1-15 mayıs 2013

24
Halkın Günlüğü Halkın Günlüğü 1-15 Mayıs 2013 Yıl: 3 Sayı: 63 Fiyatı 1.5 TL www.halkingunlugu.net e-posta: [email protected] Halkın Günlüğü 24 Nisan 1915’te gerçekleşen Ermeni Soykırımı’nın 98. yıl dönümünü geride kaldı. Soykırım, 24 Nisan günü ülke genelinde ve dünyada yapılan eylem ve anmalarla lanetlendi. Ülkemizde yapılan anmalarda, devletin farklı ulus ve milliyetlere ayrıcalıklı yaklaşımı protesto edilirken, devletin ilk başta Ermeni Soykırımı’nı kabul etmesi ge- rektiği ifade edildi. ADHK ise yaptığı açıklamayla“Ermeni Soykırımı unu- tulmamalı ve unutturulamaz” dedi f GÜNCEL 4-5 ISSN: 2147-0499 22 Kapitalist sistemin içerisinde bir “Zerre” 16 8 Mart tartışmaları ve Kızıl Bayrak’a yanıt 10 15 Mayıs’ta THY emekçileri grev çıkıyor Devrimci mücadelenin reformizmin bataklığına çekildiği, Türk milliyetçiliğin sinsice devrim- ci algıya çöreklendiği, iktidar kavgasının devrimci cephede entellektüel gevezeliğe yöneldiği bir dönemde halkın iktidar mücadelesi için kızıl bir güneş doğdu. O kızıl güneşin adı İbrahim Kaypakkaya. Diyarbakır zindanlarında katledilişinin 40. yıl dönümünde Kaypakkaya’yı ve onunla bütünleşen halkın iktidar mücadelesini her yerde daha güçlü sahiplenmek için sınıf mücadelesini güçlendirelim. SAYFA 2-3 Sönmeyen bir meşale Kaypakkaya sf 12-13 Mücadele tek süreçlik devrim bir seferlik eylem değildir Binlerce polisle İstanbul’u açık hapishaneye çeviren devlet, öne sürdüğü “çukuru” kapata- mayacak kadar aciz değilmiş 1 Mayıs’ta sıkı yönetim uygula- masına karşı alanlara akıp po- lisle çatışan on binler faşizme teslim olmayacaklarını haykırdı Ermeni Soykırımı lanetlendi İstanbul’da OHAL VE DiRENiŞ

Upload: halkin-guenluegue

Post on 15-Apr-2017

209 views

Category:

News & Politics


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: 1-15 Mayıs 2013

Halkın GünlüğüHalkın Günlüğü1-15 Mayıs 2013 Yıl: 3 Sayı: 63 Fiyatı 1.5 TL www.halkingunlugu.net e-posta: [email protected] Halkın Günlüğü

24 Nisan 1915’te gerçekleşen ErmeniSoykırımı’nın 98. yıl dönümünü geridekaldı. Soykırım, 24 Nisan günü ülkegenelinde ve dünyada yapılan eylemve anmalarla lanetlendi. Ülkemizdeyapılan anmalarda, devletin farklı ulusve milliyetlere ayrıcalıklı yaklaşımıprotesto edilirken, devletin ilk baştaErmeni Soykırımı’nı kabul etmesi ge-rektiği ifade edildi. ADHK ise yaptığıaçıklamayla“Ermeni Soykırımı unu-tulmamalı ve unutturulamaz” dedi

f GÜNCEL 4-5

ISSN: 2147-0499

22Kapitalist sisteminiçerisinde bir “Zerre”168 Mart tartışmaları ve

Kızıl Bayrak’a yanıt1015 Mayıs’ta THY emekçileri grev çıkıyor

Devrimci mücadelenin reformizmin bataklığına çekildiği, Türk milliyetçiliğin sinsice devrim-ci algıya çöreklendiği, iktidar kavgasının devrimci cephede entellektüel gevezeliğe yöneldiğibir dönemde halkın iktidar mücadelesi için kızıl bir güneş doğdu. O kızıl güneşin adı İbrahimKaypakkaya. Diyarbakır zindanlarında katledilişinin 40. yıl dönümünde Kaypakkaya’yı veonunla bütünleşen halkın iktidar mücadelesini her yerde daha güçlü sahiplenmek için sınıfmücadelesini güçlendirelim. SAYFA 2-3

Sönmeyen bir meşale Kaypakkayasf 12-13Mücadele tek süreçlik devrim bir seferlik eylem değildir

Binlerce polisle İstanbul’u açıkhapishaneye çeviren devlet,

öne sürdüğü “çukuru” kapata-mayacak kadar aciz değilmiş

1 Mayıs’ta sıkı yönetim uygula-masına karşı alanlara akıp po-lisle çatışan on binler faşizmeteslim olmayacaklarını haykırdı

Ermeni Soykırımılanetlendi

İstanbul’da

OHAL VE DiRENiŞ

Page 2: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013güncel haber02

TKP/ML-YDK ve MKP-YDB İb-rahim Kaypakkaya’nın işkence-de katledilişinin 40. Yılında kat-ledilişini protesto etmek ve İb-rahim Kaypakkaya’yı anmakiçin Avrupa’nın tüm alanlarındadüzenleyecekleri etkinliklerekatılmak için ortak bir çağrı ya-yınladı

TKP/ML-YDK ve MKP-YDB’nin Kaypak-kaya’nın işkencede katledilişinin 40. Yıldönümü vesilesiyle yayınlamış olduuğuortak çağrıyı öneminden dolayı paylaşı-yoruz;“Tüm ilerici, devrimci ve yurtseverlere çağrımızdır’İbrahim Kaypakkaya’nın işkencede katle-dilişinin 40. Yılında katledilişini protestove İbrahim Kaypakkaya’yı anmak içinAvrupa’nın tüm alanlarında düzenlediği-miz etkinlikte buluşalım!Emekçiler, Devrimciler, YoldaşlarTürkiye proletaryasının komünist önderiİbrahim Kaypakkaya yoldaş ülkemizdeki50 yıllık suskunluğu yerle bir ederek 1972yılında yarattığı büyük manifestoyla tarihsahnesine çıktı. O dünya ölçeğinde geli-şen Büyük Proleter Kültür Devrimi ve ül-kemizdeki sınıf mücadelesinin bir ürünüolarak; 15-16 Haziran büyük işçi direnişi,köylülüğün toprak işgalleri ve öğrencigençliğin mücadelesinden çıkardığı ders-lerin bir ürünü olarak 24 Nisan 1972 tari-hinde kurduğu proletarya partisiyle, geri-de büyük bir miras bıraktı.Kaypakkaya yoldaş, yaptığı çözümleme-lerle Türkiye devriminin yolunu net veaçık bir şekilde çizdi. Devrimin yolu, Tür-

kiye’de sınıfların tahlili, ittifaklar mesele-si, Cumhuriyet tarihi, Kemalizm ve ulusalsoruna ilişkin tezleri bugün de sınıf mü-cadelesinde anahtar rolünü oynamayadevam ediyor.2013 18 Mayıs’ı İbrahim Kaypakkaya’nınişkencede katledilişinin 40. Yılı. Düşman,Kaypakkaya’yı Ocak 1973 yılında Der-sim’de yaralı olarak esir aldı ve faşist Feh-mi Altınbilek komutasında DiyarbakırHapishanesi’ne götürdü. Aylarca sürensorgusunda düşman onun ağzından tekbir örgütsel bilgi alamadı. O, işkence altın-dayken bile düşmana meydan okudu veyüzlerine şunu haykırdı; ‘’Esasen biz ko-münist devrimciler, prensip olarak siyasikanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbiryerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faali-yetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikteçalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisin-de olmayıp da bize yardımcı olan şahıs vegrupları açıklamayız. Kişisel sorumlulu-ğum açısından gerekeni zaten söylemişbulunuyorum. Ben buraya kadar anlattık-larımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve so-nuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğur-da her türlü neticeyi göze alarak ve canbedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştımve neticede yakalandım. Asla pişman de-ğilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursamgene aynı şekilde çalışacağım’’ diyerek,komünist bir öndere yakışır tavır sergile-di.Kemalist faşist diktatörlük onu 18 Mayıs1973 tarihinde katletti. 2013 yılı 18 Mayıs’ıİbrahim Kaypakkaya yoldaşın işkencedekatledilişinin 40. Yılıdır.Katledilişinin 40. Yılında İbrahim Kaypak-kaya’nın katledilişini protesto etmek veonu anmak için Avrupa’nın tüm alanla-rında düzenleyeceğimiz etkinliklere tümdevrimci, ilerici ve yurtseverleri katılma-ya çağırıyoruz.

2010 yılında savaş hazır-lığı sırasında yaşamınıyitiren ve geçtiğimiz haf-ta cenazesi ülkeye geti-rilen MLKP savaşçısı Yıl-maz Selçuk, yüzlerce kişitarafından sonsuzluğauğurlandı

10 Aralık 2010 tarihinde savaşhazırlığı sırasında yaşamını yi-tiren MLKP savaşçısı YılmazSelçuk’un cenazesi 18 Nisan’daGazi Mezarlığı’nda toprağa ve-rildi. Selçuk’un cenazesi önce

sabah saatlerinde İstanbul AdliTıp Kurumu’ndan alınarak Bağ-cılar’daki evine götürüldü. Dahasonra cenaze konvoyu eşliğindeGazi Cemevi’ne getirildi. GaziCemevi’nde düzenlenen saygıduruşu ve yapılan konuşmala-rın ardından MLKP bayrağınasarılan tabut, “Yılmaz Selçukyoldaş kavgamızda yaşıyor”,“Şehitlere devrim sözümüzvar”, “Yaşasın devrimci daya-nışma” sloganları eşliğinde GaziMezarlığı’na taşındı. MLKP mil-islerinin “Yılmaz Selçuk yaşı-yor, MLKP savaşıyor” pankartı-nı taşıdığı yürüyüşte milisler,“Bedel ödedik bedel ödetece-

ğiz”, “Faşizmi döktüğü kandabozacağız” sloganlarını attı.“Yılmaz Selçuk yoldaşemperyalist köleliğekarşı savaş çağrısıdır“Yılmaz Selçuk’un naaşı GaziMezarlığı’nda, gözaltında işken-ceyle katledilen Hasan Ocak’ınmezarının yanına defnedilir-ken, törenin ardından Münev-ver İltemur, Ölümsüzlerin veTutsakların Sesi Platformu(ÖTSP) adına bir konuşma yap-tı. İltemur “2008 yılında dev-rimci mücadelesini daha üstboyuta sıçratmak için profesyo-nel devrimciliği seçti ve yönünü

MLKP savaşçısı Yılmaz Selçuk

Kaypakkaya’yı tüm alanlarda

Page 3: 1-15 Mayıs 2013

03ücadele tarihi fiziki ya daörgütsel olarak yenilgiyeuğrayıp paramparça edil-mesine rağmen bu gün-den yarına hükmeden-

lerin yalnızca ve yalnızca direnenler ol-duğunu tanıtlar. Geleceğe kalmak vegeleceğe umut olmak, taktik manadave geçici de olsa hiç yenilgi almama kri-terine bağlı değildir. Örgütsel ve askeriolarak gerileyip zayıflamamak ya da kü-çülmemek de geleceği zapt etme özünüdeğiştirmez. Geçici ve taktik gerilemelerdevrimci yarınlara doğru ilerlemeyi ya-vaşlatır, oyalar, geciktirir ama asla kalıcıolarak veya nihai anlamda engelleyemez. Bugün yenilen yarın yenebilir. Taktikolarak yenilenler stratejik olarak yene-bilir-proletarya adına konuşursak ke-sinlikle hasmını yere serip yenecektir.Örgütsel olarak gerileyebilir ama ideo-lojik-politik çizgi veya bilimsel düzlemolarak büyük gelişmeler kaydedebilir,gelecekte güçlenmenin dinamikleriyledevasa güç haline gelinebilir. Özcesi,geçici durum veya mevcut gerçek herşey değildir. Tersine bugünün baltalan-mış, yaralanmış, darbelenmiş ve sontahlilde örgütsel bakımdan zayıf düşmüşproleter devrimciler bu geçici durumateslim olamazlar. Çünkü onlar stratejikolarak geleceğe hükmetmenin bilimselteori-pratiğine, ideoloji ve siyasetine,bütün bunların araç ve yöntemlerinesahiptirler. Bu da yetmez; haklı bir mü-cadelenin yürütücüleri olarak stratejikavantaja sahiptirler. Ve çünkü geriyideğil, ileriyi temsil etmekle birlikte, tarihçarkının ileri doğru gelişmesine denkdüşen paralel bir rol ve niteliğe sahip-tirler.Deniz, suları azaldıkça geri çekilir amabu durum denizi göl yapmaya ve denizinnitelik kaybetmesine yetmez. Bilakisdeniz geri çekilip suları biriktirerek ye-niden gelir. Öyle ki, geri çekildiği yerleriaşıp yüksek kıyıları vurur. Komünist vedevrimci harekette böyledir. Zaman za-man geri çekilip güç biriktirir ve dahakuvvetli olarak gelir. Geri çekilir dinlenir,soluklanır ve yaralarını sararak tecrübeve deneyimlerini kaldıraç yaparak dahasağlam gelir. Geçici gerilemeleri, zayıf-lamaları önemseyerek kafa yormamızzorunluyken, bu gerilemeleri stratejikolarak büyütmemek gerekir. Sınıflar vesınıf çelişkileri keskin ve uzlaşmazlıkzemininde devam etmektedir. Dolayısıylazayıflayıp gerilesek da sınıf mücadelesinöyle ya da böyle kendi güçlerini üretmedinamiklerine her zaman sahiptir. YeniDemokrasi Güçleri örgütsel ayaktaki za-yıflıklarına karşın gelişme ve ilerlemedinamiklerine ciddi olarak sahiptir. Ka-ramsarlığa asla ve asla prim verilme-melidir. Saatin geriye doğru döndüğü,zamanı geriye doğru gösterdiği görül-memiştir, görülemez de. Çünkü saatilerleyen zamanı göstermeye dönük kur-gulanmış doğru bir mekanizmadır. Veçünkü saat bir mantığa dayanmakta,bir ihtiyacı karşılamakta-ihtiyacın ürünüolarak var olmakta ve mantığa uygunlukarz etmektedir. Saat durdurulsa da saat

orijinalliğini koruduğu-nitel değişime uğ-ramadığı müddetçe hep ilerleyen zamanıgösteren bir kılavuz olacaktır… İşte sı-nıflar mücadelesi sahnesine sınıflar arasıuzlaşmaz çelişkilerin çözülmesi, tasfiyeedilmesi ihtiyacıyla tarih sahnesine çıkanMaoist Komünist Parti de tüm karşı-devrimci sınıf engellemeleri ve saldırı-larına rağmen, bilumum tasfiyeciliğekarşın ilerleme yolunda olacaktır. Zirakomünist partinin de (partimizin de) yokedilemez arka planında toplumsal iler-leme ve çelişki yasası gibi değiştirilemeztoplumsal ve doğa yasaları gerçeği yat-maktadır. Sınıflar mücadelesi ihtiyacın-dan doğan stratejik araç durumundakiMaoist Komünist Partisi tutarlı, nesnelve bilimsel bir arka plana sahip olarakhep geçerli kalıp ilerleyecektir…Egemen sınıflar ve onların ideolojik uzan-tıları her türlü olanak ve taktik üstün-lüklerini kullanarak partimize saldırmayı(24’lerde de görüldüğü gibi) ihmal et-memektedirler. Bundandır ki, tüm yol-daşlar gerici saldırılar karşısında kenet-lenmelidir! Yeni Demokrasi Güçlerininorijinalitesi çok şey pahasına parti vedevrimi sahiplenmeyi yeğleyen olgunbir gelenektir. Yoldaşlar bilmelidir ki,kara propagandalar gün kadar aydınlıkfikirleri karartmaya yetmez. Evet bugünegemen durumdaki gerici güruh ve züm-reler avantajlarla mücadelemizin ve so-mutta da partimizin üstüne yürümek-tedirler. Bu saldırılarda, darbeler vurmave kayıp verdirme başarısı da maalesefgösteriyorlar. Ama düşmanı alt etmeyekararlı mücadelemiz iniş-çıkışlara rağ-men nihai hedefine kadar sürme karar-lılığını korumaktadır. Paslı silahlar bilimsel kararlılığa sökmez.Suyu bulandırıp bulanık suda avlanmakisteyenler miladını doldurmuş yöntemlerkullanmaktadırlar. İnternet siteleri, fısıltıya da ayaklı gazeteler ve gayri ahlakimetotlarla berrak sular bulandırılamaz.Maoist parti proletarya ve halk kitlelerinekarşı sonuna kadar açıktır. Hiçbir suçunu,kabahatini, özrünü halktan gizlememiştir,gizleme gereği duymamıştır, bundansonra da duymayacak. Gizlisi-saklısıyoktur Maoist partinin. Halk kitlelerindengizlenme eğilimi belirdiğinde buna Maoistkültürle müdahale edilip kitlelere gerekliolan bilgi sunulmuştur tüm gerçekler.İşte böylesi bir partiyiz. Bundandır ki, berrak suyun derinlikleride görülecek kadar açıktır, oralarda birşeyler aramak yersizdir diyoruz. Partimizberrak bir su kadar açık ve dürüsttür.Halk kitlelerine açıklamadığı, açıklaya-mayacağı, hesabını vermeyeceği ve ve-remeyeceği tek bir açmazı-sırtında ta-şıdığı bir kamburu yoktur. Burjuva spe-külasyonlara kanaat eden spekülatörler,skandal avcıları ve fantezilerle avunanboş hayalciler bulundukları çığırda iler-lesinler. Biz bu kuru yaprak hışırtısınıgeride bırakarak devrime bakıyoruz!Faydasız hiçbir meşgaleyle kaybedecekzamanımız yoktur.

MKOMÜNİST PARTİ SAAT GİBİ HEP İLERİYİ GÖSTERİR

SINIF TAVRI ≫ ismail uçar1-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

dağlara döndü. Devrimci savaş hazırlığısırasındayken ölümsüzleşti. Yılmaz Sel-çuk yoldaş emperyalist köleliğe karşısavaş çağrısıdır. Yılmaz Selçuk yoldaş,kapitalist köleliğe karşı işçilere, emekçi-lere, kadınlara iktidarı için ayağa kalkınçağrısıdır. Gençliğe geleceğinize sahipçıkın çağrısıdır” dedi.İltemur’un ardından konuşan ESP GenelBaşkanı Figen Yüksekdağ ise “ Devrimekarşı umutsuzluğun, yılgınlığın ve yenil-gi ruh halinin sinsi bir ur gibi etrafımızıkuşatmaya çalıştığı, düşman tarafındandayatılan teslim alma politikalarının bü-tün ezilen halkları, işçi sınıfı ve emekçi-leri tehdit ettiği koşullarda umut var di-yebilmek için bu yollara düştü. BugünYılmaz yoldaşın şehadetinden aldığımız

güçle, onun direngen mücadelesindenaldığımız ilhamla, Türkiye ve Kürdistanhalklarının birleşik devrim mücadelesiniyükseltmek için onun açtığı yoldan iler-leyeceğiz” ifadelerini kullandı.Cenaze törenine Cumartesi Annesi Ha-nife Yıldız, Hasan Ocak’ın kardeşleri,Müslüm Akyol’un annesi Elif Akyol ileDHF, BDP, SDP, TÖP, TÖP-G, SYK, Parti-zan, Devrimci-Yol Özgürlük, Özgür De-mokratik Alevi Hareketi, Halk Cephesi,Alınteri, , HDK, EMEP, BDSP, Koçgiri Plat-formu ve Kösedağ Gençlik Platformu gibiçok sayıda devrimci-demokratik kurumda katıldı. Törende ayrıca MLKP davatutsaklarının gönderdiği mesaj da okun-du.

sonsuzluğa uğurlandı

Demokratik Haklar Federasyonu, Partizan ve birçokdemokratik kitle örgütü 18 Mayıs 1973’de işkencedekatledilen Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı an-mak için Taksim’de yapılacak yürüyüş için çağrı metniyayınladı. Metin şu şekilde;Katledilişinin 40. Yıl dönümündeKaypakkaya’yı Anıyor Ve Sahipleniyoruz!İbrahim Kaypakkaya’nın Amed zindanında katledilişi-nin 40. yıldönümündeyiz.Katledilmesinin üzerinden yarım asra yaklaşan birsüre geçmesine rağmen halen hâkim sınıfların İbrahimKaypakkaya’ya yönelik sınıfsal refleksi geçerliliğinikoruyor.Hâkim sınıflar günümüzde halen İbrahim Kaypakkayayönelik bir saldırı içindedirler. Onu ananlara, onun res-mini taşıyanlara ve hatta türküsünü söyleyenlere ce-zalar veriliyor, yasaklar getiriliyor. Bu durum onun hâ-kim sınıflar nezdinde halen tehlikeli olarak algılandığı-nın göstergesidir.İbrahim Kaypakkaya mücadele yaşamı içinde neredebir direniş ve mücadele varsa orada yer almış, işçi sını-fının ve halkın mücadelesini büyütmenin kavgasınıvermiştir.Bugün ülkemizdeki direnişleri sahiplenmek, işçi sınıfı-mızın ve başta Kürt ulusu olmak üzere ezilen ulus vemezheplerden halkımızın mücadelesini daha da bü-yütmek için Kaypakkaya’yı sahipleniyor ve anıyoruz.Eylem Takvimi:- 15 Mayıs 2013: İstanbul’da basın toplantısı- 18 Mayıs 2013: Taksim-İstiklal Caddesi’nde anma yü-rüyüşü ve Çorum’a uğurlama Çorum Mezar Anması:

- 19 Mayıs 2013

anıyoruzDHF ve Partizan’danortak 18 Mayıs çağrısı

Page 4: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013güncel haber 0424 Nisan 1915’te başlatılan Er-meni Soykırımı’nda katledilen-ler, İstanbul, Dersim ve Erme-nistan’da düzenlenen eylemler-le anıldı. ADHK da “ErmeniSoykırımı Unutulmamalı veUnutturulamaz!” başlığını taşı-yan bir bildiri yayınlarken, Soy-kırım’da katledilen Ermenileriandı

24 Nisan 1915’te başlatılan Ermeni Soykırı-mı’nda bir buçuk milyonun üzerinde Er-meni yaşadığı topraklardan sürülerek kat-ledildi. Osmanlı’yı yöneten İttihat ve Te-rakki Partisi tarafından Anadolu’yu Türk-leştirme hedefiyle soykırıma tabi tutulanErmeniler, “tehcir” adıyla yaşadıkları top-raklardan sürgün edildi ve yollarda çeşitlibaskılara ve işkencelere maruz kalarakkatledildi. Ermeni Soykırımı insanlık tari-hine kara bir leke olarak geçmesine karşınTürk devleti halen soykırımı tanımayarakİttihat ve Terakki Partisi’nin katliamlarınaortak oluyor ve aynı anlayışı devam ettiri-yor. Ermeni Soykırımı İstanbul TaksimMeydanı’nda yapılan oturma eylemi veanmanın yanı sıra, Dersim’de düzenleneneylem ile Ermenistan’da da yapılan anma-larla lanetlendi. İSTANBUL:Ermeni Soykırımı Taksim’de düzenlenenanmayla lanetlenip, olayların üzerinden 98yıl geçmesine karşın Soykırım’ın unutul-mayacağı mesajı verildi. 24 Nisan akşamıTaksim Meydanı’nda bir araya gelen kitle,üzerinde Soykırım’da hayatını kaybedenErmenilerin resimlerinin bulunduğu“Unutmadık, Unutmayacağız! 98 Yıl Oldu!”yazılı pankartı açarak oturma eyleminebaşladı. Kitle oturma eylemi sırasında elle-rinde Hrant Dink ile Sevag Balıkçı’nın re-simlerini taşıdı. Ağıtların ve türkülerindinletildiği anma sırasında Soykırım’dansağ olarak kurtulanların geride bıraktıkla-rı mektuplarla anılar okundu. Anma sıra-sında Soykırım’da katledilen Ermenilerin

isimleri okundu. Anmanın ardından yapılan basın açıkla-masında Soykırım’ın üzerinden 98 yıl geç-mesine karşın devletin Ermeni Soykırı-mı’nı tanımadığı ifade edildi. Basın açıkla-ması şu ifadelerle devam etti: “24 Nisan1915 günü İstanbul’da Ermeni ileri gelenle-rine karşı düzenlenen bir operasyonla 240kişi tutuklandı. Birkaç gün içerisinde sayı-ları 2 bin 345’e ulaşan tutuklamalarla, Er-meni mebuslardan şairlere, Ermeni toplu-munun, deyim yerindeyse ‘beyni’ hedefalındı. Yüzlerce Ermeni evini, barkını, işinigücünü, malını mülkünü yağmacılara bıra-kıp zorla çöllere sürüldü. Yollarda, Teşkilat-ı Mahsusa tetikçilerinin örgütlediği katli-amlarda öldürüldü.” Ermenilere karşı düşmanlığın halen de-vam ettirildiği ifade edilen basın açıklama-sında Soykırım’ı düzenleyenlerin isimleri-nin bilindiği anlatılarak Soykırım’ı inkaredenlere karşı mücadelenin sürdürüleceğiifade edildi. DERSİM:Dersimli Ermeniler Derneği’nin çağrısıyla24 Nisan’da Dersim’de yapılan eylemde,Ermeni Soykırımı’nda hayatını kaybeden-ler anıldı. İnsan Hakları Evrensel Anıtıönünde bir araya gelen aralarında Demo-kratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun daolduğu devrimci demokratik kitle örgütle-ri, 24 Nisan 1915’de başlayan Ermeni Soy-kırımı’nda hayatını kaybedenleri andı.Eylem sırasında okunan basın açıklama-sında Ermenilerin bundan 98 yıl önce bü-yük bir Soykırım’la katledildiği anlatılarakErmenilerin bu acıları anlatan hikayelerlebüyüdüğü belirtildi. Eylem sırasında oku-nan basın açıklamasında şu ifadeler yeraldı:”Tam 98 yıldır sustuk…Hakikati söyleyememenin, kendimizin ya-şadığı trajediye ağlayamamanın, cemaatiniyitirmiş manastırları, ziyaretsiz kalmışmezarları görüp de yutkunmanın bizdekiacısını duyumsamayan köreltilmiş yürek-ler, ne bugünümüze ne de acılarımıza or-tak olamazlarİşte biz; onlardan arta kalanlarız, yani Der-sim Ermenileriyiz.

