192669432 İlhan selcuk duşunuyorum oyleyse vurun

Upload: anonymous-qesucl

Post on 08-Jul-2018

247 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    1/148

    DÜÞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN ÝLHAN SELÇUK (24. Basým) ::::::::::::::::: DÜÞÜNÜYORUM, ÖYLEYSEya Kralý Filipos, oðlu Ýskender'in ne akýllý bir kiþi olacaðýný ilk ne zaman sezmiþ? Bir ane azýlýymýþ ki kimse sýrtýna binemiyormuþ. Hayvan, bütün binicilerini üstünden atýp benzefasýný, kiminin çenesini, kiminin kolunu, kiminin bacaðýný kýrmýþ. Hani þu Amerikan filmleo denilen zanaatýn ustalarýný izliyoruz ya; onlara benzer ne kadar Makedonya kovboyu varsa azgýn atý bir kez deneyip derslerini almýþlar; topraðý öpmüþler. Ýskender, atla biniclerken görmüþ ki, hayvan gölgesinden ürktüðü için azýyor. Bunun üzerine atýn sýrtýna atlay

     gölgeyi görmediðinden ürkmemiþ beygir, durulmuþ, Ýskender'in buyruðuna girmiþ; herkes bual Filipos düþünmüþ: -Benim ne akýllý bir oðlum var, demiþ, ünlü bilgeleri öðretmen olarakdisine iyi bir eðitim vereyim. O çaðýn en ünlü bilgesi Aristoteles olduðundan Kral Filiposemriyle Ýskender'i yetiþtirmeye çalýþmýþ. Ýskender büyük yeteneklerini geliþtirmiþ; ama "ctkularýna saplanmýþ; dünyayý avcunun içine almaya çalýþmýþ; ordusunu ardýna takmýþ, gidebi çýkarsa ezmiþ geçmiþ. --Çoðu zaman yalnýz at deðil insanoðlu da kendi gölgesinden korkuprumlarda en iyisi sanýrým yüzünü güneþe karþý dönmektir. Çünkü kendi gölgesinden korkan adyiþle aydýnlýða, (daha baþka bir deyiþle gerçeðe) sýrtýný dönen kimsedir. Ürküp azgýnlaþmaeles'in Ýskender'i olgun bir insan olarak yetiþtirebildiði kanýsýnda deðilim.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    2/148

    Büyük Ýskender yaman bir savaþçý, ünlü bir "cihangir" olabilir. Lisenin ilk sýnýf edebiyatristoteles ile Ýskender'e iliþkin söylenceleri okumuþtuk. Anýmsadýðýma göre savaþ meydanýnarasýnda dolaþan Ýskender, hocasýna sorar: -Aristo bu nedir? Bilge yanýt verir: -Zafer veya hiç!.. Okul kitaplarýnda Cengiz Han'dan Atilla'ya, Ýskender'den Sezar'a deðin nice "cihangir"in neden ordularýnýn baþýna geçip yer yuvarlaðýný ele geçirmeye çalýþtýklarý anlatýdan ayrýldýktan sonra merak edip kendisine sorabilir: -Bu adamlar, niçin koskoca ordularla ülkeden ülkeye dolaþýp dünyayý ele geçirmeye çabalamýþlar? Bu sorunun yanýtýný kurcal

    r; her bir savaþýn ardýnda hangi nedenin yattýðýný öðrenip anlar; savaþçýlýðýn iyi bir þeyiþ olur. --Eflatun demiþ ki: -Ancak krallar filozof ya da filozoflar kral olursa devletler mutlu olabilir. Günümüz koþullarýnda pek akýllýca sayýlmasa da insaný düþünmeye yöndýr bu sözün; çünkü devlet yönetiminde düþüncenin, fikrin, mantýðýn aðýr basmasýný istiyorunca devlet yönetimlerinde mantýðýn pek az payý olmuþtur. Descartes'ýn ünlü özdeyiþini anýyse varým. Bu özdeyiþ çoðu yerde þöyle anlaþýlmýþ: -Düþünüyorum, öyleyse vurun. Çaðýmýzdarlar mý? ::::::::::::::::: DALKAVUK VE SOYTARI Dalkavuk Doðu'nun ürünüdür, soytarý Batý'ný ikisi de eski çaðlardan beri kurumsallaþmýþtýr.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    3/148

    --Kralýn soytarýsý sarayda özel yeri olan bir kiþiliktir, tahtýn yamacýna konmuþtur, protom içindedir hem dýþýnda... Bir bakarsýn ki soylu törenlerin en görkemli dakikasýnda soytaryatýp yuvarlanmaya baþlamýþ, prenslerin, düklerin, baronlarýn, kontlarýn, nazýrlarýn, rektardinallerin kýrmýzý bayram balonu gibi þiþirilmiþ ciddiyetlerini sivri yergileriyle deler ortalýðý birbirine katmýþ, öfkeleri, kahkahalarý, fýsýltýlarý, kaygýlarý soytarýlýðýn sar salona yayývermiþ. Soytarý "evet efendimci" deðildir. Kimi zaman efendisini bile mizahýngergefinde iðneleme yetkilerini benliðinde duyabilir. Batý dünyasýnýn hoþgörü kuyusundan ç

    iði kadarýnca yergilerini baðlý bulunduðu egemenin yüzüne karþý söyleyebilir. Böyle durumlratý asýlýr bir an, ama aldýrmaz görünür. -Caným bir soytarýnýn söylediðinin soytarýlýktanlir ki?.. Soytarý, zanaatýnýn koþullarýnda, kiþilere ve olaylara yönelik yergileri gülmeceediðine koymasýný bilen kiþidir. Egemenlik güçlü halktan deðil Tanrý'dan kaynaklanan kralllarýnda cins ev köpekleri gibi cins soytarýlarýn bulunduðunu tarihler yazarlar. Öyle bir aköpeðidir ki soytarý, kralýn çevresindeki soylularý kokularýndan tanýyýp gülünç yanlarýnýarýþýk, þakayla barýþýk biçimde vurgular. --Dalkavuk Doðu'ya özgüdür. Ne iðnesi vardýr dale de eleþtirisi... Dalkavuðun görevi ya "evet efendim" ya da "sepet efendim "le baðlanýr.Osmanlý tarihinde bol bol dalkavukluk vardýr da, soytarýlýða iliþkin kurumsallýk oluþamamý Batý tarihinin hoþgörü geleneðiyle baðdaþýr, dalkavukluk Doðu tarihinin küt kafalý egemen--Soytarý balonlarý iðneler. Dalkavuk balonlarý þiþirir. Ne olursa olsun, ister bir yüksekamda otursun,

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    4/148

    ister bir yargý kurumunda bulunsun, ister bilim adamý kýlýðýna bürünsün, ister kalem erbab dalkavuðun soytarýdan besbeter olduðunu tarihler yazarlar. Çünkü soytarýnýn zaman zaman eini uyardýðý görülmüþtür de dalkavuðun þiþirdiði balonlara tutunarak yükselmek kimseye nasi dalkavuk... Sana soytarý bile denemez, çünkü soytarýlýk senin için rütbe sayýlýr. Sen daiçin belini kýrýp ikiye katlanýrken, senin görüntüne bile katlanmak ne büyük acý... ::::::: GÖBEK ATMAK Her yýl sonuna doðru basýndan baþlayýp topluma sýçrayan bir tartýþma baþlýyokrana dansöz çýkacak mý?" Ne demek bu? Türkçemizde kimi sözcükler belirli anlamlar kazandý

    lumun büyük bir kesiminde "dansöz" dediniz mi göbek atýp gerdan titreten çengi akla geliyo Televizyon yayýnlarýný "ciddi adamlar" düzenledikleri için tartýþmanýn boyutlarý geniþliyeþiyor. Türkiye'nin devlet televizyonunda "göbek dansý" sergilensin mi? Yoksa bu iþ geleneklerimize, göreneklerimize, ulusal ahlakýmýza ters mi düþer? Yetiþme çaðýndaki kuþaklara kr? --Oysa çalgýlý meyhanelerde, lüks gazinolarda, o biçim pavyonlarda, modern kulüplerde,ngin düðünlerinde göbek atýlýyor. Hem göbeði yalnýz "oryantal dansöz"ler atmýyorlar ki! Ülmerikan iþadamlarý, IMF yetkilileri, OECD denetçileri, yabancý NATO subaylarý da gittikleri eðlence yerlerinde iki kadeh içince aþka gelip piste fýrlýyorlar; baþlýyorlar göbek atmaGazetelerin foto muhabirleri de þipþak resim çekiyorlar. Ertesi günü birinci sayfalarda fotoðraflarýný görüyoruz: -Ülkemizin ekonomisini denetlemek üzere Ankara'ya gelen heyetin ba. Kildare dansözün çaðrýsýna uyup piste çýktý; sabaha kadar göbek attý. Ýki þiþe rakýyý biap pusulasýný görünce; "Türkiye dünyanýn en ucuz ülkesidir" dedi. Ayrýca Türk ekonomisinin

    olduðunu söyleyen Dr. Kildare; "Yakýnda köþeyi döneceksiniz" diye bir de müjde verdi.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    5/148

    Göbek dansýný benimsemiþ bir toplumuz. Diyelim ki bir holdingin kýzýyla, komþu holdingin oeraton'da evleniyor; bütün büyükler göbek atmýyorlar mý? --Oysa "eskiden" böyle deðildi. " derken cumhuriyetin ilk dönemini vurguluyorum. Ýkinci Dünya Savaþý'nýn sonuna dek büyük kin "seçkin" gazinolarýnda yabancý "artistler" çalýp söylemiþ, dans etmiþlerdir. Ýstanbul'da'da, Ýzmir'de piyasayý tutan üç-beþ gazinoda göbek oyunu hor görülürdü. Ýkinci Dünya Savayantal dansöz" Nana göbek dansýný gazino sahnelerine çýkardý. Ardýndan Ýnci Birol piyasayýa sermayesi büyük kentlerin köþebaþlarýna yerleþiyor, eðlence piyasasý canlanýyordu. Anado

    i gizli "karý oynatan" erkeklik eðilimi Türkiye'nin ekonomi politiðine egemen olunca "göbek dansý" salgýný baþladý. Gecenin bir vaktinde kafalar dumanlanýnca ve raký þiþelerinin dielsin göbek oyunu... Ýþadamý, yabancý diplomat, Amerikan askeri-misyon þefi doðru piste...adarla da kalmadý; ülkemizdeki Amerikan sivil ve askeri görevlilerinin eþleri (karýlarý) bim eski kulaðý kesiklerden göbek dansýný öðrenmek için ders almaya baþladýlar. Bir salgýn--Göbek dansý insanýn içini gýcýklar. Ya arabesk? Ruhumuzun en ince tellerine can alýcý mdokunan bu müzik de neden horlanýyor caným? Toplum baþtan baþa göbek dansýyla donanýp arabsarmalanmadý mý? Günde beþ vakit Ezan-ý Muhammedi'yi en güçlü hoparlörlerden dinleyen bu tn beþ vakit de arabeske kulak vermiyor mu? Toplumun en saygýn, en paralý, en pullu kiþileri göbek atmýyor mu? --Öyleyse her yýlýn. sonuna doðru niçin bu tartýþma: -Televizyonda gk mý? Öneminden ötürü mü televizyonda yýlda bir kez göbek atýlýyor? Yoksa göbek atmak çokkez hepimiz televizyonda bu ayýbý izleyip sonra ekraný 364 gün kapatýyoruz? Ben bu iþi anl

    orum; büyüklerimizin mantýðýna

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    6/148

    aklým ermiyor. ::::::::::::::::: FELÝCÝTA Çiçek adlarý insanýn gönlünü açar. Leylak, ortanefasý, karanfil, gül, gülhatmi, filbahar, kamelya, kasýmpatý, papatya, gelincik, açelya, le, zambak, yýldýz çiçeði diye saymaya baþladýn mý, içinde ruhsal bir dönüþüm baþlar. Ýsterun, ister dumanlý bir koðuþta; ister karanlýk bir gecede, ister yapýþkan sislerin ortasýndm gücü, devinime geçer; gündüzsefasý gelir gözünün önüne, kasýmpatý açýlýverir; menekþe kokamaþtýrýr gözünü, yýldýz çiçeði serpilir çevrene.. Ýçinden yinelediðin sözcükler somutlaþ, renkleriyle, kokularýyla, yapraklarýyla belirginleþirler. Hayatýn ürünleridir düþlemler.

    cikleri okuldan kaçtýðýn bir ilkyaz günü kýrlarda algýlayýp unutmamýþsýn; hasta dostuna gülarda dolaþýrken unutulmuþ bir bahçede yýldýz çiçekleri gözüne çarpmýþ; sevdiðine kýrmýzý.. --Felicitanýn hiçbir anýsý yoktu. Soyut bir sözcüðün çaðrýþýmlarý da felicitayý sevmeyekökenli felicita; uzun, dingin, sürekli, duraðan mutluluðu vurguluyordu. Bir dost, yabancý bir ülkeden yollamýþtý; beþ santim çapýnda, on santim boyunda mumlu bir kütüktü felicirini birlikte getirmiþti: Latin Amerikasýn'da yetiþen bu bitki dünyanýn her yerinde açarmýer ki kendisine iyi bakýlsýn, horlanmasýn, küçük görülmesin, azýmsanmasýn, sevildiðini anlalgýlasýn. Gözü tokmuþ felicitanýn... Küçücük bir kap içinde bir parmak su felicitaya yete-Deðirmi bir sigara tablasýnýn ortasýna yerleþtirildi felicita, masanýn üstüne kondu. Yanýkçe gözüm takýlýyor; mumdan kütük insana soðuk bir ürperti veriyordu. Sarmaþýðý tanýrdým,da görürdüm; daha önceleri felicitayla birlikte hiç yaþamamýþtým. Masanýn

