yollan kesişmez.MUzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanKur'an'ın indirildiği dönemde insanlık günümüzdeki gibi uzayı milyonlarca kilometre uzaklara duk gözlemleyecek teleskoplara, gelişmiş gözlem teknolojileri ıe, modern fizik ve astronomi bilgilerine sahip değildi. Dolaysıyla uzayın, Ayette bildirildiği gibi "Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış" olduğunu bilimsel olarak tespit etmek imkânsızdı. Bu gün gelişen teknoloji sayesinde yeni yeni bilimsel bilgilere sahip oluyoruz. Evrendeki kusursuz düzenin sahibi Allah sadece bu dünyada mı insan yarattı': Evrende milyarlarca galaksi, yıldız ve gezegen olduğu ileri sürüldüğüne göre oralarda da bizim gibi insanlar yaratmak Allah için zor bir iş değildir. Tabii ki değildir. Bize benzeyen insanların dışında, bizden daha akıllı insanlar yaratmış olamaz mı? Bu mümkün. Bizim bilmediğimiz hıyvan veya bitki türlerinin dışında, ilginç hayat formatlarınır olduğu gezegenleri yaratmak o yüce yaratıcı Allah için çok kolay

Page 11: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

değil midir. Kolay olduğuna göre o zaman uzayda hayatın var olduğuna inanabiliriz.Göklerin Yaratılışı"O inkâr edenler görmüyorlar mı ki başlangıçta göklerle yer birbiriyle bitişik iken, Biz onları aj irdik ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi 30).Ayetin "Birbiriyle bitişik" olarak tercüme edilen "ratk" kelimesi Arapça sözlüklerde "birbiriyle içice, ayrılmaz durumda, kaynaşmış" anlamlarına geliyor, Y;ıni tam bir bütün oluşturan iki maddeyi tanımlamak için bu kelime kullanılır. Ayette geçen "ayırdık" ifadesi ise Arapça "fatk" fiilidir ki, bu fiil "ratk" halindeki bir nesneyi yarıp parçalayıp dışarı çıkması anlamına gelir. Örneğin tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması Arapça da bu fiille ifade edilir.Şimdi Ayete tekrar bakalım, Ayette göklerin yerin birbiriyle bitişik yani ratk durumunda olduğumdan bahsediliyor.25Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanArdından bu ikisi "fatk" fiili ile ayrılıyor ar, Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. Gerçekten de Bing Bang'in ilk anını hatırladığımızda, tek bir noktanın evrenin tüm maddesini içerdiğini görüyoruz, Yani her şey hatta henüz yaratılmamış olan "Gökler ve Yeri" bile bu noktanın içinde "ratk" halindeler. Ardından bu nokta şiddetle patlıyor ve bu yolla maddeler "fatk" oluyorlar.Allah'ın evreni yoktan var ettiğini bilimsel bir şekilde kanıtlayan Bing Bang bilimsel delillerle ispatlanan bir teoridir. Bazı bilimadamlan alternatif teoriler üretmeye çalıştılar ancak elde edilen bilgiler Bing Bang in bilim dünyasında kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır.MS 6'ncı yüzyılın sonlan ve 7'nci yüzyılın başlarında bildirilen bilimsel olayların 20'nci yüzyıldı ispat edilmesi dikkat çekicidir.Kur'an da ayrıca Allah'ın İbrahim Peygambere Burak isimli özel bir Hava Taşıtı tahsis ettiğini yazar "Allah, Hazreti Muhammed'in Burak'ını o zamanhır İbrahim Peygambere de vermişti. İbrahim Peygamber Eurak'a biner ve bulunduğu yerden 35 günlük mesafedeki Mekke'ye bir gecede giderdi." (96/1:166)Hazreti Muhammed, Burak'tan şöyle bahseder: "Burak güneş gibi bir ışıkla parlıyordu. İki yanında iki kanadı vardı, dileyince havada kanatlan ile uçup gid yordu. Bir rüzgâr gibiydi."Diğer bir Ayette Hazreti Muhammed Burak ile Mekke den Kudüs'e gelişinden ve dünya dışı bir seyahatten söz eder: "Ta Kudüs'e geldik Orada gökten meleklerin indiğini gördüm. Beni karşıladılar Ansızın bir merdiven gördüm. Bir ucu bir büyük taşta idi, bir ucu da gökyüzüne uzanıyordu. İki tarafında direkleri ve ortasında basamıklan vardı. O merdiven meleklerin yolu idi" Hazreti Mthammed'in Allah'ın huzuruna çıkarken gördükleri ise anlamlıdır: "Sonra26Uzaydaki islâmiyetAli Bektanİsrafil ile birlikte büyük ve karanlık bir denize vardık. İçersinde sayılamayacak kadar çok melek vardı. Bunlar hiç hareket etmeden bekliyorlardı.. Ey İsrafil, bt deniz ve melekler kim? diye sordum. Bana Cebrail cevap verdi: "Onlar yer ve gök mahlukatının çoğunu oluşturan meleklerdir. Birbirinden ayrı bu meleklerin genişliği 70 bin senelik mesafedeydi." "Bu anlatım tarzından şu sonuç çıkmaktadır. Hazreti Peygamber Miraç olarak adlandırılan bu olay gerçekleşirken, Uzay'ı da görmüş oluyor. Uzay dan geçtikten sonra göğün katmanlarını aşıp Allah'ın huzuruna ulaşmış oluyor.Ayetlere devam edelim.Şura Suresi 42/29: "Gökleri, yeryüzünü ve bunların içinde üretip yaydığı canlıları yaratması da onun varlığının ve yüceliğinin delillerindendir."Nahl Suresi 16/49: "Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi de büyüklük göstermeden Allah'a secde ederler."Enbiya Suresi 21/19: "Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa hepsi ona aittir."Hac Suresi 22/18: "Görmedin mi gök erde olan herkes ve her şey ve yeryüzünde bulunan herkes ve her şey, güneş, ay yıldızlar, dağlar, bitkiler, hayvanlar ve pek çok insan gerçekten Allah'a secde ediyorlar. İmanlardan çoğu da vardır ki onlara azap hak olmuştur."

Page 12: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Nur Suresi: 24/41 Göklerde ve yeryüzünde bulunanla kanatlarını açıp çırparak uçan kuşların hep Allah'ı teşbih ettiklerini görmez misin? Onların hepsi keıdi dua ve teşbihini bilmektedir. Allah da hepsinin yaptıklarını bilir"Rad Suresi: 13/15 Göklerde ve Yeryüzünde kimler varsa onlar da gölgeleri de sabah akşam ister istemez Allah'a secde ederler.27Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanNemi Suresi: 27/87 Sura üfürüleceği gün, Allah'ın diledikleri müstesna, göklerde kimler varsa, yer/üzünde kimler varsa dehşetle korkarlar ve hepsi de boynu bükük ve zelil olarak ona gelirler"Rahman Suresi: 55/ 29 Göklerde ve yer/üzünde kimler varsa hepsi ondan ister. O (Allah) her gün (her an) yaratma işindedir"Talak Suresi: 65/12 Allah yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratmış olandır. Onun emri bütün bunlar arasında durmadan iner durur. Allah'ın bunları yaratıp emirler indirmesi onun gerçekten her şeye gücü yettiğini ve bilgisiyle her şeyi kuşatmış olduğunu bilmeniz içindir"Bu Ayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Kur'aıı-ı Kerim'e göre Uzaydaki başka gezegenlerde hayatın var olduğu, oralarda yaşayan canlıların da Allah'ı teşbih ettikleri, onun bilgisinin ve varlığının onları kuşattığı görülüyor. Kur'an'ın tefsirleri Bilimadamlan tarafından incelendiğinde daha bir çok bilgiye ulaşacağız.UFO olaylarının görülmesi üzerine görüşüne baş vurulan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz. Afyon da görülen UFO'lar ile ilgili olarak ayrıntılı bir çalışma yapmadıklarını belirterek "îslâm dinine göre dünyanın dışında hayat var mıdır? sorusuna, bizim görmediğimiz daha çok alemler var," diyerek açıklamada bulunuyor.Marmara İlahiyat Fakültesi Profesörlerinden Celalettin Yeniçeri yedi yıl boyunca Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadisleri üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda "Başka Gezegenlerde Hayatın olacağı" sonucuna vardığını Uzay Ayetleri Tefsiri kitabında açıklıyor.Ülkemizde Ufoloji tarihle, arkeolojiyle ve kültürle yakın bir ilişki içindedir. Destanlarımızda dünya dışı varlıklar simgesel bir dille tasvir edilmektedir. Orta Asya Türklerinin ef-28Uzaydaki islâmiyetAli Bektansanelerinde bu varlıklar "Uçan Tanrılar" veya "Uçan Cisimler" olarak nitelendirilmiştir.Eski Türk inancına göre, Gökyüzü Tannsı'nın tahtı, hem Ay'dan hem de Güneş'ten çok uzaktaki yıldızlarda bulunmaktaydı. Atalarımız aynaya benzer cisimlerin gökyüzünde dolaştığına ve yaydıkları ışıkların her yeri aydınlattığına inanıyorlardı.Uygur Türkleri'nin destanı "Varoluş"t£ yine gökyüzünden gelen ve dünyalı kızları kendilerine eş olarak alan varlıklardan söz edilmektedir. Destanda bu ilişki sonucunda 19 Türk Kavminin doğduğu anlatılmaktadır.Türkiye'de ki antik harabelerde gezegenimize yapılan dünya-dışı ziyaretlerle ilgili fiziksel kanıtlar da bulunmuştur."Van'daki antik Tuşba Kenti harabeleri arasında yapılan araştırmalarda üçbin yıldan fazla bir süreye sahip olduğu tahmin edilen bir heykel bulundu. Bir uzay aracı modeli olan 22 santim uzunluğunda, sekiz santim yüksekliğinde ve 7,5 santim genişliğindeki bu heykd, şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmakta, fakat sergilenmemek-tedir. Aracın şekli ve yapısı günümüz uzay roketlerine çok benzemektedir. Heykelde fark edilebileceği gibi araç sürücüsünün giysisi ve oturuş biçimi modern astronotlarla tıpatıp aynıdır.Böylece teorimizi doğrulayan bir kanıt daha bulunmuş olmaktadır. Bu heykelin daha yalandan iıcelenmesi gerektiğini ifade ediyoruz.29Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanUZAYIN KUR'AN-I KERİM'DE YORl MLANMASIKur'an-ı Kerim dünya hakkında bazı temel bilgiler verirken onu yeraltı ve yerüstü ile birlikte araştırmaya davet eder. Atmosfer ve onun içindeki bulutlar

Page 13: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

hakkında da bilgiler verirken daha da ileriye giderek göklc-rden bahsetmiştir. Bu bilgiler ile insanın dikkatini tüm kainata yöneltmiş-tir. Kaf Suresi'nde Allah şöyle bildirir:"Üstlerindeki göğe bakıp gözlemezler mi? Onu nasıl bina ettik ve nasıl onu donattık. Onda hiç gedik yoktur.""Yere de bakıp incelemiyorlar mı? Onu yayıp döşedik, ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül ve iç açıcı her türden bitkiler bitirdik.""Biz bütün bunları bize yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona ders vermek için yaptık;'Bu Ayetlerde insanın yer ve göklerdeki mükemmelliği görüp oradan Yüce Yaratıcı'ya gidebilmesi için onlara inceleme gözüyle bakması istenmektedir. Dünya un mükemmelliğine rağmen uzayda gezip duran parçalanan, saçılan cisimler, neden hayatı yok edecek veya büyük zararlar verecek göktaşları dünya ya çarpmıyor?İşte burada Allah'ın varlığı ve büyüklüğü kendini göstermektedir. Kur'an insanları araştırmaya ve düşünmeye sevk ederken, ilim öğrenmeyi de tavsiye ed;r.Kur'an'da anlatılan Melekut'un gözlenip incelenmesi de ilginçtir. Araf Suresi'nde "Onlar göklerin ve yerin Meleku-tuna ve Allah'ın yarattığı herhangi bir nesneye ve belki de ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakıp araştırmazlar mı? Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar."|ÖUzaydaki islâmiyetAli BektanFahruddin er Razi 1150-1210 şöyle açıklamıştır Mele-kut'u: "Yer ve Göklerin Melekut'una bakıp araştırmak, ancak onların tek tek parçalarını bildikte ı sonra mümkün olur." Mezopotamya'da Allah'ın birliğini yaymaya başlayan İbrahim Peygamber, Babillilerin yıldızlara tapındıklarını görünce, o .yıldızların yaratıcı değil yaratılan nesneler olduğunu söylemeye başlamıştır. Yüce Allah'ın verdiği bilgi ile Hz İbrahim evrenin tüm gerçeğini kavradı. Kur'an da onun bu çalışmaları geniş bir şekilde yer alır.Enam Suresi 75'nci Ayet "Biz, İbratıim'e kesin ilme erenlerden olması için göklerin ve yerin büyük Melekutunu da öylece gösteriyorduk."Bizden de bunlar istenmektedir. İslâm alimlerinden Dah-hak göklerde yıldızlar ile yeryüzündeki denizler, dağlar, bitkiler gibi nesnelere ait gerçeklerin ona gösterildiğinden söz eder. Böylece İbrahim Peygamber gerçek bilgilerle kendi toplumunun karşısına çıkar. Mezopotamya da yaşayanları imana davet eder. Uzayı, Yıldızlan, Güneş'i Ay'ı yaratanın Allah olduğunu açıklar ve dinini yayar.Kur'an ilahi bir kitap olarak "Hamd (şükür) alemlerin rabbinedir," diye başlar. Bu ifadede yüce Allah'ın bir tek olmasına karşılık Alemlerin çokluğundan bahsedilmiştir. Böylelikle başka gezegenlerde yaşayanları da yaratan yaratıcıya oralarda yaşayanların da hamd yani şükür etmesi gerektiği vurgulanmıştır.Bu konuda büyük araştırmalar yapan Fahruddin er Razi bu sözü şöyle açıklamıştır: "Bu kelime sahili olmayan bir deniz dir. Çünkü alem Allah'tan başka bîr şeyin ismi dir. Allah'tan gayrı olan nesne ya cisim olur ya da cisimdeki bir durum olur. Yahut ta o ne bir maddt- veya ne de ondaki bir haldir ki bunlar da ruhlardır. Cisimlere gelince bunlar ya yıldızlara mahsus veya cevhere ait şeyler olurlar.31Uzaydaki islâmiyetAli BektanFelekiyata ait olanların ilki övgüsü yapılan Arş'tır, ondan sonra da Kürsi gelir."Razi gerçekten tabiat ve gök bilimlerine en fazla önem veren biridir. Uzay ve gökler hakkındaki Ayetleri tefsir ederken verdiği bilgilerin toplamı 32 ciltlik eseri içinde bir cilt olmasına rağmen eleştiriler almıştır. O bu eleştirilere şöyle cevap vermiştir:"Cahil ve ahmak adamlardan biri geliyor ve bana; "Sen Allah kitabının tefsirini gök ve yıldızlar bilimi ile doldur-dun, bu ise alışılmışlara aykırıdır" diyor. Bu zavallıya şunu söylerim; "Sen gereği gibi Allah'ın kitabını düşünsey-din, bu tenkidinin pek çok yönlerden yanlış olduğunu anlardın. Şöyle ki:

Page 14: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

1-Allah, yer ve göklerin durumları ile gec e-gündüzün ardı ardına durmadan değişmesi, ışık ve karanlık durumlarının keyfiyeti, güneş, ay ve yıldızların hallerine bağlı hikmetlerle ve yine kendi ilim ve kudretini gösteren delillerle kitabını doldurmuştur. Allah o kitapta ki Su elerin çoğunda bu durumlardan bahsetti ve defalarca tekrar etti. Eğer onları araştırmak, onların durumlarını düşünmek caiz olmasaydı Allah, Kur'an-ı Kerim'i bunlarla doldum azdı.2- Allah, üstlerindeki göğe hiç bakıp gö;demiyorlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl süsledik. Onun Mçbir gediği ve çatlağı yoktur. (Kaf 6) diyor. Allah burada gökleri nasıl bina ettiğini düşünmeye teşvik ediyor. Göklerin nasıl yapüdı-ğı ve onlardan her birinin nasıl yaratıldıkları düşünülmeden Gök Bilimi 7'nin bir anlamı olmazdı.3- Allah yine diyor ki; Yer ve Göklerin /aratılışı, insanların yaratılışından elbet daha büyük bir işvir, fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar. (Mümin 57) Allah göklerde olan Ecram (Yıldız ve Gezegenlerdeki eşsiz yaratılış ve mucizelerindeki şaşırtıcılıkların insan vücudunda olanlardan32Uzaydaki İslâmiyetAli Bektançok daha fazla ve çok daha büyük ve mıkemmel olduğunu da bu Ayette açıklıyor.Sonra yine o kendi varlıklarınız da dahi nice ibretler var görmüyor musunuz. (Zariyat21) diyerek bu sefer insan vücudunu düşünmeye çağırıyor. Bütün bunlann durumları ve kendilerine yerleştirilen hayret verici şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için düşünmenin farziyyetini ortaya koyan bu delillerden büyük delil yoktur.4-Yüce Allah Al-i İmran 191'nci Ayette, yer ve göklerin yaratılışını düşünce konusu yapanları övmüştür. Bu yasak olsaydı över miydi..."F. Razi'nin belirttiği gibi Kur'an gen ekten kainat ve göklerle ilgili olay ve konulara en çok yer veren özelliğe sahip olmuştur. Mesela Sema kelimesi (Gök) 310 yerde, Ard kelimesi de 451 yerde geçmektedir. Toplam Surelerin 1/6'inin yaratılış, yıldızlar ve uzayla ilgili olay ve konulardan isim almış olması da bu yönünü göstermektedir.Anlamlarıyla beraber bu Sureler: 1- M aide (Gökten indirilen sofra), 2- İsra (Hz. Peygamberin gök yolculuğu için gece seyahati) 3-Ra'd (Gök gürlemesi) 4-F atır (yer ve gökleri bölüp yaratan) 5-Duhan (Gökten geıecek duman) 6-Necm; Yıldız, 7- Kamer: Ay, 8- Me'aric (Yükselip çıkılan yerler) 9-Tekvir (Güneşin dürülüp söndürtılmesi) 10-İnfitar: Göğün yarılması) 11- İnşikak (göğün yaıılması) 12-Buruc Burçlar, 13-Tank (delici yıldız) 14-Fecr, 15- Şems: Güneş 16 Duha (Güneşin yükselip aydınlatması) 17-Zilzal (Zelzele) 18- Felak (Karanlığı yarıp çıkan sabah.)Bütün bunlar Kur'an-ı Kerim'in geldiği insanlığın yaratılış, madde ve madde ötesi ile kainata yönelik araştırma-öğrenme hamlesi başlatmasının gereğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda da insanlığın böyle bir çağ ve aşamaya gireceğinin ta o zamandan müjdesini vermektedir.33Uzaydaki İslâmiyetAli BektanHazreti Muhammed'de "Allah'ın en hayırlı kullan, onu anmak için güneş, ay ve yıldızlar ile gökleri itina ile izleyenlerdir." Buralarda anlatılmak istenen şeylerin bilimsel çalışmalar olduğunu bilmek gerekir. Çünkü Yıldızlara bakarak falcılık yapmak, yıldızların insanlar üzerinde etkisi olduğunu ileri sürmek gibi konulara İslâmiyet karşıdır. Peki İslâm Ülkeleri arasında uzay çalışmaları yapan bir ülke var mıdır? Yoktur ve badece Türkiye gibi birkaı: ülkenin uzayda haberleşme uyduları vardır. Onun dışında im azından ortaklaşa uzay çalışmaları dahi yapılmamaktadır.Amerikalı Bilimadamlan Kur'an-ı Kerim'in incelemesini sürdürmekteler ve yaptıkları bilimsel çalınmalarının ışığını kutsal kitaptan almaktadırlar. Konumuzu başka bir örnek ile sürdürelim:Yer ve Gökler yaratılmadan önce Arş'ııı su üstünde bulunduğunu ve yaratılışa sudan başlandığın1 bildiren Ayet ile Hz Peygamberin bildirdikleri göz önünde bulundurulursa suyun veya onun temel unsurları olan gazların yani Hidrojen ve Oksijen'in kainatta bol miktarda bulunduğu söylenebilir. Fakat bu iki unsurun

Page 15: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bizzat suya dönüşebilmesi için gerekli şartların her yerde bulunabileceğini söyleyemeyiz. Bununla beraber, yaratılışta önceliğe sahip olan suyun sadece dünyamızda yeniden kendi tabiatına dönüşebildiğini söylememiz de zordur.Evren hiçbir zaman boyutlarını ölçeme/eceğimiz kadar geniş ve büyüktür. Allah'ın başka dünyalar yarattığına da inanıyorum.Dünya gezegenini yüzyıllardır incelemeye gelen UFO'la-nn içinden çıkan Uzaylıların bizim dünyam zda rahatça nefes alıp verdiklerini biliyoruz. Evrende ise on çok olan iki gaz ise Hidrojen ile Oksijen olduğuna göre, bizim dünyamıza benzer dünyaların olabileceği de akla pel mantıksız gelmiyor.MUzaydaki İslâmiyetAli BektanAstronomi dalında yapılan keşiflerde her gün yeni bir şey bulunuyor. Dünya'ya benzer gezegenlerin olabileceği yıldızlar, Dünya'dan daha yaşlı gezegenler Güneş sistemine benzeyen yıldızlar hep bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanlar bu tip gezegenlere gitseler bile Allah yine onlardan kulluk yapmalarını ister.Burada bir örnek vererek açıklamam gerekirse, Mars Gezegenine gidilip orada üs kurulduğunda oraya çalışmaya giden Müslümanlar da Namaz kılıp, oruç tutmak zorundadırlar. Bunları nasıl yapacaklardır. İşte o zaman oturup çalışma yapmaları gerekiyor.Bazı tabirler Kur'an-ı Kerim'de canlı, cansız, melek, insan ve hayvan bütün yaratıklar için ortak kullanılmakta, göklerdekileri meleklere ve bazen da cinlere, yerdekileri de insan ve hayvanlara yorumlarız.:Hacc Suresi 22/18 "Görmedin mi göklerde olan herkes ve her şey ve yeryüzünde bulunan herkes ve her şey; Güneş, Ay, Yıldızlar, dağlar, bitkiler hayvanlar ve pek çok insan gerçekten Allah'a secde ediyorlar. İnsanlardan çoğu da vardır ki onlara azap hak olmuştur."Kur'an da bu şekilde genel ifadeli pek çok Ayet vardır. Mesela "Yerde ve Gökte, Allah'tan başka hiç kimsenin gaybı ve nihai sonlarının ne zaman geleceğini bilemeyecekleri" anlatılır. (Nemi 27/65) Başka bir Ayette de "Allah'ın yerde ve göklerde gizlenen her sırrı açığa çıkarttığı" ifade edilir (Nemi 25).Şimdi bunları incelediğimizde önce şunu düşünelim: Göklerde kimin bir sırrı olabilir? Meleklerin sır gizleme gayreti içinde olmalarını kabullenenleyiz, çünkü onlar her zaman itaat içersindedirler. Onların gizlemek isteyecekleri bir suçlan bulanamaz. Şeytan da her şeyi ilenen yapar. Geriye ise insan ve cin türü canlılar kalır. Cinler de devam-35Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlı göklerde yaşayan varlıklar değildirler, zaten belli bir sınıra kadar gidebilirler ondan sonra yok olurlar. O zaman geriye insan türü canlılar kalmaktadır.Rad Suresi (13/15) "Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa onlar da gölgeleri de sabah akşam ister istemez Allah'a secde ederler" diyerek o insanların da Allah'ın birer kulu olduğunu anlatır. Buradaki "Kimler Varsa" tabiri ile bu canlıların insan benzeri olacağını düşünebilirİ2. Çünkü Melek ve Cinlerin gölgeleri yoktur. Gölgelerin secdesine gelince bu, güneşin veya herhangi bir ışık kaynağının hareketine göre gölgenin uzama, kısalma ve yön değiştirme hareketidir. Bu durum tabiat kanunlarından bir tanesidir. İbadet içinde olan bir kimse de ona göre bir gölgeye yol açacaktır. Bu Ayet te bize UZAYDA İNSANLARIN BULUNDUĞUNU, BUNLARIN DA ALLAH'I BİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR.Rahman Suresi 55/29 "Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa hepsi ondan ister. O (Allah) her gür her an bir yaratma işindedir"Melekler dahil bütün yaratıklar her an Allah'a muhtaçtırlar. Her yaratığın kendi varlığına göre istediği şey Allah'ın yarattığı bir şeydir. Eğer göklerde Allah'tan nzık isteyenler varsa, bunlar meleklerin dışında varlıklar olmalıdır. O zaman diğer alemlerdeki yani 18 bin alem içindeki canlılar yani Uzaylılar da Allah'a muhtaç insiinlar oluyorlar.Şura Suresi 42/29 "Gökleri, yeryüzünü ve bunlar içinde üretip yaydığı canlıları yaratması da onun /arlığının ve yüceliğinin delillerindendir. O dilediği zaman

Page 16: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bunların hepsini bir araya toplamaya da güç yetirir." Bu Ayette "Dabbe" kelimesi kullanılmış ve canlıların üreyip bir noktadan diğer yerlere doğru yayılmasından söz edilmiştir Meleklerde erkeklik ve dişilik olmadığına göre onların yayılıp çoğalmaları imkânsızdır. İslâmiyetin ilk dönemlerin ieki Tefsir alimleri bu Ayeti yorumlarken Göklerde melek ve Cinlerin ol-36Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanduğunu, yerde ise İnsan ve hayvanların olduğunu kabul etmişler ve yorumlarını öyle yapmışlardır. Bu arada Zemah-şeri, Razi, Neysaburi ve Ebus Suud Efendi gibi tefsirciler ise bu Ayeti "Göklerde insan ve hayvanlar gibi yürüyüp gezen canlıların var olabileceği ihtimali üzerinde durmaktan kendilerini alamamışlardır."Yerküresi insanlarının başka dünyaların insanlarıyla buluşmaları için gerekli atılımları yapabilecek kabiliyetlerle donatılmaları gelecekte mümkün olabilecek. Bu buluşma yer ve göklerin kıyamet günü bir yere toplanmalarından önce gerçekleşebilir. Kabiliyet ve imkânları yaratan, bunlara sahip olardan aynı yerde buluşturup bir araja getirmenin de gerçek ismi Allah olacaktır.37Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKUR'AN'DA BAHSEDİLEN UZAY'DAKİ GEZEGENLER VE CANLILARİslâmiyet'in kutsal kitabı Kur'anı Kerim'de Göklerde Hayat olduğunun işaretini veren Ayetler vardıı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ce-lalettin Yeniçeri yazdığı "Uzay Ayetleri Tefsiri"* adlı kitabı ile benim araştırmalarıma katkıda bulundu Hocamız daha önce islâm alimleri tarafından yapılan Kur'an Tefsirlerini inceledikten sonra yaptığı tefsirlerde Uzayda Hayatın olduğunu, Bizim ki gibi Başka Gezegenlerinde bulunduğunu ve oralara gidecek olan insanların, oralarda da Allah'ı karşısında bulacağını bildiriyor. Böylece bizim tezimize gerekli des-teğide veriyor.Celalettin Yeniçeri Hocamızın görüşleri şöyle:Bazı gezegenlerde insan için uygun ortamlar olmalıdır. İnsan bu gibi yerleri bulup oralara gidebilirse onun yüce Allah karşısındaki durumunda yine de hiçbir değişme olmaz. Allah yerküresi üzerinde istediği kul uğu oralarda da ondan ister ve kainatın her yerinde o kendi Rab'lığını ortaya koyar. İnsan onun karşısında daima aciz bir kul olarak kalır. İnsanlık böyle bir şeyi başarırsa buradan ayrılıp gidenler orada da aynı ilahi çağrının muhatabı olma durumundadırlar.Ankebut Suresi 29/22 "Siz ne yeryüzü ide ne de gökte Allah'ı aciz bırakamazsınız ve siz Allah'ı nrakıp da ondan başka bir dost ve yardımcı'da bulamazsınız"Fatır Suresi: 35/44 "Ne göklerde ve ne de yeryüzünde hiçbir şey Allah'ı aciz bırakamaz"Kur'an-ı Kerim'de canlı cansız, melek, insan ve hayvan bütün yaratıklar için ortak kullanılmakta olan herkes-*. Prof. Dr. Celal Yeniçeri Uzay Ayetleri Tefsiri. Erkanı yay. 2000.38Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanher şey gibi isemlerde vardır. Bunları Göklerdeki meleklere ve bazen cinlere, yeryüzünde de insan ve hayvanlara yorumlarız.Hacc Suresi: 22/18 "Görmedin mi göklerde olan herkes ve her şey ve yeryüzünde bulunan herkes ve her şey güneş, ay, yıldızlar, dağlar, bitkiler, hayvarlar ve pek çok insan gerçekten Allah'a secde ediyorlar. İnsanlar'dan çoğu da vardır ki onlara azab hak olmuştur."Bu genel ifadeyi göklerde olan meleklere yorumlarız. Allanın kanunlarına boyun eğen yıldız, gezegen ve diğer cansız nesnelere yorumlarız.. İnsan, hayvan ve bitkileri de dünya için düşünürüz.Nemi Suresi: 27/65 "Yerde ve Gökte AHahtan başka hiç kimsenin gaybı ve nihai sonlarının ne zaman geleceğini bilemeyecekleri" anlatılıyor. Allah'ın yerde ve göklerde gizlenen her sun açığa çıkarttığı ifade ediliyor.Burada göklerde kimin bir sırrı olabilir diye düşünürüz. Ve meleklerin sır gizleme gayreti içinde olmadıklarını biliyoruz, malûm onlar her zaman itaaat içindedirler ve bu sebepten bir suçları olamaz. Şeytan da aleni olarak yaptığına

Page 17: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

göre. Geriye sadece İnsan ve Cin türü kalır. İlahi kanunlar içinde ve Allah'ın gerek din ve gerek tabiut olarak koyduğu kanunların hükmü altında kalırlar. Allah yeryüzünde olsun göklerde olsun her yerde ve bütün mekanlarda insanları kulluğa çağırmıştır.Rum Suresi: 30/18 "Göklerde ve Yerde Hamd onadır. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine ulaştığınızda Allah'ı teşbih edin"Bazı alimler bu anlaşılmaz teşbih işini hayvanata ve nebata ya da cansız nesnelere has görürlerken bize göre bu anlayış tarzları bizleri GÖKLERDE İNSAN GİBİ CANLILAR olabileceğine götürür.mUzaydaki islâmiyetAli BektanRad: 13/15 "Göklerde ve Yeryüzünde kimler varsa onlar da gölgeleri de sabah, akşam ister istemez Allah'a secde ederler."Secde boyun eğme ve itaatin en ileri nertebesidir. Melekler İtaat ve Secde içinde. Onlar olamaz. Melekler ve Cinler latif varlıklardır. Böyle olunca da onların gölgeleri yoktur. Oysa Ayette yeryüzünde olduğu gibi göklerde de kendileriyle birlikte gölgeleri de secde yapan kimselerden ve nesnelerden söz edilmiştir. Bunlar Melek; ve Cinlerin dışında canlılar olmalıdır.Gölgelerin secdesine gelince bu güneşin veya herhangi bir ışık kaynağının hareketine göre gölgenin uzama, kısalma ve yön değiştirme hareketidir. Ve bu konuda az önce bahsettiğimiz tabiat kanunlarından biri hükmünü icra etmektedir, ibadet içinde olan bir kimse de ona göre bir gölgeye yol açacaktır.Rahman: 55/29 "Göklerde ve Yeryüzünde kimler varsa hepsi ondan ister. Allah her gün her an bir yaratma işin-dedir."Melekler dahil bütün yaratıklar her an Allah'a muhtaçtırlar, eğer göklerde Allahtan rızk isteyerler varsa bunlar meleklerin dışında varlıklar olmalıdır. Ayetin genel ifadesi içinde istenen şeylerin neler olduğu bilinmiyor. O zaman başka gezegenler olma ihtimali güçleniyor.Nah! Suresi: 16/49 "Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve Melekler onlar hepsi de büyüklük göstermeden Allah'a secde ederler."Bu Ayette yerde ve göklerde Allah'a secde eden canlılar ile bunlardan ayrı olarak aynı ibadeti yapan meleklerin varlığından söz edilmiş olabilir. Göklerde varlıklarından söz edilen "devabb" canlılardan kasıt bazı müfessirlerin dediği gibi gerçekten melekler midir? FahrudJin Er Razi (Ve-4(1Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanfatı 1210) ünlü bilgin göklerde de yerdeki insanlar gibi yürüyen canlıların olabileceği ihtimalini göz ardı etmez.Nur Suresi: 24/45 "Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayağı üstünde yürüyor ve kimi de dört ayağı üstüıde yürüyor. Allah ne dilerse yaratır."Bu Ayette "dabbe" canlının sudan yaratıldığı bildirilmekte ve ardından sürüngenler ile ayakları üstünde yürüyenler bu türün bir tanıtımı olarak sunulm aktadır. Melekler Nur'dan, Cinler Nar'dan (Ateşten) yaratıldıklarına göre onların sudan yaratılan bu canlılar içinde yer almamaları gerekir.Sura Suresi: 42/29 "Gökleri yeryüzünü ve bunlar içinde üretip yaydığı canlıları yaratması da onun varlığının ve yüceliğinin delillerindendir. O dilediği zaman bunların hepsini bir araya toplamaya da güç yetirir."Bu Ayette de dabbe kelimesi kullanılmış ve bu canlıların üreyip bir noktadan diğer yerlere doğru yayılmasından söz edilmiştir. Meleklerde erkeklik ve dişilik olmadığından onların çoğalıp yayılma kanunlarından söz edilemez. Her zaman olduğu gibi gökleri meleklere, yeyüzünü insanlara ve hayvanlara tahsis etmişlerdir. Son kısımda yer alan yer ve gök camlılarının buluşmalarını da sadece kıyamet sonrası hayatla ilgili görmüşlerdir. Esas görüş bu olmakla beraber Zemahşeri, Razi, Neysaburi ve Ebussuud Efendi gibi müfessirler bu Ayetin tefsirinde göklerde insan ve hayvanlar gibi yürüyüp gezen canlıların olabileceği ihtimali üzerinde durmaktan da kendilerini alamamışLırdır.Talak Suresi: 65/12 "Allah yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratmış olandır. Onun emri bütün bunlar arasında durmadan iner durur. Allah'ın bunbın yaratıp emirler indirmesi onun gerçekten her şeye gücü yettiğini ve bilgi-

Page 18: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

41Uzaydaki İslâmiyetAli Bektansiyle her şeyi kuşatmış olduğunu bilmeniz içindir."Müfessirler yerlerin sayısının yedi okluğunu gösteren Kur'an-ı Kerim Ayetinin tek bu Ayet olduğunu söylerler. Fakat onlar çoğunlukla bunu yerin tabakaları olarak anlarlar. Eğer kainatta başka dünyalar daha varsa bunlar elbet boş alanlar olmayıp dünyamız gibi kendi ortam ve şartlarına uygun canlılarla dolu olacaklardır. Pjygamber YEDİ ARZ'dan diğer bir deyişle gökler sayısında yerkürelerden söz ederken bununla o içinde hayat ve hayat imkânları olmayan içleri boş gezegenleri kasdetmiş okmaz. Eğer Peygamber onları arz /yer küresi olarak nitelendirmişçe bu, oralarda dünyamızda olduğu gibi canlılar bulunduğunu anlatmak için olabilir. Hazreti Peygamber bizim dünyamızdan başlayarak diğer dünyaları sayarken sonuncu arz için "EN UZAK ARZ" tabirini kullanmıştır. Peye amber yerküreleri sayarken önce bulunduğu yerden başladığı için en sonuncusunu bu şekilde nitelendirmiş olmalıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi Uzayda aşağılık ve yukarılık yoktur. Sadece uzaklık ve yakınlık vardır.Her bir arz küresi yaşamaya uygun bir yer olmalıdır ki, Hz Muhammed'in sözlerinde "Eğer siz en uzak arza iple bir yol bulup, bir adam sarkıtıp gönderseniz o adam orada yine Allah'ın hükümran olduğu bir yere inmiş olur." (Tir-mizi'nin Tefsiri) Bu da orasının yaşanabilir )ir yer olduğunu gösterir.Başka dünyaların varlığını ve oralarda insanlar gibi canlıların bulunduğunu ihtimalsiz ve açık olarak kabul eden İbn Abbas (vefatı 687) olmuştur. Yerlerin sayısı} la ilgili Ayetin tefsirinde şu sözlerine yer verirler ki biz onun bu sözleri Peygamberden alıp almadığını bilmiyoruz. Allah 7 arz yaratmıştır. Her arzda sizin Peygamberiniz gibi oir Peygamber, Adem gibi bir adem, Nuh gibi bir nuh, İbrahim gibi bir İbrahim ve İsa gibi bir isa vardır."42Uzaydaki İslâmiyetAli BektanHer arzda dünyamız insanları gibi insanlar olduğunu söyleyen İbn Abbas yerkürelerin çokluğu ile ilgili Ayeti bu şekilde açıkladıktan sonra "Eğer size bu Ayetin açıklamasını yaparsam kâfir olur yani onları inkâr edersiniz." (Taberi Tefsiri) Hatta ona maledilen bu sözlerinde o kıyamete doğru yeryüzüne inen çeşitli gök melekleriyle insanları konuşturacak kadar ileri gider.İnsanlığa fayda ve doğruyu anlatan bilin ladamlarınm üstünlüklerinden bahsederken şöyle der Hz. Peygamber: "Allah, Allahın melekleri, gökler halkı ve yerler halkı, hatta yuvasındaki karınca ve sudaki balıklar kısımlığa hayrı öğreten alime dua ederler."Burada dünyalardan çoğul olarak bahsetmiş ve diğer yandan meleklerden aynı gökler halkından söz etmiştir. (Tir-mizi'nin kitabı) Şu sözleri ise düşündürücüdür."Eğer Allah gökler halkına ve yer halkına azap ederse haksız olarak azap etmez. Eğer onlara Allah merhametli davranırsa onun bu rahmeti kendilerinin ibadet ve iyi işlerinden daha üstün olur."Sırf itaat içinde olan meleklerin cezayı gerektirecek bir davranışları bulunmaz. Bu yönden "Gök ehli" ifadesi burada onların dışındaki canlılara yorumlanabilir. Peygamber bir konuşmasında da göktekiler için Abd:Kul tabirini kullanır. O Allah'a bir Övgü ve Peygambere gönderilen bir selamın gökteki veya gökle yer arasındaki her kula erişeceğini söyler.Hz Peygamber "Eğer gök halkı ve yeryüzü halkı bir mümin kişinin kanına ortak olsalar Allah onların hepsini cehenneme atıp kapatır" (Tirmizi Dıyat kitabı)Bu hadis sağlık bakımından garip görülmüşse de buna benzer hadislerin konusuna değinmektedir. Kim olursa olsun hukuk dışı cana kıymak aslında dinde şiddetle yasaklanmıştır. Gerek yeryüzünde ve gerek göklerde insana zarar ve-43Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrebilecek bir takım kötüler olmalıdır ki biz Peygamberin uzay duası diyebileceğimiz onun besmele çekip şu duada bulunduğunu görürüz.

Page 19: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

"Allahın adıyla öyle ki (bir iş) onun adıyla olunca ne gökte ne yerde hiçbir şey bize zarar veremez o tam işiten ve tam bilendir" (İbn-î Müca Dua Kitabı).Kur'an'da insanın madde ve mânâ yollarında yürüyüp ilerlemesi istendi, ve insana madde ve mânâ alemleri olabildiğince açıldı. İnsanın fiziki ve maddi alemlerde ve de manevi bir alanda ilerleyip yükselmesine dinde bir engel konulmamıştır. İleri hedefler gösterilmiştir.Zaiyat Suresi: 51/22 "Göklerde rızkınız ve size vadedi-len şeyler vardır"İnsanoğlu yeryüzünü ve kendisini incelemeden ve burada huzurlu ve sağlam delillere dayanmadan göklere atılım yapamaz yahut çok sınırlı bir atılım içindt olur. Bu Ayette insanlara göklerde nzıkları olduğu habe- verilmiş ve bu arada başka şeylerde vadedilmiştir.Gökten rızık beklemek ile göklerde rızık ve canlı hayatın varlığını düşünmek veya böyle bir şeye inanmak ayrı ayrı şeylerdir.Hadid: 57/25 "Andolsun biz elçilerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için onlara kitaplar ve ölçüler indirdik. Biz ayrıca kendisinde hem çetin bir sertlik ve hem de insanlar için faydalar bulunan demiri indirdik."Bu vahiy tarzı demirin peyderpey toz iıalinde yeryüzüne indirildiğini gösterir. Vahyin ışığı ve onunla konulan hükümler ve adaletle nasıl insanlığa bir yön ve düzen verilmek isteniyorsa bunun gibi gökten serpilen demir cevhe-riyle yer kürede bir denge konulmuş oluyor.Kur'an da tüm yerler gökler ve varlık hatta insanın yapısı hakkında verilen bilgilerden o kadar jmin olundu ki,44Uzaydaki İslâmiyetAli Bektaninsanlık bunları keşif yolunda ilerledikçe lendisini Kur'an gerçeği karşısında bulacağı kesin olarak vurgulanmıştır.Fussılet: 41/53 "Gerek onları çevreleyen alemlerdeki ve gerek onların kendi varlıklanndaki (Varlığımızın belgeleri) Ayetlerimizi onlara göstereceğiz. Sonuç da Kur'an'ın gerçek olduğu onlar için apaçık ortaya çıkacaktır. Rabbinin her şeyi görüp bilmesi sana yetmez mi?"Ayette geçen Afak kelimesi yerler ve gökler olarak yorumlanırken, enfüs kelimesi de insanın maddi ve ruhi yapısı olarak yorumlanmıştır. Burada konumuz açısından önemli olan bilim çağma gelineceği ve gö derde keşiflerin başlayacağının Kur'an-ı Kerim'de haber verilmiş olmasıdır. İnsanlar artık gökle ilgili gerçekleri bizzat oralara gidip öğrenebileceklerdir.Hz. Peygamber insanların uzaydan bilgi toplama arzularını şöyle dile getirmiştir: "Eğer din Süreyya Yıldızında olsaydı Faris milletinden bazı adamlar oraya gider ve o ilmi oradan alırlardı."Hz Peygamber bu konuşmasını Selman El Farisi'nin kendi yanında bulunduğu bir şurada yapmış ve onun gerçek dini arama hırsını dile getirirken arap olmay<:n unsurların da bilime yapacakları katkıyı anlatmıştır. İslâmiyet bilimi dinden ayrı bir şey değil onu dinin bir parçası ve uzantısı olarak görmüştür.Uzay ve Varlığa ilişkin gerçeklerin ortaya konulması bilim çevrelerinde pek çok dinin yıkılışını da beraberinde getirecektir. Kur'an'ın gerçeği de ortaya çıkacaktır. Uzayı keşif ve oralardan veya oralar hakkında bilgi toplama insanlığa göklerin fetih yolunu açmış olur.Rum Suresi: 17/18 "Haydi akşama girdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah'ı teşbih edin.' "Göklerde ve yerde hamd ona mahsustur. Gündüzün son bölümünde ve öğle vaktine eriştiğinizde de onu teşbih edin."45Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAllah bu Ayetinde göklerde de kendisine ibadet edilmesinden ve insanın ona kulluğundan vazgeçmemekte yeryüzünde insandan istediklerini oralarda da istemektedir.Bu Ayetlerde namaz kılınacak vakitler tayin edilmiştir. Burada ayrıca insandan göklerde de hamd etmesi ve daha doğrusu oralarda da namaz ibadeti om lan istenmektedir. İnsan burada belirtilen zamanları bulduğunda göklerde de namaz ibadetiyle yükümlü kılınmıştır ki, bu da elbet mümin bir kişi olacaktır. Böylece

Page 20: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

göklerde ile dünyada olduğu gibi inanan ve inanmayanlar ve çeşitli dinler yerlerini alacaktır. Evren bilgisi geçmişte bilinmiyordu. Hak ve Batıl din ve mezheplerle bunların öngördüğü tüm ibadetler ve ahlakda elbet buradan göklere giden insanlarla oralara taşınacaktır. İslâmdaki namaz oruç ve zekât gibi vecibeleri oralarda yerine getirmek zor olmayacaktır Kıble tayini bir içtihad işi olacaktır. Göklere giden müslümanların Beytulla-hı bu yerkürededir. O yüzden Hac için oradan buraya geliş kolay olmayacaktır. Kur'anda haccın Beytullaha bir yol (imkân) bulanlara farz olduğunun bildirilmesi (Ali İmran 99) rahatlatıcı olmaktadır.Göklerdeki başka dünyaların insanlık vt dinleriyle karşılaşırlarsa durum ne olacaktır? îslâm oracada kendisi gibi tevhid inancına sahip en son gelmiş bir dinle karşılaşacaktır. Hz Peygamberin "Yedinci Arz'a gönderilen bir insanın orada yine Allah ile karşılaşacağını bildiren sözleri buna imkân vermektedir. Allah heryerde aynı A lah'tır. Temel islâm inanç esasları ve hukukun temel ilkeleri aynı olacaktır. Ancak heryerin şartlarına göre teferruat elbet farklı olmak durumundadır.Her yerküresine gönderilen Peygamberler İbn Abbas'm bselirttiği gibi farklı kişiler olacaktır. Orabırda da islâm ile karşılaşılacak olması dikkat çekicidir.46Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanDaha önce yazmış olduğum Türkler'in Uzaylı Ataları adlı kitabımda Dünya ile Uzay arasındaki bağlantının Mu Kıtası ile Orta Asya'daki Atalarımız ve birler olarak bağlantısını açıklamaya çalışmıştım. Şimdi bu halkayı İslâmiyet ile tamamlıyorum. Celallerin Yeniçeri Hoca'mn Kur'an-ı Kerim tefsirlerinde açıklamaya çalıştığı bilgileı bize Uzaydaki Başka Gezegenlerde İnsanların bulunduğunu ve bu insanlarında Allah'ı bilen ve inanan insanlar olduğunu göstermektedir. Böylece o gezegenlerde yaşayan ve dini islâm olan insanların bulunabileceği gerçeği de ortaya çıkmaktadır. O zaman Türklerin köklerinin o gezegenlere dayandığını söylersek, teorimizin doğruluğu ortaya çıkar.Önemli olan ben müslümamm diyen her insanın Allaha kulluk ve insanlara yaptığı iyilik ölçüsünde değerlendirilmesidir. Bu da yüksek bir düşünce gücüyle olur. Bizden üstün olan bu insanların rızık için Allah'tan yardım beklemelerinden, ibadet için getirilen ölçüye kadar her şeyleri bizlere benzemektedir. Onların içersinde de i) i veya kötü insanların olabileceği de bildirilirken, burada iazreti Muham-med'in bildirdiği 7 ARZ olayı dikkat çekiç dir.Mesela güneş sisteminde yeralan gezegenler Dünya hariç Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Neptün ve Plüton olarak bilindi. Hazreti Peygamber 7 arz ila güneş sistemimizdeki bu gezegenlerden bahsetmiş olabiliı mi? Çünkü en uzak gezegen Plüton dur.En uzak arz olarak burasının bahsedilmiş olması muhtemeldir.Biz veya herhangi bir islâm ülkesi yaptığı uzay çalışmaları sonucunda başka gezegenlere gidebilecek bir uzay gemisi yaptığında gittiği Mars gezegeninde yaşayan insanlarla karşılaştığında ve onlarla bilgi alış verişine girdiğinde konu bir süre sonra Din meselesine gelecektir O zaman müs-47Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanlüman astronot kendi dinini anlatacaktır. Bu arada onların dinini de öğrenmeye çalışacaktır. Bu durum diğer dinlerin astronotları içinde geçerlidir. Celalettin Hocanın tefsirleri sonucunda öğrendiğimiz şudur: "Uzayın neresine giderseniz gidin o büyük yaratıcıyı, yani Allah'ı görüısünüz. Onun büyüklüğünü daha iyi şekilde hissedersiniz."Benim dikkatimi çeken bir başka nokta ise İbn Abbas'ın söylediği Kıyamete yakın bir dönemde dünyaya inecek olan melekler sözcüğüdür. Bunun anlamını acabı uzaydan gelecek olan ziyaretçiler olarak yorumlayabilir iniyiz? Belki bunun doğru olup olmadığını tespit etmemizin imkânı yok ama, bir gerçek var ki o'da bilgili bir kişi olduğu ve bazı ilahi sırlan bildiğidir. Bu bilgilerin ka/nağı da Hazreti Muhammed'dir. Kendisi ayrıca ilk hadis toplayıcılardandır.Uzay Ayetleri Tefsiri'ni okuduğumda aklıma gelen ilk şey Diyanet İşleri Başkanlığı'nın birkaç yıl önce başlattığı bir proje aklıma geldi. Kur'an-ı Kerim'in yeniden tefsiri çalışmaları başlatılmıştı. Bu tefsir için bazı İslâm Ülkelerinin önde gelen ilahiyatçıları ile görüşülmeye başlanmıştı. Bu tefsiri

Page 21: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

hazırlayacak olanlar arasında Fizik, Kimya, Matematik, Astronomi uzmanlarının yanısıra Doktorlar gibi bilima-damlanmn da bulunması düşünülüyordu. B iyle bir tefsir çalışmasının, çok geniş ve bilimsel bir şekilde yapılmasının artık zaruri bir ihtiyaç haline geldiğine ir anıyorum. Çünkü Kur'an'ın ilk tefsirlerinin yapıldığı günümüzden 700-800 yıl önceki bilimsel gelişme bugünkü gibi değildi. Mesela Evrenin genişlemesini 1400 yıl önceden bildirilirken, bunun öğrenilmesi ancak 21'nci yüzyılda söz konusu oluyordu. Hayatın başlamasının büyük patlama binj;-bang ile olması gibi daha bir çok konu, Kur'an-ı Kerim'in gerçekten Alla-hın sözü olduğunu göstermektedir. Çünkü bilim ile çatışmayan ve bilimin vardığı sonuçları doğrulayan Kur'an-ı Kerim'in her geçen zaman içersinde yeni mucizelerinin çıkacağına inanıyorum.48Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanGöklerdeki canlılar sözü hocamızın dediği gibi Allah'ın emrinden çıkmayan melekler anlamına gelirken ve yüzyıllar önce yapılan tefsirlerde bildirilmekle birlikte, o zamanki islâm alimleri Uzayı ve oralardaki başka gezegenlerde insanların olabileceği fikrina pek inanmıyorlardı.Bugün milyonlarca insan uzaydaki hayata, inandığına göre "Göklerdeki Canlılar," "GökEhli" ve "GökHalkı" sözleri bizim gibi insanları kastedmektedir. Dolayısıyla dolayı ben de diyorum ki:1- Uzayda hayat vardır.2- Başka gezegenlerde yaşayan İslâmı bilen insanlar vardır.3- Bu insanlar arasında bizim de atalarımız ve köklerimiz vardır.4- Gün gelecek bunlarla görüşeceğiz. Ne zaman olacağını bilemiyorum.Bir konuya dikkat çekmek istiyorum: Yurtdışında bazı tarikatlar var. Bunların felsefeleri şudur. Dtnyada ki insanı uzay gemileri ile gelen uzaylılar yaratmıştır. Tüp Bebek ve Klonlama olaylarını kaynak olarak gösteriyorlar. Gün gelecek bu uzaylılar dünyaya inerek kendilerine inananları kurtararak kendi gezegenlerine götüreceklerdir. Bu kıyamet denilen olaydır. Ne yazık ki Türkiyede de bazı guruplar arasında bu felsefeyi benimseyenler vardır. Bı çok saçma bir düşüncedir. Hatta bir yerde Allah'ı red etmek gibi bir şeydir. Biz buna karşı olduğumuzu belirterek kabul etmiyoruz. Çünkü Allah'ı ve onun varlığını anlamak çin sadece Dünya'ya değil, evrene de bakın Onun büyüklüğünü göreceksiniz.49Uzaydaki islâmiyetAli BektanUZAYDA HAYATIN OLABİLECEĞİNİ BİLDİREN AYETLERKur'an-ı Kerim'de Allah Doğuların ve Batıların Rabbi olarak gösterilmektedir. Bu tabirler Saffat ve Mearic Surelerinde geçmektedir. Böylelikle uzaydaki bir çok gezegende hayatın olabileceği, bizim gibi insanların bulunabileceği kastedilmektedir.Saffat Suresi 5'nci Ayet: "O göklerin, yerin ve arala-nndakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir"Mearic Suresinin 40'ncı Ayetinde ise: "Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter."Şimdi Surelerin anlamlarını iyice inceleyelim. Göklerin, Yerin ve Aralanndakilerin Rabbidir denilerek, Allah'ın sonsuz gücünün bütün evreni sardığı ortaya çıkıyor. Daha sonra ise Uzayın başka bölgelerinde yaşayan insanların üzerlerinde bulundukları gezegenler Doğular ve Batılar olarak bize bildiriliyor. Böylece gerek güneş sistemimizdeki, gerekse başka sistemlerdeki dünyalarda yaşayan insanların da güneşlerinin doğudan doğduğu, sonra batıdan battığı anlatılıyor. Bir Ayet ile verilen mesaj inanılmaz derecede derin anlamlar içeriyor. Sadece dünya olsa bir tane doğu, bir tane batıdan söz edebiliriz. Mesela güneş sisteminde insan yaşamadığı farz edilen Venüs, Mars gibi gezegenlerinde hem doğuları, hem batıları vardır. Buralarda hayat olmadığı kabul edilirse, oralardaki doğu ve batıların da bir anlamı kalmaz. Çünkü Doğu nedir, güneşin doğudan doğması ile batıdan batması arasındaki zamandır ve bir günü kapsar ve dünya insanının hayatını etkiler.50Uzaydaki İslâmiyetAli Bektan

Page 22: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Güneşin doğması ile insanlar günlük yaşantılarına başlarken, Allah'a yapacakları ibadetler gündeme ^elir. Güneş aynı zamanda insanoğlunun tarım yapmasına yardımcı olur, böylece insanlar karınlarını doyururlar. Güneşin doğumundan batınıma kadar geçen süreç içersinde daha bir çok olay gerçekleşir...O zaman Doğuların ve Batıların anlam değer kazanır. Boş gezegenleri aydınlatan yıldız sistemleri ve Güneşler insanlara hitap etmediği, onlara bir yarar kapandırmadığı zaman anlamlarını yitirirler.Sureye ismini veren Saffat'vu. mânâsı: "Sıra Sıra Dizilenler" anlamına gelen Arapça bir sözdür. Mesela güneş sistemindeki gezegenler ve uydular belli bir sıra içersindedir-ler. Yani dizilmişlerdir. Surenin 5'nci Ayetinde geçen "Doğular" ifadesi Ayetin hemen başındaki "Gökler" tanımlamasıyla pekiştirilmiştir. Yani dünyamızdan bakıldığında görülen gökyüzü gibi, başka gezegenler ve uydularcan gökyüzü görülmektedir. Mesela 6'ncı Ayette ise Allah şöyle bildiriyor: " Gerçekten biz dünya göğünü bir ziynetle, yıldızlarla süsledik." Böylelikle uzayda hayat bulunduğu bize bildiriliyor. Kur'an-ı Kerim'i sadece bir dua ve öğüt kitabı olarak görmeyip, onun anlamlarını tefsir yoluyla öğrenmek gerekiyor. Özellikle Bilimsel konularda içerdiği bilgi er ancak günümüz teknolojisinin elde ettiği basanlar sonucunda onaylanıyor.Mearic'in anlamı "Yükselme, yukarı çıkma" olarak geçer Kur'an'da. Hazreti Muhammed'in Miraç (Meariç) mucizesinden bahsedilirken, onun Dünyadışı Mekânlara yolculuk yaptığını ve uzayın işaret edildiğini görüyoruz. Miraç olayını ashabına anlatan Hazreti Peygamber, 70 bin yıllık bir yoldan bahseder, ve Allah'ın hükmünün her yerde sürdüğünü bildirir. Bu ölçünün "Işık Hızı" re yani saniyede 300 bin kilometre hızla yol alan bir gemi ile ölçerseniz,?!Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanevrenin sonuna ancak 70 bin yıl uçtuktan sonra ulaşabilirsiniz denilmektedir.Bu konuya paralel olarak şunu ekleyebiliriz: Süleyman Peygamberin sahibi olduğu binek aracının saniyede 1000 (Bin) ışık hızı ile yol aldığını düşünürsek, ) bile böyle bir araçla uzayda yolculuk yapmış ve Müslümanlara mesaj bırakmıştır.52Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKUR'AN-I KERİM'E GÖRE YARATILIŞ20'nci yüzyılın başlarına kadar bilim dünyasının kabul ettiği görüş, evrenin sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. Statik yani durağan evren mode i adı verilen bu görüşe göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi.Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken, bir yaratıcının varlığın da reddediyordu. 20'nci yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlere zemin sağlayan "Durağan Evren" modeli gibi ilkel anlayışları kökünden yıkmıştır.Yüz yıl boyunca süren çalışmalardan elde edüen bilgiler Kur'an-ı Kerim'de anlatılanlarla bire bir örtüşmektedir. ABD'li ve Batılı Bilimadamlan o kadar ç;ılışma yapacaklarına, ilk başta Kur'an-ı Kerim'i kendi dillerine tercüme ederek inceleselerdi, aradıkları soruların cevaplarını bulmuş olacaklardı.21'nci yüzyılın başlarında olduğumuz bu günlerde evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken biranda büyük bir patlamayla var olduğu, modern fizik ve astronomi tarafından pek çok deney, gözlem ve hesapla ispatlanmış durumdadır. Ayrıca evrenin materyalistlerin iddia ettikleri gibi sabit ve durağan olmadığı, tam tersine sürekli bir hareket ve değişim içinde olduğu, genişlediği de saptanmıştır. Bilim dünyası bu gerçekleri kabul etmiştir.Kur'an-ı Kerim'de evrenin ortaya çıkışı şöyle anlatılır:"O Gökleri ve yeri yoktan var edendir" (Enam Suresi 101'nci Ayet).53Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BekıanKur'anda verilen bu bilgi, çağdaş bilimin bulgularıyla tam bir uyum içindedir. Başta da belirttiğimiz gibi kesin sonuç, tüm evrenin madde ve zaman boyutlarıyla birlikte bir sıfir anında büyük patlamayla yani "Bing-Bang" teorisi ile ortaya çıktığı kabul edilmiştir. Bunun zamanını ise bilimadamlan 15 milyar yıl önce

Page 23: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olarak tahmin ederlerken, tek bir nokta olarak yokluktan meydana geldiğini kanıtlamışlardır.Astronomlar 2004 yılının ilk aylarında Uzay'da Dün-ya'dan daha yaşlı bir gezegen buldukların ı açıkladılar. Tarih olarak 8 milyar yılı gösterdiler. Yıldız sistemini buldular ve bunun yaşını 13 milyar yıl olarak bildirdiler. Kur'an'a baktığınızda Allah şöyle buyuruyor: "Sizin bir gününüz benim 1000 yılıma eşittir."Bing-Bang'den önce madde diye bir şej yoktur. Maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi bulunmadığı, tam olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında, madde, enerji ve zaman biranda yaratılmıştır. Modern bilimin ortaya koyduğu bu gerçek 1400 küsur yıl önce bize haber verilmektedir.NASA'nın 1992'de gönderdiği Cobe Uydusunun hassas tarayıcıları Bing-Bang'den sonra tüm evrene yayıldığı var sayılan radyasyonun kalıntılarını buldu. Bu buluş evrenin yoktan var edildiği gerçeğinin bilimsel bir açıklaması oldu.Evrenin yaratılışı ile ilgili Bing-Bang teorisinden Big Crunch teorisi ortaya çıktı. Buna göre genişlemekte olan evrenin, gittikçe hızlanarak içine çökeceğini öne süren bu teoriye göre evrendeki bu çöküş, evren tüm kütlesini kaybedip sonsuz yoğunluktaki bir noktaya dönüşene kadar sürecektir. Büzülen evren çok yüksek bir ısı ve sıkışma ile bildiğimiz tüm hayat şekillerini yok edebilecektir.Kur'an'da da Big Crunch Teorisini destekleyen Ayetler vardır: "Bizim göğü kitabın sayfalarını kati ir gibi katlayacağımız, yaratmaya başladığımız gibi, yine onu eski durumu-54Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanna getireceğiz. Bu bizim üzerimizde bir vaid dir. Elbette biz yapıcılarız" (Enam Suresi 104'ncü Ayet).Bir başka Ayette ise şöyle bahsedilir: "Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa yer bütünüyle onun avucu (kabzasındadır) Gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüş koştuklarından müzezzeh ve yücedir." (Zümer Suresi 67'nci Ayet)Big Crunch teorisine göre başlangıçta olduğu gibi yavaşça, fakat gittikçe hız kazanarak evren çökmeye başlar. Tüm bunların devamında ise, evren sonsuz yoğunluk ve sonsuz ısıda, sonsuz küçüklükte bir nokta haline gelir. Bu bilimsel teori, Kur'an Ayetieri ile paralellik içindedir.Şunu düşünebiliriz: Allah evreni yaratmaya başladığında, gökyüzünü yıldızlarla donatırken, gezegenleri de yarattı. Oralarda yaşayabilecek insanları ve diğer canlıları da halk etti (Yarattı). Böylece insan hayatı uzayın çeşitli bölgelerine dağılarak gezegenlerde hayatı oluşturmaya başladı. Böylece "Alemlerin rabbi olan Allah" yaratıcılığı ile bu gezegenlerde yarattıkları insanlara biraz daha fazla akıl ve zekâ sundu. Böylece bizim dünyamızdan dah;ı ileri uygarlıklar ortaya çıkmış oldu. Bu arada her dünyanın insanının kendi kaderini kendi çizeceği de anlatıldı.Uzay'daki binlerce yıldız sisteminde ha) atın olmadığını ileri sürmek, o büyük yaratıcının, yaratmasına inanmamak demektir. Uzay'da her şey belli bir düzende gittiğine göre Allah'ın büyüklüğünü uzayda seyretmek mümkün olsa hayranlıktan şaşırırız.Evrenin neresine gidersek gidelim Allah daima karşımıza çıkacak ve bizim kulluk görevlerimizi yerine getirmemizi isteyecektir. Gelecekte Mars Gezegenine veya Ay'daki üslere gidecek olan Müslümanlar oralarda da namazlarını kılacaklardır, oruçlarını tutacaklardır. Allah uzayda binlerce53Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanyıldız yarattığına göre, bunların hepsi birer güneştir ve onların da gezegenlerinin olması akla mar tikli gelmektedir. Çünkü son keşiflerden birkaç tanesi şöyledir. Güneş Sistemimize benzeyen güneş sistemi, dünyamıza benzeyen dünya ve Güneşimizin bir benzerinin olduğu güneş ile çevresinde muhtemelen yer alan gezegenler. İşle tüm bunlar bize uzayda yalnız olmadığımızı göstermektedir. "Allah 18 bin Alemin Rabbidir" sözü ABD'li astroıomlar tarafından kabul edildiği için NASA o alemlerde jaşayan insanlarla temasa geçme derdine düşmüştür. İslâm ülkeleri ise kısır çekişmeler içersinde zamanını geçirmektedir. Biz geri kalırken Amerikalılar ve Avrupalılar uzay ç; ılışmalarında öne geçmiş

Page 24: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

durumdadırlar. Benim bir düşüncem vardır. Tüm İslâm ülkelerinin ortaklaşa kuracakları bir uzay araştırma kurumunu meydana getirmek ve uzay araşırmaları yapmak. Ay'a, Mars'a ve diğer gezegenlere en azından insansız uydular göndermektir. İslâm Uzay Araştırma Ajansı, bunun merkezi Türkiye'de olur. Gemiyi veya uyduyu uzaya Rusya'dan gönderebiliriz hatta Ruslar ile ortaklaşa çalışılır. Petrol üreten ülkeler bir fon oluşturup, yola çıkabilirler. Tabii şu politik ortamda böyle bir düşüncenin ancak hayal olduğunu ifade edebilirim. Belki 20 -30 yıl sonra böyle bir şey olabilir. Çin'in ve Hindistan'ın uzay çalışmalarına oluk gibi paralar akıttığı bir dönemde Türkiye'nin kesinlikle geride kalmaması gerekir. Ne kadar problemleri olsa bile özellikle Hindistan büyük paralar ayırarak, uzay çalışmalarını gerçekleştirmektedir. Öncelik Ay'a gönderilecek olan insansız uzay aracıdır. Esas olan oradakilerle emasa geçmektir. Bunu düşünmek bile başlı başına bir olaydır, çünkü bilindiği gibi Hindistan'da milyonlarca yoksul insan yaşamakta. Bir yanda yoksulluk, diğer yanda uzay çalışmalarına ayrılan milyonlarca Dolar. Bunu iyice düşünmeliyiz. Şimdi sırası değil diye diye uzay çalışmalarına asla başlayamayaca-ğız bu gidişle.56Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKUR'AN-I KERİM'DE ANLATILAN UZAY'DAKİ CANLILARKur'an-ı Kerim'de yer alan bilgiler arasında uzayda hayata ilişkin bölümler yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Bir çok tefsir alimi bu konuları incelemişler ve yazdıkları kitaplarda bunlara yer vermişlerdir. Bunlardan bir tanesi "İsaretül-i Caz" adlı tefsir denemesinde Bakara Süresindeki "O Allah ki, yeryüzündeki her şeyi sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi ve onu 7 uzay halinde düzenledi. O her şeyin gerçeğini bilendir" Ayetini yorumlarken "Yedi" kelimesi üzerinde uzun uzadıya durur ve bu Ayetten "Yerküremiz gibi atmosferi bulunan yedi Dünya'yı anlamanın" mümkün olabileceğini hatırlatır. O zaman yedi dünyadan ve üzerinde yaşayan insansı varlıklardan söz etmek pek de akıl dışı olmamaktadır.İşte burada "Allah Alemlerin Rabbi'dir' sözünün önemi de ortaya çıkmaktadır. Bunu Alemlere rahmet için gönderilen Hazreti Muhammed sözü izler. Bu sözde anlatılmak istenenini daha derin düşündüğümüzde hadislerde bildirilen 18.000 alem, yani bizim gibi dünya ortaya çıkar. Böylece Hazreti Muhammed'in o alemlerin de Peygamberi olduğu ortaya çıkar. Bu konuyu Tasavvufçu bir atabeyimiz ile ko-nuştukğumuz, kendisi de aynı görüşte oldjğunu bildirmişti. O zaman Müslümanlar bir uzay gemisi yapıp evreni keşfetmek üzere yola çıktığında, gittiği gezegenlerde Allah'ı ve Hazreti Muhammed'i bilen insanlarla karşılaşabilirler. Belki bu sözlerim bazı insanlara hayal gibi gelebilir, ama Zülkar-neyn'in yaptığı seyahatleri okuduğunuzda bunun mümkün olabileceğini anlayacaksınız.Bir de olaya şöyle bakmak lazım Dünya'daki bizlerin beyinleri yüzde on kapasite ile çalışıyor. Feki beyinleri yüz-57Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektande elli veya yüzde yüz çalışan insanların Allah'ı ve Peygamberini yorumlamaları ise herhalde çok ist düzeyde olur. Bizim dünyamız gibi dünyalar yaratmak O yaratıcı için bu kadar basit iken, bizim dünyamız dışında hayat yoktur diye iddia etmek insana pek inandırıcı gelmemektedir.İslâm alimlerinin arasında astronomi ile ilgilenen bir çoğu da bu konuda görüşlerini yazdıkları kitaplarda bildirmişlerdir.UZAYDA HAYAT VAR MI?Uzayda melek ve ruhanilerin varlığı yeryüzünde insan ve hayvanların varlığı kadar kesin diyebilirim, Kur'an-ı Kerim bu gerçeği bir çok Ayette anlatır. Çağdaş bir kelamcı ve çağımızın orijinal Kur'an-ı Kerim yorumcularından biri olarak kabul edilen bir zat "Sözler"* adlı eserinin 33 bölümünden birini tamamen Melekler, Ruhaniler v< Uzayda Hayat konusuna ayırmış, yazdığı eserin 29 bölümünün tamamında bu meseleyi ispat etmeye çalışmıştı.Burada dikkatimizi en çok çeken bir cümle var ki bu çalışmamızın da kalbini teşkil ediyor. Ona göre çok değişik cins ve türdeki uzaylıların tamamı Kar'an tarafından Melek ve Ruhaniler diye isimlendirilmiştir.

Page 25: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

İlerleyen bölümlerde melek nispeten nesnel varlıkların, ruhani soyut varlıkların adıdır. Sözler adlı ktapta Kadir Suresinin "O gecede melekler ve ruh rablerinin izniyle yeryüzüne inerler" mealindeki Ayetin yorumunun yapıldığı bölümden bir pasaj aktaralım: "Hakikat katiyen gerektirir ve hikmet kesinkes ister ki, yeryüzü gibi, uza/in da hem de bilinçli sekeneleri (oturanları) bulunsun. Ve o sekeneler yaradılış bakımından oturdukları yıldızlara uygun yaradılışta olsun. Kur'an bütün bu varlıkları melek ve ruhaniler diye isimlendiriyor."Saidi Nursi- Sözler Yeni Asya Yayınları.58Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKur'an-ı Kerim'e göre Uzayda bizim gibi canlılar var. Nitekim dünyamızın küçüklüğüne ve basitliğine rağmen bilinçli yaratıklarla dopdolu olması, bu dünyanın, üzerinden milyarlarca insanın gelip geçmesi üzerine y ldızlarla, güneşlerle ve gezegenlerle bezenmiş uzayda şuur u ve idrak sahibi yaratıklar bulunmaktadır. O yaratıklar da tıpkı melekler ve insanlar gibi şu muhteşem kainatın seyircileri, gözet-leyicileri ve yorumcularıdır. Uzayın yapısı, niceliği ve niteliği böyle yaratıkların varlığını gerektiriyor. Zorunlu kılıyor.Sözler kitabında yoruma şöyle devam ediliyor: "Evrenin bu muhteşem varlığı çaplı ve geniş bir tefekkürü, onu tam anlamıyla kavrayacak bir kulluğu gerektirir. Oysa insanlar ve cinler bu tefekkür ve kulluğun milyonda birini belki yapamıyorlar. Bu muhteşem yaradılışı daha üs; bir şuurla (akıl ile) temaşa edecek (izleyecek) ve onun jaratıcısına karşı şükranlarını sunacak daha üstün formda ya atılmış varlıklara ihtiyaç vardır. Melek ve Ruhaniler de bunlardandır."Bazı hadislerin bize verdiği işaretlerden şunu anlıyoruz ki, bu yaratıklar; "uzayda başıboş gibi göıünen seyyar cisimleri, meteorları tanımlanamayan uçan cisimleri ve karanlıkta akıp giden yıldız şeklinde algıladığımız UFO'ları da bu çerçeveye sokabiliriz," binek olarak kullanıp evrenimizde olup bitenleri temaşa ediyorlar (izliyorl; r).O varlıklar bu seyyarelere hızla akıp giden görünüp ve biranda yok olabilen şeyler binerek, yaşadığımız şu nesnel dünyayı gözetlerler. Bineklerinin tesbihatını yaparlar." (Sözler 29'ncu söz Mukaddime).Burada seyyare kelimesine küçük birs not düşelim. Tey-yare uçan kanatlı nesnelere verilen isimdir. Seyyare ise uçmaktan çok son derece büyük bir hızla akıp giden kanatsız vasıtaları anlatmaktadır. Her ikisi de jinek diye anılmaktadır. Acaba UFO'ya yani İngilizce de ki uçan tanımlanamayan cisim'e tek kelimelik bir isim verilmek istensey-5()Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektandi seyyare den uygun ne bulabilirdik. Yukarıda aldığımız metinde tek bir şey yaptık. Bilinen klasik ifadelerin yerine mesela sema yerine UZAY, şuur yerine BİLİNÇ gibi günümüzde kullanılan kelimeleri yerleştirdik. V: gördük ki "Pekala Uzay'da hayat var" ve bu uzaydaki varlıklar üstelik bizimle yakından ilgileniyorlar. Ay'da yaşananları buna örnek gösterebiliriz. Apollo ekibi Ay'a indiğinde onları gülerek seyreden uzaylılar Amerikalı astronot arı hem korkutmuş, hem de şaşırtmıştı. Zaten o olaydan bu yana 32 yıldır Ay'a gitmeye korkuyorlar.Arapça'da Tare uçtu demektir. "Tayr" ise uçan şeye verilen addır. Geçmişte bir tek kuşların uçtuğu bilindiği için Kur'anda ve Hadiste Tayr kelimesinin geçtiği yerde bu kelime kuş olarak isimlenmiştir.Kur'an'in belirttiğine göre Hazreti İsa, imana çağırdığı insanlara şöyle diyordu. "Ben size çamurdan kuşa benzer bir şey yaparım. Sonra ona kendi ruhumdan üflerim yani enerji yüklerim. O'da Allah'ın izniyle uçar," diyordu. Demek ki her uçan şey kuş değildi. Çünkü /üzlerce yıl geçtikten sonra insanoğlu uçakları yaptı. Ay'a gidecek roketleri ve dünyayı kısa sürede kat edecek uzun menzilli uçakları yaptı. Kur'an-ı Kerim'in indirildiği dönemlerde insanların havada kuşlar gibi uçabilmeleri veya uçan araçlara sahip olmaları söz konusu değildi. Kutsal kitabımız dünyanın sonuna kadar var olacağına göre Tayr sözünün anlamı geniş olmaktadır.UZAYLILARA İTİRAZ

Page 26: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Uzaylılar var denildiği zaman hemen ileri sürülen bir itiraz vardır. Deniliyor ki "Güneş sisteminde başka dünya yok. Bize en yakın yıldız gurubu yani galaksi Andromeda'dır ve bize şu kadar ışık yılı mesafededir. Bu kadar uzun bir mesafeyi varldclann aşıp gelmeleri mümkün değildir. Bu izah daima ileriye doğru akmak üzere programlanmış insan mantığının bir eseridir. Oysa ışınlanma ve rölativite bu iti-60Uzaydaki islâmiyetAli Bektanrazlan sonuçsuz bırakmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Hazreti Süleyman'ın Gudvvuha üehrun ve revahuha üehrun (gidişi bir ay, gelişi bir ay) diye nitelendirilen bineği ile Belkıs'ın tahtının bir saniyenin de altında bir zamitn içinde Ye-men'den bu günkü Kudüs'e ışınlanması bu itirazlara açık cevap veriyor.Sebe Suresinin 10 Ayet ve devamı. Guduv gidişi, revah gelişi anlatır. Kısacası Süleyman'ın bineğinin hızı gidiş dönüş 60 gün saattir. Kur'an'ın ifadesinde bir gün, bizim saydıklarımızla bin yıldır. Demek ki Süleyman'ın bineğinin hızı 1000X 60=60 BİN YIL SAATTİR. BU'DA SANİYEDE 1000 IŞIK YILI DEMEKTİR. Bu hıza insanoğlu'nun ne zaman ulaşacağı ise meçhuldür.İnsanın keşfettiği en büyük hız şimdilik ışık hızıdır. Saniyede 300 bin kilometre. Oysa Tasavvufta Nur hızı denilen ve hayalden daha süratli olan bir hız birimi vardı. Işık uzayın bütün kavislerini ve bükeylerini taray.urak geçer. Hz. Süleyman'a verildiği belirtilen bineğin hızı ışık hızının çok üstünde ve yüksektir. Bu'da akla ışınlanmayı getiriyor. Işınlanmanın sürati göz açıp kapayıncaya kadardır. Belkıs'ın tahtı bu sürede Yemen'den Kudüs'e taşınmıştır ve üstelik bunu "Reculün indehu minelkitabi ilmün" Kitabi bilgileri ki, bu tecrübi bilgileri de anlatıyor. Sahip bir adam diye vasıflandırılan bir insan başarmıştı. Bu ifade bize bilimsel çalışmalarla insanların varabileceği sınırlan çok net olarak gösteriyor.Çünkü bu işi yapmaya cin taifesinden bir ifrit de talip olmuştu. Ancak onun tanıdığı süre biraz daha uzundu. Yani ayağa kalkıp oturacak kadar bir süre Hz Süleyman bu süreyi uzun buldu ve bugünün ifadesiyle teknolojik bilgiye de sahip olan yardımcısından talep etti ve taht biranda hazır oldu. Belkıs gelip de tahtım orada bulunca ona soruldu? Bu taht senin mi? Belkıs'ın verdiği cevap bugün sa-61Uzaydaki islâmiyetAli Bektannal gerçekçilik diye nitelendirilen bilimin de ilk tanımı idi? "Sanki O" Biz kendimizi ışık hızına hapsedip onun üzerine çıkılmayacağına inanıyoruz çünkü bilgilerimiz ilkel. Fakat ışık hızına hapsedilmiş olmamız baş<a yaratıkların da bu hıza hapis olduğuna inanmamızı gerektirmez.Uzayda elbette ki tabiatları yaşadıkları gezegenin tabiatına uygun olarak dizayn edilmiş varlıklar vardır. Onların yüksek zekâları ve akıllan da olabilir. Sonuçta yüksek teknolojiye sahip bir uygarlık kurmuş olmaları ise akla mantığa aykırı gelmez.Işınlanma olayında Amerikalı bilimadaralan'nın çalışmalar yapmaya başladığı ilk tarih 1943'tür. 2'nci Dünya Savaşının o karanlık yıllarında üzerinde çalış lan deney bir savaş gemisinin Virjinya ile Norfolk arasında ışınlanması şeklindedir. Gemi bir limanda ışınlandıktan sonra, diğer limanda ortaya çıkmıştır. Aradaki mesafe 600 kilometredir. Fakat deney tam başarılı olamamış, gemi mürettebatı kısa sürede ilginç şekillerde ölmüştür. Proje durdurul muştur. Bir daha da bu konuda bilgi ortaya çıkmamıştır. Meşhur Philadelp-hia Deneyi* olarak tarihe geçen bu çalışmanın savaş sonrasında devam ettirildiğine hiç şüphe yok; ur. Askeri amaçlı yapılan bu deneyin enteresan tarafı, savaş sırasında bir bölgeden, düşman hatlarının gerisindeki bölgeye asker, top, tank ışınlanmayı gerçekleştirmektir. Böylece savaşlar kısa sürmektedir.Bu deneyden yıllar sonra 1960'lann sonlarında ABD Televizyonlarında gösterilmeye başlanan Uzay Yolu dizisinde ışınlanma kullanılmıştır. Sonrasında bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmezleri arasına girmiştir. O dizide Kaptan Kirk, Mis-ter Spock, Dr. Mc Coy ve Skati gibi filmin kahramanları, yörüngesine girdikleri gezegenlere ışınlanarak inmişlerdir. Bir

Page 27: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Yok Oldu. George E. Simpson Nea] R. Burger. E Yayınlan 1979.62Uzaydaki islâmiyetAli Beklanzamanlar hayal diye bakılan bu olayın, şimdilerde bilimsel bir şekilde gerçekleşebileceğine inanan insanlar vardır.İslâm Tasavvufuna geldiğimizde Işınlanmanın karşılığı "Tayibi Mekan" olarak adlandırılmıştır. Tıpkı Parapsikolo-ji'nin karşılığı "Ledünni İlmi" yani "Allah'tan Gelen îlim" gibi. Dini sohbetlerde anlatılan ve bir çoğu doğru olan hikayeler içersinde mesela veliler, biranda oldukları şehirden başka şehre gitmişlerdir. Göz açıp kapayana kadar gerçekleşen bu olaylar da ayrıca Allah'tan gelen ilime sahip olan ve bundan evliya derecesinde olan kişiler faydalanırken, çevrelerindeki insanlara da yardım etmişlerdir. Benim hatırladığım bir olayı burada konu ile alakalı olduğu için anlatacağım. "Mısır'da bulunan bir Veli haftanın her günü camiye gelip namaz kılarmış, fakat Cuma günleri o camide bulunmazmış. Bu olay bir tanıdığının dikkatini çekmiş ve kendisine sormuş. Doyurucu bir cevap alamayınca bir Cuma günü onu takip etmeye karar vermiş. Ev.nden çıkan bu Veli kişi yürümeye başlamış ve onu takip eden zat Veli'nin camiye gidip gitmediğini öğrenmek istemiş. Şehirden çıkan Veli adımlarını hızlandırmış ve sonra başka bir şehre girmiş. Veli'nin peşine takıldıktan sonra, farkında olmadan o'nun hızına kapılan kişide onun girdiği şehre girdiğinde şaşırıp kalmış, çünkü girdiği şehir Mekke imiş. Kabe'nin olduğu yere gelince de o Veli'yi kaybetmiş. Cuma namazını kıldıktan sonra bir kervan bulup Mısır'a doğru yola çıkarak evine dönmüş. Bir daha da o Veli hakkında konuşmamış."Bu bir hikaye olabilir ama günümüz bilimi ile baktığımızda bu olayın bir ışınlanma olduğu görülür. Buna benzer bir çok olay İslâm Tasavvufu içersinde yer almaktadır. Bu olaylar Allah'ın izniyle olur, evet doğrudur ama insanlara da özellikle Müslümanlara birer mesaj niteliği taşımaktadır. Bilime sahip olmak Kur'an da da kesin olarak belir-63Uzaydaki İslâmiyetAli Bektantilirken, adı İslam olan birçok ülkeye baktığınızda ne yazık ki bilimden koptuklarını görürsünüz.DABBE (İNSANA BENZEYEN CANLI)Dabbe; bu söz daha çok kıyamet alametleri içersinde geçer. Kıyamet zamanı yerden çıkacak olan bir yaratığa verilen addır. Aslında kast edilen varlıkların metabolizma olarak bize benzeyen olmasıdır.Elmalılı Hamdi Yazar "Hak Dini"* adlı eserinde Dab-be'yi şöyle tefsir ediyor: "Hafif hissettirmeden yürüme debelenme demektir. Hayvanlar ve böcekler için kullanılır." Bu tefsir yazıldığında dünyadaki teknolojik gelişmeler daha azdı. 1930'larda yazılan tefsir bugün Kur'an'm en çok bilinen tefsirlerinin başında gelir. "Allah her Dabbe'yi sudan yarattı. Onların bir kısmı ayaksızdır ve kzırnı üzerinde sürünür. Bir kısmı iki ayaklıdır, bir kısmı dört ayak üstünde yürür."Bütün yürüyen canlı türlerini içine alır. İkincisi "Dabbe" diye nitelenen varlıkların yerde ve gökte bulunduğunun be-lirtilmesidir.Dabbe kelimesinin Kur'an-ı Kerim'de iİK geçtiği yer Bakara Suresi'nin 164'ncü Ayetidir. Bu Ayeıte "dabbe" kelimesiyle yeryüzündeki kuşlar hariç her türlü yürüyen canlılar kastedilmiştir.İkinci Dabbe kelimesi ise Huda Suresi'nin 6'ncı Ayetinde geçer. Burada da yeryüzündeki dabbelerden söz edilir. "Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur ki, onların karar kıldıkları yeri de varacak lan yeri de bilir. Bu bilgilerin hepsi kitab-ı mümindedir." Ayektte "Dabbe-nin" nekre yani belirsiz isim olarak kullanılması çok ilginçtir. Bu ifade tarzıyla Cenabı Hak Avette geçen Dab-Elmalı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dini. (1992).64Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanbe'nin kesinlikle "Hayvan" tarifi içine girecek dabbeden olmadığına, onun başka bir varlık olduğuna dikkat çeker.