Dersim halkının insanlıklarının, komşu-luklarının gereğini yaptılar. Bu komşuları-mız olmasaydı, belki bugün burada, busoykırımın kurbanları anacak insan olma-yacaktı. Yapılan bu katliamları lanetliyo-ruz.” ‘Ermeni Soykırımı Unutulma-malı ve Unutturulamaz’Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyo-nu (ADHK) “Ermeni Soykırımı Unutulma-malı ve Unutturulamaz!” başlığını taşıyanbir açıklama yayınlayarak 24 Nisan 1915’debaşlatılan Soykırım’da hayatını kaybeden-leri andı. Açıklamada Ermenilerin ilk olarak 1895 yı-lında II. Abdülhamit tarafından katledildiğianlatılarak İttihat ve Terakkicilerin katlia-mı Soykırım’a dönüştürerek 1,5 milyonun

üzerinde Ermeni’yi katlettiği anlatıldı.Açıklamada şu ifadeler yer aldı:“Soykırım’ın ilk adımı; 24 Nisan 1915’de İs-tanbul’dan başlamak üzere Ermeni büro-kratlar, entellektüelleri, din adamları, dok-torlar, gazeteciler ve diğer bilim insanlarıve sanatçılar tutuklanıp, korkunç işkence-ler sonucunda öldürüldü. Bu durumu diğerkentler izledi. Hızlı bir şekilde Ermeni gençleri askerealındı. Kısa zamanda Osmanlı ordusundaaskere alınan Ermeni gençlerin sayısı300.000’e kadar ulaştı. Bir süre sonra si-lahlarından arındırılarak bunlardan ameletaburları oluşturulup, bir süre angarya iş-lerde çalıştırıldıktan sonra grup halindebirbirlerine bağlanıp, insansız bölgelere sü-rüklenerek kurşuna dizildi. Böylece Erme-

Ermeni Soykırımı’nda katledilenler

PKK dava tutsaklarının Tekir-dağ 2 No’lu F Tipi Hapishane-si’nde 36 gün devam eden açlıkgrevleri yapılan görüşmelerinardından tutsakların talepleri-nin kabul edilmesiyle sona erdi

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 19PKK dava tutsağı ile 2 Devrimci Karargahdava tutsağının 25 Mart’ta başlattığı açlıkgrevi süresiz-dönüşümsüz olarak başla-tıldı. Açlık grevlerine 19 Nisan’dan itiba-ren 3 MLKP dava tutsağı ile 2 TKP/MLdava tutsağı da destek için dönüşümlüaçlık grevine başladı.

Açlık grevine devam eden tutsaklardabaş dönmesi, göz kararması, halsizlik,mide bulantıları, uykusuzluk ve kilo ka-yıplarının yaşandığı bilgisi alındı. 26 Nisan’da Ölümsüzlerin ve TutsaklarınSesi Platformu basın açıklaması yaparaktutsakların taleplerinin kabul edilmesiçağrısı yaptı. Görüşe giden ailelere psiko-lojik baskıların arttığını açıklayan Plat-form, hapishane idaresi tarafından tut-saklara açlık grevini bitirmeleri yönündebaskılar yapıldığını anlatarak askeri sa-yım vermenin dayatıldığını söyledi. Açlık grevini bırakmaları yönünde baskı yapıldıÖlümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Plat-

formu, tutsakların taleplerini şöyle sıra-ladı:“1) Fiili ve psikolojik işkenceler derhal sonbulmalı, ilgili personel hakkında adli-idari işlem yapılmalıdır.2) 45/1 No’lu genelgede düzenlenen soh-bet hakkı tam olarak ve tüm mahpuslaraeşit uygulanmalıdır.3) Aramalar uygun yapılmalı, defterlere elkoyma uygulamasına son verilmelidir.4) Disiplin cezası terörü son bulmalı, butemelde açılan ve sonuçlanan disiplin ce-zaları iptal edilmelidir.5) Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsümahpusların koşulları insanileştirilmeli-dir.6) 10 kitap 10 gazete- dergi sınırlaması

Tutsaklarıntalepleri kabul edildi

Page 5: 1-15 Mayıs 2013

ntagonist sınıf uzlaşmaz-lığı zemininde cereyaneden çatışma ve çelişme-nin en diri alanlarındanbiri hapishanelerdir. Ha-

pishanelerin mücadele alanları olduğusözü sadece ve salt doğru değil, derinbir manaya sahip olup mücadele pratiğitarafından ispatlanmış doğrudur. Buradasınıflar her an yüz yüzedir, düşmanlardoğrudan birbirini kollayan göğüs göğüsemevzilerdedir. Proletarya ve devrimcisınıf kesimleri aleyhine olmak kaydıylaeşitsiz bir çatışma sürmektedir. Komünistve devrimci tutsaklar demokratik şartlarıgenişletmeyi hedefleyen talepler içindeğil, yalın biçimde insani onur ve siyasikimliklerine kast eden ve onları kimlik-sizleştirerek teslim almaya yönelen faşistsaldırılara karşı yaşamsal mücadele ver-mektedirler. Fazla değil, siyasi kimlikleriningereklerine uygun yaşam ve olağan insaniyaşam şartları uğruna direnmekte, öl-mektedirler onlar. Dahası eşitsiz çatışmazemininde karşı-devrimin en ağır ve acı-masız saldırıları karşısında sadece ira-deleriyle mevzileri doldururlar özgür tut-saklar. Seçkin militan devrimcileri ağırlayan zin-danlar aynı zamanda tutsakların tarihidirenişlerine de tanıklık yapar, yapmıştır.F tipleri sosyal bir varlık olan insanın a-sosyal dönüşümü için kurgulanmış insanöğüten merkezlerdir. İnsana düşmankorkunç bir tecrit ve izolasyon, onur kırıcıve rencide edici yaptırım ve dayatmalartemel amaç açısından tutsakların teslimalınması uğruna en keskin uçlarda dev-reye sokulur tüm F Tiplerinde de (Tekir-dağ’da da…) sokulmuştur. Bütün insanietkinlikler yasaktır. Bütün insani ölçülerinsanlık dışı davranış ve zihniyete göreuyarlanmıştır. Düşünsel nitelik dışındatamamen özgürlüğün yok edilmiş, amabaskıcı faşist zihniyetten beslenen keyfiuygulamalar, tutsağı ezen, ‘’burnunu sür-terek’’ pişmanlık ve metanet getirmeyedönük azgın uygulamalar genel anti-de-mokratik şartları olağan kılacak düzeydeağırdır. Özgürlüğün yok edilmesindendaha da önemli hal alan yaşamsal sal-dırılar istisnasız olarak gündemdedir…Bunlar hakkında ahkam kesme ukalalı-ğında bulunmamak ve tutsaklara say-gısızlık yapmamak için daha fazla ko-nuşmaktan imtina ediyoruz. Zira yaşa-yanlar daha iyi ve doğru anlatıyor. Düşükyoğunlukta anlatıp zayıflatmak istemeyizoradaki zulüm gerçeğini.Nitekim Emrah Uçar yazdığı mektuplaTekirdağ Hapishanesi’ndeki son somutdurumu aktarırken, F Tipleri hakkındada önemli ipuçları vermektedir. İki elinparmakları kadar tutsağın başlattığı açlıkgrevinin taleplerini sıralamaktadır Uçar.Bu taleplerin tamamen can güvenliği,onur kırıcı saldırı ve davranışların ön-lenmesine dönük olduğu son derece dik-

kat çekicidir. Açlık grevindeki tutsaklar,‘’şu şu hakları istiyoruz’’ demiyorlar, ‘’bı-rakın insan olmanın gereğine uygun ya-şayalım, onurumuzu kırmayın…’’ demek-tedirler taleplerinde… Uçarın bu mektububir kez daha Tekirdağ Hapishanesi vediğer F Tiplerindeki faşist zulmü, terörü,keyfi uygulama ve insanlık dışı zihniyetigözler önüne sermektedir. Uçar, açlıkgrevinde tam 33. günündeyiz biliyor mu-sunuz, duyuyor musunuz diye sesleniyor‘alakalı’ dünyaya. Ne ki, tasfiyeci reformistyasalcılık akımının cereyan ettiği günü-müzde devrimci hareket ‘’susmakla-ko-nuşmak’’ arası ikilemde bocalayan reelpratik içindedir. Hatta devrimci hareketinbüyük bölümü sübjektif olarak da ya-salcılığa meyletmiş ve reformist tasfi-yeciliğe kulaç atmış bulunmaktadırlar.Komünist hareket örgütsel açıdan doğumsancıları içinde kıvranmaktadır. Meydanburjuva liberal tasfiyeciler ile yasalcı tas-fiyeciliğe çadır açmış olan devrimci-de-mokratik çevrelere kalmış durumdadır.Ancak karamsarlığa yer yoktur. Komünistdevrimci dinamikler tarihsel görevlerinesahip çıkacak, çıkma kararlılığına sahip-tirler. “Bir Kıvılcımın Bütün Bir BozkırıTutuşturabileceği’’ unutulmamalıdır. Bukıvılcım belki yarın, belki yarından dayakın ya da yarından daha geç ama mut-laka çakılacaktır. Ve belki bu kıvılcım ha-pishane direnişlerinden çakılacaktır. Tümkaranlığa, azgın gericiliğe, faşist baskıve teröre karşın yılmadan haykıran tut-sakların sesi neden ‘’bardağı taşıran sondamla’’ olmasın!... Duymasak da, kulaklarımızı tıkayıp göz-lerimizi kapasak da Tekirdağ’da / F Tip-lerinde tutsaklar kesintisiz çatışma vemücadelelerini kararlıca sürdürmekte-dirler. Onlar insanlık adına ve insanlıkmücadelesini temsil etmektedirler. Onlarproletarya ve halk kitlelerinin devrimcidavasını ve devrimci sınıf adına sınıflarçatışmasını temsil etmektedirler. Onlargeleceği temsil eden büyük homurtu veproletaryanın ayak seslerini temsil edi-yorlar. Onlar tasfiyeciliğe karşı devrimciduruşu temsil ediyorlar…Ağır tecrit ve izolasyona maruz bırakılanonurlu insanlarla-tutsaklarla dayanışmadirenen tutsakların direnişi kadar onurlubir davranıştır ve her şeyden önce zorunlugörevdir de. Hiç bir tutsak faşist baskıve saldırılar karşısında yalnız bırakılamaz.İçeriyle birleşen dışarı F Tiplerinde birgüneş değerindedir. Her türlü dayanışmaetkinliği önemle, hızla yoğunlaştırılmalıdır. Devrimci, demokrat, aydın, ilerici sınıfsalnitelemeler veya insanım diyen her duyarlıkimse tutsakların sesine, direnişine kulakve omuz vermelidir. Komünist ve dev-rimciler önemle tutsakların sesine kulakvermeli ve bu sesten kendisine görev çı-karmalıdır!

AHAPİSHANELER MÜCADELE ALANLARIDIR

UFUK ÇİZGİSİ ≫ bakış can051-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

ni milleti hem izole edilmiş hem de di-renç noktaları ortadan kaldırılmıştı.”Açıklamada geriye yalnızca çocukla-rın, genç kızların ve kadınlarla yaşlıErmeni erkeklerin kaldığı anlatılarakErmeni Soykırımı’nın birinci aşama-sının böylece gerçekleştirildiği ifadeedildi. Savunmasız Ermeni halkınınaskerler tarafından evlerinden alına-rak kentlerin ve kasabaların mey-danlarında toplandığı ve TeşkilatıMahsusa’nın adamları tarafından dö-vülerek halkın gözünün önünde bo-ğazları kesilerek katledildiği anlatıldı. Ermeniler sistematik olarakkatledildiAçıklamada son olarak şu ifadelerkullanıldı: “Onlara ekmek ve su ver-

mek, onları saklamak ya da saklan-masına yardımcı olmak ya da saklan-dığı yeri bildiği halde ihbar etmeme-nin cezası ölümdü. Bu nedenle onlarayardım etmek isteyenler bile can kor-kusu nedeniyle yardım edemiyorlardı.Meydanlarda günlerce aç ve susuzkalıp hakaretlere maruz kaldıktansonra kalın iplerle bağlanarak yineaskerler eşliğinde kafileler halindegötürülüyorlardı. Böylece yolculukbaşlamış oluyordu.Ormanlardan dağlardan ve çöllerdengeçen yol güzergahlarının uygunnoktalarına yerleştirilmiş TeşkilatıMahsusa’nın silahşörleri ve hapisha-nelerden çıkartılan katillerden oluş-muş çeteler kafilelere saldırıyor, teca-vüz edip öldürüyorlardı. Bütün bunlarsözde konvoyu koruyan askerleringözleri önünde yapılıyordu. Aynı dağınetrafında, kızgın güneşin altında, de-falarca dolandırılıp acılar içinde ölü-yorlardı. Gruplar halinde yola çıkartı-lan insanlar güzergahın en uygunyerlerinde kurşundan tasarruf etmekiçin uçurumlara fırlatılıyor ya da sün-gülerle öldürülüyor ve kasaturalarlaboğazları kesiliyordu.Soykırımın bilançosu çok ağırdı. Os-manlı egemenliği altında yaşayan ikimilyon Ermeni’den 1- 1,5 milyon arasıErmeni süngülenerek, kurşunlana-rak, boğazı kesilerek, uçurumlardanatılarak, mağaralara doldurulup ateşeverilerek, bir kısmı ise çöl yollarındaaçlığa ve susuzluğa mahkum edilerekimha edildi. Geride kalanlardan birkısmı din değiştirerek Müslüman oluphayatta kalmayı başarırken; diğerkısmı ise Mısır’a, Lübnan’a, İran’a veBatı ülkelerine kaçarak hayatlarınıkurtarabildiler. Osmanlı devleti 1.dünya savaşının yarattığı kaos orta-mından çok iyi faydalanıp, ayrıntıları-na kadar planlayarak, 20. yüzyılın ilksoykırımını gerçekleştirmiş oldu.”Ermeni Soykırımı başta Ermenistanolmak üzere Fransa ve Kanada’nın daaralarında bulunduğu ülkelerde yapı-lan anmalarla lanetlendi.

anıldı

getiren karar geri çekilmelidir.7) Yer değişiklikleri talebe uygun ya-pılmalı, keyfi ve zorla yer değiştirme-lere son verilmelidir. Girişte dayatılançıplak arama uygulamasına son veril-meli, insan onuruna uygun bir aramayapılmalıdır.”Açlık grevleri sona erdi

Açlık grevlerinde girilen kritik sürecedikkat çekmek amacıyla 27 Nisan’daGalatasaray Lisesi’nden Taksim Mey-danı’na yürüyüş düzenleyen TutukluAileleri Derneği (TUAD) ile Özgürlük-çü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyeleri,tutsakların taleplerinin karşılanmasıçağrısı yaptı.

Açlık grevleri 36.gününde devamederken, Tekirdağ Hapishanesi Savcı-sı ve hapishane yönetimiyle görüş-meler yaptıklarını açıklayan Av. SinanZincir, “Yapılan görüşme sonucundakarşılıklı iyi niyetli adımların atılacağıbelirtildi. Koşulların düzeltilmesi içinhızla adımların atılacağını söyledi.Bunun üzerine tutuluklular açlık gre-vini bitirme kararı aldı. Az önce dilek-çelerini idareye ilettiler. Muhtemelenbirazdan açlık grevinde olan bütüntutuklular tedavi için hastaneye kal-dırılacak” dedi. Böylece açlık grevleriyapılan görüşmelerden ardından sonaermiş oldu.

Page 6: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013güncel haber 06

Devletin Taksim’i işçi veemekçilere yasaklamasınedeniyle İstanbul’da 1Mayıs, devlet terörünekarşı, işçi ve emekçilerindirenişiyle geçti. Polis sal-dırısında 5 kişinin du-rumu ağır olmak üzere200’ü aşkın kişi yaralandı,en az 70 kişi de gözaltınaalındı

Taksim Meydanı’na yürümek için ŞişliCamii önünde toplanmak üzere bir arayagelen kitlenin alana girişine engel olmakisteyen polis, Mecidiyeköy girişi ile ŞişliCamii’ne çıkan ara sokaklara TOMA’larve çevik kuvvet polisiyle barikatlarkurdu. Şişli Camii’ne yürümekte kararlıolan kitleye Cevahir Alışveriş Merke-zi’nin arka tarafında gaz bombalarıylasaldıran polisle kitle arasında çatışmalaryaklaşık yarım saat devam etti. Polisin

attığı yoğun gazdan etkilenerek nefes al-makta zorlanan kitleden baygınlık geçi-renler oldu. Osmanbey’e çıkan arasokaklarda yeniden toplanan kitle, “Fa-şizme karşı omuz omuza” , “Yaşasın 1Mayıs” sloganlarıyla barikatları zorladı.Cevahir AVM’nin arka sokaklarında yeni-den bir araya gelmek isteyen kitlenin ye-rini polise bildiren helikopterler, saldırılariçin zemin hazırladı. Zincirlikuyu ve Çağlayan’da çatışmalar gün boyu sürdüDemokratik Haklar Federasyonu (DHF)yasaklı 1 Mayıs’ı, Anadolu ve Avrupa ya-kası olmak üzere iki merkezi koluyla, kit-lesel olarak ve direnişin coşkusuylakarşıladı. Şişli istikametinde birçok bari-katı zorlayan DHF üye ve taraftarları,“Yaşasın 1 Mayıs, Bıji yek gulan” “1 Mayıskızıldır kızıl kalacak”, “Kahrolsun faşizmyaşasın mücadelemiz”, “Örgütlü bir halkıhiçbir kuvvet yenemez”, “Önderimiz İb-rahim Kaypakkaya” sloganları attı.Okmeydanı Şark Kahvesi’nde kitleselolarak bir araya gelen DHF üye ve taraf-tarları Cevahir Oteli’nin bulunduğu yerdebulunan ara sokaklardan, toplanma yeriolan Şişli Camii’ne ulaşmaya çalıştı. DHF,

Partizan, BDSP, Halk Cephesi, ESP veMücadele Birliği’nin de bulunduğu kitlebarikatlar kurarak polisle çatışırken,polis kitleye tazyikli su, gaz bombası vebiber gazıyla hedef gözeterek saldırdı.BOMONTİ çevresinde yoğun olarakdevam eden çatışmaların ardından, kitleCevahir Oteli’nin önüne çekildi. CevahirOteli’nin önüne tekrar barikatlar kuranDHF’liler polisle çatıştı. Polis saldırısı so-nucu geri çekilen kitle ateşler yakarakbarikatlar kurdu.DHF Anadolu kolu ise diğer devrimci ku-rumlarla birleşerek, Mecidiyeköy girişin-den Şişli Camii’ne yürümek istedi.Mecidiyeköy istikametinde bir arayagelen kitleye saldıran polisle kitle ara-sında çatışmalar Zincirlikuyu istikame-tinde devam etti. Polise taşlarla karşılıkveren kitle barikatlar kurarak çatıştı. Okmeydanı’nda çatışmalarsaatlerce sürdü Polis saldırısı sonucu çatışarak, Okmey-danı’na çekilen kitle yolu trafiğe kapata-rak halaylarla eyleme devam etti.Okmeydanı’nda ara sokaklarda çatışma-lar uzun süre devam etti. Okmeydanı’ndabazı evlere gaz bombası isabet ederken,

atılan yoğun gazın etkisi uzun süredevam etti. Okmeydanı’nda polisle kitlearasındaki çatışmalar saatlerce devametti.Biber gazı ölüme götürüyorduİstanbul’da polisin 1 Mayıs saldırısı sonu-cunda ağır yaralanalar oldu. Serdal Güladlı kişi kafasına biber gazı isabet etmesisonucu Memorial Hastanesi’ne kaldırıla-rak yoğun bakıma alındı ve beyin ameli-yatı yapıldı. Lise son sınıf öğrencisi DilanAlp, polisin saldırısından kaçarken yakınmesafeden başına isabet eden gaz bom-basıyla yaralandı. Kafatası kırılan Alp,Taksim İlkyardım Hastanesi’nde ameliyatedildi. Yoğun bakımda tutulan Alp’in ha-yati tehlikesi sürüyor. Fehmi Oran Me-şe’nin de yine kafasına biber gazı isabetetmesi sonucu Şişli Etfal Hastanesi’nekaldırılarak beyin tomoğrafisinin çekil-diği ve beyin ameliyatı olacağı açıklandı.Emrah Akbaba adlı kişinin ise yaralı ola-rak Türkiye Hastanesi’ne kaldırılarak ba-şına dikiş atıldığı belirtildi. Zeynel Sabazadlı kişinin Acıbadem Hastanesi’ne kaldı-rılarak ilk müdahalesinin yapıldığı açık-lanırken, kafatasında çatlak olduğu tespitedilen Sabaz’da beyin kanaması riskinindevam ettiği ifade edildi. Şafak Kurt’un

OHAL altında 1 Mayıs

Page 7: 1-15 Mayıs 2013

Beşiktaş’ta kullanılan kimyasal si-lahın etkisiyle Şişli Etfal Hasta-nesi’ne kaldırıldığı, vücudundaçizikler olan Kurt’un durumununciddiyetini koruduğu bildirildi.Telekom işçisi Zager Yolcu Mecidi-yeköy’de kafasına isabet eden gazbombası fişeği nedeniyle kafata-sında çatlak ve göçme meydanageldi. Haseki Hastanesi’nde ameli-yat edilen Yolcu’nun hayati tehli-kesi sürüyor. Yolcu’nun oğlu ÖzgürCan babasının bir hafta hastanedekalacağını söyledi.ÇHD ve Ailelerden suç duyurusuİstanbul Şube 1 Mayıs’ta polisin at-tığı gaz bombalarının isabet etmesisonucu ağır yaralanan altı kişiadına Başbakan Recep Tayyip Er-doğan, İçişleri Bakanı MuammerGüler, İstanbul Valisi Hüseyin AvniMutlu, İstanbul İl Emniyet MüdürüHüseyin Çapkın ve soruşturma sı-rasında tespit edilecek diğer kollukkuvvetleri hakkında suç duyuru-sunda bulundu.