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    7/148

    üstünde duran mumlu kütük parçasý, yapmacýk zenginliklerin salonlarýnda yývýþýk partiler vbiçimsiz orantýlarda mumlara benziyordu. Günler, haftalar, aylar geçiyordu. Felicitada bir kýmýltý yok. Dýþarýda fýrtýnalar kopuyor, karlar yaðýyor, sisler basýyor, dolu ve yaðmuvalýyordu; felicita suskun, cansýz, soðuk, ölüydü. --Bahar geldi. Adýný bilmediðim aðaçlare baktýkça felicitayý düþünüyordum. Yemyeþil oldu toprak; doðanýn gücü her yandan fýþkýrýylerini sýcak renklere býraktýlar, yeþilin, kýrmýzýnýn, sarýnýn her türü sarmaþ dolaþ olmuþa, soðumuþ ölü yüzünü andýran mumlu kütüðüyle masanýn üstünde susuyordu. --Sonra akýl alma

    h felicitanýn durgun yüzünde bir kýmýltýyý duyar gibi oldum. Ve ertesi sabah hapishaneninr parmaklýklý penceresinden güneþe uzanan bir el gibi küçücük bir yeþil yapraðýn ucu soðukicita kendine geliyor, uyanýyordu. Dünyanýn uzak yerlerinden taþýnan söylence gerçek miydilicita bilinçleniyor muydu? Bir yaprak, bir yapraktý; ama doðanýn bedenindeki gizli ve gizemli sonsuz gücü vurguluyordu. --Artýk felicita kendine geliyor, bilinçleniyor, uyanýyor, küçücük yapraklarý doðanýn önüne geçilemez gücünü bana yansýtan bildiriler gibi yeþillencita mutluluk demek deðil mi? Bildiðim çiçek adlarýnýn yanýna felicitayý da yazdým. ::::::::: MÜCAHÝT YAZAR Mücahit, savaþan kiþiye denir; militan anlamýna gelir. Yeni kuþaklar bunlýca sözcüðü tanýyorlar: çünkü gazetelerde sýk sýk geçiyor; Afganlý, Ýranlý, Filistinli m

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    8/148

    Ne yar ki mücahitlik yalnýz elde silahla savaþmak kapsamýnda kalmýyor; kalem savaþýný bütüeyen yazarlar da vardýr. Bu tipin en çarpýcý örneði Hüseyin Cahit'tir. Geçenlerde Hilmi Yü kitabý elime geçti; kapaðýna göz attým; ne yazýyor: "Büyük Mücahit Hüseyin Cahit!.." Gerçhit savaþkan (daha doðrusu kavgacý) bir yazardý; ama neyin kavgasýný yapar dý? Sanýrým buendisi de yanýtlayamadý. Özgürlük için savaþtýðýný söylerdi de özgürlüðü bir türlü çaðdaþsoyutta kaldý; kaldýkça da hýrçýnlaþtý; hýrçýnlaþtýkça kavgalaþtý; taa 82 yaþýnda ölünceyhit için þu dizeleri yazmýþ: "Deðilsin baþmuharrir, pehlivansýn Amandan anlamazsýn bi aman

    eyin Cahit, 1918'de Ýngilizlerin Malta'ya sürdüðü bir yazardýr. Ýki kez Ýstiklal Mahkemesirilmiþ, birincisinde kurtulmuþ, ikincisinde Çorum'a sürgün edilmiþtir. 1954'te zamanýn ikt þimþeklerini üzerine çektiðinden 80 yaþýnda mahpushaneye girmiþ ve gýk dememiþtir. Önemliarlýk yaþamýnda mücahitliðe özenen kiþi kabadayý olmalýdýr, külhanbeyi deðil. --Kabadayý idaki ayrým nedir? Külhanbeyi çýðýrtkan, þirret, geveze, þantajcý, ona buna çatan, bulaþýkdayayýp gözüne kestirdiði kiþinin üstüne yürür; ama kavgada ilk tokadý yedi mi nereden gearmaya baþlar; üstüne vardýlar mý, isteri nöbetleri geçirip yerlerde debelenir. Polis, kabile külhanbeyi arasýndaki ayrýmý iyi bilir; ikisine deðiþik biçimde davranýr. --"Mücahit ypi artýk geçmiþte kalmýþtýr; ne var ki kimilerinin mücahit yazarlýða özendikleri görülüyorine aldý mý "namus, din, demokrasi, özgürlük, vatan, millet" üstüne baba hindi gibi kabaraara öyle bir döþeniyor ki satýrlar tavus kuþunun kuyruðu gibi açýlýyor. Ýçeriði boþ yazýnýmiyor:

    `

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    9/148

    -Biz baþýmýzý bu yola koyduk. Namus erbabýnýn kýlýcý gibidir kalemimiz; ve baþlarý secdeyehainlerinin baþýna Azrail kesilmek için yemin ettik.. Breh, breh, breh... Bu tür yazarlar, sýrtlarýný zamanýn iktidarýna dayadýklarýnda büsbütün azgýnlaþýrlar; paraya pula garkol iþtir. --Ama bunca saçýp savuran ve ona buna bulaþan kiþi mahkemeye de düþebilir; çark-ýyangosundan kendisine bir hapis cezasý da çýkabilir; deðil mi? Ýþte o zaman bizim aslan müt kendisini baðýþlatmak için çalmadýk kapý býrakmaz, ayaklarýna yüz sürmediði "büyük" kalm gibi yerlerde debelenip isteri nöbetleri geçirir. Taa ki birisi kendisini kurtarýncay

    a kadar... "Mücahit yazar" tipi çoktan aþýldý; Türkiye'de artýk, fikir alanýnda kimin neyi, kimin fesi olduðu açýklýða kavuþtu. Buna karþýn mücahitliðe sývanan külhanbeyi ruhlara Bde bugün de rastlamak olasýdýr. "Büyük Mücahit Hüseyin Cahit" kabadayý idi; bugünkülere basi külhanbeyi... ::::::::::::::::: KONUÞMAK VE ÝLETÝÞÝM Kimi zaman çarþýda, pazarda, yoldaa kendi kendine konuþanlara rastlarýz; yaþlýca bir bey ya da hanýmýn dudaklarý kýpýrdamaktan geçerken sesini duyarsýnýz. Tepki ne olur? -Deli mi ne? Konuþmak için iki ya da daha çokiþiye gerek vardýr; bu da konuþmadaki sosyal içeriði vurgular. "Ýnsan konuþan hayvandýr"tekil insandan deðil, çoðul anlamýnda insandan söz açýldýðý belirgindir. Atalarýmýz "Hayvklaþa, insanlar konuþa konuþa anlaþýrlar" demiyorlar mý? --Ne var ki konuþmanýn her zamana deðil, anlaþmazlýða yol açtýðýný da izliyoruz; anlaþmaktan çok anlaþmazlýk için konuþtuðl tiyatroda bu yöntem bir güldürü oyunudur.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    10/148

    -Be adam sesini kes diyorum!.. -Baþýmdaki kýrmýzý fes mi diyorsun? -Sen beni duymuyor musun? -Pekala uyuyorum. Tuluat sanatçýlarýnýn kullandýklarý bu yöntemi dünyayý yönetenler de. Sözgeliþi stratejik füze konusundaki "süper" tartýþmalar aþaðý yukarý böyledir. Diplomaskarþýsýndaki bir þey söylediði zaman düþünür: -Acaba kafasýnýn arkasýnda yatan nedir? Günlrasýndaki karþýlýklý söyleþme, gerçek fiyata yaklaþmak için olaðandýþý ve gereksiz çabalarediðiyle düþündüðünün eþ olmamasý, bir bakýma diplomasidir; bir bakýma pazarlýk gereðidir;bir bakýma ustalýktýr. Toplum düzenleri yozlaþtýkça çevre ormanlaþýr, insan hayvanlaþýr;

    güdüsü ya da karþýsýndakini kazýklama dürtüsü artar. Eskiden "içi dýþý bir olmak" erdemdior. Bizim Babýali'de çok yaygýndýr; kurnaz olan susar, enayiler dökülür: -Bir-iki olta atýum; açtý aðzýný inek nesi var nesi yoksa kustu. Mesleðimizde hepimiz çok kurnazlaþtýk; öyllaþtýk ki her söylediðimiz düþündüðümüzden gayrý, her düþündüðümüz söylediðimizden ayrý olrinde kalmýyor; dostluk, arkadaþlýk iliþkilerini de kapsýyor; dil, artýk baþka biçimde kul içtenlik aptallýkla eþdeðerli sayýlýyor. Konferans masasýnda kendi devletinin çýkarlarýnýer diplomata döndük. Ýnsanlarýn konuþmalarýnda içtenliklerini yitirmeleri acaba ruh saðlýða eþ anlamlý deðil mi? Genel ya da özel yaþamda birbirinin ayaðýný kaydýrýp çýkar saðlamaylmak, bütüncül bir salgýnýn herkesin benliðini çürütmesine yol açmayacak mý? Çürüme kadýn-yansýdýðýnda sevgi olanaksýzlaþmaz mý? Sen söylediðin sözün ardýna sýðýnýyorsun; o söyledimeo ile Julyet arasýndaki iletiþim, Hazreti Ýsa'nýn

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    11/148

    çarmýha gerilmesi gibi tarihsel düþleme dönüþmedi mi? Ýki insan, konuþmalarýnda ruhlarýn harlarýný örerek birbirlerini özgürce nasýl sevebilirler? Toplumsal düzende kiþinin geliþmer yolda yürümüyorsa konuþma bile olanaksýzlaþýyor ve "insan konuþan hayvandýr" tanýmý, yerayvandýr" yargýsýna býrakmak tehlikesiyle karþýlaþýyor. ::::::::::::::::: YAKMAK Hitler'innlýðý ele geçiriþinden dört buçuk ay sonra, 1933 yýlýnýn 10 mayýs akþamý, Berlin Üniversitlarýn yakýlmasý töreni izlendi. Binlerce genç Nazi Partisi'nin ileri gelenlerinden Goebbels ve Göring'in gözetimi altýnda meydanda yýðýlmýþ kitaplarýn üstüne ellerindeki meþaleleri

    bin kadar kitap yakýldý. "Kitap yakma töreni" baþka kentlere de sýçradý; yukardan aþaðýyae kumanda zincirine göre eylemler düzenleniyordu. Hangi kitaplar yakýlýyordu? Thomas Mann, Erich Maria Remarque, Jack London, Sigmund Freud, Emile Zola, Marcel Proust,H.G. Wells, Andre Gide, Upton Sinclair, Albert Einstein, Stefan Zweig'dan baþlayarak dünya kültürüne ve bilimine katkýda bulunmuþ ne kadar yazar varsa, ürünleri yok ediliyoenç Naziler bildiri yayýmlamýþlardý: "-Geleceðimizi sinsice tehlikeye sokan, ya da Alman dnin, Alman ailesinin ve halkýmýzýn itici güçlerinin kaynaðýný bozan kitaplar yakýlmalýdýr. Bakaný Dr. Goebbels, kitap yakanlara yeþil ýþýk yakýyordu: "-Artýk Alman halkýnýn ruhu, katýmýný yeniden bulabilir; bu alevler yalnýz eski bir çaðýn sonunu aydýnlatmakla kalmýyor,nda yeni bir çaða ýþýk tutuyor." --22 Eylül 1933'te çýkarýlan bir yasayla Dr. Goebbels'inemrinde bir "Kültür Odasý" kurulmuþ; amacý þöyle saptanmýþtý: "-Bir Alman kültür politikaiçin bütün alanlardaki sanatçýlarýn Alman hükümetinin önderliðinde birleþik örgüt niteliði

    Güzel sanatlarýn her dalýnda; müzik, tiyatro, basýn, edebiyat, radyo, film yayýnlarýnda sakiþileri dýþlayan bir örgütlenme yürüyordu. Basýn tam, anlamýnda uþaklaþmýþ, köpekçe bir y34 yýlýnda basýnýn aþýrý dalkavukluðu öylesine

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    12/148

    bunalým yarattý ki Dr. Goebbels yakýnmaya baþladý: -Basýnýn bugünkü tekdüzeliði hükümetineðildir, bizim isteðimiz bu deðildi... Propaganda Bakanlýðý'yla Sinema Odasý, bütün yabanc filmleri denetliyorlar; tam anlamýnda sansürü uyguluyorlardý; bu nedenle kitap yakýlmasýbi film yakýlmasýna gerek kalmýyordu. Ancak faþizmin alabildiðine salgýnlaþtýðý ve topluma, bu çýlgýnlýðýn faturasýný tarihte hiçbir ulusun görmediði kadar aðýr biçimde ödeyecek;rber edilen 5 milyon Almandan 3.5 milyonu yaþamýný yitirecekti. Sivil kesimdeki yitiklerin hesabý bilinmiyordu. Almanya, ikiye bölünecek; bugün bile süregelen horlanma ve aþaðý

    sürecini yaþayacaktý. Koca ülke tam bir yangýn yerine dönüþecek, alevler bütün ülkeyi yalayýlýnda meydanlarda yakýlan kitaplar intikam mý alýyorlardý? Uygarlýðýn ürünlerini yakmaktarihte hep yanmýþlardýr. Filmleri, kitaplarý, resimleri, þiirleri, bilim yapýtlarýný ortaldýrmak, yasaklamak, yok etmekle hiçbir yere varýlamaz. Ortaçaðda insan yakarlardý; çaðýmýyakmasalar bile sanat ve fikir ürünlerini yakmak hastalýðý ne yazýk ki sürüyor. ::::::::::: "TARÝHÝN MÜSVEDDESÝ" Nerede olduðunu þimdi anýmsayamýyorum, bir yerde okudum, hoþuma gitzete tarihin ilk müsveddesidir." Bu tanýmlama ilk bakýþta hoþuma gitmekle birlikte "müsved" sözcüðünü yadýrgadým; "müsvedde" yerine "karalama" veya "taslak" denebilir; sanýrým fikiyerli yerine daha iyi oturur. --Ne var ki düþündükçe ilk bakýþta hoþuma giden tanýmlamadas gelen bir yan olduðunu da sezdim. Çünkü gazeteyi edilgin bir araç gibi hiç düþünmemiþtimir gazete, çaðýnýn tanýðýdýr; ama geleceði yoðuran gazetelere az da olsa rastlanabilir. Galýðýný bu bakýmdan önemsiyorum. 20'nci yüzyýlýn bu vaktinde, Türkiye gibi gümbürtülü