Page 28: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Nemi Suresi 82'nci Ayetin tefsirinde ise bu Dabbe'nin anlamının ne olduğu netleşir: "Deprenip duran her türlü canlı" anlamında kullanılmış, Ayette geçen Fil Ardi (Yeryüzünde) ifadesi tahsis için değildir. Yani bu kelimenin sadece dört veya daha çok ayaklıları değil aynı zamanda iki ayaklı insan gibi varlıkları da kapsamına aldığını hatırlatmak içindir.BİZE BENZEYEN VARLIKLARKur'an-ı Kerim'de bir husus dikkatimizi çeker bu Ayetten sonra Allah'ın Dünyayı ve Uzayı altı günde yaratıldığını anlatan Ayetin gelmesidir. Dabbe kelin ıesi aynı Surenin 56'ncı Ayetinde de geçer. Burada da benzer ifadeler kullanılır. Ancak bu sefer Dabbe'nin mekânı belirtilmemiştir ve bütün yaratıkların Allah tarafından idare edildiği hasırlatılır. Dabbe kelimesiyle yer arasında sürekli bir irtibat olurken Nahl Suresinin 49'ncı Ayetinde net bir şekilde yer ve gök dabbelerinden bahsedilmiştir.Dabbe kelimesiyle metabolizmaları bize benzeyen yaratıkların kastedildiğini bir kere daha hatırlatarak ilgili Ayeti aktaralım: "Göklerde ve yerde mevcut tüm dabbeler ve melekler, hiç büyüklenmeden Allah'a secde ederler." Burada Dabbe'nin gök denince hemen akla gelen meleklerden ayn tutulduğuna bilhassa dikkat etmek gerekir.Özellikle dikkat çekilmesi gereken hususlar şöyle sıralanabilir: Birincisi Dabbe kelimesiyle metabolizması bize benzeyen, daha doğrusu elemantel canlı yaratıklar zikredilmektedir. İkincisi, ilk iki Ayette dabbe kelimesi dünya ile sınırlı tutulduğu halde bu Ayette "Gökteki Dabbelerden" yani uzaylı diye niteleyeceğimiz şuurlu, bilinçli, inisiyatif sahibi yaratıklardan söz edilmektedir. Üçüncüsü Dabbe ile anlatılmak istenen canlıların meleklerden farklı olduğu hassaten vurgulanmıştır.65Uzaydaki islâmiyetAli BektanDördüncüsü, her topluluk gibi gök ve yer dabbelerinin de ilahi emirlere uymaktan başka çareleri olmadığı vurgulanır.Bu Ayetlerden anlaşıldığına göre Evreni yaratan Allah, akıl ve zekâ yönünden bizim gibi veya bizden ileri olan insanlar yarattığını açıklamaktadır. Bize dü?en ise İslâm dininin de emrettiği gibi bilime sarılmaktır. Hazreti Muham-med'in hadislerinin yanı sıra Kur'an-ı Keıim'de de bildirilen olaylarda aslında birer mesaj yatmaktadır. O'da Allah ilim öğrenenlerin bu anlatılan işleri yapabileceklerini bildirmektedir.Casiye Suresi'nin dört Ayeti de ilginçtir. Bu Ayette ise Dabbe kelimesi, insanlardan ayrı tutulur ve şöyle buyuru-lur: "Sizin yaradılışınızda ve çoğaltılıp yaradılışınızda ve çoğaltıp yaydığı dabbelerde ibret almasını bilenler için deliller vardır."Tefsir alimleri Ayetin metninde "Yer" kelimesi geçmediği halde, bu çoğaltılıp yayılan yaratıkları yer ile irtibatlan-dırmışlardır. Oysa Ayette "Ve fi halkikum ve ma yebussu min dabbetin" şeklindedir ki "Min" ile dabbeler içinde bir türe dikkat çekilir. Bu türün "İnsan" kelimesiyle birlikte anılması da ona benzerliği ihtar eder. Aslında Ayette insan kelimesi de geçmemektedir. "Halkikum" kelimesindeki kum zamiri doğrudan insana baktığı ve çokluk ifade ettiği halde Dabbe kelimesinin Min ile tahsis edilmesi ve nekre (belirsiz) olarak kullanılması ister istemez bizi bilinmeyen bir türe yönlendiriyor. Yebussu kelimesi ile de bu varlığın seri bir şekilde çoğalıp yayılabildiğine dikkaı çekilir.O zaman bu dabbe konusunu özetlersek, uzayda insan formatında bizim gibi canlıların olduğu, burlann yüksek zekâya sahip olduklarını, Allah'ın onları da koruyup gözetlediğini ve onlarında Allah'ın emir ve yasaklarına uyduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.66Uzaydaki islâmiyetAli BektanTAYR KELİMESİNİN ANLAMI VEBİLDİRDİKLERİTayr Kelimesinin bizi ilgilendiren şekliyle ilk geçtiği Ayet Enam Suresi'nin 38'nci Ayetidir. Bu Ayette "Yeryüzünde hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan uçucu

Page 29: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

yoktur ki, sizin gibi kendilerine has kanunları bulunan bir topluluk olmasınlar" denilir.Burada Tayr kelimesinden maksadın açık ve seçik olarak kuşlar olduğu belli oluyor. Çünkü onları ümmet (topluluk) olarak nitelendiriyor. Cenabı Hak "tairun, yatiru bir cenaheyhi" diyerek iki kanatlı kuşlardan söz ettiğini özellikle vurguluyor. Ancak bir sonraki Ayette, Cenab-ı Hak "Kitapta anılması gereken hiçbir şeyi eksik bırakmadık" diyerek bilinen dabbe ve tayr'ın dışında ilerde ve gelecekte karşılaşılabilecek diğer uçucuların veya canlıların da kendi yarattığı ve kendi kudreti altında olduklarını hatırlatmış olur.Başka bir Ayette Cenab-ı Hak dönemin bilinen binekleri olan hayvanları andıktan sonra "Biz daha onlar gibi nice binekler yaratmışız" diyerek, hem o dönemin insanlarına akla aykırı olmayan bir ibret dersi vermiş oluyor, hem de çağımızdaki Uçak, Helikopter, Roket, İren ve Otomobil ile gelecekte üretilmesi mukadder olan biaeklere de insan zihninde kapı açmış olunuyor.Bir başka Ayette Cenab-ı Hak insana yerlerde, denizlerde ve göklerde geçitler ve yollar yarattığını söyler ki bugün dünden çok daha derin anlamlar ifadı: etmektedir.Tayr kelimesi de Kur'an da bunlardan bir tanesidir ve her kelimesinin kuş olmadığını bugün daha çok iyi anlıyoruz.67Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKUR'ANDA Kİ UÇAN ÜMMETBu tabir konusunda biraz düşündüğümtz zaman kuşlar olarak tanımlanan canlıların uzaylılar oldukl.ırını düşündüğümüzde, onları da bir ümmet olarak kabul edebiliriz. Hele "Biz kitapta anılmayan hiçbir şey bırakmadık" tembihi bilinenlerin ötesinde geniş düşünmeye sevk etmek içindir. Çünkü her Ayetin hem genel bir bakışı, hem de özel bir bakışı vardır. Tefsirleri yapıldığında bütün yamanlara toptan hitap ettiği gibi, her bir zamana da ayrı göndermeler yapar.Nur Suresi'nin 4Tnci Ayeti'de ilginçtir: "Görmüyormu-sunuz, yeryüzündekilerde göktekiler de ve bölük bölük guruplar oluşturan Tayr'larda Allah'ı teşbih ediyorlar."Ayette geçen "Men fis semavati vel-ardi' ibaresi üzerinde durulması gereken bir ifadedir. Çünkü j\iz kelimesi tekil olduğu halde, Sema kelimesi çoğul kullanılmıştır. Yani "Men fıs semavati" denmiş. Oysa Ayetin genel bakışı içinde "Sema" kelimesinin tekil kullanılması dciha makul görünüyor. Bu kelime Tekil kullanılmış olsaydı, Tayr kelimesinden ancak atmosfer içinde hayatlarım sürdürebilen kuşları anlamak zorunda kalacaktık.Ayrıca "Men" edatı da insanlar gibi bilinçli yaratıkları anlatmak için kullanılmıştır. Kuşlar için men edatı kullanılmaz.Peki Sema kelimesinin tekil değil de "Semavat" (Gökler) çoğul kullanılmasının hikmeti nedir?Semavat bütün katmanlarıyla uzayı anlatır. Demek ki, atmosferimizin dışında da bölükler oluşturarak yaşayan ve bir tür ümmet (yani topluluk) olan uçucular vardır. Kur'an on-68Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlara da işaret ediyor. Ve onların da kendilerine düşen vazifeleri bildiğini hatırlatıyor, ardından da "Allah onların da ne yaptığını bilir," diyor.Nemi Suresi'nde ise Cenab-ı Hak Tayr Topluluğu ile iletişim kurmanın yolunu gösterir. Hazreti Süleyman bildiğiniz gibi bütün teknik kudretlerle donatılmış büyük Peygamberlerden biridir. Bugünkü teknolojimizin ilk ipuçlarını hep onun mucizelerinde görürüz. Ses ve eşyanın ışınlanması, aktarılması, havanın taşıyıcılık özelliği (aerodinamik), rezonans sesin gidiş-dönüş süreleri, sesin hızı ve ışık hızının üzerindeki hıza sahip binek aracı (bir nevi uzay gemisi) ile insan dışı yaratıkların gündelik işlerde kullanılması (mesela cinlerin Süleyman Tapmağının inşaatında bilfiil çalıştırılmaları Kur'anda zikredilir).İşte insan dışı yaratıklarla irtibat ve iletşim kurulabileceğini de Hazreti Süleyman'ın lisanından aktarılan şu Ayetten anlıyoruz: "Süleyman, Davud'a varis

Page 30: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olup dedi ki "Ey insanlar bize mantıkut-tayr öğretildi ve bize her şeyden verildi." (Nemi Suresi 16)Burada bizi ilgilendiren Mantıkut-tayr'du. Mantık, nata-ka kelimesinin mastarıdır. Natak söz söyledi (adam konuştu) demektir. Kuşların konuşmasını anlatmak için ilk etapta akla gelmesi gereken bir fiil değildir. Bunun yerine "Kelleme" fiilinin mastarı olan tekellüm kullanılabilirdi. Ancak kullanılmamış çünkü tekellüm doğrudan insıına bakar, insanın konuşmasına tekellüm denir.Buradaki konuşma mantık kelimesinin ikinci anlamı olan "Makuliyeti"de çağrıştırır. Böylece cin veya kuşlarla kurulacak iletişimin insanların konuşmasına benzemediği ihtar edilmiş olur. Natak kelimesi cansız varlıklar için de kullanılır. Natakal-avdu (ses çıkardı) anlamındadır. Yani Nataka fiili ZİHİNSEL İLETİŞİMİ VE SİNYALLERİ ifade ediyor.69Uzaydaki İslâmiyetAli BektanDünya UFO'larla yani Kimliği Bilinmeyen Uçan Nesne-ler'le 1947 yılında tamştı. Başta ABD olnak üzere dünyanın hemen hemen her ülkesinde görülen UFO'lardan inen uzaylılarla görüşen veya karşılaşan insanlar onlarla zihinsel olarak, yani Telepati yoluyla anlaştıkların açıkladılar. İlk karşılaşma sırasında korkularını attıklarını ve içlerini bir sevincin kapladığını ifade etmişlerdir. Resmi raporlara giren bu anlatımlar bize Parapsikoloji'nin Dünyadışı Hayata ait olan canlılar tarafından bilindiğini ve kulhınıldığını göstermektedir. Tıpkı Kur'an-ı Kerim'de anlatılanlar gibi olmaktadır.ÖZEL SİNYALLER ARACILIĞIYLA İLETİŞİMUçucularla yapılacak iletişim ancak sinyaller aracılığıyla olacak. Nitekim atmosfer dışı varlıklarla ir sanların kurabildiği iletişimler radyo dalgalan ve sinyallerdir. Telsizin icat edilmesinden bu yana, uzun yıllardır uzayı dinleyen radyo istasyonları vardır. Yıldızlardan gelebilecek radyo sinyallerini araştıran istasyonlar uzayı tararken, Kur'an-ı Kerim'de Hazreti Süleyman'a bildirilenler ile bunların örtüşmesi dikkat çekicidir. Bu radyo istasyonlarının bazı lan uzaydan gelen bazı sinyalleri almışlardır, fakat bunları hükümetler açıklanmamaktadır.Bu Ayette Hazreti Süleyman, insanlara uzaylılarla iletişimin yollannı öğretiyor. Bunun bildiğimiz dil formlanyla değil, daha evrensel bir iletişim yolu olacağını hatırlatıyor. Nitekim tekellüm iletişim kurma biçimlerinin en alt tabakası-dır. Balinalann iletişimi bile biz insanların iletişiminden daha ilginçtir.Amerikan Donanması Yunuslan eğitmektedir. Dünyanın en zeki hayvanlannın başında gelen Yunus balıklanna gönderilen sinyaller ile onlan arama ve kurtarma çalışmalarında kullanmaktadır.7(1Uzaydaki islâmiyetAli BektanUFO'NUN ANLAMININ KARŞILIĞIYILDIZIMSI UÇUCULAR MI?Gece vakti ortaya çıkıp aniden gözden kaybolan bütün bu yıldızımsı uçuculara UFO diyoruz. Görülen tüm UFO olaylarında Uçan Daireler aniden gökyüzünde ortaya çıkarlar, belli bir süre göründükten sonra aniden ortadan kaybolurlar. Bu olaylar Kur'an-ı Kerim'de de şöy e anlatılmaktadır.Tank Suresi'nde şu bildiriliyor: "Semaya ansızın gökyüzünde belirerek yüreğinizi hoplatan yıldızımsı uçuculara an-dolsun." Peki yüce yaradan niçin böyle bir yemin yapıyor.1- Bu şeylerin mahiyetine dikkat çekip onu anlamamıza teşvik için.2- Bu iki Ayetin hemen ardından gelen " İn küllü nefsin lemma aleyha hafız" sırrına delil teşkil etmesi için. Peki bu ne demek? Bu; "Biz hiçbir şuurlu nefis yaratmadık ki onun üzerinde bir gözetleyici, bir koruyucu bulunmasın" gerçeğine dikkat çekmek demektir. Ayet bize o yıldızımsı uçucular boş değil, onları da idare eden kullarımız var. Onlarında üzerin de gözetleyiciler var," diyor.Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız koruyu toparlarsak ortaya şu çıkar. Kur'an-ı Kerim'in bize bildirdiği varlıklar şunlardır. Birincisi Melekler: Onlar Allah'ın (mirlerini yerine getiren ulvi varlıklardır. İkincisi: Cinler başka bir boyutta yaşayan canlı varlıklardır. Üçüncüsü İnsanlar ve Dabbeler ise uzayda yaşayan

Page 31: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

birbirine benzeyen veya yakın formasyonlardır. Bunların araşma Ruhanileri'de katabiliniz. Bu sözlerle Yıldızımsı uçucuların birer uzay gemileri olduğunu, bunları idare edenlerin de akıllı insanlar olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. O kullan koruyup gözetleyenlerin ise onlann da üstünde olan varlıklar olduğu bildiriliyor. Bu gözetleyicilerin in-71Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektansan mı, yoksa ruhaniler olarak bahsedilenler mi oldukları belli değil. Sonuçta Evrenin bir çok yerinde hayatın olduğu ve bunun da Allah'ın bilgisi dahilinde olduğu bildiriliyor.İslâm Alimlerinin büyük isimlerinden bir tanesi olan İmam-ı Gazali* "Allah'ın büyüklüğünü anlayabilmek için Astronomi ve Anatomiyi bilmek gerekir," demiştir. Evrendeki düzen ile insanın yaradılışındaki düzenin yer aldığı bu iki bilim dalı muhteşem sistemlere sahiptirŞöyle düşünebiliriz Cenab-ı Hak bizim dünyamızdaki insanlardan daha akıllı kullar yaratabilir mi? Tabii ki yaratır. Onlara ilim verip ileri dereceye çıkmalarına yardımcı olabilir mi? Elbette olur Onlar da yaptıkları uzay gemileri ile başka gezegenlere yolculuk yapabilirler mi" Evet yapabilirler. O zaman bir mantık sırasıyla gittiğimizde bunların gerçek olabileceğini kabul etmemiz gerekir.Astronomi de her gün yeni bir yıldız sisteminin,, güneş sisteminin bulunması Kur'an-ı Kerim'de anlatılanlarla birebir uygunluk göstermesi dikkat çekicidir. Son keşifler ise şöyledir.1- Dünya'dan daha yaşlı bir gezegen deha bulundu. Yaşı 13 milyar olarak belirlendi.2-Bizim Güneş sistemimize benzer bir §,üneş sistemi daha bulundu.3-Dünya ya milyonlarca ışık yılı uzaklıkta olan yeni yıldızlar bulundu.4- Büyük patlamanın tarihinin 15 milyar yıl olduğu bilim dünyasınca kabul edilmektedir. Son keşiflerden biri de büyük patlamadan soma uzayda yolculuk yapan ışınların resminin Hubbel teleskopu tarafından çekil mesidir.İmam-ı Gazali - îhya-u-Ulumiddin Bedir Yayınlar, 1985.72Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMucizeler kitabı ve Allah'ın Sözü olan Kur'anda anlatılan olayların bence bilimsel yönleri olduğu gibi gelecek yüzyıllarda da yaşayacak olan Müslümanlara yol gösterici olmasıdır. 1425 yıl önce insanlığa inen Kur'an-ı Kerim'de bildirilen bilimsel bilgiler ancak bugün doğrulanabilmektedir. Müslümanların en başta ilim öğrenmeleri gerektiği ve bunun Hazreti Peygamber tarafından da teşvik edildiğini bilmemize rağmen, hâlâ bilimden uzak durmamız büyük hatadır. Hazreti Muhammed'in "İlim Çin'de bile olsa alınız" ifadesi bunun en güzel örneğidir.Yıllardır yaptığım araştırmalara gön; Amerikalılar Kur'an-ı Kerim'i incelemekteler ve içindeki bilgileri almaktadırlar. Yaptıkları bilimsel çalışmalarda elde ettikleri bilgiyi Kur'an'da anlatılanlarla karşılaştırdıklar) nda başarılı olduklarını görüyorlar. Bunun en son örneği olarak 2002 Kasım ayında ABD'li bilimadamlarının yaptıkları açıklamasını örnek gösterebilirim:Bilim dünyasında Evren ile ilgili üç görüş vardı. Birincisi Evren devamlı olarak genişliyor, ikincisi Evrenin genişlemesi durdu. Üçüncüsü evren daralıyor. Bu görüşlerden "Evrenin genişlemesinin devam ettiği kabul edildi. Ve bu görüş bilim dünyasının resmi görüşü oldu."Kur'an-ı Kerim'de ise Allah "Biz Evreni Genişleticiyiz" diye buyuruyor. Bu sadece küçük bir örnektir, bunun gibi bir çok bilimsel örnek Kur'an-ı Kerim'de bulunmaktadır.Sonuçta 18 bin Alemin varlığı ve bu Alemlerde de yaşayanlar olduğuna inanmamız gerektiğini öğreniyoruz.73Uzaydaki İslâmiyetAli BektanYILDIZLAR ARASINDA BAĞLANTI •Çevresinde hayat bulunan bir gezegene sahip olan yıldızlarda oturanlar, uzayda hayat aramaya karar verdiklerinde ilk iş olarak ne yapabilirler? Bu konuda

Page 32: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ronald Brace-well şöyle bir bağlantı öneriyor: "Teknolojik bakımdan gelişmiş bir uygarlık, roketçilik ve öteki uzay araçları teknolojisinde de gelişmiştir. Hayat süresinin başlarında herhangi bir uygarlık komşu yıldıza, yıldızlararası otomatik bir uydu gönderebilir ve amacına göre de istediği g bi bir yörüngeye oturtabilir."Bizim gibi düşünce formatına sahip olan insanların yaşadığı evrende, diğer akıllı insanlarla temasa geçmek isteyenlerin olabileceği bugün bilim dünyasında kabul edilmektedir. Biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Yalıız altı çizilmesi gereken iki nokta vardır. Allah'ın yaratıcılığı ye İnsanı yaratması. Çünkü Dünya'yı ve İnsanı yaratan O yüce varlığın uzaym derinliklerinde bizim dünyamıza benzer dünyaları ve insanları yaratması onun için önemli bir şey değildir. O zaman ortayı çıkıp da DÜNYADAN BAŞKA BİR YERDE HAYAT YOKTUR DEMEK günümüzde komik olduğu gibi, Buğday tarlasındaki bir tanenin başak olmaması gibi bir durum söz konusu olur. Türkiye'de UFO ve Uzay'daki hayat konusuna önem veren bir avuç insan bulunuyor. Bunların arasında yazdığı beşyüz sayfalık kitabı ile bana da yol gösteren Sayın Celalettin Yeni<,;eri'yi anmadan geçemeyiz. Sayın Yeniçeri sadece şunu söylüyor: "Allah Uzaylıları da yarattı ve onlara da Peygamberler gönderdi." Hocanın bu tespitlerine ülkemizde pek inanan insan olmasa bile, bu görüş ve inaçla Amerikalılar ve Avrupalılar yakından ilgileniyorlar. NASA'nın gizli arşivleri Sayın Yeniçe-ri'yi doğrulamaktadır.7dUzaydaki İslâmiyetAli BektanDÜNYANIN ESRARENGİZ UYDUSUDünya Devletleri tarafından Uzaya devamlı uydular gönderilmektedir. Büyük kısmı iletişim uydular: olurken, bazıları da askeri uydular olmaktadır. Her ülke kendi uydularının nerede olduklarını bilir, peki sahibi olmayan bir uydu ¦gelip dünyanın yörüngesine yerleşirse ne olur? Sahibi olmayan bu uydunun hâlâ yörüngede olup olmadığım bilmiyoruz ama Amerikalılar ve Ruslar biliyorlar.Bu esrarengiz uydu bilinmeyen bir süreoen beri en yalan 1718 km, en uzak 2014 km olan bir yörünge üzerinde dönmekteydi. Yörünge uçuşunu 104 dakikada tamamlayan bu uydu bilinmeyen bir dilde, belirli aralıklarla bir takım radyo mesajları da yayınlamaktaydı. İlk kez 1970'li yılların başında basına da yansıyan bu inanılmaz olay üzerinde yapılan tüm araştırmalar sonuçsuz kalmış ve ne ABD, ne de dönemin ülkesi SSCB bu olaya bir açıklama getirebilmiştir.1975 yılından sonra da bu konu hakkında hiçbir açıklama yapılmamıştır. Konu insanların dikkatinden uzaklaştırılıp adeta unutturulmaya çalışılmış ve bunda da başarıya ulaşılmıştır. Halen bu uydunun akıbeti bilinmemektedir. Benzer bir olay 1989 yılında da meydana gelmiş ve buna benzer bir uydudan daha sözedilmiştir.Temmuz 1989'da İsviçre'nin Geneva Kcnti'nde yapılan bir konferansta, Sovyet Uzay Bilimcisi Dr. Maksud Cher-nova, uydularla ilgili raporunda, elmas biçimli ve güçlü bir manyetik alan tarafından korunan ve bizim uydularımıza hiç benzemeyen esrarengiz bir uydudan bahsetti.Daha sonra "Beyond Tomorrow"da yayınlanan bu konuyla ilgili bir haberde şöyle deniyordu:"Sovyet, Amerikan, Fransız, Alman, Japon gibi ülkelere mensup bilimadamlan; aralarında yaptıkları görüşmelerden75Uzaydaki İslâmiyetAli Bektaıısonra, söz konusu uydunun Dünya-Dışı'rdaki bir toplum tarafından Dünya'nın çevresindeki bir yörüngeye oturtulmuş olduğu görüşünde birleştiler."Haberde Uzay uyduları uzmanı Fransız Dr. George Mil-lard'ın bir açıklamasına da yer verilmişti: "Dünya'ya ulaşana kadar kuşkusuz çok büyük uzaklıklar katetti ve ayrıca çok eski bir zaman önce inşa edilip uzaya fırlatılmış olmalı."Astrofizikçi Cari Sağan insanoğlunun gelecekte uzay çalışmaları konusunda hedefinin başarılı olmak olduğunu belirterek şöyle konuşuyordu: "Önümüzdeki birkaç yüzyılda, Dünya insanlığının en başta gelen amaçlarından biri galaksimizin öteki uçlarına gitmek olacaktır. Dünya insanlığı için böyle bir şey nasıl ki doğal bir gelişme olacak ise bizden milyonlarca yıl ileri olan öteki uygarlıklar bu gün yıldızlara-rası uzayda niçin dolaşıyor olmasın?

Page 33: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Bu dolaşmalar sonucunda Dünya Gezegeni de binlerce yıldır uzaylı misafirlerini ağırlamaktadır. Bu ziyaretler sonucunda meydana gelen olaylar çeşitli toplumların folklorik öykülerinde yer almaktadır. Efsaneler, doğal olan veya olmayan olaylar, hikâyeler bunlara en güzel örnektir.Uzay ve UFO konularında araştırmalar yapan ve kitaplar yazan bilim adamı Profesör Ailen Hynek ise şöyle diyor: "Evrende gezegeni bulunan tek yıldız bizim yıldızımız-dır, diye iddiada bulunmak; yavruları olan tek kedi benim kedimdir, diyen bir çocuğun iddiası kadar gülünçtür. Elbette bir gökbilimci olarak ben; kendi galaksi nizde başka uygarlıklar bulunabileceğini çok kuvvetli bir ihtimal olarak görmekteyim."Cambridge Üniversitesi'den Dr. Anthonj Hevvish "Dünya dışı bir hayatın varlığı inancına katılıyorum. Galaksimiz içinde yer almış bulunan korkunç sayıdaki yıldızlar içinde sadece bizim Dünyamızda hayatı aramak biraz tuhaftır."76Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanHanvard Üniversitesi'nden Dr. Harlovv Shapley "Pek çok galaksinin pek çok gezegeninde halen organik hayat gelişmiş bulunmaktadır," der. Bu açıklamalar bile Allah'ın yaratıcılığının varlığını ispat etmek için yeterlidir. Çünkü uzaydaki her şey belli bir düzen içersinde akıp gitmektedir...77Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMEVLANA'NIN BAHSETTİĞİ GÖKYÜZÜNDEKİ UYGARLIKLAR13'ncü Yüzyılın ünlü Tasavvuf isimlerinden bir tanesi olan Mevlana Celaleddin Rumi* mesnevisinde gökyüzündeki uygarlıklardan bahseder ve onların dünya ile bağlantıları olduğunu ileri sürer.Mesnevisinde şu dizeler açık bir şekilde Uzayı ve oradaki gezegenlerde yaşayanları tasvir etmektedir."Bu yeri yerdekiler için yaratmış olan, göğü'de gökteki-lerin yurdu yapmıştır.Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar."Burada anlatılmak istenen göğü de f öktekilerin yurdu yapmıştır sözünde başka gezegenlerde yaşayanlar için gökyüzünün yurt olduğu anlatılmıştır. Mesnevi'nin ilerleyen bölümlerinde Kur'anda da bahsedilen İdris Peygamberden bahseder. Onun Satürn Gezegeninde bulunduğunu dünyaya döndüğünde astrolojiyi ve astronomiyi uygulayıp öğrettiğini anlatmaktadır."İdris Peygamber, yıldızların cinsinden di. Onun için sekiz yıl zuhal de kaldı.Zuhal, Doğularda da onun dostu oldu, Batılarda da.Herhalde onunla konuştu, onun sırlarına mahrem oldu.Yıldızlara gidip, sonra tekrar Dünya'ya gelince, yeryüzünde yıldızlar bilimine dair ders verdi."Mevlana Celâlettin Rumi - Mesnevi M.EJ3. Yayınlan, 1981.78Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMevlana'nın anlattıklarına göre İdris Peygamberin Satürn Gezegenine gittiği orada sekiz yıl boyunca eğitim gördüğü, daha sonra insanlara yardımcı olmak üzere Dünya'ya geldiği ortaya çıkıyor. Ezoterizm araştırmacılarından bir gurubun ileri sürdüğü teoriye göre bu tür özel insanlar dünyaya enkarne oluyorlar. Yani dünyada doğuyorlar, sonra görevlerini yapıyorlar ve gidiyorlar veya ölüyorlar. Ben bu teoriyi kabul etmiyorum. Bana göre o kişiler direkt olarak geliyorlar, ya da dünyada doğuyorlar başka gezegenlere gidiyorlar, sonra yeniden dönüyorlar. Bence arada bir direkt bağlantı söz konusudur. Mevlana'da İdris Peygamberin sekiz yıllık bir süre kaybolduğunu, Zuhal (Satürn gezegeninde) öğrenim gördükten sonra geri geldiğinden bahsediyor.Kur'anı Kerim'de de İdris Peygambeıden bahsedilir: Meryem Suresi 56'ncı ve 57'nci Ayetler:"Ey Muhammed kitapta İdris'e dair söylediklerimizi de an, çünkü o dosdoğru bir Peygamberdi. Onu yüce bir yere yükselttik."Ayetin hemen devamında İdris Peygarıber'in Tufandan önceki nesile ait olan bir kişi olduğu son derece açık bir şekilde ifade edilir: Meryem Suresi 58'nci ve 59'ncu Ayetler:

Page 34: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

"İşte onlar Adem'in ve Nuh'la beraber taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim ve İsrail'in soyundan ve seçip doğru yola eriştirdiğimiz, Allah'ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerdendir. Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir."Böylelikle Antik Çağlar öncesinde meydana gelen uygarlıklardan bahsedilmesi çok dikkat çekicidir. O uygarlıkların veya toplumların yok oluş nedenlerinin babında ne kadar ileri giderlerse gitsinler, sonuçta yozlaşıp Allah'ı unutmaları .bunun sonunda da bir doğal felaketle yok olmalarıdır.79Uzaydaki İslâmiyetAli BektanEVRENDE İNSANIN YARATILIŞIAllah insan için "Gerçekten biz, insanoğ u'na çok ikramda bulunduk, onu çok değerli, şerefli yapuk" (İsra Suresi 70'nci Ayet) Buradaki tabir O Yüce Yaradanın yarattığı insanın çok değerli bir varlık olduğunu bildi rcnesi dikkat çekicidir. O zaman Uzayın başka bölümlerinde de insanların yaşadığı ve onların zeki varlıklar olduğu sonucunu da çıkartabiliriz. Kitap boyunca dünya insanı ile uzaydaki insan arasındaki zekâ farklılığını savunduk. Yüzde on ile yüzde elli veya yüzde yüz oranlarında çalışan beyinlerinin farklılığından bahsettik. İnsan yaratıldığından bu yana evrim geçirmekte gittikçe mükemmele doğru ulaşmaktadır. Yani mağara devrinden, uzay çalışmalarına kadar olan süreçten bahsediyorum. Bu gün gelinen nokta ve teknolojik gelişme, günümüz uygarlığının derecesini göstermekteoir.Diyanet İşleri Eski Başkanı Süleyman Ateş 3-4 Haziran 2004 tarihlerinde insanın yaratılışı ile ilgili olarak Vatan gazetesinde yazdığı yazılarda insanın Allah tarafından yaratıldıktan sonra geliştiğini bildirmiştir.Süleyman Ateş şöyle yazmaktadu: Allah için zaman söz konusu değildir. Adem'i yaratırken geçen süre biran olarak düşünülürken, gerçekten de bu olay milyonlarca yıl sürmüştür. Çünkü sonlu varlıklar olan bizler, zamanı böler ve parça parça algılarız. Ama Allah parçalan bütünleştirir. Çokluklar O'n da bir olur. Allah'ı sınırlı algılarla karşılaştırmak yanlış yargılara götürür. Kaldı ki birdenbire yaratıvermek basit bir şeydir. Ama ince plânlar, yasalarla milyonlarca yıl içinde dünyadan süzüle süzüle meydana getirilmiş varlığın değeri büyüktür.80Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKainatın tamamı evrim kanununa göre yaratılmıştır. Kur'an-ı Kerim'in ifadesine göre üzerindeki canlıların üzerinde olan insan da çok derin bilgi, ince hesap ve plânların sonucunda süzüle süzüle tabiat güçlerine hükmeden, dünyayı onaran, daima ilerleyen, kalkınan bir mükemmel varlık haline getirilmiştir.Bu uzun süre bize ve bizim ölçülerimize göredir. Bize göre milyonlarca yılda yaratılmış demektir. Çünkü onun için bütün zaman bir andan ibarettir. Zamanın parçalan onun katında bütünleşir. Milyonlarca yıl tek yana döner.Evrim Teorisini Müslümanlar işlemiş ve geliştirmişlerdir. İlk defa İslâm alimlerinden Cahiz (Ölümü 868) göçlerin ve genel olarak çevrenin, kuşların hayatında yaptığı değişikliğe dikkati çekmiştir. Daha sonra Biruni'nin çağdaşı İbn-î Miskeveyh* (Ölümü 1030) eserinde bu evrim görüşüne yer vermiştir.Adem'in topraktan yaratıldığını bildiren Ayette, onun bir-derbire topraktan insan olduğu değil, orjinirin toprağa dayandığı anlatılmaktadır. Yüce Allah, topraklan insan yaratmak istemiş, toprağı insan olmaya yöneltmek üzere ona "Ol" demiştir. Fakat Ayette bu emrin ardından Kane: Oldu" değil, çeşitli aşamalardan geçirilerek insan haline geldiğini gösterir. Ayrıca toprağın insan olmasının da bir kere olmuş bitmiş değil, süregelen bir olgu oldu|u Ayetin ifadesinden anlaşılmaktadır.Toprağın insan haline gelmesi, mucizevi bir olaydır. Demek ki insanın aslı topraktır. Toprak birden değil, çeşitli aşamalardan geçirilerek insan haline getirilmiştir. Önce suyla karışan toprak, çamur olmuş: "Ben çamurdan bir beşer yaratacağım," (Sad 71). Sonra suyla toprağın karışımı olan sahil çamuru, kala kala değişiklikler geçirmiş, kokuşmuş,İbni Miskeveyh. El Favzul Asgar.

Page 35: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

81Uzaydaki islâmiyetAli Bektanvasfı değişmiş, ondan hücreler süzülmeye başlamış. "Biz insanı çamurdan (süzmeden) yarattık," Müminun 12). İnsan olacak hücre, önce kendi kendine bölünerek iiremiş, eşi kendisinden yaratılmış. "Sizi bir tek canda ı yarattı. Ondan eşini yarattı." (Nisa 1) daha sonra dişisiyle birleşmek suretiyle üreme düzeyine gelmiş ve erkekle dişinin birleşmesinden insanlar çoğalmaya başlamıştır. "O ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar yaratıp yeryüzüne yaydı," (Nisa 1).Bize göre bu ifade, ilk insandan halife düzeyine getirilmiş insan olan Adem'e kadar bir çok insanların gelip geçtiğini, yani insanın evrimleşe evrimleşe arz meleklerinin boyun eğdiği mükemmel, halife insan Adem düzeyine ulaştığım gösterir. Tefsirciler, Ayetteki insan sözüyle Adem'in kastedildiğini söylerler. Alusi'nin aktarımına göre İmamiye-den Camiul-ahbar adlı eserin sahibi, bu kitıbm beşinci bölümünde "Atamız Adem'den önce her biri arasında bin yıl bulunan otuz Adem gelip geçmiştir. Onlardan sonra elli bin yıl harap kalmış, sonra elli bin yıl sonra yeniden şenlenmiş sonra atamız adem yaratılmıştır," demiştir.İbn-î Babveyh de* Caferi Sadık'ın "Siz sanırsınız ki yüce Allah atanız Adem'den başka insan yaratmamıştır. Hayır vallahi, bin kere bin (bir milyon) Adem yaratılmıştır. Siz o Ademlerin sonuncusunuz."Muhammed Bakır'ın "Bizim atamız olar Adem'den önce bin kere bin (bir milyon) yahut daha fa;da Ademler gelip geçmiştir," dediği rivayet edilmiştir. Şeyhi Ekber Mu-hiddin-i Arabi'nin** ifadesinden de Adem'den Kırk bin yıl Önce başka bir Adem'in yaşamış olduğu anlaşılmaktadır."Bu bilgilerden sonra Dünya üzerinde var olan insanoğ-lu'nun köklerinin milyonlarca yıla doğru gittiği görülmekte-*. İbni Babveyh. Kitabut Tevhid. **. M. Arabi - Futuhat-ı Mekkiye.82Uzaydaki islâmiyetAli Bektandir. Böylece Adem'den önce de insanların yaratıldığı, bunların belli bir seviyeye kadar geldikleri sonrc yok oldukları görülüyor. Kökleri binlerce yıl öncesine dayanan bu kaybolan uygarlıklar acaba Adem'den önce yaratlanlar mı acaba? Yalnız Adem'in yaratılışının süresini ise günümüzden 6-7 bin yıl öncesine dayandıranlayız. Bu düşüncenin kaynağı Hıristiyanların kutsal kitabı İncil kökenlidir. Kilise bu Hıristiyanlık öğretisini uzun yıllar bilim dünyasına egemen olacak şekilde kullanmıştır. Ancak Rönesans döneminde yıkılmaya başlanan bu düşünce 19'ncu yüzyılda ancak Dar-win'in ortaya attığı evrim teorisi sonrası yıkılmıştır.Bilim bugün bu öğretiyi tamamen reddetmiştir.83Uzaydaki İslâmiyetAli BektanESKİ BABİL'DE UZAY GEMİLERİEski uygarlıkların beşiği olan Mezopotamya Bölgesi'nin ilgi çeken medeniyetlerinden bir tanesi ise Babil Uygarlığıdır. Bu yörede yaşayan insanlar, şehirlerine "Tanrı'nın Kapısı" anlamına gelen "Bab-ilu" diyorlardı. Bel rahiplerinden Berossus MÖ 330'larda "Babyloniac ı" adlı bir eser yazmıştı. Bu kitapta belirtildiğine göre 10 adet kralın iktidarlarının süresi toplam 432.000 yıldı. Kral başına 43.200 yıl düşüyor.Böylece insanlığın tarihinin yüz binlerce yıl öncesine gittiği ve bu insanların da belli bir medeniyet seviyesine ulaştıkları her geçen gün yapılan arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu gün savaşın ve kargaşanın sürdüğü Irak topraklarında yapılacak olan ciddi arkeolojik kazılar sonucunda inanılmaz belgeler bulacağımızı düşünüyorum. Çünkü binlerce yıl boyunca bir uygarlık bimiş, yerini başka bir uygarlık almıştır. Üst üste gelen bu medeniyetler ortadan kalkarken bile arkalarında bir çok tarihi eser bırakmışlardır. Burada dikkat edilmesi gereken konulardan biri de Eski Babil, Sümer, Kaide ve Akad efsanelerinin de incelenmesinin gerektiğidir. O efsanelerde anlatılanların

Page 36: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

günümüz teknolojisi ile karşılaştırılmasının yapılması sonucunda inanılmaz bilgiler bulacağımıza inanıyorum.Mesela Kalde'yi yönetmek için gelen "Ay Kralları" anlamına gelen İndovansas'lar da Ay'dan gelerek, Dünyalı kadrolarla evlenmişlerdi. Dünya üzerinde inşa ettikleri yapıları ise, Büyük Tufan ile yerle bir olmuştu. Bu olayın bir benzerini Orta Asya'daki Oğuz Kağan destarında"* görürüz.Türk Destanları - M. Necati Sepetçioğlu İrfan Yaynlan 1985.84Uzaydaki İslâmiyetAli BektanOğuz Kağan insanları rahatsız eden canavarı öldürdükten sonra, bir gün atıyla giderken birden hava kararır, gökyüzünde parlak bir ışık içersinde güzel bir kadın iıier. Bu kadının başında ayrıca parlak ışık vardır. Oğuz kağaı onu alır ve o kadın ile evlenir. Üç oğlu olur adlarını ise (îök, Ay ve Yıldız koyar. İşte Dünya ve Uzay arasındaki bağlantının tarih öncesine dayanan olaylarından bir tanesi daha. Üzerinde düşünmek gerekiyor.Babil, tarih boyunca Kuzey'le Güney, Doğu ile Batı arasında bir köprü oluşturmuştur. Bu bölgeye ilk gelenler arasında bizim de atalarımızın kökenlerinin yer aldığı Mu Kı-tası'ndan gelenleri de saymak gerekiyor. Ajnca Altay dağlarından göç eden Sümerler'i de saymalıyız. Kısacası Türkler diyebiliriz. Bölgenin bir ilginç başka yönü de ezoterik (gizli bilgi) kaynaklı eserlerin bu bölgede yer almasıdır. Buna Kur'an-ı Kerim'de xle bahsedilen bir çok Peygamberin gönderilmesini de ekleyebiliriz.Kaide yazıtlarını inceleyen Haham Yonah tbn Aharon'un naklettiğine göre "Elohimler" bundan 18 bin yıl önce Venüs'te yerleşmiş gezegenlerarası varlıklardı. Aslında bu tarih Pasifik Okyanusu'ndaki Mu Kıtası'nın* gücünün doruğuna çıktığı dönemlerdir. Çünkü Çin kayıt lannda da MÖ 17. 000 yıllarında Orta Asya'nın göbeğinde Gobi Çölünün bulunduğu ve bir iç denizin yer aldığı yerdeki Uygur İmparatorluğu 'nun dünyaya hakim olduğu zamana denk düşmektedir. Dünyanın bir çok yerinde birbirirden ayrı milletlerin efsanelerinde bahsedilen olayların benzerlikler taşımasını düşünmek ve araştırmak gerekiyor.Bilimadamlannın bir çoğu artık milletle-in efsanelerinin gerçek olduğuna inanıyorlar.Albay James Churcward Kayıp Kıta Mu.85Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKaide'de insanlar "Kvod" denilen bir güçle hareket ettirdikleri disk biçimli araçlarıyla başka gezegenleri ziyaret edebiliyorlardı. Bu sözler eski metinlerde yer alırken, çok azı bu güne kalabilmiştir.Astronom Profesör Ailen Hynek şöyle eliyordu: "Güneşi-miz'den milyonlarca hatta milyarlarca yıl daha yaşlı yıldızlar vardır. Tamamen mümkündür ki, milyonlarca yıl daha eski dolaysıyla bizden çok daha ileri düzeyli uygarlıklar vardır. Bu uygarlıklar, bizim hiçbir şekilde akıl erdiremeyeceğimiz biçimde uzay ve zaman meselesini niçin halletmiş olmasınlar."Bu sözler 2003 sonbaharı ve 2004 ilk baharında Uzay teleskopu Hubble Dünyadan daha yaşlı bit gezegen ve güneş sistemine benzer sistemler bulurken, Ailen Hynek'in haklılığı da doğrulanmış oluyor.UZAYDA HAYAT OLDUĞUNA İNANANLARYüzyıllar boyunca insanoğlu Dünya'yj evrenin ortası, kendisini de bu evrenin sahibi ve tek akıllı varlığı zannetmiştir. Dünyanın yuvarlak olduğu fikrine aiışması da büyük mücadeleler sonucunda kabul edilmiştir. Bı. gün uzay çalışmaları yapan insanlar geleceklerinin uzayda olduğuna inanıyorlar. 2'nci Dünya Savaşı sonrasında ABE'de başlayan Füze ve Roket çalışmaları biranda Ameıikan göklerinde UFO'lann görülmesiyle halkın ilgisini çekmiştir. Soğuk savaş döneminde milyonlarca Amerikalı UFO'lan ordunun deneyler yapığı savaş uçakları zannetmişlerse de bu düşünce zamanla binlerce olayın gerçekleşmesinin ardından kaybolmuştur. Belki inananlar vardır ama bunkırın sayışırım da çok az olduğuna inanıyorum.

Page 37: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Amerikan Roketçiliğinin kurucularından olan Profesör Herman Oberth şöyle diyordu: "UFO'lann varlığının lehine ve aleyhine olan tartışmalann tümünü incelemiş bulunu-86Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanyorum. Sonuç olarak, UFO'lann varlığına kani oldum. Onlar başka güneş sistemlerinden gelen gerçek uzay gemileridir. Uçandaireler problemi ciddiyetle ele alınmalıdır."Sovyet Roketçiliği'nin kurucularından Profesör Konstan-tin Tcholkovski "Evrenin başka yerlerinde de uygar varlıkların bulunabileceğine, bunların gezegenlenırası yolculuklar yapıp, haberleşebildiklerine ve gerektiğinde kendilerinden daha az gelişmiş gezegenlerde yaşayan insanlara yardım edebildiklerine inanıyorum."İşte efsaneleri doğrulayan iki profesörün görüşleri ortada. 1964 yılında tanınmış uzay bilimcilerden Stephen H. Dole yıldızların büyük bir ihtimalle gezegen sistemleri olduğunu ve bizim galaksimizde insanın yaşayabileceği en az 640 milyon gezegenin bulunduğunu "Habiteble Planets For Man" isimli eserinde yazmıştı. Bunların 2000/7'de birinde zeki hayat olsa, Samanyolu'nda bize benzer 320.000 uygarlık olması gerekmektedir. Ekzobiyologlann belirttiklerine göre, yaşanabilir durumda olan 640 milyon gezegen üzerinde bazı uygarlıklar bizimkinden ileri, bazıları da geri durumdadır. Astronom Profesör Cari Sagan'ın belirtıiğine göre: "Her 100.000 yıldızdan birinin zeki varlıklar taralından iskan edilmiş gezegeni vardır." Tüm bu ihtimal hesaplarına göre, 600 ışık yılı uzaklık içinde bizimle haberleşebilecek düzeyde en az 10.000 uygarlık vardır. Bunlar hakkındaki bilgimiz, bunlara inanmak ya da inanmamaktan öteye gitmemektedir.Biz dünya insanı olarak daha akıllı bu insanlar ile temasa geçmeye hazır mıyız? Yoksa korkuyor muyuz?Aslında bir korku var ama öğrenme merakı çok daha ağır basıyor. Uzaydan milyonlarca kilometrelik mesafeleri aşıp gelebilen insanların bizden daha akıllı olmaları mantıklı bir düşüncedir. Uzayda hayatın varlığını telaffuz eden-v ler yüzyıllar boyunca fikirlerini korkmadan açıklamışlardır. İşte o ünlü isimlerin söyledikleri:87Uzaydaki İslâmiyetAli Bektan18 Yüzyılda Huygens, Fontenelle, Swed*nborg öteki gezegenlerin sakinleri hakkında eserler vermeye başladılar. Hatta Kant bile, Dünya'dan başka hiç değilse bazı gezegenlerde bulunan varlıkların olabileceğini düşünüyordu.Onuncu yüzyılda yaşamış olan iki büjük Türk bilgini İbn-î Sina ile El Binini astronomi, tıp ve öteki bilimlere ait bir çok kitap yazmışlardır. Onların eserleri 15'nci yüzyılda Latince'ye daha sonra da başka dillere çevrilmiştir. Her iki bilgin de Dünya'nın gelmiş geçmiş en büyük astronomlarından dır. Bu iki bilgin arasında soru cevap şeklinde olan bir mektuplaşma vardır. Bu mektubun en büyük özelliği verdiği bilgiler bakımından bu gün de güncelliğini korumaktadır.Bu mektupta İbn-î Sina Güneş'in sıcak olmadığını, soğuk olduğunu açıkça belirtmektedir. 20'nci yüzyıl'da astronominin en son verilerine dayanılarak ileri sürülen teorilerden birine göre güneş sıcak değil, soğuktur. Böylece 1000 yıl sonra îbn-î Sina'nın tezi, son bilimsel verilerle yeniden ortaya çıkmış ve bir çok kanıtlar kazanmış, bulunmaktadır.12'nci yüzyılın sonlanyla 13'ncü yüzyılın başlarında yaşamış olan Muhiddin-i Arabi, "Futühat-ı Mekkiyye" isimli eserinde Dünya'dan başka gezegenlerde de hayat olacağından sözetmiştir.19'ncu yüzyılın başlarında yaşayan tanınmış İngiliz Astronomu Sir William Herschel de İbn-î Sina'dan esinlenerek Güneş'in sıcak olmayıp, soğuk olduğu lezini yaptığı çalışmalar sonucu yinelemiştir.1832'de Von Littrow, J. Lambert'in kıyruklu yıldızların da oturulabilir özellikte olabileceği görüşüne katılıyordu. Zamanlarının en önemli matematiksel kornet teorisyeni olan bu iki bilim adamının görüşüne göre: kuyruklu yıldızların önemli bir görevi de, güneş sistemi içinde güneş enerjisini güneş sisteminden daha uzak bölgelere taşımaktır.

Page 38: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

88Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanAlman Astronom Gruithuisen Ay üzerinde şehirler ve demiryolları gördüğünü söylüyordu.Aynı dönemde başka astronomlar da Satürn'ün halkasının orada yaşayan canlılara daha iyi yaşama şartlan sağlamak görevinde olduğunu tahmin etmişlerdi.19'ncu yüzyılın sonlarında Astrofizik bilirûnin doğusuyla Güneş, Ay, Kuyruklu Yıldızlar ve gezegenlerin çoğunda hayat olabileceği fikrinden vazgeçildi. Büyük ihtimalle Venüs ve Mars üzerinde durulmakla yetinildi. Bu günkü astronomların yanı sıra NASA da yoğunluğunu Mars gezegenine verdi. Bu arada Jüpiter'in uydularında >ia hayat olabileceği düşünülüyor.K9Uzaydaki İslâmiyetAli BektanTÜRK KÖKENLİ SÜMEKLERİ ZİYARET EDEN UZAYLILARDünyanın ilkel dönemlerinde, Allah'ın bizden önce veya bizimle beraber yarattığı başka gezegenle! deki akıllı insanlar dünyamızı ziyaret etmişlerdir. Yüksek teknolojik medeniyet mensupları bu insanlar aynı zamanda dünya insanlarına destek olmuşlar, böylelikle medeniye derinin gelişmesine yardımcı olmuşlardır. Gerek Orta Asya'daki Türk efsanelerinde olsun, gerekse Mezopotamya'dala, Mısır'daki uygarlıklarda olsun her yerde bu efsaneler o insanların kültürlerinde yer almıştır. Buna Eskimolar ile ABD'de yaşayan Kızılderilileri de katmak gerekiyor. Bu ziyaretlerin anısına heykeller dikilirken, ayrıca mağara duvar!arına da resimler çizilmiş, büyük yapılar taş bloklar dikilerek ziyaretçilere teşekkür edilmek istenmiştir.Binlerce yıldır dünya üzerinde yaşayan insanoğlu böylece göklerden de yardım almıştır.Uzaylıların Dünyamızı ziyaret etmeleri konusu bilim dünyasının da çoğu zaman ilgisini çekmiştir. 1959 yılında Sovyet Etnologlarından Profesör Agrest Dtnyadışı Uygarlıkların temsilcileri tarafından dünyanın gerçekten ziyaret edilmiş olduğunu resmen açıklamıştı. O zaman bu açıklamanın ışığında Orta Asya'da MÖ 60.000 yıl önce yapılan Kalp ve Beyin ameliyatlarını anlayabileceğiz.Dünyadışı Ziyaretlerin yapıldığı en önemli uygarlık ise Sümerlilerdir. Altay Dağlan'ndan MÖ 17 binde bu günkü Irak'ın olduğu bölgeye göç eden Sümerliler, Türk soyundan gelmektedir. Kral yazıtlarında geçen "Kraliyet Gücü bize göklerden geldiği zaman," sözü bu dünya dışı bağlantıyı90Uzaydaki İslâmiyetAli Bektangözler önüne sermektedir. Sümer'lerden kalma yapılarda dünya dışı kozmonot, resim ya da heykelleri yapüan arkeolojik keşifler de bulunmuştur. Sümer-Akad dili ise en ilginç dillerden bir tanesidir. Sözlükleri bulunmasaydı, çözülmesi çok zor olacaktı.Efsanelerden anlaşıldığı kadarıyla Sümerliler ile uzay yolcuları arasında ilk temas Basra Körfezi kıyılarında muhtemelen Eridu Şehri yakınlarında MÖ 4000'de olmuştu. Sümerliler Basra Körfezi'nden çıkıp gelen yani deniz yoluyla bir uzaylı yolcunun heykelini tabii olaral insan başlı balık şeklinde yapmışlar. Ve ismini OANNHS koymuşlardı. Oannes, Sümer halkına, onların dilinde konuşmuş, onlara sanat ve bilim öğretmiştir. Ev, Mabed inşa etmelerini, hatta geometri ile hukuk bile öğretmiştir. Kısacası efsanelere göre Sümerliler'e meyve toplamaktan, Astronomiye kadar her şeyi öğretmişti. Her gün güneş battıktan sonra da denize dalıp giderdi.Son yıllarda Sümerliler üzerine yapılan araştırmalarda, Sümerliler'in Dünyadışı Uygarlıklardan Boğa Takım Yıldızı'ndaki Aldebaran yıldız sisteminden gelenlerle temasa geçtiği ileri sürüldü. Onların gezegenleri'rıin adlarının Sü-mi-er ve Sümi-an olduğu açıklanmıştı. Sümer uygarlığının köklerinin Dünyadışı bir uygarlığa bağlı olduğunu ise 1969 yılında Amerikalı bir profesör ispat etmiş ve bu konuda geniş bir kitap yazmıştı. Sümerlilerin aynca Güneş sistemimize giren Marduk gezegeni ile bağlantıları da vardı. Mar-duk'tan gelenlerle de kültürel temasa geçmişlerdi. Bu iki bağlantının kalıntıları gerek kitap, gerekse bazı cihazlar ve tabletler olarak Irak topraklarında bulunuyordu. 2012 yılında Marduk

Page 39: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Gezegeni'nin yeniden güneş sistemine girmesinden önce Irak Amerika tarafından işgale uğradı. Bağdat'a giren Amerikan askerlerinin ilk işleri Bağdat kütüphanesindeki 62 bin kitabı toplamalarıdır. Bunun yanı sıra uydular91Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanaracılığıyla yıllardır izlenen Irak topraklannda, Dünyadışı Uygarlıklar tarafından bırakılan kanıtlarda :>u arada toplandı. Sanırım şu an Uzay aracı yapmanın v:ya onlarla bağlantı kurmanın yollan Amerikalı bilimadsmlan tarafından araştırılmaktadır. Amerika'nın Irak'a girmes nin nedenlerinin başında bunun geldiğini düşünüyorum.Biz yine Mezopotamya'daki efsanelere geri dönelim. Oan-nes'e benzer başka bir varlık da Kaldeliler'e gelmiştir. Onun gibi denizden gelen bu varlığın adı ANNEDOTUS'tu. Hatta ona "Oannes'in ikinci gelişi" derler. Berosus'un Tarihi'nde belirtildiği kadarıyla Mezopotamya medeniyatlerine Annedo-tus'dan sonra da genellikle Basra körfezi'nden olmak üzere dünya dışı varbklar gelmiştir.Harvard Üniversitesi Sümeroglanndan rhorkild Jacob-sen'de Sümerlilerin Oannes'den önceki durumlarıyla, sonraki durumları arasında medeniyet bakımından çok büyük fark olduğunu belirtmiştir.Ayrıca Sümer tanrılarının çoğu insan biçiminde değildir. Her biri bir yıldızla ilgilidir. Orijin ol;ırak gökseldirler. İlk Sümer resimlerinde bir tanrı ile yıldız, aynı sembol olarak gösterilmiştir. Bunun açıklaması ise bizce Dünyadı-şı'ndan gelen insanların geldikleri yıldız sistemleri tarif edilmiştir.Hatta ileri giderek Uzaylı bilge insanladan kurulu bir demokratik meclis'in bir çok gezegeni yönettiğini de açıklamışlardır.Bu kadar bilgiler açıkça ortada iken Uzaylılarla teması gerçekleştirmek için milyarlarca Dolan araştırmalara ayıran Amerika Birleşik Devletleri için Irak iştah açıcı bir ülke olmuştur. 1952 yılındaki görüşmeden sonra elde edilen bilgiler ile bizce gelişmesini sürdüren ABD'nin en büyük amacı UZAYLILARLA TEMASA GEÇMEK VE BİLGİYİ ALMAK-92Uzaydaki İslâmiyetAli BektanTIR. Bilgiye sahip olan ülke hem ekonomik yönden güçlenir, hem de askeri yönden üst seviyeye çıkar.ABD Irak'a sadece kitle imha silâhı denemeleri yapmak ve petrol kaynaklarına sahip olmak için gird tezi bir yere kadar doğrudur, ama gizli amaçlarının başında Uzaylılardan kalan bir şeyleri arayıp, bulmaktır. 2004'te bu işler tamamlanmıştır.SÜMERLERDEKİ UZAYDIŞI KANITLARSümerlerin silindir şeklindeki mühürleri incelendiğinde ilginç astronomik çizgilere rastlanır: Örneğin, bunlardan bir tanesi de bazı göksel şemalarla, bir güneş etrafında toplanmış 9 Gezegen temsil edilmiştir. Diğer yıldızların etraflarına çizilmiş olan bu gezegenleri Sümerliler nasıl bilebilmiş-lerdir?Ellerinde teleskoplar olmadığına göre, bu bilgilerin kaynağı neresi acaba?Fransız yazar Jacgues Vallee,* Dünyadışı Uygarlık Temsilcilerinin dünyadaki izlerini eserinde anlatırken, halen Bri-tish Museum'da bulunan Mısır ve Asurlular'a ait silindirik mühürlerden söz eder. O zamanların insanlarınca dünya dışı uygarlıkların temsilcileri ve araçları KANA ELI DİSKLER şeklinde gösterilmiştir. Bu kanatlı disklerder çıkan Kutsal Varlıklar'la düzenlenen merasimler, mühürlerdeki manzaraların ana temasını oluşturur.Profesör Cari Sağan ise bu görüşe destek vererek şöyle yazmaktadır: "Dünyamız öyle görülüyor ki, jeolojik devirler boyunca binlerce defa galaktik uygarlıkla: tarafından ziyaret edilmiştir. Bu ziyaretlerin izlerine rastlamak her zaman mümkündür. Bu yolculuklarda Ay'ın bir üs olarak kullanılmış olması gayet mantıklıdır."Jacques Valle. UFOS: The Psychic Solution.93Uzaydaki islâmiyetAli Bektan

Page 40: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ay'ın yaşının dünyadan daha fazla olduğunu, ayrıca Rus Astrofizikçilerin iddia ettiği gibi bir uzay gemisi olarak düşündüğümüzde bu teorilerin hepsi geçerlilik; kazanmaktadır.Güneş Sisteminin yeniden organizasyonundan bahseden Fizikçi Freeman J. Dyson 1960 yılında yayınladığı bir makalesinde şunları söylemişti: "Bir toplum teknolojik devreye girdikten sonra, bilimsel ve teknolojik gelişimini çok çabuk gerçekleştirir. Dünya nüfusu devamlı olarak artmakta. Buna karşın madde ve enerji kaynaklan s nırlı olduğundan, bu gelişen teknolojiyle insanoğlu güneş sisteminde yeni yeni imkânlar arayacaktır."Bu teorideki gibi başka gezegenlerin insanları Allah'ın verdiği aklı ve zekâyı kullanarak gelişin derini çok çabuk tamamlama imkânı bulmuş olabilirler. Uza) 'da dolaşabilecek kadar yüksek teknolojiye ulaşan bu insanların dünyamızı da ziyaret etmeleri bilimadamlan ve zeki insanlar tarafından kabul edilmektedir. Yalnız burada enteresan bir anlayış vardır. Dünyamıza gelen bu Dünyadışı Uygarlık temsilcileri her zaman insanlara yardım amacını güdüyorlar. İlkel insanları eğitip onları belli bir uygarlık seviyelerine kadar çıkartıyorlar. Zeki insanlarına bilgileri veriyorlar. Astronomiden mimarlığa, hukuktan, güzel sanatlara kadar her şeyin bilgisini vermeleri ilginçtir. Sanki evrensel bazı kurallar vardır. Onlar da bunlara uymak zorundalardır.94Uzaydaki İslâmiyetAli BektanSÜMERLİLERİN KÖKENİ UZAYA DAYANIYORTürkiye'de 2002 Eylül ayında bir kitap yayınlandı. "Hit-ler Almanyası'nın Gizli Tarihi" adlı bu kitapta yazar Turgut Gürsan Almanya'da elde ettiği bilgilerle Nazilerin Dün-yadışı Canlılarla temasa geçtiklerini ileri sürmüştü.l'nci Dünya Savaşı sonrasında karışıklıklar içersinde bulunan Almanya'da Thule Örgütü kuruldu. Bı. örgüte Nazi Partisinin üst düzey yöneticileri, Adolf Hitler ve bir çok Alman bilim adamı üye idi. 1920'ler de bu örgüt üyeleri Al-manya'daki Berchtesgaden yakınlarındaki Ramsau'da bir orman evinde toplanıyorlardı. Aralarında mejhur medyum Maria Orsitsch ve Sigrun adlı başka bir medyumla birlikte deneyler yaptılar. Maria hiç bilmediği bir tarzda ve lisanda mesajlar almaya başladı.. Bu mesajlarda uçan bir makinenin yapımı ile ilgili teknik bilgiler vardı. Maria ve Sig-run'un aldıkları telepatik mesajlar örgütün dogmaları haline getirildi. Bu mesajlar dünyadan 68 ışık yılı uzaktaki "Al-debaran" güneş sisteminden geliyordu.Aldebaran'oın Arapça karşılığı "7 Süreyyayı Takip Eden" anlamındadır. Bu Alfa Boğa Yıldızına verilen addır. Alde-baran güneşinin çevresinde iki gezegen bulunuyordu. Bu iki gezegen "Sümer İmparatorluğunu meydana getiriyordu. Bu güneş sisteminde yaşayan efendiler ışıklı tanrısal insanlar (Aryanlar) ve diğer muhtelif insan ırkları bulunuyordu. Diğer ırklar mutasyona uğramışlardı ve zekâ düzeyi olarak biraz daha geri bulunuyorlardı.Sonuçta Aldebaran güneşi büyümeye başladığında değişime uğrayanlar sahip oldukları uzay yolculuğu teknolojisi ve uzay gemileri ile birlikte gezegenleri terk etmişler ve diğer05Uzaydaki islâmiyet____________________________________, Ali Bektanyaşanabilir gezegenlere gitmişlerdi. Bu ırk fcırklılığına rağmen ırklar arasında karşılıklı bir saygı ve hürmet vardı. Hiç biri diğerinin hayat alanına tecavüz etmezdi. Dünyadakinin aksine olarak Tanrısal insanlarla, diğer ırklar birbirlerinin haklarına saygı gösterirlerdi.Işık saçan insanlar uzay gemileriyle güneş sistemimize gelmişlerdi. Önce Mars'ı kolonize ettiler. Mars'taki piramitler, kanallar ve yüzlerce yapı bu uygarlığın izleriydi. Dünya'ya indiler. İndikleri zaman "Sümerliler" olarak bilinmeye başlandılar. Sümerliler MÖ 13 binde Orta Asya'nın Altay dağlarında yaşıyorlardı. Daha sonra Mezopotamya'ya göç ettiler. Bu göçü anlatan en büyük delil ise "Kraliyet Gücü bize göklerden geldiği zaman" deniliyor.Almanlar kendilerini Aryan ırkından geldiğini iddia ediyorlardı. Eski Sümer dilinin Aldebaran lisanına ve Alman-ca'ya çok benzediğini keşfettiler. Thule Örgütü uzay gemisi yapımı konusuna çok önem verdi. Tibet'li rahiplerle temasa geçen örgütün üyeleri bu sayede Dünya'daki gizli üs-lerde yaşayan Aldebaranlı

Page 41: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Aryan ırk ile temasa geçtiler. Böylece elde ettikleri bilgilerle silahlanmaya başladılar. En önemli çalışmaları ile UFO yani Uçan Disk yapmaları idi. 2'nci Dünya Savaşı sırasında bu UFO'lanrı yapıldığı bu gün Amerikan kaynakları tarafından bile doğrulanıyor.Binlerce yıl önce dünyamıza gelen Aldebaranlılar As-ya'daki meşhur Agarthi yeraltı imparatorlığu'nu kurmuşlardı. Agarthi ile ilgili olarak bir sürü kitap yazıldı ama ortak noktaları şu olmuştur. Burada yaşayan insanlar bilim alanında çok üstün bilgilere sahiptirler. Uzay gemileri vardır, gerektiğinde gezegenler arasında yolculuk yaparlar. Tarih boyunca toplanan bilimsel kitaplar orların kütüphanelerinde bulunur. Dünyanın gelişimine de zaman zaman katkıda bulunurlar.96Uzaydaki islâmiyetAli BektanAldebaranlılar'dan elde edilen bilgilerle Almanlar öncelikle yeni denizaltı tipleri geliştirdiler. Müke;nrnel silâh sistemlerine sahip olan bu denizaltılar savaş boyunca U-BO-AT'lar olarak tanındı. Uçaklar geliştirildi. Tanklar devreye sokuldu böylece yepyeni savaş taktikleri ile Almanlar savaşa girdiler. Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en kanlı savaşı başlamış oldu.Bu arada Füze Sistemleri, Atom Bombalım ve UFO yapımları da Alman bilimadamlan tarafından gerçekleştirildi. UFO'ları kullanma şansı savaş içinde olmadı. Çünkü korunma sistemleri nedeniyle düşman uçakları onlara bir şey yapamadılar ama bu UFO'larda ki silâh sistemleri de korunma sırasında çalışamıyordu.Almanların Sümerli Aldebaranlılarla ilişkisini 2'nci Dünya Savaşı'nda Reich Donanması'nda görev yapan V. Hel-sing 1995 yılında açıkladı. Aldebaranhların kendilerine bizzat yardım ettiklerini açıklayan subayın tarifine göre onlar: 2.10 metre uzunluğunda, badem gözlü, a;ık beyaz tenli, uzun san saçlı insanlardı. Bu insanlar bütün vücutlarını kaplayan tek parça düğmesiz ve fermuarsız giysiler giyiyorlardı. Alman süper Denizaltılan Schauberge- teknolojisi ile donatılmıştı ve bu Denizaltflara yüksek sürati temin eden gücü ise Aldebaranlılar vermişti.BİLGİLER AMERİKALILARIN ELLERİNE GEÇTİ2 Mayıs 1945'de yani Almanya kayıtsız şartsız teslim olmadan altı gün önce Norveç Kristiasund'can 120 adet yeni tip Elektro-U Boat denizaltısı ve muhtelif denizaltılar yola çıkmışlardı. Bunlardaki mürettebat genç kızlar ve genç erkeklerden oluşyordu. Ayrıca Alman Reich'mm yönetiminde yer almış önemli şahsiyetler bulunuyorcu. Bunların arasında Üç bin tonluk yeni denizaltı tipleri vardı. Bu denizaltılar denizin altında, saatte 75 deniz mili sürat yapabili-')7Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanyorlardı. Bu sırada kazanılan oksijen sayesinde yıllarca su altında kalabilme imkânları bulunuyordu. Kuzey Denizi'ne yönelen denizaltı filosu müttefiklerin dikkasini çekmemişti.U-234 nolu denizaltıda görev yapmış bir Alman Subayı Tümgeneral Remer, "Hitler'e Komplo ve İhanet" adlı kitabında bizlere şunlara açıklıyor: Tokyo'ya doğru yola çıkan denizaltı Almanya'dan 23 Mart 1945 tarihinde ayrıldı. Denizaltı'nın yükleri arasında; 12 adet mayınlarda kullanılan çelik silindir, Almanlar'in saldın ve savunma amacıyla geliştirdikleri en son buluşları, yüksek ve düşük frekans tekniği ile ilgili araştırmalar, roketler ve roket savunma teknikleri ile ilgili bilgiler, nükleer Enerji ve atom tekniği ile ilgili son buluşların mikro filmleri vardı. G^mi Amiral Do-nitz'in 13 Mayıs'taki emri gereği Amerikalılara teslim olduğu zaman, Amerikalı tim başkam U-234'ün komutanına şöyle demişti: "İncelediğimiz mikrofilm malzemelerinden şu sonucu çıkardık. ALMANYA TEKNİK YÖK DEN, BİZ BATILI MÜTTEFİKLERDEN 100 YIL İLERDE."Bu bilgileri ele geçiren Amerikalılar son 50 yılda dünyanın en gelişmiş devleti olmasını önce Alm; ıhlara, sonra da Uzay kökenli Sümerli Aldebaranlüara borçludur. Amerika savaş sonrasında özellikle 1950'li yıllarda atcm bombalarının güçleri fazlalaşünldı. Bunu Hidrojen Bombası yapımı izledi. Ardından uzay çalışmaları başladı. Yapılan uzay gemileri, uzaya gönderilen uydular, geliştirilen uçaklar ve en son sistem füzelerin ve gelişen savaş sanayiinin kaynağı böylece bizim de atalarımız olan Aldebaranlılardan gelmişti.