Onlarca gözaltı varŞişli Etfal Hastanesi önünde ZeynelNihadioğlu, Gönül Doğan, DoğanDemir ve Veli Karaçam adlı kişilerinŞişli Cevahir AVM önünde gözaltınaalındığı, polis aracında tutulan 3 ki-şiden Zeynel Nihadioğlu’nun sağlıkdurumunun iyi olmadığı öğrenildi.Şişli’de onlarca kişinin gözaltınaalındığı haberleri alındı. Esin Yıldızadlı kişinin kafasına ve ayağına atı-lan gaz bombası sonucu TürkiyeHastanesi’ne kaldırıldı. Parmağındakırık olan Ali Uğurlu’nun da TürkiyeHastanesi’ne kaldırıldığı açıklandı.MKP militanları yürüyüş yaptıArtan polis terörüyle birlikte günboyu Şişli kolunda yaşanan çatış-malar sırasında MKP militanları dapankart açarak alanda yerini aldı.MKP militanları alanda yaptıklarıyürüyüşte sık sık, “Yaşasın parti-miz Maoist Komünist Partisi”, “1Mayıs kızıldır kızıl kalacak”, “Bedelödedik bedel ödeteceğiz” sloganlarıattı.

071-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü haber güncel

22 bin polis, atılan binlerce gaz bom-bası, yüzlerce yaralı, uygulanan sıkı-yönetim ve ardından çarpıtmalarladolu yalan açıklamalar

1 Mayıs’ta yaşanan faşist terördür, boyun eğmeyeceğizİşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüolan 1 Mayıs günü İstanbul’da yaşananlar, İktidarındemokratikleşme söylemlerinin koca bir yalan ol-duğunu bir kez daha bizlere göstermiş oldu. Kol kola girerek Taksim Meydanı’na yürümek ve 1Mayıs’ı burada kutlamak isteyen binlerce kişi poli-sin saldırısına uğradı, onlarca kişi ölüm tehlikesiatlattı, yüzlerce kişi yaralandı ve yine yüze yakınkişi gözaltına alındı.Devlet erki, halkın ve emekçilerin 1 Mayıs alanıTaksim Meydanı’na ulaşmasını engelleme adınaimtiyazlı bürokratlarının büyük çabasıyla İstan-bul’da tüm ulaşım araçlarını; metrobüsü, metroyu,vapurları, motorları durdurarak, köprüleri kaldıra-rak, yolları kapatarak, İstanbul’u açık hava hapis-hanesine cevirmiş ve adı konulmamış bir sıkıyö-netim ilan etmiştir.22 bin polisle birlikte gaz bombası ve TOMA’larlaişçi ve emekçilerin mücadele gününü kana bula-mak isteyen devlet,1 Mayıs’a katılmak için Şişli veBeşiktaş’ta toplanıp Taksim Meydanı’na gitmeyeçalışan işçilere, emekçilere, gençlere ve kadınlarasaldırdı. İstanbul’da polisin 1 Mayıs saldırısı sonucunda ağıryaralanalar oldu. Polisin hedef gözeterek yakınmesafeden attığı gaz bombalarıyla Dilan Alp, MeralDönmez, Serdar Güçlü, Fehmi Meşe ağır yaralandı.Çeşitli hastanelerde tedavileri süren 4 kişinin ha-yati tehlikeyi şimdilik atlattılar.Öyle ki 1 Mayıs günü Şişli ve Beşiktaş’ın her cadde-sinde sokağında ambulansların siren sesleri bir anolsun eksik olmuyordu. Yüzlerce yaralanma olma-sına karşın İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü baş-ta olmak üzere tüm iktidar ve onun boyalı basınıtarafından var olan tablo gizlenerek polisin “oran-tılı güç” kullandığı, başka bir deyişle “orantılı” sal-dırıda bulunduğu öne sürüldü.Polis terörünü gizleyebilmek adına “Yaralıların 3’üde militandır” diyen İstanbul Valisi Hüseyin AvniMutlu, “Dilan adlı kızımız da yaralıdır. Dilan örgütüyesidir, marjinal grup üyesidir. Biz de kayıtlarıvardır. Çatışma içindedir. Tam bir radikal mensup-tur. Polisimiz görevini mükemmel bir şekilde yeri-ne getirmiştir. Hepsini kutluyorum. “ diye açıkla-mada bulundu. Bu ülkede hak aramak ve demokrasi mücadelesiyürütmenin “suç” unsuru olarak gösterildiğini,karşısına polis ve asker teşkilatının çıkartılarakbastırılıp yok edilmek istendiğini zaten biliyoruz.Ülkemizde son bir yıllık süreç incelendiğinde dahi;içinde federasyonumuzun da bulunduğu onlarcapolitik ve demokratik kitle örgütünün, siyasi partive sendikaların devletin kolluk güçleri tarafındandefalarca kez basıldığı, on binlerce kişinin gözaltı-na alındığı, binlerce kişinin polis fezlekelerine da-yanan asılsız iddialarla hapishanelerde tutulduğugerçekliği kendisini göstermektedir. Şimdi Vali Mutlu’nun yaşanan tabloyu gizleyiphakkını arayanların uğradığı polis terörünü normalve hukuki olarak göstermesinin arkasında tek ne-den vardır o da işçilerin, emekçilerin, gençlerin vekadınların devlet tarafından yasaklanan, gasp edi-len en temel insani yaşama hakları için örgütü bir

şekilde kol kola mücadele etmesinden duyduğubüyük korkudur. Vali Mutlu’ya uşaklığını yaptığı egemen sınıflaratekrar sesleniyoruz: binlerce polisinizle bizlere bi-ber gazı, cop, panzerle yaptığınız saldırı ve deva-mında yargı yoluyla estireceğiniz gözaltı ve tutuk-lama terörü karşısında teslim olmaya hiç niyetimizyok. Bu anti-demokratik saldırıya boyun eğerekgeri dönmek yerine Taksim’e yürüme ısrarımızı,yasakları kırma ısrarımızı, demokrasiyi parça par-ça örme ısrarımızı sürdürerek, meşru ve demokra-tik direnişimizi tekrar 1 Mayıs vesilesiyle sahnele-mek bizlerin yaşama biçimidir. Çünkü bizler özelmülkiyet dünyanızda, emeği-alın teri ve geleceğigasp edilmiş birer zincirli köle statüsünde yaşa-mak istemiyoruz. Varın siz bize “marjinal” deyin.Varın siz bize “militan” haklarımızı kazanmak içinörgütlendiğimiz kurumlarımıza “yasa dışı” deyin.Varın siz bize Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlama yönün-deki demokratik-meşru taleplerimizi kullandığı-mız için “Vandal” diyin. Bu açıklamalarınız demokratik ve meşru haklarınısavunan bizlere vahşice saldırarak engel olmayaçalışan terörünüzü gizlemeyecektir. Bu açıklama-larınız halka yönelik işlediğiniz suçlarını örteme-yecektir. Hakim sınıflar AKP hükümetiyle işçilere, emekçi-lere ve tüm halkımıza yeni ekonomik ve politiksaldırılanın zemini hazırlamaktadır. Önümüzdekigünlerde derinleşen yeni krizlerle birlikte yeni iş-ten atmalar, yoğunlaşan ekonomik-siyasal-sosyalhak gaspları, ücretlerin erimesi, üretici köylülerinkotalar ve ithalatla can çekişir hale getirilmesi,emperyalizme bağımlılığın artması, kadınındanerkeğine-gencinden yaşlısına halk kitlelerininyeni bir zam dalgası altında ezilmesi anlamına ge-liyor.Bu nedenledir ki devlet ve AKP hükümeti ülkemi-zin ve İstanbul’un merkezi yerinde işçilerin veemekçilerin, devlete ve hükümete muhalif olankurum ve bireylerin yan yana gelmesini ortak birşekilde irade beyanıyla hak gasplarına anti-demo-kratik uygulamalara karşı çıkmasını istememiştir.Öne sürülen “fiziki koşullar”ın arkasında bu ger-çeklik yatmaktadır. Yoksa İstanbul’u açık hapisha-neye çevirecek gücü olan devlet küçük bir çuku-run etrafını kapatamayacak kadar aciz değildir. 1 Mayıs günü ve öncesinde yaşananlar ve işçi veemekçilere yönelik polis saldırısının bir tek açıkla-ması vardır oda bu ülkenin faşizmle yöneltildiğidir. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması kararının arka-sında duran irade, halk düşmanlığına geçit verme-mek için sokakta, iş yerlerinde, fabrikalarda, yaşa-mın her alanında direniş göstermiştir. Bu iradeyi 1Mayıs yasağıyla kırabileceklerini umut edenlerŞişli, Beşiktaş başta olmak üzere İstanbul’un dörtbir yanında barikatlarda dövüşenlerin verdiği “Hakverilmez alınır, zafer sokakta kazanılır” cevabıylabir kez daha dumura uğramıştır.1 Mayıs dünya proletaryası ve halklarının emper-yalizm ve onun uşağı gerici zorbalara karşı birlikve mücadele günüdür. Taksim 1 Mayıs alanıdır.Taksim’i 1 Mayıs alanı yapan toprağa verdiğimizyoldaşlarımızın kanıyla çelikleştirdiği yüz binleriniradesidir. Sözde insanların can güvenliğini düşündükleri içinçukuru bahane eden devletin şu anki politik aktö-rü AKP ve onun imtiyazlı bürokratları ve emir kul-larının halkımıza yönelik işledikle suçların hesabı-nı vereceklerdir. Bu halkımızın devrimci belleğin-den asla silinmeyecektir.

Bunun adı FAŞİZMDİR

direnişi

Page 8: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013güncel haber08

İşçi ve emekçilerin birlik ve mü-cadele günü olan 1 Mayıs ülkegenelinde alanlarda karşılanır-ken, DHF 15 ilde alanlara çıka-rak, kitleselliği ve coşkusuyladikkat çekti

İşçi ve emekçilerin birlik ve mücadelegünü 1 Mayıs ülke genelinde yapılan mi-tinglerle alanlarda karşılanırken, Demo-kratik Haklar Federasyonu (DHF) miting-lere kitlesel ve coşkulu katılımıyla mi-tinglerde yerini aldı. 1 Mayıs’ın bayramolarak görülerek içeriğinin boşaltıldığıifade eden DHF, işçi ve emekçilerin kızılbir kavga günü olan 1 Mayıs’ı alanlardakarşılanmasının önemine dikkat çekenajitasyonları ön plana çıkardı. DHF kortej-lerinde, AB ve ABD emperyalistlerininOrtadoğu’da ve Suriye’deki halkları em-peryalist tahakküm altına almak için sa-vaşlar çıkardığı anlatılarak, bütün bu sal-dırılara karşı Ortadoğu halklarının yanın-da olunması gerektiği ifade edildi. DHF,Türk hâkim sınıflarının Kürt ulusuna ba-rış söylemi altında çeşitli saldırılar ger-çekleştirdiği belirtilerek bu saldırılarakarşı mücadelenin yükseltilmesi vurgu-sunu ön plana çıkardı.

Örgütlü bir halkı hiç bir kuvvet yenemezANKARA: Aralarında DHF’nin da bulun-duğu devrimci demokratik kitle örgütlerisaat 11’de Ankara Tren Garı’nda toplana-rak, Sıhhiye Meydanı’na yürüdü. Devletingözaltı ve tutuklama terörüne karşın 1Mayıs’ı alanlarda karşılayan DHF, örgütlü

mücadeleyi yükselteceği vurgusunu önplana çıkardı. Yürüyüş sırasında DHF’liler,“Gözaltılar tutuklamalar baskılar bizi yıl-dıramaz ”, “Örgütlü bir halkı hiç bir kuv-vet yenemez” ,”Önderimiz İbrahim Kay-pakkaya” sloganlarını attı. Sesli ajitas-yonların yapıldığı yürüyüş sırasında dev-let eliyle DHF’ye yönelik gerçekleştirilensaldırılara karşın, halkın haklı mücadele-sinde ısrar edileceği vurgusu yapıldı. İZMİR: Konak Sümerbank önünde bir ara-ya gelen DHF ile DGH üyeleri, 1 Mayıs’ıcoşkulu bir şekilde halaylarla karşıladı.Saat 11.00’de başlayan yürüyüş GündoğduMeydanı’nda bitirildi. Yürüyüş sırasındakitle, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” ,“Ağa patron devletini yıkacağız halk ikti-darı kuracağız” , “Yaşasın 1 Mayıs” , “BıjiYek gulan” , “İbrahim’den Cafer’e halk sa-vaşıyla zafere” sloganlarıyla yürüdü.Meydana sloganlarla giren DHF ve DGHüyeleri, halaylarla 1 Mayıs’ı coşkuyla kar-şıladı. Sahneden 18 Mayıs’ta yapılacakDHF ve Partizan tarafından örgütlenenİbrahim Kaypakkaya anmasına katılımçağrısı yapıldı. Ayrıca 18 Mayıs anmasıylailgili bildiri dağıtımı yapıldı. Kortejlerdepeş peşe yürüyen DHF ve Partizan, İbra-him Kaypakkaya fotoğraflarıyla yürüdü.Yürüyüş sırasında Kaypakkaya’nn katle-dilişinin 40. Yılı dolayısıyla sesli ajitasyonyapıldı.DERSİM: DHF, Dersim’de binlerce kişininkatılımıyla 1 Mayıs’ı coşkuyla alanlardakarşıladı. Sabahın erken saatlerinden iti-baren Dersim’in ilçelerinden konvoylaroluşturarak Dersim’e gelen kitle, Demo-kratik Haklar Derneği önünde toplanarakdavul zurna eşliğinde halaylar çekti. Bu-radan yürüyüşe geçen DHF kortejindesesli ajitasyon yapılarak, AKP’nin son dö-

nemlerde barış söylemleriyle halka dahafazla sömürüye reva gördüğü anlatılarakAKP’nin efendilerine daha iyi hizmet ve-rebilmek için Türkiye-Kuzey Kürdistancoğrafyasında dikensiz bir gül bahçesiyaratmaya çalıştığı ifade edildi. ADANA: Saat 13.00’de Mimar Sinan KültürMerkezi önünde başlayan yürüyüşte DHF, “Zulmün Olduğu Her yerde Direniş Hak-tır” , “Halkın Örgütlü Gücü KarşısındaAşılmaz Denen Bütün Engeller Aşılır. Yı-kılmaz Denilen Bütün Kaleler Kum MisaliBir Bir Dağılır” şiarlı pankartlarla yerinialdı. Yürüyüşte DHF’ye yönelik saldırılarve tutuklama terörü sesli ajitasyonla teş-hir edildi. Ajitasyon sırasında demokratikhaklar mücadelesi yürüten DHF’nin ce-maatleşmeye, uyuşturucuya, çeteleşme-ye ve sömürüye karşı demokratik hakla-rını kullanarak mücadele ettiği ifade edi-lerek halkın örgütlü mücadelesinin büyü-tüleceği açıklandı.

Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacakMERSİN: Mersin İstasyon Meydanı’nda biraraya gelen kitle, Cumhuriyet miting ala-nında yapılan etkinlikle 1 Mayıs’ı karşıla-dı. DHF alanda “ Zulmün Olduğu Her YerdeDireniş Haktır! Halkın Örgütlü Gücü Kar-şısında Aşılmaz Denilen Bütün EngellerAşılır, Yıkılmaz Denilen Bütün KalelerKum Misali Bir Bir Dağılır!” şiarlı pankar-tıyla yerini aldı. DHF’liler “Yaşasın 1 Mayıs,Bıji yek gulan”, “Önderimiz İbrahim Kay-pakkaya”, “Kahrolsun faşist diktatörlük”,“Emperyalizm yenilecek, direnen halklarkazanacak”, “Katil ABD Ortadoğu’dan de-fol” , “Yaşasın demokratik haklar müca-delemiz” , “Devrimci tutsaklar onuru-

muzdur” sloganlarını attı. Yürüyüş sıra-sında sesli ajitasyonlarla hakim sınıflarınDHF’ye yönelik saldırıları sonucunda, DHFüye ve faaliyetçilerinin tutuklanması pro-testo edildi. AB ve ABD emperyalistlerininOrtadoğu’da ve Suriye’deki halkları em-peryalist tahakküm altına almak için sa-vaşlar çıkardığı anlatılarak bütün bu sal-dırılara karşı Ortadoğu halklarının yanın-da olunması gerektiği ifade edildi. Türkhâkim sınıflarının Kürt ulusuna barışsöylemi altında çeşitli saldırılar gerçek-leştirdiği belirtilerek bu saldırılara karşımücadelenin yükseltilmesi vurgusu önplana çıkarıldı.

Bursa’dan Taksim’e selamBURSA: DHF 1 Mayıs’ı coşkuyla alanlardakarşıladı. Kitle saat 14.00`de Stadyumönünde bir araya gelerek Kent Meyda-nı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında ‘’Önderi-miz İbrahim Kaypakkaya’’ , ‘’Ağa patrondevletini yıkacağız halk iktidarı kuraca-ğız’’ , “Faşizme karşı omuz omuza’’ , ‘’İşçiköylü el ele demokratik devrime’’ slogan-larını atan kitle, alkışlarla ve zılgıtlarlaalana girdi. Marşların da söylendiği yürü-yüşün ardından alanda toplanan kitle ha-laylarla 1 Mayıs’ı karşıladı. de TaksimMeydanı’nda katledilen 37 kişinin anısınasaygı duruşunda bulunan kitle, Taksimalanına girmek için polisle çatışan kitleyiselamladı. KOCAELİ: Saat 13.00’de Merkez Bankasıönünde bir araya gelen kitle, 1 Mayıs’ıalanlarda karşılamak üzere PerşembePazarı’na yürüdü. DHF “Kahrolsun Pat-ron-Ağa Düzeni Yaşasın Demokratik HalkDevrimi’’ pankartıyla kortejdeki yerinialdı. DHF üye ve taraftarları yürüyüş sıra-sında coşkusuyla dikkat çekti. Yürüyüş

1 Mayıs ülke genelinde ADANA ANTALYA

Page 9: 1-15 Mayıs 2013

sırasında geçen yıl DHF’ye yönelik yapı-lan gerçekleştirilen gözaltılar ve tutukla-malara ilgili sesli ajitasyon yapılarak busaldırılara karşı örgütlü mücadeleyi güç-lendirerek cevap verileceği açıklandı. Yü-rüyüş sırasında DHF’liler, ‘’Gözaltılar tu-tuklamalar baskılar bizi yıldıramaz” ,”Heryer Taksim her yer direniş” , “Önderimizİbrahim Kaypakkaya” , “Kürt ulusuna öz-gürlük Halk Savaşı’yla gelecek ‘’ sloganla-rını attı. 1 Mayıs alanına girilirken polislekitle arasında yaşanan gerginlikte, polis-lerin üst araması yapmak için kurduğubarikatı yıkan kitle, arama yaptırmadanalana girdi. AMED: Binlerce kişinin katıldığı mitingdekitle hep bir ağızdan “Her yer Taksim heryer direniş” sloganlarıyla İstanbul’dakidirenişi selamladı. Alana “1 Mayıs’ta DHFSaflarında Eşitlik Kardeşlik Şiarını Yük-seltelim” , “Disa Disa Serhıldan Disa DisaBerxwadan” , “Taşeronlaşma Köleleştir-medir”, “Anadilde Kamusal Hizmetler Ve-rilsin” , “Demokratik Özgür Yaşam İçin BıjiYek Gulan” yazılı pankartlar asıldı.DHF miting alanına “Yaşasın HalklarınKardeşliği ve Ulusların Tam Hak Eşitliği” ,“Kürt ulusuna özgürlük” , “1 Mayıs’ta DHFSaflarında Eşitlik, Kardeşlik şiarını yük-seltelim” pankartlarını taşıyarak geldi. ESKİŞEHİR: DHF Eskişehir’de işçi veemekçilerin birlik ve mücadele günü olan1 Mayıs’ı alanlarda karşıladı. Saat 14.00’deAdalar MİGROS önünde bir araya gelenDHF’liler, buradan diğer devrimci demo-kratik ve yurtsever kitle örgütleriyle bir-likte Hamamyolu Saat Kulesi’ne yürüdü.“Örgütlü Bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yene-mez” pankartını açarak yürüyen DHF,Kürt Ulusal Hareketi’ne bakışından, işçi-lere ve köylülere yönelik hak gasplarına,

örgütsüzlüğü ve tasfiyeciliği dayatan sal-dırılara kadar pek çok konuda mücadelevurgusunu ön plana çıkardı.

Tutuklama terörü protesto edildiANTALYA: KESK, DİSK ve TMMOB’un çağ-rısıyla saat 14.00’de Aydın Kanza Par-kı’nda toplanan kitle, buradan BarbarosMeydanı’na yürüdü. Kitle “Örgütlü BirHalkı Hiçbir Kuvvet Yenemez” şiarıylaDHF saflarında yerini aldı. Yürüyüş sıra-sında DHF’liler “Önderimiz İbrahim Kay-pakkaya” , “1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak” ,“Ağa patron devletini yıkacağız halk ikti-darı kuracağız” , “Kahrolsun faşist dikta-törlük” sloganlarını attı. Yürüyüş sonrasıyapılan konuşmalarda 1 Mayıs’ın bayramolarak görülerek içeriğinin boşaltıldığıifade edilerek işçi ve emekçilerin kızıl birkavga günü olan 1 Mayıs’ın alanlarda kar-şılanmasının önemine dikkat çekildi. FTipi hapishanelerde tutulan tutsaklarındurumuna da vurgu yapılan konuşmalar-da ‘’Üzerimizdeki kara bulutlar, er ya dageç yerini mavinin tüm renklerine bıra-kacaktır’’diye mesaj gönderen tutukluDHF üyesi yeni demokrasi tutsağı BaşarTür’ün umudu ve inancıyla, tüm devrimcitutsaklar nezdinde 1 Mayıs selamlandı. HATAY: Hatay’da on binlerce kişi 1 Mayıs’ıalanlarda karşıladı. Saat 12.30’da DoğuşOkulları önünde bir araya gelen kitle, UğurMumcu alanına doğru yürüyüşe geçti.DHF alanda kitlesel olarak yerini alırken,“Kahrolsun faşist diktatörlük” , “Katil ABDOrtadoğu’dan defol” , “Yaşasın halklarınkardeşliği” , “Önderimiz İbrahim Kaypak-kaya” , “Devrimci tutsaklar onurumuz-dur” sloganlarıyla yürüdü. İstanbul Tak-

sim’de polis saldırısına sokaklarda çatı-şarak direnen işçi ve emekçilere kitle hepbir ağızdan, “Her yer Taksim her yer dire-niş” sloganlarıyla destek verdi. EDİRNE: 1 Mayıs Edirne’de yüzlerce kişi-nin katılımıyla coşkuyla karşılandı. Saat11.30’da Cami durağında toplanan kitle,Belediye önünden sloganlar eşliğinde yü-rüyüşe geçerek Saraçlar Caddesi’ne doğ-ru yürüdü. DHF pankartı ile İbrahim Kay-pakkaya fotoğrafının taşındığı yürüyüşteDHF’liler, “Önderimiz İbrahim Kaypakka-ya” , ”Ağa patron devletini yıkacağız halkiktidarı kuracağız” ” Eşit parasız bilimselanadilde eğitim” , ”İşçi köylü el ele demo-kratik devrime” , “Katil ABD Orta do-ğu’dan defol” sloganlarını attı. ÇANAKKALE: Çanakkale’de eski Salı Pa-

zarı’nda bir araya gelen yüzlerce kişi, 1Mayıs’ı alanlarda karşıladı. DİSK veKESK’e bağlı sendikalar ile devrimci de-mokratik kitle örgütlerinin katıldığı 1 Ma-yıs’a DHF de Taksim’deki direnişi selam-layarak katıldı. Cumhuriyet Meydanı’ndayapılan mitingde kitle, “Her yer Taksimher yer direniş” , “Yaşasın 1 Mayıs bıji yekgulan” , ”Kahrolsun faşist diktatörlük”,‘Halkların katili patron ağa devleti”,“Fa-şizme isyan halka önder partizan”, “İçer-de dışarıda hücreleri parçala”, ”Dersimonurdur onuruna sahip çık” sloganlarınıattı.BALIKESİR: 1 Mayıs Balıkesir’de de yüz-lerce kişinin katılımıyla saat 12.00’de Çar-şamba Pazarı mevkiinden Kuvay-i MilliyeMeydanı’na yapılan yürüyüşün ardındankarşılandı. Yürüyüş sırasında DHF’liler Taksim’e yü-rümek için polisle çatışan kitlenin direni-şini selamlarken, “Her yer Taksim her yerdireniş” , “Kahrolsun faşizm yaşasın mü-

cadelemiz” , “Ağa patron devletini yıkaca-ğız halk iktidarı kuracağız” , “Önderimizİbrahim Kaypakkaya ‘’ sloganlarını attı.Kuvay-i Milliye Meydanı’nda toplanıldığısırada 1 Mayıs’ın enternasyonal kızıl dire-niş ruhuyla örtüşmeyen İstiklal Marşı’nınçalınmasını “1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak”sloganlarıyla protesto eden DHF faaliyet-çileriyle, Atatürkçü Düşünce Derneğiüyeleri arasında kısa süren bir arbede ya-şandı. Çıkan arbede sonrası DHF’lileridestekleyen devrimci demokratik kitleörgütleri “Faşizme karşı omuz omuza” ,“Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz”sloganlarıyla İstiklal Marşı’nı çalan kitleyiprotesto etti. Mitingde yaklaşık 700 gün-dür direnişini sürdüren İŞ-BİR Sentetikişçilerinin direnişi selamlandı. Miting ya-pılan konuşmaların ardından söylenenmarşlar ve çekilen halaylarla sona erdi.MUŞ-VARTO: 1 Mayıs Muş’un Varto ilçe-sinde KESK, DİSK, BDP, MORDEM KültürMerkezi ve Pir Sultan Abdal Kültür Der-neği tarafından oluşturulan Varto EmekPlatformu tarafından düzenlenen etkin-likle alanlarda karşılandı. Saat 10.00’daEski Belediye İş Hanı önünde toplanankitle Öğretmenevi’ne açtıkları pankartlarve sloganlarla yürüdü. Yürüyüş sırasındakitle, “Yaşasın devrimci dayanışma” , “İşteVarto işte 1 Mayıs” , “Her yer Taksim heryer direniş”, “Bıjî yek gulan”‘ sloganlarıatıldı. 1 Mayıs bu illerin yanı sıra Hakkari, Mar-din, Şırnak, Rize, Karabük, Kayseri baştaolmak üzere çok sayıda ilde alanlardakarşılandı.