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    13/148

    bir toplumda, yazarlýk soluk kesici bir yaþamýn tadýný insana verebilir; yeter ki o insaniþlevinin hakkýný versin. --Bir gazete yazarý 24 saat yeryüzünün tüm boyutlarýnda yaþayabikerle Hacý Ümran önündedir gazete yazarý; Ankara'da bankacýlarýn toplantýsýndadýr; Portekiimiyle Lizbon'daki Türk Elçiliði'ndedir; Amerikan donanmasýyla Nikaragua'ya gövde gösterisyapmaktadýr; kamyon þoförleriyle Santiago'da protesto yürüyüþüne çýkmýþtýr; Sri Lanka'da aerini duymaktadýr; Batý Þeria'da yükselen gerilim içindedir; Londra Borsasý'nda Amerikan Darý'nýn týrmanýþýný izler; Helsinki'de dünya atletizm þampiyonasýna hazýrlanmaktadýr; Çad

    avaþýna katýlýr; Avam Kamarasý'nda idam cezasýna iliþkin oylamada boy gösterir; Türkiye malerinde bir yatakta yatan üç kiþiden birisidir. --Cumhuriyetimizin kuruluþunda gazete yazarlýðýnýn kendine özgü bir yeri var. Yunus Nadi, Falih Rýfký, Ruþen Eþref, Yakup Kadri, ARefik Halit, Refi Cevat, Ahmet Emin, Mehmet Zekeriya, Necmettin Sadak, Sadri Ertem, Aka Gündüz, Ali Naci, Vala Nurettin, Abidin Daver, Peyami Safa ve benzeri eski dönemlerin ünlü gazete yazarlarý idiler; dünya görüþleri deðiþikti; deðerleri ayrý ayrý tartýsýnda Ulusal Baðýmsýzlýk Savaþý'na ters düþmek talihsizliðine uðramýþ olanlar da vardýr. Ae göre yazardý. Gazete ayrýmlarýnda olduðu gibi gazete yazarlýðýnda kullanýlan klasik (belraz kaba) ölçüler vardýr. Yazarýn kimi sosyalist, kimi kapitalist dünya görüþünü benimseyeva, büyük burjuva, emekçi eðilimlerinde kalem sallayan yazarlar bulunabilir. Çok renkli, ç yanar-söner, çok çeþitli bir dünyada rotatifler uðulduyor; kuþkusuz çeþitli gazete ve gazrý olacak. --Ne var ki Babýali'nin son yýllarýnda bütün bunlarýn dýþýnda akýl almaz bir dö

    ye tarihinde gazete yazarýnýn bütün moral ölçüleri ve ayýp duygularýný bir yana býrakarakine baðlandýðý ve iþadamlarýnýn doðrudan doðruya hizmetine girdiði bir dönemi anýmsamak ol

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    14/148

    Holdingleþen boyalý basýnýmýzda hiçbir kaygý duymadan, hiç utanmadan, çýkar iliþkilerine gkalemlerin sýnýr tanýmazlýðý, uzaya fýrlatýlmýþ uydularýn ivmesini aþýyor. Geceleri görgüsrýþtýrýp þampanya patlattýktan sonra ertesi sabah filanca patronun veya falanca holdinginavunmak insanýn midesini bulandýrmaz mý, kendisine saygýsýný yok etmez mi? Basýn emekçilerta patronlar) bu sorunu düþünmek zorundadýrlar. Açýk konuþayým: Önemli köþelerdeki gazeteer birer holding yazarý kimliðine büründüðünü izledikçe mesleðimizi savunmaya ve yüceltmeyermiyor. Biz Babýali'de kendi içimizde moral deðerlerimizi savunamazsak bu gidiþle "tari

    hin müsveddesi" deðil, "müsveddenin tarihi" olacaða benzeriz. ::::::::::::::::: ACININ SARKACI Kebapçýya girdim, masaya oturdum. -Buyur abi. -Bir buçuk Adana. -Acýlý mý? -Acýlý.di: -Bir buçuk Adana, acýlý... Geldi Adana acýlý, çatalýmýn ucuyla aðzýma atýnca genzim ya Ýnsanýn gönlü, evreni kapsayan radar gibidir; soðan keserken gözyaþý dökersin ve acýlý ketlaðýndan geçmez olur lokmalar. Acýdýr, acýlý kebap. --Acýnýn kuyusu karanlýktýr göz gözüindir, inersin inebildiðince. Acýnýn memeleri doludur... Em emebildiðince.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    15/148

    Acý, durmuþ saatin sarkacýdýr; sallanýr gün aðarýrken; ve horozlar ötmez olurlar vakitsiza saygýlarýndan. Nasýrlaþýr acýnýn acýsý can kafesinde; yürekler baðnazlýðýn döküm kalýplata kaz adýmlarýyla. Kitabýn yapraðý sonbahardýr; sararmýþ benziyle vurur aklýn kapýsýný: -.. diyemezsin, "biz" diyemedikten sonra yalnýzlýðýn acýsýnda kývranarak. Gözyaþýnýn elmasýlk ýþýðý. Öter fabrikalarýn düdükleri; bacalar savurur emekçinin kara soluðunu, göklerin yn az ücretin hesabýnda küçülür banknotlar utancýndan. Özgürlüðün sirenlerini çala çala koþilinçsiz kalabalýk yol verir taþ arabasýna. Yýðýnlar büyür kadýnsý erkeklerle erkeksi kadý

    ikerler acýnýn þamdanýna haksýzlýðýn mumunu; cýlýz aydýnlýðýn gölgesi dört duvara vurur. -e. Uyusun da büyüsün yavrum. Acýnýn hamur tahtasýnda açýlan yufka, büyüyüp yürek olur incebir kar yaðar umutlara. Gün aðarýrken utanmaz suratlarýn makyajý baþlar güneþi aldatmak içyulmaz avuç içi kaþýnýnca. Altýndan çakmaklarla onurunu yakarlar insanýn; dumanýný savurur. En yüksek faizin orantýsýnda erdemler sýfýrlaþýr. Yoksa zincirinin halkalarý, gemi hangia demir atabilir? Yelkenden yoksunsa yürek, hangi kýyýdan denize açýlabilir? Olumsuz utkunun altýný çizer sýradan kiþinin duyarsýzlýðý; ama kaba parmaklar banknot sayarken parmak u. --Ve acýnýn duyarlýðý uçup gider aklýn gücü egemenleþtikçe; savaþýmýn güdüsü tüm benliðibitti.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    16/148

    Dikildi baþýma garson: -Abi tatlý ister misin? -Ýsterim, ne var? -Künefe var, hoþaf var. -tir bir hoþaf. Künfe kenefle çaðrýþým yapýyor, hoþaf eþekle. Acý ne ki? Tatlý yiyip tatlý::::::::::: AVUKATLIK DEDÝÐÝN NE KÝ Avukatlýk bol sirkeli, sarý zeytinyaðlý, kýrmýzý domatrlý, gözyaþartan soðanlý, acý biberli meslektir; bütün meslekler gibi... Yücelerden yücedin cücedir; bütün meslekler gibi... Avukatýn da iyisi, kötüsü, doðrusu, çarpýðý bulunur; büduðu gibi... Kendini paraya satan ve de çýkarlarýn maþasý olanlar, namusunu banknota dönüþkaçanlar hep bir arada bulunur avukatlýk mesleðinde; bütün mesleklerdeki gibi... Kimi avuk

    at vardýr; holding danýþmanlýðýnda sömürüden payýný alýp keyfeder; yasalarýn boþluklarýndak ayak üzerinde kýrk düzen kurar. Kimi avukat vardýr, yoksulun biri kim vurduya gitmesin diye yemez içmez, adaletin koridorlarýnda volta atmaktan ayakkabýlarýný aþýndýrýr ki yeriiktir. --Ama öyle de olsa, böyle de olsa adaletin üçgeni, avukat olmadan oluþmaz. Nedir ondeki üç köþe? Birinci köþe: Yargýç. Ýkinci köþe: Savcý. Üçüncü köþe: Avukat. Yani? Dava b deðildir. Bir üçgendir. Bir nokta, bir noktadýr. Bir düz çizgi iki nokta arasýndaki en kýdur. Ama bir üçgen için üç köþe gerekir; üç köse için de üç nokta...

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    17/148

    Ya üçüncü nokta olmazsa? Dava, cimin karnýnda bir nokta olur. Çin'i Maçin'den Bohemya'ya,gonya'dan Begonya'ya deðin bütün dünyada adaletin üç köþesi böylece oluþur. Ama iki köþeliiddiasýnda birileri varsa, diyeceðimiz yoktur. Böylece avukatýn ne denli gerekli bir kiþiolduðu ortaya çýkar. Gerçekte keþke davalar noktalý ya da düz çizgili olsaydý da iþler uza avukat denen adam baþ aðrýtmasaydý... Ne yaparsýnýz? Dünyanýn adaleti böyle kurulmuþ, Ruznasýl kurulur? Bilemem. Avukatlar cennete mi gidecekler, cehenneme mi? Sanýrým þu geçici dyada yaptýklarý iþlere göre her iki yana da serpilecekler. Avukatýn da her meslekte olduðu

    ibi ustasý vardýr, acemisi vardýr. Ben de vaktiyle biraz avukatlýk yapmýþtým. Sonra da otuboyunca yazar olarak sanýk sandalyesine sürekli oturduðumdan, dava nedir, iddianame nedir, yargýç nedir, savcý nedir öðrendim. Ýster sanýk sandalyesinde gün görmüþ olsun, isterda dirsek çürütmüþ bulunsun; bir usta eline iddianame aldý mý nereye bakar? Bence usta avu iddianamenin suçlama bölümüne deðil önce kanýtlar (deliller) bölümüne göz atan kiþidir: Eede kanýtlar bölümü fasafisoysa, sen istediðin kadar suçla, eninde sonunda davanýn dönüp dlanacaðý yer kanýtlar bölümünün sayfalarýdýr. Üçgenin üçüncü köþesi bilir bunu... --Çürüknle açýlýrsa açýlsýn, çökmeye mahkumdur. ::::::::::::::::: OSMAN KÖKSAL Açýk renk gözleri,ye dönük yüz rengi, yapýlý bedeniyle Osman Köksal, hemen göze çarpan-serinkanlý bir insandkiþide görülen "ihtiyat" payýný gözeterek ve düþünerek konuþurdu. Tam anlamýyla yurtseverurduðu yerde duran adamlardan deðildi; çaðýmýzýn baþ döndürücü deðiþiminden uzakta yaþayamndisine yeni bir þey söylendi mi duraksar,

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    18/148

    sigara paketini çýkarýr, kafasýnda hemen bir tartýþma kapýsý açardý. Son yýllarda kendisinimbilir? Belki sigarayý býrakmýþtý. --Celal Bayar'ýn cumhurbaþkanlýðý 27 Mayýs eylemiyle ngürlük devrimine yol açýlmýþtýr. Bu tarihsel olayda Çankaya'daki Muhafýz Alay Komutaný KurOsman Köksal'dýr. Köksal daha sonra 27 Mayýs devriminin yürütme kurulu iþlevini üstlenen Mirlik Komitesi üyesi olacaktýr. --1960 mayýsýnýn ortasýnda Cumhurbaþkaný Celal Bayar'a þöytup gelir: "-Sayýn Reisicumhurum, bu mektup elinize geçtiðinde Muhafýz Alay Kumandanýnýz Oan Köksal ile Milli Müdafaa Bakaný Yaveri Adnan Çelikoðlu hükümet darbesini eðer yapmamýþ

    lerinizden öperim." Bayar, bir yandan mektubu görevlilere verip araþtýrma yaptýrýrken ötean Köksal'ýn aðzýný arar: "-Kumandan, bizim alayýn Halk Partililerin eline geçtiðine dairler artmaya baþladý, ne dersin?" Köksal: "-Efendim, böyle bir bilgim yok. Ama karýþýk zamada çok þeyler söylenir. Bunun amacý alayý baþtan aþaðý deðiþtirip Köþk'ün savunmasýný zayýrime kendi adamlarýný getirmek isteyebilirler." Cumhurbaþkanýyla Muhafýz Alayý Komutaný ar geçen bu konuþma, ülkenin zaten þirazesinden çýktýðýný vurgulamaktadýr. Nitekim birkaç haayýs gündeme girmiþ; olayýn kiþileri tarihin sayfalarýna yazýlmýþlardýr. Ama hangi sicillem saati aktýkça duygular durulur; kinlerin, tepkilerin zehirleri uçar; kiþisel kavgalarbir yana býrakýlýr; geçmiþte yaþananlarýn doðrusu eðrisi aranýr. 22 yýl sonra bugün 27 Mayorulara daha serinkanlýlýkla yanýt verilemez mi? -Acaba yaþanan olayýn anlamý neydi? Kiþil etkinlikleri ne ölçüde geçerliydi? Çaðdaþ insanlýðýn hýzlý yaþamýnda 27 Mayýs'ý gerçekleþ