Page 42: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

1960'h yıllara gelindiğinde Nükleer enerj ile çalışan denizaltılar soğuk savaş sırasında taşıdıkları nükleer füzelerle caydırıcı bir güç olmuştur.Almanların elde ettikleri teknoloji uzaylı bir ırktan gelirken, bunun kaymağını Amerikalılar yemiş oluyor.98Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanAMERİKA IRAK'I NEDEN İŞGAL ETTİ?Irak'ı kanlı bir şekilde yöneten Saddam Hüseyin'in Kitle imha Silâhlan üretiyor iddiası üzerine, Amerikan Ordusu Irak'a savaş ilan etti. 2003 Mart ayında başlayan savaş iki aylık gibi kısa bir sürede bitti. Saddam Hüseyin kaçtı. Aynı yılın sonbaharında ise yakalandı.Dünya kamuoyu Kitle İmha Silâhlarının bulunamadığını, böylelikle bu bahanenin gerçeği yansıtmadığını belirten yayınlar yaptı. Herkes Saddam Hüseyin'in bir diktatör olduğunu ve devrilmesinin gerektiğini biliyordu. Bunun yanı sıra Irak'ın petrol zenginliğinin Amerika'nın iştahını kabarttığını düşünüyordu. Bunda da bir gerçek payı olduğunu kabul ederim. Yalnız çok daha önemli bir şey burada unutuluyor. O'da Bağdat Müzesinde ve Kütüphaneleri'nde bulunan el yazması altmışbinin üzerinde cilt cilt kitabın yok olmasıdır. Binlerce yıllık bu kitaplarda yer alan müthiş teknolojik bilgiler çok önemliydi. İşte bunlaı Amerikalıların eline geçti ve çoktan Amerika'ya taşındı.Iraklılar tarih boyunca ellerinde tuttukları en büyük zenginliği yani bilgiyi bu savaşta kaybettiler. O kitapların değerlerini Amerikalı bilimadamlan daha iyi bilecektir.Aldebaran veya diğer deyimimizle "Sümerliler" köken olarak Türk'türler. Bilimsel çevrelerde de bu görüş kabul edilmiştir. Almanlar da kendilerinin Sümer soyundan geldiğini ileri sürdüklerine göre kısmen de olsa Almanlar ile aramızda bir akrabalık söz konusudur.Sümer Uygarlığı Mezopotamya'da çok üstün bir medeniyet meydana getirmiştir. Kökeni ile ilgili olarak şu bilgiyi burada belirteyim: Amerikalı bir profesör 1969 yılında Sümer Uygarlığı üzerine yaptığı araştırmayı açıkladı. Vardığı sonuç şuydu: "SÜMER UYGARLIĞINI UZAYDAN GELENLER KURMUŞTUR." Sümerliler bu günkü modern kentler-9$Uzaydaki islâmiyetAli Bektanden farkı olmayan şehirler kurmuşlar. Astronomi'de Tıp'ta ve Tanm'da çok ileri gitmişlerdi. Tıpkı Mısır Uygarlığı gibi herhangi bir evrim geçirmeden biranda tarih sahnesine çıkmışlardır. Günümüzden binlerce yıl öncesinde bilgi olmadan böyle dev kentler kurup yüz binlerce insanın rahatça yaşayabilecekleri ortamları oluşturmak kolay bir şey değildir. Bunan en basit örneği Mısır'daki Piramiüerin nasıl yapıldığı konusu hâlâ doğru dürüst bir şekilde çözülmüş değildir.Amerikalılar'in bu günkü Irak topraklar üzerinde yaşamış Sümer Uygarlığı'ndan kalan bazı şeyleri de aramış olmaları, akla ve mantığa hiç te aykırı gelmiyor.Aldebaran Olayında en dikkat çekici çal şma 2'nci Dünya Savaşı sonunda Amerikalı Amiral Byrd'ın Güney Kutbunda yaptığı gizli araştırmalardır.SÜMERLİLERİN GÜNEY KUTBU'NDAKİ ÜSLERİAlmanlar savaş öncesinde 1938 yılında Güney ve Kuzey kutuplarına içinde bilimadamlannm da bulunduğu keşif ekipleri göndermiştir. Kaptan Alfred Ritter bu araştırmaları yazdığı raporlarla Adolf Hitler'e sundu. Bij bilgilerin neler olduğu hâlâ bilinmiyor. Yalnız bilinen bir gerçek var O'da bu bilgilerin Amerikalıların eline geçtiğidir. Çünkü 1946/ 1947 kışında Amerikalı Amiral Byrd komutasında Güney Kutbuna bir çıkartma yapıldı. Bu sözde tilimsel bir operasyon idi. Bu harekata 4 bin asker, 6 Helikopter, 6 Martin PBM uçağı, 2 Deniz uçağı 13 Amerikan lojistik destek gemisi ve bir uçak gemisi ile çok sayıda paletli, tırtıllı araçlar kullanıldı. Operasyon ABD Deniz Kuvvetleri tarafmdan yürütülüyordu. Medyaya ise bilgi verilmedi.Araştırmalar sürerken meydana gelen kazalar sonucunda uçaklar, helikopterler düştü. Askerler kazahırda öldü, ya da kayboldu. Çetin hava şartlarına rağmen araştırmalar büyük bir gizlilik içersinde sürüyordu. Aranan Neydi?100Uzaydaki islâmiyet

Page 43: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ali Bektan"ARANAN GİZLİ BİR ALMA ÜSSÜ VE YERALTI ŞEHRİ İDİ." Yeraltında büyük bir şehir olarak plânlanan bu şehirde Aldebaranlılar ile Almanlar da bulunuyor olabilirdi. Bu yeraltı şehri ile birlikte uçak gemileri de elegeçirmek isteyen Amerikalılar araştırmalar sonucunda hiçbir şey bulamadılar ve operasyondan perişan olarak döndü er.ABD Donanması pilotlarından David Bunger'in araştırma sırasında tuttuğu notlara göre Şubat 1947'de Wilkes-land'ın Queen Mary sahilleri üzerinde uçarkm, 300 mil karelik bir buzsuz alan keşfetmişlerdi. Bunger'in ifadesine göre bu alandaki göller sıcak su ihtiva ediyordu.Yıllar sonra 6 Ekim 1977 tarihinde Times gazetesi, Bunger'in raporunu şu sözlerle tasdik ediyordu Antartika buzlarının altında 17 göl bulundu. Amerikan nlimadamlannın raporlarında kutup üzerinde kimliği meçhul cisimler ve ışıklar görüldüğü bildirilmiştir.AMİRAL BYRD SÜMER KÖKENLİUZAYLILARLA GÖRÜŞTÜGüney Kutbu olayında çok ilginç bir ol ly yaşandığı Dr. William Bernard tarafından yayınlanan Byrd'ün anılarında yer alan olayda uçağı ile uçan Amiral, bu üsse gizlice indirilmiş. Orada kendisini bekleyen Sümer kökenli Aldeba-ranlı'larla görüşmüştü.Amiral Richard Byrd 19 Şubat 1947 gününde Güney Kutbu'nda bir uçuş yapmak istedi. Uçuş hazırlıkları tamamlandı. Amiral'in devriye uçağındaki yakıt depoları dolduruldu ve telsizciyle birlikte çıktıkları yolculuk başladı. 7000 metre yüksekliğe çıktığında her şey yolunda gidiyordu. Ancak karşılaştığı bir türbülans sonucunda 1000 metreye kadar inmeye karar verdi. Hemen altında dümdüz uzanan bir buz alanı vardı. İnanılmaz bir manzara ile karşılaşmıştı. KarıoıUzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanyağıyordu ve gökyüzü kırmızıdan mora kadar tüm renklere bürünmüştü. Amiral telsiz bağlantısı sırasında tüm gördüklerini üsteki yetkililere anlatıyordu.Bu arada manyetik ve gyro pusulaları dengelerini kaybedince, Amiral güneş pusulasını kullanmaya başladı. Kısa bir süre uçuştan sonra dağlık bölgeye geldi. Yarım saat kadar sıradağlar üzerinde uçtu. 8900 metreye çıkmıştı. Ancak bu dağları tanımlayamıyordu, çünkü haritada yer almıyorlardı. Sonra birden dağların arasında ve tam ortada akan nehri gördü. Buz ve kar olması gereken yerd; yeşil ormanlar göze çarpıyordu.Amiral Byrd 4000 metreye kadar indiğinde altında tama-miyle yeşil bir alan vardı. Işık farklıydı ve güneşi göremi-yordu. Biraz daha aşağıda ise, garip hayvanlar gördü. İlk anda fil sandığı hayvanlara dikkat ettiğindi; bunların Tarih Öncesi Mamutlar olduğunu fark etti. Gördüklerini üstekiler-le paylaşmak istiyordu ama çaresiz kaldı. Çünkü telsiz bağlantısı kuramıyordu.Dışarıdaki sıcaklık 23 dereceydi. Amiral daha ileride yer alan kent benzeri bir yere yaklaşıyordu. Uçak birden hafifledi, tüy gibi dalgalanarak uçuyordu. Uçak adeta bilinmeyen bir güç tarafından kontrol altına alınmıştı...Bu ağır uçuş sırasında Amiral karşıdan kendisine doğru yaklaşmakta olan bir başka uçan cisim görJü. Bu disk biçiminde parlak bir nesneydi. Ve uçan cismin üzerinde "Gamalı Haç" işareti vardı.Telsizden kendisine hitap eden bir ses duydu. İsveç ya da Alman aksanıyla konuşan biri, İngilizce olarak şöyle diyordu: "Bölgemize hoş geldiniz Amiral. Siz 7 dakika içinde indireceğiz. Güvenli ellerdesiniz, rahat olun."Uçağın motorları durdu ve sanki garip bir gücün etkisi altındaymış gibi uçak kendi çevresinde dönüyordu. İniş baş-102Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanladığında Amiral kendisini görünmeyen dev bir asansörün içinde hissetti. Uçak şiddetle titriyordu. Kısa bir süre sonra hafifçe yere temas etti.Amiral büyük heyecan içinde kendisini karşılamaya gelen uzun boylu sarışın insanları gördü. Daha ileride, uzakta büyük parlak binaların olduğu kent vardı. Amiral ve yanındaki telsizci bu garip yerin ev sahipler; tarafından son derece kibar ve dostça tavırlarla karşıladılar. Şehre girmek için önce tekerlekleri

Page 44: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olmayan düz bir platforma çıktılar ve hızla parlak şehre doğru hareket ettiler. Binalar sanki kristalden yapılmış gibiydi. Amiral gördüklerini ancak öncü mimari eserler ya da bilim kurgu filmleriyle kıyaslayabiliyordu.Kendilerine ikram edilen içecekleri bitirdikten sonra Amiral Byrd, iki hostes tarafından başka bx mekana götürüldü. Kısa bir yürüyüş ve yere inen asansör yolculuğundan sonra kendisini uzun bir koridorda buldu. Duvarların içinden gelen gül kurusu renkli ışık her yeri eşit derecede aydınlatıyordu. Bir kapının önünde durdular Üzerinde anlayamadığı bir yazı olan kapının önünde durdular. Üzerinde anlayamadığı bir yazı olan kapı sessizce açıldı. Hosteslerden biri Amiral'e endişelenmemesini ve ü.stad'ın huzuruna çıkacağını söyledi.Amiral Byrd'ın bundan sonraki izlenimleri onun ne denli etkileyici ve inanılmaz bir deneyim geçirdiğini anlatmaya yetiyor. Üstad'ı şu sözlerle tanımlıyordu:"İçeri giriyorum, çarpıcı renkler görüyorum, oda büyüleyici ve çok etkili. Karşımda çok güzel bir insan var. Gördüklerimi anlatıyorum. Bildiğim sözcükler buna yeterli değil. İnsan gibi ama çok daha ötesinde, huzur ve mutluluk yayıyor. Düşüncelerim kesiliyor. Melodik ve sıcak bir sesle konuşuyor. "Yerimize hoşgeldiniz Amiral. O bir erkek103Uzaydaki islâmiyetAli Bektanyüzünde çok uzun yılların izleri var. Uzun bif masada oturuyordu, sonra kalkıp bana oturmam için yer gösterdi. Oturuyoruz, bana bakıp gülümsüyor ve yine o yumuşak, melodik sesle konuşuyor: "Sizin buraya girmenize izin verdik. Çünkü siz dünyanın yüzeyinde tanınan asi] birisiniz. Dünyanın yüzeyi mi deyip soluğumu tutuyorum.Gülümsüyor ve "Evet şu anda İç Dünyanın Arianni böl-gesindesiniz. Sizi görevinizden fazla alıkoymayacağım, güvenle yüzeye geri döneceksiniz. Ama şimdi Amiral sizi neden buraya çağırdığımızı söyleyeceğim. Irkınızın Japonya'da Hiroşima ve Nagasaki'de patlattığı atom bombalarıyla çok ilgiliyiz. Bu nedenle alarma geçtik ve uçan araçlarımızı yolladık. Biz bunlara Flugeirad diyoruz. Sizi gözlüyorlar ve ırkınızın yüzeyde ne yaptığını araştırıyorlar. Bütün bunlar geçmişte kaldı. Amiral ama biz devam etmek zorundayız. Irkınızın savaşlarına ve barbarlığına daha öıce hiç karışmadık, ama şimdi durum farklı, insanlık için uygun olmayan doğal bir gücü yani atomik enerjiyi öğrendiniz. Özel görevlilerimiz dünyanızdaki güçlere mesajlar veriyorlar ama henüz tepki vermediler. Şimdi sizi dünyamızın varlığını gören bir tanık olarak seçtik. Irkınızdan binlerce yıl daha eski olan kültürümüzü, bilimimizi göreceksiniz Amiral.Sözünü kesip benimle ne yapacaklarını soruyorum. Üs-tad sanki düşüncelerimi okur gibi cevap veriyor:"Irkınız şu anda dönüşü olmayan nokta} a ulaştı. Aranızda ellerindeki gücü bırakmaktansa, dünyayı yok etmeyi göze alacak olanlar var. 1945'te ve sonrasında ırkınızla ilişki kurmaya çalıştık ama düşmanca davranıldı. Flugeiradlan-mız'a ateş açılıp düşürüldüler. Savaş uçaklarınız, kötü amaçlarla düşmanca davranarak bizimkileri kovaladılar.Şimdi sana söylüyorum oğlum, dünyanızda çok büyük bir kötülük fırtınası oluşmakta, kara bir öfke ve şiddet yıl-104Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlardır hiç eksilmeden artarak birikiyor. Kararlık çağlar yeniden ırkınızın üstüne geliyor. Karanlık, dünyayı bir örtü gibi örtecek ama inanıyorum ki, ırkınızdan baaları yaşamayı başaracaklar ama buna daha zaman var. (Burada anlatmak istediği Doğu ve Batı Blokları arasındaki soğuk savaştan bahsediyor olabilir. Rusya'nın karşısına Nato ile çıkan Avrupa ve Amerika arasındaki yumuşama 1989 yılında Berlin Duvan'nın yıkılmasıyla son ermiştir.)Çok uzaklarda ırkınızın yıkıntıları arasından yeni bir dünya doğacak, kayıp efsanevi hazineleri îrayacaklar. Ve oğlum bizim korumamızda güvenlikte olacaklır. Zamanı geldiğinde biz ırkınıza ve kültürünüze yardım edeceğiz. Savaşın ve çekişmelerin boş yere olduğunu bir >ün öğreneceksiniz, ancak bundan

Page 45: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

sonra ırkınız tekrar kültürü ve bilimi elde edebilecek. Şimdi oğlum, bu mesajla oeraber yüzeye dönebilirsin. Bu sözlerle beraberliğimiz sona erdi."Amiral yaşadığı şaşkınlık ve heyecana rağmen dönüş yolunun ayrıntılarını not etmeyi başardı .Telsizci ile birlikte uçağa geri götürüldüler. Motorları çalışmamasına rağmen uçak garip bir güç tarafından kaldırıldı ve 8000 metreye çıkartıldı. Disk biçimli iki metalik araç, Amiral'in uçağına uzaktan eşlik ediyordu.Telsiz çalıştı ve bir ses "Sizi serbest bırakıyoruz Amiral, kontroller serbest... Au Wiedersehen,' dedi Almanca veda etmişlerdi.Amiral Byrd ülkesine döndü ve yaşadıklarını yetkili makamlara rapor etti. Ancak kendisine insanlığın iyiliği için susma emri verildi.Ben "Türkler ve Uzaylı Ataları" kitabımda* MÖ 10.000 de Pasifik Okyanusu üzerinde bulunan Mu Kıtası'nda yaşa-Türkler ve Uzaylı Ataları. Bilge Karınca Yayınlar. 2003.105Uzaydaki islâmiyetAli Bektanyan atalarımızın dünyaya hakim olduklarını ve büyük uygarlık kurduklarını yazmıştım. Bu teorinin doğruluğu konusunda temeli İngiliz Albay James Churchvvard'ın uzun yıllar süren çalışmaları sonucunda Mu Dilini çözerek bulduğu tabletlerden aktardığı bilgilere dayandırmıştım. Bu medeniyet Orta Asya'nın yanı sıra tüm dünyaya hakim olurken, uzay gemileri ile de uzaya açılmışlardı. Söz konusu bir uzay bağlantısı vardı. İşte akrabalarımızdan bir bölümü Al-debaran Yıldız Sisteminden gelenlerdir. Bunlar Tibet'in altında yeraltı şehri Agartha'yı kurdular. Bilgilerini oraya depoladılar. Ayrıca bir çok yerde üstün teknolojileriyle yaptıkları gizli üslerini hazırladılar. Amiral Bynl olayında ilginç bir nokta var ki, işte bu nokta onların Mu Uygarlığı ile bağlantılarının olduğunu göstermektedir.Amiral'e yaklaşan uçan cismin üzerinde onun tabiri ile Gamalı Haç bulunmakta, halbuki bu amble.n ilk defa Svas-tika olarak Mu Kıtası'nda ortaya çıkmıştır. Tarih günümüzden 12 bin yıl öncedir. Kıtanın batmasından sonra kurtulanların bir kısmı Orta Asya'ya, bir kısm da Meksika'ya gitmiştir. Asya'ya gidenlerden bir gurup Hindistan'a geçmiş ve orada modern kentler kurulmasına yard mcı olmuşlardır.İşte Svastika Hindistan'da kullanılmaya başlanmış, 1920'ler de kurulan mistik kökenli Thule örgütü bunu alıp, Gamalı Haç'a çevirmiştir. İşte Türkler'in ataları arasında Al-debaran Yıldız Sisteminde bulunan Sumi-an ve Sumi-er gezegenlerinden gelen uzaylı atalarımız da bulunmaktadır.106Uzaydaki islâmiyetAli BektanKUR'AN-I KERİM'DE BAHSEDİLEN ALEMLER OLAYIİslâm alimleri Alemler konusunda çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Kur'an'da sayı bildirilmemesine rağmen bildirilen alem sayısı 18 bin olarak açıklanmıştır. Ferra ve Ubeyde gibi alimler dil üzerine yönelmiş bazıları alemi sadece akıllı varlıklardan ibaret görürler ve hayvanlar için bunun kullanılmayacağını savunurlar. Alemleri Kainat denilen bir bütünün parçaları olarak görmemize aslında bir engel bulunmaz. Alem sözcüğünü dünyamız için de kullanmakta hiçbir engel bulmayan alimlerin sayısı çok yüksektir. Biz de aynı görüşü kitabımız boyunca savunuyoruz.Kur'anda yer ve göklerin sayısı verildiği halde alemler için bir sayı söylenmez. Buna karşılık bir çok İslâm Alimi belli bazı sayılardan söz ederler. Bunları ı içersinde 18 bin Alem çok fazla yer tutarken, Vehb bin Münebbih 18 bin alemden söz edip dünyanın bir alem olduğunu söylerken yine dünyayı bir tek alem olarak kabul .îden Ebu Sa-id El Hudri bu sayıyı 40 bin olarak vermektedir. Gerçek sayı ise bu verilerle kıyas edilemeyecek kadar fazladır ve tespiti mümkün değildir. Kurtubi'nin yaptığı Kur'an-ı Kerim Tefsiri'nde, Ebu El Aliye'de alemleri 18 bin alem olarak kabul eder.SAHRA BAŞKA BİR GEZEGENMİ?Sahra kelimesi Arapça da kaya anlamına gelmektedir. Bu kelimenin geçtiği Ayet Hazreti Lokman'ın oğluna yaptığı nasihat anlatılır. Lokman Suresi 31/16

Page 46: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

"Yavrucuğum yapılan bir iş hardal tanesi kadar olsa bile ve c bir kaya içinde ya da göklerde veya yerde (gizlenmiş) olsa bile Allah onu hiç şüphesiz ortaya çıkarır."107Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanSahra herhangi bir alem adı mıdır? Ycksa bununla yeryüzü kayaları mı kasdetilmiştir. Bu münukaşa konusu olmuştur. Bazı alimler bunun dünya kayaları olduğunu ve hiçbir şeyin yüce Allah'tan gizli kalamayacağının kesin kes bilinmesi için söylendiğini savunurken, bir Ijsmı onun yerlerin ve göklerin ötelerinde bir alem olduğu ıu söylediler. İbn Abbasa göre onu 7 Arzın ötesinde veya 7 kat yerin altında ve dünyanın üzerine kurulduğu bir laya olarak düşünülmüştür. Buna karşılık Isfahan'lı Es Siiddi (vefatı MS 745) bir kısım sahabenin görüşlerine dayınarak bunu, yer ve göklerin haricinde 7 Arzın ötesinde bir Sahra olarak görmüştür. Bunun Ayette yer ve göklerden ayrı olarak zikredi-lişi onun hariçte bir varlığı olduğunu gösterir. İmam Suyu-ti, Sağlık yönünden lehinde ki ve aleyhindeki tenkitlerle beraber aralarında 500'er yıllık mesafe olan dünyalardan bahseden bir hadis kaydeder.Bu Hadisin son kısmı diğer benzerlerinden farklı olarak şöyle biter: "Yerlerden en yükseği iki tarafı gökle birleşen bir balığın sırtı üstündedir. Bu balık Sahra <aya üzerindedir." Hadisi doğrulayanlar haklı iseler buradaki balığı malum canlı olarak değil de ancak bir burç olarak anlamak mümkündür. Çünkü balığın sahra üstünde olması düşünülmez. Buna göre Sahra ayrı bir alem olarak karşımıza çıkar.ASTRONOMLAR, İSLAM ALİMLERİNİDOĞRULUYORLAR.Yazar ve Bilim Adamı Willy Ley yaptığı araştırmalar sonucunda bilim dünyasına bir açıklama yaptı. Açıklamanın en ilginç tarafı İslâm Alimlerinin bildirdiği Alemler ile aynı noktada buluşmasıydı. "Samanyolunu" meydana getiren yıldızların sayısı 30 milyar olarak tahmin ediliyor. Bunların arasında en azından 18 milyar gezegen bulunabileceğini astronomlar doğal karşılıyorlar. Bu sayılan en aza indirip bu108Uzaydaki İslâmiyetAli Bektangezegenlerden yalnız yüzde l'inin kendi güneşleri çevresinde döndüğünü düşünelim. 180 milyon gezegende hayat olduğunu söyleyebiliriz. Yine yalnız bunların yüzde l'inde gerçek hayat olduğunu düşünelim. Bu hesaba göre hayat taşıyabilecek 1,8 milyon gezegen kalıyor. 1,8 milyon gezegenin yüzde l'inde Homo Sapiens'in akıl derecesine varan yaratıklar bulunduğunu düşünürsek Samanyolu 'n da hayat taşıyabilecek 18 bin gezegen kalıyor.Profesör Willy Ley'in vardığı sonuca İslâm Bilginleri yaptıkları araştırmalarda günümüzden yüzlerce yıl önce varmışlardır. Varılan sonuç "ALLAH 18 BİN ALEMİN RAB-Bİ'DİR."İşte gök ehli veya gök halkı olarak bildirilenler uzayda yaşayan bizim gibi insanlardır. Onlar da şuurlu varlıklar olarak tanımlanmaktadır.Bence bu olayı şöyle açıklayabiliriz. Allah'ın başka gezegenlerde de akıllı varlıklar yarattığına en güzel örnektir. O insanlar bizden daha gelişmiş bir uygarlığa sahip olabilirler. Ayrıca o insanlar da Müslüman olabilir mi? Bence olabilir.Uzaylılarla görüştüğünü iddia eden binlerce insan ki, bunların ülkeleri farklıdır. Yaptıkları açıklamalarında ortak şu noktalara değinmişlerdir: Uzaylıların çok büyük bölümü fiziki olarak bize çok benzemektedirler. Gelip Şehirlerimizde halkın arasına karışıp, yaşayabilirler derkin, normal insanlardan bahsetmektedirler. Ayrıca evreni \ aratan tek bir Tanrı'dan bahsetmişlerdir.Ünlü İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk katıldığı bir televizyon programında şu açıklamayı yaptı: "Allah Kur'an-ı Kerim'de Göklerde Şuurlu canlı varlıklar var diyor. Bununla temiz bir akıla sahip olunması kastediliyor. Biz sadece Dünya ile sınırlıyoruz, her şeyi araştırmak lazım," diyor.109Uzaydaki islâmiyetAli Bektan

Page 47: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Uzay konusunda yapılan son araştırmalır sonucunda Sa-manyolu'ndaki sabit yıldızların sayısını 100 milyara çıkartıyordu bilimadamları. Aynı bilimadamları >/e onların öğretmenleri otuz yıl önce Başka Gezegenlerde Hayat Fikrine sıcak bakmıyorlardı. Görülen UFO olaylarım müthiş bir şekilde inkar ediyorlardı. Her göreni hatta uzaylılarla temas kurduğunu söyleyeni hayal görmekle ve or.lan hasta olmakla itham ediyorlardı. Bu tavır daha çok ABD'de oluyordu. O şekil düşünmeyen başka bilim adamları da vardı elbette. Onlar da gizli bir toplantı yaparak Güneş Sistemindeki uygarlıklar ile temasa geçmek için fikir alış verişi yaptılar. Bir takım kararlar aldılar. Bu işten en karlı çıkan yine Amerika oldu. 1950'lerdeki temas sonrası Birleşik Devletler bugün dünyanın bilimde ve teknolojice en ileri giden ülkesi oldu. Avrupa ülkeleri de bilimsel alanda ne yazık ki ABD'den geri kalmaya başladılar. Uzay çal ışmalannda Dünyada Amerika ve Rusya ağırlıklı olarak çılışmaya başladılar. ABD bilgi birikimi nedeniyle 1947 yılından bu yana ortaya çıkan UFO olaylarını hep sakladı. Düşen Uçan Daireleri ve içinde bulduğu Uzaylıları alıp laboratuarlarında inceledi. Elde ettiği bilgileri ise hiçbir zaman kamuoyuna açıklamadı.EFSANELERDEKİ UZAYLI İNSANLARDünya tarihinde ister ilkel olsun, isterse modern şehirler kuran milletler olsun hepsinin efsaneler nde uzaydan gelen insanlara yer verirler. Bunlara Orta Aiya'dan başlayıp, Amerika Kızılderililerine oradan Ortadoğu ve Mısır'a kadar her yerde rastlayabiliyoruz. Bizimle akraba oldukları iddia edilen Amerikan Yerlilerimin efsanelerinde de Uzaylılar vardır. Onlar bir çok konuda yardımcı olmuş urlar. Piat Kabilesi Reisi Yarımay:"Eski geleneklerimize göre Kızılderilileı yüce ruh Gitc-hie Manitu tarafından uzayda yaratıldılaı. Yüce Ruh çocuklarını barındırabilecek bir yer bulabilmı-si için Gök gü-ııoUzaydaki İslâmiyetAli Bektanrültüsü Kuşunu (Thunderbird) yeryüzüne gönderdi. Gökgü-rültüsü Kuşu bu topraklan keşfedip Kızdderilileri buraya taşıdı."Delavvare'de yaşayan Leni-Lenape kabilesinin yerlileri; kendilerine tarımı, avcılığı öğreten uzun sakallı, beyaz tenli, görevi bitince uçup bulutlarda kaybolan biı insana inan-maktalar.Kanada Kızılderililerin folklorunda sık sık tekrarlanan bir inançları vardı: "Yeryüzünde yaşayan insımlar önceden başka gezegenlerde yaşardı. Bütün insanlar uzak dünyalardan gelen halkın torunlarıdır."Kraliçe Charotte Adası sakinleri "Ateş Saçan Dairelerle yıldızlardan inen yüce bilgelerden Navıjos Yerlileri "Uzaydan gelen, uzun süre yeryüzünde kalan sonradan uzak dünyalarına dönen yaratıklardan söz ediyorlar.Orta Amerika ülkelerinden Guatemala'da Atitlan gölünün kıyılarında yaşamış olan Kişe yerlilerinin kutsal kitabı Po-pol-Vuh'a göre: "İlk ırktan olanlar her şeyi bilirlerdi: Ufu-ğun dört köşesini, gökyüzünün dört noktasını ve yeryüzünün yuvarlak yüzünü incelerlerdi."Orta Asya da bizim atalarımızın yaşadıkları mn benzerlerini Amerikan Kızılderilileri, Guatemala yerlileri, Mısırlılar, Sümerliler de yaşıyorlar. Smithsonian Enstitüsüne göre Es-kimolar on bin yıl önce Moğolistan'dan Gıönland'a göç etmişlerdir. Önemli olan hangi nedenle Orta Asya'dan kopup buzlar diyarına yerleştikleridir. Eskimolann folklorunda yer alan bu olayda kendilerini "Çelik Kanatlı Kuşlar" taşımışlardır. Taşıyanlar ise Uzaydan gelenlerdir. Buradaki dikkat edilecek konu şudur: Mu Kıtası'nın batış tarihidir. O afet olurken, dünyanın iklimi de değişmiştir. Bu arada Grönland daha ılıman bir iklime sahipti ve insanları oraya götürmek daha akıllı bir iştir. Uzaydan ineı 1er insanlaraıuUzaydaki İslâmiyetAli Bektanyardım ediyorlar, uygarlık kurmaları için gerekli desteği veriyorlar. Belli bir süre sonra da dünyada ı ayrılıp gidiyorlar.Araştırmalarımız sonucunda ortaya iki gezegen iki de yıldız sistemi çıkmaktadır. Gezegenler Mas ve Venüs olurken, yıldızlar ise Sirius (Şira) ile Ülkeı- yıldızı

Page 48: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olmaktadır. Acaba oralarda da bizim atalarımız m t yaşıyorlar. Bence olabilir. İlkel kabileler bu kişileri Tarrı yerine koyarak bir statü vermişlerdir, ama biz modern dünya insanı olarak onların da bizler gibi birer insan olduklarını anlıyoruz.Mezopotamya Uygarlıkları tarih sahnesine tıpkı Mısırlılar gibi aniden çıkmışlardır. Kentler büyüktür ve birer devlet gibi özelliklere sahiptir. Babil'de bulunan altın tabaklara kazılmış metinler gökten inen ve bilgili insanlar tarafından verilmiştir.Sümerlilere göre bazı yıldızlar simge olmuştur. Mar-duk (Mars) ile Ninurta (Sirius) ve ilker Takımyıldızı önem kazanmıştır. Bu gelenler Ateş Saçar Araçlarla gökyüzünde hareket ederler. (Uzay Gemileri) ilginç silâhlar kullanırlar. İnarma havada yükselip düşmanlarının evlerini göz kamaştırıcı bir ışınla kasıp kavurur (Lazer Işını ile Ateş edilmesi) gibi örnekler günümüz teknolojisi ile açıklanabilir. Yalnız gerekmedikçe bu silâhların kullanılmadığını da söyleyebiliriz. Gelen uzaylılar Sümerlileri eğitmişler. Tarımı ve Madenciliği öğreterek bir çok bilgiyi vermişlerdir. Sü-merlilerde tıpkı Orta Asya'daki atalarımız gibi bu bilge kişilerin dünyalı kızlarla evlendiklerini ve onların çocuklarının olduğunu yazıyorlar. Sümerliler kim"? Bizim atalarımız kökleri Asya'ya kadar ulaşan bir milletle akrabalığımız ortaya çıkarken, ayrıca Uzaydaki diğer Atalarımızla da soy bağlarımızın olduğunu ispatlamış oluyoruz.112Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanTÜRK MİTOLOJİLERİNE GÖRE UZAYDANGELEN ATALARIMIZTürk Mitolojisi içersinde Göklerin hangi yöresinden geldikleri, nasıl türedikleri açıklanamayan yere inmiş insanlar ve yaratıklar vardır. Eski Türk Hanlarından da bazıları gökten yere inmiş, öldükten sonra yine geldikleri yer; dönmüşlerdir. Bunların içinde güneşten de gelenler vardır.Çin Hanedanı Sienpiler de ilk hükümeti kuran "Tan Şe Hu Vang" babası olduğu halde annesi bir jün gök gürlerken göğe bakmış, bu sırada gökten ağzına bir dolu tanesi düşmüş, kadın bundan gebe kalmıştı. Böylece bu hükümdarın da ilk hayat maddesi gökten inmiş oluyordu.Bu gün teknoloji tıp alanında o kadar ikrledi ki kadınların kısırlığı ilâçlarla tedavi edilirken, sun: döllenme yoluyla da kadınlar hamile kalabiliyorlar. İşte bu efsane de görüldüğü gibi Tan Şe Hu Vang'ın annesi dt; basit bir operasyon geçirerek hamile kalmıştır.Hulin Dağı'nın üstündeki ağaca ışık innrek ağaç gebe kalmış, beş çocuk doğurmuştur. Ağaç Türk Mitolojisinde çok önemli bir yere sahiptir) Onların ağaç dedikleri şey dünyaya inmiş bir füze veya kapsül olmaz mı? Olur. Ay'dan dönen füzelerde Okyanus'a indiler, içindeki astronotlar da içinden alınıp gemilere nakledildiler.Buğu Tekin'in odasına gökten nur içinde bir kadın inmiş ve ona Tanrısal öğütler verdikten sonra gitmiştir. (Bir ışınlanma olayı daha)Kutsal olarak kabul edilen Yeşim Taşı da gökten inen bir Nur'dan meydana gelmiştir.Türk Kahramanı Alp Er Tonga'nın İrarhlar'ın düşmanı olan Zini Gav'ı öldürmesi üzerine gökten Altun Yanık denilen ışık, Türk Kahramanın üzerine inmişi ir.113Uzaydaki islâmiyetAli BektanYakut Türkler'inin folklorlarında Işıldayan Arabalarla yıldızlardan inen insanlardan söz edilmektedir.Çinli Profesör Tchi Pen Lao'nun açıklamaları ilginçtir. "Bir deprem sonucunda Çin'deki Kun Ming gölünde yükselen piramitlerde görülen silindir biçimli uçan gemiler yaklaşık olarak 45.000 yıl öncesine kadar bilinmeyen yüksek uygarlığa sahip bir ırkın o çevrelerde yaşadığı görüşünü desteklemektedir. İşte Mu Kıtasının varlığına destek veren arkeolojik bir keşif daha. Başka mille lerdeki uzaylıların torunu iddialarına Japonyada da rastlıyoruz. Hokkaido adasında yaşayan Aynus Kabilesi kendini bu insanların torunu olarak sayar.

Page 49: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Pasifik'teki Paskalya Adasının yerlileri dz Uzayın Efendilerine inanırlardı. Onların kendilerine her konuda yardım ettiğini söylerler ve akraba olduklarını iddia ederler. Mu Kıtası battıktan sonra kurtulan bu insanlar hayatlarını ancak ilkel bir şekilde binlerce yıl boyunca sürdürmüşlerdir.114Uzaydaki İslâmiyetAli BektanÇİN TARİHİNDEKİ UFO OLAYI ARIÇin'de tıpkı Amerika ve Rusya gibi Dünyadışı Hayat Konusuna büyük ilgi duymaktadır. Binlerce yıllık tarihi içersinde yer alan efsaneler kâğıdı bulan bir millet olan Çin'li-ler tarafından kayıtlara geçirilmiştir. Sadece kendi kültürlerini değil, özellikle yakın ilişkiler içersinde olduğu Türklerin de tarihlerini yazmışlardır.Çin egzotik bir ülke olmasının yanı sıra loğa üstü olaylarında sıkça yaşandığı bir memleket, yıllardır Çin'li halk UFO'lar görüyorlar ve bunları da resmi madamlara bildiriyorlar. Komünist rejim döneminde ise bu UFO olayları dışarıya yansıtılmamış ama "Çin UFO Araştırma Cemiyeti" kurulmuş ve olaylar incelenmiştir. Cemiyet Başkanı Wen Kong -Hua'nm görüşü, uzun zamandan beri ülkesinde UFO Üslerinin bulunduğu ve esrarengiz uçan gemilerin bu bölgeyi bir geçit köprüsü gibi kullanmakta olduğu doğrultusunda. Bizce bunun nedeni Asya ile Uzay arasındaki göksel bağlantının binlerce yıl öncesine dayanmış olmasıdır. Çin Efsanelerini inceleyen Bilim Adamları Tarih Öncesi çağlarda Uzay gemileri ile gelenlerin bıraktıkları mirasları incelemelerini sürdürüyorlar. Hedef daha önce dünyayı ziyaret eden, hatta Çin'e inen uzaylılarla temasa geçmek. Bu gün Amerikalıların, Rusların yapmak istediklerini Çinlilerin de yapmak istemesinden daha doğal bir şey clmaz. Bu BİL-GÎ'DİR. Bilgiye sahip olan Dünyaya hak:m olacağı için böyle gizli bir yarışın varlığı insana mantıksız gelmiyor.1938 YILINDA BULUNAN TAŞLARIN SIRRI1938 yılında Çin'li Arkeolog Tchi Pu Tei, Çin-Tibet sınırında yer alan Bayan Kara Ula Dağlan'ndaki bir mağarada tuhaf işaretler ve bir tür hiyeroglif yansıyla kaplı taşlar buldu Taşlar günümüzden 12.000 yıl ön:esine aitti. Mu115Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKıtası'nın battığı aynı dönem, ya öncesi ya da sonrası olması dikkat çekici. Ve üzerlerindeki yazının çözümü tam 24 yıl sürdü. 1962 yılında çözülen bir kısım hiyeroglifte şunlar vardı:"Dropa'lar taşıtlarıyla bulutlardan indiler Bizim erkeklerimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız şafaktın 10 kez önce mağaralara gizlendiler. Sonunda Dropa'lanıı dilini el işaretleriyle anlayınca, yeni gelenlerin barışçı ni/etlere sahip olduklarını öğrendiler."Yazılar aynı bölgede yaşayan Ham isirıli kabilenin yazılarından çözüldü. Başka Ham hiyeroglifleri de "Yüksek bir dağa tehlikeli bir iniş yapan uzay gemisinin parçalanmasını ve bundan doğan üzüntüyü, yeni bir uzay aracı yapmak için girişilen çabaların başarısızlıkla sonuçlanmasını anlatıyordu."Eski Çin efsaneleri'nde san yüzlü, küçük yaratıkların bulutlardan nasıl indiği anlatılır. Dünya inşam bu yabancı ziyaretçilerin kocaman kafalanyla minik bedenlerini görünce önce onlardan iğrenmişler. Öyle ki bir dümalı üstlerine atılıp aralarından birini öldürmüş. Çin kaynaklarına göre uçan gemilerle bulutlardan inen, önce insanları korkutan sonra da onlarla dost olan yabancılar, şimdi aynı bölgede oturan Dro-paslar'ın atalarıydı.Bugün hâlâ Bayan Kara-Ula mağaralarında Ham ve Dro-pas kabileleri yaşarlar. Bunlar zayıf bedenli ve raşitik insanlardır. Boylan 1.30 civarında dır ve her türlü ırksal etnik sınıflandırmanın dışında kalmışlardır.GOBİ ÇÖLÜNDE GÖRÜLEN UFO OL\YLARI21 Ekim 1981 tarihinde Pekin'de düzenlenen bir Ufo-loji Kongresinde Uçan Daire görenler başlanndan geçen olaylan anlattılar. Bu deneyimlerden biri oldukça ilginçti,116Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektan

Page 50: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

tanık gözlem yaptığı sırada Çin Ordusunun Gobi Çölü'nde yer alan bir departmanında çalışmakta olduğunu belirterek olayı şöyle anlattı:"1968 yılında Orta öğretimimi yapıyordum. O dönemdeki yönetim gereği, biz öğrencilerden ya dağlara gidip köylülere yardım etmemiz ya da orduda askerlere katılmamız isteniyordu. Ben de birkaç kız arkadaşımla birlikte, Gobi Çölü'nde üslenmiş olan birliğe katıldım. Barakamız çölün hemen kenarındaydı ve bizden uzun bir kamd kazmamız isteniyordu.Ağustos sonu Eylül başıydı. Bir akşam çalışma bitip de barakamıza dönerken, gökyüzünde bize doğrı uçan oval biçimli bir ateş topu gördük. Çapı bir basketbol topununki kadardı. Merkezi turuncu, etrafa doğru ist: koyu kırmızı renkteydi. Şaşkın bir halde başımızın üstünden uçuşunu izledik. Az sonra cisim bulunduğumuz yerden birkaç kilometre ötede olan bir kum tepesine doğru alçaldı ve yere indi. Yere doğru eğim yapmış bir çanak antene de benziyordu. Cisim o kadar çok parlıyordu ki, gözlerimiz kamaşmaya başlamıştı.Hayatımızda buna benzer bir makine hiç görmemiştik. Birkaç kız, ellerindeki kazma küreklerle makineye doğru koşmaya başladılar. Yaklaştıklarında cisim ence kendi çevresinde döndü, sonra da ani bir sarsıntıyla havalandı ve gökyüzünde tam 30 derecelik açı yaptı. Kalkış sırasında en ufak bir ses bile duyulmamış, etrafa kum saçılmamıştı. Kızlar cismin havalandığı yeri incelediklerinde, kum üzerinde beş adet delik buldular. Bu uçan makinenm beş ayağından kalan izler olmalıydı. Deliklerin tam ortasına düşen yerde kumun yüzeyi yanmış görünüyordu. Cismin askerlikle ilgili modern bir buluş olduğunu düşünüp hemen kampa geri döndük ve gördüklerimizi kamp başkanına anlattık. Bir süre sonra çevrede yaşayan köylülerle konuştuğumuzda, za-117Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanman zaman bizimkine benzer ışıklı uçan c; simler gördüklerini söylediler. Cisimler geniş kenarlı hasır şapka, puro ya da disk şeklinde olup, Gobi Çölü'ne iniş yapıyorlarmış. Hatta köylüler bu cisimlere o kadar alışmışlardı ki onlara "Melek Şapkası" adını vermişlerdi. Gürültü yapmadan geliyor ve iz bırakmadan da gidiyorlardı."Bir başka tanık "UFO Exploracion" dergisinin redaktör şefi Zihang Qio yine Gobi Çölü'nde yaşanın bir diğer olayı şöyle anlatıyordu:"1978 yılının Ağustos ayıydı. Gece saat 22.00 civarında güneş tamamıyla batmış ve etraf iyice kararmıştı. Gökyüzünde parlayan birkaç yıldızdan başka bir şey görülmüyordu. 60 yaşlarında bir çoban olan Umulemı ve diğer genç çobanlar Gobi Çölü'nde koyunları otlatıp, atlarla ilgileniyorlardı. Bir ateş yakıp dinlenmeye ve yemek yemeye karar verdiler. Yemek hazırlayıp kendi aralarında konuşurken aniden keskin bir ıslık sesi dikkatlerini çekti. Ses yukarıdan geliyordu ve başlarını kaldırıp gökyüzüne bîıktıklarında, ışıklı üç parlak cismin uçmakta olduğunu gördüler. Cisimlerin alt kısmı tamamıyla düzdü. Üst taraftan ise kubbe biçimindeydi. Panama şapkasına benzetmişlerdi. Ancak düz alt kısmın tam ortasında karanlık bir bölge seçiliyordu. Kamp ateşinin ışığında cisimlerin metal yüzeyli ve yaklaşık üç metre çapında olduğunu fark ettiler. Aralarında en yaşlı çoban Umulema hemen ateşi söndürmeleri emrini verdi. En son kıvılcım da söndükten sonra cisimler kuzey doğuya uçarak gözden kayboldular. Moğol-Çin sınırını aşıt' yere inerlerken arkalarında öyle parlak bir ışık bırakmışlardı ki, etraf gündüz gibi aydınlandı.Çobanlar yaşadıklarından öyle korkmuşlardı ki ateşiye-niden yakmaya cesaret edemediler. Umuloma yıllar önce 1938'de buna benzer bir olay daha yaşadığını söyledi. Yine karanlık bir gecede çobanlar işlerini bitirdikten sonra ça-118Uzaydaki İslâmiyetAli Bektandırlanna çekilmişlerdi. Anca çok geçmeden b rinin imdat isteyerek bağırdığını duydular. Fırlayıp dışarı çıktıklarında havada yavaşça hareket ederek uçan varil biçimli nesneyi gördüler. Cisim çevresine gümüş renkli bir ışık saçıyordu. Arka tarafından ise portakal renkli bir alo çıkmaktaydı. Kampta saklambaç oynayan iki çocuk aleve yakalanıp yanmaya başladılar. Yangın kampın tümünü etkisine aldı ve söndürülmesi saatler sürdü.

Page 51: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Gerçekte çocuklar stepde oynamaktayken ufukta parlak bir disk görmüşler ve cisim başlarının üzerinden uçarak geçmişti. Diskin yere indiğini görünce iki çocuk peşinden gitmişler ve sonra da arkasından çıkan alevlere yakalanmışlardı. Cisim yeniden yükselmiş ve kısa süre sonra da gözden kaybolmuştu."GOBİ ÇÖLÜNDEKİ URUMUSİ ŞEHRİGobi Çölünün batısında yer alan Urumu si Şehri farklı tiplerden UFO'lann sık sık gözlemlendiği bir merkez olarak Çin'de biliniyor.1985 kışında Sun Xiaomin ve kansı bir işgününün sonunda çalıştıkları fabrikadan çıkıp şehrin dış mahallelerinden evlerine doğru yürümeye başladılar. Gökyüzü tamamıyla karanlıktı, ne yıldızlar görünüyordu. Ne de rüzgâr vardı. Sonra aniden havada beliren ve doğudan gelmekte olan cismi fark ettiler. Parlak ışıklı bu cisim henüz beş dakika geçmeden keskin bir dönüş yaparak lotasını güneye çevirdi. Önce bir ışık noktası gibi görünen nesne iki dakika içinde bir balkabağı boyutuna gelmişti. Cisim, şaşkınlık içinde olanları izleyen çiftten 600 metre yükseklikte sabit kaldı. Sun Xiaomin, orduda patlayıcılarla ilgili bir görev yapmıştı. Gökteki ışıklan iyi tanırdı ama d ıha önce buna benzer bir şey hiç görmemişti. Paniğe kapılan çift koşmaya başladı. Nesnenin etrafında beyaz ışıklar parlıyordu an-119Uzaydaki islâmiyetAli Bektancak üzeri kırmızı ile turuncu arasında değişen bir tür ışık halesi ile çevrilmişti. Sun Xiaomin bir ara dönüp cisme bir kez baktığında havada asılı durduğunu ve yere çok yakın olduğunu fark etti. İki dakika geçmişti ki, cisim dikey olarak yeniden yükselmeye başladı ve 200 metreye ulaştığında, gürültü çıkartmadan kuzeye doğru uçuşuna devam etti.Ertesi gün "Xinjian Günlüğü" isimli gazetede bir gece önceki gözlem hakkında geniş bir yazı çıktı. Çok sayıda tanık aynı cismi gördüklerini belirtiyorlardı.120Uzaydaki İslâmiyetAli BektanGOBİ ÇÖLÜNÜN UFO SIRLARITürkler ve Uzaylı Ataları kitabımda Pasifik Okyanusu üzerinde bulunan Mu Kıtası Uygarlığı'nı kuranların bizim atalarımız olduğunu ileri sürmüştüm. Gününüzden 12 bin yıl önce Dünya'nın bir çok yerine hakim olan ve medeniyeti götüren atalarımızın bir diğer ilgilendikleri kara parçası ise Asya Kıtası idi. Asya'nın en önemli toprak parçası ise Gobi Çölü'dür. MÖ 17.000 de Gobi çöl olmaktan uzak bereketli topraklara sahip göller, nehirler ve ırmaklar ile çevrili yemyeşil bir arazidir. Çin kayıtlarında Gobi ile ilgili bir çok bilgi yazılı olarak bulunmaktadır. Türk Efsaneleri'nde ise bu göllerin kıyılarında parlak mıhteşem şehirlerin bulunduğu ve uçan gemileri ile gökyüz inden inen san saçlı mavi gözlü insanların yaşadığı anlatılıyordu. Orta Asya'da ortaya çıkan iklim değişiklikleri, sonucu Gobi Bölgesi birdenbire çöl haline dönüşüyor. Bu şehirler de çölün altında kalıyor. Bu arada yıllardır sık sık Lzay gemilerinin görülmesi ise yöre halkı tarafından artık kanıksanmış durumdadır.Son yıllarda yaşanan UFO olaylarını çok insan yaşıyor. Büyük Uçan Dairelerin dışında küçük araştırma gemileri de çölü incelemek üzere gelip gitmektedir.UFO'lann bu ilgisinin temel kaynağının eski kentleri araştırmak olduğunu söylersek, mantıklı bir açıklama yapmış oluruz.İşte Olaylar:Gobi'nin batısında yer alan Kramahyi ıcenti, çevresinde ve çölün altında kilometrelerce uzanan zengin petrol yatakları ile tanınıyor. 3 Temmuz 1985 sabaha karşı, Wang Ling-121Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanTong ve Shi Jian Kuo gece nöbetlerini bitirmiş ve çalıştıkları hangardan ayrılmak üzereydiler.Wang ve Shi dışarı çıktıklarında olağanüstü bir görüntü ile karşılaştılar. Hangara yakın bir noktada, kırmızı renkli ve disk şeklinde bir cisim yere doğru hafifçe eğilmişti. Cisim nanz gibi atıyor ve belirli aralıklarla, düzenli olarak yeşil ışık yayıyordu.

Page 52: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

İki adam olayı bildirmek için petrol istasyonları genel merkezine telefon ettiler. Merkez yardım istemek amacıyla alarm verdi. Çok geçmeden bir tank ve si âhlanmış askerlerle dolu bir kamyon olay yerine geldi, '"isim hâlâ olduğu yerde hareketsiz duruyordu. Askerler nesnenin çevresinde bir daire olacak şekilde sıralandıklarında, cisim dikey şeklinde havalandı. Çapı iki metreden fazla görünüyordu. Üzerinde pervane ya da iniş takımı benzeri bölümleri yoktu. Nesnenin kökeni asla açığa çıkmadı.14 Temmuz 1987 gecesi Gobi çölünde yer alan bir askeri birlik komutanı Ren Mangen her zaman olduğu gibi telefon hatlarının iyi çalışıp çalışmadığını kontrol ediyordu. Ancak alıcısından beklenmedik şekilde gekn ıslık sesleriyle birlikte, kışlada yapılmakta olan bütün telefon konuşmaları kesintiye uğradı. Aynı anda karanlık göl yüzü birden beyaza döndü ve birlik komutanı havada uçmakta olan parlak bir cisim gördü.Ne yapacağını bilemez, şaşkın bir halde (isme bakıyordu. Yabancı nesne her on saniyede bir kendi etrafında dönüş hareketleri yapmaktaydı. Bu sırada yalan bir köyün halkı da aynı cismi uzaktan izliyorlardı. Çevresine ışıklar saçan cisim iri bir örümceği andırıyordu. Sessizce yoluna devam edip çölün öte tarafına uçarak kayboldu.Sayısız tanığın bulunduğu Gobi çölünde UFO olayları ile ilgili binlerce olayın olması üzerine araştın aacılar bu bölgede bir UFO üssü bulunduğuna inanıyorlar Meydana ge-122Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlen garip olaylarla ilgili ise, Çin ve Rus yetkilileri ise suskun kalmayı tercih ediyorlar. Bölgeye seyahat yapan bir Alman öğrenci gurubunun şefi ise şu bilgileri veriyordu: "Ruslar, Moğolistan'ın kuzeyinde yer alan gizli bir UFO üssünü yok ettiler. Üs de çok sayıda tünel kazılmıştı ve piramit biçimli binalar vardı."ÇÖL'E İNEN UÇAN DAİRELERZhao- Zi Yong otuz yıldan bu yana Gobi Çölü'ndeki arkeolojik kazılarda görev aldı. 1983 yılının Ağustos ayında bugün ekibiyle birlikte çölün batısında yer alan Kalameili Da-ğı'nın eteklerinde kamp kurdular. Gece olduğunda ekip yorgundu ve kendi aralarında sohbet ediyordu. Tam bu sırada Zhenger Vadisi'nin tam ortasından devasa bir küre fırladı. Kürenin ardında ışıklı ve parlak mavi renkte bir kuyruğu vardı. Yatay biçimde ve yavaşça uçuyordu. Kılameili Dağı'na yaklaştığında alçalmaya başladı ve sonunda çöle indi.İşte o sırada herkesi şaşırtan bir olay gerçekleşti. Cisim gökyüzünün yansım aydınlatana kadar birkaç kez arka arkaya patladı. Kısa süre sonra ateş söndü \e her şey yeniden karanlığa büründü. Zhao Zi Yong birkaç jeolog arkadaşıyla birlikte neler olduğuna bakmak için olay yerine koştular. Üç kilometre kadar koştuktan sonra bir uydu ya da ne olduğu anlaşılamayan nesnenin parçalan nı buldular. Ancak hava karanlıktı ve kampa geri dönmekten başka çareleri yoktu.Ertesi gün Zhao Zi Yong ve telgrafçı Zhu Xiao Mei kalan parçalara bakmak için olay yerine döndüler. Yarım saatlik aramadan sonra kum üzerinde çapı beş metre kadar olan dairesel bir ize rastladılar. Dairenin içinde kalan kısımda yüzey tamamıyla yanmıştı. Tam merkezde derinliği 15 cm kadar olan birkaç da çukur vardı. Bu önceki gece yere inen cismin bir hayli ağır olduğunu gösteriyordu.123Uzaydaki İslâmiyetAli BektanZhao Zi Yong yerden bir miktar yanmış kum aldı ve bir kibrit kutusunda sakladı. Jeoloji Enstitüsü'nde yapılan analizlerde kumda Dünya'da tanınmayan metalik bir alaşımın izleri bulundu. Zhao Zi Yong bu alaşıma "Kozmik Toz" adını verdi. Ona göre bir Uçan Daire yeıe çarparak kaza yapmış, patlamayla küçük bir yangına yol Eçmıştı. Sonra da hasarın giderilmesi için Gobi Çölü'ndeki üsse geri dönmüştü.1983 YILINDAKİ OLAYÇöle düşen gemi olayının bir benzeri de 1983 yılının Ağustos ayında yaşandı. Profesör Doktor Guo Chang Fu tatilini Gobi yakınlarında küçük bir köyde geçiriyor ve aym zamanda köylülere sağlık açısından yardımcı oluyordu. 6 Ağustos gecesi babası rahatsızlanan genç bir çiftçi ile birlikte üç kilometre kadar

Page 53: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

uzakta olan Dong Suh köyüne gitmişti. Muayeneden sonra geri dönüş yolunda genç adam doktora eşlik etmişti. Saat gece yarısını geçnişti. Küçük bir ırmağı geçip geride küçük kamışlarla dolu bir bölgeye geldiler. Tam o sırada gökyüzünde 2 m çapında kırmızı, dairesel bir cisim gördüler. Cisimden yayılan kırmızı ışık kamışları aydınlatıyordu. Hem doktor, hem de genç adam bu garip nesne karşısında bir hayli şaşırmışlar iı. Önce bunun bir şimşek olduğunu sandılar ama hiçbir ses yoktu. Aynı anda dairesel cisim büyük bir hızla kendi etrafında dönmeye başladı. Otuz saniye sonra da yere düştü, birkaç kez patladı ve kamışlarda yangın çıkarttı. Doktor ve genç adam korku içinde kendilerini yere atıp korunmaya çalıştılar. Cisim yeniden yükseldi, biran için hareketsiz kaldı, ardından gökyüzünde tamamıyla kayboluncaya kadar yükselmesini sürdürdü. Çöl yakınlarında yaşayan köylüler "Şeytanın Ateşi" adını verdikleri bu toplan daha önce de görmüşlerdi. Ancak bu denli geniş çaplı bir yangına hiç rastlanmamıştı. Yapılan araştırmalara rağmen bu olayın sun da çözülemedi.124Uzaydaki İslâmiyetAli BektarıBu olaylardan da anlaşıldığı kadar gezegenimizin bir çok yerinde gizemli bölgeler mevcut ama bunların içersinde en dikkat çekici bölgelerden bir tanesi ise hiç jüphesiz Asya topraklarındaki Gobi Çölü'dür.GOBİ ÇÖLÜNÜN BİNLERCE YILLIK SIRLARIOrta Asya'da iklim değişikliği sonucu MÖ dönemde Gobi Çölünün olduğu bölge bereketli topraklara sahip iken biranda çölleşmiş ve bugünkü görünüme ulaşmıştır. Çinlilerin binlerce yıllık eski kayıtlarında günümüzden binlerce yıl önce oralarda yaşayanlar hakkında ilginç bilgiler mevcuttur. Gobi ılıman iklime sahip bir bölge iken içers.nde büyük bir göl bulunmaktaydı. Gölün üzerinde bir ada vardı. Çin bilgelerinin anlattıklarına göre bu göldeki adada mavi gözlü ve san saçlı beyaz insanlar yaşıyorlardı. Efsanelere göre bu insanlar olağanüstü bilgilere sahiptiler ve gökyüzünden gelmişlerdi. Bu insanların yaşadıkları bölgede bulunan insanları eğiterek, uygarlıklarını geliştirmelerine yardımcı olmaları akla ve mantığa uygun gelmektedir. Bu eğitilenler ise bizim atalarımız olan Türklerdir.Mu kıtası insanlığın başladığı ve günümü2 medeniyetinin seviyesine kadar çıktığı hatta teknolojik olarak uzay'a bile açılabilen Mu Uygarlığının kontrol ettiği bölgelerden bir tanesi de Orta Asya idi. İngiliz Albay James Churchward'ın uzun yıllar boyu yaptığı çalışmalar sonucunda elde ettiği bilgiler insanlık tarihine bu gün ışık tutarken, bundan en büyük payı ise biz TÜRKLER almaktayız. Uygurların yani atalarımızın Mu Kıtası kökenli insanlar olduklarım, Uygur belgelerinde yaptığı araştırmalar sonucunda bu du. Belgelerde yer alan sembollerin tek başına bile Mu'nur. insanlığın öz-yurdu olduğunu açıkça kanıtladığı ve en kuşkucu beyinleri dahi ikna edebilecek yeterlilikte olduğunu düşünüyordu.Uygur İmparatorluğu Mu'nun en başta gelen koloni imparatorluğu Mu'nun en başta gelen koloni imparatorluğu idi.125Uzaydaki islâmiyetAli BektanÇin efsaneleri Uygurların 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını anlatır. Bu tarih jeolojik fenomenlerle de uyum gösterir. Uygur İmparatorluğu'nun Pasifik'in karşı tarafındaki Orta Asya'dan uzanan güçlü kollan Hazar Denizi üzerinden Doğu Avrupa'yı sarmıştı. Bu Britanya Adalan'nın Kıta Avrupası'ndan kopmasından önceydi.İmparatorluğun güney sınırı Koçin Çini, Burma, Hindistan ve İran'ın kuzey sınırlarıyla komşuydu ve bu da Hima-layalar ile Asya'nın diğer dağlan henüz yükselmesinden önceydi. Eski bir Hindu belgesinde nakledildiği gibi Uygurlar Hazar Denizi'nin Batı ve Doğu Kıyılan üzerinden Avrupa'nın içlerine doğru yayılmışlar, buradan da sınırlarını Orta Avrupa'dan hareketle batı ucuna İrlanda'ya kadar genişletmişlerdi.Kuzey İspanya'da, Kuzey Fransa'da ve aşağı bölgeler de dahil Balkanlara yerleşmişlerdi. Onlann tarihi, Arilerin tarihidir. Etnologlar Ariler'le hiç

Page 54: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

ilgisi olmayan bazı beyaz ırklan Ari olarak sınıflandırmışlardır. Halbuki onlar başka bir koloni hattına mensupturlar.Uygurlann Başkenti şu anda Gobi Çölü'nde bulunan Khara Khoto harabelerinin olduğu yerdeydi. Uygur İmparatorluğu zamanlannda Gobi Çölü son derece verimli bir bölgeydi. Uygurlar, uygarlık ve kültür düzeylerini çok ilerletmişlerdi. Astroloji, Madencilik, Tekstil Endüstrisi, Mimarlık, Matematik, Ziraat, Okuma-Yazma, Tıp gibi ilimleri biliyorlardı. İpek, Tahta ve Metal üzerine çalışılan dekoratif sanatlann ustasıydılar. Altın, Gümüş., Brom. ve Kilden heykeller yapıyorlardı. Bu Mısır tarihinin başlangıcından çok önceydi. İmparatorluk Mu Kıtası günümüzden 12 bin yıl önce batınca, yok olmaya yüz tuttu. Gobi Çölünün bu günkü olduğu bölgede binlerce yıl önce mocern bir uygarlık nasıl meydana gelebilir. Ancak bir teknolojik destek alınarak oluşabilir. Tıpkı Mısır Uygarlığının MÖ 4000'de bir-126Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektandenbire şehirler, tapınaklar kurmasıyla ortaya çıkması gibi bir şey. O zaman soranlara Uzaydan gelen b r desteğin olduğunu söylersek mantıklı olmaz mı? Bugün bile bölge üzerinde görülen Uzay gemileri, Uçan Daireler \e küçük keşif gemileri bizce toprak altındaki eski şehirleri ncelemek için geliyorlar diyebiliriz. Ayrıca Çöl'de bir UFO üssünün olduğuna hem Çin'li bilimadamlan, hem de yöre halkı inanıyor.O zaman şunu rahatça söyleyebilirim. GOBİ ÇÖLÜ MEDENİYETİN BEŞİĞİDİR VE HÂLÂ GİZEMİNİ KORUYOR. O YÜZDEN UFO'LAR BÖLGEYE GELİP GİDİYORLAR.Khara Khoto'da yerin on beş metre altında Rus Arkeolog Profesör Kozloff tarafından gün ışığına çıkarılan bir mezar bulundu. Mezarın içindeki her şeyi çıkarmasına izin verilmediği için Kozloff orada bulduğu son derece kıymetli hazinelerin ancak fotoğrafını çekebilmişti. Sunday Ame-rican'ın duyarlı desteği sayesinde bu fotoğraf'ar ödünç alınıp incelendi. Bu resimdeki objelerin 16 ve 18 bin yıllık olduğu belirlendi.İngiliz Albay James Churchvvard'ın elde ediği bilgilerin, 20'nci yüzyıl başlarında bilim dünyasında özellikle Dar-win'in teorilerini çürütmeye başlaması dikkate değerdir. Albay, insanoğlunun dünya gezegeninde Allah tarafından insan olarak yaratıldığını, maymun soyundan gelmediğini ispat etmeye çalışmıştı. Çalışma şekli ise dini inanışlara yakın olmasına rağmen, o bilimsel yönden bilgiler elde etmiştir.İngiliz Albay devrinin en önemli araştırmalarını Hindistan, Tibet ve Uzakdoğu, Amerika'da Oakland, California, Austin, Teksas, New York, Havvaii Adaları ve Meksika da yaptı. Tüm hayatını Mu Kıtası'na adayan Churchvvard şu bilgileri insanlığa sunmuştur.127Uzaydaki islâmiyetAli Bektan1- Allah Evreni ve İnsanı yaratmıştır.2- İlk insan tropikal iklime sahip cenneı gibi tasvir edilen Mu Kıtası'nda yaratıldı. Böylece maymundan gelinmediği kanıtlandı.3- Mu'da meydana gelen uygarlık Dünya'ya hükmetti. Binlerce yıl boyunca Avrupa ve Amerika kıtaları da dahil her yerde koloniler kurdu. Medeniyet taşıdı.4- Din Tek Tanrı diniydi. Yaratıcıya tapılıyordu ve kolo-nilerdeki herkes bu dini biliyordu. Adantisliler de buna dahildi.128Uzaydaki İslâmiyetAli BektanGOBİ DENİZİNİN UZAYLI ZİYARETÇİLERİOrta Asya efsaneleri bizi sık sık Gobi çölüne götürür orada, çok eski bir zamanda Jeoloji'nin doğruladığı büyük bir deniz bulunmaktaymış. Bu denizde "Mavi Gözlü ve Sarı Saçlı beyaz insanların yaşadığı bir ada varmış. Bu insanlar gökten inmişler ve kendi uygarlıklarını yajmaya çalışmışlar. Bazı araştırmacılara göre işte bu insanlardan Mu halkı 75 bin yıl kadar önce çok yüksek bilgi düzeyine erişmelerini sağlayacak kadar bilgiler almışlar."Mu Kıtasını arkeoloji dünyasına kazandır;in İngiliz Albay James Churchward'ın* bu uygarlığın köklerini MÖ 70 bin ile 200 bin yıllarına kadar dayandırmas:, bu

Page 55: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

efsanenin gerçekliğini de doğrulamaktadır. O zaman Mu halkı elde ettiği bilgi ile tarih öncesi devirlerde çok üstün bir medeniyet seviyesine çıktılar. Daha da ileriye giderek Güneş sistemine de açıldılar. Başka gezegenlere giderek ziyaretlerde bulundular. Kıtanın batmasının ardından Mu ile Uzay arasındaki bağlantı koptu. O zaman geri gelenler kendilerine yeni topraklar aradılar ve Asya'ya indiler. Bir kısmı ise gittikleri gezegenlere yerleştiler ve oralarda yaşantılarını sürdürmeye başladılar. Asya'daki modern kentler böyle ortaya çıktı. Arkeolojik kazılarda bulunan mezarlarciaki iskeletlerde tespit edilen Beyin ve kalp ameliyatlarını ancak böyle açıklayabiliriz.Hint efsanelerinde ve yazıtlarında da Gobi'den bahsedilir. Eski bir Hint yazıtı şöyle anlatıyor bu bilgi sahibi insanları." Ulaşılmaz yüksekliklerden hızla inerken çıkardığı gök gürültüsü gibi sesi ve gökyüzünü ateş dilleriyle doldu-Albay James Churchward. A.g.e.129Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanran alevlere bürünmüş olarak, Ateşin oğullarının arabası, parlak yıldızdan gelen Alev Tanırlarının arabası göründü. Gobi Denizinin, yemyeşil ve göz kamaştırıcı, mis kokulu çiçeklerle örtülü Ak Adası üzerinde durdu."Yazıtta ayrıca binlerce yıl önce "Sanat Kumara" adındaki bir kişinin Venüs'ten gezegenimize nasıl indiğini ve ya-nındakilerle birlikte insanların zekâsını nasıl uyandırdığını, onlara buğdayı ve atalarımıza hayatı kolaylaştıran daha bir çok şeyi nasıl öğrettiği yazıtta yer alıyor.Arkeolog Harold Wilkins çok eski bir Hint Efsanesine göre de "Büyük beyaz yıldızdan inmiş insanların (Bu Venüs gezegenidir) M.Ö 18.617 yılında Gobi Denizi adasında yerleştiğini, önce bir kale sonra bir kent yaptıklarını ve adayı yeraltı galerileriyle karaya bağladıklarım hatırlatmaktaydı. Gerçi tarih "Brahman Levhalarına" dayfindırılmıştır. Dikkat edilirse Uygur İmparatorluğu'nun en üst seviyesine çıkması ise 17.000 dir. Bu tarihler aym zamanda Mu Kıta-sı'nın dönemi ile de ilgilidir. Çünkü kıta en üst seviyeye yani dünyaya hakim olduğu tarihleri de içinde barındırmaktadır.Başka olaylar da bu yazıtlardaki bilgileri teyit etmektedir. İşte bunlardan bir tanesi Bohistan Madaraları'nda bulunan bir gök haritasıdır.Himalayalar'ın eteklerinde Bohistan Mağaralarında bir gök haritası ele geçirilmişti. Astronomlar, bu haritanın doğru olmakla birlikte bizim çizdiğimiz haritalara uymadığını fark ettiler. Bu haritada yıldızlar 13 bin yıl önceki konumlarında dizilmişlerdi. Resimde Dünya ile Venüs'ü bağlayan çizgiler özellikle dikkat çekiyordu. Bu harita 1925 yılında Amerikan "National Geographic Magazine'de yayınlandı.1778 yılındaki olay da Fransa'nın başkenti Paris'te meydana geldi. Paris Belediye Başkanı ve Fransa Krallık Ast-130Uzaydaki islâmiyetAli Bektanronomu olan Jean Sylvain Bailfy'nin araşlırmalan bilim dünyasında şok edici bir gelişme olarak kabil edildi. Misyonerlerin Hindistan'dan getirdikleri haritaları incelerken bilgin bu haritaların binlerce yıllık olması gerektiği sonucuna varmıştı. Haritalar Hindistan'da yapılmış olamazlardı, çünkü oradan görülemeyecek yıldızları da kapsıyordu. Bailly yaptığı hesaplar sonucunda haritaların çizildiği noktayı saptayabildi. Burası bugünkü Gobi Çölünün uzandığı bölgeydi. Astronom çok haklı olarak bundan, Hintlilerin bu haritayı kendiliklerinden çok daha eski ve ileri bir uygarlıktan miras almış olmaları gerektiği sonucuna vardı. Uzaydan gelen ziyaretçilerin bu haritaları çizmiş olduğunu düşündü. Uzayda hayat olabileceği fikrinin 18 yüzyılda dile getirilmesi gayet dikkat çekicidir. İlkel çağlar dediğimiz dönemlerde çizilen gök haritalarının kaynağının kimler olabileceği bu gün de gizemini sürdürmektedir.Ruslar Ortaasya da yaptıkları araştırmalaıda binlerce yıl önce uzay gemileriyle getirilmiş araç ve gereçlere bile rastladıklarını iddia ediyorlar. Bunlardan bazıları Türkistan ve Gobi Çölü'ndeki mağaralarda bulunmuş seramikten ve camdan, yarımküre biçiminde, ucu içinde bir damla cıva bulunan koni, biçiminde garip araçlardır. Hiçbir Mlim adamı bu araçları açıklayamamıştır.

Page 56: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

MÖ 669-626 arasında hüküm süren, en büyük Asur hükümdarı Assurbanipal'in tufan öncesi belgeleri de kapsayan bir kitaplığı vardı. Kral bir gün bilginlerle sohbet ederken şöyle diyordu: "Çok çok eski zamanda onda aşağıda bu gün duvarları bile yok olmuş bir çok güçli kent yükseliyordu. Ama biz orada yaşayan halkların dilni biliyoruz, O dili levhalar üzerine kazınmış olarak muhafaza ediyoruz."Tarihçi Gerard Heym'e göre ancak bir kısmı çevrilebilen bu levhalarda önemli bilimsel sırlar vardır. Bu gün yalnız matematik veriler öğrenilebilmiştir ki bu kadarı bile bi-131Uzaydaki islâmiyetAli Bektanzim bilimadamlarımızı yeterince şaşırtıyor Karmaşık çarpma ve bölme tabloları, kare ve küp tabloları gibi buna benzer matematik bilgileri.Şimdi tüm bu bilgilerin kaynağının Miı Kıtası olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Bilgiler kıtanın batmasının ardından Asya'ya oradan, Mezopotamya uygarlıklanna aktarılmıştır. Yunanlılar Mezopotamyalı ve Mısırlılardan aldıkları bilgileri kendileri bulmuş gibi gelecek nesillere aktarmışlar, oradan da Avrupalıların eline geçmiştir. İkinci dalga bilgi akışı ise İslâm Bilginlerinin yaptıkları çalışmalar ve yazdıkları kitaplardır. En büyük bilgi Haçlı seferleri sırasında Ortadoğu'ya gelen Hıristiyanların dönüşte yanlarında götürdükleri kitaplardan Avrupalıların ellerine geçen bilgilerdir. Kilisenin baskısı altında hiçbir bilimsel çalışmanın yapılmadığı Orta çağda bu kitaplar insanları eğitmiştir. Bizce Rönesans'ın alt yapısı Haçlı seferleri sırasında oluşmuş, sonraki yıllarda da oraya çıkan Rönesans ile bu bilgiler kullanılmıştır.Sonuçta Bugünkü batı medeniyetinin kökleri, Doğu Medeniyetine dayanmaktadır.Bir örnekle devam edelim: 1962'de Bağdat yakınlarında Tel Diabe'de arkeologların bulduğu bir levha bu söylentileri açık bir biçimde doğruluyor. Bu levhada Sisamlı bilge ve matematikçinin dünyaya gelmesinden en aşağı 1500 yıl önce Babilliler tarafından kazılmış olan PİTAGOR TEOREMİ bulunmuştur.O zaman bu teoremi kimin bulduğunu araştırmak gerekiyor. Babillilerin bu teorimi nereden aldıklarını bilemiyoruz ama gerçek olan eski Yunan'dan 150C yıl önce var olduğudur. Tıpkı İslâm alimlerinin yazdıklar bilimsel kitapları kendi dillerine çeviren Avrupalı bilimadamlarının sonradan bu deneyleri ben buldum diyerek bilim dünyasını kandırmaları gibidir.132Uzaydaki İslâmiyetAli BektanYıllardır yaptığım araştırmalar sonucunda suna inandım. İNSANLIK ESKİ BİR MEDENİYETİ GÖRDÜ. BU UYGARLİK GÜNÜMÜZDEN DE DAHA İLERİ İDİ. SONRASINDA DOĞAL AFETLER VE ALLAH'A OLAN İNANÇSIZLIK SONUCUNDA YOK OLDULAR."Kur'an-ı Kerim'de Allah kendisine isyan eien güçlü kavimlerin yok olduklarını bildirmiyor mu? İşte aynı olay arada fark yok.133Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanMU'YA GELEN UZAYLI ZİYARETÇİLERJames Churchward'ın yaptığı önemli araştırmalarına benim ekleyeceğim tek şey yüksek medeniyet düzeninde iken gerek güneş sistemimizden, gerekse yıldız sistemlerinden gelen uzaylıların ziyaretlerine dünyalılar'm şahit olduğudur. Gelenlerle yakın temasa geçen Mu Kıtas: sakinleri Uzaya gidip gelmeye başladılar. Onlarla arada ırki bir bağlantı oluştu. En sonunda Mu Kıtası doğal afetle battı. Bağlantı kesildi. Uzaya gidenler ise topraklarını kaybetmişlerdi. Kurtulanların bir kısmı Asya'ya, bir kısmı da Orta ve Güney Amerika'ya gittiler. Uygur İmparatorluğu bir dönemde gücünü devam ettirmişse de sonradan onlar ia çöküş içersine girmiştir. İlginç olan ise Uygurların varlığının günümüze kadar gelmiş olmalarıdır.Türklerin Kökenlerini ilk defa araştııan kişi Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu gün Orta Asya'dan geldik diyebiliyoruz ama onun ötesini düşünürsek, Asya'ya nereden geldik. Yoksa biz de maymun soyundan mı geliyoruz? Veya ilk atalarımız mağara adamıydı da sonradan geliştik mi? Sormamız gereken ve üzerinde düşünmemiz gereken şeyler önemli konular var. İnsanoğlu'nun

Page 57: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

varlığının Dünya'da ortaya çıkması hâlâ bilim dünyasını meşgul ederken, doğru dürüst bir şekilde ispat edilmiş değildir. Bu yüzden Darwin'in görüşleri bir ) andan kabul edilirken, Dünyada ki bir çok yönetim okullarda okutulan Dar-win Teorisini reddederek, yerine İncil'deki yaradılışı öğrencilere ders olarak okutmaktadır. Türkiye'de ise milletimiz, zaten insanı Allah'ın yarattığına inanıyor. Danvin'e inananların ise bir avuç soy problemli kişi olduğunu düşünüyorum.134Uzaydaki İslâmiyetAli BektanTürkiye'nin ilginç gizem araştırmacılarından ve araştırma kitapları bulunan, Ocak 1997 tarihinde vefaı eden İnsanlığı Birleştiren Bilgiyi Yayma Vakfı Başkam Ergün Arıkdal Mu üzerine verdiği bir konferansta şunları söylemiştir: "Ezote-rik bilgilerimize göre Doğu ve Batı Uygarlı klannm iki ana kaynağı vardır. Bunlardan bir tanesi Atlanti¦;, diğeri de büyük anavatan Mu Uygarlığı'dır. Bu kaynaklar artık kendilerini maddesel olarak yavaş yavaş kabul eltirmektedir. Mu Uygarlığı'nın en büyük evladı Atlantis'tir. Atlanis Grön-land'a yakın bölgelerden İrlanda'yı içine alacak şekilde Kuzeydoğu Amerika'nın doğu kıyılarından aşağıya doğru, Güney Amerika'mn doğu kıyılarını kapsayacak şekilde bir bölgede yer almaktadır.Bu iki uygarlığın birbirileriyle senkronizasyonu çok büyüktür. Onlar kendilerinden önceki büyük cozmik uygarlığın birer merkezi halinde çalıştıkları için birbirlerine bağlı olarak gelişmişlerdir. Hem gelişmelerindeki, hem de çöküş-lerindeki çizgi hemen hemen birbirine paraleldir. Bütün insanlığın uygarlık adına yaptığı her şeyin terrel bilgisi ve ilkeleri bu iki büyük merkezden yayılmış ve) a onların öğre-tileriyle nakledilmiştir. Tüm bunlardan sonra şunu sorabiliriz: Anadolu halkı manevi köken olarak nasıl bir realiteye sahiptir? Tarihçiler fiziki kökeni kendilerine göre bir yerlere bağlayabilirler. Ama Anadolu'ya göçüp gelmiş atalarımızın getirmiş oldukları genetik kodun niteliğini bilmezler. Bu kod hakkında elbette yüzyıllardan beri intikal eden bir bilgi akışı var.Anadolu topraklarına gelen varlıkların bir ilginç özelliği ise hem Atlantis'ten hem de Mu'dan göç edenlerin birleştikleri harman olup girdaplaştıklan bir bölgedir. Ege Denizi ve İskenderiye'ye kadar uzanan bölge çok önemli bir kavşak noktası haline gelmiştir135Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanAnadolu halkının en eskisinden en yenisine, yani en son Oğuzların göçüne varana kadar bütün ve asıl beslenme kaynağı Moğolistan'dır. Atlantisliler'in göçü nasıl Mısır'ı meydana getirmiş ise orayı kendileri için büjük bir göç yeri ve esas vatan yapmışlarsa, Mu Uygarlığının insanları da Uygurları temel olarak seçmişlerdir. Dolays yla iyilik ve güzellikle, felsefeyle ilgili bütün bilgilerini oraya nakletmişler-dir. Uygur Uygarlığı'nın kaynağı bu günki Moğolistan ve Gobi çölünün dağ yamaçlarına yakın olan bölgelerdir.Uygurların inanç, bilim, sosyolojik hayat, insan ve doğa arasındaki denge, insan ve kozmos arasındaki yapılar bakımından getirip bıraktığı esaslar çok doğrudur. Bir takım doğal olaylar sebebiyle başlamış olan Uyşur göçleri Hindistan'a, Çin'e, Afganistan'a ve İran yoluyla Anadolu'ya kadar sürmüştür.Büyük Uygur göçüyle birlikte Mu bilgeliği ve Atlantis teknolojisiyle yetişmiş büyük insanlık güçleri de zekâsı ve zihni ile göç etti. Bu insanların sahip oldukları en büyük özellik: Duyulardışı Algılamalar ile ilgili (Telepati ve Pa-rapsikolojik Güçler) bunlar mükemmel bir şekilde hiçbir bozulmaya ve eksilmeye yer bırakılmadan o varlıklar tarafından göçlerle bu ülkeye, Anadolu'ya yeniden getirilmiştir)."Bu sözlerden sonra şunu iyi anlıyoruz ki Anadolu halkının (irsi) olarak Asya'dan getirdiği en büyük özellik Psişik güçlere sahip olmasıdır. Telepati, Önceden olacak olayları bilmek, geleceği görebilmek, gibi Paı apsikolojik özelliklerdir. Anadolu topraklarına gelen ilk insanlar Mu Kıtası ve Uygur împaratorluğu'nun insanlarıdır. Tarihin Milattan binlerce yıl önceki dönemlerinde Anadolu topraklarında şehirler kuran insanların yaşadıkları artık arkeoloji tarafından da doğrulanmaktadır. Günümüzden dokuz bin yıl önce Asya'dan gelen ilk

Page 58: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

kavimlerden bir tanesi sonradan büyük şehirler ve medeniyet kuran Hititler olmuştur. Mezopotam-136Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanya'da şehir kuran Sümerliler de bizim atalarımız olduğuna göre biz çok büyük bir medeniyetten geliyoruz diyebiliriz. Batılıların iddia ettiği gibi beş bin yıllık kabile hayatından gelmiyoruz. Dünyaya medeniyeti taşıdığımızı rahatça söyleyebiliriz.Bizim iç yüzümüz sürekli bir şekilde ruhsal dünyaya dönüktür. Çünkü doğamızda taşıdığımız DNA'lar da bu özellikler, Türkler'in İslâmiyeti kabul etmesiyle daha da artmıştır. Zaten daha önceki dini görüş ise Türklerin Gök Teng-ri'ye inanmalarıdır. Mesela Onun verdiği güçle her işi başarırız derler. Tengri'nin iyi bir insan olmamızı istediğini, iyilik yapmak gerektiğini, kötülük yapıldığında ise Tengri'nin ahret hayatında ondan hesap soracağını anlatırlardı. Bu özelliklerin bizce kaynağı da Mu'dur. Çünkü tek Tanrı dini ilk olarak MÖ 10 bindeki yok oluşa kadar olan süreç içersinde Mu halkının dini olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de yok olan milletler anlatıldığında hepsinin Allah'a olan inançlarının kaybolmasının ardından yok olduklarının bahsinin geçmesi bizi doğrulamaktadır.Türkler'in İslâmiyet'i kabul etmelerinin en kolay yolu kendi inançlarına olan benzerliğinin bulunmasıdır. Asya'da binlerce yıl yaşamalarına rağmen Türkler'in Buda dinine girmemeleri dikkat çekicidir. Çünkü Budizm tam olarak onları dini açıdan tatmin etmemiştir. Şamanizm konusuna gelince Asya'da yaşayan ve çeşitli topluluklar halinde bulunan Türkler'in bir kısmının Şaman olması veya Şamanizm'e inanmalarını tüm topluma mal etmekte anlamsız olur. Bu gün ülkemizde de dine inanmayan insanların bulunduğu gibi, ilkel şaman dinine inananların bulunma n da gayet doğaldır.137Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMARDUK GEZEGENİ'NİN VARLIĞIMarduk ya da "Nibiru" olarak isimlendirilen ve 12 gezegen olarak ünlü araştırmacı Zecheria Sitenin tarafından kamuoyuna duyurulan gezegen NASA tarafından da onaylanmış olup, on gezegen olarak nitelendiıilmiştir. Son zamanlarda Marduk gezegeninin güneş sistemine girmesiyle 2012 yılında dünyada huzursuzluk ve kaosun olacağını ileri süren bazı araştırmacılar var. Böyle bir şey söz konusu bile değildir. Güneş sisteminde belli bir zaman kaldıktan sonra yörüngesinde hareket eden Marduk 'uı varlığı ilk olarak MÖ 7000'lerde ortaya çıkmaya başlayan Mezopotamya uygarlıklarında belirlenmiştir. Astronomi, Matematik, Mimari ve Tıp konularında günümüz teknolojisine ulaşan bu uygarlıklardan bize kalan belgelerde ve yazılarda günümüzün modern astronomi bilgileri de bulunmaktadır. Peki bu insanlar Site-Devletler kurduklarında ve bu şehirlerde de 150 ile 200 bin arasında insan yaşadığına göre, bunları nasıl gerçekleştirmişlerdir. Öncelikle bilim dünyası bunu açıklamak zorundadır. Biz bu bilginin Sümer, Ak ad ve Babil Uygarlıklarına nereden ve nasıl geldiğini sadece Dünyadışı Zeki Varlıkların dünyamızı ziyaret etmeleri ile açıkladığımızda, bazı bilim çevreleri bu tezi kabul etmemektedir. Buna karşılık antik çağdaki bu insanlar bilgilere nasıl sahip olmuşlardır diye sorduğumuzda aynı bilim dünyası buna da cevap verememektedir.ABD'li bir profesörün 1960'lann sonlarında yaptığı araştırmalar sonucunda Sümer Uygarlığı 'nı Uzaydan gelen zeki bir ırkın kurduğunu iddia etmesi dikkat çekicidir. Bu ırk Marduk gezegeninden mi geliyordu? Bizce olabilir çünkü Mezopotamya yazıtlarında şöyle bahsediliyor:138Uzaydaki islâmiyetAli Bektan"O günlerde ve hem de ondan sonra yeryüzünde Nefi-limler vardı.İlahların oğullan insan kızlarına vardıkları ve bu kızlar onlara çocuklar doğurdukları zamandı. Onlar Olam'dan olan kudretlilerdi. Ve Şem halkıydı."Şem, Sümer dilinde "Uzay aracı" anlamına gelen bir sözcüktür. Nefilimler ise "Dünyadışı" köke ali olup Sümer metinlerinde "Marduk" olarak geçen bir gezegenin

Page 59: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

halkıdır. Dünya toplumlarının bir çoğu Marduk'un dünyaya periyodik olarak belirli dönemlerde yaklaşmasını, "altüst oluşların" "büyük değişimlerin" ve "yeni çağların" göksel bir işareti olarak görmekteydi. Bu bizce o devirlerde ortaya atılan bilimsel görüştür diyebiliriz, çünkü uzayda kendi yörüngesinde dönmekte olan bir gezegene, yaklaşan başka bir gezegenin etki etmesi kadar normal bir olay olamaz. Mesela Dünyanın uydusu Ay'ın denizlerdeki gel-git olaylarına neden olmasını buna örnek gösterebiliriz. Eski devirlerin insanları her ne kadar astronomi konusunda ileri olsalar bile onlarda böyle büyük astronomik olaylan dünya üzerindeki olaylarla bağlamak bir gelenek olmuşuır diyebiliriz.Onların bu bilgilerini bu gün öğrenen b:r çok araştırmacının Marduk dünya yörüngesine geldiğinde kıyamet kopacaktır diye iddia etmeleri bizce kutsal kitaplara yapılan en büyük ayıptır. Çünkü ister İslâmiyette, ister Hırıstiyanlıkta isterse Musevilikte olsun bu üç büyük dinde kıyametin kopacağının ancak Allah tarafından bilineceğini ı söylenmesi en önemli kanıttır. Marduk'un 2012 yılında dür,yaya yaklaştığında doğal olayların olacağım söylemek mümkündür. Bu kadar düşünmeye bence gerek yoktur, Dünyanın kendi yörüngesinden yarım derece gibi küçük bir sapması bile dünyayı kıyametin eşiğine getirir.Biz yine Marduk gezegenine dönelim:139Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMezopotamya metinleri bu gezegenin periyodik yaklaşımını beklenen ve gözlemlenen bir olay ohtrak anlatır:"Büyük gezegen; ortaya çıkışında koyu iırmızı Göğü yarıdan böler ve Nibiru olarak durur"Nibiru "geçiş gezegeni" anlamına gelen bir sözcüktür. Sümer mitolojisinde Marduk yerine "Nibiru" sözcüğü kullanılmıştır. Bu gezegen ile verilen bilgiler arasında, dünyaya yaklaştığında bu gezegenin güçlü kütle çnkimi etkilerinin yağmurlara ve sellere de yol açacağı beklenirdi."Gök Tanrının gezegeni daha da parlaki aşınca seller ve yağmurlar olacak. Nibiru hadid noktasına vardığında, Tanrılar huzur verecek. Belalar ortadan kalkacak, karışıklıklar çözülecek. Yağmurlar ve Seller gelecek."Hadid "Güneşe en yakın nokta" demektir.Nippur'da bulunan bir silindir mühürde, göklerde gözle görülebilen ve haç sembolüyle gösterilen Nafîlimler'in anavatanı olan "Marduk" Gezegenine huşu içinde bakan bir gurup saban ile tarla süren insanlar resmedilmiştir.O zamanların kadim gözlemcileri Marduk'un dönemsel gelişini beklemekle kalmamış, onun yaklaşma rotasını da çıkartmışlardır:"Tek başına gökleri geren odur ve en yüksek Orion'a ve Sirius'a ve Güneş'in burç evlerine vararı odur.""Yüzü Boğa ve Koç'a gülümser, Boğa'dan Yay'a gider."Görüldüğü gibi Marduk Gezegeni dünyamıza dönemsel bir biçimde Güneş sisteminin dışından yallaşan bir gezegendir. Nefilimler'in gezegeni olan Marduk, geniş yörünge-siyle hareket halinde onlara, bir gözlemevi gibi iş görmüş ve onları tüm dış gezegenlerin (Pluto, Uranüs, Neptün) yörüngelerinden geçirmiş ve Güneş Sistemi'nirı tamamını, ilk140Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanelden gözlemlemelerine imkân sağlamıştır. Bu gözlem ve bilgi birikimleriyle bu Nefılimler Dünyaya indiklerinde, beraberlerinde astronomi ve göksel matematikle ilgili bir hayli bilgi de getirmişlerdir. Dünya insanlarını eğiterek onlara çeşitli konularda yardımcı olmuşlardır. O yi izden bu ziyaretçiler ile göksel olaylar arasında bağlantı kurmak bu ilişkiden kaynaklanmıştır.Nefılimler, Dünya'ya Güneş Sistemi'nin dışından gelmiş varlıklar dünyamızı 7'nci gezegen olarak belHemişlerdir. Bu hesaba göre Mars 6'ncı Venüs ise 8'nci gezegen olmakta. Bir çok yerde de Venüs'ün "Sekiz Köşeli Yıldız" olarak resmedildiğini görüyoruz. Yine aynı metinlerde "Marduk" bir sayı ile değil, bir "haç" işaretiyle ya da "Kanatlı Küre" olarak gösterilmiştir.Nefilimler'in Güneş Sistemimizin dışından dünyamıza doğru ilerlemelerine göre yapılan sıralamada ortaya çıkan 7 rakamı bir çok milletlerin kültürlerinde

Page 60: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

ortays. çıkmış ve yer almıştır. "Kral Anu'nun Yedi Elçisi," "Yedi Eski Şehir," "Şehirlerin Yedi Kapısı," "Kapılarda 7 Sürgü," "Yedi Yıllık Bolluk," "Yedi Yıllık Kıtlık" "Yedinci Gün," gibi sembol yedi anlatımları sürer gider. Hatta İslâmiyet inancında da 7 rakamı ile ilgili çeşitli anlatımlar vardır.Nefilimler'in Bıraktığı PlakaMarduk hakkındaki bilgilerin büyük kısmı her ne kadar dünya insanlarının elinden çıkmışsa bile bizzat oradan gelen Nefılimler de dünya insanlarına kanıt bırakmışlardır. Marduk'un uzaydaki yerini ve Dünya'ya doğru olan rotasını gösteren doğrudan doğruya Nefılimler tarafından hazırlanmış bir "plaka" da bulunmaktadır. "Nefılimler tarafından hazırlanmış olan bu kil tablet, Ninova'daki Kraliyet Kütüp-hanesi'nin harabeleri arasında bulunmuştur.141Uzaydaki İslâmiyetAli BektanŞimdi gelelim Marduk ile Amerika arasındaki bağlantıya. Bu gezegen ne ile işaret ediliyor "haç" ile, haç ise Hıristiyanlığın kutsal sembolü olduğuna göre, demek ki bazı Hıristiyan mezhepleri 2012 yılında Marduk Gezegeninin dünyaya yaklaşmasını Hazreti İsa'nın dünyaya ineceği inancıyla birleştirmek istiyorlar diyebiliriz. İnsına mantıklı gelmiyor mu?Bu günkü Irak ise Marduk'tan gelenlerin merkez üssü değil mi? Irak bu yüzden işgal edilmedi mi? Bağdat'a giren Amerikalıların ilk işi el yazması binlerce kitabın bulunduğu kütüphaneyi ele geçirmek oldu. Ninova yakınlarında bulunan plaka da büyük ihtimalle ABD askerlerinin eline geçmedi mi? Tabii daha bir sürü belge, tîırihi eser ve kaynağı bilinmeyen ama binlerce yıl önceden kalma tabletler bu gün emin olun ABD'li profesörler tarafından incelenmeye başlanmıştır, tıpkı el yazması kitaplarda bilimsel bilgiler de dahil olmak üzere her şey araştın lıyor. Iraklılar aslında büyük bir zenginliğin üzerinde otuı uyorlardı ama ne yazık ki bunun kıymetini bilemediler.142Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMARDUK GEZEGENİNDEN GELENLERMarduk Gezegeni'nin 2012 yılında Güneş Sistemine girecek olmasının ardından Dünya'yı etkilemes ile ilgili olarak çalışmalar yapan bir çok bilim adamı bulunmaktadır. Özellikle Amerikan Uzay ve Havacılık Daiıesi NASA bu konu üzerinde bir çok uzman çalıştırırken, gezegenin varlığını da kabul ederek bilim dünyasına açıklamıştır. Bu arada Hıristiyan kökenli bazı mezhepler ve örgütler de Marduk üzerinde çalışmalar yapmaktadırlar. Ezoterik (Gizli Bilgilere) sahip olmak için araştırmalar yapan bu Hıristiyan Mezheplerinin temelini ise bu tarihte İncil'de anlatılan olayın gerçekleşeceğine inanmaları sebep olmııktadır. Dünya üzerinde kaosun, kargaşanın, savaşların ve doğal afetlerin olacağını ileri süren bu din kökenli gizli örgütler İncil'de anlatılan ve Hazreti İsa'nın Dünyaya geri geleceği zamanın, Marduk'un görüleceği zamana uyarlanması dikkat çekicidir. Marduk Eski Uygarlıklarda başta Sümer uygarlığında simgesel olarak bir Haç ile ifade edilmiştir. Haç'da Hıristiyanlığın kutsal simgesi olduğuna göre Haç ile Marduk arasında bağlantı kurmaya çalışan Hıristiyan Örgütler, bu gün Amerika Birleşik Devletleri yönetimini de etkilemektedirler.Irak'm- işgalinin perde arkasında benim yaptığım araştırmalara göre; nedenlerden bir tanesi Dünyanın kaderini değiştirecek el yazması kitapların Amerikalılar tarafından ele geçirilmesidir. 62 bin kitap kütüphaneden toplanıp ABD'ye götürülmüştür. Bir başka neden ise Marduk Gezegeninden gelenlerin bıraktıkları kanıtlan ele geçirmektir ve bu işlemler de gerçekleşmiştir. Hatta Sümer, Akad ve Babil uygarlıklarından kalan belgeler ve yazıtlarda Iraktan çoktan götürüldüğüne göre önümüzdeki yıllar da AB D'nin bilimsel143Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanalanlarda yapacağı gelişmeleri yakından izlemek mutlaka çok önemlidir. Bence Amerikalıların önem verdikleri konunun başında Uzayda rahatça seyahat edebilecek uzay gemilerini inşa etmektir. Şu andaki teknoloji ile ancak Ay'a gidip gelebilen, ABD'nin hedefi Mars'a gitmek- hatta orada üs bile kurmaktır.