091-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü haber güncel

alanlarda karşılandı ESKİŞEHİR

DERSİMEDİRNE

Page 10: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013emek10

THY yönetimiyle 24. DönemToplu İş Sözleşmesi görüş-melerinde uzlaşamayanHava-İş, 15 Mayıs’ta greveçıkma kararı aldı

Hava-İş Sendikası Başkanlar Kuru-lu 14 bin THY çalışanını kapsayan24. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’nde-ki uyuşmazlıkla ilgili, Genel MerkezYönetimine ‘grevi başlatma yetkisi’vermesinin ardından, sendika yö-netimi 3 Mayıs günü toplandı. Top-lantının ardından yapılan açıklama-da grev tarihi 15 Mayıs olarak açık-landı. Hava-İş Sendikası Genel Baş-kanı Atilay Ayçin, Türk Hava Yolları(THY) Anonim Ortaklığı (A.O) işlet-mesinde 14 bin üyelerini ilgilendiren24’üncü Dönem Toplu İş Sözleşme-si’ndeki çözüm fırsatlarının THYyönetimince hovardaca harcandığı-nı söyledi.Sürecin anlatıldığı kararda, şu ifa-delere yer verildi: “Tüm bu iyi niyetlitutum ve barışçıl çabalara rağmenuyuşmazlık konuları konusundasendikamızın kamuoyuyla paylaş-tığı gibi işverence olumlu bir yenitoplantı çağrısı, tarafımıza iletilme-miştir. Bunun üzerine sendikamızınyasal ve anayasal güvence altındaolan grev uygulama işlemindenbaşka bir yolu kalmamıştır. Bu ya-sal hak çerçevesinde yönetim ku-rulumuz olağanüstü toplantı yapa-rak; 6356 sayılı yasanın 60. maddesive diğer ilgili maddeleri uyarınca,THY Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerleri işletmesinin tüm iş yerlerin-de 15 Mayıs Çarşamba günü, grevinuygulamaya konulmasına oy birli-ğiyle karar verilmiştir.Üyelerimize güveniyoruz. THY’ninbu greve 1 gün bile dayanamayaca-ğını biliyoruz. Hava-İş üyeleri sağ-duyu ve sabırla uzlaşmayı destek-

lediler, ancak işveren bu grevi ken-disi istedi. Bu nedenle oluşabilecekolumsuzlukların tek sorumlusuTHY AO yönetimidir. Hava-İş, 15Mayıs’a kadar çözüm ve görüşme-lere açıktır.” Grev öncesi uyarı eylemiHava-İş üyesi THY emekçileri grevtarihinin açıklanmasının ardından,Bakırköy Meydanı’na yaptıkları yü-rüyüşle “Greve hazırız’ dedi. Yürü-yüş sırasında, “15 Mayıs’ta TürkHava Yolları’nda greve çıkıyoruz”

pankartını açan emekçiler, iştenatılan 305 emekçi işe geri dönme-den mücadeleyi bırakmayacakları-nı, “Ya 305 dönecek ya şalterler ine-cek” sloganlarıyla dile getirdi. Bakırköy Meydanı’nda sonlandırı-lan yürüyüşün ardından Hava-İşGenel Başkanı Atilay Ayçin emekçi-ler adına açıklama yaptı. Ayçin, 342gündür devam eden direnişlerinibütün dünyanın duyduğunu, bir tekhükümetin ve THY yönetimininduymadığını belirtti. THY’yi dünya

THY’de 15 Mayıs

Taşeronlaştırma, esnek ve güven-cesiz çalışma sonucunda iş cinayet-leri hız kesmeden devam ediyor. Ni-san ayında 57 işçi yaşamını yitirdi

Hak arayan işçilerin eylemleri devlet tarafın-dan çeşitli çarpıtmalarla engellenirken, iş ci-nayetleri kadın, erkek demeden, ülkemizindört bir yanında Nisan ayında da devam etti.İşçi Sağlığı ve Güvenli Çalışma Meclisi, Nisanayında en az 57 işçinin iş cinayetinde yaşamı-nın yitirdiğini açıkladı.

İnşaat ve metal sektörlerinde ölümler hız kesmiyor…İşçi Sağlığı ve Güvenli Çalışma Meclisi tarafın-dan açıklanan Nisan ayı raporu şu şekilde:“Bu ay yarıdan fazlası düşme nedenli olmaküzere 21 inşaat işçisi arkadaşımız aramızdanayrıldı… Yine bu yılın başından itibaren ölüm-lerin hızla arttığı bir sektör olan metalde ise 7işçi can verdi… Diğer sektörlerde ise 4’er ölümmadencilik ve eğitim/büro/sinema; 3’erölüm tarım/orman, gıda/şeker, enerji, tersa-ne/liman/deniz, konaklama/eğlence; 1’erölüm ise çimento/toprak/cam, taşımacılık,savunma/güvenlik ve belediye/genel işlerdeyaşandı. 2 arkadaşımızın çalıştığı sektörlerinbilgisine ise ulaşamadık…

İşçi ölümleri sanayi kentlerinde yoğunlaştı…İş cinayetlerinin meydana geldiği şehirler iseşöyle: 5 ölüm İstanbul’da; 4 ölüm Kocaeli’nde;3’er ölüm Antalya, Kahramanmaraş, Kayserive Zonguldak’ta; 2’şer ölüm Ankara, Bursa,Çanakkale, İzmir, Konya, Malatya, Mersin,Samsun, Şanlıurfa ve Tekirdağ’da; 1’er ölümise Ağrı, Ardahan, Aydın, Balıkesir, Bartın,Burdur, Çorum, Denizli, Erzurum, Kırklareli,Kütahya, Nevşehir, Rize, Sakarya, Sinop veŞırnak’ta yaşandı.

İş cinayetleriartarak sürüyor

Çanakkaleliler, Çanakkale ve Kaz dağla-rında yapılmak istenen termik santral vealtın arama madenciliğine karşı uzun za-mandır mücadele yürütüyor. Bu mücade-lenin yeni bir halkası da Karabiga’dagerçekleştirilerek “Termiğe Hayır” şiarıylabir yürüyüş düzenlendi. Yapılan eylem sı-rasında Karabiga’da termik santral yapıl-masına izin verilmeyeceği ifade edilerek

Karabiga

Page 11: 1-15 Mayıs 2013

111-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü emek

markası yapan emekçilerin isyan ettiğinibelirten Ayçin, buna rağmen birilerinin20 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme-nin bitmemesi için, hak ve hukuk tanı-madığını ifade etti. Ayçin THY ve Hükü-metin el ele vererek işçilere “Grev yapa-mazsınız” dediğini belirterek 342 gündürdirenen işçilerin bir o kadar da grev ya-pacak cesarete sahip olduğunu vurgula-dı. Ayçin, 15 Mayıs günü THY işyerinegrev pankartının asacaklarını belirterek;“Grev 305 işçi işine dönmeden son bul-mayacak bunu herkes duysun” dedi. Ay-

çin, 15 Mayıs’ta grev başladığında herke-sin mağdur olacağını belirterek, eğerTHY yönetimi yanlıştan dönerse sözleş-menin hemen bitebileceğini belirtti.Bu grev tüm emekçilerin greviSendikalara da çağrıda bulunan Ayçin,grevin sadece THY işçilerinin grevi ol-madığını belirtti. Ayçin, “Bu grev taşe-ronlaştırmaya, kıdem tazminatına, köle-lik düzeyindeki asgari ücrete karşı baş-latılacak olan mücadele için bir şanstır”diye konuştu.

ta grev

bu girişime karşı mücadelede kararlılıkmesajı verildi.18 Nisan’da Karabiga Meydanı’nda biraraya gelen kitle, Alarko firmasının yap-mak istediği termik santral bölgesine“Termik Santral Ölüm Getirir”, “YaşamAlanlarımızı Savunuyoruz” yazılı pankart-larla yürüdü. Yürüyüş sırasında kitle, “Ter-mik kurma boşuna, yıkacağız başına”

sloganlarını atarak termik santral kurul-ması düşünülen kül fabrikasının önündetoplandı. ‘Alarko-Cenal şirketlerine dava açtık’Fabrika önünde yapılan basın açıklama-sında, Alarko-Cenal şirketlerinin kül de-polama alanının konuşlandırılacağı yerinKarabiga halkının yaşam alanlarını tehditettiği ifade edilerek Alarco-Cenal şirketle-

rine dava açıldığı açıklandı. Açıklamadahalkın tepkisine karşın 26 Mart’tan buyana ruhsatsız olarak çalışmaların sürdü-rüldüğü anlatılarak termik santrale karşıdirenmekte kararlı olunduğu ifade edildi.Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:“2000 yıllık tarihe sahip Priapos AntikKenti 1. Derecede sit alanıdır. Binlerce yıllıktarihimiz yok edilmeye çalışılmaktadır.

Doğamız yok edilmek istenmektedir. Şunuunutmayın ki dünyanın hiçbir yerinde birtarih bir bir termik santrale kurban edile-mez.”Belediye Başkanı ile Belediye Meclisüyelerinin halkın taleplerini hiçe sayarakdoğa katliamını seyrettiklerinin anlatıldığıbasın açıklaması, termik santrale karşımücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği ifa-deleriyle sona erdi.

halkı “Termiğe Hayır” dedi

Tek Gıda-İş Sendikası tarafındanÇAYKUR’a bağlı 58 iş yeri için, yak-laşık 10 bin işçiyi kapsayan grev ka-rarı, 22 Nisan günü sabahsaatlerinde başlatıldı. Rize’dekiÇAYKUR Genel Müdürlüğü önündetoplanan Tek Gıda-İş Sendikası’naüye işçiler, “Bu İşyerinde Grev Var-dır” pankartını astı. Polis grev baş-ladığı sırada yaptığı yoğun yığınaklaişçiler üzerinde baskı kurmaya ça-lıştı.ÇAYKUR’da son 20 yılın en büyükgrevi olan bu grev, Tek Gıda-İşGenel Başkanı Mustafa Türkel’inyaptığı basın açıklamasıyla başladı.Basın açıklamasında haklarınıalmak için greve çıktıklarını anla-tan Türkel, grev kararını ÇAYKUR ileKamu-İş’in dayatmaları sonucu al-dıklarını açıkladı. ÇAYKUR’da yaşa-nan sendikal mücadele ile hukukisüreçlere dair bilgiler veren Türkel,yargı kararıyla ÇAYKUR’daki yetki-nin alınmasından sonra yapılanToplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşme-leri konusunda bilgiler verdi. ÇAYKUR’un TİS görüşmeleri sıra-sında karşı sendika olan Kamu-İş’inde TİS görüşmelerinden yararlan-masını dayattığını açıklayan Türkel,kendilerinin ücret talebi yaptıklarınıancak bu taleple ilgili herhangi biraçıklama yapılmadığını belirterekböylelikle görüşmelerin tıkandığınıanlattı. ÇAYKUR grevi bitirmek için geçiciişçileri erken işe çağırdıTürkel konuşmasında, “Böyle biruygulama dünyanın hiçbir yerindegörülmemiştir. Ne yasalara, ne hu-kuka ve ne de sendikal anlayışauygun olmayan bu dayatmayı kabuletmemiz mümkün değildi. Biz işçi-lerimiz için günlük 17 lira gibi bir ta-lepte bulunmamıza karşın, pazarlıkiçin karşımıza hiçbir rakamla gelin-medi. Sonuçta ÇAYKUR ve Kamu-

İş’in dayatmaları sonucu hiçbir ko-şulda anlaşma sağlanamadı sonuçolarak grev aşamasına gelindi. Eğeryasal prosedür gereği bu grev yapıl-masaydı bizim ÇAYKUR’daki yetki-miz düşer ve sendikal mücadelegücümüz kırılırdı” ifadelerini kul-landı. Tek Gıda-İş Sendikası, 23 Nisan ge-cesi yaptığı açıklamayla grev kara-rını askıya aldıklarını ifade etti.Grevin askıya alınmasının ardındanTek Gıda-İş’le ÇAYKUR arasındakigörüşmeler yeniden başlatıldı. Gö-rüşmelerde ÇAYKUR’un her işçi içinbiriken yaklaşık 500’er TL sosyalyardımı, anlaşma sağlanması ha-linde peşin olarak ödeyeceği açık-landı. Tek Gıda-İş Sendikası’nınişçilere ÇAYKUR’un bu önerisinikabul etmeleri yönünde görüş bildi-rirken, ÇAYKUR’da çalışan yaklaşık900 civarında işçinin, Öz Gıda-İşSendikası’na üye işçilerin TİS’tenyararlanması talebini kabul etme-diği ifade edildi. Türkel, ÇAYKUR’dadaimi kadroda çalışan 3 bin işçiden1500 işçinin greve katılabilecek sta-tüde olduğunu söyleyerek ÇAYKURGenel Müdürlüğü’nün geçici işçilerierkenden işe çağırdığını, işçilerinböylelikle grevi bıraktığını açıkladı.Türkel, “Tek Gıda-İş bu oyuna teslimolmayacaktır. Bugünün meselesigrevse, grev kağıt üstünde yürü-mektedir. Toplu İş Sözleşmesi ma-sasında uzlaşma sağlanıp, yasal birToplu İş Sözleşmesi imzalanıncayakadar grev kararının kaldırılmasısöz konusu değildir.” ifadelerinikullanarak ÇAYKUR’un grevi bitir-mek için geçici işçileri erkenden işeçağırmasını protesto ettikleriniaçıkladı. Böylece ÇAYKUR grevi,ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’nüngrevi kırmak için geçici işçileri işeerken çağırmasının ardından biti-rildi.

ÇAYKUR’da grev kırıldı

Page 12: 1-15 Mayıs 2013

1-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

Somut tartışmalarda kimin küçük-burjuva olduğu, kimin olmadığı me-selesi tarihten bu yana hala kararabağlanmamış olsa da, son tahlilde kü-çük-burjuvazinin bir davranış ve si-yaset biçimi, bir sınıfsal karakteri veniteliği vardır. Ki, bu genel yapısı isteristemez dışa vuran bir realitedir. Aynıbiçimde devrimci davranış da sınıf ta-biatına uygun belirir ve tepeden tırnağabir çizgi izler. Sınıflardan bağımsız dav-ranış biçimi olmadığına göre, her dav-ranış son tahlilde bir sınıf niteliğinetekabül eder, bir sınıfın damgasını taşır.Ara sınıf ve katmanlar özünde bir sınıfmensubu ya da yandaşıyken, sınıfalaşımı gösteren yapısıyla tarafı ol-dukları sınıf karakteri adına noksanlıkbarındırırlar. Esasta devrim saflarındaolan küçük-burjuvazi küçük de olsaözel mülkiyete adım atmış olması yada özel mülkiyet karşısındaki duruşu,pozisyonu ve özel mülkiyete olan öz-lemiyle kaypak bir yapıya sahiptir.Ancak, amiyane deyimle bizim gibi‘’küçük-burjuvalar ülkesinde’’ devri-min küçük burjuvaziyle birleşmektenbaşka şansı objektif olarak yoktur. Kidevrimin temel ittifakı düşünüldü-ğünde bu realite daha net anlaşılmışolacaktır… Küçük burjuvazinin genel sınıf kökeniitibarıyla devrimin dostu olması vedevrimin dostu olarak genel karak-teristikleri gereği dostunu-düşmanınıbilimsel teoriye uygun olarak sapta-yamayan, dolayısıyla yapamadığı buayrımda devrime objektif olarak za-rarlar verdiği inkar edilemez. Küçük-burjuvazinin ülkedeki yaygınlığı vepolitik nüfusu göz önüne alındığındakaba hatlarıyla da olsa somutta onuincelemek ihtiyaç olarak karşımıza çı-kar. Genelde devrimci saflar ve özeldede Maoist safların küçük-burjuva eği-limden korunması açısından da tar-tışma gerekli ve faydalıdır.Tartışma götürmez ki, küçük burjuvazisınıfsal kategori olarak da ideolojik-politik ve örgütsel olarak da devrimsaflarındadır, devrimcidir. Fakat ko-münizm veya komünist toplum mü-cadelesi karşısında titrek ve devrimciaçıdan barutsuzdur. Bu durum onakarşı hassas siyaset uygulamamızı ge-rektirir. O ne kaybedilmesi gereken birgüçtür, ne de komünizm amacında so-nuna kadar birlikte yürünecek kadarsağlam ve kararlı bir güçtür. Dolayısıyla,küçük-burjuvaziyi eğitip kazanmakönemli bir görev olarak önümüzde dur-

maktadır. Özellikle bizim gibi ülkelerdeproletaryanın temel ittifakı olan kü-çük-burjuvazi devrime katılmadandevrimin gerçekleşmesi tasavvur edi-lemez. O halde onu devrim saflarındaeğitmekten başka bir şansımız ve ter-sini yapacak bir lüksümüz olamaz. Onukazanma esasına dayanan ona karşıproleter safları koruma, ona karşı mü-cadele süreci ve pratiğimiz ancak onunözellikleri bilinerek sağlıklı biçimdeyürütülebilir. Küçük burjuvazinin barışık olmadığıözelliklerden biri düzenli ve uzun erimliemek sürecinde bulunma ve disiplinolgusudur. Kidisipline gelemeyen ki-şiliklerden veya sınıfsal tabakalardanen belirgini küçük burjuvazidir. Üre-timle olan bağının niteliği veya üre-timde bulunma biçimi ona bu özellikleriveren nesnel arka plandır. Fakat nesnelarka plana karşın bilinçli ve bilimseltercihle sınıfına veya sınıf kökenineihanet edip proletaryanın yandaşı vehatta proletaryadan olması son derecemümkündür. İdeoloji ya da üst-yapınınbelirleyici olma özelliği burada dışavurmaktadır. Proleter devrimci olmakiçin yoksul olmak veya ağır sanayidebir fabrika işçisi olmak gerekmiyor.Proletaryanın ideolojisini benimseyipsiyasal hedefleri doğrultusunda ör-gütsel olarak yanında-saflarında bu-lunmak genel olarak proleter olmayaolanaklıdır. Küçük burjuvazi sınıf karakteri gereği kaygan bir zeminde dururKüçük burjuvazi genellikle yalpalayanbir niteliğe sahiptir demiştik. Bu kabacane demektir açıklayalım. Devrimindostu ya da devrim saflarında yer alsada küçük burjuvazi istikrarlı politikbir hatta yürümez. Küçük-burjuva çı-karlarına doğru eğilir, yalpalar, rotaçizer. Devrimdeki çıkarları gereği dev-rimden yana genel bir duruş sergilerfakat yer yer ve özellikle belli tarihselşartlarda devrime sırt dönerek bencilçıkarlarını tercih eder. İstisna da olsave kimi toplumsal şartlarda genel kuralolarak küçük-burjuvazinin palazlanıpkarşı-devrim saflarına iltihak etmesitamamen mümkündür. Ama temelçıkarları devrimden yana olduğu içindevrimin ya da proletaryanın iyi birdostu ve başta gelen ittifak gücüdürküçük burjuvazi. Dolayısıyla genel si-yasal karakterinin devrimci olduğununsöylenmesi kaçınılmaz olandır.

Küçük burjuvazinin nispeten prole-taryaya oranla ufku dardır. Yakını gö-rür, uzağı görmez ya da yakınla ilgilenirama stratejik gelecekle o kadar ilgi-lenmez. Günü kurtarma ve günübirliksiyaset tarzı hakimdir ona. Kolaycılığakaçar, zora gelmez, genellikle plansız,dağınık ve disiplin karşısında sorun-ludur. Yine pragmatizm onu tanıtan-lardandır. Bu özelliğindendir ki, anlıkeğilime göre hareket etmeyi ve rüzgaragöre yön değiştirmeyi tercih eder. Gü-nübirlik politikalar, anı kurtarma, anlıkfaydalar uğruna uzun vadeli stratejikçıkarlardan feragat etme ya da on-lardan kopma bu davranış çizgisininizleridir. Onun günlük taktik çıkarlaruğruna uzun vadeli stratejik çıkarlarıfeda ettiğini söylemek yanlış olmaz.Spekülasyon ve sansasyon peşinde

koşanlar ya da bunları esaslaştıranlardevrim toprağında ayakları yere sağ-lam basmayan ve kökleri yüzeydeolan küçük burjuva devrimcileridir.Sansasyonel eylemlerle hemen ken-dilerini duyurup güçlü olduklarını ka-nıtlamaya ve bu yolla emek verip genişhalk kitlelerini hazırlayıp devrime kat-madan devrimin olabileceğini veyadevrimi gerçekleştirebileceğine ina-nırlar. Eylemin arkasını veya geri çe-kilme ve savunma aşamasını hesap-lamazlar. Büyük ses getiren eylemledevrimin kitlelerini, örgütlülüğünü, si-yasetini, planlamasını ve tüm sorun-larını haledileceğini düşünürler. Bunlaraceleci olduğu gibi, uzun vadeli dev-rimci çalışmayı sürdürecek sabırdanda yoksundur. Aceleci ruh hallerininürünü olarak erken sıkılır, tez bıkıp

Mücadele tek süreçlik devrim

Page 13: 1-15 Mayıs 2013

yorulurlar. Bu anlamda sabretmez vedayanmazlar zorluk karşısında. Hemenbaşarı ve hemen zafer hayal ederler.Bulamayınca da sendeler, tökezler, ge-riye düşerler. Bekledikleri veya hayalettikleri erken zafer gelmeyince ka-ramsarlığa düşüp varlık gerekçelerinisorgulamaya başlarlar. Çabuk pozisyonve duruş değiştirmeleri de aceleci ruhhalinden beslenir. Sansasyonel eylempeşinden koşan ya da bu stili esas-laştıranlar bu küçük burjuva devrim-cileri genel olarak devrimci hareketinyüksek seyirde izlediği zamanlardakeskin devrimciler olurlar. Devrimcidalga veya hareket diri ise bunlar dafevkalade diridir. Lakin devrimci dalgaveya hareket geri ve zayıfsa bunlar dabir o kadar geri ve zayıftır. Öyle ki, buşartlarda mücadelenin dışına düşerler.

