ab ve ermeni sorunu
DESCRIPTION
Tarihsel çerçeve içerisinde Türkiye- Ab İlişkileri ve Ermeni SorunuTRANSCRIPT
AB ve ERMENİ SORUNU
Ümran GÜNEŞ
1128212106
Ermeni Meselesi Nedir? Osmanlı Devleti’nde millet-i sadıka olarak
bilinen Ermeniler Rusların doğal yayılma alanı politikasında rol oynamışlardır. 1878 Berlin Anlaşması sırasında Rusların Osmanlı Devleti’nden Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde ıslahat yapmasını ve onları diğer azınlık grupları içerisinde koruma altına almasını istemesi üzerine Ermeni azınlığı ve hoşgörüsüyle tanınan Osmanlı Devleti arasındaki bağlar gerilmiştir.
Ermeni Meselesi Nedir? Paris Konferansı ile de uluslararası sorun haline
gelen bu mesele I. Dünya Savaşı’ndan sonra kendini daha etkin bir şekilde göstermiştir.
Ruslarla birlikte hareket ederek Türk köylerini yakmaya başlayan Ermeniler üzerinde Türk tarafı da benzer eylemlerde bulunmuştur.
Bunun bu şekilde devam etmeyeceğini anlayan Osmanlı Devleti kendi güvenliğini koruma hakkına dayanarak Ermenileri Suriye’ye doğru göç ettirmiştir.
Ermeni Meselesi Nedir? Bu göç sırasında salgın hastalıklar, hava
şartlarından ve bazı saldırılardan dolayı Ermeni gurubun içinden hayatını kaybedenler olmuştur.
Osmanlı Devleti saldırılara engel olabilmek için önlemler almıştır. Osmanlı Devleti bu konuda özenli davranmasına rağmen yine de kayıpların yaşanmasına engel olamamıştır.
Ermeni Meselesi Nedir? Ermeni tarafı bu meseleye soykırım
düşüncesiyle bakmaktadır. Kayıpların sadece Ermeni oldukları için gerçekleştiği merkezli bir soykırım iddiaları vardır.
Türk tarafı ise dönemin şartlarının gerekliliklerinden dolayı bu kayıpların yaşandığını ve soykırım amacının güdülmediğini belirtmektedir.
Ermeni Meselesinin Yansımaları
Ermeni meselesi günümüze yakın bir geçmişte gelmiştir. 1965’te Ermeni meselesi devletlerin gündeminde yer almaya başlamıştır.
Pek çok bölgeden farklı devletler Ermeni meselesiyle ilgili kendi görüşlerini belirtmişlerdir ve bu doğrultuda ulusal parlamentolarında kararlar almışlardır.
Ermeni Soykırımını Tanıyan Ülkeler
Uruguay-1965 Belçika-1998 Polonya-2005
GKRY-1982 İtalya-2000 Almanya-2005
Arjantin-1993 Vatikan-2000 Venezuella-2005
Rusya-1995 Fransa-2001 Litvanya-2005
Kanada-1996 İsviçre-2003 Şili-2007
Yunanistan-1996 Slovakya-2004 İsveç-2010
Lübnan-1997 Hollanda-2004
Ermeni Meselesinin Yansımaları
1980’li yıllarda Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi bunalımlar Avrupa’yla olan ilişkilerin bozulmasına neden olmuştur.
Bu durumlar birlikte Avrupa Ermeni lobiciliği daha aktif hale gelmiştir.
1980’lerden sonra 17 ülkenin Ermeni soykırımına ilişkin kararlar almasını bu lobiciliğin kuvvetli olmasına yorumlayabiliriz.
AB ve Ermeni Meselesi
Türkiye 1987’de tam üyelik için AB’ye başvurmuştur. Bunun da etkisiyle Avrupa Parlamentosu 18 Haziran 1987’de Ermeni soykırımı iddialarını ilk kez ele almıştır.
Bu karar hem Ermeniler hem de Türkler için dengeli bir karar olmuştur. Karara göre;
AB ve Ermeni Meselesi
Ermeni terörizmi kınanırken 1915-1917 sevk ve iskanı bir soykırım olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’nin Ermeni soykırımını tanımasının tam üyeliği için engel olacağı belirtilmiştir.
Türkiye söz konusu olaylardan sorumlu olmayacak ve soykırımın tanınmasıyla Türkiye aleyhinde siyasi, hukuki ve mali hükümler uygulanmayacaktır.
AB ve Ermeni Meselesi
Türkiye’nin 1987’deki tam üyelik başvurusu konusunda herhangi bir ilerleme sağlanmayınca Avrupa Parlamentosu’nun aldığı bu karar da etkisizleşmiştir ve sadece Ermenilerin propaganda aracı olarak kalmıştır.
1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığı tekrar gündeme gelince eski defterlerden olan Ermeni sorunu da tekrar açılmıştır. Bu konu daha çok Avrupa Komisyonu’nun raporlarının Avrupa Parlamentosu’nda ele alınmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
2000 yılına ait ilerleme raporunda AB açıkça Türkiye’den soykırımı tanımasını ve Ermenistan ile Türkiye arasında normal bir şekilde ticari ve diplomatik ilişkilerin kurularak ambargonun kaldırılmasını istemiştir.