Page 61: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Sonrasında ise Güneş sistemi dışındaki diğer gezegenlere gitmektir. Ayrıca Ay'da kurulması plânlanan bir Üs ise uzay uçuşlarının rahatça yapılmasına yardımcı olacaktır, ama Neden ABD AY'DA HÂLÂ ÜS KURAMIYORLAR? Bu sorunun cevabı bizct orada konuşlanmış olan silâhı Uzaylıların varlığı olmasın. 1970'lerde NASA'nın projelerinin başında Ay'da kurulacak bir uzay üssü vardı. Orada insanların ve bilimadamlanmn yaşayabileceği ortam oluşturulacak ve uzay gemileri Güneş sistemindeki gezegenlere gidebilecekti. Bu projenin gerçekleşme tarihi ise 21'nci yüzyıl başları idi. Yani 2000'ler. Projenin konuşulmasından bu güne 30 yıldan fazla zanuın geçti ama bir adım ilerleme bile yok. Başkan George Bush Mars'a insanlı uzay araçları gönderme tarihini ise 2025 olarak belirlediğine göre, acilen uzay çalışmalarını hızlandırmak gerekir demişti. Rakam ise bir Trilyon Dolar olarak açıklanmıştı.NASA'nın önünde iki proje var: Birincki bu bilimsel çalışmalara ve uzay gemisi yapımına başlamıık. İkincisi ise ya eski kitaplardaki bilgiler yoluyla, ya da diışen bir UFO'nun incelenerek bir modelinin yapılmasıyla olabilir. Amerikan sinemasının bazı filmlerine göre özellikle FBİ dosyalan X Fi-les dizisinde, Amerikalıların Uçan Daire çalışmaları sık sık ekranlara gelmektedir. FBI Ajanları Mulder ve Scully'nin oynadıkları dizinin senaryolarının gerçek 1T3I dosyalarından alıntı olduğu açıklanmıştır. UFO ve Uzaylılarla görüşen insanların durumları ekranlara geliyor. İki Ajan da bir çok şeyi açıklarken, açıklayamadıkları gizli olajların da varlığını kabul ediyorlar.144Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMezopotamya bölgesi yani bu günkü Irak topraklan binlerce yıldan beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Günümüz teknolojilerinden aşağı olmayan bilgilere ve oturduğumuz modern şehirlerden daha modernim sahip olan bu kentlerin sakladıkları sırların çok azı günümüzde ortaya çıkmıştır. Günümüzden 4000-5000 yıl önceki devirlerde 150-200 bin kişinin yaşayabileceği kentleri kurmak, belli bir birikimi ve bilgiyi gerektirir. Bilim Dünyasının o insınları ilkel diye yorumlamasının yanlışlığı arkeolojik keşiflerde, bulunan kalıntılarla geçerliliğini yitirmektedir. Bu bilginin kaynağı nereden geliyor?Bilim Dünyası bu gün tarih öncesindeki yani 10 bin ile 20 bin yıllık süreci kapsayan sürede kaybolan uygarlıkların kökenlerini araştırmak zorundadır. Mu ve Atlantis medeniyetlerinin varlığını da kabul etmek zorundadır. Çünkü bu iki uygarlık özellikle Mu Uygarlığı dünyaya hakim olmuş ve dünya insanlarına medeniyet götürmüştür Mu Medeniyeti ile Uzay'daki Dünyadışı hayatlar arasında bağlantıların olduğu Uygur ve Çin kayıtlarında vardır. Ayrıca Türklerin Orta Asya'daki bir çok efsanesinde de Dünyadışı Hayattan gelen destekler dikkat çekmektedir. Marduk Gezegeni de bunlardan bir tanesi olabilir. Güneş Sistemine girip çıkan bu gezegen de canlı hayatın olması insana maatıksız gelmiyor. Nefılimler Dünya üzerinde yaşayan insanları eğitmek üzere çalışırken büyük ağırlıklarını Dicle ve Fıral nehirlerinin olduğu bölgeye verirler. Buralarda şehirler kurmaya başlarlar.Kutsal kitaplardaki "Aden" ılıman iklimli, ılık ama esintili bir yer olarak tanımlar. Bu sözcük Mezopotamya kökenlidir ve "düzlük" anlamına gelen Akadoa "Edinu" sözcüğünden türetilmiştir. Ayrıca "Tannlar'ın Mekanını" anlatan ve Sümerce bir isim olan "Edin" ise dürüst olanların evi anlamına gelen bir sözcüktür. Marduk'ı an gelenler Dicle ve Fırat kıyılarına ilk yerleşim birimlerini kurdular ve145Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanoraya "Eridu" (Pek çok uzakta olan ev) ad nı verdiler. Daha sonraki zamanlarda yapılan Akadça çeviriler tarafından da doğrulanan Sümer Metinleri, Nefilimler'in öteki yerleşim birimlerini yani şehirlerini kurduklarını sıraya yazarlar. Hatta bu yerleşim birimlerinin başına kimlerin getirildiği bile yazılıdır. Akadça Tufan tabletlerinin orijinalleri olduğuna inanılan Sümer metinleri ilk yedi şehrin besiyle ilgili olarak şunları anlatır:"Krallık göklerden aşağı indikten sonra ululanmış taç, krallığın tahtı göklerden indirildikten sonra, o işlemleri ku-sursuzlaştırdı. ilahi Kuralları...

Page 62: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Beş şehir kurdu saf yerlerdeOnlara ad verdi. Onları merkez etti.Bu şehirlerin ilki Eridu idi, Lidere Nidimmud'a verdi.İkinciyi, Bad Tibira'yı Nugig'e verdi.Üçüncü olan Larak'ı Pabilsag'a verdi.Dördüncüsü Sippar'ı kahraman Utu'ya verdi.Beşincisi olan Şuruppak'ı Sud'a verdi.Amerikalı Profesörün 1960'larda yaptığı araştırmalardan sonra ileri sürdüğü teori Sümer Uygarlığını Dünyadışı Zeki Varlıklar tarafından kurduğu yönünde idi. Profesörün haklı olduğu böylece kanıtlanmış oluyor. Eski efsanelerde anlatılanlar böylece doğrulanıyor. Bu gün bir çok bilim adamı Uzaydaki hayat için çok ciddi düşünceler ve araştırmalar içine girmiştir. Belgesel kanallarını izlediğinizde bu açıklamaları seyredebilirsiniz. Onlarda evrenin derinliklerinde, Samanyolu'nda bizim dünyalarımıza benzer dünyaların olduğuna inanıyorlar. Ortadaki tek mesele oralara gidebilecek teknolojik gelişmeye ulaşabilmek veya onların gelip bizimle tanışmalarını beklemek. Bunlar hayali dtşünceler değil.146Uzaydaki İslâmiyet____________________________________, Ali BektanZÜLKARNEYN UZAYA GİTTİ.Hem Kur'an-ı Kerim'de, hem de Tevrat'ta adı geçen Zülkarneyn: Allah'ın kendisine dünyada irıkân sağlayarak uzak yerlere gidebilmesi için "Sebeb" isimli aracı verdiği kişidir.O, kendisine verilen "Sebeb"le üç ayn yere seyahate çıkmıştır:"Güneş'in battığı yere," "Güneşi'in doğduğu yere" ve "tki sedd/ südd arasına." Zülkarneyn konusunda Kur'anda Kehf Suresi 83-98 Ayetlerinde bildirilenler)n dışında, söylenmiş veya söylenecek her söz, sadece ve sadece bir görüştür. O bir Peygamber mi? Veli mi? Hükümdar mı? Yoksa bilenen alelade bir insan mı?Zülkarnyn'in Ayetleri Kehf Suresi 83-99.83. "Sana Zülkarneyn'den sorarlar De ki: "Size ondan bir hatıra okuyacağım."84. "Biz Ona yeryüzünde imkân sağladık ve ona her şeyden bir sebeb verdik."85. "O'da bir sebebi izledi"86. "Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca, onu karabal-çıklı/ sıcak bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn ya bunlara azap edersin. Ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın"87. "Dedi:" Zulmedene azap edeceğiz sonra rabbine döndürülecek: O'da onu görülmedik bir szaba çeker.147Uzaydaki İslâmiyetAli Bektan88- Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükafat vardır. Ve ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz."89. "Sonra bir Sebebi izledi."90. "Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca, onu (Güneşi) kendilerine ondan (Güneşten' başka bir örtü yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu."91. "İşte böyle Biz; onun yanında olan her şeyi hubr olarak (bütün inceliklerini ve hakikatini bilme bakımından) kuşatmıştık."92. "Sonra yine bir sebebi izledi."93. "Nihayet, iki Sedd/Südd arasına ulaştı. Orada o iki sedden/südden başka bir de kavim buldu ki; neredeyse söylenen tek bir sözü bile anlamıyorlardı."94. Dediler: "Ey Zülkarneyn Ye'cüc-Me'cüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?"95. "Dedi Rabbim'in bana kendisine imkân sağladığı şey daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de, onlarla sizin aranıza kat kat engel çekeyim"96. "Bana demir kütleleri getirin (dedi). İlci sadefın arası eşit olunca; "körükleyin" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana üzerine erimiş bakır ve katran dökeyim" diye seslendi.97. "Artık onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler"98. Dedi: "Bu Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder ve RabbimLı vaadi haktır."

Page 63: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

99. "O gün onları bırakmışızdır;birbirleri içinde dalgalanırlar. Sura da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır."148Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanÖncelikle "Sebeb sözünü Kur'an-ı Kerinr'de geçtiği yerler nedeniyle açıklamaya çalışalım. Sebeb kelimesi 4 defa konumu olan Zülkarneyn Ayetlerinde, 1 ciefa Hacc Suresi'nin 15 Ayetinde, 4 defa da çoğul olarak Esbab (sebebler) şeklinde, Sad Suresi'nin 10, Mü'min Suresi'nin 36-37 ve Bakar Suresi'nin 166'ncı Ayetlerinde olmak üzere 9 yerde geçmektedir. Bu Ayetlerde geçen "sebebler'den" hiç birisi Türkçe'de kullandığımız "neden" mânâsına kullanılmamıştır.Sebeb kelimesine "göklerin yollan" mâri asını veren İbn-î Zeyd'in kendisine delil olarak getirdiği Mü'min Suresi'nin Ayetlerinden başlayarak inceleyelimMü'min Suresi 36-37Firavun: "Ey Haman Bana bir kule yap; belki sebeb-lere erişirim, göklerin sebeblerine Musı'nın Tannsı'm görürüm. Doğrusu ben, onu yalancı sanıyorum," dedi. Firavun'a kötü iş böylece güzel gösterildi ve doğru yoldan alı kondu. Firavun'un hilesi elbette boşa gidecekti."Bu Ayetlerde geçen "esbab" kelimesi "Göğe ulaşmayı sağlayan şeyler" mânâsına kullanılmaktadır.Sad Suresi 10'ncu Ayet'te müşriklerin Peygamberimizi "yalancılık ve sihirbazlık" ile itham edip onun Peygamberliğine inanmadıklarından Kur'anı uyduıma olarak nitelendirdiklerinden bahsedildikten sonra şu Ayet gelmektedir: "Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde mi'dir ? Öyle ise, sebebler içinde göğe yükselsinler." Bazı tefsir alimlerirıce "göğün yolları" olarak tefsir edilmiştir, Çoğu alim tarafından bu ibareye "sebebe sarılarak yükselmek" mânâsı verilmiştir. Profesör Doktor Süleyman Ateş'de mealinde, bu Ayeti açıklamak için yazdığı parantez cümlesinde şunları söylemiştir: "Vasıtalara binip göklere çıksınlar da oradan alemi yönetsinler; vahyi de kendi isteklerine göre indirsinler."149Uzaydaki İslâmiyetAli BektarıHacc 15'nci Suresinde sebeb göğe çıkmayı sağlayan şey, Bakara Suresi 166'da esbab bağlar anlamında kullanılmıştır. Bu açıklamaların ardından "Sebeb"in onu gökyüzüne çıkarmaya vasıta olan şey olduğunu söylemek yaıhş olmayacaktır. O zaman Zülkarneyn sebeb isimli bir araç ile ki bu da bir uzay gemisidir, güneş sisteminde yolculuca çıkmıştır diyebiliriz.Eski çağlarda bir insanın göklere yükselerek uzayda bir yerlere gitmesi mümkün değildir: İnsan gücünü aşar şeklinde muhtemel bir itiraz olurken, Hazreti Süleyman'ın yanındaki bir insanın göz yumup açana kadaı kilometrelerce uzaktaki tahtı getirmesine marnlıyorsa, Zülkameyn'in de göklere yükselmiş olmasını da aynı imanla kabullenmesinde bir zorluk yoktur.Bizim düşüncemize göre Zülkarneyn'e verilen şey; onu göğe yükseltecek, onu uzaklara götürecek okn şeydir. Allah Zülkameyn'in göklere ulaşmasını sağlayacak olan "Sebeb"i elde etmesi için çeşitli imkânlar yaratmıştır. Belki ona bu ilmi öğretmiş, belki bu ilmi bilenlerle onu ka-şılaştırmıştır.Zülkarneyn'e Allahu Te'alanın kendisine verdiği imkânlar sayesinde elde ettiği "sebeb"i izlemiş, onu takip etmiş, ona tabii olmuş bir seyahate başlamıştır. A imler bu gezilerin dünya üzerinde doğuya ve batıya yapıldığını, hatta bir ordu ile gittiğini açıklamışlardır. Bu bakış uçısı sonucunda bir çok cihangir kral'in Zülkarneyn olma ihtimali üzerinde durulmuştur. Çünkü Kur'an'ın o yüzyıllarda yapılan tefsirlerinde böyle yorumlanmıştır. Biz de yazar İskender Türenin* görüşüne katılarak Onun kendisine verilen sebeb vasıtasıyla gökyüzüne yükselmiş "Güneş'in Battığı Yer" ve "Güneşin Doğduğu yere" gitmiştir.Ayetteki "Güneşin Battığı Yer" sözünün anlamından "Dünyanın Batısı" mânâsını çıkarmak pek mantıklı göriil-İskender Türe. Zülkarneyn.150Uzaydaki islâmiyetAli Bektanmüyor. Gökte batan güneşin dünya üzerinde olmadığı biliniyor.

Page 64: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Astronomi Bilimine göre olayı açıklayalım: Güneş gezegenleri ile birlikte "Solar Antapeks" doğrultusundan gelmekte ve normal yörüngesinden sapma gfcstererek "Solar Apeks" doğrultusunda ilerlemektedir. Güneş'in saniyede 20 km'lik hızla yol aldığı bu yörüngeye "Solar Apeks" adı verilir. Bu hız saatte 72 bin kilometreyi buluı. Bu hız ile bugünlük sürede Dünya uzayda yaklaşık 2 milyon kilometrelik bir yol alır. Güneş etrafındaki yıldızlarla birlikte Solar Apeks (Günerek Güneş'in son noktası) istikametine yani Herkül Takımyıldızı yakınında bir yere doğru yol almaktadır. Güneş Samanyolu etrafında normalde seyrettiği yörüngesinden sapma şeklindedir. Yani güneş normal yörüngesinde giderken ayrıca bu yöne doğru çekilmektedir. Astronomi de Güneş'in yöneldiği bu doğrultunun aksi istikameti içinse "Antapeks" terimi kullanılmakta. Bu yer de Colom-ba (Güvercin) Takımyıldızı'nda yer almaktadır.Zülkarneyn'in yaptığı yolculuğun Güneş'in Samanyolu içinde yöneldiği doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Sonuçta onun Herkül Burcu'nda Vega Yıldızı yakını ıda Solar Apeks denen bir yere gitmiştir. Şimdi şunu düşünelim bir insanın binlerce yıl önce günümüzde ışık hızı ve yıllan ile ifade edilen bir uzaklığa gitmesi İslâm Alimleri'nin kabul edebileceği bir düşünce değildir. Bunu Kur'an-ı Kerim bize bildirmektedir. Sonuç olarak: Zülkarneyn birinci seyahatinde, Vega Yıldızı yalanında bir yere varmış, artık bizim güneşimiz ve dünyamız çok uzaklarda kalmışta."ONU (GÜNEŞİ) KARA BALÇIKLI/SICAKBİR GÖZEDE BATAR BULDU"Alimlere göre Zülkarneyn, Güneş'i karabalçıklı bir gözenin içinde batarken bulmuştur. Rivayetçiler 'Güneş, suyu ve balçığı çok bir gözede batar" demişlerdir. Bu son derece151Uzaydaki Jslâmiyet____________________________________Ali Bektanakıldan uzak bir şeydir. Güneşin dünya yüzündeki bir bataklıkta batamayacağını en güzel şekilde izah etmektedir. Uzay ve Coğrafya bilgisinin artması ve kamatın tanınmasına paralel olarak bu Ayetin gerçek anlamı ortaya çıkmıştır.Sebeb'e tabii olarak "Solar Apeks"e viran Zülkarneyn orada bulduğu güneş'i bir "Karadelik"in içine girerken görmüştür. Günümüzdeki bilim sayesinde güneşlerin battıkları, yok oldukları yerler karadeliklerdir. Dolaysıyla Ayete bu açıdan bakmak çok doğal görünmekte, bir zorlamaya ihtiyaç bulunmamaktadır.Günümüzdeki kara delikler:Astronomi'nin bugün vardığı sonuç ölen yıldızların kara delikler olduğunu ortaya koymuştur. Her yıldız kara delik olmamaktadır. En kuvvetli adaylar bir Süpemova olarak patlayan 3 güneş kütlesinden büyük kütleli kor bırakan büyük kütleli yıldızlardır. Ölen bu yıldızlar büzülmekte, küçük bir hacim içinde çok yoğun bir maddeyi barındırmamaktadırlar. Öyle ki güneşten 3 kat büyük olan bu yıldızlar sadece birkaç kilometre çapındadırlar. Böyle olunca çekim güçleri muazzam bir şekilde artmakta, ışığı, sesi yutmaktadırlar. Kendisine yakın olan yıldızlan içine çekmekte ve içine çektiği her yıldızla çekim güçleri bir kat daha artmaktadır.En gelişmiş gözlem cihazları, koca yıldızların gözümüz önünde yok olup gittiklerini kaydetmektediı ler.Ünlü Fizikçi Stephen Hawking* kitabında Kara Deliklerin ışıdığı yolunda görüşler ortaya atmıştır, kara deliklerin sıcak delikler olduğu fikri Kuantum fiziği içinde ispat edilmeye çalışılmıştır. Kara deliklerden ilk bahseden 1783 yılında John Mitchell olmuş ancak bilim çevrelerinde ilgi görmemiştir. Fakat bu ismi kullanan 1969 yılında JohnStephen Havvking- Evreni Kucaklayan Karınca.152Uzaydaki islâmiyetAli BektanWheeler olmuştur. Kara deliklerin bir cismi çekçim altına alması üzerine yaydıkları X ışınlan uzaya gönderilen X ışını teleskoplar tarafından tespit edilmiştir.Zülkarneyn'in Güneşi'in yanında bir kavim bulmasını tefsir alimleri imkânsız olarak görmüşlerdir. Oysa, Zülkarneyn'in "Solar Apeks"te bir güneş sistemi i e karşılaştığı, oradaki Güneşi'in gezegenlerinden birinde de akıllı canlıların

Page 65: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olduğu düşünelecek olursa, güneş'in yanında bir kavmin olduğunu düşünebiliriz. Bu anlatımlarda şunu anlıyoruz. Zülkarneyn bir ordu ile dünya üzerinde bir yere gidip savaşmamış, bilakis Allah'ın verdiği ilim sayesinde sahibi olduğu "sebeb" adlı araç ile uzay'da seyahat etmiştir.Ayetlerde onun savaştığını gösteren bir belirti yoktur. Ey Zülkarneyn; Ya bunlara azap edersin, ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın" buyrulmuştur. Dikkat edilirse ona azap ruhsatı verildiği görülür. Yani kavim b;r doğal afetle yok olacaktır, Belki de gezegenleri Kara Delik içersine girip yok olacaktır. Allahü Te'ala Zülkarneyn e onlardan dilediğini kurtarma izni vermiş olmalıdır. Bu şekilde ki anlayış Kur'anın azap kelimesine yüklediği mânâya da uygun olmaktadır.Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Zülkarneyn'in Solar Apeks'e gittiği ve orada bu kavme; "Güneşiniz ve Gezegeniniz yakında bir kara deliğin içine girecek ve hepiniz acılar içinde öleceksiniz. Ben Allah'ın elçisiyim; eğer Allah'a inanırsanız ve bana güvenirseniz, benimle beraber gelin, kurtulun. Allah da size ahirette mükafat verecektir. Yok inanmazsanız, bu azabı çekeceksiniz; Allah da ahirette size azap edecek. Şayet böyle demişse, inananların kendisi ile birlikte gelmeleri halinde kurtulacaklarını söyleyerek onlara çok kolay bir yol göstermiş olabilir.153Uzaydaki İslâmiyetAli BektanSONRA BİR SEBEBİ DAHA İZLEDİ.ZÜLKARNEYN'İN GÜNEŞİ'İN DOĞDUĞUYERE GİDİŞİ.Zülkarneyn, birincisinin ardından ikinci bir seyahate daha çıkmış ve seyahatini de, yine onu çok uzaklara götüren "sebeb" vasıtasıyla yapmıştır. Matli aş Şems (Güneş'in doğduğu yer) Antapeks'tir. Tefsirciler de bu seyahati yine dünya üzerinde yapıldığını ilk aşamada düşünmüşlerdir. Yalnız Maşrık Arapça da doğu anlamına gelirken Matli Aş Şems olarak ifadenin olması onun uzay'da Güneş'in doğduğu yere gittiğini göstermektedir. İlk tefsir alimleri bu Ayette bahsedilen canlı varlıkların dünya üzerindeki ilkel insanların yaşadığı bir bölge olarak tanımlan doğaldır. Çünkü o devirlerde bilimin gelişeceği ve uzaya seyahatin yapılabileceği düşünülmüyordu.Zülkarneyn'in bulduğu topluluk "Kendilerine Güneş'ten başka bir örtü yapmadığımız bir topluluk" ta denilmesi ilgi çekicidir. Bu anlatıma göre gezegenin bir atmosferinin olmadığı, güneş'in direkt ışınlarım vurduğu görülmektedir. Bizim güneşle aramızda örtü var mıdır, vardır. Furkan Suresi "Geceyi size örtü kıldık" ve Nebe Suresi "Size geceyi örtü yapan O'dur yani (Allah'tır)" Ayetleri bildirmektedir. Öyleyse o kavmin gecesi yoktur.Astronomi de bu bilgiyi bize vermekte lir.Güneş'in Doğduğu Yer Antapeks'in Colomba (Güvercin) Takımyıldızı'nda bir yeri ifade ettiğini öğreniyoruz. Zülkarneyn Güvercin Takımyıldızı'nda bir çift yıldız sistemine gitmiştir. Astronomi bilimine göre Güvercin Takımyıldızı'nda Phact adında bir çift yıldıza rastl anılmaktadır. Bu çift yıldız Antapeks'e en yakın çift yıldızdır. Eğer oraya gittiyse Kur'an bize, bu sistemde akıllı rmdılukların yaşadığını, gezegenlerinde de hiç gece olmadığını bildirmektedir.154Uzaydaki islâmiyetAli BektarıBu yolculukların bugünkü bilim ve teknoloji ile yapılması mümkün görülmemektedir. Fakat Zülkarneyn Allah tarafından öyle bilgilerle donanmıştır ki, her şeyi bilmektedir. Yani Ledünni İlmi Allah'tan gelen ilim ile donanmış olduğunu görmekteyiz. Hubr sözünün anlamı ise "bütün inceliklerini ve hakikatini bilme" bakımından kuşatma, aklın alamayacağı bir ilme işaret etmektedir.İKİ SEDD/ SÜDD (İKİ BULUT= İKİ NEBULA)Zülkarneyn "Orada o iki şedden/ südden başka bir de kavim buldu. Neredeyse söylenen bir tek sözü bile anlamıyorlardı"Astronomi literatüründe, Ayette geçen "südd" kelimesini tanımlayan bir terim vardır. O'da Nebula'dır. Bu kelime bulut/ sis demektir. Nebulous ise sisli anlamına gelmektedir. Nebula'lar Samanyolu'ndaki veya diğeı yıldızlar arasındaki

Page 66: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

ortamın gaz ve toz bulutlandır. Bunlardan yakınlarındaki yıldızlardan aldıkları ışıkla parıldayanlara parlak bulutsu denir. Ancak konumuz olan Ayette Zülkarneyn'in iki bulutsu arasına gittiği bildirilmiştir. Bu anlatıma uyacak koordinat sayısı fazla değildir. Bu açıdan Saggitarius (Yay) Takımyıldızı'nda yer alan iki bulutsu oldukça dikkat çekicidir: Lagoon ve Trifıd bulutsuları. Bu bulutsular, astronomi ile ilgilenen hemen herkesin tanıdığı bulutsulardır.Lagoon Bulutsusu: Dünyadan 4000 ışık yılı uzaklıkta, 30 ışık yılı genişliğinde, 2 milyon yaşında bir bulutsudur."Trifid Bulutsusu'nun dünyadan uzaklığı ise 3200 ışık yılıdır ve bu bulutsu 12 ışık yılı genişliğinde 7 milyon yaşındadır.Bir de Orion (Avcı) Takımyıldızı'nda bulunan ve Büyük Orion Bulutsusu olarak bilinen M42 ve M43 Dün-ya'dan 1500 ışık yılı uzaklıktadır. 30 ışık yılı genişliğinde, 2 milyon yaşından genç bir bulutsusudur. Ayette geçen "Süddeyn" kelimesi ile uzayda bulunan iki bulutsu kaste-dilmesidir.155Uzaydaki İslâmiyetAli BektanSüddeyn kelimesinin "iki nebula" anlamına geldiği düşüncesinden hareketle, Ayetten onun iki bulutsu arasındaki bir gezegen üstünde yaşayan bir kavimle karşılaştığı'nın anlaşıldığını söyleyebiliriz. Bu kavimle arasında bir lisan problemi yaşanmıştır. Dediler: Ey Zülkarneyn Yecüc-Mecüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramıza bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?."Yecüc-Mecüc konusunda İslâm alimleri bir çok fikirler ileri sürmüşlerdir. Hepsi de bu kavmi dünya üzerinde var olarak gösterirken Tevrat'ta Gog-Magog, İncil'de de Yecüc-Mecüc olarak tanımlanıyor.Bizim görüşümüz İskender Türe'nin görüşü ile aynıdır. Zülkarneyn iki nebula arasındaki bir gezegene gittiği düşüncesiyle baktığımızda; Onun konuşarak anlaşmakta zorluk çektiği akıllı mahluklar bir yolunu bulara< yardım istemişler. Gezegenlerine yalanda bulunan diğer bir gezegende yaşayan Yecüc-Mecüc tarafından saldınldığını, ücret karşılığı Zülkarneyn'in onlarla aralarına bir engel yapmasını istemişlerdir. Ayette iki gezegene işaret eden bir ibare yoktur ama "Sadefeyn" kelimesi bu mânâyı verneyi gerekli kılmaktadır.Zülkarneyn'in cevabı: Dedi: "Rabbimin bana kendisinde imkân sağladığı şey daha üstündür. Siz bina bedensel gücünüzle destek verin de. Onlarla sizin aranıza redm (kat kat engel) yapayım."Burada Zülkarneyn Allah'ın kendisine verdiği imkân sağladığı sebeb (yani onun uzaklara gitmesine vasıta olan şey) Allah'ın onu içine yerleştirdiği şeydir. Bu bir uzay gemisi olabilir. Zülkarneyn kendisine verilen bu vasıtanın, o kavmin vereceği ücretten çok üstün olduğunu söylemektedir. Uzayda dilediği yere gitmesine yarayan bir vasıtası olan kimse için para nasıl değer ifade edebilir?156Uzaydaki İslâmiyetAJi BektanRedm kelimesine engel, perde, sedd, duvar gibi mânâlar verildiği gibi ayrıca "Kesintisiz/ deliksiz" anlamına geldiği de söylenmektedir. Kat Kat Bulut yani birbiri üzerine binmiş yoğun bulut şeklinde kullanıldığını ifade edebiliriz.Şu yorum ortaya çıkıyor: "Yardım talebinde bulunan o kavim Zülkarneyn'den Yecüc-Mecüc kavminin gökten gelen saldırısına karşı kendilerine buluttan/gazdan biı kalkan yapmasını isteyince, O'da onlara buluttan değil, kat kat buluttan bir kalkan yapacağını söylemiştir.Allahii Teala Zülkameyn'in bu kalkanı inşa edişini ve dolaysıyla kalkanın mahiyetini devam eden Ayette şöyle bildirmiştir: "Bana demir kütleleri getirin. İki sadt;fin arası eşit olunca körükleyim Onu ateş haline koyunca dit getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim," diye seslendi.Eski dönemlerin tefsir alimleri bu Ayette yapılan işin iki dağın arasına Zülkameyn'in demirden bir duvar inşa ettiği düşüncesidir. Bu duvarın ise insanüstü bir olay olduğunu düşünmüşlerdir. Onlara göre bu sedd demir tuğlalı, bakır sıvalı, metrelerce yükseklikte, kilometrelerce uzunluğunda bir sedd olmalıdır. Böyle bir şeddin varlığı diınya üzerinde şimdiye kadar bulunmamıştır.

Page 67: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Sadef kelimesi lügat'ta meyl(eğilmek, sapmak ve dönmek mânâsına gelmektedir) bu kelime Arapça da özel bir terim olurken, hem günümüz modern astronomisinde, hem de eski astronomide "declination" mânâsına kıllanıldığı anlaşılmaktadır.Bir gök cisminin deklinasyonu: "Bu cismin gök ekvatorundan kuzeye pozitif veya güneye nefatif doğru olan açısal uzaklığıdır" şeklinde tarif edilir. Kısacası bir gök cisminin gök ekvatorundan yüksekliğini ifade eder İki gök cisminin deklinasyon unun eşit olması demek, aynı yükseklikte, aynı seviyede bulunmaları demektir.157Uzaydaki islâmiyetAli BektanBu bilgiler ışığında "İki sadefin araş eşit olunca" ibaresini "Dönen iki cismin aynı düzleme (karşı karşıya) gelmesi aynı düzlemde bulunmaları olarak açıklayabiliriz.Sadefeyn kelimesi dönen, meyi eden (yaklaşıp uzaklaşan) birbirine tesadüf eden yüzlerinde eğim bulunan iki cismi ifade etmektedir İki gezegen aynı düzleme gelince Zülkar-neyn şeddi inşa etmek için hazırlattığı demir blokları kızdırmaları için onlardan körüklemelerini isteyerek işe başlamalarını istemiştir. Ondan sonra "Onu ateş haline koyunca da getirin bana, üzerine erimiş katran dökeyim," diye seslendi.Kıtr olarak geçen kelimenin lügat mânâsı ile ve Kur'anın ona yüklediği mânâya göre "Katran" olarak mânâlandınlma-sı daha uygundur. Dolaysıyla Zülkarneyn'iıı kızgın demir üzerine "katran" döktüğü anlaşılmaktadır.Kor halindeki demir üzerine katran dökülmesi ile oluşacak engelin, mimari bir engel olması dcğrusu çok mantıklı görünmemektedir. Daha çok kimyevi b?.r ayrıştırmaya işaret eder gibidir. Çünkü kor halindeki demir üzerine dökülen katranın yanacağı ve kaba tabiriyle bir duman yükseleceği bilinir.1535 derecede eriyen demirin 800-1500 derece sıcaklıkta kor haline geldiğinde en iyi katalizör olmasıdır. Katran ise hidrojen ve karbonca zengin hidrokarbon şeklinde tanımlanabilir. Bilim dünyası hidrokarbonlardan yarıcı gazların üretileceğini söylemektedirler. Bu işleme "Gazlaştırma" adı verilir. Metan, Hidrojen, Karbonmonoksit gibi gazların yoğunluğu, aynştrnlmalan esnasında ortama etki eden faktörler vardır. Sonuçta katranın yüksek sıcaklığa uğratılması ile karbonun yanarak bol miktarda hidrojen üretebileceği görülmektedir.Zülkameyn'in südd (bulut, sis) yapacağını değil de redm (kat kat bulut) yapacağını söylemesi birden fazla gaz çeşi-158Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektandinden katmanlar oluşturduğuna işaret eder. Böylece gazdan engel oluşmuştur. Gaz katmanları aşılmaz bir engel teşkil etmiştir.Zülkarneyn'in bilgisi yapılan işlem sonucunda havadan hafif yamçı gazlar oluşmuş, bu gazlar kavmin gezegeninde-ki atmosferin üzerinden çıkarak, Yecüc-Mecüc'ün yaşadığı gezegenin etrafında bir katman oluşturmuştur. Bu işlemin ne kadar sürdüğü, oradaki iki gezegen arasındaki mesafeye, gezegenlerin çekimlerine, kurtulma hızlarına bağl etkenler olabilir. Bu şekilde bir gezegen etrafında havadan hafif yamçı gazlarla oluşturulan katman o gezegender çıkmaya engel teşkil etmiştir. Dünya şartlan dışında baktığımızda yalnızca şunu söyleyebiliriz: O gezegende bulunsn şartlar Zülkarneyn'in yapmış olduğu bu gazdan katmanı orada yaşayanların aşmasına müsaade etmemiştir. Nitekim Allah buyuruyor: "Artık onu aşmaya da güç yetiremediler, delmeye de güç yetiremediler."Zülkarneyn "Bu rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yok eder ve rabbimin vaadi haktır."O kavme bunları söylerken, şeddi tamamlamış olduğunu öğreniyoruz. Bunun Allah'ın bir rahmeti olduğunu söylemiştir. Bunu şöyle yorumlayabiliriz: Zülkarneyn; Yecüc-Mecüc'ün bulunduğu gezegenin atmosferinin üst katmanlarında hidrojen gibi yanıcı ve hafif gazlardan oluşturduğu duvarın kainattaki bir takım değişikliklerle bİt gün kendiliğinden, tabii ki Allah'ın yaratacağı nedenlerle ortadan kalkacağı, yok olacağı bize bildirilmektedir.Sonuçta Kıyamet gününde insanlar ve diğ;r akıllı yaratıkların bir araya toplanacakları ve hesap verecekleri Zülkarneyn Ayetlerine de uygun düşmektedir.

Page 68: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Zira onun uzaya seyahat ettiği görüşünden hareketle, oradaki akıllı mahlukların Zülkarneyn tarafından imana davet edildiği düşünü-159Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlürse, dünya dışı varlıkların da insanlar gibi kıyamet gününde hesaba çekilecekleri sonucu kendilisinden ortaya çıkmaktadır.Buraya kadar yaptığımız açıklamalar bize şunu gösteriyor: İslâmiyet'e göre kıyametin kopmasım kısa bir süre kala Yecüc-Mecüc'ün ortaya çıkacağı, ama bunların Dünya üzerinde olmadığı görülüyor. Başka bir gezegende yaşadıkları ve zamanı gelince Dünya'ya geleceği anlaşılıyor. Bu durum bilimin fazla gelişmediği, günümüzden beşyüz veya altıyüz yıl önceki zamanlarda Kur'an-ı Kerim Tefsir edilip, yorumlanırken bu kavmin Orta Asya'da ve ya Çin'de bir yerlerde olduğu şeklinde açıklanmıştır. Bilimin gelişmesiyle varılan sonuç Yecüc-Mecüc'ün Başka bir yıldız sisteminde bulunan Gezegende oldukları ortaya çıkıyor. Evrenin başka bir yerinde de olsalar, onların dünya'ya gelmesine Allah'ın izin vermesi çok kolay ve çok basittir. Yaratıcı için sadece "OL" demesi kâfidir.Kur'an-ı Kerim'i yıllardır inceleyen Amerikalı bilima-damlan Evrenin Yaratılışı, Uzay ve Gezegenler ile İnsanın yaratılışı gibi konularda yaptıkları çalışmaların doğru olduğunu görüyorlar. Bilimsel açıklamalar Kur'an-ı Kerim ile çakışıyor. O zaman Allah'ın Kitabı olduğu belli oluyor.Bu arada Uzayın başka yerlerinde hayatın olduğunu ve oralara-, insanoğlu'nun seyahat edebileceği ıi Kur'an-ı Kerim bize bildirdiğine göre Müslümanlara düşen görev bilimsel olarak çalışmak ve uzaya gitmek, araştırma yapmaktır.160Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanDOĞU BLOKU ÜLKELERİNDEKİ UFOLAR VE ÇALIŞMALARPOLONYA2'nci Dünya Savaşı sona erdikten sonra başlayan Soğuk Savaş 1989 yılında Berlin Duvan'nın yıkılıp iki Almanya'nın birleşmesiyle bitti. Değişen zamanla birlikte Doğu Bloku ülkelerindeki UFO olayları da su yüzüne çıktı. Amerika'da yaşanan Roswell kazası dünyada yaşanan ilk UFO kazası olmadığı da böylece öğrenildi.Benzer kazalardan bir tanesi ise Polonya Czernica'da yaşandı. Ancak 2'nci Dünya Savaşı'ndan hemen önce meydana gelen bu "garip kaza" Naziler tarafından «iğrenildi. Uçan Daire parçaları ele geçirildi. Olay ört bas edilirken, Almanlar yıllar boyunca bu çalışmaları yaparak UFO yapmayı başardılar. Savaş sonrasında ortaya çıkan belgelerde Alman Ordusuna ait deneme UFO'lanndan birinin bu Polonya'da ele geçirilenlerden olduğu konuşuldu.Bu arada Ağrı Dağı'nda bulunan Uçan Daire'nin de Alman Ajanlar tarafından Almanya'ya kaçırılması ile Polonya'da düşen UFO'nun götürülmesi arasında pek fark bulunmuyor.Polonya'daki ikinci UFO kazası ise 21 Ocak 1959 tarihini taşıyor ve yer Gdynia. Polonyalı UFO araştırmacısı Jo-roslavv Kryzanowski'ye göre, parçalanan UFO'nun içinden iki uzaylı varlığın cesetleri de çıkartılmıştı. Ancak iddialara göre tüm kanıtlara Sovyet Ordusu el koydu. Nasıl Amerikalıların ellerinde çözmeye çalıştıkları uzay gemisi varsa aynısı Sovyetlerin de elinde bulunuyor. Mesele şu: ABD'liler çalışmalarını hâlâ sürdürüyorlar. Hem de bütün hızlarıyla. Çün-161Uzaydaki İslâmiyetAli Bektankü tek düşünceleri: "Amerikan yapımı Ucan Daire yaparsak, diğer gezegenlere seyahatleri rahatça gerçekleştiririz. Ve önümüzdeki yirmi yıl içersinde geliştireceğimiz 2025 veya 2030 da Mars'a gideriz. Böylece Ay'da da uzay üssümüzü kurarız.Polonya'da 1978 yılında basma yansıyan "Üçüncü Türden Karşılaşma" olan bir kaçırılma olayı büyük yankılar uyandırdı. Olayın kahramanı 71 yaşındaki çiftçi Jan Wols-ki idi. Kaçırılma sonrasında bilimadamları ile psikologlar tarafından incelendiğinde, onu bütün Polonya tanımış oldu.1947 yılma ait resmi bir raporda ise, gündüz saatlerinde Polonya göklerinde dolaşan çok sayıda kişi tarafından görülen gümüş renkli dairesel cisimlerden söz

Page 69: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

ediliyordu. Cisimler hakkında resmi bir açıklama yapılmamasına rağmen 1946 ve 1947 yıllarında İskandinavya'da gözlemlenen "Hayalet Roketleri" hatırlatıyordu.1960'lı yıllardan 1980'lere kadar Polonya basımnda Ufo-larla ilgili bir çok haber 'çıktı. Ancak o dönemin eğilimi olayı bir bilim kurgu türünden olduğu şeklindeydi.MACARİSTANMacaristan'da görülen UFO olayları içersinde en dikkat çekici olan rapor çok eski bir kaçırılma vakasıdır. 1903 yılı Noel gününde oduncu Petrovsky İvanku D zamanlar Avus-turya-Macaristan İmparatorluğu sınırlarında kalan Szuhapatak köyünde kayboldu. Oduncunun kaybolduğu gece bölgede yer alan Ortodoks Kilisesinin rahibi aynı bölgede ortaya çıkan ışıklı ve çok büyük dairesel bir cismi gördüğünü belirtti. Cisimden yayılan ışıklar bölgeyi aydınlatıyordu. Işığın içinde hareket eden insanımsı varlıkların siluetleri de rahip tarafından gözlemlendi.Oduncu Petrovsky İvanku, uzun süre arandı ancak bir daha izine rastlanmadı.162Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanYaşanan her UFO olayı raporlara geçti ve bunlar her zaman ki gibi halktan basın dan saklandı. Gerçeği sadece ülkeyi yönetenler biliyordu. 9 Eylül 1980 tarihinde yaşanan gözleme bir çok insan şahit oldu. Bunun bilim kurgunun çok daha ötesinde olduğunu kanıtlıyordu.9 Eylül günü öğleden son gözlemlenen çok büyük dairesel yabancı cisim, Budapeşte'nin şehir merkezinde görüldüğü gibi, yakınlarda yer alan Balaton gölü civarında da, tanıklar tarafından izlendi. Hükümet yetkilileri yaptıkları açıklamada cismin bir propaganda ya da meteoroloji balonu olduğunu belirttiler. Ancak yetkililer cismin filmini ve resimlerini çektirmek için olay yerine hemen bir kameraman gönderdiler.Bir ay sonra, 24 Ekim 1980 tarihinde, saDaha karşı torpido biçimli bir başka yabancı cisim daha gözlemlendi. Cisim Balaton gölü üzerinden uçarak son derece stratejik öneme sahip Bakoni dağlan bölgesine doğru uzaklaştı. Dağlık bölgede Varşova Paktı günlerinden kalan bir füze üssü bulunuyordu. Garip cismin izlediği yol üzerinde Pecs yakınlarındaki endüstri bölgesinde bulunan uranyum madenleri ve Baja yerleşim bölgesinde de bir Nükleer Santral mevcuttu.Füze Üsleri, Nükleer Santraller ve Uranyum uzaylıların neden çok ilgisini çekiyor. Bu olayın en dikkat çekici yönü Nükleer teknoloji de hangi noktada bulunduğumuzu görmek. Çünkü Uzaylılarla gerçekleşen bir çok olayda dünya ile ilgili olarak Nükleer gücün tehlikelerinden bahsediliyordu. Özellikle çıkabilecek bir Nükleer savaşın ardından uzaya yayılacak radyasyon'dan onların da etkileneceklerini söylemesi, uzaylıların da dünya insanlarından farkının olmadığını gözler önüne seriyor.Ben araştırmalarım sırasında genel olarak verilen bu mesajları incelemişimdir. Olaylar arasında mantıklı bağlantılar kurarken, onların mesela yıllar önce bahsettikleri bilimsel163Uzaydaki İslâmiyetAli Bektankeşiflerin gelecekte bulunacağını söylemeleri benim dikkatimi çekmiştir.1972 yılında gerçekleşen bir görüşme sırasında Uzaylılar yakın bir gelecekte insanların Klonlanacağım söylemişlerdir. Bu söz o dönemin insanları için bir anlam ifade etmezken, bilimadamlan için de aynı şey söz konuşa idi. 30 yıl bile olmadan Klonlama gündeme geldi. Önce koyun Dolly kopyalandı. Ardından insan klonlamak gündeme geldiğinde dünya hükümetleri bu olayı yasakladılar. Hayal denilen şeyler bir bir gerçek olmuyor mu? Oluyor.O zaman Dünya insanlarının da bir gün uzay gemileri ile diğer gezegenlere gidecek olması bugün belki hayal olabilir, 25 yıl sonra gerçek olabilir.164Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanRUSLAR'IN UFO ÇALIŞMALARI -I-Türkiye'nin bitişiğindeki Rusya ile tarih boyunca süren komşuluk ilişkileri bu gün çok samimi bir şekilde sürüyor. UFO konusu ise Sovyetler Birliği'nde gündeme ancak 2'nci Dünya Savaşı sonrasında geldi. Gerçeke ise 30 Haziran 1908 günü

Page 70: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

gelmişti. O gün Sibirya'nın Tunguzya bölgesinde çok şiddetli bir patlama meydana geldi. İnanılmaz bir gürültü ve ışık eşliğinde patlayan nesneden gökyüzüne mantar şeklinde bir bulut çıktı. Patlama o kadar güçlü bir ışık yaydı ki Sibirya ile İngiltere arasındaki hat üzerinde geceleri sokaklarda kitap okunacak kadar aydınlık oluşmuştu. Hatta Londra'da yaşayan bir çok İngiliz bvı aydınlık karşısında geceleri sokaklarda kitap ve gazete okuyabiliyordu. O dönem yaşayan ve karanlığı aydınlatan bu ışık yüzünden milyonlarca insanın aklına kıyametin kopm;ık üzere olduğu düşüncesi gelmişti.Tunguzya'ya giden Rus bilimadamlarının gördüğü manzara ise çok korkunçtu. Milyonlarca ağaç yanmış, patlama nedeniyle derin çukurlar oluşmuş, bitki örtüsü yok olmuş, hayvanlar ölmüştü. Yazdıkları rapor ile durumu devrin yöneticisi Rus Çarı'na bildirmişlerdi. Sonra olay unutuldu ve ancak 2'nci Dünya Savaşı sona erip, soğuk savaş dönemi başladığında yeniden gündeme geldi. 1960'!ar da, bölgeyi incelemeye giden Sovyet bilimadamları bölgede hâlâ var olan yüksek radyasyonu tespit ettiler. Hatta çevrede bitki ve ağaç bile yetişmiyordu. Tüm veriler 30 Haziran 1908 günü bir Nükleer Patlama'nın olduğunu gösteriyordu.Varılan sonuç ise o tarihte Başka bir gezegenden gelen uzay gemisinin düştüğü ve patlamaya neden olduğuydu. Bunun bir meteor patlaması ile ilgisinin olmadığı da tespit edi-165Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanliyordu. Çünkü meteor düşmüş olsaydı, belgede meteor parçalarının bulunması söz konusuydu.Uçan Daire'den elde kalan bir parçama bulunup, bulunmadığı ise bugün bile merak konusu oluyor. Çünkü o devir Dünya da soğuk savaşın en hızlı yaşandığı devirdi.Stalin 1947 yılında bilim adamı S. Korolev'i çağırarak UFO konusunu derinliğine araştırıp rapor hazırlamasını istedi. Çünkü ne kadar sosyalist olsa bile Stalin ülkede yapılan Parapsikoloji deneylerinden ve görülen UFO'lardan haberdardı. Yakından da izliyordu.Korolev üç gün içinde tüm UFO haberlerinin yer aldığı dergi ve gazeteleri toplayıp evine gitti. Raporunu yazdı. Uçan Dairelerin dünya insanlığı için bir tehlike teşkil etmediğini belirterek, bunların başka bir ülke tarafından hazırlanan gizli silâhlar olmadığını da bildirdi. Raporun dikkat çekici başka bir yönü ise Amerika'da Rosvvell bölgesine düşen UFO'yu da yazmasıydı. Ruslar'da Amerikalıların tüm yalanlamalarına karşın, Roswell konusunda Ruslar, bir Uçan Daire'nin ele geçirildiğine inanıyorl;ırdı.Rapor sonrası UFO olayını kabul edenler ile etmeyenler arasındaki çatışmalar Stalin'in 1953 yılındaki ölümüne kadar sürdü.Sovyetler Birliği'nde UFO Araştırmaları 1960'h yıllara kadar şöyle bir hava içersinde sürdü. UFO lar gerçektir. Dış Dünyaya ve Halka karşı ise önemsenme;-, bir tavır vardı. Halbuki o günlerde ülkenin her yanından gelen UFO ve görülen uzaylılar ile ilgili raporlar artık olayın saklanmayacak kadar büyük boyutlarına ulaşmıştı. Astronomi ve Matematik Profesörü olan Dr. Felix Ziegel konıyu ciddiyetle ele aldı. Bir röportajında UFO gözlemlerinin sık sık rapor edildiğini ve bu konuya büyük bir önem verildiğini açıkça belirtiyordu.166Uzaydaki İslâmiyetAli BektanRus Bilimadamlan içersinde konuya açıklama getiremeyenler konuyu unutturmaya çalışıyorlardı. Soğuk Savaş'm hızla sürdüğü bir dönemde 1965 yılında iki önemli olay gerçekleşti. Uluslararası bir kongrede, dünyanın çevresinde dolaşmakta olan kimliği belirsiz üç adet uydudan söz edildi. 12 Nisan 1965 gününde ise, Pegasus Takımyıldızından gelen zeki bir radyo dalgasının varlığı saptandı. UFO konusu giderek halka daha açık yorumlarla incelenirken, Polonya, Çekoslovakya ve Çin'de de UFO gözlemleri yapıldığı belirtildi. 13 Mart 1967'de Moskova'da "Parapsikolo-ji ve Yüksek Uygarlıklar" konulu bir seminer düzenlendi. Belirlenen konular farklı uygarlıklar ve UFO gerçeğinin Pa-rapsikoloji'den ayrı tutulamayacağını gösteriyordu. Buna en güzel örneği 1920'li yılların başlarında Almanya'da bulunan ve gizli ilimleri araştıran Thule Örgütünün saptıklarını gösterebiliriz. Bu örgüt Nazi Partisini ve Adolf Hitler'i iktidara taşıyan örgüttü. İki bayan medyum ile japılan Parapsi-kolojik deneyler sonucunda Aldebaran Yıldı;-:

Page 71: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Sistemi'ndeki akıllı varlıklarla yapılan temaslar sonucu ele geçirilen bilgilerdi. Bu bilgilerle Uçak, Füze ve Uçan Daire yapabilen Alman Bilimadamlan savaş sonunda Amerikalılar ve Ruslar tarafından kapışılarak ülkelerine götürüldüler. Oralarda çalışmalara devam ettiler. Bu konuda zaman içinde daha geniş bilgiler vereceğim.18 Ekim 1965 tarihinde ise Rusya üzerinde görülen Kimliği Belirlenemeyen Cisimler ve UFO olaylarını araştırmak üzere bir komite kuruldu. Tümgeneral Porfiri A. Stol-jarov ve arkadaşlarından oluşan bu guruba "Stoljarov Komitesi" adı verildi. Haber dünyaya yayıldığı zaman komite hayli popüler oldu. Ancak "Stoljarov Komitesi." ABD'de etkinlik gösteren "Condon Komitesi" ile eş tutuldu. Arada büyük fark vardı. Ancak bir süre sonra, bu kuruluşun varlığı ve Rusya'da görülen yabancı cisimler gibi konular red-167Uzaydaki İslâmiyetAli Bektandildi. Bazı Rus Bilimadamları evrende zeki uygarlıklar olduğunu kabul etseler de, konunun UFO bağlantılı olmadığını savunuyorlardı. Böylece Rus Ufolojisi'ni sınırlamış oluyorlardı. 1968 yılında durdurulan UFO araştırmaları 1978 yılında yeniden başladı. Bu on yıllık dönemde meydana gelen olayların yine gizli bir şekilde araştınlcığı sonradan ortaya çıktı. Ruslar'da tıpkı Amerikalılar gibi Dünyadışı Akıllı Varlıklarla temasa geçip bilgiyi ele geçirmek istemişlerdi. Başarılı olsalardı bu hemen fark edilirdi.Sovyet Roket Biliminin kurucusu Konstsntin Tsiolkovsky adındaki kişi matematik ve fizikçidir. Matematik öğretmenliği yaptığı yıllarda bile, zamanını roket konusunu araştırmaya harcamıştı. Uzay yolculuklarında en mükemmel aracın roket olabileceğini kanıtladı. Ona göre sadece Ay'a ulaşmakta değil de evrenin derinliklerini keşfetmek açısından da ideal olacağını savunuyordu.Dünyadışı Uygarlıklar konusundaki görişü ise yaşadığı döneme göre kıyaslandığında son derece öncü idi ve şöyle diyordu: "Evrenin başka yerlerinde, gezegenden gezegene yolculuk yapabilen ve kendilerinden istendiği takdirde, kendilerininkinden daha az gelişmiş olan dünyalara yardım edip onlarla temas kurabilen uygar varlıkların mevcut olduğundan erninim."Konstantin Tsiolkovsky UFO'larla paı anormal olaylar arasında sıkı bir bağ olduğunu kabul ediyordu. Uzay yolculuğunun telepati ve telekinezi ile yakınoan bağlantılı olduğunu da düşünüyordu. Onun teorisi ise şöyle idi: "Gelecekteki havacılık çağında insanların telepatik yeteneklerine acilen ihtiyaç olacaktır. Bunlar insanlığın genel gelişimine hizmet edeceklerdir. Kozmik roketim makro kozmosun yüce sırlarının çözümüne ulaşabilirken, seni teorinde yaşayan mikro kozmosun kutsal esrarlarının çözümüyle sonuçlanabilir. Makro Kozmos ile Mikro Kozmos, evi enin tek bir ma-168Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanhiyetinin parçalandır. Mikro kozmos bilmecesinin çözümü insanlık için gerçekten yüce basanları müjdeler. Geleceğe ait şaşırtıcı ihtimalleri açıklayan düşünce ne kadar cesur olursa olsun, bilim kılığına bürünerek etkinlik gösteren gericilerin gösterdiği karşı koyma da o denli dehşetli olur."Rus Bilim adamı bu sözleriyle tüm dünyada bu konuda araştırma yapanların yaşadıkları sıkıntıları da dile getirmiştir. Tıpkı okumadan araştırma yapmadan konışan ve kendini uzman ilan eden bazı şarlatanlann dedikleri gibi "UFO'lar Yoktur. Onlar Çin'lerdir" gibi saçma sapan sözler söyleyenler bu ülkede insanlan yanlış düşüncelere sevk ediyorlar. O zaman tüm bu araştırmalan yapan Amerikalı bilimadamlan da boş bir hayal peşinde koşuyor olmaları. Onlar enayi bizim cahillerimiz akıllı? Önce siz kutsal kitabınızı okuyup, iyice anlayın. Onun tefsirini öğrenin, ne anlatmak istediğini öğrenin. Üsküdar'da tanıdığım aile dostumuz bir hocamız var. İsa Gökçe Bey şöyle diyor bana. "30 yıldır imamlık yapıyorum. Kur'an-ı Kerim'i her okuyup bitirdiğimde yeni bir şey öğreniyorum,' demesi ilginç değil mi? Amerikalı bilimadamlan yıllardır Kur'an-ı Kerim içindeki bilgiyi çözmek için çalışıyorlar. Sonuç ortada Amerika ile İslâm ülkeleri arasındaki fark kendini açıkça belli ediyor. Konumuz bu değil.Kendini uzman ilan eden bu kişilere )enim tavsiyem Kur'an-ı Kerim'de bahsedilen"Gök Halkı" olayını okusunlar ve bunun mânâsını anlamaya çalışsınlar.

Page 72: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Rusya'da çalışmalar sürerken Byurakan'da yer alan bir gözlemevinde üzerinde hayat bulunan gezegenlere yönelik araştırmalar yapılmaktaydı. 1971 yılında gözlemevi'nin 17 metrelik radyo teleskopu elli kadar yıldızı inceliyordu.Aynca diğer gök cisimlerinden kaynaklanan yoğun elektro manyetik etkilerle "Dünyadışı Uygar tıklar" arasında169Uzaydaki islâmiyetAli Bektanbağlantı kurmak için çalışan 4 radyo istas/onu da bulunuyordu.Dünya kaynaklı dinsel metin, mitolojik öyküleri inceleyen Rusya Bilimler Akademisi'nin bir üyesi ve filolog olan Dr. Vyacheslav K. Zaitsev Gezegenimizin çok eski zamanlardan beri Uzay Uygarlıkları tarafından ziyaret edildiği teorisini ortaya atmıştı. Bu teoriye ben de iranıyorum çünkü "Türkler ve Uzaylı Ataları" kitabım da böyle ortaya çıktı.1992 yılında ölen Zaitsev'e göre bu araştırmaların başlangıcı 1920'lere dayanıyordu. Pek çok ülke dünya dinlerini ve mitolojilerini incelenmiş ve farklı uzaysal boyutlardan gelen yabancı uygarlıkların dünyaya inişlerini açıklamıştı.DR. Zaitsev'e göre dünya insanının aydınlanma yolunda uzaydan gelen ziyaretçilerin çok büyük katkısı olduğuna inanmaktadır. Araştırmalarını genişleten Doktor, pek çok ülkenin mimari özellikleri ve geleneklerinde bile "Dünya-dışı Ziyaretçiler"in etkisini görmektedir. Zaitsev şöyle diyordu:"Kozmik ziyaretçiler, gezegenimizin ilkel sakinlerine doğaüstü güçlere sahip olan ilahi varlıklar gibi görülmüş olmalıdırlar. Bu tanrıların bir uzay gemisinden çıktıklarım varsayarsak, belki de söz konusu araca benzeyen tapınakların, inşasına yol açan da bu özellik olmuştur. Bu tüm dinler ile kültlerde rastlanan bir özelliktir. Bir araç ya da roket, tanrıların kendileri için barınmaya uygun olmayan bu dünyada pratik şekilde kullandıkları evleri olabilirdi. Tapmaklardaki resimlerde ve küçük heykelciklerde işlenmiş olarak günümüze kadar gelen imajların bu Tanrılara ait olması da mümkündür. Varsayalım ki, içinde Tanrılar'ın bulunduğu bir araç gökten inmiş ve tekrar havalanmış olsun. Tüm destanların göklere göze çarpıcı şekilde yer vermelerini ve tapınak larının görünüşlerinde, döşenme biçimlerinde ve gerçek ruhların göğe doğ-170Uzaydaki islâmiyetAli Bektanru uzanma eğiliminde olmasının nedeni bu olabilir miydi acaba?"Dinsel her türlü fikrin ve ibadetin yasaklandığı Komünist Rusya'da bu fikirlerin beyan edilmesi çek dikkat çekicidir.Zaitsev şöyle devam ediyordu: "Kilise imajı bir uzay aracı imajı olabilir miydi? Yoksa uzaylı astı onotlarca göksel aracın içine girmeye ikna edilen ve Tannlar'ın evini gören bir dünyalı mı vardı?İncil'de göklere yükselen Hz. Davud'a melekler sonradan Kudüs Tapmağının arşetipik imajı haline gelmiş olan kilise imajını göstermişlerdi. Hindular da tapınaklarının, diğer dünyaların tapınak imajına göre inşa edildiğine inanırlardı .Tapınakların mimari tasarımının rahipleri esinlendiren ve hatta onlara proje çizimleri bile veren bir ilah tarafından verildiği söylenir.Ortaçağ'da Hindistan'da Brahmanizm döneminde tekerlekli platformlar üzerinde yer alan tapınak modelleri ortaya çıktı. Sovyet araştırmacı Nikolai Brunov "Mimarlık Tarihi Üzerine Denemeler" isimli kitabında, kulelere benzeyen Brahman tapınakları ile Vimanalar arasındaki ilişkiyi açıklayan bilgiler vermektedir. Uzaylı topluluklar tarafından ziyaret edilmiş olan atalarımız, UFO ve ana gemileri gördüklerinde, unutulmayacak bir manzarayla kîtrşı karşıya kalmış olabilirler. Önce gözleri önünde çok katlı, tepesi yu-varlaklaşan ya da giderek sivrilen devasa bir tapmağın belirmesi ve sonra bu aracın göklere doğru uçması. "Dünya-dışı Ziyaretçiler gerçeğine böylece farklı boyutlar getirirken, daha cesur bir adam atarak pek çok Hımtiyanın şiddetle karşı çıktığı bir teoriyi de ileri sürüyordu." Hz. İsa'nın uzayın derinliklerinden geldiğini ve yüksek seviyedeki bir uygarlığın temsilcisi olduğunu belirtiyordu. Hatta daha da ile-niUzaydaki îslâmiyetAli Bektan

Page 73: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

ri giderek "Kozmonot Hz İsa" sıfatını kulhnmaktan çekinmemişti."Teorisini kanıt olarak da, İncil de yer alan ve Hz İsa'nın doğaüstü güçleri ile yeteneklerini gösteriyordu. Hz İsa'nın doğumu sırasında gökyüzünde beliren Eeytlehem Yıldı-zı'nın ise bir uzay gemisinden başka bir ?ey olamayacağı inanandaydı.Bir fizik matematikçisi olan Profesör Aj;rest ise, dünyanın milyonlarca yıldır uzaylılar tarafından iiyaret edildiğini ve İncil'deki mucize adı verilen tuhaf olayların bu ziyaretler sonunda yaşandığını belirtiyordu.Dr. Josif Skhlovky ise bir kitabında Ddnya'ya ilk kez yirmi bin yıl önce bir uzay aracının indiğinden söz ederken; Pegasus Takımyıldızından gelen radyo dalgalarının zeki kaynaklı olduğunu da resmen belirtmiştir.Beyaz Rusya Bilimler Akademisi Başkanı Dr. Vasily Kuprevich, uzaydaki uygarlıkların bizden çok üstün olabileceğine inanıyor ve şöyle diyordu:"Uzaydan gelen varlıklar, insanlarla temas etmeden dünya ziyaretlerine devam ediyor olabilirler. B'J varlıkların entelektüel gelişimleri öyle bir seviyeye ulaşmış olabilir ki, onların bizim hakkımızdaki görüşümüzden daha yüksek olmayabilir."Sovyet uzay yolculuğunun iki önemli dalı olarak kabul edilen telemekanik bilimi ve otomatizma konusunda uzaman olan Dr. Jüri Afomin'in uzaydaki uygarlıklar hakkında çok ilginç görüşleri vardı: Fomin az gelişniş ve çok gelişmiş uzaylı uygarlıkların temas kurmaları h; ilinde ortaya çıkabilecek meselelere değiniyordu. Ayrıca Evren'i keşfetmek için uzaya çıkıldığında seyahat edebilmek için şu anda bildiğimiz fizik yasalarından daha değişik olar ve şimdilik teoride kalan bilgilere ihtiyacımız olduğunu söylüyordu. Bu172Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanyasaların prensiplerinin ise matematik formüller halinde saptanmış olduklarını da ekliyordu. Uzayın çok boyutlu olmasından ve paralel dünyalar kavramlarından da söz ediyordu. Tüm bu araştırmaların tek temel nedeni Uzay'daki Başka Medeniyetler ile tanışmak ve temasa geçtikten sonra bilgiye sahip olmaktı. Tıpkı Amerikalıların yaptıkları gibi.Bu düşünceye sahip olan ülkelere bu gün Avrupa ülkelerinin kurdukları ortak Avrupa Uzay Ajansı, Çin ve Hindistan da eklenmiş oluyor. Bu ülkeler arasında Çin ve Hindistan'ın önemi ise binlerce yıl önce uzay gemileriyle ziyarete gelen uzaylıların varlığının ortaya çil masından kaynaklanıyor. Özellikle Hint Tarihinde yer alan uçan gemiler Vimanalar için verilen bilgilerdir. Çin kayıl lannda da çok detaylı bilgiler bulunuyor. Tüm bu verileri son yıllarda inceleyen bu devletlerin yöneticilerinin amacı da Uzaylı ziyaretçilere, özellikle binleroe yıl önce gelip te, sonra gelişlerini bitirenlere ulaşmak istiyorlar. Peki biz Türkler ne yapıyoruz? Uzay ile ilgimiz ne kadar? Koskoıa bir hiç!..ÖZBEKİSTAN'DA DpŞEN UFO1974 yılının Temmuz ayında Özbekistan Bilimler Akademi Bülteni'nde ilginç bir haber yayınlandı.Taşkent civarında bir köyde yaşayan oduncu, ormanda açıklık bir yerde çalışırken gökte madeni ve düz bir cisim gördü. Cisim havada her yöne doğru düzensiz şekilde sallanıyordu. Hava sakin olmasına rağmen, sanki rüzgâra yakalanmış gibiydi. Oduncu Alyuş Polis karakoluna gitti ve gözlemini bildirdi. Aym cisim küçük bir çocvk ve şehre gitmekte olan bir köylü tarafından da gözlemlendi.Üç kişinin verdiği ifadeler karşılaştırıldı ve ortak noktalar ortaya çıktı. Cisim garip salınım harekelleri yapıyor ve göle dalarak kayboluyordu. Bir süre sonra göl kenarında kısa boylu, kurşuni derili ve kulaksız bir varlığın cesedi bulundu. İddialara göre hem uçan cismin hem de ölü varlı-173Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanğın fotoğrafları çekilmişti ancak aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu resimler asla yayınlanmadı.Bu gün Rusların elinde, düşen Uçan Dairelerin var olduğu da batı kaynakları tarafından doğrulanıyor. Bizce de Rus Bilim Adamları halen bu gemiler

Page 74: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

üzerlerinde çalışmaktadırlar. Belki bir gün bu çalışmaları öğrenme imkânımız olur...174Uzaydaki islâmiyetAli BektanSOVYETLER'DEKİ UZAY ÇALIŞMALARI -IIEski Sovyetler'in materyalist felsefesiyle "Dünyadışı Uygarlıklar" fikri hiçbir zaman çatışmamıştır. Bu felsefeye göre, hayat maddenin normal gelişimi ve zekâ da varoluşun normal bir sonucudur. Bu görüşten hareket eden bazı Rus bilimadamlan, okyanusların hayatın ortaya çıkışında vazgeçilmez elemanlar olduğu görüşünde birleşmşlerdi. Sovyet bilimadamlan çoğunlukla hayatın temelini hidrojen bileşimlerine ve reaksiyonlarına dayandırırlarken, Bıtıhlar ise hayatın temelini amonyaktan hatta inorganik bileşimlerden başlatmaktaydılar.Ay, Venüs ve Mars'taki şartlar, dünya şartlarına uymamasına rağmen, gerek Batı'da gerekse Doğu'da yürütülen araştırmalar gösterdi ki basit organizmalar Ay, Venüs ve Mars'm ortamlarında canlılıklarını sürdürme eğilimi göstermişlerdir. Bu tür çalışmalar "Sovyet Bilimler Akademis Mikrobiyoloji Enstitüsü"nde geUştirilmiştir. Bu bakımdan 1965 de A.I Zhu-kova ve 1.1 Kondradyev imzalarıyla yayınlanan makale Mars'ta mikrop üretimini kapsıyordu. Bu çalışmalar Dünya bakterilerinin gezegenlerdeki şartlara uyabilme yeteneklerini ortaya koyuyordu.Gezegenlerdeki şartlar bakımından Dünya'ya en çok benzeyen gezegen Mars'tır. Bu bakımdan Dünyadışı Hayat ilk olarak burada aranmış, bunu Venüs gezegeni izlemiştir. Venüs'te sıcaklığın yüksek olduğu düşünülüyordu ama son araştırmalarda Venüs'ün atmosferinin güçlü olduğu ve güneş sıcaklığını azalttığı, bu gezegene gönderilen bir uydu aracılığıyla öğrenildi.Eski Sovyetlerde bu konuda ilk araştırmalır Tikhov tarafından gerçekleştirilmiştir. Tikhov'un uluslararası ünü yaptığı175Uzaydaki İslâmiyetAli Bektangözlemlere dayanır. 1909'da yaptığı gözlem ve çalışmalarla Mars'ın kutuplarında kar, atmosferinde tulutlan olduğunu ortaya çıkartmıştı. 1924'ler de hemen hemen aynı gözlemleri California'da Lick Laboratuarında W.H Wright'da yaptı. Tikhov emekli olduktan sonra Kazakistan'la Alma Ata kentine yerleşti. 1947'de Kazak Akademisi Fizik ve Astronomi Bölümünde "Astro-botani" dalını kurdu. Bu dalın amacı, Mars gezegenindeki şartlar altında bitkilerin davranışlarını incelemekti. Enstitü'nün bu dalında bir çok iistronom ve botanikçi çalıştı. Sonunda 1947 ile 1960 yıllan arasında beş ciltlik bir kitap yayınladılar.Bu çalışmalar hayat problemini çözmese bile özellikle bitkilerin çok değişik iklim şartlarına adapte olmakta gösterdikleri beceriyi gözler önüne sermiştir.Tikhov'un bu çalışmaları daha sonra Batı'da da denenmiştir. Onun ölümüyle kurmuş olduğu arattırma dalı Astronomi Enstitüsü'ne bağlandı ve Kazak Bilimler Akademi-si'nce çalışmalar yayınlandı.Shklovsky'nin görüşüne göre ise Maı-s'ta yapay uydular yapabilecek düzeyde bir uygarlık vardı. Amerikalıların biranda depreşen Mars'a arka arkaya gemiıer göndermesi ve su bulması çok ilginç değil mi? ABD'lilerin çalışmalarında bizce bu Tikhov'un yaptığı deneyler yol gösterici olmuştur.Bazı astronomlar Venüs ve Ay'da gerçecten de hayat olabileceğini düşünüyorlar. Astronom NA Kozyrev, Venüs'de belirlendiği söylenen yüksek ısının iyosfeı tabakasıyla ilgili olduğunu, yüzeyde ise hayatın gelişini im kanlı kılan şartların bulunabileceğini ileri sürmüştür. Dünya'dan yapılan optik gözlemlerde gezegenin üzeri çok yoğu a bir atmosfer tabakasıyla kaplı görülmesine rağmen, Ruslıır'ın gezegene indirdikleri "Venera" uzay aracıyla çekilen fotoğraflarda atmosferin son derece berrak ve şeffaf olduğu görülmüştür.176Uzaydaki İslâmiyetAli BektanDÜNYANIN UYDUSU AY'IN OLMADIĞI ZAMANLARÇok eski mağara resimlerinden bazılarında gökyüzü Ay'sız görülür. İnsanoğlu'nun varolduğu tarihin bir döneminde, Dünya'nın çevresinde Ay yoktu. Yunanlı Düşünür

Page 75: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Aristo "Constitution Of Tagean" isimli eserinde bazı olayların, gökyüzünde Ay olmadığı zamanlarda cereyan etmiş olduğundan söz eder.Eski Yunanlılar Dünya'nın o çok eski devirlerinde yaşamış olan insanlar "Proselens" derlerdi. Bu kelime "Selemden Evvel" anlamına gelir. Selene ise "Ay Tanrıçası"nın ismidir.Plutarch, "The Roman Questions" isimli eserinde "Pre-Lunar People"dan yani "Ay Öncesi Halklar'dan söz eder.Pollonius; Danai, Deukalion ve Arcadianlar'ın Ay'ın bulunmadığı dönemde yaşadıklarını yazar.Immanuel Velikovsky'nin "Ay'sız Dünya' başlıklı makalesi çok ilginçtir. Sargon-2 yazıtlarında bunun kayıtlarının olduğunu belirtmiştir.Velikovsky ayrıca İncil'de de Ay olmadan önceki dönemlerle ilgili ifadelerin bulunduğunu yazmıştır.Dr. H.S Bellamy'de bir çok toplumların efsanelerinde bunun izlerinin bulunduğunu belirtmiştir.Velikovsky bu konudaki görüşlerini özetlemiştir:"Değişik toplumların tradisyonlarında Ay in bir zamanlar Dünya'nın çevresinde bulunmadığı hakkında ifadeler vardır:177Uzaydaki islâmiyetAli BektanÖrneğin, Tiahuanaco Şehri'nin 120X360 metre boyundaki "Güneş Kapısı" başlı başına bir abide olup,10 ton ağırlığında tek blok Andazit taşından yapılmıştır. Üzeri Uçan Tanrılar ve Uçan Figürlerle süslüdür. Tiahaanaco harabelerinde yapılan incelemelerde bulunan biliır adamları, Güneş Kapısı'ndaki takvimin binlerce yıl önce e zamanki astronomların gözlemlerine dayanılarak yapıldığı görüşlerine varmışlardı. Bu takvim gerek Ay, gerekse kapıyı yapanların astronomi bilgileri hakkında anlaşılır bilgiler vermektedir. Güneş Kapısı'nda taşlara oyulmuş figürler gökyüzünün 27.000 yıl önceki durumunu göstermektedir ve orada Ay yoktur."Dr. Bellamy ve çalışma arkadaşı Dr. P. Allan'a göre; Güneş Kapısı sembollerinde; Ay'ın Dünya yörüngesine 11.500 ila 13.000 yıl önce girdiği açıkça belirtilmiştir. O zamanlar Ay Dünya çevresinde 425 tur atıyordu. İşin ilginç yanı, aynı şeyleri bu semboller deşifre edilmeden önce 1927'de Avusturyalı Kozmolog Hans Hoerbiger "Theory of The Satellites" isimli kitabında yazmıştı.Şimdiki Ay dünyanın yörüngesine günümüzden yaklaşık 13.000 yıl önce girmişti. Tüm bu bilgilerden sonra günümüzden 12.000 yıl önce doğal bir afet sonucu batan Mu Kıtası'nın batışı ile Ay'ın Dünyanın yörüngesine girmesi ve bunun da aynı süreye denk gelmesi ilgi çekici bir zamanlama oluşturmaktadır.Bizce Ay Dünya yörüngesine gelip yeı leştiğinde büyük bir değişiklik oldu. Kıtalar battı. Denizler ve Okyanuslarda batan adalar veya ortaya çıkan kara parçalan oldu. Dünyanın coğrafik yapısında meydana gelen değişiklikleri, iklim farklılıkları takip etti. Sıcak bölgeler birarda soğuk bölgelere dönüştü. Soğuk bölgeler ise sıcak oklu. Orta Asya'da mesela Gobi Denizi'nin yerini Gobi Çölünün alması, Afri-ka'daki Sahra Çölünün ortaya çıkmaların bunlara örnek gösterebiliriz. Söz konusu iki bölgede ılıman iklime sahip göllerin, nehirlerin, ormanların bulunduğu bölgeler iken, bi-178Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanranda çölleşiyor. Yapılan Arkeoloji kazılarında da kanıtlanan bu iklim değişikliklerinin kaynağını Ay'ın dünyanın yörüngesine gelip oturması ile açıklamak mümkün görülmektedir.179Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanTARİH BOYUNCA AY'DAKİ GİZEMLİ OLAYLARAy yolculukları başlamadan önceki yıllarda, Ay'ın yüzeyinde acayip şeyler gözlenmişti. Yüzeyde, değişikliğin olmaması gerekirken, ilginç olaylar meydana gelmişti. 29 Temmuz 1953'de John O'Neil teleskopuyls Ay'ı gözetliyordu. Biranda gözlerine inanamadı ve optik bir yanılma ile karşılaştığını sanmıştı. Çünkü o zamana kadar Ay'a defalarca bakılmıştı. Fakat O'Neil "Krizler DenizP'ne tekrar

Page 76: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

tekrar dikkatli bir şekilde baktığında 12 mil uzunluğunda köprüye benzer bir yapının bulunduğunu gönlü ve yanılmadı-ğını anladı.O'Neil gözlemini "Ay ve Gezegenler Kurumu"na rapor ettiğinde, böyle devasa bir köprünün birdtnbire Ay üzerinde ortaya çıkışı bilimadamlarını şaşkına çevirmişti. Tutucu bilimciler, şaşkınlıkları geçer geçmez bunun doğal bir fenomen olduğunu yorumladılar ve rahatladılaı.Bu iddialar Ay gözlemlerinin bir numar ılı Astronomu H. P Wilkins'in açıklamalarıyla tekrar bozuldu. Wilkins, O'Ne-il'in gözlemini doğrulamakla kalmıyor, aynı zamanda raporunda söz konusu objeden "Ay'ın en esrarengiz, şaşırtıcı ve yapay görünümlü yüzey şekillerinden biri," diye söz ediyordu.Bunu izleyen aylarda "İngiliz Astronomi Kurumu"nun önde gelen üyelerinden Patrick Moore'da, Ay'ın "Krizler Denizi"nde köprüye benzer bir yapının uzanmakta olduğunu, kendisinin de gözlediğini söyleyince ortalık iyice karıştı.Bu Wilkins'in Ay'la ilgili tek keşfi değildi.. 30 Mart 1950'de teleskopuyla Ay'ın "Aristarchus-Heredotus Bölge-180Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektansi'nde alev alev yanan garip bir ışık saptamıştı. Bu gözlemiyle ilgili olarak Wilkins Şunları söylüyordu: "Alev alev yanan makine gibi bir şey kraterin tabanı üzerinde havalanmış duruyordu."12 Ağustos 1944'de "Plato Krateri" merkezi yakınında, kendi ifadesiyle "Çok parlak, yuvarlak bi- ışık kümesi" görmüştü. Bu garip gözlemleri Wilkins'ten başkaları da yapıyordu:16 Eylül 1953'te "İngiliz Astronomi Kunımu'ndan Ru-dolph M Lippert Ay'da parlak bir flaş hainde sanmsı-tu-runcu esrarengiz bir ışık görmüştü.30 Ekim 1963'de başka bir Astronom John Greenacre, Ay yüzeyinde alev alev yanan kırmızı bir ıjık belirlenmişti.Astronomi literatürü'nde son 400 yıllık dönem içinde yukanda aktarılan olayların benzerlerinin gözlemleri yapıldı. 400 den fazla olay kayıtlara geçti.Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler laboratuarından Barbara M. Middlehurst ve Kuzey İrlanda Armagh Gözle-mevi'nden Patrick Moore, bu 400 raporun bir sınıflamasını yaptıklarında Ay'la ilgili bu gözlemlerin 3 ana bölgede toplandığını fark ettiler.1- Dünya'dan karanlık lekeler halinde görülen Mascon bölgelerinde,2- Tcho gibi ışınlı olarak nitelendirilen kraterlerin yakın çevresinde,3- İçi kısmen ya da tamamen karanlık görülen kraterlerde.Patrick Moore'da "Krizler Denizi"ndek gizemli köprüyü gözlemiş olan bir çok astronomdan b ridir. Ayrıca 30181Uzaydaki İslâmiyetAli BektanNisan-1 Mayıs 1966 tarihleri arasında "Cassendi Krateri"nde kırmızımsı b-iı-ışık saptadığını bildirdiğinde-, onun bu tespiti P. Satory ve T. Moseley gibi astronomlar tarafından da doğrulanmıştı.İngiltere'nin en büyük astronomlarındar John Herschel 1783 deki Ay tutulması sırasında acayip parlak ışıklar, 18 Ağustos 1787'de üzeri biraz küllenmiş yavaş yavaş yanan kömürlere benzer bir şey gördüğünü açıklamıştı. Herschel, bunlardan başka 7 kez daha Ay üzerinde, bunlara benzer ışıklar görmüştü.Ay haritaları çizmekle tanınan Astronom J. H. Schroeter 26 Eylül 1788'de "Plato Krateri" yakını ıdaki "Ay Alple-ri"nin tepeleri arasında aniden ortaya çıkar parlak beyazımsı bir ışık saptamıştı.Ay'ın karanlık kısmındaki tanımlanamavan ışıklan Kraliyet Astronomlarından Nevil Maskelyne'de görmüştü. Başka bir gözlemci Mr Stratton "Büyükçe bir yıldız gibi bir ışık ama çok parlak değil, Ay'ın karanlık tarafırıdaydı," diye yazıyordu.1958'de Rus Astronom Nikolai Kozyrev, Alphonsus yakınında parlak bir bulut gördüğünü rapor ettiği zaman "volkanik Etkinlik" olarak geçiştirilmek istenmişti. 3 Kasım 1958'de Kozyrev yine aynı yerde kırmızı bir lekenin fotoğrafını çekmişti. Kendi ifadesinde "Bu kırmızı ışık hareketliydi ve bir saat içinde kayboldu," diyordu.