Güç neredeyse küçük burjuvazi oradadırBu küçük-burjuvalar esas bir özelliğiitibarıyla da güce taparlar. Silahlı eylemvarsa onlar için her şey yolundadır. Bü-yük askeri güçler varsa onların moralitavan bulur. Ama zorlu bir dönem baş-ladığında moralleri yerde sürüklenir.Güç varsa devrimcilik vardır; güç yoksadevrimci teori, ideoloji, siyasi çizgi, iktidarya da komünist toplum gibi amaç vehedeflerin hepsi boştur onlar için. Bueğilimleri onları kendiliğinden güçlüdenyana hareket etmeye iter. Güç neredeyseonlar da genel olarak oradadır. PKK’ninbunca kitleselleşmesi ve hatta komünisthareket de dahil tüm devrimci hareketintabanını önemli oranda bünyesine kat-ması, PKK’nin bilimsel teori, ideolojik-politik temsiliyet olarak ya da demo-

kratik olma anlamında bu yapılardandaha iyi ve bilimsel nitelikte olduğundandeğildir. Doğrudan PKK’nin güç olma-sındandır. Her şeyin iki yüzü vardır derken haksızdeğilmiş MLM otoritelerin. Güce tapanküçük-burjuvazinin bu özelliği gereğigücü sevip onu esas alması madalyonunbir yüzüyken, madalyonun ikinci yüzüde güç önünde secdeye gelmeleridirküçük burjuvaların. Yani güce tapanküçük burjuvazi, öte taraftan güç önün-de eğilir. Gücü dostlarına karşı da üs-tünlük sağlama veya bastırma vb vsbiçimlerinde kullanan ve hatta zamanzaman şiddete vardıran küçük-burju-vazi karşısında dik duruş veya belli birirade ve güç görünce dikenlerini geriçekerek hemen kılık değiştirir. Bir du-rumda güçlü duran küçük burjuvaziikinci durumda güçsüz durabilir. Küçük burjuvazinin genel karakterindenbağımsız olmayan tipik özelliklerindenbiri de dostlarına karşı ideolojik müca-delede etik olmayan yöntemler ve hattakirli diyebileceğimiz mücadele biçim-lerine başvurmasıdır. Kör kuşkuculuk,dogmatizm, sekterlik ve ikiz kardeşi li-beralizm, tek yanlılık ya da sübjektivizm,öznelcilik, benmerkezcilik küçük-bur-juvazinin ideolojik dokusunda yer edi-nen diğer bazı özelliklerdir. Yıkıcı olup,bölücü, grupçu, klikçi, bölgeci, adamcıve elbette ki hizipçi davranışlar da öndegelen davranış biçimlerindendir. Amaen önemlisi de parça-bütün ikilemindedar ufkuna paralel olarak parçacı veparsacı olmasıdır. Küçük burjuva hırsınperdelediği görme yetisinin zayıflamasınedeniyle esas-tali ayrımında da terazibencil çıkarlarından yana olur, ne bütün,ne de esas kaygısı ağır basar. Bencillikküçük mülk sahipliğinin tezahürü olupbu zeminin beslediği ideolojik genlerindevardır. Onun en zayıf halkası budur.Yakınmacılık, tembellik, hep şikayetedip hiç beğenmeyen, sorunları dışındaarayıp kibirle ‘’burnundan kıl aldırmayıp’’kendini üstün tutan ve kendini ‘’doğrularbataryası’’ olarak gören, özeleştiriden‘’öcüden korkar gibi korkan’’ ve özeleştirivermeye yanaşmayan ama hep eleş-tiren, işler kötü gitti mi sıvışıp kaybolanve geniş duruma çıkıldığında ortalığaçıkıp keskin devrimcilik taslayan, ma-ceracılıktan hoşlanıp gerçeği sıkıcı bulan,kendisine dokunulmasını istemeyenama başkalarının kaderi hakkında fer-manlar çıkarmaktan sakınmayan, enönemlisi de öz güvenden yoksun olupasla kendisine güvenmeyen (bundandır

ki, güce tapan ve güç gördüğünde desapan) karakteristikleriyle hemen herzaman yanı başımızda dikilir küçükburjuva karakter. Uzun yol yürüme ta-kati genellikle olmadığından yarı yoldadurması mümkün ve muhtemeldir ge-nellikle. O mücadeleyi izafi şartlarla sı-nırlı görür. Devrimi ise tek bir alt-üstoluş veya siyasi iktidarın ele geçirilmesieylemine sabitler. Oysa ne mücadelebu kadar güdük olabilir, ne de devrimtek seferliğe ait bir eylem olarak de-ğerlendirilebilir. Sorun komünizme yü-rümek olduğundan ve burjuvazi sos-yalist iktidarlar veya komünist parti-lerde de türediğinden birden fazla dev-rim ihtiyacı açıktır. İsabetli bir küçükburjuva tespit edin ve seyredin; sizi hemgüldürüp hem de ağlatacaktır! O, bukadar yeteneklidir işte(!) Komplo teorilerinden başını kaldırmaz,rüyasında bile skandallar üretir. Dev-rimci teoriye uygun ya da sınıflar mü-cadelesinin keskin çatışma doğasınıntabii sonuçları olan bazı ciddi gelişmelerkarşısında o illa da skandal simsarlığınasoyunur, akıl almaz komplo teorileriüretir. Suçlamadan, damgalamadan ra-hat etmez. Heyecan ve macera peşin-dedir, doğru zemindeki gelişmeler onutatmin etmez. Olurunda seyreden ge-lişmelerin altında bir şeyler aramaktanyorulmaz ve dedikodu mekanizmasınıçalıştırarak gerçekle örtüşmeyen keyfiyorumlarıyla ortalığı kirletir. ‘’Öküzünaltında buzağı arama’’ sözü Küçük-bur-juvazinin bu tarzı için biçilmiş kaftandır.Saymakla bitmez küçük-burjuvazininsınıfsal dokusunda filizlenen özellik vealışkanlıkları. Tek sözle o devrimci kim-likte arı değil melezdir. Devrimin dostuolması ne kadar gerçek ve önemliyse,devrime çaldığı çelmeler de o kadarfazla ve çoktur. İşçi sınıfı mücadelesibölündüğünde, halk kitlelerinin devrimi‘’burjuvaziye satıldığında’’, komünistpartilerinde yozlaşma boy verdiğinde‘’taşın altındaki’’ genellikle küçük bur-juvazidir.Komünistler devrimci zaferi hedefleyentarihsel mücadelelerinde küçük-bur-juvaziye karşı uyanık olmakla birlikte,onu devrime kazanıp dönüştürmeyi tabaşından beri işletmelidir. Devrimdensonraya bırakılamayacak ciddiyetteolup, devrimi görmek için de küçükburjuvazinin devrim saflarında kalıbadökülmesi şarttır. Bu olmaksızın dev-rimin başarısı tartışmalıdır. Devrim kü-çük burjuvaziden vazgeçemez ama onuolduğu gibi de kabul edemez.

bir seferlik eylem değildir!

perspektif

Page 14: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013dünya haber14

1 Mayıs Başta Köln, Frank-furt, Viyana, Paris, Zürih veLondra olmak üzere Avru-pa’nın birçok yerinde, ara-larında Avrupa DemokratikHaklar Konfederasyonu(ADHK)’nun da bulunduğudevrimci demokratik ku-rumlar tarafından coş-kuyla kutlandı

Dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının en-ternasyonal birlik, mücadele ve daya-nışma günü olan 1 Mayıs, Avrupa’dakitlesel ve devrimci coşkuyla alanlardakutlandı. Avrupa’nın onlarca yerindealanlara çıkan yerli ve göçmen işçi,emekçiler, emperyalist saldırganlığa,kapitalist sömürüye, ırkçılığa ve her tür-den gericiliğe karşı mücadele bayrağınıyükseltti.Avrupa’daki 1 Mayıslara devrimci ve mi-litan ruhu taşıyanlar ise esasta Türkiye-Kuzey Kürdistanlı devrimci ve ilericigüçler ile antifaşist ve otonomcu gruplaroldu. Avrupa burjuvazisinin etkisindekisarı sendikalar ve reformist-liberal güç-lerin 1 Mayıs’ı devrimci tarihsel özündenuzaklaştırarak içini boşaltmalarına vesilikleştirmelerine karşı,1 Mayıs’ın dev-rimci tarihsel özünü alanlara taşıma vebirlikte devrimci politik bir etki yarat-mak perspektifiyle bir araya gelen, ara-larında ADHK ve bileşenlerinin de yeraldığı Türkiye-Kuzey Kürdistanlı ve yerlidevrimci-ilerici güçler, devrimci plat-formlar ve bloklar oluşturarak 1 Mayıs-lara katıldı. ADHK ve bileşenleri iseörgütlü oldukları Avrupa’nın onlarca ye-rinde ‘’Irkçılığa, ayrımcılığa ve emperya-list saldırganlığa karşı, yeni bir dünyanınmümkün olduğunu haykıralım’’ şiarıylakendi pankart ve flamalarıyla, 1 Mayıs-lara kitlesel ve devrimci bir coşkuyla ka-tıldı.ALMANYAAlmanya’da 1 Mayıs başta Berlin, Ham-burg, Stuttgart, Köln ve Frankfurt olmaküzere birçok yerde kitlesel olarak kut-landı. Almanya Demokratik Haklar Fe-derasyonu (ADHF) ve bileşen örgütleride Berlin, Hamburg, Köln, Hannover,Stuttgart, Frankfurt, Duisburg’ta alan-lara çıktı. Köln’de Alman sendikalarının düzenle-dikleri 1 Mayıs yürüyüşüne çeşitli dev-rimci ve ilerici Alman parti vegruplarının yanı sıra, Türkiye-KuzeyKürdistanlı devrimci ve ilerici güçler dekitlesel olarak katılım sağladı. ADHF,ATİF, AGİF, Yaşanacak Dünya, Kaldıraç,Mala-Kurda ve Rote Aktion devrimci 1Mayıs bloğu olarak 1 Mayıs’a katıldı. En

önde Almanca “Es lebe der revolutio-naere 1 Mai- “Yaşasın devrimci 1 Mayıs”pankartının taşındığı blok, devrimcimarşlar ve sloganlar eşliğinde yürüdü.Ayrıca Taksim’deki devlet terörü teşhiredilerek, kitlelerin direnişi selamlandı.Frankfurt’ta işçi sınıfının uluslararasıbirlik, mücadele ve dayanışma günü olan1 Mayıs bu yıl ırkçı faşist parti NPD’ninFrankfurt’ta yürüyüş yapmak için izinalmasından dolayı içinde ADHK, ADGHve ADKH’nin de bulunduğu onlarca dev-rimci demokratik örgüt ve partilerdenoluşan Frankfurt Antifaşist Birliği, fa-şistleri Frankfurt’ta sokmamak için ay-larca önceden hazırlıklara başladı. ADHKve bileşenleri eyleme çok sayıda dev-rimci kurumun da dahil olduğu Enter-nasyonal Eylem Birliği içersinde katıldı. 1Mayıs sabahı Nazilerin giriş yapacağımuhtemel üç nokta oluşturulan antifa-şist birliklerce tutuldu. Saatlerce girişnoktalarını bloke eden binlerce antifa-şist, faşistlerin Frankfurt’a girişini en-gelledi. Polisin dönem dönemprovokasyonlar yapıp sonrasında ise an-tifaşist eylemcilere saldırarak yaklaşıkyüz kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alı-nanlar daha sonra eylemcilerin kararlıduruşu sayesinde serbest bırakıldı.“Frankfurt’ta faşizme geçit yok” sloga-nıyla hareket eden Frankfurt AntifaşistBirliği eylemi başarıyla sonlandırdı. Al-

manya’da ayrıca Duisburg, Hamburg,Berlin, Stuttgart, Hannover’de deADHK’nın da katıldığı yürüyüşler düzen-lendi. FRANSA

Paris’te Demokratik Kitle Örgütleri Plat-formu tarafından devrimci bir coşkuyla 1Mayıs tarihi Bastil Meydanı’nda kutlandı.Kitle MKP, MLKP, TKP/ML, TİKB ve TKİPpankart ve bayraklarının donatıldığı mi-ting alanına erken saatlerde toplanırken,miting devrim şehitleri anısına yapılanbir dakikalık saygı duruşuyla başladı.Platform tarafından hazırlanan ortak bil-diri, Türkçe ve Fransızca okunduktansonra Taksim’den gelen haberler kitleyeaktarılarak coşkulu sloganlarla ülkedekidevrimci 1 Mayıs coşkusu selamlandı.Fransız sendikalarının bölünmesi nede-niyle, geçen yıllara göre kitlesel anlamdabir azalma gösteren yerli kitleye karşı,Türkiye- Kuzey Kürdistanlı kitleler dahadiri, coşkulu ve canlı bir kitlesellikle katı-lım gösterdi. “ Dünya Halkları Emperya-lizme Karşı Birleşin” yazılı ve MKPTürkiye-Kuzey Kürdistan imzalı Fran-sızca pankartın altında toplanan MKPkitlesi, kolektif bir hazırlık ve kitlesel bircoşkuyla alandaki yerini aldı. Strassbo-urg’daki 1 Mayıs kutlamalarına ise ADHKve ATİK ortak bir pankart altında veortak sloganlarla katıldı.Yürüyüşe, Fransızlar geçen yıla göre

daha az katılım sağladığı gözlenirken;Türkiyeli devrimci, demokrat örgütlen-melerin taraftarları daha kitlesel bir ka-tılım sağladı. İSVİÇREHer yıl olduğu gibi bu yıl da, İsviçre dev-letinin ve polisinin bütün yasaklama veprovokatif tutumlarına karşı 1 Mayıs,Zürih kentinde bir araya gelen binlercekişi tarafından coşku ve kararlılıkla kut-landı. Bu yıl oluşturulan devrimci blokbileşenleri (İsviçre’de İsviçre DemokratikHaklar Federasyonu (İDHF), FEYKAR,İTİF, İGİF) ortak pankart arkasında topla-narak yürüyüşe renk kattı. Yürüyüş bo-yunca kurulan ortak platformda 1Mayıs’ın önemi, kriz ve emperyalist sal-dırganlık üzerine Almanca ve Türkçe bil-diriler okundu. ADHK’nın çıkarttığı 1Mayıs ve 25 Mayıs Kaypakkaya anmasıbildirileri yaygın bir şekilde dağıtıldı. 1 Mayıs Basel’de de sendikaların ve kitleörgütlerinin yanı sıra “Devrimci 1 MayısPlatformu” tarafından ortak kutlandı.“Devrimci 1 Mayıs Platformu” İsviçrelidevrimci örgütlerin yanı sıra TKİP, İDHF(İsviçre Demokratik Haklar Federas-yonu), MLKP ve Kürdistanlı bileşenler-den oluşuyor. “Emperyalist saldırganlığa,ırkçılığa ve savaşa karşı sömürüsüz vesavaşsız bir dünya için” yazılı ortak pan-kartla yürüyen Devrimci 1 Mayıs Plat-formu “Krizin ve savaşın arkasında

Avrupa’da 1 Mayıs devrimci coşkuyla

Page 15: 1-15 Mayıs 2013

151-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü dünya

sermaye var, sermayeyekarşı mücadelemiz enternas-yonaldir”, “Yaşasın enternas-yonal dayanışma”, “Her yerdefaşizme karşı omuzomuza”, “Yaşasın 1 Mayıs”,“Devrim, devrim, devrim” slo-ganlarını attı.AVUSTURYAAvusturya’nın Viyana, Linz

ve İnssbruck şehirlerindeADHK örgütlü gücüyle alan-lardaydı. Viyana’da işçi sınıfı-nın birlik, mücadele vedayanışma günü 1 Mayıs,Linz’te ADHF’nin de içinde yeraldığı Devrimci 1 Mayıs Komi-tesi öncülüğünde gerçekleşti-rildi. Yürüyüş başlamadan 1Mayıs’ın önemine dair konuş-malar yapılarak ortak açık-lama okundu. Koro şeklindemarşlar söylendi ve halaylarçekildi. Yürüyüşte Almanca,Türkçe ve Kürtçe marşlarsöylenerek sloganlar atıldı.Yürüyüş Taksim’de direnen-lere selam yollanarak, halay-larla sonlandırıldı. Viyana veİnnsbruck’ta da 1 Mayıs Tür-kiye-Kuzey Kürdistanlı ör-gütlerin de aralarında

bulunduğu devrimci demo-kratik kurumlar tarafındancoşkuyla kutlandı. Viyana’da1 Mayıs alanında sahne alanPınar Aydınlar, devrimcimarşlar söyleyerek kitleyicoşturdu.İNGİLTERELondra’da Klerkenwell Mey-danı’nda Marks Kütüphanesiönünde başlayan ve çeşitlisendikalar, kitle örgütleri vedevrimci partilerin bayrak veflamalarıyla katıldığı yürüyüşboyunca Maoist komünistler,İngilizce “Dünya işçi sınıfı veezilen dünya halkları birleşinve savaşın” , “Tek yol, tekçözüm devrimdir” , “Kahrol-sun emperyalizm, kahrolsunfaşizm, kahrolsun ırkçılık” veüç dilde “Yaşasın 1 Mayıs” slo-ganlarını haykırdı. TrafalgarMeydanı’na doğru yaklaşıldı-ğında Maoistler İngilizcegünün önemine dair yaptık-ları konuşmalarda aynı za-manda Bangladeş’te yıkılanfabrikada yaşamlarını yitirenişçilerin katillerinin emper-yalistler-kapitalistler oldu-ğunu vurguladı.

kutlandı

Bangladeş’te yıkılan bina yüzlerce işçiyemezar olduBangladeş’te içerisinde çok sayıdatekstil fabrikasının bulunduğu bir bi-nanın çökmesi sonucu 450 kişi öldü

Bangladeş’in başkenti Dakka’da 24 Nisan günü8 katlı binanın çökmesi sonucu binada bulunan5 tekstil fabrikasında çalışmakta olan yüzlerceişçi yıkıntıların altında kaldı. 450’den fazla işçi-nin öldüğü kazada, patronların kar hırsı yüz-lerce işçinin ölümüne sebep oldu. Binadaçatlakların olduğu görülmesine ve bilinmesinekarşın, gerekli önlemleri almayan işverenlerölümlere adeta davetiye çıkardı. Emperyalist şirketlerin kar hırsı sömürge veyarı sömürge ülkelerde daha acımasız bir şe-kilde hayat bulmaktadır. Uluslararası tekstilmarkalarından olan Primark isimli İngiliz tekstilfirması piyasaya ucuz ürün satmasını buradakisömürüye borçlu. Yoğun sömürünün vücut bul-duğu bu tür ülkelerde düşük ücret, iş güvencesive iş güvenliğinin olmaması, küçük yaşta ço-cukların çalıştırılmasının önünde engellerin ol-maması emperyalist şirketlerin iştahınıkabartmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Bangla-

deş gibi ülkelerde işçiler hep ölümle burun bu-runa bir durumun içerisindeler. Polis tepki gösteren halka saldırdıÖlümlere tepki gösteren Bangladeş halkı so-kaklara çıktı. Sorumluların yakalanıp yargılan-masını isteyen işçi ve emekçilere polis saldırdı.Göstericileri dağıtmak için zor kullanan polis,yoğun gaz bombası ve plastik mermi kullandı.Faciaya ilişkin bir açıklama yapan İşçi SendikasıBangladeş Konseyi Genel Sekreteri RameshRoy, “Hükümet, binanın sahibi, müşteriler, Ban-gladeş Konfeksiyon Sanayicileri ve İhracatçılarıDerneği ve fabrikaların sahipleri eşit bir şekildetazminat ödemek zorundadır” dedi.Ölü sayısı artacakBinanın çökmesinden sonra günlerce sürenarama kurtarma çalışmaları hala devam eder-ken 3 binden fazla işçinin çalıştığı binada hala1000 kadar işçinin enkaz altında olduğu ve ölüsayısının bine ulaşabileceği tahmin ediliyor. Öte yandan Rana Plaza binasının işyeri danış-manı olarak çalışan mühendislerden Abdurre-zak Khan binaya kaçak olarak 3 kat eklediğisırada danışman olarak çalıştığı için ihmal vetedbirsizlik suçlamasıyla gözaltına alındı.

Page 16: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013güncel 162013 8 Mart’ını geride bıraktığımız bugüngeçmiş ve gelecek deneyimlerimiz, alanörgütlenmelerindeki eksiklikler, güncel si-yasal başlıklar ve talepler, 8 Mart’ın Türki-ye - Kuzey Kürdistan topraklarında sonyıllarda belirginleşerek devam eden nitelve nicel gerileyişi, kendi siyasal gündemi-mizce öncelikli tartışma gündemini oluş-turmakla birlikte tüm diğer devrimci ku-rumların da bu başlıklar etrafında bir tar-tışma yürütmesinin acil bir ihtiyaç olduğukanısındayız. Son iki yıldır 8 Mart’ı örgüt-leme faaliyetleri tek tek kurumlar nezdin-de belirli bir periyod izlemekle kurumlarınortak eylem ve etkinlikleri gittikçe gerile-miş, zayıflamış ve bu da kuşkusuz alanınsomut durumunu da belirlemiştir. Demo-kratik Kadın Hareketi (DKH) olarak kendikurumsal faaliyetlerimiz başta olmak üze-re örgütlü bulunduğumuz tüm çevrelerdebu gündemi tartışmayı daha kitlesel, birle-şik ve devrimci bir 8 Mart için elzem olarakgörmekteyiz. Bu tartışmaları faaliyetimiz-de hedefe yön verebilecek bir somutluğakavuşturduğumuzda devrimci- demokra-tik kamuoyuna deklare ederek ülkemizdesınıf mücadelesinde içersinde kadın ve ka-dın mücadelesi, devrimci kadın mücadelesive devrimci hareketin kadın sorunu ve ör-gütlenmesi başlıklarında tartışmaya aç-mayı kadının örgütlü mücadeleyle özgür-leşebileceğinin bilinciyle kendimize görevolarak görmekteyiz. Bu yazıda tartışmaya açacağımız konu iseKızıl Bayrak’ın sitesinde ve gazetesindeyayınlanan http://www.kizilbayrak.net/ana-sayfa/kadin/haber/8-martin-ardin-dan/ “8 Mart’ın Ardından” başlıklı yazıdır.Tartışmaya girişimizde 8 Mart’ın ortaya çı-kışını ve sınıf mücadelesindeki tarihiniokurlarımıza uzun uzadıya anlatmayaca-ğız fakat bu konuda yıllardır dile getirdiği-miz kadın sorununa bakış açımızı kısacabelirteceğiz ki oluşturacağımız tartışmaplatformunda neleri neden eleştirdiğimizve reddettiğimiz belirginleşsin. Fakat bir-çok değişik gündem başlığında araştırmakonusu yaptığımız yazılarımıza Demokra-tik Haklar Federasyonu sitesinin yayın ar-şivi bölümünden ulaşabilirsiniz. Yineleye-lim ki bu yazıda esas olarak tartışmaya aç-mak ve bir kazanımla ilerlemek istediği-miz konu, son olarak Kızıl Bayrak (KB)’takonu edinen kurumlar arası diyalog, ideo-lojik mücadele ve ortak eylemliklerin nite-liğidir.*“Kadın sorununun toplumsal bir sorun ol-duğunu ve ancak sınıfların ortadan kalktı-ğı bir dünyada kadın sorununu doğuranher türlü unsurun ortadan kalkacağını, heriki cins açısından gerçek eşitlik ve özgür-lüğün ancak bu şartlarda mümkün olaca-ğını sıklıkla dile getirmekteyiz. Bu yalıngerçek, sadece geçmişin değil, bugünkümücadelenin de temel dayanağı olmakta-dır. Ancak bu nihai hedefe giden yollar, ob-jektif ve subjektif koşullara göre değiş-mekle stratejik hedeflerin korunmasınınyanında taktik politikalarda ve örgütselatılımlarda açıklığa, gelişime, sürekliliğiolan bir dinamizme dayalı esnekliği zorun-

lu kılmaktadır. Ancak toplumsal kurtuluşmücadelelerini nasıl ki bugünün güncelsorunları ile bütünleştirmek ve bugünlebağının kurmak zorundaysak kadın soru-nuna yönelik mücadelede de bugününgüncel ve özgün sorunları üzerinden poli-tika, politik kitle faaliyeti örmek zorunda-yız.”* 1 (*1 DKH Bülteni Sayı 11- VenezuellaKadın Konferansına Dair*)Tam da bu tartışmalarla birçok platformdadevrimci demokrat dostlarımızla yan yanagelmekte ve tartışmalar yürütmekteyiz.Devrimci 8 Mart Platformu da bu tartış-maların ihtiyacıyla oluşturulmuş, eylembirlikteliği yaratılmış ve yine ortak plat-formlarda yaşanan benzer sıkıntılarla gi-derek zayıflamış ve platformda yer alankurumlarını ortaklaşabilecekleri faaliyetalanları darlaşmaya başlamıştır. 2012 8Mart’ında platformda yaşanan tartışmalarsonucu gelinen aşamada platformda yeralmayacağımızı devrimci demokratik ka-muoyuna deklere ederek çekilmiştik. Or-tak platformları nasıl ele aldığımız ve han-gi tartışmalarla ilerletebileceğimizin yolla-rını arayarak Devrimci 8 Mart Platfor-mu’nun ortak eylemlilik ve birliktelik mer-kezinden kendini tüm bileşenlerince tar-tışmaya açmasını önermiştik. Hali hazırdahala bu tartışmayı yaratmadığımızdan butartışmaları ve ayrılıkları dile getiren Ba-ğımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)’nagenel hatlarıyla yaklaşımımızı sunacak,sorularımıza cevap isteyecek önceliğikendilerinin açıklama yapmasına bıraka-rak değerlendirme yazımızı daha anlaşılırbir tartışma platformunda yayınlayacağı-mızı buradan belirtelim.