2001 yılında ise yayınlanan raporda soykırım kelimesi geçmemekte fakat Türkiye’nin Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzeltilmesinde aktif rol oynaması istenmiştir.
AB ve Ermeni Meselesi
2002 yılında Güney Kafkasya ile ilgili sorunlarda AP’nin 1987’de aldığı karara atıf yapılırken Türkiye’den Ermeni soykırımını tanımasını istenmiştir.
Türkiye bu kararın üzerine 28 Şubat 2002’de bir bildiriyle AP’nin tarihi gerçekleri bilinçli bir şekilde inkar ettiğini belirtmiştir. AP ise bu isteğini Kopenhag kriterleriyle bağdaştırmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
2003 yılındaki raporda ise doğrudan soykırım kelimesi kullanılmamıştır fakat Ermeni lobisinin baskısı üzerine 1987 kararlarına atıf yapılmıştır. Kararda yine de Türkiye’den Ermenistan ile olan sınırını açması ve Ermenistan ile iyi ilişkileri teşvik etmesi istenirken barış hareketlerine engel olacak hareketlerden kaçınılması vurgulanmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
AB Komisyonu da konuyla ilgili karar almıştır. Aldığı ilk karar 2004 tarihindedir.
Raporda belirtilenler; Türkiye’nin adaylığıyla AB’nin Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’a kadar uzayan sınırlarının olacağı ve bu sınırlarda Türkiye aracılığıyla istikrarı sağlayacak bir etki yapabileceğini ancak bunun Türkiye’nin bölgeyle ilişkilerini iyi tutmasıyla olabileceğini açıklamıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
Türkiye Ermenistan ile olan sorunlarını birliğe katılmadan önce çözmesi gerektiği belirtilerek Ermenistan ile olan sınır kapısının açılması ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi konusu üzerinde durulmuştur.
Raporda soykırım kelime değil “trajik olaylar” tanımı kullanılmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
İlk kez bir komisyon tarafından hazırlanan raporda trajik olaylar için Ermenistan ile uzlaşmaya varılması belirtilmiştir. Tarafın Ermenistan olarak seçilmesi uluslararası hukukta ve toplumda varlığının kabul ediliyor olmasındandır.
AB ve Ermeni Meselesi
Komisyonun ilerleme raporlarında 1915 olayları için soykırımı kelimesi kullanılmayacaktır.
Avrupa Parlamentosu komisyonun raporları ve tavsiyeleri doğrultusunda 15 Aralık 2004’te bir tavsiye kararı kabul etmiştir.
Bu kararda Türkiye’nin Avrupa Parlamentosu tarafından 1987’de alınan kararlara uyulmadığı vurgulanmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi
2005 yılında İlerleme Raporunda Ermeni soykırımının tanınmasını Türkiye’nin birliğe üye olmasının önünde bir engel olmasını kaldırmıştır.
2006 yılı İlerleme Raporunda Hrant Dink cinayeti kınanmıştır.
2007 yılı İlerleme Raporunda da soykırım kelimesi geçmemiştir.
AB ve Ermeni Meselesi
2006 yılındaki Hrant Dink cinayetinden sonra Ermeni meselesi ifade özgürlüğü ile bağdaştırılacak konuma gelmiştir.
Bu tarihten sonraki raporlarda ilişkileri iyileştirme çabalarından çok düzenleme ve geliştirme yönünde adımlar atılmıştır.
AB ve Ermeni Meselesi Türkiye 1991’de Ermenistan’ı tanımıştır; fakat
diplomatik ilişkiler kurulmamıştır. Bağımsız uzmanlardan oluşan bir komiteyle barış
süreci desteklenmelidir. Ermenistan soykırım iddialarının yeterince
kanıtlandığı düşündüğünden böyle bir komitenin kurulmasına pek yanaşmamaktadır.
Türkiye ise Başbakan Erdoğan’ın 2005’te önerisiyle böyle bir komite kurulmasını istediğini belirtmiştir.
SonuçErmeni meselesi Türkiye’nin AB’ye üye olmakistediği ilk zamanlardan beri Türkiye’nin önüneçıkarılan bir mesele olmuştur. Kimi zamandoğrudan kimi zaman dolaylı olarak pek çok keztam üyeliğin gerçekleşmesinde şart olarak Ermenimeselesinin çözülmesi şart koşulmuştur.Ermeni lobisinin aktif hareketleri Türkiye’yi zordurumda bıraksa da ortak bir tarih komitesininoluşturulmasına yanaşmamaları da Türk tarafınınErmeni tarafına göre daha barış yanlısı olduğunungöstergesidir.
Sonuç
Sorun hala giderilememiş olsa da zaman
içinde geliştirilen diplomatik ilişkiler de
olmuştur. İlişkilerin sürekliliği ise tartışma
konusudur. Sonuç olarak Ermen meselesiyle
ilgili kesin bir karar alınamamıştır.