Page 77: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

1876 yılında bu acayip ışıklar öyle garip, düzenli ve sık sık görüldü ki "İngiliz Kraliyet Astronomi Kurumu" bunlarla ilgili olarak 3 yıl süre ile araştırma yapmıştı.Ne oldukları bilinmeyen bu ışıklar gene likle "Mare Cri-sium" bölgesinde ortaya çıkıyordu ki, orada 1950'lerde O'Neil ve H. P VVilkins, 12 millik esrarengiz köprüyü izlemişlerdi.182Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanDüzinelerle astronom: "Bu esrarengiz ışıkların tek tek çember biçimi guruplar halinde ve üçgen ja da düz formasyonlar da hareket ettiklerini, bir zeki varlık tarafından kontrol ediliyormuşcasına yoğunluklarını çoğaltıp, azalttıklarını gözlemlemişlerdi."1870'e kadar hemen hemen her gece bu ışıkların gözlemleri yapıldı. Sonra birden bire kesildi. O zamana kadar 2000 den fazla olay gerçekleşmişti. 1877 yılında yeniden başladı. Esrarengiz Işık sinyalleri İngiliz ve Fransız Astronomlar tarafından gözlemlenmeye devam edildi.17 Haziran 1877'de Profesör Henry Hasrison hareketli bir aynadan yansıyan ışınlara benzer bir ışık saptamıştı. Aynı tarihte İngilitere de Frank Denet'de Ay'ın Sessel Krateri'nde bir ışık saptadığını açıklıyordu.Ay üzerindeki bu ışıklar Nisan 1871 yılına kadar sadece "Plato Krateri'nde bu acayip ışıklarla ilgili, 1600 gözlem yapılmıştı. Dahası da: "Bu ışıklar çoğu zaman birbirinden bağımsız olarak değil, geometrik şekiller arzeden guruplar halinde gözlenmişlerdir."7 Ağustos 1869 tarihinde "Franklin Enstitüsü Dergisi'nde ülinois'ten Profesör Swift, o yıl ki güneş tutulmasının başlamasından önce Ay üzerinde bir baştan bir başa dolaşan çeşitli objeler saptamıştı. Bu tarihte "İngiliz astronomi Ku-rumu"nda konuyla ilgili yoğun bir çalışma yürütülüyordu. Paris'te Journal Les Mondes Dergisi"de bu objelerin Profesör Hines ve Zentmayer tarafından izle; imiş olduğunu açıkladı.1874'de başka bir Fransız gözlemci Monsieur Lamey, çok sayıda siyah objelerin Ay üzerinde dolaştığını rapor etti. Aym yılın 24 Nisan"ında Profesör Schafarik şöyle bir açıklamada bulundu: "Kendisine özgü özellikleri olan öyle acayip bir nesne gördüm ki, onun ne olduğunu anlatamı-183Uzaydaki islâmiyetAli Bektanyorum. Son derece parlak bir objeydi. Ay yüzeyini bir uçtan diğer uca geçti."Siyah Objeleri Hollandalı Astronom Muller'de izlerken 1896 yılında Amerika'nın Smith Gözlerıevi'nden W. R Brooks da tanık oluyordu. Astronom bu objenin Ay'ın çapının otuzda biri büyüklükte bir şey olduğunu söylemiştir. Sözkonusu obje AY yüzeyini bir uçtan diğer uca 3-4 saniyede kat ettiğini açıklıyordu.1899'da başka bir hareketli aydınlık objenin Ay'ın üzerinde dolaştığı ve yüzeye çok yakın hareket ettiği bildirildi.1843'de Johann Schroeter 6 mil çapında bir krater keşfetmiş ve bunun adını "Linne" koymuştu. Alman Astronom yıllar süren çalışmalardan sonra Ay'la ilgili yüzlerce harita yapmayı başarmıştı. Gözlemleriyle ilgili kayıtlarının bir yerinde bu kraterin yavaş yavaş küçülmeye başladığını yazmaktadır. Bu gün Linne Krateri'nin bulunduğu yerde sadece küçük parlak beyazımsı bir nokta vardır.Yaşanılan bu inanılmaz olaya benzer bir başka gelişmede Satürn'ün dokuzuncu uydusu Pheobe'nin kaşifi ünlü Astronom W. H Pickering'in gözlemlerinde orta/a çıkmıştır. Pic-kering de "Eratosthenes Krateri" içine, aylık periyotlar halinde değişikliğe uğrayan karanlık lekeler gözlemiştir. Bunu Mars'taki mevsimden mevsime değişen bitki örtüsüne benzeten Astronom W. H Pickering, bu konuda fazla yorum yapmaktan kaçınmıştır. Ayrıca Ay üzerinde dolaşan koyu renkli objeler izlediğini de rapor etmiştir. 12 günde 20 millik alan kat eden bu koyu lekeleri, astronom göç eden hayvan sürülerine benzetmişti.1935'de Van Der Pol ve Stormer isimi iki bilim adamı Ay'ın üzerinden ve civarından gelen radyo sinyalleri saptamışlardı. Aynı şekilde Marconi ve Telsa'da Ay üzerinde184Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektan

Page 78: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

flaş gibi çakan ışıkları gördüklerini rapor etmişlerdi.1958 Ekimi'nde ABD, Sovyet ve İngiliz Astronomlar saatte 25.000 mil hızla Ay'a doğru yaklaşan bir objeyi aynı anda saptadılar. Bu objeyi sadece görmekle kalmadılar, aynı zamanda onun radyo sinyalleri göndermekte olduğunu da saptadılar. Bu sinyaller deşifre edilememiştir.AY'IN GARİPLİKLERİAy gibi bir uydunun Dünya gibi çok büyak olmayan bir gezegen çevresinde dönmemesi gerektiğini bir çok bilim adamı söylüyordu. Güneş Sistemi'nde, çevresinde döndüğü gezegene oranla bu büyüklükte başka bir uydu daha yoktur. Ay çevresinde dönmekte olduğu Dünya Gezegeni'ne oranla çok büyük bir uydudur. Dünya'nın 1/4 ü kadardır. Ay'dan sonra dünya'nın en büyük uydu Jüpiter'in uydusudur ki, o'da Jüpiter'in 1/8'i kadardır.Dünya gibi küçük ve zayıf gravitasyon Eİanına sahip bir gezegenin, uydusunun bulunmaması daha doğal olurdu. Örneğin Pluto'nun, Merkür'ün, Venüs'ün uyduları yoktur. Bizim uydunun 2160 mil çapında olması oru dev bir uydu haline sokmaktadır.Güneş sistemi'ndeki hemen hemen tüm tydular bağlı bulundukları gezegenin ekvator düzleminde dönerler. Fakat Ay, Dünya'nın Güneş etrafındaki yörünge düzleminde dönmektedir Bizim uydumuz öteki uyduların uydukları "EKVATOR DÜZLEMİ KURALINA" niçin boyun eğiremiştir.185Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAY'IN ARKA YÜZÜNDEKİ ESRARENGİZ ÇIKINTIAy'ın küresel biçiminde bir tuhaflık bulunmakta. Tüm uydular da kusursuz küreler değildir ama Ay gibi sırtında "Kambur" olanı da yoktur.Ay'ın görünmeyen arka yüzünde kalan o büyük çıkıntısının ne olduğu şimdiye kadar açıklanamadı. İlk başta "Med-Cezir"den dolayı olmuş olabilir denildi ama bu teorinin geçerli olmayacağı kısa süre sonra ortaya çıktı. Bu kambur dünya'ya bakan yüzünde değil, arka yüzündedir. Olması gerektiğinden 17 defa büyük olan bu kambur nedir ve bu çıkıntıyı ayakta tutan destek ne olabilir7AY KRATERLERİ ESRARINI KORUYORAy denilince ilk akla gelen kraterler oluyor. Dünya'dan koyu lekeler halinde görülen "Ölü Deniz" bölgeleridir. Kraterler nasıl oluştu? Bununla ilgili iki teori var: Birincisi kraterler meteor ve astroid çarpmalanyla; ikincisi ise, volkanik etkinlikler sonucu oluşmuştur. Ancak bazı cevaplanamayan sorular vardır:Mesela birbirinin çevresinde en azından milyonlarca yıldan beri dönmekte olan Ay-Dünya ikilisi, yü^ey şekilleri bakımından niçin birbirinden bu kadar farklı özellikler gösterir? Eğer meteor ve astroid bombardımanı söz konusu ise, Dünya daha büyük olduğuna göre, Ay'a nazaran daha fazla sayıda meteor ve astroidi üzerine çekmesi gerekmezmiy-di? Oysa ki tam tersine Ay kraterden geçilmezken, Dünya da ise yok denecek kadar az...Kraterlerle ilgili başka bir anormallik de, son derece geniş çaplarına nazaran tabanlarının çok sığ oluşudur.. Ay'ın186Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanen büyük krateri olan "Gagarin Krateri" 1 $6 mil çapında olmasına rağmen, sadece 4 mil genişliğindedir.Bu kraterlerin volkanik etkinliklerden dolayı olma ihtimali ise Apollo uçuşlarından sonra çok zayıflamıştır...GİZEMLİ ÖLÜ DENİZ TABANLARIAy yüzeyi yer yer koyu renkte düz alanlarla örtülüdür. 17'nci yüzyıl astronomları, bu düzlüklerin büyük denizler olduklarını sanmışlar, bu yüzden de bu bölgeleri isimlendirirken Latince "Deniz" anlamına gelen "Maria" sözcüğünü kullanmışlardır. Bu karanlık alanlar nasıl olaştu? Bazi bili-madamlanna göre bu bölgeler Ay'ın içeriden yüzeye çıkıp donmuş lav örtüşüdür. Bazılarına göre de, Ay'daki bütün ölü denizleri kaplayacak kadar Ay'ın içinde lav olamaz. Hatta başka bir gurup da Ay'ın bu kadar lavı içinde eriterek dışarı püskürtecek büyüklükte olmadığım söylemektedirler. Bir başka gurup bilim adamı ise, bu

Page 79: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

düzlüklerin büyük meteor ya da astroidlerin Ay'a çarpmasıyla oluştuğunu ileri sürmektedir. Bu çarpışmanın doğurduğu yüksek ısıyla kayalar erimiş, zamanla bu günkü görünümlerini almıştır.Fakat "İmprium" ya da "Yağmurlar Denizi"ni ele aldığımızda 340.000 ve 750 mil karelik bu düzlükler nasıl korkunç bir çarpışmayla oluştu acaba? Bu tartılmalar hâlâ sürmektedir.Ay'ın ölü denizlerinin dağılımı da tuhaftır. Bu denizlerin 4/5'i Dünya'dan görülen yüzün sağ yarısında toplanmış durumdadır ve içlerinde hiç krater yoktur. Bir meteor ve astroid bombalanması olsaydı bu kadar büyük bölge de bundan nasibini alırdı.Apollo-8 Astronotları "Ay Denizleri"nin üzerlerinden geçerlerken araçlarının hızlandığını, alçalıp yükseldiğini fark etmişlerdi. Daha sonraları Ay çevresinde dolaşmış olan her araç "Ay Denizleri"nin bu etkisinden kendisini kurtarama-mıştır. Bilimadamlan bu etkiyi söz konusu bölgelerdeki gra-187Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanvitasyonel çekimin öteki bölgelere oranla fazla oluşuyla açıklamışlardır. Ancak buna neden olan etkinin ne olduğu konusunda açıklama yapılmamıştır.Ay üzerindeki bu noktalara bilimadamlan, kütle konsantrasyonu anlamına gelen "Mascon" adını takmışlardır. Genellikle daire biçimindeki Ay Denizleri'nde ve karanlık tabanlı kraterlerde bulunmaktadır.AY'IN BİLİNMEYEN KÖKENİAy nereden çıktı geldi? Kökeni Nedir?Dünya ile aynı zamanda mı oluştu, yoksa Dünya'dan ayrılarak mı oluştu? Belki her ikisi de değil...Ay belki de başka bir yerden, hatta Güneş Sistemi'nin dışından çıkıp geldi ve Dünya'nın çekimine kapıldı ve bir daha da bu çekimden çıkamadı.Ay'ın Dünyadan kopma bir parça olduğunu öneren teori, Evrim Teorisinin kurucusu Charles Danvin in oğlu George Darwin tarafından geliştirilmişse de, günümıiz Ay bilimcilerinin çoğu tarafından kabul edilmemektedir.Dünya ve Ay'ın aynı kozmik gaz-toz bulutundan oluştuğu görüşü ise, daha çok bilimsel bir desteğe sahiptir.Bu ikisinin dışındaki bur görüş ise, Ay'ın Güneş Siste-mi'nin dışından geldiğiyle ilgilidir. Ay bu şekilde her nasılsa Dünya'nın gravitasyon etkisine kapılmışın.Peki ama Ay, Dünya ile senkronize hîlde bulunan bu günkü hemen hemen daire biçimindeki yörüngesine hangi açı ve hızla gelerek yerleşebilmiştir? Bu şekilde bir gravi-tasyonel yakalanma, sonuçta eliptik bir yörünge doğurması gerekirdi. Bir çok bilim adamına göre, bu işin rastgele ve kendi kendine olması çok çok zayıf hatta imkânsız bir ihtimaldir."188Uzaydaki islâmiyetAli BektanBu günkü daireye çok yakın yörüngede bulunabilmesi ve Dünya'nın dönüşüyle senkronize halde olması için; AY'IN HESAPLANARAK BU YÖRÜNGEYE OTURTULMUŞ OLMASI GEREKİYOR.FAKAT NASIL VE KİMLER TARAFINDAN?O zaman Sovyet Astrofizikçiler Mikhail Yasinse ve Ale-xandre Shcherbakov'un Dev Uzay Gemisi teorisi geçerlilik kazanıyor demektir.Ay'da o zaman Müslüman olan Uzaylıların olması ve bunların çok üst düzeyde bilgi ve zekâya sahip olmaları akla mantıklı gelmiyor mu? Ay'da duyulan Ezaı sesi ve Kubbe biçimindeki yapı da bizim teorimizi desteklemektedir. Ay'da yaşayan birileri olmasaydı, Amerikalılar şimdiye kadar yaptığı uzay mekikleri ile malzeme taşıyıp Ay üssü kuramazlar mı idi? Elbette kurarlardı. Zaten oradaki canlılarla iletişim kurmak istiyorlar. Bunun için Rosctta Taşı ve İncil kimler için bırakıldı..Ay'da elde edilen ve Arapça'ya daha yakın olan o cüm-lelerdeki sır nedir. Evet; tüm bunların cevaplarını NASA biliyor ama açıklamıyor.Çünkü Ay temel olarak bir çok sun bünyesinde taşıyor. Eğer orada bir üs varsa, eğer o bir uzay gemisi ise bu da; Dünya'yi kontrol ediyorlar demektir.

Page 80: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Esrarengiz bir Hilkat Garibesi olarai nitelendirilen Ay'daki Kraterler ilgili olarak görüş bildiren Arizona Üniversitesi Öğretim üyelerinden Robert Strom: "Anlaşılmaktadır ki, Ay kraterlerinin yüzde 10'u meteor \e asteroit çarpmasıyla, yüzde 10'u volkanik etkinlikle olmuştur. Kalan yüzde 80'inin de nasıl oluştukları şimdilik b linmemektedir."Bilimadamlannı daha çok kraterlerin o!uşma şekli değil de, onların sığ oluşları ilgilendiriyor. Çünkü en küçüğünde de, en büyüğün de de derinlik birkaç milden fazla değildir.189Uzaydaki islâmiyetAli BektanAy üzerindeki koyu renkli bölgelerin oluşumunu, volkanik etkinlik sonucu yüzeye çıkıp, donan Itv örtüsüyle açıklamaya çalışan bilimadamlanna karşı: Vasinse ve Shcherba-kov, bu erimiş lavın, Ay'ın içinden çıkmış olacağını fakat bunun volkanik bir nedenle olmadığını belirtmektedirler. Bu lav görünüşlü eriyik, Ay'ın içinde üretilmekte ve bir meteor çarpmasından sonra oluşan çukurluğa aktarılmakta ve bu şekilde hasarın büyümesi önlenmektedir.Gravitasyon etkisini ise Sovyetler şöyle açıklıyor: Dış kabuğu tamir amacıyla çukurlara doldurulan yapay lav birikin-tisidir. Ay'ın öteki kısımlarına oranla ek bir madde birikimi görünümünde olan bu bölgelerde gravtasyonun kuvvetli olması bu nedenden dolayı son derece noımaldir.Dünya'nın görünen yüzüyle, arka yüzü arasındaki yüzeysel farkı yeni teorinin ışığında şöyle açıklanıyor: Ay yapay bir uydu olarak üretildiği yerden Dünya yörüngesine getirilene kadar, değişik asteroit ve meteor yağmurlarına uğramıştır, ve bu kozmik etkilere sürekli hep hareket halindeki ön kısım yani Dünya'ya bakan yüzey manız kalmıştır. Onun için de Ay'ın arka yüzünde daha az krater ve ölü denizler vardır. Dolaysıyla da arka yüzü daha doğal bir manzaraya sahiptir.Bu teoriyle birlikte Ay'ın Dünya'ya oranla çok daha az yoğun olmasının nedeni de ortaya çıkmaktadır. En tutucu bilimadamlan bile AY'ın bu özelliğinden dolayı, hiç değilse AY'in içinde bazı bölgelerinin boş olması gerektiğini kabul etmek zorunda kaldılar. Kısacası Ay'm içinin boş olduğu da ortaya çıkmış bulunmaktadır...AY'IN YAŞI KAFALARI KARIŞTIRIYORDünyanın en eski kayaları Greenland'da bulunmuş ve bunların 3,7 milyar yıllık olduğu saptanmıştı. Ay'ın Seo Of Tranguility Bölgesi'ne indikten sonra, Astronot Neil Armst-190Uzaydaki İslâmiyet.Ali Bektanrong'un topladığı kaya parçalarına 3,6 milyar yıl yaş biçilmişti.Apollo-ll'in topladığı kayalar arasında 4,3, 4,5 ve 4,6 milyar yıl yaşında olanlar da bulunuyordu.Dünyaca ünlü en ciddi astronomi dergilerinden biri olan "Sky and Telescope"da çıkan makalede "Potasyum-Argon Metodu"yla yapılan ölçümlere göre yaşı 7 milyar yıla kadar çıkan kayalar bulunmuştu.Apollo-12'nin getirdiği taşlar arasında ise akıllara durgunluk veren bir rakam ortaya çıktı: BU KAYA ÖRNEKLERİ ARASINDA YAŞI 20 MİLYARA KADAR YÜKSELEN ÖRNEKLER BULUNDU.Elde edilen bu verilere göre insanın aklını allak bullak etmeye yetmektedir. Çünkü bu rakamlara göre AY'IN GÜNEŞ SİSTEMİ'NDEN BİLE ÇOK DAHA YAŞLI OLDUĞU ANLAŞILMIŞ OLUYOR.Bu konuyla ilgili olarak Yurtdışı'nda pek çok ilmi makale ve haber yayınlandı. Chemistry Dergisi nde yayınlanan bir makalede Dr. Urey: Dünya'ya getirilen Ay kayalarının Plutonium-244'den oluşan Xenon İsotoplan içerdiğini, bunların da Dünya'da bulunmayan elementler olduğunu açıklarken, bunun Ay'ın Dünya'dan çok daha yaşlı bir küre olduğunu kanıtlıyordu.Astronomlar'm Ay'ın "Sea Of Trangui! ity BölgesP'ndebol miktarda titanium vöe öteki yansıtma gücü fazla elementler bulmuşlardı. Ay Dünya'da az bulun.m, aynı zamanda da ergime noktalan çok yüksek olan bu gibi

Page 81: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

elementleri bol olarak içermektedir. Özellikle Titanium bugün Dünya'da süpersonik jet ve uzay araçlarının egzoz borularının yapımında kullanılmaktadır.16 Ağustos 1969 tarihli "Science News"da çıkan bir makalede şunlar yer alıyordu: "AY'da saptanmış bulunan ti-191Uzaydaki islâmiyetAli Bektantanium, zirconium, yitrium Dünya ve evrendeki ortalamanın üzerindedir"Ay bilimciler gerek kürenin çok farklı elementleri içermesinden gerekse kimyasal bakımdan birbirinden farklı özellikler göstermesine çok şaşırmışlardır. Dış yüzü yansıtıcı elementler bakımından oldukça zengin bulunurken, iç kısımlarda demir bile az bulunmaktadır. F;ıkat buna karşın Ay'ın "Maria Bölgeleri" ve yüzeyin altında bulunan belirli bir tabaka demir bakımından oldukça zengindir.Dr. D. L. Anderson, bu durum karşısınla görüşünü şöyle açıklamıştır: Sanki Ay'ın içi dışına çıkmış?..192Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanAPOLLO UÇUŞLARI VE AY'DAKİ GİZEMLERAmerika'nın Ay'a gitmek için başlattığı Apollo uçuşları sonucunda Uçan Dairelerin bu ülkede daha sık görülmesi ve bunların resimlerinin, fılimlerinin çekilmesinin yanı sıra Ay'a giden astronotların NASA ile yaptığı telsiz konuşmalarında karşılaştıkları bazı esrarengiz olayları dile getirmeleri Nasa'da bir takım endişeler yaratmıştır 1969 yılında Ay'a gönderilen fakat iniş yapılmayan Apollc 7-8 ve 9 gemileri ile başlayan UFO'lann görülmesi olayları en son Apollo 17'nin 7-19 Aralık 1972 tarihlerinde yaptığı son uçuştan sonra azaldı. 1970'lerde NASA uzmanları 2000'li yıllara kadar Ay'da bir üs kurmak istediklerini açıklamışlardı. O zamandan günümüze kadar Ay'da bir üs sahibi olamayan Amerika, Apollo uçuşları sırasında Ay'da yaşayanların görmesi için bazı bilgilerin olduğu belgeler bırakması son derece ilginçtir. Son zamanlardaki proje Helyum3 İzotopunu getirme hesapları olurken, bir yandan da Ay'ın yüzeyine 2007 yılında füze göndererek patlamalar yapıp, Ay'ın altındaki madenleri veya su varsa bunun ortaya çıkmasını sağlamak istemesi ilginç olduğu kadar düşündürücüdür. So-nuç'ta Amerika'nın hesaplan nedir bilinmiyor?Bu arada; tanınmış UFO araştırmacılarından olan Harold Wilkins ve Donald Keyhoe, Ay'ın UFO'lar için bir üs olduğunu bildirmekte ve bunun kanıtı olarak Ay'a giden astronotların gözlemlerini göstermektedir. Apollo uçuşlarında gerçekleşen olaylar da onları desteklemektedir.Astronotların gözlemlerinin NASA ile yapılan telsiz görüşmeleri sırasında UFO'lardan bahsetmeleri, diğer telsizciler tarafından da dinlendi ve önemli bilgiler elde edildi. Bunun üzerine Nasa'nın uzay uçuşları şuasında görülen193Uzaydaki İslâmiyetAli BektanUFO'yu "Bogey" olarak adlandırması bu bilgilerin kamuoyundan saklanması anlamına gelirken, NASA Uzaylılar hakkındaki bilgileri toplamaktadır.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin UFO'larla ilgili ayrıntılı bilgileri gizlemeye çalışmasına rağmen Ay üzerindeki film ve fotoğraf çekimleri basına dünya kamuoyuna sızmış ve gazetelerde televizyonlarda yayınlanmıştır.NASA'nın Ay'a gitmekte bir bilinen ve bir de açıklanmayan gizli amacının bulunduğunu söyleyen kurumun eski direktörlerinden James Fletcher, sözlerini şu cümleyle noktalamıştır:"Her NASA projesinin ardında Dünyadışı Zeki Hayat"ın kesinliğinin araştırılması bulunmaktadır. İşte 2004 yılında Mars'a verilen ağırlık ve arka arkaya gönderilen uzay araçlarının ardında bu amaçta yatmaktadır. Şuaıda sorun teknolojiktir. Uzay uçuşları sırasında Göktaşları ndan ve kozmik tozlardan koruyacak sistemlerin geliştirilmesinden tutunda, uzay araçlarında kullanılacak yakıtlara kadîir her şeyin keşfedilmesi ve üretilmesi gerekiyor. Şuanda Uzay'da insanlı uzay gemileri kullanabilmek için teknolojimiz yetersiz. Bu arada ABD'lilerin elinde bulunan Uçan Daireleri'n nasıl çalıştığını çözüp çözmediklerini bilmiyoruz. Görünen O'ki hâlâ ortada somut bir çalışma yok. Zaten

Page 82: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bu konuda televizyonda yayınlanan X Files (Gizli Dosyalar) dizisinde de yayınlanan bölümler hiçte insana mantıksız gelmiyor. Uçuşlar-daki sırlar kayıtlarda dururken, basına jansıyanlar UFO olaylarının gerçek olduğunu, hatta uzaylıların bizimle yakından ilgilendiklerini göstermektedir. Bu durum Kur'an-ı Kerim'de anlatılan "GÖK HALKI" olayına ca uygunluk göstermektedir.APOLLO-7Uçuş Tarihi: 11 Ekim 1968Dünyaya Dönüş Tarihi: 12 Ekim 1968194Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAy İniş Bölgesi: İniş yapılmadı.Astronotlar: Walter M. Schirra, Donn F. Eisele, R. Wal-ter CunninghamApollo-7 ile ilgili haber 20 Ekim 1968 tarihinde saat 22:15'de tamamen bir rastlantı eseri ele geçmişti. O tarihte İsviçre Telgraf Merkezi'nden bilinmeyen uçan cisimleri inceleme gurubuna gönderilen telgraf direktör Francis Scha-fer'e iletildi.Metinde şunlar yazıyordu: "Apollo -7 Avustralya üzerinde uçtuğu şuada Astronot Cunningham, geminin yanından geçen meçhul cisimlerin varlığını merkeze bildirip talimat istemişti." Yapılan araştırmada İsviçre Telgraf Merkezi'nin Cape Kennedy'de bulunan İngiliz Haber Merkezi Re-uters'den aldığı anlaşıldı. Oradan saat 20.00 de İsviçre'ye geçildi. Kayıtlarda halen durmakta.APOLLO-8Uçuş tarihi: 21 Aralık 1968Dönüş tarihi: 27 Aralık 1968Ay İniş Bölgesi: İniş yapılmadıAstronotlar: Frank Borman, James A. Lovvell, William A. AndersonTarihe geçecek olan olay 25 Aralık 1968'de yaşandı. Dünyadan ayrılmasının üzerinden 5 gün geçmijti. Apollo-8 ile Houston Uzay Merkezi arasındaki konuşma televizyondan naklen dünyaya iletiliyordu. Tam o sırada birden bağlantı kesildi. Ortada görünür bir neden yoktu. Houston Uzay Mer-kezi'ndeki tüm görevlileri heyecan sarmıştı. Aynı heyecanı milyonlarca televizyon izleyicisi de duyuyordu. Aradan on dakika geçmişti. Astronotların başına bir jey gelmesinden korkulmuştu. Houston ısrarla anons yapıyordu: Houston Apollo-8'i arıyor, Apollo-8 cevap ver...195Uzaydaki İslâmiyetAli BektanSonunda Apollo-8'den Astronot Lovvell'ir sesi duyuldu...Lowell "Merkez Burası Apollo-8... Uçan Daireler Kaç tane mi? Bilmiyorum Belki 5 tane... Çok heyecanlıyım"Houston: "Kahrolsun Lowell neler söylüyorsun."İşte tam bu sırada canlı yayın kesildi. Halk uzay aracı ile merkez arasındaki konuşmaların geri kalanını dinlemedi. Ya da dinletilmedi. Dünya basını günlerce bu olayı yazdı. Amerikalı yetkililer olay hakkında hiçbir açıklama yapmadı. Dünya Kamuoyu bunu hiçbir zaman unutmadı.Bu arada Apollo-8 uzaydan döndüğünde 1500 fotoğraf getirdi. Çok büyük bölümü NASA'NIN ARŞİVLERİNE GİTTİ. Sadece 380 tanesi basına dağıtıldı. Tıpkı Mars Gezegeninde çekilen fotoğraflardaki KUBBELİ BİNANIN olduğu resmin sansürlenmesi gibi.APOLLO-9Uçuş Tarihi: 3 Mart 1969Dönüş Tarihi: 13 Mart 1969Ay İniş Bölgesi: İniş yapılmadıAstronotlar: James Mc Divitt, David Scott ve Russel SchweickartApollo-8 olayında yaşanan olaylardan sonra çok sıkı tedbirler alındı ve Apollo -9 olayından hiçbir bilgi sızmadı.APOLLO-10Uçuş Tarihi: 18 Mayıs 1969Dönüş Tarihi: 26 Mayıs 1969Ay İniş Bölgesi: İniş yapılmadı.

Page 83: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Astronotlar: Thomas P. Stafford, John W Young, Euge-ne A. Cernan.196Uzaydaki İslâmiyetAli BektanApollo 10'un uzay uçuşu sırasında UT'O'lar eşlik etmişler, bu bilgiler bir çok yer gözlem istasyonu tarafından saptanmıştı. Ay'ın yüzey filmleri çekilirken astronotlar Ay ile gemi arasında gördükleri bir UFO'yuda kamera ile tespit etmişlerdi. Bu film daha sonra NASA'dan basına sızdırıldı.197Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAY'A İNİŞTE YAŞANAN GİZEMLİ OLAYLARİnsanlık tarihinin en önemli teknolojik başarısı 20 Temmuz 1969 günü insanoğlu'nun Ay'a ayak basmasıdır. Bu basan ilkel hayattan gelerek bilimsel başarıya ulaşmanın en güzel örneği olmuştur. Amerikalılar'in Ay'a inmediği teorisi ortaya atılmış olmasına rağmen, ben Ay'a inildiğine inanıyorum. Küçük bir çocuk olarak o günleri hayal meyal hatırlıyorum ama Türkiye'de de büyük bir çcşku ile karşılandığım unutmadım. Ne de olsa Amerika Türkiye'nin müttefiki ve dostu idi. Tabii halk arasında hemen atasözü de oluştu. Herhangi bir olumsuzluk ya da başarısızlık olduğunda cevap hazırdı: "Eller Ay'a, Biz Yaya" gibi kafiyeli atasözü sahibi bile olmuştuk. Bizi ilgilendiren olaylar ise Ay yolculuğuna çıkan tüm gemiler önce UFO': ar tarafından izlenmişti. Bazen de yardım alındığı ortaya çıktı. Ay'da yaşanan olayların NASA tarafından sansör edilmesine rağmen sızan bilgiler bize Ay'da "Gizli UFO Üslerinin" bulunduğunu açıkça belirtiyordu.Apollo 11 aracı dünyadan aynlalı henüz bir gün olmuştu. Mürettebat Ay ile araç arasında olağandışı bir obje gördü. Önce bunun yardımcı roketin bir parçası olduğu düşünüldü. Onay için Houston arandı ve bilgi istendi. Ancak Houston astronotlara yardımcı roketin 9 bin kilometreden daha uzakta olduğunu bildirdi. Bunun üzerine cisim daha dikkatli bir şekilde incelenmeye başlandı. Bu nesne astronotlara, nasıl ve nereden baktıklarına bağı olarak değişik biçimlerde görülüyordu. Bu gelişmeye onlar bile şaşırmıştı.Basına sızan astronotların kendi aralarındaki konuşmaları şöyle idi.198Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAldrin: "Gördüğümüz ilk olağandışı şeydi sanırım. Ay'ın oldukça yakınında bulunan bir şeydi."Collins: "Bu cismi nasıl gördük. Öylesine pencereden bakarken mi?"Aldrin: "Evet, önce S-VIB olup olmadığına emin olmalıydık. Yer'e sorduk ve S-IVB'nin 9000 km ötede olduğunu öğrendik. O sırada yüksek randımanla ilgili bir sorunumuz vardı, değil mi?"Collins: "Bir şey vardı. Bir şeyin tosladığını hissettik. Ya da belki bana öyle gelmişti."Aldrin: "Sonra geçip giden bu parlak obje/i gördük. Tek gözlü dürbünle objeye baktığımızda sanki birazcık L biçi-mindeymiş gibi görünüyordu."Armstrong: "Açık bir bavul gibi... Ama nasıl bir biçime sahip olduğunu tam olarak söyleyebilmek oldukça zor."Aldrin: "Sonunda Ay iniş modülüne geçerek cismi objektifle izlemeye koyuldum. Cisim silindir şeklinde belirmişti."Armstorng: "Ya da aslında iki halka gibi..."Aldrin: "Evet"Armstrong: "İki halka. İki birleşik halka.'Collins: "Hayır bana göre; içi boş bir silindire benziyordu. İki birleşik halkaya değil. Bazen de açık duran bir kitap şeklini alıyordu. Gerçekten de çok garpti."GARİP OLAYLAR ARTIYORApollo 11 Uzay aracı Ay'a yaklaşırken, astronotlar tuhaf radyo parazitleri duymaya başladılar. Parazitler son derece ilginçti. İşin ilginç yanı "Tren düdüğüne beızeyen bu parazitlerin Dünyadan da dinlenmesiydi. Paraziller haberleşme199

Page 84: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanbağlantısına da karışıyordu." Şaşkına dönen yer kontrol merkezinden bir yetkili: "Orada sizinle birlikte başkalarının-da bulunmadığından eminmisiniz?" diye sordu.Yer kontrol UFO konusunda konuşmamaları için ekibi uyarmıştı ama kendileri ağızlarından kaçılıyordu. Bu esrarengiz sesler Apollo İT in tüm yolculuğu süresince aralıklı olarak ve değişen yoğunluklarla devam ett , bu da astronotların sinirlerini bozdu.Tarih 19 Temmuz 1969Astronotlar Ay'ın çevresinde dönüyordu. Tarihi inişe bir gün kalmıştı. Aldrin Ay yüzeyinin filmini çekiyordu. Birden urukta kimliği bilinmeyen iki adet disk biçiminde ışıklı uçan cisim çıktı. Biri ötekinden biraz dahî büyüktü. Cisimler bazen arka arkaya uçuyor, bazen de birbirlerinden uzaklaşıp tekrar yaklaşıyorlardı. Uzayın boşluğunda zik zaklar çizerek Apollo'nun çevresinde sanki dans ediyorlardı. Dünya yapısı hiç bir uzay aracının yapamayacağı manevralar yapmaları astronotları hayretler içinde bırakmıştı.Yaşanılan bu olayı Neil Armstrong taritfmdan şöyle dile getirecekti: "Gerçekten böyle bir şeyi beklemiyordum. Ama onları gözlerimle gördüm."İçlerinden en az şaşıranı Aldrin olmuştiı. Çünkü bu onun ilk UFO gözlemi değildi. 1966 yılında Genini- 12 ile Dünya'mn çevresinde dönerken, Dünya kökenli olmayan dört Uzay gemisi görmüştü.Bu kez ise filmini çekmeyi başarmışa. Astronotlar bu filmleri daha sonra kamuoyuna açıkladılar.NASA'nın suskunluğu sürerken Houston'un verdiği emir çok gariptir. Örneğin Apollo-ll'in "Ay'a İniş ProgramTnda Armstrong ve Aldrin'in Ay yüzeyine indikten on saat süre ile kesinlikle kapıları açmamaları ve Ay İniş Modülünde200Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanher an kalkışa hazır olarak beklemeleri tembih edilmişti. Neden?Bunu nasıl açıklayabilirsiniz? Yeterli teknolojiniz yok. Buna rağmen Ay'a indikten sonra on saat beklemek nereden çıktı derseniz, belki Ay'da yaşayanların tepkisinden mi korktu NASA? Hatta belki bir UFO'nun gelip tacizde bulunmasından mı korktular. Öyle diken üstünde her an kaçmaya hazır ürkek bir kuş gibi. Belki de bir tepki bekliyorlardı. O tepki gelmeyince iniş izni verildi. Bunu teknolojik aksaklık ile açıklamayamazsınız çünkü o sırada herhangi bir problem dahi bulunmuyor, sistemler mükemmel çalışıyordu. Hatta yer kontrol ile uçuş ekibi arasında ;$eçen konuşmalarda da tüm kontrol sistemlerinin çalıştığı teyit ediliyordu. AMERİKALILARI AY'DA KORKUTANLAR UZAYLILAR MI? Çünkü tüm açıklamalar bu yola doğru çıkıyor.21 Ağustos 1971 Ay'a gitmenin üzerinden iki yıl geçmiş ve gazetelerde yayınlanan Apollo-11 ile yer kontrol arasındaki konuşmalar:Armstrong: "Burası sessizlik Denizi. Kartal. Sessizlik Denizi'nde bulunuyor"Houston: "Kontrol sistemlerimizde bütün araçların en iyi biçimde çalıştıkları görülüyor."Armstrong: "Bizimkiler de öyle"Bu sırada iniş tamamlanır. İniş sırasında yerden kalkan Ay tozu yavaş yavaş çöker ve görüş alanı yeniden açılır. Bu arada Aldrin şu haberi veriyordu:"Varış noktasının koordinatlarını tam olarak bilmiyoruz. Fakat araştırıyoruz. Kısa bir zaman sonra bunu size bildireceğiz"Houston: "Bununla oyalanmayın. Bunu biz saptayacağız."Armstrong: "Çepeçevre etrafımızda küçük kraterler var."201Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBirden konuşmasına ara verirken ses tonu gitgide azaldı. Sanki birilerinin onu duymamasını istemiyormuş gibi oldu.Armstrong: "Büyüklükleri 6 ile 15 m arasında ve diyebilirim ki yarım mil uzaklıkta. Sanki bir tırtıllı traktör tarafından bırakılmış gibi..."

Page 85: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Houston ne diyeceğini bilmiyordu, çünkü bu sözler dünya kamuoyu tarafından duyulmuştu. Astronotlara verilen emir gereği bu gibi durumlarda gizli frekarısın kullanılması gerekiyordu. Armstrong öyle heyecanlandı ki, binlerce kez tembih edilen acil durum frekansına geçmeyi unutmuştu.Sonra konuyu değiştirmeye çalışırken, sözü Aldrin aldı: "Çevredeki renkler azaldı. Fakat belki herhangi bir taş bloğu olabilir. Göreceğiz."Bu sırada Armstrong'un sesi yeniden dujoıldu:"Lütfen Yörünge Kumanda Modülü'nü htr an ulaşabileceğimiz yakınlığa yöneltin."Bu modül içinde yalnızca Collins'in bulunduğu ve Ay'ın yörüngesinde dönmekte olan ve Dünya'ya dönüşte kullanılacak kapsüldür. Armstrong neden bunu yakında istiyordu? Bunun tek açıklaması vardır o'da çok korkmuş olmasıdır.Cevap bekleyen sorulardan bir tanesi de kaybolmakta olan rengin ne olduğu idi?Çünkü bunlar anlaşılamadı, konuşmaların büyük bölümü gizli frekanstan yapıldı. Sansürlenmesine rağmen bu konuşmalar Dünyanın çeşitli yerlerindeki yer istasyonları tarafından da dinlenmişti. Basının eline geçen konuşmalar ise şöyleydi:Astronot: "Neydi o? Ne biçim şeydi? Anlamak isterdim."202Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAstronot: "Bebekler kocamandı beyim, kocaman."Houston: "Ne... Ne oluyor yukarıda? Size ne oluyor Tanrı aşkına?Astronot: "Evet evet oradaydılar. Bazı ziyaretçiler vardı. Size söyleyeyim. Orada başka uçan daireler de var. Bir hat şeklinde sıralanmışlar. Kraterin yanında bekliyorlar."Bu metin ilk kez 8 Ağustos 1969 tarihirde ünlü "Life Dergisi"nde yayınlandı. Ayrıca Apollo-ll'in çektiği bir UFO resmi de yer almıştı. Fotoğraf kuraldışı ele geçirildiği için ve NASA'ya ait gizli bilgiler duyurulduğu için Life Dergisine belli bir süre kapatma cezası verildiLife'm haberinden sonra medya olayın üzerine eğildi. 11 Ağustos 1969 da Kanada'da yayınlanan "Mınuit Gazetesi" büyük puntolarla, Amerikalı astronotların Ay'da canlılar gördüklerini yazıyordu.Minuit Gazetesi'nde yer alan haberde bir başka ayrıntı daha veriliyordu:Neil Armstrong 20 Temmuz 1969 Saat: 10.56 da Ay'a ilk kez ayak bastıktan sonra, tam televizyon kamerasını ayarlarken, göz kamaştıncı birn ışık görmüştü. Konuşmaya başladıktan hemen sonra ise yumurta biçiminde bir ışığın az ilerde havada asılı durduğunu farketmiş ve tam bunu bildirirken, Houston konuşmayı derhal yayından çıkartmıştı."Minuit Gazetesi" Dünya üzerindeki diğer yer dinleme istasyonlarından aldığı bilgiye göre; Armstrong'un gördüğü yumurta biçimindeki araç kendisine yaklaşruş, yere inmiş ve aracın içinden başında kabarcığa benzer başlıklar bulunan iki varlık çıkmıştı." İşte tam bu sırada Houston'a bilgi vermek isteyen Armstrong'un konuşması kesilmişti. YAYININ KESİLDİĞİ AN İŞTE BUYDU. Houston derhal gizli frekansa geçmeyi ve bu olayın filminin çekilmemesini istemişti.203Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanİşte Amerikalıların Ay'da korkudan üs kuramamalarının nedeni budur? 2007 yılında Ay'a füze göndererek patlamalar yapmayı plânlayan NASA neyin peşinde?AY'A BIRAKILAN ROSETTA TAŞIRosetta Taşı Apollo-ll'in mürettebatı tarafından Ay'da bırakılmıştı. Taşın konulduğu kutu ruj kutusu büyüklüğünde olan silindir biçiminde bir kutuydu. Yüzde 99.99 oranında silikondan yapılmıştı. İçinde ise her biri i endi dilinden olmak üzere 74 ülkenin devlet başkanlarının mesajları, 1958 yılındaki Amerikan yasalarının Başkan Ei>enhower tarafından imzalanmış özeti. NASA'nm tüm subaylarının bir listesi, ABD'nin senatör ve parlâmento üyelerinin ve nihayet Başkan Kennedy, Johnson ve Nixon'un kısa birer konuşmaları kaydedilmişti.Peki soru şu: Rosetta Taşı kimler için hazırlandı?Neden Ay'a götürülmüştü. O'nun hatıra paketi olmadığı belli. Daha sonraki astronotların gelip onu bulmaları için de bırakılmış bir şey değildi. Öyleyse bu mesajlar kimler için bırakılmıştı? Mesaj'ın birilerine gittiği kesindir...

Page 86: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Bizce Amerikalılar Rosetta Taşı aracılı|ıyla Ay'da yaşayanlarla iletişim kurmak istediler. ABD'rin amacı şuydu: Eğer AY'daki uzaylılarla temasa geçip bilgiyi ele geçirirlerse, ilk iş Uzay Gemisi yapıp Uzay'daki iiğer gezegenleri ziyaret etmekti. Bu düşünce mantıklı deği mi? O yıllarda Amerikan televizyonlarında gösterilmeye başlanan "Uzay yolu" dizisi ile ne kadar da benzerlik taşıyor. Kaptan Kirk ve arkadaşları yeni uygarlıklar peşinde idi ve karşılaştıkları olaylar hiçte mantıksız değildi. O dizide kullanılan teknolojik aletler kısa bir süre sonra günlük hayatta, daha da geliştirilerek yerini aldı.204Uzaydaki İslâmiyetAli BektarıAPOLLO-12'NİN BAŞINA GELI N GİZEMLİ OLAYLARUçuş Tarihi: 14 Kasım 1969Dönüş Tarihi: 24 Kasım 1969Ay'a İniş Bölgesi: Fırtınalar Okyanusu (Oc< anus Procella-rum)Astronotlar: Charles Conrad, Richard F. Gordon, Alan L. Bean.Apollo uçuşları sırasında yaşanan gizemli olaylar, Apol-lo 12'nin uçuşları sarısında da ortaya çıktı. Büyük Satürn Roketi tarafından, 14 Kasım 1969 cuma günü üç astronot Ay'a doğru yolculuğa başladıklarında ölümk yüzyüze geldiler. Kalkıştan bir dakika sonra aracın yıldmrn düştü. Henüz daha Dünya'dan 2,5 km kadar uzaklıkta yaşanan bu kaza nedeniyle uzay aracının hemen hemen tüm elektrik sistemleri devre dışı kaldı. Her şey devreden çıkmıştı. Apollo'yu Ay'a götürüp tekrar geri getirmekle yükümlü olan duyarlı yol gösterme sisteminin kalbi olan hayati ciroskop platformu da devre dışıydı. Kısa bir süre sonra da uzay aracının yakıt hücre sistemi otomatik olarak devreden çıktı. Bu uzay aracının felaketi idi. Astronotlaı soğukkanlılıklarını kaybetmemeye çalışıyorlardı. Fakat beklenmedik bir mucize gerçekleşti:"Üç dakika sonra her şey bir anda düzeldi. Sanki az önce hiç bir arıza olmamış gibi tüm sistemleı sihirli bir de-ğenek dokunmuşcasına eski düzenlerine kavuşmuştu."Astronotlar da "Yer Kontrol İstasyonu"da hayretler içinde olup biteni anlamaya çalışıyorlardı. Ancaic bu olayın ardındaki gizem perdesi hiç bir zaman çözülemedi.205Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBu ani değişikliğin nedeni ve yıldırımla kaynağı da anlaşılamadı. Çünkü hava tahminlerine göre en yakın yıldırımın 30 km'den daha uzakta olduğu görü üyordu.GİZEMLİ REFAKATÇİLERApollo-12 Ay'a doğru ilerlerken Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yer alan gözlemevleri, aracın civ;ınnda 2 adet parlak yanıp sönen tanımlanamayan cisim gö: düklerini peş peşe rapor etmeye başladılar.Ertesi gün astronotlar da yer kontrole aym olayı bildirdiler.Apollo-12 "Sürekli aynı yerde kalan vî takla atıyormuş gibi görünen bir obje ile birlikteyiz. Dünden beri bizimle beraber sanki bize eşlik ediyor. Roll açımız(Uzay aracının dikey eksene kıyasla kendi etrafındaki dönüş hareketi) 35 kadar olduğunda, çoğunlukla, merkezi lumbozdan görülüyor. Belki de bu size bir ipucu verebilir."Houston'un yaptığı yorumların gerçekle bir alakası yoktu, çünkü seyahatlerinin ortasına gelmişlerdi ve tanımlaya-madıklan obje hâlâ onlarla birlikte uçuyordu. Konuşmalar devam ediyordu.Apollo-12 "Obje çok parlak ve takla atan bir şey oldu. Saniye de 1,5 devirlik taklalar atıyor ya la en azından bu oranda yanıp sönüyor. Hangi yıldıza yaklaşmakta olduğunu size Dick söyleyecek."Houston ise onların adaptör panoları olduğunu iddia ederken, Conrad objelerden birinin, az önce yüksek bir hızla uçup gittiğini bildirdi.Uzay aracı Ay'a yaklaşırken Houston'daki Dinleme İstasyonunun başındakiler işlerin daha gizemli bir duruma girdiğini gördüler. Nereden geldiği anlaşılamayan ve açıklanamayan bir takım sesler duymaya başlan:ıslardı. Hatta bir yetkili "Astronotlar yabancı biriyle konuşuyorlar galiba," demekten kendini alamadı.

Page 87: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

206Uzaydaki islâmiyetAli BektanÇeşitli şekillerde "bipler ve "Islıklara" benzeyen seslerdi bunlar. Astronotlar da bunları işitmişti. Sürelli ıslık sesinin kaynağı bilinmediği gibi NASA buna hiç bir açıklama getirmedi ve sessizliğini korudu.Dünya'ya dönüş sırasında da 24 Kasım saat 11.47'de Hindistan üzerinden geçerken üç astronot dünyanın görüntüsü önünde dış hatlarıyla pırıl pırıl parlayan kırmızı bir UFO gördüklerini rapor ettiler.Apollo-12 "Dünya'nın tam merkezinde, şimdi gerçekten parlak bir cismin ışıldadığını görüyoruz. Dicic dürbünle bakıyor. Gerçekten parlak." 'Houston ile uzay gemisi arasındaki konuşmalarda cismin ne olduğu üzerine konuşmalar sürüp giderken birara Apol-lo-12'den "Yerinden kıpırdamayan bir ışık ve büyüklük olarak, çakan şimşeklerin büyüklüğünde ehn azından Venüs kadar büyük."Gözlem kapsülün denize inişi sırasında bitti. UFO gözden kayboldu.Gazeteler bu olayı şöyle duyuruyorlardı: Tüm Ay Yolculuğu sırasında tanımlanamayan uçan bir cisim, Apollo'ya eşlik etti." NASA Dünya kamuoyunda konuşulmaya ve tartışılmaya başlayan olay için hiç bir açıklama bulmak için çabaladı sonra suskunluğa büründü. Komutan Charles Con-rad ise olayın gerçekliğinin tartışılmayacağını belirtti.207Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAPOLLO 13'ÜN AY MACERASINA UZAYLILAR MÜDAHELEİTTİUçuş Tarihi: 11 Nisan 1970Dönüş Tarihi: 17 Nisan 1970Ay İniş Bölgesi: İniş YapılmadıAstronotlar: James A. Lowell. John L. swigert, Fred W. Haise.Apollo-13 Dünya'yı 11 Nisan 1970 cumartesi günü ter-ketti. Üç astronot Ay'a doğru yollarına dsvam ediyorlardı. Fakat 13 Nisan 1970 pazartesi gecesi şiddetli bir çarpışma meydana geldi. Uzay aracının alarmı çalışmaya başladı. Astronotlar hızla yerlerini aldı. Nabızları birden 70'ten 130'a çıktı.Apollo-13 -"Hey burada başımız dertte"Houston- "Lütfen tekrarlayın."Apollo-13 "Houston başımız dertte."O sırada uzay aracının elektriğinin yansını sağlayan "Bus B" elemanı, artık hiç bir güç sağlamadığı gibi, öteki yarısını da sağlayan "BusA"nmda gücü djşmeye başlamıştı.Yer Kontrol durumu değerlendirmeye çalışıyordu. Fakat uzay aracına herhangi bir sinyal ulaşmıyordu.Lowell: "Houston Apollo-13'ü hâlâ duyuyormusunuz?. Cevap verin."Houston: "Sizi duyuyoruz. Burada sizin için bazı çareler bulmaya çalışıyoruz."208Uzaydaki İslâmiyetAli BektanYer kontrol "Bus A" ile "Bus B"yi beslemen 3 nolu yakıt ünitesinin durumunu inceledi. "Bus B"yi besleyen 3 nolu yakıt ünitesi tamamen devre dışı kalmışt. Üstelik Ünite-1 den de hiç bir güç gelmiyordu.Geriye sadece "Bus A" ile "Ünite 2" kalmıştı. Yer kontrol duruma çare bulmak için çalışıyordu ama sorunu bir türlü gideremiyordu.Astronotlar elektriği "Yörünge kumanda Modülü'ndeki elektrik pillerinden almaya başlamışlardı. A aç fıldır fıldır dönüyordu. İticileri kullanan Lowell aracı bir türlü düzelte-miyordu. 16 iticinin hepsi de elektrikle çalışıyordu ve bunların yarısı da, faaliyeti kesilmiş olan "Bus B"ye bağlıydı.Kısa süre sonra büyük başka bir tehlikeyle daha karşı karşıya olunduğu anlaşıldı. Araçta gaz kaçağı vardı. Ve uzaya oksijen sızıyordu. Böyle giderse kısa bir süre sonra oksijenleri tükenebilirdi.Yer Kontrol'daki Uçuş yönetmeni'nden gelen emirleri dinleyen astronotlar önce pilleri kullanmayı bıraktılar, arkasından da teker teker "Ay İniş Modülü'ne" geçtiler ve modülün motorlarını kullanarak aracın rotasını değiştirdiler. İki

Page 88: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

gün boyunca rotayı birer kez daha değiştirdiler sonunda 17 Nisan cuma günü Dünya'ya dönebildiler. Astronotlar çok büyük tehlike atlatmışlardı. Ya öleceklerdi, ya da sonsuza kadar uzay aracı içinde boşlukta dolaşacaklardı.Dünyaya döndükten sonra müthiş bir iddia ortaya atıldı. ABD'deki "Üniversarium Foundation" isimli kuruluşun yetkilileri kendilerine Ay'da bulunan bir uzaylı tarafından bir mesajın ulaştırıldığını açıkladılar. Bu mesajı önce Amerikan Başkanı Richard Nixon ve NASA Yöneticisi Dr. Thomas O. Paine'nin de bulunduğu, ABD'nin üst düzey yönetici ve bi-limadamlanna yolladılar. Daha sonra da tüm gazetelere dağıttılar.209Uzaydaki islâmiyet________________________________________Ali BektanAy'da yaşadığı iddia edilen ve adının 'Leonidas" olduğunu bildirdikleri uzaylıdan aldıkları mesaj Apollo-13 ile ilgiliydi...Mesajda şunlar yazılıydı:Leonidas: "İçinde yaşadığımız Ay'ın içine kraterlerden birine harp başlıklı bir mermi atılacağını komutanımız bildirdiği zaman, Apollo-13'e eşlik etmekte olan 6 aracımız derhal oradan uzaklaştılar. Bunların yerlerine derhal tam donanımlı 21 parçalık bir konvoy harekete geçirildi. İşte bu sıra Apollo tamamen kendi basma kalmıştı Bundan kısa bir süre sonra sizin meteor diye isimlendirdiğiniz büyükçe bir kozmik toz parçası Apollo'ya çarptı. Bu oldukça büyük bir parça olduğu için, aracınızı bir anda güçsüz hale getirmeye yetmişti. Bu kazadan sonra harp başlıklı merminin kraterden içeri bırakılamayacağına kanaat getirilince, derhal bizimkiler harekete geçerek, Dünya aracının yolculuğunun kalan kısmının tamamlanmasını sağlamaya başladılar. Dünya atmosferine gireceği sırada ısınıp yanmasını önlemek için de, hızını mümkün olduğu kadar azaltmaca çalıştık. Bütün bu işlerin Apollo aracı içindekilerle Yer Kontrol Merkezi'nin işbirliğiyle başarıldığı sanılır."Bu mesajın doğru olduğuna eminiz, çünkü Apollo 13'ün başına gelenler basından saklanmıştı, sonradan ortaya çıktı. Özellikle çarpışma olayı o uzaylının anlattığım doğruluyor. Amerika'nın gönderdiği tüm uzay araçlarına UFO'ların neden eşlik ettikleri şimdi anlaşılıyor. Uzay araçlarının önlerindeki tozları uçan dairelerin süpürmesi, yürümeye çalışan bir çocuğa anne ve babasının yardım etmesi gibi bir yardım oluyor. Demek ki bu destek olmasa Ay'a iniş gerçekleşemeyecekti.Bu arada ABD'nin 2007 yılında Ay'a füzeler yollayarak, uydunun altında patlamalar Apollo uçuşları sırasında Ay'da yeraltı üsleri bulunan uzaylılara karşı ABI) neden düşman-210Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanca tavır sergilemek istiyor, bu önemli bir konudur. Gerçek olun şudur 2000 yılına kadar AY'da bir üs kurmak isteyen Amerika neden bu üssü kuramadı? Bu gün yeniden AY'da istasyon kurup uzay çalışmalarını oradan devam ettirme projesini gündeme getirdi ama iş nasıl olacak, bilinmiyor.AY YÜZEYİNDE GÖRÜLEN TIRTILLITEKERLEK İZLERİ HÂLÂ AÇIKLANAMIYOR.ABD 2007'de füzeler göndererek Ay'da patlamalara neden olursa, bunun sonucu bizce hiç iyi olmaz. İşte o Holly-wood filmlerindeki senaryolar birden gerçel olur. ABD'ye Uzaydan ciddi bir saldırı olabilir. Böyle bir şey söz konusu olduğunda Haberleşme Uyduları imha edilen elektrik santralleri devreden çıkan Amerika nasd kendini savunabilir?2003 İlkbaharında Irak'a saldıran Ameıikalıların Uzay Mekiği dünyaya dönerken biranda parçalandı ve parçalan eyaletler üzerine saçıldı. Mürettebatın tamamı öldü. Irak Sa-vaşı'nın bittiği Ağustos ayında Amerika'daki elektrik santrallerinde arıza oldu. Bir çok eyalette elektrikler kesilince Amerika'da ki hayat felç oldu. Arıza oldukça uzun sürdü ve giderildiğinde bu arızanın nedeni bu güne kadar çözülemedi. Terörist saldırısı denildi ama böyle bir bulguda ele geçmedi. Aslında Amerikan Hükümeti cevabı biliyor ama açıklamıyor. Biz ise bu müdahelenin dünya dışından yapıldığını düşünüyoruz. Mesela Uzay Mekiği'nin yolculuk sırasında kozmik tozlardan etkilenerek dünyaya düşmesi sözko-nusu

Page 89: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olabilir mi? Ya da bir UFO'dan göncerilen enerji ile sistemlerin çalışmaması sonucunda düşmüş olamaz mı?Özellikle Elektrik Santrallerine karşı yapılan müdahele Amerika'yı uyarmak için yapılmış olabilir. Bu olayların ardından Ocak 2004 tarihinde ABD Başka» u Geroge Bush uzay çalışmalarına start verdi ve ilk hedef Mars Gezegeni oldu. Dikkat edilirse Ay'dan vazgeçildi. Çünkü Ay'da bir211Uzaydaki islâmiyetAli Bektanuzay istasyonu kurmak hem pahalı, hem de zor bir iş. Hele orada oturanlarla bir türlü ilişkiyi düzeltemediğine göre Mars'a yönelmek daha akıllıca olmaz rrı? Bu konuların üzerinde düşünmek gerekiyor. Mars'ta varolan uygarlık ile temasa geçmek zaten ABD'li Bilimadamlarının en büyük düşü, hele bir de yüksek bilgiyi ele geçiriılerse. Sadece biz değil, tüm Dünya devletleri bunu düşünmek zorunda.212Uzaydaki islâmiyetAli BektanAY'A UZAYLILAR İÇİN BIRAKILAN İNCİLApoIlo-14Uçuş tarihi: 31 Ocak 1971Dönüş Tarihi: 9 Şubat 1971Ay İniş Bölgesi: Fra Mauro TepeleriAstronotlar: Alan B. Shepard, Stuart A. Roosa, Edgar D. MitchellApollo-13'ün başından geçen olaylardan sonra bir çok kimse, uzaylılara karşı bir haksızlık yapıldığını ve onların dostça yaklaşımlarına karşı, Amerika'nın düşmanca davrandığına inanmaya başlamıştı. Apollo uçuşların bitirme kararı alan NASA kontrol edilemeyen olaylarla artık başedemi-yordu. Uzaylıların gönüllerini almak için bir şeylerin yapılması gerekiyordu. Bu yüzden Apollo-14 mürettebatı, Ay yolculuğu sırasında Rosetta Taşından başka bir de İncil götürdüler yanlarında. Bu uzaylıların ne kadar gönüllerini alacaktı bilinmiyor.Bu İncil bilinen türden değildi. Bu kutsal kitap İngilizce lisanıyla yazılmış ve ayrıca Yaratılış Bölümün in 16 farklı dilden özetini kapsayan bir mikrofilmdi. Bu ınikrofilm küçük bir kapsül içine konulmuş ve Mitchel tarafı ıdan Ay'a bırakılmıştı. Bu incil'in kimler için oraya bıraluldığı hakkında hiç kimse farklı bir yorum getirmemişti. Kimler için bırakıldığını herkes tahmin ediyordu.Apollo-14 Dünya'ya dönerken yine birbirinden ilginç UFO fotoğraflarını beraberinde getiriyordu. Uçuş tamamlandıktan sonra astronotların kendi aralarındaki konuşma diğer telsiz istasyonları tarafından saptanmıştı.213Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKonuşma Şöyle başlıyordu:Roosa: "Hey İşte orada Annbell (Ay'oa görülen tanım-lanamayan garip makineler ve araçlarn için astronotların kullandıkları kod sözcüklerden biri)Tıpkı dün son geçişimizde gördüğümüz gibi..."Shepard: "Resmini çek. Houston bize inanmayacak. Kraterin içine doğru inen şu izlere bak. Raf gibi düz çıkıntının üzerinde.."Mitchell: "Raf gibi düz çıkıntının tam üzerinde. Bir milden daha yüksek olmalı. Baksana, kraterin karanlık kenarından gelen ışığı görüyormusun? Annbell'in tam aşağısında.."Roosa: "Bu kaçırılacak cinsten bir poz değil. Haydi kameralar bizi mahcup etmeyin."Bu fotoğraflar NASA tarafından halen saklanırken, herhangi bir açıklama yapılmadı. Ay'daki izleri ilk inen Armst-rong'ta görmüştü. Sonraki uçuşlarda diğer astronotlar da aynı izlerle karşılaştılar.APOLLO-15Uçuş Tarihi: 26 Temmuz 1971Dönüş Tarihi: 7 Ağustos 1971Ay İniş Bölgesi: Apennine DağlanAstronotlar: David R. Scot, Alfred M. Worden, James B. Invin

Page 90: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ay'daki gizemli olaylar dizisi Apollo-lVin yolculuğunda da tüm hızıyla sürdü. NASA'nın engellemelerine rağmen Dünya'nın çeşitli yerlerindeki "Yer Dinleme İstasyonlarınca kaydedilen konuşmalar Ay'da yaşanan olayları anlatıyordu.1 Ağustos 1971 de kaydedilen konuşmı şöyle:214Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanD. R. Scott: "Ok başı gerçekten doğudan batıya uzanıyor.."Houston: "Roger kaydediyoruz."J. B Irwin: "Yokuş aşağı inerken görüyomz ki, burada izler mevcut."Houston: "İzleri öylece takip edin, Olur mu?"J. B Irwin: "Biz tam (bu arada konuşma kesiliyor sonra yeniden başlıyor) Bunun oldukça iyi bir yol olduğunu biliyoruz. 320'yi kerteriz ediyor, menzili 413 için ayarlıyoruz. Şu çizgileri, Hadley Dağı üzerindeki şu tabakayı açıklayamıyorum.."D. R Scott: "Ben de gerçekten görülmeye değer."J. B Irwin: "Ne kadar güzel görünüyorlar."D. R. Scott: "Düzen denilen şey bu kadar olur."J. B Irwin: "Şimdiye kadar gördüğüm en düzenli yapı."D. R. Scott: "(parazit giderek artarken konuşma kesiliyor) Genişliği öylesine kusursuz ki."J. B Irwin: "Bundan önce gördüğümüz hiç bir şey izlerin tepesinden dibine kadar böylesine kusursuz bir kalınlık göstermiyordu."Parazitler çoğalınca konuşmaya kısa bir ara veriliyor.D. R. Scott: "Orada. Aşağıda çok sağlan ı görünüşlü bir duvar görüyorum. Son derece güzel bir duvar."J. B Irwin: "Grafit gibi..."D. R Scott: "Tamam... Neden yapıyı bir hendek olarak tanımlamıyorsun? İstasyonun bu konuya dikkatini çekmek iyi olmazmıydı?"Houston: "Tamam çocuklar size bu yapının yerden yüksekliğini soruyoruz. Eğer... (Giderek konuşma kesiliyor)215Uzaydaki İslâmiyetAli BektanJ. B. Irwin: "Hey... Şu beyaz renkli dağa bak. Diğerlerinin yanında uç kısmında, tıpkı bir boya lekesi varmış gibi gözüküyor."D. R. Scott: "Evet Koyu gri bir dağ. Fakat gerçekten tepesindeki küçük gri ve beyaz değişikle, beş köşeli bir yıldız gibi görünüyor. Beş köşeli yıldız 15 cm çapında ve on ya da 12,5 cm yüksekliğinde ölçüldü. Uç kısmında açı şeklinde ya da 7,5 cm... bir ışık ile ortadaki gri taşların bulunduğu yerden. Gerçekten bir çıkıntı teşkil ediyor. Çok şaşırtıcı..."Gizemli CümleNeil Armstorng'un Ay'a indikten sonra cuyduğu ezan sesinin ardından Apollo-15 astronotlarından Alfred M.Worden tarafından duyulan sözcüklerin ne anlama geldiği hâlâ araştırılıyor. Gerçi NASA çözmüştür ama gizlilik gereği saklı-yordur.Olay şöyle gelişti: Apollo-15 Astronotları Ay'a indikten kısa bir süre sonra saat ll:15'te birden bire telsizinin sesi kesiliverdi. Houston'la olan bağlantı kopmuştu. Telsiz konuşma işlemini yürütmekle görevli olan Alfred M.Wor-den'ın dikkatini, dinleme cihazında uzun biı ıslık haline dönüşen hışırtı çekti. Alıcısı, kökenini tanımlama olanağı olmayan bir yayım yakalamak üzereydi. Scnra boğuk sesli mırıltılar, bilinmeyen bir dilden söylenen bazı sözcükler duymaya başladı. Daha sonra kalından inceye doğru giden ve yer yer keskin ve sert noktalarla boğuk haykırışlar izleyen bir ses tonuyla, tek bir cümle arka arkaya tekrar edilmeye başladı.Bu sesleri, Alfred M. Worden'ın duyduğu bu tüyler ürperten sesler, Ay İniş Modülü'nün manyetik bantlarına da kaydedilmişti. Bunlar NASA'ya iletildi. Houston ile "Ay İniş Modülü"arasmdaki gizli konuşma bir büroya bağlı hoparlöre aktarıldı. Bu esrarengiz sözcüklerin dikkatle dinlenmesinden sonra da gizli bir toplantıya geçildi.216Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektan

Page 91: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ay'da duyulan sözcüklerle ilgili bu haberin; hem ABD'de hem de başka pek çok ülkede basma baskı yapılarak yayınlanması durduruldu.. Aralarında "Lî Meilleur"un-da bulunduğu bir kaç gazete haber yapabilmişti. Onlar da fazla ayrmtıya giremedi.Haber ilk kez 3 Ağustos 1971'de sabah saat: 08.00'de "France Inter Radio"dan duyurulmuştu. Fakat bu programa katılan bilimsel konularda araştırmalarıyla tanınan gazeteci Lucien B.'de daha sonra suskunluğa girenler arasında yerini aldı.Duyulan sözcüklerden basına yansıyabildi sadece tek bir cümle olabildi. Belki de en anlaşılmayanı özellikle seçildi. Ayrıca bu cümlenin de ne kadar gerçekçi olarak basına yansıdığı hiç bir zaman kesinlik kazanamadı.Sözcük şuydu: "MARA RABBİ ALLARDI DİNİ ENDA-VOUR COUNS ALİM"Bu sözcüklerin ne anlama geldiği konusu ada çok çeşitli görüşler ortaya atıldı. Kimi, İbranice'ye, kimi ise Arapça'ya benzetti. Ancak kesin bir sonuca varılamadı Basına yansımayan ve konuşulması bile yasaklanan diğer sözcüklerin ne anlama geldiği ise bu güne kadar öğrenilemedi.Basına yansıya cümleye gelinceİbranice olduğu düşünülürse:Mar: BayMara: Acı, SertRabbi: Öğretici, eğiticiDini: Kanun, hüküm anlamlarına gelmektedir. Cümle içinde geçen endavour, Aalardi, Esa, Couns ve Alim kelimelerinin ise İbranice'de herhangi bir karşılıkları bulunamadı.Buna karşılık basında yer alan cümlenin Arapça sözcükler olduğunu ve cümlenin aslında: "RABBÎ EL-ARDZ-Dİ-217Uzaydaki İslâmiyetAli BektanNİ-ENDAHU-EZA-KUN-ALİM" olarak ifade edilmiş olabileceğini ileri sürenler oldu.Cümleyi Arapça'ya benzetenler; bazı sözcüklerin anlamlarım şöyle açıklamışlardır:RabbiElArdz: Yerin RabbiDin: YasaEza: EziyetKun: OlAlim: BilenGörüldüğü gibi cümlenin aslında ne anlama geldiği anlaşılabilmiş değildir. Bir çok araştırmacı bu cümlenin dünyada bilinen bir lisana ait olmadığını açıkladılar. Burada önemli olan bu cümle ile birlikte bu sözleri kimin söylediği önemlidir.Apollo-14 Ay yolculuğunda; Hırıstiyanl;ınn kutsal kitabı İncil'i götürüp Ay'a bırakmıştı, mikrofilm olan incil'e cevap Apollo-15'in yolculuğunda verildi. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Cümlenin tamamını Amerikalı uzmanlar alıp okudular ve çözdüler. Bizce bu sözcüklerin temeli ise Arap-çadır. Bu sözcüklerin verdiği anlam "Yerin Rabbi, yasalarıyla her şeyi bilendir. Ol dediğinde her şey olur. İsterse eziyet eder, isterse mükafat verir."Bunun karşılığında Kur'an-ı Kerim'de Ayetler arasında buna benzer anlamların bulunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim."Türkler ve Uzaylı Ataları" kitabımda Evrenin bir çok yerinde MÜSLÜMAN UZAYLILARIN OLDUĞUNDAN BAHSETMİŞTİM. BUNA DÜNYAMIZIN UYDUSU AY'İD A DAHİL ETMEM GEREKİYOR.218Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAPOLLO-16'NIN KARŞILAŞTIĞI UFO'LARUçuş Tarihi: 16 Nisan 1972Dönüş Tarihi: 27 Nisan 1972Ay İniş Bölgesi: Descartes Dağlık BölgesiAstronotlar: John W. Young, Thomas K. Mattingly, Charles M. Duke

Page 92: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Apollo uçuşlarının sonlarına yaklaşılmıştı. Ancak Ay'ın üzerindeki Gizem perdesi aralanacağına date da yoğunlaşıyordu. Giden astronotlar UFO'lann yanı sırı ilginç mimarilere sahip binalarla karşılaşıyorlardı. Gördüklerini Yer Kontrol îstasyonu'na bildirirken ilginç ifadeler kullanıyorlardı. Apollo-16'da yoğun bir UFO filosu ile karşılaştı. İşte konuşmalar:Houston: "Gizemli bir şeyden söz ettin."Charles M. Duke: "Taman Gordy "Pitch' hareketi yaptığımızda, Ay İniş Modülü'nün çevresinde gördüğümüz bir şeyden söz etmek istiyorum.9 ya da 12 metre kadar dışarıya doğru kayıyorduk ki, uçarak geçen bir sürü beyaz objeler belirdi. Sanki sevk edilmekte ya da fu bulmaktaydılar. Ancak bundan emin değilim."Houston: "Bunu kaydediyoruz Charles..."Apollo uçuşları sırasında Ay'daki üslerden havalanan UFO'lar astronotlara yardımcı olmaya çalıştılar. Uzaylı Le-onidas'm açıklamalarını mantıklı olarak düşündüğünüzde bunun doğru olduğunu düşünebilirsiniz. Bu gün Teknolojik olarak ne ABD, ne Avrupalılar, ne Ruslar ne de Çin'liler uzay çalışmaları sırasında uzay boşluğunda u; un süre yol ala-219Uzaydaki İslâmiyet________________________________________Ali Bektanbilecek bir uzay gemisi yapabilecek durumda değiller. Çünkü uzay boşluğunda bulunan çeşitli tehlikeleri özellikle göktaşlarının ve kozmik tozların çarpmasını engelleyebilecek sistemleri yapmak gerekiyor. Bunun dışında uzay aracının süratinin ışık hızına ulaşması ya da en azından onun yansı kadar yani saniyede 150 bin km yol alabilecek bir düzene sahip olması gerekiyor. Bunları yapabildikten sonra Güneş sistemindeki gezegenlere keşfe çıkılır. Bu arada yıllardır ABD'deki gizli üslerde denemeleri yapılar uzay araçlarını kullanma vakti hâlâ gelmedi mi? Özellikle 51'nci bölgedeki çalışmalar ne durumda bilinmiyor. 21'nci Yüzyıl'da uzayda bir takım başarıların geleceğini bilim dünyası düşünüyor. Burada enteresan olan durum ise ABD'nin Mars aşkının neden bu kadar üst seviyede olduğu. Mars'taki uygarlıkla temasa geçip bilgiye sahip olmayı hedeflediği ise hiç te mantıksız değildir. Zaten NASA'nın her uzay projesinin ardında Dün-yadışı Varlıklarla temasa geçmek yatmıyor nu?NASA'NIN ŞİFRELERİ VE SANSÜR OLAYLARINASA, astronotları uzaya göndermeden önce Dünya'da iken ne kadar uyarsa da onların uzayın derinliklerinde yaşadıkları gizemli olaylar karşısında heyecanlanmalarına ve kendilerini tutamamalanna bir türlü engel olamıyordu. Ancak bazı durumlarda astronotlar şifreli konaşuyorlardı. îster normal isterse şifreli olsun oralarda garip bir şeylerle karşılaştıkları belli oluyordu. Bu kurallara en fazla Apollo-16 uçuşlarında dikkat edildi.İşte sansürlü konuşmalardan örnekler:Houston: "Yüzeyin altında bulunan topraktaki aklık derecesi değişikliğinden ne haber? Tabii, buniı önce "Flaag"de gördünüz ve büyük bir ihtimalle, bu sizi orada daha fazla heyecanlandırmıştı. Oradaki toprakta herhargi bir değişiklik var mı idi?"220Uzaydaki islâmiyetAli BektanCharles M. Duke: "Hayır Alsep civarında lekeler halindeydi, Plum da sanki her yerdeydi. Daha çok hakim olan izlenim, beyaz aklığın, üstteki ince tabakadan (o sırada parazitler girer konuşma kesilir... Olmasıydı."Houston: "Tamam şimdi sana sadece bir sorumuz var John- Yan yola geldiğinizde ya da yan yclda olduğunuzu düşündüğünüzde sanınz güneyden dolandın, öyle değil mi?"John W. Young: "Öyle rastladığımız şey Barbara'ydı."Bu konuşmalar Sağa Dergisi'nde yayınlandıktan sonra bir yazar Joseph F. Goodavage, konuyla ilgili olarak, NASA'da görevli jeologlardan Faruk El Baz ile yaptığı bir röportajı aktarmıştı:Sağa: "Sizce Apollo -16 astronotlanndan John W. Young Barbara'ya rastladığını söylediğinde ne demek istemiştir?"El Baz: "Pek bir şey diyemem. Belki de bir şifredir."Sağa: "Ancak, Ay'daki bir şey için "Barbara" tuhaf bir isim değil mi?"El Baz: "Evet, bir bilmece, ileri sürdüm gibi belki bir şifre ama gerçekten bilmiyorum..."