İdeolojik mücadele nedir ve ne değildir?Geçmişten bugüne değin karşıdevrimcigüçlerle yürütülen mücadeyi bir kenarabırakırsak devrimci kamuoyunda ideolojikmücadelenin önemini bulunduğumuz herplatform, eylem ve etkinlik alanındaönemle vurgulamış ve devrimci diyaloguntakipçisi ve ısrarcısı olmuşuzdur. Özeldeeylem ve etkinliklerde, platformlarda yap-tığımız tartışmalar ve yöntem belgeleridevrimci- demokrat kamuoyuna açıklan-mış ve hali hazırda arşivlerimizde yer al-maktadır. Fakat şunu açık yüreklilikle be-lirtmeliyiz ki her zaman tartışmalar iste-nildiği gibi yürütülememiş ideolojik müca-dele adı altında söylenenler saldırıya dö-nüşmüştür. Her kurum bu tarza müdahaleetmiş fakat devrimci harekete nüfus etmişbir birikime henüz dönüşememiştir. Bizimde bu yazı vesilesiyle tekrar tekrar hatır-latmak istediğimiz bu yaklaşımın hayatiönemi ve görevidir. İdeolojik mücadeledostlarımıza karşı bir saldırı aracı değiltaktik ve stratejik yaklaşımlarımızın kitle-ler karşısında eksikten, hatalı tutumdan,sınıfsız bir dünya için doğruya devrimci bi-rikime işaret etmelidir, yön belirlemedir.Kızıl Bayrak’ın yazısında dile getirdiği fi-kirleri ne yazık ki bu doğrultuda ele alamı-yor ve nitelikli bir tartışma için elverişlibulmuyoruz. İdeolojik mücadele bir mah-

kûmiyet aracı değil devrimci cepheninsağlamlaştırılmasını koşullar. Bilinmeli kibir devrimci kurumun geriliği ve kaybıtüm devrimci cepheye etki etmekte-dir. *“Dün 8 Mart’ın devrimci özüne sahipçıkma iddiası ile platformda yer alan kimiyapılar bugün doğrudan ya da utanarak li-beral sol cenahın içerisinde kendilerine yeraçmaya çalışıyorlar. Bunu son üç yıl üze-rinden ele aldığımızda, Devrimci 8 MartPlatformu’nda daha önce yer alan DHF,Partizan ve diğer bazı çevreler üzerindenrahatlıkla görebiliriz. Bu yaşanan gelişme-ler elbette 8 Martlarla sınırlanamaz. Tersi-

ne, yıllardır 8 Mart süreçlerinde karşılaştı-ğımız tutarsız yaklaşımların gerisinde, sol-da yaşanan yeni ‘tasfiyeci sürükleniş’ yeralmaktadır.”* (Kızıl Bayrak) KB platformuyalnız 8 Mart üzerinden ele alarak tartışır-ken, DKH’nin adını dahi anmaktan çekin-mektedir. Dostlarımız bu açıklığı kavraya-mamışken hangi platformda nasıl kadınsorununu tartışacağız? Bizce tekrar tekraryinelenmesi gerekiyor. Ne 8 Mart yalnızplatform üzerinden tartışılarak daha dev-rimci niteliğe erişir ne de platformlar sene-de bir gün hatırlanarak ilkesel birliktelik-leri oluşturur. Kaldı ki dün de bugün de ve

8 Mart, platformlar ve birliktelikler

Page 17: 1-15 Mayıs 2013

171-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü güncel

yarın da 8 Mart’ın ve işçi - emekçilerin canbedeliyle yarattığı tarihlere sahip çıkmakbizler için bir iddia meselesi değil varlıkgerekçesidir. Evet, iliklerimize değin yeredinmek isteyen tasfiyeci bir süreçtengeçmekteyiz, kitleler karşısında nitel venicel olarak zayıfladığımız bir dönemdeyiz.Yayınlarda tasfiyeden çokça bahsetmektasfiyeci rüzgârın dışında kalındığının işa-reti değildir zira egemenlerin tek hedefidevrimi ve devrim mücadelesini tasfiyeetmektir. Tasfiyeci saldırılara karşı hemiçte hem de dışarıda mücadele bu sürecinpanzehiridir. Herhangi bir koşulla ertele-

necek bir yöntem tasfiyeci dalgaya kapıaçmaktır. Yazıdan anlıyoruz ki KB kendini‘tasfiyeci sürükleniş’in yol açtığı bu çerçe-vede tartışmaların dışında tutmakta veyazıda görev bildiği ideolojik mücadeleyibu satırlarda karartmaktadır, dostlarıylaideolojik mücadelenin kızıl rengini silikleş-tirmektedir. Tasfiyeci kırılma, sağcı akım-lar kendiliğinden gelişmez, birden bire fi-lizlenmez ve devrim iddiasıyla yer ve sözalan bizlerce de sorunda kendimizi muha-tap olarak görür, bu bilinçle konumlanır veyazı konumuz olan platformlarda da bu şe-kilde söz alırız. Yazı içerisinde KB’nin bu

tartışmalara karşı kesintisiz bir ideolojikmücadele yürüttüğünün altı çiziliyor, kuş-kusuz yürütülmüştür. Yeni demokrasigüçleri olarak bizler de tüm kurumlarımız-ca bulunduğumuz platformlarda yanlışlarıdüzeltme konusunda çaba sarf etmiş, bukonuda ilerleme kat edemeyen kimi plat-formlardan ise çekilmişizdir. Bu her kuru-mun en doğal hakkıdır. Fakat yazıdan anlı-yoruz ki bütün yanlışlarına, tutarsızlıkları-na, ilkesizliklerine rağmen bütün plat-formlar korunmalıdır görüşü savunul-makta ve Devrimci 8 Mart Platformu dı-şında yer alan veya ayrışan kurumların‘devrimci iddiaları erozyona uğramış’ ola-rak değerlendirilmektedir. Bu değerlendir-me bilimsel olmayan bir değerlendirmedirve siyasal cevabımızın iradesini zayıflat-maktan öteye gidememektedir. Ekleyelimki ideolojik mücadele salt karşı çıkmak de-ğil günden güne gelişen ve değişen fikir-lerle yanlışın karşısında durmak ve ilerle-mektir.Devrimci 8 Mart Platformu’nda yer alanbütün kurumlar ya da yer almayan ku-rumlar elbette yaşanan süreçlere ilişkinyazı kaleme alabilir ve eleştiri yazısı suna-bilir. Platformdan ayrılırken bulunduğu-muz talep, platformu işleyişiyle birlikteli-ğiyle yıl içerisindeki hareketliliğiyle ilgiliolarak değerlendirmeye açmak, yaşananve tekrarlanan hataları somutlaştırarakdaha kitlesel ve devrimci birlikteliklerinönünü açmaktı. Bu taleple ayrıldığımız birplatformdan değerlendirilmenin dahi ya-pılamadan ayrılık gerekçelerimizin somutolarak açıklanmayarak türlü akımlara bu-laştırılmasını gayri ahlaki buluyoruz. De-ğerlendirmenin ve ayrılıkları koşullayanzeminin kamuoyu bir yana platformda yeralanlarca tamamlanmamış olmasındanböyle bir yazıya girişen KB’nin söylemlerihedefsiz ve öznel değerlendirmelerdenkurtulamamıştır. *“Devrimci 8 Mart Plat-formu’nu hemen her yıl reformist sol çev-relerle ve feministlerle yan yana getirme-ye çalışan, esasta ilkesel olan ayrışmayıdeforme etmek için elinden geleni yapanbu çevreler, gelinen yerde bir bir platform-dan kopmuş bulunuyorlar.”*(Kızıl Bayrak).Biz bu iddianın altını özenle çiziyor ve plat-formda yer aldığımız süre boyunca hangitartışmaların yürüdüğünü gayret meselesidışında tartışmaya açmak istiyoruz, çünkü2 yıldır DKH kendi öz örgütlü gücüne yas-lanarak 8 Martlarda alanlara çıkmaktadır.Ama dostlarımız meseleye şu şekilde ka-naat getirmektedirler *“Dün ilkesel veideolojik ayrımları her vesileyle silikleştir-meye çalışanlar, bugün platformun ilkeselve politik zeminini tartışmaya kalkıyorlar.Onlara diyecek tek sözümüz şudur: 9 yılönce yaşanan ayrışma hala daha güncel-dir. Aradan geçen zaman dilimi içerisindedeğişen şey ise başta Partizan ve DHF ol-mak üzere bu çevrelerin erozyona uğramışbulunan devrimci iddialarıdır. 9 yıl öncekurulan birlikteliğin ideolojik etkisi vegücü ile platforma katılan kimi tutarsızçevrelerin platformdan kopuşlarını ise ola-ğan görmek gerekir.”*(Kızıl Bayrak)

Platformlara yaklaşımımız üzerineŞunu kısaca belirtelim ki devrim mücade-lesi adına geliştirilecek her eylem ve et-kinliğe destek verir ve bu perspektifle ör-gütlenen platformları önemseriz ve bizleriçin belirleyici olan platformların eylembirlikteliklerinin devrimci niteliğidir. Gericisınıfların halkın haklı kavgasını, hak ara-ma mücadelesini kendi gerici düzenine ye-deklemeye çalıştığı bugünde devrimci-de-mokratik kurumların ortak platform, ey-lem ve etkinliklerde yer alması ertelene-mez bir görevdir. Fakat platformlar sekter,dar- grupçu, ilkesiz pratiklerle amaç vefaaliyet alanını işlevsizleştirmekte, bir ara-ya gelmenin zeminini zayıflatmaktadır.Tecrübe ediyoruz ki; nasıl bir ayrılık kadarnasıl bir birliktelik ilkesinin beraberce tar-tışılamayacağı her platform bu benzeri ya-zılara gebedir. Tecrübe ediyoruz ki; kitlefaaliyetini esas almayan senede bir defayan yana gelen kurumların kaçınılmazolarak tartışacakları yer hep aynıdır. Tec-rübe ediyoruz ki; pratik faaliyet içerisindebu eksiklerle mücadele etmeyi kendinegörev olarak görmemek uzun vadeli bir-likteliklerin önündeki engellerin başındagelecektir ve bu başarısızlıkta tüm bile-şenlerin az veya çok payı vardır. Özelde isekadına yönelik şiddetin, hak gasplarının,taciz ve tecavüzün bir çığ gibi büyüdüğügünümüzde kadınlar açısından en geniş vekapsayıcı örgütlenmelere önem vermekgerekli, yerinde bir çaba ve amaçtır. Ka-dınların özgün sorunlarına karşı özgünpolitika üretmemekle kendi emeğine,kimliğine, bedenine yabancılaşan kadınkitleleriyle biz ne kadar buluşuyoruz? Geli-nen aşamada kadın sorununa bakış açısı-nın özelde ortak platformlarda da çözüm-süzleşmesinin başlıca nedenlerinden biri,kadının örgütlenme içerisinde yeterinceaktif olamamasında da yatmaktadır.

Sonuç olarak;Yukarıda da belirttiğimiz gibi platformcabelirlenmiş tartışma kararı yerine getirile-mediğinden süreci değerlendirmeyi uygungörmedik. Fakat KB’nin yazı boyunca dilegetirdiği belirlemeler ve yaklaşımlara bi-zim de içinde olduğumuz süreçle açıklıkkazandırmak istedik. Kendi değerlendir-memizi tarafımızca belirlenen platformuneksikliklerini daha objektif bir tartışmaplatformunda dile getireceğimizi yineliyo-ruz. Kaygımız söz hakkımızın unutularakhakkımızda kamuoyuna öznel değerlen-dirmelerin sunulmasının ilk etapta önünegeçebilmektir. Dostlarımızla yürüteceği-miz her tartışmanın bizler için bir kazanımolacağını vurgulayarak kızıl 8 Martlar içinkadın emeğinin sömürüsünün karşısındakadın mücadelesinin toplumsal mücadele-den koparılamayacağını bulunduğumuzher yerde dile getirmeye devam edeceğiz.

ekseninde Kızıl Bayrak’a yanıt!

Page 18: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 201318 analiz

Halk kitleleri, egemen sınıflar tarafın-dan zorla ve ideolojik politik olarak birkıskaca alınmıştır. Zor; yani örgütlüşiddet araçlarıyla kitlelerin sistem dı-şına çıkan taleplerini, hatta sistemiçok fazla geriletmeyecek olan yaşam-sal taleplerini bile burjuva-feodal sı-nıflar şiddetle bastırmaktadır. Faşizmkitlelerin boynuna takılı olan ilmiğibaskıyla sıktıkça, sıkmaktadır. Kitlemücadelesi burjuva yasallığı çerçeve-sinde nötrleştirilmiştir. Burjuva yasal-lığını aşamayan her çıkışın iktidardanburjuvaziyi indirmesi imkânsız ve hat-ta ham bir hayaldir. Bu bağlamda 71devrimci çıkışı, burjuvazinin iktidar-dan indirilmesinin gerçek karşılığıdır.71 devrimci çıkışı kitlelerin gerçek çiz-gisidir. 42 yıllık bu tarihsel kesittendevrim güçleri olarak yeterli bir başarıelde edemedik. Üstelik bu 42 yıllıkdevrimci kopuş sürecinde tarihsel ge-lişmelere doğru noktalardan yanaş-mayıp ele alamayan bazı politik hare-ketlerde 71 öncesi pratik mücadelehatlarına dönmeyi gelişme, ilerlemeve devrime karşı sorumluluk biçimin-de izah eder bir hale geldiler. Bir para-doks olarak, bizzat 71 çıkışının mah-kûm ettiği temeller 90’lı yıllarda dev-rimcilik olarak ortaya sürülmeye baş-landı. Üstelik devrimci önderler nok-tasında söylemsel bir savunu terkedilmeden, önderlerin resimleri ile ön-derlerin devrimci kimliğini tabiri caiz-se canını okuyarak yaptılar. Denizi,Mahiri taşımak, ama devrimci pratik-lerinden bağımsız ve mücadele yön-temleri tamamen ret etme biçimindesürdü. Kaypakkayacılık içinse uygunbir ifade olarak söylersek ‘o hep ille-galdi’. Genel anlamda silahlı devrimci biçimstratejik olarak halkların meşru çizgi-sidir. Bu günlük devrimci faaliyet an-lamında böyledir. Lakin sınıf mücade-lesinin çeşitli alanlarda çeşitli biçim-lerde sürdürüldüğü gerçekliğine göreeylemsellik biçimleri olan meşru vemilitan çizgi ne olmalıdır tartışmasıkaçınılmaz biçimde daha güçlü olarakortaya sürülüp pratik politika bu yak-laşıma göre düzenlenmelidir. Devrim-ci, demokratik güçler için burjuva hu-kuk teamüllerinin hiçbir anlamı olma-dığı gibi hükmü de yoktur. Bizim sını-rımızı belirleyen kitlelerin kurtuluş çı-karlarına hizmet edip etmediğidir. Ey-lemin başka da bir sınırı söz konusuolamaz. Bu bağlamda mücadele alan-larında eylemin niteliği , bu perspekti-fe bağlı olarak ele alınmak durumun-

dadır.Türkiye-Kuzey Kürdistan’da faşistegemen sınıflar tarafından, halk kitle-leri şiddete maruz kaldılar, kalmakta-dırlar. Bu anlamda kitlelerin her kaza-nımı bir bedel ödenerek elde edilmiş-tir. Bu realite sistem sınırlarını aşanstratejik silahlı çizginin yanı sıra kitlemücadelesinde eylem çizgisi olarakmevcut teamüllerin aşılmasını bera-berinde getirmiştir. Bu burjuva yasal-lığı ne kadar aşılmış ise bedeller çoğal-dığı gibi kazanımlarda artmıştır. Bunuaşmayan yaklaşım ve eylem hattı ka-zanım elde edemediği gibi zaman içe-risinde kazanımlarını adım adım kay-betmiştir.Sınıf mücadelesinin birikimlerinebaktığımızda eylem hattının önemiaçığa çıkmaktadır. İşçi sınıfının hakalma mücadelesinde grevlerin, kitleselyürüyüşlerinin yanı sıra fabrika işgal-lerinin eylem yöntemi olarak etkinliğiortadadır. Yine yoksul köylülüğün top-rak işgalleri ve işgal girişimleri müca-dele açısından devrimci bir çıkış içinşartları olumlu bir biçimde etkilemiş-tir. Öğrenci gençliğin üniversite işgal-lerinin önemi açıktır. Ki hepimizin bil-diği gibi ODTÜ devrimcilerin önemlikarargâhlarından biri olmuştur. Bubağlamda üniversitelerde katliamlargerçekleştirilmiş ama devrimci çıkışınivmesi, faşizm tarafından kırılama-mıştır. Yine birçok mahalleye düşma-nın kolluk güçleri girememiş girsedahi şehitler verilerek direnişler orta-ya konulmuştur. Mahalleler ve kimi ilve ilçeler devrimcilerin karargâhı du-rumuna gelmiş, buradaki halk kitleleridevrime büyük bir umutla bağlı halegelmişlerdir. Kuzey Kürdistan’dakiserhildan çizgisinin gelişmelerin nite-liğine muazzam etkileri olmuştur.Devlet katliamlarına cevap olarakkentlerin ortasında günlere yayılanhalk direnişleri gelişmiş ve hayatınyörüngesini alt üst etmişlerdir. Birçokyerde halk mahkemeleri tarzı örgüt-lenmelerle, devletin hukuki işlevselliğiönemli oranda boşa düşürülmüştür.Kırlarda ve kentlerdeki meşru direnişçizgisi kazanımları arttıran devrimciçıkışı süreklileştiren ve geliştiren birkarakter taşımaktadır. Çoğaltabilece-ğimiz sayısızca örnek vardır.Türkiye-Kuzey Kürdistan mücadele tarihi buörneklerle doludur. Yeni bir devrimciçıkış ancak eylem çizgisi olarak, böylebir özden beslendiği müddetçe geliş-meler yaratabilir. Bugün kitle müca-deleleri rutin biçimlerde sürdürülmek-

tedir. Bu rutin biçimler ise zaman içe-risinde olağanlaşma düzeyine düşüpkitlesel daralma yaşamış durumdadır.Ve bu alt düzey kitle mücadelesi birsıçrama yapmaya engel olmuş du-rumdadır. Bu tarzın aşılması mücade-lenin gelişmesi için hayati bir önemtaşımaktadır. Bu kitle mücadelesi teş-hir biçimindeki ajitasyona asılı kal-mıştır. Teşhir önemlidir, kitlelerin ya-şanan gelişmelerin gerçek karakterinianlaması ve eğitilmesi, bilinçlenmesibağlamında önemlidir. Ama pratiğinesası bu doğru biçime takılı kalması,bu teşhir faaliyetinden de istenilenkazanımların elde edilmesini engeller.Teşhir faaliyeti mücadelenin başka bi-çimleriyle ele alınmadıkça aşınma ya-ratır. Bir noktadan sonra kitleler içinpek de anlamı olmayan bir hale dönü-şür. Hatta birçok devrimcide bile ruh-sal bir bıkkınlık ve kırılmaya vesileolabilir. Tabii ki bu yetmezliklerin veüretimsizliklerin umutsuzluğa dönüş-mesi meselede bir çıkış değildir, tamtersi çıkışsızlık girdabında kalmayayol açmaktadır. Bu bağlamda günü-

müz kitle mücadelesi teşhir tarzı olançalışmalar paneller vb. etkinlikler ya-pılmakla birlikte bu noktayla sınırlan-mayı aşmak zorundadır. Bugün teşhirbiçiminin en klasik biçimi basın açık-laması biçimindeki eylem tarzlarıylasürdürülmektedir. Evet, faşist egemensınıf baskıları ve kitle mücadelesininzayıflığı, basın açıklamalarını bile en-geller düzeye gelmiştir. Gerilemenindüzeyi buradan da anlaşılmaktadır.Mevcut rutinin çapı oldukça daralmış-tır. Eylem çizgisinin bu anlamda geliş-tirilmesi gerekiyor. Eylemler daha mi-litan bir karaktere büründürülmelidir.Tam da bu esnada bir hatalı veya eksikyaklaşımın daha düzeltilmesi gereki-yor. Bu da eylemde militan sloganlarınatılıp atılmasına indirgeniyor. Bu ya-şanan daralmayı karşılamaktanuzaktır. Eylem tarzı derinleştirilme-dikten sonra sloganlar bu derde devaolamaz. Sorunun kapsamı daha derin-dir. Kaynağından tartışmak elzemdir.Yoksa bir ileri çıkış sağlanamaz. Eylemçizgisi pratik yeni biçimlerde geliştiril-melidir. Bu belki tarihteki belli tarzla-