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    19/148

    olanlarýn eylemlerini evrensel bir ölçüye vurmak gerekiyor. Kendi içimizdeki küçük çatýþmar, çekiþmeler, kýskançlýklar; insanlarýn ve olaylarýn tarih karþýsýndaki konumunu deðiþtireçimle gelen bir iktidarýn diktaya dönüþme yolunda baský rejimini koyulaþtýrmasý söz konusyýs eylemlerini tarih alkýþlamak zorundadýr. Bir askeri eylemi çaðdaþ ölçüleriyle özgürlüklenler ölürken de yücelirler. Ýnsan yaþadýðý sürece yaptýklarýyla anýlýr. Osman Köksal 27amýnda kiþiliðini pekiþtirmiþ bir askerdir. Hiç kimse bu rütbeyi onun omuzlarýndan sökemez::::::::::: EGE'NÝN ÝKÝ YAKASI Büyükelçi Semih Günver'in "Anýlar ve Portreler" adlý yazý d

    uriyet'te sürüyor. Sayýn Günver, 10 Nisan 1983 günü Halikarnas Balýkçýsý Cevat Þakir'in 19a kendisine yolladýðý bir mektubu yayýmladý. Halikarnas Balýkçýsý (ya da kýsaca Balýkçý) bir düþünceyi bu mektubunda da vurgulamýþ; Ege uygarlýðýnda "Atinalýlarý, Spartalýlarý ve Airbirinden kesinlikle ayýrmýþ: "-Bunlarý" diyor, "bir çuvala sokmanýn anlamý yoktur?" Nedealikarnas Balýkçýsý'na göre Anadolu Ýyonyasý'nda "Ýnsanlýk tarihinde siftah olarak, her tük etkiden tamamen arýnmýþ modern fennin" temelleri atýlmýþtýr. "Thales, Anaximen, Anaximan Leuciprus, Heraclit, Anaxagore ve Democrite" bu temelleri atmýþlardýr. Balýkçý diyor ki:Bugün Ay'a gidilebiliyorsa -Ay'a gitmek bir fenni olaydýr- bu adamlar sayesindedir. ÇünküSocrat, Platon ve Aristotel'le Ay'a gidilmez, Lunatique (Ay'ýn evrelerine göre huy deðiþtiren ya da dengesiz) olunur." --Çoðumuz, Halikarnas Balýkçýsý'nýn saydýðý adlarý yetemeyiz; Thales'i veya Heraklitos'u okul kitaplarýndan þöyle böyle tanýrýz; ama öðretim düzeBatý'nýn klasik deðer yargýlarý aðýr bastýðýndan, Sokrates'in, Aristotales'in, Eflatun'un

    lüðüne inanýrýz. Cevat Þakir bunlarý Atina uygarlýðýný simgeleyen kiþiler olarak vurguluyoayýrýyor. Ýlk bakýþta koskoca Aristo'yu azýmsamak insana

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    20/148

    aykýrý geliyor. Ne var ki bu "bilgi"yi azýmsayan yalnýz Balýkçý mý? Bertrand Russell "Bilieklediklerimiz" adlý kitabýnda Aristo'ya (ya da Aristoteles'e) iliþkin olarak þunlarý söyl: "-Modern zamanlarýn öteki yenilikçileri gibi Darwin de Aristoteles'in otoritesi ilesavaþýma girmek zorunda kalmýþtýr. Aristoteles'in insanlýða musallat püsküllü belalardan b söylemek gerek. Bugün üniversitelerin çoðunda mantýk öðretimi hezeyanla (saçmalýkla) dolun sorumlu olan da Aristoteles'tir." Gerçekten Atina uygarlýðýnda geliþen "biçimsel mantýk"kafalýnýn 20'inci yüzyýlda bile beynini kalýplý fese çevirir; dinamik mantýðýn kurallarýný

    lýbý kýrmakta güçlükle çekilir. --Ege'nin iki yakasýnda iki düþünce nasýl oluþmuþ? Bir yananda bilimsellik nasýl aðýr basmýþ? Kuþkusuz bilgeliði azýmsamak da yanýlgýdýr. Bilimsellidsýmadan saðduyu ve sezgilerle gerçeklere yaklaþma yöntemi tarih boyunca büyük deðerler yartaçað baðnazlýðýnýn yýkýlýþý ve Uyanýþ Çaðý'nýn baþlamasý, Batý'da her tür özgürlüðe kapýelais gibi bilge yazarlar yetiþti. Ne rastlantýdýr ki (belki rastlantý deðil) bu yazarlarýkçe'ye aktaran Sabahattin Eyüboðlu da bilimselliði benimsemekle birlikte, bilge sezgileriyle "doðru"larý yakalar, gerçeklere yaklaþýrdý. Ege uygarlýklarýna dönük bakýþýnda Eyüboðlýkçýsý gibi düþündüðünü biliyoruz. Cevat Þakir'in, Eyüboðlu'nun ve arkadaþlarýnýn Anadoluge'nin karþý yakasýndan ayýrmalarý ve özelliklerini aramalarý bir baþlangýçtýr. Her þeyinnan'a baðlayan klasik Batý düþüncesinin önyargýlarýna karþý Türkiye'de bilimsel bir karþý-e var. Bu karþý-tutum ise salt bilgelikle yürümez; yeni kuþaklar bilimsel yöntemlerle iþinsunu eðrisini ortaya koyacak çalýþma ve çabalara giriþmelidirler. ::::::::::::::::: ROBOTL

     ÇAÐI Üretim sürecinin belirli aþamalarýnda iþçi yerine robot kullanýlmasý çaðýný yaþýyoru yeni oluþum kargaþa ve kuþku yaratmaktadýr. Öyle ya, bir yeni dünya düþünün ki artýk iþçilmayacaktýr; bir fabrika düþleyin ki içinde canlý yaratýk çalýþmýyor; traktörü, otomobili,robotlardýr. Bu fabrikada artýk patron-iþçi iliþkisi yok; ne toplusözleþme ne grev söz kon; ücret kavgalarý tarihin yapraklarý arasýnda solmuþtur...

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    21/148

    Peki, bu durumda emek - sermaye çeliþkisi ne olacak? Bu çeliþki üstüne oturtulan kuramlaryacak mý? Sömürü edebiyatý geçmiþin kitaplýðýný süslemeyecek mi? --Sanayileþmemiþ bir topla iþsizin ortalýkta dolaþtýðý bir ülkede bu gibi konularýn tartýþýlmasý belki aykýrý görüniþim aðýnýn yoðunlaþmasý bütün dünyayý iç içe yaþamaya zorluyor; feodalite, kapitalizm, so ülkelerde birbirine dolanýp sarmallaþýyor. En geri ülkelerin ordularýnda, bilgisayarlý siarý kullanma hevesleri boy atarken, çaðýmýzý bütünüyle kapsayan bir yaklaþýmla geleceði düPeki, gelecek nasýl olacak? Biçimsel mantýðýn düþlemlerine kendimizi kaptýrýrsak, geleceði

    yabiliriz: Fabrikalarda milyonlarca robot çalýþýyor; fabrika sahiplerinin hiçbir derdi kalmamýþ; üretimi hýzlandýrýp yavaþlatmak birer düðmeye basmakla olasýdýr. Ama bu arada halkSokaklarý dolduran insanlar nasýl yaþayacak? Fabrikalarda sermaye sahibinin emirlerine göre çalýþan robotlarýn ürettikleri mallar kimlere satýlacak? Robotlar dünyasýnda iþsizlia giren halk yýðýnlarý bu geliþimi sessiz ve boynu eðik izleyecekler mi? Ya da robotlarýnpaylarýný isteyecekler mi? Ya bu yýðýnlar fabrikalara ortak olmak eðilimine kendilerini ktýrýrlarsa? Robotlar da fabrikalardaki makinelerin birer parçasý veya uzantýsý deðil midirha doðrusu robotlar da birer makineden baþka nedir? --Sanayide yeni geliþmeler, emek - sermaye iliþkisinin özüne deðin bir deðiþimi gündeme getirmiyor; ama toplumsal sorunlarýnaþamalarýný hayata yansýtýyor. Nitekim robot çaðýna girmiþ bulunan Japonya'da sendikacýlariþkilerini robotlu üretim dünyasýnýn gerçeklerine göre deðerlendirmeye býrakmýþlardýr. 158 altý parça kumaþý birden dokuyan makineyi icat eden kiþi, belediye baþkanýnýn emriyle boð

    bu makinenin bir sürü iþçiyi ve sonuçta aileyi iþsiz býrakacaðýndan korkulmuþ; yeni buluþu 1765'te resmi izin çýkarýlabilmiþ. 1580 ile 1765 arasýnda yaklaþýk 200 yýl var. Baský

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    22/148

    makineleri de Türkiye'ye yuvarlak hesap 250 yýl sonra girebilmiþtir. Bilim ve teknolojide her yeni adýmýn zorla ve gecikerek yürürlüðe girmesi, kurulu düzeni korumaya çalýþan treniþe itmesi doðaldýr. Robotlarýn endüstri üretimine girmesi de korkulara, kuþkulara, yan yol açacaktýr. Ama yasa deðiþmeyecektir. --Yasa nedir? Geçmiþten geleceðe doðru insanlýkaktýðýmýzda toplumsal iliþkilerin, "daha az sömürüye ve daha çok özgürlüðe" doðru dönüþtüð ilerlemesi bu yasanýn hýzlanmasýný pompalamýþtýr. Geleceðin dünyasýnda robotlarýyla birlilesinde yalnýzlaþan patronlar görmek aptallýktýr. Patronlar da robotlar da üretim iliþkile

    n yasalarýna baðlýdýrlar ve o yasalardan baðýmsýzlaþmalarý olanaksýzdýr. :::::::::::::::::maya baþlayan dostlar birbirleriyle karþýlaþýnca destek atýþýna giriþirler: - Seni iyi göre seni. Genç iken kimse kimseye "seni iyi gördüm" demez. Azrail'in yaþam yollarýna döþediðar arasýnda dolaþmaya baþlayan kuþaklar arasýnda böyle sözler geçerlidir. Bakarsýn ki adamn feri kaçmýþ, beti benzi uçmuþ, göbeði boþ buðday çuvalý gibi sarkýyor, göðsü hýrýldýyor,yeceksin? - Seni iyi gördüm. - Ben de seni. --Bu numara yalnýz kiþiler arasýnda geçerli olkla kalmýyor ki, yaþamýn neresine baksanýz benzeri oyun sürüyor. Ekonomik gidiþatý inceleyding profesörü ne diyecek? Eski çaðlarda kötü haber getiren habercinin kafasýný uçururlarm kalýtýmlarý sürüyor. - Durum nasýl? - Çok iyi.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    23/148

    Kötü desen kimsenin hoþuna gitmez; bu kez sen kötü olup çýkarsýn. Neme lazým... Þunu bunueðine, huyuna suyuna gidersin, yuvarlak laflar söylersin, en budalaca yaklaþým da bellidir: - Efendim, Fransýzlarýn bir özdeyiþi vardýr; kötümser, yarýsýna kadar dolu þarap bardaardak yarýsýna kadar boþ" diye tutturan adamdýr. Bizim durumumuz iyidir, hatta çok iyidir; 24 Ocak kararlarýyla düze çýkýyoruz. Ekonomide bu yöntemin yararlarý sonsuzdur; holding psörleri böyle yapýyorlar; paralarý da cebe atýyorlar. Ülke darboðazdan geçmiyor mu? Geçiyoimi gazeteler ve dergileri açýyorum; bir çevre var ki týrlatmýþ gibi... Görgüsüzlük, bayað

    avurganlýk, þýmarýklýk gazetelerin, dergilerin sosyete köþelerinden fýþkýrýyor. Kerterizinsulasýný þaþýrmýþ, yelkenleri daðýtmýþ sarhoþ gemiciler gibi fotoðraflara yalpa vuran etkiiminin varlýðýný nasýl yorumlayacaðýz? - Çok iyi yaptýnýz hanýmefendi... - Efkar daðýttýný þey yolundadýr aðam... --Bizim toplumun sosyete basýnýna yansýyan, fýsýltý gazetesini dolalk yýðýnlarýna sergilenen bir çevresi var ki yaþamlarýnýn yanýnda ne Dallas dizisi para ee Flamingo Yolu.. Bunlar bayaðý TV dizileridir; ama birer göstergedirler. Ýnsan olanýn çaðasýl yaþayacaðý, eðleneceði, içeceði, efkar daðýtacaðý, yaþamýn tadýný çýkaracaðý artýk beridorlarýndan bir türlü çýkamayan þaþkýnlarýn bayaðý yaþantýlarý hayat mý? --Bu çevreler bama açýkça söyleyeyim: - Ben sizleri iyi görüyorum.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    24/148

    ::::::::::::::::: SORU ÝLE YANlT BÝR BÜTÜNDÜR Çocuk konuþmasýný öðrenirken býkmadan, usanmayý sürdürdü: - Bu ne? - Cici... - Bu? - Teyze... - Þu? - Aðaç... Çevresini tanýmak için syavaþ yavaþ dünyayý algýlamaktadýr. Boy atýp serpilince, okula gidip abece'yi sökünce çocueðiþir: - Metre ne demek? - Belediyenin anlamý nedir? - Cumhuriyet neye denir? Çocuðun sorularý çocukluðunun ürünüdür; doðal karþýlanýr; yetiþmesi, öðrenmesi, eðitilmesi için sorul sorularla yanýtlarda bütünleþen bilgi ve bilinç oluþumuyla gerçekleþir. Ne var ki soru -ilisi çocukluða iliþkin bir süreçte baþlayýp bitmez. Ýnsanoðlu bütün yaþamý boyunca sorar

    sormaya ve yanýtlamaya çalýþýr. Bu diyalektik süreç tükenmez; kuþaktan kuþaða zincirlemeanlýðýn birikimleri sonsuzluða uzanýr. Sorular yanýtlandýkça, yanýtlarýn yaratacaðý yeni sar. Uygarlýk böyle kurulmuþtur; böyle sürmektedir. Her soru gerçekte yanýt gibidir. Diyeli bir toplantýda konuþuluyor. Voltaire'in adý geçti. Orada bulunanlardan birisi sordu: -Voltaire de kim? Çevredekiler az buçuk okumuþ yazmýþlarsa, sorgucuyu ayýplarlar. Çünkü birp yalamýþ herkesin Voltaire'i tanýmasý gerekir. Öyleyse Voltaire'i soran, karþýsýndakileriya çekmek yerine kendisini ele vermiþtir. Ortaçað engizisyon mahkemesi Galile'ye sormuþtu:

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    25/148

    -Söyle bakalým Galile; evrenin merkezi dünya mýdýr, yoksa bir baþka yýldýz mý? Güneþ mi düdönüyor, yoksa dünya mý güneþin çevresinde deviniyor? Sorunun içeriði, sorgucunun niteliðiihe yazdý hem yobazlýðýn siciline... --Soru vardýr, soraný büyütür; soru vardýr, soraný ya. Beþ yaþýnda çocuk bahçedeki bir çiçeðe yumuk ellerini uzatarak sorabilir: - Bu ne? - Çiçorunun niteliðiyle çocuðun yaþý, bilgisi ve saflýðý arasýndaki uyum güzeldir. Ama kazýk kaher sorusuna benzer hoþgörü gösterilebilir mi? Böyle durumlarda kocaman adamlarýn olmadýklarý, ya geliþmemiþlik kanýtýdýr ya kurnazlýk yöntemidir ya da eskilerin "tecahül-ü arifan

    ri soydandýr. Ne olursa olsun, sorularýn niteliði, soranýn kimlik belgesini oluþturur. Soru sora sora koca adamlarýn ufaldýklarý, küçüldükleri, bilgisizliðin karanlýðýna gömüldüklek görülmüþtür. --Sorunun karþýsýnda yanýt var. Yanýt var, yanýtlayaný küçültür; yanýt var,imi zaman soru bir yanýt içerir. Soruyla yanýt ve yanýtlamayla sorgulama arasýndaki bütünl öyle bir gerçek ortaya çýkar ki kimin sorduðunu kimin yanýtladýðýný bilemezsiniz; kim kimor, neden soruyor ve neden sordukça küçülüyor diye düþünürsünüz. ::::::::::::::::: ÞEVKÝ EGÖMDÜK... Mahpushanenin yedi adým boyunda, yedi adým eninde beton avlusuna iki kapý açýlýyKapýnýn birisinden Sabahattin Usta çýkýyordu; ötekinden Þevki Usta... Biri fikir iþçisiydil iþçisi, Sabahattin (Eyüboðlu) Þevki'ye (Erencan) saygýyla davranýr, adýyla çaðýrmaz, kýs diye seslenirdi. Þevki Erencan, gür býyýklý, kara kaþlý, yaðýz tenli,

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    26/148

    çýplak baþlý, dosdoðru, dimdik, gýllýgýþsýz, akyürekliydi; can arkadaþýmdý benim, dostumdunun Þevki'ye karþý duyarlý saygýsýnýn özü, binlerce yýlýn deneyiminden düþünle emeðin kaynvki Erencan'a baktýðýmýzda insanla çocuk, aðaçla yaprak, þarapla tütün, bulutla gök, güneþni çaðrýþtýrýr; kardeþlik duygusunun duyarlýðý emekçinin gözlerinde okunurdu. Þevki Usta'y sanki insanlýða merhaba demekti. Sabahattin Eyüboðlu durup dururken, nedenli nedensiz bana Þevki Erencan'ý kaç kez göstermiþtir: -Bak iþte Usta!.. Kimbilir, belki de Sabahattin,dayanan bilgelikle alýnterine dayanan bilgeliðin bir bütün olduðunu Þevki'nin kimliðinde

    ulamak istiyordu. Ve yedi adým boyunda, yedi adým eninde beton avluda iki bilge hersabah merhabalaþýyorlardý. --Sabahattin Eyüboðlu'nu yýllarca önce yitirdik. Þevki Erencan' 1982 Çarþamba günü Yarýmca'dan aldýk. Tütünçiftlik sýrtlarýnda gösteriþsiz bir mezarlýðan beri arayýp soramamýþtým. Dostlarla kararlaþtýrmýþtýk; bu pazar görmeye gidecektik; ölümYakýnlarýnýn anlattýðýna göre bu yýl 1 Mayýs'ta hastalanmýþ; kendisini toparlayamamýþ; 1bir daha iþe gidememiþ. Erimiþ mum gibi... Bizler Þevki'nin yakýnlarý ve dostlarý bir çukaþýnda toplandýk. Her þey bildiðiniz gibi oldu. Cenaze protokolünü bozan yalnýz küçük çocua gelmiþlerdi törene; ve daha ölümün ne olduðunu algýlamayan küçük insancýklar koþuþup çýðrý sesleniyorlardý: - Sus yavrum... Þevki'nin tabutu çukura indirildi. Kazmalar kürekler çya baþladý. Dostlarý önce çukura kürediler topraðý, sonra kalanýný üste yýðdýlar; emekçi a bir tutam çiçek koydular. Kürekler kazmalar çalýþýrken düþünüyordum; benim bildiðim Þevki: - Durun ulan! der, zahmet etmeyin, verin þu küreði bakayým bana... Avuçlarýna tükürüp ba

    kendi mezarýný

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    27/148

    kendisi küreyip doldurur. --Yakýnlarý dediler ki: -Öldükten sonra bedeninin týp fakültesinrilmesini düþünüyordu; ailenin yaþlýlarý üzülmesin diye vazgeçti. --Þevki Erencan'ý 1982 aa güneþli ve güzel bir gününde yüreðimize gömdük. Tütünçiftlik'ten Ýstanbul'a dönerken düþ Þevki Usta'yý? Tüm ömrünce alýnterinin damlalarýný yaþamýnýn acýlý tespihine dizerek çekmherkesin tanýmasý gerekir. Ýnsan deðeri, ünle ya da protokolle ölçülmez; Þevki Erencan'ý Tlýnteri tarihinde anacaðýz. ::::::::::::::::: ÇOCUKLA YELKOVAN Çocukluðumda yaþadýðým kentn saatini izlemeye bayýlýrdým. Bu eski saat kulesinin kadranýndaki yelkovan, dakika sonu

    nda birdenbire atar; daha baþka deyiþle 59 saniye durup son saniyede devinirdi . Durup beklerdim. Devinimsiz gibi duran koca saatin gerçekte duraðan olmadýðýný gözlerimle gör isterdim? Yoksa yelkovanýn atýþlarýndan zamanýn nasýl attýðýný saptamaya mý çalýþýrdým? Gn; tanýmý güçtü. Zamanla insan arasýndaki iliþkilerden bir þey anlaþýlmýyordu. Çevremdekier duyuyordum; sýkýntýlý olduklarýnda ofluyorlar, pufluyorlar, patlýyorlardý: - Offf, zamar türlü geçmiyor... Keyifli saatlerinde zamaný unutuyorlar; sonra birdenbire telaþlanýyorldý: - Ayy zaman ne çabuk geçmiþ!.. Saat kulesindeki kocaman yelkovan hep eþit aralýklarlaordu; ama kocaman adamlar zamanýn bazen çabuk aktýðýný, bazen durduðunu söylüyorlardý. Han vurguluyordu? Kentin kocaman saat kulesindeki akreple yelkovan mý? Yoksa çevremdeki büyükler mi? --Zaman saatlere ve insanlara göre deðiþiyor muydu?

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    28/148

    Eski kulenin yelkovaný dile gelseydi, belki kendisini savunurdu; ama yelkovan sessizdi; akrep konuþamazdý. Akrep zaten yelkovandan ayrýydý; aðýrbaþlýydý; yerinden kýmýldadýkovaný bazen yakalamak olasýydý; bazen de sabrým tükeniyor, çevremdeki bir baþka olayla ilniyordum; ve gözlerimi kaydýrdýðýmda yelkovanýn yerini deðiþtirmiþ olduðunu görünce bozuluaat kulesinin iþlemeli kadranýnda yelkovaný izlemek; zamanla aramda bir oyundu. Yakalamak istiyordum zamaný. --Aradan uzun yýllar geçti. Bilmem ki çocukluðumda bir süre yaþadýðeski saat kulesindeki akreple yelkovan zaman çemberinde bostan kuyusunun beygiri g

    ibi yine döneniyorlar mý? Yoksa eskiyip iþe yaramaz mý oldular? Kuyunun suyu bitti mi? Gözleri baðlý at öldü mü? Bostaný parselleyip sattýlar mý? Sebzelerin yetiþtiði ve taze topran yükseldiði yerlere beton apartmanlar mý dikildi? Hangi þehre ve ülkeye gitsem, çocukluðubir kesitini yaþadýðým o eski kentteki saatin çalýþtýðýný hep düþünmüþümdür. Zaman duygusuelkovaný bilincime yazmýþ. Oysa zamaný yakalamaya çalýþan çocukluk enayiliðinin bir ömür b anladým. - Geç kalýyorum... - Vakit kalmadý... - Zamaným yok... Niçin? Neye yetiþmek içindurdukça duran, sen yürüdükçe yürüyen, sen koþtukça koþan; hem senin dýþýnda hem senin içiarþý çaresiz deðil misin? --O çocukluk kentinin eski saat kulesindeki akreple yelkovan aradan geçen yýllar boyunca hep çalýþtýlarsa, kendi pabuçlarýný dama atmak için çýrpýndýlar drebi ve yelkovaný da sildi. Artýk akreple yelkovan yok; saatlerin kadranýnda kýrmýzý ýþýklrbiri ardýna yanýp sönerek zaman bildiriyorlar; dakikalarý aþarak saniyeleri de vurguluyorlar. Geçenlerde böyle bir saatin karþýsýnda düþündüm: Dakikanýn nasýl geçtiðini anlamak iç

     yoktu; saniyelerin nasýl aktýðýný kýrmýzý sayýlar sinir bozucu, korkutucu, ürkütücü alarmeriyorlardý.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    29/148

    Zamaný yakalamak için eski saat kulesinin karþýsýnda dikilip duran çocuk meðer boþuna beklkiden kýpýrdamayan yelkovanlar, þimdi kýrmýzý alarm iþaretleri gibi yanýp sönen saniyelereaþlanan çocuðu kovalýyorlar. ::::::::::::::::: SIRASI MI? Dostum terzi Rýfký, her zaman tadaktilomun baþýna oturup yazýya baþlayacaðým dakika telefon eder. Yine öyle oldu. - Nasýlsim. - Filanca'nýn yazýsýný bugün okudun mu? - Okudum. - Ne dersin? - Saçmalamýþ... - Bir þak mýsýn? - Boþver yahu; adam bunadý artýk; zýrvalýyor, yanýt vermeye deðer mi? Telefonu ksonra düþündüm. Köþe yazarlýðý; yergi, eleþtiri, vurgulama için birebirdir. Kiþilerle uðra

    ma kimi zaman da bir kiþinin kiþiliðini yermek ya da kýnamak gerekiyor. Ne var ki eleþtirilecek ya da yerilecek kiþi (sözgelimi) devletin bir koltuðunda oturmaktadýr; yasalarla donanmýþ, zýrhlanmýþ, kalemini biraz oynattýn mý... - Buyur mahkemeye! - Neden? - Ceza Kanuadde 159... - Ne ilgisi var? - Bal gibi var. Geçmiþteki otuz yýl bu yüzden mahkemelere taþýnmakla geçti. Sonunda beraat etsen de çile çekiyorsun. Zaten iktidar koltuklarýnda oturlar da ellerindeki yetkileri Damokles'in kýlýcý gibi yazarýn baþýnýn üstünde sallandýrýyorisi bu kiþiler iktidar koltuðundan düþtüler

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    30/148

    mi canlarýna okumak deðil mi? --Ama bu kez de bir baþka kaygý baþlýyor: - Yahu, düþmüþ ada mu? Vurulmaz. Gerçekten hazret iktidar koltuðundan eþekten düþmüþ karpuz gibi yuvarlanmýþi yazacaksýn? Elinde yetki varken her tür kötülüðü, þeytanlýðý, rezilliði yapan mel'un, arin altýndan çok su geçmiþ, bu kez iktidar koltuklarýna baþka birileri oturmuþtur. Düþenlerkabadayýlýða sýðar mý? Peki ne yapmalý? Bu herifin ne mel'un bir kiþi olduðunu ne zaman, nmalý derken adam ölüverir. --Cenaze törenleri, çiçekleri, çelenkleri, namazlarý, niyazlarýrý, yazýlarý... Hoca sorar: - Merhumu nasýl bilirsiniz? - Ýyi biliriz. Sorarsýn kendi kend

    e yitip gitmiþ olaný düþünerek: - Ulan, bu ne yalan dolan? Oturup þu adamýn ne mal olduðunam mý? - Aman sakýn ha!... - Neden?.. Ölüler hayýrla anýlýr dinimizde... --Kimisi ihtiyarlbir ayaðý çukurdadýr, vurmak ayýp sayýlýr; kimisi koltuktan düþmüþtür, boynu bükülmüþtür,kördür ama badem gözlü olur, vurmak ayýp sayýlýr. Peki, biz bu adamlarýn ne mal olduklarýna ne zaman açýklayacaðýz? ::::::::::::::::: TANRIÇA PAZARLAMASI... Bir zamanlarýn "seks ta Brigitte Bardot, gününü doldurunca beyazperdeden ayrýlmýþ; Fransa'nýn