Page 93: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Tüm bu sansüre rağmen astronotlardan Thomas K. Mat-tingly Ay'ın çevresinde dönerken, uzayda parlayan bir ışık görmüş ve bunu anında büyük bir heyecanla Houston'a bildirmişti.Thomas K. Mattingly'nin gördüğü bu ışık daha sonra Ay ufkunun arkasında kaybolmuştu.Dr. El Baz'a Apollo-16'nın başından geçen ilginç olaylar sorulmuştu.Sağa: "Bu gözlemler nedir? Kozmik ışın panltılan mı? Yoksa Astronotlann içinde oluşan hayaller miydi?"221Uzaydaki İslâmiyetAli BektanEl Baz: "Bedenlerinin dışında, çünkü beyine ve optik sinirlere nüfuz eden kozmik ışınlar için yapılan deneyler sırasında Ken Mattingly diğerlerinin görmt-kte olduğu pırıltıların hiç birini görmemişti. Anlaşıldığına göre, Mat-tingly'nin optik sinirleri öteki bazı astronotların kaydettiği ışık parıltılarını kaydetmiyordu."El Baz: "Optik sinire. Dünya'dan Ay'a uçan ya da dönen bir çok astronot, gözlerini kapadığı zaman bu parıltıları gördüğünü rapor etti. Ancak Ken Mattingly'nin gördüğü şey uzay aracının ötesinde, Ay'ın çok ötesindeydi. Ve sonunda Ay ufkunun arkasında kaybolmuştu. 8u çok tuhaf bir olaydı. Önceleri bir takım ihtimaller üzerinde durduk. Birincisi öylesine büyük ve öylesine güçlü tir kozmik ışındı ki, Mattingly'nin gördüğü bir hayalden ibaretti.İkincisi; biran için pencerenin önünde asılı kalan kozmik bir toz parçasıydı ve hızla kaybolduğu için astronot bunun ötede mi, yoksa araca iyice yakın mı olduğunu fark edecek kadar doğru görüş açısını tutturamadı. Üçüncüsü; bu ihtimallerin hiç biri gerçeklere uymadığı için bu gözlem de UFO'LAR kategorisine katılmalıdır."Sağa: "Obje izlenemedi mi?"El Baz: "Kesinlikle büyük bir objeydi. Ancak muhakkak ki bildiğimiz herhangi bir uzay aracı da değildi. Çünkü çok büyük bir hızla hareket ediyordu. Hiç bir Sovyet ya da Amerikan uzay aracı, ne Ay üzerinde ne de yakınında bu kadar hızlı hareket edemez."Sağa: "Peki herkes Dünyadışı'ndan Ay'a inenlerin bulunmadığını biliyor gibi. Böyle düşünüyorlar?'El Baz: "Dünyadışı'ndan Ay'a inenlerin bulunmadığını bilmiyoruz ki... Ay'ın haritası, bazılarının düşündüğü şekilde en ince ayrıntısına kadar çıkartılmış değildir. Gerçi, bir222Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanbaştan öbür başa fotoğrafları çekilmiştir, ama bu da 1,5 ya da 3 km'lik bir ayırma değeri ile yapılmıştır. Yani bu resimlerin çoğunda görebileceğiniz en ufak obje 1,5 km ge-nişliğindedir. Ay yüzeyinin üstünde ya da altında DÜNYA DIŞI OBJELERİN BULUNABİLECEĞİNİ İHTiMAL DIŞI BIRAKMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR."Mesele Apollo uçuşlarının bitiminde kenciini gösteriyor. Amerika Ay'da ÜS KURMAK İSTİYORDU. NEDEN BUNDAN VAZ GEÇTİ? 1972 yılından bu yana Ay'a gitmeyen Amerika, aslında elde edeceği bilgiyi Ay'da yaşayanlardan alabilme imkânına sahip değilmidir? Yapılacak tek şey Uzay mekiklerinden birini Ay'a göndermek ve iniş yapmak olacak. Ondan sonra zaten ziyaretçiler /anlarına geleceklerdir. Böylece uzaylılarla temas gerçekleş niş olmayacak mı? Olacak o zaman neden bunu yapmıyorl ir? Bunun cevabı bizce Apollo-15 uçuşu sırasında gönderilen mesajda mı yatıyor. Yani Sizinle görüşmeyiz ve istediğiniz bilgiyi veremeyiz. İşte bu olabilir mi? Ya da onlar Ameaka'ya bu bilgiyi verdikten sonra Amerika'nın Dünya'ya hakim olacağından mı korkuyorlar? Bu bilgiyi ABD'nin kölüye kullanacağım düşünmüş olabilirler. Başkan Bush Ay' ı yeniden gitmeyi neden istiyor. Aradan geçen 32 yıldan sonra 2012'de istiyor. Yani 40 yıl sonra. İşte NASA'nın bilimadamlanna fırsat AY'da Dünyadışı varlıklarla karşılaşıp bilgiyi almak için bulunmaz fırsat var.223Uzaydaki islâmiyetAli BektanAY'DAKİ KUBBELİ YAPILARIN SIRRI

Page 94: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Astronotlar Ay'a indiklerinde orada karşılaştıkları olayları kendi aralarında çok rahat bir şekilde konuşabiliyorlardı. Görülen UFO'lann yanı sıra Ay'da bulunan ve insan elinden çıktığı belli olan yapıları şaşkınlıkla ve hayranlıkla izledikleri bu konuşmaların basına yansıması ile oraya çıktı. Kubbeli Yapı ile ilgili olarak bir diğer gelişme de bilindiği gibi Mars Gezegeninde yaşanmıştı. Mars'a gönderilen Pathinder Uzay Aracı Kubbeli bir binanın fotoğrafını NASA'ya yollamıştı ve Nasa bunu sansürleyerek medya'y;i dağıtmıştı. Kubbeli Binanın orijinal resmi NASA'dan sızdıktan sonra bir zamanlar o gezegende insanların yaşadığı ortaya çıkmıştı. Mars'ta görülen yapının bir benzerinin Ay'da da ortaya çıkması iki gezegen arasındaki bağlantıyı düşündürüyor.Apollo-17'nin Astronotlarının kendi aralarındaki konuşmalar şöyle:Harrison H. Schmitt: "Orada esrarengiz bir blok daha var. Hemen bu çıkıntının kuzeyinde Kare tabanlı bir piramit değil, ikiz kenar üçgen tabanlı ve Shorty'deki kadar olmasa da yine de çok güzel gözüküyor."EugeneA. Cernan: "Parlıyor tamam. Beni işimle baş başa bırak Burada izler var. Onları izleyebileceğimi düşünüyorum."Harrison H. Schmitt: "Şu anda yuvarlanmış kaya izlerinden bir tanesinde bulunuyorum. Şimdi ne diyorsun?"Eugene A. Cernan: "Hey bu üstümüzden uçan cisimler de neyin nesi? Bu Nedir? Hey burada biı şey hasara... Burada ne patladı? Bu nedir?.."Harrison H. Schmitt: "Antenlerin. Harici Anten bölümünde bir patlama. Orada ne parçalandı Öyle?...224Uzaydaki islâmiyetAli BektanEugene A. Cernan: "Ay Aracında Bir şey yanmış gibi."Harrison H. Schmitt: "Evet patladı. Hemer. az önce de bir şey üzerimizden uçarak geçti. Hâlâ."Eugene A. Cernan: "Tanrım bir tarafından isabet aldık zannediyordum. Hâlâ başımızın üzerinde uçuyor. Zannediyorum ki doğrudan doğruya Ay'a düşen bir meteorun gözlemcisi olduk. Üzerimizden uçan bu cisimler de neyin nesi?"Astronotlar Ay'a düşen meteoru görürken, çevrelerindeki UFO'lan da görmeleri ilginç oluyor. Belki de meteor onlara çarpıp ölümlerine neden olabilecekti de, gelen UFO'lar müdahale edince meteordan kurtulmuşlardır. Pek de mantıksız gelmiyor, çünkü Apollo uçuşlarına eşlik eden UFO'lar bir yerde uzay araçlarına yardımcı olmadılar mı?Biz gelelim Ay'daki Kubbeli Yapılara:Apollo-17 ile Houston arasındaki bir konuşmadan ise, astronotların Ay üzerinde garip kubbelerle karşılaştıklarını anlıyoruz. Fakat bu konuşmaları başka "Dinleme İstasyonları" kaydetmesin diye, Houston'un aşın bir çaba harcadığı anlaşılıyor.. Çünkü konuşmalar sık sık parazit sesleriyle kesiliyor. Ama yine de orada garip bir şeylerin astronotlar-ca keşfedildiği çok açık anlaşılıyor:Houston: "Devam et Ron."Ronald E. Evans: "Tamam. Rapor vermek istiyorum. Büyük bir şey dürbünle bir kez daha baktım.."Houston: "Kaydediyoruz Ron. Kubbenin rengi ile oradaki Aitken Denizi arasında bir fark var mı?...RonadlE.Evans: "Evet var. Tabanında bıklava biçiminde bir dolgu var.."Houston: "Ronald Anla Condorect Oteli Tamam. Con-dorect A'mn Kuzey-Batı duvarını kaydediyoruz.."225Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanRonald E. Evans: "Alanın şekli oval ya da eliptik. Elips yukarıya doğru yer alıyor." Konuşmanın bundan sonrası ise kaydedilmemiştir.Bu tür kubbeleri ve yapılan bir önceki Apollo uçuşu sırasında Apollo 16 astronotlarından Duke'ca görmüş ve çok heyecanlanmıştı:"Bu aletler inanılacak gibi değil. Aşağısı bloklarla kaplı 5 metre genişliğinde.."Apollo-17 astronotlarından deneyimli jeolog Harrison H. Schmitt'in şu sözleri de herhalde hiçbir zaman unutulmayacak:"İzler görüyorum. Kraterin yamacında. Taa yukarıya kadar uzanıyor."

Page 95: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Apollo-17'nin Ay'daki araştırmaları sona erdiğinde, Ay'a son bir anı paketi daha bırakıldı. Üzerinde şunlar yazılıydı: "İsteriz ki, bansın ruhu, bütün insanlığa panltılannı yaysın."Bu mesajın altında ise üç astronotun vs Vietnam da savaşlar sürerken banştan söz eden Başkan Nixon'un imzala-n vardı.AY'DAKİ GARİP BLOKLAREski Sovyet dergilerinden "İnteravai"cle yayınlanan bir rapora göre; Lunar Orbiter-2 uzay aracı Ay'ın yüzeyinden 23 mil uzaklıktan "Sea Of Tranguüitiy"ni a batı kenarında, doğal bir düzende olmayan bir dizi taşın resmini çekmişti. Çaplan 15 m olan bu dev taşlardan sekiz tanesinin gölgesi 12 ila 21 m uzunluğunda görünüyordu. Bunlardan biri 213 m yüksekliğindeydi ve ABD'deki Washington Monument'i andırıyordu. Bu taşların gometrik bir dizilişte bulunduklannı söyleyen Boeing Biyoteknoloji Enstitüsü'nden William Bla-ir: "Bu sütunlar ister istemez insana, dön duvan yıkılmış, sadece dört köşesindeki sütunlan ayakta kalan bir yapı ha-226Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrabesini düşündürmektedir. Eğer böyle bir şey Dünya'da bulunsaydı, arkeologların ilk yapacakları şey, bu yapının temellerini ortaya çıkartmak için kazılara girişmek olurdu," demiştir.Bunların doğal formasyonlar olduklarını söyleyen bilima-damlarına Araştırmacı yazar Peter Kolosimo şu cevabı veriyor:* "Bunların rastgele oluşmuş doğal yüzey şekilleri içinde tek ve eşsiz olurdu ki bu da, eline kulem alan bir maymunun Pisagor Teoremi kurması kadar şaşırtıcı ve açıklama gerektiren bir durum olurdu."Benzer formasyonlara 4 Şubat 1966 da Lunır-9'un "Oce-an Of Stroms"da (Fırtınalar Denizi'nde) çektiği fotoğraflarda da rastlanmıştır. 45 m boyunda taş kuleler.. Bu kuleler için Sovyetlerdeki Technology Of Youth Dergisi'nde "Plânlanmış Yapılar" tanımlaması yapılmıştır.NASA'dan Jeolog Dr. Faruk El Baz, bu taş kuleler hakkında şöyle bir yorumda bulunmuştu: Ay'da açıklanamayan bazı objeler bulunmaktadır. Son derece uzun gölgelerin oluşumuna neden olan bu taş kulelere, Ay'ın hemen hemen her yöresinde rastlanmıştır. Uçları iğne gibi sivri, biten miller-ce uzunluktaki gölgeler bizler için dramatik acayiplikler arz etmektedir. Bunların bir kısmı 100 yani yükseklikte olup bazıları da Dünyadaki en yüksek yapıdan daha yüksektir. Hem de 2-3 misli yükseklikte.. Genellikle etraflarındaki araziye göre daha açık renktedirler. Bu da onların başka bir gizemi. Bunlar başka materyalden yapılmışa benziyorlar. Bu beyazımsı yapıların Ay yüzeyinden yakın fotoğrafları çekilmemiştir. Çünkü onların bulundukları bölgeye Apollo indirilmedi."Evet astronotlar kasıtlı olarak bu garip ve gizemli kulelerin yanına indirilmediler ama daha başka acayip bloklarPeter Kolosimo zamansız Dünya.227Uzaydaki islâmiyetAli Bektangördüler. Apollo-16 astronotu Duke Yer Kontrol İstasyonu ile konuşurken çok heyecanlıydı: "Bu aletler inanılacak gibi değil. Aşağısı bloklarla kaplı... Beş metre genişliğinde."Sağa Dergisin'nde Joseph F. Goodavage: "Bizim astronotlar Ay'da UFO'ların kanıtlarını buldular mı?" başlıklı ilginç makalesinin bir yerinde ise şunları /azıyordu: "Astronotların bu heyecanı Dünya'ya torba torba taşıdıkları Ay Taşı ve toprağına mı, yoksa o zamana kadiir hiç görmedikleri yapay bir şeylere miydi?."GARİP KUBBELERİN SIRRIMimarideki kubbe kullanımı ilk olarak Doğu medeniyetlerinde ortaya çıkmıştır. İslâmiyetin yayılmasının ardından yapılan ilk binalar cami olmuştur. Cami ibadet yeri olarak tasarlanırken kubbeli olarak düşünülmüş ve 1400 yıldan beride yapılan büyük küçük tüm camilerde bu kubbeli sistem kullanılmıştır. Kubbeli bina yapma modas daha sonra medreselerin, yanı sıra hamamlara, türbeleıe kadar her yere geçmiştir. Kubbe Mimari modasının nasıl çıktığının tarihi ise

Page 96: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bilinmemektedir. Doğu Mimarisi denildiğinde daima kubbeli yapılar akla gelmiştir. Ay'da ve Mars Gezegeninde görülen kubbeli yapılar nedir? Yoksa Uzaylı Müslümanların ibadet ettikleri camiler midir? İnsanın imması gelmiyor değil mi? Sonuçta uzayda da kubbeli mimariye rastlıyorsunuz. O zaman Prof. Dr. Celalettin Yeniçeri hocamızın yazdığı "Uzay Ayetleri "Tefsiri kitabında bahsettiği gibi "UZAYLILAR VARDIR. ONLARA DA KİTAP VE PEYGAMBER GÖNDERİLMİŞTİR" ifadeleri çok yerindedir. Öyleyse Uzay da da Müslüman olan uzaylılar var diyebiliriz. Nedenini şöyle açıklayabiliriz. Diyelim ki Amerikalılar Mars'ta yaşayan bir uygarlık ile temasa geçtiler. Bilgi alış verişi şuasında kendi dinlerini de anlatıp onların Hıristiyan olmalarını istemeyecekler mi? Tabii ki isteyecekler. O zaman biz de bunu ileri sürdüğümüze göre mantıklı olmuyor mu? Çün-228Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektankü Hazreti Muhammed'in hadisine göre "ALLAH 18 BİN ALEMİN DE RABBİDİR" hadisi sözünün anlamının, bizim gibi insanların yaşadığı 18 bin gezegenin daha bulunduğunu ifade etmiyor mu? Sonuçta ABD'li astronomlarda bu rakamı Samanyolu Galaksisi'ndeki bizim gibi veya bizden ileri uygarlıkların olabileceği gezegenler olarak kabul ettiklerine göre, bizim de Uzay'da Müslüman aramamız hayal değildir.Belki de Ay'ın gizemli yapılarının en ilgirci, 40-50 yıldan beri görülmeye başlanan garip kubbelerdir. 1960'lara kadar bunlardan 200 kadar görüldü. Bazılarının çaplan 210 cm'ye kadar ulaşıyordu. İngiliz Astronom H P VVilkins'e göre bu kubbelerin ilki 1953'de gözlendi. Aynı yıl F.H Thorton da bu gözlemi doğruladı. Daha so ıraları Apollo astronotları da bu kubbeleri gördüklerini söylemişlerdi.Apollo-16 Astronotu Duke'den sonra Apollo-17 Astronotu Evans da gördüklerini amnda Yer Kontrol İstasyonu'na bildirmişti.Bunların ne oldukları konusunda bir somya Dr. Faruk El Baz; NASA'nın Ay'da keşfi yapılan her >eyi açıklamadığını, hatta tam tersine EAstronotlar'a gördükleri acayip bildirirken kullanmak üzere özel kod sözcüHer verildiğini itiraf etmekten kendini alamamıştır.Soru şu: Ortada gizlenen bir şey yoksa neden Kod verilsin ve bunun kullanılması istensin. Kodlar hem Ay'daki binalar için, hem de UFO'lar için hazırlandıAmerikalı amatör astronom George Leonard'ın Ay ile ilgili olarak açıkladığı bilgilerin kaynağı NASA'nın elindeki gizli bazı belgelerden hazırlanarak yazıhoı "Somebody Else Is On The Moon" adlı kitaptır.George Leonard'a göre "Ay'da yüzey altında yaşamakta olan çok yüksek bir uygarlık vardır. Bu uygarlık Ay yüze-229Uzaydaki islâmiyetAli Bektanyinde de madencilik ve inşaat alanlarında da etkinliklerini sürdürmektedir."Bu görüşe varmadan önce Ay'ı gözlemleyen Leonard daha sonra kendisinden önce yapılan tüm gözlemleri birbirleriyle karşılaştırmıştı. En son olarak da NASA'nın elindeki gizli belgelerden bir kısmını inceleme olanağına kavuşunca kafasında pek çok soru belirmişti. Bu sorularını daha önce NASA'da görev yapmış olan Dr. Samuel Witt-comb'a yönelttiğinde aldığı cevap şu olmuştu:"Ay'da böyle ilginç şeyleri ilk gören siz değilsiniz. Bunlar henüz açıklanmış değil. Birinin çıkıp kitap halinde bunları yayınlaması gerekiyor. Evet, bana bu anlattıklarının esaslı kanıtları bulunmaktadır. Ay'da "ZEKİ BÎR IRK" bulunmaktadır. Bunlar büyük bir ihtimalle bizim güneş sistemimiz'den değil. Bir gece ben de tam iki saat süreyle Aris-tarchus Krateri içinde acayip bir ışık izleniştim. O ışık sönüp kaybolduktan sonra Plato Krateri iç nde bir seri ışık belirdi. Dünya'dan bakılan bir teleskoptan görülebilen bir ışığın şiddetini düşünebiliyormusun..? Bundan başka Ay'ın bazı bölgelerinde günden güne ortaya çıkan değişikliklerde vardır. Hem de gerçek değişiklikler. Benden daha fazla anlatmamı bekleme. Bunları kendin serbest bir şekilde yazabilirsin."George Leonard: "Bir ipucu veremeznisiniz?"Dr.SamuelWittcomb: "Bu değişiklikle- hem Ay'ın Dünya'dan görülen yüzünde, hem de arka yüzünde olagelmektedir. Fakat daha çok arka yüzde."AY'DAKİ DEPREMLERİN SIRRI

Page 97: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ay'ın Güney-Doğu kadranında bulunan Bullialdus Krate-riyle Lubiniciky-E arasındaki bölgede sismik titreşimler olmaktadır. Bu bölgede Apollo astronotları tarafından bırakılmış sismik cihazlar bulunmaktadır. Bu cihazlar zaman zaman Richter" ölçeğine göre on büyüklüğünde ve kesinti-230Uzaydaki İslâmiyetAli Bektansiz süren büyük depremler saptayarak Dünya'ya bildirmişlerdir. NASA bu konuda "Güçlü sinyaller Lubinicky Bölge-si'nin altından gelmektedir. Bu bölgeyle ilgili sismografların aktivitesi oldukça fazladır" açıklamasında bulunmakla yetinmiştir.Peki Ay jeolojik aktivite bakımından ölü bir küre ise, sismik cihazların saptamakta oldukları bu titreşimlerin kaynağı nedir?Dr. Wittcomb bu konuda George Leonard'a şunları söylemekle yetinmiştir: "Ay yüzeyindeki bu acayiplikleri doğrulayacak çak az yetkiliye rastlayacaksın. Bunlardan bazıları belki Ay toprağının altından gelen bu hareketlerin "ZEKİ KÖKENLİ" Konstrüksiyonlarla ilgili olduğun söyleyebilir.."Doktor daha da ileri giderek şu görüşlere, de yer vermiştir:"Ay çok büyük bir uzay gemisidir. Uzayda başından epeyce macera geçtikten sonra bundan binlerce yıl önce Güneş S istemini'ne ve oradan da Dünya yörüngesine sokulmuştur. Ay'ın çeşitli yörelerinde makineler görülmüştür. Bunlar Nükleer güçle çalışmaktadır. Bir gün yine Ay'ın Dünya yörüngesinden ayrılıp, Güneş Sisteminin dışına yöneltilmekte kullanılacaktır."Sovyet Astrofizikçileri Vasin ve Sherbakov'un teorisini anımsatan bu inanılmaz iddia, Ay'la ilgili çaışmalarda bulunan Jet Propulsion Laboratuvan'ndaki yetkililerden gelmiştir. Dr. Samuel Wittcomb bu iddianın büyük bir gerçeği yansıttığını belirtmiştir.Yazar Robert Charroux "Mans Unknown History" isimli eserinde Ay'daki bu acayip gözlemlerle ilgili görüşlerini şöyle ifade etmektedir:"Ay'ın bazı tanımlanamayan uzay araçları ıa üs vazifesi gördüğünü düşünmeye zorlayan pek çok gözlem yapılmış-231Uzaydaki islâmiyetAli Bektantır. Astronomlar değişik zamanlarda Aristerchus Krateri'nde parlak ışıklar, Eratosthenes Krateri'nde X biçiminde bir nesne, Littrovv Trateri'nde Q biçiminde bir obje ve Plato krateri'nde damalı ekose görünümünde bir yüzey şekli görmüşlerdir. Acaba bunlar Dünyadışı Astronotlar'in becerileri-midir? Bu ihtimal özellikle Plato Krateri'ndeki gizemli ışıklardan sonra kolay kolay reddedilemez."1935'de Van Der pol ve Stormer isimli iki bilim adamı Ay'm üzerinden ve civarından gelen radyo sinyalleri saptamışlardı. Aynı şekilde Marconi ve Telsa'da Ay üzerinde flaş gibi çakan ışıklan gördüklerini rapor etmişlerdi.1958 Ekimi'nde ABD, Sovyet ve İngiliz astronomlar saatte 25 bin mil hızla Ay'a doğru yaklaşan bir objeyi aym anda saptadılar. Bu objeyi sadece görmekle kalmadılar, aynı zamanda onun radyo sinyalleri göndermekte olduğunu da saptadılar. Bu sinyaller deşifre edilememişti.Tüm bu gözlemlerin, Ay'daki yabancıknn belirgin kanıtlan olduğunu ileri süren ünlü UFO Yazan Harold Wilkins şöyle konuşmuştur: "Ay'ın Uçandaireler veya Uzay gemileri için bir durak yeri ve geliştirilmiş gözlem üssü olduğunu önermiştim. Bu ışımalann görüldüğü merkezlerin Ay'm Kuzey-Batı kadranında da olduğuna dikkat çekerim."Başka bir Ufolog Donald Keyhoe da "Dünyadışı Astro-notlar"ın Ay'da bulunduğuna kuvvetle ir andığını ifade etmektedir:"Elde bulunan tüm kanıtlar sadece Ay'ın bir üs olduğunu doğrulamakla kalmıyor, orada zekice operasyonların da başlamış olduğunu gösteriyor. Eğer böyle ise, bu varlıklar kimler olabilir? Onlar başka gezegenlerden mi geliyorlar?Yoksa Ay'ın yerli insanlan mı? Bu konuda ihtimal çok. Onlar Ay Atmosferinin incelmeye başlamasından çok önceleri orada yüzeyde oturuyor olabilirler. Eğer böyle değişen232

Page 98: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanşartlar nedeniyle toprak altında sentetik biı atmosfer oluşturarak, Ay'ın içinde yaşamaya başlamış olabilirler. Fakat daha kuvvetli bir ihtimalle Ay ırkı öteden beri toprak altındaki tesislerde yasaya gelmiştir."Ay'la ilgili gizemler sırlar ve olaylar bununla bitmiyor. En ilginci Ay konusunda ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremeyen NASA'dır. Önce AY'da üs kuracağız, diyorlar; sonra da Ay'a uzay aracı gönderip Helyum3 İzotopu getirelim diyorlar. Veya 2007'de Ay'a füze gönderip ye-raltını bombalayalım orada su var mı yok mu öğrenelim diyorlar. NASA'nm kısacası kafası karışık.Bu düşünceler arasında 2007'de Ay'a füze gönderip bombalamak ise bizce çok tehlikeli bir olıydır. Bunun olması halinde Amerika'nın bunun faturasını nasıl ödeyeceğini ben de merak ediyorum. Mesela orada yaşayanlar bunu bir savaş nedeni sayıp ta ABD'ye saldırdıklarında, Amerika kendini nasıl koruyacaktır. Kendinden daha üstün teknolojiye sahip bir uygarlığa saldırmak akla pek de mantıklı gelmiyor. Hollywood filmleriyle yıllardır Dünya insanının uzaylılara bakışını ONLAR DÜŞMANDIR, DÜNYAYI İŞGALE GELİYORLAR diyerek şartlandırıp, böyle bir düşünceyi insanoğlunun bilinçaltına yerleştiren Amerika ne kadar samimidir.Biz de o zaman şunu soruyoruz? Uzaycian gelecek yüksek zekâlı bir ırk dünyayı şimdiye kadar istila etmez miydi? İlkel çağlardan bu yana yıldızlardan gelenler sadece ve sadece insanlara yardım etmişler. Bunun dışında dünya insanlığını yok etmemişlerdir. Onlara bağlayan Evrensel ya da kozmik Yasalar varmı? Bizce vardır.Mesela Kur'an-ı Kerim'de Allah şöyle buyuruyor: "Gök Halkından herhangi bir kimse, dünya insanından birinin ölümüne neden olursa, ona ahiret'te şiddetli ızap veririm," demesi Uzaylıların önündeki engellerden birisi olmasın. Ben mantıklı bağlantılar peşindeyim. Çünkü İslâm Dünyası bir233Uzaydaki İslâmiyetAli Bektandönem çok büyük astronomlar yetiştirmiştir Yüzyıllar önce Türk ve Arap İslâm Alimleri yaptıkları bilimsel çalışmalarla bu gün bilinen bir çok şeyi daha keşfedilmeden yüzlerce yıl önce onlar keşfetmedi mi? Bu Astronomi konusunda uzman olan İslâm alimlerinin bir çoğu BAŞKA DÜNYALARDA DA HAYAT OLDUĞUNA dair fikirlerin yazdıkları kitaplarla da ortaya koydular. Hem de asırlar önce.AY'DAKİ MAKİNELERİN SAHİPLERİ KİMLER?Araştırmalar ilerledikçe, Ay'la ilgili gîripliklerin daha da arttığım görüyoruz. Bunlarla ilgili NASA'mn elinde çok sayıda fotoğraf bulunmaktadır. Örneğin, çaoraz olarak üst üste gelmiş iki solucanı andıran bazı makir elerin boyutları bir milin altından başlayarak üç mile kadar değişmektedir. Bunlar donuk metalik görünüşe sahiptir. Bunların toprağı kazmak, toprakların yerini değiştirmek ve k;ıyalann öğütülmesi gibi işlerde kullanıldığı tahmin edilmektedir.Ay fotoğraflarının birinde büyükçe bir kraterin sağ kad-ranındaki yüzey sanki öğütülmüş çok ince bir tozla kaplı görülürken, aynı kraterin sol kadranı parçalanmış dağınık molozlarla kaplıdır. Sağ kadrarundaki molozlar nereye götürülmüş olabilir? Kraterin dışında bir yerde de görülememektedir. Belli ki, bu molozlar buradan alınıp götürülmüş ve büyük bir ihtimalle başka bir şey için kullanılmış. Peki ama kimler tarafından?Aynı resme biraz daha dikkatlice bakıldığında başka bir ayrıntı daha gözünüze çarpar: Bu kraterin birbirleriyle bir-leşmemiş iki ucu vardır. Eğer Ay kraterleri söylendiği gibi meteor çarpması ya da volkanik etkinlik sonucu oluşmuşsa, peki iki ucu birleşmeyen krater nasıl oluşmuştur?Başka bir fotoğraf sanki bu kraterin başına gelenleri açıklamaktadır. Çünkü bu fotoğrafta X biçimindeki bir makine Ay yüzeyinin tozunu havalandırmış çalışırken görül-234Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanmektedir. Bu fotoğrafların bir kısmı el altından George Le-onard'a gösterilmiştir. Ancak bu fotoğraflanrı orijinalleri kendisine verilmemiştir. Aradan geçen uzun yıllara rağmen NASA bunları gizli arşivlerinde saklamaktadır.

Page 99: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Argosy Dergisi'nin bilim yazan Dr. İvan Sanderson 1970 yılının Ağustos ayında çıkan sayıda şu satırları yazıyordu: "Şimdiye kadar Ay'da zeki varlıkların becerisi olarak kabul edilebilecek pek çok olay gözlendi. Amerikan ve Rus Uzay araçları bunlarla ilgili yeterince kanıt topladılar."KRATERLERDEN ÇIKAN PÜSKÜRMELERSanki bir sprey püskürmesini andıran hu görüntüler ilk kez Apollo-16 tarafından fotoğraflanabilmşti. King Krate-ri'nin güneyindeki bir bölgede saptanan bu püskürmeyi kayıt eden fotoğraflar NASA'nın arşivinde 834 ve 839 numaralı resimlerde saklanmaktadır. Aynı bölgenin iki gün sırayla çekilen fotoğraflarından birinde püskürme görülüyor. Diğerinde ise bir şey yok. Püskürmenin lulunduğu resimde, kraterin içinden dışarı yükselen püskürmenin başlama yerinde çalışmakta olan bir makinenin bulunduğu görülmektedir.Çekilen resimde kraterde bir çalışnunın yürütüldüğü çok açık bir şekilde belgelenmiş bulunmakladır. Kraterin yanında parlamakta olan ve ne olduğu anlaşılamayan bir + işareti de işin bir başka ilginç tarafıdır. NASA tarafından büyütülmüş renkli bir fotoğrafta kraterin yanındaki bu + işareti parlak mavi renkte görülmektedir. Bu tür işaretler Ay'ın başka fotoğraflarında da çıkmıştır.Bu tür aktiviteler daha çok Dünya'dar. bakıldığında görülmeyen Ay'ın arka yüzünde saptanmıştı'. Fakat Ay'ın bize dönük yüzünde de bu tür aktivitelerin olduğu bilinmektedir. Tyco, Alphine Vadisi, Mare Crisium, Plato Bölgeleri bunların arasında en etkin yörelerdir.235Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAy ile ilgili yapılan bu gözlemlerden sonra, Ay'daki kraterlerin bir çoğunun şimdiye kadar bizlere okutulduğu gibi, meteor çarpması ya da volkanik aktivite sonucu oluşmadığı anlaşılmıştır.Goddar'daki NASA'ya bağlı "Uzay Bilimleri Kütüpha-nesi"nde görevli bir bilim adamı isminin gizli tutulması kaydıyla George Leonard'a bu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Ay cevaplandırdığından daha çok soru çıkardı karşımıza. Demek, o püskürmelerin siz de farkındasınız. NASA çevrelerinde de bu konu tartışılmaktadır. King Krateri, üzerinde bir hayli çalışmı yapılması gereken bir bölge."Ay'la ilgili yapılan teleskoplu gözlemlerde bu tür toz bulutları 200 yıldan beri gözlenmektedir. Bu gözlemlerin ilk yapıldığı günden bugüne kadar, rüzgârsız bir ortamda yerden toz bulutlarının kalkmasının nedeni hiçbir zaman anlaşılmamıştır.Birçok NASA görevlisi suskun kalırken bir kısmı da isimlerinin gizli tutulması kaydıyla bazı açık amalarda bulunurken, şunları söylemiştir: "Ay üzerinde açıklanamayan pek çok şey var. Şaşırmış durumdayız" demekten kendilerini alamadılar.AY'DAKİ MADENLER VE ÇALIŞAN MAKİNELERGeorge Leonard'ın kamuoyuna açıkladığı belgeler arasında Apollo-17 ile ilgili bir rapor da bulunmaktadır. İşte ele geçirilen rapordan Ay'daki madenler ve çal şan makineler: "Bütün Ay Denizleri anormal dereced demir ve bazen de titanium bakımından zengin bulunmaktadır. Copemicus Kra-teri'nin kuzey ve güney bölgeleri radyoaktif elementlerce çok zengin. Fro Mauro Bölgesi'nin kuzeyinden Apollo-15 konma yerine doğru uzanan bir şerit, Uranyum ve Toryum bakımından Ay'ın diğer bölgelerine oranla 20 kat daha zen-236Uzaydaki İslâmiyetAli Bektangin durumdadır. Uranyum ve Toryum daru> çok Ay'm yukarı kısımlarında konsantre olmuş durumdadır."Raporda aynca esrarengiz makineler ile ilgili bölümlerde dikkat çekici bir şekilde tarif edilmektedir:"Kraterin ortasındaki gölgeli kısımda pi.nl pırıl parlayan bir obje görülmektedir. Bu obje ya güneş alması için kasten yükseltilmiş, ya da kendi içinde aydınlatılmış. Metalik bir görünüşü var. üzerinde birbirine paralel iki çicgi olup, uç kısmında dumana benzer bir gaz çıkmaktadır.Aynca kraterin sağ alt kenarında duman ya da sise benzer bir oluşum var. Merkezdeki parlak ob e, hemen yanındaki yine parlak ve elektrik ampulüne benzer

Page 100: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bir başka nesneyle bağlantı halinde görülüyor. Kraterin gölge kısmının dışarıda kalan ve güneş tarafından aydınktılan bölgede de bir takım objeler bulunuyor. Bu objelerin çaplan 45 ile 60 metre civannda."Resmi bir açıklamanın yapılmadığı bu rapor şunu gösteriyor ki Amerikalılar Ay'da yaşayanlar olcuğunu ve bunla-nn yüksek teknolojiye sahip uzaylılar olduğunu biliyorlar. Sessiz kalmalannın bir nedeni de bu olsa gerekir.George Leonard'ın, Dr. Samuel Wittcomb'la yaptığı kısa konuşma bunu gösteriyor.G. Leonard: "Bütün bu araştırmalardan sonra meydana gelen olaylann Ay'da yaşayanlann sorumu olduğuna NASA inamyor mu?...S. Wittcomb: "Evet"G. Leonard: "Peki Ay'dakiler bütün bunlan ne amaçla yapıyorlar?."S. Wittcomb: "Bunu bilemeyiz... Ama görüldüğü kadan ile amaçlarından biri madencilik."237Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanYUVARLANAN GİZEMLİ KAYALARAy fotoğraflarındaki dikkat çekici görüntülerden birisi de yuvarlanmış kayaların yerlerde bıraktıklar izlerdir. Konu ilk defa 1973 yılında yayınlanan "Apollo-17 Bilimsel Raporu'"nda da bahsedilmişti. Bu şekilde 34 iz saptanmış, ölçülmüş ve etüd edilmiştir. İzlerin uzunlukları 1 km'den 2,5 km'ye kadar değişebilmektedir. Ortalama genişlikleri ise 16 metredir.Bu izler genellikle 10 ve 12'li kümeler halinde bulunmuştur. Kayaların bu yuvarlanmalarına neyin sebebiyet verdiğinin bilinmediği NASA tarafından itiraf edi mistir. Çünkü Ay'da yer çekimi yoktur. Apollo-17 bölgesinde saptanan 34 izden sadece 8'inde izin sonunda o izi yapan kayaya rastlanmıştır. Diğerlerinde izi oluşturan hiçbir şey görülmemiştir.Konunun başka bir ilginç yönü de aşağıdan yukarıya doğru tırmanan kayaların sergilediği görüntülerdir. Evet Ay'da bu şekilde hareket eden kayaların izleri de saptanmıştır.Bunlardan bir tanesi "Vitello Krateri"nin tabanından önce kenarına yukarıya doğru tırmanmış, soma da dışarıya doğru yuvarlanmış.Ay'da kayaların dışında hareketli objelerin izlerinin sayısı da oldukça kabarıktır. Örneğin bir tanesi cairesel bir hareketle bir vadinin yamacından yukarıya çıkarken, bir başkası yamacın kenarını izlemiş. Bu izlere neyin sebebiyet verdiği bilinmiyor. Ancak bu işin başka ilginç yanı da, bu tür izlerin birbirine tıpatıp benziyor olmasıdır. Demek ki, o izlere neden olan her ne ise, onlardan Ay da birden fazla bulunmaktadır.Bu objelerin varlığım kanıtlayan şeyleı Astronotların "Yer Kontrol İstasyonu" ile yaptıkları konuşmaların kayıtla-238Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrıdır. Bir diğer gurup kanıt da Astronotların sonradan yaptıkları açıklamalardır. Örneğin Apollo-15 astıonotlan görevlerini tamamladıktan sonra J. B Irwin şöyle diyordu:"30-49 feet kadar yükseldiğimiz zaman, orada bir sürü obje vardı. Beyaz şeyler uçuşuyorlardı. Ne olduklarım anlayamadım"SIRLAR KRATERLERDE. GİZLİAy'm gizemleri içinde belki de en fazla dikkatleri üzerinde toplayan bölgeler kraterlerdir. Bunların içlerinden yayılan ışın şeklindeki çizgilerin de bazılarının ne olduğu günümüze kadar çözülememiştir.Örneğin, Tycho Krateri'nden yayılan çizgilerin bazılarının 1500 mil kadar uzadığı ölçülmüş durumdadır. Bir kısmı geniş, bir kısmı dar tebeşirle çizilmiş gibi görünen çizgilerin güneş ışınlan dik geldiğinde daha da belirginleştiği fark edilmiştir. Bu çizgilerin bazıları hiç kesintiye uğramadan dağlan, tepeleri aşıyor. Aniden kesildilceri yerde mutlaka bir krater bulunuyor. Bunlardan başka sadece birkaç çizginin bir iki mil aralıklarla kesik kesik sürüp gittiği de görülmüştür. Bu çizgiler özellikle Copernicus, Kepler, Aris-tarchus gibi büyük kraterlerin içinden geçerken kollara aynl-mış durumdadır.

Page 101: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Görünüşe göre tozumsu partiküllerden oluşmuşa benzeyen bu çizgilerle ilgili pek çok teori ortaya atılmış durumdadır. Bu teorilerden hangisinin doğru olduğu bilinmiyor. Ama ortada olan bir gerçek varsa: AY GİZEMİNİ BU GÜNDE KORUYOR.Bilimadamlan Fesenkov ve Oparin "Life in The Uni-verse" isimli eserinde şöyle diyorlardı: "Son 50 yıldaki çok büyük gelişmelere rağmen, Ay yüzeyindeki formasyonlarla ilgili açıklamalara yeni bir yaklaşım getirilmiş değildir."Bu sözlerin üzerinden bunca yıl geçti arra bilim Ay'daki olaylan bilimsel bir şekilde açıklamaktan aciz kalmıştır.239Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali BektanAstronom Patric Moore'da "A Survey Of The Moon" isimle eserinde, kraterlerle ilgili olarak: "İstemeyerek'de olsa, kabullenmemiz gereken bir gerçek varsa, o'da hâlâ kraterlerin oluşumlanyla ilgili olarak bilinmezjik içinde oldu-ğumuzdur. Ay bilmecelerle dolu bir yer, fa<at bu bilmecelerin en zorunun da, bu parlak ışıklı çizgi1 erle ilgili olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacak. Şimdiye kadar onların ne oldukları hakkında hiç kimse doğru dürüst bir şey söyleyemedi," diyordu.Tycho Krateri'nin içi Lubinicky-Bullialdus Bölgesi'ni andıran bir görünümdedir. Tanımlanması zor ama belli ki sonradan inşa edilmiş nesnelerle kaplı bir bölge. DÜZ PANELLER, BÜYÜK OVAL YAPILAR vs... Bunlar pekala enerji emen, depolayan ve elektriğe çeviren tesislerin toprak üzerindeki kısımları olabilir. Burası aynı zamanda geçici ışık ve alevlerin saptandığı bölgedir. NASA'nm elinde bunlarla ilgili tablolar bulunuyor. Ayrıca KÜMBET şeklindeki oluşumlar da görülmektedir.Bütün bunlara, bir kısmı toprağın üzerine çıkmış, sanki dev bir vidanın da görünümünü eklersek i>sin içinden nasıl çıkılacak. George Leonard kitabında bu açıklamaları yaptıktan sonra Ay'daki Gaz Kaçakları ile ilgili bölümleri de yazmıştır.240Uzaydaki İslâmiyetAli BektarıAY'DAKİ GAZ KAÇAKLAR]NASA tarafından etüdü yapılmış Ay manzaralarının geçici değişim gösteren olaylarından biri de puslanmalar, sis ve dumanımsı görüntülerdir. NASA şimdilik bunlardan 1000 tanesinin dökümünü yapmış durumdadır.Bilimadamları'nın bir çoğu bu olayların gaz kaçaklarıyla oluştuğunu söylüyor. George Leonard Ay fotoğraflarında üç yerden gaz kaçağı olduğunu saptamış ve bunları, bilinçli olarak işe yaramayan gazların Ay küresinden atılması şeklinde yorumlamıştır. Bunlardan bir tanesi Ty;ho Bölgesi'nin kuzeyinde olup, 7 mil karelik bu alan aktivite bakımından Ay'ın en hareketli bölgelerinden biridir. İleıi bir teknolojinin teknolojisi belirgin bir şekilde ortadadırToz ve sis görüntülerine gelince bazen beyazımsı bazen de şeffaf bir görünümde ortaya çıkarlar. Ba/ıları bulutumsu bir görünüme sahiptir. Bunlar bazen bir krateri puslandıracak kadar geniş bir alanı kaplayabilmektediı. Hatta çok daha geniş bir alanı kapladıkları da gözlenmiştir.Zaman zaman sisi andıran görünümlere neden olurlar. Küme halinde toplanmış puslanmalar gibidir. Krater tabanları üzerinde dolaşırlar ve yüzey şekillerini örterek puslanmalar oluştururlar.Ay atmosferinde bunlar nasıl oluşmaktadır?Ay Atmosferi vakum özelliği gösterir. Ay da gözlenen bir toz bulutunun açıklanmasında en çetin yan, onu bir gaz ya da toz kümesi halinde neyin tuttuğudur. Biı toz bulutu çok küçük partiküllerden oluşur. Bir vakum ortamında ise, bu partiküllerin toprak üzerinde havada durma «nın açıklanması biraz zordur. Bu partiküller havada asılı olarak nasıl du-241Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrabilirler? Bir yerden püskürtülmedikçe böyle bir oluşumun Ay'da ortaya çıkabilmesi fiziksel olarak rrümkün değildir.Oysa ki NASA'nın Ay fotoğraflarında Ay toprağından yüksekte toz bulutlarını genellikle krater kenarlarında ve dik uçurumlarda görmek mümkündür. Olay üzerine araştırma yapmak istemeyen tutucu bilimadamlan bu konularda çalışmadıkları için

Page 102: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

bunları optik illüzyon olarak açıklamaktadırlar. Bizce ortaya çıkacak olan sonuçlar çok yönlü olacağı ve bir takım düşünceleri yıkacağı içiı geçiştirilmektedir. Ay'da yaşayan zeki varlıklar ise bu olayı kabullenebilmek bir çok bilim adamına zor gelmektedir. Teleskop'un icadından bu yana incelenen Ay üzerinde yapılan gözlemlerin bir çoğu astronomi kitaplarına bile girdi.İşte Ay'daki toz ve dumanlarla ilgili >apılan gözlemlerin tarihçesi:P. Moore: "Ay yüzeyindeki görüş akınının puslandığı 1880'den günümüze kadar pek çok kez rapor edilmiştir. Ben de 1948'de üç kez Graham Krateri'nin puslu gri bir renkle kaplandığını izledim."Dinsmore Alter: "1956'da Alphonsus'da ince bir sis tabakası saptandı."FredWhippIe: "18'nci yüzyıl'dan bu yıına bazı Ay gözlemlerinde belirli kraterlerin kenarlarında ve bazı kraterlerin tabanlarında sis, parlak ya da kırmızı renklenmeler saptanmıştır."3 Kasım 1958'de Kharkov Gözlemevi'ne en NA Kozyrev, Alphonsus Krateri'nin en yüksek kenanncUı oluşan renk değişimini spektorkobuyla saptamıştı. Bu reni. değişimi kırmızıya doğruydu. 2 saat sonra aym noktanın parlak beyaza doğru dönüştüğünü görmekten çok şaşırmıştı. Bunun kraterden çıkan ve 2-2,5 saat kadar süren gaz çıkışıyla olabileceğini tahmin etmişti. Bunlara benzer 400 adet gözlemin katalogu yapılmış durumdadır.242Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanF. H Thornton: 1949 yılında Herodotus Vtdisi'nden yanındaki düzlüklere kadar uzanan ince bir duman ya da buhar tabakası görmüştü.Amatör astronomların da zaman zaman izlenebilecek bu tür gözlemlerle ilgili başka bir bölge de Plato Krateri'dir. Burada 100 yıldan fazla bir süredir değişik oluşumlar rapor edilmiştir.E. E Bernard, 20'nci yüzyılın başlarında Yhales'in içinde hafif sis-pus gördüğünü bildirmişti.Fransız astronom Charbonneux, Apennine Dağlan üzerinde buluta benzer oluşumların belirdiğini gözlemlemişti.Bilindiği kadarıyla 19'ncu yüzyıldan bu yana Mare Cri-sium bir çok kez puslanmadan dolayı görüş alanında bozulmalara neden olmuştu.W. H Pickering Pluto'yu 1919 yılında ilk tahmin eden astronom Apennine Dağlan boyunca ve Herodotus yakınındaki küçük kraterler üzerinde buluta benzer oluşumlar saptamıştı.T. A Cragg görüşü puslandırıcı bir nesnenin yavaş yavaş Pluto tabanına yayıldığını izlemişti.A. Deutsch: 1961'de Ay'da çıktığı gözlenen bu gazlann bitkisel ya da hayvansal hayatla ilgili olabi eceğini söylemişti.20'nci yüzyıl'ın en önde gelen astronomlarından birisi olan Cari Sağan da Ay yüzeyinin 20-30 m( tre altında organik bir materyal tabakası olması gerektiğini söylemiş ve şimdiye kadar gözlenen bulutumsu oluşumların bu tabakadan çıkan gazlar olabileceğini ileri sürmüştü-.Dünyanın bir çok bilim adamı önyargılardan kurtulmadığı sürece çok ciddi Ay'la ilgili araştırmalar gündeme gele-243Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanmeyecek. Yüzyıllardır Ay üzerinde yaşanan olaylar bize orada yaşayanların olduğunu ve hayatlarını sürdürdüğünü göstermektedir. Üstün teknolojiye sahip bir ırkın ve bana göre Müslüman olan bu ırkın Dünya insanlarıyla temasa geçip geçmeyeceğidir. Gelecekte bu olayın gerçekleşeceğine ben inanıyorum. Çünkü Hazreti Muhammed'in bildirdiği bir hadise göre "Gelecekte gökyüzünden inecek olan insanlar olacaktır ve insanlarla konuşacaklarıdır."Bu hadisin anlamı ancak Uzaydan gelecek olan akıllı insanlar yoluyla açıklayabiliriz.Wilkins ve Moore ortaklaşa sunduklar, bir açıklamada şöyle diyorlardı: "Ay'da Ay'ın kendi şartlama özgü bir hayat formunun halen var olduğu ya da bir zamanlar olmuş olduğu tamamen imkânsız bir iddia değildir."Kur'an-ı Kerim'i diğer kutsal kitaplıırdan ayıran en önemli özellik onun içindeki bilgilerin Allah'ın sözü olması ve bu Ayetlerin bilim ile çakışmasıdır. Bilim dünyası yaptığı araştırmalarda hangi sonucu vardıysa bunun karşılığım

Page 103: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Kur'an'da bulmaktadır. Evrenin, Yaratiışı, Uzay, Gezegenler, Dünya'nın ve İnsanın Yaratılışı, b tki ve hayvanların yaratılışı gibi bir çok konu günümüzden 1400 küsur yıl önce Kur'an-ı Kerim'de yer aldığına göre ona inanmamak için bir neden yok.AY'DAKİ GİZEMLİ IŞIKLARAy üzerinde görülen bu ışık çakmalarının sayısı bir hayli fazladır. Astronotlar tarafından da doğrulanan bu olaylar, kuşkusuz anında NASA tarafından da alglanıyordu. Konunun çeşitli kitaplar ve dergilerde yayınlanan makaleler aracılığıyla kamuoyuna duyurulmasından sonra, Ay'a gidecek astronotları yetiştirmekte görevli NASA bilimcilerinden Faruk El Baz'a bu gizemli gözlemlerle ilgili bir dizi soru yöneltilmişti.244Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKöken olarak Mısırlı bir bilim adamı olan Dr. Faruk El Baz'ın verdiği cevaplar alışagelmiş NASA görevlilerinin verdikleri cevaplardan oldukça farklıydı:"Açıklayamadığım, bilemediğim konulardan birisi de bu esrarengiz ışıklardır. Kornet değil, Doğal değil. Bunlardan üçü Ay'ın batı kısmında izlendi. Evet bunlar doğal fenomenler değil, korkunç büyüklükteki ışık çakmaları."Ay Jeolojisini ve fiziğini en iyi bilen bili madamlarından biri olan Dr. Faruk El baz bu büyüklükteki bir ışık çakmasının Ay'a çarpan bir meteordan dolayı olamayacağını çok iyi biliyordu.Bütün bu gelişmeleri ilk kez 1977 yılında yazdığı sir kitapla kamuoyuna duyuran George Leonard ' Somebody Else is on the moon" adlı eserinde: "O halde ister istemez bu ışıklar Ay'ın zeki varlıklarıyla ilgili olmalı diyordu."Aynı görüşe Matematik ve Astronomi uzmanı M. K Jes-sup'da katılmakta. O'da Ay'da saatlerce sün;n ışıklı nokta gözlemlerinin yapıldığını bildirmektedir.Bu ışıklar içinde Volkanik Patlamalar dijerek işin içinden sıyrılmak isteyenleri ise acı bir gerçek bekliyordu. Onu da Apollo uçuşlarından sonra hazırlanan Apollo Bilimsel ra-poru'nda görüyoruz:"Volkanik patlamalar ve hareketler 3 milyaı yıl öncesi için düşünebilir. Ay'ın dünya ya göre "ölü" veya "canlı" olup olmadığını saptamaya çalışan denemelerden sonra onun sismik olarak sakin olduğu anlaşılmıştır. Volkanik bir aktivite en azından 2-3 milyar yıldan beri olmamıştır."Bir yanda Ay'da volkanik bir hareketlilik yok diğer yanda ışık patlamaları oluyor. O zaman Sovyet Astrofizikçilerin Teorisine dönüp öyle açıklayabiliriz.Tanın.lanamayan ışık görüntüleri 1800'lü yılların başından beri gözlenmiştir. Bu günde gözlendiğini düşünüyorum.245Uzaydaki islâmiyetAli BektanKayıtlara geçen ilk örneklerden bir tant-si Uranüs'ü keşfeden Astronom Herschel tarafından Ay tutulması sırasında Ay yüzeyinin her tarafına yayılmış yaklaş-ık 150 adet çok parlak noktanın gözlenmesidir. 1821'de ise yine aynı astronom, parlak bir ışığın Aristarchus Krateri'nden parlayıver-diğini ve o yılın şubat ayında bu olayın iki gün sürdüğünü gözlemişti.Mayıs ayında aynı ışıklar tekrar görüldü. 1824 de Gruit-huisen Ay'da tam bir saat süreyle sürekli yanıp sönen bir ışık izlemişti. Yine aynı şekilde yanıp sönen bir ışık 11 Aralık 1847'de Hodgson tarafından görüldü. Daha sonraki yıllarda yapılan gözlemler bilimsel makalelerde yer aldı.24 Nisan 1974 tarihinde göz kamaştıracak kadar parlak beyaz bir obje Ay'm yüzeyinde yavaş yavaş ilerlemiş ve bir uçtan öteki uca kadar hareket etmiştir. Bundan 13 yıl sonra Ay'ın yüzeyinde aydınlatılmış bir üçgen saptandı. Aym yıl Dünya üzerindeki pek çok noktada gözlem yapan astronomlar kıvılcım şeklinde bir çok ışığın Ay'ın kraterlerinden çıkarak hareket ettiklerini gözlediler.George Leonard kitabının sonunda Ay'la ilgili şu sonuçlan özetlemiştir:1- Ay'da birden fazla uzay ırkının temsilcileri bulunmaktadır. Çünkü Ay'ın değişik yerlerinde farklı kültürel özellikler ve teknoloji göze çarpıyor.2- Ay sakinlerinin temel görevlerinden biri, metal ve öteki az bulunan elementleri Ay kabuğundan çıkartmaktadır.

Page 104: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

3- Ay binlerce yıl önce fantastik bir katastrof geçirmiş ve sahipleri tarafından çok uzun süre bir tamir ameliyesi için Dünya yörüngesine sokulmuştur.4- Dünya'da ilk insanın ortaya çıkışından beri, Ay'lılar Dünya insanları ile yakından ilgilenmişlerdir, (o zaman akla Allah'ın onları daha önce yarattığı akla gelebilir)246Uzaydaki İslâmiyetAli Bektan5- Her ne kadar Ay sakinleri kendi kendilerine yeterliy-miş gibi görünüyorlarsa da, başta su oimak üzere bir çok ihtiyaçlarını Dünya gezegeninden karşılıyor olabilirler. (Dünya üzerinde görülen UFO'kın buna örnek gösterebiliriz)6- Amerika'nın kendisine oldukça pahalıya mal olan bu Ay programına girişmesinin önde geler nedenlerinden biri, Ay'daki zeki varlıkların yaptığı faaliyetlerin yerinde görülmesiydi. (Amerika'nın neden Ay'a 32 yıldır gidemediği, Üs kuramadığı ortada iken, 2020 de ne değişti de Ay'a tekrar gidip üs kurmak istiyor. Amerika acaba Ay'da bulunanlardan izin mi aldı. Kimbilir?"Bu kadar esrarengiz olayı ve gizemi içinde barındıran Ay'da bir uygarlığın olduğu artık kuşku gotürmemektedir. Özellikle yüksek teknolojiye sahip bu insanların bizimle temasa neden geçmediklerini düşünmek gerekir. Amerika Birleşik Devletleri Havacılık ve Uzay Dairesi MASA Ay ile ilgili elde ettiği tüm bilgileri ve fotoğrafları gizli arşivlerinde saklamaktadır. Çünkü kendisine ileride kızım olacaktır.Burada düşünülmesi gereken bir başka konu Ay'daki uygarlık veya uygarlıkların temsilcileri neden ABD ile temasa geçmiyorlar? Çünkü ABD'nin samimi olmadığını düşünüyorlar. Olayı bir de şöyle düşünmek lazım: Amerika uzaylılardan bilgiyi aldı. Bunu teknolojiye dönüştürdü. Ondan sonra Dünya üzerinde hakimiyetini aıttırmaya kalktı. Sonuç insanlık için bir felaket olmaz mı? Tabii ki olur. Sadece işgal ettikleri Irak'ta yaptıkları insanlık dışı uygulamalar ve öldürülen sivil insanları düşündüğünüzde, böyle bir bilginin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğuracağını anlamaya yeterli olacaktır. Bu arada Irak Savaşı öncesi düşen Uzay mekiği ile Ağustos ayında meydana gelen elektrik arızasının nedenlerini Amerikalılar sanırım çok iyi biliyorlardır.247Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanAY'DAKİ GARİP ŞEKİLLER VE BİNALARAy'da şimdiye kadar gözlenmiş olan optik fenomenlere yüzeydeki izleri ve garip şekilleri de ilave etmek gerekir. Zira Ay'm yüzeyi bunlarla örtülüdür. Yüzey şekillerini bozacak hava, yağmur, rüzgâr gibi etmenler de olmadığından çok uzun süreler bozulmadan şekillerini korumaktadır.A, X ve P harflerine benzeyen gliflere îıemen her yerde rastlanır. Bunların en güzel örneklerinden bir tanesi TYCHO'daki sekizgenin üzerindekidir. Gür ey Amerika'daki NAZCA çizgileri gibi bunlar da millerce uzaktan görülebilir. Belki her birisinin bir anlamı vardır. NASA'nın elinde bulunan Ay fotoğraflarını inceledikten sonra George Leonard bu konuda şöyle düşünmektedir: "Eğer Ay'da yaşayanlar bu işaretleri birer sembol olarak kullanıyorlarsa, şüphesiz onların Ay'm değişik yerlerinde tekrarlanması normaldir."Kraterlerle ilgili iki ilginç şekil göze çarpıyor bu fotoğraflarda: Birincisi "tamamlanmamış" kraterle-, ikincisi de çoğunlukla küçük kraterlerin etrafında rastlanan kazınarak temizlenmiş yüzey şekilleri ki bunlar genellille kare şeklinde görülmektedir. Evet kare şeklinde düzeltilin ş kraterlerin kenarlarına bitişik büyük toprak parçalan. Bunlara örnek olarak Petavius ve Lubinicky kraterleri örnek gösterilmektedir.Fotoğraflarda bazı kraterlerin tabanlarında da çok büyük E ve F harfleri görülmektedir. Plato ve Gassendi bunların en güzel örneklerini taşıyor ve daha düzinelerle var bu harflerden, hem de bir mimarın elinden çıkmış kadar düzgün. Copemicus'un tabanı adeta büyüler insanı: Eski zamanlardan kalma mezar lahit kapağını andıran br konstrüksiyon. Hem de bir kenarında dev glifler: F3A.248Uzaydaki islâmiyetAli Bektan

Page 105: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Eski Cermenlerin 3'ncü asırdan beri kullar dıklan alfabenin harflerini andıran gliflere bol bol rastlamak mümkün Ay üzerinde. Bunlara hiç benzemeyenler de var. Ay'ın değişik bölgelerinde yaygın olarak bulunan başka bir işaret örneği "Hayat Ağacı"dır. Bunlardan birisi Ranger-7'nin Ay'a çarptığı bölgenin yakınındadır. Bu glif daima çember ya da elips ile çevrelenmiş olarak Ay yüzeyinde bir çok yerde tekrarlanmıştır. Bilindiği gibi bu sembol insanlığın en eski sembollerinden biridir.Ay'da yön gösteren işaretler de var. Bunun da en iyi örneğini King Krateri'nin yakınlarındaki yüksek arazide görüyoruz. Bu bölgede pek çok küçük krater bulunur. Ok işaretinin gösterdiği yönde bir oyuk ve civarırda başka glif-ler, işaretler, bulunmaktadır. Ay'daki işaretler; kabarık objelerden ve bir ızgara dokusunu andıran acayip flamentler-den anlamak mümkündür. Bu flamentlerden Ay'da yaygın olarak bulunuyor. Bu flamentler ekseriya birbirlerini dik olarak keserler ve bir matriks (doku) manzarası arz eder. Ay'ın bazı kısımları bu doku ile o kadar örtülüdür ki, ister istemez Ay'ın bir zamanlar yapay bir örtüyle kıplı olup olmadığını düşünürsünüz!..Ay'da zeki varlıkların bulunduğuna en belirgin örneklere, buradaki yapılan eklemeliyiz. Bu kuleler son derece düzgün ve 1 mil boyunca göğe doğru yükselmektedir. Yüzey şekillerinin dışında beyazımsı bir maddeden yapılan bu kuleler Apollo uçuşları sırasında çekilen fotoğraflarla net bir biçimde görülürken, bunları yapanların zeki insanlar olduğunu göstermektedir.İşte örnekler:Dağ tepesinde Anten: Birkaç yüksek dağ şuasının, yüksek krater kenarlarının düzeltilmiş yontulmuş doruk noktaları üzerinde güneş ışığı üzerlerine vurduğu zaman pırıldayan bu kulelere en ilginç örnek Bullialdus- Lubiniciky Bölgesinde görülmektedir.249Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanBir Flamentle Bağlantılı Kule: Bu tür kulelerin örneklerine Japonya'nın Kwasan Gözlemevinden Matsui'nin fotoğraflarında, ayrıca Moor'un A Survey Of The Moon isimli eserindeki 9 numaralı resimde görmek mümkün.Boş Arazide Gözetleme Yeri: Bunların pek çok güzel örneğini etrafı millerce açıklık olan bir arazinin ortasında bir tek kule şeklinde Lunar Orbiter-3 fotoğraflarında görebiliyoruz.İlginç Konstrüksiyonlar: Bunların arasında dev S ve zig zag şekilleri bulunmaktadır. Ölçüleri birkaç yüz yarda dan on ya da daha fazla mile kadar çıkmaktadır. En çok göze batan özellikleri de aralarındaki paralellik ir. Bu tür konst-rüksiyonlara benzer bir görünüm de King Krateri'nde bulunmaktadır. Bu nesne her ne ise, büyük bir okyanus dalgasını andırmaktadır. Bir ucu çatallı olup görünüşe göre, yaklaşık 3 mil kadardır.Dünyada'ki benzerleri düşünüldüğünde köprüye benzeti-lebilecek oluşumlar da Mare Crisium Bölgesi nde bol bol ve çeşitli biçimlerde bulunmaktadır.Apollo-8 tarafından çekilmiş olan Ay'ın arka yüzeyiyle ilgili fotoğrafda dev merdivenlere benzer ve bilhassa çok muntazam paralellik dikkat çekici özelliklerden birisidir. İp merdivene benzeyen bunlardan bir tanesinin uzunluğu yaklaşık dört mildir.Apollo- 14'ün Ay'a indiği yer olan Fra Mauro Bölgesiyle ilgili bir fotoğrafta, bir kraterde yan kuma gömülmüş bir takım vagon tekerleğini andıran bir görüntü, ister istemez insana o kraterin üzerine örtmeye yarayan bir kapak mekanizmasını düşündürmektedir. George Leonard'ın bu kraterle ilgili yorumunu birlikte okuyalım:"Eğer Ay sakinleri hayatlarının çoğunu toprak altında sürdürülüyorsa, radyasyon ve meteoritlerden korunmak, ge-250Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrekli basınç ve atmosferi muhafaza etmek için bazı kraterin ağzında bu şekilde düzeneklerin bulunmam mantıksaldır. Böyle düşünmek tamamen hatalı olsa bile karşımızda duran nesnenin tabii bir oluşum olmayıp besbelli ki bir zekânın ürünü olması yeterli değil midir."

Page 106: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Sea Of Tranguility Bölgesi'yle ilgili bir fotoğrafta bulunan küçük bir kraterde zeki bir aktivitenin sürüp gittiğinin izlerini kolayca görebilirsiniz. Resim çekildiği şuada kraterin üzerinin yan yarıya örtülü bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde içinde makine faaliyetinin bulunduğu başka bir kraterde yine Fra Maura Bölgesindedir. Kepler Krateri'nin güney-doğusudaki bölge çok muntazam olarak açılmış pek çok kraterle dolu bulunmaktadır. Bu şekilde yapay bir tarzda, yüksek bir mühendisliğin eseri olarak açılmış bulunan kraterlerden belki de en güzeli Surveyor-1'in indiği bölgenin fotoğraflarında görülmektedir.Ay. yolculukları sırasında astronotların btnda kayıtlı konuşmaları dinlendiğinde, değişik kod kelimeleri kullanarak, orada yaptıkları (değişik biçimlerde yontulmuş dağlar, inşa edilmiş duvarlar, bunlara doğru uzanan paralel izlerle ilgili gözlemleri dünyaya ve birbirine aktarmaya çalıştıkları anlaşılıyor.Mare Oriantele Bölgesi'ndeki paralel duvarlar ve bunların arasındaki kemerlerdir. Bu kemerin altından güneşin doğuşu izlenmiştir. Bu yapılara diğer bir örnek de son derece mükemmel bir platform üzerinde yükselen kümbet şeklindeki bir yapıyla ilgilidir. Bu yapıyı gösteren iki fotoğraf bulunmaktadır. Bir diğer fotoğrafta da böyle bir yapının tamamlanmamış inşaatını göstermektedir. Trbsnecker Krateri civarında. Aynı bölgede kaburga kemikleri görünümünde, yaklaşık 7 mil uzunluğunda bir yapı da dikkat çekmektedir. Bu kubbe şeklindeki yapılardan birinin oluşturduğu bölgeye bakarak yapının büyüklüğünün yani yüksekliğinin ya-251Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrım mil kadar olabileceğini tahmin edebil riz. Bu yapının üzerinde bulunduğu platform 6 mil genişi iğindedir. Böyle bir kubbenin altına normal büyüklükteki bir Amerikan kasabası rahatlıkla sığabilir.Bu kadar çok yapının hem de akıllı insanların elinden çıkan bu yapıların, sadece doğa şartlan ile oluştuğuna inanmak bir hayaldir. Çünkü Ay'da sert esen ıüzgârlar, şiddetli yağmurlar, fırtınalar ve yüksek sıcaklık gibi hava şartları yoktur. Buna rağmen insan elinden çıkmış devasa yapılar göze çarpmaktadır. Ay'da yaşayanlar bizleri rahatsız etmeden çalışmalarını sürdürmektedirler dersek yanılmış olmayız. Bu yaşayanların bizlerle şu an için pîk fazla ilgilenmemeleri herhalde Ay yüzeyindeki değerli madenleri işlemek olabilir.Kur'an-ı Kerim ise Ay'ın kıyamete kadir dünyanın yörüngesinde kalacağını, kıyamet zamanı Ay'm parçalanacağını bildiriyor. O zaman Ay'ın, kıyamete kadar dünyanın yörüngesinden kolay kolay çıkmayacağını da unutmamak gerekiyor. Bunu orada yaşayen canlıların da bildiğine inanıyorum. Çünkü inanılmaz bir şekilde Ay yüzeyinde yapılanma bulunurken, maden çıkarma çalışmaları hızla sürüyor. Bu arada dikkat edilirse büyük meteor çarpmalarının da olmadığı görülüyor. Çünkü kraterlerin bir çorunda çalışmaların olduğu çekilen Ay fotoğraflarında görülüyor.Amerika'nın ve NASA'nın bir numaralı hedefinin Dün-yadışı Hayat'la temasa geçip bilgiyi almak olduğuna göre Ay'dakiler'in de aynısını yapmak istemesi çok doğaldır. Yalnız benim yaptığım araştırmalara göre bu işte pek istekli oldukları söylenemez. Neden Ay'daki Uzaylılar Amerikalılarla görüşmüyor? Herhalde Amerikalılar'ın Dünya üzerindeki jandarmalık faaliyetlerini izliyorlar. Ayrıca, bunlara bilgi ve teknoloji verirsek, sonuçta gezegenin felaketine yol açabiliriz şeklinde düşünüyor olabilirler. Kimbilir?252Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanAY YAPAY BİR UYDU MU?Sovyet Bilimler Akademisi'nde görevli bilimadamlan tarafından üzerinde düşünülen teori Ay'ın yapay bir uydu olduğu yolundaydı. Bu teoriyi ciddi araştırmacılar dile getirirken, bu teori ünlü "Planet Dergisi"nde yayınlandı.Mikhail Vasinse ve Alexandre Scherbakov'un yazdıkları yazı şöyle:Ay milyarlarca yıl önce fırlatılmış bir süper uydu mu? Dünyadışı bir uygarlığa ait olan uzaydaki Nuh'un Gemisi mi?Mars'taki kanallar uzun uzun tartışılmasına rağmen, insanlar çok yakında olan Ay manzaralarını aynı teleskop ile seyretmeyi düşünmezler. Başka gök cisimlerinde

Page 107: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Dünya'da-ki gibi oldukça gelişmiş bir hayatın olabileceği tartışılınca, bu hayatın bir gezegenin yüzeyinde kurulmuş olduğu düşünülür.Ay'm incelenmesi sonucu elde edilen bilgilerin envanterini çıkartmaya çalıştıkça, hipotezimize karşı "İşe yaramaz," diyen bir tek olgu bulunmadığına kanaat getiriyoruz. Bundan başka, göz önüne alınana olayların çoğu Ay'a ait bilmecelerdir. Ay'ın kökeni Kozmoloji'nin en karmaşık problemlerinden biridir. Şimdiye kadar üç hipotez tartışma konusu oldu.İlk Hipotez: Ay Dünya'dan ayrıldı ve ondan kendini kurtaramadı. Çok ayrıntılı hesaplar bunu tekzip etmiştir.İkinci Hipotez: Ay, Dünya'dan bağımsız olarak ama aynı toz-gaz bulutundan oluştu ve hemen soma Dünya'mn doğal uydusu oldu."253Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAncak bu teorilerde, her iki uzaysal objenin yoğunluğu arasındaki fark açıklanamamıştır. Ay'ın 3.33 gr/cm3, Dünya'nın ise: 5,5 gr/cm3'dür. Bundan ba^ka, son verilere göre; Ay toprağının ve kayalarının bileşiminin Dünyadaki-lerden küçümsenmeyecek kadar farklı olduğu bilinmektedir.Üçüncü Hipotez: Ay, Dünya'dan ayn ve ondan uzakta, belki de Güneş Sistemi'nin ötesinde bir yerde oluştu.Öncelikle şunu belirtelim: Ay bizim Dünyamızla aynı hamurdan değildir. Ayrıca; Ay, Evren'in içinde başıboş gezerken, Dünya'mn yakınından geçti ve çekim güçlerinin karışık oyunu sonucu hemen daire biçiminde bir yörüngeye yerleşti. Böyle bir yakalanma imkân dışıdır. Başka bir deyişle, çağdaş Kozmoloji Dünya-Ay ikilisinin kökenini açıklayabilecek bir teoriye sahip görünmemektedir. Geriye ne kalıyor?Bizim Hipotezimiz"Ay, Zeki ve bizce bilinmeyen varlıklar tarafından jeosantrik bir yörünge üzerine fırlatılmış yapay bir uydudur."Bu eşsiz tecrübeyi ancak teknik bakımdan çok ileri bir uygarlığın gerçekleştirmiş olabileceği şeklindeki spekülasyonları genellikle reddederiz. Ancak Ay, dallı varlıkların eseriyse ve bir uydu olarak fırlatılmışsa, onun içinin oyuk olması gerekir.Biz büyük bir ihtimalle; kozmik bir gemiyle, bir eski abideyle karşı karşıyayız. Bu geminin, hareket ettirici cihazlara özgü yakıt tamir malzemesi, gemicilik aletleri, gözlem cihazları ve her cinsten makine ve mekanizma İle donatılarak, milyarlarca kilometre uzağa yolculuk edebilecek hale getirilmiş olması mümkündür.Kuşkusuz böyle bir geminin gövdesi meteoritlerin çarpmalarına karşı aşın dayanıklı, aşın ısı düşme ve yükselme-254Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlerine dayanıklı olmalıydı. Böyle bir gövdenin de büyük bir ihtimalle çift olması gerekir. Biri 30 km kalınlıkta ana gövde, diğeri 4 km kalınlıkta olması gerekir.3476 Km'lik çapa sahip olan Ay'ın içi bize göre oyuktur. Ama boş değildir. Çeşitli malzemeler \e donanımlarla içi donatılmış olabilir. Kütlenin büyük bir kısmı, merkezi kısımla birleştirilmiştir. Yani onun çapı da 3300 km civarındadır.Bu cevizin kabuğu ile çekirdeği arasındaki uzaklık 50 km olarak dizayn edilmiştir. Bu boşluk, solumam, teknik ihtiyaçlar için kullanılan gazlarla doldurulmuştur. Anlatılan şekildeki bir yapıyla, Ay Dünya'mn yoğunluğundan hissedilir derecede farklı olan ortalama bir yoğunluğa sahip olmuştur.Ay yüzeyinde çaplan 1 m ile 200 m arasında değişen bol miktarda kraterlere sahiptir. Kraterlerin kökenleriyle ilgili iki hipotez bulunmaktadır. Biri volkanik, ötekisi mete-oritik hipotezdir. Sovyet fizikçisi Kiril Stanukovitch, 1973'den beri yayınladığı eserlerinde; kraterlerin Ay'ın milyonlarca yıldan bu yana uğradığı bombardımanların sonuçlan olduğunu göstermiştir. Darbe sırasında, biranda ısınarak çok kızgın, bir gaz, plazma kütlesine dönüşür.AY KAYALARI NEDEN ISIYI ZAYIF

Page 108: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

OLARAK İLETİYORLARProfesör Stanukovitch'in hesaplanna göre, Ay ile cepheden çarpışma durumunda, çok büyük bir meımi çapımn 4-5 misli boyunda bir derinliğe kadar iner. Faks t hayret uyandıran nokta şudur: "Ay'a ulaşan meteoritlerin çapı ve hızlarının ise ne olursa olsun (bazılarının çapı 100 km ve hızlan saniyede 60 km bulmuştur) onlann izleri olan kraterler sadece 2-3 km'lik izah edilemeyecek kadar mitevazı bir derinliğe sahiptir.255Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanBüyük çukurların derinliği çok azdır. Hatta dip kısımları konvekstir ve Ay yüzeyinin şeklini almıştır. Bu son derece garip değil mi?Şimdi Ay taşlarının kimyasal özelliklerini hatırlayalım: Bu taşlar analiz edildiğinde ABD'li bilimaılamları Krom, Titan, Zirkonyum buldular. Bu madenlerin hepside refrakter, kimyasal etkilere dirençlidirler ve Dünya'cla elektrik fırınlarını kaplamak için kullanırlar.Eğer teknik adamlar, dev bir uydunun korunması amacıyla büyük ısı farklarına, kozmik, radyasyon ve meteoritlere karşı bir maden kullanmak isteselerdi, gerçekten de isimlerini yukarıda saydığımız bu elementlerden yararlanırlardı. O zaman bunca astronomu hayrete düşüren Ay taşlarının çok zayıf termik iletkenliği açıklığa kavuşmuş olurdu.Bizlerin Ay adını verdiği bu devasa uzey gemisi, bir mühendis gözüyle çok sağlam olarak inşa edr mistir. Ve belli ki bizim gezegenimizden çok daha önce imal edilmiştir.Bazı Ay taşlarının Dünya'daki en eski taşlardan bile çok daha eski olduğu anlaşılmış durumdadır. Kuşkusuz bu maddenin yaşıdır. Kendi işçiliğinin değil.Ay'ın yüzeyinde görünen "dik duvar" adı verilen ve 450 metre boyundaki ve 100 km uzunluğundali düz duvar, kozmik torpillerin darbelerine karşı koymuş olan dış kaplamanın duvarlarından geriye kalan bir kısım olabilir.Ay sakinlerinin meteor bombardımanın sonuçlarını tamir etmek için gerekli önlemleri aldıklarına inanmak gerekir. Örneğin, bozuk dış kaplamaları değiştirmek için, bir tür çimento imali için Ay'daki bazı maddeler kullanılmış olabilir. Ve bu betonierlerle Ay'ın üzerinde meleor bombardımanları sonucu bozulan bazı alanlar sıvanmış olabilir. Bu sıvanan düzlükler şu anda Ölü Denizler olarak adlandırılan kısımlar olabilir.256Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAy'da bulunduğu düşünülen her türlü araç gereç ve malzemeler görünüşe göre günümüze kadar kalmış gibidir.Peki günümüzdeki Ay nedir? Dev bir mezarlık ya da yaşantının tamamen sona erdiği ölüler şehri mit Sürücüleri tarafından terkedilmiş ve otomatlarca idare edilmekte olan hayalet bir gemi mi? Bunu bilmiyorum. Biz kaşif Schklovsky'nin sahip olduğu kanıtlardan daha çok kanıtlara sahibiz.(Schklovsky 1959 Mars Ayları hakkında hipotezi geliştiren Sovyetler birliği Bilim Akademisi Üyesidir)Schklovksy, Fobos ve Deimos'un yapay jydular olabileceğini söylüyordu. Onun bu iddiası sadece tek bir noktaya dayanmakta idi. Fobos öteki gezegenlerin uyduları gibi kendi yörüngesi üzerinde hareket etmiyor. Yani sabit, açık bir hızla değil, gitgide artan bir hızla hareket etmekteydi. Bilgin şu sonucu çıkarıyordu:Geriye bir ihtimal kalıyor. Fobos'u boş olarak kabul etmek. Ama unutmayalım ki doğal gök cisimlerinin içleri asla boş değildir. O halde Fobos ve Deimos Mars'ın yapay uydularıdır."Schklovsky "Evren-Hayat-Zekâ" isimli eserinde şöyle yazmaktadır: Bu fantastik olarak görünen fkir bence ciddi olarak incelenmelidir. Onun ortaya çıkışı akıllı, zeki son derece ileri düzeyli varlıklar için normaldir. Yüzlerce yıl sonra Dünya insanına da çapı kilometrelerce olan uydular yapmak nasip olacaktır.Rus Astrofizikçiler Vasinse ve Scheıbakov'un Ay'ın yapay uydu oluşuyla ilgili teorileri ve Apollo yolculuklarından sonra elde edilen bilgiler kendilerini desteklemiştir.Bilim dünyası bu teori üzerinde çalışmalarını sürdürürken Ay Kraterleriyle ilgili bir açıklama yapan Arizona Üni-

Page 109: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

257Uzaydaki islâmiyetAli Bektanversitesi'nden Robert Strom'un: "Anlaşılmaktadır ki, Ay Kraterleri'nin yüzde onu meteor ve asteroit çarpmasıyla, yüzde onu da volkanik etkinlikle oluşmuştur. Kalan yüze 80'nin de nasıl oluştukları şimdilik bilinmemektedir," dediğini daha önce de belirtmiştik.Bu teori üzerinde biraz düşündükten sonra varacağımız sonuç şu oluyor. Amerika Ay'da üs kurmaya korkuyor, çünkü gerçekte orası bir yapay uydu veya uzay gemisi. Bugün gelip te Ay yörüngesinden çıkıp giderse, o üste bulunanlar herhalde uzay boşluğunda geziye çıkmış olacaklardır. Amerikalıların 32 yıldır gitmeye korktukları Ay ile bu kadar yakından ilgilenmeleri, buna rağmen üs kurmaktan vazgeçmeleri ilginçtir. NASA'nm temelinde bizce korku yatmaktadır. 2004'te Bush'un Ay'da üs kurmanın 2020'lerde gerçekleşeceğini söylemesinin ne kadar inandırıcı olduğunu zannetmiyorum.2007'de Ay'a füze göndermesinin ve Ay'm altım bombalamak istemesinin sonucunda ne olacağını emin olun ben de merak ediyorum. Gerçi Sovyet bilimadamlanmn teorisine göre, orası üstün bir ırkın yaşama yeri ise bu füzeler oraya gelemeden uzay boşluğunda o üstü ı gücün silâhlan tarafından yok edilir, sonra ne olur? Bunu düşünmek bile hoş değil.Bilinen tek gerçek ise hâlâ uzay çalışmalarında emekleme devrindeyiz. Uzay'dakiler ise sonsuz bir güce sahipler.258Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanABD AY'I NEDEN BOMBALAMAK İSTİYOR?Bilim Adamlarına göre Ay bir çok sırr koruyor. Dün-ya'nın bu uydusunun sakladığı sular çözülmeyi bekliyor. Sovyet Bilimadamlarına göre Ay yapay bir uydu veya büyük bir uzay gemisidir. Ay'da yaşayanlara Apollo uçuşları şuasında Rosetta Taşı ve Mikrofilmlere monte edilmiş încil bırakan, Amerika şimdi de Ay'a füzeler yollayarak altındaki su ve enerji kaynaklarını bulmak istiyor. Başkan George Bush daha önce de değindiğimiz gibi çıkıp 2020'lerde Ay'da bir üs kurmayı plânlıyor. Ayrıca Ay'daki Helyum3 İ; otopu adlı maddeyi Dünya'ya taşımayı düşünüyor. Kısacası ABD Ay için ne yapacağını tam anlamıyla bilmiyor. Şurası bir gerçek ki, eğer 2007 yılında füzeler gönderilir ve bunlu- patlatılırsa bunun faturası nasıl olur. Sorusuna önceki sayfalarda cevap vermiştik.2007'de Bombalama Olacak mı?Evet Amerika Ay'ı bombalamak istiyor Projenin sahibi NASA için çalışan Hawaii Üniversitesi'ne ten Doktor Paul Laucey adlı bir bilimadamı. Laucey, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in saraylarını, yeraltındaki sığınaklarını yok etmek için kullanılan sığınak delicilerden esinlenerek ürettiği 3 füzeyi 2007 yılında Ay'a fırlatacak. "Polar Night" adı verilen projenin ilk denemeleri New Mexix> eyaletinde başarıyla sonuçlandı. Beyaz Saray'ın da onay vermesinin ardından Laucey, Ay bombardımanı çalışmalarının hız kazanacağını açıkladı.İngiliz BBC Televizyonu'na göre "Polar Night" kapsamında uzaya Lunar Prospector adlı bir uzay mekiği gönderilecek. Mekik, Ay'ın yörüngesine girdikten sonra "Sığı-259Uzaydaki İslâmiyetAli Bektannak Delici" teknolojisiyle geliştirilen üç füzeyi fırlatacak. Füzeler, yüzeyi deldikten sonra toprağın altında "Su ile Enerji sağlayan ve bugüne kadar varlıkları ortaya çıkartılmamış maddeler" olup olmadığına bakılacak.Lunar Prospector'deki çok hassas sensörler de füzelerin neden olduğu yarıklardan saçılacak olan pcrtikülleri havada inceleyecek. Ayrıca füzelerde patlayıcı yerine "3 alıcı ve 1 kamera" bulunacak. Bu alıcılar ve kamera "yarıklarda gördüklerini" Lunar Prospector'da ki bilgisayara gönderecek. Bilgisayar da bilgileri NASA'daki ana bilgisayara yollayacak. Böylece NASA'nın merkezindekiler Ay m yüzeyi ve altını Dünyadan ayrıntılarıyla öğrenmiş olacak.Projeyle ilgili akıl karıştıran sorular da yok değil? Örneğin mekik, oksijensiz ortamda füzeleri nasıl ateşleyecek? Profesör Laucey bu konuda detaylı bilgi vermiyor. Füzelerin Ay'ın yüzeyine mekikten bırakılacağı çıkarımı yapılıyor.