Eylemde meşru çizgi devrim

Page 19: 1-15 Mayıs 2013

19analiz1-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

rın uygulanması biçiminde olmayacakama her şart altında günün istemleri-ne uygun olarak geliştirilmelidir. Ey-lemdeki kitleyi ziyaret eden bir daya-nışmacı çizgiden, devrimcilik sıyrıl-mak zorundadır. Bugün kitle mücade-lesinde devrimciler ile reformistlerarasındaki fark silikleşmiş düzeyde-dir. Neredeyse aynı şeyler yapılmak-tadır. İşte semtlerde, fabrikalarda, üni-versitelerde pratik yeni eylem biçim-lerinin geliştirilmesi gerekiyor. Örne-ğin grevdeki bir işçi direnişini yerindeziyaret etmekle yetinilmemelidir. Halkgençliği üniversitelere bu gündemi ey-lemlerle taşıyabilmelidir. Bunun içinişgalse işgal vb. başka biçimler degündem oluşturmalıdır. Semtler kezaeylemlerle bu gündemi geliştirmelidir.Hayatın her alanında eylemler koordi-neli şekilde yaşam alanına yayılmalıve bunda belirli biçimsel sıkışıklığıaçacak tarzda ele alınmalıdır. Bu ülke-nin gündemi SEKA ve TEKEL direniş-leriyle biçimlendi. Binleri bulan sayı-larla bu direnişler desteklendi. Yaşa-mın diğer alanlarına bu gündemi taşı-

yamadılar. Üniversiteler işgal edilebi-lirdi. Semtler gittikçe militanlaşan ey-lemlerle direnişlere aktif katkılar sağ-layabilirdi. Fabrikalarda ve atölyelerdeonlarca eylem geliştirilebilirdi. Eylemiengelleyen onlarca sendika işgal edi-lebilirdi. Yetinmeci kitle çizgisi müca-delenin her alanında aşılabilirdi. Bu-gün benzer görevler orta yerde duru-yor. Eylemleri kitlenin olduğu her yeretaşırmak gerekiyor. İşte F tipi hapis-hanelerdeki kitap uygulamaları İHDveya tutsak ailelerin çabalarıyla tekbaşına geriletilemez. Üniversitelere,fabrikalara ve semtlere yani her yereyaymak gerekir. Hem de militan bi-çimlerle yapılmalıdır. Birleşik ve mili-tan biçimde bir kitle mücadele tarzıgeliştirmek durumundayız.Devrimci mücadele teorik ve ideolojikolarak geliştirilirken, aynı çabanınpratik biçimlerde de sağlanması gere-kiyor. Örneğin; bir sorundur, birçokdevrimci komünist demokrat kişimevcut eğitim sistemi içerisindeemek sarf etmektedir. Bu bağlamdasosyal bilimler olarak çeşitli derslerde

görev alanlar bulunmaktadır. Fikirselbağlamda bu tarih veya edebiyatakarşı çıkmaktadırlar, ama gündelikyaşam pratiklerinde sistemin bu teo-rik çerçevesiyle kitleleri eğitmekte-dirler. Yani kitaba bağlı kalmanın yolaçtığı durum, tersten sistemin bualanda yapmak istedikleri, ona karşıolan bizler tarafından yerine getiril-mektedir. Şimdi sokağa eyleme çık-mak mücadele için iyidir. Ama bir nevigündelik yaşamda karşı çıktığımızşeyleri, bize yine sistem yaptırmakta-dır. Bu noktada sendikalardan başla-yarak genele yayılan çeşitli biçimlerdebuna karşı koymak gerekiyor. Kitlelerbu fikirlerle zehirleniyor diyoruz, amapratikte zehirleyen bir aracıya dönü-şüyoruz. Burada varlığımıza ve ideal-lerimize ters bir pratik hayat yaşıyo-ruz. Kitleleri bilinç olarak geliştirmekgündelik pratiklerden bağımsız da de-ğildir. Gerekirse derslere girilmemeliayrıca başka biçimler de bulunabilinir.Hafta sonları halk okulları tarzında ör-gütlenmeler yapılabilir. Devrimci ge-lişme ve dönüşüm ancak böyle olabi-lir. Günü devrimci yaşam sorunları bubağlamda ele alınıp, sorunlara çözüm-ler getirilmelidir. Bu sadece eğitimalanındaki emekçiler için değil, yaşamalanındaki egemen ilişkiler kitleler ta-rafından icra edilmektedir. Ve devrim-ciler, komünistler, demokrat kimselerolarak bunun içerisindeyiz. Burada birsorgulama ve düzenleme gerekiyor.Yaşadığımız bugünlerde, gözümüzünönünde gerçekleşen pratikleri anla-mak için daha fazla çaba göstermeli-yiz. Bugün işçi direnişleri ve öğrencieylemleri gelişiyor, bunları birleştir-mek adına üniversiteli gençlik, işçi di-renişleri için pratikte bir şeyler yap-malı, direnişteki işçi sınıfı da öğrencigençlik için bir şeyler yapmalı ve bukaynağı meşruluktan gelen militan bi-çimlerde olmak zorundadır. Aksi par-çalı duruş ve olan tarzla, bu girişimler-de istenilen kazanımlar elde edileme-den sonlanacaktır. Bugün ki direnişlerönemli ama kitle mücadelesinde eşikvar ve bu eşik mutlaka atlanılmalıdır.Bu da ancak yeni pratik biçimlerle ola-caktır.Yaşamların idame edilebilmesi içinemeğin satılması gerekiyor. Bu aynızamanda sömürünün devamıdır. Bu-rada tarihte üniversitelerden kovul-muş, işyerinden kovulmuş onlarca öğ-renci, akademisyen ve işçinin pratikduruşuyla kazanımlar elde edildi. Kuş-kusuz ki mücadele bedelsiz gelişmi-

yor. Bu bedelin en üst ifadesi fiziki ya-şamların sonlanmasıdır. Hapishane-lerdeki tutsaklıklardır. Ve daha alt dü-zeydeki bedellerdir. Bunlar olmadankazanım imkânsız, devrim hayaldir.Tabii ki bu konuda orta sınıfa mensupkesimler, buna şimdilik daha uzaklar,bunları kaybetmeden bir devrimcikimliği sürdürmek zor ve bu sınırlı birduruşa yol açıyor. Yoksullar bu düğü-mü açacak olanlardır. Orta sınıfa men-sup kesimin refleksleri o zaman geli-şir. Bu da çalışmada esasta kitleylepratik olarak buluşmamız gerektiğinigösteriyor. Devrimci hareketin bu kit-leyle teması oldukça zayıftır.Son olarak HES karşıtı ve örgütsüzkesimlerin, kentsel dönüşüm vb. so-runların gelişmelerine karşı verdikleripratik tutumlarını iyi anlamalıyız.Köylüler, tırpanları, sabanları ve balta-larıyla yollara çıkıyorlar, izin umurla-rında bile değil, çalışmaları engelleme-ye çalışıyorlar. Valiliklerin önlerine be-lediyelerin kapılarına dayanıyorlar,yoksul halk, taşla, sopayla yıkım ekip-lerine ve faşist devletin kolluk güçlerikarşı çatışıyor ve yolları işgal ediyor-lar. Buna benzer onlarca örnek suna-biliriz. Bu girişimler dağınık ve öncü-den yoksun olduğu için geçici iknalar-la, sistem tarafından savuşturulmaktaveya savuşturulmaya çalışılmaktadır.Burada öne çıkan, kitlelerin hak ka-zanma yolu ve yöntemindeki ustalık-larıdır. Evet, kitleler öğreticidir. Onlarınöğrencisi olmayı hak etmeliyiz ki, öğ-retmenleri yani öncüleri olalım. Refor-mistler ve devrimci şiddete kara çalıp,tövbe edenlere, halk kitleleri gündelikyaşamda, yaşam pratikleriyle cevapveriyorlar. Gerçek yıkıcılar şiddetinteorik ihtiyacını sistemli olarak bilme-seler de, hatta sistem tarafından zi-hinlerine nakşedilmiş terörizm olarakanlasalar da, pratik yaşamda yıkıcılık-larını, şiddetle icra etmektedirler.Bundan aşağı bir eylem çizgisi ne mili-tandır ne de devrimcidir. Görevimiz,dağınık ve sistemsiz olan bu yıkıcılığı,sistemli, hedefli hale getirip derinleş-tirip, artırmaktır. Yıkıcı ve kurucuözne olan halk kitleleri, Halk Sava-şı’yla halk iktidarı için yeri, göğü birbi-rine katacak olan gerçek pratiklerini,faşizmin bütün uygulamalarına rağ-men nasıl icra edeceklerse sınıflar ta-rihi bunu da yazacak. Görevler belli; ozaman bütün gücümüzle yüklenelim.

savaşını geliştirir

Page 20: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 201320 güncel

Ezilen Kürt ulusunun yüreği dört parçayabölünmüştür. Dört parçanın kuzey yama-cının tam ortasında, Amed zindanında iş-kencededir Komünist Önder İbrahim Kay-pakkaya. Bu tesadüf değildir. Sınıf bilinciy-le, ezilen Kürt ulusunun hakkını net olaraktavizsiz savunmuş, sınıf kavgasının isyanateşini Kuzey Kürdistan’da yakmıştır. Yü-zünü dağlara, sırtını ezilen ulusa, işçiye veköylüye dayamıştır. İşkencede günler günleri, haftalar haftala-rı, aylar ayları, mevsimler mevsimleri devi-rir. Komünist sınıf bilinciyle ölümü yenenkavganın önderine, zulüm kar etmez. Limelime kesilir, yine kar etmez. Direnişle ge-çen günler, damla gibi, art arda düşer fa-şizmin karanlığına. 18 Mayıs’ta yırtar fa-şizmin karanlığını, bir meşale gibi boy ve-rir. 18 Mayıs, direnişin zaferle taçlandırıldı-ğı gündür. Sonrasında artık o, “ser verip sırvermeyen” diye anılır. Nasıl ki, komünistsıfatını, ezen ulus ve sömüren sınıf karşı-sında net duruşuyla hak etmişse, nasıl kisömürülen sınıfın partisini inşa ederekhak etmişse önderlik sıfatını, “ser verip sırvermeyen” diye anılmayı da bileğinin hak-kıyla, damla damla aylarca akan kanıylahak etmiştir. Ona bahşedilmiş hiçbir şeyyoktur. Dostluğun, yoldaşlığın, güvenin,yiğitliğin, umudun ve inancın… bir tekisimde bileşkesidir adı. Destansı direnişi,dilden dile, yürekten yüreğe ulaşır. Ezen vesömüren faşizmin korkusunu, ezilen vesömürülenin umudunu büyütür. Onu tanımak insan iradesinin gücünü ta-nımaktır. Dağların yerlerinin değiştirilebi-leceğine inanmaktır. Saçının bir teliyle kı-lıç cengine tutuşabilmektir. Gözlerini kırp-madan, namluların üzerine yürümektir.Yıldız toplayan değil, yıldız olabilmektir.Mayıs ayların gülüyse güle kızıl rengini ve-ren başta İbrahim yoldaş olmak üzere, sınıfkavgasında direnenler ve ölümsüzleşen-lerdir. Bugün dönüp Komünist Önder İbrahim

Kaypakkaya yoldaşa, o günlere bakmamızelzemdir. Kalpaklı, geçer akçeydi. Kaputlupostallılara umut bağlanmış, bunlar izlen-mişti. Rüzgar bunlardan yanaydı. İbrahimyoldaş, ne o akıntıya kapılmış, ne de kıyıdadurup izlemiş. Sınıf bilinci ve cesaretiylekavgaya atılıp akıntıya karşı yüzmüştür.Sömürücü şovenist burjuvazinin albenisi-nin,çok rengarenk bayraklarının karşısına,sömürülenin ve ezilenin Marksist-Leni-nist-Maoist kızıl bayrağını kaldırıp zirvele-re diker. Sınıf kavgasının rengini netleşti-rir. Sırtına ezilen sömürülenin ceketini ge-çirir. Çarıklılara, tulumlulara yönelir, umu-dun yaratanda olduğunun bilincindedir.Maskeleri indirip, ardındaki sahte yüzleriaçığa çıkarır. Sisi dağıtıp, tüm heybetiyledağları ortaya çıkarır. Ceket artık ceketdeğildir sırtında, başındaki kaskette kas-ket değildir, daha ötesini ifade eden an-lamlar taşır her biri. Bir devrimci, bir komünist sırtını hangi sı-nıfa dayamışsa, sırtında o sınıfın gizlenmişdamgasını ya da açıktan damgasını taşır.

Hangi sınıfın yolunda yürüyorsa o sınıfınizlerini bırakır ardında. Hangi sınıfın çıka-rını savunuyorsa, o sınıfın diliyle konuşurve yazar. Bugün dünden çok da farklı değildir. Mas-keli yüzler çoğalmıştır ve sınıf kavgasınıbelirsizleştirip, dağları sisler içinde kay-betmenin peşindedirler. İbrahim yoldaşıngömdüğü faşist kalpaklı kaputluyu dirilt-mişler, onlardan yana esen geçici modarüzgarda dalgalandırıyorlar, umut bağlan-mış postallara. Ceketli kasketlinin karşı-sında, kalpaklı kaputlunun bayraklaştırıl-ması tesadüf değildir. Cafcaflı giyinir, caf-caflı yürür ve cafcaflı konuşur, yazarlar.Beyhudedir Nisan Güneşimizi balçıkla sı-vamaları, bu kaçıncı beyhude çabalarıdır.İbrahim yoldaşın ardılları aldıkları suyuunutmadı, unutmayacak. Bundandır dö-nüp İbrahim yoldaşa bakmamızın elzemli-ği. Çünkü o, komünist bir önderdir ve enzor süreçlerde yol gösterenimizdir. Bugün dönüp İbrahim yoldaşa bakmak el-zemdir. Tutsak düşmüştür faşizme, tek

başınadır işkence hanelerde. Fakat teslimalınamadı, ser verip sır vermeyenimiz. Yü-reğinde yeryüzünü taşıyanlar, yaşama an-lam ve değer katıp yükleyenler asla tekbaşına kalmazlar. Nasırlı ellerin savurduğutırpanda onların soluğu duyulur. Çekiç vu-ruşları, onların yürek çarpıntısıdır. Bugün fiziken “özgür” kalabalıklar içindeyalnız kalıp faşizme teslim olanlar, ezilen-ler ve sömürülenler tarafından lanetlen-miş bedbaht ruhlar gibi dolanırlar ortalık-ta. Bu biraz da gönüllü teslimiyettir, bir ter-cihtir. Utanç duyulacak bir teslimiyettir,tercihtir. Kurumuş bir yaprak gibi, oradanoraya savrulup dururlar. Savruldukları heryere, kurumuş, tükenmişliklerini taşırlar.Yüreği boş olanlar, içi boş tohum gibidirler,filizlenmez çürür toprağın koynunda. Ağacı kurutan kendi zayıflığı, içindekikurtçuklardır. Budanabilir ağaç, gövdesineinen baltalarla devrilebilir, yangın ortasın-da kalıp kül olabilir. Kökleri sağlam olursayine filizlenir, daha gür boy verir. Yemyeşilyaşayanlar, köklerini koruyanlar ve onlara

g ERCAN BİNAY T Tipi Hapishane A-5 Bafra/SAMSUN

22 Nisan’da Bakırköy Kadın Kapalı Hapisha-nesi önünde bir araya gelen TKMP bileşenle-ri Nisan ayında hapishanelerde yaşanan hakgasplarına ve hukuksuzluklara dikkat çekti.“Demokratikleşme” yalanlarına karşı devle-tin çıkardığı yasalar ve yargı mekanizmala-rının saldırılara dayanak hazırladığını, busaldırılardan güç alan hapishane idarelerininise keyfi uygulamalarını boyutlandırdığınıaçıklayan TKMP, geçtiğimiz ay yaşanan hakgasplarıyla ilgili şu açıklamada bulundu:“Ankara Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tut-sak görüşüne giden arkadaşların görüşükeyfiyete bağlı dayanaksız bir şekilde engel-leniyor. Bu zindanda saldırıların kazandığıboyut dikkat çekicidir. Kırıkkale F Tipi Ha-pishanesi’nde sohbet hakkı 10 saat olmasıgerekirken idare tarafından bu sohbet 6saat olarak uygulanmaktadır. Açık görüşhaftası ve ‘arama’ yapıldığı günler bahane

edilerek o günlere denk gelen sohbetimiz ip-tal edilmektedir. Sağlık hakkında ise tutsak-lar adeta ölüme mahkum bırakılmaktalar.11Mart’ta varikosel ameliyatı olan Yusuf Ke-nan Dinçer’in ameliyat sonrası hijyenik ol-mayan sağlıksız koşullarda tutulmuş ve birgün kaldığı hastanede mahkum koğuşundakirli nevresim ve battaniye kullanmaya zor-lanmakta ve diyet raporuna rağmen kendi-sine diyet verilmemektedir. Kanser hastasıMete Diş ise, tedavisi engellenerek katledil-mek istenmektedir.”Daha önce hapiste yatanlar görüşçü olamıyor(!)TKMP Nisan ayı hak gaspları raporununokunmasının ardından ölüm orucu gazisi Ni-hat Göktaş da bir açıklama yaparak AnkaraSincan Kapalı Hapishanesi’nde görüşünegittiği bir tutsakla daha önce hapiste yattığı-nı ve dolayısıyla ‘sakıncalı’ olduğu iddiasıyla

görüşüne gittiği tutsakla görüştürülmediği-ni açıkladı. Yeni bir saldırıyla karşı karşıyaolunduğunu ve bu uygulamanın bir yasayadayandığı için diğer hapishanelere de yayıla-cağını düşündüğünü ifade eden Göktaş,“Bunun tecridin en ince, en üst boyutu oldu-ğunu düşünüyorum.” dedi. Göktaş hapisha-nelerde tutsakların ailelerinden başka kim-seyle görüştürülmemesini hedefleyen buuygulamanın kesinlikle kabul edilemez ol-duğunu belirtti.“Sohbet hakkımızengellenmez”

27 Nisan’daysa Galatasaray Lisesi önündebasın açıklaması düzenleyen TKMP Tekirdağ2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde haftada 10saat olan sohbet hakkının hapishane idaresitarafından1 saate düşürüldüğünü, Gebze MTipi Hapishanesi’nde devrimci kadın tutsak-ların sohbet alanına kameralar yerleştirildi-

Kaypakkaya ve ölümsüz yoldaşlarımızı

Tecrite karşı mücadeleyiyükseltelim

Page 21: 1-15 Mayıs 2013

zimli olmamız devrime olanbağlılığımızdan gelir. Devrimebağlılığımızı belirleyen ise ko-münizm ideolojisidir. Kendimi-zi yalnız hissetmedik, hiçbir

zaman yalnız olmadık, çünkü dünyanın hertarafında ezilen sınıflar devrim amacınabağlı, tereddüt etmeden kendilerini fedaeden milyonlar silinemez tarih yarattılar.Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao’dan öğ-renmeye devam ediyoruz. Marksizm’i Ka-kafoni yapmak için değil, ezilenlerin özgür-lüğü için öğreniyoruz. Devrimci savaşta ha-yatını veren milyonların nasıl büyük birazim ve fedakarlığa sahip olduğunu aslaunutmuyoruz. Alçak gönüllü olmayı öğrenmesini bilmeli-yiz. Parti anlayışı ve kültürü bunu emreder.Ne kendimizi küçümsemeli, ne de başkadeneyimleri abartmalıyız. Dünya devrimcideneyimlerinden, ustalarımızdan öğrenir-ken iyi birer öğrenci olmalıyız. Ancak bununyanında partimizin deneyimini, azmini, sa-vaşçılarımızın kahramanlığını, devrim vehalk kitlelerine bağlı kadro ve komutanları-mızın yeteneğini de görebilmeliyiz. Uzakla-ra bakarken etrafımızı, bastığımız toprağıunutmamalıyız. Eğer sürekli uzaklara ba-kar, önümüze bakmayı unutursak tökezle-yip düşmemiz, uçurulmadan yuvarlanma-mız kaçınılmaz olur. Evet büyük bedeller ödedik, yenilgiler yaşa-dık. Çoğu kez “Bitirildik” çığlıklarına tanıkolacak kadar darbeler yedik ama hiçbir za-man kendimizi feda etme ruhumuzu öldü-remediler. Bizi durduramadılar. Bizler debütün faşist saldırılar karşısında korkma-dık. Bu anlamıyla Kaypakkaya hareketiazimli olmayı sadece teorik olarak dile ge-tirmekten ziyade 40 yılı geride bırakan dev-rimci savaş deneyimiyle azimli bir tarihesahiptir. Kendini devrim amacına adayan-ların oluşturduğu kararlılık bugün de de-vam ediyor, devam edecektir. Azimli olmasaydık ayları bulan askeri hare-katlar içinde gerilla güçlerimiz nasıl direne-bilirdi. Düşman kuşatması sürerken gün-lerce aç kalarak, ot yiyerek, mevsim uygundeğilse ot bile bulamadan açlığa, soğuğa di-renen ama ölümüne devrime bağlı savaşçı-ların asla pes etmeyen bütünlüğü nasıl ya-kalanabilirdi. Azimli olunmasaydı zemherikış ayında kuşatılan bizler, geçilmez denilenMunzur dağlarını ellerimizin, ayaklarımızınbir kısmını kaybederek; yoldaşlarımızı, en-ternasyonalin kızı Barbaraları tarihe işleye-rek nasıl aşabilirdik. Azimli olunmasaydı as-keri kuşatmalar altında, günleri bulan za-manda hiçbir şey yemeden, katıksız veateşsiz nasıl parti ruhunu taşıyabilirdik.Evet hiçbir zaman fedakarlıktan korkmadık.Çünkü 1972’de karar verilmişti. Devrime yü-rüme kararlılığı sonuna kadar taşınacaktı.Bizler bu kararı emperyalizm ve uşak gericihakim sınıflara karşı, devrim mücadelesin-de taşıdık, taşıyacağız. Bizim azimli olma-mızı sağlayan Marksizm ideolojisi ve parti

ruhudur. Savaşın ciddiyeti içinde parti ruhu-nu bizden önce ölenlerden öğrendik. Bazıları sanki direngen, kararlı, adanmış birtarihe sahip değilmişiz gibi konuşuyor. Par-ti ruhu ve parti tarihini unutmuşçasına ağ-zında laflar geveliyor. Bunlar öğrenmesinibilmeyen, alçak gönüllü olmayan, henüzdevrimci bilinci gelişmeyen kimselerdir. Biz ölmemiz gerektiği yerde gözümüzükırpmadan ölümü göğüsledik. Kuşatmalar-da soğukta donduk, ayaklarımızdan, elleri-mizden olduk; aç kaldık, ot yedik, yaprakyedik ama bizi mevzilerimizden koparama-dılar. Proleter iktidar bilincimizi zayıflata-madılar. Bu devrimci tarihi yaratan değerlerbütününü anlamayanlar özünde devrimci-leşemeyenlerdir. Tarihimiz yeterli derecedekararlılıklarla doludur. Bedel ödemedendevrimcilik yapılabileceğini sanan küçük-burjuvalar anlamaz ama devrimci kitlelerAhmet Muharrem Çiçek’in ve ondan 23 yılsonra ‘Komutan Mete’nin (Cemgil Budak)son mermisine kadar çatıştıktan sonra si-lahlarını kırmasının anlamını çok iyi bilirler.Devrime, halka ve partiye bağlılığın adı olanÖlüm Orucu savaşçılarımız hücre hücre eri-yerek bize hem parti ruhunun korunduğu-nu gösterdiler hem de hiç sakınmadandevrime adanmaktan asla korkmadığımı-zın simgesi oldular. İşte bizler daima bu ka-rarlılığa sahip olmalıyız… Halkımız devrimcideğerlerin anlamını ve önemini iyi bilir. Parti ruhu kararlılığımızda anlam bulur.Tek tek muharebeler, tek tek direnişlerdedeğil sadece tam anlamıyla devrimci sa-vaşta somutlaşmıştır bu kararlılığımız. Bunedenle parti ruhu ve çizgisi süslü sözlerlekorunamaz. Temsil ettiğimiz hareketi de-rinlemesine kavramalıyız. Pek çok sempatizan devrimci teoriden bah-sedebilir, ona inandığını belirtebilir. Kay-pakkaya’nın durdurulamaz ruhundan, par-timizin yüzlerce şehidinden ve önderlerin-den bahsedip yüceltebilir ama bu kimselerdevrimci tarihin ruhuna uygun davranma-dığı sürece, yoldaşlarımızı yüceltmelerininve tarihimizi övmelerinin pek anlamı yok-tur. Çünkü en başta yoldaşlarımız gibiazimli olmayı, onlar gibi kendilerini adama-yı başarmak gerekir. Parti ruhu devrimci savaş çizgisinde kendinifeda etmekten korkmamaktır. Kendini buçizgiye adamayanlar mütevazi olamaz, dev-rimci felsefeyi ahlaken, kültüre uygun yaşa-yamaz. Birliği sağlayamaz ve değerlerini ko-ruyamaz. Bizleri dün olduğu gibi bugün dedevrim amacımızdan kimse ayıramaz di-yorsak korkmadığımızdandır. Dayandığımıztarih bu sözümüzü kanıtlamaktadır. Bu ne-denle şiddetli saldırılara uğruyoruz. Güçlükler, kuşatmalar sınıf düşmanlarımı-zın önümüze çıkardıkları engellerdir. En-geller ne kadar büyük, ne kadar zor olursaolsun, biz onların üstesinden geliriz. Kararlı,kızıl bir tarih yaratanlar geleceği kazanmairadesini de oluşturmuşlardır. Bu ilerlemeengellenemez.

A

SINIF MÜCADELESİNDE KIZIL RUHLA BÜTÜN ENGELLER AŞILIR

TUTSAK PARTİZAN ≫ cafer çakmak1-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

sımsıkı sarılanlardır. Köklerimiz,ölümsüz yoldaşlarımızdır. Ölüm-süzdürler çünkü düşleri düşleri-miz, yolları yollarımız, kavgalarıkavgalarımızdır. Ve onlar bizlereyol gösterenlerimizdir, bizleriyemyeşil yaşatanlarımızdır. Sı-caklığını hissettiğimiz güneş,geçmişte kalandır. Güneş sadecegüneş değildir, o yoldaştır, yol-daşlardır. Yürekten hissettiği-miz, dokunup tutamadığımız biryoldaş sıcaklığı. Rüzgar çokuzaklardan gelen bir yoldaş so-luğudur. Bundandır gönül bağı-nın en sağlam zincirlerden dahasağlam olduğu. Bakarsak görürüz, bu zor koşul-ların nasıl alt edileceğini gösteri-yor İbrahim yoldaş. Bakarsakgörürüz, her karanlığın içindeaydınlığın olduğunu. Bakarsakgörürüz, kızıl umudun granit ka-

yalarda dahi filizlenip boy verdi-ğini ve bilince, iradeye, umuda…zulmün kar etmediğini. Komünist Önder İbrahim Kay-pakkaya yoldaş, ser verip sırvermeyenimiz. Adı, yeryüzününbütün ezilenlerinin ve sömürü-lenlerinin dilinde, bir şiir dirençlidizesi gibidir, gerillaların yaklaş-tığı kurşunun ezgisi eşliğindedökülüyor dillerde. Başta Komünist Önderimiz İbra-him Kaypakkaya yoldaş olmaküzere partimiz MKP saflarındaşehit düşen yoldaşlarımızı, Mus-tafa Suphileri, tüm devrim vekomünizm şehitlerini, bağlılıklave saygıyla anıyoruz. Bir kezdaha onların ölümsüz oldukları-nı, sınıf kavgamızda yaşadıkları-nı; onları yaşatacağımızı onlarıanmanın savaşmak olduğunu vesavaşacağımızı haykırıyoruz.