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    31/148

    Akdeniz kýyýlarýnda yüksek duvarlarla çevrili villasýnda yaþamaya baþlamýþtý. Ne var ki siyakasýný gazeteciler ömrü billah býrakmazlar. Bulvar basýnýnýn foto "muhabirleri kadýncaðýutunun çevresinde pusu kurmuþlar, eski yýldýzý tuzaða düþürmeye çalýþmýþlardý. Bardot'nunini de yayýmladýlar: - Brigitte Bardot'nun göðüsleri sarktý, yüzü buruþtu; ne oldum dememelacaðým demeli... Sýradan insan için doðal bir þey, sinemanýn yarattýðý tanrýçalarda yadýremeyen seks tanrýçasý için bir yol vardýr: Kendi kendini öldürmek. Zavallý Marilyn Monroetý. Ve hep genç kaldý. --Brigitte Bardot 47 yaþýna girmiþ ve gazetecilere bir demeç verere

    miþ ki: "-Þimdiye dek üç kez evlendim. Bu da bana büyük bir ders oldu. Çünkü erkekler benilýþ tanýdý; hepsi beni bir tanrýça gibi gördü." Gerçek sinemada; sanatçý çeþitli rollere ç her senaryoda bir baþka kiþiyi oynar. Kapitalist dünyanýn "Holivut pazarlamasý"nda ise bir kiþinin ömür boyu hep ayný kimlikte oynatýlmasý kimi zaman büyük iþ yapar. Marilyn Monroazarlamaya güzel bir örnektir; Brigitte Bardot ikinci büyük örnektir. Ýzleyicinin gözündeunda bir mitos geliþtirilir ve yaþam bu mitosun çeliþkili ikileminde sürmeye baþlar. Brigie Bardot dendiðinde akla ne gelir? Her dakikasý cinselliðe dönük, her saati erkek-kadýn ilsiyle dolu bir kadýn... Acaba Bardot öyle midir? Sanat gücünden yoksun olan kimi oyuncular, patronlarýn elinde bir pazarlama aracý gibi piyasaya sürülüyorlar. Yýllar süren propag yatýrýmýyla oluþturulan mitosun kahramaný milyonlarýn sevgilisidir. Peki, "seks tanrýçasýmal bir kadýnsa? Beyaz perdedeki kimliðiyle gerçekteki kimliði birbirine denk düþmeyen kad çifte kimlik arasýnda kalacaktýr. Hangisidir hayatýn gerçeði? Yalnýz stüdyodaki çekimde d

    umsal yaþamýn her kesitinde mitosuna uygun davranýþlara zorlanmak ne demektir? Sýradan insana tanrýça gerekiyorsa ve tanrýçanýn pazarlamasý için büyük sermaye yatýrýmlarýna gerek

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    32/148

    varsa; yaratýlan kiþi tanrýça deðil bir kukladýr. --20'inci yüzyýlda tanrý ya da tanrýçalasý gittikçe daha yaygýn bir nitelik kazanýyor. Rudolf Valentino'dan baþlayarak erkek pazarlamasý da söz konusudur. Çaðýmýzda iletiþimin yoðunlaþmasý iþleri kolaylaþtýrýyor. Beyaz pikaya dek her yanda perde ardýndaki güçlerin kuklalarý milyonlarýn karþýsýna özel kimlikledýn olsun, erkek olsun çifte kimlikli bir dizi aktör, politikacý, lider ortalýkta cirit ator. --Zavallý Brigitte Bardot'nun aklý 47 yaþýnda mý baþýna gelecekti: "-Erkekler beni heplýþ tanýdý..." Geç kalmýþ sayýlmaz Bardot; çifte kimliðinden sýyrýlýp kendisi gibi olmak i

    iðini bellesin: "Ya olduðun gibi görün... Ya göründüðün gibi ol..." ::::::::::::::::: DUYAUYGULU... Duygulu insan vardýr... Duygulu makine yoktur. Ama duyarlý makineden, hayvandan, insandan söz açýlabilir. Uzak ufuklarý tararken bilmem kaç kilometrelik alan içindeir minik serçenin kanat çýrpýþýný saptayan dev radar ne kadar duyarlýdýr!.. Ýnsan bedenindamarlarýn içini bile görebilen aygýtýn duyarlýðý ne büyüktür! Ýnsan kulaðýnýn duyamadýðý suyarlý makinelerin üretildiði bir dünyada yaþýyoruz. Elektronik çaðý duyarlý makineler aþatik; makineleri neredeyse canlýnýn duyarlýk düzeyine eriþtirecektir. Ormanýn derinliklerinki çalýnýn dibinde kuþkuyla bekleyen tavþaný taa uzaklardan sezebilen av köpeðinin duyarlýeðil, hayvancadýr. Gecenin karanlýðýnda yürüyen sýrtlanýn duyarlýðý hiçbir insanda bulunamrlýk ayrý þey.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    33/148

    Öyle bir þey ki insanca duyarlýk duygulu bir insanda olmayabilir. --Büyük tarihsel savaþlaa yüzbinlerce kiþinin ölüm kalým yazgýsýný biçimlendiren komutanlardan çoðunun özel yaþamluklarý saptanmýþtýr. Ne var ki bir asker, emriyle ölüme atýlacaðý baþkomutanýn duygulu deðlmasý için dua etmelidir. Çünkü "büyük komutan" düþmanýn ne yapmak istediðini yalnýz aklýyinin radarlarýyla da kavrayabilendir. Aklýn sýnýrýný aþan alanlarda duygulu olmak çoðu zamamaz; duyarlýlýk geçerlidir. --Meyhanenin köþesindeki masada raký þiþesinin dibini bulan s Sigara dumanýnda yankýlanan arabesk müzik sarhoþun içini cýzlatýr. Duygularýnýn alacalý k

    erviþ gibi döner de döner sarhoþ; öyle bir sarmaldýr ki bu, içer duygulanýrsýn, duygulanýra duyarlý mýsýn? Sarhoþ, çcðu zaman karþýsýndakini bezdirir; çünkü o sýra kimseyle iletiþiubbelerinde çýn çýn öten sesini güzel sanýr. Duyguludur da karþýndakinin duygularýný ölçeceðildir. --Yeþilçam'ýn sulu ve kanlý melodramlarýný izledikçe duygulanýp hüngür hüngür aðldur. Salya sümük mendiline sarýldýkça kaba senaryolarýn trajik küllerini yalayýp yutar. Nei Yeþilçam duygululuðuna kendini kaptýrmýþ yýðýnlarýn duyarlýklarý ne ölçüdedir? Duygululuarsýz duygululuk erdem midir? --Duygulu insan çoðu kez kendine dönüktür. Duyarlý karþýsýndBencilik"ten ve "bencillik"ten uzaklaþmak için duyarlýlýkla duygululuðu bütünleþtirmek ger. Ýnsanlar arasý sevgi, iletiþim sorunudar. Sevip duygulanmak güzeldir; ama kendine dönükygululuk, sevginin kaçýnýlmaz gereði olan iletiþimden kiþiyi yoksun býrakýr.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    34/148

    Ne makinenin duyarlýðý ne bencilliðin duygululuðu. Ýnsanca sevginin insanlar arasýnda gerçi için duyarlý duygulara gerek var. ::::::::::::::::: YAÞAR KEMAL'ÝN CANINA OKUYACAÐIM Yaþ Kemal'e Mondial del Duca ödülü Paris'te törenle verildi. Hürriyet gazetesi, olayý sekiz s manþetten göstermek gibi güzel bir iþ yaptý. Televizyonumuz (ne þaþýlasý þey!..) haberi kuyurdu. Yaþar Kemal'i ödüllendiren jürinin üçte ikisi Fransýz Akademisi üyelerinden oluþuysýz Akademisi, tutucu (muhafazakar) bir kurumdur. Del Duca jürisinin üyeleri arasýnda Maurice Schuman, Edgare Faure gibi politikacýlar da vardýr. Edgare Faure, General de G

    aulle döneminde Pompidou'nun kabinesinde bakanlýk yapmýþtýr. Maurice Schuman ise Chaban Delmas hükümetinde Dýþiþleri Bakanlýðý'ný üstlenmiþtir. Bizim öküz altýnda buzaðý arayanlarýmal'e ödül verenlerin çoðunluðu Fransýz burjuvasýnýn politika ve kültürünü simgeleyen kiþikurulun bizim Yaþar'a ödül vermesi ne demek? Yaþar Kemal'in ödül almasýna çok sevindim. Üsyiflendim. Bu Yaþar Kemal, Adana'da ortaokulda benimle ayný sýnýfta okuduðunu söyleyip öte berikine övünür, durur; þimdi ben de Mondial del Duca ödülünü almýþ gibi þiþiniyorum. HemTürkiye'de köyü, köylüyü, "köy romanlarý"ný kýnayýp yererek burjuva kültürünün fiyakasýnýsik deðildir. Bizim Yaþar Kemal'e Fransýz burjuvasýnýn verdiði deðerin anlam ve önemi de baþkalaþýyor. Bizim burjuvamýz görgüsüzdür. Sanayi devrimini gerçekleþtiremeyen toplumda buldýr. Batý burjuvasý sanatýný ve kültürünü üretmiþ; endüstri devriminin koþullarýný yaratm temellerini atmýþtýr; Batý þimdi ekonomik demokrasiye geçiþin gebeliðini yaþamaktadýr. Birababalarýnýn beslediði kimileri, hem Batýlýlýk taslamakta hem de sanatçýmýza, emekçimize,

    dikacýmýza durmadan sövmektedir. ---

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    35/148

    Sinemada, þiirde, romanda ya da sanatýn öteki dallarýnda Türkiye'de parlayan kiþilere karþm egemen çevrelerimizde düþmanlýðýn aðzý köpürüyor; buna karþýlýk Batý'da bizim yerin dibirlar. Peki, ne yapacaðýz? Bizim parababalarýnýn ne yapacaklarýný bilemem; ama ben ne yapacliyorum. Hele Göðceli (Adana'da Yaþar Kemal'i böyle de çaðýrýrlar) bir gelsin; bizim gazetattýðýnda yakalayýp koca gövdesini silkeleyeceðim: - Ulan, Anadolu'nun tezekli köyünden çýnalar gibi oradan oraya dolanmýþsýn; arzuhalcilik, su bekçiliði, kunduracý çýraklýðý yapmýnd'ýn özel konuðu olup Fransa'ya gidersin; Fransýz Akademisi'nin "Saygýdeðer" üyelerinden

    , üstelik Türkiye'de "Sakýncalý Yazarlar Sendikasý"na üyesin. Baþýmýza bela mýsýn ulan? Seket, millet sevgisi" yok mu? Niye köylüyken köylülüðünü bilmedin, yerinde oturmadýn? Yoksae alýp tepemize mi çýkacaksýn? Hele gelsin Yaþar Kemal, görür gününü... :::::::::::::::::GÜNDÜZLER Yýl 1956. Dolmuþ adýnda bir mizah dergisi yönetiyordum. O dönemin bütün hýzlý yrikatürcüleri dergide çalýþýyorlardý. Böyle bir derginin siyasal, toplumsal yergiler topla deðil midir? Doðaldýr. Ne var ki bu yergilere öfkelenen siyasal iktidar kaðýdýmýzý kesti.a Ýzmit Fabrikasý Ankara'nýn buyruklarýna göre dergilere ve gazetelere kaðýt veriyordu. Bude yetkili bakan da Emin Kalafat'tý. Kalkýp Ankara'ya gittim; bakanla görüþmek için özel ke baþvurdum. Görüþme dileðim gerçekleþti, belirli saatte Emin Kalafat'ýn yanýna girdim. Barinin ardýndan beni süzüyordu. Derdimi anlattým; bize her ay "tahsis edilen" kaðýdý kestikni söyledim. Kalafat: "-Siz" dedi, "Nasýl bir politika izliyorsunuz? Muhalif misiniz. muvafýk mýsýnýz?" Þaþýrdým:

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    36/148

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    37/148

    Kendi kendime düþündüm: -Neden Hukuk Fakültesi'nde okumuþtum? --Hicabi Dinç ile Emin Kalafe oldular? Bilmiyorum. "Beyefendi"nin (Adnan Bey'in) baþýna geleni biliyorum. Adamcaðýzkeþke 1957 seçimlerini yitirseymiþ de kurtulsaymýþ. Çünkü "Allah bana bir daha o geceyi yadediði geceden bin beter geceler yaþadý. ::::::::::::::::: NOBEL EDEBÝYAT ÖDÜLÜ Bu yýl Nobbiyat Ödülü, Kolombiyalý yazar Gabriel Garcia Marquez'e verildi. Ýsveç Akademisi açýklamasarýn þu niteliklerini vurgulamýþ: -Gerçek ile gerçeküstüyü, bir anakaranýn yaþamýný ve çelengin bir düþ dünyasýnda birleþtiren roman ve öykülerinden ötürü ödüle hak kazanmýþtýr. Ma

    bölümü sürgünde geçmiþ; önce Paris'te, Ýspanya'da, sonra Meksika'da yaþamýþ, BBC'nin yorum"siyasal konularla yakýndan ilgilendiði, dikta yönetimlerine karþý olduðu için Kolombiya betiminin kendisini tutuklamasýndan çekiniyor"muþ. Türk okuru Marquez'i çok iyi tanýyor; çeleri elden ele dolaþýyor. --1967 yýlýnda Guatemalalý romancý Miguel Angel Asturias, 1971'dlili ozan Pablo Neruda, Nobel Edebiyat Ödülü'nü almýþlardý. Marquez, ödül kazanan üçüncü Gyatçý oluyor. Ýlginç býr rastlantý sayýlabilir mi? Bilemem; üç sanatçý da kendi ülkelerinderince dýþlanmýþ kiþilerdir. Üçü de sürgünlerde yaþamýþlardýr. Asturias'ýn "Sayýn Baþkan"ri yansýtýlýr. Marquez de "Baþkan Babamýzýn Sonbaharý"ný yazmýþtýr. Güney Amerika'daki askerinin ürünleridir bunlar. Üç sanatçý da Yankee'lerin kompradorlarla birlikte yoksul halkýsömürdüklerini anlatmýþlardýr. Güney Amerika'da geçerli vahþi kapitalizmin maskesini sanai elleriyle indirmiþlerdir. Þili, Kolombiya, Guatemala; bakýr, kahve, pamuk üzerine dayalý tek ürünlü ekonomileriyle tipik birer Güney Amerika toplumudurlar. Buralarda yoksullukl

    a zenginlik çeliþkisi alabildiðine vurgulanýr ve

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    38/148

    Amerikan kökenli askeri darbeler birbirini izler. Sözün burasýnda kiþinin aklýna þöyle birgelebilir: Acaba Nobel Edebiyat Ödülü niçin Asturias, Neruda, Marquez gibi adamlara veriliyor? Nobel jürisi komünistlerden mi oluþuyor? Yoksa iþin içinde bir baþka bit yeniði miNobel Edebiyat Ödülü'nün kimi zaman Churchill gibi savaþçýlýðýyla ün yapmýþ bir politikaci þaþýrtmýþtýr. Yine Nobel Barýþ Ödülü'nün bütün dünyada "Ýnsan Kasabý" diye anýlan Ýsrailmesi tepki yaratmýþtýr. Gerçi Begin bu ödülü Camp David anlaþmasýný imzaladýðý için Enverne olursa olsun seçimin doðru olduðu söylenemez. Nobel ödülleri üstüne çok eleþtiri yazýs