Page 110: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Burada da "Yerçekimsiz ortamda füzeler hedefi vurmayabilir, havada başıboş dolaşır" yorumu yapılıyor. Laucey ise New Mexico'daki ve laboratuar ortamındaki çal şmalann iyi gittiğini söylemekle yetiniyor.Amerika uzay çalışmalarını Dış Uzay Antlaşmasına göre yapmak zorunda ama bu kurala uymuyor, antlaşmaya göre Ay ve Diğer gezegenler de dahil olmak üzere, ülkelerin uzayın araştırılması ve kullanılması hususundaki faaliyetlerini düzenleyen prensiplerle ilgili Dış Uzay Anlaşması (The Outer Space Treatly) Rusya, Amerika ve İngiltere'nin girişimleri ile 1967 yılının Ekim ayında yürürlüğe girdi. 1 Ocak 2003 tarihi itibariyle 125 ülkenin imzaladığı anlaşmanın bazı maddeleri şöyle:1- Uzay Çalışmaları ve Araştırmaları tüm insanlığın ortak çıkarına olacaktır.2- Uzay tüm ülkelerin araştırmasına açıktır.260Uzaydaki İslâmiyetAli Bektan3- Hiçbir ülke güç kullanarak ya da başka yollarla uzayda hak iddia edemez.4- Hiçbir ülke dünya yörüngesinde diğer gezegenlerde ya da uzayda nükleer silâh saklayamaz.5- Astronotlar, insanlığın ortak temsilcisi olarak kabul edilecektir.Amerika bu anlaşmanın bir çok kuralını çiğniyor. Çünkü yollayacağı füzelerin nükleer olması muhtemel, bunların Ay yüzeyinde veya uzayda patlamalarının getireceği zararların ne olduğu ise bilinmiyor. Bu projenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise zaman gösterecek.261Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAY'DAKİ DEPREMLER SIRRINI KORUYORAy ile ilgili yapılan sismik çalışmalarda Ay'ın içinde birbirine benzer iki aktivite kuşağının olduğu kesin olarak anlaşılmıştır. Bunlar en azından 1000 km uzunluğunda olan kuşaklardır. Bu bölgeler niçin kuşaklar halindedir?Ay Sismologu Dr. Garry Latham bu konuyla ilgili şaşkınlığını açık olarak ifade etmiştir.Ay'la ilgili sismik çalışmalarda Dünya'dald benzerlerinden yüz kez daha hassas cihazlar kullanıldı. Apollo-12'nin Ay Modülü, Ay yüzeyine çarptığı zaman; bu şekilde yapay olarak oluşturulan Ay Depremi 55 dakika sürmüştü. Bu sarsıntıdan dolayı ortaya çıkan dalgaların çeşidi de, bilimadamlan-m hayretten hayrete düşürmüştür. Çünkü bu sinyaller küçük dalgalardan başlayarak, belirli bir tepe noktasına ulaştıktan sonra, Dünya'da alışılagelmiş olanlara hiç benzemeyen bir tarzda uzun zaman periyotlannca sürüp gidiyordu.Apollo-13'le yapılan sismik denemede Ay'a çarptırılan kademenin yüzeye çarpma şiddeti 11 Torı TNT'ye eşitti. Astronotlar tarafından Ay'a bırakılan sismoı netreden 87 mil uzaklıktaydı. Bu çarpmadan sonra tüm Ay Küresi 3 saat 20 dakika süreyle titreşip durmuştur.Apollo-14'e ait S-TVB'nin de Ay'a çarptı almasından sonra aynı sonuç alınınca, NASA yetkilileri, bu konuyla ilgili makalede, şu açıklamada bulunmuştur: "Ay bir gong gibi reaksiyon gösteriyor. Yaklaşık 3,5 saat titredi. Bu titreşimler 20-25 mil derinliklere girdikten sonra tekrar yüzeye çıkıyordu"Apollo-14 denemesinde de sismik cihazlar çarpma noktasından 108 mil uzakta bulunmasına rağmen, yine aynı so-262Uzaydaki islâmiyetAli Bektaıınuçlar alınmıştır. Dünya da sismik dalgalar aralarında yoğunluk farkı olan jeolojik tabakalar ve E>ünyanm eriyik durumda bulunan çekirdeği tarafından absone edilir. Buna karşılık Ay, Dünya'nm aksi istikametinde bir reaksiyon göstermektedir.Ay Sismik denemelerinin baş sorumlusu olan Dr. Lat-ham, Ay'ın davranışının Dünya bilimadamlarını şaşırtmayı sürdürdüğünü, Dünya'ya hiç benzemediğini, bir çarpışmanın titreşiminin saatlerce sürdüğünü belirtmiştir.

Page 111: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Bilimadamlanna göre saatlerce süren bu titreşimleri, Ay'ın titreşimleri çok güzel iletecek bir yapıda olmasıyla açıklamaktadırlar. Bu da onun ancak MET/J.İK BİR KÜRE olmasıyla mümkün bir durumdur.Sismik dalgaların yayılışının hızı da bilimadamlarının dikkatini çekmiştir. Wernhen Von Braun bu konuyla ilgili olara bir açdclama yaparak şunları söyledi: "Sismik dalgaların hızı derine gittikçe artıyor. Yaklaşık bir mil derinlikte ani bir artış oluyor. Bu ani artış, orada daha yoğun tabakanın oluşuyla açıklanabilir. Bu bölgede dalgaların hızının saniyede 6 mile ulaştığı hesaplanmıştır. Oysa ki şimdiye kadar sismik dalgalan 6 mil hızla içinden geçirebilecek bir Ay Kayası bulunamamıştır."Peki nasıl bir materyal sismik dalgalan bu hızda taşıyabilir? Bu konuda yapılan araştırma sonucunda: Demir, Titanyum, Berilyum, Molybdenium, Yttrium gibi elementlerden yapılan bir alaşımın, sismik titreşimleri saniyede 6 mil hızla iletebileceğim ortaya çıkartmıştır.Sovyet Astrofizikçiler bir kere daha haki çıktılar. Onlara göre Ay Uzay gemisinin iç yapısının bu alaşımlardan inşa edilmiş olması gerektiğini ve Ay'ın yapay bir boşluğu olması gerekiyordu. Elde edilen bilimsel veriler onlan doğrulamaktadır.263Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAY'IN KALIN DIŞ KABUĞUAy'la ilgili bir başka sıradışıhk da onu:ı dış kabuğuyla ilgilidir. Ay'ın dış kabuğu ortalama 60 km kalınlığındadır. Bu kabuk, Dünya üzerindeki ortalama kıta kalınlığının hemen hemen iki mislidir. Bu kadar kalın ka'ouğun oluşumun nasıl olur da lav tabakasıyla meydana geldiği düşünülebili-nir? Bu kadar lav nereden çıkmıştır? 60 krı kalınlıktaki bu lav örtüsü nasıl oluştu?AY'DA SU VAR MI?Apollo-11,12,14 yolculuklarından sonra Ay yüzeyinde su olmadığı bildirilmişti. Zaten son derece kurak bir küre olduğu eskiden beri söyleniyordu. NASA'da d bilimadamları Ay'ın Gobi çölünden 1 milyon defa daha kurak olduğunu, jeokimyasında suyun izine bile rastlanmadığını açıklamışlardı.Fakat Ay'a bırakılan cihazlar, büyük su buharı fışkırmaları saptadılar. Bu buhar, bulut şeklinde 100 mil metrekarelik alana yayılmıştı. Bu fışkırma 14 saat sürmüştü. Bu olay, Ay üzerine daha önce bırakılmış bulu nan "Apollo Sü-pertermal İon Dedektörleri" tarafından saptanmıştı. İlgili raporu inceleyen Rice Üniversitesi'nden iki fizikçi Dr. Jonh Freeman ve Dr. Ken Hills bunun şimdiye ıcadar yapılan en heyecanlı keşif olduğunu belirterek, suyun Ay'ın derinliklerinden geldiğini ve büyük ihtimalle bir Ay depremi sonucu fışkırmış olabileceğini açıkladılar.NASA'nın tutucu bilimadamları bu olayı Ay'a bırakılan Ay Modülü içindeki astronotların içme suyu tanklanndaki suyunun buharlaşmış olabileceğini ileri sürdüler. Hatta saptanan buharın, astronotların komuta modülünden Ay yüzeyine döktükleri kendi idrarları olabileceğini, bu idrar kümesinin birkaç hafta Ay yörüngesinde dolaştıktın sonra kürenin çekimi nedeniyle yüzeye inmiş olabileceğini söylediler. On-264Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanlar ne kadar inkâr ederlerse etsinler, eldeki bulgular suyun Ay yüzeyinin derinliklerinden fışkırdığını gösteriyordu.Nitekim "Apollo Süpertermal İon Dedekt irleri"nden sorumlu gurup, su buharının Ay'ın içinden gelmiş olduğundan ve bu sırada Apollo-12'nin 180 km uzakta olduğunu ısrarla vurgulamaya çalıştılar.Su Buharı keşfi meselesi ortalığı iyice karıştırdı. Çünkü 23 Ekim 1971 tarihli Sciense News de belirtildiği gibii "Ay'da suyun bulunması ve bulunmaması Ay'ın kökeni ve oluşumuyla ilgili teoriler açısından çok öner ilidir."Ay Bilimcisi Faruk El-Baz, bu konuda şöyle bir görüş belirtimşti: "Eğer Ay'ın içinden su buharı çıkıyorsa, bu ciddi bir konudur. Bu demektir ki Ay'ın içi, bi/im dıştan yaptığımız tahminlerden çok farklı olmalı."

Page 112: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Apollo-16'nın Dünya'ya dönmesiyle konunun ciddiyeti daha da arttı. Çünkü astronotlar bu kez demir pası içeren kayalarla dönmüşlerdi. Peki su olmadan kayaların içinde demir pası nasıl oluşmuştur?AY'IN MANYETİK GÜCÜGerek Sovyet gerekse Amerikan uzay iiraçlarıyla Ay'a götürülen magnetometrelerle yapılan ölçümlerden sonra, Ay'ın hayatının bir döneminde çok güçlü bir mıknatısiyete sahip olduğu, ya da çok kuvvetli manyetik bir alan içinden geçtiği söylenmeye başlanmıştı. Apollo uçuş]an sırasında bu manyetik alanın kalıntıları, bu gün Ay kayaları içinde hâlâ saklanmaktadır.Uzun süreli ölçümler sonucunda, Dünya'nın eriyik haldeki iç kısmı kabuğa nazaran biraz daha yavaş bir hızla dönmektedir. İşte rotasyondaki bu farklılık sonucunda "Dünya Manyetik Alanı" oluşmaktadır.265Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAy'ın bu özelliği Dünyadakinden farklıdır. Çünkü yapılan Ay araştırmalarında AY KÜRESİNİN İÇİNDE SICAK BİR ÇEKİRDEK YOKTUR. Bu bilimadamlannı şaşırtan başka bir bölümüdür.Yine yapılan araştırmalar ve ölçümler sonucunda Ay'ın görünmeyen yüzünde mıknatısiyet daha kuvvetlidir. Yani o acayip çıkıntının olduğu yerde, günümüzden 12.450 yıl önce, Dünya'nın manyetik alanında büyük bir değişiklik olduğu biliniyor. Bir İngiliz araştırmacısı olan Bellamy'nin iddiasına göre, Ay Dünya yörüngesine bundan 12.500 yıl önce girmiştir: Bu iddianın ne derece doğru clduğu henüz kanıtlanmadı ama ortada garip bir şeylerin döndüğünden kimsenin kuşkusu yok.Pasifik Okyanusu'nda bulunan ve günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce büyük bir uygarlık vardı. Mu Kıtası ve Mu Uygarlığı. Bu uygarlık o kadar çok üsl düzeye çıkmıştı ki, tüm Dünya'ya hakim olmasının yanı sıra güneş sistemine de uzay yoluculukları yapabiliyorlardı. Bir gece doğal bir afet veya tufan sonucu 64 milyon insanıyla birlikte Pasifik Okyanusu'nun derinliklerine gömüldü. Oradan kurtulanların bir kısmı Orta Asya'ya, bir kısmı da bugünkü Meksika ve Güney Amerika'ya geçtiler.* Dünyanın manyetik alanında oluşan değişiklik sonucunda kıtaların batması veya büyük kara parçalarının parçalanması doğal bir sonuç olduğuna göre, dünyamız o zaman vscrolduğu ilk zamandan 12. 000 yıl öncesine kadar bir uyduya sahip değildi diyebiliriz.Çünkü Dünya'nın Ay'sız dönemleri gerek bir çok milletin efsanelerinde, gerekse eski mağara resimlerinde veya taş yazıtlarında yer alması dikkat çekicidir.Türkler ve Uzaylı Ataları, Ali Bektan, Bilge Karınca Yay. 2003.266Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanBizim teorimiz ise Dünya' nm yaratılmasından 12 bin yıl öncesine kadar böyle bir uydusu yoktu. Ay gelip dünyanın yörüngesine girdi ve manyetik değişime neden oldu. Böylelikle Sovyet bilimadamlan Vasin ve Sherbakov'un "Uzay-.gemisi Ay Teorisi" gerçek oldu diyebiliriz.267Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAY'LA İLGİLİ CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR1- Ay niçin Dünya gibi bir gezegene gere doğal bir uydu olamayacak kadar "büyük ve Uzaktır?"2- Ay niçin ve nasıl bu kadar ve hemen hemen kusursuz bir "dairesel yörüngeye" sahip olmuştur?3- Ay'ın kraterleri niçin son derece "sığdır?"4- Ay niçin ve nasıl arka yüzündeki "ç kınlısını" taşıyabilmektedir?5- Bazı Ay kayaları niçin Dünya'dan ve hatta Güneş Sis-temimiz'den bile yaşlıdır?"6- Niçin Ay'ın "İçi dışına çıkmış gibi" görünmektedir?7- Ay'daki "Maskonlar" ve "Ölü Deniz" olarak adlandırılan düzlükler nasıl açıklanabilir?8- Ay'ın bu kadar kuru görünüşüne rağmen zaman zaman tespit edilen "Su Buharı Bulutlan" naf.ıl oluşmaktadır?.

Page 113: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

9- Ay'ın Büyük bir gong gibi "titreşerek" titreşimleri çok uzaklara nasıl iletilmektedir?10- Ay yüzeyinde saptanan "yüzey şekillen değişimleri" ve "garip ışıklar" nasıl oluşmuştur?11- Ay hâlâ bu kadar "zıtlığı" kendi üzerinde nasıl bulundurabilmektedir?268Uzaydaki İslâmiyetAli BektanAMERİKALILARIN AY MERAKIAmerikalıların birtakım uzaylılarla temasa geçtiği artık bu gün bilinen bir gerçektir. Teknolojinin yanı sıra bilim alanındaki başarıları da bunu göstermektedir. 2003 yılı Son-bahan'nda bir açıklama yapan Amerikan Başkanı George Bush Ay'da bir üs kurmak ve Mars'a insan göndermek üzere bir projeye başlanacağını açıklamıştı. Bunun maddi boyutunun ise bir Trilyon Dolar olduğu da belirtildi.George W. Bush'un basın danışmanı Scott Mc Cellan, başkanın "Uzay politikasının kapsamlı şekilce gözden geçirilmesi" talimatını verdiğini açıklayarak, haberi Amerikalıların yanı sıra tüm dünya'ya bildirmesi dikkat çekiciydi.Nasa 1972 yılının Aralık ayında en son olarak Ay'a astronot göndermiş ve 32 yıldır Ay'a insanlı bir uçuş yapmamıştır. Bunun bizce başlıca nedeni; Ay yolculukları sırasında ortaya çıkan Uçan Dairelerin Amerikalı Astronotları izlemeleri Nasa'yı korkutmuş olmasıdır. Çünkü Ay'da gizli bir Üs'ün olabileceğini gösteren bir çok veriler ortaya çıkmıştır.ABD Başkanları zaman zaman Uzay çalışmaları için hedefler göstermişlerdir. 1961 yılında uzaya insan göndermeyi öneren John F. Kennedy ile, 1989 yılında Ay'da daimi üs kurma önerisinde bulunan babası eski başkan George Bush'u takip eden oğul Bush'un bunu başarıp başaramayacağı belli değil. Çünkü projenin maliyeti herkesi korkutuyor.Bilimadamlan yeni uzay hedefleri için (alışmalara sıfırdan başlanması gerektiğini belirtiyor. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA 1969-1972 yılları arasında Ay'a269Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektangönderilen insanlı yedi uzay aracı için bir kerelik inişlere ve kalkışlara göre projeler geliştirdi. Ancak kurum, bütçe darlığı nedeniyle uzay araçlarının ihtiyacı olan enerji ve fırlatma teknolojilerine fazla bütçe ayıramadı. Apollo projesinin fırlatma roketi Satürn 5'in ekipman, araç ve plânlan yok olmuş durumda. Ay'da üs için bir nükleer reaktörün, üç yıl sürecek Mars yolculuğunun kısaltılması için İyon roket sisteminin şart olduğunu belirten bilim: idamları bu iş sadece Mars projesi, ABD Hükümetine bir Trilyon Dolara mal olacak. Durum böyle olunca Amerika'nır ülkesinde düşen UFO'lan alıp onları inceleyerek yeni bir uzay gemisi yapması daha ucuza gelebilir. İşte meşhur 51'nci Bölgede bu çalışmalar yapılmaktadır. Bu bölge hâlâ girilmesi yasak olan bir bölgedir. Üzerinde bir çok spekülasyonun yapıldığı 51'nci bölge gizemini hâlâ korumaktadır. Sun sadece orada çalışan Amerikalı Bilimadamlan bilmektedir.NASA yetkililerine göre bu projenin en azından on yıl sonra uygulamaya konulabileceği, hedefin ise otuz yıllık süreç içersinde Mars'a gitmek olduğu açıklanırken, şimdilik eldeki uzay teknolojisi ile bu işin olması da hiçte kolay değil. Çünkü bu gün eldeki imkânlarla Ay'a üç günde gidilirken, Mars'a altı ayda gidilecek. Bu Eırada Mars'a inen astronotlar'in işlerini bitirdikten sonra Miirs'ın yerçekiminden kurtularak, yeniden Dünya'ya doğru yola çıkmaları için epeyce enerjiye ihtiyaçları olacak. Bu p-oblemlerin ancak otuz yılda çözülebileceği ortaya çıkıyor. Siyasi gözlemciler George W. Bush'un bunu seçim yılının başlangıcı olan Ocak 2004'te ortaya atmasını bir seçim yatırımı olarak görürken, bazı bilimadamlan Ay'da üs kurmanın başka nedeninin bulunduğunu ileri sürmeleri dikkat çekicidir. Reuters Haber Ajansına göre, Amerikalı bilimadamlan, gerçekte Bush'un AY'DAKİ ÇOK ZENGİN BİR ENERJİ KAYNAĞINI tekeline alarak dünya üzerindeki hakimiyetini pekiştirmeyi ve petrole olan bağımlılığı kırmayı amaçladığını savundular.270Uzaydaki islâmiyet

Page 114: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ali BektanUzay politikaları konusunda uzman bir gurup olan "Global Security. Org'un Başkanı John Pike'a göıe, Ay Helyum3 İzotopu şeklinde sınırsız bir enerji kaynağına sahip. Üstelik Helyum3 İzotopu neredeyse mükemmel niteliklere sahip bir yakıt. Asla radyoaktif bir riski yok ve hiçbir kirlilik yaratmıyor ve füzyon reaktöründe hiç atık vermeden tamamen yakılabilir durumda. Yapılacak olan her seferde, Dünya'ya otuz ton getirilmesi düşünülüyor.Pike: "Ay'daki bu enerji kaynağı üzerinde tekel kurabilirsek artık Suudilerle uğraşmak zorunda kalmayacağız. Ayrıca dünya üzerinde enerjinin birim fiyatını siz belirleyeceğiz," diyor.Wisconsin Üniversitesi Füzyon Teknolojisi Enstitü tü-sü'nden Gerald Kulcinski de: "Bir ton Helyum3 İzotopundan üretilecek enerji miktarının dört milyar Dolarlık petrolün sağlayacağı enerji miktarı kadar olacağım," söyledi. Bi-limadamlan, Ay'da bir milyon ton Helyum' bulunduğunu, bunun da tüm dünyanın enerji ihtiyacını binlerce yıl karşılayacak büyüklükte olduğunu vurguladılar. Uzay mekikleriy-le Dünya'ya taşınacak Helyum3'ten her seferde 30 ton getirilecek. Sadece bu miktar bile ABD'nin bir yıl boyunca elektrik ihtiyacını sağlayabilir.2015'te gerçekleştirileceği açıklanan Ay'da üs projesinin askeri boyutlan da tartışma yaratıyor. Bu projeyle ABD'nin askeri, ekonomik ve stratejik avantajlar eldi edeceğini belirten çevreler, uzayda kesin bir üstünlük sağlayacak olan ABD'nin öteki ülkelere ait uydular üzerinde de denetleyici olacağını ifade ediyorlar.Helyum3 İzotopu Nedir?Dünya'da Az, Ay'da ÇokHelyum3 İzotopu olarak bilinen Helyum gazının rengi, kokusu ve tadı yok. Füzyon Teknolojisiyle enerji sağlayan yakıt olarak kullanılması mümkün. Ama dinyada pek bu-271Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlunmuyor. 1969'da Apollo astronotları Ay'da bol miktarda Helyum3 bulunduğunu keşfetti. Bilimadaml ırına göre, güneşten yayılan manyetik dalgalar ve yüklü partiküller Ay'a çarpınca ortaya Helyum3 İzotopu çıktı. Milyarlarca yıllık süreç sonunda Ay'a çarpan meteorların da etkisiyle Ay yüzeyinde birkaç metre kalınlığında Helyum3 tabakası oluştu. Helyum3, 21'nci yüzyılın en temel enerji kaynağı olarak görülüyor.Ay ile yakından ilgilenen ama Apollo uçuşlarını 1972 yılında bitiren Amerika Uzay Dairesi NASA neden yeniden Ay ile ilgilenmeye başladı? Bunun nedeni Ay'da üsleri olan Uzaylılar olmasın? Çünkü Apollo uzay aaçlarına gidiş ve gelişlerde UFO'lar eşlik ederken, Nasa ile Astronotlar arasındaki konuşmalar bu olayların en belirgin kanıtlandır.Burada asıl gaye oradaki varlıklarla temasa geçmek olabilir. Yalnız bir kararsızlık olduğu da ortadadır. Çünkü, Amerikalılar bir süre önce Ay'a dünyadar füze göndererek toprağın altındaki suyu ortaya çıkartacak patlamayı gerçekleştirmeyi düşünüyorlardı. Kısacası Amerikalılar her zamanki gibi çelişkili davranışlar sergileyerek Uzay çalışmalarını dışarıya sızdırmamak için ellerinden geleni uyguluyorlar.272Uzaydaki islâmiyetAli BektanAY VE ALEMLERİN SIRLARI KUR'AN-I KERİMDE VAREnbiya Suresi 107'nci Ayet diyor ki "Ey resulüm Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." Allah'ın Hazreti Muhammed'e hitap tarzı bu oluyor. İslâm alimleri bu alemler olayı üzerinde fazla durmuyorlar. Sonrasında İslâm Tasavvufu içersinde yer alan büyük veliler ise 18 bin alemden bahsediyorlar. Tıpkı Hazreti Peygamberin hadisin-deki gibi "Allah 18 bin alemin rabbidir" sözünün olması gibi. O zaman aklımıza Uzayın başka bölgelerinde veya yıldızlarda yaşayanlar geliyor. Çünkü Allah evrenin de sahibi olduğuna göre, Hazreti Peygamber de o Alemlerdeki insanların da Peygamberidir. Bu konuyu görüştüğüm bazı tasav-vufçu dostlarım da kabul ediyorlar.

Page 115: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ashabı ile sohbet eden Hazreti Muhammed Kur'an-ı Ke-rim'in mucizelerini anlatırken şöyle buyuruyor: "Muhakkak ki her Ayet için bir Zahiri (Açık) mânâ, bir Batıni (gizli) mânâ ve muttali olunan bir had vardır. Ayr ca her biri için dallar, fürvat, budaklar ve fünun yani (ayrı ayrı mevzular ve ilimlerle ilgili mânâlar vardır) diyor. Hazreti Peygamber başka bir hadisinde de şöyle devam ediyor: "Geçmişin ve Geleceğin ilmini öğrenmek isteyen Kuı'an-ı incelesin. Kur'an Çağlar üstüdür, Her çağa ve her seviyeye ayrı ayrı hitap eder. Kur'an harikaları bitmez."Bu hadisler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Dünya üzerinde bilim ve teknoloji geliştikçe yeni yeni şeyler bulundukça bunların doğruluklarını Kur'an Ma görebileceğiz. Bu gün bilimadamları Yaratıcı'nın Kainatı yaratırken Matematiği kullandığını kabul ediyorlar. Aynı Karşılık Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde geçiyor. Allah biı çok Ayette Evreni ölçü ve hesap ile yarattığını açıkça bildiriyor.273Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanO zaman o büyük yaratıcının bizim dünyamıza benzer dünyalar, canlılar, bitkiler yaratması mümkün değil mi? Mümkün olduğuna göre daha akıllı insanları başka dünyalarda yaratması da akla ve mantığa ters gelmez.Kur'an'da Sırlı Dizilişler kitabında yazıur Ahmet Maraş-lı Ay'a gidiş tarihini bulmuştur. Kur'an-ı Kerim'de yer alan "Kamer" Suresinde Ay'a gidileceğine daü işaretler vardır. Kamer kelimesinin Türkçe karşılığı Ay'dır. Surede Ay kelimesi birinci Ayette yer almaktadır. "Kıyamet Saati Yaklaştı, Ay yarıldı" işte bu Ayetten Kur'an'ın sonuna kadar 1389 Ayet yer almaktadır. Hicri Takvimde 1389 yılı, Miladi takvimde 1969 yılına denk gelmektedir ki, bu tarih aya insa-noğlu"nun ayak bastığı tarihtir.Uzayı ve Evreni yaratan Allah'ın isimlerinden bir tanesi de "Muhsi" her şeyin sayısını bilen demektir. Esma-ül Hünsa yani Allah'ın güzel isimlerinin içersinde yer alan Muhsi'nin mânâsı şöyledir: "Evrende ne varsa, hepsini sayan ve adedini bilen, ilmi her şeyi kuşatan, her şeyin miktarını, adetini eksiksiz bilen. Bütün ibadetleıin, hayırların sayısını bilen" demektir. Evren Matematik üzerine kurulduğuna göre kutsal kitabımızın da bundan nasip alması imkânsız değildir.GÜNEŞ VE AY'IN DÜNYA İLE YOLCULUĞUYasin Suresi 40'ncı Ayet: "Güneş, Ay'a yetişemez" Ne güneş Ay'a yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Bunlardan her biri kendine mahsus hareketiyle bir yörünge üzerinde hareket ederler." Ay, Güneş ve Dünya yi bir yarış pisti üzerindeki otomobillere benzetebiliriz. Kimi önde kimi yanda ama hepsi belli bir ölçü içersinde yol alıyorlar. Farklı hızlarda yol alan bu cisimler uzayda haeket etmektedirler. Gökyüzünde ikisinin beraber bulunduk! an andan başlayarak, Ay'ın Güneş'e tekrar yetişmesi tçin geçen zamanı görünen periyotta tanımlamış oluyoruz Ay'ın hızını bir otomo-274Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanbil olarak ele alırsak her gün Güneş yaklaşık olarak 1 derece, Ay ise 13 derece kadar Doğu'ya doğru nareket etmektedir. Böylece Ay'ın bir günde Güneş'e göre 12 derece ilerlediğini görüyoruz.Sonuçta Dünya, Güneş ve Ay belli bir hızla Doğu'ya doğru yol almaktadır. Yalnız Ay'ın Güneş'e nazaran daha hızlı gittiğini görüyoruz. O zaman dünyamızın bu uydusunun hızı neden bu kadar fazla?Bu süratin varlığını Kur'an'da Sırlı Dizi işler kitabında Ahmet Maraşlı yaptığı araştırma ile şöyle açıklıyor:Kamer'den itibaren ibare sonuna kadar elan hece adeti tam 13.El Kamer'in harfleri 13 defa Ayet sonuna kadar geçiyor.El kamer'den sonra Ayet sonuna kadar kullanılan harf çeşidi 13.El Kamer'e kadar olan nokta adeti 13.El Kamer'e gelinceye kadar olan noktasız harf adeti 13.Bunun gibi daha bir çok yerdeki dizilişte 13 rakamına rastlanılıyor. Tıpkı 12 rakamına rastlanması gibi.Ay'ın bir günde Güneş'e göre 12 derece ilerlediğini görüyoruz.Ayette El kamer'e, keza Kamer'e gelinceye kadar olan hece adeti 12.El kamer'e kadar El Kamerin harfleri 12 defa geçiyor.

Page 116: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

İbare sonuna kadar kullanılan harf çeşidi 12.Kamer'den itibaren ibare sonuna kadar olan hece adeti 12.Kamer'den sonra Ayet sonuna kadar nokta adeti 12.275Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanBu sırlı dizilişler sonucunda aklımıza Ay'ın süratinin ne kadar yüksek olduğu geliyor. Dünyanın çekiminin bu kadar güçlü olmasına rağmen neden Ay'ın bu süratinin kaynağı nedir? Amerikalıların ve bilimadamları'nırı bu kadar çalışmalarına rağmen Ay ile ilgili sırları çöze memeleri enteresandır. İşte bunlardan bir tanesi Ay'ın hızıdır. O zaman geriye dönüp Sovyet Astrofizikçilerin "Ay büyük bir uzay gemisidir" teorisine baktığımızda, Ay'ın hızının neden bu kadar yüksek olduğunu açıklayabiliriz.Allah'ın Ay'ı yarattığını kabul edersek şöyle bir teori kurabiliriz. Ay, Evren yaratılırken, O'da meydana geldi. Bir dünya olarak düşündüğümüzde üzerinde yaşayan akıllı varlıklar vardı. Daha sonra uydumuz Ay Uzay'da yolculuğa çıktı. Güneş Sistemimize girdi. Yeraltında üsleri bulunan bu insanlar Allah'ın izniyle gelip Dünya'nın yerçekimine girdiler. Böylece uydumuz oldu. Çünkü Ay maden yönünden zengin bir küredir, haliyle teknolojik üstünlüğü öten ve uzay gemilerine sahip olan bir ırk tarafından kullanılması normaldir.O zaman Ay'da bulunan ve Dünya dan daha yaşlı kayaların varlığını ise açıklayabiliriz. Başka Gezegenlerde Hayat fikrine bilim dünyası sıcak bakarken, aynı konuya benzer bir bölüm Kur'an-ı Kerim'de de yer almaktadır.Tekvir Suresi'nde Kur'an- Kerim için şöyle deniliyor: "O Alemlere öğüttür." Dünyadaki tüm insanlara gönderilen Kur'an başka hangi alemleri kast etmekte lir?Bu araştırmalar sırasında Cin konusunu hep ayrı tutmuşumdur. Onların da Müslüman olanları vardır, ama sorun şu Cinler Kur'an-ı Nasıl ellerine alıp okuyabilirler? Halbuki onlar Ateş'ten yaratılan ve görünmeyen varlıklardır. O zaman Ayetin mânâsını şöyle açıklayabilir z: "O Alemlere Öğüttür"ün anlamının, başka dünyalardaki insanlar için kullanıldığını söylersek mantıklı olur.276Uzaydaki İslâmiyetAli BektanO zaman Zülkarneyn'in yaptığı uzay yolculuklarının gerçek olduğu ortaya çıkar. Çünkü o gittiği yerlerde insanlar ile karşılaşmış ve onlara Allah'ın Büyüklüğünü ve yüceliğini anlatmıştır.Bir gün uzay yolculuğuna çıkan bir Müslüman, gittiği gezegende Kur'an-ı Kerim ile karşılaşabilir. Çok zeki Müslümanlarla konuşabilir.UZAYLILAR ARASINDA MÜSLÜMAN OLANLARVAR İSE, NEDEN GELİP BİZİKURTARMIYORLAR?Bu kitap boyunca Başka Gezegenlerde Hayatın varlığını anlatmaya çalışırken, Müslüman olan Uzaylıların varlığından bahsettim. O zaman haklı olarak okuyucular soracaklar Uzaylılar Dünya'ya gelip neden Müslüman kardeşlerine yardım etmiyorlar? Bunu ben şöyle açıklayabilirim:Birincisi: Her Dünyanın kendi kuralları ve yasaları var. Bu kurallara beyinleri üst düzeyde çalışan insanlar uymaktadırlar. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de yer alan "Gök Halkından bir kimse, yeryüzünden birisinin ölümüne neden olursa, Allah onu Ahirette şiddetli azap ile cezalandıracaktır." Bölümü onlar için önlerindeki en önemli engeldir. Bu hükme itina ile uyduklarını söyleyebilirim.GÜNEŞ SİSTEMİNİN ÖTEKİAYLARI'NDAKİ SIRLARDünyamız'ın uydusu Ay hakkında hâlâ cevaplanamayan bir sürü soru varsa, aym şekilde Güneş Sis-emimiz ve öteki uyduları da içlerinde bir çok sırları saklamaktadır. Öteki gezegenlerin uyduları hakkında ise çok ıa, şeyler biliyoruz. Nereden geldikleri, ne oldukları, yapılarında nelerin bulunduğu ve neden bu kadar garip hareket îttiklerini henüz277Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanbilmiyoruz. Hayata uygun olup olmadıkları konusunda doğru dürüst bilgi sahibi değiliz, sadece uzay araçlarının gönderdikleri fotoğraflardan ve teleskoplar

Page 117: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

aracılığıyla elde ettiğimiz bilgilerle sınırlı kalıyor. Bu uyduların Güneş Sistemi ortaya çıktığından beri var olduklarım ileri sürmekte pek inandırıcı olmuyor. Astronomi Bilimi de yeterli ve mantıklı açıklamaları yapamamaktadır. Çünkü bir çoğu yeterli değildir. İşte Güneş sisteminin ilginç uyduları:1672 de Astronom Cassini Venüs etrafında dönen bir uydu saptamıştı. Aym uydu James Short, Tobias Mayer ve Montaigne tarafından da görülmüştü. Bu yudu 1764 yılma kadar defalarca görüldü, yörüngesi hesaplandı ve Venüs'den uzaklığı tahmin edildi. Görünüşe göre 200 mil çapındaydı. ANCAK 1764 YILINDAN SONRA BU KOSKOCA UYDU BİR DAHA GÖRÜLMEDİ...Bu gün tüm astronomlar biliyorlar ki Venüs'ün uydusu yoktur. İlginç olan bir zamanlar uydusunun olmasıydı. Peki ne oldu da bu uydu birden ortadan kayboldu. Klasik Astronomi Bilimi bu soruya da bir cevap bulabilmiş değil...Sovyet Astro-Fizikçiler Vasin ve Sherbakov'un Ay'ın büyük bir uzay gemisidir teorisi ile düşündüğünüzde bu kay-bola uyduyu açıklayabilir miyiz, evet açıklarız. Venüs'te iklim değişikliği oldu ve onlarda yaptıkları bir uydu benzeri devasa gemi ile uzaya açıldılar. Hayatın bulunabileceği başka bir gezegen için yola çıktılar diyebiliriz. Biraz bilimkurgu gibi oldu ama 200 mil çapındaki bir kürenin yok olmasını da neyle açıklayacağız. İşin enteresan tarafı 1672 yılı ile 1764 yılı arasında görülen Venüs'ür, kaybolan uydusu 92 yıl boyunca gözlemleniyor bu süreçte yüksek teknolojiye sahip ayrıca uzay gemileri bulunan bir ırk bunu yapabilir mi? yapabilir. O zaman Sovyet biL madamlarının teorileri de akıla ve mantığa aykırı gelmiyor.278Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMars'ın Garip UydularıAstronomi tarihinde Mars'ın iki küçük uydusunun Asaph Hail tarafından 1877'de keşfedildiği yazılıdır. Ancak 1724'de yayınlanan ve günümüzde bir masal kitabı olarak çocuklarımıza okuttuğumuz Jonathan Swift'ın "Guliver'in Seyahatlan" isimli kitabında bu günkü gözlemlerimize çok yakın bir şekilde bu iki uydu tanımlanmıştır. Hatta bu iki uydunun Mars'a olan uzaklıklarını bile bugün bildiğimiz kesin rakamlara çok yakın bir doğrulukla yazar Jonatiıan Swift'in nasıl tahmin ettiği bilinmiyor. Yoksa yazar oraya götürülüp bir seyahat mı? yaptı. Döndüğünde de başından geçenleri ancak masal kitabı yazarak anlatması daha mantıklı değil mi dir?. Çünkü o devirlerde ben uzaylılarla görüştüm, onlarda beni uzay gemileriyle gezdirdiler. Mars'a götürüp çok değerli bilgiler vermiş olmalarını düşünmek lazım.Mars gezegenine daha yakın olan uydusu Fobos, gezegenin çevresinde Mars'ın kendi ekseni çevresinde döndüğü sürenin üçte birinden daha az zamanda dönmektedir. Mars'ın dış uydusu olan Deimos ise bundan 5,5 saat daha fazla sürede gezegenin çevresinde bir tur almaktadır.Rus Astronom î. Shklovsky Mars uyduhuının yapay olduklarını ve 1870'lerde yörüngeye yerleştirilmiş olduklarını ileri sürmektedir. O halde ortada iki seçenek vardır: "Guliver'in Seyahatleri" adlı masal kitabının yakarı ya gelecekteki bir kehaneti ileri sürmüştür, ya da onun zamanında Mars'ın iki uydusu bulunmakta ve dana sonra bu uydular çıkartılıp yeniden yörüngeye yerleştirilmiştiı.Benzer bir durum Uranüs Gezegeni içinde geçerlidir. Bu gün bilinen 5 uydusu bulunmaktadır. Buna karşılık 1700'ler-de en azından 6 uydusu bulunduğu belirle ıimişti.279Uzaydaki İslâmiyetAli BektanKAYBOLAN GEZEGENVulkan 1762 yılında keşfedilmiş bir gezegenin adıdır. O yıllarda hesaplanan yörüngesi Merkür ile Güneş ile arasında bulunuyordu. Bu gezegeni zamanın önde gelen astronomları gözlemiş ve rapor etmişlerdir. Yapılaı hesaplara göre Vulkan'ın en net bir şekilde 22 Mart 1877 tarihinde gürü-leceği duyurulmuştu. Fakat o gün geldiğinde hiç beklenmedik bir şey oldu. VULKAN BİR ANDA ORT/iDAN KAYBOLU-VERDİ...

Page 118: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Astronomi bilgilerimize göre Vulkan'ın en son 1876 yılında görüldüğünü ve o günden sonra da izine rastlanmadığı yazılıdır. Bu tarihin bir ilginç yönü de Mars'ın iki uydusunun ortaya çıktığı zamana rastlar. Sonuçta Güneş Sistemi içersinde garip bir şeyler oluyor. Bu kaybolan uydu ve gezegenlerin durumları hâlâ açıklanamıyor.19'ncu yüzyılın sonlarında birbirlerinden habersiz gözlemler yapan "Wamer" ve "Washburn Gözlemevleri" nden aynı anda gelen raporlarda: "Merkür ile Gineş arasında iki aydınlık uzay sal objenin keşfedildiği bildiriliyordu.. Ancak bu objelerin keşfedilmesiyle kaybedilmesi bir olmuştur. Çünkü isim bile verecek zaman olmamıştır Bunların büyük uzay gemileri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Astronomi bilimi ise bu olayları açıklayamıyor.280Uzaydaki islâmiyetAli BektanAY'DA SU BULUNDUAy yapı itibariyle ve bizim bildiğimiz kadarıyla suyu olmayan, atmosferi bulunmayan bir küredir. Böylece orada hayatın olabilmesi mümkün değildir. Bu düşünce araştırma yapmadan sadece kulaktan dolma bilgilerle ortaya atılan düşüncedir. Aslında Ay'da bir üs kurup insanları yaşatabilmek için en önemli ihtiyaç sudur. Bulduğunuzda teknolojiniz aracılığıyla Ay Üssü faaliyete geçer.Ay yüzeyini araştırmak ve haritasını çıkartmak amacıyla 1998'in Ocak ayında Ay'a gönderilen uzay robotu, donmuş durumdaki suyu Ay'ın kutup bölgelerinde ortaya çıkardı. NASA'daki araştırmacıların hesaplarına göre. 11 milyon ile 330 milyon ton donmuş su kütlesi, Ay'ın kuzey kutbunda yaklaşık 46.000 Kilometrekareye, güney kul bunda ise yaklaşık 18.000 kmkareye yayılmış bulunmaktadır. Ayrıca hemen yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, Ay'da su bulunması, uzay çalışmalarının geleceği açısından oldukça önemli sayılıyor.Uzay adamları suyu ayrıştırarak, solunum lan için gerekli olan oksijeni kendileri elde edebilecek. Hatta sudaki Oksijen ve Hidrojen'den roket yakıtı bile yapabilecekler. Bu sayede de Ay, uzay araştırmaları için bir üs olacakGizemlerini saklayan Ay'da bu buz kütleleri nasıl oluştu. Atmosferi bulunmayan uydumuz kendi içinde bu sırrı saklamaya devam ediyor.281Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanAMERİKA'LILAR UZAYLILARDAN BİLGİYİ ALDI!..1947 yazında Amerikan hava sahasını işgal eden Uçan Daireler Amerikan halkının heyecanlanmasına neden oldu. Tabii en çok heyecanlanan kişilerin başında bazı bilimadam-lanmn yanı sıra Amerikan Hükümetinin yöneticileri gelmekteydi. Önceleri önemsenmeyen UFO gözlemlerinin ardından, düşen uzay gemilerini ele geçirmek, onların teknolojilerini öğrenmek, hatta Uzaylılardan üstün teknolo iyi ve bilgiyi almak önemsenmeye başladı. Bu düşünce 1947 yılından bu yana hiç değişmediği gibi, hangi hükümet gelirse gelsin ilk hedefler arasında yer almıştır. Günümüzde de bu düşünce devam etmektedir.Amerikan Başkanı Eisenhovver 1950 yılında seçilerek Başkanlık görevine başladı. 1951 yılında bir Uçan Daire U.S Muroc Air Field Askeri Havaalanına indi. Uçan Da-ire'den çıkan iki uzaylı Başkan Eisenhover ile görüşmek istediklerini açıkladılar. Durumun garipliği -çarşısında Beyaz Saray'a telefon edildi. Başkan uçağına atlayarak dört saatlik bir uçuştan sonra Muroc Havalimanı'na geldi. Uçan Daire den çıkan iki uzaylı, Eisenhover, iki senatör ve iki yüksek rütbeli subay ile özel bir odada görüşmeler yaptılar.İki subaydan biri, alanda görevli Albajdı. Tabii alanda çok sıkı önlemler alınmıştı. Görüşmeler sona erince iki uzaylı gemilerine binip uzaklaştılar. Başkaı'da uçağına binerek Washington'a döndü.Alanda görevli bulunan Albay, yeğeni olan genç bir Teğmene sırrını açtı. Haberi daha sonra medyaya bildiren kişi Teğmenin ağzından ısrarla bilgi almaya muvaffak oldu Ancak olayın on yıl süreyle gizli tutulmasını istemişti.282Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanTeğmene sorulan sorular ve onun verdiği cevaplar şöyle:S: "Olay hakkında bildiklerinizi anlatırm siniz?"

Page 119: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Y: Uçan Daireden inenler bize benziyorlarmış. Yalnız renkleri bizimkinden çok daha acıkmış. P;ırlak renklerde, hafif elbiseler giyiyorlarmış. Başlarının ahu kısmı fazlaca genişmiş. Konuşma İngilizce olmuş. Gezege: derindeki hayat şartları, bizim dünyamızdakine çok benziycrmuş. Maalesef daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Uzayldann hangi yıldız sisteminden geldiği sorulduğunda Beteljus Takım Yıldızlan olduğu açıklandı. Peki bu sistem dürıyaya ne kadar uzakta olduğu diye bilgi istendiğinde: "Binlerce ışık yılı uzaktadır bulunuyorlar," diye açıklama yapı mış.O yıllarda dünyanın en ünlü bilim adamlarından biri Einstein'dır. Bu görüşme sırasında onun da bulunduğu konuşulurken, uzaylılarla birlikte çekilen fotoğrafta da Einste-in'm bulunduğu bildiriliyor.İzafiyet Teorisi ile bilim tarihine geçen ünlü bilgin ilk UfO'lar görülmeye başlandığında şunu söjlüyordu: "Uçan Daireler gerçekten uzaydan gelen araçlarda-. Onları kullananlar, dünyamızdan çok uzun ydlar önce göç etmiş kimselerdir. Yeryüzünün ve insanlığın uygarlık düzeyinin şimdiki durumunu incelemek için bizi ziyaret ediyorlaı" demiştir.Bu görüşü ele alarak "Türkler ve Uzaylı Ataları" adlı kitabımda çeşitli açıklamalarda bulunmaya çalıştım. İnsanlık Tarihinin başladığı Mu Kıtası'nda yaşayan ve Türklerin Ataları olan Mu'lulann uzaya açıldıklarını ileri sürdüm. Çünkü dünyaya hakim olan Mu'da yaşayanlar üstelik din konusunda Tek Tanrı'ya inanıyorlardı. Yani Alah'a tapıyorlardı. Mu Kıtası İngiliz Albay James Churhc ward'ın elli yıl süren araştırmaları sonucunda ortaya çıkmijtır. Daha sonra toplumun yozlaşması ve dini yönden zayii lamaları üzerine meydana gelen bir afet ile Pasifik Okyanusu'nun derinlik-283Uzaydaki islâmiyetAli Bektanlerinde kaybolan kıta, bu gün gizem araşüımacılannın üzerinde çalıştıkları konulardan bir tanesidir.Biz yine Amerikalılara dönelim. Başkan Eisenhover bu bilgiyi kullanarak Amerikanın Dünya Hakimiyeti için düğmeye basıyor. Gazeteci-Yazar Aydoğan Vatandaş "Tarih Boyunca Gizli Cemiyetler" adlı kitabında Amerikan politikasına yön veren gizli bir cemiyetten bahseder. Bir çok Amerikalı tanınmış zengin ve bazı gazeteciler Je bu cemiyetin üyeleri arasında bulunmaktadır. Bu cemiyetin en önemli özelliği Hükümet politikalarına uymamaktırUzaylılar ile yaptığı görüşme sonrasında büyük bir bilgi birikimine sahip olan dönemin ABD Başkanı Eisenhover bu bilgilerin incelenmesi ve hayata geçirilmes için bunu Ma-gesty Of Twelwe (12 Majeste) adlı bir guruba verdi. Buraya CFR üyesi 6 kişi getirtti. 12 Majeste Dünyadışı Bilgileri ve Projeleri üzerinde bilimadamlarıyla birlikte çalışmışlardır. Şimdi Amerikanın son 50 yıllık teknolojisine baktığınızda bilimsel alanda ne kadar ileri gittiğini rahatça görebilirsiniz. Aynı dönemde bir dünya gücü olan Sovyetler Birliği ve Avrupa ülkeleri teknolojik yönden geri kalmışlardır. Ne zaman bir bilimsel keşif haberi okusam veya televizyonda izlesem kaynağın Amerika olması beni artık şaşırtmıyor. Bugün dünyanın bilim alanındaki bir numaralı ismi Amerika Birleşik Devletleri olmuştur.Son 50 yılda gerek günlük hayattaki teknolojik gelişmeler, gerekse füze ve uçakların gelişmesi, Uydular, Uzay çalışmalarında elde edilen başarılar Amerika'yı bir numara yapmıştır diyebiliriz.O zaman Eisenhover ile Uzaylılar arasındaki görüşmenin gerçek olduğu ve böylelikle Amerikalıların aldıkları bilgiler sayesinde başarılı olduklarını rahatça söyleyebiliriz.Görüşmeler sonrasında alınan kararlar bâlâ sonuçlar sırrını koruyor.284Uzaydaki islâmiyetAli Bektan1- Uzaylılar binlerce ışık yılı uzaklıktan gelerek bu bilgileri Amerikalılara neden verdiler?Bizim Yorumumuz "Uzaylılar dünya gezegeninde Amerika Birleşik Devletleri'nin gelecekte güçlü olabileceklerini hissettiler. Amerika kıtasının doğal

Page 120: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

zenginlikleri de dikkatlerini çekmiş olduğu gibi, uzay çalışmaları yapabilecek kapasitede olduklarını da düşünmüş olabilirler.'2- Bu Uzaylıların amaçları nedir?Bizim Yorumumuz: Gelecekte dünya insanları ile karşılaşmaya önceden Amerikalıları hazırlamak suretiyle hazırlık yapmak olabilir. Dünyanın doğal kaynaklarını birlikte kullanmak, iki gezegen arasındaki bilgi alışverişini sağlamak gibi bir amaçları da bulunabilir. Fakat bunların gerçekleşebilmesi için de bizim insanlığımızın barış içersinde olması gerekiyor. Bu düşünce tüm UFO araştırmacıları tarafından kabul edilen bir görüştür.Öncelikle dünyada kalıcı bir barışın olm; ısı mümkün değildir. Başta her yıl tüm dünya ülkelerine bir Trilyon değerinde silâh satan üreticiler varken, Dinler arasında uzlaşma yerine kavga varken. Yönetimleri ellerine geçirenlerin büyük katliamlara yol açan savaşlara göz yummaları söz konusu iken, dünya gezegenine gelerek size modern bir medeniyet sunacağız ve bilgimizi sizinle paylaşacağız diyen UZAYLI OLABİLİR Mİ? Tabii ki olmaz. Üstün Teknolojiyi tam anlamıyla ele geçiren devletin ilk işinin, bu güç ile tüm insanlığını kontrolü altına almak istemesini kim durdurabilir?285Uzaydaki islâmiyetAli BektanSIRLARLA DOLU GEZEGEN: MARSMars Gezegeni dünyada en çok merak edilen gezegen olma özelliğini yıllardır sürdürüyor. Çünkü Dünya'nın iklim şartlarına en yakın gezegen olması insanoğlu'nun merakını arttırıyor.Mars'ın adı ilk kez Mezopotamya'da konulmuştu. Yani bugünkü Irak topraklarında. Ama o zamanlar bu gezegenin adı Mars değildi. Sümer ve Akadlar, kan kızılı renginden ötürü ölüm ve yıkım Tanrısı Nergal'in alını vermişlerdi. Sonra Roma mitolojisindeki savaş tanrısı Mars'ın adını aldıysa da, bu gezegenin ilk adı Nergal'di. Ve ne büyük tesadüf Nergal'in 60 bin yıl sonra dünyaya yeniden sokulması, tam da Irak savaşına denk gelmiş olduPopüler kültürün en romantik ürünlerinden biriydi. Dünyaya o kadar benziyordu ki, orada da hayat olduğuna inanılmıştı. Üzerine romanlar yazıldı. Filmler çekildi. Uzaydaki uyduların bize gönderdiği fotoğraflarda orada hayatın olduğu en azından daha önceden uygarlıkların var olduğu düşünülüyor.Mars'ın dünyalılara bu kadar cazip gelmesinin nedeni okside olmuş toprak yüzeyinden ötürü renginin "Kızıl" olması. Ve bizim mavi gezegenimize benzemekle birlikte Dünyadan teleskopla bakıldığında da yüzey şekilleri seçilebilen tek gezegen.Onun da dağlan, kanyonları, volkanları, hatta buzulları var. Ne yazık ki onlar kuru buz. Mars'ın solunamayacak kadar yoğun karbondioksitle kaplı atmosferinin yarattığı kuru bir buz. Şu an ki bilgilere göre Marsta gelecek yok. Peki acaba geçmişte havası, suyu var mıydı? İşte insanlık bu aşamada bunu keşfetmenin peşinde. Göıderilen altı ara-286Uzaydaki islâmiyetAli Bektancin çalışmaları arasında kimi fotoğraf çekecek, kimi mikropları inceleyecek, kimi de yüzeyi gezegenin taşını ve toprağım inceleyecek.Mars'ın dünyaya benzediği söylentisi aslında, İtalyanca bilmeyen gök bilimcilerin iddialarından kaynaklanıyor. Hikâye şöyle:Galileo Galilei'nin 1609 yılında Mars'ı ilk kez teleskopla incelemesinin ardından, 1858 yılında bir Cizvit Papazı olan astronom Pietro Secchi, Mars'ın yüzeyinde bir eğri görüyor ve buna nedense Atlantik Kanalı adını veriyor.Sonra bir diğer astronom, Giovanni Cassiri Mars kutuplarında beyaz şekiller görüyor ve doğru bir teşhisle bunların, aynı dünyadakiler gibi buzul olduğunu düşünüyor. Derken Mars'ta bir günün 24,5 saat sürdüğü ve bir yılda dört mevsim bulunduğu keşfediliyor. Artık bu kadar benzerlik de olmaz denilerek gezegende hayat olup olmadığı iyice merak uyandırmaya başlıyor. Ve yıl 1877 İtalyan Astronom Giovanni Schiparelli, ileriki dönemlerde müthiş bir Mars literatürü yaratacak buluşuyla ortaya çıkıyor. Scliparelli, gezegen yüzeyinde örümcek ağına benzer şekiller bulunduğunu söylüyor. Bu çizgilere de "Canali" adını veriyor.

Page 121: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Sözcüğün İngilizce karşılığı aslında "Channel" ancak "Canal" şeklinde çevriliyor. Canal, yani bildiğimiz insan eliyle açılmış su kanalı oysa "Canali" sözcüğü "Doğal Su Yolu" anlamına geliyor. Bu çeviri yanlış olmasına rağmen bilimsel çevrelerde kabul ediliyor.Son derece heyecanlı ve amatör bir astronom olan Amerikalı zengin Percival Lowell bu yanlış anlamadan yola çıkarak bir hikaye yazıyor. Arizonada 60 cm'lik teleskopuy-la gözlemler yapan Lovvell, Schiparelli'nin bahsettiği kanalların gerçek olduğunu ve insan eliyle yapıldığını iddia ediyor.287Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMars'ta soyu tükenmek üzere olan bir neslin, gezegenin kutuplarındaki buzullardan Ekvatordaki çöllere su getirmek için umutsuzca kanallar kazdığı hayalini kuruyor.Tam da o dönemde 1869 yılında tamamlanan Süveyş Kanalı 'nın yarattığı ortamın bu Mars kanalları söylencesini körüklediği tahmin ediliyor.Bundan sonraki elli yıl boyunca Mars'ta hayat fenomeni popüler kültürün ayrılmaz bir parçası haline geliyor. İlk olarak H. G Wells'in 1897 yılında yazdığı "Dünyalar Savaşı" adlı romanı geliyor. Sonra 1938 yılında Orson Wel-les'in neden olduğu o ünlü panik yaşanıyor. Welles'in radyo programı sırasında, "VVells'in eserinden alıntı yapmasıyla birlikte Amerikalılar, Marslılara ait uzay gemilerinin New Jersey'e indiğini zannederek müthişbir histeriye kapılıyorlar. İntihar edenler bile oluyor. Ondan sonra Hollyvvood yığınla Mars filmi çekiyor, bu gün de bu türden filmler çekmeye devam ediyor.1965 ilk FotoğraflarAstronomların Mars hayalleri 15 Temrruz 1965 günü sönüyor. Mariner-4 Uzay Aracı Mars'ın yakından çekilmiş ilk fotoğraflarını yolluyor. Bunlar insanoğlu'nun başka bir gezegenden aldığı ilk görüntülerdir. Bu fotoğraflarda heyecan uyandıran o kanallardan eser yok. Sadece kraterler ve toz topraktan ibaret bir gezegen var. Ne bir deniz, ne bir nehir, ne bitkiler var. En ilkelinden tek biı hayvan bile yok. Atmosferinde sadece karbondioksit var, bıvası ise inanılmayacak derecede soğuk.Sonraki Uzay çalışmaları Mars yüzeyinin ilk fotoğraflardan daha ilginç olduğunu tespit ediyor ama en ufak hayat izi bulamıyor. Bunun yerine 30 km yükseklikte volkanlar, 6 km derinliğinde bir kanyon ve uzunluğu Nil'i de geçen kurumuş nehir yatağına benzer yataklar bulunuyor. Yoğun288Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektantoz fırtınaları insanları bekleyen en büyük tehlike olarak göze çarpıyor.Bu arada şunu unutmamak gerekiyor. Amerikalılar ellerine geçirdikleri uzay bilgilerini saklamakta oldukça ustalar. İstediklerini bildiriyorlar, istemediklerini bildirmiyorlar. Mars'a son olarak gönderilen Spirit ve Oppurtunity'nin geçtiği bilgileri NASA yöneticilerinden Sean O'Keefe konuyla ilgili soru soran basın ve kamuoyuna şöyle açıklıyor:1- Mars neye benziyor?"Kızıl Gezegen'de donma derecesinin altında hava sıcaklıkları, yoğun toz fırtınaları ve Dünya'dakinden çok daha şiddetli kasırgalar var. Dünyada'ki gibi ha} at belirtileri olmasa da Mars'ın jeolojik özellikleri çok etkileyici. Güneş sistemi'ndeki en büyük dağlar bu gezegende. New York'tan Los Angeles'a kadar uzananan büyüklükteki kanyonlar bulunuyor. Bir Mars günü, dünyadakinden 37 dakika daha uzun. Bu nedenle araçlar bilgi toplamak için daha fazla zamana sahipler.2- Ölü mü canlı mı?Mars atmosferi dünyadakinden ince ve atmosferin büyük kısmını karbondioksit oluşturuyor. Oksijen ise en az oranda binde 13 oranında bulunuyor.3- Spirit ve Opportunity'nin ilk Mars aracından farkı nedir?Bu araçlar, 1996 da Mars'a inen Pattıfinder'dan daha büyük ve bilimsel açıdan daha fazla donanımlı. Pathfınder biraz da mühendislik gösterisi aracıydı. İnd ği yerden de 10-20 metre uzağa gidemedi. Özellikle Opportunity, çok daha büyük bir araç ve Mars üzerinde günde oılarca metre ilerleme yeteneğine sahip. Üzerindeki gelişmiş teknolojik cihazlarla tam bir kaşif robot.

Page 122: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

289Uzaydaki islâmiyetAli Bektan4- Ne arıyorlar?Görevin amacı, Mars'ın bir zamanlar canlıların yaşamasına imkân sağlayan bir ortama sahip olup olmadığını bulmaya çalışmak. Mars, bugün soğuk kuru ve verimsiz bir yer. Ancak uzaktan kamera ve diğer cihazlarla incelendiğinde daha önceleri farklı olduğunu gösteren ipuçları görülüyor. Kurumuş nehir yatakları ve kaplıcalarda bulunabilen mineral çeşitleri var. Geçmişte daha sıcak, daha nemli ve Dünya'ya daha çok benzeyen iki bölgede, buraların gerçekten hayat için uygun olup olmadığına dair jeolojik ipuçları bulunabilir.5-Orada hâlâ hayat olup olmadığı mı araştırılıyor?Hayır, tam olarak hayat var mı diye bal ilmiyor. Yapılan iş, hayatı destekleyen şartların bulunup bulunmadığı.6-Mars'a giden araçların başarısızlık oranı neden bu kadar yüksek?Her şeyden önce yol çok uzak. Özellikle yüzeyine inmek çok zor, çünkü çok az bilinen bir oıtama giriliyor. Ayrıca henüz Mars üzerinde tespit edilmiş bir noktaya kesin iniş yapabilmek için teknoloji mevcut ceğil.7- Beagle-2'nin deneyiminden öğrenecek bir şey var mı?Bu araçlar birbirinden çok farklı. Beagle'ın başına ne geldiğini anlayabilmek zor. Ancak Colin Piılinger ve ekibi bir sinyal alabilirlerse belki anlaşılabilir.8- Beagle-2 yi bulma imkânı yok mu?Hayır. Amerikan ve İngiliz araçları çok ayrı yerlere indiler, amerikan araçlarının indiği araziler, Beagle'ın indiği İsidis Planita dan çok uzakta.9- İnsanlı yolculuk yakın mı?Mars, Güneş Sistemi'nde Dünya'ya en çok benzeyen gezegen. Bu nedenle Mars'a 20 yıl içinde insanlı uzay aracı290Uzaydaki İslâmiyetAli Bektangönderilecek. ABD Başkanı George W. Bush 2020 yılına kadar önce Ay'a, oradan da Mars'a insan gönderme plânlarını açıklamış bulunuyor.10-Meridiani Planum nedir?Spirit'in bulunduğu Gusev Krateri'nin Mars'ın geçmiş çağlarında bir göl olduğu düşünülüyor. Oppo?tunity'nin indiği "Meridiani Planum" ise Gusev'e kızıl rengi veren tozların olmadığı geniş bir düzlük. Merdiani Ovası'nın gri hematit denen minerali içerdiği düşünülüyor. Bu mineral ancak sulak veya volkanik ortamlarda oluşuyor.Spirit bozuldu.NASA'mn Mars'a gönderdiği araçlardan ilki olan Spirit, 24 saatlik bozuk iletişimin ardından tamamen sustu. Bili-madamlan bunun nedenini araştırıyor.Dünya ile iletişimini iki şekilde yapan araç NASA'ya doğrudan mesajlar gönderebiliyor. Ya da gezegenin yörüngesindeki Mars Odyssey ve Mars Global S rrveyor uyduları aracılığıyla dünya ile irtibat kurabiliyor. Bu uydular Mars'a sadece 400 kilometre uzaklıktalar. ABD, Avustralya ve tspanya'daki üç NASA istasyonu ile irtibatın sürekliliği sağlanıyor. Mars ile Dünya arasındaki uzaklık 170 ile 320 milyon kilometre arasında değişiyor. Mars robotunda Alçak ve Yüksek Frekans sistemleri bulunuyor. Bunlarla bilgi alınıp veriliyor.Bu arada Gezegenin kimlik bilgilerini de verelim:Adı Roma Savaş Tannsı'ndan geliyor. Dünyadan Maksi-mim uzaklığı 378 milyon kilometre. Bir yi 687 gün sürüyor. Yaz sıcaklığı 27 C, Kış sıcaklığı -133 C ve iki uydusu var.Bu bilgilerden sonra Mars Gezegenin de yaşayanlar var ise ve bizden daha ileri iseler, bu uyduları ve robotları emin olun yakından izliyorlardır. Belki istenmeyer bazı görüntülerin alınmasını da engelliyorlardır.291Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBence en dikkat çekici olay NASA'nın hükümetin emriyle dünya kamuoyundan sakladığı bilgiler olmaktadır. Bunların en başında ise Mars'a inen bir aracın

Page 123: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

çektiği gezegen resimlerinde görünen KUBBELİ BİNANIN olduğu fotoğrafın sansürlenerek medyaya gönderilmesidir. Fotoğrafın orijinali basına sızdığı zaman NASA garip bir suskunluğun içersine girmiştir.MARS'TA KAYBOLAN GEMİLERAvrupa Uzay Ajansı'da Mars gezegeni üzerindeki çalışmalarını sürdürebilmek amacıyla bu gezegene Beagle-2 adını verdiği bir uzay aracı göndermişti. Gezegene inen araçtan haber alınamazken, bu sırada NASA'nın gönderdiği iki araçtan biri olan Spirit'ten de haber alınamadı. Robot'la iletişimi kaybettiğini açıklayan Pete Thiesinger, robotta ciddi bir anormallik olduğunu, komutları almayan spirit'in hurdaya çıkmasından korkulduğunu açıkladı. Robottan bilgiler yerine sadece bir bip sesinin geldiğini söylediler. Böylece 820 milyon Dolar yok olup gitti.Bu gemileri yoksa uzaylılar mı susturdu. Acaba Mars'ta yaşayanların rahatları bozuluyordu da onlar mı gemileri susturdular. Uzay teknolojisi çok üstün olan bir uygarlık ile karşı karşıya isek yapacak pek bir şey yok.MARS'TA SU BULUNDUAvrupa Uzay Ajansı'nın gönderdiği Mars Express'in, gezegenin yörüngesinden çektiği fotoğraflarda, gezegende su olduğuna dair deliller vardı.Ajans'ta çalışan bilimadamı Jean -Piene Bibring, Almanya'nın Darmstad kentindeki görev kontrol merkezinde yaptığı basın toplantısında, Mars Express uzay aracının, bu keşfi kızıl gezegenin güney kutbunda 15 ccak 2004'te yaptığını söyledi. Bibring "donmuş haldeki suyun keşfinin yüzeyin mineral oluşumunun haritasını çıkaran uzay aracında-292Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanki spektrometre cihazıyla yapıldığını bildirdi. Mars Express, ajansın Mars'a gönderdiği ilk araçtı. Mars Express Noel günü yörüngeye girerek araştırmalarına başlamış, ve ilk bulguları Ocak 2004 ten itibaren dünyaya göndermişti.NASA'ya göre Mars'ta su yok, Avrupa Uzay Ajansına göre ise Su var. O zaman ortaya şu çıkıyor. Tüm Avrupa ülkeleri, bunlara Rusya ve Çin de dahil bence birleşerek, Amerikaya karşı uzay çalışmalarını yürütecekler. Çünkü Amerika diyelim ki, Uzayhlarla temasa geçti ve bilgiyi aldı. Bunu neden dünyanın diğer ülkeleri ile paylaşsınlar ki? O zaman bu güçle dünyanın hakimi olmaları işten bile değil. Belki biraz Bilim-Kurgu oldu ama olaya bir de bu yönden bakmak gerekiyor.293Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanMARS'TAN GELENLERMars veya eski adıyla Merih'in dünyaya en yakın mesafeden geçtiği tarih 2003 Ağustos ayı idi Bundan 60 bin yıl önce de Mars dünyaya en yakın mesafeye ulaşmıştı. Bu dönemde Mars'tan gelenlerin Orta Asya'ya veya Pasifik Okyanusu üzerinde bulunan ve atalarımızın y ışadığı Mu Kıta-sı'na inmiş olduklarını düşünüyorum. Çünkü Orta Asya'da Sovyet Arkeologların yaptıkları araştırmakırda günümüzden 60 bin yıl önceye ait bazı iskeletlerde rastlanan izlerde, kalp ve beyin ameliyatlarının yapıldığı tespit edildi. Bu tespitlere göre ameliyat geçiren kişiler sonraları uzun yıllar yaşamışlar. Bilimin ilkel Çağlar olarak kabul ettiği zaman da kalp ve beyin ameliyatlarını Türklerin Atakırı veya Mars'tan gelen insanların yaptığını rahatça söyleyebiliriz. Bu konuya daha detaylı olarak devam edeceğim.Avustralyalı Profesör Paul Davies'in yazdığı "Yaşamın Başlangıcı" adlı kitaptan bahsedeyim. Sjdney Üniversitesi'nde çalışan Profesör Doktor Paul Davies, dünyadaki hayatın kökeninin Mars'tan geldiğini iddia etti. İlk hayat belirtisinin Mars'ta oluştuğunu söyleyen proiesör, binlerce yıl önce gerçekleşen meteor yağmurları sonucu gezegenin bazı parçalarının koparak uzayın çeşitli yerlerine dağıldığını belirtti.Davies'in iddiasına göre, yerküredeki hayatı işte bu kopan parçalardan dünyaya düşenler başlattı. İleri sürdüğü iki teori ise şöyle: Birincisi Grönland'da bulunan 3,8 milyar yıllık fosil. Çünkü o tarihte dünyada hiçbir canlı varlık yoktu. İkincisiyse 1911 yılında Mısır'ın Nakh1 köyünde bir köpeğe çarpan ve üzerinde hayat kalıntıları olduğu resmi olarak onaylanan meteor.

Page 124: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

294Uzaydaki islâmiyetAli BektanProfesör Paul Davies'in teorisini destekleyen ise NASA oldu. Mars yüzeyine gönderilen araştırma jipinin bilgilerine göre gezegende 4 milyar yıl önce sel felaketleri yaşanmış, o sırada dünyada hayat daha yeni yeni ortaya çıkıyordu. Albert Enistein'ın dediği gibi "Tanrı evren i ie oynamaz" sözünün doğruluğu ortaya çıkarken, bu sel salarının yüksekliğinin 100 metreye kadar ulaştığı anlaşılıyoı. NASA'nın bilgileri arasında ise ilginç gelen bazı bölün ler var. Mesela "Yapışkan Bili" adı verilen bir taşa ait otanlar çok ilginç, çünkü Cari Sağan jipinin bulup incelediği bu taşların benzerlerine dünya üzerinde sadece AND DAĞLARI'NDA rastlanıyor. "Tanrıların Arabaları" adlı kitabı ile tüm dünyada 1970'lerin başında olay yaratan Erich Voıı Daniken And Dağları'nda yer alan meşhur Nazca düzl iklerinde ancak uçakla veya helikopter ile uçarken görülen büyük çizgileri anlatmıştı. Kuş, arı, düz çizgi, üçgen, sarmal, maymun, çiçek, örümcek şeklindeki çizgilerin uzaylıla- tarafından yapıldığını yazmıştı. Bu iddia o zamanlar pek önemsenmedi ama aym bölgede bulunan bir taş parçası insanın karşısına MARS ÇÖLLERİ'NDE çıkarsa o zaman birilerinin bu taşları iki gezegen arasında taşıdığını düşünebiliriz. Mars'tan gelen her yeni bilgi uzayın gizemlerinin biraz daha çözülmesine yol açıyor.295Uzaydaki İslâmiyetAli BektanMARS'TAN UFO'MU GEÇTİMilliyet Gazetesi'nin 19 Mart 2004 t&rihli sayısında: "Nasa tarafından Kızıl Gezegen'i incelemesi için gönderilen robot Spirit, hareketli bir cisim keşfetti. Uimanlar, cismin UFO ya da bir meteor olabileceğini ifade ettiler," haberi yer almıştı. Bu haber basında heyecan yaralırken, Amerikalıların uzay çalışmalarının da birileri tarafından dikkatle izlendiği dikkatli gözlerden kaçmamalı.Mars'ta incelemelerini sürdürerek çektiği fotoğrafları Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'ya gönderen robot gezgin Spirit'in, Kızıl Gezegen'in gökyüzünde hareketli bir cismi tespit ettiği açıklandı. Uzmanlar, bu hareketli cismin UFO veya bir meteor, ya da 30 yıl önce fırlatılan, ancak görevi sona eren Viking Orbiter-2 adlı uzay gözlem aracının artığı olabileceğini düşünüyor.İPUÇLARI ARAŞTIRILIYORTeksas'ın A-M Üniversitesi'nden Dr. Mark Lemmon, bunun ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceklerini belirterek "Ama ipuçlarını araştırıyoruz," dedi.Dr. Lemmon, şu anda Kızıl Gezegen'in etrafında 9 uydunun dönmekte olduğunu, bunlardan üçünün aktif durumda bulunduğunu ve bunların nerede olduklarının kesin olarak bilindiğini, bu nedenle de Spirit'in tespit ettiği ışık şeridi halindeki gökcisminin bu uydular olamayacağını savundu.Uzmanlar, Spirit'in gerçek görevinin Mars yüzeyini incelemek olduğunu ve temel görevinin gökyüzünde inceleme olmadığını hatırlattı. Aym zamanda, robot gezginin böyle bir cismin görüntüsünü yakalayabilmesinden dolayı da çok şanslı olduğu kaydedildi.296Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBu görüntünün gerçekte bir bilinmeyen cisim olduğu resimlerden anlaşılıyor. NASA bu tür elde ettiği bilgileri dünya basını ile paylaşmamaktadır. Ancak bir bilgi sızıntısı karşısında konuyu ya kabul eden açıklama yap&r, ya da susmayı tercih eder. Bu gün bu kurumun elindeki tüm bilgiler ve görüntüler açıklansa Dünyamızın başla gezegenlerden gelenler tarafından sık sık ziyaret edildiği gerçeği bilimsel bir şekilde ortaya konmuş olur.1952 yılında Uzaylılar ile ABD Başkanı Eısenhovver arasındaki yapılan görüşmede ne kadar bilgi transferi gerçekleştirildi, bilinmemektedir. Şurası bir gerçek \i son elli yıllık teknolojik ve bilimsel alanda Amerikanın dünyanın en ileri seviyede gelişmiş devleti olması gerçeğiri bu görüşmeye bağlamak, herhalde doğru olur. Bu görüşme sırasında uzaylılar, ABD'lilere UFO plânlan vermiş olabilir.