ğini, kameralar altında sohbetireddeden tutsakların, sohbeteçıkmayarak kararı protesto ettik-lerini açıkladı. Eylem “Sohbethakkımız engellenmez”, “ Dev-rimci tutsaklar onurumuzdur”,“İçeride dışarıda hücreleri parçala”sloganlarıyla sonlandırıldı.Evrim Konak’a darpDHF’li tutsak Evrim Konak’la aynıhapishanede kalan Resmiye Va-tansever gazetemize gönderdiğibir faksla Konak’a yönelik saldırı-ları teşhir etti. Vatansever Ko-nak’ın Elbistan Kadın Hapishane-si’nden keyfi gerekçelerle SincanKadın Hapishanesi’ne sevk edildi-ğini ve bu hapishanede bir kezdaha gardiyanların saldırısına uğ-radığını açıkladı. Resmiye Vatan-

sever Konak’ın daha önceden ve-rilen hücre cezasının infazı içinhücreye gelen gardiyanlar tarafın-dan tutsakların yanında darp edi-lerek 18 Nisan’da tek kişilik hücre-ye götürüldüğünü ve saldırıdandolayı ellerinde ve kollarında ka-namalı kesikler ve çizikler, vücu-dunun geniş bir bölgesinde mor-luklar ve darp izlerinin oluştuğunuaçıkladı. Vatansever “Bütün bun-larla yetinmeyen hapishane ida-resi “Memurun görevini yapması-nı engelleme, tehdit” vb. düzmecenedenlerle bir kez daha disiplinsoruşturması açarak saldırılarınayeni bir halka eklemiştir” sözle-riyle hapishane idaresinin saldırı-larını protesto etti.

anmak

Page 22: 1-15 Mayıs 2013

Halkın Günlüğü 1-15 MAYIS 2013kültür sanat22

Ovacık Kültür Derneği “Sömü-rüye, Teslimiyete, TasfiyeciliğeKarşı Nisan Güneşini Harlaya-lım” şiarıyla bir etkinlik düzen-lerken, Demokratik Gençlik Ha-reketi de Gazi Mahallesi’nde 1Mayıs etkinliği düzenledi

Ovacık Kültür Derneği “Sömürüye, Tesli-miyete, Tasfiyeciliğe Karşı Nisan Güneşini

Harlayalım” şiarıyla 21 Nisan’da bir konserorganize ederek halkla paylaştı. Yapılanetkinliğe yüzlerce kişi katılırken, etkinlik-te ilk olarak davul zurna çalındı.Ovacık Kültür Derneği’nin düzenlediği et-kinlik Ovacık Belediye Düğün Salonu’ndadüzenlendi. Devrim şehitleri adına yapılanbir dakikalık saygı duruşunun ardındanDEDEF Genel Başkan Yardımcısı ve DersimKültür Derneği Temsilcisi tarafından birerkonuşma yapıldı. Konuşmalarda Dersim’de yaşanan çevre

sorunlarına dikkat çekilerek Dersim’deyapılan barajlarla ilgili bilgiler verildi. Songünlerde Hanuşağı, Cevizlidere ve dahabirçok köyde maden çalışmaları yapıldığıifade edildi. Madenlerin ve barajların çev-reye verdiği zararların anlatıldığı konuş-malarda, Dersim halkının yaşam alanları-na yönelik gerçekleştirilen saldırılara karşımücadele vurgusu ön plana çıkarıldı. Et-kinlik sırasında Taylan Yıldız, Zeynep Kılıçve Şenol Akdağ sahneye çıkarak ezgilerinikitleyle paylaştı.

DGH’den 1 Mayıs etkinliğiDGH Gazi Mahallesi örgütlülüğü düzenledi-ği etkinlikle halkı, 1 Mayıs’ta alanlara ça-ğırdı. 28 Nisan Pazar günü düzenlenen et-kinlik devrim şehitleri için yapılan saygıduruşuyla başladı. Sahneye ilk olarak sanatçılar Koma Usarile Doğan Çelik çıkarak ezgilerini halklapaylaştı. YÇKM Halk Oyunları ekibinin kit-leyle birlikte çektiği halay ilgiyle izlendi. Etkinlikte Demokratik Gençlik Hareketi(DGH) adına yapılan konuşmada, 1 Mayıs’ın

Ovacık ve Gazi’den mücadele

Genç bir kadının iş bulma vehayata tutunma çabasınıkonu alan Zerre filmi, insanasistem içerisinde verilen de-ğeri ve rolü gerçekçi bir bi-çimde sergiliyor

Başta Antalya Altın Portakal Film Festiva-li’nde “En İyi Yönetmen” ve “En İyi İlk Film”olmak üzere birçok ödül kazanan ErdemTepegöz’ün ilk filmi olan Zerre, günümüzsinemasının halkın gerçekliğinden kopuktarzının aksine vahşi kapitalizmin ağır ko-şullarında tek başına, çocuğuna ve anne-sine bakarak yaşama tutunmaya çalışanişçi bir kadının yaşamının bir kesitine ade-ta bir belgesel gerçekçiliğiyle ışık tutuyor.Bilindiği gibi sinemada işçi sınıfının kendi-ne yer bulması genelde çok nadiren rastla-nan bir durumdur. Böyle bir durum söz ko-nusu olduğunda dahi onlar çoğunlukla yaesas hikâyenin arkasına yerleştirilmiş birfon malzemesidirler (tıpkı yakın zamandaYılmaz Erdoğan’ın ‘övgüyle’ karşılanan Ke-lebeğin Rüyası filminde olduğu gibi) ya daeğer işçi sınıfına mensup kişiler ön plan-daysa dahi onlar mensup oldukları sınıfgerçekliği ve sıradanlığıyla ele alınmazlar.Örneğin sıradan ve “marjinal” ya da farklıolmayan bir işçinin sinemanın ilgisini çek-mesi zordur. Bu yüzden bir işçinin yaşamı-nın en doğal ve sıradan parçası olan fabri-kada geçirdiği zamana, bir işçi olarak ya-şadığı zorluklara dair bir şey görmemizmümkün değildir pek. Daha da açık ifadeedecek olursak Yeşilçam’da olduğu gibi ‘iyikalpli’ bir burjuvaya aşık olup ‘kurtulma-salar’ da bir şekilde ya sınıf atlar veya atla-manın planını yapar, ya da sınıfsal özellik-lerini hiçbir şekilde gözler önüne sermeye-cek bir şekilde ele alınırlar. Tüm bunlargöz önünde bulundurduğumuzda “Zerre”filminde işçi bir kadın olan Zeynep (JaleArıkan)’in esas kahraman olması, üstelikbunu da marjinalliğiyle değil “sıradanlığıy-la” sağlaması, filmi önemli kılan esas nok-talardan birini oluşturuyor.

Neden “Zerre”? Filmin bu kısa ismi konusu hakkında çokşey anlatıyor aslında. “Zerre” metaforu fil-min içerisinde birçok sahnede gizlenmiş;gerek sokak lambası planında yukarıdayıldızlar gözükürken aşağıda toz zerreleringözükmesi, gerek işçi başlarının masa ba-şında küçücük dünyasal hesaplarıyla mü-cadele ederlerken onların üstünde toz zer-relerinin uçuşmasında, gerekse de Zey-nep’in evinin penceresinin göründüğü birsahnede kameranın sırayla diğer komşuevlere en sonunda da tüm mahalleninışıklarını göstermesinde olduğu gibi. Fil-min ismi konusunda şöyle bir açıklamadabulunuyor yönetmen “Zeynep, bir insanhayatı koskocaman evrende kozmosta birtane bile değil. Zeynep’in hayatındaki par-çacıklar anlamsız ve rastgeleymiş gibi gö-züküyor. Ama onun içine girdiğimiz zamano tanenin içine onlarca duygu, onlarca ça-tışma, onlarca hayal, mücadele görüyoruz.

O aslında mikroyu ve makroyu aynı skala-da aynı düzlemde göstermek; filmin anaamaçlardan biri de bu. Alt metinlerden biride bu.”Filmin başkahramanı zorluk-larla baş eden güçlü bir kadınSinemadan, televizyondan alışık olduğu-muz güçsüz, kaderci, kendisini bir erkeğingücüyle var eden kadınların aksine güçlüve mücadeleci bir kadın Zeynep. Daha ilksahnede çalıştığı tekstil atölyesinde işçibaşının onu haksızca işten kovup, zorladışarı atmaya çalışmasına karşı direnme-sinden görüyoruz bunu. Sonraki sahneler-de onun zorluklarla dolu yaşamının ayrın-tılarına tanık olduğumuzda görüyoruz kiZeynep’in genel karakteristik bir özelliğibu. Çoğu kentsel dönüşüm sebebiyle boş-altılmış Tarlabaşı’ndaki yıkık evinde, hastakızı ve yaşlı annesiyle yaşama tutunmayaçalışıyor Zeynep. Bir lokantada çalışan ta-nıdığı vasıtasıyla oradan aldığı artan ye-

mekleri evine götürüyor. Ev sahibinin ki-rayı ödeyememesine karşı kendisini tehditedip onu organ mafyasıyla çalışmaya zor-lamasına karşı direniyor. Yılmadan ve ya-kınmadan her gün iş bulmak için her yoludeniyor. Eve ek gelir sağlamak için cenazekaldırılmasından sonra cami çıkışında an-nesiyle yaptığı şekerleri satmaya çalışıyor.Ve en sonunda Trakya’da bir tekstil fabri-kasında yatılı çalışmaya giderken oradayaşadığı zorluklar karşısında da kendin-den ödün vermeden mücadele ediyor; aldı-ğı açlık maaşına, maaşının sadece 30 lirayükselmesi için işçi başlarıyla birlikte ol-ması için onu ikna etmeye çalışan işçi ar-kadaşına, kendisine tacizde bulunan işçibaşlarına karşı direniyor. Genel olarak ya-şadığı zorluklar karşısındaki duruşuylayakınmayan, sızlanmayan ve ağlamayanbir duruş sergiliyor Zeynep. Yönetmen Te-pegöz, Zeynep’i bir röportajında şöyle ta-nımlıyor; “Ben Zeynep’i hep güçlü bir ka-

Kapitalist sistemin içerisinde

Page 23: 1-15 Mayıs 2013

231-15 MAYIS 2013 Halkın Günlüğü

çağrısı

bir “Zerre”

rakter olarak gördüm. Benim sokakta gözlem-lediğim insanlar da başlarına kötü bir şey geldi-ğinde filmlerdeki gibi ben ne yapacağım, amanne edeceğim hiç öyle bir şeyle karşılaşmadım.Dışarıdaki hayat bence daha sert. Bir insan birçatışmayla, sorunla karşılaştığı zaman çok kısasüre belki ağlayıp sızlanabilir. Ama ondan sonrahemen mücadele etmeye başlaması veya ye-nilmesi lazım. Bir yolu tercih etmesi gerek. Zey-nep’te de bu benim istediğim bir şeydi. Karakterbana bunu dayattı. Ben mücadele etmek istiyo-rum diyordu bu karakter. Yılmak veya ağlamakveya yenilmekten öte bir an bile sızlanmadanayakta kalması gene bir yemek bulması, bir işbulması lazım. Böyle bir lüksü yok. Ağlamayalüksü yok açıkçası zamanı yok.” Zeynep’in ba-şına gelenler yer yer “arabeskvari” gibi dursada aslında gerçek yaşamda çok da yabancı ol-madığımız şeyler olduğu aşikâr. Kaldı ki filmZeynep’in yaşamındaki bu zorlukları aşırı dra-matize ederek, klişe bir duygusallıkla değil sonderece doğal bir gerçeklikle veriyor.

Filmin başarısı sade gerçekçiliğinde saklıFilmin güçlü kılan yanlarının başında sadegerçekçiliği gelirken özellikle Zeynep karakte-rine hayat veren Jale Arıkan’ın doğal oyuncu-luğu filmin başarısına katkıda bulunuyor.Filmdeki mekan seçimleri (gerçek tekstil atöl-yesi ve tekstil fabrikasının kullanılması) vegerçekten işçi olan oyuncuların oynaması, fil-min doğallığına ve gerçekçiliğine katkıda bu-lunuyor. Keza Zeynep karakteri üzerinden iş-leyen hikâye örgüsünde tüm olayların bu ka-rakterin bakış açısından anlatılması hikâyeninkonusunun dağılmasını engelleyip konuyaodaklanmamızı sağlarken omuzda hareketlikamera kullanımı, Zeynep dışındaki diğer ka-rakterlere sadece Zeynep’le ilişkileri dolayı-sıyla değinilmesi bu olguyu destekler nitelikte. Filmin bir sonu var mı?Daha önce de değindiğimiz gibi film Zeynep’inhayatının on günlük bir kesitini anlatıyor sade-ce. Yani daha önce ne olduğuna dair bir fikrimizyok. Aslında bunun önemli olmadığını filminakışı içerisinde görebiliyoruz. Filmin sonu dabaşı gibi ansızın, belki de hiç beklenmedik biranda oluyor. Filmin sonunun bir bıçak gibi kes-mesi, Zeynep’in hayatının devamında nelerolacağına dair bir fikrimizin olmaması, yönet-menin ifade ettiği gibi filmin kafamızda devamediyor hissi uyandırmasını sağlıyor. Lokantada çalışan aşırı saf, temiz ve iyi niyetliRıza karakteri gibi bazı karakterlerin Zey-nep’in inandırıcılığına rağmen daha az gerçek-çi durması, iyilik ve kötülük kavramlarının yeryer fazla mutlaklaştırılması (örneğin “iyi” ka-rakterlerin bütün ”iyi”, “kötü” karakterlerinse“kötü” olması), bitiş şekliyle bir ümit ya daümitsizlik vermeyerek belirsizlik duygusu ya-ratması gibi bazı zayıf yönleri olmasına karşın,genel olarak sömürü düzeninin içerisinde bir“zerre” olan işçilerin yaşamına ışık tutan,özellikle ülkemizde tekstil işçilerinin zorlu ça-lışma koşullarını, sınıf mücadelesinin zayıflı-ğından dolayı sermaye düzenine büsbütünbiat ediyor oluşlarını, işçilerin aralarında sınıf-sal bir dayanışma olmadığı gerçekliğini başa-rılı bir şekilde yansıtması yönüyle izlenmeyedeğer bir yapım“Zerre”.

Taksim alanında karşılanacağı ifade edilerek,‘’Mimarlar Odası’nın yapmış olduğu inceleme-de alanda birkaç tadilat yapılması halinde 1Mayıs Alanı olarak kullanılmasında engelolunmadığı tespit edilmesine karşın, 1 Mayısalanı egemenler tarafından yasaklanmıştır.Bizler halk gençliği olarak dün olduğu gibi bu-gün de meşruluğumuza dayanarak 1 Mayıs’taTaksim’de 1 Mayıs alanında olacağız. Haklılığı-mızdan aldığımız güçle, Kaypakkaya’nın bizle-re miras bıraktığı ‘Çelikten geleceği örmek’için her türlü baskıya, tutuklamalara karşın,

bizler alanlarda olacağız. Ve siz dostlarımıza,özellikle de genç arkadaşlarımıza şairin dediğigibi ‘Yüreğini yüreklerimizin yanına at!’ diye-rek çağrıda bulunuyoruz;1 Mayıs’ta alanlara!’’denildi. YÇKM Müzik Atölyesi’nin sunduğu müzik din-letisinin ardından sanatçılar Murat Ateş, ŞenolAkdağ ve Siya Korta sahneye çıkarak ezgileri-ni seslendirirken, kitle de çektiği halaylarla vecoşkusuyla ezgilere eşlik etti. Etkinlik ‘’Mayıs’’adlı marşın bütün katılımcı sanatçılar tarafın-dan söylenmesiyle sona erdi.

ZEHİR

ANTAGONİZMA

ES, TEK’leyerekBatı Yakası’ndangeldi. Şahin avazıgibi berraklaştı

gök kubbe. Töz ile töreninçatışmış, ufalanmış, cinnethalini almış zibilinde uyuyanyalın bilinç, kellesini hafifkaldırınca, her kütükten birçıra çıktı. Kargalar sustu, pa-pağanlar konuşmaya başla-dı. Varlığını kendi boşluğunadoğru devindiren serkeşeşek, sırtındaki atlas çuluattı, baharat bedestanındançıkıp, sahaflara girdi. Zıtlarınmükabele ve müsademe ze-mini, kırmızıdan defne yeşili-ne doğru evrildi. Mevtalar di-rildi. Mabed avluları ve mu-salla taşları arasında mekikdokuyan Devlet-i Aliye derinbir nefes aldı. Kurşun kepen-kli, rahleli, seccadeli dükkân-lar hayale daldı. Çocuk pen-cereyi açtı.Zehir seferberliği, ilk adımınışanına uygun bir şekilde attı.Kainatın kör noktası temiz-lendi. Temizlenen yere, ucu-be sakallı bir yontucu, kaideolarak mermerden bir baldı-ran krateri yerleştirdi. Kaide-nin üzerine hiç yüksünme-den, rehavete kapılmış birbronz at heykeli dikti. Atınüzerine “Atina” yazdı. Atınkuyruğuna yine bronzdan birsinek kondurdu. Sineğinüzerine de “Sokrat” yazdı. Appollonik ve Dionizik ar-moninin büyüsüyle trajik birşekilde ışıldayan anıt, herke-si etkiledi; açılışı görkemlioldu. Harirle dokunmuş halı-ların serildiği ön sırayı, akilkafalar aldı. Enseleri kavi,bakışları mülayim ve semavipolitikacılar yeşil koltuklarayerleşti. Başarılı sarraflar,badem bıyıklı karunlar, riba-hurlar, buz üstünde bina ku-ranlar, bilcümle mal, melanetve menzil sahipleri ikinci sı-rayı tuttu. İç içe geçen çem-berlerin en dış kesiminde,kum gibi kaynayan bir derintideryası dalgalanıyordu. Ço-cuk, dikkatini en çok bu kesi-me, açlıktan köpük kusan,düğün arpasıyla at besleyen,kasaptaki ete soğan doğru-

yan, çaydaki balığa yağ kı-zartan, tek kanatla uçan, ga-riban, adem baba cümbüşü-ne yöneltti, heyecanlandıve bu kesime doğru uçurdubalonunu.Açılış konuşması için kürsü-ye Akil çıktı. “Zurnazen Mus-tafa Paşa’nın Dört SaatlikSadrazamlığı”, “Molla Ka-bız’ın Zındıklığı” , “Kâbusna-me’de Yıldızlardan GeleceğiOkuma” adlı kitapların bu dı-bız kafalı, kara kırnak yazarı,elini kaldırıp alkış tufanınıselamladı. Ebedi barışın gel-diğini, maraz ve elem iklimi-nin dağıldığını şirin bir dilleanlatmaya başladı. Bir aradurdu, elindeki boş baldırankadehini göğün Sidre Maka-mı’na doğru kaldırdı, “Ebedibarış için, anaların ağlama-ması için gerekirse içece-ğiz!” diye bağırınca, derintideryanın köçeği, zilli kasnağageçirilmiş kursak zarını tef-leyerek deryayı coşturdu.Meydan, yek dil, yek nefes,“Zehir! Zehir!” “Tek! Tek!”şiarlarıyla inledi. Akil, işaretparmağını uzattı, Şer tekke-sinden ayrılıp, Zehir tekkesi-ne yeni geçen politikacıyıkürsüye çağırdı. Semirmiş,nefsini ve gövdesini kemaliafiyetle imar etmiş güleçadam, alkışlar, tezahüratlareşliğinde kürsüye geldi, boşbaldıran kadehini Akil’in elin-den aldı, önce bronz atınkuyruğundaki sineğe, sonrada kitleye doğru uzattı, “Kırkyıllık tekkemi terk ettim, bu-raya zehir içmeye geldim!”diye gürleyince, sloganlar ye-niden başladı. Çocuk korktu,“Anne çabuk gel, adam zehiriçecek,” dedi.“Aldırma oğlum, kadehlerboştur,” diye mırıldandı ka-dın. Pencereden bağıran ka-labalığı, Tek’leyen kürsüyü vebayraklı evleri seyrederkenkorktu. Gitti dolaptan Tek birbayrak çıkardı, Tek başına,Tek pencereden, Tek’leyenkalabalığa doğrusallandırdı.

S

Page 24: 1-15 Mayıs 2013

Girseyên ku dixwestin ji aliye-Taksîm ve bimeşin li ber miz-gefta Şîşlîyê kom bûn; polisan biTOMA, ava şid û gaza îsotan reêrîş kir, navbera girseyan û po-lisan pevçûnek derket bi de-mek dirêj domiya.

Endam û alîgirên DHF’e ku li Şark kah-vesi bi girseyî civiyan û xwestin ji kola-nên li cem otela cevahîr xwe bigihînincihê kombûnê mizgefta Şîşlî. Girseyê kudi nav de DHF, Partîzan, BDSP, Halk Cep-hesî(Eniya Gelan), Mucadele bîrlîxî (Ye-kitiya Têkoşinê)jî hebû, barîkat çêkirin lihemberî êrîşê polîsan tê koşiyan. Piştîêrîşê polîsan rojnameger hatin binçav-

kirin. Dû pevçûna giran a derdora Bo-montîyê girse vekişiya li ber Otela Ceva-hîrê. Li ber Otela Cevahîrê DHFîyan ca-rek din barîkat ava kirin, demek din jî bipolisan re lêk dan. Piştî êrişê polisan gir-se barîkat çekirin û agir vexistin. Di vêdemê de mîlîtanên MKP dirûşmên xweavetin û ji diwaran re nivîsiyan. Girsepiştê êrîşê polisan bi berxwedanê veki-şiyan Okmeydanê , riya Kahveyê Anado-luyê hat girtin bi govendan çalakî berde-wam kir. Polîsan carek din êrîşê gel kir,lêkdan di kolanên okmeydanê bi saatandomiya. Polîsan bombayê gazê ji malanre jî avêt, bandora gazê gelek dirêj de-wam kir.Polîsan, girseyên ku Mecîdîyekoyê kombûn bi bombayên gazê û ava şid êrîşê

wan kir. Ji gerseyê de gelek kes bi ban-dorê gazê ji xwe ve çûn û demek direjnehatin ser xwe. Pevçûn derdorê Zîncîr-lîkûyûyê demek dirêj dewam kir. Polîsan Hurrîyet Tepesîyê jî barîkat çe-kiribû û rê girtîbû . Derdorê Çaxlayanê Jipevçûn derket. Ji girseyên ku barîkat ava kiribûn û pevçûbûn di nav wan da endam û alîgirênDHFî jî hene hatin binçavkirin. Gelekkes birîndar bûn rakirin nexweşxanê. LiTarlabaşi jî deh kes hatin binçavkirin. Di Beşiktaşê de jî heman dîmen hebû,piştî êrişê polisan gelek saatan pevçûnberdewam kir. Li ser wan êrîşan gelek kes birîndan bûnlê belê 3 kes bi giranî birîndar bûne ûrewşa wan ne baş in.

Okmeydanê Pevçûnberdewam kir

Piştî êrîşan, dedorê Bomontiyê lihev-

xistina giran derket gelek dirêj dewam

kir û dûra girse vekişiya Okmeydanê.

DHF, Partîzan , BDSP,ESP BDP’îyan ber

xwe dan vekişiyan Okmeydanê . Li vir

jî riya Anadoluyê girtin û govendên bi

çoş hatin kişandin û tax kirin qada 1

Gulanê. Paş govend û dirûşman poli-

san carek din êrîşê gel kir, lihevxistin

heta êvarê berdewam kir. Bombeyên

polisan gelek zirar da mal û dikanan .

ROJANEYA GEL

1 YILLIK ABONELİK ÜCRETİ: Yurtiçi 54 TL Yurtdışı 108 EUROHalkın GünlüğüHESAP NUMARALARI Ertaş ÖZTÜRK adına İş Bankası İst. Aksaray Şubesi: (TL) 1002 30000 1153314 İş Bankası İst. Aksaray Şubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 İş Ban. İst. Aksaray Şubesi: (CHF) 1142699 İş Bank. İst. Aksaray Şubesi: (Sterlin) TR110006400000210021174906

KAR DE LEN BA SIM-YA YIM REK LAM GÖS TE Rİ OR GA Nİ ZAS YON Lİ MİTED ŞİRKETİ Sa hi bi ve Ya zı İş le ri Mü dü rü: Serdar Kaya Ya yın Tü rü: 10 Günlük Siyasi Gazete-Yaygın Sü re li- Yönetim Yeri: Büyükparmakkapı Sokak NO: 22 Kat: 5 BEYOĞLU/İSTANBUL

Teknik Hazırlık: Kar de len YayımcılıkMahmut Şevket Paşa Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydanı/İSTANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96

Bas kı: SM. Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mah.Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A- Blok YenibosnaBahçelievler-İST Tel ( 0212) 654 94 18

Di 1 Gulanê de Terora Dewletê