     yayýmlanmýþtýr. Bütün bunlara karþýn Nobel Ödülü'nü alan kiþi tüm dünyada tanýnýr, biliniiya'yý kimin yönettiðini bilmez de "Marquez" dediniz mi hemen yanýtlar: - Haaa, þu Nobel'i kazanan yazar deðil mi? Yeryüzünde halklar, uluslar, ülkeler böyle tanýnýr; sevilir; onur --Biz Türkiye'den baktýðýmýzda Marquez'in Kolombiya'ya, Astruias'ýn Guatemala'ya, Neruda'li'ye kötülük etmiþ birer "vatan haini" olduklarý aklýmýzýn ucundan geçmez; oysa bunlar kemlerince sevilmeyen, dýþlanan, horlanan, iþkenceden geçirilen insanlardýr. Ne yapalým ki yarýn gücü, baský yönetimlerinin çaðdýþý politikalarýný aþýyor. Batý dünyasýnýn liberal buru kaka ettikleri sanatçýlarý baðrýna basýp ödüllendiriyor. ::::::::::::::::: BÝR ÇEVÝRMEN5'inci Mehmet Reþat, Meþrutiyet ilkelerine özenle saygý göstermiþ bir sultandý. Paytak yüri, sarkýk býyýklarý, beyaz sakalýyla sevimli ve kalender bir görünüþü vardý. Ýttihat ve Tesultaný, tüm ömründe bir tek gazeteciyle konuþmuþ. Saray Baþmabeyincisi Lütfi Simavi Bey'ittýklarýna bakýlýrsa "melek gibi bir ihtiyar"mýþ Sultan Reþat; çevresine karþý çok iyi dav

    an "bir padiþaha yakýþmayacak kadar alçakgönüllüymüþ."

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    39/148

    Yaþamýnda konuþtuðu tek gazeteci bir Ýngilizmiþ. Sultan ile gazeteci arasýnda çevirmenliðinci Lütfi Simavi Bey yapmýþ. --Konuþma sýrasýnda Ýngiliz gazeteci padiþahýn düþkün durumunSimavi Bey'e demiþ ki: "-Doðrusu Haþmetli Sultan'ýn bu kadar ihtiyar olduðunu bilmiyordum..." Mehmet Reþat meraklanmýþ: "-Ne diyor?" Çevirmen ne desin: "-Sizi umduðundan genç buldu söylüyor efendimiz." Sultan Ýngilize bakmýþ: "-Çok þükür bu kefere gibi çökmüþ deðilim."konuþmayý ilgiyle izleyen Ýngiliz gazeteciye dönmüþ: "-Sultan sizin kadar genç olmadýðýný,nden yýprandýðýný söylüyor." --Çevirmenlik bir sanattýr. Kimi yabancý ülkelerin üniversite

    süleri vardýr. Bir dilden bir dile roman, öykü, deneme aktarmak kolay mý? Þiirde çeviri isanaksýz sayýlabilir. Bir dilde söylenen þiir bir baþka dile çevrilince bir baþka þiir olurnlýcadan Türkçeye çeviriler de son yýllarda çoðaldý. Sayýn Sadýk Deniz'in "Bugünün Diliyleda 480 sayfalýk bir yapýtý var. Ýþte oradan seçtiðim Nabi'den bir dörtlük: Ayb-ý fukara edvr zuhur Mestur kalýr hayli zaman ayb-ý kibar Pinhan olamaz az ise de, bahye-i kefþ Puþide kalýr hezar çak-i destar Sadýk Deniz, Nabi'yi þöyle Türkçeleþtirmiþ: Yoksulun ayýbý hemtülü kalýr uzun süre ayýbý kibarýn

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    40/148

    Saklanamaz az olsa da pabuçtaki yýrtýk Binlerce yýrtýðý saklý kalýr sarýðýn. --Diplomasidealým-satým iþlerindeki çevirinin dýþýnda bir de günlük yaþamda çeviri sanatý var. Bu çevirl ayný dilde gereklidir. Sözgeliþi iki kalýplý kýyafetli dost sokakta karþýlaþýyor: - Ooooi, bu ne güzel tesadüf... - Vaay, efendim saygýlar... Konuþma böyle baþlýyor; ama acaba sö sözler gerçek düþünceleri yansýtýyor mu? Kimbilir, belki de bu iki kiþi içten içe þöyle dmussuz alçak, bugün seni gördüm; artýk iþlerim ters gidecek demektir. - Vaaay eþek herif nen çýktýn karþýma? Bir çevirmen olsa da ayný dilden konuþmalarý gerçek anlamlarýna dönüþtü

    ltüst olur; insanlar birbirine girer. ::::::::::::::::: LORCAN'IN BALKONU 1939 nisanýnda Ýspanya Meclisi'nde durum: SAÐCI PARTÝLER: C.E.A.L. (Özerk Saðcý Ýspanyol) Konfeder ... 86 Renovaciton Espanola ... 11 Gelenekçiler ... 8 Katalan Birlik Partisi ...12 Agraryenler (Tarýmcýlar) ... 13 Baðýmsýz Monarþistler ... 2 Milliyetçiler ... 1 Saðcý B 9 MERKEZ PARTÝLERÝ Muhafazakar Cumhuriyetçiler ... 3 Radikaller ... 6 Ýlericiler ... 6

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    41/148

    Portella Valadares Merkez Partisi ... 14 Liberal Demokratlar ... 1 Federalistler ... 1 SOLCU PARTÝLER: Cumhuriyetçi Birlik ... 37 Cumhuriyetçi Sol ... 80 Sosyalistler ... 90 Katalan Solu ... 38 Sendikalistler ... 2 Komünistler ... 16 Baðýmsýz Solcular ... 8 Bask Milliyetçileri ... 9 --1982 ekiminde Ýspanya Meclisi'nde durum: PSOE (Ýspanyol Sosyalist Ýþçi Partisi) ... 201 Halkçý Birlik ... 105 UCD (Demokratik Merkez Birliði) ..11 CIU (Katalanya Birlik Partisi) ... 12 PNV (Ulusal Bask Partisi) ... 8 PCE (Ýspanya Komünist Partisi) ... 5 UCD-AP (Baskçýlar Koalisyonu) ... 2 CDS (Demokratik ve Sos

    yal Merkez Birliði ... 2 HB (Basklý, Ayrýlýkçý Radikaller) ... 2 Euskadibo Eskerra (Bask Su) ... 1 ERC (Esquearra Republicana Catalana) ... 1 --Her iki tablo üzerinde uzunuzun düþünmelidir insan olan kiþi... 1939'da (Ýç Savaþ'tan sonra) Ýspanya'nýn dökümü þöylerle bir edilmiþ, 2 milyon mahkum, 183 kent yýkýlmýþ, 500 bin sürgün, 1 milyon ölü...

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    42/148

    Ve 40 yýllýk Franco diktasý... 40 yýllýk faþizim. Ne iþe yaradý? --Federico Garcia Lorca,nýn ve insanlýðýn büyük þairidir. Faþistler, Lorca'yý (hiçbir siyasal eyleme girmemesine k kurþuna dizdiler. Lorca'nýn "Hoþçakalýn" adlý þiirini A. Kadir ile Afþar Timuçin Türkçeyeem Açýk býrakýn balkonu. Çocuk portakal yer. (Balkonumdan görürüm onu.) Orakçý ekin biçer.n duyarým onu.) Ölürsem Açýk býrakýn balkonu. Açýktýr Lorca'nýn balkonu; görüyor portakalr ekin biçen rençberi ve 1982 seçimlerinde halkýn uðultusunu... ::::::::::::::::: VÝRGÜLLEUÐUNA ALDANMAYIN Herkes yaþamýnda özlediði þeyleri görmek ister. Kimisi büyüyen kýzýna bak

     Mürüvvetini görmeden ölmeyeyim. "An" ile "süreç" arasýndaki baðýntýnýn kördüðümünden doðaaya babaya çok parlak gelen gümüþ telli, beyaz duvaklý düðünden sonra karý-kocanýn derin mvarlanmasý da olasý deðil midir? O sýrada ana ya da baba dünyadan ayrýlýp evrene karýþmýþsilinçsizlikle yaþayan kiþi çocuðun "mürüvvetini" görmüþtür ya; bu ona yeter. Gerçekte "ben "mürüvvet" özlemi; "benci" felsefenin mantýðýndan doðar. Eski masallarda ya da Holivut firindeki "mutlu son"larla törpülenip körleþtirilmiþ insan mantýðý, evrenin sonsuz süreçlerdunutur.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    43/148

    Gerçekçi ozan ne demiþ: "Ayrýlýk yaklaþýyor her gün biraz daha güzelim, dünya elveda, ve mnat." --Ýnsan kýsacýk yaþamýnda her þeyi göremez; ama bakmak ile görmek, görmek ile anlamaak ile algýlamak arasýnda, ayrýmlarý öðrenebilir. Bu öðrenimle baþlar mutluluk... "Öptü bekainat gibi gerçek dudaklardýr" dedi. -Bu ýtýr senin icadýn deðil, saçlarýndan uçan bahard-Ýster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde: Körler onlarý görmese de, yýldýzlar vardýr. "-kýsacýk yaþamýnda çok þeyi göremez; ama her þeyi anlayýp algýlayabilir. Fransýz Devrimi'nivrimin içinde yaþayan kuþaklar mý? Sanmýyorum. Yaþanan an ile süreç; doðru ile gerçek aras

     de içerir. An'ý yaþarken sürecin bilincindeysen gerçekten yaþýyorsun demektir; gerçeði bioðruyu seçersen, tam anlamýnda insansýn demektir. Bu, mutluluðun da tanýmýdýr. --Namýk Kem için özlediði mutluluðu görmeden ölürse mezar taþýna "Vatan mahzun, ben mahzun" diye yazýi. Oysa insanlýðýn akýþýyla insanýn yaþam süreci arasýnda ayrým vardýr. Kimi insan, mutlulsaya kilitleyip saklanacak bir þey sanýr. Olur mu öyle þey? Ýnsan dakika dakika, saat saat, gün gün yaþar; mutluluk ya da mutsuzluk saydýðýmýz sürelerin yelkovaný durmadan döner. Zoktada durdurulabilseydi o noktada mutlu olanlarýn tümü sonsuzluða dek mutlu ve mutsuz olanlarýn tümü sonsuzluða dek mutsuz olacaklardý.

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    44/148

    Ýyi ki böyle bir noktalama olanaksýzdýr. --Görmek... Ama neyi görmek? Eðer insanýn görüþüsindeki ufuklarý da kapsýyorsa, o insan her þeyi görüyor demektir. Böyle bir görüþ, insanlnin geleceðini görmekle eþ anlamlýdýr ve yaþam-ötesi bir deðer taþýr. Namýk Kemal'in yaklalik özlemiyle içine düþülmüþ bir yanýlgýdýr. Kimse insanýn, ülkenin, toplumun geleceðine n baðlamda virgüllerin çokluðuna bakýp mutsuzluða kapýlmak ise çaðdaþ insana yakýþmaz. ::::ABDÜLHAK HAMÝT BEY DEVRÝMLERÝ DÜÞÜNEBÝLÝR MÝYDÝ? Okul sýralarýnda Namýk Kemal nasýl tanýtýttaþa sorun: - Namýk Kemal kimdir? - "Vatan ve hürriyet" þairidir. Az çok mürekkep yalamýþ

    özellikle edebiyata merak sarmýþ yaþlý kuþaðýn belleðine Namýk Kemal'in kimi dizeleri yaz kazýnmýþtýr: Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-yý hürriyet Çalýþ idraki kaldýr, muktedirs Ya da: Muini zalimin dünyada erbab-ý denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ý biinsafa hizmetten Namýk Kemal'in þiirlerini bize ortaokulda Türkçe öðretmenimiz Zülfikar Ortaç sevdirukluk anýlarýmýzda silinmez izleri vardýr Namýk Kemal'in; ama aradan çok uzun bir süre geç karþýn bugün bile Namýk Kemal'in hayatýný yaþadýðý toplumsal ortama oturtan doðru dürüsttur. Yalnýz Namýk Kemal'in mi? Çoðu edebiyat adamýna iliþkin yeterli yapýtý arasanýz tarasazsýnýz. ---