Page 125: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Mars gezegenine bu kadar yoğun bir şekilde konsantre olan ABD Devletinin yöneticileri önümüzdeki 20-25 yıllık süreç içersinde Mars"a insanlı uçuşu gerçekleştirmek istiyoruz diyerek açıklamada bulundular.Spirit Mars gezegeninde kaliteli ve renkli fotoğraflar çekerek dünyaya gönderiyor. 12 milyon pikseli ik fotoğrafların içindeki bölümler NASA'da özel olarak büyütülebiliyor. Gezgin robotun tepesine yerleştirilen "pancam" adlı ikili fotoğraf makinesi sisteminin çektiği 12 fotoğrafın bileşiminden oluşan yüksek kaliteli renkli fotoğraflar kurumun uzmanlarını yeterince sevindiriyor. "Pancam"ın sorumlusu Jim Bell "Renkler o kadar gerçek ki, orada olsak ancak aynı şeyleri görürdük" dedi.Kızıl Gezegende bir zamanlar suyun bulunduğu elde edilen yeni bilgiler ışığında tamamen ispatlanmış oldu. Bilima-damlan araştırmalar sonrasında Mars'ın atmosferinde Meton gazının da bulunduğunu belirlemiş durumdalır.297Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali BektanMars'ın atmosferinde metan gazının bulunmasını uzmanlar şöyle yorumluyor. Birinci neden aktif yanardağlardan fışkıran lavların yüzeye çıkarken metan gazını açığa çıkartması. İkinci neden ise gazın mikroplar taralından salgılanıyor olması. Dünyadan gözlem yapan teleskopl ir aracılığıyla tespit edilen Avrupa Uzay Ajansının ES A Mars etrafında dönen Mars Express aracı tarafından da doğrulanan bu bilgi, gezegendeki hayat ihtimalini arttırdı.Metan gazının normal şartlarda kısa ömürlü bir gaz olduğunu belirten uzmanlar, gazın kalabilmesinin ancak sürekli olarak kendini yenilemesi ile mümkün olabileceğinin altını çiziyor.Hawaii ve Şili'deki gözlemler de de Mars'ın atmosferinde metan gazının bulunduğu saptanmıştı. NASA'nın Mars'ta araştırmalarını sürdüren Spirit ile Opportunity uzay robotları, gezegen yüzeyinde jeolojik araştırmalar yapacak şekilde üretildikleri için, metan üreten bakteriler konusunda veri gönderemiyor. Buna rağmen elde edilen bilgiler her geçen gün gezegenin esrar perdesini aralıyor. Kısacası bu gün orada yaşayanlar olmasa bile bir zamanlar MARS'TA H'AYA-T1N OLDUĞU İSPAT EDİLİYOR. Belki de gezegendeki iklim değişiklikleri nedeniyle halkı başka gezegenlere göç etmişlerdir. Bu göçün binlerce yıl önce yapılmış olması düşünen insana mantıksız gelmiyor. Bu göçün Dünyaya yapılmış olması da ihtimal dahilindedir. Bu teo-i üzerinde düşünen ve kitaplar yazan bilimadamları bulunmaktadır.GÜNEŞ'İN İKİZİNDE HAYAT UMUDUABD'li astronomlar, Güneş'in ikizi olaak nitelenen bir yıldız keşfetti. Akrep Takımyıldızının sol pençesinde, Dün-ya'ya 46 ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldıztı 18 Scorpii adını veren astronomlar, Güneş'in ikizinin bulanmasının bu yıldızın çevresinde dönen gezegenlerde ve buralarda hayat ola-298Uzaydaki islâmiyetAli Bektanbileceği ihtimalini doğurduğunu söyledi. Pennsylvania'daki Villanova Üniversitesi'nce keşfedilen 18 Scopii, hemen hemen aynı yaşta (yaklaşık 5 milyar yıl) olmasının dışında, kütlesi ve yüzey ısısı bakımından da Güneş'e çok benziyor. Kendi ekseni etrafında Güneş'e çok yakın )ir hızla dönen 18 Scorpii'nin, güneştekine benzer lekeleri var.UFO konusunda fikir beyan eden bazı bılimadamları ile bazı din adamlarının; Evrende bizden başka hayat yoktur demelerinin artık mantıklı bir yanı kalmamıştır. Bu görüşü savunanlar son astronomik keşifler sayesinde elde edilen bilgileri okudukları zaman ne kadar yanlış düşündüklerini göreceklerdir.UFO'lar gerçek değildir. UZAYLILAR YOKTUR tezini ileri sürenlere cevabım şöyle olacaktır: ÖnceliHe Allah'ın varlığına inanıyor musunuz? O zaman Allah'ır bizim gibi insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılarla dolu bir çok dünyalar yaratması elinde midir? Evet elindedir. Bizim dünyamıza benzeyen binlerce dünyayı yaratamaz mı? O zaman siz neden uzayın derinliklerindeki yık. iz sistemlerinde bizim dünyalarımıza benzeyen dünyaların yaratılmış olduğunu kabul etmezsiniz. Üstelik Allah'ın varlığını daha yüksek bir akıl ve zekâ ile kabul edebilecek insanların bulunması mümkün değil midir? Bizce mümkündür. O zaman daha bilimsel ve araştırmacı olarak bu konuya tokmak gerekiyor.

Page 126: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

GELEN UZAYLILAR DÜNYAATMOSFERİNDE NEFES ALABİLİYORLARKimliği bilinmeyen Uçan Nesneler yanı UFO'lar olayı dünyanın gündemine 1947 yılının Temmuz ayında Amerika üzerinde görülmeleri ile girdi. O tarihten bu yana UFO konusu dünya devletlerinin araştırmalar yaptığı önemli konulardan biri oldu. Milyonlarca insan UFO'lırı ve Uzaylıları gördü. Bunların çoğu resmi raporlara yansıdı. Fakat yıllardır gözlerden kaçan bir konu var. Dünyayı ziyaret eden bu299Uzaydaki islâmiyetAli Bektanuzaylılar bizim atmosferimizde rahatça nefes alıp verebiliyorlar. Binlerce olayda astronot kıyafetleri içersinde çok az Uzaylıya raslanırken, özel kıyafeti içinde olmayan normal olarak dünyanın havasını soluyan binlerce Uzaylı görüldü.O zaman aklımıza dünyamızdaki haya in benzerlerinin başka yıldızlarda da olabileceği geliyor. Bizim atmosferimize benzeyen dünyaların söz konusu olması dikkat çekici değil midir? Demek ki gelecekte teknolojisi ve hızı yüksek bir uzay gemisine sahip olduğumuzda gittiğimiz gezegenlerde rahat hareket edebileceğimiz görülüyor.İslâm Tasavvufuna geldiğimizde söze Hazreti Muham-med'in bir hadisi ile başlayalım. "Allah 18 bin Alem'in Rabbidir." Amerikalı Astronomların vardığı sonuç Samanyolu galaksisinde 1.8 milyon gezegenin bulunduğu, bunun yüzde l'i olan 18 bin gezegende ilkel hayac formlarının olduğu, bunun yüzde l'inde de yani 18 bin gezegende ise bizim gibi veya bizden daha akıllı uygarlıkların bulunduğu 18 bin gezegende hayatın bulunacağı kabul edilmişti. Hazreti Peygamberden sonra gelen bir çok İslim alimi evrende 36 bin hatta, 40 ya da 72 bin alem daha bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu görüşlerde bilim dünyasında tartışılmakta, uzayın derinliklerindeki yıldız sistemlerinde yaşayanların olduğunu bir çok bilim adamı kabul etmektedir. İzlediğim bir Nactional Geoprafic belgesinde bilimadamlan uzaydaki canlılarla nasıl temasa geçilmesi |erektiği üzerinde çeşitli düşünceleri tartışıyorlardı. Gerek ABD'de gerekse Avustralya'da uzayı dinleyen radyo istasyonları çalışmalan-m kesintisiz olarak sürdürmektedirler. Tek düşünceleri Yıldızlardan gelebilecek bir radyo sinyalini yakalamak olduğuna göre bu bilimadamlannın boş bir hayalin peşinde koştuklarını söyleyemeyiz.300Uzaydaki İslâmiyetAli BektanUZAYLILARIN TİPLERİAmerika'da uzun yıllar önce yapılan bir araştırmada Uzaylılarla görüşen veya onları görenlerin ifadelerine dayanarak yapılan çalışmada onların büyük çoğunluğunun Dünya insanına benzediği ortaya konuldu. 334 uzaylı vakası incelendiğinde bunların 205 tanesinde uzaylıların bizlere benzediği ve birkaç küçük fiziksel farkın dışında bir fark olmadığı açıklandı. Geriye kalan 129 olayda ise yine insana benzeyen varlıklar görülmüş. Bu 334 belge Amerika'nın çeşitli eyaletlerine inen Uçan Dairelerin içinde n çıkan uzaylılar ve onları gören şahitlerin ifadelerine dayanarak çizilen resimlerden oluşmuştur.Bu olayların en ilginç tarafı gelen uzaylı lann büyük çoğunluğunun yüzde 63'ünün başlık kullanmadan Dünya Atmosferi içersinde rahatça nefes alıp verebilmeleriydi. Kalan yüzde 34'lük bölümün uzay başlığı takarık dünyada yürüdükleri tespit edilmiş. Yarı-Uzay başlıklı olaylarda ise gaz maskesi taktıkları görülmüş.TİPLERİ DÜNYA İNSANLARINA BENZEYENLERNormal görünümdeki bu uzay adamlarımın boylan normal veya normalden biraz daha yüksektir. Boylan 1.60 ile 1.70 arasındadır. Bizim gibi giyindikleri tktirde, bizlerden ayırt edilmeleri imkânsızdır. Saçlan açık kjmral veya sandır. Saçlar erkeklerde kısa, kadınlarda omuzlara kadar iner. Derinin rengi normal ya da koyu esmerdir Derisi birbirinden ayrı renkler arz eden olaylar ise azdıı.Giydikleri elbiseler, koyu mavi, kurşuni, esmer renkte üniforma, yahut iş elbisesine benzemekte. Gömlek-Pantolon tarzında'dır.301Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektan

Page 127: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Görüldüğü olayda üniformaların renklen haki renktedir. Bazılarının parlak elbiseler giydikleri kapüşon taktıkları görülmüştür. Uzaylılar kısa çizme veya ayakkabı giyiyorlar. Genellikle olumsuz tavırları yoktur. Görülen on olayda ise dünya insanları ile konuşmuşlardır. Görülen tüm uzaylı sayısı 73'dür. Bunların 65 tanesi erkek, 8 tanesi ise kadındır. Bu uzaylılar ABD'nin yanı sıra, Fransa, Brezilya, Arjantin, İngiltere ve Yeni Zelanda da görülmüştür.UZUN BOYLU UZAYLILARDünya insanına benzeyen bu tür uzaylıl;aın boyları 1.70 ile iki metre arasında değişmektedir. Kafa saçsız ya da yüz kısmını açıkta bırakan elbise ile örtülüdür. On olayda tespit edilen bu uzaylılar da deri normal veya san renkte. Fizik normal ya da narindir. Bazen bel seviyesinde bir band olan elbise tek parçadan yapılmıştır. Rengi koyu veya parlaktır.Bu varlıklann ellerinde deriyi yakan ve çarptığı kişinin bütün kuvvetini tüketen aleve benzer bir ışın silâhı bulunmakta. Bu on olayın dokuz tanesi Brezilya'da bir tanesi ise Arjantin'de görülmüştür.İki metre boyundaki uzaylılara gelince oılann saçlan sa-n ve kısa. Deri genellikle beyaz. Aynca bir vakada derinin yeşilimsi olduğu bildirilmiştir. Tek parça olarak yapılmış olan elbise ışıklı kabuk veya küçük levhalarla kaplanmıştır. Bir vakada gümüş, diğerinde yeşilimsi renle olarak bildirilmiştir. Tavırlar dostçadır. Kullandıktan silâh elde tutulan ışıklı bir küredir. Varlık elini kaldınnca şahit hissedebiliyor. Başka bir olayda ise elinde ışıklı küre (»İmasına rağmen varlık elini havaya kaldınnca şahit kendisini bir uyuşukluk içersinde buluyor, yedi olay da Arjantin'de geçmiştir.KISA BOYLU UZAYLILARUzaylılan görenler arasında yapılan araştırmanın en ilginç taraflanndan bir tanesi de kısa boylu uzaylıların gö-302Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrülmesidir. Derilerinin beyazlığı ve giyimleri ile özellik sahibidirler. Boy 1 ile 1.20 metre arasında değişir. Yüz normal veya biraz şişmancadır. Gözler hafif çekik. Deri normal ya da beyaz renkte. Beden normal ve bazı vakalarda omuzlar geniştir.Elbiseleri parlak mavi renkte bir üniforma, bazen çok dar ve yeşil-gri renkte. Genellikle göğüslerinde yere paralel bir parlak bant veya her iki omuzda ışık taşımaktadırlar. Başlarında ise bir nevi şapka veya miğfer vardır. Tavırları genellikle ürkek, fakat dostane kaydedilmiştir. Düşmanca bir tavır yok. Şahitler kötü bir muameleye maruz kalmamışlardır. Bu uzaylılar silâh kullanmıyorl ir. Sadece bir olayda kesif bir ışık yayan ve buna maruz kalan insanın göğüs bölümünde bir sıkışma hissi oluşan küçük bir boru kullanıldığı bilinmektedir. Bu tiplerden toplam 52 uzaylı görülmüştür. Görüldüğü ülkeler ise ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Danimarka'dır.Kısa boylu uzaylılara bir diğer örnek ise derileri siyah renkli veya koyu olan uzaylılardır. Boy bir metre veya üstüdür. Saçların şekli hakkında hiçbir bilgi yoktur. Elbiseler vücuda yapışık şeklindedir.Görünüşe göre davranışları dostçadır. Toplan onbir uzaylı görülmüştür. Görüldüğü ülkeler Brezilya, İtalya ve Fransa'dır.Yeşil renkli kısa boylu uzaylılarda vardır Yüksek alın ve koyu saçları olduğu bildirilmiştir. Bedene yapışık elbiseler giymekteler. Deri dışında kalan tüm fiziksel özellikler dünya insanına benzemektedir. 30 uzaylı Kanada, ABD ve Arjantin de görülmüştür.Bir başka uzaylı tipleri ise boylan 1.25 ile 1.50 arasındadır. Saçları san veya esmer, omuzlara kadar iniyor. İki olayda çene öne doğru çıkık vaziyettedir. Ciltleri beyaz-303Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektandır. Elbise geniş kemerli, görrüek-pantoloıı biçimindedir. Bu uzaylılar şahitlere göre kendisini izleyenlere karşı tepki vermemişlerdir. Bunların telepatik güçlerinin olduğu düşünülmüştür. Birkaç olayda şahit zihinsel bir tazyike uğradığını söylerken 18 uzaylı görülmüştür.KISA BOYLU VE YAŞLI TİPLİ UZAYLILAR

Page 128: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Bu uzaylıların özelliğinin kısa boylu olması ve yaşlı tipte bulunmasıdır. Boy 1 ile 1.20 metre arasındadır. Kafa normal ama dazlak. Yüz etli. Gözler hemen hemen yuvarlak. Ağız yarık şeklinde, kulaklar büyük. Deri buruşuk, haşin sert ifadeli ve beyaz renkte. Bazen san. Beden normal ve sağlam. Elbise vücuda yapışık. Bir olayca sırtta torba var. Elbise kurşuni ve yeşil renkte. Tavırları dostça. Bir olayda İngilizce konuşma var. Olayların hepsi ABD olurken, beş uzaylı görülmüştür.Onlara benzeyen bir başka uzaylı tipleri ise iri kafa dazlak, çenesi ileri çıkık, suratta bazen sakallar. Gözler iri ve yuvarlak. Ağız yarık görünümünde. Buruı sivri, deri buruşuk ve genellikle kara renkte. Kollar uzanca, bacaklar kısa. Elbise iki parçadan oluşmuş, yeşil, mavi ve kurşuni renklerde. Durumları ürkek silâh kullanmıyorlar konuşma teşebbüsü yok. Toplam onaltı uzaylı Kanada, ABD, Fransa ve Brezilya'da görülmüştür.Kısa boylu uzaylılar arasında değişik tipte olanların sayısı dikkat çekmektedir. Bunlar bir ırkın çeşitli tipleridir. En önemli özellikleri fiziksel olarak bize benzemeleri ama boylarının kısa olmalarıdır. Gözlerin normal isüyüklük ve görünüşte olmasıdır. Boyla 90 ile 1.20 metre ırasında değişmektedir. İri kafa da saç yoktur. Çene sivri. Elmacık kemikleri çıkıktır. Göz ve burun normal. Gövde geniş bacaklar kısadır. Deri beyaz ve düz yani kırışıksızdır. Bu uzaylıların gri-yeşil renkte elbise giydikleri görülmüştür. Dost ve ürkek304Uzaydaki islâmiyetAli Bektanbir görünüş arz etmişlerdir. Bir olayda onları izleyen kişiyi felce uğratan bir silâh kullandıkları görülmüştür. Dost ve ürkek bir görünüş sergilemişlerdir. Konuşma yok. 11 olayda görülen bu uzaylı tipleri Almanya, Fransa, Peru ve ABD'de görülmüşlerdir.UZUN BOYLU VE BAŞLIK TAKAN UZAYLILARBu uzun boylu uzaylıların kafalarında nefes alıp vermelerini sağlayan birer başlık bulunmaktadır. Buraya kadar gördüğümüz uzaylıların Dünya Atmosferinden rahatsız olmadıkları görülürken, bu tiplerin vücutlarını saran elbiseleri ve kafalarında başlıkları bulunmaktadır. Boyları 1.70 ile 2.00 metre arasında değişmektedir. Fiziksel özellikleri şöyledir: Kalın kaşlar, yuvarlak gözler, ama birbirinden çok ayrık (İki göz arasındaki mesafe geniştir).Deri rengi yeşil ve beden kuvvetli. El, dört kalın parmaklı ve ayaklar elbiseden yekpare inen kumaşlarla örtülmüş. Buruşuk topukların görülmesine izin verecek şekilde arkası açıktır. Yüzün bir kısmı hariç, elbise bütün vücudu kaplamaktadır. Bir nevi oksijen maskesi, ağı;, ve bumu örtüyor. İki olayda düşmanca, bir olayda ise dostça tavır görülmüştür. Yüksekliği iki metre olan varlık, büyük bir boru silâh taşıyordu. Fakat onu kullanmamıştı]. İki defa konuşma olmuştur Portekizce ve İngilizce. Bu tipten toplam 7 uzaylı görüldü. Biri kısa boylu, dördü 1 70 m ve ikisi de 2 metredir. Olayların geçtiği ülkeler İran, Avustralya, ABD ve Brezilya.Başlık kullanan uzaylılar herhalde dünya atmosferinde rahatça nefes alamadıkları için Astronot giysileri giyerek incelemelerde bulunan uzaylıların oranı da epeyce yüksektir. Tarih öncesi mağara resimlerinde bu tip kıyafetlere benzeyen astronot resimleri mağaralara çizildiği için bize hiç te yabancı gelmemektedir.305Uzaydaki İslâmiyetAli BektanUzay kıyafetleri giyerek gezegenimizde incelemelerde bulunan bu uzayhlar'ın boylan 1 ile 1.20 metre arasında değişmektedir. Başlıklardan görüldüğü kadarıyla tenleri beyaz ve esmer olarak belirlendi. Elbiseleri bir dalgıç elbisesi gibiydi. Genellikle şeffaf değil, fakat üç olajda uzaylıların bir torba içine girmiş insanlara benzedikleri ifade edilmiştir. Davranışları esas olarak ürkektir. Hiç bir olayda silâh kullanılmamıştır. Fakat iki görgü şahidi felce jğratılmıştır. Başlıklarının bir kısmı ise şeffaftır. Toplam olarak 32 uzaylı görülürken, ülkeler ABD, Fransa, Brezilya, Kanada, Şili, İtalya, Reunion Adası (Hint Okyanusunda) tespit edilmişlerdir.Bir başka uzaylı tipi de boylan 1.30 ile 1.60 arasında değişmektedir. Bunlar da astronot kıyafetleri içinde görülmüşlerdir. Deri rengi buruşuk ve san olduğu

Page 129: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

belirtilmiştir. Vücut normaldir. Elbise iki parçalıdır ve başlık vardır. Başlıklar ışıklıdır. Ayaklan küçük botlar örtmüştür. Dünya insanlarına karşı davranışlan ürkektir. Silâh kullanmak bu tip varlıkların özellikleridir. Bir çok olayda boru veya baston şeklinde silâhlara sahip olduklan görülmüştür. Ama kullanılmamıştır. Boru şeklindeki silâh kullanıldığında görgü şahidinde acı ve bilinç kaybı oluşmuştur. Kırmızı renkte bir ışık yayıyordu. Bir olayda lamba gibi bir şeyden insanı etkisiz kılan ışıklar yayılıyordu. Bir olayda görgi şahidi kendisini geriye iten tazyikli bir hava darbesine maruz kalmıştır. Bir başka olayda ise kişi mavi bir ışıkla geriye doğru itilmiştir. Bir olayda da ışın silâhından çıkan ışık kişiyi etkisiz hale getiriyor. Hiç bir şekilde konuşma olmamıştır. Bu uzaylılardan 24 tane görülmüştür. Olayların geçtiği ülkeler ABD, Brezilya, Fransa, İtalya, Almanya'dır.306Uzaydaki islâmiyetAli BektanTÜRKLERE BENZEYEN UZUNBOYLU UZAYLILARABD, Arjantin, İspanya, Brezilya, Bolivya, Filipinler ve İtalya'da meydana gelen toplam 10 olayda görülen bu uzaylıların tipleri Orta Asya'daki Türklere benzemektedir. Boyları orta veya ortadan biraz uzundur. Üç olayla başlıkları şeffaftı ve yüz görülebiliyordu. Bir olayda ise yüz uzundur ve gözler çok çukurdaydı. Bazı uzaylılar Kafkas veya Orta Asya Türkleri'ne benzemektedir Tatarlara benzeyen elmacık kemikleri çıkık, gözleri çekiktir. Derinin beyaz olduğu ifade edilmiştir. Beden narin ve çevik. Altı olayda ise giydikleri astronot kıyafetleri tulum elbise gibiydi ve parlaktı. Başlıklardan ışık yayılıyordu. Diğer 4 olayda ise kauçuk görünüşünde vücuda yapışık bir elbise giyiyorlardı. Tavır genellikle dostçadır. Bu varlıklar silâhsızdır. Üç okyda görgü şahitlerine bilinmeyen bir dille hitap edilmiştir. Bu tipten 23 uzaylı tespit edildi. Uzun boylular arasında olanların boylan 2 ile 24 metre arasındadır. Uzay kıyafetleri giyiyorlar ve iri yuvarlak gözlere sahipler. Başlar yuvarlak ve iridir. Saç yok. Gözler iri ve tostoparlak. Deri kırmızı ve beyaz. Vücuda nazaran normalden daha uzun bacaklı olmak kaydıyla kuvvetli bir vücut vardır. Üzerlerinde vücudu örten şeffaf bir tulum elbise vardır. Madensel kâğıt görünümünde bir dokumadan yapılmış pantolonlar giyilmiştir. Belin yan tarafında madensel bir sırt çantası görülmüştür. Tavırları görünüşte dostçadır. Bir olayda boruya benzer bir silâh taşındığı görülmüştür ama kullanılmamıştır. Bazı olaylarda görgü sahillerine bilinmeyen dilde hitap edilmiştir.Ağırlıklı ülkeler ABD, Brezilya ve Arjantin'dir. Bu uzun boylu uzaylılar sınıfına boyları 2.40 ile 3.00 m arasında değişen tipler de girmektedir. Beden görünüşte normal olarak tespit edilmiştir. Bu varlıklar da genellikle astronot kıyafetleri giyiyorlar. Bu elbiseler madensel, şeffaf ışıklı veya parlak olabiliyor. Tavır, yakınlık ve dostluk. Silâh kul-307Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanlanmak yok. Bir olayda konuşma vardır. Ziy;jet ettikleri ülkeler: Arjantin, Portekiz, İskoçya ve İngiltere'dir.TEPEGÖZLÜ UZAYLILARYunan Efsanelerinde anlatılan tepegözlerin benzeri olan uzaylı tipleri toplam üç olayda ender olarak görülmüşlerdir. Ünlü araştırmacı Jader U. Pereira yaptığı araştırmalarda boyu 80 cm olan ve alnının ortasında bir tek göz olan uzaylı tiplerinin varlığını açıklamıştır. Mitoloji'delci Cyclopa'lara benzemektedir.Konu hakkında bilgi veren Pereira şöyle anlatmaktadır: "Arjantin Choco'sunda, Makkale'de olan olayın bilgileri geldi. Görgü şahidi olan kişi sözüne güvenilir bir insandır. Varlıkları on metreden biraz fazla mesafeden izlemiştir. Bu olay gündüz vakti olurken, mevcudiyetinin anatomik uyumsuzluktan kaynaklanması insanları şüpheye düşürmektedir. Bir çok bilim adamı böyle bir tipi fizyolojik imkânsızlık olarak nazarı itibara alabilirler. Ama ben olayı tercih ederim." Bay Pereira yaptığı araştırmalarda sınıflandırdığı uzaylılar arasına "Tepegöz'leri koyamadım," demiştir.Bu tip uzaylılar arasında uzun boylu, kısa boylu ve normal boyda olanlarına rastlanılmıştır. 9 Ekim 1969 Arjantin Choco'sun da, Makkale'de meydana

Page 130: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

gelmiştir. Boyu 80 cm yüzünde tek göz olan uzaylının saçları uzun. Diğer bir olayda elbise beden gümüş renkte bantlarla sarılıdır. Baş çıplak olurken, davranışlarıyla ilgili herhangi bir şey yok. Görünüşte ilgisizler silâh taşımıyorlar ve hiçbir konuşma yok. Genel olarak 12 uzaylı görüldü. İki olay Peru ve Arjantin'de meydana gelmiştir.Jader U. Pereira olayı şöyle özetlemektedi" "Görgü şahidi emekli bir polis memurudur. Laguana ilanca civarında bir çiftlikte oturuyor. Çevrede iyi bir şöhreti var. Açıklaması heyecan yaratmıştır. Cismi 10 metreden bir abacın tepesinde gördüğü zaman, kendisi arabasını sürüyordu Garip bir so-308Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanğukluk hissi duyunca, buna korkmasının sebeo olduğunu zannetti. Arabasını durdurdu ve cismi izlemeye koyuldu. Uzaylılar cismin içinde idiler ve dışarıdan görülüyordu.Olayın şahidi Lotceket varlıkların 80 cm boyunda san uzun saçlı, hippilere benzeyen tipler olduğunu söylüyor. Tek gözlü ve beyaz tenli olan bu tiplerin bindiği UFO Ağaç dallarının üzerinde duruyor. Cismin ağırlığından dallar eğilirken, cisim değişik renkte ışınlar yaymaktadır. Sessizce gökyüzüne doğru uzanıp kayboldu. Görgü şahidi oradan uzaklaştı ve ailesiyle konuşarak olayı polise bildirmeye karar verdi. Mesul kimselerle olay yerine gittiler ve orada ağaç n tepesinin yanmış olduğunu gördüler. Görgü şahidinin sözlerini doğru olarak kabul ettiğimizde mitolojideki Cyclope'laıın varlığı da kanıtlanmış olmuyor mu?Bilimadamlanna göre bu varlıkların tek gözleri her iki göz sahasının ödevini görebilir. Fakat Derinlik ve üç buutlu gibi olaylardan yoksun olabilir. Bir nevi biyolojik gerilik olan bu yetmezlik, bazı organlar ve elemanlarla telafi edilir."Pereira'nın anlattıkları 4 Ağustos 1973 tarihli "La Suis-se" dergisinde yayınlanan haberle desteklenmiştir:Sofya UPİ- Bulgar arkeologları ülkenin güneş doğusunda tarihi henüz belirlenmemiş bir yapı harabekrinin altında bir Tepegöz (Cyclope) iskeleti bulmuşlardır. Boyu 1.72 m olan bu iskeletin baş kısmında burun boşluğunun üstündeki kro-nal kemiği üzerinde yuvarlak bir delik vardı Eski Yunan mitolojisine göre, Tepegözler alınlarının ortasında bir tek gözleri olan dev bir ırktan gelmektedirler.Buraya kadar anlattığımız uzaylı tiplerine baktığımızda Dünyamızın insanlarına benzediklerini görüıüz. Genel olarak incelemelerde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Uzayın derinliklerinden gelen bu tiplerin ortak özelliği E>ÜNYA ATMOSFERİNE OLAN UYUMLARIDIR. RAHATLIKLA NEFES ALABİLMEKTEDİRLER. Bir kısmı başlık takarak, astronot kıyafetleri giymektedirler.309Uzaydaki islâmiyetAli BektanBU UZAYLILARIN ARAÇLARI İSE HEP UFO'dur. Yani UÇAN DAİRE'DİR. Sanki evrensel bir bilgi akımı tüm gezegenlere sırayla gitmiştir.Teknolojik benzerlikler tüm gezegenlerde vardır.UZAYLILARIN TAVIRLARI DOSTÇADIR: Bir çokolayda uzaylılar dost tavırları göstermişlerdir. Böylelikle Amerikan sinema sanayinin dünyaya yutturduğu düşman uzaylılar senaryosunun da gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır. Tabii burada Dünya insanlarına karşı zarar vermemeleri de enteresandır. Sanki İLAHİ BİR EMİR'e uymaktadırlar. Benim de aklıma o zaman Kur'an-ı Kerim'cle Allah'ın Gök Halkına yaptığı hitap'a uyduklarını geliyor.Allah'ın yaratıcılığına en güzel örnekleri sıralayarak, okuyucularımın fikir sahibi olmalarım sağlamaya çalıştım.310Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBREZİLYA'DAKİ UZUN BOYLU UZAYLILARABD'de Kenneth Arnold'un klasik gözleminden günler sonra Brezilyalı bir tarım işçisi Jose C. Higgins kulakları delinircesine tiz bir ıslık sesi işitirken aynı zamanda büyük bir diskin havadan yere konduğunu gördü .Tafcriben 45 metre

Page 131: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

genişlikte, griye çalan beyaz metal renkli olup kıvrık metal ayaklar üzerinde hareketsiz durmuştu. Diğer işçilerin hepsi kaçtığından Higgins birden kendisini iki metre boylarında, baş ve vücutlarını tepeden tırnağa şeffaf elbiseler içinde olan üç uzun varlığın arasında bu du. Sırtlarında plastik türü torbalar ve metal kutular vardı. Şeffaf dış giysinin altından adeta renkli süsleme kâğıtlarından yapılmış elbiseler görülüyordu. Üçü de birbirine benzeyen uzaylıların büyük yuvarlak gözleri ve yuvarlak dazlak kafaları olup, kaş ve sakallan yoktu. Bacak uzunlukları bizimkine oranla daha uzuncaydı. Onların erkek mi dişi mi olduklarını kestiremeyen Higgins hepsinin de çok güzel varlıklar olduklarını ifade etmekten kendini alamadı.Etrafını sardılar, içlerinden biri elindeki tüpü yere doğru uzatarak bir hareket yapü. Higgins kendisine karşı bir hareket yapıldığını düşünerek geri çekildi ve kaçmaya başladı. Kaçmadan önce uzaylılardan biri bir değnekle yere delik kazar. Daha büyük olan ortadaki deliği göstererek, Alamo (belki bizim güneşimiz) olduğunu en uzaktaki yedinci gezegenin de "Orgue" kendi vatanları olduğunu söylerler. Bu açıklamadan yola çıkan bazı araştırmacılar, ziyaretçilerin Uranüs'ten olabileceği üzerinde durmuşlardır.Uzay araçlarının 3 feet (90 cm) kadar bir müstakil kenarı olduğunu ve uzaktan Satürn Gezegenini andırdığını ya da birbiri üzerine kapatılmış hamam tasını .indirdiğini açık-311Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlamışlardır. Bu biçimde bir UFO Ocak 1958'de Trindade Adası üzerinde görülmüş ve Brezilya Savaş gemisi tarafından fotoğrafı çektirilmiştir.*Burada dikkati çekeceğimiz konu uzun boylu uzaylıların bir güneş sistemi çizmeleri ve 7'nci gezegeni işaret etmeleridir. Hazreti Muhammed'in 7 Arz'dan bahsetmesi ile ilginç benzerlik göstermesi dikkat çekicidirANGATUBA DAĞLARISAO PAULO EYALETİ BREZİLYAMeu Contacto Com Os Discus VOADORES isimli kitabın yazarı Dino Krespedon Kasım** 19.S2'de bu dağlarda 5 UFO'ya rastladığını ve yere konmuş olanlarından birinin içine girerek, uzaylılarla görüştüğünü anktır. Bu UFO 90 cm genişliğinde çan şeklinde bir makineydi. Altı feet'den 1.80 m'den daha uzun olan uzaylılardan birisi kendilerinin İo ve Ganymede'den Jüpiter'in uydularından geldiklerini, kendi dünyalarında uzun boyluların da bulunduğunu, yine dünyadaki gibi siyah ve beyaz ırkların bulunduğunu anlamıştır.CİUDAD VADİSİ MEKSİKA1953 Ağustos ortalarında (17 ile 20) akşam altı sularında, 40 yaşlarında Meksikalı taksi şoförü Salvador Villanu-eva bozulmuş arabasının altında tamirle meşgul iken dikişsiz olarak yollu pazeni andırır bir kumaştan yapılmış elbisenin içinde iki çift bacağın farkına vardı. Bağırarak arabanın altından çıktığında boylan 120-130 sentim olan iki kişi ile karşı karşıya geldi. Dikişsiz birer elbise giyen bu güzel görünüşlü iki adam kendisine bakıyordu. Bellerinde geniş parlak pullar bulunan kemerleri, boyunlarında metal yaka, sırtlarında da küçük siyah, parlak kutular vardı. Koltuk-*. Kaynak Flying Saucer Rewiew FSR Kasım-Ara ık 1961 Apro Raporu. **. Kaynak Dino Kraspedon Meu Contact Com os Discos Voaderes Rio de Janiero 1958.312Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanlannın altlarında, Amerikan futbolcuları ya da pilotlar gibi miğferlerini taşıyorlardı. Salvador onların kısa boylarını ya-dırgamamıştı, zira Meksika'da bilhassa yerliler arasında boyları kısa adamlar çoktu. İlk önce onların konşu eyaletin pilotlarından iki kişi olduğunu sanmıştı. Uzaylılardan birisi kendisiyle güzel bir İspanyolca konuşuyordu fakat aksanı biraz acayipti, hem de kelimeleri birbiri arcına birleştirerek konuşuyordu. Yanındaki arkadaşı onun ne söylediğini anlıyor fakat ağzını açıp bir kelime söylemiyordu. Her ikisi de gayet sempatik insanlardı. Önce Salvador'un arabası hakkında konuştular. Az sonra da yağmur yağmaya başlayınca, Salvador'un daveti üzerine arabanın içine girdiler. Konuşmalar ilerledikçe adamlardaki bazı değişikliklerden tedirgin

Page 132: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

olmaya başlamıştı. Nihayet "BİZ BU GEZEGENDEN DEĞİLİZ, ÇOK UZAKLARDAN GELİYORUZ AMA SİZİN DÜNYANIZ HAKKINDA ÇOK ŞEY BİLİYORUZ."Konuşmalar bittikten sonra yoldan yarın kilometre kadar içeride bıraktıkları araçlarına giderken Salvador'da peşlerine takılmıştı. Sempatik insanlardı. Akşam yağan yağmurdan dolayı ayak bileklerine kadar çamura bata çıka gidiyorlardı. Salvador'un ayaklan bileklerine kadir berbat olmuştu, fakat uzaylıların ayaklarında bir çamur lekesi bile yoktu. Salvador gibi onlar da vücutlarının ağırlıklarıyla çamura gömülüyorlardı, fakat çamur onların ayaklarına bulaşmıyordu. Çamur adeta görünmeyen bir güç tarafından itiliyordu.Sonunda 12 metre kadar genişliğinde ağız ağza kapatılmış iki çorba kasesini andırır aracın yan na geldiler. Aracın üst kısmında üzerinde delikler bulunan bir bölmesi vardı. Araç üç büyük kürenin üzerinde hafif bir vınlama sesi çıkararak duruyordu. Alt kısmından bir pîırça açılarak yere kadar merdiven uzandı. İki uzaylı içeri girdiler. Salvador'u da içeri çağırdılarsa da o gitmemeyi tercih etti. Yavaş bir313Uzaydaki islâmiyetAli Bektanpandül hareketiyle aracın kalkışını uzaktar seyretti. Dalından düşen yaprağın yaptığı hareketin tersi bir hareketti bu. Bir kaç yüz feet kadar havalandıktan sonrı parlamaya, aynı zamanda süratlenmeye başlayarak kısa sürede gözden kayboldu.*SANTA MARİA YAKINLARIRİO DE SUL EYALETİ BREZİLYAAlman asıllı Brezilyalı olan Rubem Heilvvig Mart 1954 tarihinde kavun şeklinde uçun bir araç gördü. Bir Wolks-wagen otomobil büyüklüğünde idi. Sabah saat 05.00 sularında Hellwig kendi arabasını kullanırken söz konusu aracı yolun kenarında sessiz sakin yere konmuş bir vaziyette görmüştü. Arabadan indi ve araca doğru yürüdü. Aracın mürettebatı düzgün vücutlu 1.60 m boyunda esmer tenli iki adamdı. Başlarında miğfer yoktu. Bir tanesi aracın içinde, diğeri dışarıda bitkiler toplamakla meşguldü. Hellwig'e anlamadığı bir dilde seslendiler. Heilvvig onlann ne demek istediklerini sanki telepatik olarak anlamıştı. Ona biraz amonyağı nerede bulabileceklerini sormuşlardı, o'da onlara en yakın kasabayı eliyle işaret etti. Biraz sonra araç mavi san alevler çıkararak, sessiz fakat büyük bir süratle gözden kayboldu.Ertesi gün de Heilvvig aynı aracı bu sefer içindeki iki mürettebatı değişik olarak gördü. Koyu esmer bir erkekle, iki buğday tenli kadınlar vardı. Kadınların ipek gibi siyah saçları, siyah iri ayrık gözleri vardı. Her üçü de önlerinden fermuarlı, süet tek parça elbiseler giymişlerdi. Bu seferkiler kendilerinin bilimsel araştırmacı olduklarını söylemişlerdi. Heilvvig geçen seferki gibi herhangi bir korku hissine kapılmamıştı bunların yanında.Kaynak: Desmond Leslie Mexican Taxi Driver Meets Saucer Crew makalesi FSR Dergisi Mart-Nisan 1959 sayısı.314Uzaydaki İslâmiyetAli BektanHellwig, gazetecilerin sorularını cevaplandırırken, bu insanların kolaylıkla dünyalıların arasına karışıp tanınmadan yaşayabileceklerini bildirmiştir.Evrenin başka bölümlerinde tıpkı bizlere benzer başka insanların bulunduğuna en güzel örneklerden bir tanesidir. Diğer UFO olayları ile büyük benzerlik taşırken, bizce Ana gemi ile dünyanın çevresinde dolanırken, küçük UFO'larla incelemeler de bulunmak üzere gezegenimize indiklerini düşünebiliriz. Burada kullandıkları uzay gemilerinin dünyanın yer çekiminden kolayca kurtulup, saniyeler içersinde gözden kaybolmaları dikkat çekicidir.Bizim astronotların Ay'a inip taş ve toprak örnekleri toplaması gibi onlarda aynı işlemi yapmaktadır ar.*LİNHA BELA VİSTA, RİO GRANDE DO SULEYALETİ BREZİLYA9 Aralık 1954 akşamı Venancio Aires'der 2,5 mil uzakta çiftçi Olmira da Costa Rosa tarlasında çapa çapalarken dikiş makinesinin sesini andırır bir sesle hayvanlarının paniğe kapıldıklarını fark eder. Başını kaldırıp baktığında etrafı

Page 133: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

dumanlı kaşif şapkasına benzer bir cismi gördü. Yerden azıcık yukarıda duran cisimden iki acayip kılıklı adam indi, birisi tarlanın kenarındaki çiti incelerken, diğeri de çiftçiye doğru yaklaşıyordu. Yaklaşan bu uzaylı, şaşkınlıktan telaşla elinden düşürdüğü çapasını yerden alıp, şöyle bir baktıktan sonra gülümseyerek çiftçiye geri verdi. Eğilerek yerden birkaç bitki kopardı, geri dönüp aracına doğru yürüdü. Diğer arkadaşı da aracın içine girdiğinde araçları yavaşça havalandı. Takriben 30 feet 4,5-5 metre kadar yükseldikten sonra aniden bir çakmayla batı yönünde gözden kayboldu. Hemen hemen tamamen cahil olan çiftçi o za-Kaynak Diario de noticias Rio De Janiero 25 Ağustos 1965 sayısı.315Uzaydaki islâmiyetAli Bektanmana kadar Uçandaireler hakkında ne b;r şey duymuş ne de okumuş değildir. Anlattığına göre uzaylılar orta boylu, geniş omuzlu olup rüzgârda dalgalanan uzun kumral saçları vardı. Soluk yüz ve ayrık gözleriyle pek de dünyalılara benzemiyorlardı. Açık kahverengi elbiseleri topuksuz pabuçlarına kadar uzanıyor, hatta pabuçhırına paçalarından bağlıydı. Cahil çiftçi bu açıklamalardan sonra onları başka ülkeden gelmiş olan yabancılar olabileceğine karar vermişti.Adamski'nin Venüslüleri anlattığı kitabında, burada çiftçinin karşılaştığı uzaylılar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Başka olaylarda da bu tip uzaylılar görülmüştür.*PASAJ BLANCAS HAVAALANIYAKINLARI ORDOBA ARJANTİN1957 yılında Sovyetler Birliği ilk uydı Sputnik'i uzaya göndermesinin ardından dünya üzerindeki UFO olaylarında büyük bir artış meydana gelmiştir. Özelli ide uzaylılarla temaslarda Güney Amerika ülkeleri Arjantin, Brezilya ve Peru olurken onları ABD izlemiştir.1957 Nisan ayında bir motorsiklet sürücüsü havaalanından 15 km kadar uzakta aracını kullanmakta iken aniden aracı stop eder. Ne olduğunu anlamak ü/,ere motorundan indiği zaman tam başının üzerinde 50 fc et kadar yükseklikte 18 metre genişliğinde 45 metre kalınlığında büyük bir disk gördü. Korkudan yolun kenarındaki hmdeğin içine gizlendi. Gitgide alçalmakta olan araçtan ino; ve tiz bir sesten başka bir ses duyulmuyordu. Takriben yere iki metre kadar alçalan araçtan bir merdiven gibi bir şey sarkıtıldı.Kaynak Coral Lorenzen The Great Flying Sauceı Hoax New York Wil-liam Frederick Pres 1962.316Uzaydaki islamiyetAlı Bektanİçeriden 1.50 metre boyunda bir adam çıkaral doğruca hendeğin içinde duran ve gördüklerinden dolayı şaşkınlık geçiren motorsikletlinin yanma geldi. Korkmaması için teksi eder gibi başını okşadı. Yabancının elbisesi plastik görünümünde bir kumaştan yapılmış dalgıç elbisesini andırıyordu. Uzaylı hendekten çıkıp aracına yöneldiği zaman, motorsik-letli genç aracın içinde de onun gibi giyinmiş adamların bulunduğunu ve hepsinin içerideki aletlerle meşgul olduğunu, aracın pencere gibi olan deliklerinden gördü. Az önce yanına gelen uzaylı araca girdikten sonra içerinin ışıklarında bir değişme oldu. O zamana kadar görmediği bir ışıkla içerisi aydınlandı. Uzaylı içeri girdikten sonra merdiven şeklindeki parça da içeri çekildi. Uzaylı araca girmeden önce gence Allahaısmarladık dercesine el sallamıştı.Mavimsi yeşil renge çalan metalden yapılmış olan araç gencin tahminine göre 2500 feet kadar norrıal hızla yükselmiş sonra da Kuzey-Batı yönünde gözden kaybolmuştur. Sonraki saatlerde 6-7 yerde aynı UFO görülmüştür. Bu olayda geniş ayrıntılı bilgiyi gazeteciler alamamışlardır.*SAO SEBASTIAO BREZİLYA'NINGÜNEY KIYILARI1957 yılına ait bir başka gözlem Haziran ayında meydana geldi. Akşam 19.00 sularında Santos'dîıki Hukuk Fakültesi Hocalarından Roma Hukuku Profesörü Dr. Joao de Freitas Guimaraes, şapka biçimli bir aracın yere doğru al-çalmakta olduğunu gördüğü zaman deniz kıyısında oturmaktaydı. Araç, hemen hemen su ile

Page 134: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

kumların birleştiği çizginin üzerine kondu. Altından metalik bir merdiven kumların üzerine indirildi. Bu merdiven iki kalın kordonla araca irtibatlı görülüyordu.Kaynak Charles Bowen A South American Trio 1;SR Dergisi Ocak-Şubat 1965 sayısı.317Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanİki uzun boylu adamyaklaşık 1.75 met e boylarında saçları omuzlarına kadar uzamış, merdi venle-den indiler. Yüzlerinde zarif bir ifade, gözlerinde akıllıca bakışlar ve anlayış vardı. Tek parçalı, yeşilimsi renkte bir kumaştan yapılmış, boyun, el ve ayak bileklerinde vücutlarına yapışan elbiseler vardı üzerlerinde.Profesör yerinden doğrularak yabancılara nereden geldiklerini sordu. İtalyanca, İspanyolca, Fransızca ve İngilizce olmak üzere dört dilden sorduysa bir cevap alamadı. Neden sonra anladı ki uzaylılar kendisine telepatik yoldan hitap ederek araçlarına kısa bir gezi için davel ediyorlardı. Profesör bu daveti kabul ederek, uzaylıların arkasından gemiye bindi. Onun dikkatini çeken şey ise şu olmuştu: Uzaylılar tek ellerini kullanarak binerken, prof ;sör iki elini kullanarak araca girebilmişti.Tatlı bir ışıkla aydınlatılmış araç içinde dairesel bir oturma yeri vardı. İçerideki mürettebat 4-5 kişiden fazla değildi. Bunları izlerken araç havalandı. Bir süre uçtuktan sonra yere döndüğü zaman Profesör saatinin üç çalışmamış olduğunu hayretle fark etti. Fakat tahminine göre 30-40 dakika araç içinde kalmıştı.Gazetecilerin sorularını cevaplarken Profesör Guimaraes, kendisini araçları içinde havada gezdiren uzaylıların ileri bir teknolojinin mensubu gelişmiş varlıklar o duklannı dünyanın gidişatından dolayı duydukları endişe nedeniyle bizleri uyarmak arzusuyla dolu bulunduklarını söylemiştir.*PALAJBLANCAS CORDOBAEYALETİ ARJANTİN5 Haziran 1964 sabaha karşı Buenos Aires'li doktorlardan bir tanesi yanında karısı da olduğu ıalde Pavas Blan-*. Kaynak FSR Dergisi Kasım-Aralık 1957 Sayış .318Uzaydaki islâmiyetAli Bektancas Hava Alanından 30 km kadar uzaklarda arabasıyla giderken, otomobil aniden stop etmiştir. (Bu olay aracı ile giderken UFO olayı ile karşılaşanların başların ı gelmiştir) Yol büyük bir acayip makine tarafından blokı- edilmişti. Bu aracın kuvvetli ışıkları çok geçmeden kanırtılmış, sadece mor bir ışık kalmıştı. Büyük bir şaşkınlık içinde kan-koca 20 dakika kadar oturmuşlardı.Aniden bir insan yanlarına yaklaşmıştı ve İspanyolca kendilerine "Hayrola ahbap, ne oldu?" diye sormuştur. Doktor motorun stop ettiğini söyleyince, yabancı bir kere daha denemesini belki çalışacağını teklif etmiştir. Bunun üzerine marşa basar basmaz araba çalışmış farlar da yanmıştı. Farlar yanar yanmaz ileride duran UFO bütün azametiyle ortaya çıkıvermişti. Yabancı tekrar konuşarak şunları söylemişti: "Korkmayın Ben Dünyalıyım. Dünya da bir görevim var. Adım R-D istediğiniz gibi bunu diğer insanlara söyleyin" bunları söyledikten sonra farların aydınlattığı yönde ağır ağır yürüyerek, ileride kendisini bekleyen a) m tip gri elbiseli iki admala birleşti ve üçü birlikte aracın içine girdiler. Araç aniden havalanarak arkasında da mor bir iz bırakarak gözden kayboldu.*Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde UFO'iann görülmesini ben Antartika'daki Gizli UFO üssüne bağlayabilirim. 2'nci Dünya Savaşı sonrasında Adolf Hitler'in gizli bir denizaltı ile kaçtığını tespit eden Amerikalılar onu Arjantin kıyılarında aradılar ve bulamadılar. Ardından Antaıtika bölgesinde araştırmak yapmak için 4 bin asker 40 savaş gemisi ve 200 uçak'la Buzlar ülkesine çıkartma yaptılar. Amiral Byrd komutasında yapılan araştırmalardan bir sonuç alınamadı. Bu arada Amiral Byrd bir pilot ile yaptığı uçuş sırasında Süreyya Takımyıldızı'na bağlı Aldebaran Yıldız Sisteminden gelenKaynak FSR Dergisi Mart-Nisan 1966.319Uzaydaki islâmiyet

Page 135: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Ali Bektanve Antartika'da bir üs kuran Uzaylı ırk larafından konuk edildi. Onlar insanoğlu'nun gelecekte gelişeceğini belirterek, Dünya insanına yardımcı olacaklarını söylemişlerdi. Amiral Byrd uçağına binerek geri döndü ve bu bilgileri Amerikan Hükümetine anlattı. Sonradan Amiral emekl edildi ve onun konuşması istenmedi. Amiral ölümüne kadar olan süreçte uzaylılar ile yaptığı görüşmeyi açıklamadı ana bir süre sonra sızan görüşme gazete, dergi ve kitaplarda yayınlandı.Amiral'e uzaylılar dünyanın gidişini ve teknolojik gelişmeyi çok yakından takip ettiklerini söylencen, Arjantin de gelen bu olay ile arasında yakın bir bağlantının olması dikkat çekicidir.Yıllardır görülen bir çok UFO olayında Uzaylılar Dünya ile ilgili kaygılarını dile getirmişlerdir.FORMOSA YAKINLARI CHALACAARJANTİN-PARAGUAY SINIRI21 Şubat 1965'de bir çok uçan daire görülmüş bunlardan biriside yere konmuştur. Toba kabilesinden 50 kadar yerli etraflarında aydınlık birer ışık olan üç insanın yere inen Uçan Daire'den çıktıklarını yavaş yavaş kendilerine doğru yaklaştıklarını görmüşlerdir. Yerlile- dizleri üzerine çökerek Güneş ayinlerinde yaptıkları gibi kollarını havaya kaldırarak korkuyla selamlamışlardır. (Tarih öncesinde de aynı sahneler ilkel toplumların uzaylılarla karşılaşmalarında yaşanmıştır)Uçan Daire'den ya da uzaylılardan gebn bir ses, korkmamaları gerektiğini, zira uzaylıların yakırda dünya insanını kendi mevcudiyetlerine inandıracaklarını ve dünya gezegenine barış getireceklerini söylemiştir. Yerlilerden bir tanesi kendini tutamayıp araca doğru yaklaştığında kendisine mani olunmuştur. Bundan sonra uzaylı ziyaretçiler geldikle-320Uzaydaki islâmiyet____________________________________Ali Bektanri gibi ağır ağır araçlarına dönmüşler, içine girmişlerdir. Uzay aracı havalanırken parlaklığı göz kamaş tırıcı bir dereceye yükselmiş ve kısa sürede gözden kaybolmuştur.Bu olayın gözlemcileri arasında Arjantin Polis yetkilileri de vardı ve aracın resmini de çekmişlerdi.Bu olay ile yakından ilgilenen ve araştırmalar yapan FSR'nin Arjantin temsilcilerinden Oscar A. Galindez, olayla ilgili fotoğrafların Hava Kuvvetleri subay larmdan birisinin kontrolü altında tutulmakta olduğunu hatta bu subayın adını da bana bildirmiş olduğunu açıklamıştır.*Meksikalı Öğrencilerin Uzay İstasyonunaGötürülmeleri.23 Ağustos 1965'de La Salle Üniversitesinden üç öğrenci ile mahallin ortaokulundan bir gurup öğrenci birbirlerinden habersiz, aym uzaylılarla görüşmeler yapmışlar, hatta uzay araçlarına binerek ana-gemi'ye götürülüp getirilmişlerdir. Şehir dışmda bir noktada bulundukları bir srada yere konmuş 50 metre çapmda parlak çelik görünüşünde bir metalden yapılmış etrafa yoğun beyaz ışık yayan dev bir diskle karşılaşırlar. Her iki öğrenci gurubu da birbirlerinden habersiz araca davet edildiklerini ve üç saat süıeyle büyük bir Uzay İstasyonu'na götürülüp getirildiklerini söylemişlerdir. Öğrencilere göre uzay istasyonu hemen hemen üniversite binalarının büyüklüğünde devasa bir gemiydi.Her iki öğrenci gurubu da gidiş ve gelişleri sırasında gerek UFO'da gerekse istasyonda hüküm süre a büyük sessizlik ve sükuneti merak etmişler bunun üzerin; aralarında bütün konuşmalannz telepatik yolla yapıldığı bildirilmiştir. Ve aletlerin pek çoğunu da düşünce kuvvetiyle idare ediyorlardı. (Bu sistem başka UFO olaylarına şahit elan kimseler ta-Kaynak FSR Temmuz-Ağustos 1965.321Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanrafından da dile getirilmiştir. Bir nevi beyin gücünün enerjiye dönüştürülmesi diyebiliriz)

Page 136: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Öğrenciler dev uzay istasyonuna vardıklarında içerisinin Güneş Sisteminin değişik yerlerinden gelmiş çeşitli tipte uzaylılarla dolu olduğunu hatta içeride bazı Brezilyalıların da bulunduklarını, bunların ormanlarda kaybolan ve uzaylılar tarafından kurtarılarak buraya getirilen dünyalılar olduklarım gördüler ve öğrendiler. Uzay İstasyonu'nun her köşesinde tam bir sükunet hakimdi.Öğrencileri getirip götüren uzaylılar kendilerinin Jüpiter'in Ganymede uydusundan geldiklerini dünyanın şimdiki seviyesinden 1000 yıl kadar ileride bulunduklarını, İspanyolca'dan başka pek çok dünya dilini çok iyi bildiklerini 1965 Ekiminde dünya ya kütle halinde inişler yapabileceklerini, bunun bir barış harekatı olacağını ve dünyalılara yerli yerinde yapıcı olarak düşünce kuvvetini nasıl kullanacaklarını öğretmeyi amaçladığını bildirmişlerdir.Jüpiter'in Ganymede uydusuyla ilgili dıha bir çok olay vardır. Hatta bu olaylar 1950'li yıllara kadar gider. O tarihlerde Buenos Aires'de bulunan bazı medyumlar uzaylı varlıklarla telepatik görüşmeler yaptıklarım ve söz konusu gezegende insanların yaşamakta olduklarını söylemişlerdir. Bu olayın bir benzeri ise Hitler Almanyası'nda 1930'lu yıllarda gerçekleşmişti. İki yetenekli medyum kadın Aldebaran Yıldız Sistemindeki uzaylılarla telepatik bağlantılar kurmuşlardır. Elde edilen bilgiler sonucunda Nazi erin ilk UFO'la-rı yaptıkları belirlenmişti. Zaten güneş sistemi içersinde hayata en uygun gezegenler arasında gösterilen yerler ise Jüpiter'in uyduları olmuştur. Astronomlar bu gezegenlerde bize benzer hayat ve hayatın olacağını açıklamışlardır. İdris Peygamberin de Zuhal (Satürn Gezegenine) seyahat ettiği söylenir. O zaman Ganymede uydusuna ca gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bağlantılar ilginç değil mi?**. Kaynak La Montagne Fransa 23 Ağustos 1965/ Hotıcias Populares Sao Paulo 23 Ağustos 1965.322Uzaydaki İslâmiyetAli BektanSao Joao PERNAMBUCO Eyaleti Brezilya10 Eylül 1965 Sabah 8.30 da Antonio Pau Ferro isimli bir zenci darı tarlasında çalışırken ıslık sesini andıran bir uğultu işitip de arkasına döndüğü zaman yak aşık 1,5 metre genişliğinde ve 60 cm kalınlığında iki ışıklı disk disk görür. Diskler toprağa doğru alçalmışlar fakat tamamen toprağa konmamışlar yerden 30 cm kadar havada adeta asılı kalmışlardır. Disklerin altından 70-80 boylarında iki tane insan şeklindeki varlık çıkmışlardı. Bu yaratıkiar normal insan görünüşünde hatta bizlerden daha daha güzel vücutluydular. Tenleri daha ziyade kırmızımsı kahverengiydi. Üzerlerinde tek parçalı birer elbise vardı. Elbiseleri tamamen vücutlarına oturmuş vaziyetteydi.Zenci Antonio gördükleri karşısında ağzı bir karış açık, bir eli çapasında diğer eliyle yanındaki ağacın bir dalına asılı vaziyette gözünü kırpmadan az ilerisinde olup bitenlere bakıyordu. Uzaylılar kendisine doğru yaklaşmışlar, fakat her halde zencinin çok kormuş olduğunu anlamış olduklarında bir noktadan sonra gerisin geriye döndüler. Zenci uzaylıların kendi aralarında garip bir lisankı konuştuklarım duymuştu ve tam zihninden "Sakın bunlar arada şurada işittiğimiz Uçandaireli insanlar olmasınlar' diye düşündüğü sırada her iki uzaylı birden zenciye doğru tebessüm etmişlerdi. Araçlarına doğru yollarına devam ederlerken, tarlada ekili domates bitkilerini de inceliyorlardı. Hatta bir iki domates örneğini de beraberlerinde almaktan edemediler. Sonra araçlarına binerek süratle kayboldular.Korkudan nefesi tutulan Antonio hemen Komşusu Guil-herme da Rocha'ya gördüklerini anlatmıştı. 1966 Ağustos ayında olayla ilgili araştırmalarını sürdürmek üzere olay yerine gelen Dr. W. Buhler çiftçi Rocha'dan bilgi alırken, olayın asıl şahidinin, uzaylıları anlatırken çok kortuğunu, simsiyah yüzünün sapsarı kesildiğini söylemişti. Dr. Buhler323Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanaraştırmalar sonunda uzaylıları başka görenlerin olmadığını ama UFO'nun inerken ve kalkarken işittiji sesini pek çok köylünün işittiğim öğrendi.*AMERİKA'DA GÖRÜLEN UZAYLI TEMASLARI

Page 137: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Eagle River Wisconsin 18 Nisan 19614de gündüz 11.00 sularında 60 yaşındaki çiftçi Joe Simonton kendi toprakları üzerinde yere konmuş olan bir UFO ulemisti. Kulağına doğru yüksekten acayip bir sesin geldiğini duyan çiftçi pencereye doğru gitmiş ve hayretler içersinde kalmıştır. Parlak gümüş renkli bir cismin dosdoğru olarak kendi avlusuna inmekte olduğunu görmüştü. Dışarı çıkıp korkmadan aracın üzerine doğru yürüdüğü zaman üzerinden bir kısım açılarak içinde üç siyah derili adam görür. Onlardaı biri çiftçiye iki saplı bir sürahi verir, içer gibi bir hareket yaparak su istediğini anlatır. Simonton sürahiyi alır, doldurur ve geri verir. Bu arada cismin içine baktığında içeride başka bir adamın alevsiz bir ocakta kurabiye pişirmekte olduğunu görür. Hemen onun yanında pişmiş hazır olarak duraı kurabiyeler vardır. Onlardan bir tane istediğini işaretle bildirmesi üzerine içeriden kendisine dört tane kurabiye veril ler. Araç bundan sonra 45 derecelik bir açıyla havalanmış, birkaç saniye içinde de gözden kaybolmuştu. Arnaç kalkarken etrafta bulunan çam ağaçlan fırtınaya tutulmuş gibi sallannışlardı.UFO Araştırma kurumu APRO'nun (Hava Olaylarını Araştırma Organizasyonu) AYisconsin de te nsilcisi bulunmasına rağmen bu uzay kurabiyelerinden bir tane edinebilmek için yeteri kadar acele hareket edememişti. Bunlardan bir tanesini hemen yiyen Simonton mukavva bzzetinde olduğunu söylemiştir. Kurabiyelerden bir tanesini NİCAP, bir tanesini de Profesör Dr. Ailen Hynek almıştı, (kendisi ünlü bir uzay araştırmacısıdır) NİCAP olayı üzerinde yaptığıKaynak SBEDV Bülteni No: 48/50 Ocak-Hazinn 1966.324Uzaydaki islâmiyetAli Bektanaraştırmaları açıklamazken, Minnesota'daki bir APRO üyesi yaptırdığı araştırmada kurabiyenin mısır ve buğday unundan yapılmış olduğunu, fakat buğdayın cinsinin nereye ait olduğunu kestiremediklerini bildirmişti.Bu olayda geçen uzaylılar yaklaşık 1.50 metre boylarında kimselerdi. Koyu mavi elbiselerinden başka başlarında başlıkları vardı. Ya sakallan yoktu ya da iyi traş olmuşlardı. Bütün gözlem beş dakika kadar sürmüştü. Simonton aracın içini de görmüştü. Karanlık içindeki olan araçta bir süre cihaz ve göstergeler vardı. Araç yerden biraz yüksekte bulunuyordu ve uzaylının çıktığı kapı 1.80 boyunda 75 cm genişliğinde idi.Tioga City New York24 nisan 1964'de akşam saat 22.00 sularından önce Ti-ogah çiftçi Gary T. Wilcox bir Uçan daire ve mürettebatı tarafından ziyaret edildi. Ağaçlarına ilaç püskürtmekle meşgul olduğu sırada aklına arazisinin başksı bir tarafındaki V biçimli bir toprak parçasına gidip bakmak geldi aklına. Bir zamandan beri orada eksi bir buzdolabı vardı. Yaklaştıkça onun buzdolabı falan olmadığını \ umurla biçimli 6 metre çapında daha çok uçakların benzin tankını andırır bir cisim olduğunu zannetti. Cismi incelerken ve kapıya benzer bir şey ararken boylan 120 şer cm olan iki adam cismin yanında belirdi. Her birisinin elindeki tepsi gibi kap-lann içinde tarladan alındığı belli olan bireı miktar toprak vardı. Kısa boylu adamlardan biri Wilcox ile konuşmak isteyerek, kendilerinin Mars'tan geldiklerini korkmaması gerektiğini bildirdi. İngilizcesi kolay anlaşılıyordu ve zorlamadan konuşuyordu.Wilcox'un aklına hemen birilerinin kendisiyle dalga geçtiği geldi. Adamlann ciddiyetini anlayınca sustu. Uzaylılarla, Joe arasındaki konuşma organik maddelere ve bitki ilaçlanna geldi. Çiftçinin elindeki ilaç püskürtme aletiyle ilgilendiler. Onlar geldikleri yerde yiyeceklerini atmosferde yetiştirdiklerini söylediler. Dünyaya her iki yıl-325Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanda bir geldiklerini ve genellikle Batı Dünyasını tercih ettiklerini bildirdiler. Sonra Wilcox'tan bira s suni gübre rica ettiler. Gidip biraz getirdi fakat araç yerinde yoktu. Orada bıraktı, ertesi gün gübre alınmıştı.Amerikalıların son yıllarda Mars gezegeni ile yakından ilgilenmesi, arka arkaya uzay keşif gemileıi göndermesi dikkat çekicidir. NASA'da ki kayıtlara göre Mars'ta bir uygarlığın bulunduğunu biliyorlar ve temasa geç nek için önümüzdeki 20-30 yıllık süreç içersinde Mars'a insanlı uçuşu gerçekleştirmenin çabası

Page 138: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

içersinde. Amerika bıı çalışmayı insanlık adına değil de kendi adına yapmakta ve elde edeceği bilgi ile uzaya açılmayı hedefliyor. Belki de Dünya İmparatorluğu kurmak istiyorlar kimbilir?Albay Donald E. Keyhoe'nun yazdığı "Flying Saucers From Other Space" isimli kitabının son kısmında geçen uyarıyla son erdirmek isterim."Uzaydan gelen ve bizi yıllar, belki de asırlar boyunca müşahede eden zeki varlıklar mevcuttur. Belki bize benziyorlar pek emin olmamakla beraber, bir i ismin fizik görünümü bizden zok farklı olabilir"Bu varlıklarla karşı karşıya gelmeye her zaman hazır olmalıyız. Uygar olduğumuzu göstermeye hazırlıklı olmak gerekir. Ne zaman görüşeceğiz derseniz, belki yarın belki yıllar sonra bilmiyoruz. Ama şüphesiz ki, ilk karşılaşmada kendilerine karşı herhangi bir düşmanlık beslemediğimizi hemen hissettirmeliyiz. Zira bilimsel bilgioıizi arttıran şeyleri onlardan öğrenebileceğimiz için onlara karşı bir dost gibi davranmalıyız. Afrika, Avustralya, Mtlezya ve Arizona da ilk uygar araştırma gezilerinde karşılaş lan o toprakların sahipleri zavallı insanların mızraklarına kaışı kullanılan otomatik silâhlar olmuştur. Bizim için modern olarak kabul edilen silâhlarımıza uzaylılar kendi silâhlırıyla ne tür bir cevap verebilirler? O üstün teknolojiye kaışı ne yapabiliriz? Bu konu üzerinde derin derin düşünmeliyiz.326Uzaydaki islâmiyetAli BektanUFO'LARIN YORUMLANMASIUzaylılar konusunda şimdiye kadar anlattıklarımız evrende yalnız olmadığımız şeklindedir. Allah'ın binlerce yıl önce evren'i yaratmasının ardından Dünyayı ve Hazreti Adem'i yarattığına inanıyoruz. Fakat Adem'den önce insanların yaratıldığını İslâm alimleri de yazdıkları kitaplarda ortaya koydular. Bu insanların toplam yılının 1 milyon yıl olduğuna da inanılıyor. İrili ufaklı bize benzeyen veya benzemeyen, ya da insanımsı varlıklar, bizim hayallerimizin ötesinde olan canlılar yaratmış olması akla rrantıklı gelmektedir. Onların zekâ düzeyleri bize göre daha yüksek ise kendileri büyük uygarlıklar kurmuş olabilirler. Bizim standartlarımızda olmayan yratıkların zekâ açısındar ileri seviyede olamayacağını düşünenlere Dünya'dan bir örnek verirsek, meşhur fizikçi Stephen Havvking tekerlekli sandalyeye bağlı bir insandır. Vücudu özürlüdür ama zekâs. normal insanların çok çok üstündedir. Böylelikle bilimsel konularda fikirlerini açıklayıp, bilim dünyasında saygın b ir yer edinmiştir. Demek ki zekâ gelişmişliği için vücut gelişmişliği ya da belli bir vücut standartı da aramak gerekmiyor.Dünyamıza gelen Uzaylıların ortak özelliklerini inceleyelim:1- Uzay gemilerinin büyük çoğunluğu UFO şeklindedir. Yani Yuvarlak Disk biçimindedir. UFO'ların görülmeye başlandığı ve raporlara geçtiği 1947 temmuz ayından bu yana cisimler oval ya da disk şeklinde görünen gümüşi renkte parıldayan üst kısmında kubbemsi bir çıkıntısı olan ve renkten renge değişen uzay gemileridir. Dikine kalkabilen ve dik açılı manevralar yapabilen, düşen bir yaprak gibi salına salma yere inip havalanabilen, havada (iylece sabit du-327Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektanrabilen, istediği zaman yüksek hıza kavuşan, birkaç saniye içersinde gökyüzünde bir nokta haline dönüşebilen, radardan kaybolup görülebilen, ve hiç ses çıkaımadan boyut değiştirebilen uzay araçlarıdır. Dünya atmosferine girdikten sonra, dünyanın yer çekimini kolaylıkla alabilen ve etkisiz hale getirebilen teknoloji, bizim uzay teknolojimizden daha üstündür. Kullanılan motorların ne çeşit olduğunu bizim bi-limadamlarımızın çözdüğünü zannetmiyorum. Çünkü bilinmeyen yüksek bir teknoloji ürünü oldukları belli. Bu noktada onların süratlerinin kaç ışık hızına ulaştığını da bilemiyoruz. Roket motorları ile çalışmadıkları kesindir. Bilinmeyen bir enerji şeklinin de kullanılmış olması imkân dahilindedir.2- UFO'lann uçuş özellikleri son derece etkileyicidir. Havada oldukları yerde durabildikleri gibi, şimşek hızıyla dik açılarda uçabildikleri ve rüzgârda savrulan bir yaprak gibi alçalıp yükseldikleri gibi, ayrıca birden durdukları yerden çok yüksek hızla çıkabilmektedirler. Tüm bunlar olurken hiçbir sesin

Page 139: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

çıkmadığı görülmüştür. LFO Belgesellerinden bir tanesinde kameraların Meksika'nır. başkenti Mexico City üzerinde çektikleri UFO ağır ağır icarken, aynı zamanda kendi ekseni etrafında da dönmektedir. Bu'da onların yapım sistemleri ve süratleri hakkında bilgi vermektedir. Yerçekimini böylelikle alt edebildiklerini düşünebiliriz.3- UFO MODELLERİ: Dünya çapındaki resmi UFO gözlemleri ele alınıp değerlendirildiğinde çoğunluğunun çaplan 10 ile 30 metre arasında değişmektedir. Bazı raporlarda çaplan 200 metreye kadar çıkan diskler de görülmüştür. Küre biçimli ve puro biçiminde elips ve oval olan, genelde hafifçe panldayan gümüşi renkte araçlar olarak tarif edilmişlerdir. UFO'lar bazen radar dalgalannı yansıtan metalik bir yapıda olurken, radarlarda izlenirken saatte 75.000 kilometrelik hızlarda ani yön değiştirmeleri ve bunu bir anda328Uzaydaki İslâmiyet____________________________________Ali Bektatıyapmaları yani ters yönde hareket etmeleri, zik zaklar çizmeleri bizim jet uçaklarımız ile yapılması çek zor hareketlerdir. Çünkü Yüksek ivme sonucu ortaya çıkan basınç ve ısı ile jetler ve pilotları parçalanabilirler. UFO'larda durum farklıdır, tüm bunlar olurken metalik bir top halinde görülür. Buna göre UFO'lar bir çeşit "Karşıt Yerçekimi Jeneratörü" denebilecek bir motorla sevk ediliyorlar diyebiliriz. Böylelikle kendi etraflarında kuvvet alanları oluşturarak uçmaktadırlar.AMERİKALILAR ELLERİNDEKİ UFO'YUHÂLÂ ÇÖZEMEDİLER2 Temmuz 1947'de Amerika'nın New Mexico bölgesindeki Roswell'e düşen UFO enkazını ele geçiren ABD'li bi-limadamlan yaptıkları araştırmalar sonucunda kayda değer bir veri ele geçirememişlerdir. Çünkü aracın neyle çalıştığı, enerji aktarımının nasıl yapıldığı konusunda bilimsel bulgular ele geçirilemedi. Meşhur 51'nci bölgede çalışmalar hâlâ sürerken UFO enkazını inceleyenlerin tasına yaptıkları açıklamalarda teknolojiyi çözemedikleri ani silmiştir. Bizim uçaklarımıza benzeyen kanat, pervane, egzos-jet motoru ya da buna benzer konvansiyonel hareket ve uçuş sistemlerine ait tek bir iz bile bulamadıklarını söylemişlerdir. Aracın çapı yaklaşık 12 metredir. Ayrıca ne bir boru, ne de elektronik devreler veya aletler vardır. Hiç bir şey yoktur. Bu araçta dikkati çeken şey son derece sert tüy kadar hafif olan kendi kendini yenileyen tamir eden gümüş renginde canlı metal denebilecek metalik parçalar ve tuhaf ışıltısı olan kristaller vardır. UFO'yu hareket ettiren sistem bu olabilir. Uzaylılarla görüşen bir çok kişiye gemilerinin çalışma düzenlerinin "Beyin Gücü" ile olduğu söylenirken, bu kristalleri beyin gücüyle çalıştırabildiklerini söyleyebiliriz. Bu durumu Avrupalı bilimadamlan'nın Cern Laboratuvarlarında ürettikleri Anti-Madde ile karşılaştırabiliriz Anti-Madde'nin329Uzaydaki İslâmiyetAli Bektanmilyarda birinin herhangi bir şeye çarpması sonucunda Hiroşima ya atılan atom bombası kadar büyük bir patlamaya neden olur. O yüzden bu kristallerin de enerji yarattığını söyleyebiliriz.Amerikalı fizikçi Bob Lazar'da 51'nci rölge denilen askeri üste çalıştı. Uzaylılardan alınan UFO'nun nasıl yapıldığını ve çalışma prensiplerini derin mühendislik yaparak çözmeye çalıştıklarını açıklamıştır. Lazar'a göre: Bizim mevcut bilimsel verilerimizin ötesinde manyetik güç alanlarının ve kristal teknolojisi denebilecek bir teknolojinin uzay/zaman kontrolü ihtimal dahilindedir. Böylelikle evrenin enerjisinden faydalanarak uzayda büyük sıçramalar gerçekleştirerek yıldızlararası yolculuk gerçekleşiyor olabilir."Şurası bir gerçek ki Televizyonlarda yayınlanan dizilerde ve sinema filmlerinde bol bol konu ed len 51'nci bölge halen faaliyette olup, bu bölgeye yaklaşılmışı kesinlikle yasaktır. Yoğun bir çalışmanın ve araç trafiğinin yaşandığı bölgede de sık sık Uçan Dairelerin görülmesi ilginçtir. Bazı Amerikalılar bunu hükümetin yaptığı deneyler ile uçuşları gerçekleştirilen UFO'ları kullananların ABD'li pilotlar olduğuna inanırken, bazıları olmadığını dü:ünüyor.Sadece şu yorumu yapacağım. "Kurtuluş Günü" Filmini hatırlayın. Uzaylılar dünyayı istila ettiğinde Amerikan Başkanı son çare olarak 51'nci bölgedeki

Page 140: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

UFO'nun kullanılmasını ister. Filmin kahramanları o UFO ile dev uzay gemisine saldırırlar ve gemiyi imha ederler.Şimdi ben de şunu sorayım: Eğer Am:rika uzayda seyahat edebilecek bir Uçan Daire yapmış olsaydı. Şimdiye kadar bunu dünyaya açıklamış olurdu. Bö/lece önümüzdeki 30 yıl boyunca harcayacağı bir trilyon Dolar'ı da cebinde kalırdı. Mars ve Venüs Gezegenlerine yolculuklar yapardı. O UFO ile Ay'a gider Helyum3 İzotopu getirir Amerika'nın elektrik ihtiyacını karşılardı Bunları yapa-330Uzaydaki İslâmiyet_______________________________.____Ali Bektanmadığına göre onların UFO Teknolojisini çözdüğüne ben inanmıyorum. Durumu şöyle anlatalım Okuma yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuğa Üniversite öğrenimi /ermek gibi bir durum söz konusudur. Yalnız Amerikan H ikümetleri UFO konusunda inanılmaz derecede sır saklayan insanlardır, buna çok önem verirler.331YARARLANILAN KAYNAKLAREvrende Zeki Hayat Ruh ve Madde Yayınlan İstanbul 1980.Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler, Ruh ve Madde Yayınlan, İstanbul 1977. Çeviri ve düzenleme Ergün Ankdal- Selman Gerçeksever.Kuran'da Sırlı Diziliş, Ahmet Maraşlı, Okul Yayınlan, Kasım 2003.Atatürk ve Parapsikoloji, Ali Bektan, Bilge kannca Yayınlan 2002.Yıldızlardan Gelen Tannlar, Selman Gerçeksever, Sınır Ötesi Yayınlan İstanbul Mayıs 2000.Türkler ve Uzaylı Atalan Ali Bektan Bilge Karınca Yayınlan, Ağustos 2003.Somebody Else Is On The Moon, George Leonard, New York.KAYNAKLAR: Tirmizi/İlim ve HakimMüstedrek tefsir kitaplan.Prof. Dr. Celal Yeniçeri Uzay Ayetleri Tefsiri. Erkam yay. 2000.Saidi Nursi- Sözler Yeni Asya Yayınlan.Yok Oldu. George E. Simpson, Neal R Burger. E Yayınlan 1979.Elmalı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dini. (1992).İmam-ı Gazali - İhya-u-Ulumiddin Bedir Yayınlan, 1985.333Mevlana Celâlettin Rumi - Mesnevi M E.B. Yayınları, 1981.İbni Miskeveyh. El Favzul Asgar.İbni Babveyh. Kitabut Tevhid.M. Arabi - Futuhat-ı Mekkiye.Türk Destanları - M. Necati Sepetçioğlu İrfan Yayınları 1985.Albay James Churchward Kayıp Kıta Mu. Ege Meta Yay. 2000.Jacques Valle. UFOS: The Psychic Solution.İskender Türe. Zülkarneyn Karizma Yaj. 2001.Stephen Havvking- Evreni Kucaklayan Kannca.Peter Kolosimo. Zamansız Dünya. Altır Yay. 1974.Türkler ve Uzaylı Ataları, Ali Bektan, Bilge Kannca Yay. 2003.Flying Saucer Rewiew FSR Kasım-Aralık 1961 Apro Raporu.Dino Kraspedon Meu Contact Com os Discos Voade-res Rio de Janiero 1958.Desmond Leslie Mexican Taxi Driver Meets Saucer Crew makalesi FSR Dergisi Mart-Nisaiı 1959 sayısı.Diario de noticias Rio De Janiero 25 Ağustos 1965 sayısı.Coral Lorenzen The Great Flying Sau:er Hoax New York William Frederick Pres 1962.Charles Bowen A Soum American Trio FSR Dergisi Ocak-Şubat 1965 sayısı.FSR Dergisi Kasım-Aralık 1957 SayısıFSR Dergisi Mart-Nisan 1966.334FSR Temmuz-Ağustos 1965.La Montagne Fransa 23 Ağustos 1965/ Nocicias Popu-lares Sao Paulo 23 Ağustos 1965.SBEDV Bülteni No: 48/50 Ocak-Haziran 1966.There are Giants in the earth, Michael Grumley, Panther Books Ltd. 1975-Londra.335

Page 141: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Uzaydaki İslâmiyetAli BektanBELGE FOTOĞRAFLARKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler.Charles Bowen-Jader U. Pereira. Çev: Ergün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Kaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler.Charles Bovven-Jader U. Pereira. Çev: E rgün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Tip 1, D 1Boy: 1.60 m - 1.70 m> UkS¥**$¦¦<'Tip 1, D 3 Boy: 2 mTıp 1, D 2 Boy: 1.70 m - 2 mKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler.Charles Bowen-Jader U. Pereira. Çev: Ergün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Tepegöz Boy: 80 cmKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler.Charles Bowen-Jader U. Pereira. Çev: E rgün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Görgü tanıklarının ifadesiyle Görgü tanklarına çizilen bir uzaylı tasviri. göre uzay| tasvirleriGörgü tanıklarına göre uzaylı tasvirleri.Tip 2, 1)1 Boy: 1.2C mTip 3, D 2 Boy: 1.25 m -1.50 mZ. Tip 3, D 3 Spr Boy: 2 mKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzay ı Tipler.Charles Bovven-Jader U. Pereira. Çev: Ergün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Tip 9 Boy: 1.80 m - 2 mTip 10 Boy: 2 m - 2İ0 mKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzay ı Tipler.Charles Bovven-Jader U. Pereira. Çev: Ergün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Tip 11 Boy: 2 m - 2.50 mTipi 12Boy: 2.40 m - 3 nıKaynak: Uzaydan Gelenler ve Uzaylı Tipler.Charles Bovven-Jader U. Pereira. Çev: Eıgün ArıkdalSelman Gerçeksever. Ruh ve Madde Yayınları.Kaynak: Nasa

V»v* *£,¦ ^ "r ^^^K> **Vii*: 1 wr. , E »2T' ¦ ¦« >

*W <*I 'Ss.

• i * 'Kaynak Nasa Arşivleri Ay fotoğrafları.Kaynak Nasa Arşivleri Ay fotoğra lan.Kaynak Nasa Arşivleri Ay fotoğrafları.Kaynak Nasa Arşivleri Ay fotoğrafları.Daha detaylı bir Mu haritasıAli Bektan _ Uzaydaki İslamiyetKitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:

Page 142: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar... Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki tüm e-kitaplar, 5846 sayılı kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardımcı araçlara, uyumlu olacak şekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görme engelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbir şekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz. Aksi kullanımdan doğabilecek tüm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.

www.kitapsevenler.com web sitesinin amacı görme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.

Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça pekişeceğine inanıyorum. Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum.

Bilgi paylaşmakla çoğalır.Yaşar Mutlu İLGİLİ KANUN:5846 sayılı kanun'un "Altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap görme engelliler için düzenlenmiştir. Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne mutlu ki, bir görme engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu sevinci paylaşabilmek tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı tarayıp, [email protected] adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.

Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek, lütfen bu açıklamaları silmeyiniz.

Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan ediniz...Teşekkürler.

Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.www.kitapsevenler.com

Page 143: Ali Bektan Uzaydaki Islamiyet

Tarayan: Can Serhat Bağrıyanık

Ali Bektan _ Uzaydaki İslamiyet