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    45/148

    Namýk Kemal yaþadýðý dönemde ezilmiþ, horlanmýþ, dýþlanmýþ, sürülmüþ, hapsedilmiþ; devletayýr. Namýk Kemal gazetelere yazýlar yazmýþ, toplumsal ve siyasal eleþtiriler yapmýþtýr. Kimi maddelerini özetlersek bu eleþtiriler þu odaklarda toplanýr: 1) Yoksul halka yüklenenvergiler aðýrdýr, vergi yöntemleri adaletsizdir. 2) Yabancýlara verilen ekonomik ayrýcalýkkenin zararýnadýr. 3) Yurtta ayrýcalýklý çevreler vardýr ve toplumsal adaletsizliðin kaynadýrlar. 4) Tanzimat yönetiminin yabancý devletlere uyduluk politikasý utanç vericidir. 5)Batýlý egemenler yurt ekonomisini kýskaca almýþlardýr. 6) Dýþ alým-satým Yunanistan'dan bi

    gürlükler çiðnenmektedir. Namýk Kemal diyor ki: "-Ayetle, hikmetle, icma (büyüklerin söz bile, tecrübe ile, ibretle müsbettir ki insan için ne hasýl olursa (üretilirse) say (emek)ile olur. Ýnsan neye vasýl olursa (ulaþýrsa) say (emek) ile olur. --Gerçekte bugünden dünedýðýnda Namýk Kemal'in fikirlerinin bir bütünlük ve tutarlýk içinde olduðunu söylemeye olaama çeliþkili biçimde de olsa bir düþünen kafa o döneme göre yeni istekler, özlemler dilezamanýn egemenlerini tedirgin etmiþ; bu tutumunun faturasýný da ödemiþtir. Ozan diyor ki:limizce görmedik biz iltifat Olmadýk ikbale asla aþina Nezd-i devlette bilinmez kadrimiz. Ýki yüzyýllýk Batýlýlaþma sürecinde yazarlarla, ozanlarla, sanatçýlarla devlet yönetimk dönem Atatürk'ün saðlýðý zamanýdýr. Öylesine ki Atatürk devrimleri kimi yazarýn ve ozanývletin yazarlar ve ozanlar üstüne baskýsý, geriye deðil, ileriye doðru itici güç oluþturuyvrimleri yadsýyan ve içine sindiremeyen yazara, ozana çaðdaþlýðý öðretip benimsetiyordu dehmet Akif'in, Abdülhak Hamit'in, Yahya Kemal'in yazýlarýnda deðil, düþlerinde bile Atatürk

    rimlerini

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    46/148

    göremeyiz. Evet, böyle bir süreci de yaþadý Türkiye... ::::::::::::::::: ÝP Hazreti Ömer d "-Eþeðini önce baðla, sonra Tanrý'ya emanet et." - Eþeði baðlamak için gerekli olan ne? -alnýz hayvanlarý baðlamak için mi kullanýlýr ip? Ya insanlar? Ýnsan görünümünde hayvanlar?ar, kamçý kuyruklular? Güçlü gördüklerinin karþýsýnda yerlere kapanýp diz çökenler: - Sayýdiyenler. Onlarýn ipi yok mu? Çýkarlarýnýn ipleriyle birbirine baðlý deðil midir insanlar?ar? Ýpe un serenler, ipe sapa gelmeyenler, ipini kýranlar, ipin ucunu kaçýranlar, ip cambazlarý, ipten kazýktan kurtulmuþlar, ipsizler... Ve ipiyle övünüp duranlar: "Ýpimle kuþað

    ." Yaþamý ipleyenler; iplemeyenler; ipin ucunu baþkasýnýn eline verenler... --Marilyn Monroe kendi kendisini öldürmeden üç gün önce bir dostuna demiþ ki: "-Yaþam ne tuhaf? Ýnsan taiði an, bakýyor ki yarýþ yeniden baþlamýþ." Ölüme dek böyle sürer. Balýkçý aðýný iple örerek aðýný iple yapar, ev kadýný çamaþýrýný ipe serer, kuklacý kuklalarýný iplere baðlayýp oe kazanýr ekmek parasýný... Ve sözde dostlar; yöneticilere öðüt verirler: - Aman ipleri el tutun. Her insanýn tutabileceði ve tutamayacaðý ipler vardýr. Doðanýn sonsuzluðunda ve to karmaþýklýðýnda

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    47/148

    bin, milyon, milyar, trilyon ip var. Hangisini elinde tutacaksýn? Gerçi Hazreti Ömer:"-Eþeðini önce baðla, sonra Tanrý'ya emanet et" demiþ. Ama alçak gönüllü bir öðüt bu. Birr insaný bir eþek saysan, hepsini bir aðaca baðlayacak kadar ipi nerede bulacaksýn? Baðlan eþek ipini çözemez; ama Tanrý insana iki el - on parmakla bir akýl vermiþ. Ýnsan ipini çö ipin ucunu kaçýrmamalý; ama kendi ipinin ucunu... Baþkalarýnýn iplerini de elinde tutmayaeveslendin mi, ipin ucunu kaçýrma tehlikesine düþersin. Kiþioðlunun hýrsýna son yoktur; satoplumun bireylerini milyonlarca iple kendine baðlayabilirsin. Ne var ki böyle bir düþ a

    ncak uykuda görülebilir. Bunun için ne baþkasýnýn ipini elde tutmaya yönelmeli... Ne de ba ipini çekmeye... Eski bir özdeyiþ diyor ki: - Asýlacaksan Ýngiliz sicimiyle asýl. Oysa toumun en güzel geleceðini, dirliðini ve dinginliðini dokumak için ne daraðacýnýn ipine gerene Ýngiliz sicimine ne Amerikan urganýna... ::::::::::::::::: ÝP CAMBAZI GEVÞEK ÝPTE YÜRÜY... Eskiden Anadolu'nun yoksul kasabalarýna ilkyazla birlikte gezginci cambazlarýn akýný baþlardý. O dönemlerde ne sinema yaygýndý ne de televizyon vardý. Gezginci tiyatro kularý bile büyükçe kasabalarý yeðler; köy azmaný ilçelere uðramazlardý. Cambazlar alçak göngösteri yaparlardý. Soðuk kýþ gecelerini pinekleyerek geçiren, güneþsiz günleri saya sayayen kasaba halký için cambaz, yeþeren doðayla birlikte yazýn habercisi sayýlýrdý. Kasabayacambaz, kumpanyanýn reklamýný yapmak için iki insan boyunda tahta ayaklar takar, üstüne uzun bir kýrmýzý pantolon geçirir, eline bir boru alýp sokak sokak dolaþmaya baþlardý. Çocubazýn ardýnda gürültülü çýðlýklar ve dinmeyen gülüþmeleriyle sevinçli bir kalabalýk oluþtu

    cambazlarý çok severdim. Kimsenin

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    48/148

    yapamadýklarýný yapan kiþilerdi onlar. Ýpin üstünde yürümek olaðanüstü bir iþ deðil miydi?ambaza aðzý açýk bakar; çadýrlarýn çevresinde dolanýrdým. Hiç unutmam ak saçlý bir cambazd- Cambaz gevþek ipte yürüyemez. Kulaðýma küpe oldu bu söz. Cambazýn sermayesi neydi? Ýki ua bir gergin ip, bir de kocaman sopa... Ýp gergin olmalýydý. Kazýklar derine çakýlmalýydý.elde bulunacaktý. Ýple kazýk, kazýkla sopa arasýnda ilginç bir baðýntý vardý. Kazýklar nekakýlýrsa ip o ölçüde gerilebilirdi; ipin gerilimiyle eldeki sopa cambazda bir güvence duusu yaratýyordu. Ama cambaz olaðanüstü numaralarýný tek baþýna yapmýyordu. Yardakçýlarý, y

    i cambaz kumpanyasýnda bir cazbant davulu, bir klarnet bile bulunurdu. Cambaz ip üstünde yürürken coþku verici müzik, izleyicileri etkilerdi. Herkes cambaza bakarken kimi yankesiciler halkýn arasýnda dolaþýp para çarpmaya çalýþýrlar, cambazýn yardýmcýlarý da paraCambaz, belki on bin kez yaptýðý bir numarayý ip üstünde yinelerken gerilim yaratmak içina sýrada aþaðýya düþer gibi tökezlerdi. Herkesin yüreði aðzýna gelirdi. --Aradan yýllar gezulu, beyaz atlet fanilalý ip cambazýnýn özdeyiþini unutmadým: - Cambaz gevþek ipte yürüye, kazýklar, sopalar cambazýn sabit sermayesiydiler; gerilim iþletme sermayesini oluþturuyordu. Cambazýn numaralarý birbirine benzese de tekdüze olsa da izleyiciler aðzý açýk bakýdý. Kimi zaman halk arasýndan birisi çýkýp olayýn püf noktasýný açýklamaya kalkarsa, yanýtcambaza bak! Cambaz, ya yüksek ipin üstünde bir ileri bir geri gidiyordu ya da tahtaayaklarýnýn üstünde yükseliyordu;

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    49/148

    ama ayaklarýný topraða bastýðý zaman senin benim gibi bir kimse oluveriyordu. --Ben cambazrý severim; çocukluðumdan bu yana nice cambaz gördüm; bilirim ki ne cambaz hep ip üstündebilir ne de ip hep gergin durabilir; her cambaz eninde sonunda ayaklarýný topraða basacaktýr. ::::::::::::::::: GECEYARISI VE ÞAFAK... Beþ yýl önce bir güz mevsimi Ege Üniversi Týp Fakültesi hastanesinde iki ay yatmýþtým. Ýnsan hastane ya da hapisane koðuþuna isteðiez; hayatýn zorlamasýyla düþer; bir gün önce çýkayým diye sabýrsýzlanýr. Ben de böyle duygeceleri Bornova'nýn ýþýklarýna bakarak saðlýðýma kavuþabilecek miyim diye düþünüyordum. Þe

    u. Yaþam sürdükçe, nerede olursanýz olun, bayram veya yýlbaþý gibi günler gelir sizi bulurde kimler varsa onlarla birlikte sevincinizi paylaþýrsýnýz. Hastane ya da mapushane gibi yerlere özgü takvim yoktur. Bütün toplum için tek bir takvimin yapraðý her sabah çöp tenetýlýr; saatlerin duygusuz týkýrtýsý, her insanýn yürek atýþlarý gibi zamanýn akýþýný vurguik bir odada yatýyordum; bayram gelmiþ çatmýþtý; arifeden bir gün önce yakýnýmýza bir komþ dört yaþlarýnda görünecek kadar çelimsiz, mavi gözlü, saz benizli, saman saçlý bir kýzdýrinden hastaydý, aðýr olduðu söyleniyordu. --Bayram sabahý erken uyandým. Hemþire geldi, baþtýk, odayý temizleyen görevliyle bayramlaþtýk, koridora çýkýnca rastlaþtýðýmýz komþularlgelen saman saçlý kýzýn odasýna kaydý. Kapý açýktý. Kasketli ve yaþlý bir kiþi yataðýn yanr heves uyandý; gideyim, hem geçmiþ olsun diyeyim hem bayramlaþayým. Daldým açýk kapýdan irhaba!

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    50/148

    Yataðýn yanýndaki iskemlede yarý büklüm oturmuþ adam doðrulup baktý. Ben de ona baktým. Be çökük avurtlu, çakýr gözlü adam sanki bin yaþýndaydý. Konuþmadý; ama yüzündeki anlam yetenin onda birinde çakan ruhsal önseziyle yataða baktým. Ve gördüm. Saman saçlý, mavi gözlü,li göçmen kýzý artýk yaþamýyordu. Yüzgeri çýktým odadan; söyleyeceðim her sözün hiçbir þeyn ölünün yanýbaþýnda oturan adamýn yüzüne ikinci kez bakmak gereksizdi. Bayramýn herkes içamayacaðýný yeniden öðrenmiþtim. --Yýlbaþý da herkes için yýlbaþý deðildir ya da herkes içki bayram ya da yýlbaþý günlerinde karamsarlýktan uzak veya eðlenceli yazýlar yayýmlamak B

    e kuraldýr; hem de iyi bir kuraldýr. Çünkü insanlarýn ölümleri, hastalýklarý, mahpusluklarmalý; hayatýn çözümlenebilecek sorunlarýný göðüslemek, çaresizliklerini soylu bir davranýþinsanýn mantýðý olmalýdýr. Ama haksýzlýklarýn ve baskýlarýn yoðunlaþýp aðýrlaþtýðý dünyamý yapay bir neþeyle geçiþtirmek zorunda deðiliz; önemli günler önemli sorunlarý da anýmsatm baðlayan gece yarýsý, eski yýldan yeni yýla geçerken, elimdeki kadehi, dünyanýn neresindea olsun insanlýðýn aydýnlýðý için emek ve uðraþ veren tanýdýðým ve tanýmadýðým dostlar onu yanýna serpilmiþ sevgili ve yürekli arkadaþlarýmý andým. Biliyordum ki yýlbaþý hepimiz içi; deðiþik koþullardaydýk. Ama duygularýmýzýn bütün uzaklýklarý aþarak ayný anda kesiþtiðipaylaþabilirdik. Geceyarýsý, yeni yýla girerken bir süre sonra þafaðýn sökeceðini ve sabahiz biliyorduk, biliyoruz. ::::::::::::::::: GÖÇERKEN...

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    51/148

    - Sen nerelisin? - Bursa'da doðmuþum, ama babam Yanyalýdýr. - Ya sen? - Kerkük'ten göçmüþürleþmiþiz. - Sen? - Ýstanbul'a Priþtine'den gelmiþiz, ben Kadýköylüyüm. - Sen? - Antalyalýirit'in Kandiyasý'ndan ayrýlmak zorunda kalmýþ. - Sen? - Annem Gebzeli, babam Düzceli, büybam Daðýstan'da doðmuþ. - Sen? - Baðdat düþtükten sonra bizimkiler Adana'ya taþýnmýþlar, banlýyým. - Sen? - Dedemin babasýný Osmanlý Devleti Cebelilübnan'a görevle yollamýþ, dedemorada doðmuþlar, ben Ýzmirliyim. - Sen? - Anam Tatar Türklerinden, babam Bulgaristan göçmi, ben Eskiþehirliyim... - Sen? - Bizimkiler Ýþkodralý olduklarýný söyler, gözlerimi Edirn

    . Osmanlý Ýmparatorluðu geçen yüzyýl içinde, yýkana yýkana çeken kumaþ gibi savaþa savaþaapýlarýnda yaþayan Türkler dayanamayýp Anadolu'ya göçmüþler. Göç mesleðimiz deðil mi? Tarimýzý göç yollarý kol kol bilincimize kazýnmýþ. Sen kalk Orta Asya'dan Anadolu'ya gel, Anadn kalk Balkanlara, Adalara, Arabistan çöllerine... Ne serüven?... --Ama serüven bitmemiþ ki...

  • 8/19/2019 192669432 İlhan Selcuk Duşunuyorum Oyleyse Vurun

    52/148

    - Oðlun nerede? - Almanya'da... - Neden? - Çalýþmaya gitti... - Kaç yýl oldu? - Sekiz. - Ysenin kýz? - Hollanda'da. - Ne yapýyor? - Fabrikada iþçi. - D